Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ateist Ahlakı


democrossian

Önerilen İletiler

Bilimde akıl elbette kullanılır da, tek başına kullanılmaz. Bilimin somut bir veriye ulaşamadığı konularda felsefi kuramlar üretilir. Bu da akılla yapılır. Başka bir yol da yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimde akıl elbette kullanılır da, tek başına kullanılmaz. Bilimin somut bir veriye ulaşamadığı konularda felsefi kuramlar üretilir. Bu da akılla yapılır. Başka bir yol da yok...

 

 

Onlar sadece kuram olarak kalırlar..Akla ne kadar uygun olursa olsun bana göre yorumdan bir farkı yok..Çünkü yıkılan binlerce kuram var tek mutlak doğrular deneylerle ölçümlerle meydana geliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefi kuramlar zamanla gelişir ve bilimsel kanıtları bulunabilir. Zaten felsefenin görevi, bilime öneri ve öngörü sunmak. Zaten bilimsel bulgular da  kesindir mutlaktır diyemeyiz. Örneğin kütlelerin birbirini çektiği kesin ama niye çekiyor? Kütleçekimden etkilenmeyen bir madde üretemez miyiz? Kütleleri iten madde üretemez miyiz? İstediğimizde çeken, istediğimizde iten madde? Bu sorular sorulmaya devam eder. Çünkü böyle bir şey üretebilirsek, bedava yolculuk yaparız. O yüzden bilim burda durdu, cevapları verdi, bitti diye bir şey yoktur.  

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdide mekan zamandan bağımsız oldu arkadaşlar ikinizin bilgileride birbiriyle çelişmekte..Mekan yokken zamanın olduğunu neye dayanarak söyledik evrensel insan ? Big Bang evrende ortaya çıkmıştır dedin iyide bilim böyle birşeyi iddia etmiyor..Eğer bunu kabul edersek evrenin evreni diye sonsuza kadar çekeriz bunu 

Neye dayanarak soyledigini bilemem, ama cumlen burda;

 

"..Zaman olmadan mekan olmuyordu ve zamanında mekanında başlangıcının bir iğneden küçük noktadan meydana geldiğini bilmekteyiz.."

 

Aksine mekani zaman ile baslatirsan oncelik kisir dongusune girersin.

 

Bak sana bir ornek vereyim. Gecenlerde bilimsel olarak ortaya konan kuslarin evriminin zamansal olcumu, yeni bir kus gozlemi ile yanlislandi.

 

Simdi burada da evrendeki big bag oncesi baska bir parcasal hareket bulunabilir ve boylece zamansal olarak big bag onceye tasinabilir.

 

Evrenin mekansal daimiligi de budur zaten. Ne zaman evrenin mekansal boyutlari ortaya cikar, o zaman evren disini aramaya koyulursun.

 

Zaten sorun evreni butun olarak degil de, parca olarak algilamada. Cunku evreni parca olarak algilarsan , o zaman evrenin de bunyesinde oldugu bir mekan bulman lazim. Bu da ancak evrenin mekansal boyutlari ortaya konabilirse mumkundur.

 

Ayrica zaman insanoglu urunudur, dogada ya da evrende yoktur. Insanoglu disinda da hic bir tur zamani algilamaz.

 

Turkcenin en buyuk sorunu her kavramda yasanan kargasadir. Her yerde tartisilan evren tartisilirken, aslinda tartisilan nedir?

 

Once kavramlarin etimolojik (kelime kokeni) ve linquistik(kelime yapisi) temellerine bakalim. Bu temeller, langual yani konusulan dilden farklidir.

 

Universe-uni, yani bir/tek ve verse, yani donusum kelimelerinden olusur. Bu temelde universe, tek donusum/tek anlatim tek nakarat v.s. demektir.

 

Aslinda bizde tartisilan bu temelde degildir. Tartisilan cosmos temelindedir. Cosmos duzenli ve uygun sistem anlamina gelir ve kaos yani kargasanin tersidir. Iste cosmos bu anlamda uni verse ile es anlamlidir.

 

Cosmogony ya da cosmogeny, yani cosmogoni;bilimsel teori olarak, varliga gelis ya da cosmos veya universe in varliga gelisinin kokenidir. Bunun inanc kismi ise yaratilis mitolojileri olarak algilanir.

 

Cosmology yani cosmoloji ise: bir akademik disiplin olarak kokenin ne oldugu konusudur. Yani bir yerde yaratim mi yoksa evrim mi gibi.

 

Fiziksel cosmoloji ise, astronominin bir dali olarak universe ya da cosmosun kokenini inceler. Burada da sadece teorik olarak big bang ve buna alternatif teoriler vardir. Bunlardan big bang su anda bilim kisilerinin gozleme tasima olarak uzerlerinde durdugu en gecerli teori olarak bilinmektedir.

