Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Dan Brown BAŞLANGIÇ Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler


gloria

Önerilen İletiler

DAN BROWN - BAŞLANGIÇ KİTABINDAKİ TÜM RESİMLER, GÖRSELLER ve SANAT ESERLERİ

Yıllar önce Dan Brown'ın Cehennem kitabı için böyle bir sayfa açmıştım. Kitapta geçen bütün görsellerin fotograflarını metinleriyle birlikte buraya yüklemiştik. Gelen yorumlardan anladığım gayet işe yaramıştı diye düşünüyorum. Şimdi Dan Brown,  Başlangıç adlı yeni kitabını çıkardı. Ben de tabii hemen alıp okumaya başladım. Yine aynı sıkıntı, yine aynı merak, daha birinci sayfadan acaba bu bahsettiği yer nasıl bir yer diye merak etmeye başladım. Eeee baktım zamanı gelmiş, açalım yeni sayfamızı. 

Bu arada bazen yavaş yavaş okuyorum, hızlı olamıyorum, o yüzden resi yükleme konusunda gerinizde kalabilirim. O zaman hemen üye olun diyorum, hem tanışmış oluruz hem de bana yardımcı olursunuz, kaldığım yerden resimleri yüklemenizde hiçbir sorun yok, maksat işe yarasın.

fft99_mf9974535.Jpeg

Eğer Dan Brown'ın Cehennem kitabına arıyorsanız aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz....

 

  • Beğen 2
  • Teşekkürler 2
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 9: Santa Maria de Montserrat Manastırı

Eski çarklı tren baş döndürücü yokuştan tırmanırken, Edmond Kirsch yukarıdaki dağın testere dişini andıran tepesine göz gezdirdi. Uzakta, dik bir uçuruma inşa edilmiş heybetli taş manastır, dikey yamaca sihirli bir biçimde tutunmuş, adeta havada duruyor gibiydi. 

(Sayfa 13'te Montserrat Kütüphanesi'nden bahsediyor, yukarıdaki tarife ve bu bilgiye istinaden bahsedilen yerin Santa Maria de Montserrat Manastırı olduğuna eminim artık.)

Şu tepe de testere dişini andıran tepe oluyor bu durumda)

 

maxresdefault.jpg

 

Burası da kütüphanesi olsa gerek, Montserrat Kütüphanesi

Sayfa 13: "İçeri kabul edilmenin şaşkınlığıyla, ünlü Montserrat Kütüphanesi, diye düşündü. Bu kutsal salonda ömrünü sadece Tanrı'ya adamış ve bu dağda münzevi hayat yaşayan keşişlerin erişebildiği çok nadir yazmaların bulunduğu söyleniyordu. 

Psikopos, "Gizlilik istemiştiniz," dedi. "En özel mekanımız burası. Dışarıdan çok az kişi girebilmiştir." 

image.png.9cfb88b910fd3b63c59804f42362ae23.png

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 16: Maman (Anne anlamına gelmektedir), Karadul Heykeli. Basamakların sonuna geldiğinde devasa gövdesini taşıyan dokuz metrelik kocaman bir karadul heykeli yükseliyordu. Örümceğin karnından cam kürelerle dolu, tel ağdan yapılmış bir yumurta kesesi sarkıyordu.

Bir ses, "İsmi Maman," dedi.

maman-heykel-2.jpg

 

Sayfa 16: Salvador Dali tarzı bıyık (Biliyorsunuzdur ama olsun ben yine de ekleyeyim dedim.)

568560_detay.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 17: Yale Üniversitesi, Whiffenpoog müzik grubu. Beyaz papyonu, siyah frakı ve beyaz yeleğiyle dimdik ilerleyen Langdon, ben bile kendimi zor tanıyorum diye düşündü. Yale Üniversitesi'nin frak giyen müzik grubu Whiffenpoof'a benzedim. 

Whiffs-CROP.jpg

 

Sayfa 17: Langdon modern sanatın meydan okuyuşundan; özellikle de Jackson Pollack'ın damlatma tekniğiyle yaptığı resimlerden; Andy Warhol'un Campbell's Soup Cons (Campbell'in Çorba Konserveleri) gibi çalışmalarından, Mark Rothko'nun renkli basit dörtgenleri gibi belirli bazı eserlerinin başyapıt kabul edilmesinden hep haz almıştı. 

