Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İSRAİL KATLİAMI


Misafir CYRANO

Önerilen İletiler

İsrail yardım konvoyuna silahla saldırdıktan sonra yeterli tepki gösterip yaptırım uygulanmaması, one minute'ün altının doldurulamaması kimin oyunu azaltır sence ?

 

Nasıl olurda yazdıklarımın tersini anladığını anlamadım dostum. Türkiye'nin misilleme yapma ihtimalinden söz ettim. Misilleme ne demek ? Etkili bir ataktan söz ettim. İsrail'e karşı ciddi bir savaş tehdidi gibi.

Bunlar yaptırım sayılmaz mı sence ?

 

Böyle bir ihtimal karşısında İsrail'in geri adım atacağından eminim. '' One Minutes ''( Erdoğan'ın tam söylediği şekilde ) çıkışının altının doldurulmayışının, belki de AKP oylarına yerel seçimlerde yansıyan menfi etkisi anlaşılmış, bu sebeple böyle bir alt doldurma fırsatı yaratılmış bulunuyor.

 

Sen de Türkiye böyle bir şey yapamaz dememişsin zaten. Ha sen destekler misin diye bana sorarsan Türkiye'nin onurunu siyasi kaygılarıma üstün tutarım o ayrı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yalnız ilginçtir;

İsrail'in saldırısına uğrayan gemilerin lojistik desteğini sağlayan liman,

Yine bugün PKK tarafından saldırıya uğrayan İskenderun Limanı idi...

 

PKK'nın İsrail'in ve Batı'nın yaptığı yine belli olmuştur böylece...

 

Türkiye'de CHP, AKP karşısında bir atılım yaptı;

Ve ondan daha büyük bir başka güç, AKP 'nin işine yarayacak bir başka düğmeye bastı gibime geliyor...

 

Evet dostum, PKK'yı tasfiye etmek isteyen ABD, bu eylemi PKK'ya yaptırarak, daha önce PKK'yı terörist ilan edip, uyuşturucu tacirlerini ifşa ederek kendini soyutladığı için, PKK'nın arkasında İsrail'in olduğu intibaını vermiştir.

 

İşin bu yönü ise, ordunun İsrail'e karşı bir operasyon düşüncesine daha sıcak bakmasına hatta olmaz ya belki de bir kısım PKK sempatizanının PKK'dan soğumasına sebep olabilir. Eğer AKP, İsrail'e karşı esaslı bir hamle yapabilirse iç politikada artıracağı oylarınının bir kısmını belki BBP, MHP ve tuhaf görünüyor ama belki de BDP tabanından kaymalarla da sağlamış olacaktır. Evet dostum, PKK'yı tasfiye etmek isteyen ABD, bu eylemi PKK'ya yaptırarak, daha önce PKK'yı terörist ilan edip, uyuşturucu tacirerini ifşa ederek kendini soyutladığı için PKK'nın arkasında İsrail'in olduğu intibaını vermiştir. İşin bu yönü ise, bir kısım PKK sempatizanının PKK'dan soğumasına sebep olabilir. Eğer AKP İsrail'e esaslı bir hamle yapabilirse iç politikada artıracağı oylarınının bir kısmını belki MHP, belki de BDP tabanından kaymalarla da sağlamış olacaktır. Yerel seçimlerde DTP'ye kaptırdığı oyları da geri alabilir böylece.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nasıl olurda yazdıklarımın tersini anladığını anlamadım dostum. Türkiye'nin misilleme yapma ihtimalinden söz ettim. Misilleme ne demek ? Etkili bir ataktan söz ettim. İsrail'e karşı ciddi bir savaş tehdidi gibi. Bunlar yaptırım sayılmaz mı sence ?

 

Böyle bir ihtimal karşısında İsrail'in geri adım atacağından eminim. '' One Minutes ''( Erdoğan'ın tam söylediği şekilde ) çıkışının altının doldurulmayışının, belki de AKP oylarına yerel seçimlerde yansıyan menfi etkisi anlaşılmış, bu sebeple böyle bir alt doldurma fırsatı yaratılmış bulunuyor.

 

Sen de Türkiye böyle bir şey yapamaz dememişsin zaten. Ha sen destekler misin diye bana sorarsan Türkiye'nin onurunu siyasi kaygılarıma üstün tutarım o ayrı.

 

AKP hükümeti askeri yaptırımları değil diplomatik yaptırımları kullanacağını dün akşam Bülent Arınç'ın ağzından açıkladı. Hiçbir diplomatik yaptırım, AKP'nin tabanını tatmin etmeyecektir. Diplomatik temayüllerde çok sert ve ağır tepkiye denk gelen yaptırımlar genelde kamuoyu için hava civadır. Mesela Yunanistan ve Türkiye, İsrail ile planlanan askeri tatbikatları iptal etmiştir. Diplomatik olarak çok sert bir tepkidir ama kamuoyu "ulan bir de tatbikat mı planladınız" der. Tel Aviv büyükelçisinin Ankara'ya geri çağırılması tatbikat iptalinden çok daha ağır bir tepkidir ama kamuoyu büyükelçiliği niye kapatmadınız der.

 

Dostum gerçekçi olalım. Diplomatik olarak Ankara hangi tepkiyi ve yaptırımı uygularsa uygulasın, İsrail'in yaptığı saldırır karşısında, kamuoyunu tatmin etmesi mümkün değildir. Bu tüm dünya ülkeleri ve kamuoyu için geçerlidir.

 

Bu saldırı AKP'nin kucağına çok ağır bir bomba bırakmıştır. Daha kendi tabanları gemilere neden açık sularda Türk savaş gemilerinin eskortluk etmediğini soracaktır. Gemilerin neden açık sularda güvenliğinin sağlanmadığını soracaktır. Neden, saldırı başladıktan sonra gemileri korumak için Türk savaş uçaklarının ve gemilerinin olay yerine intikal etmediğini soracaktır(açık denizde Türk gemisi saldırıya uğramıştır ve hukuki olarak başka bir anlamı yoktur. Türk gemileri ve uçakları müdahele edip ateş açsa bile İsrail'in hukuki olarak hiçbir haklılığı bulunmayacaktı). Daha bir çok şey soracaktır.

 

Hangi diplomatik yaptırım uygulanırsa, uygulansın. Sürecin sonunda "İsrail saldırdı AKP hiçbir şey yapmadı" olacaktır tablo. ki şu an böyledir.

 

Hükümet de dahil kimse İsrail'in gemilere silahlı baskın düzenleyeceğini tahmin bile etmiyordu. Yok belliydi böyle olacağı falan deniyor ama beklenen, İsrail'in en fazla gemilerin rotasını değiştirip, kendi limanına çekeceği burada gemidekileri göz altına alacağıydı.

 

O gemilerde Avrupa ülkelerinin milletvekilleri de vardı. Bu beklenen bir şey olsaydı o adamlar gemilere biner miydi? O adamların ülkeleri buna izin verir miydi ?

 

Evet herkes İsrail'in barbar bir devlet olduğunu biliyordu ama kimse bu kadarını beklemiyordu. AKP bir anda kucağında bombayı buldu.

 

Sadece AKP'nin tabanını değil Türk toplumunu tatmin etmeyecektir. Bu süreçten bir parti oylarını arttırarak yararlanabilirse o da İHH'nin ideolojik ve örgütsel olarak yakın olduğu Saadet Partisi olacaktır. Saadet "müslüman" seçmenler nezninde "ürkek -erkek" siyaseti yapacaktır. Bu kesindir.

 

Siyasetin evrensel kuralı olarak, muhalefet kamuoyunda oluşan talebe dayanarak hükümetten yapamayacağı şeyler isteyebilir. Ve bu istekler kamuoyunun genel talebiyse hükümet oldukça yıpranır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Belki de hepimiz İsrail'in Arapları öldürmesine alıştık. Belki de İsrail Arapları öldürmeye alıştı. Şimdi de Türkleri öldürüyorlar. Ya da Avrupalıları. Son 24 saatte Ortadoğu'da birşeyler değişti ve İsrailliler -bu katliama verdikleri son derece aptalca tepki düşünüldüğünde- olan biteni kavrayamamış gibi görünüyor. Dünya artık bu zorbalıktan bıktı usandı. Politikacılar sessiz olsa da.

