Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tanrının Varlığı Konusunda Ortaya Atılan Teleolojik Kanıtlar


omar123

Önerilen İletiler

Bir espri ile yazımı bağlayayım. Unutmayın olası yaratıcının olası bilimsel izlerinin araştırılmasına bu derece tepkili olmanız, teistlerce içinizde "Allah korkusu" olduğu şeklinde yorumlanabilir, aman dikkat! original.gif

 

Diğer görüşlerinize kısa ama özlü cevaplar vereceğim. Uzun uzadıya yazışmaları/tartışmaları sevmiyorum. İnsanlar bir sayfa yazıyı özlü birkaç cümleyle de anlatabilir. Tabi karşıdakine de bağlı. Özlü yazarsan da anlaşabiliriz merak etme. Hatta anlaşılması daha kolay olur.

 

Şu son satırına, esprine(göya) cevap vereyim önce. Evet bir yaratıcı korkusu var içimde. Şöyle ki; birisi çıkacak ta olmayan bir yaratıcı uydurup onun adına törelerini topluma dayatacak korkusu, benim bir yaratıcı varlığından(!) korkmama neden oluyor. Yoksa senin olası gördüğün gibi, bir yaratıcı olsa bile insanların töreleleriyle insanlara hükmetmez.

 

Korkum bu. Espri yaparken bile bu güne kadar ateistlerin ne söylediklerini kavramadan böyle espriler yapabiliyorsun. Böylece, destekçliğini de yaptığın denisse(ler) de dil çıkararak destek bulup bana tepkilerini gösteriyorlar göya: smile.png

 

"Ha işte bak, agnostikler bile tanrının olabileceğini söylüyorlar. Kafaları ancak "olabileceğine" basıyor gariplerin. Ne yapacaksın, yaratıcı ancak o kadar açmış kalp gözlerini. Ama olsun bu da bir şey" smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim o kadar güzel bir şeydir ki;

Bir kere kendini kutsallaştırmaz...

Her zaman eleştiriye açıktır ve bulduğu-keşfettiği-ortaya koyduğu şeylerin "yanlışlanabilir" olduğunu kabul edecek kadar olgundur.

 

Tanrı böyle değildir;

Kıskançtır ve yanlışlanma olasılığını kabul etmeyi bırakın, sorgulanmayı bile istemez.

 

"Tanrı Bilimsel olarak kanıtlanmıştır!" diyebilmek, kendi içinde çöken bir şeydir ve bilen insanlar için yürek ister.

Ha tabi bilmeyen insanlar gönül rahatlığıyla söylerler bunu, büyük bir özgüven içerisinde.

"Dunning-Kruger Sendromu" deniyor buna ve burada konuştukları konu hakkında hiçbir şey bilmeden bu kadar tartışabilen arkadaşların psikolojilerini tam olarak yansıtır.

 

Her neyse;

"Tanrı Bilimsel olarak kanıtlanmıştır!" diyen arkadaşlara birkaç açıklama ile birlikte sorularım olacak.

 

1- Bilim "Var Olan"ı inceler.

Eğer Tanrı'nın varlığı bilimsel olarak kanıtlanmışsa, bunu hangi bilim dalı, Tanrı'yı hangi araçlarla ve kuramlarla ölçerek buldular?

Bizim bilmediğimiz bir "Tanrı ölçer" mi var?

 

2- Bilim, var olan verilerden hareket ederek mantıklı-tutarlı kuramlar ortaya atar.

"Evrim Teorisi", "İzafiyet Teorisi", "Kuantum Teorisi", "Sicim Teorisi" vs. hepsi bilimsel gerçekliklerden hareket edilerek oluşturulmuş ve tutarlı, birşeyleri açıklamaya yetebilen bilimsel teorilerdir.

Peki bir "Varlık" olarak Tanrı'nın var olduğunu iddia eden, Tanrı'nın varlığını kanıtlaya teori hangisidir?

 

3- Bilim, en gelişmiş zeka olarak "İnsan Zekası"nı kabul eder.

Zaten "Bilim" dediğimiz şeyin ilkeleri tamamen "İnsan Zekası" tarafından, "İnsan Zekası" temel alınarak oluşturulmuştur.

"Bilim Mantıklıdır" derken, insan mantığını kastederiz.

"Bilim Açıklayıcıdır" derken, insanın anlayabileceği bir açıklıkta olmalıdır demek isteriz.

"Bilim Eleştireldir" derken, insanın eleştirebilmek yeteneğini kastederiz.

"Bilim Rasyonalisttir" derken, insanın algılayabilmesini ve anlamlandırabilmesini kastederiz.

"Bilim Nedenselcidir" derken, insanın algılayabildiği "Neden-Sonuç" ilişkisini kastederiz.

 

Yani Bilim, siz istediğiniz kadar kıvranın, en üstün zeka olarak "İnsan Zekası"nı kasteder.

Bu yüzden herhangi bir Bilimsel Araştırma'nın, İnsandan daha üstün bir zekayı ve o zekanın ürünü olan bir mantığı kabul etmesi olanaksızdır;

En azından etkin bir biçimde karşısına çıkmadığı sürece.

Gelecekte bir bakarız ki bir uzaylı türü dünyaya gelmiş ve onlar doğayı-evreni anlamakta ve anlamlandırmakta bizden çok çok başarılılar;

İşte o zaman Bilim, kanıtlanmış bir zeka olarak onların algıları ve ilkeleri üzerinden hareket etmek zorundadır.

 

Bilim, bir yaratıcı ve insan üstü bir zekaya sahip Tanrı'nın varlığını kabul ediyorsa;

İnsanüstü bir varlık olan Tanrı'yı, İnsan Zekası ile nasıl tanımlıyor?

Yani Bilim'e göre Tanrı nedir ve tanımı nerededir, hangi bilimsel literatürde yer alır?

 

Bilim, eğer Tanrı'dan ve onun iradesinden emin ise bu demektir ki;

"Bilim, İnsan zekasından üstin bir başka zekanın varlığını kabul ediyor..."

O yüzden bilimin yapması gereken şey, doğayı kavrayaşını bu üstün zekaya göre yapmak;

İlkelerini ona göre yeniden biçimlendirmek...

Oysa bakıyoruz ki sizler, sadece bizim "İnsan aklımızla oluşturduğumuz Bilim"in kanıtlarını Tanrı'nın varlığının kanıtı olarak sunuyorsunuz.

Ya hu bu, kendi içinde çelişki yaratır.

 

Senin, İnsan İradesi ile keşfettiğin değerler, nasıl olur da Tanrı'nın İradesi'nin bir kanıtı olabilir?

 

Bakın "Peygamberlik" mesleği (ki en kârlı meslektir) bile bu açıdan tutarlıdır.

Çünkü adam "Allah'ın onunla konuştuğunu ve bilgisini ona bahşettiğini" iddia ediyor.

Kanıtlanabilir bir iddia değil, tek şahidi kendisi, kıymeti kendinden menkul...

Ama yine de gelişmemiş bir zeka için yeterince tutarlı...

Allah'ın, kendi iradesini ona açıklayabildiğin ve açıkladığı iddiası ile ortaya çıkıyor...

Gerçi, bizde olmayıp da onda olan ve Tanrı ile iletişimi sağlayan organı hangisidir bilmiyorum ama muhtemelen bizim çok çok farklı bir amaç için ve en sık kullandığımız organımız olmalı...

 

 

Sizin "Tanrı Bilimsel olarak kanıtlanmıştır" iddianız aslında şudur:

Yarım yamalak bildiğiniz bilimsel verilerden hareket ederek temel ilkelerden yoksun bir mantık yürütüyor ve "Tanrı" çıkarımında bulunuyorsunuz.

 

Oysa bir şeyin "Bilimsel olarak kanıtlanması" bambaşka bir şeydir ve daha bunun ne demek olduğunu bilmiyorsunuz.

Bir şeyin "Bilimsel olarak Var olduğu" iddiasında iseniz eğer, o şeyin Bilimsel ilkelerle ve araçlarla incelenebilir, ölçülebilir, deneylenebilir, sınanabilir ve en önemlisi var olduğu kanıtlansa bile "yanlışlanabilir" olması gerekmektedir.

 

Sizin, Bilimsel olarak da var olduğunu iddia ettiğiniz Allah'ı ölçen araç-gereçler hangileridir?

Sizin, Bilimsel olarak da var olduğunu iddia ettiğiniz Allah'ın deneye tabi tutulduğu laboratuvar ortamı nerededir?

