Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2013 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2013 .. Utopia'nın değişik bölgelerinde, hatta bir şehrin değişikyerlerinde çeşitli dinler vardır. Kimi Güneş'e tapar, kimiAy'a, kimi de başka bir gezegene.Eskiden şanlı şerefli ve erdemli bir hayat sürmüş olan biradama, Tanrı, hatta Tanrıların en yücesi diye tapanlar davardı. Ama Utopia'lıların büyük çoğunluğu ve en akıllıları,bütün bu putları bırakıp, bir tek Tanrı bilirler.Bu Tanrı bilinmez, anlaşılmaz, açıklanmaz bir varlıktır.İnsan zekâsının sınırlarını aşar.Bütün dünyayı bedeni, erdemi ve gücü ile kapsar.Bu Tanrı'ya Baba derler.Her şeyin doğuşunu, çoğalıp ve gelişmesini, değişimgeçirmesi ve son bulmasını ondan bilirler.Onun dışında hiçbir varlıkta tanrılık görmezler.Utopia'lıların dinleri ne kadar değişik de olsa hepsi şuinançta birleşirler:Dünyayı yaratan ve yürüten bir yüce varlık vardır;bu varlığın adı Utopia'lıların dilinde Mithra'dır.Ne var ki, Mithra herkes için aynı değildir.Ama Tanrı'ya verdikleri biçim ne olursa olsun, herkesinbu biçim altında asıl tapındığı yüce tabiattır.Bütün Utopia'lılar her şeyin başı, başbuğu olarak yalnızonu görürler.Bununla beraber, Utopia'lılar bu çeşit boş inançlardansıyrılmaya ve daha çok akla yakın görünen dinde/İsadininde birleşmeye başladılar.Öteki dinler çoktan ortadan kalkmış olurdu, gelgelelim,bir adam tam din değiştirmeyi düşünürken başına birfelaket gelince, korkuya kapılıyor ve bunu bir rastlantıdeğil Tanrı' nın bir cezası sayıyor. Sanki, terk etmeyehazırlandığı o Tanrı ondan öç alıyormuş gibi.Bizden İsa'nın adını, öğretisini, yasalarını, mucizelerinive kendi istekleriyle, kanlarını dökerek dünyanın dört birbucağındaki bir sürü ulusa kendi inançlarını benimsetenbirçok din şehidinin o eşsiz bağlılıklarını duyunca, bu dinine kadar candan kabul ettiklerine şaşarsınız.Ya Tanrı, için için onlara ilham veriyordu;ya da Hıristiyanlık onların en beğendikleri din anlayışınaher bakımdan uygun görünüyordu.Ama bana kalırsa, onları bu bakımdan en çok etkileyenşunu söylememiz oldu:İsa, Hıristiyanlar arasında her şeyin ortak olmasınıkararlaştırmıştı; mal ve mülkteki bu ortaklık en dürüstHıristiyan topluluklarında hâlâ süregelmektedir.Her neyse, Utopia'lıların çoğu bizim dinimizi benimsedive kutsal vaftiz suyunda yıkandı. Ne yazık ki, dördümüzarasında -ki içimizden iki kişi öldüğü için dört kalmıştık-hiç papaz yoktu; bu nedenle, Utopia'lılar dinimizin bütünöbür sırlarını bilmekle beraber, sadece rahip olanlarınınyapabileceği bazı törenlerden yoksun kaldılar.Bununla beraber, bütün bu törenleri biliyor ve istiyorlar.Hatta içlerinden birinin rahip olup olamayacağı konusunuaralarında canla başla tartışıyorlar. Birisini de seçmeyeniyetleniyorlardı ama, ben oraya gittiğim sırada henüzseçmemişlerdiHıristiyanlığa inanmayan Utopia'lılar, dinin yayılmasınane engel oluyor, ne de Hıristiyan olanlara dil uzatıyorlar.Ne var ki, Hıristiyanlığı yeni kabul edenlerden birini bizimönümüzde adamakıllı cezalandırdılar. Adam vaftiz olurolmaz, karşı koymamıza rağmen, akılsızca duygularınakapılarak İsa'nın dinini övmeğe başladı; bu işte öylesinecoşmuştu ki, sadece bizim dinimizi bütün öteki dinlereüstün tutmakla kalmadı, hepsini toptan kötüledi ve budinlere bağlı olanları zındık, cehennemlik, şeytan soyusaydı.Adam bu yolda böyle uzun uzadıya atıp tuttuktan sonrayakalandı, dinlere dil uzattığı için değil, halkını birbirinekatmakla suçlandı, yargılandı ve sürgün edildi.Çünkü, Utopia'lıların en eski yasalarından biri şudur:Kimse dininden ötürü kötülenemez.UTOPIAThomas MoreTürkiye İŞ Bankası Kültür Yayınları .. 3 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2013 .. Utopia'nın kurulduğu sıralarda ve Kral Utopus' un orayagelmesinden önce, ada halkının din yüzünden birbiriniyediklerini öğrenmişti. Memleketin bu durumda olmasıKral Utopus'un orayı feth etmesini çok kolaylaştırmıştı.Çünkü çatışan mezhepler birleşecek yerde, düşmanlaayrı ayrı savaşıyordu. Utopus zaferi kazanır kazanmaz,ilk işi din özgürlüğünü yasalaştırmak oldu: Buna göre,her insan istediği dini tutabilir, başkalarını kendi dinineçekmek için elinden geleni yapabilir, yeter ki, eyleminitatlılıkla, alçakgönüllülükle ve efendice gerçekleştirsin;inandıramadığı insanlara karşı zor kullanmasın, onlarısuçlamasın, ikilik yaratan tatsız sözlerden kaçınsın. Hoşgörülü olmayanlar ile bağnazlar sürgüne ve kölelikcezalarına çarptırılıyordu. Utopus bu yasayı yaparken,yalnız halkın rahatını kaçıran sürekli kavgalar ve kinleriortadan kaldırmayı düşünmekle kalmıyor böylece diningelişmesine de yardım edeceğine inanıyordu.İnanç konusunda hiç kesin kararlar almadı. Düşündü ki,belki de Tanrı insanların farklı inançları olmasını istemişolabilirdi. Kral, bir başkasını zorlayıp, ya da korkutarakkendi inancına çekmeyi çok yersiz ve saçma ve zorbacabir davranış sayıyordu.Eğer dinlerin bir teki doğru olup, diğerleri boş inançlaradayanıyorsa, gerçek ergeç meydana çıkacaktı, yeter ki,insanlar akıllıca davransınlar ve birbirlerini kırmasınlar.Ama eğer bu konu üstündeki çatışmalar ve tartışmalarsürüp giderse, en kötü insanlar, en inatçı kişiler olduğuiçin ve boş inançlarında direttikleri için en iyi ve en yücedin ayaklar altına alınıp, kötü inançlara kurban gider;güzelim ekinlerin çalılar arasında yok olması gibi.