Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İlker Başbuğ tutuklandı


tülvent

Önerilen İletiler

Yahu arkadaş, dün oldu diye bugün de mi olması gerekiyor? Yani siz diyorsunuz ki düşmanımı düşmanım cezalandırsın da nasıl olduğu önemli değil. Yalnız şunu unutmayın, şu an içeride olanların bazıları da aynı şarkıyı söylüyordu hatta tutuklanacak olan eski AKP liler de var ama firardalar. Dün yanlışa yanlış demedilerse biz de mi demeyelim. İki yanlışın bir doğru etmediği bilindiği halde niye aynı nakaratlar söylenir anlayamıyorum. Deniz Feneri ile şu herkesi örgüt üyesi yapan davanın ne şekilde işlediğini fark edemiyor muyuz yoksa bu sadece askerlere özel bir tavır mı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha önce 'bidon kafalılar' yazısıyla fırtına koparan Yılmaz Özdil, bugün de Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasının faturasını vatandaşa çıkardı. Özdil AK Parti'ye oy verenlere bu kez de 'teflon millet' yakıştırması yaptı.

 

İşte Özdil'in Hürriyet'teki o yazısı;

 

 

Tutuklanan Genelkurmay Başkanı hapse götürülürken "takdir yüce Türk milletinin" dedi ya... Uzun süredir duyduğum en "demokratik" tespitti bu.

Çünkü, iddia edilenin aksine "antidemokratik" değildir olan biten, gayet "demokratik"tir. Genelkurmay Başkanı'nı "terörist" diye içeri tıkan irade... Bizzat yüce Türk milletidir.

 

Mesela "duble yol yaptıkları için, avanta sağlık hizmeti sundukları için bunlara oy verdim ama, Genelkurmay Başkanı'nın içeri tıkılmasını doğru bulmuyorum" diyemezsin... "Bedelli askerlik şahane ama, muhalefet liderini tutuklamaya çalışmaları yanlış" diyemeyeceğin gibi.

 

BİRİ SENİN SAYENDEYSE ÖBÜRÜ DE SAYENDE

 

Vay efendim, böyle olsun istememiştim, ne bileydim ben filan... Yok öyle!

Biri senin sayendeyse...

 

Öbürü de sayende.

 

Demokrasi denilen... Sadece layık olduğun şekilde yönetilmek değildir. Papağan gibi "her millet layık olduğu şekilde yönetilir" derler. Devamını söylemezler... Devamı şöyledir: "Ve her millet, icraatına tahammül ettiği yönetimin mesuliyetine ortaktır."

 

Azmettirensin.

 

Sıyrılamazsın.

 

Tıpkı... Hukuku bu hale getiren sarı çizmeli Mehmet ağa olmadığına göre, Başbakanımızın şimdi çıkıp "tutuksuz yargılanmasını arzu ediyoruz" diyerek, sıyrılamayacağı gibi.

 

Veya... Genelkurmay Başkanı'na "teröristbaşı" denildiğinde gıkı bile çıkmazken, Genelkurmay Başkanı'na "onbaşı" denildiğinde, derhal hakaret davası açan ikiyüzlü zihniyet gibi.

 

Gülerler adama.

 

TEFLON BENZETMESİ

 

İstediğin kadar, üstüne yapışmasın diye teflon tava ayaklarına yat...

Tencere dibin kara.

İyi'si seninse...

Kötü'sü de.

İlelebet...

Ortaksın bu vebale.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akşam Ulusal Kanal da milli iradenin ne anlama geldiğini ve her şeyin milli iradeye bırakılamayacağı şeklinde bir yorum yapıldı. Milli irade sadece bugünü düşünerek karar verir ama ulusal irade hem geçmişe göre hem de geleceği düşünerek hareket eder. Bu yorumdan hareket edersek bugünkü durumu da açıklayabiliriz. Adamlar kendileri söylüyor biz Oslo da teröristlerle pazarlık ettik, teröristlere rahatsız olduğunuz yöneticiler var mı, varsa söyleyin gereğini yapalım dedik diyorlar ama milli iradenin umurunda değil. Ben BOP un eş başkanıyım, bu görev bize verildi diyorlar, milli irade es geçiyor. Muhalefet teröristlerle aynı safta gösterilmeye çalışılıyor ama Habur gibi bir rezaleti yaşatıyorlar, milli irade görmezden geliyor. Tüm bunlar ülkenin geleceğini ilgilendiren olaylar, gördüğümüz kadarıyla milli irade pek bunlarla ilgilenmiyor. Bir gece yarısı milli iradenin temsilcileri kendi maaşlarına %100 zam yapıyorlar, milli irade hooop! Diyor. Bir bakıyoruz ki milli irade tecelli ediyor çünkü pastadan kendisine pek pay ayrılmıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Halk olarak Yılmaz ÖZDİL'in bu söylediklerini anlayabilmş olabilseydik, uzay istasyonunun bir bölümünü de biz yapmış olurduk.

 

Bırakınız bizleri, yargıçların, meclistekilerin de anlayabildikleri şüpheli. Ya da çoğunluğu anlamıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kimse suclular yargilanmasin demiyor,kendi kendinizi demoklesin kilici yaparak adalet isterken önce mantiginizi kullanin.

 

Evet bu yargi dünde bagimliydi bugünde bagimlidir,Ama bugünkü bagimlilik yasalarla garanti altina alindi.

Bakin bir FINANCIAL TIMES'in gördügünü bile görmek istemiyorsunuz.

"TÜRKIYE DIKTATORYAL BIR YÖNE GIDIYOR"diye yazmis Financial Times.Biz bundan bahsediyoruz.Dün kü magdurlar bugünün zalimleri dünkü zalimler bugünün magdurlari olmustur,biz bundan bahsediyoruz,yoksa 95 yasindaki Evrenle ilgili iddianamenin kabul edilerek shov yapilmasini eger intikam duygularinizin tatmini olarakkabul ediyorsaniz buyurun bekleyin o zaman.