Sizin, Bilimsel olarak da var olduğunu iddia ettiğiniz Allah'ın sağlamasını yapan test ortamı ve araçları nedir, nelerdir?

Sizin, Bilimsel olarak da var olduğunu iddia ettiğiniz Allah'ın çıkarımını yapan Bilimsel ilkeler hangileridir, hangi kuramlardır?

 

En önemlisi:

Bilim, ortaya atılalan bir kuramın mutlaka "yanlışlanabilir" olduğunu düşünür.

Bu yüzden hiçbir zaman araştırmasına son vermez.

 

Sizler Allah'ın varlığına iman etmiş ve onun "Kesin olarak var olduğu" düşüncesinde olan insanlar olarak;

Eğer Allah'ın Bilimsel olarak var olduğunu iddia eden bir kuram varsa, bir çıkarım varsa, o çıkarımın "Yanlış" da olabileceğini kabul ediyor musunuz?

Yani "Tamam, böyle bir çıkarım var ama Allah olmayabilir de!" diyebiliyor musunuz?

Ya da duruma ve koşula göre farklı Allahların var olabileceğini düşünüyor musunuz?

 

Bilim böyledir işte, sizi mahcup da edebilir...

 

Yine tekrar ediyorum;

Son zamanlarda bu konuları tartıştığımız ilgili arkadaşların, bu yazdıklarımı hala anlamadıklarını kesin bir biçimde iddia ediyorum.

Kanıtı da vermeye çalışırken kıvrandıkları karşılıkları olacak, görürsünüz. :)

Ama tabi bunların hiçbiri "Cevap/Yanıt" niteliği taşımayacak, o da ayrı bir konu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diğer görüşlerinize kısa ama özlü cevaplar vereceğim. Uzun uzadıya yazışmaları/tartışmaları sevmiyorum. İnsanlar bir sayfa yazıyı özlü birkaç cümleyle de anlatabilir.

 

Aşkolsun Sayın Meraba...

Ben belki aforizma kurma konusunda sorunlu biriyimdir? :)

Belki bu yeteneğe sahip değilimdir?

 

Kısa ve özlü yanıtlar vermek bir yetenek işidir ve herkes aynı yeteneğe sahip olmayabiliyor...

Ama ben de akıcı yazıyorumdur belki, bilmiyorum, umudum o işte... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neden uzlaşmayalım. Yeter ki iyi niyetli, komplekssiz, yapıcı usluplu ve karşı tarafı iyice anlamaya gayretli olalım, ayrıntılar yerine öze cevap verelim. Ben kendi adıma yazdıklarınıza bu şekilde bakacağım. Ama dediğinize ikna olmazsam bu sadece sizi anlamadığımdan değil, sizin de beni anlamamanızdan kaynaklanıyor olabilir unutmayın.

 

 

Aynı fikirdeyim. Ayrıca böyle düşündüğünüz için sizi tebrik ediyorum.

 

Bilimin bir tez üzerinde çalışma yapması için tarif ettiğiniz gerekli şartlara bire bir hemfikiriz. Zira burada gözlemlenmiş, deneylenmiş olma şartı getirseydiniz bu tarif yanlış olurdu. Çünkü henüz gözlenmemiş ve deneylenmemiş bir şeyin, gözlemlenebilir ve deneylenebilir olması rahatlıkla mümkündür.

 

Elbette.

 

Gözlemlenebilir, deneylenebilir olmadığında ise bilimsel kuralların temeli olan mantık kuralları ve bu kuralları kullanarak oluşturulan tezler, felsefe devreye girer. Mantıksal ve felsefi çıkarımlar bilimin tıkandığı noktaların önünde yol gösterici nitelik taşır, izlenecek yolların istikametini belirler. Bilim bu yolları, konsantre olarak imkanları dahilinde önyargısızca araştırmakla yükümlüdür.

 

Bu da doğru.

 

Bir yaratıcının bu güne kadar gözlemlenmemiş veya deneyimlenmemiş olması, ve belki de varlığına dair olası kanıtların yeterince incelenemediğinden gözden kaçmış olması, onun gözlemlenebilir ya da deneylenebilir olmayacağı anlamına gelmez.

 

Bir örnek vermek gerekirse, bugün hayatımızın pek çok alanında kullandığımız radyasyon hiç gözlemlenmemiş ve deneylenmemiş iken, 1902'de Fransız Marie Curie (aslında Polonya'lı Maria Sklodowska) önce Radyum elementini elde etmesini takiben, Uranyum ve Toryum'la yaptığı deneylerle radyoaktiviteyi bulmuş ve iki de Nobel almıştır. Yani o güne kadar radyasyon, kanıtların yeterince incelenemediğinden gözden kaçmıştır. Radyasyon diye bir şeyin varlığı bu keşif öncesine dek hayal dahi edilememiştir.

 

Uydurma konusunu tartışıyoruz. Böyle yanlış, uydurma bilgi vereceksen hiç tartışmayalım. Bazı elementlerini radyasyon yaydığı daha önce biliniyordu. Curie'den önce Henri Becquerel uranyum tuzlarının radyasyon yaydığını duyurmuştu. Curie bu bilgilerin devamını geliştirdi.

 

BİLGİ mantıkla, mantık ise tümdengelim metodu ile kurulur. Belki bunları benden de iyi biliyorsundur. Bilimsel bir tez/önerme gökten kanatlılarla inmez. Kendinden önceki bilginin devamıdır. Ancak bir maddeye(obje) ait olup, bilimsel bir yasaya ait tümdengelim mantık yöntemi kullanır.

 

Püf noktası tam bu noktada. Ben sizin tanrı kavramı hakkındaki bakış açınızı yanlış buluyorum. Öncelikle yaratıcı kavramından kastın ne olduğunu karıştırdığınızı düşünüyorum. Tanrıdan kast edilen, bizi ya da içinde bulunduğumuz evreni tasarlayıp yaratabilecek ölçüde bizden daha zeki bir varlık. Böyle bir şeyi gözlemlememiş olmanız, iyi gözlemler ya da deneyler yapmamış olmamızdan da kaynaklanmış olabilir, böyle bir yaratıcı gerçekten olmadığından da olabilir. Tanrı yoktur demek, tanrı vardır demekle bugünkü bilgi seviyemizle aynı şeydir ve inanç olmaktan öteye gidemez.

 

Yukarda söyledim gözlemlenemeyen bir maddeye ait olmayan bilgi bilgi değildir. Bilim bilgi içermeyen önermeleri dikkate almaz. Bir yaratıcı öncelikle tümdengelim metoduna uymaz. Zira "yoktan var edilemez" bilimsel yasa vardır.

 

Mevcut dinlerde bahsedilen insansı tanrı kavramından bahsetmiyorum. Daha önce de değindiğim gibi, bunların doğru olmadığını kanıtlamak oldukça kolay. Bu dinlerin özellikle kitaba sahip olanlarında yazılan ifadelerin bilimsel olarak yanlışlığını gösterirsiniz olur biter. Fakat bu dinlerin doğru olmaması, bizden üstün bir yaratıcının olmadığı anlamına gelmez.

 

Nasıl olursa olsun. Böyle bir iddia metafizik iddiadır. Fizik bilgilerine, yasalarına uygun olmayan bilgi bilimce dikkate alınmaz. Bundan sonraki yazdıkların da buna benzer şeyler. Ayrıca cevaplamak gereği duymuyorum.

 

Agnostik düşünen bir insan mantık dışı önermeleri dikkate alıyorsa o onun sorunudur. Bilimsel dünya görüş sahibi bir insanı ilgilendirmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşkolsun Sayın Meraba...

Ben belki aforizma kurma konusunda sorunlu biriyimdir? smile.png

Belki bu yeteneğe sahip değilimdir?

 

Kısa ve özlü yanıtlar vermek bir yetenek işidir ve herkes aynı yeteneğe sahip olmayabiliyor...

Ama ben de akıcı yazıyorumdur belki, bilmiyorum, umudum o işte... smile.png

 

Rica ederim boşig dostum. Ben seni bilmezmiyim. Senin her cümlen zaten bir öz, bir aforizma. Zevk alarak ve hayranlıkla takip ediyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Uydurma konusunu tartışıyoruz. Böyle yanlış, uydurma bilgi vereceksen hiç tartışmayalım. Bazı elementlerini radyasyon yaydığı daha önce biliniyordu. Curie'den önce Henri Becquerel uranyum tuzlarının radyasyon yaydığını duyurmuştu. Curie bu bilgilerin devamını geliştirdi.

