Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İliada ve Odysseia


Aries

Önerilen İletiler

İliada ve Odysseia

 

Yunan mitolojisi eski mitolojiler arasında apayrı bir yer tutar. Önceki mitolojilerin derin izlerini taşıyan bu mitoloji ussal düşünceye geçiş yeri özelliği gösterir. Yunan mitolojisi denilince aklımıza en önce Homeros gelir. Homeros da dönemin öbür şairleri de yapıtlarını yazıya geçirmediler.

 

Bu yapıtlar, bu arada Boiotia’lı köylü şair Hesiodos’un yapıtları daha sonra toplandı. Yunan yazısının M.Ö. 750 dolaylarında ortaya çıktığı sanılır. Böylece yazımı oldukça güç olan ve kullanımı günden güne azalan Mykenai alfabesinin yerini, yazımı çok güç olmayan yeni alfabe almıştır. Bu yeni alfabe Fenike kaynaklıdır.

 

Ancak onun oldukça geliştirilmiş bir biçimidir. Fenikeliler yalnızca sessiz harfler kullanıyorlardı. Yunanlılar seslileri de belirlediler. Böylece yirmi dört harften oluşan ve oldukça kolay bir alfabe ortaya koydular. Bu yenilik yunan kültürünün gelişiminde büyük kolaylıklar sağladı. Homeros’un İliada ve Odysseia adlı yapıtlarının yazıldığı IX. ve VIII. yüzyıllar gerçekte Dorların yunan uygarlığına ağırlık koyduğu dönemlerdir. Dorlar bu dönemlerde Doğu’nun fethine girişmişlerdir.

 

İliada’da konu edilen Truva savaşı da bu fetih savaşlarında olmalıdır. Öte yandan, İliada’daki savaşçılar aka insanları olarak belirlenmiş olsalar da Dorlardan bir şeyler taşımaktadırlar.

 

Yunan kültürünü bize taşıyan en eski kaynak Homeros’un İliada ve Odysseia adlı şiirleridir. Bu şiirleri bize Homeros’un IX. yüzyıl dolaylarında bırakmış olduğu sanılır. Bu tarihi saptarken Herodotos’un şu sözüne önem veriyoruz: “Homeros benden dört yüzyıl önce yaşadı.” Kültür tarihiyle uğraşanlar bu tarihin doğru olması gerektiğinde birleşiyorlar. Onların birleştiği bir başka nokta, sözkonusu şiirlerin Anadolu’da yazılmış olduğudur. Ama hangi kentte? Bu konuda görüşler çelişiyor.

 

İliada’nın Fransızca baskısını düzenleyen Eugène Lasserre, önsözünde Homeros’un şiirlerine yedi kentin sahip çıkabileceğini bildiriyor, bu konuda çatışmalı görüşlerden Vicdor Bérard’ın görüşüne öncelik veriyor, buna göre Homeros’un yapıtları 1040 dolaylarında kurulmuş olan Miletos kentinde yazılmış olmalıdır. Bu şiirleri bir kişiye değil de bir çağa, bir topluma bağlamak isteyenler vardır. Ancak onlarda belli bir sezgi ve anlatım bütünlüğü olduğundan bu görüşleri geçerli saymak ve buna göre Homeros yoktu, Homeros’lar vardı demek biraz güç.

 

Bu görüşleri Laserre şöyle özetliyor: “1970’de rahip d’Aubignac İliada üzerine akademik sanılar ve incelemeler adlı kitabında İliada ve Odysseia’nın bağımsız şarkılarından, ‘ezgi’lerden oluştuğu görüşündedir. Bu arada, İskoçya ozanlarının ilkel şiirlerini yayımladığını öne süren Ossian’ın etkisiyle Diderot şu görüşe bağlanır: şiir barbar halkların işidir daha çok, çünkü hiçbir şey bu halkların tutkularını ölçülü kılmaya yetmez, bu insanlar soyut sözcüklerden yoksun oldukları için tutkularını ancak maddesel imgelerle açıklayabilirler. İşte bu görüşlerden ve Young’la Lessing’in görüşlerinden giderek Herder felsefesini temellendirir: halk bir organizmadır, canlı bir varlıktır, kendisini oluşturan bireylerden ayrıdır, özel bir dehayla, ulusal dehayla donanmıştır. Vico, Herder’i destekler. İnsanlık bir şiir çağı yaşamıştır. Homeros halkları varolmuştur, destanlar halkın organik üretimidir. Buna F.A. Wolf’ün görüşü eklenir: o, ünlü Girişler’inde (1975) bu görüşlerini Homeros filolojisine uygular. Görüşünü kanıtlamak için Yunanlılarda VII. yüzyıldan önce yazının bulunmadığını ve değişik halk şarkıcılarının kafasında oluşmuş, bellekte saklanıp taşınmış Homeros şiirlerinin VI. yüzyıldan önce toplanmış ya da yazılmış olamayacağını bildirir.”