 

Eger bir cemaat savcisi,Kilicdaroglu'nun dokunulmazliginin kaldirilmasini ve onu yargilamak istiyorsa kimse kusura bakmasin bu yargi adalet dagitan bir yargi degildir,Bu yargi eger Tunceli isyanlarini savunan basbakan icin fezleke hazirlamiyorsa yargi olmak sifatini kaybetmistir,bu yarginin Evren'i yargilamasi beni irgalamiyor sonuc ne olur odur beni irgalayan.siyasi iktidarin yapmis oldugu siyasi shovlari adalet sananlarin yanilgisida buradadir zaten.Onlar siyasi iktidara alkis tuttuklarini saklamak icin Evren'in yargi karsisina cikmasini bu alkislarin önünde maske olarak kullanmaktadirlar.

 

Ve bu alkiscilar,ne hikmetse 10 yildir iktidarda olan bir partinin neden 10 yil önce degilde simdi 12 Eylül'ü yargilamak istedigini ve amacinin ne oldugunu merak bile etmiyorlar.Ic Hizmet Kanunu'nun 35.maddesi neden degistirilmez?Bu madde askere müdahale hakkini verenbir maddedir.Siyasi iktidarin samimiyetsizligi bu maddeyi kaldirmamasinda saklidir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Cezaevi ordugâhı

 

Başbuğ'un da tutuklanmasıyla cezaevlerinde Genelkurmay Başkanı'yla, kuvvet ve ordu komutanlarıyla tastamam bir ordu oluştu. Ergenekon, Balyoz ve Andıç davaları nedeniyle 139 general ve amiral tutuklandı. Başbuğ'un tutukluluğa itiraz talebi reddedilirse okuldan devre arkadaşı emekli Orgeneral Tolon ile birlikte aynı koğuşu paylaşması bekleniyor.

 

Barkın Şık

 

Ergenekon, Balyoz ve Andıç davaları nedeniyle bugüne kadar 58’i muvazzaf, 81’i emekli olmak üzere toplam 139 general ve amiral tutuklanarak cezaevine konuldu. Andıç davası kapsamında tutuklanan, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, cezaevinde bulunan en yüksek rütbeli subay unvanına sahip. Başbuğ’un tutukluğa itiraz talebi reddedilirse, Ergenekon Davası’ndan ikinci kez tutuklanan okuldan devre arkadaşı emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile birlikte aynı koğuşu paylaşması bekleniyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde arka arkaya yaşanan tutuklama olaylarında yalnızca Tümgeneral Mustafa Bakıcı firar etti. İki muvazzaf orgeneralin yargılandığı davalarda, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek ile eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına da tutuklandı. Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur ise sağlık gerekçeleriyle tutuksuz yargılanıyor.

 

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı Fırtına, Balyoz davasının tutuksuz yargılanan sanıklarındandı. Ancak daha sonra 163 sanık hakkında çıkarılan tutuklama ve yakalama kararı bu iki komutan için de geçerli oldu. Örnek ve Fırtına tutuklandı, böylece ilk kez kuvvet komutanları tutuklu sanıklar arasında yerini aldı. Örnek ve Fırtına’nın Yüce Divan’da yargılanma talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

 

2 muvazzaf orgeneral var

 

Balyoz soruşturmasının sonraki aşamalarında da tutuklamalar devam etti. Yüksek Askeri Şûra üyesi Orgeneral Bilgin Balanlı ile GATA’da tedavi gören EDOK Komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler haklarında açılan davalarda yargılanan en üst rütbeli muvazzaf subaylar. Halen Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 17 general, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 25 amiral, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 13 general ve Jandarma Genel Komutanlığı’ndan 3 general tutuklu bulunuyor.

 

Ergenekon Davası’nda ise aralarında eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur ile Hurşit Tolon yargılanıyor.

 

12 Ocak 2012 - Cumhuriyet/Ankara Bürosu

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaklaşık on yıldır olup bitenlere baktığımızda bir DARBE yediğimizi anlıyoruz değilmi bayanlar beyler..:)

 

DAR-BE..dar geliyo beee..:)

 

Bizimle aynı fikirleri paylaşmayanların iktidarı bize DAR geliyor..daral getiriyor..:)

 

Biz iktidar olduğumuzda,da karşı fikire daral geliyor..:)

 

Böyle sürüp gidiyor..VATAN söz konusu oluncada hepisi deep freeze konuluyor..:)

 

T.C coğrafyasındaki İnsanın özelliği bu..:)

 

Varmı itirazı olan..:D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soruşturma sırası Büyükanıt'a geldi

 

İlker Başbuğ'un "Siteler benden önce kuruldu" ifadelerinin ardından savcılık eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın da aralarında bulunduğu bazı isimlerle ilgili delilleri incelemeye aldı

 

İstanbul- Eski Genelkkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un hükümet aleyhine kara propaganda yaptığı iddia edilen sitelerle ilgili yürütülen “internet andıcı” soruşturması kapsamında tutuklanmasıyla ilgili tartışmalar sürerken soruşturmada önemli gelişmeler yaşanıyor.

 

Vatan gazetesinden Damla Güler'in haberine göre, savcılığın emekli Orgeneral Başbuğ’un verdiği bilgiler doğrultusunda eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın da aralarında bulunduğu bazı isimlere ilişkin değerlendirme yaptığı öğrenildi.

 

Başbuğ, hem savcılık hem de mahkeme sorgularında sözkonusu sitelerin kendi döneminden önce kurulduğunu söylemişti. Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un, 7 saat boyunca sorgusunu yapan özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız’a ve tutuklama kararını veren mahkemede İnternet Andıcı’nın kendisinden önceki Genelkurmay Başkanı tarafından hazırlandığını söyleyerek eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı işaret ettiği ortaya çıkmıştı.