 

Tekrar cosmosa donersek; big banga gore cosmosun yani duzenlilik ve uyumlulugun 13.7 milyar yil once basladigibunun gozlemlenebileninin capinin 93 milyar isik yili oldugu ve eger Alan Guths'un sisme teorisi gecerli ise; gozlemlenen cosmosun capinin ancak bir helyum atomuna esdeger ve tum cosmosun capinin da bu olcum ile gunesin capina esdeger oldugunu soyleyebiliriz. Yani butun cosmosun capi 100 septilyon isik yili, 10 uzeri 26'ya esdeger oldugunu goruruz.

 

Burada onemli olan bu duzenlilik ve uyumlulugun yani big bangin ne zaman basladigi ve ondan once yani cosmostan once de ne oldugu.

 

Ben fenomen olarak goruntu veren adi her ise bu boslugu, mekani v.s. perpetual, yani daimi olarak degerlendiriyorum. Big bang ise bu mekandaki zamansal bir teoridir. Zamansal olarak ta oncelik kisir dongusunu tasir. Ayrica mekanin zamana da ihtiyaci yoktur ve zaman insanoglunun bir urunudur. Yani insanoglunun fenomenlestirdigidir.         

 

Zaman Uzerine

Zaman kavrami, insanoglu ile birlikte mekana tanistirilmis bir kavramdir. Yani numenal yetinin, deger olarak somuta indirgedigi bir kavramdir.

 

Spatiotemporal algida, yer ve zaman birlikteligi belirtilmistir. Yalniz, burada ki ana karsitlik; yerin sabitligi/degismezligi ve zamanin geciciligi ve degiskenligi farkidir.

 

Bu temelde, yer gozlem olarak uc boyutlu bir hal alirken, zaman sadece bir noktadir. Aslinda algi yasaminda ise tam tersidir, zamanin; dun, bugun ve yarin; simdiki, gecmis ve gelecek bir uclemi varken, epistemolojik olarak yer noktalasir.

 

Bu temelde, zamanin uclemi aslinda yerde yer tutan bir parca olan insanoglu acisindan sadece bir andir ve insanoglu kendi algisinca, yeri sabitlerken; zaman ile yasam yarisina girmistir.

 

Aslinda yasam sadece bugun ve simdiki zamandir, gecmis ve dun yasanmis olan, yarin ve gelecekte yasanacak olandir.

 

Zamansal olarak aslinda dun bir gun oncesine gore, yarin iken; yarin da bir gun sonrasina gore dun olur. Iste bu da bize yasanan gecici ve degisken zamanin, sadece anlik oldugunu ortaya koyar.

 

Aslinda insanoglunun zaman ve zamansal kavramlar kullanmadan da hareketi mumkundur. Yani saat olmazsa, ben bu yaziyi yazamayacak miyim?, ya da zaman belirlenmese, birisi bir yerden bir yere gidemeyecek mi?

 

Zamanin en buyuk ozelligi bugun ve simdiki zaman yerine, dun ve gecmis; yarin ve gelecek olarak spekuletif ve objektif ortaya konumlaridir.

 

Gelecek ne kadar spekulatif ise, gecmis te o kadar subjektiftir. Cunku ikisinin de anlik gozlem olanagi yoktur.

 

Iste bu temelde, gelecek ve gecmis birer "hear say, yani kulak dolgunlugu" olarak anlatilir.

 

Diyelim, 1980 dogumlu bir kisinin, bugun 1980 oncesi yaptigi her turlu aciklama "hear say" aciklamasidir. Cunku o tarihte bir insanoglu olusumu olarak bulunmayan bir beynin, gozlem dile getirmesi olanaksizdir.

 

Bu ayni sekilde bugunden 2020 yilini konusmaya benzer "future telling, gelecek tahmini" olarak algilanan bu durumda da insanoglu sadece kendi subjektif algisinca, bugunu degerlendirerek, gelecek hakkinda fikir yurutur. Ayni sekilde burada da gozlem olanagi yoktur.

 

Iste bu temelde, diyelim bugun 20 yasinda olan bir kisi, evdeki 40 senelik bir esyayi gozlemleyebilir. Ama bu gozlem bugune aittir ve zamansal olarak gozlemleyenin dunyada olmadigi olusmadigi, zamani kapsamaktadir.

 

Iste insanoglu, bilimsel gozlemini bu olcum,deney ve buluslara paralel olarak kendi varligi oncesine ait bilgiler sunabilir. Bu bilgilerin bugun sunulmasi ve o gune ait olmasi, sunanin o tarihte var olmasini gerektirmez.

 

Sonucta dunyaya yeni dogan bir bebek, hali hazirda olan ve kendisinden once var olan bir dunyaya mekana ve bu mekanin olusmus, yasanmis ve yasanmakta olan her turlu ideolojik, inancsal, bilimsel duzen ve sistemine v.s. kisaca bir mirasa dogmustur. Iste bu zamansal mirasin ne oldugunu dogan bebek, kendilerinden once doganlardan yani "eski" nesilden ogrenir.

 

Burada ilginc olan herseyin bebegin dogumuyla, bebek ile birlikte baslamasi bir olgu iken; aslinda hersey bebekten once mevcuttur ve bebek bu mevcudiyetin icine dogar.

