Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Taksim Halkından Eylemcilere Tepki


omar123

Önerilen İletiler

Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Birliği, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi.

Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) Gezi Parkı eylemlerinin esnaflara yansımasına ilişkin Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı okuyan TESKOMB Genel Başkanı Kadir Akgül, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine en güçlü katkıyı sağlayanlardan olduklarını ifade ederek, şunları söyledi:

 

"Huzur ve barışın yolu, ekonomik büyümeden geçer der, sürekli çalışır ve üretir, kar-zarar demeden istihdama yönelik önem verir, iş ve aş sağladığımız her fert için gururlanırız. Ama ne yazık ki, son olayların esas mağdurları bizleriz. Kent meydanlarının sahipleri kentliler, kasabalılar, köylüler, bütün bir ülke dahası tüm dünyadır. Taksim, Kızılay, Konak gibi meydanlarımız Türkiye’nin ana değerleridir. Bu meydanlara hayat verenler de esnaflardır" dedi.

TAŞKINLIKLAR SABRIMIZI TÜKETMEKTEDİR

Kadir Akgül, demokratik yasa ve kurallar çerçevesinde her ferdin kendini ifade etme hakkına ve özgürlüğüne sonuna kadar saygılı olduklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Gezi Parkı Gösterileri olarak adlandırılan eylemler sırasında uğradığımız bütün haksızlıklara, fiziki saldırılara, kapı ve pencerelerimizin kırılmasına rağmen sükunetimizi koruduk. Yaralanan, hayatını kaybeden her bir can, yüreğimizi binlerce kez dağladı. Türkiye’nin pek çok kent meydanının çevresinde ticaret sekteye uğradı. Gösteriler nedeniyle en ağır kayıpları esnaf ve sanatkarlar veriyor. Özellikle yaz dönemi gelir beklentilerimizin hepsi boşa çıktı. Yerli ve yabancı turistler semtimize uğramaz oldu. Ürünlerimiz tezgahta çürüyor, mallarımız stoklarda bekliyor. Müşterilerimiz kaçıyor. Sonuç olarak, her gün bambaşka bir gerekçeyle düzenlenen, artık amacını ve hedefini anlamadığımız işyerlerimizin bahçesinde, hatta içinde yapılan gösteriler, taşkınlıklar sabrımızı tüketmektedir. TESKOMB üyesi 1 milyon 500 bin esnaf ve sanatkar olarak ’esnaflar mağdur olmasın, sokaklarımız, caddelerimiz eski huzuruna kavuşsun, esnafın yüzü gülsün, esenliğimiz yerine gelsin. İlgililer sesimizi duysun’ istiyoruz."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beyder: “Gerçek esnafın silahla, palayla, bıçakla, sopayla işi olamaz!”

16 Temmuz 2013

 

Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (Beyder) üyesi Beyoğlu esnafı, Gezi Direnişi sürecinde direnişçileri hedef alan saldırıların “esnaf tepkisi” olarak yansıtılmasına tepki gösterdi. Beyder, esnafın bir mağduriyet yaşadığını ancak mağduriyetin asıl olarak AKP belediyelerinin esnafı yok sayan tutumundan kaynaklandığını belirtti

Son yıllarda esnafı zor durumda bırakan düzenlemelere karşı yürüttüğü mücadelelerle adını duyuran Beyder bugün (16 Temmuz) Galatasaray’da bir basın açıklaması yaparak, hem esnaf ile Gezi eylemcileri karşı karşıya gelmiş görüntüsü yaratma girişimlerine yanıt verdi hem de esnafın gerçek mağduriyetinin neden kaynaklandığını açıkladı.

Beyder Başkanı Tarkan Konar, “Tüm toplumsal olaylarda olduğu gibi esnaf içinde de eylemleri fiziken veya fikren destekleyenler olduğu gibi karşı olanlar da vardır. Gerçek esnafın silahla, palayla, bıçakla, sopayla işi olamaz! Sorunlarını diyalogla çözer” diyerek saldırılara ve saldırganların esnaf kimliğinin arkasına saklanmasına tepki gösterdi.

Beyoğlu Belediyesi esnafı yok sayıyor

Konar şöyle konuştu: “Taksim Dayanışması’ndan belediyelere kadar 29 kurum ve makama başvurduk. Yalnızca Beyoğlu Belediyesi’ne gönderilen evrak muhatap bulunamadı diye geri döndü. Böyle bir zamanda esnafın zararlarından söz eden Beyoğlu Belediyesi esnaf derneğinin evrakını almamaktadır.”

