Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2013 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2013 İbn Sina peripatetik eserlerinden oldukça farklı olanüç görsel hikâye yazmıştır. Risale fil-Aşk ve İşarat'ınson bölümleriyle birlikte bu hikâyeler onun, "BatıniFelsefesi" nden geriye kalanlardır.İsmi geçen eserler İbn Sina'dan sonraki birkaç yy daiçlerinde Suhreverdi'nin de bulunduğu bir grup İşrakîhakim tarafından ele alınmış ve yorumlanmışlardır.Daha sonraki yy larda yaşayan bilgeler ve son yy daİran'daki hakimler tarafından yapılan ve İbn Sina'nınilkeleri ile ilgili araştırmaların tamamı, bu ilk yy dakiyorumlara dayanır.Bu hikâyeler, yazarın entellektüel bakışını yansıtansembolik dilde yazılmış metinlerdir. Bu sembolik dil,sadece yazar tarafından yapılan bir kinaye değildir,aynı zamanda hikâyelerin ayrılmaz parçasıdır.Bu hikâyelerinde İbn Sina evreni, İlâhi Bilgi'nin veyaMarifet /Gnosis / Ruhsal Bilgi'nin yol aldığı geniş bir"Semboller Kozmos'u" olarak ele alır. Kozmos, Arifiçin dışsal bir nesne değil, içsel bir gerçekliktir, Ariftabiatın tüm çeşitliliklerini kendi varlığına aksetmişbir şekilde algılar. Evrendeki fiziksel ve astronomikelementlerin transformasyonu sayesinde, marifetegiden yolda yürüyen yolcu/salik, kozmosun süreklikendisinde içselleştiğini/interiorised ve sonucundakendisinin "Cosmic Crypt/Kozmik Şifre" nin ötesinegeçtiğini farkeder.Tabiattaki günlük olayların, insanoğlu'nun bilincindemantıksal olarak açık ve anlaşılır olması gibi, kozmikgerçekliklerin sembolik görünüşü ve onların "RuhsalDünyanın Gölgeleri" haline gelmeleri, Arif'in yeni veaydınlanmış bilincine dayanır. Arif'in göklerde yazılıarketip/archetype/prototype/İlkörneklere dayanantabiat tezahürlerini görmesini sağlayan, daha aşkınmertebeler/evrelerdeki varlıkları farkedebilmesidir.İbn Sina, İşarat'ın sonundaki bölümlerinde, Ariflerinsınıflamasını/classification ve görsel hikâyelerdekibir yolcu olan Arif'in kendine has niteliklerini anlatır.İslâm KozmolojiÖğretilerine GirişSeyyid Hüseyin Nasrİnsan Yayınları-1985 Peripatetik:-Peripatetism= Aristotalesçilik.-Gezginci.-Bir yerden bir yere yaya dolaşan.-Aristo felsefesine ait ya da taraftarı kimse.Peri-Pathetic:-Tümel/Küresel/Globally bir gök altında ve Yörüngesi üzerinde yüklendiği külfet bağlamında ve törel boyutta yolculuk eden "Kişi/Persona/Salik"nin heyecan verici, etkileyici suretler/formal/configuration ile ilişkili Tikel gelişimi.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2013 .. Şeyh el-Reis'e göre üç sınıf Ârif vardır: Takva Ehli ve zühd sahibi olan "Zahid". Düşüncesini İlahî kudsiyete çeviren "Abid". Aydınlanma/İşrak ve vecd ile marifete ulaşan "Ârif". Ârif'in tek gayesi, Hakk'ı/ Hakk-al Yakîn bilmek ve onunla özdeşleşmektir. Onun yaşamı te'yid edilmiş/doğrulanmış irade ile başlar/affirmant will. Ve zühd, takva ve ara-sıra birleşim/ittisal/ aracısız bağlantıyı tatma ile devam eder. Allah ile