Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

tarih'i turkler yazdı


serversistem

Önerilen İletiler

arkadaşım sana yukarıda bir saat anlattık. Hunlular batıda yerleşmemişlerdir. Yerleştikleri anda dağılmışlardır.

 

Adama Hunlular yerleşik yaşama geçmemiştir diyoruz. O bana türkler yerleşik yaşama geçmedi diyorsun diyor. Arkadaşım Saka larda türktü ve yerleşik yaşardı. Bizim konumuz Hunlular. Zira avrupaya akınlar düzenleyen onlar. Konumuzda Türklerin batıya açılması ve yerleşmesi.

 

Ay aydın hesap belli. Hunlular batıya akınlar düzenlemiştir. Ancak hiç bir şekilde yerleşik yaşama geçmemişlerdir. Ha yok yanlış diyorsan. Laf kalabalığını bırakacaksın. Nerede hunlular şehir kurmuş, nerede yerleşik yaşama geçmişler yazacaksın.

 

Şimdi kalkıp kafana göre dünya tarihi yazma bana.

 

Yok benim hocam öyle demişti, yok hocama tükürdüğünü yalatmıştım vs. Yok şu kitabı oku. Bu tür masal desteklerle hikayeler gerçeklik kazanmaz.

 

Şurada bana istediğin kadar saldır. Hunluların yerleşik yaşama geçti yalanını haklı çıkaramazsın onuda peşin söyliyeyim. Burası bir forum. laf kalabalıklarıyla haklı çıkabileceğin bir mIRC kanalı değil.

 

yazdığın on tane yerden ikisi batıda yani senin dediğin gibi bazıları doğuda değil. Ayrıca al eline bir harita Volga nehri nerede bir bak bakalım. O bahsettiğin devlet hazarlardır adı üstünde hazar havzasında volga kıyısında yaşarlar. bu günkü kırım bölgesinde. Kırımda volgada batıda oldu dimi şimdi :)

 

Tarih hakkında iki satır okuyan herkes bilirki. Bir topluluk bir bölgede şehir kurduysa bu gün mutlaka o şehrin ne bileyim bir eseri, bir kalıntısı, bir mirası olur. Sen nereden duydun ya Avrupada türklerin kurduğu bir şehrin adını. Söyle bana. Türkler avrupanın şurasında şu şehri kurmuşlar şurada yaşamışlar. Ne anlatıyorsun sen.

 

ben yazımda sana tek tek avrupaya göç eden klanların hepsini ve ne yaptıklarını yazmışım. Tarih tartışması böyle olur.

 

Yok ben çok iyi okulda okudum. Yok hocama tükürdüğünü yalattım vs. bilmemne. Böyle tarih konuşulmaz.

 

Yurt meselesine gelince :) Allasen sen mi türklerin tarihini okudun ya

 

"Yurt" Hunluların kullandıkları çadırların adıdır Batı dillerinde "Yourth" denir hunların çadırlarına. . Yani Hunların dilinde "Yurt" çadır demektir.

 

Türk Dil kurumunun sözlüğündede, Yurt kelimesinin karşılığı olarak verilen tanımlardan birisi şudur :

"Göçebe türklerin oturduğu çadır "

 

http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10...amp;Kelime=yurt

 

Senin o çok yetenekli hocaların Hunluların "yurt" kavramından ülke manası mı çıkardı :)

 

Ayrıca tekrar söylüyorum bana hikayeler anlatma tarihten bahsediyoruz.

 

Ha diyorsan kardeşim, Hunlular avrupada şu şehre yerleşmiştir. Şu şehirde yaşamıştır. Yazacaksın. Bu kadar basit. Bende sana o şehrin 2500 yıllık tarihini yazıcam.

 

Bizim konumuz ne, Türklerin batıya yerleşip yerleşmediği. Kimdir batıya akınlar düzenleyen türkler, Hunlular. Sen kalkmışsın bize hazarların madenciliğinden bahsediyorsun.

