Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

gloria

Önerilen İletiler

7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim kaldı.Yalnız ve içine kapanık biri olarak yaşamaya,oradan oraya sürüklenmeye başladı.

 

8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı.Zamanını tarlalarda kargaları kovalayarak geçirdi.

 

10 yaşında,yüzü kanlar içinde kalacak şekilde okulun yeni hocasından dayak yedi.Ailesi onu okuldan aldı.Korku ve sinirden 3 gün evinden çıkamadı.

 

17 yaşında,hayalindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı.

 

24 yaşında tutuklandı,günlerce sorguya çekildi.2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı.

 

25 yaşında sürgüne gönderildi.

 

27 yaşında,kendisinden bir yaş büyük meslektaşı kendisinin de üyesi bulunduğu derneğin çalışmaları ile kahraman ilan edilirken,kendisi hiç önemsenmiyordu.Doğduğu şehrin merkezinde rakibi törenlerle karşılanırken,o kalabalık arasında yalnız başına olanları izliyordu.

 

30 yaşında kendisi başka şehirleri düşman elinden kurtarmaya çalışırken, doğduğu şehir düşman eline geçti.

 

30 yaşında,amiri onu kendisinden uzaklaştırmak için,başka göreve atanmasını sağladı.Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı.Aylarca boş kaldı.

 

37 yaşında böbrek hastalığından Viyana’da 2 ay yalnız ve hasta yattı.

 

37 yaşında,komutan olarak yeni atandığı ordu dağıtıldı.

 

38 yaşında,savunma bakanı tarafından görevinden alındı.

 

38 yaşında,bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu.Ve başkasından bir redingot ödünç aldı.Ayrıca cebinde sadece 80 lirası vardı.

 

38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkartıldı.

 

38 yaşında,en yakın beş arkadaşından üçü,onun kongre temsil heyetine üye olmaması için oy kullandı.[/b]

 

39 yaşında idam cezasına çarptırıldı.

 

42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı oldu.

 

Ve halkı ona ATATÜRK dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne bileyim bir umut işte!

Yazdım...

 

Belki hala bir umut vardır aydınlık günler için...

 

Sayin Gloria,yukarida Atatürk'ümüzle ilgili yazdiklarinizi bilenlerin veya merak edenlerin sayilari her gecen gün biraz daha azalmaktadir.Son secim sonuclari bize bunu gösteriyor.Aydinlik günleri hep bekledik bekliyoruz,belki yarin belki yarindan da yakin diyerek bekledik fakat aydinlik yerini hep karanliga birakarak baska diyarlara göctü.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yillarca Atatürk kullanildi, fasisti sahiplendi, dincisi sahiplendi, cuntacisi sahiplendi, katili sahiplendi, ülkeyi soyanlar sahiplendi, faili mechulleri yapanlar sahiplendi,.....

Yani tüm kötüler kendi cikarlari ugruna Atatürk'ü kalkan olarak kullandilar.

 

Atatürk'e saygi göstermek isteyenler agizlarina sakiz yapacaklarina ülkeyi ileriye götürecek projeler üretmeli, demokratiklestirmeli, medeniyet dünyasina katmali, zorbalara, irkcilara, fasistlere,.... karsi durmali.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Dindar gecinip köse dönmek isteyen kim varsa kendini Atatürkcü ilan etmistir.Nasil ki Yahudilikten dönmelerin müslümanlarin arasina karisip peygamberin söylemedigi sözleri söylemis gibi yayarak hadis üretimine katki saglamis Islami carpitarak hurafeler dini haline getirmislerse,Atatürk'ün resminin altinda oturarak köse dönemk isteyen bir takim din bezirganlarida Atatürkcülügü carpitmistir.Ülkeyi 1950 yilindan itibaren yönetenlerin cemaatci kadrolar oldugu düsünülürse neden Atatürkcülügün carpitildiginida anlamak kolaylasir.

 

Atatürk veya Kemalizm;eger özgürlük ve adalet isteniyorsa en basvurulacak yöndür.Atatürk ilkelerinin tukaka edilmesi ile ülkemizde ne özgürlük ne adalet ne milli ekonomi ve ne de insanlik kalmistir.

 

Atatürk ilkelerine karsi 90 yildir mücadele verenler yüzünden ülke bölünmenin esigine getirilmistir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Duğa edin ki kuvayimilliye yaşamıyor bu günkü güçlü türkiyeyi beyenmeyenlere bir söz söylerdi herhalde, atatürkçü liderler dünya devletleri kapılarında son 10 seneye para dilenir hağle getirdi türkiyeyi başarısızlıklarından dolayı islamcı lider ise tahmin edilmiyen seyleri yaptı türkiyeye görmiyormusunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Islamci lider Türkiye'yi satmistir.Bu gercegi görmek istemeyenler aslinda Türkiye'nin bagimsizliginin Islamcilar ile yok edildigini inkar ederler.Türkiye en kötü sartlarinda bile satilmamisti,fakirdi ama onurluydu,9 yildir ne onur kaldi ne bagimsizlik üstelikte bölücülere verilen cesaret ile özerkliklerini ilan etmeleri saglandi.Hala yüzleri kizarmadan Atatürk ve Atatürkcülere dil uzatanlarin haline baktikca dünkü isgal güclerinden arta kalanlarin resimlerini görüyorum.

 

Kuvayi Milliye'yi yasatmadilar. Din bezirganlari hazirladiklari birtakim senaryolar ile tüm Kuvayi Milliyeyi Silivri'ye topladilar.Simdi meydani bos buldular,sadece bosmu buldular,buldular mercimekle bulgurla onurunu satmaya hazir bir toplum onu satin aldilar.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dindar gecinip köse dönmek isteyen kim varsa kendini Atatürkcü ilan etmistir.Nasil ki Yahudilikten dönmelerin müslümanlarin arasina karisip peygamberin söylemedigi sözleri söylemis gibi yayarak hadis üretimine katki saglamis Islami carpitarak hurafeler dini haline getirmislerse,Atatürk'ün resminin altinda oturarak köse dönemk isteyen bir takim din bezirganlarida Atatürkcülügü carpitmistir.Ülkeyi 1950 yilindan itibaren yönetenlerin cemaatci kadrolar oldugu düsünülürse neden Atatürkcülügün carpitildiginida anlamak kolaylasir.

Atatürk veya Kemalizm;eger özgürlük ve adalet isteniyorsa en basvurulacak yöndür.Atatürk ilkelerinin tukaka edilmesi ile ülkemizde ne özgürlük ne adalet ne milli ekonomi ve ne de insanlik kalmistir.

Atatürk ilkelerine karsi 90 yildir mücadele verenler yüzünden ülke bölünmenin esigine getirilmistir.

saygilarla

 

 

 

 

sayin politika,

sürekli ayni seyleri tekrarliyor sanki politbüro (chp) elemani:)

 

kesin üzülüyor ama yapacak bir sey yok artik bir devrin daha sonuna geldik hem diktatörlüklerin miadi coktan dolmustu bizde biraz gec oldu ama olsun zararin nersinden dönülse kardir..:))

 

 

peki

bundan sonra neler olur yada olmayacak?

 

 

-istiklal mahkemeleri olmaz..

-farkli sesler susturulmaz..

-isimize gelmeyenler de korkusuz yasar..

-sözde seriat ayaklanmalari bahane gösterilerek kiyimlar yapilamaz..

-27 mayis gibi büyük bir "devrim" de yasanmaz..(bayan cölasan öyle buyur-MUS-:)

-ülkeye komünizm getirecek iddiasiyla üc genc daragacinda sallandirilmaz..

-asli görevine dönen asker artik yönetime el koyamaz.. ( Eh rektörler de "ordu göreve" pankarti ac-A-maz)

-faili mechullerimiz olmaz..

-kendini kürt kabul edenlere türk olduklari anlatilmaz..

-kimse irkindan yada inancindan dolayi asagilanmaz..

 

kisacasi

 

atatürk ilke ve inkilaplarina "TERS" ileri demokrasiye "UYGUN" hersey olur hayatimizda halbuki ne güzel bin YIL sürecekti..:)))

 

 

artik

 

"kemalist" türkiye degil "demokratik" türkiye geliyor..

 

ve

 

bundan böyle

türk olana degil INSAN olana ne mutlu denecek..

 

 

slm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-istiklal mahkemeleri olmaz..

 

"Bakan'ın eşeğine oy veririm" diyen hakimlerin mahkemeleri olur.

 

-farkli sesler susturulmaz..