 

Marie Curie, radyoaktiviteyi doğru bir şekilde bir maddenin ışımayla bozunması olarak tanımlayan ve bunu tezini takiben bulan kişidir. 1903'te aldığı Nobel ödülünü de, Becquerel ve eşi Pierre ile paylaşmıştır. Buradaki radyoaktiflik bilinci Curie ile başladığından çok ayrıntıya girme gereği görmemiştim.

 

Becquerel ise radyoaktiviteyi araştırmak gibi bir tezi olmaksızın tamamen rastlantılar neticesinde yağmurlu hava nedeniyle, siyah kağıda sardığı bir film üzerinde sakladığı uranyum tuzlarını, çekmecesine koyup güneşli havayı birkaç gün bekledikten sonra çıkartmış, daha sonra belli bir sebebi olmaksızın filmleri banyo ettiğinde, uranyumun güneş ışığına maruz kalmadığı halde filmde iz bıraktığını görmüş fakat bunu Becquerel ışını adı verilen bir elektromanyetik dalga türü olan X ışınına benzeyen başka bir ışın zannetmiştir.

 

Bu arada 1-2 sene arayla yapılan bu keşiflerden ilki olan X ışını, Wilhelm C. Röntgen'in yine X ışınını bulma gibi bir tez ortada olmaksızın, karanlık odada siyah kağıtla kaplı katot ışını tüpüyle deney yaparken, rastlantı sonucu odada iki metre uzakta bulunan baryum platinosiyanit sarılı olan kağıtta oluşan parlamayı fark etmesiyle olmuştur.

 

Bilim tarihi ortada tez olmaksızın dikkat ve durum analizi sonucu yapılmış rastlantısal beklenmedik keşiflerle doludur(Penisilin, kozmik arka plan ışıması, kaos teoremi, elektroşok tedavisi, naylon vs.).

 

Zaten ben, siz isterseniz zamanı 1-2 yıl daha önce ne bulduğunu yanlış değerlendiren Becquerel'den başlatmanıza itiraz da etmem.

 

Burada benim anlatmak istediğim öze dikkat etmek yerine, ayrıntılara takıldığınızı görüyorum. Zira örnekle anlatmak istediğim şey, keşiflerin her zaman öncesindeki gözlemlere dayalı olarak kurulmuş bilimsel bir tez sonucu olmadığıdır. Olay bazen retrospektiftir. Keşiflerin bir kısmı rastlantı sonucu ve dikkatle ortaya çıkmıştır. Bu tür rastlantısal keşifler öncesinde, bu durum hakkında kimsenin bir bilgisi de yoktur. Çünkü o ana kadar kimse iyi gözlem yapmamıştır. Ama bu tür ışınların ilk gözlendiği andan önce olmadığı anlamına gelmez. Sırf o ana kadar radyoaktiflik dikkatli gözlemcilerce gözlenmedi diye, radyoaktiflik o andan itibaren var olmuş bir olgu değildir. Anlatmak istediğim radyoaktifliğin keşfedilene dek de var olduğudur.

 

,BİLGİ mantıkla, mantık ise tümdengelim metodu ile kurulur. Belki bunları benden de iyi biliyorsundur. Bilimsel bir tez/önerme gökten kanatlılarla inmez. Kendinden önceki bilginin devamıdır. Ancak bir maddeye(obje) ait olup, bilimsel bir yasaya ait tümdengelim mantık yöntemi kullanır.

 

Bu konuda aynı fikirdeyiz. Ama bilginin bazen ortada bir tez yokken de ortaya çıkabildiğini de unutmamalıyız.

 

Yukarda söyledim gözlemlenemeyen bir maddeye ait olmayan bilgi bilgi değildir. Bilim bilgi içermeyen önermeleri dikkate almaz. Bir yaratıcı öncelikle tümdengelim metoduna uymaz. Zira "yoktan var edilemez" bilimsel yasa vardır.

 

Bakın gözlemlenemeyen derken yine gözlemlenebilir olmayan demek istediğinizi farz edeceğim. Gözlemlenebilir olmayan bir maddeye ait olan bilgi bilgi değildir demek istediğinizi düşünerek buna katılıyorum.

 

Bilimin bilgi içermeyen önermeleri dikkate almamasında da aynı fikirdeyiz.

 

Ama bunu olası bir yaratıcının, yaratışına dair ipuçlarının evrende olması imkansızdır çünkü gözlemlenebilir değildir anlamında söylemeye çalışıyorsanız bu noktada ayrılırız. Zaten burada beklentimiz bilimsel kanıtlar bulunabilmesidir. Yani, metafizik kanıtlar ya da başlıkta olduğu üzere teolojik kanıtlar gibi anlamsız terminolojiden bahsetmiyorum elbette! Mevcut bilimsel ve mantıksal kuralları alt üst edecek bir garipliğin, bilimsel yöntemlerle tespit edilmesi ihtimalinden söz ediyorum.

 

Yoktan var edecek bir tanrı fikri tabii ki kabul edilemez. Olası tanrı, mantıken sadece tanrının tabi olduğu kendi evreniyle, bizim evrenimiz arasında bir ara kademe olabilir. Başlangıcı olmayan yoktan var olan ve hele kendini de yaratan bir tek tanrı kavramı tamamen anlamsızdır. Fakat bu sadece yaratıcı kavramının değil, bilimin de açmazıdır. Bilimsel ilksel başlangıç tezlerinin de açmazı yokluktan var olma noktasındadır. Tıpkı sonsuzluk kavramı gibi. Zaman gibi.

 

Nasıl olursa olsun. Böyle bir iddia metafizik iddiadır. Fizik bilgilerine, yasalarına uygun olmayan bilgi bilimce dikkate alınmaz. Bundan sonraki yazdıkların da buna benzer şeyler. Ayrıca cevaplamak gereği duymuyorum.

 

Agnostik düşünen bir insan mantık dışı önermeleri dikkate alıyorsa o onun sorunudur. Bilimsel dünya görüş sahibi bir insanı ilgilendirmez.

 

Zaten bizi ikna edebilecek olası yaratıcı olgusu, fizik bilgi ve yasalara uygun olmayan bir tanrı olmadığından, tersine bu yasalarla ya da bu yasalardaki düzensizliklerle gösterilebilecek, tanımlanabilecek bir olası tanrıdan başka bir şey değildir. Bizim kabul edebileceğimiz yaratıcı, metafizik değil, bilimsel bir tanrıdır.

 

Agnostik hiçbir mantık dışı önermeyi dikkate almaz. Mantık dahilinde olabilecek yaratıcı önermelerini dikkate alır. Buna da ateist paradigmalarından farklı olarak özgürce yaklaşır. Bilimsel dünya görüşü esas hiçbir paradigmayı, ön yargıyı kabul etmez. Ateistlerin tam bilimsel olabilmesinin, önündeki engel de tam olarak bu bahsettiklerimdir. Bir agnostik, ateistlerin tanrı kesinlikle yoktur falcılığını bilimsel kabul etmez.

 

Agnostikler için varlığın da, yokluğun da kabul edilebilmesinin tek yolu, bilimsel olarak bu durumlardan birisinin kanıtlanabilmesi olmaya devam edecektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada benim anlatmak istediğim öze dikkat etmek yerine, ayrıntılara takıldığınızı görüyorum. Zira örnekle anlatmak istediğim şey, keşiflerin her zaman öncesindeki gözlemlere dayalı olarak kurulmuş bilimsel bir tez sonucu olmadığıdır. Olay bazen retrospektiftir. Keşiflerin bir kısmı rastlantı sonucu ve dikkatle ortaya çıkmıştır. Bu tür rastlantısal keşifler öncesinde, bu durum hakkında kimsenin bir bilgisi de yoktur. Çünkü o ana kadar kimse iyi gözlem yapmamıştır. Ama bu tür ışınların ilk gözlendiği andan önce olmadığı anlamına gelmez. Sırf o ana kadar radyoaktiflik dikkatli gözlemcilerce gözlenmedi diye, radyoaktiflik o andan itibaren var olmuş bir olgu değildir. Anlatmak istediğim radyoaktifliğin keşfedilene dek de var olduğudur.

 

Zuhurat dostum, aşağıdaki bilgi internette rastladığım bilgi:

 

"Batıya göre 1896' da Fransız fizikçi Henri Becquerel ilk olarak uranyum tuzunun görünmez ışınlar yaydığını farketmiştir. İki sene sonra Marie Curie ve eşi Pierre Curie uranyum ile deney yaparken benzer ışınlara rastlamışlardır. Bu deneyde polonyum ve radyum oluştuğunu görmüşlerdir ve bu iki elementi ilk keşfedenler olmuşlardır. Polonyum ve özellikle radyum'un daha fazla ışın yaydıklarını gözlemişlerdir."

