Misafir şevval Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2005 arkadaslar artık az cok biliyorsunuz siire olan ilgimi ve merakımı ama bunların içersinde biri varki benim çok severek okudugum şairlerden biridir şiir baslıklarına baktım birçok şairle ilgili baslık var eksikleri düşündüm ve ilk aklıma gelenlerden biri Adnan Yücel oldu onun şiirlerini sevenler bu baslıga atarlarsa çok seviniirm sevgiler 27 mart 1953’te elazığ’ın dilek köyünde dünyaya gelen adnan yücel, diyarbakır eğitim enstitüsü türk dili ve edebiyatı bölümü’nden 1975 yılında mezun oldu. yücel daha sonra ankara üniversitesi eğitim fakültesi güzel sanatlar eğitimi bölümü’ne girdi. "şiirimizde garip hareketi" üzerine master yapan yücel, 1975 yılından itibaren ankara liselerinde öğretmenlik yaptı. 1987 yılından bu yana çukurova üniversitesi eğitim fakültesi’nde türk dili öğretim görevlisi olarak görev yapıyordu. "ter şiirleri" başlıklı ilk şiirleri "yeni adımlar" dergisinin 24.12.1974 tarihli sayısında çıkmıştır. aynı yıldan itibaren ürünlerini yapıt, yeni olgu, sanat emeği, türkiye yazıları, petek, yazko edebiyat, somut, anadolu ekini, dönemeç, söylem, artı oluşum gibi dergilerle yeni halkçı, demokrat ve cumhuriyet gazetelerinde yayımladı. 1996 yılında rotterdam’da düzenlenen şiir festivaline türkiye’yi temsilen katıldı. on şiiri hollandaca’ya çevrildi. türkiye yazarlar sendikası, pen, edebiyatçılar derneği, çukurova üniversitesi öğretim elemanları derneği üyesidir. şiirleri kavgalara sözlenen sevda. 1979 yurt yayınları, ankara, soframda kaval sesi. 1982 yurt yayınları, ankara, bir özlem bir türkü. 1984 yurt yayınları, ankara, acıya kurşun işlemez. 1985 yurt yayınları, ankara, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek. 1986 yurt yayınları, ankara, rüzgârla bir. 1989 yurt yayınları, ankara, ateşin ve güneşin çocukları. 1991 yurt yayınları, ankara, çukurova çeşitlemeleri. 1993 yurt yayınları, ankara, sular tanıktır aşkımıza. 1998 yurt yayınları, ankara. araştirma: karacaoğlan, yaşamı, sanatı, kişiliği ve şiirleri. 1993 altın kitaplar, istanbul dalların sevdası düşmüş toprağa umutlar sığmıyor meydanlara gözlerinde umut yüreğinde aşk bağdaş kurar mısın soframa isterim ki senden isterim ki inancıma aşık zindanıma ışık olasın yürüyesin gönlümü yollarına sarasın beni sarasın mendilinde öfke çıkınında bilinç uykusuz kalır mısın kitaplarıma dudağında alev avucunda sevinç kulak verir misin çığlığıma isterim ki senden isterim ki yılgınlıkta inanç zulme karşı direnç olasın yürüyesin gönlümün yollarına sarasın beni sarasın YAĞMUR OLSAM Sel taşkını bir akşamüstü Bulutları bağrına basan Ağaçlara sordum seni Yaprak rüzgarı tutmaz dediler Uzun uzun baktılar yalnızlığıma Yangın yeri bir yürek Bir de yağmur gösterdiler Ne olur şu yağmurların Birdenbire yağanı ben olsam Rüzgarı düğümlesem saçlarına Bir daha bırakmasam Öpsem kirpiklerini Süzülüp gözyaşlarına karışsam Çağlayıp aksam çağlayıp aksam Yüzündeki ırmaklarla geçsem ovaları Dudaklarında denizlere çıksam ADNAN YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2005 ŞEVVALİM ŞİİRLERİ SEVEN BİRİ OLARAK HER ZAMAN KATILIMDA BULUNURUM SANA.BUNDAN ŞÜPHEN OLMASIN.ADNAN YÜCEL'İNDE BİR KAÇ ŞİİRİNİ DUYMUŞTUM ŞİMDİ BİRİNİ SİZLERLE PAYLAŞAYIM BENDE.... KIRLARA BAHAR YETMİYOR Herkes kendince seviyor baharı Kimi ufuklarda yaşamı karşılıyor Kimi