Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BİZE ÖĞRETİLMEYEN OSMANLI


İsyanın_gölgesi

Önerilen İletiler

Bazı arkadaşların yorumları çok acı..

İsyan eden şehzadeler ve sorun haline gelen sadrazamlar için diyeceğim yok. Onlar zaten ya devlet başa ya kuzgun leşe felsefesi gütmüşler. Kaybedenler, sonlarına razı olmak durumunda.

Fakat devletin bekası için çocuk öldürmenin neresi savunulabilir anlamıyorum.

O zaman şu anda birilerinin yaptıklarına da ses çıkartmamak lazım gelmez mi?

Ne de olsa onlar da kendi devletlerinin bekası için çoluk çocuğun başına bomba yağdırıyorlar.

Osmanlı elbetteki çağdaşlarına göre çok daha iyidir, fakat bu, her yaptıklarını gözü kapalı savunmamızı gerektirmez ..

Bu yapılanın, kız çocuğunu canlı canlı toprağa gömen cahiliye insanının yaptığından ne farkı var?

Masum bir cana kıyan, bütün alemin canına kıymış gibidir. Bilmem bu cümle bazılarınız için tanıdık mı?

Lütfen kimse bana şehzade kıyımlarını savunmasın, bu Osmanlı tarihinin en büyük yüz karasıdır ve ne yazık ki, bize İstanbul kapılarını açan Fatih zamanında başlamıştır.

 

 

anlaşılamayan nokta o öldürülen çocuklarında ilerde-sizin tabirinizle-ya devlet başa ya kuzgun leşe felsefesi güdeceklerdir

kanuni 46 sene padişahlık yapmıştır

10.senesinde oğlu olsa 40.senesinde oğlu 30 yaşında olur,taht için hak iddia edilebilecek en önemli yaş ve arkasında çok önemli güçler bulacaktır

bu durumda da devlet iç çatışmaya girer türk türkü kardeş kardeşi kırar hemde binlercesi yüzbinlercesi ve devlet parçalanır

görüldüğü gibi zamanında öldürülmeyen bir çocuk nelere yol açabiliyor

benim burada yazdığım tamamen senaryoydu ama kardeş katli olmasa gerçekleşmiş olacaktı ve devletin ömrüde 600 yıl olamayacaktı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

a.y.h.a.n. arkadaşım,

İhtimaller üzerine masum çocukları öldürmenin savunulacak bir yanı yok.

Firavun, bunlardan birinin beni tahtımdan etme ihtimali var diye yeni doğan erkek çocuklarını öldürüyordu.

Cahiliye Arapları, kötü yola düşme ihtimalleri var diye yeni doğan kız çocuklarını toprağa gömüyordu.

Bu davranışlar Kuran'da şiddetle eleştirilmektedir.

Osmanlı'nın tahtta hak iddia etme ihtimalleri var diye 2 yaşındaki çocukları boğdurtmasının bunlardan ne farkı var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir söz de Cyrano'ya..

Dediğin gibi Cem sultan bence de tahta daha layıktı. Fakat unutmamak lazım ki, Yavuz ve Kanuni de Beyazıt'ın soyundan gelmiştir. Yani Cem padişah olsaydı, onlar olmayacaktı. Şahsen Osmanlı tarihinde en üzüldüğüm olaylardan biri de Fatih'in İtalya seferi sırasında zehirlenerek öldürülmesidir. Çünkü İtalya fetihe hazır hale gelmişti ve sorun çıkartamayacaklardı. Bu gerçekleşseydi, dünya tarihi gerçek anlamda değişirdi. Herhalde Cem'in tahta geçmesinden çok daha büyük etki yaratırdı..

 

bu böyle değerlendirilmez, ona bakarsak Cem'in şehzadeleri nasıl olacaktı hiç bir malumatımız yok değil mi. Yani padişahlar şehzadeleriyle değil, tahtta kaldıkları sürede imparatorluğa ne verip vermediklerine göre değerlendirilir. Unutma ki Yavuz babasıyla savaşmış, kaybetmiş, ve yeniçerileri örgütleyerek onu tahttan indirmiştir.

 

Cem Sultan tahta geçseydi onun ilk planı olan devşirmeliği kaldırması. İleride Osmanlının sonunu hazırlayan en büyük etkenlerden birisi olan Yeniçeri Ocağı nı bir bela olmaktan çıkarırdı.

 

Osmanlı değişen çağın şartlarına uygun manevralar yenilikler yapacağı zaman kendi bünyesinde, yeniçerinin kazan kaldırması ve padişahın yenilikçi vezirlerinin kellesini bab-ı ali nin kapısına asarak kendi kellesini kurtarmasıyla sonuçlanmıştır. Bunu yapmamakta direnen dirayetli padişahların ise sonu malumdur. "genç osman"

 

İstanbul daki ünlü yeniçeri avıyla , ocağın kapatılmasından sonra yapılan manevralar ise, artık cerrahi müdahelenin şart olduğu bir andadır ve sadece pansuman niteliğindedir.

