Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İslamda Yolsuzluk ve Rüşvet


evrensel-insan

Önerilen İletiler

Basta bu baslkik, hala diktatorune din ve iman ve de Allah ve inanc adina minnet edenlere biat edenlere duyurulur.

Diktatorun din iman ve inanc adina nasil politik cikar temelli dini imani ve inanci istismar ettigi ve bunu da bir duygu somurusu oy somurusu olarak kullandigi, hic bir yerde 17 Aralik ile gundeme gelen yolsuzluk, rusvet, kara para aklama, talan v.b. suclamalari INKAR ETMEDIGI ve sadece konuyu baska yonlere cekerek ort bas etmeye calisirken, bu yolsuzluklar icebergin tum boyutlarfini ortaya cikarmamasi adina yaptigi ve uyguladigi her turlu elindeki hukumet ve devlet yetkisini her yonu ile kendi cikarina kullanarak gorevlileri gorev lerinden alarak tehdit ederek ve onlerini tikayarak sonunda UCU SADECE KENDINE DEGIL TUM AILE VE SULALESINE UZANACAK BU DURUMUN topluma ve halka unutturulmamasi adina hem gundem degistirmkte, hem de eskiden bertaraf ettigi taraflara "goz kirpmaktadir."

Amac icebergin olusmasinda bas rolu oynayan kendisinin pisliginin aciga cikmamasi ve bunun icin en basta oglunu "guvence altina" almis olmasidir.

Inanin, oglu icin degil; sirf kendi pislikleri ortaya cikmasin diye.

Insan haklari ve evrensel hukuk ta dunyanin hangi ulke ve cografyasinda iktidarin ve bakanlarinin adi karistigi yolsuzluklar, kara para aklamalar, rusvetler, talanlar v.s. kanuni bir suctur ve cezasi vardir.

Kanun onunde de islenen sucta herkes esittir ayni suclardan ayni sekilde ceza gorur.

Burada ortada olan bu suclarin cezasinin verilmesi gerekir. Koinu Anadolu ya da Dunya temelli direnis safsatasi altinda duygu somurusu yaparak islenen suclari ort bas etmek degildir.

Bunu yapanlar zaten ne insanliktan ne vicdandan nasibini almamistir. Ustelik yaptigi duygu somurusu politik birt o.o.puluktur.

Kim kanuni suc islerse kanun onunde hesabini vermelidir.

Bunu sadece yapanlar degil, bu yapilanlari duygu somurusu ile ort bas etmek isteyenler de islenen suclarin ortagidir.

Iste asil direnis dunyanin hangi cografya ya da toplumunda olursa oilsun bu yolsuzluklara ve onlari ort bas etmek isteyenlere karsi verilen "yaptiklarinizin hesabini verin" direnisidir.

Herseyden once dunya orneginde bile adi yolsuzluga karisanlar insan olduklarini hatirlayip istifa ederler ve kanun onunde her bir vatandas gibi esit sartlarda hesabini verirler.

Bata kendisini dindar gosteren ama dini duygu somurusune tasiyanlar ve din ile suvclarini ort bas etmek isteyenler bunu dusunmelidir.

Bilmiyorlarsa demekki once dinlerini ogrenmeleri gerekir.

Dinlerinde baskasinin hakkini haksiz yere yiyenlerin hesap verdigini kendileri daha iyi verirler.

Kimse artik bu tip politikalarin dini icerdigini "yemiyor" ustelik din kullanilarak yapilan kanunsuzxluklar ort bas etmeye calisiliyor.

O yuzden masali birakin duygu somurusunu birakin anadoluyu arkaniza alip dunyaya meydan okumak yerine; BU YOLSUZLUGU YAPANLARA MEYDAN OKUYUN.

En azindan iman ettiginiz dininizin geregi adina.

Hic bir insanligini kaybetmemis millet, yolsuzluklarin rusvetin kara para aklayanin ve ulkenin her turlu kurumunu sirf kendi cikari icin kullananlarin yaninda degildir ve olamaz.

Zaten buna ummet olarak minnet ve biat edenler bile dinlerine ihanet etmekte kendi inanclari ile celismektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaptigim arastirmalar sonucu 1400 yil once yazilmis olan Kuran' da "Rusvet, yolsuzluk, kara para aklama, talan, yagma" v.s. temelli kavramlar gecmmektedir.

Bu konudaki ana baslik "haram" ve tartismali olarak "faiz yemek" ve de duygusal temeldeki "yetim hakki yemek" seklindedir.

Bu baslikta bu temelde islamda gecen ve bir yerde islamin temelinde suc sayilan ve de Allah oteki dunya ya da bu dunya temelinde ceza gerektiren ayetler, aciklamalar asagidadir.

Yolsuzluklari her turlu ort bas etmek basta zaten dine karsi suc islemektir.

Benim dine yaptigim vurgu degil; sadece sizlerin dindar oldugunuz halde bu yolsuzluklari savunmanizin celiskisini ortaya koymaktir.

Benim bildigim dindar kisi, herkesten once bu yolsuzluklara karsi gelen kisidir. "haram para" "tuyu bitmemis yetim hakkinin yemek" bunlar siz dindarlarin siarlari ve savunduklaridir.

Ne oldu da simdi savunamaz hale geldiniz. Neden yolsuzluklari ort bas etmeye ugrasiyorsunuz

Bunu hangi dini temelinize dayandiriyorsunuz

Kuranda boyle bir ayet mi var

"Yolsuzluklarin ustunu ortun" diye.

Benim karsi cikisim zaten tamamen insan haklari evrensel hukuk ve etik temelindedir. Daha gecenlerde yolsuzluga adi karisti diye dunya da istifa eden yoneticiler buna ornektir. En azindan vicdan tasimaktadirlar ve yuzlerine surulen bu damganin hesabini vermektedirler.

