Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tanrı Egoisttir...


Hitman92

Önerilen İletiler

Sn Yılmaz,

 

İnançlardan arınmış bir insan yani bir ateist, bir inançlıdan çok daha fazla kutsal kitapların hepsini okumuş, irdelemiş, anlamış, bir sonuca varmıştır.

 

Onu doğrulamayan bir ayet te var ayrıca diyorsak vardır. Bizlerin araştırdığı gibi sen de araştırıcı olmalısın. Aksi halde, burada her doğru söze karşılık kulaktan duyma bir söz söyleyeyim diye uğraşır durursun. Bunu da yaparsın üstelik.

 

Ayrıca Muhammed Kuran çalışmalarını yabancı birisiyle yapmıştır. Bu söylenti kurana bile geçmiştir. O zamandaki basit teknolojinin yayılması için uydu yayınına gerek yoktu. Zaten bilimsel çalışmaları filozoflar veya bilge insanlar yürütüyordu. Bir kral en uzaktaki bir teknolojiyi ülkesine öğrendirip getirtiyor, ülkesinde uygulatıyordu. Bu konuları bilim tarihi yazmaktadır. Mutlaka okumuşsundur. Neden aksini savunuyorsun?

 

Sn Yılmaz, bu söylediklerimi araştırmamak için inatla, var gücünle direniyor halen duyduklarını yazmakta israr ediyorsun. Araştırırsan inanki daha keyifli bir tartışma olacak. Yok ben araştırmam sadece hazıra konarım diyorsan, dağların sabit durduğuna ait ayeti de yazayım buraya.

 

Ben bilim adamı değilim yani ön yargılarımı bir tarafa bırakıp tartışmak zorunda değilim, bilimsel araştırma yapanlar ön yargılarını bir tarafa bırakıp öyle sonuç aramalıdırlar. Kur'an ın bir ayetini tefsir etmek için Arapça bilmek lazım, indirildiği zamanı, iniş sebebini bilmek lazım bunların ne kadarına vakıfsınız? Sanki Peygamber sav in yanındaymış gibi tezler öne sürüyorsunuz, yabancı birisiyle yapmış deyip bırakmakla olmaz. Kimmiş, Kur'an a nasıl yansımış bilimsel olarak bir delil, kulaktan dolma diye bizi tenkit ediyorsunuz. Bilimsel çalışmalar elbette vardır yalnız bu çalışmaların iletişimi nasıl sağlanıyordu ve biz Peygamber sav in ümmi olduğunu okuma yazma bilmediğini de biliyoruz, bu bilgiler onun eline nasıl geçti; 40 yaşına kadar niye bekledi? Bir şey iddia ediyorsanız, deliliniz varsa doğal olarak yazmanız gerekir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ön yargılarımı bir tarafa bırakıp tartışmak zorunda değilim

 

"Önyargılıyım" sözünden başlayayım.

 

Ön yargı, bir ideolojiyi veya bir fikri koşulsuz, sebepsiz destekleme anlamındadır. Önyargılı kişinin fikri/görüşü nesnel değil özneldir. Ayrıca önyargı kişinin gerçekleri görmesini engeller.

 

Önyargı konusunda zamanın bilim adamı Einstein'in şu sözü çok ünlüdür: "İnsanların önyargılarını parçalamak, bir atomu parçalamaktan daha zordur."

 

Kuranın hazırlanması konusunda:

 

Nahl ayet 103 te kuranın hazırlanmasına yabancıların yardımları söz konusu edilmiştir. Bunlar isim olarak; Bel'am, Yaiş, Addas, Yessar, Cebr ve İranlı Selman Farisi dir. Belam yunanlı, yaiş ve cebr de yemenli Muhammedin köleleridirler. En çok yararlandığı Selman Farisî ise Hristiyanlıktan dönme Muhammedin katiplerindendir. Muhammed bu isimleri hem köle hem de katip olarak kullanmıştır.

 

Olayı İbn Abbas ta şöyle anlatır:

 

"Peygamber, Mekke'de köle olan birine öğretimde bulunuyordu. Yabancıydı. Puta tapardı. Adı da Bel'am'dı. Peygamberin yanına girişinde ve çıkışında puta taparlar görüyorlardı.

'Muhammed'e her şeyi öğreten Bel'am'dır..' diye konuştular." -Taberi, Cami'ul-Beyan, 14/119-

 

Dağların hareketliliğini doğrulamayan ayet ise Hicr:19 dur.

