Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Constructivist Epistemoloji-Yapilandirmaci Bilgi


evrensel-insan

Önerilen İletiler

"Türkçe kaynaklara baktığımızda constructivism kavramıyla ilgili bir uzlaşmanın

henüz gerçekleşmemiş olduğunu görmekteyiz. Kimi araştırmacılar constructivism kavramına karşılık oluşturmacılık (Kara ve Özgün-Koca, 2004; Baki ve Bell, 1997; Gürol ve Tezci, 2001; Asan ve Güneş, 2000; Kılıç, 2001; Yıldırım ve Akar, 2004; Kabapınar, 2004; Gürol ve Atıcı, 2001; Semerci, 2003; Yanpar-Şahin, 2003) terimini kullanırken kimileri de yapılandırmacılık (Köseoğlu, Budak ve Kavak, 2002; Yurdakul ve Demirel, 2004; Şaşan, 2002) ve hatta yapısalcılık (Aşkar Aktamış,Ergin ve Akpınar, 2003), yapıcılık (Alkan ve a., 1995; Deryakulu, 2001), inşacılık (Muğaloğlu-Aktürk, 2001), kurgulamacılık ve hatta birden fazla terimi bir arada yapısalcı(oluşturmacılık) (Koçoğlu ve Köymen, 2002; Turan, 2001) önermektedir.-Alinti-

 

http://tr.wikipedia.....Frenme_teorisi)

 

Bu nedenden dolayi, yukaridaki numarasi verilen mesajlarin ve "yapisal" in "olusturmacilik-constructivism" olarak alinmasini oneriyorum.

 

Cunku bu konuda yapilacak her hangi bir Turkce kaynak basvurusunda, yapisal yerine olusturmacilik netice verecektir. Ayrica "yapilandirmacilik olarak ta henuz Turkce'de gecerli olmaktadir.konstrüktivizm'de kullanilmaktadir.

 

Yalniz, constructivism, constructionism, yani kurmacilik ile karistirilmamalidir.

 

Daha once bu baslikta aciklamaya calistigim, constructive epistemoloji, yani yapilandirmaci epistemoloji ile ilgili, internetten buldugum bir link, ana hatlari ile konu ile ilgili tarihi ve kavramsal bilgi iceriyor.

 

Buradan bir pasaj alintilayacagim. Eger konu ilginizi ceker ise, ve konunun daha bir netlige kavusmasi istenirse, o zaman gelen sorulara gore, yanitlar verebilirim.

 

Yapılandırmacılık (constructivism), Bruner (1990), Kelly (1950), Piaget

(1969), Von Glassersfeld (1993) ve Vygotsky (1978) gibi arastırmacılar tarafından etraflıca ele alınan (aktaran Young ve Collin, 2004), anlama ve bilgi konularına odaklanan epistemolojik (bilgi kuramsal) bir yaklasımdır (Savery ve Duffy, 1995).

 

Bilgi felsefesi olarak da adlandırılan epistemoloji, bilginin olanaklı olmasına,

dogruluguna, geçerligine, kaynagına, dogasına iliskin arastırmayı kendisine konu

edinen bir felsefe disiplinidir (Çüçen, 2001). Dolayısıyla yapılandırmacılık, tek bir

gerçeklik oldugunu ve bu gerçeklige ulasılabilecegini savunan indirgemeci

(reductionist) ve belirlenimci (deterministic) nesnelci (objectivist) paradigmadan farklı bir biçimde (Stead, 2004), mutlak gerçekligin, varsa bile, bilgisine ulasılamayacagını ve her bireyin yasantısal dünyasını bilissel süreçleri aracılıgıyla olusturdugunu öne süren bir epistemoloji olarak tanımlanabilir (Young ve Collin, 2004).

 

Yapılandırmacı görüsün ilk temellerinin, Socrates öncesi (Pre-Socratic)

filozofların “bilginin bilen tarafından olusturuldugu” fikriyle ve Socrates’in “Bilgi

Algılamadır” ifadesiyle, Demokritos, Anaksimenes, Anaksimandros ve Thales gibi

erken dönem Yunan filozoflarından dıs dünyanın bilgisinin mutlak oldugu,devinimle açıklanabilecegi (Thomson, 1997) ve bu bilgiye ancak deney yoluyla ulasılabilecegini savunan maddeci görüslerden belirgin biçimde ayrılmasıyla atıldıgı söylenebilir.

