Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar


omar123

Önerilen İletiler

bu konuda cok farkli kaynaklar var

 

Valla o kaynakların hepsi de Ayşe ile Ali'nin birbirlerine karşı Cemel Savaşı'nda savaştıklarını söylüyor be kuzum...

Ayrıca Ali'yi de, Osman'ı da öldürenler yine Müslümandı;

Onlara göre de Ali ve Osman, Münafıktı...

 

İlginç değil mi?

Öyle kapsayıcı bir din ki, bir Müslüman diğerine göre Münafık...

Sizi ele alalım,

Size göre de Müslümanların çoğunluğu İslam'ı anlamıyor, bir siz anlıyorsunuz...

 

akrabalarsa nolmus ki

 

Sadece akraba değiller;

Emeviler'in ilk hükümdarı olan Muaviye, aynı zamanda Vahiy Katibi'dir Muhammed'in.

Yani Kur'an indikçe kayıt altına alanlardan ve ezberleyenlerdendir.

Kur'an-ı çok iyi bilir, ki senden daha iyi bildiğinden eminim...

İslami Yönetim anlayışında veraseti getirmiştir.

 

Diğer taraf da Abbasiler, Peygamberin amcaoğullarının soyundan geliyorlar ve Ehl-i Beyt tarafından desteklenerek iktidara gelmişlerdir.

Ehl-i Beyt'ten daha iyi bildiğini iddia etmiyorsun herhalde İslam'ı...

 

Sen bugün Kur'an-ı Kerim'i bilmediğin bir dilden yarım yamalak Türkçeye çevrilmişini okurken;

Senin o Müşrik, Münafık, Yobaz dediğin adamlar aslından okuyup anlıyorlardı o Kur'an-ı...

 

O yüzden, 1500 yıl sonra ortaya çıkmış biri olarak o insanlara "Münafık" derken iyice bir düşün istersen...

 

kurtulus savasi da zaten Peygambere salavat getirilerek kazanildi ..

 

Süper yaa...

Peygamber'e salavat dediğin şey, askere motivasyon olsun diye okutulmuş olmasın sakın?

 

Hadi madem savaşlar Peygamber'e salavat getirmekle kazanılabiliyordu;

O zaman Rusya'nın, İtalya'nın silah yardımına niçin ihtiyaç duyduk?

 

Madem savaşlar Salavatla malavatla kazanılabiliyordu,

Osmanlı Devleti niye Viyana'dan beridir sürekli yenildi?

Salavat çekmeyi mi unuttular!?

 

Yemen'de Araplar Osmanlı Askerlerini katlederken, daha iyi Salavat getirdikleri için mi katledebildiler?

Yemen'e "Mekabir'ül Etrak" derler, bilmiyorsun değil mi?

"Türk Mezarlığı" demektir.

 

Ya hu siz ne haplandınız böyle?

O savaşların "Salavat" ile kazanıldığını iddia etmek,

O savaşlarda canını veren şehitlere yapılabilecek en büyük ayıptır.

Adam orada canını veriyor, sen çıkıyorsun "Yok canım Salavatla kazanıldı" diyorsun.

 

muzede gunlugu var dostum ... sen ne bicim ataturkcusun

din ve devlet islerini ayirdi diye ateist mi zannettin Ataturku ) sadece ayirdi ; ortadan kaldirmadi

 

Evladım, bana bunları öğretmeye kalkma be yavrucum.

Şimdi bana uzun uzun Atatürk dersi verdirtme burada. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Materyalizmin bilimin dili ve bilim felsefesi olduğunda iddialıyım. Materyalizm bilim yasalarında asla milim dahi şaşmadığı içindir ki bilimin dilidir. Materyalist felsefe metafizik felsefenin tam karşıtıdır.

 

Materyalizm bilimin dilidir, tabiri nedir,bu tabire karşı sebep olarak öne sürdüğün ''Materyalizm bilim yasalarından asla milim dahi şaşmadığı içindir ki bilimin dilidir.'' cümlesi de aynı şekilde.Bilim; Materyalizm denen bir dil var, o dili mi kullanıyor, bunu mu söylüyorsun?original.gif

 

Kavram karmaşası konusu olsaydı şu yazdığın parağraf müthiş bir örnek olurdu konuyu örneklemek için.

 

Materyalizm(maddecilik) bilimin dilidir, diyorsun aşağıyı oku:

 

 

Maddecilik

 

 

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 

Maddecilik, özdekçilik veya materyalizm, her şeyin maddeden oluştuğunu ve bilinç de dahil olmak üzere bütün görüngülerin maddi etkileşimler sonucu oluştuğunu öne süren, a priori olan hiç bir metafiziksel kavram kabul etmeyen felsefi kuramıdır. Bir diğer deyişle madde, varolan tek tözdür. Maddecilik "fiziksel maddenin tek veya esas gerçeklik olduğu" yönündeki kuramdır.

 

 

Materyalizm bilim felsefesi diyorsun aşağıyı oku:

 

 

Bilim felsefesi

 

 

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Tanım

 

Bilim felsefesi, bilimin ne olduğunu, bilimsel kuramların özgül yapısını, bilimsel bilginin epistemolojik statüsünü, bilimsel yöntemin (ya da yöntemlerin) anlamını, bilim alanı ve bilimsel bilginin nesnesini, bilimin gelişiminin anlamını, özet olarak bir bütün bilimin konumu, gelişimi ve iç-yapısını değerlendiren, bunu kuramsal düzlemde ortaya koymaya çalışan felsefe bölümüdür. Bilim tarihinden farklı olarak bilim felsefesi bu sözkonusu tarihin kuramsal düzlemde açıklanmasını ve değerlendirilmesini üstlenir. Cemal Yıldırım, bilim felsefesinin amacını "bilimi anlamak" olarak belirtmektedir.

 

Şimdi sen de bana ''Materyalizm'in bilimin dili'' olduğunu söyleyen, Materyalizm'in Bilim Felsefesi olduğunu gösteren bir kaynak göster bana.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Valla o kaynakların hepsi de Ayşe ile Ali'nin birbirlerine karşı Cemel Savaşı'nda savaştıklarını söylüyor be kuzum...

 

kuzum mu ? dostum bu lafi birakiyoruz oke tongue.png

 

Ayrıca Ali'yi de, Osman'ı da öldürenler yine Müslümandı;

Onlara göre de Ali ve Osman, Münafıktı...

 

kalplerinde hastalik vardi ; (ayet)

vijdanlari kabul ettigi halde kibir ve buyuklenme dolayisi ile yuzcevirdiler (ayet)

 

demek ki her muslumanim diyene bakilmaz smile.png

 

sen her muslumanim diyene bakar olmussun ki hepsini ayni kefeye koyuyon biggrin.png

bi de Kurani okudun sozde ; daha ayetlerden gafilsin tongue.png

İlginç değil mi?

 

ilginc baya

 

Öyle kapsayıcı bir din ki, bir Müslüman diğerine göre Münafık...

 

oyle kapsayici bir din ki muslumanlarin icinde munafiklar olabiliyor ... ve tahribat yapiyorlar ..

 

bu potansiyel bi tehlike olrak haber verilmis ..

 

tipki samimi arkadas ortamlarinin icine girip ortami ikiyuzlulukle ve sinsilikle bozan tipler gibi ...

 

isari manada buna da dikkat cekiliyor .. munafik demek fesat demektir ..

 

 

Sizi ele alalım,

Size göre de Müslümanların çoğunluğu İslam'ı anlamıyor, bir siz anlıyorsunuz...

 

ben merakli biriyim sadece smile.png

 

 

 

Sadece akraba değiller;

 

yahu ne alaka ;

 

akrabalar diye illa samimi dindar mi olmalari gerekiyo ...

 

hz, ibrahimin oz babasi kafirdi ... hz. nuhun oz oglu kafirdi ..

 

Kuran akrabalara gore degil ; takvaya gore esas aliyor ..

 

Kurani okudugunu solemistin ama okumamissin smile.png)

 

 

 

 

Sen bugün Kur'an-ı Kerim'i bilmediğin bir dilden yarım yamalak Türkçeye çevrilmişini okurken;

 

kurtler arapca biliyor ; araplar da arapca biliyor ama bakiyoruz pislik icindeler ...

 

isteseler bi okumada Kurani anlayabilirler .. : )) ki okumuslardir da ; cunku seriatta bu gerekli ..

 

ama ayni dili konusanlar degil ;ayni akli paylasanlar gerekir : )

 

Senin o Müşrik, Münafık, Yobaz dediğin adamlar aslından okuyup anlıyorlardı o Kur'an-ı...

 

e tamam iste .. anlamak yetmiyor

 

kurani okumamissin sen ; okudum diye yalan atma

 

vijdanlari kabul ettigi halde kibir ve buyuklenme dolayisi ile hakki inkar ettiler (ayet)

 

demek ki okumuslar anlamislar ama islerine gelmemis di mi ?

 

O yüzden, 1500 yıl sonra ortaya çıkmış biri olarak o insanlara "Münafık" derken iyice bir düşün istersen...

 

valla kafadan atarak yaziyorum

 

aklima ilk ne geliyosa ordan giriyorum ... sana salik bi cevap verme tarzi bile uygun smile.png

 

 

Süper yaa...

Peygamber'e salavat dediğin şey, askere motivasyon olsun diye okutulmuş olmasın sakın?

 

inanmayan bi insana Kuranla nasi motive verebilirdin ?

 

akil yasta degil bastadir biggrin.png ahh ben de ukalayim yaa tongue.png ama sen yaslicasin biggrin.png

 

 

Hadi madem savaşlar Peygamber'e salavat getirmekle kazanılabiliyordu;

O zaman Rusya'nın, İtalya'nın silah yardımına niçin ihtiyaç duyduk?

 

Allah vesile etti ;

 

tipki magaraya sigindigi zaman Peygambere SAV kucuk bir orumcegin ag ormesini vesile ettigi gibi ..

 

 

 

Yemen'de Araplar Osmanlı Askerlerini katlederken, daha iyi Salavat getirdikleri için mi katledebildiler?

 

bazen zihniyetler samimiyetsizlesir ve dejenerasyona ugrar ;

 

boyle durumlarda iman zafiyeti icerisinde kalan kitleler iman guclerini busbutun kaybederler : )

 

 

Ya hu siz ne haplandınız böyle?

 

Q10 + lekartin : ))

 

O savaşların "Salavat" ile kazanıldığını iddia etmek,

O savaşlarda canını veren şehitlere yapılabilecek en büyük ayıptır.

 

sehitleri en iyi Kuran tarif eder ; siz onlari olu sanirsiniz ama onlar diridirler der smile.png

 

adam savastan sonra atindan iniyor ama yere yigiliyor meger ayagi kopmus .. hancerini yakalamaya calisiyor ama eli kopmus farkinda degil tutma hissinin kayboldugunu anca o zaman farkedebiliyor ...

