Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Çanakkale


asterix

Önerilen İletiler

Ve bugün...

 

Çanakkale savaşı muharebe alanları milli park statüsünde bulunduğu için Türkiye’nin diğer taraflarına göre tabii ki daha iyi korunmuştur. Bununla birlikte bölge sürekli olarak yeni köprü ve otoyol projelerinin tehdidi altında tutulmaktadır. Yine giderek artan kaçak yapılaşma ve arazi spekülasyonu; saygı, şehit, tarihi miras gibi kavramlarla ilgilenmemektedir.

 

Kilitbahir ve çevresindeki tabyalar, Çanakkale deniz savaşının tayin edici noktalarını teşkil eder. Buralarda çarpışan insanlar, canlarını dişlerine takmışlar, cephane sıkıntısına rağmen müthiş Müttefik armadasına geçit vermemişlerdir. Bugünse, üzerinde “Dur yolcu, bilmeden basıp geçtiğin bu toprak...” yazısı bulunan bölge, bizim üzerinde tepindiğimiz bir hale getirilmiştir.

 

Bölgenin milli park alanına giren kısımlarında kaçak siteler yapılmıştır. Rumeli Mecidiye tabyası harap ve çöplük haldedir. Rumeli Mecidiye Şehitliği’nin yeri değiştirilmiştir!!! Eski şehitlik alanındaki çukurlara inşaat mıcırları dökülmektedir.

 

Rumeli Hamidiye tabyası askeri lojman alanı içinde bırakıldığından ziyareti mümkün değildir (Belki de ancak bu şekilde korunabilir diye düşünülmektedir).

 

Çamburnu mevkiinde çirkin kooperatif evleri göze çarpmaktadır.

 

Biraz ilerideki Havuzlar mevkiine dikilen Seyit Onbaşı heykeli tamamen yanlıştır. Tarihi fotoğrafı çok ünlü olmasına rağmen, top güllesi Seyit Onbaşı’nın sırtına değil kucağına konmuştur.

 

 

 

Milliyetçilik bu mu?

 

Seddülbahir, Ertuğrul Koyu ve Anafartalar sahil şeridindeki kaçak yapılar, altlarında yatan kahraman askerlerin üzerine her gün sifon çekmektedir. Çanakkale muharebelerinin en önemli figürlerinden biri olan Seddülbahir Kalesi tam bir çöplük ve mezbelelik halindedir. İnsan isyan eder. Tarihi yarımadanın “kendi insanımız tarafından işgali”, askeri bölgelerin azaltılmasından sonra hız kazanmıştır

 

Bölgede halen sürdürülen yanlış ağaçlandırma, tarihi muharebe alanlarının üzerinin giderek kapanmasına yol açmaktadır. Şiddetli rüzgara açık Gelibolu yarımadasının Ege kıyıları tarafına çam ağacı dikmeye çalışmak, çeşitli zamanlarda büyük yangın felaketlerine yol açmıştır, açmaktadır, açacaktır.

 

Savaş sırasında şehit düşen askerlerimizin adları bilinmesine rağmen, bunların yazılı olduğu bir gerçek anıt yoktur; Müttefik mezarlıklarıyla aramızdaki en temel fark, estetik ve dizaynı bir kenara bıraksak bile bu noktada ortaya çıkmaktadır. Çanakkale’de yatan her şehit en azından adıyla anılmayı hak etmiştir. Bugünü bize sağlayan her lokmada her nefeste onların payı vardır.

 

Muharebe alanlarında çok fazla sayıda yanlış levha vardır. Heykeller özensizdir. Atatürk heykelleri çirkindir, Mehmetçik heykellerinde 2. Dünya Savaşı’nda kullanılan tüfekler görülür; çoğu silah, kıyafet tetkik edilmeden yapılmıştır

 

Bölgedeki savaş kalıntıları kaderine terkedilmiş durumdadır. Doğru dürüst bir envanter yoktur. Birçok siper ve askeri posizyon coğrafi ve insani tahribata uğramıştır. Belçika’nın Ypres şehri civarında 1. Dünya Savaşı’ndan kalma siperleri orijinal haliyle korumak için, bunların içleri plastik alaşımlı özel bir maddeyle kaplanmakta ve bu işte üniversiteli bir gönüllü ordusu çalışmaktadır.

 

Pardon, ‘milliyetçilik’ mi dediniz?

 

Tarihi yarımadanın her tarafında kaçak kazı ve kaçak dalış yapılmaktadır. Bölgede Helenistik ve Roma dönemine ait kalıntılar bulunması kimilerinin iştahını kabartmaktadır.

 

 

 

Yarımadada keşmekeş

 

Bundan beş yıl kadar önce büyük umutlarla başlatılan Barış Parkı Projesi, bir Türk klasiği olan Bürokrasi Projesi’ne dönüşmüş, bir türlü planlama aşamasını geçememiş, Ankara’daki masa başından kalkıp arazide faaliyete başlayamamıştır.

 

Çanakkale muharebeleriyle ilgili bilgi, belge, buluntu, koleksiyon gibi malzemeler, çeşitli müzelere veya kuruluşlara dağılmış haldedir ve envanteri çıkarılamaz hale getirilmiştir. Aynı şekilde ilgili ve yetkili devlet kuruluşları koordinasyonsuz bir yapı içerisindedir. Kültür Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Kolordu, Jandarma ve Donanma komutanlıkları, Belediyeler, Milli Park ve Bahçeler Müdürlüğü, 18 Mart Üniversitesi, turizm ve rehberlik hizmeti sunan özel kişi ve kuruluşlar, Barış Parkı Organizasyonu, muhtarlıklar, hükümetdışı kuruluşlar (STK) ve yabancı mezarlıklardan sorumlu kuruluşlar ortak bir platformda bir arada davranamamaktadır.