 

Hazarlar nerede yaşıyor, adları üstünde hazar havzasında. Volga kıyılarında. Hazarların madencilikle ilgilendiğini daha lisede zaten öğretirler adama. Ancak sanırım google ı okurken. Hazarların batıda yaşamadıklarını atlamışsın sen :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya, o zaman sen bana Avrupa Hunlarını bi anlat be kardeşim... Şimdi bu Hunlara, senin tabirinle Devlet diyemememiz lazım o zaman... O yüzden sadece Avrupa Hunları diyelim... Senden sadece bu konuda bi şeyler söylemeni bekliyorum... Madem o kadar çok iyi yorumluyabiliyorsun, bakalım bu konu hakkında ne düşünüyorsun... Tarihte ben Avrupa Hunları diye bi devlet yaşamıştır diye biliyodum ama, neyse, anlat bide senden öğrenelim işin aslı neymiş... Bulgar Türklerini de anlat elin değmişken... Yada Bizans ordusunda görev alan Peçenek Türklerini falan da anlatısın belki, ne işleri varmış orda... Hayır şunu anlamıyorum, sizin deyişinize göre, Avrupa Hun Devleti diye bi devletin yaşamamış olması lazım... malum Yurt dedikleri şey sadece çadırdan ibaret olduğuna göre... ülke sahibi olmadıklarına göre Devlet anlayışlarınında olmaması lazım... öyleyse bir Orduya da sahip olmamaları gerekir... ilginç yaa... neyse, sen bana sadece Avrupa Hunlarını, kavimler göçünü falan anlat yeter... Bide Avrupa Hunları Devlet midir, değil midir, nedir? bir Devletse eğer, bir ülke kurmuşlar, birhudut ve yönetim anlayışları var demekki diye düşünüyorum... neyse, şöyle bi değinip, o engin bilginle aydınlatırsan, cahilliğimizin kabasını alırsan sevinirim... e nede olsa 2500 yıllık bi tarih bilgin var... maşallah, maşallah... nazar değmesin...

ayrıca sinirlenmeyin arkadaşım... şu da var, sinirlenip psikoza girmişsiniz... hazarlardan bahsettiğimi hatırlamıyorum hiç...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşım sen okumuyor musun yazılanları. Bir devletin devlet olabilmesi için. Yerleşik yaşaması mı gerekiyor ? Bak cidden merak ettim sen nerede okudun ya ?

 

Senin tartışmaya çalıştığın şey ne ? iddian ne senin ya?

 

Hun imparatorluğunun yerleşik yaşama geçtiğini mi iddia ediyorsun ?

 

Hunların şehirler kurduğunumu iddia ediyorsun ?

 

Bana büyük hun imparatorluğu olsun. Avrupa Hun imparatorluğu olsun. Bir şehire yerleştiklerini orada yaşadıklarını söyle dediğin herşeyi kabul edeyim.

 

söyle bir şehir ismi ayda yaşamadı ya bu adamlar yerleşik hayatı.

 

herşeyi geçtim hiç mi bir belgesel seyretmedin döküman okumadın. Hangisinde Attila'yı bir ahşam yada taş evde otururken gördün.

 

Yada hangi avrupa şehrinde yaşamışlar buyur.

 

insan biraz mantığını kullanır. Salt süvarilerden müteşekkil Hun ordusu nasıl yerleşik yaşamış olabilirki diye düşünür adam. Süvarilerle bir şehir müdafa edilebilir mi.

 

 

 

 

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşım sen okumuyor musun yazılanları. Bir devletin devlet olabilmesi için. Yerleşik yaşaması mı gerekiyor ? Bak cidden merak ettim sen nerede okudun ya ?

 

Senin tartışmaya çalıştığın şey ne ? iddian ne senin ya?

 

Hun imparatorluğunun yerleşik yaşama geçtiğini mi iddia ediyorsun ?

 

Hunların şehirler kurduğunumu iddia ediyorsun ?

 

Bana büyük hun imparatorluğu olsun. Avrupa Hun imparatorluğu olsun. Bir şehire yerleştiklerini orada yaşadıklarını söyle dediğin herşeyi kabul edeyim.

 

söyle bir şehir ismi ayda yaşamadı ya bu adamlar yerleşik hayatı.

 

herşeyi geçtim hiç mi bir belgesel seyretmedin döküman okumadın. Hangisinde Attila'yı bir ahşam yada taş evde otururken gördün.