Bununla birlikte, bir bilgi felsefesi olarak yapılandırmacılık 18. yüzyılda yasamıs olan Napoliten felsefeci Giambattista Vico (1688-1744)’nun çalısmalarında belirginlesmektedir. Vico, Eski Italyan Bilgeligi (De Antiquissima

Italorum Sapienta, 1710, aktaran Copleston, 1996:162) baslıklı çalısmasında,

Descartes’in felsefesini elestirerek, “gerçekligin kuralı ve ölçütü onu yapmıs

olmaktır” ifadesine yer vermis ve bilmeyle yapmayı özdeslestirerek bilginin

dogasındaki öznellige isaret etmistir.

 

Diger taraftan, söz konusu temel önermeler, literatürde sosyal (social constructivism), bireysel (individual constructivism) ve radikal (radical constructivism) yapılandırmacılık gibi farklı bakıs açılarıyla ele alınan yaklasımların da temelinde yer alan önermelerdir (Brooks ve Brooks, 1999; Yurdakul, 2005).

Esasen, bu bakıs açıları yapılandırmacılık ekseninde yer almakla birlikte, farklı noktalara vurgu yapmaktadırlar. Örnegin, Piaget (1999)’nin ismiyle özdeslesen bilissel yapılandırmacılıkta (cognitive constructivism) bireylerin bilgiyi, deneyimlerini, bir bilissel analiz ve açıklama isleminden geçirdikten sonra yapılandırdıgı vurgulanarak, bilissel süreçler ön plana alınırken, Vygotsky’nin görüsleri etrafında biçimlenen sosyal yapılandırmacılıkta (social constructivism) bilginin sosyal uygulamaların ya da sosyal gruplar arasındaki etkilesimlerin bir ürünü oldugunu kabul edilmektedir.(Young ve Collin, 2004).

Ancak ne bireysel yapılandırmacılık ne de sosyal yapılandırmacılık birbirlerini dıslamamakta, aksine tamamlamaktadırlar (Nuthall, 1999; Kitchener, 2004). Nitekim ne Vygotsky bilginin yapılandırılması sürecinde bilissel süreçlerin önemini yadsımıstır (Nuthall, 1999); ne de Piaget bilginin yapılandırılmasında sosyal etkilesimi dısarıda tutmustur (Kitchener, 2004).-Alinti-

 

http://buje.boun.edu....3BDE2DBd01.pdf

 

Asagidaki link cikmiyabilir, cikan sayfadan ustten ikinci linke ordan da olusturmacilik yazan yazinin ustune tiklayabilirsiniz.

http://tr.wikipedia.....Frenme_teorisi)

"Konstrüktivizm (öğrenme teorisi" için arama sonuçları - Vikipedi

Turkiye, yukarda aciklandigi gibi, henuz constructive kelimesinin ne oldugunda karar kilamadigi icin hem yapilandirmacilik hem de olusturmacilik hem de konstruktivizmin (bir cesit constructive'in yazilis ve soylenis algisi) kullanimini iceriyor.

 

Yapilandirmaci epistemoloji;

 

http://en.wikipedia.....t_epistemology

 

Yapilandirmaci epistemoloji, bilimsel bilginin tabiati hakkinda felsefedeki epistemolojik bakis acisidir.

 

Bilimsel bilginin, dunyada bulundugunu degil; bilim kisileri tarafindan yapilandirildigini ortaya koyar.

 

Yapilandirmacilar, her turlu algi deneyimimizi ortaya koyabilmek icin, bilimin kavramlarinin zihinsel yapilandirma oldugunu one surerler.

 

Sosyal konularda ise, konuyu sosyolojik degil; psikolojik kavram olarak ele alirlar. Cunku bir bireyin, bilgiyi anlamlandirmasi, sosyal conteks bunyesindedir. bu temelde de constructionist, yani kurmacilardan farklilasirlar.

 

Yapilandirmaci bilgi, genetik epistemolojinin bir koludur.

 

Genetic epistemology - Wikipedia, the free encyclopedia

 

Bilmenin yapiandirmacilik teorisini ve genetik epistemolojiyi ortaya atan, Jean Piaget'tir.