 

Kuran hakkında fikir yürütmek için Arapça bilmeye gerek yoktur. Arapça bilen onlarca uzman tefsirler hazırlamışlardır. Ayrıca Kuranda, kuranın ANLAŞILMASI İÇİN apaçık yazıldığı/indirildiği belirtilmektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"İnsan kendine yalan söyleyebilir mi ?"

 

Nedir Yalan?

Yalanın gerçeklerin bilinmemesini sağlamak amacıyla söylenen, gerçeğe uygun olmayan anlatımlar olduğunu herkes bilir.

Soruyu bu bilgi ışığında yanıtlamaya kalktığımızda genelde büyük çoğunluk hayır söylemez diye yanıtlar...

 

Oysa öyle durumlar vardır ki;

Örneğin inançlarımız söz konusu olduğunda, gerçek dışı yada abartılı iddialar ve varsayımlar söz konusu olduğunda bile sürekli kendimizi kandırmayı yeğler ve gerçek dışı olabileceği ihtimalini sürekli göz ardı ederiz. Oysa kim olursa olsun söylenen yalanlar ve gerçeğe uygun olmayan anlatımlar bir an, bir yer gelir ki ister istemez herkeste hep bir şüpheye yol açar. Kafamızda oluşan şüpheler ne yazık ki ve her zaman aleyhimize sonuçlar oluşturur. Bu olumsuz sonuç ve çelişkileri aşmanın en kolay ve insanoğlunun en çok başvurduğu yöntem ise varsayımları gerçekmiş gibi algılama yaratıp ön yargılar oluşturmaktır. Sevgili arkadaşımızın samimiyet ve içtenlikle dile getirdiği "Ön yargılarımı bir tarafa bırakıp tartışmak zorunda değilim" ifadesinde öne çıktığı gibi...

 

Ama ne kadar sağlam varsayımlar ve aşılamaz ön yargılar oluşturursak oluşturalım, İnançlarımızda dahil yaşamımızda var olan ve bizi etkileyen olumlu ya da olumsuz her gelişmeyi, etkisi ne olursa olsun onları sürekli olumlamak, öyle olduğunu varsaymak onları iyi ve doğru yapmaz. Sürekli olumsuz düşünerek gerçeklerin ve olayların kötüye dönüştürülemediği gibi...

 

Ama ne yazık ki, istesek de istemesek de,

"Varsayım ve ön yargılarımızı, korku ve çelişkilerimizi yenebildiğimiz ölçüde" bir zaman sonra fark ederiz ki,

"Gerçeğin üstünü, kendini hangi özel yere koyan, konumda ve yafta da gören olursa olsun, herkes örtebilir..."

 

Ama ne yazık ki, istese de istemese de gerçekliğin bir anında,

"Ya gerçeği bilmiyor olduğu veya bildiği şeyin kendi doğrusu olduğu için onu gerçek sandığını, kabul ettiğini kavrar.

Farkında dahi olmadan gerçeklerin üstünü örtmüş olduğu gerçeğiyle yüzleşir...

 

Herkes çok iyi bilir ki, gerçeklerle yüz yüze geldiğimizde ortaya çıkan yeni durum ve koşulları kabullenmek ve onları aşmak öyle çok kolay değildir. Elimizde var olan değerleri kaybetmek yada kaybetmiş olmak sarsar insanı. Hele inanç gibi toplumu sımsıkı saran değerler karşısında, hele o güne kadar hiç üzerinde düşünce üretmeden körü körüne ve içtenlikle sarıldığınız inanca dair şeylerse bunlar içinizde oluşmaya başlayan, kuşku ve şüpheler sizi korkutur ve sarsar...

 

İçinde bulunduğunuz toplumun bir bireyi olarak o toplumun yüz karası, onlar tarafından reddedilecek güvenilmez bir kişilik olarak algılanmaktan korkarız...

 

Çünkü anlarız ki, Bizlere o güne kadar söylenen her şey "ölümsüzlüğün çözümsüzlüğü karşısında yerine koyduğumuz ahiret kavramı" gibi gerçeğe uygun olmayan, varsayımlara dayalı ütopik değerlerdir. İçimizde oluşan bu yeni durum ve şüpheler her zaman aleyhimize yeni durum ve koşullar getirmektedir.