 

 

 

Bir Toplumu Açıklayan Belirlemeler

 

Bu görüşler bizi Homeros’ların varolduğuna inandırmakta yetersiz kalır. Ne var ki bu şiirler tek bir kişinin, bir Homeros’un kaleminden çıkmıştır diyebilmek zordur. İliada için Lasserre iki ayrı olasılık düşünür. Birinci olasılık: içlerinden biri deha diye belirlenebilecek birçok şairin IX. yüzyılda yazmış olduğu birbirine yakın konularda pekçok şiir VI. yüzyıla doğru biraraya getirildi, bu arada bunlara daha başka küçük şiirler eklendi.

 

İkinci olasılık: bazı küçük parçalar dışında tüm İliada aynı şairin kaleminden çıkmıştır, bu şair geleneğin zoruyla ama hiç istemeden bazı parçaları şiirine eklemek zorunda kalmış, bu işi isteksiz yaptığı için bu şiirlerde başarısız olmuştur. Aynı durum Odysseia için de geçerlidir. Öte yandan, bazı yazarlar İliada’yı Homeros’un yarattığını, Odysseia’nın bir başka kişinin ürünü olabileceğini ve İliada’dan bir yarım yüzyıl sonra ortaya çıkmış olması gerektiğini öne sürerler.

 

Genellikle Homeros’un diye bilinen İliada ve Odysseia zaman zaman birbirini yineleyen ayrı parçalardan oluşmuş da olsalar bütünsel destanlardır. İliada, Truva savaşlarının bir bölümünü, Akhilleus’un gazabını anlatır. Odysseia’da Odysseus’un savaştan dönüşünü dile getirir. Bu iki yapıt yazıldıkları çağın yaşam biçimlerini, alışkılarını ve göreneklerini karmaşık bir olay örgüsü içinde anlatırlar. Bu iki kitap o toprakların inanç kitabı gibidir. Birçok Yunanlının bu yapıtlardaki birçok bölümü ezbere koruyabildiği kesindir. Hatta Makedonya kralı Aleksandros III (Büyük İskender)’ün İliada’yı yanından ayırmadığı, seferde bile onu okuduğu, her zaman Akhilleus’a özendiği bilinir.

 

Bu destanlarda anlatılan olaylar doğrudan doğruya tanrıların işe karıştığı olaylardır. Savaşın akışında en belirleyici güç elbette Zeus’un gücüdür. Tanrıların istemi her zaman her yerde yönlendirici olur. Apollon, Zeus’un koca kalkanını Truvalılara doğru tutar, Zeus Akaları düzene sokmak için kamçısını kullanır, tanrılar ya doğrudan doğruya savaşın akışına karışırlar ya da bir takım işaretler gönderirler.

 

Truvalılar aka deniz gücüne saldırdığında bir kartal Truvalıların arasına yarası kanayan bir yılan bırakır: Zeus isteğini böylece ortaya koymuş olur. Akhilleus’un atı insan gibi konuşur, insan gibi ağlar. Bu da tanrıların istemindendir. Gene de tanrılar insanların uzağındadır. Onlar insanların ilişkilerini izler, hatta yönlendirirler, ama onlarla bir arada olmaz, onlarla duygulanmazlar.

 

Tanrılar insanbiçimli ama insanüstüdür; güçleriyle, çabukluklarıyla, zenginlikleriyle kalıcılıklarıyla, güzellikleriyle insanlardan ayrılırlar. Onlar savaşçı değillerdir. Savaşçılık insan içindir. İliada’da komutanlar askerlerine “insan olun” diye öğüt verirler.