 

Kaldı ki bu tür bir bilgiye rastlamasak dahi, bilimsel keşiflerin ağırlıklı olarak tesadüfe dayalı olduğunu iddia etmek, bilimsel bir duruş değildir. Her şeyden önce bilginin diyalektiğine aykırıdır. Radyasyonun farkına varmak için dahi onlarca fizik ve kimya kanununu bilmek gerekir. Öyle değilmi? Işığın frekans spektrumu, kimyanın atom bilgisi bilinmeden radyasyonun farkına varılır mı? Dagdaki bir insan radyasyonu tesadüf olarak keşfedebilir mi?

 

Neyse bu konuyu fazla uzatmayacağım. Ayrıntılara giren ve karşıdakini de mecbur eden sensin aslında. Dostum senin yaptığın, çaban bilimsel yasaları tesadüflere bağlayıp böylece metafiziğe de göz kırpmaktır. Çabaların da kendini gösteriyor zaten.. Teistlerden övgü alıyorsun. smile.png Bilinmezcilik adı üzerinde netlikten rahatsız olur.

 

Bu konuda aynı fikirdeyiz. Ama bilginin bazen ortada bir tez yokken de ortaya çıkabildiğini de unutmamalıyız.

 

Hayır! Ben buna kesinlikle iki nedenden dolayı karşıyım. Birincisi, ortada kaynak bir tez(bilgi) yokken bilginin oluşacağı iddiası, bilginin diyalektiğini görmezden gelmek demektir. İkincisi, bilgi dogma değildir ki gökten zembille insin. Bu tür düşünce, bilim tarihini yok saymaktır.

 

Bakın gözlemlenemeyen derken yine gözlemlenebilir olmayan demek istediğinizi farz edeceğim. Gözlemlenebilir olmayan bir maddeye ait olan bilgi bilgi değildir demek istediğinizi düşünerek buna katılıyorum.

 

Gözlemlenemeyen fiili ile gözlemlenebilir olmayan fiilini farkını ben göremiyorum ikisi de de muktedir olmak fiilini içeriyor. Ayrıntılara böyle giriliyor işte. İkisinin de olmaması demek o şeye ait bilginin uydurma olduğu demektir.

Bilimin bilgi içermeyen önermeleri dikkate almamasında da aynı fikirdeyiz.

 

Ama bunu olası bir yaratıcının, yaratışına dair ipuçlarının evrende olması imkansızdır çünkü gözlemlenebilir değildir anlamında söylemeye çalışıyorsanız bu noktada ayrılırız. Zaten burada beklentimiz bilimsel kanıtlar bulunabilmesidir. Yani, metafizik kanıtlar ya da başlıkta olduğu üzere teolojik kanıtlar gibi anlamsız terminolojiden bahsetmiyorum elbette! Mevcut bilimsel ve mantıksal kuralları alt üst edecek bir garipliğin, bilimsel yöntemlerle tespit edilmesi ihtimalinden söz ediyorum.

 

O gariplik asla fizik ötesi olamaz. Fizik ötesi olasılığını düşünmek zaten fiziğe karşı olmak demektir. Böyle bir düşünce bizleri şu sonuca götürecektir; "Aslında fizik yasalarını denetleyen, evirip çeviren fizik ötesi güçlerdir(ruhlardır). Bunun neresini tartışacağız. Bundan iyi idealizme, teolojiye göz kırpmak olurmu?

 

Yoktan var edecek bir tanrı fikri tabii ki kabul edilemez.

 

Edilir edilir, smile.png Yukarda söylediğini hemen ne çabuk unutuyorsun? "Mevcut bilimsel ve mantıksal kuralları alt üst edecek bir garipliğin, bilimsel yöntemlerle tespit edilmesi ihtimali.."

 

Buradaki "garipliğin" anlamı her türlü yanlış anlamaya yol açabilir. Eğer madde ve maddenin özelliklerinden başka bir gariplik düşünüyorsan bu elbetteki ruh alemine taşıyacaktır insanları. Ama madde hakkındaki gariplikleri düşünüyorsan, bu bunun adı bilinmezliktir. Bilinmezliğin anlamı da madde ötesi değildir.Teknoloji ve bilgi geliştikçe muğlaklıklar ortadan kalkıyor. Bilinmezlik insanlığı asla madde ötesine taşımaz. Boşuna idealizme göz kırpmayın.

Olası tanrı, mantıken sadece tanrının tabi olduğu kendi evreniyle, bizim evrenimiz arasında bir ara kademe olabilir.

 

Madde ötesi bir yaratıcıdan bahsediliyorsa eğer, böyle binlerce masal uydurulmuştur. Böyle düşünceler madde ötesi meraklısı bilim düşmanlarının uydurmalarıdır.

 

Başlangıcı olmayan yoktan var olan ve hele kendini de yaratan bir tek tanrı kavramı tamamen anlamsızdır. Fakat bu sadece yaratıcı kavramının değil, bilimin de açmazıdır

 

Burada aynı dogmacılar gibi düşünüyorsun. Bilim dogmamıdır ki "biz hiç eksik bırakmadık hepsini açıkladık" desin. "Bilim nedir"i bir kez daha araştırmalısın..

 

Bilimsel ilksel başlangıç tezlerinin de açmazı yokluktan var olma noktasındadır. Tıpkı sonsuzluk kavramı gibi. Zaman gibi.

 

Bilim böyle bir çıkmazda olup ta kendini devre dışı bırakmıyor. Evrenin oluşumu sürecinde maddenin enerji halinin yoğunlaşmasından bahsedilir. Kaldı ki o süreç henüz aydınlığa kavuşmamıştır. Yöntemli olarak olası bilimsel tezler vardır. Tanrı ismi verilecek madde veya maddeninin hareketliliği araştırılmaktadır. Ol diyince oldu diyen bir ruh değil.

 

Zaten bizi ikna edebilecek olası yaratıcı olgusu, fizik bilgi ve yasalara uygun olmayan bir tanrı olmadığından, tersine bu yasalarla ya da bu yasalardaki düzensizliklerle gösterilebilecek, tanımlanabilecek bir olası tanrıdan başka bir şey değildir. Bizim kabul edebileceğimiz yaratıcı, metafizik değil, bilimsel bir tanrıdır.

 

Burada da aynı çelişki. Hem diyorsun ki "Mevcut bilimsel ve mantıksal kuralları alt üst edecek bir garipliğin, bilimsel yöntemlerle tespit edilmesi ihtimali.." var. Hem de, "bunu kabul edemeyiz." Bu ne biçim mantık. O halde gel bu tanrıya madde diyelim de, maddenin bilinmezliğini tanımak için dogmaları değil, sabırla teknolojinin gelişmesini bekleyelim. Ya da bilimin(maddeselliğin) şimdilik tümdengelim ilkesiyle yetinelim.

 

Agnostik hiçbir mantık dışı önermeyi dikkate almaz. Mantık dahilinde olabilecek yaratıcı önermelerini dikkate alır. Buna da ateist paradigmalarından farklı olarak özgürce yaklaşır. Bilimsel dünya görüşü esas hiçbir paradigmayı, ön yargıyı kabul etmez. Ateistlerin tam bilimsel olabilmesinin, önündeki engel de tam olarak bu bahsettiklerimdir. Bir agnostik, ateistlerin tanrı kesinlikle yoktur falcılığını bilimsel kabul etmez.

 

Asıl falcılık "varmı desem, yok mu desem" le devam eder. Bilimsel duruş bunu kabul etmez, sonuç almayı yeğler.

 

Agnostikler için varlığın da, yokluğun da kabul edilebilmesinin tek yolu, bilimsel olarak bu durumlardan birisinin kanıtlanabilmesi olmaya devam edecektir.

 

Farkında olmadığın, bunca tartışmamızın özü şu: Eğer agnostik duruş, "bilgi bizi sonuçta fizik ötesine götürebilir veya götürecektir" diye bekliyorsa, bu bilimsel değildir. Zira ilkeli mantık yürütme değildir. Bilimi iyi tanıyıp irdelemek gerekli.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Zuhurat bilimsel yaklaşımın niteliklerini çok güzel belirtmiş, kendisi bir Teist de değil,agnostik düşünmesinin bilimsel temeli, tutarlı mantıklı,düşünceni sadece bilimsel temellere yaslıyor, bilimsel yaklaşımla konulara yaklaşıyorsan bilimin herhangi bir konuda açıklama yapamadığı konularda şüpheci(septik), olasılıklı yani ancak agnostik bir tavır sergileyebilirsin, bilim herhangi bir önyargının savunucusu, açıklama yapamadığı, yapmadığı bir konuyla ilgili inkâr yaklaşımı sergileyen bir niteliği olan faaliyet değildir.