bakışlarda yeni başlayan aşkları Ey yasa bürünen mayıs sabahları Kimler onarıyor şimdi Dallarda dağılan kuşsuz yuvaları Yapraklar üstünde yanan gözyaşları Tutulan yasın gizli sözleri Damlalar Yine tan vakti analar mı ağlıyor Ben bu baharlara bahar diyemem Dersem şivan düşer bahçelere Nerde yaşamın o fidan coşkuları Aşkın gelincik yangınları sevgiler Kırlara bahar yetmiyor ne yapsak Kara haberlerle soluyor güller Kim kimden alınıyor bu topraklarda Bu topraksa tohumu biz Her bahar boy verip yeşermişiz Şu çiçeklerse gözlerimiz Gizli gizli açılıp sevinmişiz Siz bu sevinmeyi yaşayabilir misiniz Geleceği besleyen emeğin sabrını Bir suyun akışında bulabilir misiniz Ve karanlığın ihanetine karşı Tetikte nöbetçi bütün sabahları Ölürcesine sevebilir misiniz Siz bu sevdayı öldürebilir misiniz ADNAN YÜCEL BUDA ÇOK GÜZELMİŞ RÜZGARSIZ UYANAMAM Gün batarken ayrılırsak eğer Gizlice bakışlarını doldur koynuma Güneşsiz ayrılamam Az sonra Suyu kesilecek insan ırmağının Yeminim var şafaklar adına Yorgun yüreklere biraz umut Biraz sevgi sunmadan duramam Doğanın dudaklarında dolaşır ellerim Yaşamın tenini okşarım bütün gece Karanlıklara karşı biraz bilim Biraz estetik Şiirsiz uyuyamam Sular çoktan ışıdı koynumda Gel artık uyandır beni Seher vakti dağıt saçlarını yüzüme Rüzgarsız uyanamam İstersen fırtınalar yarat soluğunla Yorganı kaldırıp savur üstümden Kendinle ört her yerimi Gün doğarken sensizliğe dayanamam ADNAN YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sebla Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2005 SEN Kİ ANLARSIN kendini bir suyun akışında ve suları kendi bakışlarında bulabilenler bilir bu türküyü sen ki anlardın bir türkü uğruna çileler çekerdin yıllar boyu soluğunda yaban menekşelerinin kokusu gözlerinde serin pınarların uğultusu dağlar seni yaşardıhergün ormanlar sıcak dostluğuna ne zaman çatlasa bir kaya bir çığlık düşse sulara ırmaklar adını çizer toprağa değil mi ki hep o yangınların adına adına belasına özlemi duyulunca özgürlüğün öfkesini göklere çalan bir şimşek gibi dalardın yaşama sen ki anlarsın bu yaşamı aşklar şimdi hücrelerinde tutsak düğünler kelepçeli doğumlar ve çocuklar zindanlarda bunları nasıl anlatayım sana bu türküleri nasıl çağırayım bu ninnileri nasıl ölüme kapkara bir kaygu değil artık bembeyaz bir kitap yazıyoruz diyoruz koltuğumuzda kitapların göğüslerinde kan bu kanı nasıl okuyayım sana şimdi devleşen bir öfkenin ve sınırlar ötesi bir özlemin bildirisi okunurken hergün her saat, her dakika can çekişen bir çağı yaşıyoruz dünyada sen ki anlarsın bu yaşamı okul yolunda telaşlı bir öğrenci bir grev gözcüsü işyerinde okunan kitap yazılan defter yükselen bilinç ve eriyen cevher şimdi sabahın ala şafağında doludizgin bir at gibi giriyor sulara Adnan YÜCEL sevgili şevval, bu da benden olsun... sevgiler Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Hangi Günün Yüzyılı Sancısını yaşıyorsun kaç zamandır Yeni bir güne sevinçle başlamanın Yoluna ışık tutan sözcükler Var mı o günün ışıltılı kanatlarında Rüzgâra dost olan soluklar var mı Altını çize çize soruyorsun nedense Ki hep aldatmış olduğun kendine Adın çoktan çocuğa çıkmış oysa Çoktan anlaşılmaz olmuşsun Şu güzel ömrün tam ortasında Kuşları sora sora düşen yapraklarda Ey çılgın Kanadı kırık her kuşa Kanat olmaktan yorulmuşsun Bulutları çarpışa çarpışa yorgun Bir