 

Homeros’un yaşayıp yaşamadığını bilmediğimiz gibi, Truva savaşının olup olmadığını da bilmiyoruz. Homeros yaşadı mı ya da Truva savaşı oldu mu sorularının yanıtsız kalması binbir düşsel ögeyle örülmüş olan bu iki destan kitabının gerçekçi ağırlığını gidermez.

 

Bu kitap özel olarak Akaların, genel olarak da Yunanlıların yaratmış olduğu uygarlık etkinliklerini tüm insani özüyle yansıtan, yunan toplumunun toplumsal, dinsel, siyasal yapısını dışlaştıran bir gerçeklikler kitabıdır. Bu iki kitapta, coğrafi zorunlulukların kolaylaştırmış olduğu ve ülkeyi en eski zamanlardan başlayarak sarsmış olan bölünmüşlük olgusu da açıkça belirir.

 

En önemlisi, her iki kitabın da, yaşamı bütün canlılığıyla insanı bütün derinliğine duyuruyor olmasıdır. Bu destanlarda gerçekçilik adına en önemli görüntü, kahramanların birer kukla olarak değil de kişilikli varlıklar olarak gösterilmesidir. Akhilleus’un yürekliliği, Odysseus’un her açmaza çözüm getirmeye yatkın kurnazlığı hep insani boyutlarda ortaya konulur. Destanlarda kişiliği belirlemeyenler savaşın bütün yükünü omuzlamakla birlikte yazgıyı göze almaktan ve ölmekten başka yükümlülüğü olmayan askerlerdir. Onların hiçbir şeyi yoktur. Oysa Akhilleus’un her birinde elli savaşçı bulunan elli gemisi vardır. Agamemnon savaşa yüz gemiyle katılmıştır.

 

kaynak:Yunan Mitolojisi

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

25166208.png

 

İlyada

 

İlyada'yi anlatmaya başlamadan once, şoyle bir neler olmuş bitmiş esas konunun oncesinde onu anlatalim. Truva Savaşi'nin başlamasinin nedeni troy kralinin oglu paris'in bir guzellik yarişmasinda afrodit'e kiyak gecmesi (ki karşiliginda afrodit'ten sparta'ya gidip helen'e ulaşmasi yardimini ve garantisini almiştir) ve onu bu yarişmada birinci secerek, helen'i kendisi ile birlikte troy'a kacmasina ikna etmesidir.

 

Helen, yunanlilarin (akha) krali menelaus'un zevcesidir. bu kacirma/kacma olayinin akabinde menelaus devasa bir ordu kurar, ordunun genelkurmay başkanligina da kardeşi agamemnon'u getirir. Bu orduda buyuk kahraman achilles de vardir. Zaten kitabin baş karakteri de Achilles'dir. Ordu truva'ya gider ve savaş başlar. Truva'daki bir kasabaya saldiri sirasinda cok guzel iki kiz bulunur ve rehin olarak alinirlar akhalar tarafindan bunlarin isimleri Briseis ve Chryseis'dir. Achilles ve Agamemnon troya savaşinda o ana kadar gosterdikleri ustun başarilarindan dolayi bu kizlar kendilerine odul olarak verilir. Chryseis, tanri Apollo'nun rahipligini yapan Chryses'in kizidir. Chryses Agamemnon'a kizini birakmasi icin yalvarir ama Agamemnon bunu kabul etmez. Bunun uzerine chryses apollo'dan yardim dilenir. İşte ilyada bu noktada başlar.

 

Apollo bir yunan kampina salgin hastalik yollar ve bu yunan ordusunun moralini bozar. Peygamber Calchus, Agamemnon'un Chryseis'i serbest birakmasi halinde salginin duracagini aciklar. Agamemnon istemeyerek de olsa bunu kabul eder, fakat bu sefer de bu kaybini telafi etmek icin achilles'e verilen kiza (briseis) sahip olur.

 

Achilles onurunu kucuk duşurucu bu olaya cok sinirlenir ve askerlerini savaştan ceker. O gece Achilles, annesi denizler kralicesi Thetis'e Zeus'a rica etmesi icin dua eder ve Zeus'tan istedigi yunanlilarin savaşi kaybetmesini saglamasi ve boylelikle yunanlilarin Achilles'e muhtac olarak ondan savaş alanina geri donmesini saglamaktir.