 

sehit olanlarda da durum farksiz ; onlar savasmaya ve salavat getirmeye devam ediyorlar ; ama olduklerinin farkinda degiller ...

 

Allah algida yasanan bir kaymaya dikkat cekiyor ve canlarini hemen almiyor ; yani ruhlarini hemen ref etmiyor

 

iste kahraman ordu imanli millet boyledir ..

 

Adam orada canını veriyor, sen çıkıyorsun "Yok canım Salavatla kazanıldı" diyorsun.

 

iman gucu ole bisey ki olmaye gidiyor insan ve bunu istiyor smile.png)

 

imani duygulari feveran ediyor ..

 

bu kutsal ve fedakarane ruhla savasmasalardi kazamamazlardi

 

senin hicbiseyden haberin yok ..

 

 

Evladım, bana bunları öğretmeye kalkma be yavrucum.

 

hala ayni sey ;

 

ben seni vesile ederek kendi muhabbetimi ediyorum yahu biggrin.png

Şimdi bana uzun uzun Atatürk dersi verdirtme burada. smile.png

 

 

Ataturku de tanimiyosun sennnn smile.png)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kuzum mu ? dostum bu lafi birakiyoruz oke

 

kalplerinde hastalik vardi ; (ayet)

vijdanlari kabul ettigi halde kibir ve buyuklenme dolayisi ile yuzcevirdiler (ayet)

 

Olm bak git!!! :)

 

oyle kapsayici bir din ki muslumanlarin icinde munafiklar olabiliyor ... ve tahribat yapiyorlar ..

 

Düşün bak, bir tarafta Tanrısal İrade ve kaynağını ondan alan "Kutsal Söz (Ayet)" var,

Diğer tarafta "halûk" olan İnsan ve onun Tanrı karşısında aciz iradesi var.

Ama o aciz irade, bu kadar kutsal bir iradeden kaynağını alan kutsallarda tahribat yapabiliyor!

 

Bu mantıklı mı?

 

yahu ne alaka ;

akrabalar diye illa samimi dindar mi olmalari gerekiyo ...

hz, ibrahimin oz babasi kafirdi ... hz. nuhun oz oglu kafirdi ..

Kuran akrabalara gore degil ; takvaya gore esas aliyor ..

Kurani okudugunu solemistin ama okumamissin )

 

Ya hu İbrahim'i, Nuh'u boşver...

O insanların ne kadar Müslüman olup olmadıklarını sen tespit edemezsin, anladın mı?

Allah "Kalplerdekini ancak ben bilirim" diyor değil mi Kur'an'da?

 

Ama sen işine gelmedi mi "Aman canım, onlar münafık! Yok efendim bunlar Müşrik" deyip çıkıyorsun.

İslamiyet'e göre bunu tayin edebilecek kişi sen değilsin ama bir Müslüman olarak bu haddi kendinde görüyorsun!

 

O insanlar kendilerine "Müslüman" diyorlar mı?

Diyorlar...

Bitmiştir...

 

Ali ile Ayşe savaşmış mıdır?

Bitti...

 

Yezid, İslam Halifesi olarak Muhammed'in torunlarını öldürtmedi mi?

Bitti...

 

Yavuz Selim, İslam hakimiyeti adına binlerce insanı katletmedi mi?

Tamamdır...

 

Bugün "İslami Terör" diye birşey var mı?

İslami Tarikatler, Cemaatler Terörist yetiştiriyorlar mı?

Bitmiştir...

 

İbrahim'in babasının ya da Nuh'un oğlunun kafirliğini Allah dile getiriyor.

Oradan biliyoruz ve Allah Kur'an'da "Kalplerdeki ancak ben bilirim" diyor.

Sen çıkıp "Yok yaa, bir de ben biliyorum" diyorsunuz.

Vahiy Katibi olmuş adama "Münafık" diyorsun.

 

Sen çıkıp da kafana göre, işine gelmeyen kimseleri "Münafık" ilan edemezsin.

Allah, Kur'an-da böyle bir yetkiyi kimseye vermemiştir, Muhammed'e bile vermemiştir.

 

Bir de bana Kur'an öğretmeye kalkıyorsun!

 

kurtler arapca biliyor ; araplar da arapca biliyor ama bakiyoruz pislik icindeler ...

isteseler bi okumada Kurani anlayabilirler .. : )) ki okumuslardir da ; cunku seriatta bu gerekli ..

ama ayni dili konusanlar degil ;ayni akli paylasanlar gerekir : )

 

Kıvırmanın alemi yok şimdi;

Sen Kur'an'ı kendi dilinden okuyup anlayabiliyor musun, onu söyle bana!?

 

Hayır, anlamıyorsun...

 

Tavşanın suyunun suyunu içip, kafanda bir "Allah" tasavvur edip, ondan sonra "Aslını ben biliyorum" diyorsun.

 

e tamam iste .. anlamak yetmiyor

kurani okumamissin sen ; okudum diye yalan atma

vijdanlari kabul ettigi halde kibir ve buyuklenme dolayisi ile hakki inkar ettiler (ayet)

demek ki okumuslar anlamislar ama islerine gelmemis di mi ?

 

Sen, Muhammed'in Gadir-i Humm'da elini kaldırıp;

"Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır" dediği Ali'ye mi "Hakkı inkar etti" diyorsun?

 

Yoksa Ali ile savaşan ve Muhammed'in bile kendisinden sonra İslamın doğrudan muhatabı olduğunu söylediği, kadınların en çok onun aracılığı ile İslamı öğrendikleri eşi Ayşe için mi "Hakkı inkar etti" diyorsun?

 

Ya da Vahiy Katipliği yapmış ve Halife Osman'ın da en çok güvendiği adam olan Muaviye için mi "Hakkı inkar etti" diyorsun?

 

Veya Kur'an "İslam ile hükmeden idarecilerinize sadık kalın" dediği halde İslam Halifesi Yezid'e karşı çıkan Muhammed'in torunları olan Hasan ile Hüseyin'e mi "Hakkı inkar ettiler" diyorsun?

 

Hatta İslam Halifesi olduğu halde Muhammed'in torunlarını katleden Yezid'e mi "Hakkı inkar etti" diyorsun?

 

Muhammed'in en önemli Kurmay'ı ve hatta eşi Ayşe'nin babası Ebubekir'in; Muhammed'in soyunun sürdüğü kızı Fatima'yı linç ettirmeye çalıştığını; çıkan tartışmada Fatima'nın evini yaktıklarını ve kapının arkasındayken zorlayıp kapıyı üzerine düşürdüklerini, Fatima'nın kolunu kırıp karnındaki çocuğunu düşürdüğünü ve bundan 6 ay sonra da öldüğünü biliyorsundur mutlaka, adım gibi eminim...

Sen şimdi Muhammed'in sağ koluna mı "Hakkı inkar etti" diyorsun yoksa ona karşı çıkan kız Fatima'ya mı?

 

Azıcık git İslam Tarihi öğren...

Sağdan soldan okuduğun Kur'an'ın ılıtılmış meallerini burada "Aaa ben Kur'an okudum, siz okumamışsınız!" diye yutturmaya çalışma e mi bıdık seni...

 

aklima ilk ne geliyosa ordan giriyorum ... sana salik bi cevap verme tarzi bile uygun

 

Ya yeme bizi, din kardeşiyiz şunun şurasında...

"Verebileceğim bir cevabım yok" diyemiyorsun da!

Yeniden geldiğimden beri, hatta öncesine de baktığımda, sürekli "başlayacağım, başlayacağım" diyorsun ama henüz başlayabildiğin bir tartışma yok be kardeşim. :)

 

akil yasta degil bastadir ahh ben de ukalayim yaa ama sen yaslicasin

 

O aklın sende olup olmadığı tartışılır be kuzu... :)

 

iman gucu ole bisey ki olmaye gidiyor insan ve bunu istiyor smile.png)

imani duygulari feveran ediyor ..

bu kutsal ve fedakarane ruhla savasmasalardi kazamamazlardi

senin hicbiseyden haberin yok ..

 

Ya hu Osmanlı sadece Çanakkale'de zafer kazandı Dünya Savaşı'nda...

Diğer bütün cephelerde hep kaybetti...

Osmanlı bir tek Çanakkale'de İmanlıydı da, diğerlerinde İmansız mıydı?

Ya da Sina Çölü'nde Osmanlı Ordusu, Hıristiyan İngiliz Ordusu'na yenilirken, İngiliz Ordu'su daha mı imanlıydı?

 

Kafkaslarda 90.000 asker kurşun sıkmadan can verdi;

Rus ordusu bu sayede önemli üstünlük kazandı orada...

Demek ki onlar daha İmanlıydılar ki düşmanlarına kurşun sıkmadan yeniverdiler orada!

O 90.000 askerin de imanları yokmuş demek ki!

 

Viyana'dan beri Osmanlı yenilirken hep Rusların, Bulgarların, Yunanlıların İmanlı ordularına yenildiler.

Çünkü kendi orduları İmansızdı...

 

Ataturku de tanimiyosun sennnn smile.png)

Bunu, tarih bilgisi deniz seviyesinde olan birisi olarak söylediğinin farkındasın değil mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olm bak git!!! smile.png

 

bu benimdi ama soletmediler sad.png

 

 

Düşün bak, bir tarafta Tanrısal İrade ve kaynağını ondan alan "Kutsal Söz (Ayet)" var,

Diğer tarafta "halûk" olan İnsan ve onun Tanrı karşısında aciz iradesi var.

 

sadece aciz ; ezik degil ;

Peygamber sav aczini biliyordu ama darmadagin eden bir carpiciligi vardi ..

kaldi ki o devirde polisler karakollar yok ; isteyen hemen bi ok atip sehit edebilirdi .. adam oldurmek hergun yasanan biseydi ...

 

ama heybeti ile her gectigi yerde onlu arkali bi etki birakiyordu ..

 

iste bu guc aciz yaratildigini bilme ile insana cokuveriyor ..

 

 

Ama o aciz irade, bu kadar kutsal bir iradeden kaynağını alan kutsallarda tahribat yapabiliyor!

 

ewt ; Allah sadece tek tip insan yaratsaydi makina olurduk ... herturlusu var ..

 

seytan daha ilk ademi kandirirken Allahin adi ile kandiriyor ya .. mit ve hikaye tarzinda hem de ..

 

Bu mantıklı mı?

 

sana bisey soliyim mi ?

mantik denen sey son derece tekduze bir olay smile.png

 

 

Ya hu İbrahim'i, Nuh'u boşver..