 

Yada hangi avrupa şehrinde yaşamışlar buyur.

 

insan biraz mantığını kullanır. Salt süvarilerden müteşekkil Hun ordusu nasıl yerleşik yaşamış olabilirki diye düşünür adam. Süvarilerle bir şehir müdafa edilebilir mi.

.

 

Arkadaşım, o zaman şöyle ifade edeyim ki, senin anlattığın şeylere bakılırsa Türklerin yaşam tarzları, daha doğrusu Avrupa Hunlarının yaşam tarzları Çingenelerinkine benziyor. yani böyle bir anlama geliyor. Oysa ki, Bir devlet kurmuş olmak, o devleti kuran insanların sınır, yerleşke, yaşam alanı, devlet geleneği vesaire gibi kavramları biliyor olmalarını gerektirir. Yani demek istediğim Türkler senin dediğin gibi sadece akınlarla yetinmemişlerdir. Bugün Türklerin Avrupada sahip oldukları yerleşkeler hakkında bilgi sahibi değiliz, nedeni ise, dediğin gibi taştan falan ev yapmayışlarıdır. ancak şu da vardır ki Orta Asya Türkleri de taştan ev tapmazlardı yada çadırlarda otururlardı diyelim. sizde bilirsiniz i Kurganlardan başka bir yapıya öyle sıklıkla rastlanmaz... Türklerin çadır geleneğinde olmaları, sizin dediğiniz gibi Göçebe olamaları manasına gelemez. Türkler Yarı-Göçebedir ve Devlet anlayışına sahip her millet gibi Şehir Merkezi yada Başşehir anlayışları vardır. Ben sizin tamamen Göçebedir tanımınızı anlayamıyorum. Göçebe olamk başkadır, Konar-Göçer olmak bambaşkadır. Konar göçerlik; Ülkesizlik olmadığı gibi bilirsiniz ki yaylak ve kışlak anlayışı ile mevsimlik yerleşke kurma anlayışına sahiptir. Türklerin kurdukları yada belki daha doğru tabiri ile yerleştikleri şehirlerin bugüna kalmamasının nedeni süvarilikle ilgili değildir. bilindiği gibi Türkler için kurulan Samerra şehrinin kurulmasının nedenlerinden biri de, Süvari yani atlı olan Türklerin, ulaşımları ve şehir içindeki intikallerinde kaza ile insan ezimlerine neden olmaları ve halkla bu yüzden anlaşmazlık çıkmasıdır. Yani, Süvari=Atlı geleneğine sahip olmak demek şehir kuramamak yada vatan edinememek demek olmadığı aşikardır. Orta Asya'da da çünkü bu adamlar aynı şekilde atlı idiler ve yine mesela ötükende falan o döneme ait evler falan yoktur günümüzde... yani Türklerin Avrupa'da yapı bırakamamış olmasının nedeni dediğiniz gibi Göçebe olmaları değil, çadır geleneğidir. ve Türkler Çingeneler gibi Göçebe değil, Yarı-Göçebedirler. Devlet kurmuş olabilmeleri ve burada Roma'yı ve Bizans'ı etkeleyebilecek bir devlet kurmaları da, sadece akınlarda bulunmadıkları, siyasi bir yapılanmaya da girdiklerinin kanıtıdır... zira bu devletlerle olan antlaşma ve ilişkileri elde edebildiğimiz kadar ortadadır... yani Türkler dediğiniz gibi öyle sadece akın yapıp yok olmakla etinmemişlerdir... aralarında meslek gruplarının varlığı da şehir anlayışlarının olduğunu ortaya koyar, zira Avrupa Hunları sadece savaşçılarla beraber göçmemiş, bir kavim olarak göçmüşlerdir Avrupaya... ve Asalak bir toplum gibi diğer toplumları istila ederek sadece onların ürettikleri ile geçinmemişlerdir... bir devletin var olması için gerekli iktisadi koşullar sadece işgal ve ganimet değildir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayrıca birde şu va ki, Sizin mantığınızla gidilirse, tarihte ilk defa bir Türk