Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ay hakkında cevaplanamayan sorular


Radya

Önerilen İletiler

Ay'ı kimse böyle görmedi!

 

Fotograflardeki görüntüleri Dünya'dan bakan hiç kimsenin görmesi mümkün değil

 

Ay'ın kuzey, güney kutbunun ve karanlık yüzünün görünümü...

 

Her ne kadar şimdlilik insanlı uçuşların sonu gelse de Ay halen insanoğlu için birçok gizem barındırıyor.

 

313043_10150310783204909_2018796120_n.jpg

 

Bu açılardan bakıldığında oldukça değişik görünen Ay'ın bu fotoğrafları NASA tararfından bir ay boyunca çekilen 983x2 fotoğrafın birleştirilmesiyle oluşturulmuş.

 

Bu fotoğraflardaki görüntülerin, Dünya'dan bakan hiç bir gözün göremeyecek olması, fotoğrafların değerini artıran detaylardan biri...

 

317124_10150310783444909_304003211_n.jpg

Aydaki kuzey ve güney kutuplarının element yoğunluğunu gösterir harila

 

313026_10150310784094909_908139327_n.jpg

Ay'ın kuzey ve güney kutuplarının ilk çizimi

 

Ay'da bir gariplik var dersek, garibinize gider mi? Ay iste orada gözümüzün önünde duruyor, üstelik birkaç defa gittik ve geldik, garip olan ne olabilir, diyebilirsiniz. iyi de acaba isin ne kadarini biliyoruzi

 

Ay'la ilgili olarak elde edilen bilgilerin bizlere ne kadari açiklandi. Ortada ciddi ve çarpici iddialar var. daha da ötesi bilimcilerin gözlemleri var öyleyse isin asli nediri En inanilmazi ise. Ay'in yapay bir uydu oldugu iddiasidir yani Ay dünya disi bir zeka tarafindan üretilmis ve bilinmeyen bir nedenle dünyanin yörüngesine konmustur. Bunlar dogru olabilir mi? Ama öncelikle bilimin gözlemlerini görelim;

 

Ünlü Condon Raporu'na göre Apollo 8 astronotlari inanilmasi güç bir rapor vermislerdi; Frank Bormann, James Loveli ve William Anders ilk yörünge uçusundayken (24 Aralik 1968), yüzeyde uçui pistine benzer bir alan gözlerine çarpti, Ay'in öteki yüzüne geçtiklerinde dev boyutlarda bir cisim gördüler ve fotografini çektiklerim söylediler; cisim astronotlarin tanimina göre 10 mil kare büyüklügündeydi. Ama bir daha ki geçiste cisim yoktu. Bir diger olay Apollo 10'da yasandi; astronotlar Eugene Ceman, Thomas Stafford ve John Young Ay'a inmek için hazirlanirken yine uçus pistine benzer dört alan gördüler; Ay modülü Snoopy ile yüzeye inerken isikli bir cismin yanlarindan geçip gittigini rapor ettiler ve sira Apollo 11 'de yani Ay'a yapilan ilk iniste; Armstrong ve Aldrin yüzeye indiklerinde Michael Collins Columbia adli kumanda modülün-de yörüngedeydi ve Collins gördüiü cisimleri "Bogey" adiyla tanimlayarak dünyaya rapor etti. Daha sonraki saatlerde, Aldrin ve Armstrong Ay yüzeyinden örnekler topluyorlardi,

 

Armstrong birden haykirdi; "Bu da nei Bu ne biçim sey. Bilmemiz gerek..."ve konusma devam etti;

 

Yer Kontrol: "Nerede? Yer Kontrol Apollo 11'i ariyor." Apollo 11: "Bu bebekler çok büyük... çok iriler... Tanrim, inanamazsiniz... Size bir baska uzay aracini anlatmak istiyorum... Kraterin uzak kenarindalar... Ay'da bizi izliyorlar... Onlar bizden önce buradaydilar..."

 

Konuşmanın orjinal ses kayıtları için : http://www.youtube.com/watch?v=LioSWrYzCLg

 

Yer Kontrol bu andan sonra astronotlara konusmayi kesmelerini ve objeleri filme almalarini söyledi. Ama bu filmler asla yayinlanmadi ve hatta varliklari reddedildi. Apollo 12 misyonunda ise, astronotlar garip sesler duydular ve isikli bir cismi Yer Kontrol'a bildirdiler. Apollo 15 astronotlari olan James lrwin ve David Scott, Ay üzerindeyken önlerinde uçan garip bircismi bir süre izlediler ama kaybettiler. Apollo 16 astronotu Thomas Mattingiy kumanda modülünden Ay yüzeyi üzerindeki yanip sönen isikli bir cismi rapor etti; NASA uzmanlarindan Dr. Faruk El Baz, cismin bir UFO yani Tanimlamayan Uçan Cisim oldugunu belirtti. O anda Ay'da SSCB veya ABD'ye ait bir baska uzay araci yoktu. Apollo 17 aracinin astronotlari olan, Ron Evans ve Harrison Schmitt'de Ay'da isikli nokla-lar gördüklerini belirttiler.

 

Ay dünyanin yörüngesine neden kondu ?

 

Ay'in geçmisi nedir veya orjini nereden geliyor ? Bu sorunun cevabi yoktur ya da bir bulmacadir. Bugün bilim üç ana kuram üzerinde duruyor; Sovyet bilimcileri tarafindan geliitirilen bu üç ana kuram söyle;

 

* Ay bir zamanlar, dünyanin bir parçasiydi ve dünyadan koparak uzaklasti ama bu görüs büyük bir bilim grubu tarafindan reddediliyor.

 

*Ay, aynen dünya gibi Günes Sistemi oluiurken, bir gaz bulutuydu ve doial olarak Ay'in uydusu oldu.

 

* Ay, farkli bir cisimdir yani dünya disidir; Günes Sistemi içinden bir yerden veya Günei Sistemi'nin disindan gelmii, dünyanin çekim alanina girerek, orada bir uydu olarak kalmistir.