 

Sadece silivride konuşmaları sağlanır.

 

-isimize gelmeyenler de korkusuz yasar..

Korku imparatorluğu kurulur.

 

-sözde seriat ayaklanmalari bahane gösterilerek kiyimlar yapilamaz..

 

Kıyımlar silivriye tıkarak yada Ardahan'a sürülerek yapılır.

 

-27 mayis gibi büyük bir "devrim" de yasanmaz..

 

Cumhuriyet koruyucuları "Kağıttan kaplan" hale getirilmiştir.

 

-ülkeye komünizm getirecek iddiasiyla üc genc daragacinda sallandirilmaz..

 

Sosyal düzen isteyenler için Faşist düzen getirilmiştir.

 

-asli görevine dönen asker artik yönetime el koyamaz.( Eh rektörler de "ordu göreve" pankarti ac-A-maz)

 

Yurtsever rektör kalmamış, yenileri türbancı ve YÖK'çü olmuştur.

 

-faili mechullerimiz olmaz.

 

Yurtseverlerin failleri özellikle gizlenir. (Erçakmak olayı)

 

-kendini kürt kabul edenlere türk olduklari anlatilmaz..

 

Toplum bölünsün diye farklılıklar kaşınır.

 

-kimse irkindan yada inancindan dolayi asagilanmaz..

 

%99'u gibi olacaksın diye inanç dayatması yapılır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bölücülügün adina Demokrasi denecek,bölünmüs Türkiye'ye Demokrat Türkiye denecek.Istiklal Harbi sehitlerine saygi duymayanlar demokrat diye gecinip Isgal güclerine karsi Türk ulusunun namusu ve onuru icin carpisanlardan intikam almak icin can atacaklar.Kemalizme karsi olmak onursuzluk,milliyetsizlik,din bezirganligidir.Cünkü ancak Allahi kendine alet edenler icin Kemalizm bir korkudur.Serefi ve haysiyeti olmayanlar icin ha Ingiliz muhibi ha AB/D muhibi olmak farketmiyor.

 

Türkiye dinciler tarafindan satilmistir.Ici bosaltilmis kaplanlar bu satista saticilarin tarafini tutmustur.Olay budur.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türklüge karsi olmak öteden beri sahte müslümanlarin meslegi halindedir.Onlar elli defa Arap olur fakat bir defa Türk olamazlar cünkü Türk olmak demek onurlu olmak demektir.Türk olmak insan olmak demektir bu nedenlede NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE sözüne acaip allerji duyarlar.

 

Kemalizm özgürlük demektir.Demokrasi ise eger hukuk yoksa hicbirseydir.Demokrasi söylemleri ancak bulgur ve mercimege oy satan kitleleri inandirir,düsünebilenleri degil.Kemalizm onurlu olmak demektir,onurlu olmayanlar ancak baskalarinin adami olurlar.Kemalizm namus demektir.Türkiye'nin namusu Kemalizm ile kurtulmustur,bugün Kemalizme karsi olanlari anlamakta zorlanmiyorum.Kemalizm özgürce ibadet demektir,minarelerinde ezan eksilmemek demektir.Kemalizme karsi olanlarin imanindan süphem vardir.

 

Türk ulusunun özgürlügüne karsi olanlar ayni zamanda Kemalizmede karsidirlar.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Kemalizm özgürlük demektir.

bugün Kemalizme karsi olanlari anlamakta zorlanmiyorum.

Kemalizm özgürce ibadet demektir,minarelerinde ezan eksilmemek demektir.

Kemalizme karsi olanlarin imanindan süphem vardir.

 

 

 

...!?

 

 

sizin

marjinal ilan etmeye calistiklariniz (müslümanlar) bu ülke icin kurtulus savasinda savasmis olan ESAS unsurdur ayrica bu savas mustafa kemal icin degil,düsmani topraklarimizdan atmak icin yapilmistir..

 

eger bu ülkeyi seviyorsan "türk ve kemalist" olmalisin söylemleri ucuz ideolojik demogojilerdir ve akabinde söylenecek olan hatta söylenmis olan,

"YA kemalist ol YA defol" hezayanlaridir..

 

halbuki

bu ülke icin alinteri döken herkes bu ülkenin ASli unsuru ve sahibidir ve bunun icin ne türk olma sarti vardır,ne kemalist ne de müslüman olma sarti..

 

halen

1930´larin nasyonalist fikirlerinden medet umuyor ve taraftarlik (müsteri) bekliyorsaniz ha bilesin bu bosuna ugras..

 

ki

 

O, hic bir zaman özgürlüklere müsamaha göstermemisti..

 

O,cok partili döneme izin vermemis siyasi manevra geregi kurdurdugu partiler bir bahane ile kapatilmisti en bildik olani Serbest "firka-ve terakkiperverdir..

 

O, Farklı düsünceler ve felsefi inanclar yasaklanmisti..

 

O,dindarlara göz actirmiyordu..

 

O,istiklal mahkemeleri marifetiyle muhaliflerini sürgün ediyor yada astiriyordu..

 

hem

 

O,nun döneminde

 

-faili mechul cinayetler yaygindi,muhalifler linc ediliyor yani "hukuk"(!) kemalist mollanin iki dudagi arasindaydi..

 

-bazen önce asiyorlar sonra yargiliyorlardi..

 

-temyiz hakki falan da yoktu..

 

-basin hür degildi..

 

-ibadet hürriyeti kisitlanmisti..

 

-yalakalik ve dalkavukluk (O´nun icin mevlid dahi yazildi) rant kapsisi haline gelmisti.. (vs.)

 

 

ayrica sunu da düsünün,

 

O´ ve kadrosu samimi olsaydi "diyanet teskilati" kuruldugunda "ALEVI"lere yer verirlerdi (ya da hayatta olan (chp) yandaslari) dimi?...:))

 

 

***

 

 

bir de

1925 yilinda yürülüge giren "sark islahat plani´nin 41.maddesini hatirlayalim; (kemalizm özgürlüktür diyon da)

 

"..Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Van, Bitlis, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişgezek, Ovacık, Adıyaman, Besni, Arga, Hekimhan, Birecik, Çermik, vilayet ve kaza merkezlerinde,hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kuruluşlarda, okullarda, çarşı ve pazarlarda,

 

Türkçe’den başka bir dil kullananlar

 

hükümet ve belediyenin emrine arkı davranmakla suçlanacak ve cezalandırılacaktır.."

 

 

 

***

 

 

sürekli

"dis güc"ler diyenlerin kendi iclerine ayna tutmak neden aklina gelmez ? kaldiki,devletin tüm imkanlarini elinde bulunduranlar mazeret üretmek yerine biz nerde hata yaptik sorusunu sormak durumundadirlar yani özlestiri yapmak durumunda olanlar kemalistlerdir..

 

 

kemalizm özgürlük diyon ya aklima geldi;

 

bu ülkede

163. madde diye bir madde vardi "dindar avcilari"nin tepe tepe kullanip müslümanlari hapse attirdiklari..

 

 

hani bi de

 

27 Mayıs 1960......darbe

12 Mart 1971.......darbe

12 Eylül 1980......darbe

28 Şubat 1997......postmodern darbe

27 Nisan 2007......E-muhtira

 

halkin sectigi mesru hükümetlere karsi darbe üstüne darbe yapanlar var kendilerinin kemalist/atatürkcü olduklarini iddia edenler canim..

 

 

 

politika yazdi; "..Kemalizm özgürlük demektir..."

 

bahsini ettiginiz özgürlük

 

gecekondulasma

yargiyi takmama

rüsvet alma

vergi kacirma (vs)

 

özgürlügü gibi benzer seyler olsa gerek cünkü T.C.´ni bir "kapkac cumhuriyeti"ne ceviren "mozele zihniyeti" sayesinde ülke "vatan sever" cetelerden

gecilmiyo TIK,TIK iceri bitmiyo..:))

 

 

 

politika yazdi;"..Kemalizme karsi olanlari anlamakta zorlanmiyorum..."

 

 

arkadasim,

 

bunca

ders kitaplarinda

okullarda

kislalarda

camilerde

televizyonlarda

gazetelerde

kitaplarda

 

hatta

 

saatli maaarif takvimin de dahi mustafa kemal anlatilir..

 

vede

 

her

türlü

 

toplantilarda

sölenlerde

bayramlarda

resmi acilislarda

resmi veda toplantilarinda

hos geldin kabullerinde (vs.)

 

bir amentü gibi mustafa kemal´den bahsedilir..