 

Independent

 

"Komandoları helikopterden indirerek onları saldırı tehlikesine açık hale getirmek mantıklı mıydı? Türk vatandaşlarını hedef alarak, bir zamanlar yakın siyasi ve askeri ilişkilere sahip olunan Müslüman bir komşuyla ilişkileri daha da bozmak siyasi açıdan zeki bir adım mıydı? Okul çocukları için boya kalemi, hastaneler için ilaç, bombaların yıktığı evlerin tamiri için çimento taşıyan gemileri engellemeye çalışmak halkla ilişkiler açısından iyi bir fikir miydi?"

 

Times

 

"Ablukadan Katliama"

 

"Eğer Somalili korsanlar dün uluslararası sularda 6 gemiye çıkıp 10 yolcuyu öldürse ve onlarcasını da yaralasa, bugün NATO'ya bağlı bir görev gücü Somali kıyılarına doğru yola çıkmış olurdu. Dün Gazze karasularının dışında, uluslararası sularda olanlar korsanların değil İsrailli komandoların işiydi ve bugün İsrail kıyılarına doğru yol alan NATO gemileri olmayacak. Ama belki de olmalı."

 

Guardian

 

Dünya basınından bu sabah itibariyle gelen tepkilerden bazıları... Bence en güzel açıklamayı Guardian yapmış.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP hükümeti askeri yaptırımları değil diplomatik yaptırımları kullanacağını dün akşam Bülent Arınç'ın ağzından açıkladı. Hiçbir diplomatik yaptırım, AKP'nin tabanını tatmin etmeyecektir. Diplomatik temayüllerde çok sert ve ağır tepkiye denk gelen yaptırımlar genelde kamuoyu için hava civadır. Mesela Yunanistan ve Türkiye, İsrail ile planlanan askeri tatbikatları iptal etmiştir. Diplomatik olarak çok sert bir tepkidir ama kamuoyu "ulan bir de tatbikat mı planladınız" der. Tel Aviv büyükelçisinin Ankara'ya geri çağırılması tatbikat iptalinden çok daha ağır bir tepkidir ama kamuoyu büyükelçiliği niye kapatmadınız der.

 

Dostum gerçekçi olalım. Diplomatik olarak Ankara hangi tepkiyi ve yaptırımı uygularsa uygulasın, İsrail'in yaptığı saldırır karşısında, kamuoyunu tatmin etmesi mümkün değildir. Bu tüm dünya ülkeleri ve kamuoyu için geçerlidir.

 

Bu saldırı AKP'nin kucağına çok ağır bir bomba bırakmıştır. Daha kendi tabanları gemilere neden açık sularda Türk savaş gemilerinin eskortluk etmediğini soracaktır. Gemilerin neden açık sularda güvenliğinin sağlanmadığını soracaktır. Neden, saldırı başladıktan sonra gemileri korumak için Türk savaş uçaklarının ve gemilerinin olay yerine intikal etmediğini soracaktır(açık denizde Türk gemisi saldırıya uğramıştır ve hukuki olarak başka bir anlamı yoktur. Türk gemileri ve uçakları müdahele edip ateş açsa bile İsrail'in hukuki olarak hiçbir haklılığı bulunmayacaktı). Daha bir çok şey soracaktır.

 

Hangi diplomatik yaptırım uygulanırsa, uygulansın. Sürecin sonunda "İsrail saldırdı AKP hiçbir şey yapmadı" olacaktır tablo. ki şu an böyledir.

 

Dışişleri bakanımız, '' teröristlerle devlet arasındaki çizgi kalktı '' diyor. Başbakanımız '' Umarım son kararlarımız milletimiz için hayırlı olur '' dedi. Bu ne anlama gelir. AKP, kamuoyunun diplomatik yaptırımları tabiri caizse yemeyeceğini bilmez mi ?

 

Bir Kardak krizini hatırlayalım. Yunanistan o kaya parçasına bayrağı diktiğinde, anında müdahale mi edilmişti. Öldürülen-şehit edilen kimse olmaması açısından benzetmek yanlış olsa da, bize göre karasularımızın içerisindeki bir toprak parçasının işgal edilmesi sembolik de olsa, Türkiye Cumhuriyeti'ne doğrudan bir saldırı idi ve Çiller hükümeti kazançlı çıktı müdahale ertesinde.

 

Sonra sen Türkiye bunu yapamayacak bir ülke değil demişsin.

 

Dostum Türkiye Cumhuriyeti'nden bağımsız kimseler miyiz ? Türkiye Cumhuriyeti bizim dışımızdaki bir yapı mı ? Böyle bir saldırıya karşı duracak gerekli cevabı verecek siyasi iradenin niyeti varsa niyetini gerçekleştirmesini sağlayacak destek, niyeti yoksa zorlayacak bir talep anlamına gelir toplumsal tepki ve destek.

 

Türkiye kendisine saldıran bir ülkeye yaptırım uygulayamayacak bir ülke değildir.

 

Kamuoyu baskısı, niyeti olmasa bile AKP'nin, İsrail'e karşı böyle bir tehdit yapmasını sağlamaz mı ?

 

Gemilerin güvenliğini sağlayacak savaş gemileri vs. bunlar da tamamen daha en başından İsrail'in müdahale düşüncesini meşru ve haklı kılacak durumlar yaratabilir, yani en sonunda bu gemiler Gazze yakınlarında İsrail karasularına girip karaya yaklaşacak. Bunu AKP'ye soran olmaz diye tahmin ediyorum. Çünkü olay, Türkiye devletinin değil, tamamen sivil toplum kuruluşlarının, aktivistlerin eylemi. Yardım kısmı dışında ana amacı da aylardır gündemden düşürülen Gazze halkının dramının bir şekilde yeniden gündeme oturtulması. Bu gemilerin eskortla gitmesini olay öncesinde dile getiren kimseyi duymadım. Asıl böyle bir durum tuhaf olurdu. Somali korsanları için bu gibi tedbirler alınıyor fakat yardım filosunu korumak için gerekçe olabilecek bu tür tehditleri yoktu olay öncesinde İsrail'in.

 

Hükümet de dahil kimse İsrail'in gemilere silahlı baskın düzenleyeceğini tahmin bile etmiyordu. Yok belliydi böyle olacağı falan deniyor ama beklenen, İsrail'in en fazla gemilerin rotasını değiştirip, kendi limanına çekeceği burada gemidekileri göz altına alacağıydı.

 

O gemilerde Avrupa ülkelerinin milletvekilleri de vardı. Bu beklenen bir şey olsaydı o adamlar gemilere biner miydi? O adamların ülkeleri buna izin verir miydi ?

 

Hatta Nazi kamplarında bulunmuş yaşlı bir Yahudi aktivist de vardı. Evet, İsrail bu insanlara rağmen böyle bir saldırıyı yaptı. Ben beklenen bir şey olduğunu iddia etmedim ama o insanların bu şekilde bir mizansen için engel teşkil etmediklerini düşünüyorum zira gerçekçi olursak dostum dünyada kendi ülke vatandaşlarını bile birbirine kırdırabilecek, feda edebilecek derin devletler, gizli servisler olduğu bilinmeyen bir şey değil...

 

Evet, Saadet'i unutmuşum, o tabandan bile oy devşirebilir, hükumet bir müdahale tehditi yapar ve İsrail geri adım atarsa.( Saadet tabanı bunu yemez aslında ama )

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Israil,defalarca uyardi ve gemilerin kontrolünden sonra yardimin Gazze'ye ulastirilabilecegini bildirdi.Bu habere YALAN damgasini vuranlar anlasilan ezbere konusanlardir ve duygusal olmaktan öte gecemeyenlerdir.Israil Ankara Büyükelcisi Türkiye televizyonlarinda bunu defalarca dile getirdi ve aksi durumda müdahale edebileceklerini tüm dünyaya duyurdu.

