Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Atatürk'ün Kürt Politikası


evrensel-insan

Önerilen İletiler

genelde savas isteyenler bundan cikari olanlardir. Halk savas istemez. 

 

Tamam o halde İngiliz hükumeti Atatürk ile gizlice anlaşmış falan değildir.

 

Ayrıca, Mudanya ateşkes ile birlikte Britanya İmp.'nun Kanada başta olmak üzere sömürgeleri ile siyasi birliği zayıflamıştır. Bu sömürgelerin bağımsızlıklarına kavuşması yolunda dolaylı olarak ciddi bir katkı ve desteği olmuştur, Mudanya'nın ve Kurtuluş Savaşının ve dolayısıyla Atatürk'ün.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tamam o halde İngiliz hükumeti Atatürk ile gizlice anlaşmış falan değildir.

 

Ayrıca, Mudanya ateşkes ile birlikte Britanya İmp.'nun Kanada başta olmak üzere sömürgeleri ile siyasi birliği zayıflamıştır. Bu sömürgelerin bağımsızlıklarına kavuşması yolunda dolaylı olarak ciddi bir katkı ve desteği olmuştur, Mudanya'nın ve Kurtuluş Savaşının ve dolayısıyla Atatürk'ün.

Bu senin cikarimin, ben aksini dusunuyorum. Cunku ortada bir diplomasi yani andlasma var. Nedir bu diplomasi/andlasma?

 

Hic bir ulke andlasma olmadan bir seyi sonlandirmaz.

 

Zaten basta istek ve amac ortak "Osmanli'dan kurtulmak"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hani İngiliz halkı savaşmamak istiyordu ?

Ne alaka. Burada karari verecek ve kendi halkina iletecek olan parlemento.

 

Sonucta diplomasi/andlasma saglanmis ve savas olmamistir.

 

Zaten savas olsa idi, andlasma olmazdi.

 

Parlemento da kendi politikasini halkina anlatirdi. Halk ikna olurdu/olmaz di o ayri bir konu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hangi politikasını ?

Diplomasi/andlasma politikasini. Ya da savas politikasini.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Ortada bir anlaşma ( Mudanya Ateşkes )ya yol açacak somut koşullar yeterince var. O nedenle dinci üretimi hurafelere gerek yok.

 

Ayrıca Osmanlı'nın kaldırılmasının ne gibi bir faydası olacaktı İngilizlere ?

 

Sen otur tarihi bastan oku. Istersen birinci dunya savasindan basla.

 

O zaman belki anlarsin ingilizlere olan "faydasini" cikarini.

 

Tabi milliyetci bakis acisinin disina cikabilir ve ona karsi tek alternatifin de dinciler olmadigini algilarsan!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mudanya ateşkes ile birlikte Britanya İmp.'nun Kanada başta olmak üzere sömürgeleri ile siyasi birliği zayıflamıştır. Bu sömürgelerin bağımsızlıklarına kavuşması yolunda dolaylı olarak ciddi bir katkı ve desteği olmuştur, Mudanya'nın ve Kurtuluş Savaşının ve dolayısıyla Atatürk'ün.

 

Çanakkale Krizi (İngilizceChanak Affair), Türk kuvvetlerinin 9 Eylül 1922'de İzmir'e girmesinden sonra, Eylül 1922'de İngiliz-Fransız kontrolündeki Boğazlar Tarafsız Bölgesi'ne ilerlemesiyle ortaya çıkan siyasi ve askeri bir krizdir. Bu kriz, Birleşik Krallık BaşbakanıDavid Lloyd George'un iktidarını kaybetmesine sebep oldu. Buna ek olarak, Kanada hükümeti bu kriz ve sonrasında Birleşik Krallık'tan diplomatik olarak bağımsız davranmaya başladı. Ayrıca bu kriz İngiliz Milletler Topluluğu'na üye devletlerin dış işlerinde serbest bırakılmasının önünü açan 1931 Westminster Tüzüğü'nün oluşmasında en önemli etkenlerden biri oldu.

 

( tr.wikipedia )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilakis  asıl ben karşımda BB'ye toz kondurmayan B. Britanya Milliyetçi bakış açısını görüyorum.

Evet duz mantik baska turlu algilayamaz zaten. Cunku duz mantik tek duze calisir, bu tek duzelik kendi dogrusu ile ortusmezse bunu hemen kendince karsit olarak bildigine yamar.

 

Alisigiz bu tip tek duze etiketlemelere.

 

Sonucta bu algiyi baska bir bakis acisi bunca yazilandan cikaramaz. Ancak tek duze yuzeysel bakis bu algiyi cikarir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çanakkale müthiş bir stratejik boğazdır. Dünya tarihini kökünden bir kez sallamamıştır. Çanakkale savunması da Avrupa devletlerinin Rusya'nın yardımına gidememesine ve Çarlık rejiminin yıkılmasına yol açmıştır. Rusya'da sosyalizmin iktidara gelmesi ise, tartışmasız dünyadaki en önemli gelişmelerden olmuştur. Tüm 20. yüzyılı bu değişim şekillendirdi.