Siz burada yolsuzluklari savunarak ya da ort bas ederek neyin tartismasini savunusunu yapiyorsunuz?         

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

“Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (işbaşındakilere) (rüşvet olarak) vermeyin.” (Bakara, 2/188)

 

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” (Nisa, 4/29)

 

“Resûlullah (SAV); hükümde rüşvet alan ve rüşvet veren -ve aracılık eden- kimseyi lanetlemiştir.” (Tirmizi, Ahkâm 9)

 

“Sana gerçeğin ta kendisi olan Kur’an’ı indirdik ki insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin. Sakın hainlerin savunucusu olma. Allah’tan af dile. Allah çok affedici, sevgi ve merhamet kaynağıdır; bundan hiç şüphen olmasın. Hainler adına mücadeleye kalkışma. Çünkü Allah, fıtratını bozarak günah işleyenleri sevmez. Onlar yaptıklarını insanlardan gizleyebilirler ama Allah’tan gizleyemezler. Halbuki O’nun kabul etmeyeceği sözleri sayıp dökerken Allah yanı başlarında! Allah onların yaptıklarını çok iyi biliyor. Diyelim siz bu dünya hayatında onlara arka çıktınız, fakat kıyamet günü onların arkasında kim duracak ve onlara kim vekil olacak? Oysa kim bir kötülük yapar veya fıtratını bozar da sonra Allah’tan af dilerse Allah’ı çok affedici ve merhametli bulur. Çünkü günah işleyen yalnızca kendine zarar verir. Allah her şeyi bilir, çok bilgedir. Kim bir hata yapar ve suç işler de sonra onu masum birinin üzerine atarsa, iftira etmiş ve açık bir günah işlemiş olur. Allah’ın sana cömertliği, sevgisi ve merhameti olmasaydı onlardan bir gurup seni bile şaşırtmaya çalışmışlardı. Oysa onlar yalnız kendilerini şaşırtırlar sana da asla zarar veremezler. Nasıl yapabilirler ki Allah sana kitap ve bilgelik vermiş ve bilmediklerini sana öğretmektedir. Allah’ın sana olan cömertliği gerçekten çok büyüktür. Onların kapalı kapılar ardında çevirdikleri entrikaların çoğunda hayır yoktur. Ancak doğruluk namına karşılıksız vermek, ortak iyi için çalışmak ve insanlık yararına yapılan işlerde hayır vardır. Ve her kim bunu Allah’ın rızasını arayarak yaparsa yarın Biz ona büyük bir ödül vereceğiz. Kim de doğruluk ve dürüstlük yolu apaçık gösterildikten sonra peygamber ile bağını koparır ve müminlerin yolundan başka bir yola girerse onu girdiği o yolda bırakır ve kendisini cehenneme atarız. Ne kötü gidiştir o!” (Nisa; 4/105-115).

 

(Nisa; 4/105-115). Aciklama;

 

Dikkat ettiniz mi Kur’an hırsızlık ve yolsuzluk yapan sahabeye “hain” diyor. İslam’dan döndüğü için değil; yolsuzluk yaptığı için hain oluyor. Çünkü “davadan” dönüyor. Dava ne? Doğruluk, dürüstlük, hak, adalet, yoksulun, öksüzün davası…

 

Peygambere, ‘sakın hainleri savunma, onlara arka çıkma’ diye tehbihliyor. Hatta zahire bakıp lehlerine hüküm vermeye eğilim göstermesini bile çok görerek “Allah’tan af dile, hainleri savunmaya kalkma” diyor. Ardından “Allah’ın sana cömertliği, sevgisi ve merhameti olmasaydı onlardan bir gurup seni bile şaşırtmaya çalışmışlardı.” diyerek bu tür olaylara asla göz yumulamayacağı, işte böyle anında deşifre edilip ifşa edileceği ve “davanın” yara almasına asla müsaade edilemeyeceği gösterilmiş oluyor.

 

 

Zırhı çalıp suçu Yahudi’nin üzerine atan Tu’me ibn Ubeyrik “din, iman” perdesi altında yolsuzluğunu örtbas ettireceğini sanıyordu. Ve “Nasıl olsa bir Müslümanı Yahudi karşısında zor duruma düşürmez, ‘bizden’ diye göz yumar” diye Peygambere gelip cilalı boyalı laflarla kendini suçsuz göstermeye kalktı. Peygamberimiz de “zahire bakarak”, lehine hükmedecekken Kur’an otomatikman harekete geçti ve virus proğramı gibi olayı “delete” etti.

 

Yukarıdaki ayetler işte bunu anlatıyor.

 

“Ders ve ibret olsun” diye de Nisa 105-115 ayetleri olarak evrenselleştirip kalıcı hale getiriyor. Gördüğünüz gibi bayağı da uzunca bir bölüm. Tam da günümüzü anlatıyor. Demek ki bu tiplerin hiç biteceği yok.

 

Peki “hortumcu” Tu’me ibn Ubeyrik ne mi yaptı.

 

“Beni bırakıp Yahudi’yi savunan böyle bir din olmaz olsun” diyerek peygamberle bağını kopardı, “mü’minlerin yolundan” ayrıldı ve Mekke’ye gidip müşriklere katıldı.

 

Dikkat ediniz, bu kişi “peygambere bağlanmış” ve “müminlerin yolunda” olan birisiydi.

 

****

 

Demek ki “mü’minlerin yolu” (sebilu’l-mü’minin) sadece “İman ettik” demekle yürünen bir yol değildir. İman ettik demekle cennete girilebilecek bir yol değildir. Yolsuzluk ve haksızlık (adalet-zulüm) meselesinde nerede duruyor, ne yapıyorsunuz, asıl mesele budur.