İşte, bu yüzden Utopus bu konuyu tartışmadı bile ve herinsana tam bir vicdan ve inanç özgürlüğü verdi. Bununlaberaber, ruhun bedenle birlikte olduğuna, dünyanın isegelişi-güzel yürüyüp gittiğine inanacak kadar insanlığıhor görenleri ahlâk adına ayıpladı.Utopia'lılar, ölümden sonra, bir başka hayatın olduğuna,kötülüklerin ise kıyasıya ceza göreceğine ve erdemlerincömertçe ödüllendirileceğine inanırlar.Böyle düşünmeyen ve insanın yüce ruhunu bir hayvanınbedeni durumunda gören kimselere insan demezler.Böylelerini yurttaş bile saymazlar.Çünkü, böylelerinin yasadan korkusu olmazsa, ahlâka da,toplumsal kurumlara da hiçbirsaygı göstermezler.Çünkü, ceza yasasından başka engel tanımayan bu kişileryasaları ya gizliden gizliye kurnazlıkla, ya da kaba güçlebozacaklardır ister istemez.Onun için, bu kafada olanlar her türlü şereften yoksundurve devlet işlerinde görev alamazlar. Böylesi yararsız veaşağılık kişileri herkes hor görür.Bununla beraber, bunlara hiçbir ceza da verilmez.Çünkü Utopia'lılara göre, istediği şeye inanıp inanmamakinsanın elinde değildir.Ayrıca, bu kişiler korkutularak, düşüncelerini saklamayainanmadıkları şeye inanır görünmeye de zorlanamazlar.Olduğu gibi görünmemek ve türlü yalanlar kurgulamakUtopia'da büyük bir nefretle karşılanır ve bu adamlarınbilgisiz halkın önünde inandıkları teorilerinden ulu-ortasöz etmelerine izin verilmez.Fakat, rahipler ve aklı başında adamlarla konu üzerindetartışabilirler.Hatta, bu çılgınlığın yerini akıl alır diye, bu tartışmalarayrıca teşvik de edilir.UTOPIAThomas MoreTürkiye İŞ BankasıKültür Yayınları .. 2 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 .. Birçok Utopia'lı bunun tam tersi bir saplantı içindedirler.Ama, bunların düşünceleri ne tehlikeli ne de büsbütünsaçma olmadığı için yayılmalarına engel olunmaz.Bir başka aşırılığa düşen bu Utopia'lılara göre hayvanruhları, sofuluk ve öbür dünyadaki mutluluk bakımındandaha aşağı olmakla beraber, insan ruhları gibi ölümsüz,sonsuzdur.Küçük bir azınlık dışında bütün Utopia'lılara göre, insanımezarın ötesinde sınırsız bir mutluluk beklemektedir vebu nedenle hastalara ağlar, ölenlere ağlamazlar. Yalnızhayattan kaygı ile ve istemeyerek ayrılanlara acırlar.Ölüm korkusunu kötüye yorarlar. Derler ki, yalnız suçluve umutsuz ruhlar görecekleri cezayı için için bilir gibiöbür dünyanın kapısında titremeye başlarlar. Başkacaonlara göre, Tanrı, çağırdığı zaman kendisine sevinçlegitmeyenleri, ölüme karşı ayak direyenleri hoşgörmez.Böylesine ölenleri görünce Utopia'lıların keyifleri kaçarve onları, asık bir yüzle, sessizlik içinde mezara koyar,günahının bağışlanması, ruhunun azaptan kurtulmasıiçin Tanrı'ya yalvarırlar ve üzerine toprak yığarlar.Sevinerek ve umut içinde ölen bir Utopia'lının ardındanise kimse ağlayıp sızlanmaz. Cenazesi sevinçli şarkılartürkülerle kaldırılır ve ruhu Tanrı'ya emanet edilirken,bedeni sevinçle, güleryüzle, saygıyla yakılır. Küllerininüstüne bir taş dikerler ve üzerine de ölenin adını sanınıyazarlar. Dostları eve dönünce, onun iyilğinden, güzelişlerinden söz ederler; en seve seve anlattıkları şey de,hayatından çok şanlı ve sevinçli ölümüdür.İyi insanların böyle şan ve şerefle anılması Utopia'lılarıerdem yolunda yüreklendirir ve ölülerin de çok hoşunagiden bir merasim yapmış olurlar. Çünkü, Utopia'lılarınçoğuna göre, ölüler, insanların güçsüz gözlerinin görmealanı dışında kalsalar bile, kendilerini adlandıran dirilerinarasına katılırlar.Mutlu ruhların diledikleri yere gitmekte hür olmamalarıhiç de şanlarına yaraşır sayılmazdı. Üstelik yeryüzündesevdikleri, bağlandıkları insanları görmek istememeleribir nankörlük olurdu. Böyle bir şey düşünülemez, çünkü,iyi insanların yüreklerindeki sevgi ölümden sonra, diğererdemleri gibi, azalacağına daha da artar. Ve böylece,Utopia'lılara göre, ölüler dirilerin topluluğuna karışırlar.Onların işlerine ve sözlerine göz kulak olurlar. Atalar vededelerinin her zaman yanlarında bulunduğu inancı iseUtopia'lılara bütün davranışlarında güven verir, gizliceişleyecekleri suçları önler.Başka ulusların pek önem verdikleri fallara, kehanetleregelince, Utopia'lılar bunları saçma bulur ve alaya alırlar.Buna karşılık, tabiat yasalarını aşan mucizelere saygılarıvardır, onlarda Tanrı varlığının ve gücünün bir belirtisinigörürler. Onlara göre, büyük bunalım anlarında bu nevimucizelere sık sık rastlanır. Halkın yakarışları ve büyükinancı, yurtlarını belalardan kurtarıverir.UTOPIAThomas MoreTürkiye İŞ BankasıKültür Yayınları .. 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ irinçköl Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 MORE, aile içi dinve toplum içinde din gibi bir ayrıma başvurur. Ona göre belirli bir dine bağlı olanlar, kendi evlerinde, aileleri arasında, o dine özel olarak tapabilirler. Ama ortaklaşa paylaştıkları tapınaklarda, durum değişir. Kandillerle, mumlarla aydınlanan;güzel kokulu buhurların, günlüklerin yakıldığı; çalgıların çalındığı, ilahilerin okunduğu bu tapınaklara beyazlar giyinip gelinir. Herkes tanrısını dilediği biçimde tasarlamakta özgür kalsın diye, tapınaklarda resimler, heykeller yoktur. Dünyanın tüm uluslarından ayrılarak, Ütopyalılar, dinin bölücü yanları üstünde değil, birleştirici yanları üstünde dururlar. Her dinin ortak amacı, tanrısal bir varlığı yüceltmek olduğuna göre, Ütopya tapınaklarında ancak bu tanrısal varlığa duyulan sevgi dile getirilir. Böylece değişik dinlerden insanlar birleştirilir. Törenin sonunda, kişisel dini ne olursa olsun, herkesin katılabileceği ortak bir dua okuyup, böylesine mutlu bir toplumda yaşayabildikleri için Tanrı’ya şükredilir. Ütopyalılar geleceğin olasılıklarına her zaman açık olduklarından, eğer kendi toplumlarından daha