 

Jackson Pollack'ın damlatma tekniği

525332b96327d89510000002_1407711222029_7

 

Andy Warhol - Campbell's Soup Cons (Campbell'in Çorba Konserveleri)

d1a7dcd3de79cdf728812e1a03392041--tomato

 

Mark Rothko'nun renkli basit dörtgenleri

55eb4c13f018fbb8f8b823bb.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 21: Bilbao'daki Guggenheim Müzesi uzaylı hayallerinden fırlamış gibiydi. Gelişigüzel biçimde birbirine yaslanmış gibi durn eğri metal formaların meydana getirdiği kıvrımlı bir kolaj denilebilirdi. Uzaya giden karmakarışık şekiller kütlesi, balık pulu gibi parlayan otuz binden fazla titanyum karo ile kaplanmıştı. Bu da yapıya sanki fütüristik bir su canavarı nehir kıyısında güneşlenmeye çıkmış gibi, aynı anda hem organik hem de dünya dışı bir görünüm veriyordu. 

architecture-bilbao-exterior-night-2009-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 22: (Burada yine Guggenheim Müzesi'nden bahsetmeye devam ediyor.) Guggenheim Müzesi, Üst geçit.

Profesörün attığı her adımda binanın cephesi değişiyor, tüm açılardan farklı bir görüntü sergiliyordu. Müzedeki en çarpıcı yanılsama şimdi ortaya çıkmıştı. İnanılmaz bir biçimde, bu açıdan bakınca dev yapı, dalgaları müze duvarlarına çarpan "sonsuz" bir suyun üzerinde sürüklenir gibi duruyordu. 

Bu etkiyi anlayabilmek için bir süre duraksayan Langdon, cam gibi görünen suyun üstünde kemer yapan minimalist üstgeçitten karşı tarafa doğru yoluna devam etti. 

c5ff96fb97edac027aeac4245dff5849_XL.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 22: The Fog Sculpture (Sis Heykeli). Japon sanatçı Fujiko Nakaya'nın bu eseri hakkında bir şryler okumuştu. Hava akımının etkisiyle, zaman içinde oluşup dağılan bir sis duvarından yapılmış devrimci bir eserdi. Esintiler ve atmosfer koşulları günden güne değiştiği için heykel her seferinde farklı bir biçimde beliriyordu. 

FUJ%C4%B0KO%C4%B0SPANYA.jpg

dsc8660_1024.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 23: Langdon'un mimari beğenisi aslında Louvre veya Prado gibi klasik tarzdaki müzelere daha yakındı ama göletin üstündeki alevlere ve sise bakarken geleceği net gören, yenilik ve sanat tutkunu bir adamın düzenleyeceği etkinlik için bu ultramodern müzeden daha uygun bir yer düşünemedi. 

Louvre müzesi

louvre1.jpg

Prado Müzesi

visita-prado-sofia-A.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 25: Sevilla Katedrali. Vitray camdan içeri sızan Endülüs güneşi, katedralin taş ortamına gözalıcı renkler saçıyordu. Binlerce inanan yeniden doğuş mucizesini kutlarken borulu org neşeyle uğuldadı. 

catedral-sevilla-796x448.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdilik bu kadar, gerisi okudukça gelecek. Eğer buradan sonrasını okuyan varsa resim ve ilgili metni eklemekte hiç sakınca görmesin lütfen. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Installation for Bilbao (Bilbao Tertibatı)

Sayfa 33: Sistem yerin altına yuvalandırılmıştı. Yerdeki yarıklardan çıkıp hızla yukarı giden ve tavandaki yarıklarda kaybolan dokuz taşıyıcı banttan meydana geliyordu. Eser dikey düzlemde hareket eden dokuz yürüme bandını andırıyordu. Her bandın üzerinde yukarıya doğru kayan ışıklı bir mesaj yazmıştı.

Sesli dua ediyorum... Kokunu tenimde hissediyorum... İsmini söylüyorum. 

Çok ağlıyorum... Kan vardı... Kimse bana söylemedi. 

Sayfa 34: Birden geri dönen sesli rehber, "Bu düşündürücü bir eser," dedi. "İsmi Installation for Bilbao (Bilbao Tertibatı). Kavramsal sanatçı Jenny Holzer'in eseri. On iki metre uzunluğunda dokuz adet LED ışıklı tabeladan meydana geliyor. AIDS'in dehşeti ve geride kalanların çektiği acılarla ilgili Bask dilinde, İspanyolca ve İngilizce yazılar geçiyor. 