 

Dindar inancının kaynağını bilimsel bulgulara yaslamaz, inancını Tegeriin'in de dediği gibi bilimsel temelde meşrulaştırmaya çalışır; Ateist dini bir inançla ilgili inanç düşüncelerini yok sayar, Tanrı yok der, buna inanır, bu inancını da aynı şekilde dindarın yaptığı gibi bilimsel temellere dayandırmaya çalışır, daha doğrusu bu inancının bilimden kaynaklandığı yanılgısını taşır ve farkında değildir.

 

Sayın Zuhurat bunun farkında ve gerçekten bilimsel yaklaşımın öngördüğü bir düşünsel tavır sergilemekte, Ateistlik'in de bir dindarın inancı gibi ön kabul olduğunun bilincinde ve buna bağlı olarak Tanrı konusunda bilimsel yaklaşımla uyumlu olarak agnostik düşünmekte, onu da anlamıyor olmanız doğal.

 

Kitap indiren, evreni var ettiğini iddia eden bir Tanrı'nın yokluğuna ben sadece bilimsel bilgilere inanırım düşünce tavrıyla inanmayabilirsiniz; ama Tanrı yoktur düşüncesi bilimsel bir bilgi değildir, bunun farkında olarak ve bugün olmayan yarın için olası olan ama mahiyeti bilinmeyen bir Tanrı olgusu için bilimsel yaklaşım sergiliyorsanız kati olarak karşı çıkamaz, karşı çıkışınızı da bilimsel bilgiymiş gibi savunamazsınız, bilimselliğe aykırı, agnostik düşünmektir bilimsel olan.

 

Bakın ben bu yazımda ve daha önceki yazılarımda Tanrı kesinlikle ve bilimsel olarak vardır düşüncesinden hareket ederek yazılarımı bu çerçevede yazmadım.

 

İnançlı olmam ayrı, bilimsel olarak konuya bilim çerçevesinde neden olmasın şeklinde bir düşünceyle felsefi zemine taşan alanda bir düşünce taşımam ayrı.

 

Hiçbir bilimsel veriyi felsefi yorum katılmamışsa kabul etmemezlik yapmam, inkâr etmem, ama iş bilimsel bilgileri felsefi düzeyde yoruma gelince o noktada kendime göre düşüncelerimi dile getiririm.

 

Bilim Tanrı yoktur, evrende salt gerçeklik olarak madde vardır bilgisini kabul edilmiş bir kanun, teori düzeyinde ortaya koymuşsa eyvallah derim, yok bu bilgi yoksa kendime göre bir inancım vardır sizinki gibi.

 

Bilim Tanrı'nın olmadığını mı ispatladı söyleyin şimdi, bu Tanrı herhangi bir Tanrı olabilir, kitap gönderen göndermeyen, evrenle eşdeğer olan olmayan niteliklerinden birini taşıyan da bilimsel olarak Ateist'liği savunuyorsunuz?

 

Sizin Ateist düşüncenizin geçtim Teist, deist düşünceyi, agnostik düşünceye ne üstünlüğü var, hiç düşündünüz mü önyargısız, mevcut kalıp düşüncelerinizden sıyrılarak?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilim Tanrı'nın olmadığını mı ispatladı söyleyin şimdi,

 

Yasa var yasa, bilimsel yasa.. Ne diyor; "Yoktan var olmaz" diyor.. tanrı ne diyor "ben ol derim olur, yoktan var ederim" diyor. Bilinen diğer tanrılar da, onların yaratıcıları, sözcüleri sizler de aynı şeyleri söylemiyormusunuz? Ya bilime inanacaksın ya da böyle atışlara. Adamına göre takiyye yapmayacaksın. Hangisine inanıyorsun?

 

Bilimin neyi ispat ettiğini anlayan anlıyor. Direk tanrıyla mı uğraşacak sanıyordun?. İspat mı istiyorsun işte sana ispat. Tribünleri bırak ta sadece bunu yanıtla bakalım haydi..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Agnostik hiçbir mantık dışı önermeyi dikkate almaz. Mantık dahilinde olabilecek yaratıcı önermelerini dikkate alır. Buna da ateist paradigmalarından farklı olarak özgürce yaklaşır. Bilimsel dünya görüşü esas hiçbir paradigmayı, ön yargıyı kabul etmez. Ateistlerin tam bilimsel olabilmesinin, önündeki engel de tam olarak bu bahsettiklerimdir. Bir agnostik, ateistlerin tanrı kesinlikle yoktur falcılığını bilimsel kabul etmez.

 

Agnostikler için varlığın da, yokluğun da kabul edilebilmesinin tek yolu, bilimsel olarak bu durumlardan birisinin kanıtlanabilmesi olmaya devam edecektir.

 

Sayın Zuhurat,

"Tanrı" önermesi zaten başlı başına bir ön yargıdır diye düşünüyorum.

Ateistleri, bir ön yargıyı kabul etmedikleri için "önyargılı" ilan ediyorsunuz gibi geliyor bana.

 

"Tanrı", toplumsal olarak ortaya çıkmış bir kavramdır.

Pozitif Bilimlerin keşifleri sonucunda ya da verileri doğrultusunda birden karşımıza çıkan, yeni tanıştığımız ya da bir kuram sonucunda ortaya atılmış bir kavram değildir.

Yani, henüz Bilim'in ortaya çıkmadığı dönemlerden beridir varlığına alıştığımız bir kavram bu.

 

Dolayısı teist kesimin sözümona Bilimsel Verilerden hareket ederek ortaya attıkları "Tanrı'nın ispatları" iddiası sadece bir rasyonelleştirme çabasıdır.

Sizin kastettiğiniz Tanrı, dinlerin ifade ettiği bu Tanrı değil tabi ama en nihayetinde bir Tanrı tasarımında bulunuyorsunuz, yanılıyor muyum?

Bu da bir ön yargı değil midir?

Yani "var ise şöyle olmalı!" gibi...

 

Bakın bilinçli ya da bilinçsiz bir eylem sonucunda keşfedilen bir bilgiden söz etmiyoruz.

Yani sizin verdiğiniz örnekte de olduğu gibi Becquerel'in tesadüfen radyoaktiviteyi bulması gibi bir şey de değil bu.

Var olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmayan sosyal bir kavram sadece.

 

Yani buna bakarak "Cin", "Melek" ya da "Cennet-Cehennem" gibi kavramların da "Bilinemez" olduklarını kabul edebilir miyiz?

 

Siz, sizin kastettiğiniz "Tanrı" ile dinlerin kastettiği özellikteki "Tanrı"nın aynı olmayacağını söylemişsiniz ama benim demek istediğim şey;

Sizdeki "Tanrı" imajı da en nihayetinde dinlerin tanımladığı "Tanrı"dan alıyor kaynağını.

Bu kavrama, oradan aşinasınız.

 

Şöyle sorayım:

Eğer dinler çıkıp da bir "Tanrı"nın var olduğu iddiasında bulunmasaydı ve biz bu kavramla hiçbir şekilde tanışmamız olsaydık,

Agnostikler bilimsel olarak bir "Tanrı"nın varlığının bilinemeyeceğine dair mantık yürütürler miydi?

Hiç sanmıyorum...

 

O yüzden Agnositisizmin, toplumsal bir kavram olan Tanrı'nın pozitif bilimler açısından "Bilinemez" olduğu yargısında bulunmalarını pek anlamlı bulmuyorum...

 

Bilmiyorum sizi doğru mu anladım ya da kendimi doğru mu ifade ettim ama kurduğunuz mantık "beni hiç yormadı" desem yalan olur.

Güzel bir sorgulama yaşattı, teşekkür ederim naçizane.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada tartıştığımız konular bilimsel bir kanunun formüllerini kullanarak matematiksel bir sonuca varmayı içeren konular değil meraba, bu konular yıllardır tartışılıyor hâlâ dünyada tartışılmaya devam ediliyor, sizin gibi düşünen de var, benim gibi düşünen de var, Sn. Zuhurat gibi düşünen de var, başka şekilde düşünen de var.

 

Burada yaptığımız bilgilerimizi kullanarak yani yorumlayarak benimsediğimiz bir düşüncenin felsefesini yapmak.Sizin düşünceleriniz de bilimsel bir kanunun formüllerini,bilgilerini oluşturmuyor.Kimse burada Kütle çekimine, Big Bang'e, İzafiyet teorilerine karşı çıktığı yönünde düşünce belirtmiyor.