mutlusu varsa, Tanrı’nın bu konuda onlara yol göstermesini de dilerler. Ada halkını din açısından birleştiren inanç, bu ortak duadır. Ütopya’da dini yaşantıyla ilgili bir örneği de yemeklerde görürüz. Yemeklere başlamadan önce, dua yerine, doğruluk ve erdem üstüne yüksek sesle bir parça okunur. Kimse sıkılmasın diye, bu parçanın kısa olmasına dikkat edilir. Keyif içinde yiyebilmek için ellerinden geleni yaparlar. Akşam yemeklerinde her zaman müzik vardır. Toplandıkları oda güzel koksundiye, buhurlar yakarlar. Çeşitli çerezler, tatlılar, meyveler sofradan eksik değildir. Ütopya’da sağlık konusundaki dini tutum dikkat çekmektedir. İnsanın yaşatılması esas iken ölüm hakkı tanımak devrin şartları içinde farklı bir görüştür. Ütopya’da hastalara karşı belirli durumlarda “euthanasia (ötanazi)”,doğru bulunur. Hastalık hem çaresizse hem de sürekli ve dayanılmaz acılar çektiriyorsa, hastanın yaşamı da ancak ölümle sonuçlanabilecek bir işkenceye dönüştüyse, rahiplerle hekimler,artık ölüme katlanması için, hastaya öğütler verirler. Ruhun ölümsüzlüğüne inandıklarından, hastanın ölmekle hiçbir şey yitirmeyeceğini, olsa olsa acılarına bir son vereceğini söylerler. Böylece hasta, yüreklenerek, bir zindan, bir işkence olan belalı hayatından, ya kendi eliyle kurtulur, ya da başka birisinin bu işi yapmasını göze alır. Çoğu zaman uyuşturucu bir ilaçla uykuya dalıp, can çekişmenin acısını duymadan, kendi yaşamına bir son verir. Hıristiyan dini kendini öldürmeyi günahların en büyüğü saydığı halde, Ütopyalılara göre bu, hem akla yakın, hem de erdemli bir ölümdür. Ne var ki, hiçbir çaresiz hastanın yaşamına zorla son verilmez. Yöneticilerle rahiplerden izin almadan kendi canına kıyan kişi ise, suç işlemiş sayıldığı için, ölüsü öteki Ütopyalılarınki gibi gömüleceğine ya da yakılacağına, pis bir bataklığa atılıverir. Ütopyalıların tümü, beden öldükten sonra ruhun yaşayacağına inanır.Onları çağımızın sosyalistlerinden ayıran özelliklerden biri de bu inançtır.Ütopyalılar, ruhun bedenle birlikte öleceğini sananları, insanı hayvan düzeyine indirmiş saydıkları için, böylelerine yöneticilik görevi vermezler. Ama gene de onları hoşgörülü davranıp cezalandırmazlar, görüşlerinden vazgeçmeye de zorlamazlar. İkiyüzlülüğün her çeşidinden tiksinen Ütopyalılar, bir kişinin korkudan düşündüklerini gizlemek zorunda kalmasını, inanmadığı halde inanır görünmesini istemezler. Hatta ellerinden geldiği kadar olumlu davranıp,günün birinde yola gelir umuduyla, ruhun ölümsüzlüğüne inanmayanların, rahiplerle ve bilge kişilerle özgürce tartışmasını doğru bulurlar. Ruhların yaşayacağına güvendiklerinden, çoğu Ütopyalılarda ölüm korkusu yoktur. Bende ki Ütopia ,Kabalcı yayınlarına ait 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ irinçköl Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 Aslında Thomas More'un ÜTOPİA sından sonra Aldous Huxley'in ironik bir ütopyayı anlatan "Cesur yeni dünya"sını okumakta fayda var . İnsanlığın sağlıklı, teknolojik açıdan gelişmiş,savaşlar ve yoksulluğun yok edildiği ; tüm ırkların eşit olduğu ve herkesin mutlak olarak mutlu olduğu bir dünyanın yaratıldığı. bunu yaratırken de ironik biçimde, birçok değer yok edilmiş ve kaldırılımıştır; Aile , kültürel çeşitlilik, sanat, edebiyat,din ve felsefe artık yoktur.Ayrıca salt zevki önüne gelenle seks yapmada ve uyuşturucu kullanımında bulan toplum hazcı (hedonistik) bir topluma dönüşmüştür. 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 MORE, aile içi dinve toplum içinde din gibi bir ayrıma başvurur. Herkes tanrısını dilediği biçimde tasarlamakta özgür kalsın diye, tapınaklarda resimler, heykeller yoktur. Aslında Thomas More'un ÜTOPİA sından sonra Aldous Huxley'in ironik bir ütopyayı anlatan "Cesur yeni dünya"sını okumakta fayda var . İnsanlığın sağlıklı, teknolojik açıdan gelişmiş,savaşlar ve yoksulluğun yok edildiği ; tüm ırkların eşit olduğu ve herkesin mutlak olarak mutlu olduğu bir dünyanın yaratıldığı. bunu yaratırken de ironik biçimde, birçok değer yok edilmiş ve kaldırılımıştır; Aile , kültürel çeşitlilik, sanat, edebiyat,din ve felsefe artık yoktur.Ayrıca salt zevki önüne gelenle seks yapmada ve uyuşturucu kullanımında bulan toplum hazcı (hedonistik) bir topluma dönüşmüştür. dear@@irinçköl.. (bu arada fransısça bildiğimi de ihsas ettim.. mutluyum gururluyum.. ) "cesur yeni dünya'yı bi nakil yapsan da.. yorulmadan faidelensek omaç mı? ) katıldığın içün çok teşekkürler.. gene gel.. he mi? kollar açık bekliyorus.. merhaba.. ilgi: Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ irinçköl Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2013 "cesur yeni dünya'yı bi nakil yapsan da.. yorulmadan faidelensek omaç mı? ) Tabi neden olmasın . Boş bir zamanımda aktarmaya çalışırım 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2013 .. Evreni incelemek ve tabiat harikalarını övmek, onlaragöre, Tanrı'ya hoş gelen ve yaraşan tapınma görevidir.Bununla beraber, Utopia'lılar arasında, dine fazla sarılıpbilimi bir yana bırakan, yeryüzüyle ilgili bilgileri, niteliğidüşük görenler vardır. Fakat tembelliğe ve aylaklığa dadüşmek istemezler. Çünkü, bu insanlar öbür dünyadakimutluluğa, ancak çalışmakla ve yararlı işler yapmaklavarılacağına inanırlar.Kimisi, hastalara bakar, kimi yolları ve köprüleri onarır,kanalları temizler, toprağa çeki-düzen verir, taşları vekumları taşır, ağaç kesip-biçer, kentlere at arabalarıylaodun, buğday, meyve daha birçok yiyecek taşır; bunlarsadece halk için çalışmakla kalmaz, özel