Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR


netman

Önerilen İletiler

Sizde Rastlantıların, CANSIZ bir ortamdan CANLI çıkarabileceğine inanırsınız ama Tanrı'ya inanmazsınız... Bakın sizinle, o nitelediğiniz Müslümanlar arasında zerre kadar bir fark yok... Onlar size nereden bakıyorsa, sizde aynı pencereden onlara bakıyorsunuz. Onlar size içerden, siz onlara dışardan bakıp aynı şeyleri farklı açıdan görüyorsunuz. Oysa ki ne siz onları anlama çabasındasınızdır, nede onlar sizi... Yaratılış konusunda İnananalar varoluşu Tanrı'ya bağlarken, siz Tanrı'nın yerine Rastlantıları koyuyorsunuz. Ancak Bilim hala Evrimi hiç bir şekilde ispatlayabilmiş değildir... Bunun tartışmasını zaten başka bir konuda yapıyoruz, burada ayrıntısını yazmaya gerek yok...

 

 

Sevgili Tengeriin boşig,

 

Yukadıdaki söylediklerine tamamen katılıyorum. Benim yazılarımı incelersen, ispatlanmayan şeyler gerçek olarak kabul edilemez diyorum herzaman.

 

Nasıl ki Tanrı'nın varlığı ispatlanamıyor, Evrimin kesin olduğu da ispatlanamıyor. İspatlanmadıkça da gerçek olarak ortaya sürülemez. Biri inanaç, diğeri teori olarak varlığını sürdürür.

 

Ancak bilim, tabiatı gereği, Tanrı inancı üzerinde durmaz. Zira, bilim, gözlemlemek, denemek ister. Din alanında bunu yapması mümkün değil, zira ne melek var, ne cin var ortada.

 

Ama bilim, evrimin doğru olup olmadığını öğrenmek için uğraşıyor. zira kemik buluyor, fosil buluyır, hücre yapılarını karşılaştırıyor, dna yapılarını karşılaştırıyor.

 

Benim demek istediğim yukarıda yaptığınız ithamları yapmamanız. Çünkü düşünmek, anlamak, araştırma ateistlere özgü değildir.

 

Sevgili Tengeriin boşig,

 

Düşünmek, anlamak, araştırmak sadece ateistlere özgüdür demiyor kimse.

 

Sadece şunu diyoruz: İnanan insan araştırmacı, sogulayıcı olamaz, çünkü inancın tabiatı gereği bu mümkün değildir.

 

 

Nedeni de şu: inanıp-inanmamak, cennete veya cehenneme gitmekle sonuçlanacağı için, inanan insan, inancını sarsabilecek hertürlü sorudan, düşünceden uzaklaşır.

 

Araştırma, şüphe üzerine başlar.

İnançta şüphe yoktur.

 

Dünya düzdür. Bu bir inançtır.

Hadi düz değilse? Bu araştırmanın başlangıcıdır. Şüphecilikle başlar herşey. Bu herkesin bildiği bir konu olduğu için ilk örnek olarak bunu verdim.

 

Dünyayı allah yaratmıştır.

Ya Allah yaratmadıysa? Bu soruyu kaç müslüman kendisine sorabilir ki?

 

Muhammed peygamberdir?

Ya değilse? Bu soruyu kaç müslüman kendisine sorabilir ki?

 

Hacer-ül Esved cennet taşıdır.

Ya değilse? Bu soruyu kaç müslüman kendisine sorabilir ki?

 

Kabe'yi Hz. İbrahim yapmıştır.

Ya değilse? Hz. İbrahim yapmadıysa? Bu soruyu kaç müslüman kendisine sorabilir ki?

 

Yani inanç, tabiatı gereği, sorgusuz sualsiz kabul etmektir, teslim olmaktır.

Bu niteliği ile şüpheye, yani araştırmaya, bilime kapalıdır.

Şüphe etmenin yasak olduğu, günah olduğu bir yerde, bilim olmaz, OLABİLEMEZ.

 

Bu nedenle bilim adamı yetiştiremez islam dünyası.

Bugün sahip çıkılan İbni SinaÖmer Hayyam vs. gibi kişiler, zamanında kafir damgası yemiş kişilerdir.

Bugün Orhan Pamuk'a nobel ödüllü müslüman demek ne kadar doğru ise, İbni Sina'ya islam bilgini demek de o kadar doğrudur. Bu nedenle, İslam toplumlarından bilim adamı çıkmaz, ÇIKABİLEMEZ.

 

İslam toplumlarından, iyi sanatçı da çıkmaz, ÇIKABİLEMEZ. Resim yapmak, heykel yapmak, günah sayılır, çünkü yaratanı kopya etmekle, Allahlaşmaya çalışmakla itham edilir insanlar.

 

Saygılar, sevgiler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 298
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Sayın BrainSlapper, merak etmeyin o soruları sorabilen müslümanlarda var. İnancın, Bili,m yapmayı engellemediğini düşünüyorum... Çünkü sizinde dediğiniz gibi, Bilim, Dinle uğraşmaz... Dinde Bilimle uğraşamaz... Bir soyut diğeri somut kavramlar ve anlayışlarla ilgilidir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın BrainSlapper, merak etmeyin o soruları sorabilen müslümanlarda var.

 

Dostum şaka yapmayı bırak, o soruları sorabilen ve cevabını bulabilen insanın belki Tanrı inancı kalır, hatta güçlenebilir, ancak İslamiyet mensubu, yani müslüman, yani Muhammedan olarak kalamaz.

 

İnancın, Bili,m yapmayı engellemediğini düşünüyorum... Çünkü sizinde dediğiniz gibi, Bilim, Dinle uğraşmaz... Dinde Bilimle uğraşamaz... Bir soyut diğeri somut kavramlar ve anlayışlarla ilgilidir

 

Burda sana katılmıyorum maalesef.

 

Bilim dinle uğraşmıyo ama din bilimle uğraşıyor. Galileo en bilinen örnektir.

Din ayrıca siyaset bilimine de karışır, sosyolojiye de karışır, hukuk sistemine de karışır.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Sayın 'Tengeriin boşig' ;

 

Bence kendinizi, düşünce ve görüşlerinizi gayet iyi anlatabiliyorsunuz...

 

Ve sizin gibi Dili, uslubu, entellektüel birkimi olan, karşısındakini anlamaya çalışarak

 

inançlarını dayatmadan görüşlerini dile getirmeye çalışan inançlı arkadaşlarla karşılaşmak oldukca zor...

 

O nedenle sizinle Yaşamı yorumlarken inançlar kavramında aynı şeyleri paylaşmıyor...

 

yada ben farklı yorumlar getiriyor olsamda ...

 

Yazdıklarınızı,anlatmak istediklerinizi ve sizi kavramak için gereken önemi ve dikkati gösterdiğimi ifade etmek istiyorum...