sürekli ittisal ile de son bulur. Ârif'in bu mertebeler/ boyutlardan geçmesi ve realiteleri yaşaması, kozmosta yaptığı yolculuğa tekabül eder. O, hayal dünyasını bırakır ve hakikî dünyayı elde eder ve yolculuğu sona erdiğinde Ârif, Hakk'ın ve Hakk'ın kozmik tezahürlerinin yansıtıldığı /tecelli ettiği âyine/mir'at olur. Ârif'in tüm varlığı, varlığının merkezinde algıladığı Hakk'a dönüşür ve Hakk ile sadece ruhu aydınlanmaz, bedeni de kalbindeki ışık nedeni ile, hastalıklardan uzak hale gelir. Bu içsel aydınlanma sayesindedir ki, o, normâl insanların bilemeyeceği gelecek/future hakkında bilgi sahibi olabilir. O, eşyayı/şey/object da her zamanki haliyle değil, onları ruhsal dünyanın sembol/icon/remz/işaretleri olarak asıl şekli ile de görebilir. İslâm Kozmoloji Öğretilerine Giriş Seyyid Hüseyin Nasr İnsan Yayınları-1985 Hakk-Al Yakîn: -Mârifet mertebesinin en yükseği. -En yakînî bir surette hakikatı müşahede edip yaşamak hali. Meselâ; ateşin yakıcı olduğunu bütün hislerimizle ve yakından duyup yaşadığımız gibi. Yakîn: -Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek. -Ma'rifet ve dirayetin ve emsalinin fevkinde olan ilmin sıfatıdır. İlm-i Yakîn denir, Ma'rifet-i Yakîn denilmez. -İlm el-Yakîn: Göz ile görür derecede veya görerek, müşahede ederek bilmek. Meselâ; uzakta bir duman görüyoruz. Orada ateşin varlığını ilmen biliyoruz, demektir. Bu bilme derecesine ilm-el Yakîn deniyor. -Ayn el-Yakîn: Ateşe yaklaşıp, gözlerimizle görürsek ona, Ayn-el Yakîn bilmek deniyor. -Hakk al-Yakîn: Daha da ilerliyerek bütün hislerimizle ateşin varlığını anladık ise; ateşin yakması ve sâir sıfatlarını da bildik ise, bu nevi'den olan ilmimizin derecesine de: Hakk-al Yakîn deniyor. -Hakk al-Yakîn: Abdin sıfatları, Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarında fâni olup, kendisi onunla ilmen, şuhuden, hâlen beka bulmaktadır. (Ö. Nasuhi Bilmen) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2013 Hayy İbn Yekzan'daki Ârif' in yolculuğu, Doğu olarak sembolize edilen ve Işık Melekleri'nin etki alanı olan "Saf Şekil/Form" dünyasından başlar. Bu dünyanın karşıtı ise toprağı sembolize eden ve"Saf Madde"ye tekabül eden Batı'dır. Bir Bilge ve Pir/spiritual guide olan Hayy İbn Yekzan, salik'e/yol ehli'ne melek olarak görünür ve bu yolun yolcusuna evreni, tüm fiziksel gerçeklerin simgelere dönüştüğünü ve salikin aşıp-geçmesi gereken bir yol olduğunu anlatır. O, saliki semboller/remizler kozmosundan, Doğu'ya ve Işık Melekleri' nin alanına yolculuk etmeye teşvik eder. Risalet-el Tayr'da salik, bu yolculuğa çıkmayı kabul eder ve günlük yaşamının uyuşukluğundan da arınır. Melekler ile birleşerek, kozmik/kevnî dağların silsilelerini ve vadilerini aşar. Salaman ve Absal, salikin ruhunun melek seviyesine ulaştığı yolculuğu anlatır. Hace Nasireddin et-Tusi'nin İşarat'a yazdığı şerhde geçen bölümlerden, Salaman ve Absal'daki hikayenin plânı anlaşılabilir. Salaman ile