 

Jean Piaget - Wikipedia, the free encyclopedia

 

Hem episteolojiye, hem de psikolojiye yapisalciligi kazandiran bilim kisisidir. Kendisi ayni zamanda, notr algili ve disaridan bakis acili bir gozlemcidir ve teorisini cocuklari bilimsel gozlemleyerek ortaya koymustur. Piaget'e gore uc turlu bilgi vardir. Fiziksel, mantiksal/matematiksel ve sosyal.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Natüralizm iki farklı felsefik görüşte incelenir:

 

Yöntemsel natüralizm (veya bilimsel natüralizm) ki bu epistemoloji üzerine yoğunlaşır: "Dünya üzerinde güvenilir bilgiyi edinmenin yöntemleri nelerdir?". Metafizik ve dini inançtan bağımsız, özellikle "bilgi" edinmenin pratik yöntemleriyle ilgili epistemolojik bir bakış açısıdır. Buna göre varsayımların doğal neden ve olaylara göre açıklanıp test edilmesi gerekir.[1] Gözlemlenebilir eylemlerin açıklamaları yalnızca doğal nedenlerle ilişkilendirildikleri sürece pratik ve faydalı olur (mesela "kesin işleyişler" buna örnektir, ama "şüpheli mucizeler" değil). Yöntemsel natüralizm modern bilimin temel prensibidir. Bazı filozoflar bu düşünceyi daha da genişleterek yöntemsel natüralizmin felsefenin de temel prensibi olduğunu söylemişlerdir. Bu bakış açısına göre bilim ve felsefe bir bütündür. W.V. Quine, George Santayana ve diğer bazı filozoflar da bu düşünceyi desteklemişlerdir.

 

Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik natüralizm) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır."[2] metafiziki pozisyonuna sahiptir.-Alinti-

 

http://tr.wikipedia....ralizm_(felsefe)

 

Bilimsel Felsefenin Doğuşu

 

Bilim felsefesinin temel taşı sayılan bu kitap, felsefenin, birbiriyle bağdaşmaz birtakım düşüncelerin bir çatışma alanı deği, bilimsel bir araştırma ve bilgi edinme yöntemi olduğunu vurgulamaktadır. Geçmişte ortaya atılan metafizik çözümlerin aldatıcı olmaktan ileri geçmediğini, felsefede ilerlemenin ancak bilimsel yöntemle sağlanabileceği tezini savunan yazar, bir yandan klasik felsefe öğretilerini acımasız eleştirirken, öte yandan uzay, zaman, nedensellik, evrim, atom gibi temel kavramları çözümlemekte, fizik geometri ve mantık alanlarındaki çağdaş gelişme ve anlayışlara ışık tutmaktadır. Okuyucu, bilimsel felsefeye giriş niteliği taşıyan bu kitapta bilimsel düşünme yönteminin en canlı ve sağlam örneklerini bulmakla kalmayacak, bilimin kavramsal yapısı yönünden genel kültür içindeki anlam ve değerini de görecektir. Reichenbach bu kitabı ile felsefenin spekülasyondan çıkıp bilime geçtiğini kanıtladığı savındadır. (Arka Kapak) -Alinti-

 

http://kitap.antoloj...-dogusu-kitabi/

 

bilim felsefesi ile karıştırılmamalıdır. bilimsel felsefe metafiziğe karşı bir tavır olarak gelişmiş Viyana Çevresi felsefe anlayışının felsefeye biçtiği yeni bir kıyafet ve çizilmiş yeni sınırlardan başka birşey değildir. bilimsel felsefe, felsefenin bilimsel olması , yöntem ve alan olarak bilime ayak uydurması gerektiğini savunur.

 

Constructivist epistemology is an epistemological perspective in philosophy about the nature of scientific knowledge[1

 

Yapilandirmaci epistemoloji, felsefedeki,bilimsel bilginin tabiati hakkinda epistemolojik perspektiftir.

 

Constructivists maintain that scientific knowledge is constructed by scientists and not discovered from the world.

 

Yapilandirmacilar, bilimsel bilginin, bilim kisileri tarafindan yapilandirildigini ve bilimsel bilginin dunyadan elde edilmedigini soylerler.

 

they do not focus on an ontological reality, but instead on a constructed reality.

 

Yapilandirmacilar, ontolojik gerceklige degil; onun yerine yapilandirilmis gerceklige odaklanirlar.

 

Iste benim her seye bakis acim, gercegin yapilandirilmis oldugudur. Bu da insanoglu yapilandirilmisligidir.

 

Ontolojik bakis acisi, hangi ideolojisi olursa olsun, hem bilimsel degildir, hem de felsefeye bilimsel bakis acisini vermez.