 

Her zaman söylerim. Bu kilit yarımadada rahat bırakılmazsınız. Burası dünyanın kilidi. 1071 de Malazgirt'ten kapıyı açmakla iş bitmedi, tersine başladı. Bu kilit yarımada her zaman dünyanın gözü altında olacaktır. Faraza uzaylılar dünyayı gözetlese, içinde ne olduğunu bilmeden bile ilk dikkatlerini Anadolu yarımadası çeker. Tarihi boşverseniz bile, coğrafya bunu kesin biçimde gösterir.

 

O yüzden ulusalcılık tukakaymış, milliyetçilik ayaklar altındaymış, yok bilmem Atatürk pragmatistmiş, bunların hepsi bu dünyanın kilidini çözmenin adımları. Bu millet bunlara daha fazla izin verirse çekeceği acıları tahmin bile edemez... 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen otur tarihi bastan oku. Istersen birinci dunya savasindan basla.

 

O zaman belki anlarsin ingilizlere olan "faydasini" cikarini.

 

Tabi milliyetci bakis acisinin disina cikabilir ve ona karsi tek alternatifin de dinciler olmadigini algilarsan!

Evet duz mantik baska turlu algilayamaz zaten. Cunku duz mantik tek duze calisir, bu tek duzelik kendi dogrusu ile ortusmezse bunu hemen kendince karsit olarak bildigine yamar.

original.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ulusalcılıktan çıkanın tek yolu din faşizmidir. İstemese bile ona hizmet etmekten başka gidebileceği bir yol yoktur. Atatürk'ün izinden çıkanın saplanacağı tek yer dogma bataklığıdır. 

 

Bu ülke gerçekleri şaşmaz şekilde budur. Bu gerçeği görmezden gelenler olsa da bu gerçek değişmez. Çünkü bu ülkede ırkçılık diye bir sorun neredeyse hiç olmamıştır. Bu ülkede dincilik diye bir sorun ise şiddetle vardır. Yüzde biri oluşturan bir sorunu şişirdikçe şişirip tehditmiş gibi göstermek, yüzde doksandokuzu oluşturan heyula bir sorunu ise "yok bişey yok yok" diye küçük göstermeye çalışmak art niyetin daniskasıdır ve emperyalist empozesidir. Bu ülkede ırkçılık dincilik ile desteklenmeden asla var olamaz. Temeldeki sorun dinciliktir. Dincilikten soyut bir ırkçılık tehdidi hiç bir biçimde yoktur. Görüyorsunuz, ırkçılığa karşıyız diye hacivat şovu yapanların "allahın seçtiği kurtulmuş millet" diye dogmatik hezeyan saçmalayan şairi baş tacı ettiklerini. Bu ülkedeki sorunu gerçek yüzüyle görmemenin, sorunun din dogması olduğunu anlamamanın hiç bir mazereti yoktur. Din gider, sorun biter. Din kalır, bataklıkta debelenmeye devam ederiz.

 

Onyıllardır değişik kuklalar bize bu oyunu sergiledi. Nihayet işe hız verdi ve planlarını iyice yüzeye çıkardılar. Sevr paçavrası Atatürk tarafından parçalanıp çöpe atılalı beri, onu yeniden uygulamaya koymak için planlar yapılıyor. Bu tezgahlar artık iyice belirginleşti, yüzeye çıktı. Halkı buna alıştırma, kurbağanın suyunu ısıta ısıta artık haşlamaya yaklaşma dönemindeyiz. 

 

Atatürk'ü kötülemeler, ulusalcılığı yok saymalar, etnikçilerle işbirliği, mezhep ayrımcılıkları, dinciliğe hız verme hep bunun görünür tezahürleri. Ülke artık bölünmeye adımlar sıklaştırılarak götürülüyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bugünlerde yeni bir zehirli propaganda bulutu salınmaya başladı ülke üzerine. Hemen de ağızlara sakız oldu. İnsanların ağzına bir sakız vermeye gör. Günlerce cak cak cak...

 

Hatay Türkiye'ye yüz yıllığına ilhak edilmiş. Bu süre dolunca Hatay'da referandum yapılıp Türkiye'de kalmaya devam etmek isteyip istemedikleri sorulacakmış!!!

 

Nasıl psikolojik hazırlama yapıyorlar görüyor musunuz? Adeta kolu bacağı kesilecek insanı narkoza alma, uyuşturup budanmaya hazırlama gibi!

 

Geçen yıl da koca koca kelli felli adamım diye gezinen adamlar Lozan'ın süreli olduğunu ve süresi dolunca geçersiz kalacağını iddia etmişlerdi! Yok Lozan'ın gizli maddeleri bilmem nerde kasada saklıymış da, filanca AB yetkilisi kasayı açıp göstermiş de, gözleriyle görmüş de, infial yaratır diye bugüne kadar açıklayamamış da, şimdi açıklama zamanı gelmişmiş!!!

