Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

CEMAAT FENER'LE BAŞA ÇIKABİLİR Mİ?


morbezelye

Önerilen İletiler

cemaat-fenerle-basa-cikamaz--1602121200_m.jpg

 

AKP ile arasında çatlak oluşunca bu ülkenin derin devletinin, Ergenekon değil, Cemaat olduğunu bilmeyen kalmadı. Elbette hala bilmiyormuş gibi yapanlar var ama artık hepimiz onların rol yaptığını biliyoruz ve onları alaycı bir gülümsemeyle izliyoruz.

 

Aslında Cemaat acayip özgüven kazandı, artık derin devlet olduklarını saklamaya bile gerek duymuyorlar. Gülen’in AKP’ye öğütler yağdırdığı yazısı Cemaat gazetelerinde ve internet sitelerinde yeniden yayınlandı. Ulviyet kokan sözlerin altında söylenen özetle şudur;

“Tek başınıza size yedirmeyiz kardeşim, bu ülkeyi bizimle paylaşmak zorundasınız.”

 

Ne kadar da sosyal adaletçi bir anlayış!

Cemaat’in görevli sözcüleri var. O günkü gündemle ilgili görevli olanlar hangileriyse sürekli ekranlardalar. Cemaat’in görüşlerini anlatırken adeta büyük bir dünyevi zevk duyduklarını suratlarındaki mayışmış ifadeden anlıyorsunuz. Arkalarında ABD’nin güçlü desteğinin sıcaklığını hissediyorlar sanki.

 

Yeni bir gündem oluşmuşsa görevlendirilmiş militanlar anında ekranlara fırlıyorlar. Bakıyorsunuz sıcağı sıcağına telefonla NTV’ye konuşuyorlar, sonra CNN’e çıkıyorlar. Gece de kimisini Cüneyt Özdemir’in, kimisini Ahmet Hakan’ın programında görüyorsunuz, ya da Haber Türk’te arzı endam ediyorlar. Dinci kanallarda zaten 7/24 hizmet veriyorlar.

 

Dedim ya, her birinin görev alanı önceden belirlenmiş. Konu futbolun ele geçirilmesiyse başkası, Suriye’de mezhep savaşı çıkarmaksa başkası, hükümete çeki düzen vermekse başkası ekranlarda… Hiç birisi bir diğerinin görev alanıyla ilgili konuşmuyor. Acayip bir disiplin içinde çalışıyorlar. Eğer aynı konuyla ilgili olarak görevlendirilmiş birden fazla eleman varsa, hepsi de papağan gibi aynı şeyleri tekrarlıyorlar. Aynı tedrisattan geçtikleri, aynı nakaratları ezberledikleri hemen belli oluyor.

 

Gazetelerde de durum farklı değil. Açıkça yandaş olanlar belli, ama bazıları tarafsız bir görüntüyle hizmet vermeye çalışıyorlar. Gazetelerin yandaşlığını ilk sayfadaki haberlerden ve özelikle manşetlerden anlayabiliyoruz.

Çok sevdiğiniz saygı değer köşe yazarlarıyla dolu birçok gazetenin haberlerine ve manşetlerine baktığınızda aslında o gazetelerin Cemaat’in elinde olduğunu görürsünüz. Örnek mi istiyorsunuz? Vatan Gazetesi… Vatan’ın okuyucusu bilinçli bir okuyucudur, tirajı o yüzden 300 binlerden 100 binin altına düştü zaten. Bilinçli vatandaş oynanan oyunları görüyor.

 

Vatan’ın yazarlarını okuduğunuzda çoğunun, AKP iktidarının ABD çıkarları için Suriye’de bir mezhep savaşını körüklemesine şiddetle karşı olduklarını görürsünüz. Ama haberlerine, manşetlerine, internet sayfasına baktığınızda aynı Vatan Gazetesi’nin savaş tamtamları çaldığını görürsünüz.

 

Taraf Gazetesi daha da beter... Cemaatçi polis, savcı ve yargıçlarla ortak operasyonlara katılıyorlar, ortak kitap yazıyorlar. Hedefi ilk onlar gösteriyorlar. Hatta Cemaat adına nişan alıp hedefi vuruyorlar.

Kitap dedim de, tam şike davası öncesi Cemaatçi polislerle birlikte Feneri karalayan bir kitap çalakalem yazılmış. Çok da hızlı çalışıyorlar yani.

 

Kitabın haberini ilk Rasim Ozan Kütahyalı vermişti. Beyaz Tv'de yayınlanan "Ve Gol" programında şike soruşturması hakkında emniyetçilerin yazdığı bir kitabın yakında çıkacağını müjdelemiş, "Herkes susacak, emniyetçiler konuşacak" demişti.

 

Bir de bu ülke de düşünce özgürlüğü yok derler! Aydınları bilmem ama, emniyetçiler ne kadar da özgür…

 

Eskiden yandaşlar hem AKP’ci, hem Cemaat’çiydi. AKP artık tek güç benim deyip, Cemaat de buna itiraz edip sofrada yer isterim, hem de başköşeyi isterim diyene kadar…

 

Çok sayıda aydın üç maymunu oynarken, hiç ummadığım insanlar Türkiye’de olup biteni görüyor.

 

Şike davasına kadar Fenerbahçe en sevmediğim kulüptü, tuttuğum takım Beşiktaş’ın galibiyetlerinden çok Fenerbahçe’nin mağlubiyetlerine sevinirdim. Aziz Yıldırım’ı da sırf Fenerbahçe'nin başkanı olduğu için sevmezdim. Ancak şikeyi soruşturuyoruz kisvesi altında futbolun ele geçirilme operasyonunda hem Fener taraftarlarının, hem yöneticilerinin, hem de Aziz Yıldırım’ın faşist baskılara karşı gösterdiği direnç karşısında Fenerbahçe en çok sempati duyduğum kulüp haline dönüştü. Çünkü onlar futbol sektörünü ele geçirmek için kurulan tertibi gördüler, “bekleyelim de görelim” demediler.

 

Aziz Yıldırım davanın ilk duruşmasında çok şey söylemiş ama söylediği bir cümle var ki tüm söylediklerinin özeti gibi : Ne şikesi kardeşim, Memleket elden gidiyor.

 

Bazı insanlar hala şunu söylüyorlar: Yargıyı rahat bırakın, bekleyelim davanın sonucunu görelim.

 

Ne beklemesi kardeşim? Silivri’de bir yıldır, üç yıldır, beş yıldır bekleyenler var. Daha ne kadar bekleyecekler belli değil? Hapiste bir gün yatmak bile kolay şey değil. Bunlar ya çıkarları için yalan söylüyorlar, ya da korkmuşlar.

 

Bazıları korkuyor ama korkmayanlar da var. Fener taraftarları mesela...

Şu slogan aslında her şeyi anlatıyor: “Cemaat Fenerle başa çıkamaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.