 

Yapilandirmaci epistemoloji; empiricism, yani deneycilikten, objektivizm, yani nesnellikten, pozitivizm, yani olguculuktan, reductionism, yani indirgemecilikten, rationalism, yani akilciliktan farklidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...
Kuantum Düşünce: Ne Düşünürsek Onu Yaşarız, Ne Düşünürsek O Oluruz!
Kuantum Düşünce Yöntemi Tam Anlamıyla Nedir Sorusuna Sosyal Bilimlerden Cevap

Bizler mutlak gerçeklerin varolduğu bir dünyada, gerçeklerin peşinde koşan varlıklar mıyız, yoksa gerçekleri üreten, ürettiği gerçekleri yaşayan varlıklar mıyız?

Kendimiz ve dünyamız ile ilgili varsayımlarımızın aslında gerçekte bizi ve çevremizi oluşturduğunu söyler bize içinde bulunduğumuz yüzyılın temel sosyal bilimler akımı: ‘’Constructivism’’.

Kuantum düşünce tekniği veya Kuantum felsefesi, günümüzün sosyal bilimlerin sosyal olguları açıklamak için kullandığı önemli araç ‘’Constructivism’’ ile benzerlik göstermesi bir tesadüf değildir. Constructivism teriminin temelinde ‘’yapı’’ ‘’inşaa etme’’ ‘’ yapılandırma’’ anlamlarına karşılık gelen kökler yer almaktadır.

Constructivism, bugüne kadar gelmiş geçmiş, tüm sosyal bilimler teorilerinden farklı olarak, positivist methodology i reddeder. Der ki: Siz dünyaya X açısından baktınız, A,B,C varsayımlarınızı ortaya koydunuz, tüm kararlarınızı bu varsayımlar üzerinden aldınız ve sonuç olarak, A, B ve C nin içinde buldunuz kendinizi. Şimdi de A, B ve C nin ne kadar doğru bir tespit olduğu ile böbürleniyorsunuz.

Kuantum Düşüncenin temelini oluşturan; Ne düşünürsen onu yaşarsın, Ne düşünürsen o olursun” şeklinde özetleyebileceğimiz temel varsayımın altında constructivist teorinin yukarıda bahsedilen argümanı yatmaktadır.

Aslında constructivism in üzerinde durduğu nokta, mutlak gerçek ve sosyal gerçek ayrımıdır. Mutlak gerçekler ( okyanuslar, dağlar), varlığı insan düşüncesine tabi olmayan, sosyal gerçekler ( enflasyon, devletler) insan düşüncesi ile sabit olan gerçeklerdir.

 

constructivisim-2.jpg?resize=228%2C300

 

Ekonomistler iyi bilir! Z enflasyon beklentisi, toplumda baş gösterdiği takdirde, Z enflasyona yakın bir enflasyon gerçekleşir. Bu süreç kaba taslak şu şekilde işler: Beklentiler belirli kaynaklardan büyük kitlelere yayılır, üreticiler ve parekendeciler mali hesaplarını ve fiyatlandırmalarını bu veriler doğrultusunda verir ve sonuç olarak başlangıçtaki tahmin edilen enflasyon oranına benzer bir oranda toplam fiyat artışı ( var olan para miktarına karşılık alım gücündeki değişim) gerçekleşmiş olur.

Veya

Realist paradigmin dominant olduğu bir dünyada ( 1950 önce Avrupası), milliyetçiliğin yoğun olduğu modern devlet şekilleri var olmuşken, Liberalism, Functionalism ve benzeri düşünce söylemlerinin baskın olduğu ( 1950 sonrası kademeli, 1990 sonrası yoğun Avrupa) bir dünyada post modern diye adlandırdığımız, belirli alanlarda rahatlıkla egemenliklerini Avrupa Birliği gibi supranational bir yapıya transfer edebilen devlet şekilleri var olmaktadır.

Realist varsayımların dominant olduğu bir dünyada Avrupa Birliği tarzı bir yapının varlığı mümkün olabilir miydi? Hiç sanmam!

Söylemlerimiz, yani benimsemiş olduğumuz düşünce kalıpları kendimizi ve çevremizi oluşturduğuna şüphe yok. X kararını alabilmek için, öncelikle benimsediğimiz söylemler ile bunu meşru kılmak zorundayız. Eğer var olan varsayımlarımız, Y hareketini meşru buluyorsa, Y hareketini gerçekleştiririz. Aynen realist düşüncenin modern devleti, liberalist düşünce ve uzantılarının post modern devlet gerçeklerini meşru kılıp var ettikleri gibi.