gökyüzüdür artık gülüşün Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 ÖLÜMÜM BAHAR OLSA Öfkelerim kadar küçük bu gece çığlığı Düşlerim kadar büyük Duygularım kadar karmaşık nasıl anlatsam Çıksam şimdi çöl suskunu sokaklara Dallara yürüyen sular gibi çıldırsam Baharı muştulamak adına kapılar çalsam Hangi ana böler ki uykuların Özgürlüğü yeryüzüne bayrak yapsam Hiç mi hiç sevmiyorum yorgun yağmurları Ne kırları çıldırtıyor ne dağları Yağdı mı Toroslarca yağmalı yağmur Seller coşturup barajlar taşırmalı Bir yudum su demekten aciz yürekler Ya ses verip haykırmalı ya boğulmalı Ey ateşe sürülmüş ölümler ülkesi Ufuk çizgilerinde silikleşen anılar Kutsal soygunlar yasal vurgunlar Çöplük kumbaralarda biriken çocuklar Hiçbir dilden Hiçbir sözcük yetmiyor anlatmaya bu akşam Kuş kanadında bir bulut mu yalnızlık Belirsiz bir hüzün çiseliyor yine Düş yorgunu kirpiklerden akşam üstüne Kaya çatlağında köknar çılgınlığı benimki Kıraçlara kahreden tohum dargınlığı Yağmursuz gülmeyi bilmiyor ki kuraklık Beynimi yüreğime nasıl haykırsam bu akşam Bu akşam hiç yaşamamış olsam Bir badem çiçeği sürsem şimdi namluya Beynime sıksam Ölümüm bahar olsa nasıl anlaşılsam ADNAN YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek Yarım kalan hiç bir yolculuk yok bu yaşamda Bir birine karıştırılan hiçbir boyut yok 15 yaş nedir ki yılların sözde çizilen anlamında Ya bir duygu selidir aralıksız ya da Bir inanç fırtınasıdır yüreğin Dirence açılan gençlik boylarında Bir devrin sembolü diyorlar şimdi adına Toprağa ölüm düştükten sonra hiroşima’da Tüm bitkilerden önce yeşeren bir Açelya Şimdi Kadiköy rihtiminda Neyi çagriştiriyor sana Sen söyle direnç çiçegi Neyi Bir köpük Onur ugruna Çürüyen irmaklar Henüz dile gelmedi Istanbul’u ezen suskunluğunda senin Gazetelerde Resimlerinle dolarken sayfalar Nedense Söyleşilerde yalnızca Beyin hücrelerine Yöneltiliyor sorular Sense ölüm rengine inat Kan maviliğince Susuyorsun Yalnızca geçmişin Gelecekteki O ölümsüz sesini yansıtıyorsun Hani o bin renkli açelyanın İnançlı sesini yansıtıyorsun Gülümsüyorsun susuyorsun Eyyyyyyyyyyyyyyyyyy Ovaların ateş ateş çölleştiği yerde Toprağın ırmak ırmak yüreklenişi sen Yarınlara selamını iletsin diye adın Damarlarına bağlanan yaşam Ölümü kucaklarken ellerinle Kopardın Kurtarmak için enginlerin anlamını Gökyüzünü yere indirdiğinden beri Ve silmek için bir damlanın yüzünü Bir okyanusu kucağına bastığından beri Adın bir Açelyadır Artık senin Koynuna ölüm Düşen tüm topraklarda Bir açelya Yepyeni sözcükler yeşeriyor şimdi Alnının ışıklı yamaçlarında Yüreğini işitmek gerek duymak için Soluğunu solumak gerek Her dalıp gidişinde Bin şiir Çıkarıyor belki gözlerin Yaşama gözlerinle dalmak gerek Bir devrin sembolü diyorlar şimdi adına Ve imgelerin en ulaşmaz doruğunda Ey herşeye bitti diyenler Korkunun sofrasında Yılgınlık yiyenler Ne kırlarda direnen çiçekler Ne kentlerde devleşen öfkeler Henüz elveda demediler Bitmedi daha Sürüyor o kavga ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek Adnan Yücel | Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 Rüzgarla Bir Hangi günün gecesidir / yazı kışta kılan bilir Gün içinde görünmeden / günü suya salan bilir Dağlar düze iner birden Aşkı sonsuz kılan bilir / rüzgarla bir olan bilir Göl göl olur damda biri / çentik atar günlerine Sel sel akar diğerleri / güneş