O insanların ne kadar Müslüman olup olmadıklarını sen tespit edemezsin, anladın mı?

 

ben sana onlari ispatlamaya calismadim ki ;

 

sen felancanin akrabalari felanca atasina bagli kalmadan felanca isler yapti deyince ;

 

ben de peygamber soyu diye illa makul olcaklar diye bisey yok dedim .. kisacasi mantik yuruttun sen smile.png

 

 

Allah "Kalplerdekini ancak ben bilirim" diyor değil mi Kur'an'da?

 

ewt ne guzel smile.png

 

Ama sen işine gelmedi mi "Aman canım, onlar münafık! Yok efendim bunlar Müşrik" deyip çıkıyorsun.

 

e derim tabi ;

 

dedigim kisiler Hz. Aliyi sehit eden kibirli ve kinci bir toplulugun onde gelenleri .. hem de sinsice namazindayken sehit ediyorlar sad.png

 

yani camiye kadar girdigine gore anca sinsice sokulan bir munafiktir .

 

sanki etrafimdaki birini yargilamisim gibi gostermissin biggrin.png yazdigim yerlerdeki anlam butunlugunu bozma ; )

 

 

İslamiyet'e göre bunu tayin edebilecek kişi sen değilsin ama bir Müslüman olarak bu haddi kendinde görüyorsun!

 

bunu senin solemen ironik biggrin.png

 

O insanlar kendilerine "Müslüman" diyorlar mı?

Diyorlar...

Bitmiştir...

 

bunu senin solemen iranik biggrin.png

 

Allah bircok ayette kalplerinde hastalik bulunanlari detayli tarif etmistir .. kendine muslumanim diyen kisi ya sinsice bir alimi ehit etmek niyetinde ise ; ))

 

vijdanlari kabul ettigi halde kibir ve buyuklenme dolayisi ile zamanla ters donen kisiler olucaktir : ))

 

bunlardan bazilari icten kibirlerine yadiremeyip oyuncu ve iftiraci olucaklar bazilari da alenen ortaya cikicaklar ..

 

ben demiyorum ki bunlari biggrin.png

 

 

Ali ile Ayşe savaşmış mıdır?

Bitti...

 

anlasmazlik yasamis olabilirler .. olur.. olabilir

 

Yavuz Selim, İslam hakimiyeti adına binlerce insanı katletmedi mi?

Tamamdır...

 

once uyarirdi ; ))

 

sonra da dedigini yapardi ...

 

Bugün "İslami Terör" diye birşey var mı?

İslami Tarikatler, Cemaatler Terörist yetiştiriyorlar mı?

Bitmiştir...

 

bunu zaten Kuran haber veriyor ;

 

icinizde kalbinde hastalik olanlar olucaktir diyor ..

 

Peygamber zamaninda zaten DiRAR mescidini kuruyorlar sirf Peygamberi tuzaga dusurebilmek icin ..

 

namaz kiliyorlar , oruc tutuyorlar , Allahin adini agizlarindan dusurmuyorlar ama amaclari Peygamberi ilk firsatta sehit etmek ..

 

islami teror insanlari islamdan sogutmak adina yapiliyor .. islam fitneyi lanetler .. fitne demek teror estirmek demektir ..

 

 

 

 

 

 

İbrahim'in babasının ya da Nuh'un oğlunun kafirliğini Allah dile getiriyor.

Oradan biliyoruz ve Allah Kur'an'da "Kalplerdeki ancak ben bilirim" diyor.

Sen çıkıp "Yok yaa, bir de ben biliyorum" diyorsunuz.

 

simdi bu yazdigi iftiraya girdi ..

 

benim hicbir demecimde bu yazdiginin karsiligi yok ..

 

kendince anlam yukleme smile.png

 

 

Vahiy Katibi olmuş adama "Münafık" diyorsun.

 

bu senin kendi yorumun

 

ben vahiy katibi olmus bi adama munafik demedim ...

 

ben vahiy katibi olmus birinden bile bahsetmedim :

 

 

 

Sen çıkıp da kafana göre, işine gelmeyen kimseleri "Münafık" ilan edemezsin.

 

edemem tabi smile.png

 

Allah, Kur'an-da böyle bir yetkiyi kimseye vermemiştir, Muhammed'e bile vermemiştir.

 

imana falan mi geldin biggrin.png ben bunu sakliyim biggrin.png lazim olur ...

 

haklisin ; Allah kuranda bu yetkiyi kimseye vermemistir

 

Bir de bana Kur'an öğretmeye kalkıyorsun!

 

benim senle isim yok ;

 

sen sadece etkin bir zihniyetin disa vurumu olan bir bilinc altisin

 

tabi ben de senin icin oleyim : ))

 

 

Kıvırmanın alemi yok şimdi;

Sen Kur'an'ı kendi dilinden okuyup anlayabiliyor musun, onu söyle bana!?

 

Evet anlayabiliyorum

 

 

Hayır, anlamıyorsun...

 

 

haydeee

 

Tavşanın suyunun suyunu içip, kafanda bir "Allah" tasavvur edip, ondan sonra "Aslını ben biliyorum" diyorsun.

 

ben ilk basta solemistim zaten : ) sonra da 800 tane mesajim birikti ..

 

beni gorunce dikkate almamaya calisin biggrin.png

 

Azıcık git İslam Tarihi öğren...

 

olabilir ... belki biraz daha ogrenmek lazim

 

Sağdan soldan okuduğun Kur'an'ın ılıtılmış meallerini burada "Aaa ben Kur'an okudum, siz okumamışsınız!" diye yutturmaya çalışma e mi bıdık seni...

 

biggrin.png

 

 

 

 

O aklın sende olup olmadığı tartışılır be kuzu... smile.png

 

kuzu lafini birakmistik ;

 

sari kart smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazılanları okumak biraz ürkütücü.İnsana acı veriyor.Günümüzün gelişmiş modern insanı nefes almayı mı unuttu?Hiç durup düşünemiyor mu? Bu kadar kusursuz nefes almayı sağlayan sadece makinalar mı yoksa varlığı var olan ama bir türlü kabul edilmeyen ilahi bir güç mü? Günümüz insanının modern dünyanın gelişmiş yaratıkları herşeyi düşünebiliyor ve herşeye çözüm üretebilyor ancak sonsuzluğun tek sahibi RABBİM -haşa- birşeyleri düşenemiyor öyle mi?Yaşanan şeyler sadece insanlara ibret olsun ve ders alınsın diye ancak insanoğlu öylesine yaratılmış ki benlik duygusu hep ben ben ben diye çığlık atıyor ve görmezden geliyor herşeyi. RABBİM bizi gaflet uykusundan uyandırsın ve hepimizin gözünü açsın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Materyalizm bilimin dilidir, tabiri nedir,bu tabire karşı sebep olarak öne sürdüğün ''Materyalizm bilim yasalarından asla milim dahi şaşmadığı içindir ki bilimin dilidir.'' cümlesi de aynı şekilde.Bilim; Materyalizm denen bir dil var, o dili mi kullanıyor, bunu mu söylüyorsun?

Evet bunu söylüyorum

 

Kavram karmaşası konusu olsaydı şu yazdığın parağraf müthiş bir örnek olurdu konuyu örneklemek için.

 

Asıl kavram karmaşasını sen yaratıyorsun. Bilim tanımını yaparken bilim ötesini sokuyorsun devreye. Bu kavram kargaşası değilde nedir? Bundan özellikle bahsetmeyip henüz kimsenin tam da tanımını yapamadığı FELSEFE konusuyla karmaşayı geçiştirmeye çalışıyorsun. Öncelikle önceki iletilerimdeki sana ait takiyyelerden söz et.

 

Materyalizm(maddecilik) bilimin dilidir, diyorsun aşağıyı oku:

Maddecilik

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 

Maddecilik, özdekçilik veya materyalizm, her şeyin maddeden oluştuğunu ve bilinç de dahil olmak üzere bütün görüngülerin maddi etkileşimler sonucu oluştuğunu öne süren, a priori olan hiç bir metafiziksel kavram kabul etmeyen felsefi kuramıdır. Bir diğer deyişle madde, varolan tek tözdür. Maddecilik "fiziksel maddenin tek veya esas gerçeklik olduğu" yönündeki kuramdır.

 

Kendin bulmuşsun tanımını. Çok da güzel bir Tanım yapmış ve KURAM olarak ta bağlamış. Ben de ne demişim: "Bilimin dili"

 

Şimdi Kuramın tanımına bakalım. Madem Viki'den alıntı yaptın:

 

"Kuram veya teori, bilgi edinme sürecinin herhangi bir aşamasında ortaya atılan geçerlilik ve güvenilirliği bilimsel yöntemle saptanmış iç tutarlılığı olan bir genel bilgi ve açıklama düzenidir."

 

Materyalist felsefe deyince sen ne anlıyorsun? Sadece içine kapanık, kişiye has, topluma hitap etmeyen bilgi yumağı mı? Sadece düşünce mi? Elbette bilginin dilidir. Ulaşmayı denersen sana bilimin diliyle bir şeyler anlattığını görürsün.

 

 

Materyalizm bilim felsefesi diyorsun aşağıyı oku:

Bilim felsefesi

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Tanım

 

Bilim felsefesi, bilimin ne olduğunu, bilimsel kuramların özgül yapısını, bilimsel bilginin epistemolojik statüsünü, bilimsel yöntemin (ya da yöntemlerin) anlamını, bilim alanı ve bilimsel bilginin nesnesini, bilimin gelişiminin anlamını, özet olarak bir bütün bilimin konumu, gelişimi ve iç-yapısını değerlendiren, bunu kuramsal düzlemde ortaya koymaya çalışan felsefe bölümüdür. Bilim tarihinden farklı olarak bilim felsefesi bu sözkonusu tarihin kuramsal düzlemde açıklanmasını ve değerlendirilmesini üstlenir. Cemal Yıldırım, bilim felsefesinin amacını "bilimi anlamak" olarak belirtmektedir.

 

Şimdi sen de bana ''Materyalizm'in bilimin dili'' olduğunu söyleyen, Materyalizm'in Bilim Felsefesi olduğunu gösteren bir kaynak göster bana.

 

Kendi alıntılarını anlamadı isen ben ne yapayım? Bundan daha güzel açıklayan bir tanımı ben de yapamam. Bak ne diyor yukarda; özet olarak bir bütün bilimin konumu, gelişimi ve iç-yapısını değerlendiren, bunu kuramsal düzlemde ortaya koymaya çalışan felsefe bölümüdür. Daha ne diyecek. "Bilimi ortaya koyan felsefe" diyor. Sen bu cümleden ne anlıyorsun?