 

Ay ile ilgili halen aciklanamayan sorular:

 

1. Ay, dünyadan daha yaslidir, öyleyse kökeninin baska bir yer olmasi mümkündür.

 

2. Niçin bazi bilim adamlari, Ay taslarinin 20 milyar yillik oldugunu iddia ediyorlari Yani dünyadan daha eski...

 

3. NASA, bir Ay kayasinin 5.3 milyar yillik oldugunu saptadi ama bu Günes Sistemi öncesine ait bir tarihti.

 

4. Önemli bilim adamlari ve Ay uzmanlari, Ay'dan getirilen elementlerin dünyadakilerden daha eski olduiunu belirlediler ama neden resmen açiklamadilar

 

5. 40 Ay tasinin en azindan 7 milyar yillik olduklari belirlendi, bu tarihleme dünyadan ve günesten iki kez daha eskidir.

 

6. Buna karsin Ay'in yüzey topragi, Ay taslarindan daha eskidir. Farklilik nereden geliyori

 

7. Bir grup bilim adami Ay'in yildizlararasi bir yerde yapildigi görüsündeler ve dünya tarafindan yakalandigini düsünüyorlar. Ama bu nasil olabilir

 

8. Neden bazi bilimciler, Ay'in içinin yogunluiunun yüzeyden farkli oldugu düsüncesindeleri Gerçekten Ay'in içi bos olabilir mii Ve bu biliniyor mu?

 

9. Niçin Ay'in 8 mil üstünde, yüksek dozda radyoaktivite var, bu elementer olarak dogal midir

 

10. NASA tarafindan 100 millik bir alana yayilmis su buhari saptandi ama Ay'da su olmadigi biliniyor. Bu gizem, Ay'in yapay oldugu anlaminda mi?

 

11. Ay'in çok eskiden sicak oldugu ileri sürülüyor ama bunu dünyadaki benzerleri gibi kanitlayan bir kanit bulunmus degil. Bu çeliski henüz açiklanamadi.

 

12. Sonuç, Ay'la ilgili neden bu kadar çok cevapsiz soru var Bunlara karsi sunlari söyleyebilirmiyiz ?

 

Peki Ay nereden gelmis olabilir? Bir NASA dökümaninda "Bu en büyük bulmacadir" deniyor. NASA bilim adamlari, kesin bir çözüm olmadigini açikça söylüyorlar, çalismalar var, bilgiler, olaylar var ama henüz kesin cevap yok.

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Günümüzün bilim adamlarinin gerçeiinde, uygun bir kuram henüz bulunamadi. O zaman genelde bakabilecegimiz yaklasimlar vardir; eger Ay evrenin bir yerinden gelmisse bunu bir gün ögrenecegiz. Apollo yolculuklari öncesinde, Nobel ödüllü Dr. Harold Urey ve bir grup bilim adaminin inandiklarina göre; "Ay kozmosun bir parçasidir ve Ay'da yabanci bir uygarligin izleri bulunacaktir. Ay'a ayak basmamiz ve bilgi toplamamiz Mars'a, Venüs'e veya asteroidlere ayak basmamiz kadar önemlidir." Urey iöyle diyordu; "Dünya'yi ve Ay'i toplarsaniz bütün olarak hemen hemen uzaydaki herhangi bir cisim olarak düsünebilirsiniz. Bu kadar yoiun bir materyalden dev bir kitle olusur ama dünyanin yogunlugu bu kadar büyük bir cismin olmasi gereken yogunlukta degildir, yogunlugumuz daha küçük bir cisme aittir, göründügü kadariyla Ay ve Dünya'nin tek bir cisim olmasini kabullenmek bugün için olanaksizdir."

 

1. Ay, hem dünyanin dogal uydusu olamayacak kadar büyük, hem de çok uzaktadir.

 

2. Ay, olmasi gerekenden daha düzgün bir yörüngeye sahiptir.

 

3. Ay kraterleri çok fazla ve garip bir biçimde yüzeyseldir.

 

4. Ay'in dünyaya bakmayan yüzü çikintili veya kamburdur ve Günes Sistemi'nde onun gibi gezegenine tek yüzünü gösteren bir baika uydu yoktur.

 

5. Ay ölçümlemeleri çok fazla demir olduiunu gösteriyor.

 

6. Ay topragi, Ay kayalarindan çok daha yaslidir.

 

7. Ay'in bilesimi, dünyadan farklidir.

 

8. Doga kanunlarina aykiri olarak, agir metaller yüzeydedir.

 

9. Ay'da önceden eriyik olan metaller yoktur.

 

10. Ay dev bir gong sesi çikarmaktadir ve yörüngede dönerken titresmektedir.

 

11. Ay bir moloz yigini gibi gözükmektedir.

 

12. Ay, periyodik olarak sarsilmaktadir, bu bize düzenli bir sismik aktiviteyi gösteriyor. Sismik dalgalar sanki tek bir kütleymii gibi tüm yüzeyi dolaiabiliyorlar.

 

13. Dünyadan bakildiginda Ay, bir günes diski gibidir yani tutulmalarda günesi tam olarak kapatir, ne biraz küçük veya büyüktür sanki büyüklügü günesi örtmek için ayarlanmistir.

 

14. Eger Ay, dünya tarafindan yakalanmissa, bunun sonu gelecek ve Ay yine uzaklasip gidecektir.

 

15. Normalde Ay'in çizdigi yörünge, dünyanin ekvatoral çemberiyle karsit olmalidir ama Ay garip bir sekilde dünyanin yaptigi gibi, güneie bagimli bir yörünge çizer.

 

 

16. Her ne kadar Ay volkanlarin ölü olduklari söyleniyorsa da, yüzyillardir Ay'da garip isiklar, parlamalar görülmekte ve hala izlenmektedir.