“Esnaf adına konuşanları burada gören yok”

Beyder açıklamasında, önceki gün AKP bağlantılı Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) (Baslik yazisi-ben ekledim) adlı gruba ilişkin değerlendirmelerde de bulunuldu:

“Ayrıca dün buradan esnaf adına söz söyleyenleri Beyoğlu’nda tanıyan bir esnafa bile rastlamadığımızı belirtmek isteriz.”

“Şimdi tüm bu esnaf adına konuşma hakkını kendinde görenlere soruyoruz;

ÖTV artışlarında, sigara yasası yapılırken, eğlence vergilerinde, mekan mühürlemelerine, TAPDK mevzuatlarına, sponsorluk yasaklarında, inşaat nedeniyle Taksim’e ulaşım imkansızlaştırıldığında, alkol yasası yapılırken sokaklarda, mahkemelerde ve Meclis’te olmasını bilen Beyder ve Beyoğlu esnafı olarak bugün bu odalara, birliklere, gruplara soruyoruz, yıllardır neredeydiniz? Ne oldu esnaf dostu oldunuz?

Ve en önemlisi 19 Temmuz’da ikinci yılı dolacak olan masa sandalye yasağı… Türkiye Cumhuriyetinde tek bir ilçede uygulanan bu yasağa karşı neredeydiniz ve ne dediniz?

Kurunun yanında yaşı yakmış olan sayın Topbaş bizle tek bir görüşmeyi dahi kabul etmemiştir. Bu mu sivil toplumla istişare?”

Evet, esnaf mağdur!

“Esnafın mağduriyetine meraklı olanlara tek tek soruyoruz,

Tarlabaşı projesi içinde esnaf çıkarı mı vardır?

Beyoğlu’nun yok edilen kozmopolit yapısı esnafa mı yaramaktadır?

Yarın Galataport yapılınca Tophane’de esnaf kalacak mıdır?

Demirören AVM’nin yuttuğu esnaftan bilginiz var mıdır?

Yıkılan emek sineması ile Serkildoryan’a yapılmak istenen AVM esnaf lehine midir?

Topçu Kışlası içinde AVM olsaydı esnaf mı yaralanacaktı?

Taksim inşaatı başladığında Gezi Parkı altından zorla çıkartılan onlarca esnafın bugün doğmuş yasal haklarına dair tek kelime ettiniz mi?”

Esnaf pazar günü eylemde

Beyder Başkanı Konar, ayrıca masa sandalye yasağının ikinci yıldönümü dolayısıyla eylem yapacaklarını açıkladı: “Esnaf taraf değil Türkiye ile bir bütündür. “Esnafa destek ol Türkiye” kampanyamızı bugün başlatacağımızı duyuruyoruz. Beyoğlu esnafı haklarını ve sokakta masa sandalyesini geri alana kadar mücadele edecektir. Yasağın ikinci yılında Pazar günü saat 5’te yapacağımız etkinliğe tüm halkımızı şimdiden bekliyoruz.”

Sendika.Org

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beyoglu esnafi, 2 nolu mesajdaki aciklamayi yaptiktan ssonra; diktator tarafindan isyerleri cesitli bahanelerle 3 gun muhurlenerek cezalandirildi. Su an itibari ile gezi parkindaki direnen halk olen A.Korkmaz'i andiktan sonra, yuruyerek esnafin yanina geldi ve su an esnaf halk bulusmasi gerceklesiyor.

 

Elindeki her turlu olanagi sadece kendi cikari adina kendi korkusunu korkutarak yenmek isteyenlerin algilayamadigi bir sey vardir.

 

O da bilincin ekonomik yaptirim ile kararliligini ve azmini degistiremeyecegi aksine bileyecegidir.

 

Cunku onlarin tek bildigi eldeki her turlu yetkiyi kullanmak ve bu sayede korku salmak, sindirmek, yildirmak v.s. dir.

 

Zaten bilinci olmayan bir beyinden de baska bir sey beklenemez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Beyder Başkanı Tarkan Konar, “Tüm toplumsal olaylarda olduğu gibi esnaf içinde de eylemleri fiziken veya fikren destekleyenler olduğu gibi karşı olanlar da vardır. Gerçek esnafın silahla, palayla, bıçakla, sopayla işi olamaz! Sorunlarını diyalogla çözer” diyerek saldırılara ve saldırganların esnaf kimliğinin arkasına saklanmasına tepki gösterdi.

 

Eylemlere karşı olan esnaf iktidarla birebir ilişkisi ve kişisel çıkarı olanlardır. Bunların hangileri olduğu biliniyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gezi Parkı eylemcilerini kınayıp, 'Esnafın sabrı taştı’ diyen, esnafın ise ‘Bu kişiyi tanımıyoruz’ diye tepki gösterdiği isim, AKP’li eski milletvekili çıktı.