 

eksigi yok fazlasi var..

 

mesela

 

bazilari bu isi daha bi abartir ve biskiletle birisi bir cocuga carpsa "atatürk olsaydi bunlar olmazdi"der..:)))

 

 

yetmedi

 

 

her meydanda

her köse basinda heykeli var..

 

atatürk

resmi olmayan resmi

daire

oda

kapi

pencere yoktur ve hala mustafa kemal´i yeterince tanitamadiysaniz burda bir yanlis var arkades..

 

 

bakin

 

-almanya iki dünya savasin da da yenildi hele 2.dünya savasinda yerle bir oldu yil 1945 yani 64 yil önce ve bugün kisi basi milli gelir +/- otuzbin dolar..

 

-Japonya iki tane atom bombasi yedi,kayitsiz sartsiz teslim oldu.. yil 1945.. 64 yil önce ve bugün kisi basina milli gelir +/- kirkbin dolar..

 

ve

 

türkiye kurtulus savasi´ndan cikti ? yill 1923.. 86 yil önce ve bugün kisi basina milli gelirimiz yaklasik +/- onbin dolar..

 

misal verdigim ülkeler evrensel norm/standart kurallariyla yönetiliyor,türkiye kemalizm ile ve fark ortada..görüldügü gibi bu ideoloji/doktrin türkiyenin ihtiyaclarini karsilamaktan uzaktir,acizdir..

 

 

batililasma konusunda "kemalist efsane"ler zihinleri bulandirmustir cünkü modernlesme türkiye cumhuriyetinin kurulmasi ile baslamamistir yani osmanliyi da icine alan ikiyüz küsür yillik bir birikimin sonucudur..

 

 

 

slm.

Tarih: Düzenleyen: Anja
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DEVAMI:

 

 

 

OSMANLI REFORMLARI:(alinti)

 

 

"....Türkiye'de gerçek anlamda ilk üniversite olan Darülfünun (1869, 1870-71 ve 1874-81'deki başarısız denemelerden sonra), II. Abdülhamid'in izniyle 1900 yılında kurulmuştur.

 

 

Daha önce kurulmuş olan

Tıbbiye (kuruluşu 1866) ve

Hukuk Mektebi (kuruluşu 1880) Darülfünun'a katılmışlar,bunlara ek olarak Matematik, Doğa Bilimleri, Mühendislik, Edebiyat ve İlahiyat fakülteleri açılmıştır.

 

1914'te Darülfunun-u inas (Kızlar üniversitesi) kurulmuş,ancak 1920'de kız öğrencilerin sınıfları boykot etmeleri üzerine bu kuruluş Darülfünun'la birleştirilmiş ve kız öğrencilerin erkeklerle birlikte üniversite eğitimi görmesi sağlanmıştır.

 

1922'de Tıp Fakültesinin kız öğrenci kabul etmesiyle birlikte,İlahiyat dışındaki tüm fakültelerde karma eğitim gerçekleşmiştir.."

 

 

***

 

 

"..Osmanlı devletinin reform sürecine baktığımızda bizi hayrete düşüren şey, eğitim ve meslek alanında kadınların sağladığı gelişmenin, Batı örneklerini ne kadar yakından izlediğidir.

 

örneğin

İlk Ermeni kız ortaokulu Kumkapı'da 1840 yılında açılmış; bunu çok sayıda başkaları izlemiştir.

1880-lerde Harput Amerikan kolejinin (çoğu gayrımüslim olan) öğrencilerinin yarıdan fazlası kızdır.

1882-de Maraş'ta ağırlıkla Ermeni toplumuna hitap eden bir kız koleji açılır.

Ermeni ve Rum kadın sanatçılar,

1870-lerden itibaren İstanbul'un tiyatro sahnelerinde boy gösterirler.."

 

 

İslam çoğunluğunun - ve devletin - bu değişime ayak uydurması uzun sürmemiştir.İslam-Türk kadınlarının toplumdaki konumu, şu dönüm noktalarından geçer:

 

1859: İstanbul'da ilk kız rüşdiyesi (ortaokulu) açılır.Taşrada ilk kız rüşdiyeleri 1883'te açılacaktır.

 

1906'da tüm imparatorlukta (gayrımüslim okulları hariç) 85 kız rüşdiyesi ve 25 karma rüşdiye vardır.

 

1869: Dört yıllık ilköğretim kız ve erkek çocuklar için mecburi kılınır.

 

1895'te ilkokul yaşındaki İslam kızlarının %35 kadarı (712.423 nüfusun 253.349'u) ilkokullara kayıtlı gözükür.

 

1870: Darülmuallimat (kız öğretmen okulu) kurulur.

 

1873: İlk kadın öğretmen atanır.

 

1881'de ilk kez bir İslam kadın, bir okul kapanma töreninde söylev verir.

 

1879: Fransa'dan alınan Hukuk ve Ceza Muhakemeleri Usul Kanunlarıyla, nizami mahkemelerde kadın ve erkeğin şahitliği arasındaki ayrım kaldırılır.

(Şeriye mahkemelerinde bu ayrım 1924'e kadar korunacaktır.)

 

1880: İstanbul'da ilk kız idadisi (lise) açılır: Fransa'da ilk kız lisesi de aynı yıl açılmıştır. Ancak İstanbul'daki okul iki yıl sonra ilgisizlikten kapanır; ikinci kız lisesi ancak 1913'te kurulur.

 

1886: Kadınlar tarafından çıkarılan ilk Türkçe dergi Şükûfezar yayınlanır; dergi, kadınların toplumsal haklarına ilişkin yazılara yer verir. 1893-1907 yılları arasında yayınlanan Hanımlara Mahsus Gazete, dönemine göre yaygın bir okuyucu kitlesine ulaşır.

 

1890: İstanbul'da Amerikan Kız Koleji kurulur; önceleri yalnız gayrımüslimlere hitap eden bu okul, ilk Türk mezununu 1901'de verir.

 

1908: Hürriyetin ilanı sonrasında çeşitli siyasi ve sosyal amaçlar güden 20 kadar kadın derneği kurulur.

 

1909: Aktif siyasete atılan ilk Türk kadını Emine Semiye Hanım, Osmanlı Demokrat Fırkası yönetiminde görev alır.

 

1912: Balkan Harbinde Türk hemşireler ilk kez hastanelerde çalışırlar.

 

1913: Bedriye Osman Hanım telefon idaresinde göreve başlar. Belkıs Şevket Hanım uçak kullanan ilk Türk kadın unvanını alır. Emval-i Gayrımenkule İntikalatına Dair Muvakkat Kanunla, taşınmazların geniş bir kesiminde, kadın ve erkeğin mirastan eşit pay almaları sağlanır.

 

1914: İnas Darülfünunu (Kızlar Üniversitesi) kurulur.

 

1917: Hukuk-u Aile Nizamnamesiyle, müslim ve gayrımüslimler için medeni nikah mecburiyeti konur; kadınlara boşanma hakkı tanınır; kocanın ikinci kez evlenmesi, ilk zevce açısından geçerli boşanma sebebi kabul edilir.

 

1918: Savaş dolayısıyla kadınlardan gönüllü amele taburları oluşturulur.

 

1919: Sultanahmet mitinginde Halide Edip ilk kez kitlesel bir siyasi gösteriye hitaben konuşur.

 

1920: İnas Darülfününu talebesinin sınıfları boykotu üzerine, kız öğrenciler Darülfünun'a kabul edilirler. İlk Türk kadın tiyatro sanatçısı Afife Jale İstanbul'da sahneye çıkar..."

 

 

***

 

"..Osmanlı devletinin

Batı uygarlığına açılma sürecinin başlangıcı, bilindiği gibi, en azından III. Ahmet devrine (1703-1730) dayanır.

 

18.ci yüzyılda türlü ilginç - ve yeterince incelenmemiş - aşamalardan geçerek, II. Mahmud devrinde (1808-1839) geri dönülmez noktaya ulaşır.

1839 tarihli Tanzimat fermanından itibaren imparatorluk yönetimine hakim olan elitin kültürel tercihi, büyük bir ağırlıkla Batıdan yanadır.

 

Zaman zaman

iç siyasi dengelerin zorladığı belirsizlik ve duraksamalar görülürse de, en azından 1912-13 Balkan Harbine kadar, genel gidiş yönünde ciddi bir sapma tesbit edilemez.