 

Başbuğ, ifadesinde, “Sayın K.’ya arz” şeklinde biten İnternet Andıcı belgesinde imzasının bulunmadığını belirterek “Aslında bana teşekkür edilmesi gerekir. Çünkü ben göreve geldiğimde bunları kapattıran kişiyim” dedi. Başbuğ, savcılıkta verdiği ifadede, İnternet Andıcı’nın isim vermeden emekli Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt döneminde hazırlandığına işaret ederek “Ben 30 Ağustos 2008’de Genelkurmay Başkanlığı görevime başladım. 4 Şubat 2009 tarihinde bu internet siteleriyle ilgili olarak bir haber yayınlandı. Bu haber üzerine yaptığımız ilk incelemede şekil ve teknik açıdan bu sitelerin kanuna uygun olmadığı bilgisi bana verildiğinde bu siteleri kapattırdım. Bana teşekkür edilmesi gerekir. Bu sitelerin son güncelleme tarihlerine bakıldığında benim görev sürem öncesidir. Dosyadan vakıf olduğumuz üzere benim dönemimle ilgili internet siteleriyle bir ilgim olmadığı da savunmalarımda mevcuttur” dedi.

 

‘Suçlama trajikomiktir’

Başbuğ, mahkemede verdiği 4 sayfalık savunmasında da “Bu suçu reddediyorum. Bu suçla itham edilen kişi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı’dır. Bunu tarihe not olarak düşmekte yarar görüyorum. Ben Genelkurmay Başkanı olarak TSK’nın komutanıyım, ki bu Türk Silahlı Kuvvetleri dünyanın sayılı en güçlü ordularından bir tanesidir. Böyle bir orduya komuta eden birisinin silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek ile suçlanması gerçekten trajikomik diyebiliriz” ifadesini kullandı.

 

Yeni inceleme başlatıldı

İşte Başbuğ’un bu ifadelerinin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı eldeki delilleri incelemeye aldı. Savcılığın emekli Orgeneral Başbuğ’un verdiği bilgiler doğrultusunda eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın da aralarında bulunduğu bazı isimlere ilişkin değerlendirme yaptığı öğrenildi. Büyükanıt’ın da aralarında bulunduğu bu isimlerin ‘hükümet aleyhine kara propaganda yapılması amacıyla kurulduğu iddia edilen internet siteleriyle’ ilgisini araştırdığı öğrenilen savcılığın, önümüzdeki günlerde bu isimlerin soruşturma kapsamında şüpheli olup olmayacağı konusunda bir karar vermesi bekleniyor.

 

Cumhuriyet Haber Portalı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

Ağırlaştırılmış müebbet isteniyor!

 

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlandı. İddianamede, Başbuğ'un ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

 

AA

 

İstanbul- Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından yürütülen soruşturma sonucu hazırlanan 39 sayfalık iddianame, 15'i tutuklu 29 sanıklı ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasıyla birleştirilmesi talebiyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

 

İddianamede, tek ''şüpheli'' olarak yer alan ve soruşturma kapsamında tutuklanan Başbuğ'un, Türk Ceza Kanunu'nun 312/1. maddesi gereğince, ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

 

İddianamede, Başbuğ'un, ''silahlı terör örgütü yöneticiliği yapmak'' suçundan 15 ile 22,5 arasında değişen hapisle cezalandırılması da talep edildi.

 

İddianamenin gönderildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, iddianamenin kabul edilmesi veya edilmemesiyle ilgili 15 gün içinde karar verilmesi bekleniyor.

 

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 Ocak'ta tutuklanmıştı.

 

Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer tarafından İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan görev ve tutukluluk yönünde itiraz, bu mahkemenin heyetince reddedilmişti.

 

2 Şubat 2012

 

İlker Başbuğ cezaevinden meydan okudu!

 

Emekli Genelkurmay Başkanı Başbuğ, kendisine teslim edilen her görevi layıkıyla yasal sınırlar içerisinde yerine getirmek üzere özveriyle canla başla yapmaya çalıştığını söyledi ve "Asıl mücadelem bundan sonra başlıyor" dedi.

 

İnternet Andıcı soruşturması kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, Star Ana Haber'in sorularını yanıtladı.

Avukat İlkay Sezer, Başbuğ'un, "Bana teslim edilen her görevi layıkıyla yasal sınırlar içerisinde yerine getirmek üzere özveriyle canla başla yapmaya çalıştım. Bu anlamda vicdanım rahat, alnım açık, başım dik. Asıl mücadelem bundan sonra başlıyor" dediğini aktardı.

 

İlker Başbuğ'un Cumhuriyet'in kuruluş dönemi ve öncesinde yaşanan sıkıntılarla ilgili kitaplar okuduğunu dile getiren Sezer, "Bildiğim kadarıyla Atatürk'ün yaşadığı olayları konu alan bir yayın hazırlığında" diye konuştu.

Sezer, Başbuğ'un son günlerdeki soğuk hava şartları nedeniyle kaldığı koğuşta bazı sıkıntılar olduğunu kaydetti.

 

Bu konuda cezaevi idaresi ve Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bazı taleplerde bulunduklarını ifade eden Sezer, "Kaldığı bölmedeki yere petek ilavesi yapılarak konu bir nebze de olsa çözüldü. İnanıyoruz ki taleplerimiz üzerine diğer sorunlar da çözülecek" şeklinde konuştu.

 

Başbuğ'un üç kişi kapasiteli bir koğuşta tek başına kalmasının uygun olmadığını ifade eden avukat Sezer şunları söyledi:

 

"Müvekkilimiz Başbuğ 70 yaşında bir insan. Bu konuda şahsi görüşüm yanında bir kişinin kalması sağlık ve moral motivasyon açısından daha uygun olacağı yönünde. Yalnız başına kalmasından rahatsızız. Bu konuyu da Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na ilettik."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlker Başbuğ'un koğuş arkadaşı kim oldu?

 

İnternet Andıcı Davası'nda tutuklanan ve Silivri Cezaevi'nde tek kişilik koğuşta kalan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un yeni koğuş arkadaşı, emekli 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon oldu.

