Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AhmetSecerden Yazılar


ahmetsecer

Önerilen İletiler

Delil Kurandir.

Dogru soze ne denirki? DELIL KURAN dir. Diyanet Mealine bakalim.

 

10. Itaat etmeyen Karilarinizi dövün diye nasihat verir.

 

... kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın.... (4:34)

 

9. Insanlik disi ceza verip, hirsizlarin ellerini kes der.

 

Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.(5:38)

 

8. Erkekler 4 kadinla evlenebilir der ..

 

Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın.2 Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. (4:3)

 

7. Bebeklerle evlenip ve onlari bosayabilirsin,

 

Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir. (65:4)

 

6. Esir kadinlarla cinsi iliskide bulunabilirsin ve Muhammed istedigi kadar kadinlarla evlenebilir. 4 kadin kurali Muhammed icin degildir der.

 

Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü'minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber'e bağışlayan, Peygamber'in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü'min kadını da (sana helal kıldık.) Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (33:50)

 

5. Yahudileri Maymuna dondermis.

Şüphesiz siz, içinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, "Aşağılık maymunlar olun" demiştik. (2:65)

 

4. Siz evlatlik edindiginiz oglunuzun karisi ile evlenebilirsiniz.

 

Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır. Kendilerine zıhâr yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. Bu sizin ağızlarınızla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir. (33:4)

 

3. Bir erkek iki kadina esittir der.

 

...(Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. ...(2:282)

 

2. Bir erkek iki kadinin miras payi alir der.

 

Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. .... (4:11)

 

1. Alaha inanmiyan gayri-Muslumanlarla savasin der.

 

Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın. (9:29)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 230
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Yazılarımda her zaman söylüyorum, din ile bilim iç içedir. Din bilimi daima teşvik eder, araştırmayı, öğrenmeyi öğütler. Çünkü ancak sürekli araştıran bir insan kâinatta Allah’ın delillerini bulabilir. Her bulduğu delil onu başka bir delile ve uçsuz bucaksız bir dünyaya götürür. Zaten bu yüzden bilim adamları keşfettikleri her yeni buluşta daha yolun en başında olduklarını, daha keşfedilecek ve öğrenilecek binlerce detay olduğunu hissederler. Çünkü Allah sonsuz akıl sahibidir ve en küçük zerrede bile binlerce detay yaratarak sonsuz aklını tecelli ettirmiştir. Allah inancı olan bir bilim adamı her yeni keşfinde Allah’ın bu detayları ince ince hesaplandığını ve bunları kendisine buldurduğunu hisseder ve çok yoğun bir heyecan duyar. Ancak Allah’ın dilediği kadarını keşfedebileceğini de bilir.

 

Akıl ve vicdan sahibi bir bilim adamı her keşifte Allah’ın varlığının delillerini görür. Mesela gözün yapısını incelediğinde muazzam bir detayla karşılaşır. Gözdeki son derece kompleks yapıyı gördüğünde bunun hiçbir şekilde tesadüfler sonucunda oluşamayacağını anlar. Göz kırk tane organelin bir araya gelmesiyle oluşan bir organdır. Bu organellerin sadece bir tanesi olmasa göz çalışmaz. Bu da hepsinin aynı anda yaratıldığını gösterir. Göz hiçbir zaman evrimcilerin söylediği gibi uzun süreçler içinde mutasyonlarla oluşmamıştır, aniden ve kusursuz bir şekilde yaratılmıştır. Gözün çalışma sistemini gören ve inceleyen bir bilim adamının Allah’a olan hayranlığı da kat kat artacaktır. Aynı şekilde kalbi, beyni, böbrekleri, damarları inceleyen diğer bilim adamları da Allah’ın bu kadar detaylı ve mükemmel yaratışının karşısında hayranlıklarını ifade etmektedirler.

 

Kainatı inceleyen bilim adamları da birbirine geçmiş yüzlerce galaksi, ihtişamlı yıldızlar, karadelikler, süpernovalar ile karşılaşacaklar ve evren de milimetrik bir düzen olduğunu fark edeceklerdir. Uçsuz bucaksız uzayda da müthiş bir denge sağlanmış, her detay çok ince düşünülüp planlanmıştır. Bütün bunlar kuşkusuz sonsuz akıl sahibi olan Allah’a aittir. İnsan kendisine verilen son derece sınırlı bir akılla keşif yapmakta yalnızca kendisine izin verildiği kadarını görüp keşfedebilmektedir. Uzay, evren, kâinat daha insanın keşfedemediği ve belki de hiçbir zaman keşfedemeyecek olduğu milyonlarca sırla doludur.

 

Allah’a inanan bir bilim adamı sürekli bilimsel araştırmalar yapmak ve evrenin sırlarını keşfetmek için çok istekli olur. Çağımızın en büyük dehası olarak kabul edilen Albert Einstein bir yazısında iman eden bilim adamlarının dinden aldıkları bu ateşleyici gücü şöyle dile getirmiştir:

 

"Ben şunu iddia edebilirim ki, dini, kozmik yönden sezişler, bilimsel çalışmalarda çok daha kuvvetli hissedilmektedir. Şüphesiz ki bu duyguyu, bilimsel zihniyeti ile ilk kuranlar en kuvvetli sezmişlerdi. Evrenin yapısını, bilimsel ve akılcı bir şekilde anlamak, insana en derin iman duygusu verir. Yıllarca mesai sonunda kavradıkları evren anlayışı, Kepler ve Newton'a böyle derin duygular vermiştir.

 

Bilimsel araştırmaların yalnız pratik alanında kalanlar, bu konuda her zaman her yerde yanlış açıklamalara düşmüşlerdir. Ancak hayatlarını tamamen bilimsel araştırmalara vermiş olanlarındır ki, bu seziş ve ilham, kalplerine dolar ve ancak bu çapta adamlardır ki, binbir güçlüğe rağmen bu aramalarına devam ederler. Onlar bu kuvveti din duygusundan alırlar. Bir çağdaşımız pek doğru olarak şöyle demiştir: Bizim materyalist çağımızda en derin din duygusunu, pozitif bilim yolunun ilk arayıcıları sezmişlerdir."

 

Johannes Kepler Yaratıcı'nın eserlerindeki lezzeti tatmak için bilimle ilgilendiğini söylerken, tarihin en büyük bilim adamlarından biri olan Isaac Newton ise bilimsel araştırmalarını yapma çabasının ardındaki sebebin Allah'ı bulup tanımak isteği olduğunu ifade etmiştir.

 

Gerçek bir bilim adamı Allah'ın ihtişamla yarattığı kanunlardan ve olaylardan etkilenerek, daha fazlasını keşfetme isteği duyan kişidir. Her yeni keşif onu hep aynı noktaya getirir, her yolun sonu aynı kapıya çıkar. Bilim adamı her keşfin sonunda mutlaka Allah’ı bulur ve tüm kâinatın boş bir amaçla yaratılmadığını çok iyi kavrar…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Süheyla bu durumda kur'an daki bazı ayetlerin geçerli kalmadığını ya da günümüzü yansıtmadığını söyleyebilirmiyiz

 

Evet geçerli değil diyebiliriz... ama ...

 

"bazı ayetlerin geçerli kalmadığını" demek yanlıştır. Bir ayeti geçerli olmayan Kuran'nın tümü geçersiz olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunlar Amerikalara gidince zenginlik ve refah ile tanıştı, devleti ele geçirince tüm ihaleler ellerine geçti, deniz fenerini filan yargılamaya da asla yanaşmıyorlar ya, gemicikler, vergiden muaf tutulan pırlanta şirketleri filan derken, servetlerine dini, kuranı, ayetleri kılıf yapmaya uğraşıyor, insanları allah ile aldatmaya kalkışıyorlar...

 

"Nazar etme ne olur, sonra atesit, materyalist olursun. Cıss olursun bak haaa!"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnkar edenler neleri bilmez?