 

Gezi Parkı eylemcilerini kınayıp, ‘’Esnafın sabrı taştı’’ diyen, Beyoğlu esnafının ise ‘’Bu kişiyi tanımıyoruz’’ diye tepki gösterdiği isim, AKP’nin Yozgat eski milletvekili Kadir Akgül çıktı.

Kadir Akgül’ün açıklamasının ardından  Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği Başkanı (BEYDER) Başkanı Tarkan Konar, ‘’Buradan esnaf adına söz söyleyenleri Beyoğlu’nda tanıyan bir esnafa bile rastlamadım. Odalara, birliklere, gruplara soruyoruz. Yıllardır neredeydiniz? Ne oldu da esnaf dostu oldunuz?” demişti.

teskomb-orta.jpg

Gazeteport’un haberine göre; Türkiye Esnafı ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) Başkanı Kadir Akgül, önceki gün İstanbul’da yaptığı toplantıda, Gezi Parkı olaylarının kendilerini mağdur ettiğini açıklamıştı. Ancak Beyoğlu esnafının tanımadığı bu kişilerin Galatasaray’a lüks araçlarla gelmesi, TOMA ile güvenlik önlemi alan polisin de Mini Cooper araçlarla etrafı çevirmesi dikkat çekmişti.

ayran-orta.jpg

AYRAN YAYIĞI HEDİYE ETTİ
Kadir Akgül, Başbakan Erdoğan’a ayranı ‘’Milli içki’’ ilan etmesinin ardından üzerinde “Dünya lideri Erdoğan, milli içeceğimiz ayran” yazan bir ayran yayığı hediye etmişti. Akgül, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) Başkanıyken, AKP Yozgat milletvekili seçilmiş bir dönem sonra ise aday gösterilmeyip, tekrar TESKOMB Başkanlığına dönmüştü.

 
 
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben Taksimde yaşayan bir vatandaş olarak buradaki esnafın neyi savunduğunuda az çok biliyorum..Nitekim halk direnişçileri denilen kuzu postuna girmiş kurtlar buradaki halkı tehdit etmekte,maddi zarara uğratmaktadır..Bu kişilerin buradan olmadığıda açık nerden geldiklerini kimsede bilmiyor..

 

Huzurun bozulmaması ve halkın güvenliği için polisimize desteğimizi veriyoruz..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben Taksimde yaşayan bir vatandaş olarak buradaki esnafın neyi savunduğunuda az çok biliyorum..Nitekim halk direnişçileri denilen kuzu postuna girmiş kurtlar buradaki halkı tehdit etmekte,maddi zarara uğratmaktadır..Bu kişilerin buradan olmadığıda açık nerden geldiklerini kimsede bilmiyor..

 

Huzurun bozulmaması ve halkın güvenliği için polisimize desteğimizi veriyoruz..

 

Sizin bu konuda doğru söylediğinizi düşünmüyorum. Zira gezi olaylarının başından beri ,en yoğun dönemlerde taksim ve beşiktaşta direnişteydim. Sizin iddia ettiğiniz şeylerin hiç birine tanık olmadım. Söylediğiniz şeylerin hiç biri olmadı. Evet araya giren provakatörler oldu .Ama bunları direnişçiler bir biçimde ekarte etti.Sivil polislerin yaptığı provokasyonları da artık resmi giyimlilere şikayet edecek halimiz yoktu  takdir edersiniz ki. Artık onlara da resmi giyimli arkadaşları müdahale edecek :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sizin bu konuda doğru söylediğinizi düşünmüyorum. Zira gezi olaylarının başından beri ,en yoğun dönemlerde taksim ve beşiktaşta direnişteydim. Sizin iddia ettiğiniz şeylerin hiç birine tanık olmadım. Söylediğiniz şeylerin hiç biri olmadı. Evet araya giren provakatörler oldu .Ama bunları direnişçiler bir biçimde ekarte etti.Sivil polislerin yaptığı provokasyonları da artık resmi giyimlilere şikayet edecek halimiz yoktu  takdir edersiniz ki. Artık onlara da resmi giyimli arkadaşları müdahale edecek smile.png

 

 

Muhakkak sivil polisler provokatörcü olur..Yoksa molotof atan sütten çıkmış ak kaşık herkes biliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Muhakkak sivil polisler provokatörcü olur..Yoksa molotof atan sütten çıkmış ak kaşık herkes biliyor.