 

293414_10150310802999909_1194867665_n.jpg

Ay'ın Karanlık Yüzü

 

 

Soru dolu fotograflar

 

Sonuçta bu fotoğraflar daha önce araştırılmamış ve haklarında yanlış teoriler üretilmiş dünyalara aittir. Son bir kaç yüzyıl içinde Ay’ı gözlemleyen astronomlar parlak ışıklar, sis ve bulutlar gibi normal olmayan bazı olaylar rapor etmektedirler. Çoğu bilim adamı ise bu gelişmeler hakkında kısa yorumlar yapmakla yetinmekte ve ortaya atılan yeni teorileri çürütmeye çalışmaktan başka bir şey yapmamaktadır.

 

AY

 

Doğal uydumuz Ay’ın esrarengiz yüzü hakkında bilinen çok az şey vardır; bu bilgilerin çoğu da bilimsel düşüncenin merkezindekiler tarafından göz ardı edilmektedir vede saklanmaktadır.. Ay’ın uzay araçları tarafından çekilen fotoğraflarında, fizik yasalarına uymayan esrarengiz yapılar göze çarpmaktadır. Ay kraterlerinde gözlemlenen bu devasa yapılar çevrelerindeki gizemli ışıklar ve bulutlarla kendilerini göstermektedirler. Ay düzlüklerinde milyarlarca yıllık meteor bombardımanlarına rağmen hala ayakta kalmayı başarmış, şaşırtıcı yüksekliklerde sivri tepeler bulunmaktadır. Bunların varlığına ilişkin fotografik kanıtlar NASA’nın internet sayfasında yer almaktadır ki bunlar sadece konunun halka aksettirilen bölümünü oluşturmaktadır.

 

Bu gizlilik, yayımlanan görüntülerin çoğunun neden kötü kalitede olduğu; Apollo uzay aracının Ay’a iniş fotoğraflarının neden stüdyo kaynaklı gibi göründüğü; NASA’nın Ay araştırmalarını neden durdurulduğu gibi soruların cevapsız kalmasına neden olmuştur. Ay, düşünüldüğü gibi ölü bir gezegen değildir; Apollo astronotlarının Ay’daki araştırmaları, Ay’ın gerçekte uzaylı varlıkların bir üssü olduğuna yönelik bilgilerin kamuoyuna sızmasını önlemek için sıkı bir şekilde denetlenmiş ve elde edilen bilgilerin çoğu hasır altı edilmiştir.

 

Apollo’dan sonra Ay’a gönderilen tek araç askeri keşif amaçlı Clementine uydusudur. Peki, ABD Savunma Bakanlığı neden ölü gezegen olduğuna karar verilen Ay’la tekrar ilgilenmeye başlamıştır? Clementine tarafından yollanan fotoğraflar oldukça detaylıdır, fakat ilginçtir ki fotoğraflarda daha önce tespit edilen devasa büyüklükteki yapılara ilişkin hiçbir iz bulunmamaktadır. Tüm bunlar bize, uzay araştırmaları konusundaki resmi gizlilik ve örtbasın hala devam ettiğini düşündürmektedir.

 

Ay’da Yaşam

 

Moongate: ABD Uzay Programı’nın Gizlenen Bulguları” adlı kitabın yazarı William L. Brian, Ay’la ilgili bu tür teorilerin babası olarak kabul edilmektedir. Brian, NASA’nın Ay üzerinde bulunan uzaylı üsleri ile ilgili gerçekleri gizlediğini gösterebilmek için geometrik ispatlara dayanan metodolojik bir çalışma yapmıştır. Brian’ın kozmik tezi, NASA’nın “Ay’ın yerçekimi Dünyanın altıda biridir” açıklamasının doğru olmadığı yönündeki iddiasına dayanmaktadır. Brian, NASA’nın 1960’larda Ay’ın yerçekiminin dünyanın yerçekiminin yüzde 64’üne eşit olduğunu öğrendiğini söylemektedir.

 

Uzay araştırmaları başlamadan önce bilim adamları, Dünya ile Ay arasında yer alan ve hem Dünyanın hem de Ay’ın yerçekimsel gücünün sıfırlandığı nokta olan nötral yerçekimi noktasının, Ay yüzeyinin yaklaşık 23.900 mil üstünde bulunduğunu tahmin ediyorlardı. Ayın yerçekiminin Dünyanın 1/6’sı olduğu teorisi de bu tahminlere dayanarak ortaya atılmıştı. Fakat yapılan araştırmalar nötral noktanın gerçekte Ay yüzeyinin yaklaşık 43.495 mil üstünde olduğunu ortaya çıkarmıştır. Gerçek uzaklıklara dayanarak yapılan hesaplar sonucu, Ay’ın yerçekiminin bilinenin aksine Dünya yerçekiminin yüzde 64’ü olduğu bulunmuştur.

 

Brian’a göre bu keşfin anlamı çok büyüktü. Eğer Brian’ın da belirttiği gibi Ay’ın yerçekimi gerçekten de Dünyanınkine yakınsa, bu sadece Newton’un evrensel yerçekimi teorisini çürütmekle kalmıyor, geleneksel fizik bilimini de temelden sarsıyordu. Ay’ın güçlü bir yerçekimine sahip olması, burada aynı zamanda atmosferin de bulunabileceği anlamına gelmekteydi ki bu da oldukça heyecanlandırıcı bir gelişmeydi: Havanın olduğu yerde yaşam da olabilirdi.

 

Astronotlar, Ay’ın esintileri altında kendi uzaylı eşlerini bulmuş olabilirlerdi. Brian, Apollo 11 astronotları Neil Armstrong ve Edwin E. “Buzz” Aldrin’in Ay’a iner inmez Ay kraterlerinin üzerinde dev UFO’lar gördüklerini ve bu UFO’ların astronotları izlediklerini söylemektedir. UFO biliminde sık sık sözü edilen bu olay, eski NASA görevlisi Otto Binder tarafından da onaylanmıştır. Binder, astronotlarla Kontrol Kulesi arasında geçen bu diyalogun kendi VHF alıcıları bulunan telsiz istasyonları tarafından da kayda geçirildiğini bildirmiştir. Armstrong, kayda geçmeyen açıklamalarında ise Ay yüzeyinin uzaylılarla dolu olduğunu söylemektedir.