 

 

Kur’an’a dikkat edin bir takım ifşa ve deşifreler görürsünüz. Son günlerin moda tabiriyle “one minute” çektiği yerler görürsünüz. Bunların hepsinin doğrudan veya dolaylı olarak mal, mülk, hırsızlık, yolsuzluk, yoksulluk, öksüzlük, gariplik ve kimsesizlik ile ilgili meseleler olduğunu görüyoruz.

 

 

Örneğin Peygamberimiz “yoksul ve kör olan sahabeye surat asan zenginlere” gereğinden fazla ilgi göstererek yoksulu ve körü ihmal edince derhal uyarılır (abese)… Sahabenin birisi yolsuzluğa bulaşınca derhal ifşa edilir… Hatta hanımları arasındaki ifşalar bile bununla ilgilidir. Mısırlı bir çingene olan Maria diğer hanımları arasında kıskanılıp aşağılanmaya maruz kalınca onu koruyan ayetler gelir… Eski bir köle olan Zeyd, Zeyneb’e karşı korunur ve onu boşama hakkı savunulur. Yani bir eski kölenin Arap aristokrat kızını boşayabileceği söylenir…

 

 

Bunların hepsi Kur’an’ın davasının esas itibariyle yoksulun, öksüzün, mağdurun, mazlumun, kimsesizin davası olması sebebiyledir…

 

Çünkü Kur’an’ın “davası” öyle sanıldığı gibi sırf inanıp inanmama davası değildir. Gerçek hayatta karşılığı olmayan teolojik, felsefi, kelami, ruhani bir tartışma değildir. Gerçek hayatın sorunları ile ilgilenen; yoksulluğu, yolsuzluğu, kimsesizlerin durumunu, aç sabahlayanların halini kendine misyon belleyen bir davadır.

 

“Rabb” de, “tevhid” de, “şirk” de bununla ilgilidir…

 

 

Kanımca Ebuzer’in açlıktan ölüp çöle gömüldüğünden beridir Müslümanlar bu konularda derin bir aymazlık ve duyarsızlık içine girmişlerdir. Hocaların ve şeyhlerin çoğu hala Ebuzer’in görüşlerini “aşırılık” olarak görürler. Halbuki aşırı giden Ebuzer değil; Kur’an’ın ruhunu Ebuzer ile birlikte o çöle gömenlerdir. Yoldan çıkanlar, sapanlar, Muhammed’in getirdiği dini ters yüz edenler hala ‘ne şiş yansın ne kebap’ türünden fetvalar verip duranlardır.

 

 

Bunlar kapitalizme boy abdesti aldırırlar. Faizsiz bankacılık dolambaçlarına fetva verirler. “Allah nimetlerini kulları üzerinde görmek ister” derler ancak nimetin doğruluk, dürüstlük, infak, güzel ahlak, paylaşım gibi değerler olduğunu bilmezler. Nimetin zenginlik ve cipe binmek olduğunu sanırlar. “Kırkta bir” diye bir şey tuttururlar. Halbuki “kırkta bir” aslında münafıklar için konulmuş bir orandır. Kaçmasınlar diye onlara öyle söylenmiş. Gel gör ki bu oran ‘ortodoks fıkhın’ temeli olmuş. Oysa gerçek (sıdk/sadık) mü’minler senin-benim davası gütmezler. İhtiyaçtan fazlasını yanlarında tutmazlar. Darlıkta ve bollukta infak ederler, paylaşırlar, bölüşürler. Hem de zor zamanda, darlıkta, hazarda seferde, barışta savaşta, iyi günde kötü günde… Keza nefis tezkiyesinin zikirle, tespih çekmekle olacağını sanarlar oysa adı üzerinde nefis tezkiyesi (kişilik arınması) maldan vererek olur. “Tezkiye” zekat ile aynı köktendir ve zekat “mal ile arınma” demektir. Sürekli ve ihtiyaçtan fazlasını tutmayarak, oran yok… Kerpetenle koparır gibi vereceksin, acıtacak, yoksa arınamazsın! “Arınıp temizlenmek için malını veren (kurtulmuştur)” -Ellezî yu’tî mâlehu yetezekkâ- (Leyl; 92/18).

 

 

Peygamberimiz böyle yapmış, Hz. Ebubekr, Hz. Ömer, Hz. Ali, Ebuzer, Ammar hep böyle yapmış…

 

 

Hz. Ebubekr’in Mekke’de Müslüman olduğunda 40 bin dirhem (yaklaşık 600 milyar) serveti vardı. Medine’ye geldiğinde ise 4-5 bin dirhem (yaklaşık 60 milyar) kalmıştı (İbn Saad). Halife iken vefat ettiğinde ise sadece beytü’l-maldan aldığı ‘kamu maaşı’ dışında mirası bile yoktu… Yani ‘Harun gibi gelip Karun gibi’ olmamış; tam tersi ‘Karun gibi gelip Harun gibi’ olmuştu! Çünkü Hz. Peygamber etrafındakilere sürekli olarak ‘yıllık ihtiyacınız olan 4 bin dirhemden fazlasını üzerinizde tutmayın’ diyordu… Keza Hz. Ömer 4 bin dirhemden fazlasını zenginlerden alacağım dediği için, dahası bunu uygulamaya kalktığı için öldürülürdü… Hz. Ali ise miras bırakacak tek kuruşu olmamasına rağmen ‘infak şampiyonu’ olmuştu… Ebuzer’in ise durumu malum…

 

 

Bunların nasıl insanlar olduğunu anlıyor musunuz?

 

 

Bunlar işin çekirdeği, özü, sayıları sanıldığından çok az. Oysa Peygamberimizi veda hutbesinde 100 bin kişi dinlemişti; kırkta bircilerdi çoğu!

 

Gerçek İslam’ın yolu bu çekirdeğin yoludur ve bu yol Ebuzer’in çöle gömülmesiyle birlikte doğduğu topraklara gömülüp gitmiştir!