 

ilker_basbug.jpg

 

Darbeye teşebbüs ve örgüt yöneticiliği suçundan 6 Ocak günü tutuklanan Başbuğ, Silivri 5 Nolu Cezaevi'ndeki F9 numaralı üç kişilik bir koğuşa konuldu.

 

Burada tek başına kalan Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, "70 yaşını geçtiği yalnız kalmasında sakınca olduğu gerekçesiyle" başka bir koğuşa alınmasını talep etti.

 

Başbuğ'un yeni koğuş arkadaşı ise İkinci Ergenekon Davası'nda savunmasını yaptıktan sonra tutuklanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon oldu.

 

Tolon, Silivri 1 Nolu Cezaevi'nde 17 kişilik bir koğuşta yalnız kalıyordu.

 

S. Poligon

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbuğ'a çarpıcı suçlama:

 

Savcı: Şüphelinin silahlı terör örgütünün bu kurum içerisindeki yapılanmasının üst düzey yöneticilerinden olduğu anlaşılmıştır.

 

fft99_mf2001629.Jpeg

 

 

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ hakkında hazırlanan iddianamede, Başbuğ’un halen devam eden internet andıcı davası sanıkları ve dosyada mevcut deliller ile fiili ve hukuki irtibatının olduğunun anlatıldı.İddianemede Başbuğ hakkında ağır ithamlarda yer aldı. İddianamede Başbuğ için, “Şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütünün bu kurum içerisindeki yapılanmasının üst düzey yöneticilerinden olduğu anlaşılmıştır. “denildi

 

"ERGENEKON TSK’YA SIZDI"

Ergenekon silahlı terör örgütünün devletin birçok kurumuna sızdığına vurgu yapılan iddianamede, “Örgüt hakkında soruşturma devam ettiği esnada elde edilen deliller, TSK içerisine sızan ve üst düzey görevlere kadar ilerleme imkanı bulan ve birlikte hareket eden örgüt mensuplarının, devletin imkan ve kabiliyetlerini kullanarak kurulan internet siteleri üzerinden hükümete ve millete yönelik psikolojik harekat faaliyetleri uygulandığını göstermiştir." denildi.

 

"BAŞBUĞ, TSK İÇİNE SIZMIŞ ÜST DÜZEY ERGENEKON ÜYESİ"

Şüpheli Başbuğ’un halen devam eden internet andıcı davası sanıkları ve dosyada mevcut deliller ile fiili ve hukuki irtibatının olduğunun anlatıldığı iddianamede, “Şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütünün bu kurum içerisindeki yapılanmasının üst düzey yöneticilerinden olduğu anlaşılmıştır." görüşü savunuldu

 

“İRTİCA İLE MÜCADELE PLANI BİLGİSİ DAHİLİNDE HAZIRLANDI"

İddianamede internet andıcı davası sanıklarından emekli Orgeneral Hasan Iğsız ile Başbuğ arasında “örgütsel hiyerarşi" olduğu belirtilerek şu bilgiler yer aldı.

 

“12 Haziran 2009’da İrtica ile Mücadele Eylem Planı deşifre olduğunda, İlker Başbuğ yurtdışındaydı. Genelkurmay Başkanlığı’na dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Işık Koşaner vekalet ediyordu. İrtica ile Mücadele Eylem Planı ile ilgili soruşturma açılıp açılmaması noktasında dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Hasan Iğsız’ın Genelkurmay Başkan vekili Işık Koşaner’den değil yurtdışındaki İlker Başbuğ’u telefonla arayarak ondan emir aldığı ve sonrasında konu ile ilgili soruşturma açıldığı anlaşılmıştır.

 

Genelkurmay Başkanı’nın yasal temsilcisi Kara Kuvvetleri Komutanı Işık Koşaner’den doğrudan emir alarak soruşturma açabilecekken dönemin Hasan Iğsız’ın yurtdışında bulunan İlker Başbuğ’u arayarak onay alması ve bu yolla resmi hiyerarşi dışında hareket etmesi, askeri hiyerarşi dışında örgütsel hiyerarşinin bir göstergesidir.Bu durum karargahta yürütülen tüm benzer faaliyetlerin İ. Başbuğ’un kontrolünde gerçekleştiğini de göstermektedir.

 

İrticayla Mücadele Eylem Planının taslak halinde İlker Başbuğ’a sunulduktan sonra şüphelinin bilgisi dahilinde ve sanık Hasan Iğsız’ın kontrolünde Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır" denildi.

 

"SİTELERİ SUÇTAN KURTULMAK İÇİN KAPATTIRDI"

Başbuğ’un, andıcın kendisine arz edildiği noktasındaki sanık beyanlarını kabul etmemesinin ve ısrarla andıcın kendisine sunulmadığını belirtmesinin de suçtan kurtulma amacına yönelik olduğu belirtilen iddianamede, “Başbuğ’un göreve geldiği dönemde imkanı ve yetkisi olmasına rağmen bu site içerikleri ile ilgili soruşturma yürütme ve bu içerikleri yayından kaldırma gibi bir gayretinin olmadığı, sitelerin deşifre olmasından sonra suçtan kurtulma saikiyle sitelerin kapatılması emrini verdiği anlaşılmıştır" ifadeleri kullanıldı.

 

RESMİ KİMLİĞİNİ İNANDIRICILIK İÇİN KULLANDI

İddianamede Başbuğ’un yürütülen soruşturmaları ve soruşturma delillerini kara propaganda yöntemiyle itibarsızlaştırmayı, soruşturmayı ve kovuşturmayı yürüten adli birimleri baskı altına almayı, sindirmeyi ve yıldırmayı amaçladığı belirtildi. Başbuğ’un soruşturmalara yönelik yaptığı açıklamaların, örgüt stratejileri doğrultusunda yapılmış dezenformasyon faaliyeti olduğu ve şüphelinin resmi kimliğini de inandırıcılık noktasında kullandığının belirtildiği iddianamede, internet andıcı davası sanıklarının İlker Başbuğ’un liderliğinde örgütlendiğine dikkat çekildi.