Başımı gömüyorum... Başımı gömüyorum... Seni gömüyorum. 

6231147022_ba63f8c521_b.jpg

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 39: Dohany Caddesi Sinagogu. Avrupa'nın en büyük sinagogu Budapeşte'deki Dohany Caddesi'nde yer alır. Heybetli ikiz kuleleriyle Mağribi tarzda inşa edilmiş ibadethanede üç binden fazla oturma yeri bulunur. Aşağıdaki sıralar erkekler, balkondakiler kadınlar içindir. 

Doh%C3%A1ny-Street-Synagogue.jpg

Sayfa 39: Dohany Caddesi Sinegogu, Holokost Hayat Ağacı Anıtı. Dışarıdaki bahçede yer alan büyük bir mezar çukurunda Nazi istilası sırasında ölen yüzden fazla Macar Yahudi'nin cesedi gömülüdür. Bu yer, metal yapraklarına kurbanların isimlerinin kazındığı Hayat Ağacı ile işaretlenmiştir. Bir rüzgar estiğinde ağlayan söğüt ağacının  yaprakları birbirine çarparak kutsal topraklar üstünde ürkütücü bir yankıya sebep olur. 

 

dohany8.jpg

 

Sayfa 39: Elisabeth Köprüsü. Tuna Nehri üzerinde güneş batarken Haham Köves sinegogtan çıktı. Marcius 15 Square adresindeki evine gitmek üzere Dohany Caddesi'ndeki butiklerin ve esrarengiz "yıkıntı barların" önünden geçti. Evi, eski Buda ve Peşte şehirlerini birleştiren Elisabeth Köprüsü 'ne birkaç adımlık mesafedeydi. İki şehir resmen 1873'te birleşmişti. 

en-budapest-hungary-panadea-gb-sd-305464

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 45: The Swimming Pool (Yüzme Havuzu), Yves Klein. Bu muazzam büyüklükteki resim tek bir renkten oluşuyor, koyu mavi bir alan meydana getiriyordu. Çevresinde durup bakanlar, küçük bir göle yukarıdan bakıyormuş izlenimine kapılıyordu. 

Winston, "Bu resim yaklaşık beş yüz altmış metre kare," dedi. 

Langdon bunun Cambridge'deki evinden on kat büyük olduğunu fark etti. 

Sanatçının ismi Yves Klein ve zemindeki bu su sevilen resim "The Swimming Pool (Yüzme Havuzu) ismiyle anılıyor. 

Mavinin bu tonunun zenginliği Langdon'a doğruca tablonun içine atlayabileceği hissini vermişti. 

Winston, "Bu rengi Klein icat etti," diyerek devam etti. "Uluslararası Klein Mavisi deniyor. Resimdeki derinliğin, kendi ütopik dünya görüşünün maneviyatını ve sınırsızlığını çağrıştırdığını savunuyordu."

installation-bilbao-klein-erika-barahona

Sayfa 46: Leap Into the Void (Boşluğun İçine Sıçrayış), Yves Klein. Langdon şimdi Winston'ın bir metinden okuduğunu fark etti. 

"Klein en çok mavi tablolarıyla bilinir ama Leap Into the Void (Boşluğun İçine Sıçrayış) isimli rahtasız edici bir yanıltıcı fotoğrafıyla da tanınıyor. 1960'da sergilendiğinde hafif bir paniğe sebep olmuştu. 

Langdon bu fotoğrafı New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde görmüştü. Rahatsız ediciliğin ötesindeki fotoğradfta iyi giyimli bir adam, yüksek bir binnın tepesinden kaldırıma kuğu dalışı yapıyordu. slında resim hileliydi; photoshop icat edilmeden çok önce dahice tasarlanmış ve jiletle kurnazca rötüşlanmıştı. 

4794075893_d0d59f4ec0_b.jpg

Modern Sanat Müzesi

moma_placeholder_image.jpg

Sayfa 46: Monotone Silence (Monoton Sessizlik), Yves Klein. Winston devam etti. "Bundan başka Klein, Monotone Silence (Monoton Sessizlik) isimli bir müzik parçası da besteledi. Bir senfoni orkestrası yirmi dakika boyunca tek bir D-majör akordu çalıyor."

"İnsanlar da dinliyor mu?"

"Binlercesi. Ayrıca tek nota ilk an için çalınıyor. Devamında orkestra kıpırdamadan tırıp yirmi dakika boyunca 'tam sessizlik' sergiliyor. 