 

Ve ne yazık ki, yaşamımızın devamında zorunlu ve gerekli olan yaşam algılamamızı doğru ve sağlıklı bir noktaya taşımamız için ihtiyaç duyduğumuz ikinci bir şans öyle çok kolay elde edilebilir şey de değildir. Bu şansı kendimiz yakalayabilsek ya da toplum tarafından bize verilse bile içinde bulunduğumuz koşullar yeni bir düzeltme ve doğruları bilincimize aktara bilmek için oldukça zorludur...

 

***

 

"İnsan kendine yalan söyleyebilir mi ?"

 

Karşısına çıkan zorlu ve aşılmaz koşullar söz konusuysa eğer ve bunu aşabilecek düşünsel gerçekliği, mücadele gücü ve en önemlisi karşılaşacağı zorluklar ne olursa olsun kendi öz benliğine saygılı olması gerektiği gibi bir kavramı içselleştiremediği ölçüde elbette...

 

Tartışmalarımızda... Ön yargılarımıza sıkı sıkı sarılarak bunu sürekli yapmıyor muyuz zaten?..

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın bilimselci kuran allahın sözüdür ama şeriat zırvalığı insanların işidir ama tabiki bu zırvalıkların ortaya çıkmasını yine allah istemiştir yani allah kendine bağlı kullar yani köleler istemiştir işte bu yüzden böylesi bir din ortaya çıkarmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın bilimselci kuran allahın sözüdür ama şeriat zırvalığı insanların işidir ama tabiki bu zırvalıkların ortaya çıkmasını yine allah istemiştir yani allah kendine bağlı kullar yani köleler istemiştir işte bu yüzden böylesi bir din ortaya çıkarmıştır.

 

Sayın raif bostan size cevap vermek istemiyorum ama sizin inancınız da bir tuhaf, Kur'an Allah ın sözüdür ama İslam Dini yoktur çok tutarsız bir sav. Eğer Kur'an Allah ın Kelamı ise "Allah Katında tek din İslamdır" bu da Allah ın ayeti.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Önyargılıyım" sözünden başlayayım.

 

Ön yargı, bir ideolojiyi veya bir fikri koşulsuz, sebepsiz destekleme anlamındadır. Önyargılı kişinin fikri/görüşü nesnel değil özneldir. Ayrıca önyargı kişinin gerçekleri görmesini engeller.

 

Önyargı konusunda zamanın bilim adamı Einstein'in şu sözü çok ünlüdür: "İnsanların önyargılarını parçalamak, bir atomu parçalamaktan daha zordur."

 

Kuranın hazırlanması konusunda:

 

Nahl ayet 103 te kuranın hazırlanmasına yabancıların yardımları söz konusu edilmiştir. Bunlar isim olarak; Bel'am, Yaiş, Addas, Yessar, Cebr ve İranlı Selman Farisi dir. Belam yunanlı, yaiş ve cebr de yemenli Muhammedin köleleridirler. En çok yararlandığı Selman Farisî ise Hristiyanlıktan dönme Muhammedin katiplerindendir. Muhammed bu isimleri hem köle hem de katip olarak kullanmıştır.

 

Olayı İbn Abbas ta şöyle anlatır:

 

"Peygamber, Mekke'de köle olan birine öğretimde bulunuyordu. Yabancıydı. Puta tapardı. Adı da Bel'am'dı. Peygamberin yanına girişinde ve çıkışında puta taparlar görüyorlardı.

'Muhammed'e her şeyi öğreten Bel'am'dır..' diye konuştular." -Taberi, Cami'ul-Beyan, 14/119-

 

Dağların hareketliliğini doğrulamayan ayet ise Hicr:19 dur.

 

Kuran hakkında fikir yürütmek için Arapça bilmeye gerek yoktur. Arapça bilen onlarca uzman tefsirler hazırlamışlardır. Ayrıca Kuranda, kuranın ANLAŞILMASI İÇİN apaçık yazıldığı/indirildiği belirtilmektedir.

 

Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik.
Hicr-19

 

Yeryüzüne sabit dağlar yok mu, ana karalar hareket etmiyor mu, depremler nasıl oluyor, bu mu delil? Böyle bir şey olsa bile bu hareketi önceden söyleyen olmuş mu, o kadar filozof varken bu çöldeki bir Arap tarafından mı bulunmuş?