 

İnkar edenler günlerini gün edip, kendilerini kazançlı sayıp, her gün gülüp oyalanarak nefislerini eğlendirmeye çalışırlar. “Bugün hangi restaurantta yesem, balık mı yesem, yoksa bruncha mı gitsem, hafta sonu tekneyle mi çıksak, bu sene Miami’ye mi gitsek, çok sıkıldım bu akşam hangi bara gitsek yoksa arkadaşlarla parti mi yapsak”… İstekler hiç bitmez, sürekli azgınlaşan nefis de bir türlü doymak bilmez. Allah’tan habersiz bir insanın içinde sürekli tarif edilemez bir sıkıntı vardır, bu insan sürekli değişik eğlencelere katılarak, yurt dışına giderek, alışverişe giderek, arkadaşlarıyla buluşarak bu sıkıntıyı atabileceğini sanır. Oysa yurtdışına gittiğinde de, barlarda sabahladığında da sıkıntıları da, kuruntuları da, tüm olumsuzlukları da onunla birlikte gelir. Kişi belki dünyanın ucuna kaçar ama kendi bedeninden kaçamaz. Çünkü Allah inkâr edenin bedenine bütün sıkıntıları adeta hapsetmiş gibidir. Artık bu insan için ne yaparsa yapsın kurtuluş yoktur, hayatı boyunca bir olumsuzluk diğerini, bir sıkıntı diğerini izleyecektir, ta ki iman edene kadar…

 

İnkar edenler kendi olumsuzlukları içinde boğuşurken iman eden, Allah’a tam teslim olan bir insanın kalbinde nasıl bir huzur duyduğunu bilmezler. Yaşadığı her olayda nasıl Allah’a güvendiğini, daima tevekkül ettiğini, bu yüzden de asla üzülmediğini, sıkılmadığını bilmezler. Çünkü gerçekten samimi olarak Allah’a iman eden bir insan hayatının her anının hayırla ve güzellikle yaratıldığını bilir. Allah’ın kendisi için çok hikmetli ve güzel bir kader belirlediğinin bilincindedir.

 

Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fetih Suresi, 4)

 

İnkar eden bir insan sabah namazından sonra büyük bir huzurla uykuya dalmanın zevkini bilmez, ibadetleri çok titizlikle yapmanın zevkini bilmez, yoklukta da infak etmenin, zordayken de yoksulu doyurmanın zevkini bilmez, haklıyken alttan almanın ve hep mütevazı olmanın zevkini bilmez, daima hikmetli konuşmanın, akılcı davranmanın zevkini bilmez, sürekli nimetlere şükretmenin zevkini bilmez. Küçük bir kediyle, güzel bir kuşla, harika bir kelebekle karşılaştığında ruhta oluşan derin etkiyi bilmez, Allah’ı aşka, şevkle sevmenin, onun daima dostu olduğunu bilmenin derin mutluluğunu ve huzurunu hiç bilmez. Allah yolunda mücadele etmenin, İslam'ı tüm dünyaya yaymanın, bu uğurda eziyet görmenin şerefini bilmez. Her geçen gün ahirete yaklaştığının bilincinde olup ömrünü dopdolu, salih amellerle geçirmenin, her gece yatağına huzurla dönmenin zevkini bilmez. Bütün bunların yerine ruhunda çok derin bir boşluk duyar, tanımlayamadığı bir boşluk, yerini hiçbir şeyin dolduramadığı bir boşluk, adeta uçurum gibi, uçsuz bucaksız bir boşluk… Sevse karşılık bulamaz, verse alamaz, ne kadar bencil davranırsa davransın asla tatmin olamaz. Çünkü Allah’tan uzak olan bir ruh hem bu dünyada hem de ahirette güzellikten, huzurdan, neşeden, mutluluktan uzak tutulur ve bu ruh ne yaparsa yapsın gerçek mutluluğu bulamaz, hayatı boyunca da gerçek mutluluğun ve huzurun arayışı içinde olur…

 

Ya da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur. (Nur Suresi, 40)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bence Muhammed kesinlikle Mehdi'den söz etmiş olmalı. Yoksa bu kadar çok kanaldan rivayet eden bu kadar çok kişi yalan söylemiş olamaz.

 

Tabii bu, Mehdi diye birisinin filan olduğunu, olacağını gösteriyor filan değil. Binlerce yıldır süregelen ve her dinde bir takım söylem değişiklikleriyle aynı olan efsanelerin süregelmesinden başka bir şey değil.

 

Kuran'da niye yok diye sorarsanız, Kuran'da zaten bir çok şey yoktur. Kuran böyle ayrıntıları zikretmek için yazılmamıştır. Gizem üflemek, her şeyi muğlak bir belirsizlik içinde korkutucu bir kutsallığa bürümek için yazılmıştır. Böyle Mehdi gibi konulardan bahsetmesi bu üslubuna aykırı düşerdi, o yüzden bahsedilmemiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran'da birçok ayet Hz. Mehdi'ye işaret eder, özellikle Kehf Suresi direk Hz. Mehdi'ye bakar. Size dolaylı olarak nasıl Hz. Mehdi'den bahsedildiğine dair örnekler vereyim.

 

Kehf Suresi'nde bahsi geçen ''İki yetim çocuk'', Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)'ye işaret etmektedir

 

"Duvar ise, şehirde İKİ YETİM ÇOCUĞUNDU, altında onlara ait bir define vardı; BABALARI SALİH BİRİYDİ. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu." (Kehf Suresi, 82)

 

Kehf Suresi'ndeki Hz. Hızır kıssasında, “iki yetim çocuğun” varlığından bahsedilmektedir. Bu iki yetim çocuğun “babalarının ise salih bir kimse olduğu” belirtilmektedir. Ayetin bu ifadelerinde, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)'ye yönelik işaretler vardır. Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)'nin küçük yaşta babasını kaybedip yetim kalacağı belirtilmiştir:

 

 

HZ. MEHDİ (A.S.) YETİM OLACAKTIR.

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 176)

 

 

Bilindiği gibi Hz. İsa'nın da babası yoktur. Bu sebeple Hz. İsa (a.s.) da yetimdir. Ayrıca Hz. İsa (a.s.) da Hz. Mehdi (a.s.) de, aynı soydan gelmektedirler. Dolayısıyla her ikisinin babası da Hz. İbrahim (a.s.)’dir. Kehf Suresi'nde geçen “babaları salih biriydi” sözleri de Hz. İbrahim (a.s.)’ye işaret etmektedir. Bir başka Kuran ayetinde Hz. İbrahim’in bu özelliği şöyle bildirilmiştir:

 

Ve Biz ona (Hz. İbrahim’e) dünyada bir güzellik verdik; ŞÜPHESİZ O AHİRETTE DE SALİH OLANLARDANDIR. (Nahl Suresi, 122)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tevrat'ta Hz. Mehdi döneminde yaşanacak dünya hakimiyetine işaret eden sözler

 

Soyunu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Bu ülkelerin tümünü onlara vereceğim. YERYÜZÜNDEKİ BÜTÜN ULUSLAR SENİN SOYUN ARACILIĞIYLA KUTSANACAK. (Yaratılış, 26:4)

 

 

Yeryüzünün tozu kadar sayısız bir soya sahip olacaksın. DOĞUYA, BATIYA, KUZEYE, GÜNEYE DOĞRU YAYILACAKSINIZ. YERYÜZÜNDEKİ BÜTÜN HALKLAR SEN VE SOYUN ARACILIĞIYLA KUTSANACAK. (Yaratılış, 28:14)

 

Seni (Hz. İbrahim (a.s.)’i) ziyadesiyle mübarek kılacağım; senin zürriyetini, göklerin yıldızları gibi, deniz kenarında olan kum gibi ziyadesiyle çoğaltacağım; SENİN ZÜRRİYETİN DÜŞMANLARININ KAPISINA HAKİM OLACAKTIR VE ZÜRRİYETİN ARACILIĞIYLA YERYÜZÜNDEKİ BÜTÜN MİLLETLER MÜBAREK KILINACAKLAR; çünkü sözümü dinledin. (Yaratılış, 22:17-18)

 

O [HZ. MEHDİ (AS)] TÜM DÜNYAYI ALLAH'A BİRLİKTE KULLUK ETMELERİ İÇİN ISLAH EDECEK, çünkü şöyle yazılmıştır: "O zaman, birlikte Bana yakarmaları, omuz omuza Bana hizmet etmeleri için, halkların dudaklarını pak kılacağım." [sefenya, 3:9] (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)

 

Ona [Hz. Mehdi (as)'a] egemenlik, yücelik ve krallık verildi. BÜTÜN HALKLAR, ULUSLAR VE HER DİLDEN İNSAN ONA HİZMET ETTİ... (Daniel, 7:14)

 

... SENİ [HZ. MEHDİ (AS)'I]... ULUSLARA IŞIK YAPACAĞIM. Öyle ki, kör gözleri açasın, zindandaki tutsakları, cezaevi karanlığında yaşayanları özgür kılasın. (Yeşaya, 42:6-7)

 

... HALKLARA SANCAK OLACAK, ULUSLAR ONA [HZ. MEHDİ (AS)'A] YÖNELECEK... (Yeşaya, 11:10)

 

BÜTÜN MİLLETLER ONU [HZ. MEHDİ (AS)'I] DİNLEMEYE GELECEK... (Maimonides, Mişna Tora, Tövbe 9:2)

 

... KIYI HALKLARI ONUN [HZ. MEHDİ (AS)'IN] YASASINA UMUT BAĞLAYACAK. (Yeşaya, 42:4)

 

ULUSLAR SENİN IŞIĞINA, KRALLAR ÜZERİNE DOĞAN AYDINLIĞA GELECEK. "Başını kaldır da çevrene bir bak, hepsi toplanmış sana geliyor..." (Yeşaya, 60:3-4)

 