 

Ama sen, bunlara yönelerek kendi takiyyeciliğini, sorularımı örtbas etmeye çalışıyorsun. Şimdi söyle bakalım: Fizik mi, fizik ötesi mi? Madde hep varmıydı, yoksa birisi ol dedi de oldumu? Bunlara cevap arıyoruz. Başlık felsefe değil..

 

Sen ki bilimi, felsefeyi, dini iyi bilen bir filozofsun. Seni anlayıp senin seviyeni tanımak, tanıtmak amacımız. smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kırmızıladığıma dikkat ederek benimle neyi tartıştığını bilmelisin önce.

 

Konunun başlığını bir kez daha okumalısın. Bir de benim neye karşı çıktığımı okumalısın. Zahmet olacak. smile.png

 

Ayrıca ateistlerin bir şeyin yokluğunu veya varlığını ispatlama çabasının olmadığını araştırmalısın. Böyle bir çabalarının olduğunu ilk defa senden duyuyorum. Ateistler sürekli, "var olduğunu söyleyenler teistlerdir. İspatlama da onların görevidir" derler. Olmayan birşeyin olmadığı kanıtlanırmı? Kanıta tez bile olamaz.

 

Bunları ben de arkadaşlarım da defaatlerce yazdık. Bilmeyene anlatması kolay ama bilp te kasıtlı kabullenmeyene anlatmak imkansız. Gözüken bu.

 

Soyut bilgi madde ile(somutla) örtüştüğünde(onu tanımladığında) somut bilgi haline dönüşür. Pozitif bilimler, sosyal bilimler ve matematik gibi. Somutla örtüşmediğinde, o soyut fikir sadece lafazanlık olarak kalır. Sallamadır.

 

Tekrar soruyorum. Kanıtlama, ispatlama nasıl olmalıdır? Konunun başlığını konuşuyoruz.

 

 

 

 

Kanıt; bir şeyin DOĞRULUĞU, GERÇEKLİĞİ konusunda kanı verici belge, delil.Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek,delil.

Kanıt kelimesinin sözlük anlamı bu hani merak ediyorsun yaa o yüzden yazma gereği duydum.

 

Bir de biraz vaktini alacak ama şunu okumanı rica ediyorum.

 

Bir üniversite profesörü öğrencilerine şu soruyu sorar;

- Var olan her şeyi Allah mı yarattı?

 

Cesur bir öğrenci ayağa kalkar ve yanıtlar.

 

- Evet, her şeyi Allah yarattı!

 

Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine 'evet efendim' diye yanıtlar.

Profesör devam eder;

 

- Eğer herşeyi yaratan Allah ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da

Allah yaratmış olur ve çalışmalarımızda uyguladığımız 'kesinleştirme' prensibine göre de (haşa) Allah şeytandır.

 

Öğrenci böyle bir önerme karsısında şaşırır ve yerine oturur. Profesör ise

öğrencilerine bir kez daha Allah’ın bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur.

Bu arada bir öğrenci ayağa kalkar ve

-Bir soru sorabilir miyim profesör? der.

 

Profesör de sorabileceğini söyler. Öğrenci ayağa kalkar ve

 

- Soğuk var mıdır? diye sorar.

 

Profesör;

 

- Nasıl bir soru bu böyle? Tabiî ki vardır, diye cevaplar. “Sen hiç soğuktan üşümedin mi?'

 

Öğrenci;

 

- Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur, hayatta/gerçekte biz soğuğu, sıcaklığın yokluğu olarak düşünürüz. Herkes veya nesneler o enerji oradaysa veya bir şekilde enerji iletiyorsa onu deneyimler. Örneğin, mutlak 0 (-460 derece F) sıcaklığın kesin yokluğudur (hiç olmadığı seviyedir). Bütün maddelerin bu seviyede reaksiyon verme özellikleri bozulur ve değişir. Soğuk yoktur, o yalnızca sıcaklığın yokluğunda

duyumsadıklarımızı tarif etmek için yarattığımız bir kelimedir, der ve devam eder,

 

- Profesör, karanlık var mıdır?

 

Profesör;

 

- Tabiî ki vardır.

 

Öğrenci cevaplar:

 

- Korkarım gene yanılıyorsunuz efendim. Çünkü karanlık da yoktur.

hayatta/gerçekte karanlık, ışığın yokluğudur. Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız. Gerçekte, biz Newton'un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz. Ama karanlığı ölçemeyiz. Bir basit ışık ışını karanlık bir mekânı aydınlatarak karanlığı kırmış olur. Yani karanlığı geçersiz kılar. Siz belli bir mekânın/uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz? Işığın miktarını ölçersiniz! Bu doğrudur değil mi? Karanlık insanlık tarafından, ışığın olmadığı yer/mekân için kullanılan bir kelimedir. Son olarak öğrenci profesöre gene bir soru sorar;

 

- Efendim şeytan var mıdır?

 

Bu kez profesör pek emin olamamakla birlikte yanıtlar;

 

- Tabiî ki. Açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde onu görürüz. Şeytan/kötülük, bir kişinin başka bir kişiye her gün sergilediği insaniyetsizliğinin bir örneğidir. O, dünyadaki işlenmiş bütün suçlarda,

şiddette yer alır. Bunların hepsi şeytanın kendisinden başka bir şey de

değildir, der.

 

Öğrenci devam eder;

 

- Şeytan yoktur efendim. Yani o kendi başına yoktur. Şeytan basit olarak, aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Allah’ın yokluğunu tarif etmek üzere yarattığı bir kelimeden ibarettir. Allah şeytanı yaratmadı. Şeytan/kötülük, insanın Allah sevgisini yüreğinde duyumsamadığı zaman edindiği tecrübelerin bir sonucudur. O aynen, sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.

 

Profesör yerine oturur. Genç öğrencinin adı ALBERT EINSTEIN'dir.

 

 

Umarım kanıt konusunda aklın, maddenin, varlığın, farklı anlamlar taşıdığını bazen bazı yargıların farklı algılanması gerektiğini vurgulayabilmişimdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bildiğim deryada değildir belki damla misali, üslubum hiç bu kadar kötüleşmemişti bu arada,

Senin üslubun zaten belli. Kişilikle uğraşmaktan, takiyye ve polemik yapmaktan başka hiç bir şey yapmadın ki.. Ha, ayrıca takıştırmaya çalışmadığın, ismini yazmadığın üye mi kaldı şu forumda. Bu konuda uzmansın. Hangi üsluptan bahsediyorsun?

 

"Benim seviyeme çıkamazsın" diyen insandan ne beklenir, üslup mu? İlk defa böyle bir söz işitiyorum bu forumda. Doğru, böyle birinin seviyesini ölçü almak yerine.. Neyse sen anladın artık.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kanıt; bir şeyin DOĞRULUĞU, GERÇEKLİĞİ konusunda kanı verici belge, delil.Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek,delil.

Kanıt kelimesinin sözlük anlamı bu hani merak ediyorsun yaa o yüzden yazma gereği duydum.

 

İyi güzel yazdın da bak yukarda ne diyor sayın yanıkruh, "Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek,delil."

 

Mealen; "Doğruluk" teşhisi konulması istenen bir önermenin, doğru kabul edilmiş başka bir önerme ile ölçümlenmesi anlamında.

 

Bu konunun başlığı ise; "Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar."

 

Teolojiyi kim doğru kabul etmiş? Neye göre etmiş? Ölçümlenen bir evrensel doğru yok ki.. Teoloji sadece akılla kurgulanan bir olgu. Her hangi akılsal bir önerme, yine akılsal bir önermeyle doğrulanmaz ki..

 

Kanıtın tanımı; tezin gerçeklerle örtüşmesi gerekir diyor. Gerçek ise; doğada var olanlar ve doğa olgularıdır.

 

Kim neyle, neyi kanıtlamış?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senin üslubun zaten belli. Kişilikle uğraşmaktan, takiyye ve polemik yapmaktan başka hiç bir şey yapmadın ki.. Ha, ayrıca takıştırmaya çalışmadığın, ismini yazmadığın üye mi kaldı şu forumda. Bu konuda uzmansın. Hangi üsluptan bahsediyorsun?

 

"Benim seviyeme çıkamazsın" diyen insandan ne beklenir, üslup mu? İlk defa böyle bir söz işitiyorum bu forumda. Doğru, böyle birinin seviyesini ölçü almak yerine.. Neyse sen anladın artık.

 

Bu yazdıkların benim için yok hükmünde.Senden de bir şey öğrendim, hakkını yemeyeyim, her insanla muhabbet edilemiyormuş bir kez daha öğrendim...original.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu yazdıkların benim için yok hükmünde.Senden de bir şey öğrendim, hakkını yemeyeyim, her insanla muhabbet edilemiyormuş bir kez daha öğrendim...original.gif

 

Sen yazdıkça seni burada teşhir edeceğim. Sen bir defa muhabbet etmiyorsun ki.. İnsanları takıştırmaya, tek bildiğin takiyye ve polemikle göya muhabbeti götürmeye çalışıyorsun. Bir de kendini beğenmiş halin var ki, zaten böyle bir insan muhabbet etmeyi beceremez. "Benim seviyeme çıkamazsın" diyen bir insanla muhabbet edilir mi? Konuştukça batıyorsun. smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

İyi güzel yazdın da bak yukarda ne diyor sayın yanıkruh, "Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek,delil."

 

Mealen; "Doğruluk" teşhisi konulması istenen bir önermenin, doğru kabul edilmiş başka bir önerme ile ölçümlenmesi anlamında.

 

Bu konunun başlığı ise; "Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar."

 

Teolojiyi kim doğru kabul etmiş? Neye göre etmiş? Ölçümlenen bir evrensel doğru yok ki.. Teoloji sadece akılla kurgulanan bir olgu. Her hangi akılsal bir önerme, yine akılsal bir önermeyle doğrulanmaz ki..

 

Kanıtın tanımı; tezin gerçeklerle örtüşmesi gerekir diyor. Gerçek ise; doğada var olanlar ve doğa olgularıdır.

 

Kim neyle, neyi kanıtlamış?

 

 

 

Sen Allah'ın varlığına mı kanıt arıyorsun?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın yanıkruh,

 

Burada ne tartışıldığı anlaşılmıyorsa, o halde başlığı ve tartışılanları(polemik dışında) bir daha okumalısın..