Apaçık deliller var ama görebilene, göremeyenler için de başka şeyler yazıyor; onları burada yazamıyorum. Müfessirler Kur'an ı tamamen tefsir edememiş ve sonunda en iyisini Allah bilir yazmışlardır. Mesela sure başlarındaki harflerin ne ifade ettiği bu güne kadar bilinemedi. Hz. Peygamber sav yazdı ise bunlara niye gerek duydu, harflerin yerine daha anlaşılır bir cümle yazdıramaz mıydı?

 

103 - Andolsunki biz onların, “Kur’an’ı ona bir insan öğretiyor” dediklerini biliyoruz. İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur’an ise gayet açık bir Arapça’dır. Nahl

 

Dip not: - Müşrikler, Kur'an'ın Allah tarafından indirilmiş olduğunu inkar ediyorlar ve okuma yazma bilmeyen Hz. Peygamberin de böyle son derece yüksek edebî yapıya sahip olan Kur'anı yazmış olacağına da ihtimal vermiyorlar, olsa olsa onu Arap olmayan birinden öğrenmiş olabileceğini iddia ediyorlardı. Bu âyette bu tür iddialara cevap verilmektedir.

 

Bu ayette sizin iddia ettiğiniz gibi bir şey var mı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Müslüman olan toplumlar, peygamber denen insanlar ve onların yandaşlarıyla cehennem azabı ile korkutulduklarından zaten tarafsız olarak düşünemezler. İnsan ancak taraflı düşünmeyi -ki bunu ancak çok ve çeşitli kaynakları okuyarak elde edebilir- bir kenara bırakırsa neyin mantıklı ve neyin mantıksız olduğunu kendi içinde değerlendirebilir, tabii değerlendirmek isterse.

 

Bilimin kendi kendini çürütebilmesi mümkündür, zira bilim bir konuyu fanatikçe ele almaz. Bilim her yeni bir günde araştırmayla kendi kendini yenileyebilir de. Kısır döngü içinde asla değildir.

 

Başlık: Tanrı egoist midir? den yola çıkarsak... Egoist olan insandır ve bu egoistliklerini onlara anlatılan hikayelerle, hayallerinde yarattıkları bir tanrıya atfediyorlar bence.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu ayette sizin iddia ettiğiniz gibi bir şey var mı?

 

Einstein boşuna dememiş; "Önyargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur" diye...

 

Ayetin birinde dağlar hareket eder diyor, diğerinde ise sabit durur diyor. Eh tabi bu konuda bilgi yerine inancı tercih edersen, dağların bilimsel olarak nasıl oluştuğunu görmezden/duymazdan gelirsen, tabiki yukardaki sözünü söylemen gerekiyor.

 

Hakeza Kuranın yazılışına başkalarının yardım ettiğini, tarihi alıntılarla, hatta kuranda geçen ayetle bilimsel olarak veriyoruz, ama sonuç yine aynı.

 

Gecekuşu dostumuz ön yargı hakkında çok güzel şeyler yazmış. Ben de, belki dikkate alınır diye bir de Budha dan alıntı yapacağım.

 

"Bir şeye sadece duyduğunuz için inanmayın. Bir şeye sadece konuşulduğu veya bir sürü insan tarafından anlatıldığı için inanmayın. Bir şeye dini kitabınızda yazılı olduğu için inanmayın. Bir şeye öğretmenleriniz veya büyükleriniz söyledi diye inanmayın. Geleneklere veya törelere inanmayın. Çünkü onlar yüzlerce yıldır uygulanır; fakat gözlemlerden ve analizlerden sonra, bir şeyin akla uygun olduğunu, hem bireye hem topluma faydalı olduğunu görürseniz, o zaman onu kabul edin ve onunla yaşayın."

 

-Budha-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hicr-19

 

Yeryüzüne sabit dağlar yok mu, ana karalar hareket etmiyor mu, depremler nasıl oluyor, bu mu delil? Böyle bir şey olsa bile bu hareketi önceden söyleyen olmuş mu, o kadar filozof varken bu çöldeki bir Arap tarafından mı bulunmuş?