Ancak bulunduğunuz yerin yada düşünsel olarak ulaştığınız noktanın çok riskli bir yerde olduğunu düşünüyorum...

 

Çünkü, inançlarınız da vardığınız noktada aynı inancı paylaştığınız kişilerden

 

onların dogmalarından uzakta yorumlar getirebildiğiniz için

 

inançsız olarak değerlendirdikleri kişilere göstermiş olduklarından

 

daha ağır yaklaşımlarla karşılaşma ihtimaliniz oldukca yüksek...

 

...

Dayatmacı ve tebliğci olmayan yaklaşımınızı takdirle karşılıyor..

 

Her zaman aynı noktalarda buluşamayacak olsakta,

...

 

 

Arkadaşım, söylemleriniz için çok sağolun, çok memnun oldum... Öncelikle inanıyorum ki, tarihte varlığını bildiğimiz bir çok misal, aslında özün çeşitli anlatımları. Mesela buna bir örnek vermek gerekirse: Nasrettin hocanın davası hikayesini bilirsiniz... Hani Davalıyave davacıya ve şahitlere hep "Haklısın" der. Yanındaki yardımcı kadı, "Nasıl olur, herkses Haklısın" dedin der, Hoca döner ve der ki; "Vallahi sen de haklısın"... Yani bakın, ister siz olun, ister bir başkası olsun... Ben herkesin ve herşeyin özünde O'nun olduğuna düşünüyorum, zaten Nasrettin hoca'nın herkese "Sende Haklısın" demesinin nedeni bu... Herkesten bişeyleri çıkaran O... Herkesten işleyen O... O yüzden kimsenin İslama saldırması yada karşı tutum sergilemesi veya yobazca İslamı savunması beni ilgilendirmiyor. Diyorum ya, herkes anlayabildiği kadarını savunur ancak...

 

Hakkımdaki kaygınıza gelince... Söylediğiniz yani altını çizdiğim görüşünüz çok doğru... İslamı benim ve benim gibi algılayanların görüşlerini kaldıramayan yada anlamlandıramayan Müslümanlar, Ateistlere yaptığından daha eleştirileri bizim için yapıyorlar, kaldı ki Hallac-ı Mansur bu yüzden idam edilmedi mi zaten? Ayrıca şunu da söylemek istiyorum Ateistleri ve Benim gibi düşünmeyen Müslümanları birleştirebilen tek zümre de biziz sanıyorum :) çünkü her iki kısım da bizim için aynı ithamlerı söylüyorlar "İslamı kafamıza göre anladığımız" "İslamı kendimize göre yorumladığımız" tesbitini yapıyorlar. Oysa ki zaten her insan Evreni algılayabildiği kadarıyla anlamlandırmıyo mu? Diyelim ki mesela siz Hıristiyansınız, Dünyayı öyle algıldığınız içindir bu. Eğer ruhunuz rahat değilse zaten Hıristiyan olarak kalmazsınız değil mi? Tıpkı Müslümanken Ateist olan arkadaşlarımız gibi öyle değil mi? Bu "Benim Ailem Müslümandı, Bende Müslümanım" meselesi değil aslında... Tamam benim ailem Müslüman ama benim ailem de beni söylediğiniz grup gibi katı bi şekilde eleştirebilmekte çoğu zaman... Niye? Çünkü benim algılarımla onların ki farklı... aynı aileye mensub olduğumuz halde hemde...

 

Gelelim, Kavramları anlamadaki asıl meseleye... "Her zaman aynı noktada buluşamayacağımız"dan bahsetmişsiniz... Ama inanın, birbirimize saygı duydukça, aynı noktada buluşamayacak olmamız, bize daha çok zevk verecektir... Her ne kadar farklı anlasakta hayatı, paylaşmak çok güzel... Öneli olan her kavramın yerli yerinde kullanılması bence... Bakın, ben Kavramları anlama konusunda tek bir şeyin önemli olduğuna inanıyorum; Doğru sorunun sorulması... Şimdi Bir Müslümanı ele alalım... Bir Ateist "Allah Nedir?" sorusunu çok rahat ve özgürce, korkusuzca sorabilir değil mi? ama bir Müslüman böyle bir soruyu hiç bir zaman soramaz ve sorarsa Müslüman olamaz artık... Ama bakalım acaba öyle mi hakkaten... Şimdi Aynı soru aslında iki özellik içerir mana açısından... Ama gerek Ateist olsun, gerek sıradan bir Müslüman olsun "Allah nedir?" sorusunu hep "Yargı" amaçlı sorulması gereken bir soru olarak ele alıyorlar. Oysa sorular sorular dediğim gibi iki özellik taşırlar:

1-Yargı amaçlı

2-Anlama amaçlı...