Absal iki üvey kardeştirler ve Absal küçük olanıdır. Absal, memleketin yöneticisi ve çok yakışıklı, akıllı bir adam olan büyük ağabey Salaman tarafından yetiştirilir. Salaman'ın karısı kayınbiraderine aşık olur, fakat Absal karşılık vermez. Arzusunun gerçekleşmemesi üzerine Salaman'ın karısı kızkardeşini Absal'la evlendirmek ister. Gerdek gecesi onun yerine geçer. Tam Nikâh kıyıldığı esnada ışıkların yakılması üzerine Absal gelini görür, ağabeyinin karısı olduğunu anlar. Ve bu duruma tahammül edemeyerek evden kaçar ve hatta ertesi gün ağabeyinin ülkesini bir grup askerle terkeder. Absal ordusuyla birlikte, Büyük İskender gibi, uğradığı her yeri fethederek bütün dünyayı dolaşır. Daha sonra ülkesine döner ve elde ettiği toprakları da ağabeyisine verir. Dönüşünden sonra Salaman'ın karısının aşk tekliflerine yeniden maruz kalır, fakat yine karşılık vermez. Bu kez kadın Absalın askerlerine para öder ve savaşta onunla beraber dövüşmemelerini sağlar. Bu nedenlerle Absal yaralanır ve öldüğü zannedilir. Fakat orman hayvanları onu alır, tedavi eder, sağlığına kavuştururlar. Böylece Absal bir kez daha ülkesine dönme gücünü kazanır. Plânların başarıya ulaşmadığını gören Salaman'ın karısı bu kezde hizmetçilerinin yardımıyla Absal'ı zehirlemeye karar verir. Plân başarıyla uygulanır ve Absal ölür. Kardeşinin ölümüne çok üzülen Salaman, rüyasında onu görür ve ölümünden karısının sorumlu olduğunu öğrenir. Bunun üzerine karısını, ona yardım eden hizmetçileri ile birlikte aynı zehirden içmeye zorlar. İslâm Kozmoloji Öğretilerine Giriş Seyyid Hüseyin Nasr İnsan Yayınları-1985 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2013 Ârif' i sembolize eden Absal' ın ölüm olayı, aydınlanmasürecinden geriye dönüş olmadığını vurgular. Doğu'ya,ışıklara yapılan yolculuktan geriye dönüş yoktur Ve Ârifbir kere madde dünyasından arınıp, saf şekiller âlemineve meleklerin dünyasına girdi mi, bir daha bu dünyanınkaranlığına düşmez. Bu durum, simyada, metalin altınadönüştükten sonra, tekrar eski haline getirilememesinebenzer.Ârif'in kozmosta yaptığı yolculuk, yol boyunca karşılaştığızorluklar ve sonucu ruhsal dirilişi başlatan ölüm olayı ile,görsel hikâyelerin program dairesi tamamlanır.Bu dairede tabiat ikili rol oynar;Birinci; olumsuz ve çapraşık, ikincisi; olumlu ve berraktır.Salik'in bilinci, bir Meleğin/Bir Bilge ve Pir-spiritual guideHayy İbn Yekzan'ın ziyareti ile uyandığında ve o, sıradanbir insan olmaktan uzaklaşarak bu yolda bir salik olmayabaşladığında, kozmos, onun için bir kript/crypto/totem,kurtulunması gereken hapishane haline gelir.Bilinci şekil değiştirip aydınlandıkça, kozmik kript/kozmikpentheon'dan kaçışı gerçekleştikçe, Tabiat da gerçektensembole, karanlıktan ışığa dönüşür, böylece Ârif'e ruhsalyolculuğunda yardım etmeye başlar.Kozmogoni/Cosmogony/Evrendoğum, Ârif'in ruhsal olanıidrakinde ve aydınlanmasında etkili olmaya başlar, çünküÂrif'in kendi kökenini, yolculuğunu gerçekleştirdiği evrenedayandırmasını, o sağlar.