 

Görüldüğü üzere, UFO’lar NASA’nın insanlı uzay programını yakından izlemektedirler. Pek çok uzay uçuşunda gözlemlenen, John Glenn’in “ateşböcekleri” adını verdiği parlak partiküller, NASA tarafından UFO egzozu değil “boya kırıntısı” olarak tanımlanmıştır. Uzay roketlerini kullananlar da, NASA uzay kapsüllerinin yanlarında ve arkalarında disk biçiminde cisimler gözlemlediklerini rapor etmişlerdir. Genelde bu gözlemler, elektrikli ekipmanların esrarengiz bir biçimde bozulduğu anlarda gerçekleşmektedir. NASA bu olayları elektronik hatalar olarak tanımlamaktadır.

 

1950’li yıllar temasçıları George Adamski ve Howard Menger’in açıklamalarını örnek gösteren Brian, nükleer silahlarla ilgili gelişmelerden rahatsızlık duyan uzaylıların dünyanın savaş teknolojisini denetlediklerini söylemektedir. Brian’a göre, NASA’nın uzay araştırmaları aslında askeri araştırmaları gizlemekte kullanılan bir paravan olduğundan, NASA’nın uzay programı UFO’lar tarafından yakından izlenmektedir.

 

Hem George Adamski hem de Howard Menger temaslarının birinde uzaylılar tarafından Ay’daki kubbe biçimli UFO üslerine götürüldüklerini anlatmaktaydılar. Adamski’nin Ay’la ilgili anlatımları oldukça dikkat çekiciydi:

 

“Bu en yakın komşumuz hakkında ne kadar yanlış fikirlere sahip olduğumuzu gördüğümde hayrete düştüm. Kraterlerin pek çoğu gerçekte, Ay yüzeyinde geçmişte yaşanan büyük değişiklikler sonucu oluşmuş engebeli dağlarla çevrili geniş vadilerdi. Doğru, kraterlerin bazıları Ay yüzeyine meteorların çarpması sonucu oluşmuşlardı, yine de hiçbir kraterin dibinde baca biçiminde oluşumlar yoktu. Önümüzdeki ekrandan Ay’ın yüzeyini büyütülmüş olarak izlerken, yerde ve bazı kayalarda derin pas izleri gördüm; bunlar ancak geniş çapta bir su akışı sonucu oluşmuş olabilirlerdi. Bu yerlerden bazılarında hala bitki gelişimi olduğu fark ediliyordu. Yüzeyin bir bölümü ince ve tozlu görünüyordu, diğer yerler ise taş ve çakıl benzeri daha büyük partiküllerle kaplıydı.”

 

Bu açıklamalar yıllar sonra bilim çevreleri tarafından da doğrulanmıştır. Ay’a insansız uçuşlar başlamadan önce, astronomlar Ay yüzeyinin yapısı hakkında tartışmaktaydılar. Greenwich Gözlemevi’nden Dr. Thomas Gold, 1955’te yaptığı açıklamada Ay denizlerinin bir toz katmanıyla örtülü olduğunu belirtmiştir. Apollo 11 astronotlarından Neil Armstrong ise 1969’da Ay’a ayak bastığında yaptığı, “yüzey ince ve tozlu” açıklamasıyla bu spekülasyonlara son noktayı koymuştur.

 

Brian, Adamski ve Menger’in anlatımlarını teorisine bir kanıt olarak göstermektedir. Ona göre, NASA’nın Ay’da yaşam olmadığı yönünde açıklamaları gerçeği yansıtmamaktadır. Ay, gerçekte safran renkli göklere sahip, ılıman yerlerinde bitki ve hayvanların yaşadığı, içinde göller, ırmaklar bulunan ve çeşitli büyüklükte uzaylı komünlerine ev sahipliği yapan bir yerdir.

 

Brian’ın Ay’la ilgili bir başka teorisine göre ise, Ay’daki kraterler aslında yaklaşık 30.000 yıl önce yaşanan ve Ay’ı da içine alan korkunç bir savaşın ve savaşta kullanılan gelişmiş silahların bıraktığı izlerdir. Bu teoriye göre, Mars ve Jüpiter arasında eskiden var olan boş gezegen, yüksek teknolojili ışınlarla yok edilmiş ve geride astroid kuşağını bırakmıştır. Maldek adı verilen bu astroid kuşağa ait olan Ay, yerçekimi yaratan ışınların yardımıyla Dünya yörüngesine taşınmıştır.

 

Bunlar, NASA tarafından gizlenen gezegenler arası sırlardan sadece bir kaçıdır. NASA, bunlar gibi, UFO’ların yerçekimine bağlı olmayan itici güçlere sahip olduklarını da halktan gizlemektedir. Brian’a göre, NASA da kendi Ay araçlarında kullanmak için bu tür bir güç geliştirmiş olabilir; bu Amerikan Hükümeti’nin UFO’lar konusundaki suskunluğu açıklamaktadır. NASA aynı zamanda Güneş sistemimizdeki bir çok gezegende üstün teknolojiye sahip varlıkların yaşadığını da bilmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Clementine ve Geçici Ay Olayları

 

Ay’ın ölü bir gezegen olduğu yerleşmiş bir bilimsel olgudur. Buna göre, Ay’daki volkanik olaylar milyarlarca yıl önce sona ermiştir. Ay’ın atmosferi bulunmamaktadır, dolayısıyla burada yaşam da yoktur. Fakat yıllar geçtikçe, Ay üzerinde çalışmalar yapan pek çok deneyimli astronom teleskoplarıyla esrarengiz olaylar gözlemlemişlerdir. Birdenbire parlayan ışıklar, gazlar, renk değişimleri ve bulutlar bunlardan bazılarıdır. Hatta bazı astronomlar, Ay üzerindeki arazilerin zaman içinde değişime uğradığını söylemektedirler. Bunlara geçici Ay olayları adı verilmektedir. Bu olaylara Ay’ın bazı bölgelerinde daha sık rastlanmaktadır; Aristarchus bölgesi bunlardan biridir.

