Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

LAO TZU dan


SÜNGÜ

Önerilen İletiler

Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş. Ama kral bile onu kıskanırmış.

 

Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.

 

- Bu at bir at değil benim için bir dost,insan dostunu satar mı'' dermiş hep.

 

Bir sabah kalkmışlar ki at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış.

- Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları belliydi.

Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın,

şimdi ne paran var ne de atın. demişler.

 

İhtiyar

- Karar vermek için acele etmeyin. Sadece "At kayıp"deyin.

Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.

Atımın kaybolması bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu bilmiyoruz.

Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceği bilinmez.

 

Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden ,at bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler.

 

- Babalık, sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil şans oldu

adeta başına devlet kuşu kondu. Şimdi bir sürü atın var artık

 

- Karar vermek için gene acele ediyorsunuz. Demiş ihtiyar.

Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu.

Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.

Birinci cümlenin birinci kelimesini okurken kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?

 

Köylüler bu defa ihtiyarla açıktan açığa dalga geçmemişler ama, içlerinden "Bu herif sahiden akılsız ya da çok saf" diye geçirmişler.

 

Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış.

 

Köylüler ihtiyara yine gelmişler.

- Bir kez daha haklı çıktın ''demişler''

Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak.

Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir ve daha zavallı

olacaksın, demişler.

 

İhtiyar;

- Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz galiba diye cevap vermiş.

O kadar acele etmeyin.Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu.

Ötesi sizin verdiğiniz karar.Ama acaba ne kadar doğru.

Hayat küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.

 

Bir kaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış.Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceği ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş.

 

Köylüler, gene ihtiyara gelmişler ;

- Yine haklı olduğun kanıtlandı, demişler.

Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında.

Oysa bizimkiler belki asla dönmeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması,

talihsizlik değil şansmış meğer.

 

Siz erken karar vermeye devam edin demiş ihtiyar. Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şansızlık olduğunu sadece Allah biliyor. LAO TZU, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış.

 

Acele karar vermeyin.Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının.

 

Karar aklın durması halidir.

Karar verdiniz mi akıl düşünmeyi durdurur, dolayısıyla gelişme durur.

Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar.

Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.

Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.

Bir kapı kapanırken, başkası açılır.

 

Bir hedefe ulaştığınızda

daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evet bu yazıyı biliyorum.çok gerçekçi bir yazı.ama uygulama hatası yapmaktayız.ya da ben öyleyim.asla bir durum karşısında karar vermeden duramam.o anda hemen uygulamam gerek.tek söylediğim kendime olayın içindeyken evet bir karar vermen gerek.mantığın devreye girmesi sonucu belki de en büyük mantıksızlık yapılması ile sonuç bulan hadiseler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 yıl sonra...

Efendim, bu yazıdan aklınızı, mantığınızı kullanmayın diye bir mana çıkmıyor ki.

 

Yazıda karar vermeyin derken gelecek için iyi ya da kötü şeklinde bir yargıda bulunmanın yanlış olacağından söz ediliyor. Yoksa, neden '' Karar verdiniz mi akıl düşünmeyi durdurur, dolayısıyla gelişme durur '' densin ?

 

Yani, bizdeki örneklere bakarsak, Yunus Emre'nin dediği gibi '' ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim...''

 

ya da Kırkpınar ağalarının manisindeki '' Altta kaldım diye yerinme ! Üste çıktım diye sevinme !...'' gibi.. :D

 

 

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.