Şimdi bir Müslüman "Allah Nedir?" sorusunu sorduğunda kendisini şirke düşmüş olarak görür ve böyle bir sorunun sorulmaması gerektiğini düşünür... Oysa Niyetiniz önemlidir... Eğer bu soruyu "Allah'ın varlığını ve ya yokluğunu test etmek, yargılamak" için soruyosanız siz zaten henüz inanmış bir Müslüman değilsinizdir ve bu soruyu bu manada dahi olsa sormanız sizin için korkulacak bir anlam ifade etmez... Zaten Allah'a inanan bir insan, bu soruyu bu manası ile de sormaz... Bu soru "Anlama" amacı ile kimler tarafından sorulabilir peki? Bunu ben kendi açımdan cevaplandırayım en iyisi: Allah'ın "Hakk" olarak her varlıkta mevcut olduğunu bilen biri için bu soruyu sormak hiç te korkutucu değildir. Çünkü her an zaten Allah'ı Anlamaya çalışmakla meşguldürler... Her anladıkça da artık geriye dönüp tekrar o soruyu sormakla meşgul olmazlar... Bakın, ben "Allah Nedir?" sorusunu çok rahatlıkla sorabilirim. Buna bir örnek vermem gerekirse, Hz. Musa'nın bu soruyu sormasını örnek gösterebilirim. Hz. Musa aslında Allah'ın kim olduğunu bildiği halde, yanan ağaçla konuşurken, konuştuğunun aslında Allah olduğunu bildiği halde "Kimsin Sen?" diyor ve aldığı cevap "Ben O'yum=Ben Elohim'im" oluyor. Allah'ı sorularla tanımaya çalışmak şirke düşmek demek olmaz. Çünkü şirk Allah'tan başka tapınılacak bulmak ve Allah'ın Bir olduğunu bilmemek demektir. Allah'ın varlığını bilerek başka bir şeye tapmadan ve hala Allah'ın Bir olduğuna inanan bir insan nasıl bu soruyu sormakla "Şirk" işlemiş olabilir? İşte diğer Müslümanların (Avam), bizi hakir görmelerinin ve kimi zaman böyle düşünenleri idam etmelerinin nedeni bunları anlayamamalarıdır. Allah'tan şüphe duyan ve varlığından emin olmayan bir insan bu soruyu sormaktan nasıl korkabilir? Bu soruyu "Aman sorarsam, Allah'ın varlığından şüphe etmiş olurum" diyerek soran bir insan, zaten öyle bir ihtimali aklında bulunduruyor demektir. Oysa Allah hiç bir şüpheye düşmeden inanmamızı ister, hemde hiç bir sorunun seni O'ndan uzaklaştıramayacağı kadar Teslim olmanı ister kendisine... Allah'ı tanımaya çalışmak korkulacak bir şey değildir diye düşünüyorum... Eğer anlatmaya çalıştığımı anlatabildiysem, çok sevinirim...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...
Bakınız Arkadaşım, İslam'da, Ayette açık açık Belirtildiği Üzere "İlahlar" yoktur... "Tanrı" kelimesi ise "İlah"ın karşılığı değildir... O dediğin "İslam Aydınları", art niyetli olarak kullanılmayan bu kelimeyi, art niyetli olarak "İlah" kelimesinin karşılığı olarak kullanmaktadırlar... Ancak "Dede Korkut" bile, Allah için Tanrı demiştir ve kullanımı da gayet yerindedir... "Tanrı" kelimesinin "İlah" manasına geldiğini iddia edenler "Arapçılık" fikrini benimsemiş art niyetli sözde bilim adamlarıdır... Bakın, öncelikle şunun kullanımını tesbit edelim... Allah, Kur'an-da Kendisine bir tek ad olarak "Allah" adını seçmiş mi? seçmiş... yani, bu O'na iat, tek özel adı değil mi? evet... Peki aynı Ayette, çok kesin olarak "İlah(lar)" ve "Allah" ad ayrımında bulunmuşmu? tabii ki bulunmuş... Şimdi Ayette, O'nun kendi adı, nasıl ki üstüne basa basa ve büyük bir keskinlikle "Allah" olarak zikrediliyorsa, diğer toplulukların tapındıkları Put ve Totemlerin adları da "İlah(lar)" olarak zikrediliyor... O yüzden, zaten "İlah" adının karşılığı olarak ta başka bir ad, yani "Tanrı" adını kullanmanız yanlış bir anlamlandırma olur... Eğer, "Ne var kardeşim, Kullanılabilir" derseniz, Bende derim ki "Allah adı Al-İlah'tan gelir ve İngilizcedeki The God'un karşılığıdır, öyleyse Allah'a İlah diyebiliriz." deme hakkını görürüm... Bakın, siz Allah'a Tanrı deneyebilirsiniz, ancak "Tanrı" adı, Türkler için "O"nu karşılamaktadır. "Allah" adının karşılığı değildir, ancak Allah'ın bir adıdır o da... Bakın, nasıl hitap ettiğiniz değil, nasıl inandığınız önemli... Kimse O'nu "Tanrı" diyerek putlaştırmıyor, ki Türklerin Gök-Tanrı'sı bir totem değildir zaten... Bir Put'ta değildir. Ayrıca Tevhid sana, Tanrı'nın değil, İlahların olmadığını söylüyor, var olansa bir tek Allah, bir tek O, bir tek Tanrı'dır... Bakın, nasıl algıladığınız konusunda şöyle bir kıssa anlatayım;

 

arkadaşım bilinçsizce yazmışsın dede korkut yazmamış hiç bi şey yazmamış bikere dede korkut bir destan olmuş artık o hikayeler anonim olmuştur ulus ortak malı 13. 14,yy yazıya geçirilmişlerdir

şu konuda sana itiraz edecem dede korkut dediğin eski turklerde tengri geçer tanrı değil.

ikincisi arap edebiyatıdır tanrı kelimesı umum bir manada kullanılır arapçada umum nekre demektir

nekre bilindiği gibi 2-3 ten fazla olan ilahları kapsar

3. sü allah kelimesi husus yani marifedir marife bilinen demektir

allah kelimesi maariful mearif diye geçer bilinenin en bilineni demektir

4. arkadaşım allah kelimesi la ilahe den gelmiştir diyorsun boyle bi kayıt tum arap edebiyatını karıştırsan bulamazsın

5 . kuranda allahın bir ismi değil 99 ismi zikredilmisştir

la ilahe illellah

(hiç bir ilah yoktur ancak allah vardır) demektir istisna istisnai muttasildir yani ilah denen bişey yoktur sadece allah vardır demektir

gelelim türkçeye tanrı kelimesi turkler eskiden beri 1 tanrıya inanırlar ve ona tengri derler di

yani tanri tum evreni var eden mutlak güç olarak bakıldığından bilinen marifedir

tanri deyince allahtan başka hiç bir ilah kastedilmediği muddetçe tanri kullanılabilir burda kasit onemlidir diğer türlü zaten şirke girer

selametle allaha emanet olun

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bence pek birşey öğrenemeyeceğiz sevgili kardeşim.

bunun nedenine gelince bu konu da her konuda olduğu gibi Kuran da yok şu surede bu ayet böyle demiş yok Hz. muhammed şöyle yapmış o konuda yok doğa şurdan şunu çıkarmış nasıl uçmuş vs. vs. diye aynı kısır döngü içerisine düşecek.

 

Çünkü akıl almaz bir olaydır ki buradaki arkadaşları islamiyet-ateizm çatışması dışına çekmeye çalışsak da onlar gene dönüp dolaşıp başa sarıyorlar. Bunun nedenini anlamak güç. her iki taraf da birbirini misyonerlikle suçluyor (Burada belirtmek isterim ki bende kendimi bir müslüman olarak tanımlıyorum ama bu güne kadar hiçbir misyonerlik çabam ufak ya da büyük çapta olmadı)

 

O yüzdendir ki bu konunun da diğer konular gibi aynı yerinde sayacağından ben eminim.

İnşallah yanılırım.

Saygılar,

 

arkadşalra islam butundur islam dinin kesin olan bi emrini inkar eden musluman sayılmaz kişi ben muslumanım deyip ama şunu kabul etmiyorum bunu beğenmıyorum derse o kişi dinden çıkmıştır artık o kişi murted sayılır

 

 

selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen beni güldürdün, tanrında seni güldürsün kralx...

 

Şu mucizeleri saysan da biz de öğrensek...

 

 

arkadaşım istersen ben sayayim eskileri karıştırma ben gunumuzde hala devam eden mucizelerden sana bı kaç tane aktarayim ama arkadaşın dediği gibi yinede anlamayacaksınız ama biz yine anlatalım

 

arkadaş başka yazılarında şoyle dedi: dunyayı 5 milyar yıl olarak kabul ediyoruz tamam

1500 yıl sonra dunya uzaydan bir toz gelmiş ve meteorlar derken bunlardan madde meydeana gelmiş

ve sonra gorunen bu canlilik

 

bak arkadaşım mucizeyi gör:

Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.