 

Kimsenin dinini yada inancını sorgulamak gibi bir terbiyesizlik yapmak istemem ama okuduğum kadarıyla birşey merak ediyorum.Amacım inanca burun sokmak gibi birşey de değil.Sadece evrenin, doğanın, yaşamın vs. gibi oguların nasıl oluştuğunu nasıl açıklıyorsunuz yada neyle temellendiriyosunuz merak ediyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kimsenin dinini yada inancını sorgulamak gibi bir terbiyesizlik yapmak istemem

Bunu duyduğuma sevindim sn. Yanıkruh. İnançlılar genelde inançlarında dayatmacıdırlar. Hatta inançların asıl amacı toplumsal töreleri kutsal hükümler haline getirip insanlığa dayatmadır.

ama okuduğum kadarıyla birşey merak ediyorum.Amacım inanca burun sokmak gibi birşey de değil.Sadece evrenin, doğanın, yaşamın vs. gibi oguların nasıl oluştuğunu nasıl açıklıyorsunuz yada neyle temellendiriyosunuz merak ediyorum...

Bunun en sağlıklı kaynakları doğa bilimlerdir sn. Yanıkruh. Eğer okumaya, araştırmaya, sorgulamaya meraklı isen, ilk defa bu kaynaklardan okuyacaksın. Temel ve sağlam bilgiler edindikten sonra tartışmak en sağlıklı olanı.

 

Elbette burnunu, burnumuzu sokacağız bilgilere. Bilgiler bizlerin temel ihtiyaçları. Ben şahsen bir insanın inancını merak eder araştırırım. Onunla doğruluğunu tartışırım. Eğer dayatıyorsa da bu kez eleştiririm.

 

Hoş burada bizler de bildiğimiz kadar tartışıyoruz. Ama ne derece sağlıklı oluyor bilemiyoruz. Zira 2006 yılından beri sadece 1-2 arkadaşın tartışmalardan etkilendiğini gözlemledim. Benim ise epey birikimlerim oldu.

 

Var olanların ve olguların nasıl oluştuğu, asıl kaynaklarından öğrenilmeli demiştim. Bu konuda net'te istemediğin kadar bilgi var. Somut yada felsefi bilgiler. Ama şahsen benim kabullerim, varların ve olguların yoktan var olmadığı. Yoktan var olma bilim yasaları ile çelişiyor. Maddenin ve onun deviniminin sonsuzlukça devam edeceği bilimsel bilgilerdir. Madde asla var olmadığı gibi yok ta olamaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunu duyduğuma sevindim sn. Yanıkruh. İnançlılar genelde inançlarında dayatmacıdırlar. Hatta inançların asıl amacı toplumsal töreleri kutsal hükümler haline getirip insanlığa dayatmadır.

 

Bunun en sağlıklı kaynakları doğa bilimlerdir sn. Yanıkruh. Eğer okumaya, araştırmaya, sorgulamaya meraklı isen, ilk defa bu kaynaklardan okuyacaksın. Temel ve sağlam bilgiler edindikten sonra tartışmak en sağlıklı olanı.

 

Elbette burnunu, burnumuzu sokacağız bilgilere. Bilgiler bizlerin temel ihtiyaçları. Ben şahsen bir insanın inancını merak eder araştırırım. Onunla doğruluğunu tartışırım. Eğer dayatıyorsa da bu kez eleştiririm.

 

Hoş burada bizler de bildiğimiz kadar tartışıyoruz. Ama ne derece sağlıklı oluyor bilemiyoruz. Zira 2006 yılından beri sadece 1-2 arkadaşın tartışmalardan etkilendiğini gözlemledim. Benim ise epey birikimlerim oldu.

 

Var olanların ve olguların nasıl oluştuğu, asıl kaynaklarından öğrenilmeli demiştim. Bu konuda net'te istemediğin kadar bilgi var. Somut yada felsefi bilgiler. Ama şahsen benim kabullerim, varların ve olguların yoktan var olmadığı. Yoktan var olma bilim yasaları ile çelişiyor. Maddenin ve onun deviniminin sonsuzlukça devam edeceği bilimsel bilgilerdir. Madde asla var olmadığı gibi yok ta olamaz.

 

Gerçekten inanan kimseler zorla dayatma yada baskıyla birşeyleri kabul ettirmeye çalışmaz.Çünkü İslam dininde istemeden yürekten kabul etmeden hiçbirşeyin hükmü yoktur.Önemli olan kalbin birşeyleri kabul etmesidir.

 

Birşey daha merak ediyorum: bu akıl almaz düzenin var olması sadece üç beş fizik yada doğa kanunuyla açıklanabilir mi?

Bu mükemmel düzeni bu kadar basite indirgemek ne denli doğru?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerçekten inanan kimseler zorla dayatma yada baskıyla birşeyleri kabul ettirmeye çalışmaz.Çünkü İslam dininde istemeden yürekten kabul etmeden hiçbirşeyin hükmü yoktur.Önemli olan kalbin birşeyleri kabul etmesidir.

 

Yine aynı yerden başladık sn. yanıkruh. Bunlar o kadar tartışıldı ki, bu bölümü incelesen belki aynı şeylerin tekrarı binlerce sayfa tutar. Dinlerin hepsinde dayatma var. Töreleri kabul etmezsen ömür boyu yakma tehditi var. Dayatma önce buradan başlıyor. "Zorla yada baskıyla bir şey kabul ettirmeye çalışmaz" düşüncesi sadece dinlere gönül vermiş peşinen kabullenmiş gönüllülerin düşüncesi. Böyle bir şey yok aslında. Dinleri OBJEKTİF olarak inceleyen herkes görebilir dayatmayı. Kaldı ki bu dayatmalar uğruna günümüzde bile hergün yüzlerce insan ölüyor.

 

Birşey daha merak ediyorum: bu akıl almaz düzenin var olması sadece üç beş fizik yada doğa kanunuyla açıklanabilir mi? Bu mükemmel düzeni bu kadar basite indirgemek ne denli doğru?

 

Bunlar da binlerce kez tartışıldı sn. Yanıkruh. Her yeni gelene hep aynı şeyleri anlatmaktan usandık gerçekten. Keşke tartışmaları ve bilimsel bilgileri okuma merakınız olsa da, daha tatmin edici cevaplar edinseniz.

 

Bir defa üç beş fizik yasası olarak küçümsediğiniz şeyler, bizim günlük yaşamımızı sağlıyor. Bilinmezliği bilim bilemiyorsa dinler hiç bilemiyor. Dinlerin açıkladıkları teknik bilgiler ancak insanların bilebildiği teknik bilgiler. Onlardan kopyalanmış. Bir tane bile fazlasını bulamazsın.

 

"Mükemmellik" tezi de yanlış. Doğanın devinimi olumluluklarla olumsuzlukların mücadeleleri sonucudur. Mükemmel olan bir yaşam zaten olamaz. Zira yaşam, eksikliklerin tamamlanması ile devam edecektir.

 

Bunları okuyun lütfen. İp ucunu ben size verdim. Siz de okuyarak devamını getirirsiniz artık. Yüzlerce cevap bulacaksınız sorularınıza. Bu başlığı bile baştan alsan, arkadaşlarımız sizin sorduğunuz sorulara cevap vermiş olduğunu göreceksin. Sorduğun sorular sürekli sorulmakta ve cevap verilmekte.. Benden bu kadar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Bir defa üç beş fizik yasası olarak küçümsediğiniz şeyler, bizim günlük yaşamımızı sağlıyor.

 

 

 

Göz gerekir..Şu cümlede Tanrıyı göstermeyen bir ifade olmamış olsun :)

 

Sn.YanıkRuh tartışmaları okursanız ateistlerin dini objektif olarak ele almasından çok,Tanrı inancına bütün cephaneleriyle karşı çıktıklarını görebilirsin..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sadece aciz ; ezik degil ;

Peygamber sav aczini biliyordu ama darmadagin eden bir carpiciligi vardi ..

kaldi ki o devirde polisler karakollar yok ; isteyen hemen bi ok atip sehit edebilirdi .. adam oldurmek hergun yasanan biseydi ...

 

Adam öldürmek her gün yaşanan bir şey mi?

Vahşi Batı sanıyorsun sen galiba orayı?

 

Biraz "Sosyoloji"den girmemiz gerekiyor o zaman konuya, hem onu da öğrenmiş olursun.

Bak dostum, her toplumu bir arada tutan çeşitli bağlar vardır

Ve bu bağlar her toplumda çeşitli iç dinamikleri ve kontrol ya da otokontrol sistemlerini ayakta tutar.

 

Din ağırlıklı toplumlar, dini yasalara göre yaparsınız bunu.

Klan/Aşiret/Kavim toplumlarında Töre'ler gerçekleştirir.

Vahşi Batı'da silahlar konuşur;

Fransa'da Anayasa...

 

Kimse öyle kolay kolay Muhammed'i öldüremezdi o dönemde.

Çünkü arkasında kapı gibi Kureyş sülalesi ve eşi Hatice vardı.

O Hatice ki o dönemin en güçlü ailesinin, en güçlü fertlerinden biri.

Muhammed'in amcası da, biliyor olman lazım, en nüfuzlu insanlardan biridir.

Müslüman olmadığı halde Muhammed'i korumuştur.

 

Aşiret/Kabile toplumlarında birini öldürmek o kadar kolay değildir.

Çünkü olay "A kişisi B kişisini öldürdü" biçiminde nitelendirilmez böyle toplumlarda.

"X Kabilesinden A kişi, Y Kabilesinden B kişini öldürdü" diye nitelendirilir.

Yani bir suçun utancı, bütün kabileye yüklenir...

Bugün bile bu kafa yapısında bolca insan görürsün Türkiye'de, Doğu'ya doğru gittikçe.

 

Hele ki söz konusu kişi zamanında bütün Mekke tarafından sevilen, hakem kabul edilmiş bir kişi olunca...

Yemez yani öyle bir adamı öldürmek.

Öyle bir adamı öldürdüğünüzde;

En basitinden, tarafsız davranan amcasını ve amcasının ailesini direk karşı tarafın saflarında görürsünüz.

 

Ha bak Müslüman değilim ama bu konuda Muhammed'in zekasını takdir ederim.

"Suç ve Ceza" olayına böyle yaklaşan bir toplumda "Suçun ve Cezanın/Sevabın ve Günahın/Utancın ve Övgünün Bireyselliği" gibi o dönemi bir anlayış getirmiştir ki dönem açısından takdire değerdir.

 

ama heybeti ile her gectigi yerde onlu arkali bi etki birakiyordu ..

 

iste bu guc aciz yaratildigini bilme ile insana cokuveriyor ..

Gören de yanında yürürken eşil ediyordun sanacak!

 

Siyer ve Megazi'lerin bu türlü anlatımlarına çok yüz verme dostum.

Abartmayı severler, zira söz konusu olan kişi peygamber olarak benimsedikleri kişi.

Aradan onlarca zaman geçince hala etkili olabilmesinin tek yolu;

Yürürken yeri sallaması,

Bağırdığında her şeyin sesini bastırması,

Vurduğun on kişiyi birden yere sermesidir...