 

Ülkemin insani hangi renkte olursa olsun öldürülmesi bana aci verir.Olaylari carpitarak veya tek yanli degil objektif bir gözle degerlendirmekte hep yarar vardir.Bir seye karsi olmak icin illa ki bir gözümüzü kapatmak durumunda degiliz.

 

Israil'in tutumu bilindigi halde o gemi ve icindekilere izin verildi.O insanlar ölüme iktidar eliyle gönderildi.Gemilerde 35 ülkeden insanin olmasi Israil'i devlet olmaktan cikarmaz.Ciddi devletler baska bir devlete karsi böyle girisimlerde bulunmaz.Hicbir ciddi siyasetci böyle yanlislara girmez.

 

Ama asil önemli olan,kahpelerin sehit ettigi 6 evladimiz icin kimseden cit cikmamasi ve bu olayi Israil'le iliskilendirerek sözümona PKK'yi masumlastirmak cabasi.Ben Israil'e cihad ilan edenlere ettirenlere degil 6 askerimize eyvah diyorum.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dışişleri bakanımız, '' teröristlerle devlet arasındaki çizgi kalktı '' diyor. Başbakanımız '' Umarım son kararlarımız milletimiz için hayırlı olur '' dedi. Bu ne anlama gelir. AKP, kamuoyunun diplomatik yaptırımları tabiri caizse yemeyeceğini bilmez mi ?

 

Bir Kardak krizini hatırlayalım. Yunanistan o kaya parçasına bayrağı diktiğinde, anında müdahale mi edilmişti. Öldürülen-şehit edilen kimse olmaması açısından benzetmek yanlış olsa da, karasularımız içerisindeki bir toprak parçasının işgal edilmesi sembolik de olsa, Türkiye Cumhuriyeti'ne doğrudan bir saldırı idi ve Çiller hükümeti kazançlı çıktı müdahale ertesinde.

 

Sonra sen Türkiye bunu yapamayacak bir ülke değil demişsin.

 

Dostum anlatamıyorum galiba; hükümet askeri yaptırım kullanmayacağını açıkladı. Açıkça, askeri yaptırıma başvurmayacağını, diplomatik yaptırım uygulayacağını belirtti hükümet sözcüsü.

 

Kamuoyu baskısı, niyeti olmasa bile AKP'nin, İsrail'e karşı böyle bir tehdit yapmasını sağlamaz mı ?

 

Askeri tehdit, saldırıdan önce olurdu. Gemilere müdahele edilirse aynı yolla cevap veririz, ya da diplomatik dille "vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlmak için gereken askeri önlemleri almaktan kaçınmayız" açıklaması yapılsaydı bu askeri tehdit olurdu. Bundan sonra ne diye tehdit edeceksin ? Adam saldırıyı yapmış, vatandaşlarını öldürmüş, hükümet olarak saldırının arkasındayız demiş. Askeri yaptırım olur, olursa. Onu da yapmayacaklarını Arınç açıkladı.

 

Gemilerin güvenliğini sağlayacak savaş gemileri vs. bunlar da tamamen daha en başından İsrail'in müdahale düşüncesini meşru ve haklı kılacak durumlar yaratabilir, yani en sonunda bu gemiler Gazze yakınlarında İsrail karasularına girip karaya yaklaşacak. Bunu AKP'ye soran olmaz diye tahmin ediyorum. Çünkü olay, Türkiye devletinin değil, tamamen sivil toplum kuruluşlarının, aktivistlerin eylemi.

 

 

Açık denizlerde her ülke kendi bandırasını taşıyan gemilerin güvenliği için askeri deniz araçlarıyla eskortluk edebilir. Gerekçeye de ihtiyacı yoktur. Ki İsrail'in denizaltı saldırısıyla gemileri batırmasından endişe ediyor, kendi vatandaşlarımızın can güvenliğini korumak istiyoruz demek bile yeterlidir.

 

Askeri tehdit bu olurdu işte.

 

 

Yardım kısmı dışında ana amacı da aylardır gündemden düşürülen Gazze halkının dramının bir şekilde yeniden gündeme oturtulması. Bu gemilerin eskortla gitmesini olay öncesinde dile getiren kimseyi duymadım. Asıl böyle bir durum tuhaf olurdu. Somali korsanları için bu gibi tedbirler alınıyor fakat yardım filosunu korumak için gerekçe olabilecek bu tür tehditleri yoktu olay öncesinde İsrail'in.

 

Bu, gemilere saldırı durumunda eskortluk eden gemilerin acil müdahele menzilinde kalmasını sağlar bu yöntem. Oldukça yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir.

 

Bize yakın örnek; Türkiye ve Yunanistan. İki ülkenin deniz savaş araçları da, Ege'de açık denizde avlanan ya da seyreden gemilerine escortluk eder. Amaç acil müdahele menzilinde bulunmaktır. Şöyle izlediğimiz haberleri düşünelim, işte Türk hücümbotunun gelmesiyle, Yunan hücümbotları çekildi haberlerini çok duymuşuzdur değil mi

 

Kıbrıs'tan Gazze'ye giden rotadaki hiçbir deniz parçası, İsrail'in karasuları değildir. Fiili olarak işgal ettiği, BM tarafından işgalci statüsünde bulunduğu karasularıdır Gazze kıyısı. Eğer Türk savaş gemileri, bu işgal altındaki karasulara kadar yardım gemilerine eskortluk etmiş olsaydı, İsrail müdahele ederken Türkiye ile savaşa girmeyi göze almak zorunda kalırdı. Yani top İsrail'in kucağında olurdu.

 

İkincisi, saldırı olduktan sonra Türk savaş uçakları uluslararası sularda Türk bandırası taşıyan gemilere yapılan saldırıları (dediğim gibi uluslararası hukuka göre kim yaparsa yapsın sadece korsan saldırısıdır) engellemek ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için Kıbrıs'tan havalanabilirdi. Türkiye seyretti saldırıyı...

 

 

Hatta Nazi kamplarında bulunmuş yaşlı bir Yahudi aktivist de vardı. Evet, İsrail bu insanlara rağmen böyle bir saldırıyı yaptı. Ben beklenen bir şey olduğunu iddia etmedim ama o insanların bu şekilde bir mizansen için engel teşkil etmediklerini düşünüyorum zira gerçekçi olursak dostum dünyada kendi ülke vatandaşlarını bile birbirine kırdırabilecek, feda edebilecek derin devletler, gizli servisler olduğu bilinmeyen bir şey değil...

 

Dostum dünya daha önce böyle bir şeyi görmedi. Ve hiç kimsenin aklının ucundan dahi geçmiyordu İsrail'in gemilere operasyon düzenleyip aktivistleri öldüreceği. Sınır ihlali yapan gemileri bile etkisiz hale getirmenin yüzlerce yöntemi vardır. Dediğim gibi beklenen İsrail'in gemilerin rotasını değiştirip kendi limanına çekmesi ve içindekileri gözaltına alacağıydı. İçinde yahudi, müslüman, hristiyan din adamlarının, milletvekillerinin, insan hakları temsilcilerinin olduğu gemilere silahlı baskın yapacak kadar pervasızlaşacağı tahmin edilebilir bir şey değildi.

 

Evet, Saadet'i unutmuşum, o tabandan bile oy devşirebilir, hükumet bir müdahale tehditi yapar ve İsrail geri adım atarsa.( Saadet tabanı bunu yemez aslında ama )

 

[/color][/size]

 

Dostum hala yaparsa diyorsun. Yapmayacağını açıkladı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye,daha dogrusu AKP IKTIDARI bile bile lades demis Israil'e karsi baslattigi psikolojik operasyona kendisi yenik düserken birkisim insanida bile bile ölüme göndermistir.Israil'e karsi bir misilleme Türkiye'yi daha kritik bir konuma sürükler.Iste son günlerde AKP'nin hep baska ülkelere özellikle Israil'e önerdigi "AKLISELIM"olma cagrisina simdi kendisinin uymasi gerekmistir.Demek ki Kasimpasa'li olmakla devlet yönetmek farkli seylermis.Dincilerden devlet yönetimi degil olsa olsa asiret yönetimi olabilir.