işlerde de, biruşak gibi, hatta köle gibi çabalarlar. En belâlı, en çetin,en çamur, insanların çoğunu tiksindiren, ürküten işlericandan ve yürekten yüklenirler; başkaları rahat etsin,dinlensin diyerek didinir dururlar ve bunun karşılığınıbeklemezler. Başkalarının yaşayış biçimine karışmaz,kendi yaptıklarıyla övünmezler. Çalışmalarında da köledurumuna indikleri ölçüde, halkın gözünde yükselirler.Bu kimseler ikiye ayrılır: Bir bölüğü bekâr yaşar. Onlarkadınlarla ilişkiden uzak durmakla kalmayıp, ağızlarınaet koymazlar; hatta her türlü hayvan davranışlarındankaçınanlar da vardır. Dünyanın zevklerini zararlı sayıphepsinden kaçınırlar ve tüm çabalarını umutlarını öbürdünyanın nimetlerine kavuşma yoluna korlar. Böylesinimetlere bir an önce kavuşmanın sevinciyle, tutkusuiçindedirler.Diğer bölüğü, yine çalışmaya düşkün olmakla beraber,evlenirler ve evliliğin ödevlerini-zevklerini benimserler.Onlara göre, tabiata uymak ve yurda çocuk yetiştirmekgerekir. Çalışmalarına engel olmaması koşuluyla dünyazevklerini hor görmezler.Utopia'lılar bu sonuncuları daha akıllı, birincileriyse dahaermiş sayarlar. Evliliğe bekârlığı, rahata cefayı elverişligörenler, bu davranışlarını akla, sağduyuya daha uygunsaymaya kalksalardı, Utopia'lılara alay konusu olurlardı.Ama, bunları sadece din uğruna yaptıklarını söyledikleriiçin Utopia'lıların saygısını, hayranlığını kazanmışlardır.Bunlara garip bir yerli deyimle 'Burthresas' derler ki,bizim dilimizde 'din adamı' demektir.Utopia'nın rahipleri pek seçkin ermiş kişilerdir, onun içinsayıları azdır. Her şehrin on üç tapınağında on üç rahipvardır ama, savaş sırasından bu sayılar değişir. Çünküsavaşta bunların yedisi orduya katılır ve onların yerineyedi rahibin bulunması gerekir. Ordu ile gidenler geriyedöndüklerinde yine eski yerlerini alırlar. Yardımcılar ileeskiler öldükçe onların yerlerine geçerler. Ondan öncesibaşrahibe yardım ederler. Her şehirde bir başrahip vardır.Halk, başka bütün görevliler gibi rahipleri de, entrikalarıönlemek üzere gizli oyla seçer. Seçildikten sonra bunlarkendi kurumlarınca da onaylanırlar. Din işlerine bakarlar,törenlerini yönetirler, bir çeşit ahlak yargıçlığı yaparlar.Uygunsuz bir davranış sonucunda onların önüne çıkmakve lâf işitmek büyük ayıp sayılır. Suçluları cezalandırmak kralın ve öbür yargıçların işi isede, rahiplerin yol gösterme ve ayıplama yetkileri vardır.Ahlakça pek düşkün olanları da din törenlerinden yoksunbırakırlar. Bu afaroz Utopia'lıların en korktuğu bir cezadır.Afaroz edilen kimse şerefini kaybeder, vicdanın azaplarıve korkuları içerisinde yaşar, hayatı bile tehlikeye girer.Hemen pişman olup rahiplerin gösterdiği yola dönmediğizaman, hükümetçe yakalanır ve dinsizlik cezasına çarpılır.UTOPIAThomas MoreTürkiye İŞ BankasıKültür Yayınları Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ irinçköl Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2013 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2013 Rahipler ,çocuklar ve gençlerinde eğtimini üstlenmiş durumdalar.Çünkü UTOPİA'da ahlak ve görgü kurallarının eğitimi, kişinin diğer bilim dallarında aldığı eğitim kadar önemli.Bu yüzden çocukların zihinleri henüz körpe ve esnekken, her türlü yola başvurup onlara doğru düşünmeeri ve toplumun çıkarını korumaya yönelik ilkeleri işlemeye başlarlar.Bu türden ilkeler çocukları zihinlerine iyice yerleşti mi, bütün ömürleri boyunca semeresini verir ve devletin huzuru için çokönemli bir rol oynar. Zaten devlet çökerse, sapkın fikirlerin doğurduğu ahlaksızlıklardan çöker. Rahiplerin eşleri toplumun en seçkin kadınları (tabi rahibeler dışında). Çünkü utopiada kadınlarda rahiplik yapabiliyorlar, ama bu duruma pek sık rastlanmıyor. Zaten ancak yaşı epeyce ilerlemiş dul bir kadın rahibe seçilebiliyor. Utopialılar arasında hiçbir memuriyet rahiplik kadar ayarıcalıklı değil.Öyle ki rahiplerden bir herhangi bir kusur işlediğinde mahkemeye falan çıkarılmaz, tanrıyla ve kendi vicdanı ile başbaşa bırakılır. Çünkü ne kadar suçlu olursa olsun, kendisini adeta bir kurban gibi sadece kendisini tanrıya adamış bir insana,herhangi bir ölümlünün elinin değmesinin caiz olmadığı düşünülür.Utopialılar arasında bu geleneğin yaşatılmasında hiç bir sorunla karşılaşılmamış, çünkü rahiplerin sayısı çok az,sonra her biri büyük bir özenle seçiliyor. Zaten iyinin de en iyisi olduğundan ve müstesna ahlakına saygı duyulduğundan bu makama getirilmiş bir insanın yozlaşması ve batağa saplanması akıl alacak bir şey değil. Yine de insanoğlunun doğasına akıl sır ermeyeceğinden, olur da böyle bir durum yaşanırsa, rahiplerin sayısı az olduğundan ve kendilerine duyulan saygı dışında herhangi bir yaptırım güçleri bulunmadığından, sonuçta topluma verecekleri zarar öyle korkunç boyutlara ulaşmaz. Gerçekten de nadir rastlanan özelliklere sahip çok az sayıda rahipleri var ve çok fazla kişiye bu onuru bahşedip şu anda büyük saygı besledikleri bu makamın ayrıcalığını da yitirmesini istemiyorlar.Ayrıca onlara göre, böyle saygın bir makamı hak edecek sayıda insan bulmak zaten çok zor, çünkü sıradan ahlaka sahip olmak böyle bir makamı taşımaya yetmez. Ütopya /Thomas More / Kabalcı yayınları/Humanitas -Yunan ve Latin Klasikleri serisi 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ irinçköl Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2013 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2013 Ütopyalıların her ayın ve her yılın ilk günü ve son günü kutladıkları dini bayramları var. Ayın yörüngesine göre , bir yılı aylara