 

Yok ya? Niye geldi zamanı? Banka hesabına kaç bin dolar transfer edildi de zamanının geldiğine karar verdin?

 

Bu kepazeliklere milleti iyice alıştırıyorlar. Bunlar milletin bilinç altına yerleşecek, yarın Hatay için savunma sirenleri çaldığında halk uyuşacak, kesim zamanı gelmiş kurbanlık gibi direnmeyecek, zaten müstahaktık buna diye boynunu bükecek! O zamana kadar zaten Atatürk'ün Hatay'ı zorla ilhak eden bir diktatör olduğu propagandası son gaz topluma zehirli bir bulut gibi pompalanacak. Zaten pompalanıyor.

 

İki şık var: Ya bu emperyalistler bu halkı tanıyamamışlar, ya bu halk hâla daha bu emperyalistleri tanıyamamış.

 

Buna bağlı olarak iki şık daha var: Ya emperyalistler bu halktan yüz yıl daha unutamayacakları bir sille daha yiyecekler, ya bu halk bir daha belini doğrultamayacak şekilde emperyalistlerden öyle bir tekme yiyecek ki, aklını başına alma fırsatı bile olmayacak. Sevr sonunda dayatılacak. Bu olursa bu halk tarihinde yaşadığı acıların en büyüğünü yaşayacak ve tarih sahnesinden bu kez silinir. Devir öyle yeniden var olma devri değil. Bu devirde silinen, yok olur gider.

 

O halde iki şık var: Ya bu halk aklını başına alacak, ya yok olacak.

 

Seçim halkın. Biz kimseyi zorla ayakta tutup var edemeyiz. Halkın kararı yok olup gitmekse, bu gerçekleşir. Halk bilecek. Belki de halk hiç savaşmayacak. "Sen orayı al, sen de şurayı al, senin de hatırın kalmasın kanka, sen de buyur. Haaa, sen de vardın değil mi, gel gel bizde toprak çok!"  diyecek, ben bunu bilemem. 

 

İntihara kararlı bir insanı durdurmak zordur. 

 

Bu halk takkeyi önüne koysun, düşünsün. Plan belli. Amaç belli. Kendisine kazılan kuyu belli. Belli olmayan hiç bir şey yok. Belli olmayan bu ulusun uğrayacağı son... Bu halkın sonunun ne olacağını düşünmesi gerekiyor. Benden söylemesi...

 

Tüm göstergeler söylediklerimi gösteriyor. Dünyanın sayılı, bölgesinin en büyük gücü olan Türk Silahlı Kuvvetleri, dünyanın en önemsiz ordusu haline getirildi. Bu orduyu artık hiç kaale alan yok. Bunun kanıtı ne? Söyleyeyim:

 

Hiç bir orduda boyun eğerek, bel bükerek selamlama yoktur. Baş ile selam, gözler karşıdan ayrılmadan verilir. Düşman komutanının karşısına esir olarak çıkarılsanız, bel bükmez, boyun eğmezsiniz. Bu askerliğin en başta gelen en önemli kuralıdır. Bu kural şimdiden, daha ülke savunulmadan yok edildi mi? Evet.

 

Gerisini bu halk düşünecek... Ama iyi düşünmeli. Düşünme yetisini de kaybettiyse zaten sonunu kendisi hazırlamıştır... 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O halde iki şık var: 

 

2. Dünya savaşı öncesi iki Alman konuşuyorlarmış:

 

"Savaş çıkacak gibi."

 

"Çıkmazsa iyi... Ama çıkarsa iki ihtimal var."

 

"Bizi ya askere alırlar, ya da yaştan dolayı almazlar."

 

"Almazlarsa iyi... Ama alırlarsa iki ihtimal var."

 

"Ya cepheye sürerler, ya geri hizmete alırlar."

 

"Geri hizmete alırlarsa iyi. Ama cepheye sürerlerse iki ihtimal var."

 

"Ya ölürüz, ya eve döneriz."

 

"Eve dönersek iyi. Ama ölürsek iki ihtimal var."

 

"Ya sabun fabrikasına, ya kağıt fabrikasına gönderirler."

 

"Sabun olursak iyi, ama kağıt fabrikasında iki ihtimal var."

 

"Ya gazete kağıdı oluruz, ya tuvalet kağıdı."

 

"Gazete kağıdı olursak iyi, ama tuvalet kağıdı olursak b.... yedik!"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu sefer bir Alman ile bir Yahudi konuşuyorlar:

 

Yahudi: Ben bu ülkeyi terkedeceğim.

 

Alman: Niye?

 

Yahudi: Terzilerle yahudileri öldüreceklermiş!

 

Alman: Terzileri niye öldürsünler ki?

 

Yahudi: İşte bu yüzden terkediyorum!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.