Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KOCA ŞEHİR


hayal okulu

Önerilen İletiler

Bir gün, uzak bir diyara taşınırsa bedenim,

Tutunacak bir dal, arar ellerim.

Gözlerim, tren vagonlarına taşındı.

Ömrümde görmemiştim böyle sızı.

Gecenin ağır ağır ilerleyen yokuşunda,

Tıkandı nefesim.

Yağmur bile dindirmedi yangınımı,

Yüreğimin tacı olan yedi tepe!

Ellerini kaldırıp bak göğe.

Muhteşem bir edayla savur beni eteklerinde.

Her sabah, güzel bir güneş ısmarla soframa.

Her köşede sığınan vardır vatanına.

Toprak bile haykırıyor destanı,

Dağ, taş, deniz unutmuyor bu sevdayı.

Kahramanlıkların baş gösterdiği,

Nice fatihlerin göğüs gerdiği,

Ve her seste bir öykünün gizlendiği,

Koca şehir… Merhaba…

Aklımın bir köşesinde,

Yalnızlığın her deminde,

Bana yine kendini fısıldadı biraz.

Mimar Sinan’ ın yükselttiği minareler,

Fatihin taşıdığı gemiler,

Ve daha neler neler…

Özlüyorum seni.

Elimde bir demet çiçekle dönmek istiyorum geri.

Boş değilmiş bendeki aşkın,

Hala, dün gibi seviyorum seni.

Çamlıca’ nın kızılıyla baktım yeşiline.

Her zaman oturduğum bankta sabahladım bu gece.

Dünya döndükçe, şair söyledikçe,

Her gün, her gece, bir mısra yazıldı gönlüme.

Sen burada durdukça,

Sana bakan gözler, seni fısıldar kitaplara.

Dinliyorum, şarkını.

Bir fincan kahve hatırı ile duy feryadımı.

Sıcacık bir simitle uyandır, duygularımı.

O gün, bugün olsun ve al kanatlarımı.

Başka bir yere gitmeyeyim,

Gönlümün gözlüğüyle, pembe seyredeyim.

Duyuyor musun?

Ben hep seninleyim.

Bak, kalplerin tacı!

Doludizgin yılların sarardı sancağı.

Beli büküldü bedenimin,

Ben yaşlıyken de güzelsin.

Beni yeşerten şehir,

Sanki Koca gönüllü bir nehir.

Ah İstanbul ah!

Taşına toprağına can feda…

Dünyaya, Pierre Loti’ den bakmak daha bir başka.

Sağında ölüm, solunda gülüm dersin adeta.

Hayatların, hediye paketi gibi durduğu Karacaahmet karşımda.

Nice filmlere sığmamış bu senaryo.

Her yüreğin bir kalıntısı var manzarada,

Her gidenin bir fotoğrafı saklanır semaya.

Çok geçit vardır.

Çok hayaller saklıdır.

Bir bakarsın, aç bir çocuk,

Bir bakarsın, kocaman bir yürek.

Sorsam, derdin ne diye?

“Taşı, toprağı altın diye anılan bir yere,

Büyüklerimin övmekle bitiremediği,

Hayallerimde şekillenen,

Bu koca şehre geldim ben.

Annem, ablam, babam,

Hepsi burada.

Taşdan, altın çıkacak diye beklerken,

Çöpten, ekmek toplar olduk.

Ama şu koca gönüllü şehir,

Yine de kovmadı bizi.

Şefkatiyle yıkadı sesimizi.”

Durdum ve şöyle bir baktım çocuğa.

Küçücük elleriyle, dokunuverdi yanağıma,

Ve geçti önümden yavaşça.

O, binlerce hikayeden biriydi sadece.

Ufka yönelen bir heceydi, gidişi.

Halinden memnun, seviyordu koca şehri.

Sevda işi kolay değildir.

Çetin bir mesafe ve güzel bir neticedir.

Ah İstanbul ah!

Yıllardır bekliyorum sana gelmeyi.

Haydarpaşa’ dan kalkmıştı veda sepeti,

Tahta bir bavulla uğurladın beni.

Yalnızlık trenine, ısmarlamışsın biletimi.

Yüzünde bir tebessümle çağır beni,

Denizinde açılsın gözlerim.

Ben, seni çok özlüyorum,

Benim masum sevgilim;

Deli dolu koca şehrim…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.