 Molotof atanlar sizi bu kadar inandırmış demek. Onbinlerce kalabalığı  3-4 dakika içinde dağıtan polis 3 -4 tane molotofçuyu dağıtamadı. Nedense 15 gün boyunca hiç molotof olmayan direnişte birden bire molotof kullanmak akıllarına geldi. Direnişçileri sıktıkları sularla nerdeyse metrelerce havada uçuran tomalar herhalde molotofçular söz konusu olunca prostat oldular smile.png Size tek bir şey söyleyeceğim. Resimleri internette bulun ve inceleyin. Anlamak isteyen için oldukça açık hepsi.

 

Göstericilerin kullandıkları . maskeler ya bezden  ya da gaz maskesi takıyorlarsa hava alma delikleri önde. Polislerin kullandıkları maskeler ise  profesyonel ve hava alma delikleri yanda tıpkı molotofçuların kullandıkları gibi. smile.png

 

Tekrarlıyorum olaylara yakinen tanık biri olarak Taksimdeki olaylar hakkındaki iddialarınız tamamen gerçek dışı ,doğru söylemiyorsunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlar hak ve ögürlüklerini başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal ederek aramaya çalışıyor ve bunu demokrasinin gereği kabul ediyorsa ülkemiz cidden içler acısı bir durumda demektir.

 

Sokakları talan eden, esnafın iş-güç kaybı yaşamasına sebep olan bu kalabalık kendi haklarını savunurken başkalarına haksızlık yapıyor, bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır anlamak cidden zor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlar hak ve ögürlüklerini başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal ederek aramaya çalışıyor ve bunu demokrasinin gereği kabul ediyorsa ülkemiz cidden içler acısı bir durumda demektir.

 

Sokakları talan eden, esnafın iş-güç kaybı yaşamasına sebep olan bu kalabalık kendi haklarını savunurken başkalarına haksızlık yapıyor, bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır anlamak cidden zor.

Tekrarlıyorum olaylara yakinen tanık biri olarak Taksimdeki olaylar hakkındaki iddialarınız tamamen gerçek dışı ,doğru söylemiyorsunuz.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Simdi birtakim güc yandaslari,bu eylemleri basbakanlarinin ifade ettigi sekilde tekrarlayarak sözümona demokrat oluyorlar.Eylemciler ise anti demokrat.

 

Surasu bir gercek ki Beyoglu esnafi bu eylemlerden ötürü magdur degildir,Beyoglu esnafi AKP'li belediyenin uygulamalarindan ötürü magdur olmustur.Simdi bu vebali ülkesinin bagimsizligi,birlik ve bütünlügü,bayragi ve onuru icin eylem yapanlara yikmaya calisiyorlar.Ergenekon ve Balyoz tertipleri gibi sahte evraklarla olusturulan iddianamelerde aynen böyleydi.Iktidarin veya Cumhuriyet karsiti savcilara ve yargiclara teslim edilen ÖZEL YETKILI MAHKEMELER bir zulüm makinesi gibi calismaktadir.Ülkedeki rejimi degistirme amaciyla yola cikan AKP iktidari ve ona yandaslik eden kesimlerin gözünde kim özgürlük istiyorsa ya teröristtir ya da da rgüt mensubu.Halbuki bugün Türkiye cemaatler tarafindan yönetilmektedir yani baska bir deyimle dinci örgütler tarafindan yönetilmektedir.

 

Taksimdeki eylemciler icin adi ifadeler kullanan CIA'nin Pensilvenya  subesi kendi nesebini ispat edememis birisidir.

 

Eli baltali eskiyaya gelince,bunlar yarin ki Türkiye Kürdistani'nin fedaileridir.Velinimetleri olan basbakan Erdogan'a hizmette kusur etmeyenlerdir ki zaten Fas'a kacirilmis olmasida bunun delilidir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@@politika iktidar yanlısı olup olmamakla alakası yok, yapılan eylemler artık amacını aşmaya başladı ve tüm bunlar birilerine zarar veriyor. Böyle sokaklarda kavga gürültü ile hak aramaya çalışmak boşa bir çabadır. Esnaf bundan zarar görmeyecek de kim görecek o çevreye artık turist gitmiyor, halk da gitmiyor peki bu insanlar nasıl iş yapacaklar? Eylemciler haklı ya da haksız mesele bu değil sonuçta hak aramak için eylem yapılabilir fakat aylarca-yıllarca eylem yapacak halleri yok herhalde fakat görünen o ki bu eylemleri bitirmeye niyetleri yok ve işin tadı kaçtı artık kim ne derse desin böyle devam etmesi ülke için ciddi zarar. İktidardan memnun olmayan hakkını seçim sandığında arayacak ya da taleplerini yazılı olarak ilgili makamlara iletecek. Eylemciler ne talep ediyor biri bana bunu net olarak açıklayabilir mi? Her kafadan bir ses çıkıyor ne istiyorlar anlayan varsa bana anlatsın bir zahmet.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada hiçbir hareket / eylem / davranış / iş yalnızca fayda getirmez aynı zamanda zarar da getirir.