 

İşte İslam, o gömüldüğü yerden yeniden dirilecek ve hırsızlık ve yolsuzluk çağına cevap asıl buradan gelecek!

 

Receb İhsan ELİAÇIK

 

"Allah'ı dost edineni dost edineceğime,

Allah'a düşmanlık yapana düşmanlık

yapacağıma dair Allah'a söz verdim."

 

YOLSUZLUK VE HIRSIZLIKLA İLGİLİ AYETLER

 

AL-İ İMRAN SURESİ

 

161. Bir peygambere, emanete hıyanet yaraşmaz. Kim emanete (devlet malına) hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese -asla haksızlığa uğratılmaksızın-kazandığı tastamam verilir.

 

162. Allah'ın hoşnutluğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır.

MAİDE SURESİ

 

 

38. Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.

 

"Eğer size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz" (Nisa:31)

 

Rasullulah sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyuruyor: "Helak edici yedi günahtan sakının: Allah'a şirk koşmak, sihir, adam öldürmek, yetim malı yemek, faiz yemek, savaş meydanından kaçmak, masum kadınlara iftira atmak "(Buhari,2766)

 

Aşağıdakiler İmam Zehebi'nin Kitabu'l-Kebair adlı kitabından sadece bir kısmıdır.

 

 

YÜCE ALLAH'A ŞİRK KOŞMAK

ADAM ÖLDÜRMEK

NAMAZI TERKETMEK

SİHİR

ZEKAT VERMEMEK

ANNE BABAYA KARŞI GELMEK

FAİZ YEMEK

HIRSIZLIK

YALAN SÖYLEMEK

ZİNA ETMEK

İÇKİ İÇMEK

İNTİHAR

LANET OKUMAK

AKRABA ZİYARETİNİ KESMEK

SAVAŞ MEYDANINDAN KAÇMAK

YOL KESMEK

İNSANLARIN MALLARINI ZULÜM İLE ALMAK

KİBİR, GURUR, KENDİNİ BEĞENME UCUB, BAŞKALARINI HOR GÖRME

ÖZÜRSÜZ OLARAK RAMAZAN ORUCUNU YEMEK

İFFETLİ KADINLARA İFTİRA ATMAK

KÖTÜ HAKİM

KAN, ÖLÜ VE DOMUZ ETİ YEMEK

RİYA

HİYANET

BAŞA KAKMA

MÜNECCİM VE KAHİNLERE İNANMAK

KOĞUCULUK

ALLAH'TAN BAŞKASI ADINA HAYVAN KESMEK

ÖLÇÜ VE TARTIDA HİLE YAPMAK

BABASINDAN BAŞKASINI BABA OLARAK İDDİA ETMEK

UĞURSUZLUĞA YORMA

KUMAR

 

 

RÜŞVET

 

2/ el-Bakara -188- Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin.

 

7/ el-A’râf -169- Derken kitabı (Tevrât’ı) mîras alan bozuk bir nesil bunların yerini aldı. Bize nasıl olsa mağfiret edilecek diyerek, şu alçak dünya malını alıyorlar, yine onun gibi bir mal ve rüşvet gelse onu da alırlar. ALLÂH’a karşı hakk’tan başka bir şey söylemeyeceklerine dâir kendilerinden o kitabın hükmü üzere mîsâk alınmamış mıydı? Ve onun içindekileri okuyup öğrenmemişler miydi? Oysa âhiret yurdu ALLÂH’dan korkanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?

 

-Günümüzde hâkimlerin “cüzdanları ile vicdanları arasında kaldığı” gerçeği yargının en üst makamlarında telaffuz edilmişti. Rüşvet, bir toplumun felâketi demektir.

 

Benim bulabildiklerim bu kadar. Haram temelindeki ayetler genelde yiyecek ve cinsi temelli pek ekonomi ve para uzerine haram ile ilgili bir yer bulamadim. Sadece faiz uzerine celiskili aciklamalar var.

 

Dindeki islamdaki iman ve inancindaki 17 Aralik temelinde yapilanlar ile ilgili dinin ne dedigiugini bu baslikta isleyebiliriz.

 

Belki boylece diktatore biat edenler en azindan temellerini dine islama imana ve inanca oturtamazlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evrensel-İnsan sana ne oluyor? Hem "dini temel almıyorum, benim karsi cikisim zaten tamamen insan haklari evrensel hukuk ve etik temelindedir" diyorsun. Hem de yolsuzluklara karşı dini hükümler kopyalıyorsun.

 

İnsanlığa karşı yapılan en büyük yolsuzluğun, dinin kendi içerisindeki çelişkilerle "hiç köleyle hür insan bir olurmu", "baksana kimini kiminden nasıl üstün kıldık", "üstün toplum", "birileri diğerlerine itaat etsin" hükümlerle başlayıp geliştiğini de biliyormusun?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Cunku diktatorun cekirdek tabani ona din uzerinden bagli. Bu baglilik ancak diktatorun dini su istismar ettigi ve oy somurusu adina alet ettigii temelinde aciklanirsa, cekirdek taban da diktatorun gercek yuzunu gorur. 

 

 

 

İnsanlığa karşı yapılan en büyük yolsuzluğun, dinin kendi içerisindeki çelişkilerle "hiç köleyle hür insan bir olurmu", "baksana kimini kiminden nasıl üstün kıldık", "üstün toplum", "birileri diğerlerine itaat etsin" hükümlerle başlayıp geliştiğini de biliyormusun?

 

Burada onemli olan imanlilari ve inananlari dine baglayan degerler, iste diktatorun bu degerleri kendi cikarina kullandigini dindarlarin algilamasi gerekir. 

 

Zaten ben kendi dusuncemi surada acikliyorum.