 

Kemalist cumhuriyet,şu halde,Türkiye'de Batılılaşma sürecinin başlangıç noktası olmaktan çok uzaktır:

Türkiye Batı uygarlığını benimsemeye,cumhuriyetten en az yüz yıl önce karar vermiştir.Bu uğurda, küçümsenmeyecek adımlar atmıştır..."

 

 

***

 

 

Osmanlı devletinin II. Mahmud devrinde başlayan reform sürecinde Batı'dan aldığı kurum ve kavramlardan bazıları aşağıda konu başlıklarıyla özetlenmiştir.

 

Devlet teşkilatı:

 

Merkez ve vilayetlerde, profesyonel bürokrasi esasına dayalı bakanlıklar teşkilatı kuruldu (1830'lardan itibaren).

 

İlk devlet bütçesi yapıldı (1838)

Kadastro teşkilatı (1831)

nüfus idaresi ve muhtarlıklar (1831)

kamu posta teşkilatı (1834)

banknot bankası (1840)

polis teşkilatı (1845)

belediyeler (1854/77)

eğitim bakanlığı (1866) kuruldu...

 

Siyaset:

 

Hürriyet, milliyet, anayasa, liberalizm, meşrutiyet, parlamento, bakanlar kurulu, cumhuriyet, sosyalizm, devrim, ırk, kadın hakları, sendika, parti, dernek kavramları Osmanlı toplum yaşamına girdi.

 

Yaklaşık

1860'lardan itibaren siyasi düşünce bu kavramlar çerçevesinde şekillendi.

Temsili meclis ilkesi, önce yerel yönetim (1864) ve

gayrımüslim "milletlerin" idaresinde (1860)sonra genel düzeyde (1876/1908) benimsendi.

 

Anayasa kabul edildi (1876/1908)

Siyasi partiler kuruldu (1908)

Ordu: Modern Avrupa ordularının teşkilat ve eğitim modeli benimsendi (1826)

Teknik sınıfların eğitimi için askeri fen okulları kuruldu ve Avrupalı eğitmenler getirildi.

 

Ülke çapında askeralma sistemi örgütlendi (1831)

Avrupalı subay ve danışmanlar nezaretinde jandarma kuvveti (1846/1879)

modern donanma (1861-76) kuruldu

Silahlı kuvvetlere mavzer (1880'ler)

denizaltı (1891)

uçak (1912) ve diğer modern gereçler alındı...

 

 

Hukuk:

 

Fransız hukukundan esinlenen Ticaret Kanunu (1850)

Ceza Kanunu (1858)

Deniz Ticareti Kanunu (1863)

Ceza ve Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunları (1879) kabul edildi...

 

Bunlardan birincisi geleneksel Osmanlı hukukunda yeri olmayan faiz, anonim şirket ve kambiyo senedi kavramlarını getirdi; dördüncüsü ile, "kamu adına kovuşturulan suç" kavramı ve savcılık müessesesi Osmanlı yaşamına girdi.

 

Ticaret, ceza ve idare hukuku alanında iş görmek üzere laik mahkemeler kuruldu.

Devlet görevlilerine karşı açılan davaları görmek için Şurayı Devlet (Danıştay) kuruldu (1867)...

 

 

Eğitim:

 

Modern Türk eğitim sisteminin tüm unsurları bu dönemde oluştu.

Ortaokullar (1838/46)

liseler (1856)

üniversite (1869/1900) açıldı...

 

Orta öğretimde Fransızca mecburiyeti kondu.

İlköğretimi devlet denetimine almak için çeşitli teşebbüsler yapıldı (en önemlisi 1869)

Modern ilkokullar açıldı (1872)

Batılıların yurt içinde öğretim kurumları açmasına izin verildi...

 

 

Kültür:

 

Saray bünyesinde Batı müziği orkestrası kuruldu (1826)

Gazeteler yayınlandı (Fransızca 1824, Türkçe 1831)

1860'tan itibaren Türkçe serbest basın hızla gelişti

Tiyatro (1840)

opera (1844)

Türkçe tiyatro (1870)

toplum yaşamına girdi...

 

Batılı anlamda resim (1850-60'lar)

roman (1851/72)

heykel gibi yeni sanat dalları gelişti

Batı dillerinden çok sayıda kitap tercüme edildi

Arkeoloji müzesi kuruldu (1847/68)...

 

 

Günlük yaşam:

 

Geleneksel Osmanlı giysileri yasaklanarak, erkekler için Avrupa tipi pantolon, ceket, siyah ayakkabı ve fes mecburiyeti kondu (1829)

Üst sınıf şehirli kadın giyiminde (dış giyim unsuru olarak korunan peçe hariç) Avrupa modası yayıldı

Ev mefruşatında masa ve sandalye kullanımı, saraydan başlayarak (1830'lar) şehirli ailelere yayıldı.

Resmi işlemlerde güneş yılı esasına dayanan Rumi takvim kabul edildi (1839)...

 

 

Ticaret:

 

Serbest ticareti teşvik eden politikalar sayesinde,Osmanlı devletinin Avrupa ülkeleriyle ticareti sabit fiyatlarla yaklaşık on kat arttı.

Batı kökenli tüketim malları günlük yaşama girdi.

 

Sanayi:

 

Devlet ve özel sermaye tarafından, dokuma, kâğıt, konserve, çimento, cam, porselen, şeker, bira, tütün, demiryolu rayı, barut, fişek, hurufat fabrikaları kuruldu.Bursa'da bir İsviçreli tarafından kurulan ilk ipek ipliği fabrikasını (1845) sayıları düzineleri bulan başkaları izledi.

 

 

Tarım:

 

Pamuk, patates, mısır, domates, şeker pancarı ve narenciye gibi Batı kaynaklı ürünler ilk kez ekildi. Nümune çiftlikleri ve tarım okulları açıldı. Bursa ipekçilik okulu (1881)

Ankara tiftik mektebi (1902) kuruldu...

 

 

Benzer gelişmeler, sağlık, ulaşım, maliye gibi alanlarda yaşandı...

 

 

Sonuç

 

Mustafa Kemal,

yeni Cumhuriyetin 1923'te ilan ettiği "modernleşme" yönelimini, "uygarlık" ve "refah" kavramlarıyla bir arada anar:

"Memleket behemahal asri, medeni, ve müreffeh olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır. Bütün fedakârlıklarımızın semere vermesi buna bağlıdır."

 

Dikkat edilirse ifade edilen hedef,

1826 ile 1918 arasında hemen hemen fasılasız olarak Osmanlı devlet yönetimine hakim olmuş bulunan bakış açısının ta kendisidir.

 

II. Mahmud'un, Mustafa Reşit Paşanın, Âli, Fuat ve Mithat Paşaların, Abdülhamid'in en azından ilk yıllarındaki reformcu vezirlerinin, İttihat ve Terakki önderlerinin, Mütareke devri "hainlerinin" ortak ve hakim mücadele konusu, bu sözlerle özetlenebilir.

 

1923'te ülke için yeni bir hedef tayin edilmiş değildir: yüz yıldan beri güdülmüş olan bir hedef, bir kez daha ilan edilmektedir.

 

Bu hedefin

karşıtı olarak gösterilen bakış açısı (irtica, "şark kafası", alaturka tutuculuk vb.) Osmanlı toplumunda hiç şüphesiz mevcuttur;

fakat yaklaşık yüz yıldan beri muhalefettedir.

 

1826'da yeniçeri ocağının söndürülmesiyle beraber iktidardan düşmüş, ve başa dönmek için uzun süre herhangi bir ciddi çabası görülmemiştir. Muhalefette, evet, zaman zaman etkili olmuş, iktidarı birtakım tavizlere ve denge politikalarına mecbur etmiştir.

 

Fakat

yüz yıl boyunca Osmanlı devletinin mukadderatına hakim olmuş olan isimlerin hemen hepsi, Batılılaşma davasına en az Cumhuriyetin kurucusu kadar ve belki ondan daha fazla baş koymuş insanlardır.

 

Aralarında

"irticaa" yandaş olan veya kadim Osmanlı düzenine dönmeyi savunan bir tek kimse gösterilemez.

 

Cumhuriyet döneminde yakından tanıdığımız dar ufuklu taşra şovenizmi, Türk siyaset hayatına ancak 1908'den sonra, İttihat ve Terakki rejimiyle girecektir.

 

Osmanlı reformu, sonuçta Türkiye'yi modern ve Batılı bir devlet haline getirmeyi başaramamıştır.