 

Konumuz bilimsel kanunların somut bilgilerinin uygulamaları, hesaplamaları olsaydı bu tartışmalar bu kadar uzun sürmezdi.

 

İnançlar bağlamında benimsediğiniz materyalist görüş,başka bir ifadeyle Ateist tavır bilimsel bir kanun teori değildir bir Termodinamik yasaları gibi.

 

Ben termodinamik yasalarına karşı çıkmıyorum ama materyalist, Ateist görüşe karşı çıkabilirim, benimsemeyebilirim, benim bu görüşleri benimsemiyor olmam bilimsel bir kanunu inkâr ettiğim manasına gelmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kütlenin Korunumu Yasası'yla ilgili tek bildiğinin ''Yoktan var olmaz...'' cümlesi olduğuna ve bunun da ne ifade ettiğini bilmediğine o kadar emin oldum ki yazdıklarınla.

 

Ezbere konuşuyorsun meraba, bildiğini zannettiklerinin esasında bilmediklerin olduğunu bilebilseydin bu kadar ezber konuşmaktan utanırdın...

 

Ben Kütlenin Korunumu Yasası'nın söylediklerine karşı çıkıyor değilim, ''Maddenin ezeli ve ebedi olduğu'' düşüncesinin bilimsel bir bilgi olmadığını biliyorum.Bu bir yorum, inanç, çünki bilim açısından zamanının ebediliği ve ezeliliği kavramları ölçülebilir, sınırları belli bir olgu değil.

 

Evrende tek gerçeklik ezeli ve ebedi olarak sadece madde(enerji) olabilir, bu düşünce açıklığa kavuşturulmayı bekleyen bir düşüncedir.Evrenimiz dışında evrenler, boyutlar ve bu evrendeki enerjinin başka bir kaynağı olabilir var mı bir bilgi, size göre var, madde ezeli ve ebedi, bir zamanlar da evren ezeli ve ebediydi, Big Bang çıktı bunun böyle olmadığını gösterdi.

 

Bilimsel düşünüyorsanız daha önce dediğim gibi bilimin bilgi vermediği konularda geliştirdiğiniz düşüncelerin kendi inancınız olduğunu bilmelisiniz ki düşüncelerinizin itibarı olsun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Burada yaptığımız bilgilerimizi kullanarak yani yorumlayarak benimsediğimiz bir düşüncenin felsefesini yapmak.

 

Senin amacın felsefe yapmak olabilir. Benim amacım felsefe yapmak değil. Amacım öncelikli olarak az veya çok bilgimle evrensel BİLGİLER dir. Hele de felsefe yapacağım derken metafizik felsefe ile materyalist felsefeyi uzlaştırmaya çalışmak yine takiyyeciliğin dik alasıdır. Zira birisi maddeyi diğerisi madde ötesini kaynak alır.

Kimse burada Kütle çekimine, Big Bang'e, İzafiyet teorilerine karşı çıktığı yönünde düşünce belirtmiyor.

 

Burada bundan başkası yapılmıyor zaten. Bilimsellikten bahsediliyor. Bu da yaratıcıya mal etmeye çalışılıyor. başlığı oku bir. İspat nedir? Hangi disiplinlerde ispata baş vurulur.

İnançlar bağlamında benimsediğiniz materyalist görüş,başka bir ifadeyle Ateist tavır bilimsel bir kanun teori değildir bir Termodinamik yasaları gibi.

Bana göre materyalist görüş her ne kadar da felsefe olarak tanımlansa da bilimin dilidir. Zira bilim yasaları ile zerre kadar çelişmez. Çeliştiğini iddia ediyorsan burada şu konuda çelişiyor diye vurgulamalısın. Materyalist görüşün madde kaynaklı tümden gelim ilkesine uygunluğunu defaatlerce belirttim.

Evrenimiz dışında evrenler, boyutlar ve bu evrendeki enerjinin başka bir kaynağı olabilir var mı bir bilgi, size göre var, madde ezeli ve ebedi, bir zamanlar da evren ezeli ve ebediydi, Big Bang çıktı bunun böyle olmadığını gösterdi.

 

bilimden bahsediyorsun gele gele bu noktaya gelip, big bang olayının madde dışında bir fizikötesi, yani yaratıcı olgusuna bağlamaya çalışıyorsun. Ya da insanların aklını çelmeye çalışıyorsun. Bu bilim gösterip dogmacı vuruştur.

 

Yoksa bir inançlının bilimden bahsetmesinin amacı ne olabilir ki? Hele de inancı için tartışıyorsa.

 

Bilimin kaynağının kutsal kitaplar olduğu hikayesini çok dinledik. Sonrada biz bilimi ayırıyoruz diye takiyye yaparlar. Doğa olaylarını, madde oluşumunu, yok olacağı zamanı yaratıcıya bağlamak ne demektir? Sosyaliği dini kurallara bağlamak ne demektir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bilimi kutsallastiran da dindir zaten biggrin.pngonemini ve hayranligini arttiran ve hakettigi degeri veren dindir ; )

 

dinsiz bilim topaldir der

 

albert einstein

 

Gören de Einstein'i hacca gitti zannedecek.

Sanki Einstein İslamiyet'ten söz ediyor!

 

Einstein Hırisyan ise, Hıristiyan olacakmışsınız gibi sanki!

 

Din ile Bilim bir arada olamazlar;

Din;

"İnsan topraktan yaratıldı, Allah da ona ruhunu üfledi" der,

Bilim de;

"Ee gel bir deneyelim o zaman" diye teklif eder,

Din şap diye oturur kalır...

 

Dağılın şimdi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Agnostik hiçbir mantık dışı önermeyi dikkate almaz. Mantık dahilinde olabilecek yaratıcı önermelerini dikkate alır. Buna da ateist paradigmalarından farklı olarak özgürce yaklaşır. Bilimsel dünya görüşü esas hiçbir paradigmayı, ön yargıyı kabul etmez. Ateistlerin tam bilimsel olabilmesinin, önündeki engel de tam olarak bu bahsettiklerimdir. Bir agnostik, ateistlerin tanrı kesinlikle yoktur falcılığını bilimsel kabul etmez.

 

Agnostikler için varlığın da, yokluğun da kabul edilebilmesinin tek yolu, bilimsel olarak bu durumlardan birisinin kanıtlanabilmesi olmaya devam edecektir.

 

Bir de şöyle yaklaşmak lazım:

Örneğin, "Uzaylılar var mıdır?" önermesi, bilimsel açıdan "Bilinemez" olarak kabul edilebilir.

Çünkü bugüne kadar Uzaylı bir toplulukla karşılaşmadık.

Karşılaşmamış olmamız, Uzaylıların olmadığı anlamına gelmiyor.

Çünkü evrende, dünyaya benzer belki de binlerce, milyonlarca gezegen var.

Bir o kadar da koşulları yine dünyaya benzeyen gezegenler var.

Yani dünyada yaşam oluşabildiğine göre, benzer koşullara sahip bir gezegende de yaşamın oluşabileceğine dair bir çıkarım gerçekleştirebiliriz.

 

Fakat "Tanrı" kavramı böyle değildir.

Daha önce rastladığımız bir "Tanrı" olmadığı için nasıl bir Tanrı'nın var olabileceğine dair bir çıkarım da yapamayız.

O yüzden Bilim, Tanrı konusunda agnostik olamaz.

Çünkü tutarlı bir mantık yürütebileceği koşulları ya da verileri yoktur diye düşünüyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gören de Einstein'i hacca gitti zannedecek.

Sanki Einstein İslamiyet'ten söz ediyor!

 

dinsiz bilim topaldir ; )

 

islamiyetle alakasi elbette var ;

 

butun dinlerde sevgi, sevkat, merhamet, affedicilik, alcakgonulluluk, arinma, kainatin tamamina hakim bir guce tam inanma vardir ; )

 

bilimsel bir gelisme kisinin icindeki guzel ahlaki feveran ettirir ... cunku inanan kisi icin Allahin zekasi hukmundedir ; )

 

 

 

 

 

 

Einstein Hırisyan ise, Hıristiyan olacakmışsınız gibi sanki!

 

 

bu senin mantik orgun biggrin.png

 

anlatmak istedigim ; bilim tarafsizdir ve bilimsel kanunlar anlayana biseyler anlatir ..