 

Iste bu temelde, ortada bir kavram varsa, bu kavrami olusturacak olan yansi/gozlem ve duyusal/duyumsal algi olmalidir ki, kavram ile ozdeslesebilsin.

 

Kisaca insanoglunun kavramlasstirdigi hersey algi olarak olan ve ya bilgiye, ya inanca tasinan olarak insanoglundan once vardir. Buradaki celiski gibi gozuken ve aslinda celiski olmayan durum ise, insanoglunun bugun bu kavramlasmis ve kendinden once olan her turlu algi ve bilgi ile birlikte ayni zaman diliminde yasiyor olmasidir.

 

Iste bu insanoglunun kendsinden once var olan algilanan ve kavramlasan her turlu bilgi ile insanoglu ne zaman dogarsa dogsun, ayni zaman diliminde birlikte yasar. Iste buradan bir zamansizlik algisi cikar ve seyin oncesi ile seyle birliktelik algisi biribirine karistirilir.

 

Bu acidan zaman kavrami ve zamansal ogeleri herhangibir seyi aciklarken ve ortaya koyarken, cok iyi algilamali ve bilincine varmalidir.

 

Aksi insanoglunun onsuz yasam surmedigi zamani zamansizliga tasimak olur. Cunku bir seyin oncesi son durak degildir, onun oncesel ilklik kisir dongusu vardir. Ayni sekilde bir seyin sonrasi da sonluk degildir, onun da sonralik kisir dongusu vardir.

 

Zaman kavrami insanoglu numenal yetisinin en karmasik ve yanlis kullanima musait kavramidir, ustelik numenaldir ve numenal bir deger olarak fenomenlestirilmistir. Saat, gun v.s. zaman numenal degerinin fenomenlestigine bir ornektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefi kuramlar zamanla gelişir ve bilimsel kanıtları bulunabilir. Zaten felsefenin görevi, bilime öneri ve öngörü sunmak. Zaten bilimsel bulgular da  kesindir mutlaktır diyemeyiz. Örneğin kütlelerin birbirini çektiği kesin ama niye çekiyor? Kütleçekimden etkilenmeyen bir madde üretemez miyiz? Kütleleri iten madde üretemez miyiz? İstediğimizde çeken, istediğimizde iten madde? Bu sorular sorulmaya devam eder. Çünkü böyle bir şey üretebilirsek, bedava yolculuk yaparız. O yüzden bilim burda durdu, cevapları verdi, bitti diye bir şey yoktur.  

Soyle bir ornek verelim.

 

Tasi birakinca yere duser.

 

Iste burada ne tas ne de onu tutan el bilimin konusu degildir. Bilim bilimsel olarak tasin neden ve nassil yere dustugunu aciklar. Cunku gozlem budur.

 

Metafizik varliksal olarak tas fenomeninin ne oldugunu tartisir. Yine metafizik fizik otesi olarak tasi yere dusuren bir akil tanri arar. Bilim ise sadece tasin neden ve nasil yere dustugunu aciklar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soyle bir ornek verelim.

 

Tasi birakinca yere duser.

 

Iste burada ne tas ne de onu tutan el bilimin konusu degildir. Bilim bilimsel olarak tasin neden ve nassil yere dustugunu aciklar. Cunku gozlem budur.

 

Metafizik varliksal olarak tas fenomeninin ne oldugunu tartisir. Yine metafizik fizik otesi olarak tasi yere dusuren bir akil tanri arar. Bilim ise sadece tasin neden ve nasil yere dustugunu aciklar.

 

Bilgi içeren cümleler kurarken daha dikkatli olmak gerekir. "Taş ve el bilimin konusu değildir" ne demek? Taş ve el bilimin konusu olamayacaksa "ne" bilimin konusu olmalı? Veya "ne" taş ve el'i konu edinmeli?

 

Bilimin konu edinmeyeceği hiç bir şey olamaz. Yeterki gözlemlenebilir olsun. Hatta gözlemlenemeyeni de konu edinip "gözlemlenemez" şeklinde açıklama yapmalı. Bilim, tutarlılık için hiç bir konuyu başka disiplinlere bırakmamalı.

 

Taş ve el'in, düşme ve çekim konusunda bir fonksiyonu varsa elbette "ne" olduğunu açıklamalı bilim. Açıklamalı ki, metafiziki bir fikir oluşmasın. Bilim taşın "ne" olduğunu açıklasın ki, havadan daha az yoğun bir maddenin(gaz dolu balon) düşmeyeceği, farklı olduğu bilinebilsin.

 

Yani maddenin "ne" olduğu da "nasıl" olduğu gibi maddenin yapısı olarak bilimin konusudur.

 

Taş ve el hakkında bir açıklama olacaksa bilime, bir tartışma olacaksa da bilimsel felsefeye ait olmalı. (Bu cümlemin virgülden sonrası için evrensel-insan'ın görüşünü almak isterim.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Bilgi içeren cümleler kurarken daha dikkatli olmak gerekir. "Taş ve el bilimin konusu değildir" ne demek? Taş ve el bilimin konusu olamayacaksa "ne" bilimin konusu olmalı? Veya "ne" taş ve el'i konu edinmeli?