 

Çünkü, her seçiş bir vaz geçiştir.

 

Önemli olan yapılan hareket / eylem / davranış / iş ile elde edilen faydanın zarardan fazla olmasıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanlar hak ve ögürlüklerini başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal ederek aramaya çalışıyor ve bunu demokrasinin gereği kabul ediyorsa ülkemiz cidden içler acısı bir durumda demektir.

 

Sokakları talan eden, esnafın iş-güç kaybı yaşamasına sebep olan bu kalabalık kendi haklarını savunurken başkalarına haksızlık yapıyor, bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır anlamak cidden zor.

Eger birisi benim hak ve ozgurlugumu ihlal ediyorsa ve bu da diktator destekli devlet ve hukumet ise; benim hak ve ozgurluk talebimi dile getirmek benim vatandaslik hakkimdir. Burada hak ve ozgurlugu ihlal edilen direniscilerin disinda kimlerdir ve nasil ihlal edilmistir?

Gordugum kadariyla siz de diktatorun oyununa gelmis ve onun one surdugu eli sallamalilari sivil polislerive provakatorleri, direnisciler ile karistirmissiniz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@politika  iktidar yanlısı olup olmamakla alakası yok, yapılan eylemler artık amacını aşmaya başladı ve tüm bunlar birilerine zarar veriyor. Böyle sokaklarda kavga gürültü ile hak aramaya çalışmak boşa bir çabadır. Esnaf bundan zarar görmeyecek de kim görecek o çevreye artık turist gitmiyor, halk da gitmiyor peki bu insanlar nasıl iş yapacaklar? Eylemciler haklı ya da haksız mesele bu değil sonuçta hak aramak için eylem yapılabilir fakat aylarca-yıllarca eylem yapacak halleri yok herhalde fakat görünen o ki bu eylemleri bitirmeye niyetleri yok ve işin tadı kaçtı artık kim ne derse desin böyle devam etmesi ülke için ciddi zarar. İktidardan memnun olmayan hakkını seçim sandığında arayacak ya da taleplerini yazılı olarak ilgili makamlara iletecek. Eylemciler ne talep ediyor biri bana bunu net olarak açıklayabilir mi? Her kafadan bir ses çıkıyor ne istiyorlar anlayan varsa bana anlatsın bir zahmet.

Sen neden bir sey talep etmiyorsun?

 

Huzurun, gelirin yasamin dort dortluk mu?

 

Yoksa bunlari kaybeyme korkusu mu?

 

Ya da diktator senin idolun mu?

 

Senin talep etmeme nedenin nedir?

 

Kac cocuk yapacagina karisandan;

Nasil cocuk yapacagina karisandan

Ickine karisandan

Degerlerine hakaret yagdirandan;

Dindar ve kindar nesil yetistirenden;

Halki ayiran bolenden; v.s.

 

Butun bunlardan rahatsiz degil misin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@evrensel-insan  rahatsız olduğum konular var fakat çözüm bu şekilde bulunmaz.

 

Ölen insanlar hiç vicdanınızı sızlatmıyor mu?

Sokak eylemlerinde gözaltına alınan insanlar ve araya karışan provokatörler sonucu gerilen ortam hiç mi endişelendirmiyor sizleri?

 

Aklı başında insanların çözüm arama şekli bu mudur? Hergün çevreye zarar vererek, çöp yığınları oluşturarak sokaklarda olay çıkartmak mıdır çözümünüz?

 

Gerçek çözüm arayana saygı duyarım, aklı başında ve istikrarlı çözümler konuşulup, tartışılabilir. Ortada bir haksızlık varsa herkes hakkını aramalıdır fakat yöntem yanlış.

 

Başbakan gelin konuşalım diyor. Yazılı ve sözlü ve taleplerinizi iletin üzerinde tartışalım diyor. Herkesin her istediğine evet diyecek bir hükümet hayal ediyorsanız bu bir hayalden öte gitmeyecektir.

 

Eylemler 3-5 gün sürse anlardık da bu kadar uzun süre el insaf artık bu çevrede iş yapan insanlar var, trafik problem olmaya başladı, sokakta çocuklar tedirgin oluyor bu nasıl bir bencilliktir ya da demokrasi anlayışıdır ki sadece bizim hak ve özgürlüklerimiz önemli gerisi boş mantığı ile haraket edilmektedir.