Sahibi (Şilo) [Hz. Mehdi (as)] gelene kadar... [sonra] ULUSLAR ONUN SÖZÜNÜ DİNLEYECEK. (Yaratılış, 49:10)

 

... KIYI HALKLARI ONUN (MEHDİ'NİN) YASASINA UMUT BAĞLAYACAK. (Tevrat: Yeşaya, 42:4)

 

Onun [Hz. Mehdi (as)'ın] fevkalade doğruluğu ve vesile olacağı harikalıklar [şaşırtıcı güzellikler] nedeniyle İNSANLAR ONUNLA BARIŞ YAPACAK VE TÜM ÜLKELER ONA HİZMET EDECEK. (Maimonides, Mişna Tora, Sanhedrin 10:1)

 

Gelecek zamanda, Kral Mesih [Hz. Mehdi (as)] çıkacak ve DAVUD KRALLIĞINI GEÇMİŞTEKİ HAKİMİYETİNE YENİDEN KAVUŞTURACAK. (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)

 

[HZ. MEHDİ (AS)] EGEMENLİK SÜRSÜN DENİZDEN DENİZE, FIRAT'TAN YERYÜZÜNÜN UCUNA DEK! (Mezmurlar, 72:8)

 

O [Hz. Mehdi (as)] BÜTÜN DÜNYAYI Allah'a kulluk etmeleri için mükemmelleştirecek. (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)

 

O dönemde [Hz. Mehdi (as) döneminde]... TÜM DÜNYANIN TEK MEŞGULİYETİ ALLAH'I BİLİP TANIMAK OLACAK... (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 12:5)

 

O dönemde [Hz. Mehdi (as) döneminde]... insan için mümkün olan en üst seviyede Yaratıcılarını anlamaları mümkün olacak... Çünkü şöyle yazılmıştır: "ÇÜNKÜ SULAR DENİZİ NASIL DOLDURUYORSA, DÜNYA DA RAB'BİN YÜCELİĞİNİN BİLGİSİYLE DOLACAK...." (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 12:5)

 

O zaman Rab'bin Yüceliği görünecek, BÜTÜN İNSANLAR HEP BİRLİKTE O'NU GÖRECEK... (Yeşaya, 40:5)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran'da Mehdi ile ilgili tek bir ayet yoktur.Hadisler uydurmadir.Allah kitabinda gizli sakli olarak birseyi bildirmemistir,Mehdi adinida acikca yazabilirdi kitabinda.Yoksa öyle 1400 yil sonra birileri ciksin bulmaca cözüp aha bu ayet Mehdi anlamina gelir desinler diye ayet yazilmamistir.Bunlarin hepsi birilerinin inanc zayifliginin sonucudur.Allah kitabinda acik acik en son peygamber Muhammed'dir diye bildirmistir.Bunun disinda yok Isa gelecek,Mehdi gelecek tarzi tarikat uydurmalari yalandir dine ihanettir.Allahi inkardir.Bazi meczuplarin insanlari aldatici tarzdaki iddialari insanlari batil inanclara daha cok inanarak gercek dinden uzaklastirmaktadir.

 

Akli basinda hicbir din adami Mehdi'nin geleceginden bahsetmemistir.Bu tür sacmaliklarin üretildigi ortamlar cemaat ortamlaridir ve cemaatler kendilerine göre Kuran yorumunda bulunurlar bu nedenlede insanlara iyilik degil kötülük yapmaktadirlar.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tevrat'ta Hz. Mehdi döneminde yaşanacak dünya hakimiyetine işaret eden sözler

 

 

 

O [HZ. MEHDİ (AS)] TÜM DÜNYAYI ALLAH'A BİRLİKTE KULLUK ETMELERİ İÇİN ISLAH EDECEK, çünkü şöyle yazılmıştır: "O zaman, birlikte Bana yakarmaları, omuz omuza Bana hizmet etmeleri için, halkların dudaklarını pak kılacağım." [sefenya, 3:9] (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 11:4)

...

 

O dönemde [Hz. Mehdi (as) döneminde]... TÜM DÜNYANIN TEK MEŞGULİYETİ ALLAH'I BİLİP TANIMAK OLACAK... (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 12:5)

 

O dönemde [Hz. Mehdi (as) döneminde]... insan için mümkün olan en üst seviyede Yaratıcılarını anlamaları mümkün olacak... Çünkü şöyle yazılmıştır: "ÇÜNKÜ SULAR DENİZİ NASIL DOLDURUYORSA, DÜNYA DA RAB'BİN YÜCELİĞİNİN BİLGİSİYLE DOLACAK...." (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Kanunları 12:5)

 

 

Bu tercume dogru olsa bile, dikkat ederseniz ... "Hz. Mehdi" bir parantez icinde. Yani, "Hz. Mehdi" demiyor. Bunu diyen Tevrati tercume eden. Siz de tercume ederseniz, kendi isminizi bir parantez icine koyabilirsiniz ve sizin isminizde Tevratta gecer, bu size gore dogru olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir insanın yetim olması için bir babası olup, daha sonra kaybetmesi gerekiyor...

 

Dogmatik inançlar böyledir işte, eğip bükmenin, akla hayale gelmedik yorumlara gitmenin bir sınırı, bir kuralı ve bir standardı yoktur. Atmak sonuna kadar serbesttir, bu alanda atma tutma konusunda bir sınır koymayı, bir standart getirmeyi başarabilen hiç kimse çıkmamıştır.

 

Mehdi konusu tüm semitik dinlerde köklü bir inanç geleneğidir. Onların devamı olan İslam dininde de onlardan kopya çekilmemiş olması diye bir olasılık olamaz. Dinde çok önem verilip Kuran'da hiç geçmeyen çok konu vardır.

 

Muhammed recm uygulamış mıdır? Evet. Recm edilenlerin isimlerine varıncaya kadar, olayın cereyan ediş şekline kadar tüm ayrıntılar İslam tarihinde çok açık biçimde vardır.

 

Peki Kuran'da recm var mıdır?

 

Dinde bir sistematik aramanın ne kadar boşuna olduğunun en açık göstergesidir bu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yozlaşma karşısında tüm toplumlar bir kurtarıcı, ıslahatçı gelmesini umarlar. Bu yüzden bu tür inançlar hep olacaktır. Kölelik varsa içlerinden bir Spartaküs çıkmasını da bekleyeceklerdir.

 

Koyu Yahudiler İsrail devletine karşıdırlar. Çünkü inançlarına göre Mehdi gelmeden önce devlet kurmak ihanettir. :) Ne kadar saçma bir inanç olduğunu açıklamaya bile gerek duymuyorum.

 

Bu beklenti ve inançların kurumsallaşmasının, dogmalaşmasının tehlikeleri başka hiç bir yozlaşma ile kıyaslanmayacak kadar büyüktür. Yozlaşmaya karşı masum bir ümit olan bu beklenti, kutsallaşıp dogmalaştığında yozlaşmanın bizzat kaynağı haline gelir.

 

Salt iyiliği, güzelliği temsil eden bir insan olmamıştır, olmayacaktır. Tıpkı salt kötülüğün, çirkinliğin timsali bir insan hiç olmadığı ve olmayacağı gibi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Meryem Suresi'nin 33. Ayeti Kuran'da Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişine işaret eden önemli delillerden biridir

 

Meryem Suresi'nin 33. Ayeti Kuran'da Hz. İsa (a.s.)'ın yeryüzüne ikinci kez gelişine işaret eden önemli delillerden biridir

 

Hz. İsa (a.s.)’ın yeryüzüne yeniden gelecek olması ahir zamanın en önemli müjdelerinden birisidir. Allah Kuran’ın bazı ayetlerinde Hz. İsa (a.s.)’ın ölmediğini, öldürülmediğini, Allah Katı’na yükseltildiğini ve yeryüzüne yeniden gönderileceğini açıkça bildirmiştir. Kuran’da Hz. İsa (a.s.)’ın yeryüzüne ikinci kez geleceğini ifade eden delillerden bir tanesi de Meryem Suresi’nin 33. ayetidir. Bu ayet-i kerime hem içerdiği Arapça kelimelerin anlamları, hem ayetin numarası, hem de ayetin ebced değerleri itibariyle Hz. İsa (a.s.)’ın nüzulüne dair pek çok sır içermektedir.

 

-1-

 

Bilindiği üzere Arapça çok zengin bir dildir ve Arapça’da tek bir kelime birden fazla hatta kimi zaman 20’den fazla manaya gelebilmektedir. Meryem Suresi'nin 33. ayetinin de Arapça anlamı incelendiğinde çok önemli bilgilerin haber verildiği görülmektedir. Bu ayet, Hz. İsa (as)'ın ahir zamanda yeniden dünyaya gelişine işaret eden ayetlerde biridir.Meryem Suresi 33. ayette Cenab-ı Allah şu şekilde bildirmektedir:

 

"Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de."