51 Zariyat Suresi 47

bu 1400 y. önce soylenmiş yazılmıs basılmış sabıt leşmiş

 

İçinde yaşadığımız evren genişliyor. Bunu biliyoruz, çünkü gökadaların ve gökada gruplarının gittikçe birbirlerinden uzaklaştığını görüyoruz. Bu genişleme, evrenin 14 milyar yıl önce çok sıcak ve yoğun bir olay olan ve Büyük Patlama olarak adlandırılan olaydan beri devam ediyor.

14 milyar yıldır genişleyen bi evren hala genişlemeye devam ediyor ve evrenin neden uçsuz bucaksız bizim onun ortasına neden birakıldığımız sorgulanıyor ve bu genişlemenin sonunda karadelikler (yok olan yıldızlar) gibi evrenin yokolocağı aşıkardır

 

buna islam dini kiyamet demektedir

 

kalkıp ademle havva hakkındada mucize isterseniz unutun:) daha boyle çok mucize var kuran-ı kerimde pek ala sende okuyabilirsin herkes bakabilir siz bilmiyorsunuz diye mucize yok demek değildir

 

selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayamazsın zaten... Zira Muhammed peygamber olduğunu iddia ettiğinde de ondan mucize göstermesini istemişler, Muhammed'de bunu yapamadığı için Mucizelerin Allah katında olduğunu, kendisinin yalnızca bir elçi olduğunu, mucize gösterilse bile onların inanmayacaklarına dair ayetler indirmiştir.

 

 

bir başka mucize şu ayettedir ;

 

19 - (Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.

20 - Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar

 

(rahman suresi )

 

(Atlas Okyanusu ile Akdenizin birbirine karışmadığını gördüm ve ilmen de tesbit edilmiştir. Bunun 1400 sene önce Kur'an-ı kerimde bildirildiğini görünce, müslümanlığın hak din olduğuna inanıp müslüman oldum.) Kaptan Kusto (Fransız

fransız goruyorda sen nasıl goremiyorsun be kardeşim

 

Ne göklerde, ne yerde zerre(atom) ağırlığınca bir şey O'ndan (Allah'tan) gizli kalmaz. Bundan daha küçüğü de, daha büyüğü de, istisnasız olarak hepsi muhakkak apaçık bir kitaptadır.(kuran- kerim)

34-Sebe Suresi 3

 

kuranu kerim burda atomdan bahsediyor ve atomdan daha kuçuklerinin olduğunuda soylüyor

 

BUNLAR MUCİZE DEĞİLDE NEDİR BÖYLE 100LERCE AYET VAR KURAN-I KERİMDE

 

18. Ve dolunay haline geldiği zaman Ay

19. Siz gerçekten tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz

20. Şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar.

84 İnşikak Suresi 18-20

 

allah cc ayette insanların aya giceceğini bildirdiği halde çok kişinin ona iman etmeyeceğini bildiriyor

bende size soruyorum SİZE NE OLUYORKİ BUNLARI GÖRDÜĞÜNÜZ HALDE İMAN ETMİYORSUNUZ

 

rabbim cumlemizi doğru yola iletsin

 

selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BUNLAR MUCİZE DEĞİLDE NEDİR BÖYLE 100LERCE AYET VAR KURAN-I KERİMDE

 

18. Ve dolunay haline geldiği zaman Ay

19. Siz gerçekten tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz

20. Şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar.

84 İnşikak Suresi 18-20

 

allah cc ayette insanların aya giceceğini bildirdiği halde çok kişinin ona iman etmeyeceğini bildiriyor

bende size soruyorum SİZE NE OLUYORKİ BUNLARI GÖRDÜĞÜNÜZ HALDE İMAN ETMİYORSUNUZ

 

rabbim cumlemizi doğru yola iletsin

 

selametle

 

Sen bunları kurandamı gördün yoksa birilerininin çarpık yorumlarını kuran mı zannediyorsun ?

 

Herkes işine geldiği gibi ayetleri çevirmiş, Bak bunlarda elmalıdan

 

 

17- Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,

 

18- Derlendiği zaman o aya,

 

19- Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.

20- Böyleyken onlar neden acaba iman etmezler

 

Bize kızarsınız cımbızlıyorsunuz diye ya peki senin yaptığın ne,Ayetlerin biraz gerisine gidelim bakalaım aya gitmekten mi yoksa başka bir şeyden mi bahsediyor ?

 

6- Ey insan! Kuşkusuz sen Rabbine doğru çaba üstüne çaba sarfetmektesin, nihayet O'na varacaksın.

 

7- O vakit kitabı sağ eline verilen,

 

8- Kolay bir hesapla hesaba çekilecek,

 

9- Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.

 

10- Ama kitabı arkasından verilen,

 

11- "Yetiş ey ölüm!" diye bağıracak

 

12- Ve alevli ateşe girecektir.

 

13- Çünkü o ailesi içinde sevinçli idi.

 

14- Hiç Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı.

 

15- Hayır Rabbi onu görmekte idi.

 

16- Şimdi, yemin ederim o şafağa,

 

17- Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,

 

18- Derlendiği zaman o aya,

 

19- Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz

 

Bu ayetlerde ahiret sahnesi tasvir ediliyor ve cehennemin korkunçluğundan inanmayanların halden hale gireceği anlatılıyor değilmi. Bu kadar açık ve net

 

 

Şimdi gelelim senin mealine

 

18. Ve dolunay haline geldiği zaman Ay

19. Siz gerçekten tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz

20. Şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar.

84 İnşikak Suresi 18-20

 

Bu ne demek şimdi? Ay dolunay haline gelmeden gidilemiyormu ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen bunları kurandamı gördün yoksa birilerininin çarpık yorumlarını kuran mı zannediyorsun ?

 

Herkes işine geldiği gibi ayetleri çevirmiş, Bak bunlarda elmalıdan

17- Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,

 

 

16- Şimdi, yemin ederim o şafağa,

 

17- Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,

 

18- Derlendiği zaman o aya,

 

19- Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz

 

Bu ayetlerde ahiret sahnesi tasvir ediliyor ve cehennemin korkunçluğundan inanmayanların halden hale gireceği anlatılıyor değilmi. Bu kadar açık ve net

Şimdi gelelim senin mealine

 

18. Ve dolunay haline geldiği zaman Ay

19. Siz gerçekten tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz

20. Şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar.

84 İnşikak Suresi 18-20

 

Bu ne demek şimdi? Ay dolunay haline gelmeden gidilemiyormu ?