Apaçık deliller var ama görebilene, göremeyenler için de başka şeyler yazıyor; onları burada yazamıyorum. Müfessirler Kur'an ı tamamen tefsir edememiş ve sonunda en iyisini Allah bilir yazmışlardır. Mesela sure başlarındaki harflerin ne ifade ettiği bu güne kadar bilinemedi. Hz. Peygamber sav yazdı ise bunlara niye gerek duydu, harflerin yerine daha anlaşılır bir cümle yazdıramaz mıydı?

 

103 - Andolsunki biz onların, “Kur’an’ı ona bir insan öğretiyor” dediklerini biliyoruz. İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur’an ise gayet açık bir Arapça’dır. Nahl

 

Dip not: - Müşrikler, Kur'an'ın Allah tarafından indirilmiş olduğunu inkar ediyorlar ve okuma yazma bilmeyen Hz. Peygamberin de böyle son derece yüksek edebî yapıya sahip olan Kur'anı yazmış olacağına da ihtimal vermiyorlar, olsa olsa onu Arap olmayan birinden öğrenmiş olabileceğini iddia ediyorlardı. Bu âyette bu tür iddialara cevap verilmektedir.

 

Bu ayette sizin iddia ettiğiniz gibi bir şey var mı?

 

Bakın, sadece dini aklamak için yapılan bir hata da budur.

 

Din sabittir oysa Bilim sabit değildir ve yanlışlanabilir.

 

Ayrıca bir şeyi daha belirtmek isterim; peygamber zamanında da bilim adamları vardı. Mesela:

 

Ünlü matematikçi ve düşünür olan Pisagor, MÖ 500'lü yıllarda Dünyanın yuvarlak olduğunu bilmiş ve kurduğu ünlü Pisagor okulunda bunu öğrencilerine öğretmiştir.

 

Pisagor'dan sonra Eratosthenes de aynı şeyi keşfetmiş, hatta güneş ve ay ışıklarının düşüşlerine göre dünyanın çevresini hesaplamıştır.

 

Orta çağda Gelileo Galilei de bu düsünceyi savunmuş ve bu düşüncesinden dolayı yargılanmıştır. Dünya'nın yuvarlak olduğunu bulan kesin olarak belirli olmamasına karşın birçok bilim adamı ve gezgin bu fikri desteklemiş ve fakat Fernando Magellan tarafından yapılan Dünya gezisinden sonra dünyanın yuvarlak olduğu kesin olarak söylenmiştir. Dolayısıyla dünyanın yuvarlak oluşunu ilk keşfeden Eski Yunan'da yaşamış olan matematikçi ve düşünür Pisagor'dur.

 

Kuran'da dünyanın yuvarlak olduğuna dair hiçbir şey yazmaz. Kuran'ı yazanlar bu bilgiyi es mi geçtiler acaba?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın raif bostan size cevap vermek istemiyorum ama sizin inancınız da bir tuhaf, Kur'an Allah ın sözüdür ama İslam Dini yoktur çok tutarsız bir sav. Eğer Kur'an Allah ın Kelamı ise "Allah Katında tek din İslamdır" bu da Allah ın ayeti.

cennet cehennem diye birşey yoktur sadece allah insanların böyle inanmalarını istemiş ve kendini mükemmel bir varlık ve sadece onun dediğinin olması gerektiğine inanan insanlar iştemiştir yoksa gerçekte cennet yada cehennem yoktur bumanada allah bencillik yapmıştır gerçekte insanın yada herhangi uzaylı başka canlının hayatını istediği gibi ama başkalarına zarar vermeden yaşama hakkı vardır bu evrenin temel kanunudur yani insan istediği elbiseyi giyme hakkı vardır hatta insan çıplak bile dolaşabilir çünkü beden kendi bedenidir ve hayatta kendi hayatıdır ve insan eşcinselde olabilir bu o kişinin bileceği bişiydir çünkü hayatını istediği gibi yaşama hakkı vardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

değersiz bi akıntıdan (masturbasyon sonrası üzerine sifon çekilerek yada çöpe atılarak değersiz olduğu anlaşılabilir) anne karnında bir hayat, can içinde bi can olmasından ötürü (evrim bu çocuk olayına ne diyor bilmiyorum) balık karnında bi peygamberin yaşaması sana bişey anlatmasada bana anlatıyor sevgili bilimselci(!)

 

koca bi toplum erkeklerinin, erkek kucağına erkek oturmasından ötürü (her ne kadar forumda bunun özgürlük olduğu söylensede hangi vicdana hangi gönüle sığdırıldığı da meçhul -belkide daha ilerisi sübyancılık olacak-) helak edilmesi sana bişey anlatmasada bana anlatıyor sevgili bilimselci(!)