Kavmi, başşehre sahip olmayan bir devlet kurmuşlardır. Eğer Türklerin devlet geleneğini biliyorsanız, ki öyle görünüyor ki biliyorsunuz, Türklerin Başşehri olmayan bir devlet kurmak gibi bir tahayyüllerinin olmadığını bilirsiniz. yani Türkler daima bir merkeze sahiptirler. Devlet gelenekleri budur... Bu merkezin bugüne kalmamış olmasının nedeni Yerleşik yapıyı bilmemeleri değil, Çadır yaşam tarzına sahip olmalarıdır. sanırımı biliyorsunuzdur ki, çadırlar kalıcı değildirler. mesela, Orta Asya'da Türklerin kurmuş oldukkar, ancak bugüne kalmamış olan bir çok şehir adı bir çok yerde geçmektedir. ancak bu şehirlerin yerleri bugün tesbit edilememektedir. nedeni ise dediğim gibi Çadır yaşam tarzındandır. bu şehirlerin kalmamış olması demek, şehir anlayışına sahip olmadıkları anlamına gelmemektedir. yani "Türkler Avrupa'da bugüne kalan şehir bırakmamışlar" ve "Türkler Süvari idiler" gibi iki tespitle "Türkler sadece akın yapmıştırlar, göçebedirler, şehir kurmamışlardır" çıkarımını yapmak çok sığ bir tesbit gibime geliyor. şuda vardır ki, Orta Asya'daki Türklerde büyük oranda Atlı idiler, Büyük Hunlarda atlı idilier büyük oranda... yani Süvari olmak şehir kurmaya engel değildir. Kaldı ki söylediğimiz gibi, Abbasilerin Atlı birliklerini oluşturan Türkler, Samerra kentinde yerleşik olarak kalmayıda bilmişlerdir. hem demişsiniz ki, "At sırtında olan bir millet, nasıl şehir savunması yapabilir?" dikkat edin, dönemde akınlarda bulunan toplum Hunlardır. Türklere, savunma yapmalarını gereken baskınlar olmamaktadır dönemde, çünkü zaten Türkler halihazırda baskınlarda bulunmaktadırlar ve diğer toplulukları ilerletmektedirler. kaldı ki şehir kurmak ayrı, Kale kurup savunma yapmak ayrıdır. sanırım sizin için Şehir kurmanın temel şartı savunma yapacak olmak, kalıcı eser bırakmış olmak ve kale gibi savunma amaçlı üsler kurmuş olmaktır. ancak şehir kurmanın temel koşulları bunlar değildir ne yazık ki... İlla ki sur, kale yapmanız gerekmiyor... dikkat edin, Orta Asya'da da Kale ve Sur gibi Savunma amaçlı yapılar yoktur. kaldı ki Çinlilerin saldırıları esnasında dağılan ve göçen Türklerde bir Savunma Kaleleri yada şehirleri tesis etmemişlerdir ve onlarda Atlı bir yaşam geleneğine sahiptirler. yani söylediğiniz kriterler çok düz mantık içermektedir. bakın burada Tarihi olaylardan falan bahsetmiyoruz... Siz Avrupa Hunlarını, Orta Asya Türklerinden ayrı olarak düşünüyorsunuz, ancak "Atlı Olmaları" "Kalıcı Şehirlerinin olmaması" "devlet geleneği" gibi koşullara, Orta Asya'yı da göz önünde bulundurarak ele alın bence... Çünkü pek bir fark yoktur. tek fark, Avrupa Hunlarının Asimile olmuş olmalarıdır. ayrıca siz cevap verin Orta Asya'da Türkler Taş yada Ahşap evlerde mi oturuyorlardı? orda da günümüze kalmayan şehirler var... bunun nedeni göçebe olmak mı, Konar-Göçer bir tolum olarak Çadır geleneğine sahip olmak mı? ben sizin tesbitlerinizden sadece Türklerin Göçebe oldukları ve Şehir kurmadıkları tesbitinize hiç inanmıyorum ve inandırıcı da bulmuyorum. Zira bu tesbitleri yaparken, Avrupa Hunları ile ORta Asya Türklerini bir arada düşünmek lazımdır, zira aynı yaşam anlayışına sahiptirler.