Ârif'in yolculuğu;Madde dünyasından, saf şekiller/pure forms dünyasına,Batıdan/Occident, Güneşin doğduğu yer olan Doğu/IşıkÜlkesi'ni sembolize eden Melekler Âlemi'ne doğrudur.Ve buna karşılık Güneşin battığı yer olan Batı, maddeninkaranlığına delalet eder. Şekiller ve maddeden meydanageldiği için bu dünyadaki tüm varlıklar kendilerinde Doğuve Batı sembolik dünyalarını barındırırlar.Görsel daire / Visionary Cycle de şekil, "Bir şeyin o şeyolmasını" sağlayan öz/idea/hakikat'tır. Ârif'in yolculuğuonu maddeden saf şekle, karanlık Batı'dan-ışıklı Doğu'yaulaştırır; Ârif, madde dünyasından, maddi bedenden, üçvarlık âleminden ve tahayyülden, Meleklerin dünyasınayükselir.Ârif'in bilincinin aydınlanmasını ve evrenin olgu/fact tansembole dönüşmesini ortaya koyan bu yolculuk, sadecesembollerle, İbn Sina'nın "Seçkin Bilimi/İlm el- Havâss"dediği dille anlatılabilir ve sadece bilinci şekil değiştirenveya belirli "Kavramsal Boyutlar" a sahip olan bireylercebu bilim anlaşılabilir. Diğer kişiler için bu hayal ürünü birhikâye veya hurafe olarak kalır.Seçkin Bilimi / İlm el-Havâss, kökeni Hz. Peygamberedayanan kutsal metinlerin yorumu/Te'vil'e de bağlıdır.Yorumlar bütün insanlığa hitab ettiği için de genel dinîkanunların üzerinde yer alırlar.İslâm KozmolojiÖğretilerine GirişSeyyid Hüseyin Nasrİnsan Yayınları-1985 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2013 Hayy İbn Yekzan'daki Ârif, yolculuğuna, daha sonraki tefsircilerin Ali Ebi Talib'le özdeşleştirdiği bilgi ile, yani Rehber Melek ile buluştuktan sonra başlar. Yolcu'nun önünde iki dizi Melek ortaya çıkar: Birincisi Akıllar, yani Melekler; ikincisi ise Meleklerden/Akıldan kaynaklanan ve gökteki uyduları hareket ettiren nefs'lerdir ki, Faal/on the go/ operative/active akl' da denilen Onuncu Akl, Kutsal Ruh ve Cebrail ile de özdeşleştirilir. Meleklerin tümü, Ârif'i nihai gayesine yöneltmede önemli rol oynarlar. Bu yola çıkarken, Hayy İbn Yekzan yolcuya önünde uzanan geniş bir Çöl'ü/önce işlediği bir suça bağlı olarak habs'edildiği/kayb'olduğu Issız bir Ada'yı anlatır. Bu zor engeli aşabilmek, habs'tan kurtulabilmek için salik, "Hayat'ın Sürekli Kaynağı"nın hemen yakınından akmakta olan "Hayat Pınarı"ndan içmelidir. Bu sudan içmek demek Süleyman Peygamber'e öğretilen kuşların dili ve mantığını öğrenmek demektir. KUR'AN NEML: 27/16 -Ve Süleyman Davûda varis olup, dedi ki: "Ey Nâs! bize mantıkuttayr ta'lim buyuruldu, hem bize her şeyden verildi, şübhesiz ki bu her halde o fazlı mübîn.." "Ve verise süleymânü davûde ve kâle yâ eyyühen nasü 'ullimnâ mantıkattayri ve ûtinâ min kulli şey', inne hâzâ le hüvel fadlül mübîn.." Melek, salik'e Hayat Pınarı'nı şöyle anlatır: "Kutuplarda hüküm süren karanlıktan haberimiz vardır. Her yıl yükselen güneş, o bölgenin üzerinde belirli bir zaman/dönem ışık verir. İşte o karanlıkla karşılaşan, zorluklardan korkmadan o karanlığa