 

Geçici Ay Olayları tabirinin isim babası astronom Patrick Moore, bu olayları “Ay’daki depremler sonucu meydana gelen gazlı oluşumlar” olarak nitelendirmiştir. Apollo 11 ve 12 tarafından Ay yüzeyine bırakılan aygıtlar ise yüzeyde su buharı bulunduğunu ve bunların “çatlaklardan gayzer gibi püskürdüğünü” belirlemişlerdir.

 

Yakın zamanlarda, bu geçici Ay olayları ile ilgili yeni kanıtlar elde edilmiştir. Astronomy Dergisi’ne göre, Ay yüzeyinin Clementine uydusu tarafından çekilen fotoğrafları, amatör astronom Robert Manske’nin rapor ettiği olayı destekler niteliktedir. Manske, Aristarchus bölgesindeki Cobrahead adlı çökmüş lav birikintisinde gölge ya da karartı benzeri oluşumlar gözlemlemiştir. Master öğrencisi Sascha Calkins’in Clementine fotoğrafları arasında bulduğu Aristarchus bölgesinin Manske’nin bahsettiği anda çekilmiş fotoğrafı Manske’nin gözlemine güçlü bir kanıt oluşturmaktadır. Clementine bulguları aynı zamanda Ay yüzeyindeki kraterlerden birinin yavaşça renk değiştirdiğini de ortaya çıkarmıştır. Bu bulgular üzerindeki tartışmalar hala devam etmektedir.

 

Ay yüzeyinde araştırmalarda bulunan Amerikalı astronotlar, burada geometrik yapılar bulunduğunu gözlemlemişlerdir. Bunlar doğal oluşumlar değillerdir ve bu yüzden de dünyadan ya da dünya dışından gelen varlıklar tarafından inşa edildikleri düşünülmektedir. Fakat ne yazık ki Ay’a giden 6 Apollo uzay aracının biri bile, belki de bilinçli olarak, bu yapıların yakınına inmemiştir. Apollo astronotları, Ay’da ayrıca 200 metre çaplarında devasa parlak kubbeler gördüklerini rapor etmişlerdir. Astronotlar bu kubbelerin saydam gibi göründüklerini ve çevrelerinden daha farklı bir renkte olduklarını söylemişler ve bunların büyük ihtimalle plastik bir materyal ya da renkli cam panellerinden yapıldıklarını sözlerine eklemişlerdir. Astronotlar Ay yörüngesindeyken devasa bir dikdörtgen şeklinin yanında geometrik bir paterne sahip birtakım sivri uçlu piramitler de gözlemlemişlerdir.

 

Ay’daki Uzaylı Üsleri

 

Her geçen gün daha çok insan Ay’da bir uzaylı üssü olduğunu söylemektedir. Anlatılanlara göre bu ay üssü, Ay’ın Dünya’dan görülmeyen karanlık tarafında bulunmaktadır.

 

Ay araştırmalarının neden durdurulduğunu ve Ay’da neden bir üs kurmaya çalışmadığımızı hiç merak ettiniz mi? Sizce bu uzayda yüzer bir istasyon kurmaktan daha iyi bir fikir değil mi? Neil Armstrong’a göre, Ay’da uzaylılara ait bir üs bulunmaktadır, bu yüzden uzaylılar Ay’dan uzak durmamızı istemişlerdir. Eski Donanma İstihbarat görevlisi Milton Cooper da, Ay üzerinde bulunan ve istihbaratçıların “Uzaylı Üssü Luna” olarak adlandırıldıkları bir üsten söz etmektedir. Cooper’a göre, Ay’ın uzak kesimlerinde bulunan bu uzaylı üssü Ay’a inen Apollo astronotları tarafından da görülmüş ve filme alınmıştır. Ana gemi adı verilen devasa uzay gemilerinin bulunduğu bu üste, çok büyük makinalar kullanılarak maden çalışmaları yapılmaktadır.

 

1960’larda Pentagon’un Araştırma ve Geliştirme Departmanı’nda görev yapan Yarbay Philiph Corso, ABD Ordusu’nun ve Hava Kuvvetleri’nin elinde astronotlar tarafından çekilen ve Ay’da uzaylıların varlığını açık bir biçimde kanıtlayan en az 122 fotoğrafın bulunduğunu iddia etmektedir.

 

ABC’ de Ay’la İlgili Haberler

 

Amerikan ABC haber kanalının web sayfasında yayımlanan, 13 Haziran 2000 tarihli makale Ay’la ilgili gerçeklere biraz olsun ışık tutmaktadır. Makalede şöyle denilmektedir: “Yeni elde edilen kanıtlar, Ay’ın bazı astronomların düşündüğü gibi tamamen ölü bir gezegen olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Ay yüzeyinde zaman zaman yoğun bir hareketlilik gözlemlenmektedir.

 

Uzun aralıklarla da olsa Ay yüzeyinde değişiklikler olduğu rapor edilmektedir. Bu iddialar tartışmaya açıktır. Pek çok bilim adamı ise Ay üzerindeki parlaklıklar ve sis gibi zaman zaman rapor edilen gözlemleri ciddiye almamaktadır. " Aydınlık Yer: 136 km uzunluğundaki büyük krater Langrenus. Fransız bir astronom Ay yüzeyinin zaman zaman bir şeyler tarafından aşındırıldığı yolunda sağlam kanıtlar bulmuştur. Bu gözlem 1992 yılında, Paris Gözlemevi’nde görev yapan deneyimli Ay gözlemcisi Audouin Dollfus tarafından bir metrelik Meudon teleskopuyla yapılmıştır. Dollfus araştırma sonuçlarını incelemeyi yeni bitirmiş ve yayımlanmak üzere sunmuştur. Solan Işık: Dollfus, 30 Aralıkta büyük Langrenus kraterinin tabanında birtakım parlaklıklar görmüştür. Bunlar o gün ortaya çıkmışlardır. Profesör Dollfus, bu ışıkları bir kaç gün izlemiş ve kraterin içinde dans eden ışık kümeleri görmüştür. Dollfus, teleskoptan her baktığında bu ışıkların şeklinin değiştiğini fark etmiştir.