Bunun ne kadarı reformun iç (yapısal) sorunlarına yüklenebilir? Ne kadarı Abdülhamid dönemindeki siyasi tıkanmaya, ya da 1908'den sonra imparatorluğu yıkıma sürükleyen basiretsiz ve fanatik devrimcilik anlayışına yüklenebilir?

 

Bizi fazlaca spekülatif alanlara sevkeden bu soruları, şimdilik bir yana bırakacağız.

 

Fakat

şu kadarını söyleyebiliriz ki, bugün eğer Türkiye'de iyi kötü bir basın, parlamento, az çok Batılı bir hukuk, biraz modern bir ordu, okul, üniversite, hastane, postane, ulaşım ağı ve banka sistemine sahipsek, roman yazıyor ve Batı giysi modasına öykünüyorsak, sandalyede oturuyor ve masada yemek yiyorsak, bunları öncelikle Cumhuriyete değil, Osmanlı reformuna borçluyuz...

 

 

Yeryüzünün

Hıristiyan olmayan ulusları arasında "Batılılaşma" fikrini, Mısır'la birlikte, ilk olarak benimseyen ve uygulama alanına koyan ülke Türkiye'dir.

 

Osmanlı devletinin 1830'larda açtığı yola Japonya ancak bir kuşak sonra (1868'de)

İran ve Çin ise 20.ci yüzyıl başlarında gireceklerdir.

 

Cumhuriyet kuşaklarının,

yarım kalmış Batılılıklarıyla "övünmek" yerine sormaları gereken soru, o halde, "Hatayı nerede yaptık?" sorusudur.

 

Batı yoluna herkesten önce girmiş bir toplum, bugün neden

Japonya'nın

İsrail'in

Yunanistan'ın

Taiwan'ın

Abu Dhabi'nin gerisine düşmüştür?

 

İlkel bazı Afrika kavimlari dışında

hemen hemen tüm dünya ulusları, nasıl olmuş da Türkiye'nin açtığı yolda Türkiye'ye yetişmişler, hatta onu aşmışlardır ?..."

 

 

 

slm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Osmanli Devleti tüm yeniliklere karsi olan birtakim softalarin güdümündeki padisahlarla gerileme dönemine girmis,o yillar önceki azametini yavas yavas kaybetmeye baslamistir.Saraya sultan olarak alinan cariyelerle sarayda kanli tiyatrolar oynanmaya baslanmis,kim ve ne oldugu mechul veliahtlar birbirine rakip olarak yetistirilmis ve bizzat babalari tarafindan öldürtülerek cariye sultanlarin isteklerine boyun egilmistir.

 

Osmanli yenilik adina hicbirseye imza atmamistir.Bugün nasil ki zengin ve siyasilerin cocuklari yurt disinda egitim görmek icin can atiyorlarsa dünde veliahtlar Türkiye disinda tahsil görerek cagdasligin ne oldugunu ögrenmeye calisiyordular.Cünkü Osmanli cagdasligi dinden cikma olarak gören bir zihniyetti.Bunun en can alici örnegi ise matbaanin kesfinden 200 yil kadar sonra Osmanli tarafindan kabul edilmesi fakat Kuranin matbaada basilmamasi sartinin ileri sürülmesidir.Incil ve Tevrat matbaada basilabilir fakat Kuran asla diyen örümcek beyinli seyhülislamlar vardi.

 

Osmanli, din liderlerinin siyasete karismasini takiben,duraklama ve gerileme dönemine girmistir.Din liderlerinin etkili olmadigi dönemler Osmanli'nin en parlak dönemleridir.Bunlari dinci takimi kabul etmez cünkü islerine gelmez.

 

Hiristiyan Krallarindan müneccim isteyen padisahlar bile vardi.

 

Kadin haklari adi altinda yapildigi söylenen reformlar sadece Fransayi kopya eden kilik kiyafetleri iceriyordu.Osmanli'da nasil ki pasalar devsirme ve padisahlar sundan bundan üremeyse yapilan reformlarda Fransadan Ingiltereden kopyalanmisti.

 

Osmanli döneminde tebaanin yüzde 99'u cahil ve okuma yazma bilmeyen yiginlardi,Cumhuriyetle birlikte okuma yazma seferberligi baslamis ve okuma yazma bilenlerin orani yükselmistir.

 

Atatürk'ün en büyük mucisesi bu cahil yiginlardan bir millet yaratmis olmasiydi fakat cehaletten nemalanan dinci kesim ve onlarin önderi olan yobazlar bu millet olmaya karsi cikmis tebaa olmak icin milleti dinle aldatmaya devam etmistir.

 

Sanayi devrimi Cumhuriyetle baslamis fakat DP denilen Amerikanci ve cemaatci iktidar tarafindan durdurulmus Türkiye bugün oldugu gibi dis güclere muhtac edilmistir.

 

Bugün kalkiniyor denilen Türkiye'de;70 milyar dolaerin üzerinde bir cari acik vardir,sicak para ile döndürülen ekonomi vardir ve ekonomik kriz kapya dayanmistir.Türkiye kendine ait hicbir mal üretmemektedir,yani milli bir ekonomisi yoktur.Yabanci sermaye ve yabanci mallarin üretildigi bir ülke konumundadir.Cünkü bu yabancilara kapitülasyonlari aratmayan ayricaliklar taninmistir.Cari acik demek ithalatin ihracattan fazla olmasi ve aradaki fark demektir.Türkiye ihrac ettiginden daha fazlasini ithal etmektedir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kemalizm özgürlüktür.Bundan gocunanlar varsa bizi baglamiyor.Özgürlük sokagin kösesine isemek,devleti yikmak,devlet aleyhine calismak degildir.Tutuklandi denilen müslümanlarin hicbirisinin müslüman olmasigi ise defalarca ispat edildi.Her sakalli müslüman degildir.Ayrica Türkiye'yi 1950 yilindan bu yana Atatürkcüler degil onun resimleri altinda fitne fesatla ugrasan cemaatciler yönetti,hic kivirmayin bosu bosuna yüzünüzdeki kiri temizleyemezsiniz.

 

Kemalizm namus onur demektir.1950 yili itibariyle onuru ve namusu olmayanlarin elinde kalan bu devletin bugün sonunu getirmeye calisan sahte müslümanlarda Kemalizm düsmanidir.Ruhlarini dün Ingilizlere satmis olan Kemalizm düsmanlari bugünde yine ayni yoldadirlar.

 

Atatürk'e karsi olmak,bagimsizliga,onura,haysiyete,üniter yapiya,dine, imana, Allaha karsi olmak demektir.Cünkü Türkiye MÜSLÜMANLARI Atatürk'e minnet borcludur.Onun sayesinde bu ülkede 5 vakit ezan özgürce okunuyor.Atatürk'ü tüm dünya müslümanlari sevdi bizim din bezirganlari haric.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Osmanliyi yüceltme cabasi,yalan yanlis bilgilerle Cumhuriyet ve devrimi inkar ancak Osmanli kafasinin ürünü olabilir.Kimin cocuklari olduklari belirsiz birtakim adamlarin yönettigi kan ve gözyasi dolu bir 700 yillik tarih ancak o kafaya sahip kisilerce savunulur.Kürtlere katlettirilen yüzbinlerce Türk'ün ruhundan vicdanlari sizlamayanlar,cumhuriyet ve devrim karsiti,ingiliz muhibi ihanet odaklarinin yok edilmis olmasini faili mechul olarak niteleyip,neredeyse bagimsizlik savasini bile inkar edeceklerdir.

 

Bagimsizlik savasinin ne icin verildigini her gercek Türk bilir.Mustafa Kemal bu savasta sadece bir komutan bir lider degil ayni zamanda navigatördür.bunu anlamaya ve kabul etmeye kafa ister.Bunu anlamadiklari icin,o savasta hayatlarini seve seve feda eden binlerce vatan evladini inkar edip evliyalar,melekler carpisti Mustafa Kemal degil diyorlar hatta daha ileri gidip Van Sanders savasti diyebilecek kadar aymazlik icine girmekteler.Amac inkar ve düsmanlik oldugu icin her yolu denemek bu müslüman gecinen fakat müslümanlikla uzaktan yakindan hicbir ilgileri olmayanlar icin dogal bir savas saldiri taktigidir.Bunlar hamanda bogazlanan veliahtlarin,Kerbelada sehir edilenlerin degil,bagimszizliga karsi olanlarin yok edilmesinin hesabini sorarlar.