 

Milliyet Haber

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Savci tarafsiz olamaz!

 

Sasirdiniz degil mi?

 

O zaman Emekli Yargitay Bassavcisi Vural Savas'in,"HUKUKLA ALDATANLAR"kitabindan alintiladigim su yaziyi okuyalim:

 

AKP'li bi bayan milletvekilinin esi olan Mümtazer Türköne,25 Mayis 2008 tarihli ZAMAN gazetesinde yayimlanan "Yargic Laikligi Koruyabilir mi?baslikli yazisinda,her zaman yaptigi gibi,benim düsüncelerimi de gercege aykiri bir bicimde yansitarak söye diyor:

 

"Anayasa Mahkemesi Baskani Hasim Kilic,'Yargi,mutlak anlamda tarafsiz olmak zorundadir'demisti.Eski Bassavci Vural Savas ise,bu hükmün gecerli olmadigini ve yargiclarin 'BEN LAIK CUMHURIYET KONUSUNDA TARAFSIZIM "diyemiyecegini söylemisti"

 

Ben söz konusu konusmami,10 Kasim 1999 günü "Yilin Atatürkcüsü"ödülünü alirken yaptim ve aynen söyle dedim:

 

"Gerici güclerin safinda ve onlarla omuz omuza savas veren kisilere dünyanin hicbir yerinde 'AYDIN'denmez.Ülkemizin gercek aydinlari,cagdas bir demokratik yasamin gercek savunuculari,Atatürkcülerdir.

 

"Tarafsiz degilim diye elestiriliyorum.

 

Irtica ve bölücü eylemler devam ederken,tarafsiz davranacak bir bassavci isteniyor.

Bu önerileri siddetle reddediyorum.Ben 'tarafim' laik ve demokratik Cumhuriyetimizi savunan güclerin safindayim ve öyle kalacagim.Anayasa ve yasalarimizin bana yükledigi görevler de,böyle davranmami gerektirmektedir.Baska türlü davranan savci,görevini yapmiyor ve hatta ihanet ediyor demektir.

 

9 Ekim 1925 günü,Cumhuriyet Savcilarina seslenirken büyük Atatürk;Devrime karsi koyan muhalefetin özgürlükten ve yasalardan yararlanmaya hakki yoktur.Bireyin degil,bireylerin tamamini ifade eden toplumun ve devletin yarari,her düsünce ve kaygidan önce gelmelidir.Sinirsiz bireysel özgürlük ve kisisel cikarlar pesinde olanlar;kendi emellerini,cikarlarini ulusun yüksek cikarlari ve özgürlügünden üstün tutanlardir.Sinirsiz kisisel özgürlükler,kisisel cikarlar,uygar ve düzenli toplumlari,devletleri yikarak,anarsi ve zorbalik,dogrunun yanlisa,zayifin güclüye yenilmesi sonucunu dogurur.

 

Savcilik ,karar degil ,dava makamidir.Yargilama sirasinda ve durusmada,savcilarimiz kendilerini herhangi bir davanin taraflarindan sayarak israrla aciklamalari ve görüslerinin kabul edilmesi ve desteklenmesini saglamak icin,tüm tarihsel ve yasal araclardan yararlanmayi ihmal etmemeleri gerekir.

 

Kamu hukuku asina ortaya koydugu bir talebin desteklenmesini saglayamamanin,bir cumhuriyet savcisi icin övünüleck bi konu olamayacagini hatirlatmak isterim"diyor.

 

O büyük insanin özlemini duydugu Cumhuriet Savcilarindan biri olabilmissem,sizin gibi vatansever vatandaslarimizin takdirini kazanabilmissem ne mutlu bana.

 

Görüdügü gibi "tarafsizlik"konusunda hakimleri hedef alan tek bir kelime dahi kullanmis degilim ve baska bir konusmamda da kullanmadim.

 

"Zaman gelir ki Cumhuriyeti korumak icin,basbakandan,bakandan,müstesardan,validen,büyükelciden bile hesap sormak gerekebilir.Iste o Cumhuriyet Savcisidir.

 

Cumhuriyet Savcisi demek,cumhuriyete karsi olan her girisimin hesabini sormak demektir.Bu hesabi sormayan soramayan bir savci cumnhuriyet savcisi olamaz.(Bu son paragraf bana aittir)

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

6 Ocak’tan beri Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Başbuğ, “Bizler asker olarak en zor şartlar dikkate alınarak eğitildik, dolayısıyla herhangi bir problem söz konusu değil” dedi.

 

 

İnternet Andıcı davası kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, uluslararası haber ajansı Reuters’a konuştu. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Bağbuğ, Avukatı İlkay Sezer aracılığıyla kendisine hapishanede iletilen soruları yanıtladı.

 

68 yaşındaki emekli orgeneral, sağlık durumunun gayet iyi, moralinin ise yüksek olduğunu söyledi. Başbuğ, Silivri Cezaevi’nde yaptığı düzenli egzersiz sayesinde formda kaldığını anlattı.

 

‘KİTAP OKUYORUM’

 

Kitap okuyarak, cezevindeki diğer generallerle sohbet ederek vakit geçirdiğini belirten Başbuğ “Burada bir televizyon var, bizler asker olarak en zor şartlar dikkate alınarak eğitildik, dolayısıyla herhangi bir problem söz konusu değil. Ancak terör örgütü lideri olarak TSK’nın içine sızmış olmakla suçlanmayı hâlâ kabullenemiyorum” dedi.

 

 

DURUŞMA 22 MART’TA

 

6 Ocak 2012’den beri Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İlker Başbuğ hakkında, “darbeye teşebbüs suçu”ndan ağırlaştırılmış müebbet, “terör örgütü yöneticiliği”nden de 22.5 yıl hapis isteniyor. Başbuğ, 22 Mart’ta yapılacak duruşmada hâkim karşısına çıkacak.