 

Ona göre bu ışıklar, bir gazın Ay yüzeyinden toz kaldırması ve bunun güneş ışığıyla birleşmesi sonucu oluşan bir görünümdür. Bazı Ay gözlemcileri, değişime uğramadığı sanılan Langrenus krateri üzerinde bu tür bir sis görülmesini şaşkınlıkla karşılamışlardır.

 

Profesör Dollfus, detaylı olarak incelendiğinde Langnerus’un tabanında bir çok çatlak izine rastlanacağını söylemektedir. Ona göre söz konusu gaz bu deliklerden çıkmış olabilir.”

 

***********

Ay'ın İnanılmaz Gİzemleri

 

Dünyamızın uydusu olduğu halde; yapılan araştırmalar neticesinde AY'ın dünyamızdan daha yaşlı olduğunu kanıtlayabilecek taş örnekleri toplanmıştır...

AYIN KENDİSİ İLE İLGİLİ GARİPLİKLER

 

* Güneş sistemimizde, çevresinde dolandığı gezegene oranla bu büyüklükte başka bir uydu daha yoktur. Ay, Dünyamıza nazaran çok büyük bir uydudur; Dünyamızın yaklaşık ¼’ü kadardır. Aydan sonra, gezegenine oranla en büyük uydu Jüpiter’in uydusudur ki o da Jüpiter’in ancak 1/8’i kadardır.

 

* Dünya gibi küçük ve çok zayıf bir gravitasyon alanına sahip olan bir gezegenin bir uydusu olmaması daha doğal olurdu. Örneğin Merkür ve Venüs’ün uyduları yoktur veya çok çok küçük oldukları için henüz keşfedilemediler. Fakat dünyanın var! Hem de sıradan bir uydu değil, yaklaşık 3458 kilometre çapında dev bir uydu!

 

* Ay ile ilgili başka bir cevaplanamayan soru da şudur ki ve gerçekten çok ilginçtir: Güneş sistemindeki tüm uydular, bağlı bulundukları gezegenin ekvator düzleminde dönerler. Fakat Ay, dünyanın güneş etrafındaki yörünge düzleminde dönmektedir. Bizim uydumuz, diğer uyduların uydukları Ekvator Düzlemi kuralına neden boyun eğmemiştir?

 

* Başka uyduların yanında ayın küresel biçiminde de bir tuhaflık vardır. Belki diğer uydular da kusursuz birer küre değillerdir ama Ay gibi sırtında bir kambur olanı da yoktur! …Ayın, görünmeyen arka yüzünde kalan çıkıntının ne olduğu şimdiye kadar açıklanamamıştır! Böyle oluşumları kısmen açıklayabilen Med-Cezir teorisine göre bu çıkıntı, olması gerekenden 17 kat daha büyüktür.

 

* Ay kraterleri nasıl oluştu? Bununla ilgili iki teori vardır. Birincisi: Meteor veya astroid çarpmasıyla oluştukları, diğeri ise volkanik etkinlikler sonucu oluştuklarıdır. Ancak bu teoriler ile de yanıtlanamayan birçok soru akılları kurcalamaya hala devam etmektedir. Örneğin: Milyonlarca yıldır beraber dönüp durmakta olan Ay-Dünya ikilisi, yüzey şekilleri bakımından neden bu kadar farklılık gösteriyorlar? Eğer meteor veya astroid bombardımanı söz konusu ise, Dünya daha büyük olduğuna göre daha fazla meteor ve astroidi üzerine çekmesi gerekmez miydi? (Bahsi geçen meteorlar, küçük çaplı şeyler değil; yani atmosferimizin yakıp kül edemeyeceği kadar büyük meteorlar) Oysaki tam tersine! Ayda kraterden geçilmiyor, dünyada ise yok denecek kadar az!

 

* Ayın kraterleri ile ilgili başka bir anormallikte geniş çaplarına rağmen çok sığ oluşudur. Ayın en büyük krateri olan Gagarin krateri’nin çapı 298 kilometre olmasına rağmen sadece 6 kilometre değinliğindedir.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GAGARİN KRATERİ

 

Ayda, “Ölü Deniz” olarak adlandırılan oluşumların dağılımı da biraz tuhaftır. Bu denizlerin %80’i Dünya’dan görülen yüzün sağ yarısına toplanmış durumdadır. Apollo-8 Astronotları Ay Denizleri’nin üzerinden geçerlerken araçlarının hızlandığını ve alçalıp yükseldiğini belirtmişlerdir. bilim adamları bu etkiyi, söz konusu bölgedeki gravitasyonel çekimin, öteki bölgelere nazaran daha fazla oluşuyla açıklamışlardır ancak bu gravitasyona neden olan etkinin ne olduğu hususunda bir açıklama yapılmamışır.Bilimadamları, Ay üzerindeki bu noktalara, Kütle Konsantrasyonu anlamına gelen “Mass Concentration” kelimelerinden türettikleri MASCON adını vermişlerdir.Masconlar genellikle Ölü Denizlerde ve karanlık tabanlı kraterlerde bulunmaktadırlar.