dalan kişi, ışıkla dolu geniş bir alana gelecektir/geçecektir.. Onun ilk gördüğü şey, suları berzah üzerindeki bir nehr gibi yayılan kaynaktır. Bu kaynakta yıkanan kişi öylesi hafifler ki, suyun üzerinde yürüyebilir, hiç yorulmadan en yüksek tepelere tırmanabilir. Ve de en sonunda bu dünyanın ikiye bölündüğü mıntıkalardan birine ulaşır.." Berzah/Âlem-i Hâb/Amusement Park; akl edilir suretlere/ intelligible forms oranla, İlk Madde/Materia Prima olarak etkinlikte bulunan, Maddi Akl/Intellectus Materialis/El-Akl El-Hayulâni'dir. Aristo'nun şekil ve madde dili, bu noktada salik'in ruhsal deneyimlerini sembolize etmek için, ruhsal alana sevkedilmiştir. İslâm Kozmoloji Öğretilerine Giriş Seyyid Hüseyin Nasr İnsan Yayınları-1985 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2013 Hayat Pınarı'ndan içtikten sonra yolcu, Batı'dan/Occident, Doğu'ya/Orient yapacağı yolculuğa hazırlanır. Batı'nın sınırındaki en uç bölgesi, Tanrı'nın Kitabı'nda Sıcak Deniz ismi verilen büyük bir denizdir ve işte burada güneş batar. Bu denize dökülen nehirler, ıssız ve uçsuz-bucaksız bir ülkeden gelir. Orada yerleşik hiç kimse yoktur, sadece diğer ülkelerden yanlışlıkla buraya gelmiş olan yabancılar vardır. O ülkede daimi bir karanlık hüküm sürer. Ve oraya göç etmiş olanlar, güneşin her batışında bir ışık parlaması görürler. O ülkenin toprağı da tuz çölüdür. Sıcak Deniz; yerleşilmemiş ülkeyi, güneşin batışını, yokluğu, yokluğa şeklin empoze edilişini, tuz çölü ve herşeyin sürekli değiştiği maddi bir âlemi sembolize ederken, Güneş ise, her şeye şekil veren Makro-Kozmik Akl'ı sembolize etmektedir. Aşılması gereken ilk âlem, "Dünyevi Bölge" veya "Cismani Madde" âlemidir. Her türden hayvanlar-bitkiler bu bölgede bulunur. Fakat oraya yerleşip de, otundan otladıkları ve de suyundan içtikleri zaman, aniden kendi şekillerine yabancı görünüşlere bürünürler. Oradaki bir insanı, üstünde bitkiler yetişen bir hayvan derisi ile kaplanmış bulursun. Bu durum diğer canlılar için de geçerlidir. Ve o iklim, sorun, savaş ve çarpışmalar ile dolu bir tuz gölü, bir viran-hanedir, güzellik ve neş'e sadece uzak bölgelerden ödünç alınabilir. Yolculuğunun ilk aşamalarında salik, bu tür bir çok bölgeleri geçmeli/aşmalıdır: 1- İçinde insan, hayvan ve de bitki ve maden bulunmayan, hava/elementary air sembolize eden geniş bir çöl. 2- Mineralleri ve dağları, rüzgârları ve bulutları oluşturmak için birleşen elementler ve onların buharları/exhalations. 3- Elementlerin daha iyi bir karışıma sahip olduğu, bitkilerin de yer aldığı dünya. 