 

S. Poligon

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
  • 2 hafta sonra...
  • 3 hafta sonra...
'O soru insanlık suçudur'

 

İnternet Andıcı davasının tutuklu sanığı eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, kendisine mahkemede yöneltilen ilk sorunun Ağlama Duvarı'nda çekilen fotoğrafla ilgili olmasına tepki gösterdi.

 

Bu konunun yargılama konusu iddialarla ne gibi bir irtibatının olduğunu anlayamadığını belirten İlker Başbuğ, “Bana göre insanların inançlarının ve etnik kökenlerinin diğerleri tarafından sorgulanması, her şeyden evvel bir insanlık suçudur” dedi.

 

Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

 

“İslam dinini en son ve en mükemmel din haline getiren en önemli nedenlerden birisi, kutsal dinimizin, dini Allah ile kul arasında olan bir konu olarak kabul etmesidir. Bu nedenle, Allah ile onun kulu arasına girmeye cesaret edenler, bu yetkiyi nereden almaktadır? Musevilik semavi dinlerden birisi olup Kudüs’teki ağlama duvarı da kutsal bir yerdir. Bu kutsal yeri ziyaret eden herkesin Musevi olabileceklerini ileri süren cahiller, herhalde İstanbul’da Sultanahmet Camisi’ni ziyaret edip, orada dua eden herkesin de Müslüman olduğunu mu düşünüyorlar?"

 

 

"Türklüğüm ve Müslüman olmamla iftihar ederim"

 

"Bugün ben Türklüğümle ve elbette Müslüman olmamla da iftihar ederim. Aynı gezi esnasında dinimizde özel bir yeri ve anlamı olan Mescid-i Aksa’yı da ziyaret etmiş olmaktan mutluluk ve huzur duydum. Ancak, benim Türklüğümle ve Müslüman olmamla iftihar etmem, bu ülkenin vatandaşı olsun olmasın farklı etnik köken veya dini inanca sahip olan kimseleri küçümseme ve onların bu durumlarını sorgulama hakkını da bana vermez. Herkes Türk Milletinin bir bireyi olmaktan ve kendi etnik kökeni, dini inancıyla gurur duymalı ve övünebilmelidir.”

 

Vakit Gazetesi 2008’de “Ağlama duvarında bir bürokrat” başlığıyla İlker Başbuğ’un Kudüs’te ağlama duvarının önünde dua ederken çekilen fotoğrafını sürmanşetten vermişti. Fotoğraflar daha sonra Başbuğ’un yargılandığı İnternet Andıcı davasında kendisine soru olarak yöneltilmişti.

 

30 Nisan 2012 - Cumhuriyet Haber Portalı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

Başbuğ'dan Cumhuriyet Gazetesi'ne mektup

 

Ergenekon davası kapsamında tutuklu olarak yargılanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Hilmi Özkök'ün ifadesiyle ilgili 'en iyi cevabı komutanım verdi' dedi.

 

 

 

Cumhuriyet- Ergenekon davası kapsamında tutuklu olarak yargılanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, kendisinden zorlama bir şekilde “suçlu”, hatta terör örgütü yöneticisi yaratılmak istendiğine dikkat çekerek bu düşüncelere en iyi yanıtı geçen hafta duruşmalarda tanık olarak dinlenen eski Genelkurmay başkanlarından emekli Orgerenal Hilmi Özkök’ün verdiğini söyledi. Başbuğ “Herkes tarafından bilinen ve tanık olunulan bu durumun, bir defa da sayın komutanım tarafından mahkemede dile getirilmesinden elbette mutlu oldum ve duygulandım. İddianamede benzer zorlama iddialara ve varsayımlara dayanarak hükümeti ortadan kaldırmak amacıyla terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanmaktayım. Daha önce de defalarca bu iddianameye hiçbir itibarımın olmadığını söylemiştim” dedi.

 

Başbuğ, Özkök’ün tanıklığı sırasında verdiği ifadeler ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına yönelik açıklamalarını Cumhuriyet Gazetesi'ne gönderdiği mektupta değerlendirdi. “Silivri’den duruşma notları” başlıklı mektupta Özkök’ün tanık olarak ifade vermeye geleceğini duyunca kendisine duyduğu saygıdan ve nezaket gereği duruşmada bulunmaya karar verdiğini belirterek “Ayrıca, onun orada söyleyeceği sözler de bizim için önemliydi” dedi.

 

 

En yakın kişiydim

 

Mektubunda 2003-2005 yılları arasında Genelkurmay 2. Başkanı olarak Özkök’e en yakın kişi olarak görev yaptığını anlatan Başbuğ, duruşmada, savcı ve hâkimlerin o yıllara ilişkin kendisini de ilgilendiren bazı konuları özellikle gündeme getirmelerini hem dikkat çekici bulduğunu hem de yadırgadığını söyledi. Bu konulardan birinin de 3 Mart 2004 günü Ankara Ticaret Odası tesislerinde yapılan “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 80. Yılı ve Günümüz Türkiyesi” konulu panel olduğunu kaydeden Başbuğ konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Benim de bu panele katılmış olmam iddianamede örgütsel irtibat olarak değerlendiriliyordu. Panele katılmam şu şekilde olmuştu: 3 Mart 2004 günü, Kara Kuvvetleri Komutanı beni telefonla arayarak panele katılıp katılmayacağımı sordu. Ben de davetiye gelmediğini, ancak durumu değerlendireceğimi söyledim. Daha sonra da, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Org. Fethi Tuncel ile bu konuyu konuştuk ve katılmamızın uygun olacağını değerlendirdik ve panele katıldık. Çünkü öğrendiğimize göre, Ankara’daki bütün orgeneral ve oramiraller söz konusu panele katılıyordu. Şimdi bu panele katılmak nasıl örgütsel bağ olarak ileri sürülebilir? Birilerinin bunu açıklaması lazım.”