bölüyorlar, yılın uzunluğunu ise güneşin seyrine göre ayarlıyorlar . Kendi dillerinde ilk günlere Cynemernus , son gülere de Trapermernus diyorlar. Bu iki sözcüğü kendi dilimize "ilk yortu" ve "son yortu" şeklinde çevirebiliriz.Tapınakları bir harika, muhteşem işçiliklerinin yanında, ancak bir kaç tane olduklarından , aynı anda bir sürü insanı alacak kadar da devasa şekilde inşa edilmişler. Buna karşın hepsinin içi biraz loş,mimarlıkla ilgili bilgisizliklerinden kaynaklanıyor tabii bu durum, rahiplerin tavsiyesine uyarak böyle yaptıklarını söylüyorlar. Çünkü aşırı ışık düşünceleri dağıtır, az ve soluk ışıksa zihni toplar ve inanca daha fazla yoğunlaşmasını sağlar. Ütopyada her ne kadar halk arasında tek bir olmadığı ve bunların hepside birbirinden çok farklı, çeşit çeşit tapınma biçimlerine ship olduğu halde, tanrısal varlığa ibadet etme konusunda ortak bir düşünceyi paylaşıyorlar , yani adeta tek bir hedefe farklı farklı yollardan gidiyorlar.Bu yüzden tapındıklarında ortak inanca aykırı ne bir şey görülüyor ne de işitiliyor. Herhangi br mezhep kendisine özgü bir ayin yapacaksa bunu mahremiyet içinde kendilerine ait evlerinde yapıyor. Genel ayinler de özel ayinlerin itibarını sarsmayacak şekilde düzenleniyor. Bu nedenle tapınaklarında hiç bir tanrı imgesi yok, herkes kendi dinine göre seçtiği biçimde bir tanrı imgesi tasarlamakta özgür.Ama hiç biri kendi tanrısına Mithra dışında bir ad veremiyor.İnandıkları nasıl bir tanrı olursa olsun, herkes bu sözcükle bir tek yüce tanrısal varlığa işaret ediyor. Duaların sözleri de bu ilke göz önünde bulundurularak yazılmış, herkes kendi mezhebine halel halel getirmeden bu duaları okuyabiliyor. Son yortu günlerinin akşamında tapınaklarında toplanıyorlar, tuttukları oruçları bozmadan önce ,geride bıraktıkları ve bu son gününü bayram olarak kutladıkları yılın yada ayın bereketli geçmesinden dolayı tanrıya şükranlarını sunuyorlar. Ertesi gün ilk yortuda , sabah erkenden tapınaklar akın ediyorlar ve bu ilk gününü bayram olarak kutladıkları yeni başlayan yılın ya da ayı kendilerine uğur ve şans getirmesi için dualar ediyorlar. Son yortu günü tapınaklara gitmeden önce evin hanımları kocalarının ayaklarına, çocuklarda ana babalarının ayaklarına kapanıyor, işledikleri bir suçtan ya da görevlerini ihmal edip aksattıklarından ötürü günah işlediklerini itiraf ediyor ve hatalarının bağışlanmasını diliyorlar. Çünkü aile içinde küçücük te olsa bir burukluk yaşanmışsa, bu şekilde af dilendiğinde yok olacağına inanıyorlar, böylece herkes iç huzuruyla ve rahatlıkla ayinlere katılabiliyor. Yüreğinde kinle ayinlere katılmak onlara göre tam bir zındıklık. Benzer şekilde herhangi birine karşı nefret ya da öfke duyduğunun bilincinde olanlar bu vicdanı rahatsızlıktan kurtulup arınmadıkça ayinlere katılamıyorlar, çünkü beklenmedik ve şiddetli bir cezaya çarptırılabileceklerinden korkuyorlar Ütopya /Thomas More / Kabalcı yayınları/Humanitas -Yunan ve Latin Klasikleri serisi 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2013 .. Çocukların ve gençlerin eğitimi ve öğretimi rahiplerebırakılmıştır. Okul kendilerine bilimden çok erdem veahlâk vermeye çalışır. Utopia'da öğretmenin işi tümgörgüsü ve bilgisini, körpe yaştaki çocuğun kafasınaCumhuriyeti koruyacak olan gerçek, güvenilir ilkeleriyerleştirmeğe harcamaktır. Bu ilkelerle yetişen çocuk,ömrünce onlara bağlı kalır ve büyüyünce de devletinbekçisi, yararlı bir üyesi olur. Devletleri dağıtan kötüahlâktır. Kötü ahlâkı yaratan ise kötü ilkeler ve bağlıdüşüncelerdir.Rahipler, karılarını ülkenin en ileri gelenleri arasındanseçerler, kadınlar ise dul ya da yaşı ilerlemiş olmalarıkoşuluyla rahiplik mesleğine girebilirler. Utopia'da enşerefli görev rahipliktir. Rahiplere gösterilen saygı odenli büyüktür ki, içlerinden biri suç işlese dahi adaletkarşısına çıkmaz, Tanrı'ya ve kendi vicdanına bırakılır.Çünkü Utopia'lılara göre, Tanrı'ya adanmış olan kutsalbir varlığa hiçbir ölümlünün eli dokunamaz. Rahipler azolduğu ve çok titiz seçildikleri için bu töreyi uygulamakkolay olmaktadır. Erdemli ve iyilerin iyisi olduğu için bukadar yükselmiş olan bir insanın kötü ve ahlâksız oluşubinde birgörülen bir şeydir. Böyle bir şey ortaya çıksabile- ki insanın bozulma ve değişmeye uygun yaradılışıyüzünden olabilir- devletin güvenliği tehlikeye düşmez.Çünkü bu sınıftakilerin sayısı azdır; ve şanları şerefleriolmakla beraber, devlet işlerinde etkinlikleri de yoktur.Rahiplerin mikdarını sınırlandırmış olmakla Utopia'lılarbugün büyük saygı gören bu sınıfın değerini yitirmesiniönlemiş oluyor.Olağanüstü bir yetkinlik isteyen böylesine bir göreveyükselecek değerde insan bulmak zaten güç bir şeydir.Utopia'nın rahipleri, kendi yurttaşları üzerinde olduğukadar yabancı ulusların üzerinde de saygı kazanmıştır.Bunun nedeni şudur: Savaşlarda rahip, savaş alanınayakınca bir köşeye çekilir, orada kutsal giysileriyle dizçöker, ellerini göğe kaldırır, herşeyden önce barış için,sonra kendi ülkelerinin zaferi için dua ederler. Ama buzaferin hiçbir taraf için kanlı olmamasını isterler. Kendiyurttaşları savaşı kazanırsa, rahipler hemen askerleriarasına karışır, mağlub olanların kılıçtan geçirilmesiniönlerler. Rahipleri görüp yanlarına çağırabilen mutsuzdüşmanlar, canlarını kurtarmış olurlar; uzuneteklerineel değdirebilenler, hem canlarını ve hem de mallarınıkurtarırlar.Bu güzel davranış onlara öyle bir yücelik kazandırmışve bütün ulusların gözünde öylesine büyütmüştür ki,çok kez hem kendi yurttaşlarını düşmanların, hem dedüşmanları