"Şaka mı yapıyorsun?"

"Hayır çok ciddiyim. Öte yandan bu gösteri kulağa geldiği kadar sıkıcı değildir. Maviye boyanmış üç çıplak jadın sahnedeki dev tuvallerin üstünde yuvarlanır."

(Videolar sayfasına üç tane video attım, bunlardan bir tanesi sessizlik anına ait, bir tanesi mavi renkli modellerin dans sahnesine ve bir tanesi de orijinal görüntülerin olduğu video, ancak düzgün bir 20 dakikalık görüntü bulamadım. Bulan olursa eklesin lütfen.)

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaaaaaa bu sayfa yine çok güzel oluyor. Umarım kitabı okuyan herkes bir şekilde bu sayfayı bulur. Çünkü kitabı gerçekten bu fotograflarla birlikte okumak çok daha etkileyici.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 47: Frank O. Gethry (Guggenheim Müzesi Mimarı). "Elbette dışarıdaki The Fog Sculpture (Sis Heykeli) da kavramsal sanatın mükemmel bir örneği. Köprünün altına delikli boruları döşeyip gölete sis püskürtmek sanatçının fikriydi ama uygulamasını tesisatçılar yaptı." Winston bir süre sustuktan sonra "Yine de bu sanatçıya eserini bir kod olarak kullandığı için epey yüksek puan veriyorum," dedi. 

"The Fog bir kod mu?"

"Öyle müze mimarının anısına bir şifreleme." 

"Frank Gethry değil miydi?"

"Frank O. Gethry. İsminin başharfleri İngilizce'de sis anlamına geliyor," diyerek Langdon'ın yanlışını düzeltti. 

tumblr_static_4cxwyg3vqv40gw8swcosgs44g.

-Yapacak bir şey yok, bu pozu kendisi vermiş, artık siz onun kusuruna bakmayın -

-Not: The Fog Sculpture (Sis Heykeli) ile ilgili sayfa 22'de bilgi verilmişti. Fotoğrafını yukarıda görebilirsiniz. Ayrıca yine bu sayfada bahsedilen MAMAN yani Karadul Heykeli'nden de Sayfa 16'da bahsedilmişti. Onun da fotoğrafı yukarıda incelebilir. -

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 47: Davut Heykeli, Michelangelo. Örümceğe bir göz atan Langdon, Winston'un bahsettiğine benzer hiçbir şey göremedi. Çakışma kavramını öğretirken daha klasik bir şeyler tercih ederdi. "Sanırım ben Davut'la devam ederim."

Winston kendi kendine güldü. "Evet Michelangelo ltın standarttır. Kadınsı bir kırılganlık yansıtacak biçimde, gevşek bir sapan taşıyan elini kıvırıp Davut'a ustaca, efemine bir kontrapostu pozu verdirmiş. Yine de Golyat'ı öldürme beklentisiyle tendonlrı ve damarları dışarı fırlarken Davut'un gözleri ölümcül bir kararlılık yayıyor. Eser aynı anda hem de ölümcül."

Anlattığı tasvirden etkilenen Langdon, kendi öğrencilerinin de Michelangelo'nun başyapıtını bu kadar iyi öğrenebilmesini isterdi. 

0b58699d077846aedaa4ef859f0d33a9.jpg

e3beef73e8868aa80861c271efe13167--statue

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 50-51: The Matter of Time (Zaman Meselesi). Işıklar kuvvetlendiğinde Langdon, yerden yükselen birtakım büyük biçimler gördü. Geceleyin otlanan dinozorları andıran yedi sekiz belirsiz şekil vardı. 

Profesör, "Şu anda neye bakıyorum?" diye sordu. 

"İsmi The Matter of Time (Zaman Meselesi)." Winston'un neşeli sesi Langdon'ın kulaklığında yankılanmıştı. "Müzedeki en ağır eser bu. Bin tondan fazla."

....... Işıklar en paralel haline gelip geniş mekanı yumuşak bir aydınlıkla doldurduğunda Langdon karşısındaki manzaraya hayretle bakmaktan başka bir şey yapmadı. 

Paralel evrene girdim. 

image.thumb.png.0661ffcbd59a44a292af2a3a25788921.png

artnetnews4-13-2.jpg

..... "Profesör, ilk şeklin kapanmadığını fark ettiniz mi? 

Dairenin etrafında yürüyen Langdon, sanki bir çocuk daire çizmeye çalışmış da yapamamış gibi, duvarın iki ucunun kavuşmadığını gördü. 