 

sana bisey soliyim mi ?

mantik denen sey son derece tekduze bir olay smile.png

 

Sen mantığın sadece "Düz" olanını biliyorsun da ondan öyle geliyor sana... :)

 

ben sana onlari ispatlamaya calismadim ki ;

sen felancanin akrabalari felanca atasina bagli kalmadan felanca isler yapti deyince ;

ben de peygamber soyu diye illa makul olcaklar diye bisey yok dedim .. kisacasi mantik yuruttun sen smile.png

 

Valla gayet de "Münafık" dedin yani,

 

dedigim kisiler Hz. Aliyi sehit eden kibirli ve kinci bir toplulugun onde gelenleri .. hem de sinsice namazindayken sehit ediyorlar sad.png

yani camiye kadar girdigine gore anca sinsice sokulan bir munafiktir .

sanki etrafimdaki birini yargilamisim gibi gostermissin biggrin.png yazdigim yerlerdeki anlam butunlugunu bozma ; )

 

Ee dedin ama kardeşim...

Konu şöyle başladı:

Sen "İslam her zaman barış getirmiştir" dedin...

Ben de "Hayır, Müslümanlar arasında bile barış sağlayamamıştır" dedim...

Sen de "Hayır, Sağlamıştır" dedin...

Ben bu sefer, İslam Tarihi'nde birbirine karşı savaşmış Müslüman kesimler olduğunu söyledim.

Sen de bir tarafın mutlaka Münafık olduğunu iddia ettin.

Ben de sana örnekler verdim, hangilerinin münafık olarak nitelendirilebileceğini daha iyi tespit etmen için...

 

Her neyse;

Tartışmanın süreci belli, döner okursun tekrar ama özeti şu:

İslam, Müslümanların kendi aralarında bile Barışı sağlayamamıştır...

 

O Müslümanlar ki;

Bir tarafta Peygamber'in soyunu tek sürdüren damadı ve yeğeni Ali ile

Diğer tarafta Peygamber'in en sevdiği karısı Ayşe savaşmıştır Cemel Savaşı'nda...

 

O Müslümanlar ki;

Bir tarafta yine Ali,

Diğer tarafta Peygamber'in Vahiy Katibi ve Halife Osman'ın akrabası Muaviye birbirlerine karşı savaşmışlardır Sıffin Savaşı'da.

 

O Müslümanlar ki;

Bir tarafta Peygamber'in en sevdiği kızı Fatima'nın evi

Diğer tarafta Peygamber'in en sevdiği dostu, kurmayı, aşere-i mübeşşere'den Ebubekir'in direktifi ile yakılmış, Fatima'ya şiddet uygulanmış, çocuğunu düşürmüş ve 6 ay sonra da vefat etmiştir.

Ha bilirsin belki, Sünniler bu olayı ılıtmak için şöyle bir hikaye uydurmuşlardır:

Güya Fatima babası ölürken çok üzüldüğünü söylemiş ona.

Peygamber de "Üzülme kızım, beni sevenler arasında ilk sen geleceksin yanıma" demiş de, ondan ölmüş 6 ay sonra!

 

O Müslümanlar ki;

Bir tarafta Peygamber'in en sevdiği torunları

Diğer tarafta Peygamber'in Vahiy Katipliğini yapmış Muaviye'nin getirdiği Veraset Sistemi'ne itiraz ettikleri için İslam Halifesi tarafından katlettirilmişlerdir.

Hasan karısına zehirletildi...

Hüseyin Kerbela'da şehit edilip kafası kesildi...

 

Şimdi bak bu insanlar İslamiyet'i senin bildiğinden yüzlerce kat daha iyi bilen insanlar...

O dönemde kadınlar İslamiyet'i, Ayşe aracılığıyla öğrenirlerdi.

Muhammed'in kendisi demiştir "Ben kimin mevlası isem Ali'de onun mevlasıdır" diye.

Ebubekir Muhammed'in hem kayınbabası, hem dostu, hem sırdaşı, hem de dünyadayken cennetle müjdeledikleri arasındadır.

Kızı Fatima ise en sevdiği kızıdır ve İslam konusunda Ayşe kadar bilgilidir.

Muaviye desen Kuranı senin gibi başkasının dilinden yapılmış çevirilerle değil, kendi anadilinden bilir, hem de ezbere, diğerleri gibi...

 

Bunların hangisine barış getirmiş İslam bana söyler misin?

Sen bu yaşananlar arasında "Barış" görebiliyor musun?

Ve bunların hepsi, birbirlerine karşı "Allah" ve "İslam" için savaştılar...

 

Hepsi de Kur'anı en iyi kendisinin bildiğini düşünüyordu...

Aynen senin şu an düşündüğün gibi...

 

Bilmem anlatabildim mi?

 

Senin "Anlaşmazlık yaşamış olabilirler" dediğin olaylarda inandığın Peygamber'in soyu kurutuluyor ya hu neredeyse?

Adamın kızı, damadı, en sevdiği torunları katlediliyor hep...

Bunun neresi öyle geçiştirilecek bir "Anlaşmazlık"...

 

bunu zaten Kuran haber veriyor ;

icinizde kalbinde hastalik olanlar olucaktir diyor ..

Peygamber zamaninda zaten DiRAR mescidini kuruyorlar sirf Peygamberi tuzaga dusurebilmek icin ..

namaz kiliyorlar , oruc tutuyorlar , Allahin adini agizlarindan dusurmuyorlar ama amaclari Peygamberi ilk firsatta sehit etmek ..

islami teror insanlari islamdan sogutmak adina yapiliyor .. islam fitneyi lanetler .. fitne demek teror estirmek demektir ..

 

Ya hu "Kötü Niyetli İnsanların" var olabileceğini bilmek için Kur'an-ın söylemesine gerek yok ki.

Aklı başında olan ve insan ilişkilerinden anlaya her insan, her toplumda kötü niyetli insanların olabileceğini bilir zaten!

Hayır yani bu Kur'an ile birlikte ortaya çıkmış bir olgu da değildir,

Ondan önce de her toplumda kötü niyetli insanlar çıkmıştır...

 

Bitiyorum böyle yorumlarınıza:

"Ee zaten Kur'an yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu söylüyor!"

Ha yani o söylemese biz bilemeyecektik ve o söyleyene kadar kimse de bilmiyordu sanki!

"Ee zaten Kur'an, insan öldürmenin çok kötü birşey olduğunu söylüyor!"

İyi de bunu anlamak için Kur'an'a gerek yok ki?

Aklı başında olan, sağlıklı ve sağduyulu, empati yeteneği olan her insan bu anlayışa ulaşabilir!

"Ee zaten Kur'an her toplumda fitnecilerin olduğunu söylüyor!"

Ya hu bu aşmış bir sosyolojik tespit değil ki?

Kardeşimin 2 yaşındaki kızı bile arkadaşı onun oyuncağını alıp vermediğinde " o kötü" diyebilecek kadar zeki.

Sen de Kur'an'a bakmadan her toplumda art niyetli insanların olabileceğini anlayacak kadar zekisindir eminim ki.

"Ee zaten Kur'an, Güneş'in Doğu'dan doğup Batı'dan battığını söylüyor!"

Ee yuh artık!

Sahi daha önce farkeden olmamış mı hiç? :)

 

Asıl ironiyi şimdi gördün mü?

 

İslami Terör, insanları İslam'dan soğutmak için yapılmıyordur da;

İslam belki Terör'ü besleyebilecek olumsuz argümanlara sahiptir...

Ha, ne dersin?

 

simdi bu yazdigi iftiraya girdi ..

benim hicbir demecimde bu yazdiginin karsiligi yok ..

kendince anlam yukleme smile.png

 

Ya onca kişiye "Münafık" dedin, "Müşrik" dedin...

 

Şöyle sorayım:

Birbirleri ile çatışan ya da savaşan

Ali ile Ayşe'den hangisi münafık?

Ali ile Muaviye'den hangisi münafık?

İslam Halifesi Yezid ile Hüseyin'den hangisi münafık?

Ebubekir ile Fatima'dan hangisi münafık?

 

Ya da hala İslam'ın hep Barış getirdiğini savunuyor musun?

 

imana falan mi geldin ben bunu sakliyim lazim olur ...

haklisin ; Allah kuranda bu yetkiyi kimseye vermemistir

 

Kimseye ya da herhangi bir hayale iman etmem elbette, korkma :)

 

kuzu lafini birakmistik ;

 

sari kart smile.png

 

Tamam bıraktık... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Adam öldürmek her gün yaşanan bir şey mi?

Vahşi Batı sanıyorsun sen galiba orayı?

 

oleydi dostum smile.png

 

Peygamberin sav yasadigi cahiliye devrinde bitmek bilmeyen kan davalari vardir

Kiz cocuklarini diri diri topraga gomebilecek kadar siddetli bir dejenerasyon yasanmaktaydi

 

 

 

Biraz "Sosyoloji"den girmemiz gerekiyor o zaman konuya, hem onu da öğrenmiş olursun.

 

Sosyolojiden girelim o halde smile.png basliyorum ;

 

 

 

Bak dostum, her toplumu bir arada tutan çeşitli bağlar vardır

 

Elbette ; ama o sosyal baglarin bazen dejenere oldugunu tarih her defasinda gostermistir ...

 

gunumuzde bile bir ogretmene saygi duyulmuyor ve derslerde bircok ogretmen rencide ediliyor ..

 

misalen smile.png)

 

 

 

Ve bu bağlar her toplumda çeşitli iç dinamikleri ve kontrol ya da otokontrol sistemlerini ayakta tutar.

 

elbette smile.png) ama oyle bir sosyoloji dusun ki o devirde ; insanlarin buyuk cogunlugu alinip satiliyor

 

surekli kan davalari ve kabile savaslari cikiyor ...

 

 

Kimse öyle kolay kolay Muhammed'i öldüremezdi o dönemde.

 

o zaman niye hicret etmek zorunda kaldi - Kaldi ki vahiyle hareket ediyor ve yerinde hareket ederek herturlu tehlikeden siyriliyor ..

Çünkü arkasında kapı gibi Kureyş sülalesi ve eşi Hatice vardı.

 

oz amcasi ona dusmandi ..

 

kaldi ki hicret etmek zorunda kaldi .. oldurmeyi cok denediler .. bircok sahabenin esyalari yaglamandi

 

bircok musluman olan ama sosyal statusu olmayan kisi katledildi .. sonra da hicret ettiler ...

 

O Hatice ki o dönemin en güçlü ailesinin, en güçlü fertlerinden biri.

 

Peygamberlik inince herkes onlardan yuzceviriyor ..

 

Hz. Muhammed Sav sakinken ve kendi halinde bir tuccarken herkes zaten onu seviyor .. ona hemen her iste danisiyorlar..