 

Taksimde ki gösterilerde türbanli bir kizin elindeki pankartta Hain Vahdettin'in resmi vardi.Altinda "Siz olsaydiniz bunlar olmazdi"yaziliydi.Iste Türkiye'yi bugün yöneten zihniyet budur.Bu oldugu icinde Israil'e karsi bir cihat baslatilmistir.

 

Kabul edelim ki;Türkiye'ye karsi böyle bir yardim konvoyu gönderiliyor.Türkiye bu konvoyu kabul mü edecekti yoksa karasularindan gerimi cevirecekti.Bir seyleri tartisirken sadece duygularla degil gerceklerle tartismak gerekir.

 

Olay kabul edilemez boyutlarda olabilir ama ister kabul edelim ister etmeyelim,bu olayin sorumlusu iktidardir.Hickimse saga sola kivirmasin.Ciddi devletler böyle tarzanliklar yapmaz.Tarzanlar ancak ormanlarda olur.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dostum anlatamıyorum galiba; hükümet askeri yaptırım kullanmayacağını açıkladı. Açıkça, askeri yaptırıma başvurmayacağını, diplomatik yaptırım uygulayacağını belirtti hükümet sözcüsü.

 

Olabilir, değiştirebilirler de bu açıklamalarını, hamle için uygun atmosferin oluşmasını bekliyorlar da olabilir. Başbakan konuşacak birazdan anlarız.

 

Açık denizlerde her ülke kendi bandırasını taşıyan gemilerin güvenliği için askeri deniz araçlarıyla eskortluk edebilir. Gerekçeye de ihtiyacı yoktur. Ki İsrail'in denizaltı saldırısıyla gemileri batırmasından endişe ediyor, kendi vatandaşlarımızın can güvenliğini korumak istiyoruz demek bile yeterlidir.

 

Dostum dünya daha önce böyle bir şeyi görmedi. Ve hiç kimsenin aklının ucundan dahi geçmiyordu İsrail'in gemilere operasyon düzenleyip aktivistleri öldüreceği.

 

Bu iki ifade çelişmiyor mu ?

 

Madem kimsenin aklından İsrail'in böyle bir saldırı yapacağı geçmiyordu, denizaltı ile gemi batırılması endişesi ne oluyor ?

 

Tamam gerekçe gerekmez ama hadi bizi geçtim, hata idi, şuydu, buydu, neden diğer ülkelerden katılan gemiler için de kendi ülkeleri tarafından böyle bir tedbir alınmamış ?

 

Ve komplo teorim için çok destekleyici bir durum değil mi bu, bilerek eskort vermeyip böyle bir saldırıya zemin hazırlamak ve akabinde askeri tehditle parsayı toplamak ?

 

Bakalım göreceğiz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye'de İsrail'i kınamayan hiç kimsenin olduğunu sanmıyorum. Konu bu değildir. Hep söylediğim gibi, İsrail varlığını koruma refleksi çok yüksek bir ülkedir. Çünkü tarihin başlamasından önceden beridir var olduğu topraklardan kovulmuş, daha sonra gittiği her yerden kovulmuş, soykırımlara uğramış ve nihayet bir vatan edinme şansı yakalamış, son derece küçük bir alanda, etrafı düşman denizi ile çevreli şekilde var olabilmiştir.

 

Etrafındaki düşman denizi varlığını kabul etmemiş "İsrail 1947 sınırları ötesine" sloganı, yani yok olsun söylemi sürekli dile getirilmiştir. Sonra bileğinin hakkıyla yok edici saldırıların hepsini başarıyla püskürtmüş ve varlığını tescillemiştir.

 

Halen onu boğmak isteyen düşmanları tamamen yok olmasını artık istemeye yüzleri kalmamış olmakla birlikte, dar alana sıkışması gerektiğini savunmakta, ötesinde İran ve onun güdümündeki terör örgütü İsrail'in yok olması görüşünü savunmayı sürdürmektedir.

 

Türkiye'nin ise İsrail ile hiç bir alıp veremediği yoktur. Hiç bir çatışan menfaatimiz, paylaşamadığımız herhangi bir çıkar yoktur.

 

Böyle olduğu halde bu ülkede ulusal bilinç yok edilip ümmet fikri yerleştirilmeye çalışıldığı için sürekli Araplaştırma politikası güdülmektedir. İnsanımız Arap gibi düşünmeye, Arap gibi hissetmeye ve Arap gibi davranmaya itilmektedir.

 

Öyle ki bu ülke artık Karabağ katliamını görmezden gelebilmekte, imzaladığı protokollerde böyle bir katliam hiç olmamış gibi davranabilmekte, fakat duygusal, diplomasinin d sinden habersiz duyarlıklar göstererek terörü küçümseyebilmekte, arka çıkabilmektedir. Halbuki Karabağ katliamında yaşanan vahşet çok korkunçtur. Ölülerden bile intikam alınmış, sağ kalanlar da kaçsınlar diye vahşetin en korkuncu uygulanmıştır.

 

Çeçen katliamında radikal İslamcı Çeçen milislerden dolayı bir parça sempati beslenir gibi yapılmış, timsah gözyaşı dökülmüştür. Halbuki Grozni katliamı Serebzenitza katliamından bile çok büyük bi vahşettir. Grozni kenti insan yaşayamayacak hale getirilinceye, hayalet kente dönünceye kadar bombalanmıştır. Çeçen direnişi son yıllarda görülmedik bir vahşetle yok edilmiştir. Kadın çocuk düşünülmeden bomba yağdırılmıştır. Zaten dul ve yetim bırakılan zavallı insanlara zerre kadar acınmamıştır.

 

Türkiye'nin tepkisi ne olmuştur? Hemen hemen hiç... Polis yerine mafyayı yönetmeyi tercih eden ve bir korku diktatörlüğü kuran Putin, Berlusconi ile birlikte "süper kankalar" arasına girmiştir. Bir çok İslamcının Putin sempatisi olduğunu gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum.

 

Şimdi o ünlü babalanma lafını çıktığı yere geri sokup ters taraftan geri çıkardı İsrail. Buyrun burdan yakın bakalım. Altı doldurulamayan hamaset, yani hamasçılık babalanması insanlarımızın hayatlarına mal oldu. Esirlerimizin ne zaman bırakılacağı ise belli değil.

 

Hadi buyrun bakalım, savaş sebebi! İsrail savaş ilan etmiştir. Hadi bir rest daha çekin bakalım, resti görün bakalım gözünüz yiyorsa! Öyle onu yapmak bunu yapmak, ABD ye şikayet etmekle olmaz. Savaş restine ancak savaşla cevap verilir.

 

Öyle dizi filmlede İsrailli haklamakla bu işler olmuyor. İsrail göze soka soka, savaş sebebi olduğunu bile bile, özellikle karasularına girmesini beklemeden, kasıtlı olarak, savaş sebebi olmasını isteye isteye, göstere göstere katliam yaptı. Hadi hamasetin altını doldurun da görelim!

 

Diplomasi sırat köprüsünde kurtlarla dans etmektir, akıllı insanların işidir. El aklıyla hareket eden kuklaların işi değildir. İşte başımıza açılan badire, bunun en somut örneğidir. Altı da, arkası da boş, kof babalanmalar ile dolduruşa getirilen silahsız siviller İsrail savaş makinasının önüne zavallı kurbanlar olarak sürülmüşlerdir.

 

Bu cinayettir...