güler tenlerine Biri bine döner birden Yolu yakın kılan bilir / rüzgarla bir olan bilir Rüzgar çocuk sesleriyle / mavi bir düş kurar gökte Sözde türkü dalda çiçek / olur açar her yürekte Gözden perde iner birden Düşü gerçek kılan bilir / rüzgarla bir olan bilir Adnan Yücel Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2005 KIRDIN KALBİMİ ne zaman yağmur yağsa bir buluşma yeri olurdun İstanbul'da rüzgar soluklara mavisi yasaklanmış deniz kızıl tufanı yaratmadan daha ne zaman yağmur yağsa tarihin şiir tanığı olurdun yağmurdan sonra toprak kokusu bakışlılara tam otuz yıl nasıl kıydım sana bin zehirli duman arasında ıslığınla besledim hep en pembe çoçuk düşlerini Pan'ın flütünden mi kalma babamın dilsiz kavalından mı hep rüzgarla bir tuttum seni hani yolun yakın aşkı sonsuz kılan rüzgarla bir ey can içre cankörüğüm hangi kentin temiz havası yetmez oldu ki soluğuna çıkardın kendini ölüm doruğuna ölmek kolay değil cankörüğüm kalbimde sevinç gözesi pınarlar kalbimde yaşamak aşkı çınarlar ve bir nice çoşkular çoşkular sende onlar gibi yaşayacaksın akıp ırmaklara karışacaksın sırılsıklam bütün sevişmeleri yine soluğunla kurtaracaksın ADNAN YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2005 KIRILAN BİR ZİNCİR SEVİNCİNDE Narın morlaştığı yerdeyiz yine Aynı kutsal mavinin yüreğindeyiz Sevdanın zor kaçaklığına karşı Yeşeren bir dal Ve kırılan bir zincir sevincindeyiz Sen yine sonsuz düşlerinde suların Her şafak vakti Bin sabahı birden sunuyorsun Saçının her telinde bir nehirle O şiir dünyasını yeniden kuruyorsun Tanrılar rengarenk açmış bu kez Apollon bir papatya beyazı sanki Zeus taze bir gelincik kızılı Bütün tapınaklarda aynı özlem Bütün sütunlarda aşk yazılı Posedion yine masmavi bir öfke Suların göğsüne tığlarla kazılı Geçmiş yılların sabır çatlatan hüznü Şimdi bir günün batışır yüzünde Suyun ve toprağın sevgisi derdik Dinler yaratırdık tanrısız ve mavi Yılları ay-ayları gün ederdik Pürköpük coşkuyla gelirdik her yıl Boynu bükük ve çaresiz dönerdik Narın morlaştığı yerdeyiz yine Aynı kutsal mavinin yüreğindeyiz Ne tapınaktayız şu anda Ne agorada ne saraydayız Her yerde birden kutlanan Çığlık çığlığa bir zaferdeyiz Yıllar sonra bütün baskılara inat Yeşeren bir dal Ve kırılan bir zincir sevincindeyiz ADNAN YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2005 BİR YERALTI NEHRİNİ BEKLERKEN Bir saz kadar mutlu Ve hüzünlü başlıyoruz bütün günlere Ve bir türkü kadar sıcak Biliyoruz ki dağların göğsünü saracak Ve yerinden oynatacak olan şafak Onuru ışık diliyle Karanlıkta koruyanlarla başlayacak Adnan YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ di-lara Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2005 şevvalcığım teşekkürler, Adnan Yücel babamla arkadaştı bir kaç kez görüşme olanağımız olmuştu, ölüm haberini aldığımızda babamda bende çok üzülmüştük. Henüz çok gençti... Çok güzel şiir okurdu, o güzel ses tonu hala kulaklarımda. Ne diyeyim Ölüm adın kalleş olsun... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2005 şevvalcığım teşekkürler, Adnan Yücel babamla arkadaştı bir kaç kez görüşme olanağımız olmuştu, ölüm haberini aldığımızda babamda bende çok üzülmüştük. Henüz çok gençti... Çok güzel şiir okurdu, o güzel ses tonu hala kulaklarımda. Ne diyeyim Ölüm adın kalleş olsun... canım benim duygularını paylaştıgın için teşekürler bence Adnan YÜCEL'i tanımak büyük bir şans keşke bende senin kadar şanslı olabilseydim en sevdigim şairlerden biridir bütün kitaplarıda vardır bende sevgilerrrrrrrrrrr binlerce kez Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 SEN GİDELİ Hani saz çalınırdı ölüm Türküler söylenirdi kan Sen gideli kaç mevsim Kaç yıl geçti aradan Şimdi rakı sofrasında Evvel zaman diyor biri Diğeri kalbur saman Oysa hala günün yüreğinde Elektrik tadında bağıran Kara bir katrandır zaman O barut soluğu gecelerde Sanki hiç yürünmemiş gibi Ve çökülmemiş gibi korkunun üstüne Yaşam vurulmuş diyorlar Aşklar susmuş seninle birlikte Bütün gözlerde aynı yılgınlık Aynı alkol aynı bunalım Ne bir çocukta görüyorlar sabahı Ne fışkıran bir çiçekte Hangi sabır demişti dağlar Aşk demişti ya deniz Nasıl geldik bu günlere Bu duyarsız yerlere nasıl Şimdi rakı sofrasında Evvel zaman diyor biri Diğeri kalbur saman Oysa hala her an Çırılçıplaktır bir yeşilin Ateşte çığlığıdır yaşanan ADNAN YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın bütün ustaları aşk ile sevmek bir güzelliği ve dövüşebilmek o güzellik uğruna. işte yüzünde badem çiçekleri saçlarında gülen toprak ve ilkbahar. sen misin seni sevdiğim o kavga, sen o kavganın güzelliği misin yoksa... Bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bin kez budadılar körpe dallarımızı bin kez kırdılar. yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz bin kez korkuya boğdular zamanı bin kez ölümlediler yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri suyun ayakları olmuştur ayaklarımız ellerimiz, taşın ve toprağın elleri. yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık törenlerle dikilirdik burçlarınıza. türküler söylerdik hep aynı telden aynı sesten, aynı yürekten dağlara biz verirdik morluğunu, henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz... Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne ne tan atışı doğumların sevincine ey bir elinde mezarcılar yaratan, bir elinde ebeler koşturan doğa bu seslenişimiz yalnızca sana yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Saraylar saltanatlar çöker kan susar birgün zulüm biter. menekşelerde açılır üstümüzde leylaklarda güler. bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler... Şiirler doğacak kıvamda yine duygular yeniden yağacak kıvamda. ve yürek, imgelerin en ulaşılmaz doruğunda. ey herşey bitti diyenler korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler. ne kırlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! (not mehmet celal için teşekkürler gerçekten harika bir album) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 rica asıl önemseyip dinlediğin için teşekürler benden Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 komsomolları muhteşem yorumlamış. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2005 ADI KAYIP Deniz yok olursa diyor bir çocuk Balık kaybolursa Ne derim benden sonraki çocuklara İnsanlar kaybolurken gözaltılarda Çöllerde boğulan nehirler Ey çocuk Nasıl varır okyanuslara Adı karanfil ki suçu rengidir Özgürlük dilinde bir imge Tutsaklık dilinde bir söylencedir Karanlıkta bir el koparır dalından Artık ölüme varmış bir işkencedir Orman yok olursa diyor bir çocuk Ağaç kaybolursa Ne derim benden sonraki çocuklara İnsanlar kaybolurken gözaltılarda Dalından koparılan tomurcuk Ey