 

Çağdaş ülkelerede insanlar haklarını mantıklı yollardan arar, bu sokak kavgaları kimseye fayda getirmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Rebul siz başbakanın sözlerine inanıyor musunuz? Kendisiyle görüşmeye giden heyetleri bir dövmediği kaldı ,üzerlerine yürüdü. Bu haberleri de mi görmediniz, bu toplantılara katılanları da mı dinlemediniz? .Sizce ne yapılmalıydı?

 

Eylemcilerin ellerinde silah yok ama tomalar ,plastik mermiler ve biber gazıyla darp edilen onlar.10-15 polisin ve eli sopalı aksivillerin insanları nasıl darp edip dövdüğü videoları da mı izlemediniz? Siz nerenin başbakanından söz ediyorsunuz? % 50 yi evde zor tutuyoruz diye halkı birbirine kışkırtan başbakan kimin başbakanı? Daha 2-3 gün önce Kastamonu'da yaptığı konuşma da komşuları birbirine  karşı kışkırtıyor ve tencere tavalı protesto yapan komşularınızı siz yargıya taşıyın diye akıl veriyordu?

 

Bu başlıktaki olayda bile BEYDER açıklama yapıyor .Sizce bu vahşice bir uslup mudur ya da usulsüz bir protesto mudur? Bu açıklamadan sadece 1 saat sonra ne oldu biliyor musunuz? Açıklamayı yapan Konar'ın işlettiği  yer belediye encümen kararı ile 3 gün mühürlendi. Buna ileri demokrasi deniyor.

 

TMMOB  ne yaptı eline molotof alıp dükkanlara ,polise mi saldırdı ? Yaptığı sadece belediyenin taksimi yayalaştırması ile ilgili imar plan değişikliğini  idare mahkemesinde iptal ettirdi. Peki sonra ne oldu? Bir gece yarısı operasyonu ile torba yasa görüşülürken  TMMOB nin bütün yetkileri çevre ve şehircilik bakanlığına devredildi. Buna da ileri demokrasi deniyor.

 

Efendim her taraf çöp olmuşmuş. İnternette eylemcilerin nasıl çöplerini toplayıp yaşadıkları yerleri temizlediğini gösteren resimler çok. Bir de kazlıçeşme mitinginden sonra o alanın ne hale geldiğiyle alakalı resimler var. Bakınca aradaki farkı görmek çok kolay.

 

Efendim tepkinizi sandıkta gösterin neden? Bir toplumda sosyal baskı grupları olmak zorundadır. Bu demokrasinin gereğidir.Sivil toplum kuruluşları ,odalar, dernekler, vakıflar, basın ,barolar sosyal baskı gruplarıdır. Bu gruplar önceden izin almaksızın silahsız olarak yasal protesto haklarını kullanır. Anayasa  34

 

Efendim adam sandıktan çıktı saygı duyun. Hitler de sandıktan çıkmıştı. Onca insanı gaz fırınlarında yakmasına saygı mı duymalıyız. ? Çoğunluk ya.

 

Bu halkın %50 si beni seçti bu halkın yüzde ellisi seni seçmedi. Baraj sistemi ,seçime katılım oranı ve çalıntı oyları da sayarsak aldığın oy en fazla 13 milyon.

 

Farzedelim ki iddia ettiği gibi % 50 bu bir başbakanın istediği gibi at oynatabileceği anlamına mı geliyor?

 

İnsanların sosyal alanlarına müdahale et, yatak odalarına kadar karış, sanatına karış ,bilimine karış, ülke değerlerini bir bir yabancılara peşkeş çek, köprü yapacağım, baraj, yapacağım hava alanı yapacağım diye doğayı katlet ,bütün su havzalarını kurut. Ondan sonra da de ki  "milli iradeye saygı"

 

52 tane sanat kuruluşunun kapatılması ile ilgili yasa mecliste bunların içinde devlet opera ve balesi, devlet halk oyunları vs gibi kurumlarda var. Gezi olaylarının başladığı geceyarısı petrolümüz peşkeş çekildi, bor yataklarımızın peşkeşi ile ilgili yasa mecliste, İstanbul kanal projesinin altından gelen pis kokuları ise saymıyorum bile. Kentsel dönüşüm adı altında insanların ellerinden 3 otuz paraya alınan ve neredeyse trilyonlara varan rakamlarla yapılan yerlerden elde edilen rantları saymıyorum.Yandaşların ortak olduğu hastane, enerji şirketleri ile elde edilen ve bunların işlerinin  kolaylaştırılması için çıkarılan yasalara ne demeli? vs vs vs 

 

Ne yapmalı susmalı ve melemeye devam etmeli. Çözüm mü?