kendi yurttaşlarının vahşice eylemlerinekarşı korumuşlardır.Utopia'lılar bütün umutlarını yitirip ve savaşı bırakarakkaçtıkları zaman, düşman da peşlerine düşer ve onlarıöldürmeye ve yağmaya yeltenirse rahipler araya giripkan dökülmesini önlemiş ve akla uygun koşullarla sulhantlaşmasına varılmasını sağlamışlardır. Dokunulmazkutsal Utopia rahiplerine saygısızlık gösterecek kadarvahşi, zalim ve barbar bir ulus hiç görülmemiştir.Utopia'lılar her ayın ve yılın ilk ve son günlerini kutsalsayar ve kutlarlar; yılları Güneş'in, ayları Ay'ın seyrinegöre taksim etmişlerdi. İlk günlere "Cynemernes" veson günlere de "Trapemernes" demişlerdir ki bu da ilkbayram ve son bayram demektir.Tapınakları çok görkemli ve zengin yapılardır. Adetleriaz olduğu için büyük kalabalıkları alacak kadar geniştir.Tapınakların içi günün ortasında bile alaca-karanlıktır.Bunun olması, eksik mimari bilgiden kaynaklanmayıp,rahiplerin arzularından ötürüdür. Çünkü rahiplere göreışık fazlalığı düşünceleri dağıtır; opak/donuk ışıklarsa,düşünceleri toplar, dinsel duyguyu yoğunlaştırır.UTOPIAThomas MoreTürkiye İŞ BankasıKültür Yayınları .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2013 Utopia'lıların tek dini olmamakla beraber, bütün değişikmezhepler başka yollardan hep aynı amaca yönelmiştir,bu da tanrısal varlığa yücelmektir. Böylece tapınaklardaortak inançlara aykırı hiçbir şey görülmez ve duyulamaz.Her mezhebin özel törenleri evde ve aile içinde kutlanır.Genel törenler özel mezhepleri incitmeyecek bir şekildedüzenlenir. Bu sebeble, tapınaklarda hiçbir Tanrı resmiyoktur ve herkes tanrısını dilediği biçimde tasarlamaktaserbest bırakılır.Tanrı yalnız Mithra adıyla anılır; bu da genelin kabul ettiğiTanrı kavramıdır. Yapılan dualar hiç kimsenin mezhebineaykırı gelmez. Her ayın ve yılın son günleri akşamüstü açkarnına halk tapınaklarda toplanır ve o ayı ya da yılı rahatgeçirdikleri için Tanrı'ya şükrederler. Ertesi gün ayın ya dayılın ilkgününü kutlulamak üzere erkenden tapınağa gidilirTanrı'dan uğurlu bir ay ya da yıl dilenir. Bayramların hitamgünleri tapınağa gitmeden daha önce, kadınlar kocalarının,çocuklar anababalarının ayaklarına kapanır, işledikleri birsuç yada yerine getiremedikleri bir ödevi açığa vurarak af dilerler. Aile içinde gerçekleştirilen içinidökmelerden, saklıkalmış huzursuzluk bulutları dağılmış olur, böylece herkestapınağa temiz bir yürekle ve iyi niyetleriyle gider. Çünkü,Utopia'lılar tapınaklarına içleri rahat gitmek isterler. Onuniçin, içlerinde herhangi bir kimseye karşı bir hınç, kin ya dakırgınlık varsa, barışmadan, yüreklerini yıkamadan törenekatılmak istemezler. Böyle bir günahı Tanrı'nın çok ağırcacezalandırmasından korkarlar.Tapınakta erkekler sağda, kadınlar solda otururlar. Aileninbaşında kadın veya erkek, topluluğun en büyüğü bulunur.Öyle bir düzenle otururlar ki, ailenin büyükleri, evde eğitipyönettikleri kimselerin, tapınaktaki davranışlarına da gözkulak olabilirler. En genç olanlar en yaşlılar arasına dağılır,böylelikle bir araya gelen çocukların yaramazlık yapmalarıönlenir. İlk gençlik çağdaki gençlerin içinde, derin bir Tanrıkorkusu olması gerekir, çünkü o yaşta erdemi geliştirecektek güç korkudur.Utopia'lılar törenlerde hayvanları kurban etmezler. Çünküonlara göre varlıklara yaşam sürsün diye can veren Tanrı,onların kanının akıtılmasmdan hoşlanmaz.Utopia'lılar tapınaklarındaki buhurdanlıklarda, çeşitli güzelkokular, tütsüler, otlar ve kandiller yakarlar. Her Utopia'lıbilir ki, Tanrı'nın böyle şeylere, hatta insanların dualarınabile ihtiyacı yoktur. Ama zararsız, iç rahatlığı veren böyletapınmaları severler. Bu törenlerin ışıkları, güzel kokularıinsanı içtence yüceltir, Tanrı'ya çok daha coşkuyla bağlar. Tapınakta herkes beyaz giysiler giyer. Rahipler ise, pahalıolmamakla beraber, güzel işlemeler ile süslenmiş, değişikrenklerde elbiseler giyer. Elbiselerde sırmalar, elmaslar,zümrütler yoktur ama, kumaş o kadar güzel dokunmuş vekuş tüyleriyle o kadar güzel ve ustaca bezenmiştir ki, enpahalı kumaşlar bunun yanında hiç kalır. Tüy ve Kanatlar rahibin giysisine yerleştiriliş biçimleriyle, bir takım gizlerinsembolleri olurlar. Törenleri kutlayanlar bu gizleri sürdürürve yorumlarlar.Bunların karşısında Utopia'lılar Tanrı'nın kendilerine ettiğiiyilikleri hatırlar ve karşılık Tanrı'ya sevgi, saygı borçlarınıyerine getirmeye özenle dikkat ederler. Rahip kuşandığısüsleriyle tören yerinde gözükünce, herkes öyle bir saygıve öyle derin bir sessizlikle yere kapanır ki, Tanrı tapınağagelmiş gibi, bir ürperti kaplar herkesin içini. Biraz geçincerahibin işaretiyle doğrulunur. O zaman ilahiler okunmayabaşlar, arada bir de, çalgı sesleri duyulur.Utopia çalgılarının birçoğu bizimkilerden farklıdır. Bazılarıbizimkilerden daha ahenkli, bazılarıysa hiç de öyle değildir.Ama gerek çalgı, gerekse ses bakımından Utopia müziğininsu götürmez üstünlüğünü oluşturan faktör, müziğin bütündoğal coşkuları büyük bir olgunlukla dile getirmesidir. Sesanlatılan şeye öylesine uyar, dualar, yakarışlar, sevinçler,acınma, yas, öfke gibi duygular öylesine yaşatılır, ezgininbiçimi, içten duyguların gerçekliğiyle öylesine kaynaşır ki,dinleyenlerin ruhu derinden sarsılır, ürperir, alevlenir.UTOPIAThomas MoreTürkiye İŞ BankasıKültür Yayınları .