 

Burada verilmek istenen bilgi ve bilimin varlik ideoloji ve inanctan farkinin ortaya konmasi. Bilim tabiki tasi inceler, ama tartismaz. Tasin ne oldugu tartismasi metafizigin varliksal ideolojilerinin isidir. Eli tasi birakan bir fenomen olarak algilar, amao ele bir akil yuklemez. Yani yaratilisa yonelmez.

 

 

 

Bilimin konu edinmeyeceği hiç bir şey olamaz. Yeterki gözlemlenebilir olsun. Hatta gözlemlenemeyeni de konu edinip "gözlemlenemez" şeklinde açıklama yapmalı. Bilim, tutarlılık için hiç bir konuyu başka disiplinlere bırakmamalı.

 

Tabiki yalniz bilim felsefeye el atmaz. Felsefe isterse kendine bilimi taban secebilir. Bu da bilimsel felsefe olur. Buradaki bilimsellik baska disiplinlerin yarattigi her turlu sorunu bilimsel olarak ortaya koymaktir.

 

 

 

Taş ve el'in, düşme ve çekim konusunda bir fonksiyonu varsa elbette "ne" olduğunu açıklamalı bilim. Açıklamalı ki, metafiziki bir fikir oluşmasın. Bilim taşın "ne" olduğunu açıklasın ki, havadan daha az yoğun bir maddenin(gaz dolu balon) düşmeyeceği, farklı olduğu bilinebilsin.

 

Tabiki fonksiyon olarak bagintilidir. Benim dedigim ne olduklari varliksaltartismasinin bilimin konusu olmadigi. 

 

 

 

Yani maddenin "ne" olduğu da "nasıl" olduğu gibi maddenin yapısı olarak bilimin konusudur.

 

Taş ve el hakkında bir açıklama olacaksa bilime, bir tartışma olacaksa da bilimsel felsefeye ait olmalı. (Bu cümlemin virgülden sonrası için evrensel-insan'ın görüşünü almak isterim.)

 

Maddenin kendisi degil; bilgisi. gozlemi. Bilim bir seyin bilgisinin bilimsel olmasidir. Bir felsefenin bilimselligi olguya ve gozleme dayanir. Tartismasi da bu gozlemi gosterebilecek/gorebilecek bilgi algi bilinc ve bilissellik duzeyidir. Ayrica taraftan degil; disardan gozlem gerekir. Yani gozlemliyenin kendisi gozlemde yer almaz.Qua felsefesi. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

burada ne tas ne de onu tutan el bilimin konusu degildir. 

 

Bilimin konusu olmayan hiç bir nesne, olgu ve kavram yoktur. Her "şey" bilimin konusudur. Şu kadar var ki, hakkında somut bir bilgiye ulaşılamamış kavramlar hakkında bilim bir karara varmaz. Bilimin hakkında araştırma yapmayacağı hiç bir şey yoktur. Bilimin bir sınırı da bulunmamaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilimin konusu olmayan hiç bir nesne, olgu ve kavram yoktur. Her "şey" bilimin konusudur. Şu kadar var ki, hakkında somut bir bilgiye ulaşılamamış kavramlar hakkında bilim bir karara varmaz. Bilimin hakkında araştırma yapmayacağı hiç bir şey yoktur. Bilimin bir sınırı da bulunmamaktadır.

Ben o cumleden ne demek istedigimi yukarida acikladim. Su kadari yeterlidir sanirim. Bilim gozleme dayanir. Ya da olan bir teorinin mantiksal gozlem verebilme olasiliginin bulunmasina dayanir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada verilmek istenen bilgi ve bilimin varlik ideoloji ve inanctan farkinin ortaya konmasi. Bilim tabiki tasi inceler, ama tartismaz. Tasin ne oldugu tartismasi metafizigin varliksal ideolojilerinin isidir. Eli tasi birakan bir fenomen olarak algilar, ama o ele bir akil yuklemez. Yani yaratilisa yonelmez.

 

Ya zaten tartışma olduğunda benim aklıma bilim gelmiyor. Kimsenin de aklına bilim geleceğini sanmıyorum. Zira bilimin yolu tartışma değil deneydir. Tartışma çıkıyorsa yine deney ve sonucuna yönelinmeli..

 

 

Tabiki yalniz bilim felsefeye el atmaz. Felsefe isterse kendine bilimi taban secebilir. Bu da bilimsel felsefe olur. Buradaki bilimsellik baska disiplinlerin yarattigi her turlu sorunu bilimsel olarak ortaya koymaktir.

 

Diğer arkadaşlar kabul etmese de ben "bilimsel felsefe"yi kabul ediyorum. Olmalıdır da zaten. Zira bilimsel açıklamaları referans almayıp ta geliştirilen felsefe gerçek dışı yani metafizik felsefe olur. Tutarlılık bilimsel felsefe ile mümkündür.

 

Tabiki fonksiyon olarak bagintilidir. Benim dedigim ne olduklari varliksaltartismasinin bilimin konusu olmadigi.