 

"Benim karsi cikisim zaten tamamen insan haklari evrensel hukuk ve etik temelindedir. Daha gecenlerde yolsuzluga adi karisti diye dunya da istifa eden yoneticiler buna ornektir. En azindan vicdan tasimaktadirlar ve yuzlerine surulen bu damganin hesabini vermektedirler."-e,i.-

 

2, mesajin sonundaki paragraf.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimsel görüşteki insanların çelişkili misalleri, önerileri olamaz. Görüşleri gayet net ve tutarlıdır. Kopyaladığın  hükümlerde de tutarsızlıklar var. Örnek gösterilmez.. Bunları detaylandırmak başka başlıkta olabilir.

 

Not: Konu dışı ama, sağlıklı alıntı ve cevaplama sistemi üzerinde çalışmalısın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimsel görüşteki insanların çelişkili misalleri, önerileri olamaz. Görüşleri gayet net ve tutarlıdır. Kopyaladığın  hükümlerde de tutarsızlıklar var. Örnek gösterilmez.. Bunları detaylandırmak başka başlıkta olabilir.

 

Not: Konu dışı ama, sağlıklı alıntı ve cevaplama sistemi üzerinde çalışmalısın.

Burada konu bilimsel degil; bilisseldir. Yani bilissel bilim. Bilissellikte algilanabilirligi en kolay sekilde ortaya koyabilmeyi saglar.

 

Burada celiski nerde yolsuzluk hem insan haklarinda hem de dini uygulamada bir suctur ve ceza gerektirir.

 

Diktatorun ulke ve toplum icin her turlu uygunsuzlugunu onun tabani olan dindar kesim, ancak bu temeldeki ornekten algilar. Burada tutarsiz olan nedir?

 

Alintinin "sagliksizligini" neye gore iddia ediyorsun? Nedir sana alintinin "sagliksiz oldugunu" dusunduren?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilişsellik bilimden kopuk mudur? Bilişsellik konuyu en iyi şekilde bilmektir. Dinsiz birinin dolaylı da olsa din hükümleriyle halkı kandırması en hafif deyimle sağlıksızdır.

 

Bilimselliğini ve bilişselliğini koymak dururken, anlamayana zaten davul da çalsan anlamaz. Algı için en kestirme yol en bilimsel olanıdır.. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilişsellik bilimden kopuk mudur? Bilişsellik konuyu en iyi şekilde bilmektir. Dinsiz birinin dolaylı da olsa din hükümleriyle halkı kandırması en hafif deyimle sağlıksızdır.

 

Bilimselliğini ve bilişselliğini koymak dururken, anlamayana zaten davul da çalsan anlamaz. Algı için en kestirme yol en bilimsel olanıdır..

Iste bu sagliksizligi ortaya koymak gerekir.Cunku dinsiz biri dinin bilisselliginde oldugundan dinsiz olmustur ve o yuzden din ile toplumun nasil kandirildigini bilir ve bu bilgisini de ortaya koyar.

 

Erdogan'in toplumu din ile aldatmasini dindar degil; dinsiz olan gorebilir. Cunku dinsizi din ile aldatamazsin, o aldanmayacak bilinci almistir.

 

O yuzden son cumlen dogru da olsa sonucsuzdur. Onemli olan sorunu algilatmak ise sorun hangi temelde algilanilacaksa onu ortaya koyarsin. Bu bir dindar icin dindir. Yani diktatorun yaptigini ancak dini istismar ettigini algilarsa farkeder. Bunu da ona gosterecek olan bu konuda bilgisi olandir. Zaten dindar diktatore dini acidan biat etmektedir. Onu bu biattan kurtarmnak ta yine dini acidandir.

 

Mesela bir dindar sana "gavurun malini calmak haktir/helaldir" derse sen yolsuzlugu ona nasil aciklarsin. Cunku onun aslgisinda gavurdan alinan haksiz hic bir sey yoktur. Ayni "sunni olmayan kadinlar benim helalimdir" soylemi gibi.

 

Iste bu temelde dinde gavurun ne oldugunu ve yolsuzlugun gavurdan mi yapildigini aciuklamnan gerekir ki, gavurdan olmadigini anlayinca yolsuzlugu da anlasin.

 

Orneklercogaltilabilir.

 

Burada kisinin dinini olcmek ya da "sen dindar degilsin" demek degildir konu "eger dindar isen su yapilan dine ters degil misdir?" i aciklamaktir.

 

Ayrica birisinin bir seyi aciklamasi icin illa onu savunmasi da gerekmez. qua felsefesinde zaten savunu da karsi cikista yoktur, sadece sorunu gosterme vardir. Dindar da sorunu ancak din temelli aciklama ile gorur.

 

Dindar bir beynin bilimden algisi ilahi ilimdir. Senin anladigin bilim degil. Buradaki bilimsellik ..e temeline gore dindarin gordugu zararin bilissel ortaya konmasi yani gozlerme tasinmasidir. Hani halk deyimi ile "bak gordun mu?" seklinde gostermektir.

 

Sen aritmetigi bilmeyene matematigi anlatamazsin. Iste bilissellik ayni zamanda kisinin algisina bilgisine bilincine hitap etmektir. Dindar icin bu da dindir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Insan olmanin bas sarti dürüst olmaktir.Dürüst olan birisi ister dine inansin ister inanmasin yanlislardan kacinir.Insanlara düsmanlik,kötülük yapmaz,insanlara iyilik yapmak icin yarisir.

 

Insan olabilmek icin illaki inanmak sart degildir.Inanmak farkli bir olaydir.Insan olabilmek icin inanmak sart olsaydi inanmayanlarin hepsi kötü insan olurdu.Ama öyle degil.