4- Akl veya Mantık'a sahip olmayan ve hayvanları da içeren varlıkların yer aldığı dünya. Bu bölgeleri aşıp-geçtikten sonra salik, güneşin doğuşuna, ışığın kaynağına doğru yönelir. Fakat bundan önce, İbn Sina'nın meliki, askerleri, yolcuları, caddeleri ve duvarları ile bir şehr'e benzettiği, insanı, insan oluşu aşmalıdır. Aşılması gerekli olan insan ise, beyninin alın lobuna monte edilmiş bir "Hiss-i Müşterek/Sensus Communis" e sahiptir. Hafıza arka bölgede, Aktif Tahayyül ise ortadaki bölgededir ki tümü ile bu yetenekler insanı duyular âleminden, şekiller âlemine götürür. İslâm Kozmoloji Öğretilerine Giriş Seyyid Hüseyin Nasr İnsan Yayınları-1985 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2013 Duyu organları, yani göz, kulak, burun, ağız, el ve ayaklar,bir şehre girişin bulunmasını sağlayan caddeler gibidir.Şehr ise, Hiss-i Müşterek'tir. Ve bu beş duyu, yanlarındanher geçeni mahbus eden silâhlı adamlar gibidirler ve İdrakettiklerini yakalarlar.Hiss-i Müşterek onların reisidir ve esirler onun sayesindediğer yetilere/faculty ulaştırılır. O halde duyumsanan şeklve suretler, onları muhafaza eden hazinedara, tahayyülüntemsilcisine teslim edilen esirlere benzerler.Bu şekillerin önemi, melike gönderilen ve mesajı götüreniniçinde ne yazıldığını bilmediği bir mektup gibidir.Nefs, iki grup melekeye sahiptir:Birinci grup: onu surete/form,İkinci grup: bir maddeye yöneltir.Nefs'in, ateşten yaratılmış olan, meleklerden daha aşağıdayer alan cinn'ler ve peri'ler ile de ilişkisi vardır. Biri sağındadiğeri solunda olmak üzere iki melek de nefs'e bekçilik eder.Sağdaki melek onu marifet ve aydınlanmaya, soldaki melekise duyular dünyasının karanlığına yöneltir.Üç varlık âlemi, insan ve dünyevi bölgeyi aştığı zaman salikhenüz Batı'yı, yani dünyayı aşamamıştır. Gök küreler henüzBatı'ya mensuptur. Çünkü, onlar da maddeden ve şekildenmeydana gelmişlerdir. Buna karşılık olarak gökteki madde lâtif/buhar/seyyâl'dir.Meleklerin taakkulu/intellection ile meydana gelmiştir, vebozulmaz.Semavî Madde, Dünyevî Madde'nin tam aksine bir şekildendiğerine geçmez, sadece bir şekle bağlı kalır. Gökler ile ilgiliOriental/Doğubilgisi, Astronomik/Astronomique/Gök Bilimiile aynı değildir. Ve Görülebilenlerin ötelerinde bulunanlarada değinmelidir.Yolcu'nun mevcud/görülebilen/visible göklerde yaptığı buyolculuk, İslâm Astronomisindeki dokuz gezegeni ve ayrıcaAristotelian Sistem/Genel Bölüm ile yan cisimcikler arasıilişkiyi/Ellibeş uyduyu aşması ile tamamlanır.Yolcu dokuz bölgeden geçer:1. AY : Kısa boylu çok hareketli insanların yerleştiği iklim.Bu şehirlerde sayıca dokuzu bulur.2. MERKÜR : Daha kısa boylu fakat hareketleri daha yavaşinsanların yerleştiği ülke. Bu ülkenin insanları yıldızları veonları incelemeyi, sihir-büyü sanatlarını, kayda geçmeyiseverler. Lâtif ve engin bir etkinlik yeteneğine sahiptirler.Bunların şehirlerinin sayısı ise ondur.3. VENÜS : Eğlenceyi seven, hiç üzüntüleri olmayan güzeltatlı insanların yaşadığı bölge. Müzik ve güzel san'atlardanhoşlanırlar bir kadın tarafından yönetilirler.Dokuz şehirleri vardır.4. GÜNEŞ : Büyük bedenlere sahip, çok yakışıklı insanlarınyaşadığı ülke. Onların özelliği kendilerinden uzaktakilereaşırı cömertlik göstermeleridir.