 

Ben burda avazım çıktığı kadar bağırdım, İsrail itibarımızı iki paralık etti, özür filan da dilemedi, aldatılıyoruz, çıkarsınlar özür mektubunu da özür kelimesini açıkça görelim diye gücüm yettiğince yazdım.

 

Buyur ikinci itibar yıkıcı darbe! Yazıklar olsun. Kimsenin ülkesini bu kadar küçük düşürmeye ve itibarını eksilere düşürmeye hakkı yoktur!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gazadaki fakir, masum insanlar ne yazikki kendilerini temsil etmek icin HAMAS gibi "terrorist" bir grubu secmisler. Dolayisiyle, kendi hayatlarini ve bilhassa masum cocuklarin hayatlarini cirkin hale getirmislerdir.

 

1. Israil Gaza'ya silah getiren gemileri daha onceden bir ates cikmadan durdurabilmistir. Bu olayda ki fark nedir? Bunu soran varmi?

2. Yardim icin gelen gemiler niye "United Nations" veya "Red Cross" kanallarini kullanmiyorlar? Bunu soran varmi? Bu nedenden dolayi bunlarin gayeleri nedir? Yardimmi yoksa baska bir seymi?

 

3. Israil kendi ulkesini korumak icin boyle bir gemileri durdurma haklari varmi? Bakalim:

 

 

Section V : Neutral merchant vessels and civil aircraft

 

Neutral merchant vessels

 

67. Merchant vessels flying the flag of neutral States may not be attacked unless they:

 

(a) are believed on reasonable grounds to be carrying contraband or breaching a blockade, and after prior warning they intentionally and clearly refuse to stop, or intentionally and clearly resist visit, search or capture;

(Kaynak: http://www.icrc.org/web/eng/siteeng0.nsf/html/57JMSU )

 

Demekki bu kaynaktaki Internasyonal Deniz Kanunlarina gore Israil korsanlik yapmamis. Malesef, bir kisi bile hayatini kaybetmis olsa, yazik... Ama, bu ates nasil ve niye baslamis? Bunu soran yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir başka güç, AKP 'nin işine yarayacak bir başka düğmeye bastı

Sanmıyorum. Kılıçdaroğlu'nun bu kadar sığ çıkacağını düşünmemiştim doğrusu. Elinde belge olmadan yorum yapmazdı halbuki, o da popülizme ısınır oldu.

 

İki olay arasında anlamlı görülebilecek hiç bir bağıntı yok. Bu ülkede İsrail aleyhinde her söz, ulusal bilinç karşıtı ve Araplaştırma, ümmetçilik amacına hizmet etme amacı ile söylenmektedir. Samimiyetine inanılmaz. Binde biri gerçekten belki samimi olarak, insani duygularla İsrail'i kınamaktadır. Estirilen hava Arapçılık, ümmetçiliktir, samimi olanlar da bu hava ile sürüklenmektedir.

 

İnsanımız Araplaştırılıyor. Bunu da büyük ölçüde başardılar. BOP havası bunlar. Bizi hamasetle oyalayıp, ulusal bilincimizi yok ediyorlar.

 

Ulusal bilincimizin yok olması her durumda işlerine yarar. Ya Atatürk ilkelerini rafa kaldırır, ulus bilincimizi, çağdaş uygarlık düzeyi hedefimizi unutur, ılımlı İslam ayağından erkeği mülayim bir kukla oluruz. Arada "bu da çok mülayim canım" demesinler diye İsrail'e "hööööt!" deyiverip geri oturdukça işi götürürüz. İsrail biraz sert yanıt verirse zırlayarak New York'a koşar "amcasııı... bu beni dövüyooo!" deriz.

 

Bu yeterince işe yaramazsa ulus bilincimizi törpüleyerek kabarttıkları Kürtçülük ile Basra - İskenderun - Hazar üçgeninde Kürt devletini kurar, petrollleri İskenderun'dan yükleyip yükleyip götürürler. Basra petrolü bitince Hazar devam eder...

 

Düşündüklerinin bu olduğuna, Baykal'ı bu yüzden devirdiklerine ve Kılıçdaroğlu'nun bu yüzden genel aftan söz ettiğine kalıbımı basarım. Zerre kadar kuşkum yoktur.

 

Hatay ihaneti olsa olsa bu İskenderun hedefine işaret eder. PKK nın uykuda bekletilen Amanos grubuna uyanma işareti verildi. Bu kuklalar da Suriye ile ne güzel barıştık diye saftirik saftirik çekilen iplere oynasınlar... Höthöt kuşları... Sersem ve asabi tavırlarıyla bilinen bir kuştur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Israil devletinin yapmis oldugu bir katliamdir ve insanlik sucudur. Filistin halkinin hakli mücadelesini destekleyen her insana tesekkür ediyorum ve cani gönülden destekliyorum, bunlarin siyasi görüsü hicte önemli degil. Bazilarimizin burada kendi siyasi görüsüne ve dünyasina uygun olmayan insanlarin yardim destegini "bunlar IsrailI proveka ederek kasindilar" demesi onlarin ülkemizdeki protestocu genclere ve cocuklara yaklasimlarida hic farkli degil. Demokrasi ve özgürlük anlayisindan yoksun olanlar icin kendileri disindaki her türlü mücadeleler yanlistir.

 

Fazla bir beklentim olmamasina ragmen genede tüm dünya ülkelerinin Israil'in insanlik disi katliamina karsi gereken eylemleri yaparlar ve Israil'in yaptigi yanina kar kalmaz.

 

Hamas benimde kabul etmedigim ve iyi bulmadigim bir örgüt, ama böyle düüsnüyorum diye Filistin halkinin hakli mücadelesini hancerleyeceik degilim ve onlara uygulanan insanlik disi muameleye göz kapatacakta degilim. Hic kimse buradan siyasi prim yapmadan sadece Filistin halkinin yaninda olmali ve Israil'i kinamali.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani bakın, şeytanın ne düşündüğünü ancak tanrı bilir diye bir söz var mıdır yok mudur bilmiyorum ama yoksa da ben uydurayım.

 

İlla belli bir senaryoya şartlanmak gerekmez. Şartların gelişimine göre planlar değişebilir. Burada müneccimlik yapmaya "böyle olacak" demeye çalışmıyorum. Söylediklerimin hiç biri olmaz, pekala daha kötüsü bile olabilir. Irak senaryosunun benzerini de düşünülebilir. Yani ne Türkler ne Kürtler hiç biri tam istedikleri gibi piyon olmazsa Kürt devleti vaadedip Kürtleri silahlandırır, Türk-Kürt savaşı çıkarır, sonra da savaşı durdurmak için gelip işgal de ederler.

 

Bakın bu söylediklerimin hiç bir şekilde Amerikan düşmanlığı ile ilgisi yoktur.

 

Siz Megalo İdea peşinde koşuyorlar diye Yunanlılardan nefret eder misiniz? Yav adam tabii ki Ege bir Yunan gölü olsun isteyecek, eski Yunan ihtişamı parlasın isteyecek, dünyada Yunanistan denince şöyle bir durulup düşünülsün isteyecek, kim istemez?

 

Ulusal çıkarları peşinde herkes koşar. Büyük devletler büyük oynar.

 

Avcının işi dam kurmak, tilkinin işi ona düşmemek! Avcı nice iz bilirse tilki de onca yol bilecek, bilemezse hayatta kalma savaşını kaybeder. Budur yani...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

Uzmanlar, insani yardım gemilerindeki sivillere uluslararası sularda ateş açılmasının savaş hukukunu bile aştığını belirtti. Müdahele karadan 75 deniz mili uzakta yapıldı.