 

Kemalizm özgürlük demektir,Kemalizm el etek öpmemek,biat etmemek demektir.Ruhlarinda biatcilik,el etek öpme eyilimi olanlar Kemalizme karsidirlar.Sonucta Kemalizm namus ve onur demektir.Kemalizm bir ulusa gösterilen yoldur.Bagimsizlik ve ulus olma yoludur.Bugün acilimlar yapanlarin bagimsizlik ve ulus olmakla sorunlari vardir.

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalmasina karsi olanlar ayni zamanda Kemalizm'e karsidir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsanın, Osmanlı Şeriyye Mahkemelerinde kadın erkek ayrımının 1924 e kadar devam ettiğini yazarken bir parça olsun utanıp sıkılması gerek. Osmanlıda hayata geçen hiç bir ciddi reform olamamıştır. Bunun olabilmesi için ancak Atatürk devrimi gerekmiştir. Osmanlıda reform oldu denilen konular tam birer fasa fisodur. Bir avuç saray aristokratını kapsayan, halkı asla kapsamayan sosyetik açılımlardan başka bir şey değillerdir. Atatürk devrimlerine kadar halk üzerinde tam bir karanlık hüküm sürmüştür. Atatürk tam ve büyük bir halk devrimi gerçekleştirmiştir.

 

Şimdi bu dinciler Atatürkçülük yok oluyor diye sevinç çığlıkları atıyorlar ya... :D Evet, ülkede böyle bir gizli ajanda gündemi var, doğru. ABD den emir var, Atatürk'ü ve Atatürkçülüğü, Türk ulusalcılığını yok edeceksiniz diye evet direktif verilmiş ve bu emir gizli ajandaya konmuş, takvim işletilmekte. Doğrudur.

 

Ama ne yapılsa ne edilse bu alanda çok ilerleme sağlansa da, asıl değişim bu değil! Değişim ne biliyor musunuz?

 

Radikal dinciliğin güneşte lodosa kalmış kardan adam gibi erimesi. Asıl çarpıcı ve hızlı gelişme budur. 28 Şubat süreci "kanlı mı olacak kansız mı" söylemine karşı başladı ve bu söylemi yerle bir etti. Dinciler bu soruya "kansız olacak" yanıtı verildi sandılar. :)

 

Fakat gelişmeler gösteriyor ki yanıt bu değil. Yanıt: "Ne kanlı, ne kansız, hiç bir zaman olmayacak!" şeklindedir. :)

 

Radikal İslam son çırpınışları ile yok olmaya doğru hızla gitmekte. Son çırpınışları onu kurtarmayacak, sonunu hızlandıracak.

 

Peki biz neye karşıyız, niye memnun olmuyoruz?

 

Biz bu sürecin ABD nin istediği bir yöne gitmesinden endişe ediyoruz. Çünkü bu süreci hazırlayan ABD, bunu belli amaçlarla hazırladı ve uygulamaya soktu. Hedefinde İran ve Türkiye son basamaklar. Sonrasında coğrafyayı yeniden düzenleyecek. Mutlaka sonuç da alacaktır, buraya kadar getirdiği bu çok önemli projesini asla yarıda bırakmaz. Amacına ulaştığında ise bu işi yüklediği taşeronları ortalıkta bulamayacaksınız ki yakalarına yapışabilin!

 

Biz bunu söylüyoruz, uyarıyoruz. Yoksa radikal İslam'ın ruhuna şimdiden fatiha okuyabilirsiniz, can çekişiyor, gitti gider. Çok bile ömür sürdü, bu bilgi çağında hâla çoktan ölmemiş olması bile bir utanç, bir yüz karası insanlık adına.

 

O yüzden Atatürkçülükten kurtuluyoruz diye teneke çalacaklarına, bir okka mum alıp kendi dertlerine yansın dinciler...

 

Benden uyarması: ABD geminin dibini deliyor ve gemide hepimiz varız. Gemi delinince basan sulardan hepimiz nasibimizi alacağız. Hiç merak etmeyin, ABD dinci Atatürkçü ayırmayacak, benden söylemesi... Hep yanılmayı diliyorum, ama kesin gördüğüm gidişat bu, söylemiş olayım da günah benden gitsin...

 

Belki iyi de olabilir, bu ırkçılıkla karışık dincilik dogmasına, "Allahın seçtiği kurtulmuş millet" hezeyanlarının yüceltilmesine son ölümcül darbe ancak bu şekilde gelebilecektir belki de, bilmiyorum. Yoksa bahsettiğim radikal dinciliğin can çekişmesi çok uzun sürebilir, bir türlü ölmek de bilmeyebilir. Ben zaten artık sürecin durdurulamayacağına inanıyorum. Cin şişeden çıktı, bir daha girmez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Islami bir kan dini,insanliga düsmanlik dini haline getiren 'Siyasal Islam'ABD desteklidir,amac Amerika karsiti ISLAMI GÜCLERI pasifize etmek,ulus devletleri 'yeni dünya'görüsüne uygun hale getirmek,ulus devletleri zayiflatmaktir,kisacasi ihanet amaclidir Siyasal islam.

 

Siyasal Islam liberalizm kaynakli oldugu icin abd tarafindan desteklenir.Türkiye'de ki siyasal islamin öncüleri Adnan Menderes,Özal,Erbakan,Erdogan ve Gül'dür.

 

Menderes-Özal-Tayyib Bermuda seytan ücgeni Amerikancidir.Atatürk dolayisiyla Kemalizm düsmanligi Siyasal Islam'la baslamistir.Baslatanlarda bu seytan ücgenindeki isimlerdir.Dikkat edilirse onlar birer peygamber,ulu kisi olarak görülür,yesil sermaye tarafindan finanse edilir,kendi medyalari,üniversiteleri,emniyet gücleri vardir.9 yil önce kaldirdiklari Özel Tim'i geri getirmelerindeki neden PKK degildir,kendi iktidarlarinin korunmasi icindir.Ergenekon senaryolari siyasal Islamin korunmasi icin yazilmis ve kendi savcilari ve yargiclari tarafindan hukuk örtüsü altina sokulmustur halbuki bastan sona kadar hukuksuzluktur Ergenekon.Hukukun ayaklar altina alinmasi nasil olur diyenler Ergenekon ve ona bagli diger davalara bakabilir hatta doktora tezi bile yazabilirler hukuksuzluk üzerine.

 

Basin özgürlügünün olmadigi fakat satilmis medya tarafindan aksi iddia edilen bir ülke var karsimizda bizim ülkemiz-mi-onu tanimiyoruz artik.

 

Siyasal Islamcilarin silahlari Türkiye Cumhuriyeti Devletine karsi mevzilenmistir.Her tetige basilista Cumhuriyetin bir temel ilkesi yok ediliyor.

 

Siyasal Islam etnikci ve ayrimcidir.Yani bölücüdür.Bugün ülkemizde bölücülügün artik suc olmamasi ülkeyi yöneten kadrolarin Siyasal Islamci olmalarindandir.

 

Yunus Emre,Mevlana,Haci Bektas insanlari ayirmadi birlestirdi,Islami halka uyarladilar,güzel ve özlü seyler ortaya koydular.Ya bu Bermuda seytan ücgeninde köseleri tutanlar ne yapti?

 

Ezanin Arapca dayatilmasi;SIYASAL ISLAMDIR

Kürtce'nin ikinci dil olmasi calismalari;SIYASAL ISLAMDIR

Mezheplerin yok sayilmasi :SIYASAL ISLAMDIR

Diyanetin sadece sünnilere hizmet vermesi;SIYASAL ISLAMDIR

Fakiri koruyan Islam dininin kapitalist liberal görünüme girmesi;SIYASAL ISLAMDIR

Diger din ve mezheplere inananlarin öldürülmesi;SIYSAL ISLAMDIR

 

Saf insanlari kandirip 'biz dinin koruyucusuyuz'diyerek din elden gidiyormus gibi bir hava yaratip provakasyonlara acik bir kitle olusturdular.

 

Kemalizm birlestirici oldugu icin ona karsidirlar.Bunlar peygamberin ölümüyle birlikte birbirlerini yemeye basladilar.Islami Allahin degil kendilerinin dini yaptilar.

 

TÜRKIYE DERVISLER VE MECZUPLARIN ÜLKESI OLMAYACAKTIR diyen ulu önder Atatürk ne kadar hakli imis.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her alanda yenilmiş, her alanda iddialarını kaybetmiş, her alanda iflas bayrağını çekmiş ve her konuda geri adım atmış, dişleri sökülmüş, küresel emperyalizmin kuyruğuna takılmış bir ılımlı cici bici İslam, ne derece kendini bir alternatif öneri, bir sistem olarak koruyabilir, onu İslamcılar düşünecek.