 

Ayetin Arapçası ise şu şekildedir:

 

“Ve esselamu aleyye yevme vulidtu ve yevme emutu ve yevme ubasu hayyen.”

 

Bu ayette “öleceğim gün” şeklinde tercüme edilen “yevme emutu” ifadesindeki “emutu” kelimesi “mate” fiilinden türemiştir ve “ölmek” anlamını taşımasının yanısıra “uyumak” anlamına da gelmektedir. En güvenilir hadis imamlarından olan İmam-ı Buhari ve İmam-ı Tirmizi Hazretleri’nin Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den naklettikleri bir duanın Arapça'sında da, “uyur” şeklinde tercüme edilen kelime “emutu” kelimesidir.

 

Allahümme bismike EMÛTÜ ve ahyâ. (Buhari ve Tirmizi)

 

Allah'ım! Senin ismini anarak UYUR ve senin ismini anarak uyanırım. (Buhari ve Tirmizi)

 

Meryem Suresi'nin 33. ayetinde “emutu” kelimesi yer almaktadır. Yani, bu ayetin meallerinde "öldüğüm gün" şeklinde tercüme edilen kelime, Peygamberimiz (sav)'in hadisinde uyumak olarak geçmektedir.

 

Ayette “diri olarak yeniden kaldırılacağım gün” şeklinde tercüme edilmiş olan “yevme ubasu hayyen” ifadesindeki “ubasu” kelimesi ise “diriltilmek” anlamının yanısıra “uyandırılmak, gönderilmek, vazifeli kılınmak” anlamlarını da içermektedir.

 

Görüldüğü üzere hem “emutu” hem de “ubasu” kelimelerinin diğer anlamları birarada değerlendirildiğinde, ayette Hz. İsa (a.s.)’ın ölmediği, uyku benzeri bir halde Allah Katı’na yükseltildiği ve içinde bulunduğumuz ahir zamanda yeniden Allah’ın vazifeli kıldığı bir elçi olarak yeryüzüne gönderileceği bildirilmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)

 

-2-

 

Meryem Suresi’ndeki bu ayetin ayet numarası da önemli bir sır içermektedir. Bu sırrı anlayabilmek için Allah’ın Hz. İsa (a.s.)’dan bahsettiği Maide Suresi’nin 110. ayeti ve Al-i İmran Suresi’nin 46. ayetine bakmak gerekmektedir. Allah bu ayetlerde şu şekilde bildirmektedir:

 

"Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin (kehlen) iken de insanlarla konuşuyordun.” (Maide Suresi, 110)

 

"Beşikte de, yetişkinliğinde (kehlen) de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir." (Al-i İmran Suresi, 46)

 

Ayetlerde Hz. İsa (a.s.)'ın yetişkin halini ifade etmek için kullanılan "kehlen" kelimesinin anlamı "otuz ile elli yaşları arasında, gençlik devresini bitirip ihtiyarlığa ayak basan, yaşı kemale ermiş kimse" şeklindedir. Hristiyan kaynaklarda da Hz. İsa (a.s.)’ın Allah Katı’na yükseltildiğinde 33 yaşında olduğu ittifakla kabul edilmektedir.

 

Büyük İslam alimlerinden Kurtubi Hazretleri de Hz. İsa (a.s.)’ın "kehl" halinde insanlarla konuşmasını, yeryüzüne indirildiğinde konuşacağı şeklinde yorumlamakta ve şöyle söylemektedir:

 

"Hz. İsa 33 yaşındaki bir kıvamda indirilecek ve, ‘Ey insanlar ben Allah'ın kuluyum!’ diyecektir." (Kurtubî, el-Camiu liahkami’l-Kur’ân, 4/90-91.)

 

Bütün bu bilgiler topluca değerlendirildiğinde, Meryem Suresi’ndeki ayetin numarasının 33 olmasının da, Hz İsa (a.s.)’ın ahir zamanda yeniden yeryüzüne gönderileceği yaşa işaret etmesi açısından manidar olduğu görülmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)

 

-3-

 

Meryem Suresi’nin 33. ayetinin ebced değerleri hesaplandığında ortaya çıkan tarihlerde de Hz. İsa (a.s.)’ın ikinci kez yeryüzüne gönderilişine dair sırlar bulunmaktadır. Ayetteki kelimelerin harflerinin sayısal değerleri toplandığında elde edilen tarihler, hadislerde bildirilen ahir zaman alametlerinin yaşanacağı, Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur edeceği ve Hz. İsa (a.s.) ile birlikte görev yapacağı tarihlere denk gelmektedir. Ayetin ebced hesaplaması şu şekildedir:

 

“Ve esselamu aleyye yevme vulidtu ve yevme emutu ve yevme ubasu hayyen”

 

6 + 222 + 120 + 56 + 440 + 6 + 56 + 447 + 6 + 56 + 573 + 19 = 2007

(Şeddeli, tenvinsiz)

 

6 + 162 + 110 + 56 + 440 + 6 + 56 + 447 + 6 + 56 + 573 + 69 = 1987

(Şeddesiz, tenvinli)

 

6 + 222 + 120 + 56 + 440 + 6 + 56 + 447 + 6 + 56 + 573 + 69 = 2057 (Şeddeli ve tenvinli)

 

Farklı şekillerde yapılan üç hesaplamada ortaya çıkan tarihlerin hepsi ahir zaman dönemlerine işaret etmektedir. Bu tarihler Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur edeceği, Hz. İsa (a.s.)’ın nüzul edeceği ve Hz. Mehdi (a.s.)’yle birlikte vazife yapacakları dönemlere işaret ediyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.)

 

Allah kullarına bir rehber ve yol gösterici olarak indirdiği hak kitabımız Kuran-ı Kerim’deki ayetlerinde pek çok sır ve hikmet gizlemiştir. Ayetlerin ilk okunduğunda anlaşılan birinci anlamları dışında, daha pek çok derin anlamları bulunmaktadır. Nitekim Meryem Suresi’nin 33. ayetinde de Allah derin hikmetler gizlemiştir. Allah takdir ettiği zamanda bu sırları ve hikmetleri kullarından dilediğine açmakta ve ayetlerin diğer anlamlarının da kulları tarafından anlaşılmasını nasip etmektedir.

 

Bu ayetin içerisinde de Cenab-ı Allah hem kelimelerle, hem sayısal değerlerle hem de ayet numarasıyla bir güzellik bildirmiştir. Bütün bu bilgileri birarada ele aldığımızda ise, Allah’ın bu ayetiyle biz kullarına Hz. İsa (a.s.)’ın ölmediğini, uykuya benzer bir halde Kendi Katı’na yükselttiğini ve içinde bulunduğumuz bu dönemde yeniden yeryüzüne geri göndereceğini müjdelediği anlaşılmaktadır. (Doğrusunu Allah bilir.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dogma işte böyle bir şeydir. Her şeyi, her kavramı çarpıtabilir, tam tersine bile çevirmekte hiç bir beis görmez. Dogma ile kömürü elmas, bakırı altın, ateşi su yapmak sadece bir hokus pokus işidir.

 

Hani Nasrettin Hoca'ya sormuşlar, "hocam abdestsiz namaz kılmak olur mu?" Cevap vermiş: "Ben kıldım oldu..."

 

Laiklik bu yüzden var ve dini dogmalar hiç bir konuda bu yüzden baz alınamazlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İttihad-ı İslam (İslâm Birliği) ve Bediüzzaman

 

Bediüzzaman Said Nursî (r.a)’ın hayatının en mühim gaye, maksat ve hedeflerinden biri de İslâm Birliğinin tesisi ve Müslümanların ittihadının gerçekleşmesiydi.

Konuyu daha iyi anlayabilmek için, bazı terim ve kelimelerin anlamlarının bilinmesine ihtiyaç vardır.

 

ittihad; birleşmek, birlik, aynı fikirde olmak…

İttihad-ı maksad; gaye ve fikir birliği…

İttihad-ı menafi' ; Menfaatlerin bir ve ortak oluşu. İş birliği…

İttihad-ı millet ; milletin birliği.

 

Birleşmek, aynı fikirde olmak olan ittihadın; ittihad-ı İslam diye terimleşmiş anlamı, Müslümanların birleşmesi, kaynaşmasıdır. Bu birleşme gerek ferdî, gerekse devlet bazında ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim paylaşımı, turizm, dinî meselelerin müzakeresi, şeâirin yerleşmesi ve ihyası gibi pek çok meselede düşünülebilir. Diğer bir ifadeyle; maksatta ittifak eden Müslümanların yöntem farklılıklarını dikkate almadan inançları çerçevesinde tek çatı altında toplanmaları, AB , BM gibi birlik ve ittifaklardan çok daha ileri, hak ve adalet ölçülerine dayanan Kur’ân ve Sünnet temelli bir birlik oluşturmalarıdır.