 

geç yazdığım için özür dilerim sabhtan beri derslerle boğuşuyorum ancak nete girme fırsatı buldum

 

ben alıntı alıntı yapmadım ayet zaten gayet açık ve net alıntı yapmaya gerek yok arkadaşım konuyu uzatmak istemedim ama uzattırdın işte bizde bakalım ne kadar haklı olduğunu gorelim

 

niçin yemın ediyor allah bakalım yemının nedenını bi bulalım arkadaşım

önce 15. ayete bi göz atalım NEDEN DİĞERLERİ DEĞİLDE BUNA İTİRAZ ETTİN BUNDAMI KELİME OYUNU BULABİLDİN ANCAK bizim cevap veremeyeceğimiz hiç bir şey yoktur

 

anlamadığın nokta aslında çok basit ve açık

 

14 - Hiç Rabbine dönmeyeceğini sanmıştı.

 

15 - Hayır Rabbi onu görmekte idi. (dikkat edin dedikya islamda delilsiz bir şey soylenmez allah akabinde getirdiği delile bakın oyle bi delilki allah göruyor ama başka kimse goremiyor tabi ozamnlarda 1400 yıl onceleri bunu kimse goremezdiözellikle biizm için inmiş çunku biz biliyoruz aya gidildiğini:)

 

16 - Şimdi, yemin ederim o şafağa,

17 - Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,

18 - Derlendiği(dolunay halini aldığı) zaman o aya, (yemin ederim )burda konu bitti zaten bu 3 ayet birbirinin devamıdır.

 

arkadaşım derlenmek:toparlanmak kendine çeki duzen vermek kinayeli olarak kullanılmıştır ayın kendini toparlamsı kendine gelmesi yarım aydan hilal şeklinde olan aydan ayın tamamının ortaya çıkması demektir buda ayın dolunay hali demek zaten

 

19 - Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.(ayette biizzat tabaka kelimesi geçiyor)lutfen arapçasına bakınız;

ayetin arapça olarak okunuşu şu şekildedir -leterkebunne tabegan an tabeg

ayetin tahlili; le(lamı tekıd)terkebun(fiili muzari aslı rakibe ''rakibe fiili birbirine yakın 4 manada kullanılır 1 hayvanın üzerine çıkmak binmek 2 denizde sefer yapmak 3 yolda yürümek 4 takip etmek izlemek manasında''kullanılır) asıl mansı genel olarak -binip(her hangi bişeye)gitmek demektir

(ne) tekid ozellikle tek kelimede iki vurgu yapılmış

tabegan (tabakalar demektir)bildiğimiz yer yuzunun tabakaları Biyosfer, Litosfer, Atmosfer,Hidrosfer ,..

(an)cer edatı harfı cer sınırları belli demektir fi cer edatı olsa burda şayet tabaka içinde tabaka olacaktı oysa bilindiği gibi bu tabakalardan biri bitince diğeri başlamaktadır o yuzden (an) harf edatı gelmiştir (tabek) farklı farklı tabakalar demektir diğer türlü olsa sadece tabekan olsa gorevleri aynı olan manasına gelecekti ama tekrar tabekan kelimesinin gelmesi tum tabakaların farklı farklı olacağını bildirmiştir

burda ayette geçen kelimelerin ve edatların arap dil bilgisne gore hükumlerini soyledim artık manayı siz verin

ama atladığım bişi vardı arkadaş sağolsun bu ayette ayrıca insanoğlunun bu tabakaları aşacağı zikrediliyor gunumuz tefsircileri tarafından her ne kadar ay vurgulansada yukarıda yaptığımız tahlil insanoğlunun bu tabakaların dışına çıkacağını belirtiyor Biyosfer, Litosfer, Atmosfer,Hidrosfer ,.. ayda sonuçta bu tabakaların dışındadır

aslında bu sayfayla alakalı size bahsedebileceğim çok şey var orneğin allah

15. ayette onlar rablerine dönmeyeceklerini sandılar oysa allah onları görmekte ve onların gormediklleri allahın gorduğunu ta 1400 yıl onceden bildiriyor ve hemen akabinde ozamanın insanlarına delil getiriyor

16 - Şimdi, yemin ederim o şafağa,

17 - Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,

18 - Derlendiği(dolunay halini alan) zaman o aya, (yemin ederim )burda konu bitti zaten

 

arkadaşım derlenmek demek ayın dolunay hali demek zaten derlenmek biraz duşunseniz toparlanmak demek olduğunu gorursunuz yanı ayın toparlandığı an arada istiare var ay nasıl toplanıyor dersenız hılal yarım hillal.. sonunda ay toparlanıyor dolunay oluyor

 

sorduğun sorunun cevabı bu kadar basit kimsenin farkli farkli yorum yaptığı yok anlamada bazıları sorunlar yaşıyorvar o kadar

özetleyecek olursam

Şimdi, yemin ederim o şafağa,

17 - Geceye ve içinde barındırdığı şeylere,

18 - Derlendiği(dolunay halini alan) zaman o aya, (yemin ederim )burda konu bitti zaten

siz elbette tabakadan tabakaya gideceksiniz burda siz ayın dolunay halini aldiği zaman gideceğiz metnini nereden çıkardınız burda sadece dolunay halini alan aya yemin var ve bu tabakaları geçip gideceğimiz bildiriliyor

 

BİR KERE ŞUNU ASLA UNUTMAYIN BİR MUSLUMAN KESİNLİKLE BİLİNÇSİZCE BİR AYETİ TEFSİR EDEMEZ BUNU ALLAH KESİNLİKLE YASAKLAMIŞTIR HARAM OLDUĞUNU BİLE BİLE HİÇ KİMSE AYETLERLE KAFASINA GORE YORUM YAPAMAZ BUNDAN ŞUPHENIZ OLMASIN

 

ayetler duşunulup taşınmalı oyle yorum yapılmalı kelime oyunu yapılmamalı bana yazdığın vakıt kadar duşunseydin

derlenmenin kinayeli olarakayın dolunay halini almasına dendiğini anlardın

 

ayrıca burda bır değil iki mucize var 1. tabakaların bildirilmesi 2. si bizim o tabakaları aşmamız

 

selametle

 

not.lutfen tamamını okuyup cevap yazın aksı halde yazdığınız sorunun cevabı bunarın içinde bulunacaktır

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen bunları kurandamı gördün yoksa birilerininin çarpık yorumlarını kuran mı zannediyorsun ?

 

 

Bu ayetlerde ahiret sahnesi tasvir ediliyor ve cehennemin korkunçluğundan inanmayanların halden hale gireceği anlatılıyor değilmi. Bu kadar açık ve net

Şimdi gelelim senin mealine

 

18. Ve dolunay haline geldiği zaman Ay

19. Siz gerçekten tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz

20. Şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar.