 

Atatürkçülük ise, ne kadar karşıtlarınca ve biraz da akıntıya kapılan, genelde de eski sosyalist olup arayışta olan bilinçsiz güya yandaşlarınca Kemalizm adı altında bir ideoloji olarak sunulmaya çaba gösteriliyorsa da, bunun gerçekle alakası yoktur.

 

Atatürk bir ideoloji ve ona dayalı bir devlet kurmamıştır. Öyle bir şey yapacak olsa, Rusya'dan aldığı Maxim silahların karşılığında Varşova paktına üye olmayı kabul ederdi. Gelsin yardımlar, gelsin hazır teknoloji, hiç de uğraşmazdı. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte 1980 sonrasına, dehşet dengesi yıkılıp ikili kutuplaşma cenderesinde ezilme son bulana kadar da böyle cırmalayıp patinaj yapıp durmazdık.

 

Atatürk bir idealdir, bir ufuk, bir lider ve uğruna ölünecek bir idoldür. Ben şahsen Atatürk'ün yolunda ölürüm, asla yolundan dönmem. O ayrı. Ama bir ideoloji koymamıştır. İdeoloji koyması için alternatif bir öneri getirmesi gerekirdi. Dünyada başat sistem kapitalist mi, buna alternatif bir sistem önermesi gerekirdi. Tersine Batı uygarlığını hedef göstermiştir.

 

O yüzden Atatürk ne eskimiş, ne yıpranmış, ne geçerliğini yitirmiştir. Koyduğu hedef halen taptaze ve önümüzde duruyor. Atatürk bilimi rehber göstermiştir. Bilgi çağı ise giderek ve hızı artarak gelişecektir. Atatürk sonsuza kadar yaşayacak ve ışığımız olacaktır... Çünkü bilimin değerini kaybettiği bir dünya günü artık olmayacak, bir daha Ortaçağ karanlıklarına, skolastik bataklığına insanlık asla geri dönmeyecek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

politika yazdi;

 

"..Yunus Emre,Mevlana,Haci Bektas insanlari ayirmadi birlestirdi,Islami halka uyarladilar,güzel ve özlü seyler ortaya koydular..."

 

 

 

heh heh

 

YA mustafa kemal ne yapti? gerici akimlar (DERVIS VE MECZUP) bunlar diyerek alayini yasakladi neaber..:))

 

 

***

 

politika yazdi;

 

Ezanin Arapca dayatilmasi;SIYASAL ISLAMDIR.......................YA EZANIN TÜRKCE DAYATILMASI..?

Kürtce'nin ikinci dil olmasi calismalari;SIYASAL ISLAMDIR........YA KÜRTCENIN YASAKLANMASI.....?

Diyanetin sadece sünnilere hizmet vermesi;SIYASAL ISLAMDIR.......SEBEBI MUSTAFA KEMALdir......:))

 

 

kisaca

 

batililasmayi vs. bir ideoloji haline getirip topluma tepeden inme dayatirsaniz rüzgar eken firtina bicer misali tepki görürsünüz..

 

islami siyasallastirmaktan sikayet edenlerin de bir baska medeniyeti,kültürü,sistemi,dünya görüsünü ideoloji haline getirmekten vazgecmesi gerekir yani devlet, ideolojik bir devlet olmamasi icap eder..

 

 

slm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emevilerden baslayan kan dökme sanatini Islam diye halk yiginlarina empoze ederek,her mantikli,cagdas,insanca kipidanisi ya Komünizm,ya din düsmanligi ya da bir izm olarak gördüler.

 

Peygamberin ölümünden sonra baslayan ve agaclari icin icin yiyen kurtlar misali Islami yozlastiran,carpitan zihniyetlerin din adi altinda insanliga sadece kan ve gözyasi verenler,bilim cihadi yerine kan dökme cihadini Islam sanan ve bu cihadi yaymaya calisan masum insanlari yok eden zihniyetin devamini son 60 yilda tekrar görmekteyiz.

 

Yunus Emre,Mevlana,Haci Bektas insanlari birlestirdiler,güzel seyler özlü seyler ortaya koydular,tefrik yapmadilar.Islam buydu insanlik buydu.Insanlari Alevi,hristiyan,Yahudi diye ayirip Allaha ortaklik kosan, Allaha ait olmayan ne kadar insanlik düsmani hurafe var ise Islam diye halk yiginlarina dayatan bu münafiklar;Atatürk'ün;"Türkiye dervisler ve meczuplar ülkesi olmayacaktir"sözünü ayrimcilik olarak görüyor ve ona saldirmakta kendilerinde hak buluyorlar,Din okulda ögrenilir,cahil ve sakali göbeginde beyni hurafelerle dolu meczuplarin ögrettigi din iste ISLAM ALEMININ BUGÜN ICINDE YASADIGI utanc verici,sefil,özgürlükten yoksun,yasami öngören DINDIR.Bu dini Islam diye empoze edenler Atatürk düsmani olsalar yine iyidir bunlar ayni zamanda insanligin düsmanidirlar.Bakin Islam alemine buna Türkiye'de dahil olmak üzere,asirlardir insanliga ne verebildiler,hurafeler ve toplumlari biribirine karsi yönlendirmeler disinda ne verdiler.HIC BIRSEY.

 

Ezanin Arapca okunmasi dayatmasi SIYASAL ISLAMDIR,ezanin Türkce okunmasi ise kendini Türk olarak gören toplumlarin kendi dilinde ibadet cagrisidir.

Kürtcenin ikinci dil olmasi dayatmalari SIYASAL ISLAMDIR,Kürtce'nin ikinci dil olmasina karsi cikilmasi üniter yapinin geregidir.Islami yozlastiran ve her güzellige karsi olan bu fesad odaklari,toplumu bölerek kirli emellerine ulasmayi hedeflemislerdir tarihler boyu.Türkiye'de yasananda budur.Dünyanin hicbir bagimsiz ve üniter devletinde iki dil yoktur,cünkü o devletlerde yasayanlar milliyetleriyle,kimlikleriyle gurur duyarlar,Türkiye ise bu Emevi zihniyeti toplumu birbirine düsman etmenin yollarini aramaktadir.Bakiniz tarihe kim ki din ve Allah adina ortaya cikiyorsa orada kaos vardir,kan vardir,feryadi figan vardir.Cünkü din ve Allah adina ortaya cikanlarin amaclari ne dindir ne de Allah onlarin tek bir amaci vardir,insanligi yok etmek.

 

Diyanetin sadece sünnilere hizmet vermesi SIYASAL ISLAMDIR ve 1950 yili itibariyle yani dinci DP'nin iktidar olusuyla birlikte baslamistir.En büyük SIYASAL ISLAMCILARDAN birisi Menderestir ve bugün ona sahip cikanlarin da SIYASAL ISLAMCI olmalari tesadüf degildir.Bakin bugünkü iktidar ve ona bagli dinci kuruluslar Menderes,Özal ve Tayyib'e tapiyorlar.Neden acaba Ciller'e,Inönü'ye,Ecevit'e degilde onlara tapiyorlar.Ido'nun ferbotlarina neden Menderes'im,Özal'in,Tayyib'in adi veriliyorda Inönü'nün,Ecevit'in,Demirel'in,Atatürk'ün adi verilmiyor.Bu gercekler Türkiye'nin kimler tarafindan ele gecirilmis oldugunu anlatmaya yetmiyormu.Neden CIA ajani GRAHAM FULLER Gül'ün yakin arkadasidir,neden CIA ajni FULLER SIYASAL ISLAMI methediyor,neden bizim dünkü Abd karsiti tatlisu müslümanlari bugün ABD diye can atiyor?

 

Bati medeniyeti denilen ve bizim Emevi zihniyeti tasiyan sözde ISLAMCILARIN karsi ciktiklari olay cagdas olmaya karsidir.Yani INSAN olmaya.Matbaayi Osmanli yani Islamin halifesi diye takdim edilen devsirmeler icadindan 200 yil sonra Türkiye'ye getirdiler ve birde buna sart koydular:INCIL VE TEVRAR MATBAAADA BASILABILIR FAKAT KURAN ASLA.Iste beyinleri örümceklenmis olanlarin ileri görüsleri budur.Kuran elle yazilirsa dogrudur ve günah degildir matbaada basilirsa dogru degildir ve günahtir.Bugün Bati medeniyetine karsi cikip mangalda kül birakmayanlarin akil hocalari olan cemaat cobanlarinin altinda ki Mercedesler,Jipler acaba hangi medeniyetin eseridir ve kimler o araclari yapmaktadir.Bunlarin altina vereceksin develeri gidip gelsinler cünkü bunlarin beyinleri ancak o devirlere göre calisir.