 

Bu sayede zedelenmiş onurunu tekrar saglayacagini duşunur. Zeus bunu kabul eder, her ne kadar truvalilardan nefret eden Hera (Zeus'un karisi) bunu onaylamasa da Zeus Agamemnon'u savaşi kazandiklarina ikna eder ve zafer (oyle oldugunu saniyor) sarhoşu Agamemnon askerlerine savaşi aldiklarini ve eve donme vaktinin geldigini aciklar

 

Bir başka kahraman savaşci Odysseus bu askerleri durdurur ve tekrardan savaşa hazir hale getirir. Truva'nin en buyuk savaşcisi Hector tarafindan korkaklikla suclanan Paris, Helen'in kocası Menelaus ile teke tek dovuşmeyi kabul eder.

 

Paris Menelaus'a tam yenilmek uzereyken Afrodit tarafindan kurtarilir. Agamemnon savaşi kazandiklarini aciklarken, savaş tanrisi Athena bir truva savaşcisina Menelaus'u yaralattirir. ortalik yine karişir. artik tanrilar da savaşa katilmiştir.

 

Yunanli liderlerden Diomedes, Athena'nin yardimiyla Yunanlilari başarili bir şekilde yonetir, truvali kahramanlardan Aeneas'i ve ayrica Afrodit'i yaralar. Diomedes Apollo'ya saldirip, Ares'i yaraladiktan sonra tanrilar savaştan cekilir.

 

Diomedes Glaucus'a saldirirken aslinda atalarinin arkadaş oldugunu ogrenir. bu ikili savaşmama karari alirlar. Hector eve geri doner ve karisi Andromache ve oglu Astyanax'i truva duvarlarindan savaşi seyrederken bulur. sonra Hector savaşa geri doner ve bir yunanli ile bire bir dovuş yapmak ister. cesur bir yunanli savaşci olan Ajax kendisi ile dovuşmek icin secilir. Hector tam oldurulecekken tanrilar yine sahne alir ve birden gece oluverir ortalik. bu da savaşi yeniden durdurur. her iki ordu da bu aşamada ateşkesi kabul eder ve olulerini gommeye başlarlar.

 

Yunanlilar bu sirada kamplarinin etrafina bir savunma duvari orerler. tanri Zeus ve gizemli bir guc olan "fate" yunanlilarin işlerini bozarlar. Hector komutasindaki truva ordusu yunanlilari endişeye sokar. Truvalilarin başarisi uzerine Agamemnon hatasini kabul eder ve Odysseus'u, Ajax'i ve Phoenix'i tekrar savaşa geri donmesini ikna icin Achilles'in yanina gonderir. Phoenix Achilles'in eski hocasidir. fakat Achilles savaşmanin ona hic bir şey getirmeyecegini soyler ve savaş alaninda kalacagini ama kendi gemilerine ve bulundugu yere bir saldiri gelmedigi taktirde sava$a girmeyecegini soyler. daha da endişelenen Agamemnon bir sabah erkenden Odysseus ve Diomedes'i bir casusluk gorevine gonderir ve bu ikisi bir truvali casus ve uykularinda olan bir cok truva muttefikini oldururler.

 

Ertesi gun Agamemnon tekrar ordusunu savaşa sokar, ilk başlarda onemli başarilar alirlar ve "esrarengiz guc" fate truvalilarin kazanmasina karar verir. kampta bulunan achilles'in en yakin arkadaşi Patroclus geri donen bir cok yarali asker gorur ve onlara yardim eder. bu sirada denizlar tanrisi Poseidon (zeus'un kardeşi) yunan ordusuna yardim eder ve ordu tekrar truvalilarin on kisimlarina saldirir.

 

Olimpos daginda oturan hera, Poseidon'un Yunanlilara yardim etmesine sevinir. Hera, Yunanlilara yardim etmek icin Zeus'u baştan cikarir ve onu uykuya gonderir. bu noktada yunan ordusu savaşi kazanmaya başlar. fakat tam bu sirada Zeus uyanir ve Poseidon'u evine yollar.