Şehirlerinin sayısı beştir.5. MARS : Yeryüzünü tahrip eden insanların yaşadığı ülke.Yaralama, öldürmeyi ve sakat bırakmayı severler. Süreklikötülük yapmak isteyen, kırmızı derili bir melik tarafındanyönetilirler.Bu melik'in VENÜS' te adı geçen kadın yönetici tarafındanbaştan çıkarıldığı, derin bir aşka düştüğü söylenir.Bu memleketin şehir sayısı ise sekizdir.6. JUPİTER : Bu bölgede oturanlar çok dindar, çok dengeliçok akıllıdırlar ve faziletlerini tüm evrene yaymışlardır.Şaşırtıcı derecede güzel ve aydın yüzlüdürler. Kendilerinitanıyan-tanımayan, yakın-uzak herkesi severler.Sekiz şehirleri vardır.7. SATÜRN : Kötüye eğilimli, fakat iyiye yöneltildiklerindeaşırı derecede iyilik-sever olan insanların ülkesi.Bu insanlar işlerinde acele etmezler, sürekli ertelemeyealışmışlardır.Sekiz şehirleri vardır.8. BURÇLAR KUŞAĞI : Bir kısmı şehirlerin dışında yalnızyaşayan kimselerin oturduğu geniş ülke.Bu ülke oniki bölge ve yirmisekiz istasyona ayrılır.Hiç bir grup, diğerinin istasyonunu terk edilmeden istilaetmez. Daha önce anlatılan yolcuların tümü bu ülkedengeçerler ve etrafında dolaşırlar.9. YILDIZSIZ BÖLGE : Kozmosun en ucunda bulunan vebu güne dek hiç kimsenin görmediği bölge.Bu bölgede ne şehirler, ne kasabalar, ne de insanlarınsığınabileceği bir yer vardır.Gözlerin görebileceği bir şey de yoktur.Burada yaşayanlar ruhsal meleklerdir.Ve hiç bir insan burada barınamaz.İlahî kader, daha aşağılardakilere buradan iner.Buradan daha yukarıda yerleşilmiş bir bölge yoktur.Evrenin sol tarafını meydana getiren gökler ve yer,yani occident/batı burada son bulur..İslâm KozmolojiÖğretilerine GirişSeyyid Hüseyin Nasrİnsan Yayınları-1985 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2013 "Kozmik Dağ/Kaf"ın varoluşunun çeşitli düzeylerini anlattıktan sonra, Hayy İbn Yekzan, yolcunun dikkatini fiziksel sema' ların ötesinde yer alan Orient'e çevirir ve yer-yüzünün semalarının ötesinde Yüce Melekler Âlemi yer alır. Bu ülkeden çıkışı sağlayacak bir yol öğrenen ve çıkışına yardım edilen kişi, gökteki kürelerin ötesine geçmeye de bir yol bulur. Daha sonra, göz-açıp kapayıncaya dek, bir mabud'un yönettiği ilk yaradılışın haleflerini / posterity of the primordial creation anlatır. Evren'in Melik'i iki grup melek tarafından çevrelenmiştir: Birincisi ona en yakın olan büyük melekler, ikincisi ise Melik'in emirlerini bekleyen ve de en yüksek feleğin sınırında yer alan melekler . Bu meleklerin arasında en yalnız ve tek başına olan Melik'tir. Onun güzelliği, diğer bütün güzellikleri ortadan siler. Kim O'nun güzelliğinden birini ele geçirirse, tefekkürünü ebedi olarak ona yöneltir, bir göz kırpması kadar kısa bir zaman bile kendini ondan ayıramaz. Madde Çölünden, Evren'in Melik'ine kadar tüm resmi ve gayri resmi tezahürleri açıkladıktan sonra Bilge, yolcuyu kendisiyle birlikte, "Kozmik Dağ" olan İlahi Varlık'ın tahtIna bir yolculuk yapmaya davet eder: "Seninle sohbet ederken, seni uyanmaya teşvik ederek ve O Melike yaklaştırmaya çalışmasaydım, Ona karşı beni senden ayıracak ibadetleri yapmak zorunda kalacaktım.. Şimdi, eğer istiyorsan beni ta'kib et. Benimle birlikte O'na gel. Selâm.." Üç görsel hikâyenin ikincisi olan Risalet et-Tayr'da salik/yolcu Bilge'nin davetini kabul eder. Ve sonra evreni aşmak için, aslî yuvasına uçan bir kuş şeklinde yolculuğa başlar. 