 

parmak uçlarının her kişinin kendi kimliğinin olduğunu seneler sonra bilimin bulmasından ötürü o ayetin olması sana bişey anlatmasada bana anlatıyor segili bilimselci(!)

 

başıma gelen bi olay yüzünden* hızır as. o çocuğu neden öldürdüğü sana bişey anlatmasada bana anlatıyor sevgili bilimselci(!)

 

20 yaşında (peygamber olmamış) iken zina yapmayan bi peygamberin 53 yaşından sonra çok eşliliği ve hatta çoğunun yaşlı vede dul olması (tek eşli olan bi peygambere artık müşriklerin para makam ve güzel kadın rüşvetlerini kabul etmeyen) sana bişey anlatmasada bana anlatıyor sevgili bilimselci(!)

 

hayatında hiç yalan söylemeyen ve hatta içki bile içmeyen bir insan sırf doğruyu söylediği için taşlanması sana bişey anlatmasada bana anlatıyor sevgili bilimselci(!)

 

hatta bir çok insanın anam babam sana feda olsun ya rasulullah denmesi sana bişey anlatmasada bana anlatıyor sevgili bilimselci(!)

 

o kadar yazdığın tanrılar arasında hz ademden bu yana (sen buna inanmasanda bu böyle -bkz. evrimin bilimce çöpe gidişi-) gerçek olan ilahın Allah olması ve diğerlerinin şimdi olmaması sana bişey anlatmasada bana anlatıyor sevgili bilimselci(!)

 

şimdi anlıyorumda şu artık bıkılası ifalerin (şunu şu adam şu tarihte bulmuş bunu bu adam bu tarihte bulmuş) hepsi bir kitapta toplanması ve yüzmilyonlarca müslümanın (önyargı şartlılık sen ne dersen de) mucize olduğuna inanmasının dahi mucize olduğunu(!)

 

şimdi anlıyorumda artık biliminde bir tanrı olduğunu anlaması Allah'ın varlığına dahi bir delil olduğunu(!)

 

şimdi anlıyorumda evrim (önceki zamanlar teori diye anılıyordu) masallarının niye çöpe gittiğini(!)

 

şimdi anlıyorumda bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucu denizin ikiye yarılmasının mümkün olduğunu(!)**

 

şimdi anlıyorumda senin açıklamana göre nicelden nitele geçişin bana göre ruhun çıkması, ölüm anı ölümden bir önceki an ve ölümden bir sonraki an, bu üç andada insan vücudundaki (ruh ölümden sonraki an yok!) her şeyin aynı olduğunu ve insanın neden öldüğünü(!)

 

şimdi anlıyorumda fazla uzatmamam gerektiğini :D diğer sorularının cevaplarının fazlasıyla başka bir linkte olduğunu.***

 

*başıma gelen özel bi olaydan ötürü teyzemin bana olayı devam ettirmemem üzerine ettiği bi nasihat

/*

anılan kişi kendi işi için eminönünde yaptığı alışveriş sırasında bi tüccarın kendi oğluna, ölsede kurtulsam ozaman bi kere ölürüm şimdi hergün ölüyorum

(belkide livatacıydı-hırsız belkide katil) diye kendi kendine konuşması (yani olay biterse bi kere bitersin)

*/

 

**denizin yarılma mucizesi

bunu sabah gazetesinde okumuştum çok istenirse gazete linkinide verebilirim.

 

***diğer forumdaki Allah varmı yokmu tartışması

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

değersiz bi akıntıdan (masturbasyon sonrası üzerine sifon çekilerek yada çöpe atılarak değersiz olduğu anlaşılabilir)

 

Sifonu çekmeniz onun değersiz olduğunu değil...

Şehveti tüketim sonrası sifonu çekenin onun kıymetini, değerini ve önemini kavrayamamış olduğunu gösterir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sana bişey anlatmasada bana anlatıyor sevgili bilimselci(!)

İşte aramızdaki fark bu. Anlatır tabii...

 

Senin bilincin(anlayışın), anlattıkların gibi soyutlardan oluşur, benimki ise somutlardan.

 

Senin bilincin, anlatılan hikaye ve masaldan oluşur, benimki ise doğa olgularından.