 

 

 

İsrail’in Gazze’ye yardım götüren gemilere yönelik operasyonu uluslararası hukuk’un ihlali olarak değerlendirildi. Uluslararası İlişkiler ve Ortadoğu uzmanları ile hukukçulara göre, İsrail’in uluslararası sularda başka bir ülkenin gemilerine bu şekilde müdahalesi ‘yasadışı’.Zirve Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan Bacık, TC bandrollü bir gemiye uluslararası sularda müdahale edildiğini belirterek, bunun bir suç olduğunu kaydetti. USAK Su ve Deniz Hukuku Araştırmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Yücel Acar da, "İçinde sivillerin bulunduğu yardım taşıyan bir gemiye silahlı bir müdahalede bulunup silahsız kişilerin öldürülmesi bir suç teşkil ediyor. Savaş esnasında bile, elinizde ciddi deliller yoksa, sivil nitelik gösteren mekanlara herhangi bir askeri operasyon yapmamanız gerekir" diye konuşuyor. Türkiye'nin meşru müdafaa hakkı bulunduğuna dikkat çeken Acar, "Bu, BM Antlaşması'nın 51. maddesinde tanınmış bir haktır, Türkiye saldırıya uğrayan bu gemisini kurtarmak yani kendisini savunmak için askeri bir operasyon düzenleyebilir" diyor.

 

Bundan sonra Ortadoğu'da dengelerin eskisi gibi olmayacağını ifade eden Uluslararası İlişkiler Uzmanı Soli Özel ise, "İsrail'in yeryüzünde bir meşrutiyeti yok zaten. Şimdi yaptıklarıyla bu daha fazla tartışılacak"diye konuşuyor. İsveçli uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Ove Bring de uluslararası karasularda gemilere ancak savaş zamanlarında müdahale edilebileceğini söylerken, "Şu anda böyle bir savaş hali yok. İsrail'in yaptığı açıkça uluslararası hukuku ihlal" şeklinde konuşuyor.

 

İşte çeşitli basın-yayın organlarına bu konudaki görüşlerini açıklayan uzmanların değerlendirmeleri:

 

Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Uluslararası Hukuk Uzmanı Nilüfer Oral: İsrail’in yaptğı, uluslararası hukuk kurallarının açık ihlali. Türkiye’nin yaptığı doğru. Yani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin toplantıya çağırmak. Aslında oradan bir kararın çıkması en doğru yaklaşımdır. Kınama veya devletlerarası bir yaptırım uygulanmalı. Tabbi BM’nin ne kadar etkili olduğu tartışılabilir ama en önemlisi, bütün ülkelerin hemfikir olup uluslararası hukuka aykırı bu hareketi kınamaları ve yaptırımda bulunmalarıdır. Geminin limana girmesine müdahale ederdi veya bloke ederdi. Böyle bir saldırı gerçekten yapılacak iş değil. Bu sonuç olarak yolcu gemisi.

 

Prof. Dr. Turgut Tarhanlı: Uluslararası hukuka göre, açık deniz sahasında bir kıyı devletinin bir gemiye müdahale etmesinin şu şartları var: ‘Deniz haydutluğu, terör, uyuşturucu ve köle ticareti.’ Bunlar istisna durum olarak kabul ediliyor. Bunun dışında bayrağı farklı bir gemiye müdahale hukuk dışı. Gemideki malzemelerin Türkiye’nin gümrüğünden geçirilmiş. Yani gemiler Türk hukukuna uygun çıkış yapmış. Bu durumda İsrail’in gemiye müdahale yetkisi yok. Ayrıca gemiye müdahale biçimi hukuk dışı. Gelen bilgilere göre gemi hız kesmeye başlamış. Bu da ‘deniz hukuk’unda geminin temasa geçebileceği olarak yorumlanıyor. Gemidekiler sivil, müdahale edenlerse asker.

 

Uluslararası Starejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Uluslararası Hukuk Uzmanı Doç. Dr. İbharim Kaya: İsrail, sivilleri vurarak savaş suçu işledi. Sivillere ateş edildiği için savaş hukukunu aşmıştır. Olaya BM müdahil olacaktır. Tüm uluslararası hukuku ilgilendirir.

 

USAK Ortadoğu Uzmanı Yrd. Doç. Güner Özkan: İsrail’in durumunu devlet terörü olarak nitelendirmek mümkün. Bir Hamas yetkilisine Dubai’de suikast yaptı. Uluslararası hukuku dikkate almadığını gösteriyor. Takas anlaşmasına tepki olduğu belli.

 

ORSAM İsrail - Filistin Uzmanı Yrd. Doç. Veysel Ayhan: İsrail, Gazze için ‘Benim toprağım’ diyor, temel bir dış politikası var. Her sorunu askeri yöntemle çözmeye çalışıyor. Kurulduğu günden bu yana aynı yöntemi izliyor. İsrail bölgede şiddetten besleniyor.

 

ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. İhsan Dağı: Gemiler tamamen insani yardımla yüklüydü ve her ülkeden insan vardı. İsrail ‘Bize sopa ile saldırıldı’ iddiası ile komik duruma düştü. Bu operasyonu meşrulaştırmak için her türlü komployu yapabilirler.

 

Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Köni: İnsani yardım taşıyan gemiye ateş açmak suçtur. Bir de insanlığa karşı bir suç söz konusu. Zaten bunun üçüncü devresi de soykırım. Devlet görevlilerinin hepsi, uluslararası ceza hukuku açısından sorumlu.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senaryoları bir tarafa bırakırsak, ABD bizden net olarak ne istiyor? Şu anda elimizde kesin olan ne var, senaryoları boşverelim.

 

1. Atatürk'ü ilkeleri ve idealleri ile birlikte silin, yok edin istiyor.

 

2. Ulusal bilinci yok edin, ümmet bilincini yerleştirin istiyor.

 

3. Kürt bilincini geliştirin, federasyon kurun istiyor.

 

4. Ilımlı İslam modeli oluşturun, ehlileşmiş yumuşamış İslam olsun istiyor.

 

5. Kontrol edilebilir, yönlendirilebilir bir halkoyu, işaret edilen partiye oyları yığsın, gerisine karışmasın istiyor.

 

Bu anlamda AKP yi henüz gözden elbette ki çıkarmamıştır. Düğüm anayasa referandumunda. Referandum olur da hayır çıkarsa AKP çöker. Bu duruma karşı yedek hazırda. Yok eğer evet çıkarsa durmak yok yola devam. (Ben bu kadar ülkeye burnunu sokmasına izin verilen komplo mühendislerinin referandum sonuçlarıyla bile oynayabileceklerinden çok ciddi endişe ediyorum. Artık bu ülkede olacak hiç bir abukluk beni şaşırtmaz. Üç Aselsan mühendisi birden intihar etti dedik geçtik. En olmayacak karalamalarla yok elinde adres vardı yuttu diye günlerce saçma bir suikast iddiası ile Silahlı Kuvvetlere yüklenildi. Suikastçı bir adresi aklında tutamaz mı diyenlere "belli mi olur belki tutamaz" diye saçma sapan yanıtlar verildi. İşin daha vahimi kamuoyu inanacak gibi oldu! Akıl tutulmasına uğradı kamuoyu, uğratıldı. Yok mevziler beş metreymiş, yok saldırganlar Kürtçe değil Türkçe konuşuyormuş, yok havan topu (sanki kanas mübarek) ile nokta atışı yapılmış saçmalıkları kanki medya aracılığı ile yayılarak akıl almaz kafa karıştırma cemırları çalıştırıldı.)

 

Anayasa mahkemesi iptal ederse... Belirsizlik sürer, belirlenim ertelenir.

 

Senaryoları eldeki bu verilere göre çeşitlendirmek gerekiyor.

 

Şu an en zor görev Anayasa Mahkemesinin omuzlarında. Orada olmak ve karar vermek zorunda olmak istemezdim. Çok zor bir karar. Bence tabii ki iptal gerekir ama... Belirsizliğe zaman kazandırmak önemli bir sorumluluk.

 

Fakat ben olsam nasılsa sonuçta su yatağını bulur deyip iptal ederdim. Zaten dokunulmazlıklara dokunmayan, HSYK üzerinden bakan gölgesini kaldırmayan, hiç bir çağdaşlaşma içermeyen bir anayasa değişikliği... Baştan mahkum... Bence ölü doğum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gazadaki fakir, masum insanlar ne yazikki kendilerini temsil etmek icin HAMAS gibi "terrorist" bir grubu secmisler. Dolayisiyle, kendi hayatlarini ve bilhassa masum cocuklarin hayatlarini cirkin hale getirmislerdir.