 

 

13 YAŞ üyesine hiç değinilmiyor

 

Duruşmada, Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nda 3 Aralık 2003 günü yapılan toplantının da gündeme geldiğini anımsatan Başbuğ, bu faaliyetin Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısı öncesi yapılan doğal bir toplantı olduğunu belirtti. Toplantıda genel konuların görüşüldüğünü ve 15 YAŞ üyesinin sırayla söz olarak görüşlerini ifade ettiğini aktardı. Duruşmada sadece kendisinin ve arkadaşı emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un bu toplantıda yaptığı iddia edilen konuşmaların özellikle de hâkim tarafından okunmasına tepki gösteren Başbuğ “13 YAŞ üyesinin konuşmalarına hiç değinilmemesi ve sadece bu iki konuşma üzerinden duruşmanın yürütülmesinin akıl, mantık, adil ve tarafsız yargılama açısından izahı ne mümkündür ne de kabul edilebilir” diye yazdı. Başbuğ “İddia edilen bu konuşmalarda aykırı bir şey bulunmadığı da dikkate alınırsa, yapılmak istenilen suçsuzlardan suçlu mu yaratmaktır? Bu nasıl bir yargılama ve adalet anlayışıdır” diye sordu. Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve CHP Milletvekili Mustafa Balbay ile yaptığı bir görüşme ileri sürülerek kendisinden zorlama bir şekilde “suçlu” hatta terör örgütü yöneticisi yaratılmak istendiğini vurguladı.

 

 

10 dakika görüştürmediler

 

Başbuğ, tanık olarak dinlenen Özkök’ün 3 Ağustos Cuma günkü duruşmaya verilen ara sırasında kendisi ile 10 dakika görüşmek istediğini ancak Mahkeme Başkanı’nın buna izin vermediğini açıkladı. Başbuğ “Komutanımın ifade vermesini müteakip, on dakika da olsa benimle görüşme arzusunda olduğu bana söylendi. Ben de bundan çok mutlu olacağımı ifade ettim ve gerçekten de sevindim. Ancak daha sonra öğrendim ki, bir Genelkurmay Başkanı’nın bugün sanık durumunda olsa da, diğer bir Genelkurmay Başkanı ile on dakikalık görüşmesini, Mahkeme Başkanı uygun görmemişti. Onun belki bazı haklı nedenleri olabilir. Ancak, önemli olan bu insani ilişkiye müsaade edilmemesinin Türk Milleti tarafından da haklı görülüp görülmeyeceğidir” yorumunu yaptı.

 

 

‘Başbakan’ın konuşması diğer arkadaşlarım için de geçerli’

 

Başbakan Erdoğan’ın 5 Ağustos 2012 günü yaptığı açıklamaya ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Başbuğ şunları kaydetti: “Erdoğan da yaptığı açıklamada, benim bir örgüt elemanı, bir örgüt mensubu olarak gösterilmemi çok çok çirkin bulduğunu ve Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmiş bir insan için bu tür benzetmemin doğru olmadığını ve insaf dışı olduğunu belirtmiştir. Sayın Başbakan’ın yapmış olduğu bu değerlendirmelerin aynı zamanda Genelkurmay Karargâhı’ndaki diğer çalışma arkadaşlarım için de geçerli olduğunu düşünmekteyim. Böylece Özkök’ten iki gün sonra da Başbakan ileri sürülen iddialara kesin bir dille cevap vermiştir. Bugün gelinen nokta itibarıyla, hakkımdaki iddianameye itibar etmeyerek ve mahkemeyi yargılamada yetkili görmeyerek, mahkemede savunma yapmamamın ne kadar doğru bir hareket tarzı olduğuna, bugün daha çok inanmaktayım.”

 

 

İstanbul Haber Servisi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben sahsen Basbug'a o yakistirmayi yapan savcinin veya yargicin hangi örgütün elemani olduklarini sormak isterim.Ispat etsinler örgüt üyesi olmadiklarini.Evet ispat etsinler.

HSYK örgütü Türk Ordusunda görev yapmis generalleri tutuklatan savci ve yargiclari görevlendirerek TSK üzerinde operasyon yaptiran ve PKK ile isbirligi halinde olan bir örgüttür.Bugüne kadar ki uygulamalari da bu isbirligini acik acik teyid etmektedir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben sahsen Basbug'a o yakistirmayi yapan savcinin veya yargicin hangi örgütün elemani olduklarini sormak isterim.Ispat etsinler örgüt üyesi olmadiklarini.Evet ispat etsinler.

HSYK örgütü Türk Ordusunda görev yapmis generalleri tutuklatan savci ve yargiclari görevlendirerek TSK üzerinde operasyon yaptiran ve PKK ile isbirligi halinde olan bir örgüttür.Bugüne kadar ki uygulamalari da bu isbirligini acik acik teyid etmektedir.

 

saygilarla

 

K.Irak´dan Suriye´ye düzenli ordular seklinde sevk edilen pkk li guruplar bugün al gaida yi aratmayacak eylemler icinde bulunmasi istenmesi.. Onlarinda nasil bir oyun icinde oldugu vede icine sokuldugu acikca görülmekte.. Bu oyunun bas mimarlari HSYK örgütü yeni üyeleri gibi TSK üzerinde operasyon yaptiran bunu yasal hukuk tanimaz, taniyoruz kurallari icinde yapiliyor ayagini kilan bu kurumlarin destegiyle saglanmakta..

 

Istenen bu guruplari daha sonra Türkiye üzerinde birtürlü basaramayan üstünlük saglayamayan,, Kendi al gaida sini olusturamayan dinci yobazlara hazir al gaida sunmak..

 

Ve son arzularini gerceklestirmek.

 

Suriye onun icin hayati önem tasimakta Suriye düsmemeli,,

 

Düserse..

 

Müslümanligin sonu demektir..

 

M si gider..