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2013 .. Törenin sonunda halk ile rahip yasalaşmış bir dizi dualarıhep birlikte okurlar. Bunlar hem tüm halkın hem de tek tekherkesin benimseyeceği sözlerdir. Bu dualarda, her insanTanrı'nın kendi yaratıcı-yöneticisi, tüm iyiliklerin kaynağıolduğunu kabul eder ve bunlardan ötürü de ona şükreder.Tanrı'ya asıl şükrettikleri şey ise, kendilerini mutlu devletve en gerçek saydıkları dinlerinin içinde dünyaya getirmişolmasıdır. Böyle olmakla beraber, Utopia'lılar, eğer kendiinançları yersiz ise, Tanrı'ya daha hoş gelen başka bir dinvarsa, Tanrı’nın bunu kendilerine sezdirmesi için yalvarırve onun dileğine uymaya hazır olduklarını bildirirler. AmaUtopia'nın devleti ve dininden daha iyisi yoksa, o zamanda Tanrı'dan onları sürdürmesini ve tüm insanları devletinve dinlerinin yoluna getirmesini isterler. Dinlerin bu kadardeğişik olmasında, Tanrı’nın gizli bir gayesi varsa, ona dakarışmazlar. Kısaca, rahat bir ölümün ardından, Tanrı’nınkendilerini hoşça karşılaması için dua ederler. Ömürlerininuzaması yada kısalması hakkında Tanrı'ya baş vurmaktançekinirler. Bununla birlikte, mes'ut bir yaşam ile Tanrı'danuzun zaman ayrı kalmaktan ise, çok çetin bir ölümle seveseve, Tanrı'ya bir an evvel kavuşmayı önemli saydıklarınısöylemekten kaçınmazlar. Duaları tamamlanınca yenidenyere kapanır ve sonra yemeğe giderler. Günün geri kalansaatleri oyunlar ve askerlik talimleriyle geçer."Raphael sözlerine devam etti:"Size bu devletin düzenini elimden geldiği kadar dürüstçe anlatmaya çalıştım.Bu devlet, bence yalnız devletlerin en iyisi değil, üstelikgenel yarar ya da devlet ismini almaya en layık olanıdır.Çünkü başka yerlerde halkın yararlarından söz edenler,aslında kişisel çıkarlarından başka bir şeyi düşünmezler.Burada hiç kimsenin özel malı olmadığı için, hepsi ortakyarar için canla başla çalışır. Kişisel yararla halkın yararıgerçekten birbiriyle kaynaşmıştır. Diğer ülkelerde,devletne kadar varlıklı olsa da, kendi ambarını dolduramayaninsan açlıktan ölmeyeceğine güvenemez. Bu sebebtenister istemez, memleket ve yurttaşlarından daha fazlakendini düşünür.Utopia'da her şey herkesin olduğu için, ortak ambarlardolu oldukça, hiç kimse hiç bir şeyden yoksun kalmaz.Devletin gelirleri hiç bir zaman adaletsizce dağıtılmaz.Utopia'da ne yoksula ne dilenciye rastlanır. Kimseninhiç bir şeyi olmadığı halde, herkes zengindir. Dünyadakaygısızca ve rahat yürekle, sevinç içinde yaşamaktandaha büyük zenginlik olabilir mi? Hiç geçim sıkıntısınadüşmeden, karısının ağlayıp sızlanmalarını ve yiyecekiçecek istemelerini duymadan, oğlunun yoksul kalmasıkızının çeyizini yapamamasından korkmaksızın yaşamsürdürmekten daha mutlu ne olabilir?Utopia'lının, kendi karısının, çocuklarının, torunlarının,torunlarının torunlarının ve gelecek tüm soyunun rahatyaşayacağından hiçbir kuşkusu yoktur. Ayrıca, Utopiadevleti, tüm bu imkânlarını, hem dün çalışıp ta bugünçalışmaz olanlara, hem de bugün, bütün gücü yettikçeçalışanlar için kullanır.Böylesi haklı, böylesine eşit bir düzeni başka uluslarındevletiyle oranlamaya kimlerin dili varır ki? Ben kendihesabıma, başka uluslarda eşitlik ve doğruluğun ufakbir izini bile görüyorsam kör olayım.Bir soylu kişi, bir para babası, bir tefeci, kısaca hiçbirşey üretmeyen, devlete yararsız süs-püsler yaparaksatan işsizgüçsüzler, refah içerisinde güle oynaya biryaşam sürdürürken beri yanda bir işçinin, arabacının,demircinin, marangozun ve çiftçinin, bir lokma ekmekiçin, durup dinlenmeden çalışıp-didinmesi, alınteri ile,yük hayvanlarının bile zorla dayanacağı bir yoksullukiçerisinde yaşaması, hangi hakka ve hangi doğruluğasığar?En zor işleri sessizce yerine getiren bu insanlar o kadaryararlı kişilerdir ki, hiç bir toplum onlar olmadan bir yılbile ayakta duramaz. Böyle iken, bir hayvanın yaşamkoşulları dahi onlarınkinden kat kat daha iyidir. Çünkü,hayvan onlardan hem daha az çalışır hem yiyeceği hiçde onlarınkinden daha kötü değildir. Hatta zevklerinegöre daha uygundur. Üstelik bir hayvan geleceğindenhiç de kaygılı değildir.UTOPIAThomas MoreTürkiye İŞ BankasıKültür Yayınları .. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2013 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2013 İşçiye gelince, nedir işçinin kaderi? Bugün için verimsiz,kısır bir işin altında ezilmektir ve yarın için beklediği deyoksulluk, dilencilik içinde geçecek bir ihtiyarlıktır. Aldığıgündelik, günlük ihtiyaçlarını karşılamaya asla yetmez.Nasıl kazancından bir parçasını bir yana ayırsın da, yaşlıgünlerindeki geçimini sağlayabilsin?Soylu adı verilmiş kimselere, altınlar ve elmaslar içindeyaşayanlara, aylaklar ya da süsten geçinenlere, bu hoşkeyifleri körükleyerek beslemekten başka işleri olmayanbu insanlara, bol keseden varlık dağıtan böylesi toplumhaksız ve nankör bir toplum değil de nedir?O toplum ki, kendini asıl yaşatan çiftçinin ve kömürcünün,arabacının, marangozun, işçinin dertleriyle kaygılanmaz,hiçbirine acımaz. O toplum ki, insafsız bencilliğinin içinde,daha fazla iş, fazla çıkar sağlamak için, emekçi insanlarıngençlik gücünü kıyasıya harcarlar; zavallılar yaşlandılarhastalandılar mı, ellerinde avuçlarında bir şey kalmadı mı,iş başında sabahladıkları günler, gördükleri önemli buncaiş unutulur, tüm bunlara karşı toplumdan gördükleri ödülaçlıktan ölmektir.Dahası var. Zenginler her gün yoksulların gündeliklerinikıstıkça kısarlar. Bunun için yalnız hilelere başvurmakla,kalmaz, yasalar çıkarırlar. Devletin en yararlı insanlarınaböyle davranmak çok açık bir adaletsizliktir diyeceksinizama, zenginler bu canavarlığı yasalar yolu ile bir adaletkılığına bürümüşlerdir.