 

bosuna yaratmadik der Allahin ilhami smile.png

 

Din ile Bilim bir arada olamazlar;

 

niye imkansiz ask mi var biggrin.png

 

 

Din;

"İnsan topraktan yaratıldı, Allah da ona ruhunu üfledi" der,

Bilim de;

"Ee gel bir deneyelim o zaman" diye teklif eder,

 

Allah ben topraktan yarattim ruh ufledim der

 

bilim ; insanin topraktan yaratildigi ve bilincinin oldugunu soler ...

 

bilim tek basina Allahi gosteremez dostum ; Allah bilimi vesile ederek kendine yol actirir

 

 

 

Dağılın şimdi...

 

sanki cok bi etkileme gucune sahipmissin gibi biggrin.png

 

ben senin gani gani konusmana muhtacim ; )

 

 

cunku sira hep bana geliyo tongue.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dinsiz bilim topaldir ; )

islamiyetle alakasi elbette var ;

butun dinlerde sevgi, sevkat, merhamet, affedicilik, alcakgonulluluk, arinma, kainatin tamamina hakim bir guce tam inanma vardir ; )

bilimsel bir gelisme kisinin icindeki guzel ahlaki feveran ettirir ... cunku inanan kisi icin Allahin zekasi hukmundedir ; )

 

İslamiyet hangi dönemde dünyaya "Barış" getirmiş?

"Yeryüzünde din İslam oluncaya kadar savaşın" derken, nasıl getirebilir?

 

Allah ben topraktan yarattim ruh ufledim der

bilim ; insanin topraktan yaratildigi ve bilincinin oldugunu soler ...

bilim tek basina Allahi gosteremez dostum ; Allah bilimi vesile ederek kendine yol actirir

 

He he, tabi tabi öyle... kahkaha.gif

 

sanki cok bi etkileme gucune sahipmissin gibi

ben senin gani gani konusmana muhtacim ; )

cunku sira hep bana geliyo

forgiveme.gif

Bir deyiş vardır:

"Laf söyledi balkabağı" deyü...

 

Çekinme çekinme, itiraf et;

Vereceğin yanıtı bilememenin hissettirdiği sıkışmışlık duygusu çok kasıyor sizi değil mi?

O yüzden rahat görünmek için kasıyorsunuz. laughing.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslamiyet hangi dönemde dünyaya "Barış" getirmiş?

 

her donemde :)

 

tek sorun ; Allahin fitneleri haber verdigi ayetler tam da Allahin dedigi sebeplerden dolayi defalarca tecelli etmistir ..

 

ama cogu zaman baris ve adaletin saglandigi donemler de olmustur ... kanuni, 2. mehmet, Ataturk vs onderler

 

samimi dindarlardi ... iclerinde Allah korkusu vardi ..

 

 

acilara din degil ; dinsizlik sebep oldu :)

 

 

"Yeryüzünde din İslam oluncaya kadar savaşın" derken, nasıl getirebilir?

 

 

benim birsuru hristiyan arkadasim var ve kiliseye gidip islamiyeti anlatiyorum ;

 

ilgiyle de dinliyorlar .. beni soru yagmuruna tutuyorlar

 

iste zararli ogretilerin kokenine inip onlari curutmek savastir ...

 

 

darvinizm ve materyalizme dayali ideolojilere tavir almak savastir ..

 

psikolojik savas yasaniyor su an :D

 

 

 

 

 

He he, tabi tabi öyle... kahkaha.gif

 

dimi dimi dimi

 

 

forgiveme.gif

Bir deyiş vardır:

"Laf söyledi balkabağı" deyü...

 

:D

 

 

Çekinme çekinme, itiraf et;

Vereceğin yanıtı bilememenin hissettirdiği sıkışmışlık duygusu çok kasıyor sizi değil mi?

 

yani sana bile hosgoruluyum ya :D neyse ..

 

 

 

O yüzden rahat görünmek için kasıyorsunuz. laughing.gif

 

 

nasi bakarsan ole gorursun ;

 

nasi biri isen de zaten ole bakmaya baslarsin :P

 

o yuzden de cok rahat bi imaj vermektesin kendine :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

her donemde smile.png

 

Halife Osman ile Halife Ali o yüzden katledildiler değil mi Müslümanlar tarafından?

Halife Ali ile Muhammed'in karısı Ayşe o yüzden karşı karşıya savaştılar...

Muhammed'in torunları Hasan ile Hüseyin o yüzden katledildiler Müslümanlarca...

Muhammed'in kızı Fatima bile o yüzden tekmelendi de karnındaki çocuğu düştü mesela, Müslümanlar yaptı yine...

Bunların hiçbiri İslamiyeti bilmiyorlardı çünkü...

Hepsi yanlış anlamışlardı...

 

Abbasiler ile Emeviler de o yüzden birbirlerine girdiler...

Biri Muhammed'in akrabaları, diğer Halife Osman'ın akrabaları...

Bilmiyorlardı İslam'ı...

 

Yavuz Sultan Selim, İslamiyet barış dini olduğu için Anadolu'da binlerce Alevi'yi katletti.

Şah İsmail de aynı sebepten Sünnileri katlediyordu.

Onlar da İslamiyet'i bilmiyorlardı...

 

Aynı sebepten dolayı Madımak'ta insanlar yakıldı "Allah Allah" diye diye.

Aynı nedenden ötürü Suriye'de küçücük çocuklar katlediliyor bugün.

Onlar da İslamiyet'i bilmiyorlar...

 

Bir tek Muhammed, sen ve Omar biliyorsunuz İslamiyet'i...

Kolay gelsin size ama bünyeyi çok yormayın...

 

ama cogu zaman baris ve adaletin saglandigi donemler de olmustur ... kanuni, 2. mehmet, Ataturk vs onderler

 

samimi dindarlardi ... iclerinde Allah korkusu vardi ..

 

Atatürk derken?

Hani bizim Ulu Önderimiz olan Mustafa Kemal Atatürk mü?

Samimi Dindar!

 

Kusura bakmayın da, ben Inkılap Tarihçisiyim,

Atatürk'ün hayatını ezbere bilirim.

Bir çok kitabını da okumuşumdur.

 

Atatürk'ün Dindarlığını neye dayandırıyorsunuz onu merak ettim?

 

acilara din degil ; dinsizlik sebep oldu smile.png

 

Bak seeen...

Desene Allah'ın Kutsal, Beşerin dilinde kuklaya dönmüş...

O nasıl bir Tanrı Sözü'dür ki, Beşer'in iradesini hakim olmaktan yoksun kalmış!

 

Şöyle diyebilir miyiz:

Din, hiçbir zaman toplumlara hakim olamamıştır, hakim olabilecek yeteneğe sahip değildir...

Hem de kutsal olmasına rağmen!

 

benim birsuru hristiyan arkadasim var ve kiliseye gidip islamiyeti anlatiyorum ;

ilgiyle de dinliyorlar .. beni soru yagmuruna tutuyorlar

iste zararli ogretilerin kokenine inip onlari curutmek savastir ...

 

Zararlı Öğreti dediğin, Hıristiyanlık mı?

Hani şu Kur'an-ı Kerim'in "Ehl-i Kitap" ilan ettiği ve rahiplerinin "Okumuyorlar mı" diye şikayet ettiği kitaba sahip olan Hıristiyanlık!

 

darvinizm ve materyalizme dayali ideolojilere tavir almak savastir ..

psikolojik savas yasaniyor su an

Çok yorma istersen kendini abicim...

Hayır yani burada bile bu savaşı verirken o kadar yorulmana rağmen hiç bir yararın dokunmuyor, dişe dokunur tek bir paylaşımın olmuyor da o yüzden söylüyorum.

Yorma kendini, git gençliğini yaşa valla bak.

Sonra erken yaşta bunalıma girersin. smile.png

 

"Ben birşeyler anlatabiliyorum Hıristiyanlara" falan deme bence, muhtemelen de onlar kendi forumlarında senin için aynısını söylüyordur smile.png

Aş yani bu ergen bunalımlarını, git arkadaşlarınla biraz daha vakit geçir, bir sevgilin olsun falan, film seyredin birlikte, boşver, hayat kısa smile.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Halife Osman ile Halife Ali o yüzden katledildiler değil mi Müslümanlar tarafından?

 

munafiklar tarafindan ; )

 

munafik musluman gorunumlu inkarci demektir .. kendi kendinin munafik olabilecegine de hic ihtimal vermez ..

 

Halife Ali ile Muhammed'in karısı Ayşe o yüzden karşı karşıya savaştılar...

 

bu konuda cok farkli kaynaklar var

 

Muhammed'in torunları Hasan ile Hüseyin o yüzden katledildiler Müslümanlarca...