 

Zeus'un fikrine itaat edilir ve ona gore sadece Apollo Hector'u harekete gecirerek tartişmaya girebilirdi. Hector ordusunu yunan gemilerine saldirmaya yoneltti. Patroclus, Achilles'den zirhini istedi ve boylelikle truvalilari yaniltabileceklerini soyledi.

 

Achilles istemeye istemeye olsa da bunu kabul etti ama sadece gemileri kurtarmasini, hayatini tehlikeye atarak truvalilara saldirmamasini istedi. Patroclus, onun ordusu ile başarili bir sekilde truvalilari geri puskurttu ama bununla yetinmeyip Zeus'un oglu Sarpeton'u ve bir cok askeri oldurdu, truva duvarina saldirdi.

 

Apollo tarafindan yardim edilen Hector patroclus'u oldurdu. Akhalar bunun uzerine truvalilarin Patroclus'un vucuduna işkence yapmamalari icin cabaladilar ancak Hector'un Achilles'in zirhini ele gecirmesini engelleyemediler. bunun uzerine menelaus achilles'e patroclus'un oldugu haberini iletti. bu haberi alinca hector cok uzuldu ve hektor'dan en iyi arkadaşinin intikamini almaya yemin etti. bu yemini kendisinin yakinda olucegini bile bile etti.

 

Achilles truvalilara saldirdi, geceleyin truvalilar bu saldiri karşisinda geri cekildiler ve akhalar patroclus'un olu vucudunu işkence yapilmaktan kurtardilar. truvalilar yeniliyor olmalarina ragmen hektor truva duvarlari icinde geri cekilmeyi reddetti. olimpos daginda metal, demir işlerinin tanrisi hephaestus achilles'e kaybettigi zirhini telafi edebilecek bir zirh yapti. yeni zirhi cok guzel işlendi. ertesi sabah thetis zirhi achilles'e getirdi. agamemnon ondan ozur diledi ama achilles'in aklinda sadece intikam almak vardi, o yuzden bu ozuru pek dikkate almadi.

 

Truvalilar gelecek olan felaketi hissederken, tanrilar da her an savaşa mudahale edecekmiş gibi bekliyorlardi. ilk saldirida bir ara achilles, aeneas ve hector'u oldurmeye cok yaklaşti ama apollo onlari kurtardi. bunun ardindan achilles truvalilari xanthus nehrine dogru surdu ve sikiştirdi. genc bir truvali kendisine onlari affetmesi icin yalvardi ama onu dinlemeyen achilles burdaki tum truvalilari nehirde bogdu. bu olaya sinirlenen bir nehir tanrisi achilles'i bogmak istedi ve achilles ortadan kayboldu. fakat poseidon, athena ve hephaestus onu kurtardilar.

 

Bunun uzerine diger tanrilar da savaşa dahil oldular. tamamen yenilen truvalilar kendi şehirlerine donduler fakat hector şehrin duvarlarinin dişinda kaldi. achilles'e karşilaşmaktan korkuyordu ama başka caresi de yoktu. achilles gorununce hector kacmaya başladi. achilles şehir duvarlarini 3 kez dolaşti hector'u bulabilmek icin.

 

Zeus hector'un olmesine karar verdi. bunun uzerine hector achilles ile karşilaşti ve dovuşu kaybetti. achilles hektor'un vucudunu kendi at arabasina bagladi ve arkasinda surukledi. hector'u bu halde goren anne ve babasi feryat figan agladilar, andromache hector'un geri gelecegini bekliyordu ama olusunu gorunce izdirabindan bayildi. achilles sonraki gunler de hector'un vucudunu ayni şekilde suruklemeye devam etti. o ana kadar gomulmemiş olan patroclus'un vucudu, hayaletinin achilles'e yalvarip kendisini gommesini istemesi uzerine gomuldu. Zeus achilles'in yaptigi hatalardan sonra problemi cozmeye karar verdi ve tanrica iris'i priam'a gonderdi. priam achilles ile konuştu ve achilles hector'un vucudunu serbest birakti. daha sonra truvalilar hector'un vucudunu gomup yas tuttular. yunanlilar tam zafere icinde askerlerin bulundugu dev bir ati şehir duvarlarindan gecirerek elde ettiler.

 

Eserin milattan once 750 ile 675 yillari arasinda yazildigi duşunuluyor.

 

kaynak:Yunan Mitolojisi

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.