 

Bediüzzaman ise ittihadı-ı Muhammmedî’yi şöyle ta’rîf eder :”Tarif ettiğim ve dahil olduğum İttihad-ı Muhammedînin (a.s.m.) tarifi budur ki: Şarktan garba, cenubdan şimale uzanan bir silsile-i nûranî ile merbut bir dairedir. Dahil olanlar da, bu zamanda üç yüz milyondan ziyadedir. Bu ittihadın cihetü'l-vahdeti ve irtibatı, tevhîd-i İlahîdir; peyman ve yemîni, îmandır; müntesipleri, "kalû bela"dan dahil olan umum mü'minlerdir; defter-i esmaları da, Levh-i Mahfûzdur. Bu ittihadın naşir-i efkarı, umum kütüb-ü İslamiyedir; günlük gazeteleri de, Îla-i Kelimetullahı hedef-i maksat eden umum dînî gazetelerdir; kulüp ve encümenleri, cami ve mescidler ve dînî medreseler ve zikirhanelerdir; merkezi de, Harameyn-i Şerifeyn'dir.”(1)

 

Bu ittihadın tüzüğünün Sünnet-i Peygamberî (asm), kanunnâmesinin şer’î emir ve yasaklar olduğunu, kesin delil ve isbatının Kur’ânî ve Nebevî kaynağa dayandığını ifade etmektedir.

 

Bediüzzaman; maksadının İslâm Birliği fikrini harekete geçirmek, teşvik ve teşci’ ederek Müslümanları ve İslâm milletlerini maddî/mânevî terakkînin, yükselişin en yüksek noktasına taşımak olduğunu belirterek, bu birliğin en önemli unsurlarından olan maddî terakkiye dikkati çekerek kendisinin bu ittihadın fertlerinden bir ferd ve bir cüz’ olduğunu beyan buyururlar.

 

Ve bu fikrin ilk takipçilerini sayarak bu konudaki biatını bildirir: “Elhasıl, Sultan Selim'e bîat etmişim. Onun ittihad-ı İslamdaki fikrini kabul ettim. Zîra O, vilayat-ı şarkiyeyi ikaz etti; onlar da ona bîat ettiler. Şimdiki Şarklılar, o zamanki Şarklılardır”(2)

 

Üstad Bediüzzaman Hazretleri 1909 senesinde neşrettiği bir makalesinde diyor ki:

«Bu zamanın en büyük farz vazifesi, ittihad-ı İslâmdır. İttihadın hedef ve maksadı; o kadar uzun, münşaib ve muhit ve merakiz ve meabid-i İslâmiyeyi birbirine rabtettiren bir silsile-i nuranîyi ihtizaza getirmekle, onunla merbut olanları ikaz ve tarîk-i terakkiye bir hâhiş ve emr-i vicdanî ile sevketmektir.» (3)İslâm Birliği düşüncesi; çekirdekten, aileden ve cemaatın oluşumundan itibaren başlamalı ve başlatılmalıdır.

 

Dahilde ve hâriçte bu birliği zedeleyecek tutum ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Cemaat fertlerine, amaç ve hedef net olarak işaretlenmeli, daha ilk safhalardan itibaren münakaşa, ayrılık ve farklılıklar asla körüklenmemelidir.

Bu konuda cemaat ve kanaat önderlerinin sorumluluk ve görevlerinin bilincinde ve farkında olmaları gerektiği hususu unutulmamalıdır. Örnek davranışlar sergilemelidirler.

 

Hele hele siyasî bakış açıları, yorum ve anlayış farklılıkları bir ayrılık sebebi olarak cemaate dikte ettirilmemeli, aradaki bağların zayıflamasına, ayrışmanın derinleşmesine asla sebep olunmamalıdır.

 

“İttihad-ı İslâm/İslâm Birliği” fikrinin sosyolojik olarak yeniden Müslümanların gündemini meşgul ediyor olmasının sebepleri arasında; toplumumuzda son yıllarda artma temayülü gösteren terör olayları ve İslâm toplumlarının yaşadıkları dramların varlığıdır. Bediüzzaman Hazretlerinin yüz yıl önce bütün İslâm Âleminin nazarına bu konuyu sunması, o günden bu güne özellikle O’nun tabileri ve talebeleri tarafından daha çok gündemde tutulması gerekirken ve meselenin Kur’ân, Sünnet ve Risale-i Nurlar bağlamında büyük bir kampanyaya dönüştürülmesi icâb ederken, Üstad’ın “Bu zamanın en büyük farz vazifesi, ittihad-ı İslâmdır “(4) vurgusu ortada iken, bu vazifenin hakkıyla ve birlik şuuruyla yapıldığını söyleyebilmek mümkün olmasa gerek… Bu konunun yeniden gündeme gelmesi tüm Müslümanlar ve insanlık için kaçırılmayacak büyük bir fırsattır. “İnsanlık için büyük bir illet” olan milliyetçilik/ırkçılık anlayışı Osmanlı’ya 19. yüzyılda girdi. Cenâb-ı Hakk’ın Kur'ân’da ‘Siz Müslüman kimliğinizin dışında farklı bir kimlikle ölmeyiniz, Müslümanlar olarak ölünüz’(5 ) emr-i İlâhîsi, günlük hayat şartlarının ve İslâmî sosyalitenin müslümana yüklediği misyon gereği, her Müslüman’a ‘İttihad-ı İslâm’ fikrine sahip çıkmayı gerektirmektedir.

 

Üstad Hazretleri, İstikbalde inşâallah gerçekleşecek olan bu İttihadı ‘Bayram’ olarak nitelendirmektedir: “... İnşâAllah, alem-i İslâm’ın da büyük bir bayramına yetişirsiniz. Cemahir-i müttefika-i islâmiyenin (İslam cumhuriyetlerinin birleşmesinin) kudsî kanun-u esasiyelerinin (Kitaba ve Sünnete dayanan kutsal Anayasalarının) menbaı (kaynağı) olan Kur'an-ı Hakim, istikbale tam hâkim olup beşeriyete (insanlığa) tam bir bayramı getireceğine çok emareler (işaretler) var.”(6)

Kur’ânın da, Resulullah (s.a.v)’in de dâveti birlik ve kardeşliğedir.

 

Bediüzzaman (ra)’ın şu hitabı ve dâveti ne kadar anlamlıdır:” Ey muhâtap! Ben çok bağırıyorum. Zîrâ asr-ı sâlis-i aşrın minâresinin başında durup sûreten medenî (7) fikren mâzînin en derin derelerinde olanları câmiaya (İslâm Birliğine) dâvet ediyorum.”(8)

 

Konumuzun derinliği ve şumûlü mâlumunuzdur.

Bir köşeye ve makaleye sığacak boyutun çok üzerindedir.

Seyyidler cemaatinin feveranı ve ittihada omuz vermesi, meselenin önemli bir rüknünü oluşturmaktadır.

Şu kadarını da söylemeliyiz ki, ikinci ve üçüncü vazîfenin yolu ve tahakkuku, İslâm Birliğin’den geçmektedir.

 

Dipnotlar:

1.B. Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, Birinci Kısım : İlk Hayatı, 58

2.A.g.e

3.B. Said Nursî, Hutbe-i Şamiye, 90

4.A.g.e

5.Âl-i İmrân, 3/102

6.B. Said Nursî, Emirdağ Lahikas II, s. 76

7.‘sûreten medenî’ kısmı müellif tarafından bilahere ilave edilmiştir.

8.B. Said Nursî, Münazarat

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Saidi Nursi bir din alimi degildir,tahsilini bile tamamlayamamis ve hicbir hocasindan icazet alamamistir.Onu din alimi yapanlar daha dogrusu onu evliya yerine koyanlar da bence dinin ne oldugundan bihaber olan ve sadece ona siringa edilenlerle idare edenlerdir.

 

Meryem suresi Isa'nin tekrar geldiginden bahsetmez,bu bile carpitilmaktadir.Islamiyeti din olmaktan cikaranlar tarikatlardir.Insanlarin inanclarini sömüren bu tarikat seyhlerinin cogusuda sabetayisttir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Islam dinini "din" olmaktan cikaran, Islam dinidir.

 

Islam dini, normal olarak insanlarin "din" olarak anladiklari hristiyanlik, budism, ... gibi bir din degildir. Islam dini insanoglunun butun hayatini kontrol eden bir ideolojidir.

 

Ornegin, 4 Sunni Islam dini mezhepleri vardir. Hanefilik, Şafiilik, Malikililik, Hanbelilik . Bunlarin hicbiri dini teolojik degildir. Sadece, hukuk uzerindedir. Yani fıkıh mezhepleridir. Islam dini uyelerinin Muslumanlik kurallari, İslam toplumunun tamamını ifade eden bir kavram olan "Ümmet" e nasil baglanmalari FIKIH ta, detaylarla yazilir. Muhammed ne dedi? Dinini terkedeni "öldürün" dedi. Bu sebepten dolayi, Islami savunanlar Dunyanin her yerinde, siddetle savunurlar, dusunce ile degil. Bombalarla, bicaklarla, kiliclarla savunurlar, tartismalarla degil. Ofkelikle, hosgurulukle degil.