 

Evet galiba şöyle. Sen "ne" olduğunun tartışmasının bilim olmadığını, ben ise "ne" olduğunun keşfinin bilimin alanı olduğunu söylüyoruz sanırım.

 

Maddenin kendisi degil; bilgisi. gozlemi. Bilim bir seyin bilgisinin bilimsel olmasidir. Bir felsefenin bilimselligi olguya ve gozleme dayanir. Tartismasi da bu gozlemi gosterebilecek/gorebilecek bilgi algi bilinc ve bilissellik duzeyidir. Ayrica taraftan degil; disardan gozlem gerekir. Yani gozlemliyenin kendisi gozlemde yer almaz.Qua felsefesi.

 

İşte burası hep muğlak kalıyor. Maddenin bilgisi zaten o maddede için somutlaşıyor. Yani maddenin kendisi oluyor. Bütün ayrıntılarını hatta ismini içeriyor. Bunların hepsi bilimsel bilgi. Yani "taş" ismi de bilimsel bilgi olarak somutlaşıyor..

 

Felsefenin bilimselliği ise dediğin gibi olguya gözleme hatta bilimsel bilgiye dayanmalıdır. Böyle olduktan sonra bilimsel felsefe olur. Adına ne dersen de ister qua, ister materyalizm, ister pozivitizim, istersen de determinizm. İlke gözlemlenebilir, olgu ve tutarlı bilimsel bilgi olmalı. Bilimden farkı deney ve deney sonucu olmaması.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya zaten tartışma olduğunda benim aklıma bilim gelmiyor. Kimsenin de aklına bilim geleceğini sanmıyorum. Zira bilimin yolu tartışma değil deneydir. Tartışma çıkıyorsa yine deney ve sonucuna yönelinmeli..

 

 

Diğer arkadaşlar kabul etmese de ben "bilimsel felsefe"yi kabul ediyorum. Olmalıdır da zaten. Zira bilimsel açıklamaları referans almayıp ta geliştirilen felsefe gerçek dışı yani metafizik felsefe olur. Tutarlılık bilimsel felsefe ile mümkündür.

 

 

Evet galiba şöyle. Sen "ne" olduğunun tartışmasının bilim olmadığını, ben ise "ne" olduğunun keşfinin bilimin alanı olduğunu söylüyoruz sanırım.

 

 

İşte burası hep muğlak kalıyor. Maddenin bilgisi zaten o maddede için somutlaşıyor. Yani maddenin kendisi oluyor. Bütün ayrıntılarını hatta ismini içeriyor. Bunların hepsi bilimsel bilgi. Yani "taş" ismi de bilimsel bilgi olarak somutlaşıyor..

 

Felsefenin bilimselliği ise dediğin gibi olguya gözleme hatta bilimsel bilgiye dayanmalıdır. Böyle olduktan sonra bilimsel felsefe olur. Adına ne dersen de ister qua, ister materyalizm, ister pozivitizim, istersen de determinizm. İlke gözlemlenebilir, olgu ve tutarlı bilimsel bilgi olmalı. Bilimden farkı deney ve deney sonucu olmaması.

"fenomenin ne oldugunun kesfinin,bilimin alani" oldugunu sen mi soyluyorsun?

 

Yani "fenomenin ne oldugu bilinebilir" mi demek istiyorsun?

 

Iste bu iddia metafizik/varliksal bir iddiadir ustelik bilimin onunu de tikamaktir. Yani "oyle bir an gelecekki, fenomenin ne oldugu bilinecek" mi demek istiyorsun?

 

Maddenin bilgisi, maddenin kendisi olmaz. Iste varliksal sorun da tam burda. Sadece bilgisi olur. Bu bilgi uc cesittir. Fiziksel sosyal ve matematiksel/mantiksal. Hangisinin bilimsel oldugu da yine gozleme ya da gozlem verme olasiligi olan bilimsel teoriye dayanir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim ve felsefe arasında sağlam köprüler ve veri alışverişi olduğunu söylemiştim. Şu var ki bilim felsefeye yön çizemez, denetleyemez, kısıtlayamaz. Felsefe bilimden tümüyle bağımsız çalışır. Felsefeye hiç bir kayıt kuyut, şart şurt, sınır standart getirilemez. Neyi istiyorsa düşünür. Hakkında veri yok muymuş, var mıymış, hiç bakmaz. Felsefe tümüyle özgür olmadan felsefe olmaz. 

 

Ama bunun bedeli nedir? Felsefenin asla bir bağlayıcılığı olmaması. Felsefi bir düşünce, düşünce sahibinden başka hiç kimseyi bağlamaz. 

 

Felsefenin görevi, bilime öneri sunmaktır. Bilim de felsefeden tamamen bağımsızdır. Önerilerinden istediğini seçer, kullanır. Şu öneri daha iyi, bunu kullan diye felsefe hiç bir şekilde bilime karışamaz. Felsefe önerilerini özgürce üretir, ortaya koyar. Bilim de istediği öneriyi özgürce seçer, kullanır.