 

Islam ülkelerinde yasanan ahlak yoksunlugu,rüsvet skandallari,Kur'an öyle diyor diye Kur'ani kendilerine alet ederek yapilan sübyanciliklar,cocuk yasta kizlarin koca koca erkeklerle evlendirilmeleri ve bir de din adami gecinerek regle olan bir kizla evlenilebilir diye fetva verme vicdansizligi,kadinlari köle görme zihniyeti,kadinlari cehennem erbabi diye tanimlayan sahtekarliklar,her kötülügün kadinlarda aranmasi ve daha bunlara benzer sayisiz olumsuz ve insan haklari ihlalleri gösteriyor ki müslümanim demek sadece lafta kaliyorsa bu olumsuzluklara karsi olan ama inanmayanlar daha insandir.

 

Ülkemizde bunu acikca yasiyoruz.Bir ordu koruma esliginde kendini alcak daglari yaratmis gibi sanan ve  de her firsatta müslümanligi dilinden düsürmeyenlerin ortaya cikarilan yolsuzluklardan sonra yargiya,emniyet güclerine saldirmalari onlarin gercekte müslümanligi sadece bir kilif olarak tasidiklari anlasilmaktadir.Yolsuzlug karsi olmak icin müslüman olmak gerekmiyor insan olmak ahlakli olmak gerekiyor,eger bu iki vasif bir insanda mevcut degilse o insan olmadigi gibi müslüman hic olamaz.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Insan olmanin bas sarti dürüst olmaktir.Dürüst olan birisi ister dine inansin ister inanmasin yanlislardan kacinir.Insanlara düsmanlik,kötülük yapmaz,insanlara iyilik yapmak icin yarisir.

.

.

.

 anlasilmaktadir.Yolsuzlug karsi olmak icin müslüman olmak gerekmiyor insan olmak ahlakli olmak gerekiyor,eger bu iki vasif bir insanda mevcut degilse o insan olmadigi gibi müslüman hic olamaz.

 

saygilarla

Cozum onerin nedir "gavurun malini almak benim hakkimdir" diye dusunen bir inanira/dindara yolsuzlugu nasil izah edecek ve guvendigi diktatorunun yolsuzluk yaptigini aciklayacaksin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mesela bir dindar sana "gavurun malini calmak haktir/helaldir" derse sen yolsuzlugu ona nasil aciklarsin. Cunku onun aslgisinda gavurdan alinan haksiz hic bir sey yoktur. Ayni "sunni olmayan kadinlar benim helalimdir" soylemi gibi.

 

Buna benzer bir şey.

 

"Sizden olmayanı öldürün." Gibi..

 

Şimdi ben ona kalkıp ta "hayır bak, din "bir kişi öldürmek tüm dünya insanını öldürmek gibidir" diyor" mu diyeyim, yoksa "sizden olmayanı öldürün" diyor diyerek kendimle çelişeyim mi?

 

Yoksa bilimsel olan insan hakları hukukunu mu göstereyim? 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Buna benzer bir şey.

 

"Sizden olmayanı öldürün." Gibi..

 

Şimdi ben ona kalkıp ta "hayır bak, din "bir kişi öldürmek tüm dünya insanını öldürmek gibidir" diyor" mu diyeyim, yoksa "sizden olmayanı öldürün" diyor diyerek kendimle çelişeyim mi?

 

Yoksa bilimsel olan insan hakları hukukunu mu göstereyim? 

Sence insan haklari hukukunu algilar mi, hele seriati hukuk olarak benimsemisse!

 

O yuzden bence yapilanin vicdani rahatsizligi ve haram yonune deginmek daha hayirlidir. Cunku haramin hesabinin oteki tarafta sorulacagini bilir. Taabi bu haram genis bir kavramdir. Burada "baskasinin (gavurun degil) malina haksiz yere el uzatmak, tuyu bitmemis yetim hakki yemek, baskasinin rizkindan calmak v.s.

 

Ayrica bizim bahsettigimiz arap muslumanliginin nicelik olarak sence sayisi kactir ve oy orani olarak nedir? Kimleri bu gruba dahil edebilirsin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önce su tespiti yapiyorum:Islamda yani Kur'an'da hicbir ayette hicbir sahifede "sizden olmayani öldürün"diye bir talimat bir emir yoktur.

 

Kur'anin icinde öldürmekle ilgili yaklasik 7 ayet vardir yani 7 ayette öldürmekten bahsedilir.Bu ayetlerden "öldürün"sözcügünü alip ne üstünü ne altini anlamadan veya anlamak istemeden yorum yapmak benim anlayisima göre yanlistir.Eger amac,

 

Hepimiz,müslümanlarin yanlis yolda oldugu konusunda hemfikiriz ama bu yanlis yolda olmayi Kur'an'a yüklemek ise haksizliktir.

 

Sayin Yenilik arkadasin "bir insani öldürmek tüm insanligi öldürmek demektir"sözü dogrudur,ama "sizden olmayani öldürün"cümlesi yanlistir,yanlis alintilanmistir veya kendisi öyle yazma ihityaci duymustur.

 

Zira;Kur'an da insana cok büyük bir deger verilmistir.Hic kimseye bir baskasini öldürme hakki verilmemistir.Ne müslümanin müslümani öldürmesine ne de müslümanin gayri müslimi ve hatta inanmayani öldürme hakki yoktur.Bunu ben demiyorum Kur'an diyor.

 

Islam da CIHAT bile savunma amaclidir.Yani Allah müslümanlara cihat yapmayi ancak savunma gereksinimi oldugunda gerekli görmüstür.Din ugruna,müslümanlarin müslüman olmayanlara saldirmasi Kur'an ayetiyle yasaklanmistir.Savas esnasinda eger asker olarak savasa katilmamislarsa kadinlarin,yaslilarin ve cocuklarin öldürülmeleri de yasaklanmistir.

 

Kur'an Tevrat'tan kopyalanmis iddiasi aslinda söylemek istemesemde söylemek zorundayim,Ateistlerin iddiasi degildir bu tamamen Israiliyat kokan bir iddiadir.Bu iddiayi ileri sürenler her nedense,Incil'in de Tevrat'in kopyasi oldugu tarzinda bir iddiada bulunmamalari gercekten cok büyük bir celiskidir.