çocuk Nasıl meyvelenir sana ve diğer çocuklara Adı narçiçeği ki suçu patlamak Birdenbire güneşe haykırmak Ve güneş diliyle kıpkızıl çoğalmak Karanlıkta bir el koparır dalından Adı kayıptır artık Daha meyveye bile durmadan Aç gözlerini o çığlıklara çocuk Kayıp analarının gözlerine bak O gözler ki karanfil kıvrımında nar çokluğu Sevda denizlerinde oğul ve kız yokluğudur Her biri bir depremdir yüreklerde Her biri açlık içinde zulüm tokluğudur Sen ki bir badem dalısın baharda Yüzünde solgun bir yeşil akşamı Dalıyor gözlerin bir çağın artıklarına Kazılardan yeni çıkmış gibisin Bakışlarında düş fosilleri Güneşli bir yeşili özler gibisin İnsanlar kaybedilirken ey çocuk İnsanlık adına Nasıl başlar bu yeşil ve mavi yolculuk Hangi gemi kalkar bu ülke limanlarından Hangi mavilikler karşılar seni Kıyılar zincir olmuş bileklerde Dalgalar yargısız infaz Al kalemi eline ey çocuk Yeşilin ve mavinin şiirini yeniden yaz Adnan YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 SEN YÜRÜRSÜN RÜZGAR YÜRÜR Sen yürürsün rüzgar yürür Sabahlar sığmaz olur gözlerine Her adımda çözülür bir karanlık Şafaklar çiçek sunar ellerine Gün tutuşur Dağlar aydınlanır Yeniden aydınlanır Yeniden canlanan bu yaşam Türküler dizer saçının tellerine Sen yürürsün rüzgar yürür Alıp savurur beni saçların En kalabalık alanlara götürür Bir cellat çıkar apansız Bir fidan yeşermeden çürür Ve kana bulanır ırmaklar Baştan başa geçer kentleri Kan temizlenir cellat ölür Sen yürürsün rüzgar yürür Mahpuslar soluğunla umutlanır Toprak çatlar Gökyüzü bıçak bıçak şimşeklenir Görkemli bir yürüyüş başlar içimde Ve bir tan vakti Kırılır bütün güzellik yasaları Ağaçlar aşk açar bahçelerimde Sen yürürsün rüzgar yürür Dallar eğilir Yapraklar secde eder yürüyüşüne Sular kabarıp dalgalanır Köpüklü başlarıyla selamlar seni Ve tanrılar kalır önünde Ne beyler ne krallar Seninle yazılır en büyük destan En güzel tarih seninle başlar Sen yürürsün rüzgar yürür Bir sevinç boylanır dünyada Çocuklar korkusuz büyür Kan boğulur susar Dokunup geçtiğin her kuraklık Yemyeşil bir vadiye dönüşür Sen yürürsün rüzgar yürür Bizi bu deprem günlerinde İnan ki bir şiirsiz yaşamak Bir de sensiz savaşmak öldürür ADNAN YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2005 YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK -2 Bir bir çekilirken teslim bayrakları Ve kaçmalarla uzarken Göçmelerle tozarken Avrupa yolları Durdu bir avuç yiğit Bir tutam kır çiçeği Ölüm dediğiniz de ne ki Gözümüzde hainler kadar küçük Ve zafere inancımız Ölümsüzleşen ölümler kadar büyük Onlar ki bir ayrıkotu tarlasında Bir tutam çiçektiler Binlerce ihanet çirkinliğinde Bir avuç direnci güzellediler Hiç bir şey bitmemişti daha Gülerek girdiler zulüm tufanına Ölerek girdiler Ve en dayanılmazında tufanların Adlarını bile söylemediler Yüreklerin karartılıp satıldığı Ve aşkların Buruşturulup atıldığı akşamlarda İnanç ki yenilmez kılar insanı O sudan ve demirden sevda Resimlerde renklere sorar yaşamı Günleri şiirlere böler ufuklarda İşte bizimle güzelleşen her şey Yine bir dostluk Bir aşk sıcaklığında Bitmedi daha sürüyor o kavga Ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek. Adnan YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ jhonywalker Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2005 ACININ RENGİ...... ..ey acılara tat veren güzellik