 

AYDAKİ GARİPLİKLER

 

Bu konuyla ilgili en objektif gözlemlerden ilki 29 Temmuz 1953 yılında John O’Neil tarafından gerçekleştirildi. O’Neil teleskobu ile ayı gözlemlerken gözlerine inanamamıştı. Öncelikle bunun bir göz yanılgısı olabileceğini düşündü çünkü Ay, daha önceden birçok kez gözlemlenmişti. O’Neil, “Krizler Denizi”ne tekrar tekrar baktığında orada gördüğü şeyin yaklaşık 19 kilometre uzunluğunda köprüye benzer bir yapının olduğunu ve yanılmadığını anladı. O’Neil bu gözlemini, Ay ve Gezegenler Kurumuna rapor ettiğinde ise böyle devasa bir yapının ay üzerinde aniden belirivermesi, bilim çevresinde büyük bir şaşkınlık yaratmıştı. Tutucu bilimciler, şaşkınlıkları geçer geçmez bunun doğal bir fenomen olduğu yorumunu yaparak rahatladılar. Fakat bu rahatlamaları, Ay gözlemlerinin bir numaralı astronomu H.P. Wilkins’in açıklamalarıyla tekrar bozuldu. Wilkins, O’Neil’in gözlemlerini doğruluyordu.

 

KRİZLER DENİZİ

 

Bu olayları izleyen haftalarda, İngiliz Astronomi Kurumu’nun önde gelen isimlerinden Patrick Moore da Krizler Denizi’nde köprüye benzer bir yapının uzandığını bizzat kendisinin gözlemlediğini açıklayınca ortalık iyice karıştı …

 

Bunlar, Wilkins’in Ay ile ilgili tek keşfi değildi. 30 Mart 1950 yılında teleskobu ile Ay’ın Aristarchus-Heredotus bölgesinde alev alev yanan garip bir ışık saptamıştı. Bu ilginç keşfi hakkında Wilkins şunları söylüyordu: “Alev alev yanan makine gibi birşey kraterin tabanı üzerinden havalanmış duruyordu”

 

Bu ilginç gözlemleri yapan tek kişi Wilkins değildi. 16 Eylül 1953’te İngiliz Astronomi Kurumu’ndan Rudolph M. Lippert, Ay’da bir flaş şeklinde Sarı-Turuncu garip bir ışıklar huzmesi görmüştü. 30 Ekim 1963 yılında da başka bir Astronom John Greenacre, Ay yüzeyinde alev alev yanan kırmızı bir ışık tespit etmişti.

 

Ayın, astronomi literatüründeki 400 yıllık zamanda, yukarıda bahsedilen biçimlerde 400’ü aşkın gözlem literatüre geçmiştir. Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegenler laboratuarı'ndan Barbara M. Middlehurst, bu 400’ü aşkın gözlemin 3 ana bölgede sınıflandırılabileceğini belirtti.

 

1) Dünya’dan karanlık lekeler olarak gözlemlenebilen Mascon Bölgelerinde

2) Tycho gibi ışınlı olarak nitelendirilen kraterlerin yakınlarında

3) İçi kısmen ya da tamamen karanlık görünen kraterlerde

TYCHO

Patrick Moore, Krizler Denizindeki gizemli köprüyü gözlemlemiş birçok astronomdan birisidir. Ayrıca, 30 Nisan – 2 Mayıs 1966 tarihleri arasında C***endi Krateri’nde kırmızımsı bir ışık saptadığını bildirdiğinde bu tespit, P. Satory ve T.Moseley gibi astronomlar tarafından da teyid edilmiştir.

 

İngiltere’nin en büyük Astronomlarından John Herschel, 1783 yılındaki ay tutulması sırasında garip parlak ışıklar ve 18 Ağustos 1787 yılında da üzeri biraz küllenmiş yavaş yavaş yanan kömürlere benzeyen bir şey gördüğünü açıklamıştı. Herschel, bunların dışında 7 kez daha (Bazıları da hareketli olan) garip ışıklar gördüğünü rapor etmişti.1821 yılında, bir ay içinde arka arkaya üç kez Herschel bu garip ışıkları gözlemlemişti.

 

Hayatının büyük bir kısmını ay haritaları çizerek geçirmiş olan ünlü Alman Astronom J.H. Schroeter, 26 Eylül 1788 yılında Plato Krateri yakınlarındaki Ay Alpleri’nin tepeleri arasında aniden ortaya çıkan beyazımsı bir ışık tesbit etmişti. Ayın karanlık yüzündeki bu tanımlanamayan ışıkları, Kraliyet Astronomlarından Nevil Maskelyne de gözlemlemiştir.

 

John Herchel, gözlemleri sırasında tesbit ettiği bu tanımlanamayan ışıkların birçoğunun, Ay yüzeyinde havada hareket ettiklerini gözlemlediğini ifade etmiştir.

 

Ne olduğu tanımlanamayan bu ilginç ışıklar, her nedense çoğunlukla Mare Crisium bölgesinde gözlemlenmiştir. Düzinelerce astronom ; bu dairesel ışıkların tek tek, dairesel gruplar halinde ve üçgen veya düz formasyonlar halinde hareket ettiklerini ve zeki bir varlık tarafından kontrol ediliyormuşcasına yoğunluklarını çoğaltıp azalttıklarını gözlemlemişlerdir.

 

1874 yılında, Fransız bir gözlemci olan Monsieur Lamey, çok sayıda siyah objelerin Ay yüzeyinde dolaştığını rapor etmiştir. Aynı yılın 24 Nisanı’nda Prof. Dr. Schafarik şöyle bir açıklamada bulunmuştur: “Ay yüzeyinde kendisine özgü özellikleri olan öyle acayip bir nesne gördüm ki, onun ne olduğunu anlatamıyorum. Son derece parlak bir objeydi ve Ay yüzeyini bir uçtan diğer uca geçti”.