 

 

Bildiğiniz gibi, Türklerin Devlet anlayışlarının temelinde bir başşehir olması vardır. ve bir devlet olarak Hunlarda bir başşehre sahiptirler. sürekli akınlarda bulundukları yerlerde yerleşkeler kurmadıklarını düşünmek biraz abes kaşıyor. Çünkü, mesela Osmanlı'da da Akıncılık anlayışı vardır, ancak akıncılar aynı zamanda Uç görevi görerek yerleşkeler kurarlardı. Orta Asya'daki çifte prenslik anlayışıda bunun ilk yansımasıdır. Yani Türkler Merkezden uzak akınlarda yine yerleşkeler kurarak akınlar yapmaktadırlar. Avrupa Hunlarıda yine sadece süvarileri alıp göçmemişler aileleriyle birlikte topyekün bir göç gerçekleştirmişlerdir. yani konar-göçer geleneği devam ettirmişlerdir. Hunların göçmeleri, Osmanlının Kosova savaşına falan gitmesi, İskenderin doğuya sefer düzenlemesi yada Haçlıların haçlı seferleri gibi salt askeri bir harekat değildir. Hunların göçmeleri Toplumsal bir harekattır ve tüm meslek anlayışları ile birlikte, ailelerle birlikte bir göç gerçekleşmiştir. ancak çadır gelenekleri şehirlerinin kalıcı olmasını engellemiştir, siyasi güçlerini kaybetmeleri varlıklarını yitirmelerine neden olmuştur, ancak bunlar Hunların şehir kurmadıkları manasına gelmemektedir... Sonuçta Hunlarda ait oldukları millet gibi bir Başşehir anlayışına sahiptirler ve o geleneği miras alarak göçmüşlerdir. sanıyorum ki, siz Türklerin akınlarını İskenderin yada Haçlıların harb ve işgal amaçlar akınları ile karıştırıyorsunuz. Oysa olay sosyal bir gçten başka birşey değildir. En küçük ferdinden en yaşlısına kadar Asker olarak yetişen bir toplumunda akınlarda bulunarak yerleşlke edinmeleri gayet normaldir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşım farkındasın dimi. yazdığın şeylerin tümü faraziye.

 

Büyük Hun imparatorluğu ve Avrupa Hun İmparatorluğu yerleşik yaşam sürmemiş. Bu devletlerin mirasından gelen Uygurlar, 744 yılından itibaren yerleşik yaşama geçmişlerdir. Zaten Uygurların temel özellikleri arasında. Hun soyundan gelip yerleşik yaşama geçen ilk devlet olmaları sayılır.

 

Binbir türlü faraziyelerle Hunların yerleşik yaşam sürdükleri gibi oldukça saçma bir iddiaya altı yapı oluşturmaya çalışmayalım.

 

Bu gün 8000 yıl önce yerleşik yaşam süren kavimlerin bile izleri arkeologlar tarafından bulunmuştur. Ancak Avrupada gerçekleşen hiç bir kazıda. Hunların yerleşik yaşam sürdüklerine dair bir ize rastlanmamıştır.

 

Hunların yerleşik yaşam sürdüğü ne dair hiç bir tarihçinin iddiası olmamıştır. İki hun devletide, Göçebe türk devletidir.

 

Yerleşik yaşam, Göçebe hayata göre. Devletin, siyasal, askeri, ve ekonomik yapısında köklü değişiklikler gerektiririr. Yerleşik yaşam sürenler çadır kullanmazlar. Çünkü yerleşik yaşam süren kavimler. Hava şartları, doğal afetler gibi durumlarda. Yer değiştirip, yurtlarını yeni bölgelere kurabilir olmalıdır. Ancak yerleşik yaşam süren bir kavimin bu lüksü olmayacağı için. Evlerini taş veya ahşap yapılar olarak inşaa etmelidir.

 

Ekonomik olarak, Mevsimsel, toplayıcılık, avcılık ve ganimete dayalı bir ekonomiye sahip olan göçebe kavimlerin aksine. yerleşik yaşınlar Tarımla uğraşmak zorundadırlar. Çünkü Yerleşik yaşamın başladığı Neolitik çağdan beri. Yerleşik yaşam sürenlerin temel ekonomik geçim kaynağı tarımdır. Bunun yanında, madencilikle uğraşmaları gerekir. Zira kıtlık dönemlerinde toplayıcılık mümkün değildir. Göçebeler kıtlık dönemlerinde göç edip yağışlı topraklarda toplayıcılık yapabilir. Ancak yerleşik yaşam sürenler için bu mümkün değildir. Göçebe bir kavim kesinlikle madencilikle uğraşamaz. Senin iddia ettiğinin aksine. Hunlar kesinlikle madencilikle uğraşmamıştır.