Yüreğimize hoşgeldin Geldin de Çiçekli dallara döndürdün öfkemizi Artık ister dolu yağsın ömrümüze İsterse kar Biz ki bildikten sonra sevmeyi Bütün sabahlar Acı renginde olsa ne çıkar. ADNAN YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 UNUTULMUŞ BİR AKŞAM TÜRKÜSÜ Yalnızlığın üstüne incecik bir beyazlık Örtüsü örttü karlar Şimdi kar tanelerini kocaman rüzgarlarda Eğiriyor kemanlar Aramasan da olur bozuldu büyü Aramasan iyi olur kar başladı Uzun günlere çok var Az önce doğan gün aydınlanmadan Kararmaya başladı. Ben bu karlarda sessizce eskidim Kemanlar arka çıkınca sessizliğime Göz gözü görmez kemanlar Yokluğunu adınla çalmaya başladı Yalnızlığın üstüne koyu bir korkusuzluk Örtüsü örttü camlar Ölümümü sıcacık yünler gibi Eğiriyor kemanlar Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2006 Yürek Çağrısı Acılı yağmurlarla düşmüşüm yere Tatlı su göllerine akamıyorum Yüzüm yüreğim deprem dalgası Bu gül kıyımlarına bakamıyorum Her sevi bir türküdür bağrımda Her öfke bir ağıt Ağıtlar kuşatmış dört yanımı Kendi türkülerimi haykıramıyorum Şarkılarla bezeniyor ufuklar Yüreğim patlıyor dağbaşlarında Yüreğim Sancımı duyar mısın yaralarında Kuş seslerinde yas nağmeleri Şarkılar sabır ve çile makamında Mendilimde öfke çıkınımda bilinç Uykusuz kalır mısın kitaplarıma Dudaklarımda hüzün Avuçlarımda sevinç Kulak verir misin çığlıklarıma Dağları aşarak gelmişim sana Demir kapıları kırarak Işık olur musun karanlıklarıma İsterim ki senden Yaylalarda otlak olasın Ovalarda ırmak olasın Yayılasın göğsümün kırlarına Sarasın beni sarasın Dalların sevdası düşmüş toprağa Olgun meyvelere hasret gençliğimiz Zamanın billur çağlayanı Gürül gürül akarken avuçlarımızda Bir damla yağmur adına Yakarmış dağbaşlarında yüreğimiz Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam Gökyüzüne çivilenmiş ellerimiz Ateşler yine parlıyor dağlarda Dolular yine kırıyor çiçekleri Gecenin karnına inerken şafağın tekmeleri Bulutları delen ışıklar Ezik ve kinli Aydınlık iri Sanki kocaları işkencede kadın gözleri Nasıl kapanır bu kanayan yara Nasıl anlatılır ki sana bu hal Terimde tuz gözyaşımda bal Bağdaş kurar mısın soframa Gözlerimde umut yüreğimde aşk Ölümleri boşlayıp düşer misin sevdama İsterim ki senden İnancıma aşık olasın Zindanıma ışık olasın Yürüyesin gönlümün yollarına Sorasın beni sorasın İnce kabukları zorlanıyor zamanın Gelecek damlıyor yorgun havuzlara Damlalarla yılların gelin yüzü Suların üstünde koskoca bir çağ Umutlar sığmaz oluyor alanlara Baharda gazel dökme bahçelerime Ben yaşamayı bilmez miyim Çocuklarım okul yollarında Okullarım sabah kollarında Sanki güzellikleri görmez miyim Papatya beyazlığında ölüm sarısı Karanfil kıvrımlarında kan Bu çiçekler uğruna ölmez miyim De gülüm ben seni sevmez miyim Bahar değil acı yükleniyor dallarıma Yapraklarımda ayrılık Meyvelerimde gurbet Vuslat olup gelir misin kollarıma Ellerimde kış saçlarımda kar Cemre olup düşer misin toprağıma İsterim ki senden Yılgınlıkta inanç olasın Zulme karşı direnç olasın Gömülesin aşkımın sularına Göresin beni göresin Göresin ki destan edesin Söyleyesin dillerden dillere Bir türkünün dizelerinde Bir kavalın nağmelerinde Alıp başını gidesin Bağrı yanık yeller üstünde Güneşin rengiyle düşesin ufuklarıma Kırasın karanlıklarımı kırasın ADNAN YÜCEL Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.