 

Bir örnek verelim: Bilim dünyamızdaki yaşamı araştırır ama yaşam sadece dünyamıza has mıdır? Başka gezegenlerde hayat olabilir mi? sorusunu da sorar. Bu konuda somut bir veriye ulaşılamadığında iş felsefeye kalmıştır. Felsefe öneriler üretir. Bu öneriler mutlaka başka gezegenlerde hayat olacağından ve her yol ile onlarla iletişim kurulması gerektiğinden başlar, hayatın sadece bir kez gerçekleşebilecek bir mucize olduğundan, tekrarlanmasının olanaksız olduğundan devam eder, varsa da araştırılmasına gerek olmadığına gider, hatta kesinlikle iletişim kurulmaması gerektiğine kadar gider, hatta açları doyurmak varken bu kadar lüzumsuz bir konuya bir dolar bile yatırmanın israf olduğuna kadar varır. 

 

Gördüğünüz gibi felsefe geniş ve birbirinden çok farklı öneriler sundu. Hiç kendini sınırlamadı, birbiri ile çelişen önerilerde de bulundu. Bilim de tamamen özgürce bu önerilerden birini seçip o yönde araştırma yapacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"fenomenin ne oldugunun kesfinin,bilimin alani" oldugunu sen mi soyluyorsun?

 

Fenomeni ben "somut, algılanabilr ve denenebilir olay ve nesne demektir" şeklinde tanımlamıştım. Bunda uzlaşamamıştık.

 

Yani "fenomenin ne oldugu bilinebilir" mi demek istiyorsun?

 

Bilinemeyen "şey" neden fenomen olsun ki? 

 

Maddenin bilgisi, maddenin kendisi olmaz. Iste varliksal sorun da tam burda. Sadece bilgisi olur. Bu bilgi uc cesittir. Fiziksel sosyal ve matematiksel/mantiksal. Hangisinin bilimsel oldugu da yine gozleme ya da gozlem verme olasiligi olan bilimsel teoriye dayanir.

 

Maddenin ayrıntılı bilgisi maddenin kendisiyle somutlaşmıştır. Başka maddeyi çağrıştırmaz anlamında söylemiştim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim ve felsefe arasında sağlam köprüler ve veri alışverişi olduğunu söylemiştim. Şu var ki bilim felsefeye yön çizemez, denetleyemez, kısıtlayamaz. Felsefe bilimden tümüyle bağımsız çalışır. Felsefeye hiç bir kayıt kuyut, şart şurt, sınır standart getirilemez. Neyi istiyorsa düşünür. Hakkında veri yok muymuş, var mıymış, hiç bakmaz. Felsefe tümüyle özgür olmadan felsefe olmaz. 

 

Determinizm kalkıpta cin'den peri'den, ruh'tan bahsetmiyor ki.. Eğer bir sınırı varsa gerçeklere bağımlı olarak gelişitiriliyor düşünmesi, tartışması veya fikir yürütmesi. Sınırı yoksa da atmaca, sallama yada uydurma olmayacak mı?

 

Tutarlı felse ilkeli olmalı. mesela tümden gelim veya tümevarımla uyum sağlamalı.

 

Felsefeler neden idealist yada materyalist olarak ayrılırlar?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fenomeni ben "somut, algılanabilr ve denenebilir olay ve nesne demektir" şeklinde tanımlamıştım. Bunda uzlaşamamıştık.

Fenomenin kavram anlami "gorungu" dur.

 

 

Bilinemeyen "şey" neden fenomen olsun ki?

Cunku bilinebilen fenomen degildir, onun bilgisidir. Fenomen algiya gozlem verdigi surece daimidir. Bu da fenomeni gozlem algi kavram ve bilgi turetimi acisindan sinirsiz yapar. Dolayisiyle algiyi bilgiyi kavrami da sinirsiz yapar.

 

Bilinen fenomenin kendisi degildir, ondan turetilen bilgidir. Iste o yuzden epistemolojik demek, "bugunun geldigi kavramsal bilgi siniri demektir." Yani anliktir ve degisken geliskendir. Eski bilgiler yenilenir. Yasamini yitiren bilgiler yanlislanmistir. Iste o yuzden gecerlilik bilimsel sifattir. Cunku bu yanlislanabilene kadardir.  

 

 

Maddenin ayrıntılı bilgisi maddenin kendisiyle somutlaşmıştır. Başka maddeyi çağrıştırmaz anlamında söylemiştim.

Buradaki yapilan bizim hatamiz. Yani kesistirme ve ozdeslestirme. Iste o yuzden de yapilandirilmislik algilanmiyor. Sanki tas tasa aitmis gibi algilaniyor. Halbuki tas, insanoglunun algisinagozlem vermis buir fenomene insanoglunun verdigi addir. Bilgi de bu ad uzerine turetilir. Yani tas adi, gozlem veren fenomen ile kesistirilmis ve ozdeslestirilmistir.

 

ASLINDA BU KONU COK ONEMLIDIR. Ben bunu evrensel-insan zihniyetinde tum kesismisleri yanyana koyarak acikliyorum. Cunku kesistirdikce yani noktaladikca, once noktalanmislar kayboluyorlar. O yuzden evrensel-insan zihniyeti, kulaga noktasal olarak degil; goze sekilsel ve cizimsel olarak hitap eder.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Determinizm kalkıpta cin'den peri'den, ruh'tan bahsetmiyor ki.. 