 

Semavi dinlerin kitaplari her ne kadar yazildiklari dönemin sartlarini icersede,temel konularda ayni emirleri verir insanlara.Zebur'da zina yasaklanmistir,ayni zina Incil de de yasaktir,Tevratta'da yasaktir Kur'an da da yasaktir.Yani simdi demek ki bu kitaplari yazanlar ilkinden baslayip hep kendinden öcekini okuyup kopyalamis mi oluyorlar?Yani matematik kitabi yazarlari adlari degistigi zaman formüllerde mi degisiyor yoksa hepsi aynimi oluyor?

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evrensel-insan'ın yaptığı olup biteni kendi tutarlılığı içinde değerlendirmek. Yani kişinin uyduğunu iddia ettiği kurallarla arasındaki çelişkileri ortaya koyabilmek. Bu açıdan bir tutarsızlık yok yazdıklarında.

Algiladigin icin tesekkurler. Cunku ben yazdiklarimi qua felsefesi ile yaziyorum. Yani disaridan bakis acisi ve notr algi.

 

Bir de kendi bireysel yorumum ya da degerlerim yazida yer almiyor (cogundan arindim zaten :) )

 

http://www.turkish-media.com/forum/blog/1121/entry-7005-qua-felsefesi/

 

Qua felsefesi ile ilgili dusunce bilgi gorus katki soru v.s. yazmak istersen;

 

Yanit vermek istedigin kismin asagidaki baslikta alintisini yapiip, mesajini iletebilirsin.

 

http://www.turkish-media.com/forum/topic/292892-evrensel-insana-sorular/

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önce su tespiti yapiyorum:Islamda yani Kur'an'da hicbir ayette hicbir sahifede "sizden olmayani öldürün"diye bir talimat bir emir yoktur.

 

Kur'anin icinde öldürmekle ilgili yaklasik 7 ayet vardir yani 7 ayette öldürmekten bahsedilir.Bu ayetlerden "öldürün"sözcügünü alip ne üstünü ne altini anlamadan veya anlamak istemeden yorum yapmak benim anlayisima göre yanlistir.Eger amac,

 

 

saygilarla

Kuran'dan;

(2-191)öldür,(4-34)döv,(4-89 ve 91)öldür,(5-33)öldür-as-kes,(5-38)kes,(8-12)doğra-parçala,(9-5)öldür,(24-2)sopala-değnekle-kırbaçla,(47-4)boyunlarını vur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran'dan;

(2-191)öldür,(4-34)döv,(4-89 ve 91)öldür,(5-33)öldür-as-kes,(5-38)kes,(8-12)doğra-parçala,(9-5)öldür,(24-2)sopala-değnekle-kırbaçla,(47-4)boyunlarını vur...

 

Yok öyle isin kolayina kacmak bana ayetlerin tümünü yaz.Öyle kestirmeden gitmek yok.

 

saygilarla

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

“Sizinle savaşanlara karşı, siz de Allah yolunda savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın. Muhakkak ki Allah haddi aşanları sevmez. Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden, siz de onları çıkarın. Fitne (dinden döndürmek için işkence yapmak), adam öldürmekten beterdir. Yalnız, onlar, Mescid-i Haram’ın yanında sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla orada savaşmayın, Fakat onlar size savaş açarlarsa siz de onlarla savaşın. İşte kâfirlerin cezası böyledir"

 

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Yenilik arkadasin "bir insani öldürmek tüm insanligi öldürmek demektir"sözü dogrudur,ama "sizden olmayani öldürün"cümlesi yanlistir,yanlis alintilanmistir veya kendisi öyle yazma ihityaci duymustur.

 

Nisa 89: "Arzu ettilerki kendileri küfre saptıkları gibi sizde sapasınız beraber olasınız. Bu sebeple onlar allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin ne de bir yardımcı."

 

Şimdi cihat, savaş falan karıştırılacak biliyorum.

 

"Öldürün" fiiline yüklenen nedir? Küfre sapmak, Allah yolunda olmamak. Yani kısaca inanmamak.  

 

Bu ayete kılıf olarak hep "savaşanla savaşmak" kast edilerek çarpıtılıyor. Öyle olsa bile, her şeyi bilen iyi niyetli bir tanrı, her iki tarafa da; farklı değerlerle birlikte yaşayın, savaşmayı her iki tarafa da yasaklıyorum diyemezmi idi?

 

Zaten farklılıkğa düşmanlık diğer ayetlerle de desteklenmiyormu? Mesela farklı düşünen ana baba dahi olsa dost edinmeyin denmiyor mu?

 

Dinlerde hep farklılıklara düşmanlık, kin, nefret var. Bu düşmanca tavırlar ortaçağın kültürel düşünceleri.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emperyalizm'in körüklediği İslamofobia yine başlamış. smile.png Ayet tartışmadan rahat edemeyenler var.

 

İnanmamak öldürme nedeni değil, saldırı savaşı öldürme nedeni.

 

"

NİSA 88. Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerine döndürmüştür). Allah’ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah’ın saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın!

NİSA 89. Sizin de kendileri gibi inkâr etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin. 

 

NİSA 90. Ancak kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar yahut ne sizinle ne de kendi toplumlarıyla savaşmak (istemediklerin) den yürekleri sıkılarak size gelenler müstesna. Allah dileseydi onları başınıza belâ ederdi de sizinle savaşırlardı. Artık onlar sizi bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barış teklif ederlerse bu durumda Allah size, onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir.