"Bu çarpık birleşim, ziyaretçiyi heykelin içini keşfetmeye davet eden bir geçit meydana getiriyor."

Hemen oradan uzaklaşan Langdon, bu ziyaretçi klostrofobik olmadığı müddetçe, diye düşündü..

richard-serra-7.jpg

Sayfa 56: The Snake. ..... Winston, "Benzer şekilde önümüzde paralel ilerleyen üç adet bükümlü bir şerit göreceksiniz. Bu şeritler otuz metreden uzun iki dalgalı tünel meydana getirecek kadar birbirlerine yakınlar. İsmi The Snake (Yılan) ve genç ziyaretçilerimiz içinde koşmaya bayılıyor. Aslına bakarsanız karşılıklı üçlarda duran iki ziyaretçi sessizce fısıldadığında sanki bu yüz yüzeymiş gibi birbirini rahatlıkla duyabiliyor. 

1024x1024.jpg

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 56: Torqued Spiral (Bükümlü Spiral). Winston, "Benden size özellikle göstermemi istediği parçanın ismi Torqued Spiral (Bükümlü Spiral) ve biraz ileride sağ tarafta. (Sanırım ilerleyen sayfalarda daha ayrıntılı bahsedecekler ama ben oraya kadsr henüz gelmedim o yüzden şimdilik ismini ve resmini koyalım, sonrasını kitaptan okuruz.)

The_Matter_of_Time,_Bilbao,_July_2010_(0

 

(Nostradamus, Prenses Diana, Dünya Ticaret merkezi'ne yapılan saldırı (11 Eylül İkiz Kuleler saldırısı) gibi isimlere resim koymuyorum bunları muhtemelen bilmeyen yoktur. (Diyeceğim ama yok içim rahat etmedi, bir sonraki iletide ekleyeceğim bu fotografları da. Ama önce Bükümlü Spiral'i halledelim.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdilik ara veriyorum, okuyunca devam :) Herkese iyi okumalar. Bu arada sayfayı twitter'dan Dan Brown ile paylaştım acaba bir tepki verir mi diye meraktayım:D Şahsen ben olsam woooow, that's it! It's  perfect, bravo, you are so beautiful, amazing etc etc etc :Dgibi şeyler söylerdim bana.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Admin

it! It's a perfect, bravo, you are so beautiful, amazing, absolutely fantastic, beyond the imagination, unbelievable, excellent, keep up the good work...:D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şahanesin! Elimdeki kitabı bitirip hemen alıcam bende..Herkese keyifli okumalar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayfa 60: Alan Turing ve Alan Turing Testi. Langdon'un hatırladığı kadarıyla Turing testi, makinenin insandan ayırt edilmeyecek şekilde davranıp davranmadığını öçlmek maksadıyla, kod kırıcı Alan Turing tarafndan ortata atılmıştı. Bir makine ile insan arasındaki konuşmayı dinleyen hakem, eğer hangi tarafın insan olduğuna karar veremiyorsa Turing tstinten geçtiği kabul ediliyordu. Turing'in bu ölçütü 2014'te Londra'daki Royal Society'den geçmişti. O günden sonra AI denilen yapay seka teknolojisi göz alıcı bir hızla gelişmişti. 

Alan Turing

Alan_Turing_Aged_16.jpg

Alan Turing Testi

2264431.png

 

Ayrıca bir not: Hatırlarsanız The Imitation Game isimli filmde Benedict Cumberbatch, II Dünya Savaşı sırasında Almanların şifreleme yöntemi olan Enigma'nın şifresini kıran ekipteki Alan Turing'i canlandırmıştı. Alan Turing neredeyse tek başına II. Dünya Savaşını bitiren aynı zamanda milyonlarca kişinin ölmesini engelleyen kişi olarak da bilinir. 

Turing, İngiltere'de eşcinselliğin yasadışı olduğu 1952 yılında eşcinsel olduğunu itiraf etmiş ve kimyasal ilaçlarla hadım edilme cezasına çarptırılmıştı. 1954 yılında siyanür zehirlenmesi nedeniyle ölmüş ve intihar ettiğine kanaat getirilmiştir. Fakat ölümü tartışmalıdır ve hatta kaza olma ihtimali de yüksektir. Tureng'in ölümünden 60 yıl sonra 2013 yılında eşcinsellik suçlamasıyla ilgili kraliyet affı tanınmıştır. 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.