 

Determinizm etmiyor. Ama başka bir felsefe okulu edebilir. Ağzına bant yapıştıramazsın. Felsefenin tümüyle özgür olması şarttır. Ama hiç bir bağlayıcılık atanmaması da şarttır. Özgürce istediği ve birbiri ile çelişen önerileri üretecek, bilim de özgürce istediği öneriyi seçip o yönde araştırma yapacak. 

 

Felsefelerin idealist ve materyalist olarak ayrılması bir bakış açısıdır. Bir açıdan bakınca öyle ayrılırlar. Benim bakış açımda tüm felsefeler iki sınıfta toplanır: Determinist felsefeler ve indeterminist felsefeler. Materyalizm elbette determinist bir felsefedir. İdealizm indeterminist bir felsefedir. 

 

Nedenselliğin tek belirleyici olduğunu kabul etmediğiniz, nedenselliğin ardında doğaüstü bir yönetici güç olduğunu düşündüğünüz anda determinizmden çıkar, indeterminist olursunuz. Determinizmde tek belirleyici nedenselliktir. Ardında altında üstünde başka bir belirleyici yoktur.

 

Nedensellik diye bir şey yoktur, her şey tesadüftür derseniz de indeterminist olursunuz işin tuhafı. Determinizmde tesadüf yoktur. Nedenselliğini bilemediğimiz olgulara tesadüf adını takarız. Paranın yazı mı tura mı geleceğinin nedenleri vardır. Gelişmiş ölçüm ve gözlem aygıtları, çok hızlı işlem yapan bilgisayarlar ile para atıldığı anda ne geleceği belirlenebilirdir. Ama o araçlar elimizde yoksa belirsiz, tesadüf olur.  

 

Paranın ne geleceğini belirleyen doğaüstü bir güç vardır diye nedenlerin belirleyiciliğini inkar ederseniz yine indeterminist olursunuz. Determinist olmak için tek belirleyicinin nedensellik olduğunu söylemek bir... (Nedensellik ilkesi) Nedenselliğin sonuçları olduğunu söylemek iki... (Gerekircilik ilkesi) Nedenselliği ne kadar çözümlersek sonuçları önceden o kadar iyi kestirebiliriz demek üç. (Belirlenimcilik ilkesi) Bu üç ilke determinizmin sacayağıdır. 

 

Determinizm tabii pat diye bu günkü şekliyle ortaya çıkmadı. Önce tanrıyı bir geçmişe ötelemekle işe başladı. Buna klasik determinizm diyoruz. Yani tamam tanrı başlattı ama artık karışmıyor. Saati tanrı kurdu, ama artık saat kendi işliyor. İşte bu klasik determinizm. 

 

Modern determinizm ise tanrıyı ilk başta olarak bile kabul etmez. Tanrı yoktur. Çünkü olamaz. Başlangıca daha karmaşık bir neden atayamayız. Daha basit sonuçlar, daha karmaşık olgulardan çıkamaz. Çünkü onunda öncesine ondan daha karmaşık bir neden koymak gerekecektir. Daha basit olgular, daha karmaşığa doğru evrilir. 

 

Bu yüzden en başta en basit bir olgu olması gerekir. Bir kuantum dalgalanma ya da çarpışma. Bunu bilmemize olanak olmayabilir. Çünkü oynanmış bitmiş bir satranç oyununu en gelişmiş bilgisayarlar bile geriye doğru belli bir yere kadar analiz edebilir. İlk açılış hamlesinin en olduğunu hiç kimse kestiremez. Bu 64 kareli düzlemde on farklı çeşit 32 taşla oynanan bir oyun. Bunda bile başlangıcı bulmak olanaksız. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diyelim bir seyi determineettin ve sonra da yanildigini anladin, ne olacak.

 

Ya da sana gore bilimin determine ettigi bir seyi yine bilim yalanladi, o zaman ne olacak?

 

Determinizm teleolojiktir. Teleoloji de tamamen insanoglu urunudur. Yani dogada fenomende determinizm yoktur. Sadece insanoglu bir seyi kendine inasndirmak dogrulamak icin onu determine eder. Taki yanilana kadar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir şeyi yanlış belirlemiş olduğunu anlarsan düzeltir, yeniden belirlersin. İşler böyle yürür, başka da bir yolu yok. Ne kadar köfte, o kadar ekmek. CERN niye kuruldu, dünyanın masrafı yapıldı? Daha iyi belirlenim için. 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fenomenin kavram anlami "gorungu" dur.