 

 

Aşiret/Kabile toplumlarında birini öldürmek o kadar kolay değildir.

 

hz, Aliyi nasil sehit ediyorlar ? sinsice ..

aleni olarak zaten cesaret edemezler ...

 

 

 

 

Çünkü olay "A kişisi B kişisini öldürdü" biçiminde nitelendirilmez böyle toplumlarda.

"X Kabilesinden A kişi, Y Kabilesinden B kişini öldürdü" diye nitelendirilir.

 

elbette ; o yuzden yataginda yatarken bogazlamak istediler ilk zamanlarda .. yani gizlice ...

 

Yani bir suçun utancı, bütün kabileye yüklenir...

Bugün bile bu kafa yapısında bolca insan görürsün Türkiye'de, Doğu'ya doğru gittikçe.

 

bilemem

Hele ki söz konusu kişi zamanında bütün Mekke tarafından sevilen, hakem kabul edilmiş bir kişi olunca...

Yemez yani öyle bir adamı öldürmek.

 

zamanla kucuk bir kesim haricinde herkes dusman kesildi .. ve goc etmek zorunda kaldilar ..

 

 

 

Siyer ve Megazi'lerin bu türlü anlatımlarına çok yüz verme dostum.

 

o zaman ben sana yorumliyim ;

Yürürken yeri sallaması,

 

yer sallanirmiscasina bir karizma ile kendini belli etmesi ; ve onu gorenin psikolojisinde yasanan bir dalgalanma anlatiliyor smile.png yer nasi sallansin 80 kilo ile biggrin.png

 

 

 

Bağırdığında her şeyin sesini bastırması,

 

algida yasanan psikolojik bir secicilige isaret ediyor ki ;

 

bu herkesin bagirmasinda elde edilebilecek bir ayricalik degil smile.png

 

 

Vurduğun on kişiyi birden yere sermesidir...

 

ozellikle de Hz. Alide ; 10 kisinin arasinda savasiyor ; hatta done done hepsine yetisiyor ...

 

Allahin arslani unvanini bu kudreti ile aliyor zaten ,,

 

 

Sen mantığın sadece "Düz" olanını biliyorsun da ondan öyle geliyor sana... smile.png

 

aslinda mantiktan anlamam smile.png) bence sadece bi hayranlik ve bir merak var .. mantikli olsaydim kendimi ugursuz sayardim ; ))

 

 

 

Valla gayet de "Münafık" dedin yani,

 

hade ordan biggrin.png dolayli yolllardan baglamalar yapma biggrin.png

 

 

Ee dedin ama kardeşim...

 

lafima aynali koridor acma smile.png

 

 

 

Ya da hala İslam'ın hep Barış getirdiğini savunuyor musun?

 

 

hatta sosyal adalet ve gercek huzurun da yegane kaynagini acik ediyor smile.png)

 

 

 

 

Kimseye ya da herhangi bir hayale iman etmem elbette, korkma smile.png

 

ben senin gibi birinin aklinin katmanlarina goz atmak niyetindeydim o kadar ..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu arada bilgi paylaşımında bulunmak gerekirse Muhammed kabileler arası savaşlar yapan bir toplum içinde doğmuş..Aile sevgisinden çabuk kopmuş..Çok küçük yaşlarda savaşta yer almış..Dönemin dinlerini ne inkar etmiş nede inanmış daha doğrusu dini inanışlarla hiç işi olmamış..Kendisi bilgi yönünden geliştirmiş Tanrıyı ise varakadan öğrenmiş..Vahiyden önce saygıdeğer Muhammed olarak anılmış ve sonra u dönüşü olarak vahiyle birlikte sapık Muhammed olmuş smile.png

 

Bu vahiyle birlikte birçok sıkıntılara uğramış,sürekli baskı altında kalmış ve özgürlüğü kurmak için savaş ilan etmiş ve zafer olarak kazanmıştır..O zamanki toplumlar inkar etmelerine ve aşırı derecede baskı görmesine rağmen yolundan caymamış,istikrarını korumuştur..Küfürler yiyen Muhammed yine aynı topraklardan(ve hatta Dünyanın birçok yerinde) şu an günde 5 vakit adı anılıyor ve nezaman duyulsa salavat getiriliyor smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

oleydi dostum smile.png

 

Peygamberin sav yasadigi cahiliye devrinde bitmek bilmeyen kan davalari vardir

Kiz cocuklarini diri diri topraga gomebilecek kadar siddetli bir dejenerasyon yasanmaktaydi

 

Birincisi:

İslamiyet'in "Kan Davası" sorununa çözüm getirebildiğini düşünmüyorsun değil mi?

Tamam, bir "İdea" olarak o dönem için çözüm getirebilecek yapıya sahipti ama uygulamada getiremeyecek kadar yetersizdi.

Nereden mi belli?

İslam hala Kan Davası geleneğine son verebilmiş değildir de ondan...

1500 yıl oldu...

 

İkincisi:

"Kadın Hakları" konusunda çalışmış birisi olarak size şunu söyleyebilirim ki,

"Diri diri kız gömme" geleneği sandığınız kadar yaygın değildir o dönemde.

Yaygın olduğunu iddia edenlerin tek sığınakları, Kur'an'ın yaygın olduğunu iddia etmesidir ama Bilim, Kur'an'ı bilimsel kaynak niteliğinde olan bir kitap olarak kabul etmez Tarihi bilgiler açısından.

Bunun yanında yapılan araştırmalar göstermiştir ki;

Muhammed döneminde "Diri diri kız gömme" geleneği bütün Arabistan'da değil hatta bütün Mekke'de bile değil

Sadece bir kaç kabilede kabul edilmiş bir gelenekti ve sıkça uygulanan bir gelenek de değildi.

Ayrıca kadının "Utanç duyulan" bir varlık olarak algılanmasından değil;

Kadın-Erkek nüfusundaki dengesizliklerin ailede geçimsizliğe varan büyük sorunlar yarattığında uygulanmak zorunda kalınan bir uygulamaydı.

Yapılıyordu ama her kabilenin kabul ettiği ve uyguladığı, benimsediği bir uygulama değildi sandığınız gibi.

Sadece çok çok az kabilede çok az uygulandığı görülmüştür.

 

Ama illa Kadın Hakları'ndan söz edeceksek, heralde Cahiliye Devri, İslam Devri'ne fark atar bu konuda.

Cahiliye Devri, büyük oranda AnaErkil bir toplumsal yapıya sahiptir.

İslamiyet'in ortaya çıktığı dönem ise (öncesi ve sonrası) AnaErkillikten AtaErkilliğe geçiş sürecinde olan bir toplumsal yapı arzeder.

Muhammed'in ilk eşi olan Hatice'nin bir kadın olmasına rağmen kabilesinde söz sahibi olan en yüksek kişilerin başında gelmesi...

Ya da Ebu Sûfyan'ın karısı olan Hind... Kadın olmasına rağmen kocasından sonra sözü geçen en güçlü kişiydi...

Veya Muhammed'in karısı Ayşe'nin, arkasında erkeklerden oluşan bir orduyu toplayabilmesinin sosyolojik nedeni, Cahiliye Devri'nin "Kadının Önderliği" anlayışını benimseyebilmiş olmalarından gelir.

Ancak İslamiyet'te diğer İbrahimi dinler gibi AtaErkil'dir ve kadını, Cahiliye Devri dediğiniz dönemdeki bu özgürlüğünden mahrum bırakmıştır.

 

Muhammed öldüğünde, AnaErkil değerleri büyük oranda koruyan Hadramut adlı yerdeki kadınlar sevinip def çalarak oynarlar.

Bulundukları kabiledeki bütün erkekler de bu kadınlara destek verir ve onlar da kutlamaya katılırlar.

Sonra diğer kabilelerden de destek verilmeye başlanır.

Yani ortada toplumsal bir eylem ve sevinç gösterisi vardır ve bunun da başını kadınlar çekmektedir.

Siz buna, toplumun başında "Kadınlar" bulunduğu için büyük olasılıkla "Şehvet" yorumunu getiriyorsunuzdur şu an.

Yani, o kadınlar kadınlıklarını kullanıp, erkekleri de isyana teşvik ettiler;

Gariban erkekler de erkekliklerinin, cinselliğin kurbanı olup destek verdiler güya...

Oysa ki o kadınlar, İslamiyet'in kadınların haklarını almasından şikayet ettikleri ama Muhammed gibi Allah ile konuştuğunu iddia eden biri karşısında çaresiz kaldıkları için o ölünce seviniyorlar.

Ve Ebubekir bu eylemden korkuyor, hemen birliklerini gönderiyor ve şu propagandayı yapıyor:

"Bu kadınların hepsi fah!şedir." der ve onların Paganist ve AnaErkil evlilik anlayışlarını "Ahlaksızlık" olarak niteler.

Böylece kadınların ve kabilelerinin yok edilmesinin dinsel ve meşru temeli atılır.

Sonra o kadınların hepsi Hoşgörü Dini İslam taraftarlarınca katledilerek servise hazır hale getirilirler.

 

Elbette ; ama o sosyal baglarin bazen dejenere oldugunu tarih her defasinda gostermistir ...

gunumuzde bile bir ogretmene saygi duyulmuyor ve derslerde bircok ogretmen rencide ediliyor ..

misalen smile.png)

elbette smile.png) ama oyle bir sosyoloji dusun ki o devirde ; insanlarin buyuk cogunlugu alinip satiliyor

surekli kan davalari ve kabile savaslari cikiyor ...

 

Sürekli "Kan Davaları" mı?

İslamiyetin bugün hakim olduğu hangi coğrafyada Kan Davası geleneğine son verilebildiğini, İslamiyetin bunda başarılı olabildiğini söyler misin bana?

 

Peki, Hıristiyanlar Köleliği Ulusal olarak kaldırana kadar İslam Dünyası köle alıp satmadı mı?

Kölelik Sistemi, Türklere Müslümanlardan geçmedi mi?

Osmanlı Devleti köle alıp satmadı mı?

 

 

Ben sana "Muhammed'in Karısı ile Yeğeni birbirlerine girdiler, savaştılar" diyorum,

Sen bana "Ama önceden Kan Davası vardı!" diyorsun...

 

Ben sana "Muhammed'in Kayın Pederi/Dostu, Muhammed'in Kızını linç ettirdi" diyorum.

Sen bana "Ama önceden Kan Davası vardı!" diyorsun...

 

Ben sana "Muhammed'in Vahiy Katibi'nin oğlu olan İslam Halifesi, Muhammed'in Torunlarını katlettirdi" diyorum.

Sen bana "Ama önceden Kan Davası vardı!" diyorsun...

 

Ben sana "Bugün hala kan davaları var" diyorum.