 

Kaldıki senin göçebe anlayışın nedir. Bir kavmin kışı geçirmek için bir bölgede konaklaması göçebe olmadıkları anlamına mı geliyor. Bütün göçebe kavimler, kışları sıcak bölgelerde konaklar.

 

Göçebelik, ne hunlara, ne çingenelere, ne perslere, ne moğollara, nede başka bir kavme özgüdür. Şöyleki Neolitik çağ başlıyana kadar (-8000 civarı) bütün insanlık göçebe hayat sürüyordu.

 

İster çingene olsun, ister pers, ister moğol, ister hun, bütün göçebe kavimlerin ekonomik yaşayış biçimleri birbirine benzer. Avcılık, Toplayıcılık, Hayvancılık, Ganimetçilik, Yol keserlik.

 

Birde nasıl bir mantıkla yada kıyasla ne anlatmaya çalıştığını anlamamakla beraber. Hunlar çingeneler gibi mi yaşamıştı diye sormuşsun. Arkadaşım şundan 50 sene öncesine kadar. Yörük türkleride Çingeneler gibi yaşıyordu. Yazları başka bölgede, kışları başka bölgede konaklayarak yaşıyorlardı. Dediğim gibi göçebe yaşam sürenlerin ekonomik ve konaklama biçimleri aynıdır. Tıpkı yerleşik yaşam sürenler gibi.

 

 

Demişsinki, Yerleşik yaşam için. Kalıcı yapılar mı gereki. Evet gerekir. Yerleşik yaşam sürenler, Ahşap yada taş evlerde yaşamak zorundadur. Daha önce söylediğim gibi, mevsimsel şartlar, doğal afetler gibi durumlarda hayatta kalabilmek için. Zira hava bozunca tası tarağı alıp göç edemez, yerleşik yaşıyanlar. tarlalarını madenlerini bırakamazlar.

 

Tekrar söylüyorum. Süvariden müteşekkil bir orduyla şehir savunması yapılmaz. Bir savaşın ortasında bir süvari birliğinin bir şehri korumak zorunda kalması başka şey. Yerleşik yaşıyan bir kavmin ordusunun sadece süvarilerden oluşması başka şeydir. Zira yerleşik hayat süren bir kavmin Ordusunda mutlaka sabit savunma birimleri olması lazım. Kale sur bilmemneden bahsetmiyoruz. Yani şehir kuran bir devlet mutlaka bu şehrin saldırıya uğraması ihtimaline göre düzenler ordusunu.

 

Süvariler hucum birimleridir. Sabit savunmada işe yaramazlar. Nasılki bu gün süvarinin muadili olan Tanklar. savaş anında, bir dakikadan fazla yerlerine sabit duramazlar ve dururlarsa sabit hedef durumuna düşüp. Çok basit roketatarla dahi yok edilebiliyorlarsa.

 

Süvarilerde savaş halinde yerinde duramıyacak. Durduğu taktide düşman okçuları ve mancınıklarınca en kolay hedef haline gelecektir. Hunların sabit savunma birimlerine sahip olmayışlarının temel sebebide yerleşik yaşam sürmemeleridir. Eğer şehir hayatı sürmüyorsan. Şehir savunma birimlerinde olmaz.

 

Yok hunlar hep akındaydı. savunmaya ihtiyaçları yoktu gibi bir mantık ise gerçekten komik. Elbette Batı Hunlarıda karşı saldırılara maruz kalıyordu. Romalılar saldırıya geçtiğinde. Batı hunları, Tüm kabileyi toplayıp tepelik bir noktaya çekiliyor. Roma ordusunu yamaçta, süvari avantajıyla bozguna urğatıyordu. Attilla ile Caesar'ın ünlü yamaç savaşları gibi. Hatta bunun, Christpher Lambert'In Attila roludne oynadığı diziside vardı.