İşte bu nedenle, bugünün gösterişli devletlerini gözdengeçirince, bunlar içinde benim gördüğüm tek olgu şuduraldanmıyorsam: Zenginler Cumhuriyet, halk egemenliğigibi parlak sözler altında yoksulların kuyusunu kazıyorlar.Türlü düzenler ve akla gelmedik yollarla bir taşla iki kuşvurmaya çalışıyorlar: İlk sağlamak istedikleri ise, kimi azkimi çok haksızlıkla elde edilmiş serveti dünya durdukçadokunulmaz bir mülk haline getirmek, ikincisi yoksullarınaçlığından, bedenlerinden yararlanmak üzere onları yokpahasına çalıştırmaktır.İşte, zenginlerin devlet adına, dolayısıyla yoksullar adınabaşvurdukları bu dolaplar, çıkar yasalarını oluşturmuştur.Bununla beraber, doymak bilmeyen bir hırsla toplumununmutluluğunu, huzurunu sağlamaya kafi gelecek nimetleriaralarında paylaşan böylesi kötü ve vicdansız insanlardanoluşmuş grup, Utopia'lıların mutluluğuna kavuşmaktan çokuzaktadırlar.Utopia'da cimrilik asla barınmaz. Çünkü Utopia'da paranınyeri yoktur. Para ortadan kalkınca, bir çok acıların kaynağıkurumuş, nice cinayetlerin kökleri sökülmüş olmuyor mu?Kim bilmez ki, yalanın- dolanın, haksızlıkların, soygunların,kavgaların, kargaşalık ve ayaklanmaların, cinayetlerin veihanetlerin, zehirlenmeler ve bu denli cezalar ile ödenensuçların para ile birlikte ortadan kalkacağını?Para ile birlikte korkular, kaygılar, kuşkular, uykusuzluklarda insanların yakasını bırakacaktır. Parasızlıktan doğuyorsanılan yoksulluğun ta kendisi bile, para yok olunca, yokolacak.Bunun apaçık kanıtı da şudur: Diyelim ki, bir kıtlık yılı oldu,binlerce insan korkunç açlıktan kırıldı. Elimle koymuş gibibilirim ki, o kıtlık yılının sonunda şu zenginlerin ambarlarıaranacak olsa, çuvallar dolusu zahire bulunur. Bu zahirevaktinde açlıktan bir deri bir kemik kalmışlara dağıtılsaydıbu zavallılar Tanrı'nın insafsızlığına ve toprağın cimriliğinekurban gitmezlerdi. Görüyorsunuz para olmazsa herkesingeçimi kolayca sağlanabilir. Bizlere mutluluğun kapısınıaçmak üzere sunulmuş bulunan ve Tanrı adına kutsal birşeymiş gibi öne sürülen bu altın anahtar, esasında bütünkapıları kapatmaktadır.Zenginler bu gerçekleri bilmezler mi?Bence çok iyi bilirler.Bilirler ki, bir sürü yararsız ıvır zıvır biriktirmektense, iyiyaşamak için gerekli şeylerden yoksun kalmamak dahaiyidir; çuvallarla altına boğulmaktansa, kaygulardan vedertlerden uzak kalmak çok daha özlenir bir şeydir.Bana kalırsa insanoğlunun hem kendi çıkarı, hem İsayoluna girmek için çoktan Utopia devleti yasalarınauyması gerekirdi. Çünkü, Tanrı’nın bilgeliği, insanlarıniyiliğinin nerde olduğunu bilmez olamazdı ve herhaldetanrısal iyiliği ile onlara iyiliğin ve doğrunun ne yandaolduğunu haber vermişti. Ne var ki, insanın kendini budenli beğenmişliği, bütün ahlaksızlıkların kaynağı olano hayvanî tutkusu, dünya halklarının doğru olan yolagirmesine engel olmuştur.Kendini beğenmiş o adam, mutluluğunu kendi rahatlığıüstüne değil, başkalarının acıları üstüne kurar; ezeceği,köle gibi kullanacağı insanlar olmazsa ve mutluluğunubaşkalarının yoksulluğu üzerine kuramazsa, mülkünü-malını ortaya serip yoksulların bellerini bükmeyeceğini,umutlarını kırmayacağını bilmezse, o Tanrı olmayı bileistemez. Kendini beğenmek öyle bir cehennem yılanıdırki, insanın yüreğine sinsice süzülüp girer, onu zehirleyipgözünü kör ederek, daha güzel bir hayata giden yoldansaptırır onu. Bu sürüngen, insanların öylesine içine işlerki, onu koparıp atmak kolay olmaz.Bu size anlattığım devlete, bütün dünya memleketlerininkavuşmasını candan dilerim. Ne mutlu Utopia halkına ki,böyle bir devleti bulmuşlar. Yarattıkları kurumlar onlaraparlak bir uygarlık sağlamakla kalmamış, eğer aklım benialdatmıyorsa, onlara sonsuz bir varlık da sağlamıştır.Çünkü Utopia'da her türlü gözü doymazlık ve ayırımcılıktohumları onlara bağlı bütün kötülüklerle birlikte sökülüpatılmıştır. Böyle olunca devlet te, bunca güçlü ve mutluülkeleri yıkan iç kavgalardan uzak kalmıştır.Yurttaşlar kendi içlerinde bu kadar sağlam dayanışmaylabirbirine bağlı olunca, böylesine bir birlik kurunca, devletdışarıdan gelecek tüm tehlikelere rahatça karşı koyabilir.Böyle bir devleti yabancı kralların ele geçirmek istemesiboşunadır. Utopia'ya karşı bunu deneyenler çok oldu veher seferinde yenilgeye uğradılar."Raphael hikâyesini bitirince, Utopia'lıların savaş sistemleri,dinleri, törenleri, yasaları, töreleri ve kurumları üstüne birhayli düşündüm. Bunların çoğu olmayacak şeylermiş gibigöründü bana. Asıl şaşırtan ise, bu garip devletin, parasızpulsuz ortak yaşama düzeni oldu. Böylesi bir ortaklık paraile birlikte, devletin şanı şerefi sayılan soyluluk ve yücelikgibi parlak, görkemli bütün üstünlükleri kökünden atıyordu.Bununla beraber, konuşmaktan yorgun düşen Raphael'letartışmaya girmedim. Söylediklerine aykırı olan fikirlerimihoş karşılayacağından emin değildim. Onunla tartışmayagiren başkalarına nasıl çattığını hatırladım. Ona kalırsa bukimseler başkalarının görüşlerinde sakatlık görmezler ise,aptal sayılmaktan korkan kişilerdi. Bu nedenlerle ben deUtopia'lıların devletini ve Raphael'in bütün bu anlattıklarınıövdüm, sonra elinden tutup onu sofraya götürdüm:"bir başka zaman bu konu üzerinde daha uzun konuşuruz."dedim.İnşallah günün birinde bulurum bu fırsatı.Gerçi dünya işlerini iyi bilen bu bilge kişinin söylediklerinitamamen kabul edemem ama şunu da saklamayacağım ki,Utopia devletinin birçok özelliklerini şehirlerimizde görmeyiisterdim. Bir umuttan çok bir dilektir bu.İşte Utopia adasının yasaları ve kurumları üstüne RaphaelHythloday'in öğle sonrası konuşması böyle sona erdi.UTOPIAThomas MoreTürkiye İŞ BankasıKültür Yayınları Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.