 

Senin bilincine öznel bilgiler hitap eder, benimkisine ise evrensel bilgiler.

 

Bilimselci ismime ünlem işareti koyman yerinde olmuş aslında.

Senin anladığın tarz gereği oluşmuş bilinçle, ünlem işareti olmasaydı, kendi bilimsel duruşumdan şüphelenirdim.

 

Zira, senin anladığın bilim; el işareti ile gezegenin ve denizin yarılmasıdır.

Bu tür masalların muadillerini Alaaddin'in cini masallarında da bulabilirsin.

Ünlemsiz bilimselciliğim masallara inanmamla olacaksa, beni affet...

 

Asıl dikkate alacağım ünlem işareti, bilimsel düşünen/görüşlü birisininki olurdu.

 

İlk yapmamız gereken; bilgi ile masalı, soyut ile somut bilgiyi ayırabilmemizdir.

 

İyi dileklerimle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sifonu çekmeniz onun değersiz olduğunu değil...

Şehveti tüketim sonrası sifonu çekenin onun kıymetini, değerini ve önemini kavrayamamış olduğunu gösterir...

 

Şimdi de değerli mi oldu? Kavanoza koyup bankaya yatıralım bari, belki daha fazla değerlenir. :lol:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sifonu çekmeniz onun değersiz olduğunu değil...

Şehveti tüketim sonrası sifonu çekenin onun kıymetini, değerini ve önemini kavrayamamış olduğunu gösterir...

Şimdi de değerli mi oldu? Kavanoza koyup bankaya yatıralım bari, belki daha fazla değerlenir. :lol:

 

Sevgili yılmaz; Senin böyle bir algılamayla bu tür bir cümle kurduğuna inanamıyorum doğrusu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili yılmaz; Senin böyle bir algılamayla bu tür bir cümle kurduğuna inanamıyorum doğrusu...

 

Bu cümle iki anlama da gelir, anlayışın yetersiz manası da çıkar, anlayışın fena değil de çıkar. Açık yazarsanız ne demek istediğinizi anlayacağım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bakın evren hakkkında çok bilgisi olan bir kişi yani prof derecesinde olan bir bilim adamı derecesinde bilgisi olan bir kişi evrenin bu komplike yapısının tesadüflerle olamayacağını kavrar ve bir yaratıcı yada yaratıcılar olabilir der ama bu yaratıcınn yada yaratıcıların nasıl bir varlık olduğunu bilemez yani bu varlık tekmidir yoksa birden fazlamıdır bilemez ve nasıl sıfatlara sahip olduğunuda bilemez.bu yarartıcının olabileceğinin farkında olacak kişilerde yukarda anlattığım evren hakkında çok bilgisi olan ve bu komplike yapının olasılıklarla olamayacağını karayan kişiler farkında olabilir normal sıradan insanlar bunun farkına varamazlar onlara ancak onu göstererek farkına varmaları ve onu bilmeleri sağlanabilir buda imkansızdır ve ayrıca yaratıcının olaabileceği bu komplike yapının kendiliğinden oluşamayacağı mantıken ıspatlansada allah kesin olarak görülmemiş onun bilimsel olarak ıspatladığımız anlamına gelmez çünkü bilimsellik görselliğe ve hissedebilirliğe dayalıdır.günümüzde tanrı böyledir yada şöyhledir diyenler bilimsel olarak bir temele sahip değiillerdir bence tanrı bizim gibi bir var5lıktır çünkü tanrı evreni yaratmadan önce yalnızsa bu yalnızlığını gidermek için bizleri kendine arkadaş olsun diye yaratmıştır yani uzayda yaşayan tüm zeki canlıları kendine arkadaş olsun diye yaratmıştır diye düşünüyorum şayet biz onun arkadaşlarıysak onun bizden çok farklı olmasını düşünmek saçma olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

çünkü bilimsellik görselliğe ve hissedebilirliğe dayalıdır.

Bilimsel çıkarımların(sonuçların) ilkelerinden birisi de görselliktir ama, "hissedebilirlik" nereden çıktı dostum? Bu sadece sana ait bir teşhismi? Nereden kaynaklandın? Kaynağını verirsen biz de yararlanalım.

 

Bu tür kanıya yaratılışşçılar sahip. Yalnılgı da buradan geliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

mesela havayı ele alalım havayı hissederiz yani beş duyu organımızla kavradıklarımız anlamında kullandım.