 

Ancak eğer Batı hunları, yerleşik yaşam sürüyor olsalardı. Şehirlerini öyle kolay terkedemezlerdi. terk ederlerse şehri romalılar alırlardı. Yada şehri savunacak sabit savunma birimlerine yani piyadelere ihtiyaç duyalardı.

 

Ordusunda piyade bulunmayan bir devletin. Şehir hayatı yaşıyor olması herşeyi bırak askerlik sanatına aykırıdır.

 

Tarih te bir vaka olmuşsa mutlaka onun izleride olur. Tarih faraziyeler üzerinden kanı oluşturulacak bir bilim değildir. Bu gün Batı Hunlarının yerleşik yaşam sürdüklerine dair herhangi bir veri, iz veyahut günlük yoktur.

 

Batı hunlarının, ekonomik yapıları, siyasal yapıları, askeri yapıları. Klaik orta asya göçebe kavmi tipindedir.

 

Uygurların Tarihte ilk yerleşik yaşama geçen, hun soylu devlet olma ünvanları ise boşuna verilmemiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşım, açıklamaların için sağol ama hala "Göçebelik" ile "Yarı Göçebelik" veya "Konar-Göçerlik" arasında fark olduğunu düşünüyorum ve Hunların "Konar-Göçer" olduklarını düşünüyorum. Çünkü yapıları Orta Asya Türkleriyle birebir benziyor. dediğiniz gibi ilk yerleşik yaşama geçenler Uygurlardır ancak şehirleşme anlamında uygurlardan önce Konar-Göçer şehirler kurulmuştur ve yine bunlar bugün yok olmuşlardır. bu yerleşik yaşama geçmek değildir ancak göçebelikte değildir... mesela şöyle örnek vereyim; Selçukluların yıkılmasında rol oynayan Oğuzlarda Konar-Göçer bir yapıdadır mesela. Bugüne bırakacak şehirler kurmamış olmaları bir yana, Yaylak ve Kışlak anlayışları ile yerleşkeler kurdukları bilinmektedir. Bu oğuzların göç şekliyle Avrupa Hunlarının ki ile benzer durumda... tani siz Avrupa Hunlarının göçmesini Haçlı Akınlarıyla bir tutuyorsanız bilemem... Ben "Akın" dediğiniz zaman Haçlı, İskender gibi işgal yada harp amaçlı eylemleri kastettiğinizi sanıyorum. takdir edersiniz ki Hunların "Akın" dediğiniz göçleri bundan çok çok farklıdır diye düşünüyorum. yani sosyolojik bir göç var ortada... yurt edinme yada yeni bir yurt bulma (ki yurttan kastım çadır manasında değildir) amacı vardır... çünkü eski yerlerini terketmez zorunda kalmışlardır... dolayısıyla o terkettikleri bölgedeki Konar-Göçer yaşamlarını aynıyla devam ettirecekleri bir toprak aramaktadırlar... o yüzden Göçebe olduklarını düşünmüyorum, Konar-Göçer bir yapıdadırlar... Konar-Göçer olmakla sizin tespit ettiğiniz manada Göçebe olmak arasında çok çok fark vardır. Hunlar "Tamamen Göçebe" bir yapıda olmamışlardır. Bu uydurma bir kanıt yada tez değildir... Orta Asya'daki Hunların toplumsal yapısı ne idiyse, Avrupa Hunları'da o yapıyı sürdürmüşlerdir. Büyük Hun Devletinde bir Başkent anlayışı olduğunu bildiğinizi sanıyorum arkadaşım. Avrupa Hunlarını, geldikleri Yönetim Geleneğinden ayrı olarak ele almayın bence. Bir toplum bulundukları bölgeden göçsede, eğer uzun yıllar varlıklarını koruyabilmişlerse, demektir ki, geldikleri köklerin geleneklerini yaşatma çabasında olmuşlardır ve yok olana kadar da yaşatmışlardır demektir. ve siz hala ısrarla "Hunlar Yerleşik Yaşam Sürmemişlerdir" diyorsunuz. Ben Yerleşiktirler dediğimi hatırlamıyorum, niçin bunu tekrarlama ihtiyacı hissediyorsunuz onu da anlamış değilim... Ben Konar-Göçer bir toplumdan bahsediyorum... Hala bana yerleşik toplumlar taştan bilmem neyden ev yapar diyosunuz, ben Hunların böyle evler yaptığını da söylemedim ki? Avrupa ve Büyük Hunları birbirinden ayrı olarak düşünmeyin bence. Avrupa Hunları, göç etmek zorunda kalan bir toplum olarak, göç ettikleri yerin yaşantısını yaşayabilecekleri bir yer arama azminde olmasalar zaten göç etmezler, oldukları yerin yeni koşullarını kabullenirlerdi diye düşünüyorum. yani biliyorum Yerleşik hayat neyi gerektirir ve göçerlik nedir... sizin bilmeniz gereken Hunların yapı bırakacak gibi yerleşik bir hayata sahip olmadığı kadar, devlet kurma yada yurt edinme kabiliyeti ve bilinci olmayan Göçerlik gibi bir yaşantıya sahip olmadıklardır... Avrupa Hunları, Büyük Hunlar gibi Konar-Göçerdirler ve onlar gibi bir toplumsal yapıya sahiptirler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