 

görüngü; duyularla algılanabilen her şey, fenomen, numen karşıtı. http://www.turkcebilgi.com/sozluk/g%C3%B6r%C3%BCng%C3%BC

 

yalnız gözlenmiş olan belirli bir doğa ya da deney olayı http://tr.wiktionary.org/wiki/g%C3%B6r%C3%BCng%C3%BC

 

fenomen; Felsefede somut, algılanabilr ve denenebilir olay ve nesne demektir. Bir nesne, olay ya da sürecin nesnel gerçekliğini vurgulayan bir ifadedir. http://tr.wikipedia.org/wiki/Fenomen

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nedenselliğin tek belirleyici olduğunu kabul etmediğiniz, nedenselliğin ardında doğaüstü bir yönetici güç olduğunu düşündüğünüz anda determinizmden çıkar, indeterminist olursunuz. Determinizmde tek belirleyici nedenselliktir. Ardında altında üstünde başka bir belirleyici yoktur.

 

Demek ki tutarlı felsefeler için(bilimsel olanı) belirleyicilik, bağlayıcılık varmış. Kuralsızlık bozuldu. Daha ne olsun ki..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir şeyi yanlış belirlemiş olduğunu anlarsan düzeltir, yeniden belirlersin. İşler böyle yürür, başka da bir yolu yok. Ne kadar köfte, o kadar ekmek. CERN niye kuruldu, dünyanın masrafı yapıldı? Daha iyi belirlenim için. 

Burada unutulan cok onemli bir sey var. O da bilimin disina cikmak ve cagdisi kalmak. Yani determine edilmis bir ideolojik inancsal bilgi, yanlislanmis olsa bile, akil determinesinde inat eder.

 

Bunun en guzel ornegi din ve metafiziktir. Yoksaengizisyon mahkemeleri olur muydu?

 

Cunku determine akli sabitlestirir ve algilamasini engeller. Yani DETERMINIZM DOGMAYA COREFAITHE DONUSUR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demek ki tutarlı felsefeler için(bilimsel olanı) belirleyicilik, bağlayıcılık varmış. Kuralsızlık bozuldu. Daha ne olsun ki..

Kuralsizlik ta bir kuraldir. Onemli olan gecerliliktir. O da yanlislanabilene kadardir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada unutulan cok onemli bir sey var. 

 

İnsan türünün dejenere etmeyeceği hiç bir şey yoktur. Bilim bile toplu yoketme, soykırım, işkence, katliam aracı olarak kullanılamaz mı? Kullanılır. Önemli olan buna izin vermemektir. Yoksa izin verirsen her şey silaha dönüşebilir.

 

Yani dogmaya dönüştürülme potansiyeli her şeyde var. Fakat din dogması bundan ayrıdır. Din dogmasının zaten dogma olmamak gibi bir şansı yok. Diğerleri dogma olarak ortaya çıkmıyor ama, sonra dogmaya dönüştürülüyorlar. Dinin ise zaten doğası, temeli, özü dogma. Aradaki fark bu.

 

Determinizm ise dogmaya dönüşme riski en düşük felsefedir. Çünkü sürekli indeterminist bir kanıt arar. Bu arayışı bıraktığı anda dogmaya dönüşme riski ortaya çıkacaktır. Ama determinizm bunu hiç bırakmaz. Determinist bilinç kadar yüksek bir bilinç düzeyi, başka hiç bir düşünce tarzında bence yoktur. Karşıtı lehine sürekli şekilde kanıt arama yoluyla kendini kanıtlayan başka bir felsefe yoktur.

 

Çapı nükleer tepkime için yetersiz bir gök cismi nükleer enerji üretip bembeyaz ışıyor mu? İndeterminist alarm zilleri acı acı çalar ve tüm deterministler bu olgunun nasıl ortaya çıkabildiğini bulmak için seferber olur. Buna determinist bir açıklama getirmek makul bir sürede mümkün olmazsa determinizmin çöktüğü ilan edilecektir.

 

Kuantum konusunda aynısı oldu. Dolanıklık ilkesi determinizmi ihlal ediyor gibi görünüyordu. Deterministler alarma geçti ve determinizmin ihlal olmadığını ortaya koyuncaya kadar durmadılar. Kuantumcuların indeterminist iddiaları sona ermedi. Çekişme sürecek. Henüz determinizm kalesinde gol yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neden determinizmde israr edip, dogmaya donme sansi aliyorsun. Gozlem yetmiyor mu?

 

Cunku gozlemde determinizm yoktur. Yani neyi gozlemliyecegini onceden kestirmezsin, kestirirsen zaten inanc olur. Gozlemlersin ve dile getirirsin. Bunun determinizm neresinde?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Freethought is a philosophical viewpoint that holds opinions should be formed on the basis of logic, reason, and empiricism, rather than authority, tradition, or other dogmas.] The cognitive application of freethought is known as "freethinking," and practitioners of freethought are known as "freethinkers."
 
Freethought holds that individuals should not accept ideas proposed as truth without recourse to knowledge and reason. Thus, freethinkers strive to build their opinions on the basis of facts, scientific inquiry, and logical principles, independent of any logical fallacies or the intellectually limiting effects of authority, confirmation bias, cognitive bias, conventional wisdom, popular culture, prejudice, sectarianism, tradition, urban legend, and all other dogmas. Regarding religion, freethinkers hold that there is insufficient evidence to support the existence of supernatural phenomena.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.