 

Bu nevi bir dine, batida "kült" derler. Din degil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaratılış Atlası’na tüm dünyadan gelen yorumlar!

 

Bir sabah aniden dev boyutlarda tam 7 kilo civarında, parlak 800 adet muhteşem resimlerden oluşan Yaratılış Atlası’nı masalarında bulan bilim adamları adeta büyük bir travma geçirdiler. Yaşadıkları o kadar büyük bir şoktu ki, bir sabah masalarında beliren bu dev eser şimdiye kadar inandıkları evim teorisini tam olarak çürütüyordu. Kitabın içinde canlıların milyonlarca yıl hiç değişmediğini kanıtlayan yüzlerce fosil resmi konmuştu. Çiçekler, yapraklar, kuşlar, böcekler, aslanlar, tavşanlar, balıklar, sürüngenler milyonlarca yıl en ufak bir değişikliğe bile uğramamışlardı! Dolayısıyla evrimcilerin canlıların kademeli olarak birbirinden türediği iddiası yerle bir oluyordu. Kitap dünya çapında çok büyük yankı uyandırdı, dünya basını günlerce, haftalarca kitaptan ve yarattığı deprem etkisinden bahsetti. Yaratılış Atlası, Fransa’nın, Darwin’in teorisine körü körüne sahip çıkan kesiminde, kendi ifadeleri ile "ideolojik bir deprem" etkisi yarattı. İsveç gazetelerinde “Darwin’e meydan okuyan muhteşem eser” başlığı ile yer aldı. Bugün Yaratılış Atlası ile ilgili yurt dışında basında çıkan bazı haberleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Belçika'nın Flemenkçe olarak yayınlanan ve 55 bin tirajı olan tanınmış günlük gazetelerinden De Morgen, 27 Haziran 2008 tarihinde evrim teorisine ve bu teoriyi çürüten Yaratılış Atlası adlı esere bir kez daha değindi. Haberde gazetenin daha önce "Evrim Teorisine Karşı En Büyük Komplo" başlığıyla iki tam sayfa özel yer ayırdı.

 

2 Şubat 2007 tarihli Le blog d'Yves Daoudal kişisel sitesi Yaratılış Atlası ile ilgili haberi "Darwinist Panik" başlığı ile vermiştir.

 

Belçika'da yayınlanan A Voix Autre isimli gazetede Yaratılış Atlası isimli eserin Fransa'da oluşturduğu etki, "Kulisler arkasında yaşanan panik!" ve "Yaratılışçı literatür hiçbir dönemde bu kadar güçlü olmamıştı" ifadeleriyle yer almıştır.

 

Science dergisi, 16 Şubat 2007 tarihli sayısında, Fransa'ya ve tüm diğer ülkelere gönderilen Yaratılış Atlası ile ilgili, "Uzun zamandır evrime yapılan 'en göz kamaştırıcı görünümlü saldırı': Bu, son haftalarda kendilerine Yaratılış Atlası gönderilen Avrupalı bilim adamlarının ortak görüşü, " yorumunu yapmıştır.

 

3 Şubat 2007 tarihli Le Monde gazetesi Yaratılış Atlası'nı "benzersiz bir eser" şeklinde yorumlamıştır.

 

Hollanda'da yayın yapan Radio Netherlands'ın internet sitesinde yer alan Nicolien Den Boer'in makalesinde "Yaratılış Atlası tüm Avrupa'da büyük bir tufan oluşturdu" ifadesi yer aldı.

 

2 Şubat 2007 tarihli Le Figaro gazetesinde "İslami yaratılışçılığın Fransa'ya hücumu" başlıklı bir haber yer aldı.

 

3 Şubat 2007 tarihli Le Monde gazetesinde "Yaratılışçılar Fransız okullarına doğru atağa geçti" başlıklı bir haber yer aldı.

 

5 Şubat 2007 The Washington Post gazetesi Yaratılış Atlası'nın etkisini "Darwinizm'e karşı çoşkulu bir atak" olarak tanımlıyor.

 

Le blog des bactéries et de l'évolution isimli kişisel bir evrim temalı sitede, 8 ve 9 Şubat 2007 tarihlerinde, iki haber yayınlandı. Haberde Yaratılış Atlası için şu ifade yer alıyor: "Kur'an ayetlerinden geniş alıntılar kullanan bu koca savaş gemisi"

 

Liege Üniversitesi'ninden Prof. Bernard Rentier'nin kişisel sayfasında şu yorumlarda bulunuyor: İçerik şaşırtıcı, ama etkileyici. Bu kuşatmanın, atlasın tüm dünyaya dağıtılmasının, ardından oluşacak etkiyi düşünmeye insan cesaret dahi edemiyor..."

 

23 Mart tarihinde Polonya'nın internet dergisi olan Interia.pl'da, Yaratılış Atlası eseri ile ilgili olarak "Anti-darwinist eğitim kitabı otoriteleri şok etti" başlıklı haber yer almıştır.

 

'Glos Nauczycielski' isimli internet haber sitesi Belçika Milli Eğitim Bakanlığının bir kitaptan duyduğu korkuyu "Antidarwinist kitap Belçika okullarını vurdu" başlığıyla haber yapmıştır.

 

Yaratılış Atlası’nın nasıl tüm dünyayı derinden sarstığına dair yurt dışı basınında yüzlerce haber çıktı, bugün burada sadece bir kısmını sizlerle paylaştım, aşağıda bildirdiğim linkten diğer haberleri okuyabilirsiniz. Bu dünya çapında yaşanan gelişmelerden herkesin haberdar olması gerektiğini düşünüyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslam Birliği sayesinde teröre köklü çözüm

 

Amerika ve 11 Eylül

 

11 Eylül tarihinde New York Dünya Ticaret Merkezi'ne ve Pentagon'a düzenlenen, binlerce masum insanın ölümüne, pek çok insanın da yaralanmasına neden olan saldırı, dünya düzeninin yeniden şekilleneceği bir dönemin başlangıcı oldu. Pek çok teorisyen tarafından farklı görüşler ortaya konuldu. Bir kısım uzmanlar, bu terör saldırısının daha büyük çatışmalara neden olacağını öne sürerken, büyük bir çoğunluk da Amerika'nın bundan sonra izleyeceği politikanın itidal ve adalet üzerine inşa edilmesinin şart olduğuna dikkat çektiler.

 

Çözümü İyi Tespit Etmek

 

Saldırının ardından, Amerika Birleşik Devletleri teröre karşı geniş çaplı bir mücadele başlattı. Hemen tüm dünya ülkeleri ve uluslararası topluluklar ABD'ye bu mücadelesinde destek verdiler. Teröre ve teröre destek veren tüm unsurlara karşı yürütülen bu mücadelede, ağırlıklı olarak askeri tedbirlere başvuruldu. Ancak bugün gelinen noktada, bazı başarılar elde edilmiş olmasına rağmen, söz konusu mücadelenin kesin çözüme ulaşamadığı açıkça görülmektedir.

 

Bunun temel nedenlerinden biri, terörle mücadele stratejisinin -büyük ölçüde- askeri tedbirler çerçevesinde belirlenmiş olması ve eğitim ve kültür alanında askeri mücadeleyi destekleyecek gerekli girişimlerin yeterince yapılmamış olmasıdır. Oysa bir sosyo-psikolojik ve ideolojik sorun olan terörü; sadece "teröre destek olan rejimlerin değiştirilmesi" gibi askeri yöntemlerle çözmeye çalışmak yanlıştır. Bu, hem arada masum insanların da hayatlarını kaybedebilecekleri bir trajedidir, hem de radikalizmi ve dolayısıyla terörizmi besleyen yeni bir etken olur. Terörün tam anlamı ile ortadan kaldırılması, ancak terörist grupların propagandalarını etkisiz hale getirecek fikri bir mücadele ile mümkündür, askeri mücadele ise bir noktaya kadar fayda sağlayabilir.

 

Amerika İslam Birliğini Desteklemelidir

 

Ayrıca, ABD'nin sorunu "dışarıdan" halletmeye çalışması da istenilen sonucu vermeyecektir. Sorun, İslam ahlakının birtakım insanlar tarafından yanlış anlaşılması veya çarpıtılmasından doğduğuna göre, çözüm de İslam dünyasının içinden gelmelidir. İslam ahlakının doğru anlaşılması ve İslam'ı yanlış anlayıp uygulayanların bundan men edilmesi, Müslümanlar tarafından yapılabilecek bir iştir. ABD'nin bu konuda izlemesi gereken politika, İslam dünyasının içinden gelecek bir çözümü -başından beri üzerinde durduğumuz gibi bu çözüm İslam Birliği'nin kurulmasıdır- desteklemesi, bunun yolunu açmasıdır.