konar-göçer, yarı göçebe vs. Göçebe hayat süren kavimlerin yaşam türleridir.

 

Mevsimler arası farkların şiddetli olduğu coğrafyalarda yarı göçerlik daha çok. Ama mevsimler arası farkların daha az olduğu (arap yarım adası, ve orta asya) coğrafyalarda göçerlik daha yaygındır.

 

Hunların akınları derken ne anlaşılamsı gerektiğini ve aynı zamanda toplu bir göç olduğunu bunun ben zaten yukarıda detaylı olarak anlattım.

 

Yerleşik yaşam, üzerinde yaşanılan toprağa bağlı ve bağımlı olarak süren yaşamdır. toplayıcı değil tarım toplumudur.

 

Ancak Hunlar, tam bir göçebe kavimdir. Zaten Neolitik çağdan sonra, göçebe yaşam sürdüren kavimlere örnek gösterildiğinde. Hem göçebe oalrak yaşayıp hemde güçlü bir devet kurabilen üç yapı örnek gösterilir. Hunlar, Moğollar, Vandallar. Bunların arasından sırasıyla, Önce vandallar, sonra Hunlar, en son olarakta moğollar yerleşik yaşama geçmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakın, o zaman şöyle söyleyeyim... Tarih çizgisinde şöyle bir kanı vardır: "Toplumsal yaşam, geriye doğru evrilmez". Yani bir topluluk, gerçmişten getirdiği özelliklerini, biriktirerek geriye doğru olmamak üzere, ileriye doğru ilerlerler... Yani Göçerlikten => Yarı-Göçebe yaşama geçmiş yada Göçerlikten => Yerleşik yaşama geşmiş bir toplum geriye doğru, Göçer olarak yaşamaya geçmez... Kültürel olarak yada Toplumsal olarak... O yüzden Hunlar da muhakkak ki Konar-Göçer olan Büyük Hunların özelliklerini taşıyorlardı. Elbette ki Uygurlar gibi Yerleşik olamadılar ancak Göçebe yaşama da geri dönmediler... Bakın sizin temel aldığınız nokta, Hunların bugüne kalan yerleşik bir şehir bırakamamış olmaları, Süvari yani Atlı bir yaşam sürmeleri, Göçlerinin bir Akın niteliğinde olması görüşünüz. Ancak Orta Asya'da kurulduğu bilindiği halde bugün yerleri dahi bilinmeyen şehirler vardır. Ayrıca Orta Asya Türkleri de Atlı bir yaşam sürüyorlardı. Ve Hunların Göçleri Askeri bir harekat özelliğinde Akın değil, Toplumsal olarak bir Göç'tür (bu manada Akın diyorsanız bilemem) ve toplumlar göç ederken, geldikleri yerin özelliklerini taşırlar ve götürürler... Bakın Hunların Sonları hakkındaki görüşlerinize bi şey demiyorum ancak hala Türklerin Konar-Göçer olduklarını ve Yerleşke Kuramayan Göçebe bir toplum olmadıklarını düşünüyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.