Kuantum Düşünce Yöntemi ve Kuantum Olumlama Bu Noktada Sosyal Bilimlerin En Önemli Bulguları İle Örtüşmektedir

Peki, BEN dediğimiz öz tanımlamamız da bugün bizim kim olduğumuzu göstermez mi?

EVET!

Özgüveni olmayan, komik olamayan biri olarak mı doğdum? Bunlar mutlak sıfatlarım mıdır?

HAYIR!

Kimse özgüvensiz, utangaç vs doğmaz…. BUNLARI EDİNİR!!!

Aynen farklı yönetim şekillerinin farklı tarihlerinde farklı toplumsal bilinçaltı söylemler havuzları tarafından meşru edilip var edilmişler, daha sonra farklı söylemler sonucu meşruluklarını kaybedip yerlerini yeni meşru yönetim şekillerine bırakmışlar ise, insanın da bilinçaltında yatan kendisi ile ilgili düşünce kalıpları onun bugünkü kişiliğini, hareketlerini, kararlarını belirler, bilinçaltı söylemlerinin değiştirilmesi ise yeni meşru kişiliği var eder.

Toplumların bilinçaltı söylemleri zamanla, önde gelen düşünürler, medya ve yeni siyasi akımlar tarafından değiştirilir ve sonuç olarak uzun süren bu süreçte toplumların sosyo-ekonomik yapılarında değişime olanak tanınır.

Bireylerin bilinçaltı düşünce kalıplarını değiştirmek de kısa sürede kolay değildir, ziraa bilinç muhafazekar bir yapıya sahiptir ve yeni gelen mesajları kabul etmesi uzun sürebilmektedir. Özellikle bireyin kendisi ile ilgili değiştirmek istediği bir özelliğin kalıcı olabilmesi için, bilinçaltında yatan temel söylemlerin değişmesi gerekmektedir. Aksi taktirde, hevesle başlayıp, kısa süre süren değişimlerle yetinmek zorunda kalmaktadır. Örneğin, vücut geliştirmek isteyen fakat her seferinde hevesle başlayıp, istediği sonucu elde edinceye kadar devam edemeyen çevrenizdeki insan sayısını bir sayın.

Bu noktada, bio-frekans bilinçaltı olumlamaları, ulaştığımız gelişmiş audio-teknolojisi sayesinde doğrudan bilinçaltına gönderilmesi ise, arzu edilen değişimi bilinçaltından başlatarak hızlandırmaktadır.

Aynen toplumların kültürel bilinçaltı yapısı, günümüzde bilgi akışının hızlanması ile, nasıl daha hızlı değişiyor sonuç olarak toplumların sosyo-ekonomik ve sosyo- kültürel yapı gerçekleri değişiyorsa, bireylerin de arzu ettiği değişimi bio-frekans bilinçaltı telkin teknolojisi ile sağlamak aynı prensip doğrultusunda mümkündür.

Bilinçaltı düşünce kalıplarının değiştirilmesi, bireyin kendisine ve dünyaya bakış açısını yeniden yapılandırmaktır aslında. Örneğin, ‘’ben değersizim’’ düşünce kalıbı bilinçaltında yer etmiş bir kişinin, her zaman başkalarının taktirini araması ve sonuç olarak hayatta pasif, özgüveni olmayan, karar veremeyen, liderlikten uzak biri olması çok doğaldır. Genelde bireyler bunu inkar etse de, pratikte oluşan sosyal gerçekler, bilinçaltında yatan düşünceyi doğrular.

Bio-Frekans Bilinçaltı telkinleri, bu noktada, ‘’ben değersizim’’ kalıbı yerine, ‘’ ben değerliyim’’, ‘’kendime saygım sonsuz’’, ‘’ istediğim her işi başarabilirim’’ pozitif alternatif kalıpları doğrudan bilinçaltına göndererek, bireyin çekirdek inancını temelinde temizlemektedir.

Düşündüklerimizi yaşıyorsak, düşündüklerimiz bizi biz yapıyor ise, olumsuzluklarla dolu bir bilinçaltı ile başarıya ve mutluluğa ulaşmamızın ne kadar imkansız olduğu çok açıktır. Olumlu düşünce kalıplarının doğrudan bilinçaltı tarafından edinilmesi, bireyin arzu ettiği pozitif değişimi kısa sürede kalıcı olarak değiştirmesi bir mucize değildir. Beynin mucizevi gücünü, bireyin lehine çevirmektir.