Sen bana "Ama önceden Kan Davası vardı!" diyorsun...

 

Helal diyorum...

Yani anlamazlıktan gelmenin bu kadarına gerçekten pes doğrusu...

 

o zaman niye hicret etmek zorunda kaldi - Kaldi ki vahiyle hareket ediyor ve yerinde hareket ederek herturlu tehlikeden siyriliyor ..

 

İstihbarat ile hareket etti desek?

Ya hu zaten herkes kaçmış gitmiş, ne vahyi?

Vahiye gerek mi kalmış kaçmak için, kaçması gerektiği, kaçacağı belli zaten...

Uygun fırsatı kollamış kaçmış...

 

Mustafa Kemal, İstanbul'dan Anadolu'ya geçmek için Vahiy mi bekledi?

En uygun fırsatta geçti...

 

Niye bunda bu kadar olağanüstülük arıyorsunuz ki?

Muhammed, en uygun zamanı kestiremeyip doğaüstü şeylerden yardım bekleyecek kadar kafasını kullanamayan, sığ biri mi sizce?

 

oz amcasi ona dusmandi ..

kaldi ki hicret etmek zorunda kaldi .. oldurmeyi cok denediler .. bircok sahabenin esyalari yaglamandi

bircok musluman olan ama sosyal statusu olmayan kisi katledildi .. sonra da hicret ettiler ...

 

Ebu Talib mi Muhammed'e düşmandı?

Senin hiç İslam Tarihi bilgin yok be dostum, valla bak...

En azından git şu Anthony Quinn'in Hz. Hamza'yı oynadığı "Çağrı: Message" filmini izle bari de oradan bilgi edin, belgesel tadında.

 

Ebu Talib, Muhammed'i o kadar çok severdi ki ve o kadar çok yardım etti ki;

Müslüman olmadan ölmesine rağmen Şii'ler yine de İman etmiş olduğunu düşünürler ve çok severler...

 

Peygamberlik inince herkes onlardan yuzceviriyor ..

Hz. Muhammed Sav sakinken ve kendi halinde bir tuccarken herkes zaten onu seviyor .. ona hemen her iste danisiyorlar..

 

Kimse o peygamberlik ilan ettiğinde ona yüz çevirmiyor, hiç kusura bakma.

O gidip de insanların inançlarını aşağılamaya başladığında insanlar ona karşı olmaya başlıyorlar.

 

Hatta amcası Ebu Talib'e "Muhammed'e söyle bizim taptıklarımıza hakaret etmesin" diyerek aracı olmasını istiyorlar.

Sen git adamların inançlarına küfret, hakaret et;

Ondan sonra "Bana yüz çevirdiler!" de...

 

elbette ; o yuzden yataginda yatarken bogazlamak istediler ilk zamanlarda .. yani gizlice ...

 

Yatağında öldürmek istemelerinin nedeni, gizlice olmasından dolayı değil;

Savunmasız yakalamak için...

Çünkü Muhammed boş bir adam değil.

Bildiğimiz kadarıyla cüsseli bir adam.

 

Suç tek bir aşirete yüklenmesin diye her aşiretten birer adam yolluyorlar ve onlar da öyle sıradan insanlar değil tabi.

Böylece suç tek bir kabileye değil, her kabileye paylaştırılacak.

Ee Kureyş Kabilesi de bütün kabilelere karşı mücadele edemeyeceği için sineye çekecek diye düşünüyorlar.

 

bilemem

 

Benim de işime gelmese, ben de bilemem tabi...

 

zamanla kucuk bir kesim haricinde herkes dusman kesildi .. ve goc etmek zorunda kaldilar ..

 

Adama 610 yılında ilk vahiy geliyor.

622'de Hicret ediyor.

12 yıl boyunca küçük bir kesim mi inandı sence ona?

Küçük bir kesim inandığı için mi Mekke'liler düşman kesildi?

 

Sosyolojik olarak bir kere kölelere hitap ediyor İslam.

"Köle, İslam ile hükmederse onu efendi bilin" diyor.

Köleler için olabilecek en büyük umut.

Ve Kölesini azad edip, üvey oğlu yapıyor.

Tabi sonra o üvey oğlunun karısını kendi eşi yapıp, üvey oğlunu da kazanamayacağı savaşa gönderip öldürtüyor ama neyse...

 

Ve dini sembolleri alıp satan insanların bu sembollerini aşağılıyor.

Onların "yalan" olduğunu iddia ediyor.

Ee o sembollerin ticaretini yapan insanların da hoşuna gitmiyor tabi bu durum.

Gerçi sonra anlaşıyorlar ve Suk'u Ukaz Panayırı, oluyor size Hacc veya Umre...

 

o zaman ben sana yorumliyim ;

yer sallanirmiscasina bir karizma ile kendini belli etmesi ; ve onu gorenin psikolojisinde yasanan bir dalgalanma anlatiliyor yer nasi sallansin 80 kilo ile

 

algida yasanan psikolojik bir secicilige isaret ediyor ki ;

bu herkesin bagirmasinda elde edilebilecek bir ayricalik degil

 

Zannedersin ki "Gandalf" mübarek... :)forgiveme.gif

 

ozellikle de Hz. Alide ; 10 kisinin arasinda savasiyor ; hatta done done hepsine yetisiyor ...

 

Allahin arslani unvanini bu kudreti ile aliyor zaten ,,

 

Oooo "Aragorn" da buradaymış... :)

Elendiiiiillll....... w00t.gif

 

aslinda mantiktan anlamam

 

Ondan şüphe etmiyorum zaten laughing.gif

 

mantikli olsaydim kendimi ugursuz sayardim ; ))

 

Mantıklı olmak bir uğur değil zaten.

Hiçbir şeyin gizemi kalmıyor, heyecanı kalmıyor.

Mesela tesadüflere inanmak gibi bir lüksünüz yok böyle bir durumda.

Ya da olmayan Tanrılara, Meleklere, Vahiy gibi şeylere...

 

hatta sosyal adalet ve gercek huzurun da yegane kaynagini acik ediyor smile.png)

 

Bizler de huzurluyuz, merak etme... :)

 

ben senin gibi birinin aklinin katmanlarina goz atmak niyetindeydim o kadar ..

İşte o, çok zor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslamiyetin hayvanları; Ayet ve Peygamber emri düzeyinde ilgiye taşıması, onlara

eziyet edilmemesi, aşağılanmaması konularında sergilediği titizliği

anne şevkati düzey ve duyarlılığındadır.

Günümüzde, Allah'ın (cc) en mükerrem yaratığı insana her

türlü işkence ve zulümler hâlâ uygulanırken, Hz. Peygamber'in (SAV)

hayvanlara bunların yapılmasını yasakladığı görülmektedir.

Hz. Peygamber (SAV) Müslümanlara, sadece insanlara değil,

bütün canlılara karşı merhametli olmalarını öğretmiştir.

Merhametli olanlara Rahman (yani merhamet sahihi olan Allah) merhamet

eder. Yerde olanlara merhametli olun ki, gökte olanlar da (melekler) size

rahmet etsin.

Yine yukarıda ifade edildiği gibi, "Haksız olarak bir serçeyi öldürenden,

Cenab-ı Hak kıyâmet gününde hesap soracaktır. Ayrıca Hz. Peygamber

(SAV)'ın, kuşların yuvalarının bozulmamasını, yumurta ve yavrularının

alınmamasını da emretmiştir. Bir yuvadan aldığı yavruları torbasına

doldurup şehre getiren birine Peygamber Efendimiz onları derhal analarının

yanına, aldığı yuvaya iade etmesi uyarısında bulunmuştur. Böylece bu sevimli

yavrularının anne yuvalarında ve tabii ortamda özgürce büyümeleri temin

edilmiştir.

İslam medeniyetinin özünü ve hayvanlara bakış açısını çok iyi yansıtan bir

diğer örneği ise Peygamber Efendimizin yakın arkadaşlarından Abdullah b. Mes'ud'dan öğreniyoruz:

“Allah'ın Resulüyle bir seferde idik. Yanında iki yavrusu bulunan serçe

biçiminde bir kuşa rastladık. Yavruları yakalayıverdik. Bunun üzerine

anneleri, feryat ederek kanatlarını çırpmaya başladı. Resulullah dönüp de

yaptığımızı görünce: 'Bunu yavrusundan kim ayırdı? Yavrularını ona iade edin” dedi. Biz de onları serbest bıraktık.[40]

Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber, hayvanların ve kuşların korunmasını, onlara

eziyet edilmemesini, temizlik ve bakımlarının yapılmasını, yaratılışlarına

uygun işlerde kullanılmasını, fazla yük yüklenmemesini, av yasağı koyarak

rast gele eğlence için avlanılmamalarını emretmiştir.

Bir gün peygamberimiz etrafında oturanlara şu hikayeyi anlatmıştı:

Yolda gitmekte olan birinin susuzluğu arttı. Hemen bir kuyuya inip

suyundan içti. Çıkınca, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve rutubetli

toprak yalayan bir köpekle karşılaştı. Adam kendi kendine, 'bu hayvan da

benim gibi susamış' deyip kuyuya indi. Papucunu su doldurdu, ağzıyla

tutup yukarı taşıdı ve köpeğe sundu. Bundan dolayı Allah bu kulunu övdü ve

günahlarını bağışladı."

Bunun üzerine arkadaşları:“Hayvanları sulamakta bize de sevap var mıdır?' diye sorduklarında Rasulullah şöyle cevap verdi:

"Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır."

Hayvanlara kötü davranmayı yasaklayan Peygamber Efendimiz, "Bir kadın,

bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinden yemesi için serbest

bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi." diyerek bu konuda bizleri

uyarmıştır.

Peygamber Efendimiz, çalıştırılan hayvanlara, insanlar gibi dinlenme hakkı

vermiş ve yolculuk sırasında yapılan dinlenmelerde öncelikle hayvanların

ihtiyaç ve istirahatlerinin sağlanması vurgulanmıştır. Sahabeden Enes b.

Malik bize şu hikayeyi anlatmaktadır: "Biz bir konaklama yerine geldiğimizde

hayvanların yüklerini çözüp (onları istirahate terk etmeden) namaza

başlamazdık."

İslam bırakın insanları hayvanlara bile bu kadar değer veriyor.Kendi bilmez köhne zihniyetli insanlar dini kendi çıkar ve isteklerine göre yorumlayıp bu islam diniymiş gibi davranıyorlar.Oysa yapılan pekçok şeyin İslamla alakası yok.

ÇÜNKÜ İSLAM AKIL VE MANTIK DİNİDİR.AKLA UYGUN OLMAYAN AKILLA ÇELİŞEN HİÇBİRŞEY İSLAM DA YOKTUR VAROLAMAZ.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.