 

İslam Birliği'nin Ortadoğu'ya Getireceği Kalıcı Çözüm

 

İslam Birliği'nin Ortadoğu'daki Arap-İsrail çatışmasına da getireceği çok önemli bir çözüm bulunmaktadır. İslam ülkelerinin ortak bir strateji izlemesi, İsrail'e, Ortadoğu'da on yıllardır izlediği "beka için parçalama" stratejisinin veya bir İslam ülkesini diğerine karşı denge unsuru olarak kullanmaya çalışma gibi taktiklerin bir sonuç vermeyeceğini gösterecektir. Bu da İsrail'i Ortadoğu'da gerçek bir barış yapmaya yöneltecektir. İsrail bu durumda 1967 Savaşı'nda işgal ettiği tüm bölgelerden çekilmeye ve Arap komşuları ile barış içinde yaşamaya ikna olabilir. Bu, Araplar için olduğu kadar İsrailli Yahudiler için de en doğru çözümdür.

 

İslam Birliği'nin İsrail'e Sunacağı Çözüm

 

1) İsrail'in (Doğu Kudüs dahil) tüm işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve İsrail ile tüm Arap ülkeleri arasında barış yapılması,

 

2) Filistin topraklarının, Filistin yönetiminde kalacak olan kısmında (örneğin Doğu Kudüs'te, el-Halil'de ve diğer Batı Şeria kentlerinde), Yahudilerin ibadet yerlerinin özenle korunması ve Yahudilerin (ve elbette Hıristiyanların da) buraya serbest ulaşım hakkının olması,

 

3) İslam Birliği'nin, İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü terörist harekete ve saldırıya engel olması,

 

4) İslam Birliği'nin gerek Ortadoğu'da gerekse dünya genelinde anti-semitizme karşı mücadele etmesi, Yahudi cemaatlerinin huzur ve güvenliğini savunması gibi temel esaslara dayanabilir. Böylesine kapsamlı bir barış planı uygulandığında, bir yüzyıldır huzur görmeyen Ortadoğu'ya barış ve istikrar gelecek, on yıllardır silahlara ve savaşlara harcanan paralar insanların mutluluğu, refahı, sağlığı, eğitimi için harcanacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahir Zamanda Hadisler Nasıl Tek Tek Gerçekleşiyor! Resimler 1

 

30512_393505934325_772584325_3891517_111106_n.jpg

 

Mehdi'den önce halkın başına felaketler, fitneler ve belalar gelecek

 

 

Hadis: Sonra şöyle buyurdu: Kaim zuhur etmeden hemen önce halkta ŞİDDETLİ KORKU OLACAK, HALKIN BAŞINA FELAKETLER, FİTNELER VE BELALAR GELECEK.(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s.301)

 

30512_393505944325_772584325_3891518_3881732_n.jpg

 

 

Ahir zamanda depremler artacak

 

Hadis: Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Depremler çoğalacak. (Ramuz-El Ehadis, 476/11)

 

 

 

30512_393505969325_772584325_3891519_4441925_n.jpg

 

Salgın Hastalıklar Artacak

 

Hadis: "Ey Malik oğlu Avf! Kıyamet öncesi altı (alamet) sayayım mı?" Dedim ki: "Onlar nelerdir ya Resulullah?" O da şöyle buyurdu: "...Sizin aranızda kolera ve şarbon gibi ölümcül iki hastalık yaygınlaşacaktır." (Sahih-i Buhari; Beklenen Mehdi, 3. baskı, s.147)

 

 

 

30512_393505999325_772584325_3891520_4036886_n.jpg

 

 

Fırat Nehrinin Suyu Kesilecek

 

Hadis: “FIRAT NEHRİ’NİN SULARI ÇEKİLEREK ALTINDAN BİR DAĞ ORTAYA ÇIKACAK, İNSANLAR BUNU ALMAK İÇİN VURUŞACAK VE HER YÜZ KİŞİDEN, SADECE BİRİ HAYATTA KALACAK. Bu zaman gelinceye kadar kıyamet kopmaz.” (Müslim, Fiten, 29)

 

 

 

30512_393506004325_772584325_3891521_3053703_n.jpg

 

Mehdinin Zuhurundan Önce Cinayetler Ve Uyuşturucu Artacak

 

Hadis: Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "MEHDİ'NİN KIYAMININ ÖNCESİNDE KIRMIZI ÖLÜM ve BEYAZ ÖLÜM OLACAK...(Ikdü'd-Dürer, s. 98, Gaybet-i Numani, s. 397, Gaybet-i Şeyh Tusi, s. 267, Biharü'l-Envar, c. 52, s. 211)

 

 

 

30512_393506819325_772584325_3891528_2628870_n.jpg

Güneşte Büyük Alametler Olacak

 

Mehdi, Güneş'ten bir alamet belirinceye kadar gelmeyecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)

Güneş bir alamet olarak doğmadıkça Mehdi çıkmaz. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)

 

 

 

30512_393506829325_772584325_3891529_5789910_n.jpg

 

Irak Üçe Bölünecek

 

Hadis: Resulullah (s.a.v.)in bildirdiğine göre, Irak halkı üç fırkaya ayrılır. Bir kısmı çapulculara katılır. Bir kısmı ailelerini geride bırakıp kaçarlar. Bir kısmı savaşır ve öldürülürler.Siz bunları gördüğünüz vakit kıyamete hazırlanın. (Fera İdu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)"

 

30512_393507394325_772584325_3891537_6608708_n.jpg

 

Fırat ve Dicle Arasında Büyük Savaş Olacak

 

Hadis: "Fırat ile Dicle arasında Zevra denen bir şehir olacak. Orada büyük bir savaş olacak. Kadınlar esir edilecek, erkekler ise, koyun kesilir gibi boğazlanacak." (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame, kısm-ul efal. c.5 sf. 38 El Muttaki)

 

 

Fırat ve Dicle Arasında Büyük Savaş Olacak

 

Hadis: "Fırat ile Dicle arasında Zevra denen bir şehir olacak. Orada büyük bir savaş olacak. Kadınlar esir edilecek, erkekler ise, koyun kesilir gibi boğazlanacak." (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame, kısm-ul efal. c.5 sf. 38 El Muttaki)

 

30512_393507404325_772584325_3891538_3043004_n.jpg

 

Ahir Zamanda Ömürler Uzayacak

 

Hadis: "Onun zamanında… ömürler uzayacaktır." (El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar s. 43)

 

30512_393507409325_772584325_3891539_6970164_n.jpg

 

Irak Ordusu Kaybolacak

 

Hadis: "Mehdi'nin beş alameti bulunur. Bunlar Süfyani, Yemani, samadan bir sayha, Beyda'da bir ordunun batışı ve günahsız insanların öldürülmesidir."(Naim Bin Hammad)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahir Zamanda Hadisler Nasıl Tek Tek Gerçekleşiyor! Resimler 2

 

30512_393507414325_772584325_3891540_356993_n.jpg

 

Irak Halkı Şam’a Kuzey’e Kaçar

 

Hadis: Şerli kişiler Irak'a saldırmadıkça kıyamet kopmaz. (işte o zaman) Masum ve temiz Irak halkı Şam'a kaçar.(Risaletül Huruc ül Mehdi... sf. 210)

 

 

 

30512_393507424325_772584325_3891541_4108863_n.jpg

 

Şam’da Fitneler

 

Hadis: Şam'da fitneler bir taraftan sakinleştikçe, diğer bir taraftan alevlenir. Gökten çağırıcı bir melek "Mehdi emirinizdir. Mehdi Halifenizdir" demedikçe de fitneler bitmez. (Risaletül Huruc ül Mehdi... s. 63)

 

30512_393508139325_772584325_3891542_4390105_n.jpg

 

 

Bağdat Alevlerle Yok Edilir

 

Hadis: Ahir zamanda Bağdat alevlerle yok edilir...(Risaletül Huruc ül Mehdi, Cilt 3, sf. 177, Kayıt 854)

 

30512_393508149325_772584325_3891543_667233_n.jpg

 

Irak Yeniden Yapılanır

 

Hadis: "İnsanların en şerlileri Irak'a saldırmadıkça kıyamet kopmaz.Ve ıraktaki masum insanlar Şam'a doğru sığınma yerleri ararlar. Şam yeniden yapılanır, Irak da yeniden yapılanır." ."(Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame, kısm-ul efal. c.5 sf. 254, El Muttaki)

 

30512_393508154325_772584325_3891544_2579835_n.jpg

 

Ekonominin Bozulması Hz. Mehdi’nin Çıkış Alametlerinden Biridir

 

Hadis: Hz. Mehdi çıkmadan önce, milletler arasında TİCARET ve YOLLAR KESİLECEK, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 39)

 

Herkesin AZ KAZANÇTAN YAKINMASI, paraları için zenginlerin saygı görmesi olacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 146)

 

30512_393508164325_772584325_3891545_1706854_n.jpg

 

Hz. Mehdi Döneminde Çift Kuyruklu Yıldız Çıkacak- Lulin

 

Hadis: Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunda çift kuyruklu bir kuyruklu yıldız çıkacak ve öyle parlak olacak ki, dolunay gibi parlayacak. Bu yıldızın çıkışından sonra öyle çok yağmur yağacak ki, büyük hasar olacak. Fakat halk bu yağmurları sevinçle karşılayacak. Çünkü bundan önceki 3 yılda hiç yağmur yağmamış olacak.(Murtaza Lakha, R &K Tyrell Basımevi, Londra, 1993)

 

 

30512_393508169325_772584325_3891546_4654884_n.jpg

 

Tozlu Dumanlı Bir Fitne Görülecek

 

Hadis: Tozlu dumanlı, karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takip edecek...