 

" Bunların cevabını sandıkta verin ".Sandığa kadar elimizde ülke ,doğa namına bir şey kalır mı sizce?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn. @@irinçköl % 50 oy vermiş ya da vermemiş sizin de belirttiğiniz gibi bunun çok da önemi yok. Önemli olan seçimle hükümetlerin iktidara geldiği bir ülkede yine seçimle çözüm aramaktır. Başka hükümet de başkalarını rahatsız edebilir, onlar da sokaklara dökülüp etrafı talan edebilir ve sürekli bu çekişme sürer, gider.

 

Bu hükümet çok defadır çoğunluğu alıyor ayrıca yerel seçimlerde de kişilere oy veren kişiler var biliyorsunuz hatrı sayılır bir kaç aday göstererek böylece yine birçok ilde çoğunluğu sağlıyor. Önümüzdeki seçimde ne olacak hep beraber göreceğiz.

 

MHP ve CHP sandıkta birleşme sinyalleri verdi, alt tabanlarından tepki aldılar. Neymiş efendim MHP tabanı CHP ile uyuşamazmış, yok şöyle olurmuş yok böyle olurmuş v.s.

Eeee o zaman neyin peşindesiniz diye sorarlar adama? Ortada bir sorun var ise ve rahatsız olan birileri de var ise o zaman mantıklı çözümler arayacaksınız ya da bulacaksınız böyle ortalığı karıştırıp sonra geri plandan ahkam kesmek kolaydır. İcraata gelince kimse kendinden ödün vermiyor kendi çıkarlarını düşünüyor.

 

Hükümeti destekleyen kişiler de olduğuna göre bu konu adaletli bir şekilde çözülmedikçe Suriye,Mısır'da olduğu gibi iç savaş başlar bunu idrak edemiyor musunuz acaba?

 

Öyle bir orta yol bulunmalı ki hiç kimse bu duruma itiraz edemesin ya da hakkım yendi demesin. Bu da sandıktır başka orta yol yoktur. Sandıktan yine AKP çıkarsa da herkes buna saygı duyacak başka yapacak birşey var mı? Kahrınızdan ölecek haliniz yoktur herhalde.

 

Karşınızda olduğunu iddia ettiğiniz insanlar da tıpkı sizin bizim gibi bu ülkenin insanı  olduğuna göre mutlaka ortak bir paydada buluşulacaktır tabi ki niyet iyi ise yoksa amaç benim çıkarlarıma uymayanı ezer geçerim mantığı ise çözüm zor bulunur. Yıllarca sokaklarda koşar durursunuz ama bir adım yol alamazsınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi efendim, demokrasilerde 5 adet araç vardır:

 

1- Parlemento yani Meclis

 

2- Siyasi Partiler ve Serbest Seçim

 

3- Anayasa

 

4- Sivil Toplum Kuruluşları

 

5- Kolluk kuvvetleri

 

İşte bu 5 maddeden 4.sü, yani; Sivil Toplum Kuruluşları ( Odalar, Dernekler, Sendikalar vb. ) gerçek demokrasinin teminatıdır.

 

Çünkü, Demokrasi ancak tam bir katılımcılık içeriyorsa anlamlı olur. Yani; iktidar kim olursa olsun, icraatlarına olumlu veya olumsuz bir tepki alabilmelidir ki, gerçekten kendisine oy veren veya vermeyenlerin beklentilerini karşılayabiliyor mu ( feed back - geri besleme ) öğrenebilsin, ona göre ayar yapabilsin.

 

Zira, bilindiği gibi demokrasi yalnızca çoğunluğun dediğinin olduğu ( çoğunlukçuluk ) değil, azınlığın da istek ve beklentilerinin dikkate alındığı ( çoğulculuk ) bir sistemdir.

 

Serbestlikler konusunda toplumun çoğunluğunun isteği dikkate alınır, bununla birlikte yasaklamalar konusunda çoğunluğun değil, azınlığın isteği dikkate alınır. Kural budur.

 

İşte gerçek demokrasilerde, iktidar kim olursa olsun, onun icraatlarına gereken olumlu veya olumsuz bir tepkiyi Sivil Toplum Kuruluşları verir ki " Katılımcı Demokrasi " olsun.

 

Burada, Sivil toplum Kuruluşlarına ne kadar geniş katılım yani  üye olan varsa, o kadar Katılımcı Demokrasi vardır demektir.

 

Ve bu Katılımcılık, şiddet içermeyen protesto, eylem, grev gibi Anayasal hakları da izin almaksızın içerir.

 

Dolayısıyla, şiddet içermeyen protesto, eylem, grev gibi haklar kullanılırken, 5. demokrasi aracı olan Kolluk kuvvetleri ile bu hakkın kullanılmasına engel olunursa iktidar tarafından, bunun adı gerçek demokrasi olmaz.