 

Üslüman´ı olur israil ve ABD nin Dünya icin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

522340_445092422214156_486408533_n.jpg

 

 

Başbuğ’dan 10 Kasım Mesajı

 

’’Ergenekon’’ davasının tutuklu sanıklarından eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 10 Kasım nedeniyle Atatürk’e hitaben yazdığı mesajında haksızlığa uğradıklarını belirtti.

 

 

Avukatı İlker Sezer aracılığıyla açıkladığı 10 Kasım mesajında Atatürk’e hitap eden Başbuğ,

’’Aziz Atam, Ebedi Başkomutanım, seni sevmek ’milli ibadettir’. Bu ibadet sadece milli bayramlar ve 10 Kasım günleriyle de sınırlandırılamaz. Çünkü, seni doğru ve tam olarak anlayabilme ihtiyacını duymaktayız. Duyuyoruz’’ dedi.

 

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ ın;

’’Atatürk, seni sevmek milli ibadettir, demiştim. Şimdi, seni anlatmak milli ibadettir, diyorum. Ve gücümün erdiğince onu gençlere anlatmaya çalışıyorum’’ sözlerini anımsatan Başbuğ, bu konuda karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalışarak teselli bulduğunu kaydetti.

 

İlker Başbuğ, ’’Ebedi Başkomutanım’’ diye hitap ettiği Atatürk’ün 82 yıl önce Afyonkarahisar’da subaylara,

’’Subaylar fedakar sınıfının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler. Çünkü düşmanlarımız herkesten evvel onları öldürürler. Onları aşağılar ve hor görürler. Subayların yaşamak için bir çaresi vardır. Şerefini korumak’’ dediğini belirterek, şöyle devam etti:

 

’’Bugün görüyoruz ki, dünün eli kanlı teröristleri ’eski terörist’, senin ordularına onur ve şerefiyle hizmet eden komutanlar ise ’yeni terörist’ diye anılmaktadır. Ancak, müsterih ol. Bizlere yapılan bu haksızlıklar Yüce Türk Milleti’nin vicdanını kanatmakta. Eminiz ki, milletimizin sevgisi ile üzerimizde yeni bir güneş doğacaktır. Rahat uyu, ruhun şad olsun.’’

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 10 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi.

* İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 10 sanık hakkında "örgüt yöneticiliğinden" ceza verilmesine gerek olmadığı belirtildi.

* İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 10 sanık hakkında "Hükümetin cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen yada tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi.

* Hurşit Tolon’un "Hükümetin cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen yada tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılması istendi.

* Tuncay Özkan’ın "Hükümetin cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen yada tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılması istendi.

* Alparslan Arslan’ın "darbeye teşebbüs" ve "kasten adam öldürmek" suçlarından 2 kez müebbet hapsi istendi.

* Doğu Perincek hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

* Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün ağırlatırılmış müebbet hapis cezası istendi.

 

Haber Gazete



 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbuğ: Suçlama duruyor!

"Mütalaada görüleceği gibi, terör örgütü yöneticiliği suçlaması aynen durmaktadır."

Serpil KIRKESER / İSTANBUL, (DHA) Eski Genelkurmay Başkanı, Emekli Orgeneral, Ergenekon davasının tutuklu sanığı İlker Başbuğ, savcıların mütaasına ilişkin ilk açıklamasını yaptı.

 

Yazılı açıklamada mütalaanın şu bölümü hatırlatıldı.

 

"Cumhuriyetin Savcıları, Mahkemeye sunmuş oldukları mütalaada Türkiye Cumhuriyeti’nin 26'ncı Genelkurmay Başkanı’nı şu şekilde suçlamaktadırlar. (Mütalaa, Sh.1529 ve 2038): “Sanık Mehmet İlker Başbuğ’un iddianamede belirtildiği ve mütalaanın ilgili bölümlerinde anlatıldığı şekilde; Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu ve Ergenekon Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda askeri bir darbe ortamı oluşturmak amacıyla; Belirtilen internet siteleri ve bu siteleri meşrulaştırmak amacıyla düzenlenen andıç vasıtasıyla, kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ederek, Örgütün amaçları doğrultusunda yapmış olduğu basın açıklamaları ve değişik faaliyetlerle devam eden Ergenekon Terör Örgütüne yönelik soruşturmaları ve kovuşturmaları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunarak, Devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak ve bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak ve halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturarak Ergenekon Terör Örgütünün nihai hedefi olan cebir ve şiddet yöntemleri ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçunu işlediği anlaşılmaktadır.Türk Ceza Kanunun 312.1 maddesine göre cezalandırılması"

 

Başbuğ bu hatırlatmanın ardından açıklamasını şöyle sürdü, "Türk Ordusunun Komutanına yöneltilen bu suçlama, Genelkurmay Başkanlığı Karargahında onun emrinde görev yapmış olan orgeneral rütbesinden albay rütbesine kadar 14 silah arkadaşı için de ileri sürülmüş ve bu kişiler hakkında da Türk Ceza Kanunun 312.1 maddesine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenilmiştir.

 

"KALDIRILMASAYDI İDAM CEZASI İSTENECEKTİ"

 

Türkiye’de idam cezası kaldırılmamış olsa idi, Cumhuriyetin savcıları, hiç tereddüt etmeden, yukarıdaki ciddi suçlamaları(!) göz önünde bulundurarak; Türk Ordusunun Komutanı ile onun 14 silah arkadaşı içinde idam cezasını isteyeceklerdi.

 

"YÖNETİCİLİK SUÇLAMASI AYNEN DURUYOR"

 

Mütalaada açıkça görüleceği gibi, terör örgütü yöneticiliği suçlaması aynen durmaktadır. Buradan geri adım atılması söz konusu değildir. Sadece yapılan, Yargıtay İçtihatları göz önünde tutularak; terör örgütü yöneticiliği suçlamasından dolayı Türk Ceza Kanunun 314/1 maddesi gereğince ceza verilmesi istenilmemiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.