(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)

 

30512_393509419325_772584325_3891560_2053990_n.jpg

 

Uzayda insan eli biçiminde bir görüntü oluşacak

 

Hadis: ... Esma binti Umeys dedi ki: O GÜNÜN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHURUNUN) ALAMETİ SEMADAN UZATILMIŞ VE İNSANLARIN KENDİSİNE BAKIP DURDUĞU BİR EL’DİR.

 

Celalettin Suyutinin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, S. 69

 

30512_393509429325_772584325_3891561_2038650_n.jpg

 

Hadis: "Büyük şehirler dün sanki yokmuş gibi helak olur." (Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 38)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahir Zamanda Hadisler Nasıl Tek Tek Gerçekleşiyor! Resimler 3

 

30512_393509439325_772584325_3891562_7628369_n.jpg

 

Şam ve Mısır Meliklerinin Öldürülmesi

 

Hadis: Ondan önce Şam ve Mısır melikleri öldürülecektir... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)

 

 

30512_393509444325_772584325_3891563_5510044_n.jpg

 

 

Çölde Bir Ordu Kaybolacak

 

Hadis: ...Kendisine bir ordu gönderilecek. Bunlar yerin bir çölünde iken yere batırılacaklardır.(Müslim'den; Geleceğin Tarihi 4, s.31)

 

 

30512_393509449325_772584325_3891564_2696220_n.jpg

 

 

Müslümanlar Baskı Görecek

 

Hadis: Ahir zamanda ümmetimin başına sultanlarından şiddetli belalar gelir, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)

 

30512_393511594325_772584325_3891608_4545099_n.jpg

 

Kasırgalar ve Tsunamiler Artacak

 

Hadis: Kıyametten önce on alamet görmeden o kopmayacaktır. Onuncusu, insanları denize atacak olan kasırga… (Kıyamet Alametleri, s. 288)

 

 

30512_393511604325_772584325_3891609_3056577_n.jpg

 

Dünya Kuraklıkla Boğuşacak, Yağmurlar Kesilecek

 

Hadis: Deccal'ın çıkmasından önce gökyüzü üç sene yağmurunu tutar. Birinci senede normal yağmurun üçte birini tutup üçte ikisini yağdırır. Yeryüzü bitkisinin üçte birini bitirmez. İkinci yılda gökyüzü normal yağmurunun üçte ikisini yağdırmaz. Yeryüzü de bitkisinin üçte ikisini bitirmez. Üçüncü yılda ise gökyüzü yağmurunun tamamını keser, yeryüzü de bitkisinden hiçbirini bitirmez. (Ebu Davud, İbni Mace, Taberani; Geleceğin Tarihi 3, s.241)

 

 

30512_393511614325_772584325_3891610_3206913_n.jpg

 

Kuyruklu Yıldızın Doğması- Halley

 

Hadis: “Mehdi'nin çıkışından evvel, (her tarafı) aydınlatan kuyruklu bir yıldız doğacaktır.”

(Kıyamet Alametleri, s. 200)

 

 

30512_393511619325_772584325_3891611_4936106_n.jpg

 

Kişi Kardeşini Öldürecek

 

Hadis: Kişi, kardeşini öldürmedikçe kıyamet kopmaz. (Kıyamet Alametleri, s. 141)

 

30512_393511629325_772584325_3891612_843256_n.jpg

 

Afganistan İşgal Edilecek

 

Hadis: “Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi'sinin yardımcılarıdır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)

 

 

 

 

Ahir Zamanda Hadisler Nasıl Tek Tek Gerçekleşiyor! 4

30512_393512609325_772584325_3891628_8131906_n.jpg

 

Sistemler Değişecek

 

Hadis: Zamanın inkitaa uğradığı (sistemlerin değiştiği) bir dönemde Mehdi denen bir adam gelecek... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)

 

30512_393512614325_772584325_3891629_5870216_n.jpg

 

Masum İnsanlar Katledilecek

 

Hadis: Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir... (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)

 

30512_393512619325_772584325_3891630_6771238_n.jpg

 

 

Hz. Mehdi’nin Gelişinden Ümit Kesilecek

 

Hadis: İnsanların ümitsiz olduğu ve "Hiç Mehdi falan yokmuş" dediği bir sırada Allah Mehdi'yi gönderir... (Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)

 

30512_393512629325_772584325_3891631_4944841_n.jpg

 

Ramazan Ayı'nda Ay ve Güneş Tutulmaları

 

Hadis: “Mehdi için 2 alamet vardır ki... Bunun birincisi, Ramazan'ın birinci gecesi Ay'ın ikincisi de ortasında Güneş'in tutulmasıdır.” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)

Peygamberimiz 1400 yıl önce ahir zamanda gerçekleşecek bütün bu olayları adeta görmüşçesine anlatmıştır, bütün bu hadislerinin ard arda gerçekleşmesi tam anlamıyla bir mucizedir. Şimdi tüm Müslüman alemi bütün bu hadislerin ardından kıyametten önce gelecek olan Hz. Mehdi’sini büyük bir şevkle beklemektedir.

"İnsanların ümitsiz olduğu ve "HİÇ MEHDİ FALAN YOKMUŞ" DEDİĞİ BİR SIRADA ALLAH HZ. MEHDİ (A.S.)'Yİ GÖNDERİR..." (Ali Bin Husameddin el-Muttaki, Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)

"... HZ. MEHDİ (A.S.), Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve ÇIKIŞINDAN ÜMİT KESİLDİĞİ BİR SIRADA ÇIKAR..." (Ali Bin Husameddin el-Muttaki, Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

New York Times: Türkiye’nin küresel gücü teyit ediliyor

 

Yazılarımda sürekli Türkiye’nin hem Ortadoğu’da hem de tüm dünyada gücünü giderek arttıracağından bahsetmiştim. Şimdi Türkiye İran’la yaptığı yeni uranyum takasıyla gündemde.Wall Street Journal ve New York Times, İran'ın uranyum takasıyla ilgili olarak Türkiye, İran ve Brezilya arasında imzalanan anlaşmaya geniş yer verdi. WSJ gazetesinin internet sayfasında yer alan haberde, "İran'ın nükleer yakıt değiş tokuşunu kabul ettiği ve 1200 kilogram düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyumu Türkiye'ye göndereceği" belirtildi.

 

NYT'nin haberinde, anlaşmanın başarılı olması halinde, bunun Türkiye ve Brezilya'nın küresel güç olarak yükselen gücünü teyid edeceği belirtildi. Washington Post gazetesinin "İran ve Türkiye, zenginleştirilmiş uranyum konusunda beklenmedik anlaşmaya vardı" başlıklı haberinde de "İran, Türkiye ve Brezilya arasında varılan sürpriz nükleer anlaşmanın, Obama yönetiminin İran'ın nükleer arzularına set çekme çabalarını ve daha geniş boyutta Amerikan diplomatik stratejisini zayıflatmakla tehdit ettiği" ifadesine yer verildi.

 

Sürekli yazdığım yazılarda İran’ın nükleer silah kullanamayacağını, bunun Kuran’a göre haram olduğunu yazıyorum. Nükleer silah kullanıldığı taktirde bu binlerce masum kadının ve çocuğun şehit olmasına yol açacaktır. Kuran’a göre bir Müslüman haksız yere bir insanın canını hiçbir şekilde alamaz, Allah terk bir kişiyi suçsuz yere öldürenin tüm dünyayı öldürmüş gibi olacağını bildirmiştir.

 

Bu nedenle, İsrailoğullarına şunu yazdık: Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır. (Maide Suresi, 32)

 

Bu yüzyıl Hz. Mehdi’nin ve Hz. İsa’nın geldiği tüm dünyanın İslam’a yöneldiği barış yüzyılı olacak. Türkiye bu yüzyılda Türk İslam Birliği’ni kurarak Osmanlı’dan devraldığı çok önemli bir görevi yerine getirecek. İran’da Hz. Mehdi’ye ilk tabii olan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.