 

1. Israil Gaza'ya silah getiren gemileri daha onceden bir ates cikmadan durdurabilmistir. Bu olayda ki fark nedir? Bunu soran varmi?

2. Yardim icin gelen gemiler niye "United Nations" veya "Red Cross" kanallarini kullanmiyorlar? Bunu soran varmi? Bu nedenden dolayi bunlarin gayeleri nedir? Yardimmi yoksa baska bir seymi?

 

3. Israil kendi ulkesini korumak icin boyle bir gemileri durdurma haklari varmi? Bakalim:

 

 

Section V : Neutral merchant vessels and civil aircraft

 

Neutral merchant vessels

 

67. Merchant vessels flying the flag of neutral States may not be attacked unless they:

 

(a) are believed on reasonable grounds to be carrying contraband or breaching a blockade, and after prior warning they intentionally and clearly refuse to stop, or intentionally and clearly resist visit, search or capture;

(Kaynak: http://www.icrc.org/...nsf/html/57JMSU )

 

Demekki bu kaynaktaki Internasyonal Deniz Kanunlarina gore Israil korsanlik yapmamis. Malesef, bir kisi bile hayatini kaybetmis olsa, yazik... Ama, bu ates nasil ve niye baslamis? Bunu soran yok.

 

Section IV : Areas of naval warfare

 

10. Subject to other applicable rules of the law of armed conflict at sea contained in this document or elsewhere, hostile actions by naval forces may be conducted in, on or over:

 

(a) the territorial sea and internal waters, the land territories, the exclusive economic zone and continental shelf and, where applicable, the archipelagic waters, of belligerent States;

 

(B) the high seas; and

 

© subject to paragraphs 34 and 35, the exclusive economic zone and the continental shelf of neutral States.

 

11. The parties to the conflict are encouraged to agree that no hostile actions will be conducted in marine areas containing:

 

(a) rare or fragile ecosystems; or

 

(B) the habitat of depleted, threatened or endangered species or other forms of marine life.

 

12. In carrying out operations in areas where neutral States enjoy sovereign rights, jurisdiction, or other rights under general international law, belligerents shall have due regard for the legitimate rights and duties of those neutral States.

Demek ki neymiş, aynı kaynağa göre o müdahele hakkı savaş hali yoksa uluslararası sularda değilmiş, yani uluslararası sularda saldırma hakkı yokmuş.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Uzmanlar, insani yardım gemilerindeki sivillere uluslararası sularda ateş açılmasının savaş hukukunu bile aştığını belirtti. Müdahele karadan 75 deniz mili uzakta yapıldı.

Bunu tartışmaya bile gerek olduğunu sanmıyorum. İsrail hamas yandaşı babalanmayı çıktığı yere sokup ters taraftan geri çıkarmak için fırsat bekliyordu. Diplomat krizinde de özür filan dilemediği halde "diledi" diye geçiştirildi, kurda dişinin kirası verildi. İsrail de bunun üzerine dişini biledi tabii.

 

Gerin gerin giden şaşkın ördek de beklediği fırsatı altın tepside üzerine yolladı!

 

Olay budur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye-İsrail ilişkileri 28 Mart 1949 tarihinde Türkiye'nin İsrail'in bağımsızlığını tanımasıyla başladı. Böylece Türkiye İsrail'i tanıyan halkının çoğunluğu Müslüman olan ilk ülke oluyordu. Türkiye'nin Yahudi bir ülke olarak kurulan İsrail'le ilişkilerini Türk topraklarında Yahudilerin varlığının bir parçası olarak düşünürsek bu tarihi çok daha öncelere (15. yüzyıl) götürmek mümkündür. 1491 yılında 200.000'den fazla Yahudi Engizisyon tarafından İspanya'dan sınır dışı edildiğinde Osmanlı Devleti bu insanları topraklarında yerleşmeye davet eden tek ülke olmuştu. Bu tarihten sonra Yahudiler Osmanlı tarihinde çok önemli bir rol oynadılar. Özellikle 16. yüzyılda Yahudiler Osmanlı sarayında hekim, banker, diplomat görevlerini üstlendiler. Bu tarihten sonra saraydaki etkileri azaldıysa da Osmanlı tarihi boyunca ticaret, sanayi ve bankacılık dallarında her zaman ön planda kaldılar. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra da Türk-Yahudi ilişkileri dostluk düzeyinde gelişmeye devam etti. Bazı çevreler tarafından Türkiye-İsrail ilşkileri Türk hükümetlerinin laikliğini test etmek için bir gösterge olarak görülmektedir.

 

Günümüzdeki ilişkiler

Günümüzde Türkiye ve İsrail devletleri askeri, stratejik ve diplomatik açıdan çok sıkı bir ilişki içindediler. 1999 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakanarak Türkiye'ye getirilmesinde İsrail gizli servisi Mossad'ın etkin olduğu bilinmektedir. 2007 yılının Kasım ayında Türkiye'ye 3 günlük bir ziyarette bulunan İsrail devlet başkanı Şimon Perez TBMM'de bir konuşma yaptı. Bu konuşma İsrailli bir devlet başkanının tarihte halkının çoğunluğu Müslüman bir ülkenin parlamentosunda yaptığı ilk konuşma idi.

 

Türkiye'nin İsrail'le olan ilişkileri zaman zaman Arap-İsrail Sorunundan dolayı olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Türkiye'de 2002 yılında işbaşına geçen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Arap ülkelere yakınlaşma siyaseti Türkiye-İsrail ilişkilerine olumsuz etki yapmıştır. Örneğin16 Şubat 2006 tarihinde Filistin'deki Hamas partisinin liderlerinden Halid Meşal'ın Türkiye'ye yaptığı ziyaret, İsrail yetkilileri tarafından eleştiri konusu oldu.

 

2009 Gazze savaşından sonra

 

11 Ekim 2009'da Türkiye'deki Anadolu Kartalı askeri manevralarına İsrail'in katılması engellenince ilişkiler daha da gerginleşti. Hava manevralarına Türkiye, İsrail, ABD ve İtalya katılacaktı. Türkiye İsrail'in katılmasına izin vermeyi redetti. Buna tepki olarak ABD manevralardan çekildi.2008 yılında Türkiye'nin İsrail ile Arap ülkeleri arasında arabuluculuk rölünü üstlendiği gözlendi. Doğrudan görüşmeyi kabul etmeyen İsrail, Suriye ve Filistin Ulusal Yönetimi ayrı ayrı Türkiye'ye gelerek Türkiye aracılığıyla görüşmeler yaptılar. 2008 yılının Aralık ayında bu görüşmelerin sonuç vermesi beklenirken ansızın 2008-2009 İsrail-Gazze çatışması patlak verdi ve görüşmeler birden koptu. İsrail'in bombardımanı sonucu Gazze'de 1300 civarında Filistinli yaşamını kaybetti. İsrail'in Türkiye aracılığıyla süren görüşmeleri aniden kesmesi ve Gazze'deki harekatın çok sayıda sivil halkın ölümü ile sonuçlanması Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri olumsuz bir şekilde etkiledi. 30 Ocak 2009 tarihinde İsviçre'nin Davos kasabasında toplanan Dünya Ekonomik Forumu sırasında İsrail devlet başkanı Şimon Perez ile Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan arasında dünyanın gözleri önünde sert bir tartışma yaşandı. Erdoğan'ın toplantıyı terketmesiyle sonuçlanan bu tartışmadan sonra Türkiye-İsrail ilişkilerinde büyük bir gerilim yaşandı. Bu gerilim Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail devletinin görüşmeleri sonucunda tatlıya bağlandı.