 

Önce bu hakların kullanılmasına engel olunmamalı ki, devlet / hükumet kolluk kuvvetlerini faşizan bir şekilde kullanmamalı ki, demokrasiden, sandıktan söz etmeye yüzü olsun.

 

Oysa, hala en masum eyleme bile engel olunmaya, toplumu birbirine düşman edici, kışkırtıcı, muhalif olanı dışlayıcı, ötekileştirici dil kullanılmaya, baskılara devam ediliyor.

 

Bu tarz yaklaşım bırakılmadığı yani sebepler ortadan kalkmadığı, herkesin kendini ifade hakları engellendiği müddetçe bu eylemlerin durması söz konusu olamaz mantıken.

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada hiçbir hareket / eylem / davranış / iş yalnızca fayda getirmez aynı zamanda zarar da getirir.

 

Çünkü, her seçiş bir vaz geçiştir.

 

Önemli olan yapılan hareket / eylem / davranış / iş ile elde edilen faydanın zarardan fazla olmasıdır.

Burada elde edilen fayda " Katılımcı Demokrasi " bilincidir. Bu fayda, yalnızca muhalif olanların değil, her kesimin faydasıdır.

 

Zira, belki de yarın aynı hakların kullanılması şimdi iktidar yanlısı olan diğer kesimin de ihtiyacı olabilir.

 

Dükkanının camı kırılan / iş yapamayan esnafın zararı, bu faydanın yanında devede kulaktır ki kişi bazında bu zararlar devlet tarafından tazmin edilmektedir zaten.

 

Hele yaşanan " ÖLÜM "lerin yanında esamesi bile okunmaz.

 

Ayrıca, iktidar gözlüğünden bakıp, bu zararları eylemcilere mal etmek de yanlıştır.

 

Bir önceki yazımda dediğim gibi Anayasal hakların kullanılmasına, devlet / hükumetin kolluk kuvvetlerini faşizan bir şekilde kullanarak engel olmasının payı büyüktür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

@evrensel-insan  rahatsız olduğum konular var fakat çözüm bu şekilde bulunmaz.

 

 

Burada bulunan cozum degil ki, halkin artik kendisine karisilmasina tahammul gosterememesi ve bunun cikisi.

 

 

 

Ölen insanlar hiç vicdanınızı sızlatmıyor mu?

Sokak eylemlerinde gözaltına alınan insanlar ve araya karışan provokatörler sonucu gerilen ortam hiç mi endişelendirmiyor sizleri?

 

Vicdani olanin ki sizlar. Kimler ve neden oldurduler? Burada diktatorun oyunu ile olan halk direnisinin farkini algilamak gerekir. Iste belliki onun oyunu provakatorler eli sallamalilar ve sivil dayakci polisler oyununa dusmussun. Onun da istedigi bu. Hlkk hareketine karsi uygulattigi ve uygulanan her turlu saldiriyi mubah v e mesru kilmak, Nasil kendi cirkef duzenbaz oyunlari ile. Zaten dirlik istese halki kiskirtmaz ayirmaz koruklemez.

 

 

 

Aklı başında insanların çözüm arama şekli bu mudur? Hergün çevreye zarar vererek, çöp yığınları oluşturarak sokaklarda olay çıkartmak mıdır çözümünüz?

 

Gerçek çözüm arayana saygı duyarım, aklı başında ve istikrarlı çözümler konuşulup, tartışılabilir. Ortada bir haksızlık varsa herkes hakkını aramalıdır fakat yöntem yanlış.

 

Neymis "gercek" cozum. Ya da kime gore cozum? Diktatore gore sorun nedir ki, cozumu olsun.

 

 

 

Başbakan gelin konuşalım diyor. Yazılı ve sözlü ve taleplerinizi iletin üzerinde tartışalım diyor. Herkesin her istediğine evet diyecek bir hükümet hayal ediyorsanız bu bir hayalden öte gitmeyecektir.

 

Eylemler 3-5 gün sürse anlardık da bu kadar uzun süre el insaf artık bu çevrede iş yapan insanlar var, trafik problem olmaya başladı, sokakta çocuklar tedirgin oluyor bu nasıl bir bencilliktir ya da demokrasi anlayışıdır ki sadece bizim hak ve özgürlüklerimiz önemli gerisi boş mantığı ile haraket edilmektedir.

 

Çağdaş ülkelerede insanlar haklarını mantıklı yollardan arar, bu sokak kavgaları kimseye fayda getirmez.

 

Dedigim gibi, sen basbakan denilen diktatyorun oyunlarina kanmis gozukuyorsun. Kimle ne konusacak, ona gore o konusur herkes dinler ve uygular. Maalesef gezi parki halk direnisi "ben senin biatcin degilim" diyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.