Ziraa beyinimiz ile düşünür, beynimiz ile varsayar, varsayımlarımız ile karar veririz, varsayımlarımız ile hareket ederiz ve aslında varsayımımız oluruz! Kuantum düşünce yöntemi de işte bu prensibi benimser kendini inşaa eder.

Ben XYZ’yim, evet ben XYZ’mişim….

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuantum Düşünce Tekniği Nedir

kuantum-quantum-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnce-t

Kuantum düşünce tekniği veya yöntemi, NLP gibi hedefsel davranış değişikliklerini, yani kişisel gelişim veya değişimi hedef alan, kuantum fiziğinin doğuşundan güç alan, kendine has bir kişisel gelişim yönergesidir.

Kuantum düşünce yöntemi, aynı zamanda akademik platformlarda sosyal bilimlerin, her geçen gün, yaygınlaşarak sosyal olguları açıklamada kullandığı constructivist (yapıcı) bakış açısının varsayımları tarafından da desteklenen bir kişisel gelişim metodudur.

Kuantum düşüncenin altından yatan en temel prensip, şu sözlerle özetlenebilir:

Ne düşünürsek onu yaparız, ne düşünürsek o oluruz!

Ülkemizde, kuantum düşünce, terimini ortaya atan kişi, R. Şanal dır. Kendisinin üslubu ile kuantum düşünce tekniği:

“ sıradan düşünce biçimlerinin aksine, üst nitelikli, değiştirme ve oluşturma gücüne sahip, atom altı alanında etkili olabilecek yaratıcı düşünme biçimidir” ayrıca, kuantum düşünce tekniği “ ortak zeka alanında işlem yapan, bütün evreni tekamül ettiren enerji ile iş birliği yapan, dolayısıyla bireyi “kişi” olmanın sınırlı olanaklarından “bütünün” gücüne ulaştıran” bir düşünce şekli veya kişisel değişim metodudur.

Sayın R. Şanal Bu anlatımını günümüzün sosyal-psikoloji bilimi ile açıklığa kavuşturalım

Kuantum düşünce tekniğinin temelinde, bireyin kendisi ve çevresi ile ilgili bilinçaltına kodladığı varsayımları yatmaktadır. Bu söylem kalıpları, bir nevi zihnin sosyal olgulara anlam katmasını sağlayan, zihnin lensleri gibi çalışmaktadır. Bu varsayımlar kümesi, bireyin doğduğu günden bugüne, bilinçaltı tarafından edinilen farklı olgular ile eşleştirdiği, ilişkilendirdiği, dışardan gelen mesajların (ailesi, akrabarı, arkadaşları, öğretmenleri, medya vs.) göreceli , değişebilen kombinasyonudur. Söz konusu varsayımlar, bireyin farklı olgular karşısıda nasıl bir tavır veya davranış sergileyeceğini belirlemektedir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, varsayımların, göreceli, bir diğer deyişle kişiden kişiye değişen özelikte olduğu, ve mutlak olmayışıdır. Her birey aynı varsayımlar ile işlenmiş bir bilince sahip olsaydı, her birey, aynı olurdu.

Bireyler varsayımları ile karar verir ve hareket eder.

Örneğin, bir şirket yöneticisinin bilinçaltı varsayımı, “insanlar tembeldir”, “dolayısıyla çalışanlar her fırsatta işten kaytarmaya çalışacaklardır” yönünde ise, söz konusu yöneticinin yönetimsel kararları, daha fazla denetim, hiyerarşi, emir-komuta zinciri şeklinde olma olasılığı yüksektir. Aynı zamanda, çalışanlarına, yaklaşımı bu varsayımlar doğrultusunda olacaktır. Yöneticinin, sözkonusu varsayımlarını, çalışanlarına yansıtması ise, şirket kültüründe norm halini alacak ve çalışanlar kendilerini aynen yöneticinin, çalışanı varsaydığı gibi görmelerine sebep olarak, çalışanların gerçekten sadece denetim altında oldukları sürece, çalışkan, denetim dışında işten kaytaran bireyler olmasına neden olacaktır, ziraa yöneticinin pozisyon gücü, kendi düşüncelerinin çevresi tarafından edinilmesine imkan tanıyacaktır. Bir başka deyişle yöneticinin, hiyerarşik gücü eşittir varsayımlarını yayma gücü olacaktır. Sonuç olarak, yöneticinin varsayımları doğrultusunda verdiği kararlar, ilgili şirketin gerçeği olmuştur.

