∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2013 Paylaş Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2013 "ic ses-inner voice" yani "Conscience", Turkce de "vicdan" olarak ta degerlendirilir.Buradaki vicdan algisinin sorunu da, sadece dini, mistik ve idealist duzeyde bir icerik verilerek algilanmasidir.Hem vicdan, soyutunun; sinirlari idealizm ile sinirli degildir, hem de buradaki vicdan, ne suurun (conscious), ne de bilincin (acknowledgement), es anlamlisidir.Yine bu temelde de; Turkce de bilinc ile suur birbirine karistirilip, esanlamli kilinmaktadir.Farkindalik ise, bilince paralel olan (cognition, awareness) icerigindedir.Bilhassa 20. yuzyildan baslayarak gelisen, bu kavramlar 21. yuzyilda cok farkli iceriklere burunmuslerdir.Bu temelde kendilerini bu gelisime uyarlayamayan diller ve bu dilllerin 20. yuzyil oncesi ve yapisi kavram icerik ve farklarini ortaya koyma bakimindan yetersiz kalmaktadir.Maalesef, dilimiz Turkce de, bu dillerden biridir. Ustelik kavramlarin soyut temeli, konuyu iyice "cikmaz" asokmaktadir.Oyuzden bu konuda mesaj yazacak arkadaslarin, sadece kavramlari kullanmalari degil; ayni zamanda o kullandiklari kavramlara verdikleri icerik ve anlamlari da belirtmeleri, mesajlarin algilanabilmesiacisindan, rica olunur.Cunku ne vicdanin kokeni sadece dini ve idealisttir, ne de suur ile bilinc ayni icerige sahiptir. Icses, ego, super ego, benlik, ozbenlik, sahtebenlik, bilinc, safbilinc, ozbilinc cesit ve duzeyleri; soyut oldugundan, evrensel bir ortak onayi olmadigindan sadece kisilerin kendi duzeyleri(ideoloji, inancsallik, etiksel degerler, bilgi, bilinc, birikim, deneyim v.s.) temelinde verecekleri icerik ile ortaya konabilen kavramlardir.Bu kavramlar "psychologism" in konusu olmakla birlikte, verilen iceriklerin anlam ve algisi, felsefenin;epistemolojisinin, ve de metafizik ve etiksel dallarinin kendi ideolojik inancsal dogrusu temelinde ortaya koydugu kavramlardir.Epistemoloji, bu konuyu; etiksel bilimler temelinde ortaya koyar.Bu konuda bir dogru ortaya koymaktan, ya da dogrular arasi bir mucadele vermekten ziyade, herkesinbiribirinin verdigi cerigi algilama acisindan, bu konuyu isleyelim.Bu konuda, tarih surecinde, felsefi olarak, tarihi karakterlerin ortaya atilmis tezleri de bulunmaktadir.Evet buyrun, bu konuyu masaya yatiralim. Herkes isterse, bu soyut, fakat somutlastirilan kavramlara; ya tarihi karakterleri referans gostererek, onlara atifta bulunarak ya da kendi verdigi icerik temelinde basliga katkida bulunabilirler. "Intuition" kelimesi, literaturde; genelde inancsal duzeyde ve tamamen bilim disi gecer. Bilim, bu konuda "Imagination", yani "hayal gucu" kelimesini, bilim ve bilimselligin soyutu olarak degerlendirmeyi daha yegler.Cunku intuition, ayni zamanda; 6. his, parapsikoloji, medyumluk, gelecegi gorme v.s. temelli bilim kurgu ve epistemoloji ustu, doga ve dunya otesi guclere ya da bilimin henuz epistemolojik olarak aciklayamadigi, spekulatif teorilere dayanir.Hem sezgi, hem de hayal gucu; beynin bir fonksiyonudur. Fakat, bilim ve bilimsellige acilan soyutu; hayal gucudur.Sonucta, inanclar duyum olarak; mutlaka bir somut tabandan esinlenmek, ya da soyutlarina bir somuttaban bulmak zorundadir. Hayal gucu'nde bu bilimselligin epistemolojik siniri olarak belirgindir. Ama; bilimselligin temeli, somuta yani deney, bulus, gozleme dayandigindan, sezginin boyle bir tabani yoktur. Var denilen taban, sadece varlayani baglar. Evrensel bir onayi ve yanlislanabilirligi yoktur. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.