 

NİSA 91. Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün. İşte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik. "

 

Burada, " Yüz çevirmek " ve " Fitne " savaşmak anlamına geliyor. Yoksa, neden " kendi toplumlarıyla savaşmak (istemediklerin) den yürekleri sıkılarak size gelenler müstesna " desin ? Demek ki, başka bir toplumda İslamdan dönen ve kendi toplumlarını da döndürmek için savaşanlar var ve bunlar için size sığınırlarsa ve sizle savaşmazlarsa dokunmayın denmiş. Bunu anlamak çok kolay.

 

Ayrıca, Dost olup olmama konusunda ikiye ayrılmışlar. Kuran da bu ikilemi kaldırıp " Dost Olmayın " diyor. Dost olmamak Düşman olmayı gerektirmez.  Böyle düşünmek dogmatik düşünmektir. Bu ikisi arasında dereceler vardır. İlişki sürdürülür ama Dost olunmaz, keza Düşman da olunmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

“Sizinle savaşanlara karşı, siz de Allah yolunda savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın. Muhakkak ki Allah haddi aşanları sevmez. Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden, siz de onları çıkarın. Fitne (dinden döndürmek için işkence yapmak), adam öldürmekten beterdir. Yalnız, onlar, Mescid-i Haram’ın yanında sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla orada savaşmayın, Fakat onlar size savaş açarlarsa siz de onlarla savaşın. İşte kâfirlerin cezası böyledir"

 

 

 

saygilarla

Yukarida kendin yazmissin, "onlari nerede yakalarsaniz oldurun" diye. Ne yani sen kalkacaksin baska ulkelere saldiracaksin onlari musluman yapmaya zorluyacaksin olmayanlari da oldureceksin ve buna "sizinle savasanlara karsi, siz de Allah yolunda savasin" yani cihadi onereceksin.

 

Ne bekliyorsun, baski altinda olum tehlikesi altinda da olsa bir baska inancin, yani topragini iskal ettigin inancin " tabi efendim siz istediniz ya, bizde hemen musluman oluruz" demesini mi bekliyorsun. Tabiki kendi topragini halkini ve sahip oldugu degerleri korumak icin savasacak.

 

Senin burada algilayamadigin, ilk cumlen; KIMSE MUSLUMANLARLA SAVASMIYOR, SADECE KENDI ULKESINI ISGAL EDEN MUSLUMANA KARSI KENDINI VE DEGERLERINI KORUMAK ICIN SAVASIYOR.

 

O yuzden sanki "muslumanlar orda beklerken, birileri gelip onlara savas aciyor da; musluman da Allah yolunda savasiyor" gibi acikliyorsun. 

 

"Haksiz yere saldirmayin" da ne demek, baskasinin ulke ve topragina degerlerine saldirmak zaten haksiz yere saldirmak degil mi?

 

Sen bir de SALDIRI ILE SAVUNUYU TERS ALGILIYOIRSUN.

 

Burada savunanlar degil; saldiranlar musluman. Yoksa cografya olarak nasil buyurlerdi?

 

Dolayisi ile yukarida yazdigin ne senin ne de muslumanligin lehine, aksine aleyhine.

 

Yukaridaki alintinin her bir cumlesi islamin ya da muslumanligin lehine degil; aleyhine.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuranda adam öldürmek

 

Kuranda adam öldürmek ile alakali tahmini 7 ayet geçiyor

 

2:178 - Ey iman edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Ama her kim, ölenin kardeşi tarafından bir şey karşılığı bağışlanırsa, o zaman örfe uyması, ona diyeti güzellikle ödemesi gerekir. Bu, Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir rahmettir. Her kim bunun arkasından yine saldırırsa, artık ona acı veren bir azab vardır. blank.gif

 

4:92 - Hata dışında bir mümin, diğer bir mümini öldüremez. Ve kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bağışlaması müstesnadır. Eğer öldürülen, mümin olmakla beraber size düşman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin bir köle azad etmesi gerekir. Eğer öldürülen sizinle aralarında antlaşma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mümin bir köle azad etmesi gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafından tevbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutması gerekir. Allah, Alimdir (her şeyi bilendir), Hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir). blank.gif

 

4:93 - Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır. blank.gif

 

5:32 - Bunun içindir ki, İsrâiloğulları'na: "Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur" hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler. blank.gif

 

6:151 - De ki: Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veriyoruz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haksız yere Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti. blank.gif

 

17:33 - Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı canı öldürmeyin. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede aşırı gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdiği yetki ile) yardım olunmuştur. blank.gif

 

25:68 - Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahı(nın cezasını) bulur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emperyalizm'in körüklediği İslamofobia yine başlamış. smile.png Ayet tartışmadan rahat edemeyenler var.

 

Toplumsal değerlerin TÜMÜ emperyalist zihniyetin eseri. Toplumsal değerlerin tümü ayrılık temelli kavga, döğüş ve savaş getirmek içindir. 

 

Fobim sadece bir din değil tüm toplumsal değerler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yok öyle isin kolayina kacmak bana ayetlerin tümünü yaz.Öyle kestirmeden gitmek yok.

 

saygilarla

 

"oldur" ayetleri 23 nolu mesajda.

 

 

4:34 - Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

 

5:38 - Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah daima üstündür, hikmet sahibidir.

 

5:33 - Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.

 

 

8:12 - İşte o anda Rabbin meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin. Kâfirlerin yüreğine korku salacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, parmaklarına, parmaklarına vurun".

 

24:2 - Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.

 

47:4 - Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.

 

2:191 - Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, öldürmeden daha şiddetlidir. Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.

 

4:91 - Diğer birtakım kimseleri de bulacaksınız ki; hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak isterler. Fitne için her davet olunuşlarında onun içine başaşağı dalarlar. Eğer bunlar sizden çekinmezlerse, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte bunlar aleyhinde size açık bir ferman verdik.

 

4:89 - Onlar, küfür işledikleri gibi, sizin de küfür işleyip kendileriyle bir olmanızı arzu ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün; Onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin.

 

 

9:5 - Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Eğer tevbe ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın. Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.