Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Roma İmparatorluğu nun su tesisatı Aspar Sarnıcı


orhanweb1905

Önerilen İletiler

İstanbul içerisinde bir şehrin ihtiyacını karşılayacak kadar akasu bulunmamasından ötürü, şehrin suyu batıdaki Pınarhisar mevkinden Romalılar tarafından kanallar ve kemerler aracılığı ile getirilmiştir. Romalıların yapmış olduğu tesisler Bizans tarafından da kullanılmıştır. Ancak bunların ne şekilde ve ne zamana kadar kullanıldığı konusunda tarihi kaynaklarda yeterli bir bilgi bulunmamaktadır. Buna rağmen İstanbul'un ilk su yollarının MS.123 yıllarında Roma İmparatoru Hadrianus zamanında yapıldığı ve Constantinius I. tarafından da geliştirilmiş olduğu da kabul edilmektedir.

 

İstanbul'da Bizanslılar kent dışından gelen suları açık ve kapalı sarnıçlarda toplamışlardır. Bunun da nedeni kentin su gereksiniminin karşılanması kadar, çeşitli kuşatmalarda da yararlanmak içindir.

 

Günümüzde halk arasında Çukurbostan ismiyle anılan açık sarnıçlar surların dışındaki kaynaklardan gelen suların toplandığı ve şehre dağıldığı bir nevi havuzlar olarak nitelendirilir. Burada toplanan sular, hem dinlendirilir hem de onlardan yararlanılır. Burada toplanan suların duvarlara olan basıncını azaltmak için daha çok şehrin yüksek noktalarındaki çukur yerlere yapılmışlardır. Roma yapım tekniğine göre yapılan açık sarnıçların duvarları blok taşlar, tuğla ve horosan harçlarla kuvvetlendirilmiştir. Günümüze bu sarnıçlardan Aspar, Aitius, Hogios Mokios ve Hebdemon Sarnıcı ulaşabilmiştir.

 

Bizanslıların açık sarnıçları kentin konumu itibariyle her yerde yapılamadığından su ihtiyacını kapalı sarnıçlarla da sağlamışlardır. Bu sarnıçlardan büyük bir kısmı hiçbir iz bırakmadan yok olmuşsa da büyük çoğunluğu ayakta ve kullanılmaktadır. Kapalı sarnıçlar genellikle dikdörtgen veya kare plan şeklindedirler. Bunların üzerleri taş duvarlara dayanan sütunların taşıdığı tuğla kemerler ve tonozlar aracılığı ile örtülmüştür. Bu tür sarnıçlar bir takım yapıların altında bulunarak onlara ve halka su sağlamışlardır. Ancak, bu tip sarnıçları Bizanslıların mahzenleri ile de karıştırılmamalıdır.

 

aspar.jpg?height=240&width=320

 

Yavuz Sultan selim Camisi’nin güneybatısında, Sultan Selim ve Yavuz Selim Caddeleri arasında uzanan bu sarnıca Bizans kaynakları, kare bahçe anlamına gelen “Xerokipion” ismini vermişlerdir.

 

Sarnıç, Leon I (457-474) zamanında Bizans İmparatorluğu’nun hizmetine giren got generali Aspar tarafından inşa edilmiş ve bundan dolayı da onun ismiyle tanınmıştır. Aspar, 471’de Leon I’in emriyle idam edildiğinden, sarnıcın inşa tarihini bundan daha evvelki bir tarihe, büyük olasılıkla 459 veya 460 yıllarına indirmek mümkündür.

 

Bizans kaynaklarına göre, bu sarnıcın civarında Manuel Sarayı, Kaiouma ile St. Théodosie ailesinin manastırları bulunmaktadır.

 

 

Aspar sarnıcının yeri hakkında, dört ayrı fikir ileri sürülmüştür.

 

Chevalier, Andéossy ve Déthier, bu sarnıcın Bodrum Cami yakınında bulunduğunu iddia ederler. Fakat bu fikrin kabul edilmesi olanaksızdır. Zira, “Chronicon Paschale” de buna uygun en ufak bir işaret dahi yoktur. Constantios, A.M.Paspati, M.Gédéon, Mordmann, Straygowski, A.V.Millingen ise sarnıcın tamamiyle Konstantin sur duvarına dayandığını kabul ederler. Nihayet Siderides, sarnıcı Sivaslı Toklu Dede Mescidi’nin yanında gösterir.

 

Aspar sarnıcının İstanbul’un beşinci tepesi üzerinde, Sultan Selim Camii yanındaki Çukurbostan’da olması kuvvetle muhtemeldir. Yapının mimari özelliği itibariyle de buradaki manastıra ve özellikle Konstantin suruna bitişik olduğu görülmektedir.

 

Aspar sarnıcı, bir kenarı 152 m. Uzunluğunda olmak üzere dikdörtgen bir plan şeklindedir. Derinlik aslında 10.80 metre olmasına rağmen, zeminin zamanla toprakla dolmasından, bugünkü derinliği 8.20 metredir. Duvar kalınlığı 5.20 metredir ve burada beş tuğla ve beş taş dizisinden meydana gelen bir mimari teknik kullanılmıştır.

 

Sarnıcın iç cephesinde rastlanan kemer izlerinden, vaktiyle üzerinin kapalı olduğu düşünülmüşse de bu pek yerinde bir düşünce değildir.

 

Aspar sarnıcı, Bizans’ın son döneminde önemini kaybederek kurumuştur. Nitekim 1540 yılında İstanbul’a gelen P.Gylles, burasının bahçe halinde olduğunu belirtmektedir.

 

Fetihten kısa bir süre sonra, içerisinde yapılan evler ve XVI.Yüzyılın ikinci yarısında ilave edilen bir cami ile sarnıç, bir çeşit mahalle halini almıştır. Günümüzde de bir yerleşim yeri konumundadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.