Kuantum düşünce tekniği ile çokca anılan “çekim gücü” teriminin altında yatan gerçek, varsayımların veya düşüncelerin, bireyin kendini ve çevresini yaratma gücü gerçeğine dayanamaktadır.

Bizler mutlak gerçeklerin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşamaktansa, insani düşüncelerin yarattığı sosyal (insan varsayım ve düşüncelerine tabi) gerçeklerle çevrelenmiş bir dünyada yaşamaktayız.

Benzer şekilde, bireyin öz tanımlaması (ben neyim, kimim) sorusuna, cevaben bilinçaltına ektiği varsayımlar, onun hayata bakış açısını, verdiği kararları, davranış şekillerini ve sonuç olarak gerçekte kim olduğunu belirleyen ana unsurlardır.

Kuantum düşünce tekniği tanımında, düşüncenin gücü, işte bu fonksiyonunu referans alarak açıklanabilir. Düşüncelerimiz kendimizi ve çevremizi gerçekleştirme gücüne sahiptir.

Fakat, bireyin bilinçaltı düzeyindeki varsayımları, her zaman bireyin lehine işlemez. Örneğin, ‘’ben değersizim’’ düşünce kalıbı bilinçaltında yer etmiş bir kişinin, her zaman başkalarının taktirini araması ve sonuç olarak hayatta pasif, özgüveni olmayan, karar veremeyen, liderlikten uzak biri olması çok doğaldır. Bireyin bilinçaltına zamanla işlenmiş negatif öztanılaması (varsayımı) , bireyin tüm verdiği kararlarda etkili olup, sonuç olarak varsayımın kendisi bireyin hayatı olmaktadır. Söz konusu negatif düşünce kalıpları, bireyin doğduğu günden bugüne çevresinden aldığı “senden adam olmaz”, “bizim gibileri buralarda kabul etmezler”, “para kazanmak kim sen kim” tarzı negatif mesajlar ve bireyin tecrübe ettiği olumsuz olgular ile bilinçaltına kodlanarak hayatını şekillendirir. Genelde bireyler bunu inkar etse de, pratikte oluşan sosyal gerçekler, bilinçaltında yatan düşünceyi doğrular.

Kuantum düşünce yöntemi tanımlamasında geçen sıradan düşünceler, bireyin aleyhine işleyen bilinçaltı düzeyine ekilmiş negatif söylem kalıplarına işaret etmektedir. Kuantum düşünce ise buna karşın, bireyin lehine işleyecek düşünce kalıplarının bireyin zihninde kodlanarak yer edinmesine ve dolayısıyla bireyin tüm kapasitesini ortaya koyabileceği, mutlu ve başarılı yaşam sürdürmesi için uygun zihinsel altyapıyı hazırlamaya işaret etmektedir. Kısacası pozitif düşünce kalıplarını içermektedir.

Peki birey aleyhine işleyen, bilinçaltına ektiği negatif düşünce kalıplarını nasıl değiştirebilir.

Kuantum düşüncenin pratik alanının temlinde olumlamalar yatmaktadır. Kuantum olumlama şeklinde adlandırılan, pozitif söylemler, bireyin bilinçaltı düzeyinde ilgili konu odaklı ilişkilendirilmiş negatif söylemlere altarnatif pozitif söylemleri edinmesi şeklinde gerçekleşir. Örneğin daha önceki örnekte verilen özgüven sorununun altında, bireyin öztanımlaması “ben değersizim” şeklinde istemdışı oluşmuştur. Biofrekans Bilinçaltı Telkin Yönteminde (Ben değerliyim, Kendime saygı duyuyorum, istediğim her hedefe ulaşabileceğimi biliyorum, kendime güveniyorum, arzularıma ulaşmak için tüm yetenekler ile donatıldım) gibi pozitif olumlamaların bilinçaltı düzeyinde yer edinilmesini sağlanır, bireyin kendine güven ve saygı duyan birey olmaya uygun zihinsel altyapı değişimini sağlanmaktadır. Bir diğer deyişle kuantum olumlamalar doğrudan bilinçaltına kodlanmaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 yıl sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.