 

Cagdas olmak insan olmakla esittir.Islam bile cagdasligi emreder,ALLAH BILIMI INSANLARA VERMISTIR.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ALINTI:

 

 

Ulusalcılık hastalığının semptomları:

 

Aşırı bir Atatürk takıntısı.

Atatürk"ün normal bir insan olduğunu kabul etmeyi reddetme.

Onu neredeyse peygamber düzeyinde ulaştırma ve ona tapınma ihtiyacı.

Bu tapınmaya kendilerini adayanlar neredeyse bir tarikat gibi davranıyor.

Bu tarikatın kendine özgü tapınma ritüelleri bile var. Bu tarikata üye insanlardan biriyle konuşurken, Atatürk"ün adı geçince o insanın bakışlarının değiştiğini resmen görebilirsiniz.

 

 

O bakış,

düşünme melekesinin kaybı ve yerine tapınmadan gelen irrasyonel düşünce anlamına geliyor.

Bu sendrom aynen aşırı dindar insanların bakışlarına ve davranışına benzer.

 

 

Bu tarikattaki insanlar,

aynen dünyanın sonunun geldiğine kendini inandırarak çıldıran tarikattaki insanlar gibi Türkiye"nin sonunun geldiğine kendilerini inandırarak çıldırmışlardır.

 

Aslında "Çılgın Türkler" bağlantısı da budur.

Dünyanın sonunun yaklaşmakta olduğuna kendini inandırarak çıldıran tarikatın üyeleri gerekirse panikleyerek kendilerini öldürebilirler.

 

Tarihte

dünyada kitle ölümlerinin yaşandığı tarikat intiharları vardır. Türkiye"deki "ulusalcılık tarikatı"na mensup insanlar her an sonun yaklaştığı inancıyla gündelik yaşamlarını sürdürürler. Her türlü çılgınlığı yapmaya hazırdırlar.

 

Gerekirse suç ve cinayet de işlerler.

 

Çünkü sonun zaten gelmekte olduğuna kendilerini inandırmış oldukları için öldürdükleri insanın ve kendi hayatlarının bir değeri yoktur gözlerinde. Rahatlıkla başkalarını da kendilerini de harcarlar.

 

 

Ulusalcı tarikat,

hayatı aşırı dindarlara özgü bir fantastik tablo içinde algılar.

Onlara göre de dünyada iyi ile kötü arasında final mücadele yaşanmaktadır.Onlara göre karşılarındaki güç şeytandır.Bu, final mücadelesidir.

 

Çünkü

yapılan mücadele onların kafasında Türkiye"nin sonunun gelip gelmeyeceğini belirleyecek nihai kavgadır.Ölüm kalım meselesi,nihai kavga haline getirdikleri hayat hakkında bu delilik sınırındaki insanlar akla gelmeyecek her türlü çılgınlığı her an yapmaya hazırdırlar.

Onlara bu aşamada normali anlatmaya çalışmak imkansızdır.

 

 

Hastaların bir bölümü geçmişte yaşar.

Bugün onların beyninde hayli dumanlı vaziyettedir.

Onlar için bugün şeytan ile mücadelenin kaotik halidir.

 

Rahat oldukları,

kendilerini sakinleştiren yaşam; geçmişin yani Atatürk"ün yaşadığı günlerdeki ortamdır.

 

Bu nedenle

tarikatın aşırı eğilimli üyeleri kendilerini Atatürk gibi görür.

 

Kendilerini Atatürk olamayacak kadar aşağı düzeyde görenler ise eski dönemin kıyafetlerini giyer ve eskinin hatıralarıyla yaşarlar.."

 

 

 

slm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"..Dünyanin hicbir bagimsiz ve üniter devletinde iki dil yoktur..."

 

 

.......!?

 

 

bakalim bu iddia dogrumu..

 

 

Amed Tigris´in,-Anadili egitimi ve birden fazla resmi dil- kitabindan ALINTI :

 

 

 

"..Çok dilli devletlere örneklerden Kanada, Belçika, Norveç, İsveç, İsviçre, İtalya, Paraguay, Bolivya, Finlandiya, Grönland, Kırgızistan, Kazakistan, Kosova, Güney Afrika, Tanzanya, Çin ve Hindistan'ı sayabiliriz..

 

 

***

 

 

"..Bugün yalnız Avrupa Birliği üyesi ülkelerde değil,dünyada çokkültürlülük, çok dillilik, çok dinlilik, çok renklilik demokrasinin gereği olarak kabul edilmiştir.

 

Kabul etmeyen ülkelere baktığımızda karşımızda

Türkiye

İran

ve

Suriye'yi görürüz..

 

 

SSCB'nin yıkılışından sonra kurulan Rusya Federasyonu'nda,

-89 yönetim ve teritoryum

-21 cumhuriyet

-6 kray (kenar bölge)

-50 oblast (eyalet)

-9 kapalı otonom bölge

-bir bölgesel otonomi ve iki federal şehir bulunuyor..

 

 

Tüm

federal birimlerde Rusça resmi dil ama, yanında o bölgenin dili de resmi dil. Her topluluk anadilde eğitim görüyor ve kendi dilinde yayın yapmakta özgürdürler. Ayrıca her bölgesel yönetim kendi bayrağını da kullanabilmektedir..

 

 

***

 

 

Türkiye'nin yakın müttefiklerinden Pakistan'ın federal bir devlet olduğu,

-4 eyalet

-2 bölge

-2'de özel bölgeden oluştuğunu kaç Türkiyeli biliyor..

 

 

***

 

 

NATO ile Talibanların savaştığı ülke Afganistan'da,

-Peştuca ve Darıca diye iki resmi dil olduğunu Türk yetkililer biliyorlar mı,yoksa bilmezlikten mi geliyorlar?

 

 

***

 

 

O küçücük Bosna'da bile üç resmi dil mevcuttur..

 

 

***

 

 

Dikkat çekici bir başka örnek ise, İsrail'dir:

-İbranice ve Arapça resmi dildir

-Yahudi Devleti'nde çok sayıda özel okul ve dini okullar da açılabilmektedir..

 

 

 

***

 

İsviçre:

-çok uluslu

-çok dilli

-çokkültürlü

-26 Kantona bölünmüş

-7 bölge

-3 yarım kantondan oluşan

-çok bayraklı

-çok başkentli

-konfedere bir devlet olarak Türk egemen ideolojinin ezberini bozacak bir örnektir..

 

 

***

 

 

Hindistan da çok dillilik konusunda ilginç bir devlettir:

-İki büyük dil ve her birinin yüzlerce lehçesi vardır

-Ülke genelinde 1652 dil ve lehçe konuşulur

-23 resmi dili var

 

Ayrıca

-Latin,Arap ve Doğu Asya alfabesi olmak üzere üç alfabeye sahipler

 

Bütün

Hindistanlıların kullandığı ortak dil ise,

-İngilizce

ve

-Hintçe'dir..

 

 

***

 

 

Bir başka ilginç örnek:

-Sri Lanka orada üç resmi dil var Singalca, Tamilce ve İngilizce.."

 

 

***

 

 

 

evrensel gercek sudur ki,kendi dillerini ve kültürlerini söyleyemeyen, yasayamayan kavimler zamanla degerlerinden koparlar ve “asimile” olurlar..

 

malcolm X,köklerimiz adli kitabinda -susturulmus insanlarin direnisi basliyor iste- derken aslinda kendi köklerinin arayisi icindeydi ve asil soyadi little iken afrika´dan asirlar önce göc(türül)müs ecdadinin kimligini ariyordu..

 

bu kimligi bulana kadar kendisini malcolm X olarak tanitacagini söylemistir.

 

onun gibi cümleler kirik dökük olsa hatta kimse dinlemese de bu özgürlügü kullanmak yasadigimizin kanitidir aynen birkenau nazi toplama kampinda esir kalan ve türlü iskencelere ragmen hayatta kalan nadir yahudilerden birinin dedigi gibi;

 

"..Bir esirin asıl tutsaklığı sessizliğidir.konuşma hakkı elinden alınmış bir insanın tek sahip olduğu şey acıkmış bir cesettir.."

 

 

evet

 

gerekce ne olursa olsun özgürlüklerin önünde duran insan asla cagdas degildir..

 

 

slm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.