Pardon bir kavram kargaşası oldu. TDK da Hissetmek; sezgi anlamında da kullanılıyor. "Hislerim bugün oraya gitmememi söylüyor" gibi. Bu da bilimsel olmayan his kullanma türü. :)

 

Hava bir maddedir. Tenimiz, solunum organlarımız havayı somut olarak algılar. Beş duyu olarak vurguladım diyorsun zaten. Problem yok. Özür dilerim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

allah bencillik yapmıştır islam inancını ortayaq çıkarark bencillik yapmıştır çünkü bu inanca göre allah kusursuz mükemmel bir yaratık ve söyledikleri tek yapılması gereken bir yaratıktır buradan allahın kendini kusursuz gören ve sadece kendi dediğini yapan bir toplum yaratmak istediği açıktır ötesi berisi yok bumanada bencil davranmıştır ve kendini üstün kusursuz bir varlık ve sadece kendi dediğini yapan bir toplum yaratmak istemiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

allah bana göre saçma olan bir dini dünyaya günümüzde dünyayı yöneten derin dünya devleti ve bana göre saçma olan bu dine inanan fethullah gülen gibi adamlarla yaymaya çalışmaktadır.derin dünya devleti atatürke kurdurduğu bu devleti güya laik bir devlet olarka kurmuş ama devle diyanetle islam dinine ekonomikdestek sağlayarak toplumun islamlaşmasını sağlamıştır ve aslında hedefin bir islam devleti olduğu açıktır ve günümüzdede yine devleti şeriat yanlıları idare etmektedir bu demektir ki hala allah bu hayal peşinde koşmaktadır peki sizce allah böyle bir dini dünyaya neden yaymak istemektedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

derin dünya devleti saçma olan bu islam inancını desteklemektedir ve temelde bunu tüm dünyaya yaymak istemektedir temel amaç budur ve derin dünyayı ve tüm kainatı yönetende allahtır dolayısıyla derin dünya devletinin bu amacı temel de allahın isteğidir öncelikle derin dünya devleti insanları allahın kulu yani kölesi haline getirecek bu amacı niye desteklediği bir muamma bence bu insanlar yada uzaylı canlılar allah evreni ve bizleri yarattığı için ona müteşekir oldukları için insanlarında allahın her dediğini yapan kişiler olmalarını istemekte ama şöyle bir gerçek varki bir kişiyi yaratmak yada bir kişiye iyilik yapmak o kişiyi köle haline getirme hakkını kimseye vermez yada saçma bir inancı gerçekmiş gibi gösterme hakkını kimseye vermez neden çünkü bu insanların iradelerine müdahale ve özgür irade hakkına ve insanın yararına aykırıdır yarar diyorum çünkü yarar bir kişin doğruyu doğru yollarla öğrenme hakkı vardır buda insanın öğrenme konjusunda en doğru yol ve en yararlısıdır yani ben doğruyu kavrayarak öğrenmem lazım bunu saçma zırvalıklarla yada köle pozisyonunda değil bu yanlış olacaktır dolayısıyla derin dünya devletindeki şahısların düşündeceleri bu doğrultudaysa bu yanlış bir düşüncedir.

peki allah neden kendisine itaat eden köle bir toplum istemektedir allah bu şekilde acaba egosunumu tatmin etmeye çalışmaktadır belki allah bencil ve nankör olan bu insan oğlunun bu nankörlüğü yüzünden kırılmış ve kendini avutmak için insanları dünyanın evrimi içerisinde bir dönemin kendine itaat eden bir toplum olmasını istemiş bu sayede kendini insanlar benim dediğimi yaptılar diyerek avutacaktır kimbilir sizce ne olabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beş fonksyonlu bir kamera gibidir İNSAN..beş ayrı özellikte kayıt yapabiliyor..bu kayıtlar daha sonra ne oluyor bilen varmı..görüyoruz kayıtta..işitiyoruz kayıtta,gördüğümüzü işittiğimizi algıladığımız lezzeti yada ısıyı kaydediyoruz beynimizde..sonunda beynimizde toprak oluyor..kayıtlara ne oluyor acaba.. :D

 

BİLGİ,de kayıtta..eğer o Bilgiyi aktaramadıysak başka bir beyine beyinde toprak bilgide.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.