84 İnşikak Suresi 18-20

 

Bu ne demek şimdi? Ay dolunay haline gelmeden gidilemiyormu ?

 

 

hadi ya madem o kadar açık bide sen orjinal metinden tahlil et bakalım ne kadar bildiğini gorelim sen mantığına gore tefsır yapalım

elbette siz birşeylere binerek halden halale geçeceksiniz ayette apaçık ''tabakan'' geçtiği halde arkadaşım ben sana soruyorum tabakaya basıl geçeceksin (ozaman değişmek kelimesi kullanılması lazım gelmeyecekmıydi) veya ''hal''sana gore gozle gorulmeyen bişey buna nasıl bineceksin hallerden hallere geçeceksin orda apaçık 'leterkebunne' ustelikte mubaleğalı iki kere elbette muhakkak binerek(herhangi bir şeye)gideceksiniz kelimesi varken nasıl o manaya yorumlayacaksın ?????? ve yorumluyorsun yılların tefsırcısıın sankı

 

dediğin gibi gayet açık ve net ama nedense goremiyorsun ayetlerde ahiret sahnesi anlatılıyor tamam ama 15. ayette tasvir bitiyor ve anlatmanın delili lazım bir şey getirmek lazım .. yukardakı metinde anlattım bakabilirsiniz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

18. Ve dolunay haline geldiği zaman Ay

19. Siz gerçekten tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz

20. Şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar.

84 İnşikak Suresi 18-20

 

allah cc ayette insanların aya giceceğini bildirdiği halde çok kişinin ona iman etmeyeceğini bildiriyor

bende size soruyorum SİZE NE OLUYORKİ BUNLARI GÖRDÜĞÜNÜZ HALDE İMAN ETMİYORSUNUZ

 

Aya gitme hikayesi, tarihteki en büyük yalanlardan biridir. Ama işe yarayan yalanlardan biridir.

 

Aya gitme yalanı ile ABD, SSCB'ye karşı psikolojik üstünlük elde etmiştir.

SSCB'ye mesaj verilmiştir: "Aya bile adam gönderip getiriyoruz, istersek nükleer bombaları Kremlin'ine bile göndeririz, ayağınızı denk alın."

 

ABD, Vietnam savaşı devam ederken, savaşa karşı olan halkın dikkatini dışarıya çekmek için bu aya gitme hikayesini birkaç kez tekrarlamış, Vietnam Savaşı bittikten sonra da bu hikayeyi rafa kaldırmıştır. 1972'den bu yana aya gitme hikayesi piyasaya sürülmemiştir.

 

İnsanda akıl ve mantık var: 1969-72 arasında sahte hikayelerle ay yüzeyini dolmuş durağına çeviren ABD, o tarihten bu yana neden hiç ay'a gitmemektedir, gidememektedir?

 

Dünya'dan bile binbir meşakkatle uzaya gönderebildiğin uzay araçları, nasıl olıuyor da 4 ayağının üstünde aya konabiliyor ve geri gelebiliyor?

 

Dünya'ya geri gelen astronotları paraşütlerle falan dünyaya zor indirip, denizden toplarken, aya gönderdiğini iddia ettiğin adamlar merdivenden iniyolar aya !!!

 

Yalan hikayeler üzerine Kuran mucizesi bina etmeyin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aya gitme hikayesi, tarihteki en büyük yalanlardan biridir. Ama işe yarayan yalanlardan biridir.

 

Aya gitme yalanı ile ABD, SSCB'ye karşı psikolojik üstünlük elde etmiştir.

SSCB'ye mesaj verilmiştir: "Aya bile adam gönderip getiriyoruz, istersek nükleer bombaları Kremlin'ine bile göndeririz, ayağınızı denk alın."

 

ABD, Vietnam savaşı devam ederken, savaşa karşı olan halkın dikkatini dışarıya çekmek için bu aya gitme hikayesini birkaç kez tekrarlamış, Vietnam Savaşı bittikten sonra da bu hikayeyi rafa kaldırmıştır. 1972'den bu yana aya gitme hikayesi piyasaya sürülmemiştir.

 

İnsanda akıl ve mantık var: 1969-72 arasında sahte hikayelerle ay yüzeyini dolmuş durağına çeviren ABD, o tarihten bu yana neden hiç ay'a gitmemektedir, gidememektedir?

 

Dünya'dan bile binbir meşakkatle uzaya gönderebildiğin uzay araçları, nasıl olıuyor da 4 ayağının üstünde aya konabiliyor ve geri gelebiliyor?

 

Dünya'ya geri gelen astronotları paraşütlerle falan dünyaya zor indirip, denizden toplarken, aya gönderdiğini iddia ettiğin adamlar merdivenden iniyolar aya !!!

 

Yalan hikayeler üzerine Kuran mucizesi bina etmeyin.

 

 

 

ayın yerçekim kuvveti dunyanın 1/6 kadardır o yuzden dunyaya inmekle aya inmek arasında dağlar kadar fark vardır

arkadaşım gözlerle uğraşacığına bilim öğrensen daha iyi olur

bu konu bilim adına sabitir tum dunyaca kabul edilen bi gerçektir cevap vermeye luzum yok.hatta kaldiki şuan gidilmese bile senın dediğin gibi olsa bile muhakkak gidilecektir mucize şimdi gerçekleşmemiş olsa ozaman gerçekleşmiş olacaktır

 

selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bu konu bilim adına sabitir tum dunyaca kabul edilen bi gerçektir cevap vermeye luzum yok.

 

Sen her masala inanıyormusun böyle?

 

hatta kaldiki şuan gidilmese bile senın dediğin gibi olsa bile muhakkak gidilecektir mucize şimdi gerçekleşmemiş olsa ozaman gerçekleşmiş olacaktır

 

Eften püften mucize yaratanların aya gidiş tarihiyle ilgili "mucize iddiaları" şudur:

 

Kur'an-ı Kerim'de yer alan Kamer(Ay) suresinde gelecekte Ay'a gidileceğine dair işaretler yer almaktadır. Kamer kelimesinin Türkçe'deki karşılığı Ay'dır. "Ay" isimli bu sureden Kur'an'ın sonuna kadar tam 1389 ayet geçer. Hicri takvimde 1389 yılı, Miladi takvime göre 1969 yılına denk gelmektedir, bu da Ay'a çıkış tarihidir. (Hicri 1389=Miladi 1969)

 

Aya henüz gidilmediği için bu mucize iddiası yanlıştır.

Aya elbet birgün gidilecektir. O zaman ecbedle yakıştırılan tarih mucizen yanlış olur.

 

Kafirlerin başardığı her Bilimsel her gelişmeyi Kuran'a yontacağınıza, Bilime tek bir katkı yapın.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen her masala inanıyormusun böyle?