 

Bazı yerel kültür ve tarih vakıfları, bu konuları değil arazi ve kooperatif rantı gibi ticari konuları daha enterasan bulmaktadır. Özellikle Eceabat, Kilitbahir ve Çanakkale’de oturan tek tek iyi niyetli ve geçmişine saygılı insanlarla, bir kısım küçük dernek ve kuruluşların amatör insiyatifleri yetersiz kalmaktadır.

 

Yürütülen bazı projeler kapsamında çeşitli kamulaştırma faaliyetleri başlatılmış; fakat eşzamanlı olarak zaten kaçak ve kanunsuz yapılmış evlere milyarlarca lira bedel ödendiği konuşulmaya başlanmıştır. Bunlar net bir biçimde, hangi ev, kaç para, kimin evi, yasal statüsü neydi şeklinde ortaya konmalıdır.

 

 

 

Unutulan tarih

 

Bir diğer önemli nokta da, muharebe alanlarıyla ilgili gereken bilgi, işaretleme ve levhalandırma sisteminin kurulmamış olmasıdır. “Anzac Sektörü” dediğimiz Conkbayırı-Kabatepe-Arıburnu üçgeni dışında kalan muharebe sahalarında hiçbir düzenleme ve tanıtım çalışması yoktur. Eskihisarlık Burnu’ndaki büyük Şehitler Abidesi’nde olduğu gibi, bölgeyi ziyaret, şehitlikleri ziyaret etmeye indirgenmiştir.

 

Conkbayırı kadar kilit bir mevkii olan Alçıtepe tamamen unutulmuştur. “Seddülbahir Sektörü”nün kader noktası olan bu stratejik tepeyi eğer bilmiyorsanız, bölgeye gittiğinizde hiçbir zaman nerede bulunduğunu öğrenemezsiniz. Tepeye bugün ancak toprak bir yoldan ulaşılabilmektedir; civarda en ufak bir işaret ve bilgi levhası yoktur. Tepenin tam üzerinde bir su deposu ve buraya zaman zaman gelen görevlilerin ihtiyaç giderdiği tahtadan bir hela bulunmaktadır. Unutmayın ki burası onbinlerin elde tutmak içini canını verdiği, “Burayı kaybedersek Boğaz yolu da açılır, İstanbul’u da, savaşı da, ülkeyi de kaybederiz” diye düşünerek kahramanca savaştığı yerdir. Onlar ölerek bize hayat verdiler; bizse buranın üzerine hela yapıp...

 

Kerevizdere ve civarı sanki buralarda binlerce insan ölmemiş, savaşın kaderi burada da çizilmemiş gibi terkedilmiştir. Burada Fransızlar’a karşı büyük bir direniş gösteren askerlerimiz hiçbir şekilde hatırlanmamakta, hatırlatılmamaktadır.

 

“Anafartalar Sektörü”nde sadece tek tük ve çirkin, büyük taşlara yazılmış kitabelere rastlarsınız. Oysa hemen her küçük tepede bulunan Müttefik mezarlıklarında bütün ölenlerin isimlerini ve o alanda olup bitenlere ait bilgileri görebilirsiniz.

 

Bir başka kayıp da, muharebeler sırasında veya hemen ertesinde yapılan orjinal şehitlik ve abidelerin yok edilmiş olmasıdır. Anzac sektöründe Edirne Sırtı (Mortar Ridge) arkasında Çataldere’de, Maltepe’de, Kanlısırt’ta (Lone Pine), Arıburnu’nun hemen kuzeyinde (North Beach), Kireçtepe yakınlarındaki şehitliklerin yerinde şimdi yeller esmektedir. Yine aynı şekilde bu noktalarda bulunan o zamanki abideler de tarihe karışmıştır. En acı olanı da, bizim bu tespitleri esas olarak Avustralya ve İngiliz kaynaklarına dayanarak yapıyor olmamızdır.

 

 

 

Gelecek için devamlılık

 

Cumhuriyet kuşağı önemli tarihsel olaylara tanık oldu. Daha sonraki kuşaklar ise bunların hikayesini okudu, dinledi. Çanakkale’yi içimizdeki bir başlangıç noktası olarak bilmedik, hissetmedik; duygusal, içi boş ve sahtekar bir milliyetçiliğin nesnesi haline getirdik.

 

Peki ne oldu?

 

Nutuklarla siyaset, şiirlerle hamaset...

 

Bu manevi mirasyedilik halinin iyi bir sonuç vermediği de ortada. Siz tarihi mirasınıza sahici, samimi ve donanımlı şekilde sahip çıkmazsanız, onu gelecek nesillere de aktaramazsınız. O zaman başka planların parçası olmakla yetinir, eski parlak günleri hatırlayarak hayıflanırsınız.

 

Ama daha da kötü bir ihtimal var:

 

 

 

Bu kez yeniden doğuş için tekrar bir fırsatımız olmayabilir.

 

 

 

Gürsel GÖNCÜ - Atlas Dergisi

 

Bugün Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıldönümü

Bu anlamlı gün ile ilgili olarak vatan millet şampiyonlarından

hamaset dolu yazılar, yorumlar göreceksiniz.

Dirisine değer vermedikleri bu halkın ölülerine de değer verilmesini

beklemek hayalcilik olur zaten.

Onların en iyi yaptığı şey "ölü sevicilik"tir.

Bugün de buna tanık olacaksınız.

Biz yine de halkımızın 18 Mart'ta elde ettiği bu anlamlı zaferi

hamasetin gölgesinden uzak, içimiz burkularak kutlayalım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.