'Ancak yolun üzerinde bulunan engelleri aşabilmesi için, diğer hayvanların tabiatında var olan bazı özelliklere de sahip olmalıdır..' Fakat buna rağmen avcıların tuzağına düşer ve kendini kurtaramaz. Bir gün oradan geçmekte olan bir kuş kafilesi onu görür, acır. Eğer kendileri ile birlikte hiç bir avcı ve tuzağın bulunmadığı o ülkeye gelmeye söz verirse, oradan kurtaracaklarını söylerler. Yardımlarını kabul eder, onların rehberliğinde dağları, ovaları aşar, en sonunda Kozmos'un dışına çıkar. "Uçuşumuz, bizi bir dağın iki eteği ve yeşil verimli bir ovadan geçirdi. Tüm tuzakları geçene kadar avcıların çabalarına hiç dikkat sarf etmeden/hiçbir değerlendirme yapmadan uçtuk. Sonunda, İlk Dağ'ın zirvesine ulaştık. İşte o zaman gözlerin bile görmekte zorluk çektiği, çok yüksekte Sekiz Zirve daha gördük..' Kuş, sabit yıldızlar göğüne ulaşıncaya dek tüm zirveleri geçer. "Orada yeşil bahçeler, güzel yerler, göz-alıcı köşkler gördük. Orada meyve ağaçları ve akan nehr yatakları vardı. Bütün bu güzellikler gözlerimi kamaştırdı. O kadar çok güzellikler vardı ki zihinlerimiz karıştı ve gönlümüz tedirgin oldu.." Orada diğer kuşlarla, yolculuğunu tamamlamış diğer nefisler ile karşılaşır. Onu karşılarlar ve sonra önünde uzananmakta olan yolculuğunun bittiği yer ve gayesi Evren Meliki'nin şehri hakkında bilgi verirler.. Salaman ve Absal'daki Ârif'in macerası ve sonunda da ölmesi, kozmostan, ilahi varoluşa ve devamında Tanrı ile birleşmeye doğru yapılan yolculuğun son aşamasını sembolize eder. Kozmosu terk ederken Ârif, bu zavahir âlemindeki tüm olumlu şeyleri kendi nefsiyle bütünleştirmiştir. Kozmik Dağ'ı geçmesi aşabilmesi için, gök kürelerini de kapsayan kozmostaki bütün varlıkların faziletlerine sahip olması gerekir. Kozmosu aşması için gerekli olan izn, kozmosu kendi varlığı ile bütünleştirmesi şartıyla verilmiştir. Hâl böyle olunca da nefsin ilahi kaynağına dönüşü anlamına gelen ölüm, kozmosun da kaynağına/origin dönüşüdür. Ârif, tüm yaratıklar adına Evren Meliki'nin şehrine girmek için izin ister, Kozmos da onunla birlikte Allah'a yakarır. Ve ilahi güzelliği tefekkür etmede onunla birlikte bu güzelliği paylaşır. Kozmosun ta ötelerinde yolculuk eden Ârif, evrenin normu ve tüm tabiatın ilahi rahmete mazhar olduğu kanal haline gelir. Onun Tanrı ile birleşmesi ile de, tüm evren bir kez daha yüce gayesi ile bütünleşir. Çünkü Ârif'in yaşamı; kozmosun yaşamı, ve Allah önündeki yakarışları; tüm tabiatın Yaratıcı önündeki yakarışları olmuştur.. İslâm Kozmoloji Öğretilerine Giriş Seyyid Hüseyin Nasr İnsan Yayınları-1985 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.