Eften püften mucize yaratanların aya gidiş tarihiyle ilgili "mucize iddiaları" şudur:

Aya henüz gidilmediği için bu mucize iddiası yanlıştır.

Aya elbet birgün gidilecektir. O zaman ecbedle yakıştırılan tarih mucizen yanlış olur.

 

Kafirlerin başardığı her Bilimsel her gelişmeyi Kuran'a yontacağınıza, Bilime tek bir katkı yapın.

 

Saygılar.

 

 

dinimiziz yaşadığımız zamanlarda azizdik çağ açıp çağ kapatıyorduk benliğimizi koruyorduk ama nezaman dinden uzaklaştık avrupa ayakları başladı allah da bızı böyle zelil duruma duşurdu suçumuz bende dahil dinimizi yaşayamamız ona ibadet etmememiz

 

doğru haklısın bilime pek bi katkımız çunku allah için yaptığımız bişi yok tek sorun buu herkes kendi halne duşmuş artık tuvaletimize bile avrupalılar gibi giriyoruz nasıl ilerlemizi bilime bi katkımız olmasını duşunuyorsun

suleymanıye kutuphanesıne hayatın boyunca kaç kere gittin ben ustelik orayada yakın oturuyorum kaç kere gittim?

içerde 3 5 tane turk bulamazsin hepsi araştırmacı dışardan geliyorlar içerde iğne yer duşmuyor

bizim tarimizi bile onlar okuyor onlar anlatıyor

nasıl bilime katkımız olmasını bekliyorsun

 

biz kendi, benliğimizi kaybetmişiz arkadaşım sadece birbirimizi yiyoruz ve tek suçlu din öylemi güldürmeyin milleti yaa

bu millet dinine bağlıyken dünyaya hükmediyordu

ne zaman dinini bıraktı bu hallere düştü

 

tarih bilginiz varsa herşey açık ortada fazla uzak değil 18.yy dan sonra başlayabilirsin

 

 

selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dinimiziz yaşadığımız zamanlarda azizdik çağ açıp çağ kapatıyorduk benliğimizi koruyorduk ama nezaman dinden uzaklaştık avrupa ayakları başladı allah da bızı böyle zelil duruma duşurdu suçumuz bende dahil dinimizi yaşayamamız ona ibadet etmememiz

 

doğru haklısın bilime pek bi katkımız çunku allah için yaptığımız bişi yok tek sorun buu herkes kendi halne duşmuş artık tuvaletimize bile avrupalılar gibi giriyoruz nasıl ilerlemizi bilime bi katkımız olmasını duşunuyorsun

suleymanıye kutuphanesıne hayatın boyunca kaç kere gittin ben ustelik orayada yakın oturuyorum kaç kere gittim?

içerde 3 5 tane turk bulamazsin hepsi araştırmacı dışardan geliyorlar içerde iğne yer duşmuyor

bizim tarimizi bile onlar okuyor onlar anlatıyor

nasıl bilime katkımız olmasını bekliyorsun biz kendi, benliğimizi kaybetmişiz arkadaşım sadece birbirimizi yiyoruz ve tek suçlu din öylemi güldürmeyin milleti yaa

bu millet dinine bağlıyken dünyaya hükmediyordu

ne zaman dinini bıraktı bu hallere düştü

 

tarih bilginiz varsa herşey açık ortada fazla uzak değil 18.yy dan sonra başlayabilirsin

 

 

selametle

 

 

İskenderiye kütüphanesi, antik dönemlerin bilinen en büyük kütüphanesidir. Fakat ne yazık ki tamamen imha edilmiş, hatta geriye tek bir kitap (tomar) bile kalmamıştır.

 

İskenderiye kütüphanesine yapılmış vandal saldrı, hiç süphesiz düşünce ve bilgiye karşı yapılmış ilk saldırı değildir. Fakat bağnaz kafaların insan hafızasına yaptığı en önemli darbedir. İnsanlığın en büyük birikiminin İskenderiye'de yok edilmiş olması, insanlığın birikimlerine daha önce yapılan diğer saldırıları unutturmamalıdır:

 

- M.Ö 740'larda Babil kralı, kendisi ve ailesini konu etmeyen bütün kitapları imha ettirmiş,

 

- M.Ö 213 yılında Çin imparatoru arkeoloji dışındaki bütün kitaplari nehirlere attırmış,

 

- M.S 54 yılında din adamı Paulos Efes kütüphanesinde bulunan pagan ve doğu dinlerine ait kitapları yok etmiş,

 

- M.S 476 da yine Efes de 100.000'in üzerinde el yazması bir yangında yok olmuş,

 

-M.S 640 da Araplar İran'i işgal ettiklerinde sayısız el yazmasını yok etmişler,

 

-Ve tarihin tanıdığı en vahşi toplum olan Moğollar, 11. ile 13. yuzyıl arasında, saldırdıkları ve işgal ettikleri her yerde milyonlarca kitabı imha etmişler...

 

Başlık konumuz İskenderiye kütüphanesine yeniden dönelim; büyük İskenderin ölümünden sonra, Mısır bölgesi Ptolemaios hanedanının eline geçti. Aristotales'in öğrencilerinden Demetrios Atina'dan kovuldu ve İskenderiye'ye sığındı ve Ptolemaios'un koruması altına girdi. Ptolemaios Demetrios'a her türlü imkanı sağladı ve büyük bir kütüphane kurmasını istedi(M.Ö 250). Böylece kurulan kütüphanede her türlü eser saklandığı gibi, dünyada bulunan bütün kitaplar yazman köle'ler tarafından çoğaltılarak, kütüphaneye ilave edilmeye başlandı. Kısa zamanda 700.000 papirüs tomarı oluşturuldu. (Milli kütüphane de 1 milyonun biraz üzerinde kitap olduğu düşünülürse, İskenderiye kütüphanesinin büyüklüğü anlaşılabilir)

 

Aynı dönemde İskenderiye kütüphanesi ile boy ölçüsebilecek bir kütüphane daha bulunmaktadır; Bergama (Pergamon) kütüphanesi. Roma'lıların yönetimi altında bulunan Bergama kütüphanesinden, Antonius tarafından 200.000 parşömen tomar'ın alınarak, Kleopatra'ya hediye edildiği ve bunların da İskenderiye kütüphanesine konulduğu üzerine bilgiler bulunmaktadır.

 

İskenderiye kütüphanesinin, M.Ö 47 yılında Sezar'ın İskenderiye'yi işgali sırasında, limanda çıkan bir yangın nedeniyle büyük bir bölümü yok olmuştur. Kasıtlı mı yoksa kazaen mi olduğu hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Sonrasında kütüphane yaklaşık 700 yıl sürecek, yeniden toparlanma dönemi yaşamıştır. Fakat asıl ve nihai felaket M.S 639 yılında gelecektir; İslam işgalcileri. 639 yılında, İslam Halifesi Ömer'in emri ile, bu muhteşem kütüphane geriye tek bir kitap kalmaksızın tamamen imha edilmiştir...