 

Benzer bir Siyah obje, Hollandalı Astronom Muller tarafından da gözlemlenmişti. Muller'in raporuna göre bu cisim, Ay yüzeyini, ufka paralel doğrultuda yavaş yavaş katetmişti. Bu gözlemlerin tarihi 4 Nisan 1869’dur. Bundan 4 yıl sonra ise Amerika’nın Smith gözlemevi’nden W.R. Brooks benzer ama daha ilginç bir olaya tanık oluyor. Astronom, gözlemlediği bu siyah objenin büyüklüğünün, Ay’ın çapının otuzda biri kadar olduğunu ve Ay’ın yüzeyini bir baştan diğer başa yaklaşık 4 saniyede katettiğini raporlamıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

..

aşağıdaki alıntı 7.7.2012 tarihinde

interlock's blog'da yayınlanmıştı.

topik konusu ile direkt alâkalı olduğu

için buraya da ekledim..

 

Ay meselesini ısrarla istediğinizi biliyorum.
Daha önce de bir çok Dünya insanı, Ay'a ve diğer
başka gezezegenlere gidip ve tekrar dünyaya
dönmüşlerdir.
Fakat susmaktadırlar.
Zamanı gelince konuşacaklardır.
Çünki şimdi, kimse onları anlayacak ruhsal
seviyede değildir.

Şu anda herkesin bildiği üç dünyalı Ay üzerinde
bulunmaktadır.
Fakat herkesin bilmediği pek çok dünyalı da Ay'da
yaşıyor.
Er geç bunlar açıklanacaktır.
Dünya halkını paniğe kaptırmamak şarttır.
İlâhî düzen tedric ister.

Astronotların indiği yer çöl manzarasındadır.
Çölde bitki olur mu?
Fakat atmosferi hissedeceklerdir.
Bu bile aşamadır.
Hakikatleri gizledikleri için onlara kızma,
sahtekârlıkla itham etme.
Bir çok hakikatler gizli kalmaktadır ve şimdilik
gizli kalmalıdır.

Ay'da hayat var mıdır, yok mudur diye sormak
dahi olumsuzdur.
Ay yaradılmıştır.
Belli bir göreve atanmıştır.
Ay yaşayacak, görevini ifa edecek ve yaşatacaktır.

Ay'da insan vardır.
Ay'da bitki fazladır.
Ay'da hayvan vardır.

Ay insanı sizi tanıyor.
Ay insanı tekâmül vetiresini hayli ilerletmiştir.
Diğer gezegenlerden gelen insanlar ve bilgiler,
Ay insanını, dünya insanından önce uyandırmıştır.
Ay insanı, Dünya insanından farklı değildir.
Biçimsel benzeyiş dolayısı ile, dünyanızda yaşayan
Ay'lıları tanımakta güçlük çekiyorsunuz.
Tanısanız, onlar çalışamayacaklar ve sizlere gerekli
bilgiyi aktaramayacaklar, uyandıramayacaklardır.
Zamanı gelince ve her şey anlaşıldığında, Ay'lılar
ile Dünya'lılar bir kardeş olarak birlikte yaşamasını
öğreneceklerdir.

Ay'daki yaşamın farkı şudur:

Ay'da yaşam, Ay üzerinde olmakla beraber,
Ay'ın tabiatı icabı yeraltı şehirleri kurulmuştur.
Krater gibi gördüğünüz delikler, yeraltı şehirlerinin
giriş ve çıkış kapılarıdır.

Fakat, Ay üzerinde de Ay'lıların bir çok enstelasyonları/
installation/kurgusal montaj/donanım/us/yerleşim
alanları vardır.
Bu enstelasyonlar sizinkilerden çok farklıdırlar.
Işığı, havayı, kozmik ışınları ve radyasyonu alır,
içeriye şehirlere verir.
Ay'lı, dışarıda da yaşıyabilir.
Fakat bunun güçlükleri vardır.
Bitkiler de hem içeride ve hem dışarıda yetişir.

Ay bir enerji deposudur.
Fazla enerji Dünyaya akar.
Yalnız Güneşin ışınlarını yansıtmakla kalmaz.
Bizatihi kendi bünyesinde mevcud enerjiyi de
Dünyaya aktarır.
Ay ışığında, dünya insanlarının romantik duygulanımları,
ferahlık hissetmeleri, daha çok sevgi verebilmeleri
bundan dolayıdır.
Gelen Ay enerjisi, toprağa ve bitkiye de hayatî önem
taşıyan gıdayı ulaştırır.

Dünya yalnız değildir.
Ay'da da dünya problemi önemlidir.
Ay'ın mevcudiyeti ile Dünya'nın mevcudiyeti birbirine
bağlıdır ve Ay'lılar bunu müdriktirler.
Fakat Dünyalılar henüz bu durumları anlayamıyorlar.

Ruhsal Mesajlar
Rehber Goethe
20.7.1969

 

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

..

Mü’min: 40/57

Le halkus semavati vel erdı ekberu
min halkın nasi ve lakinne ekserannasi
la ya'lemun

Elbette göklerin ve yerin yaratılması,
insanların yaratılmasından daha büyük
bir şeydir.
Fakat insanların çoğu bilmezler.

** **

Gökyüzünde bir konsey; Assembly oluşturduk;
Ay sathı üzerine birleştirici/güç çevirici bir hat
olacak komple sistemi; düzeneği, transducer;
Bir enerjiyi diğer bir enerji şekline dönüştüren
uyum sağlayıcı sistemi monte ettik; yerleştirdik.
Ve dünyanın en büyük toprağını; Büyük İsrail
Bölgesini oluşturduk; Ve o topraklar üerinde de
konsey ile; Assembly Line üzerinden bizimle
temas kuracak/iletişim sağlayacak kişileri;
insanları yarattık, yerleştirdik.

Tamam!
Bu söylem sizlere bir varsayım; hayal; kuram
imiş gibi gelebilir.
Ama bu konuda milletin/insanlığın herhangi
sağlam/emin bir bilgisi sanırım olmayacaktır.
Dolayısı ile de çok az insan bağlantıyı; teması
sağlayacak, iletişimi tesis edebilecektir.

Çoğunluğu ise ay ışığının altında düşüncelere
dalıp, hayal dünyasında gezinecek ve kendi
tahayyül ve tasavurları ile başbaşa kalacaktır..

 

konsey

 

..

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.