 

musriklerce ; )

 

putlara tapmaya basladilar ve muslumanligin icine hurafeler iyice girdi ..

 

asil muslumanlar goc etmek zorunda kaldilar ..

 

 

Muhammed'in kızı Fatima bile o yüzden tekmelendi de karnındaki çocuğu düştü mesela, Müslümanlar yaptı yine...

 

yobazlar ; )

 

 

Bunların hiçbiri İslamiyeti bilmiyorlardı çünkü...

Hepsi yanlış anlamışlardı...

 

 

ewt smile.png

 

kuran ile agizlarini egip bukerler ; seytan Kuran ile de kandirir

 

Abbasiler ile Emeviler de o yüzden birbirlerine girdiler...

Biri Muhammed'in akrabaları, diğer Halife Osman'ın akrabaları...

 

akrabalarsa nolmus ki

 

hz, ibrahimin babasi, hz, lut un karisi da inkarcilardi ..

 

 

 

Bilmiyorlardı İslam'ı...

 

 

anlamamak icin direttiler

 

Yavuz Sultan Selim, İslamiyet barış dini olduğu için Anadolu'da binlerce Alevi'yi katletti.

 

yavuz sultanselim oleydi ewt biggrin.png

 

sadece 1 kere uyarirdi ve dedigini de yapardi ; )

 

cook sonra anladilar uyarilinca baslarina nelerin gelebilecegini de uyarilara kulak vermeye basladilar ...

 

yavuzun son donemi sakin gecti bu bakimdan .. onun haricinde de osmanlinin her devirde sinsi dusmanlari oldu ..

 

 

 

Bir tek Muhammed, sen ve Omar biliyorsunuz İslamiyet'i...

 

senin ufkun bizle sinirli ... biggrin.png

 

Kolay gelsin size ama bünyeyi çok yormayın...

 

spor salonuna yorulmak icin gitmiyomuyuz tongue.png

 

bos kaldikca hakikat ve dua ile oyalanmaya devam etmek lazim

 

sen benim surekli yumruk attigim yastik eldivenlerle bana destek olmaktasin tongue.png

 

 

 

Atatürk derken?

 

ewt ; Kurani turkceye tercume ettirdi

 

diyanet isleri baskanligini kurdu

 

HZ. Muhammed sas e ovgu dolu sozleri ve derin sevgisini her firsatta ifade ederdi ; )

 

her aksam hatimlere Kuran okuturdu

 

kurtulus savasi da zaten Peygambere salavat getirilerek kazanildi ..

 

 

 

Hani bizim Ulu Önderimiz olan Mustafa Kemal Atatürk mü?

 

Allah vesile etti de gonderdi

 

 

Samimi Dindar!

 

ewt smile.png

 

dini konularda samimi smile.png

 

Kusura bakmayın da, ben Inkılap Tarihçisiyim,

 

benim kendi gozlugum var diyosun yane biggrin.png

 

 

Atatürk'ün hayatını ezbere bilirim.

 

bence o ezberleri bozmalisin

 

Bir çok kitabını da okumuşumdur.

 

gunlugunu de okumalisin smile.png

 

her aksam Kuran okuttugu yaziyor

 

Atatürk'ün Dindarlığını neye dayandırıyorsunuz onu merak ettim?

 

muzede gunlugu var dostum ... sen ne bicim ataturkcusun

 

din ve devlet islerini ayirdi diye ateist mi zannettin Ataturku smile.png) sadece ayirdi ; ortadan kaldirmadi biggrin.png

 

 

Zararlı Öğreti dediğin, Hıristiyanlık mı?

 

hayir ; ateizmin sozde bilimsel dayanagi olan darvinizm smile.png

 

 

Çok yorma istersen kendini abicim...

 

senin icin yormuyorum yahu

 

benim ozel takipcilerim var : ) bi tanesi dunyalar tatlisi bi hanimefendi ama konusma firsatimiz pek olmadi ; )

 

her yazdigimi merakla okuyorlar ...

 

sen bildigin gibi takil biggrin.png ayni odada olsak kendimi zaten yormazdim biggrin.png

 

 

 

"Ben birşeyler anlatabiliyorum Hıristiyanlara" falan deme bence, muhtemelen de onlar kendi forumlarında senin için aynısını söylüyordur smile.png

 

yoo benim tarzimi hala anlayabilmis olamadiklari icin anlamaya calisiyorlar ..

 

bu da isimi kolaylastiriyo : )) ayriyetten onyargili da degiller : )) samimi hristiyanlar .. iyilerinden hepsi

 

 

 

Aş yani bu ergen bunalımlarını, git arkadaşlarınla biraz daha vakit geçir, bir sevgilin olsun falan, film seyredin birlikte, boşver, hayat kısa smile.png

 

 

sana kisa hayat artik biggrin.png

 

benim sadece sevgililerimle iliskilerim kisa kisa .. 26 bucuktan ne beklersin biggrin.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu tavır her inanan da aynı değil tabiki her Ateist'te de aynı olmadığı gibi.Dünyada değişik tipte, anlayışta binlerce insan var.Bir inançsız, inanmama düşüncesini meşrulaştırmak için bilimi düşüncesine araç yapıp inanca karşı çıkıyorsa inançlı da inancını savunmak için aynı değerde bilim aracını kullanabilir.

 

Kimi sadece bilim yapmaktan bilimle uğraşmaktan zevk alıyor, inancı ikinci planda duruyor, derdi inancını birinci plana çıkarıp bilimi araç olarak kullanmak değil, sadece bilim yapmak; kimi de dediğim gibi bilimi araç yapıyor inancına bu inanç Ateist'lik de olabilir onun derdi de birincil olarak inancını, felsefesini savunmak.

 

Bazıları da sadece inanır ve inancının bilimsel meşruluğuyla uğraşmaz çeşit çeşit insan var bu şekilde.

 

Bak Richard Davkins ünlü bir bilim adamı aynı zamanda ünlü bir Ateist, yazdığı kitaplardaki ana düşünce Tanrı'nın olmadığı önkabulüne dayanıyor ve bilimsel bilgilerle bu düşüncesini savunmanın derdinde.Bütün bilim adamları aynı şekilde mi bilim yapıyor hayır, anlayış algılayış farklılığı.

 

Akıllı Tasarım'ı savunanlar da bunun tam tersi çabayı sergiliyor.İki önkabul iki farklı inanç anlayışıyla gösterilen çaba ve araç olarak kullanılan bilim.

 

 

''Bana göre materyalist görüş her ne kadar da felsefe olarak tanımlansa da bilimin dilidir.'' diyorsunuz, Materyalizm'in felsefi bir inanç olduğunu kabul ediyor hem de bilimin dilidir gibi tuhaf bir anlam yükleyerek hem de bu bana göre şeklinde bir düşünce tavrı sergiliyor; ama Materyalist bakış açısından kaynaklanan bütün düşüncelerinizi bilimsel bilgiymiş gibi anlama, anlatma çabasının nasıl bir çelişki, absürtlük oluşturduğunu göremiyorsunuz.

 

Materyalizm bir felsefi düşünce, bilim bilim, dini inanç da dini inançtır yerli yerinde, kendi anlamlarında anlamaktır doğru olan.

 

Materyalizm'in size göre bilimin dili olması Materyalist düşüncenin bilim nazarında kanun,teori itibarıyla anıldığı, Materyalist görüşlerin bilimsel bilgi olduğu anlamına gelmez meraba, adı üstünde felsefe, siz de yine zannettiğiniz gibi burada bilimsel bir kanunu, teoriyi, çalışmayı açıklama çabasında değilsiniz burada, Materyalist görüş gereği Tanrı'nın olmadığı tek gerçekliğin madde olduğu onun da ezeli ve ebedi olduğu kabulüyle düşüncelerinizi bilime atfederek meşrulaştırma, savunma yani felsefesini yapıyorsunuz

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gayen insanları karşılaştırmak ise Altını çizerek söyleyeyim. Hiç kimsenin hiç kimse hakkında görüşü beni ilgilendirmez. Evrensel doğrularla örtüşüyorsa da alkışlarım. Eğer her kim birisi de çıkar da bana derse ki: "o insan hem bilimi İYİ biliyor, samimi, hem de manevi inançları var, inançlarına da samimi, bu da NORMALDİR." O kişi de takiyye yapıyordur.

 

Materyalizmin bilimin dili ve bilim felsefesi olduğunda iddialıyım. Materyalizm bilim yasalarında asla milim dahi şaşmadığı içindir ki bilimin dilidir. Materyalist felsefe metafizik felsefenin tam karşıtıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.