 

İslam Halifesi Ömer'in verdiği imha emri ilginçtir;

 

"Kütüphanedeki kitapları inceleyin, Kuran'a aykırı bir şey varsa tamamını yok edin. Kuran'a aykırı bir şey yoksa yine yok edin; nasıl olsa hepsi Kuran'da yazıyor."

 

Bu emir İslam dünyası tarafından haklı bulunup unutturulabilir, fakat insanlık tarihi İslam'ın bu vahşiliğini asla unutmayacaktır!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İskenderiye kütüphanesinin, M.Ö 47 yılında Sezar'ın İskenderiye'yi işgali sırasında, limanda çıkan bir yangın nedeniyle büyük bir bölümü yok olmuştur. Kasıtlı mı yoksa kazaen mi olduğu hakkında bir bilgi bulunmamaktadır. Sonrasında kütüphane yaklaşık 700 yıl sürecek, yeniden toparlanma dönemi yaşamıştır. Fakat asıl ve nihai felaket M.S 639 yılında gelecektir; İslam işgalcileri. 639 yılında, İslam Halifesi Ömer'in emri ile, bu muhteşem kütüphane geriye tek bir kitap kalmaksızın tamamen imha edilmiştir...

 

İslam Halifesi Ömer'in verdiği imha emri ilginçtir;

 

"Kütüphanedeki kitapları inceleyin, Kuran'a aykırı bir şey varsa tamamını yok edin. Kuran'a aykırı bir şey yoksa yine yok edin; nasıl olsa hepsi Kuran'da yazıyor."

 

Bu emir İslam dünyası tarafından haklı bulunup unutturulabilir, fakat insanlık tarihi İslam'ın bu vahşiliğini asla unutmayacaktır!

 

 

ömerin yıktırdığına dair delil getirmek zorundasin arlkadaşım

 

ya arkadaşım kaç yıldır tarih okuyorum ustunede araştırmalarda yapıyorum nedense sizin bu soyledikleriniz tarihin heralde en edna köşelerinde birileri tarafından fırlatılan ve arkadasından bilinçsizce yakalayanların hıkayeleri olsa gerek

 

kuranda herşey yoktur arkadaşım bunu kimse iddia etmemiştir edemezde ..

 

bahsettiğiniz insan tarinin en onemli en adaletli şahsıyeti olarak tum dünyaca kabul edilmiş bi insan ..

 

ne kadar yanlı ne kadar tutumlu veya nerden alıntı yaptın bilmiyorum ama iki olayı atladın ve bunlar senın bahsettiğin ve dunya bilimine en buyuk darbeler olarak tarihe geçmiştir tüm kayıtlarda mevcuttur.. pekala gorebilirsin

 

1. bağdatın yakılması: Dünyanın ilim merkezi olan Bağdat’ın yakılması, başta İslam Dünyası olmak üzere, Dünya bilimini yüz yıllarca geriye götürmüştür. ...

yıkan moğollar

 

2.tum avrupanın ve dunyanın ilim beşiği ve şuankı avrupanın bilim temelinin asıl kaynağı olan endülüs musluman devletinin yıkılımasıdır tüm dunya tarihçileri tarafından bilimin merkezi sayılan kurtuba(cordoba)şehrinin hayalete dönuşturulmesidir

 

tüm avrupadan binlerce kişinin öğrenim gördüğü avrupanın bilim merkezinin yıkılması ve tüm dünya tarihinin yıllarca geriye götürmiş ve bilime en buyuk darbe olarak tarihçiler tarafından hem fikir olarak kayda geçmiştir

 

saydıklarının arasında bunlar yok üstelik bunlarda tüm tarihçiler hem fikir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ömerin yıktırdığına dair delil getirmek zorundasin arlkadaşım

 

İskenderiye Kütüphanesini kim yaktı veya yoketti bilemem, ancak Ömer'in yaktırdığına ilişkin olarak 13.yüzyıla kadar herhangi bir iddia veya kayıt yok. Bu iddiada Müslümanlar tarafından ortaya atılıyor ilk kez.

 

Selahaddin Eyyubi, Mısır'da Fatımileri yenince, Fatımilerin "yoldan çıkmış mezhebi olarak nitelediği İsmailiği" yoketmek istiyor. Fatımilere ait, islamdışı olarak değerlendirdiği ismaili mezhebine ait kitap ve makaleleri yaktırıyor. Ancak İskenderiye kasaba veya köy değil, köklü bir kent. Kitap yakmak alkışlanan birşey değil. Salahaaddin Eyyubinin bu eylemi oradaki, çoğunluğu İsmaili mezhebine mensup insanların tepkisini çekiyor. Bunu üzerine Salahaddin Eyyubinin maiyetinde görevli olan alimlerden biri ortaya "İskenderiye Kütüphanesini Kuran'a aykırı olduğu için Ömer yaktırmıştı, Salahaddin Eyyubi sadece Ömer'in yaptığını yapmıştır. Bunda yanlış yoktur" iddiasını ortaya atarak, Salahaddin Eyyubi hakkında oluşan olumsuz imajı yoketmeye çalışıyor.

 

Müslümanlar arasındaki kavga sonucu, Müslümanlarca çıkartılmış bir söylentiden ibaret İskenderiye kütüphanesini Ömer'in yaktırdığı iddiası.

 

13. yüzyıla kadar ne bir Müslüma, ne bir Yahudi, ne bir Hristiyan ne de Kıpti (eski Mısırlı) kaynağında, Kütüphaneyi onun veya bunun yaktığına, yokettiğine ilişkin bilgi yok. Bu tartışmalar 13. yüzyıldan sonra başlıyor.

 

Kütüphanenin, uzun bir süreç içerisinde yangınlar ve başka yeni iktidar merkezlerine (Roma, Kordoba vs) kitap taşınması sonucunda küçüldüğü ve yokolduğu sanılıyor.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
  • 3 hafta sonra...
  • 11 yıl sonra...
Misafir xxxxxxxxxxxx
Tarih 18.08.2006 at 12:47 , netman dedi:

Tanrı'nın kadınlara ne garezi vardır? Neden gerekirse dövülebileceklerini söylemiştir (Nisa suresi, 34. Ayet)?

Kuranda o ayetteki diyanetin bile 'dövün' olarak çevirdiği kelimenin bir diğer anlamı ayrılmak. Arapça bilmiyorum o klasik imam hoca vs. olmayan evrime de inanıp hadislere inanmayan bir hocaya sahibim ve arapçayı ana dili gibi bilir onun anlattığına göre ve benim aklıma yatan meal bu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.