 

Ekim 2009'da Türkiyenin resmî televizyon kanallarından TRT 1'de Ayrılık dizisinin başlamasıyla ilişkiler daha da bozuldu. Bir öykü olan dizide İsrailli askerlerin Filistinli çocukları vurması ve yaşlı Arapları taciz ettiği gösterilmekteydi. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman programı eleştirip medya önünde payladı. Lieberman, Türkiye'nin sefirini geri çekme tehdidi üzerine özür dilemiştir.

 

 

İsrail-Türkiye Krizi 2010

İsrail politikacıları ve medya organları popüler TV dizisi Kurtlar Vadisi'nde konu gereği İsrail istihbarat kuruluşu Mossad'ın Türkiye içinde casusluk yaptığını ve Türk bebekleri kaçırdığını göstermesini kınadılar. Dizide ayrıca Tel Aviv'deki Türk Konsolosluğu'una Mossad'ın saldırdığı ve Türkiye elçisi ve ailesini rehin aldığı gösterilmekteydi. 11 Ocak 2010'da İsrailDışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, Türkiye Elçisi Ahmet Oğuz Çelikkol'u bir toplantıya çağırdı. Toplantı başlamadan kameraların önünde, "önemli olan, onun aşağıda bizim yukarıda oturduğumuzu, masada tek bir bayrak (İsrail bayrağı) olduğunu ve bizim gülümsemediğimizi görmenizdir" demiştir. Danny Ayalon'un bu tutumu, Türkiye hükümetinin yanı sıra, İsrail basını ve siyasetçileri tarafından da eleştirildi. Olayı izleyen hafta içinde Ayalon Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na bir özür mektubu yolladı, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın da Anıtkabir'i ziyaret edip Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmesi sonucu bu diplomatik kriz çözüldü.

 

 

 

 

Ve geldik bugünkü krize...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayalon Türkiye Dışişleri Bakanlığı'na bir özür mektubu yolladı

Bu mektubun orijinal İngilizce metnini bulabilirseniz memnun olurum. O günden beri arıyorum, yok. Bazı olaya yakın kaynaklar İngilizce "Apology" sözcüğünün geçmediğini bildirdiler, orjinal metin Dışişleri kozmik odasına kaldırıldı herhalde ki, ulaşamıyoruz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ve bizim gülümsemediğimizi görmenizdir" demiştir. Danny Ayalon'un bu tutumu

Evet bizimki de "ampül" gibi parlayarak "bakın dişlerimi iyi fırçalamış mıyım?" diyordu. O rezalet olayla paralel aynen benzer bir olay daha vardı. Protokol imzasında karşı taraf hiç gülmez, soğuk soğuk buz gibi bir tebessümle bakarken bizimkinin otuz iki dişi halay çekmekteydi.

 

Bu kişi "değil TC, osmanlı tarihinin en büyük..." yahu bu palavranın gerisini ağzıma bile almak bana utanç verir, gerisini yazmayacağım. Bu palavrayı sıkan Baskın diye orantısız bir zat! Yağdanlığın bu kadar vıcık olanını ömrümde görmemiştim!

 

Ve Türkiye'nin bu kadar itibar kaybettiğini de...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İsrail'e karşı ciddi bir savaş tehdidi gibi.

Arkadaşım sen ciddi misin? Bu söylediklerini afyon çekmiş biri bile, halisünasyon olarak bile göremez!

 

Bu hükümet! İsrail'e! Savaş!

 

"Ay'da zeki canlılar varmış" de de inanalım!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu mektubun orijinal İngilizce metnini bulabilirseniz memnun olurum. O günden beri arıyorum, yok. Bazı olaya yakın kaynaklar İngilizce "Apology" sözcüğünün geçmediğini bildirdiler, orjinal metin Dışişleri kozmik odasına kaldırıldı herhalde ki, ulaşamıyoruz...

 

İsrail, Türkiye'ye 13 Ocak 2010 saat 17.45'te (UTC) mektup göndererek elçiye yapılan tavırdan ötürü özür diledi. Saat 22.38'de (UTC) İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Danny Ayalon açıklama yaptı. Ancak Türk Dışişleri bakanlığı yetersiz buldu. 14 Ocak 2010 saat 09.30'da (UTC) ise İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, açıklama yaptı. Açıklamada İsrail Başbakanı, Ayalon’un özür dilemesinden memnuniyet duymaktadır... dedi. Bu haber çoğu medya kuruluşunca özür olarak nitelendirildi. Saat 12.46'ya (UTC) geldiğinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir açıklma yaptı. Açıklamasında, Akşama kadar yaparlar yaparlar, yapmazlarsa Büyükelçi yarın ilk uçakla Türkiye’ye gelir, istişarelere başlar... dedi. 16.55'de (UTC) ise İsrail Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye'nin İsrail büyükelçisi Oğuz Çelikkol'un Türkiye'ye geri döneceği belirtildi. Saat 17.45'te (UTC) İsrail, Türkiye'ye özür mektubunu gönderdiğini belirtti. 18.30'da (UTC) ise Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı açıklamada ise tatmin edici ifadeler yer aldığını belirtti. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'te açıklama yaparak Bu aşamada mesele bizim için çözülmüştür dedi. Ayrıca 17 tane İsrailli milletvekili, Ayalon'un tavrından dolayı özür diledi. Ancak Danny Ayalon, 17 Aralık 2009'da bir televizyon programında yaptığı açıklamada İsrail’e saldırı varsa elçilerin sınırdışı edilmesi dahil her türlü seçeneği masada tutarız. Türk dizilerinde bu sahnelerin tekrarlanması halinde belki elçilerini sınırdışı ederiz dedi.

 

İsrail'de yayımlanan Yediot Ahronot gazetesi gelişmeler ile ilgili olarak Olay yüzünden Dışişleri Bakanlığı uluslararası alanda rezil duruma düştü... dedi. Türkiye-İsrail ilişkileri 2009 yılında Davos kentinde Recep Tayyip Erdoğan'ın oturumu terketmesi, iki ülke arasındaki çeşitli sorunları başlatmıştı.

 

 

Vatan gazetesinde özürle ilgili link

 

 

İŞTE ÖZÜR MEKTUBU

 

İSRAİL Dışişleri Bakan Yardımcısı Ayalon, Büyükelçi Çelikkol’a yazdığı özür mektubu şöyle: “Şahsınıza ve Türk halkına saygılarımı iletir ve çeşitli konularda farklı görüşlere sahip olmamıza rağmen, sizi temin ederim ki, bunların hükümetlerimiz arasında açık, karşılıklı ve saygıya dayalı diplomatik kanallardan ele alınması ve çözümlenmesi gerekir. Sizi küçük düşürmek gibi bir niyetim hiçbir şekilde yoktu. Girişimimin yapılış biçimi ve algılanışı nedeniyle özür dilerim. Lütfen bunu büyük saygı duyduğumuz Türk halkına iletiniz.”

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşım sen ciddi misin? Bu söylediklerini afyon çekmiş biri bile, halisünasyon olarak bile göremez!

 

Bu hükümet! İsrail'e! Savaş!

 

"Ay'da zeki canlılar varmış" de de inanalım!

 

Tabi insan İsrail hayranı olursa, bu ihtimal ona halisünasyon gibi görünebilir, normaldir. :)

 

Bu ihtimal de şart değildir, Türkiye'nin İslam halkları gözünde liderliğe oynaması için. ABD'nin desteğini alarak, tarihte ilk defa BM'den İsrail'e yaptırım uygulanmasını da sağlayabilir. Nitekim hükumetin amacı bu görünüyor.

 

Daha şimdiden Erdoğan posterleriyle slogan atan Arapları görüyoruz TV'lerde...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha şimdiden Erdoğan posterleriyle slogan atan Arapları görüyoruz TV'lerde...

Ohoo, biz onları çok gördük. Sen daha yeni mi görüyorsun?

 

Bu hiç bir şey bulamayınca "İsrail hayranı" yaftalaması da çok standart bir uygulama doğrusu! :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.