 

Devşirmeliği kaldırma fikri, Fatihe de sunulmuş ancak reddetmiştir. Ne tarihin cilvesidir ki. Devşirme doktoru Yakub Paşa tarafından zehirlenmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

arkadaşlar başka yerlerdede yazdım yine yazıyorum tarih olayın geçtiği zamana göre değerlendirilir...

bir misal...

fatih döneminde ordu büyük fetihler yapmış ve çok yıpranmıtı ve orduda çatlak sesler başgöstermişti...

cam sultan gelseydi -benim sahsi görüşümde cem yandaşıdır-aynı hızla fetihler devam edecekti...

belki de ordu bu yoğun tampoya isyan edecekti...

ama bayezidin gelmesi orduya dinlenme imkanı ve devletede bir soluk alma şansı getirdi...

ve sonra yavuz geldi...

dinlenmiş ve zinde bir devletle neler yaptı söylemeye gerek bile yok...

kardeş katli konusunda ise şunu diyebilirim..

orta asya türk devletlerinde ve ilk türk islam devletlerinde bu uygulama olmadığı için bizim 15 devletimiz yıkıldı...

çok açık ve net...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Arkadaşlar, iyi hoş ta... ben çoğunuzun tam bir "Tarih-Bilimsel" olarak düşündüğünüzü sanmıyorum... öncelikle, bırakın bir Türk devletini, geçmişteki her devlet için, Tarih'in şu şartını unutmayalım... "Zaman"... olayları, zaman ve mekana göre yorumlamazsanız eğer ve kendi siyasi ve duygusal düşüncelerinizi ön planda tutarsanız, ortasa çıkan tarih şaşılacak bir hal alır... mesela, bazı arkadaşlarımız bu ahvalde, öyle saçmalıklar iddia edebilmişlerdir ki, bu Gök-Türk diye bir devletin olmadığı iddiasına kadar gidebilmiştir... mesela Türkler le ilgili olarak hep söylenen şey (güya) "Barbar" olduklarıdır. oysa ki "Barbar" Helen olmayanlar için kullanılmış bir kelimedir. yani Türkler cani idiyse, tüm milletler ne kada cani diyse, Türklerde o kadar cani idi... tamam... konuyla alakasız oldu ama, asıl gelmek istediğim nokta, burada nitelediğiniz olaylar ve kardeş katli gibi kanunlar, zamanının gerekleri sonucunda olmuştur... bu sadece Türk tarihinde değildir. diğer Devletlerin Yönetim Geleneklerinde de daha başka ve daha kötü olaylarda görülmektedir. tarihte yargılayabileceğimiz tek nokta, muharebelerde Masumların katledilmesinden öteye geçemez... hiç bir hükümdar, en azında aklı başında hiç bir hükümdar keyfi olarak savaş yapmaz yada kanun koymaz. aksi hep kışkırtıcılıktır... Fatih Sultan Mehmet kardeş katlini serbest bırakmamıştır, sadece meşru hale getirmiştir ve bunun yasal çerçeveleri vardır. tabi o döneme göre... o kanunun konmasına karşın, Fatih Sultan Mehmet'in kardeşi öldürülürken ağladığı rivayet edilir hatta... kaldı ki hanedandan kimsenin kanı yere akıtılmazdı da... neyse, bunlar çok uzun konular. ben kim olursa olsun her hangi bir yönetimi ve hükümdarı suçlarken önce o zamanın şartlarını, gereklerini çok iyi bilmeniz gerektiğine inanıyorum... iyi bilmeden yorum yapmak cahilliktir. yani "padişah kardeşini öldürtmüş" dendiğinde "aaa cani bu cani... ********* adam" demeden önce şöyle bi araştırma yapmak ve nedenlerini anlamak gerek... unutmayın Tarihçilik yargılamak ve esir etmek değildir... Tarihçilik "Tesbit Etmek"tir... Tarihle ilgilenen kimsenin en asli görevi sadece Tesbit Etmektir... Atatürk'ün dediği gibi "Tarihi yazanlar, Tarihi Yapanlara Sadık Kalmazsa, Ortaya Çıkanlar Şaşırtıcı Bir Hal Alır". Ulu Önder her zamanki gibi en doğru tesbitte bulunmuş bence...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Osmanlı da boğdurma fazla olmuştur. Bu Kralliyet sistemlerinde de görülür. Tek yönetici ve hüküm sistemlerinde bu olay hep olur. Hatta diktatör rejimlerde de görülür. Bu sistemlerin hepsinde çevre rakipler temizlenir. Demokratik olmayan tüm sistemlerde bu olduğuna göre Osmanlıya has bir konu demek yanlış olur kanaatindeyim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Boğdurma, Osmanlı'ya hastır. Yani öldürme şekli olarak. Bu "kan akıtmama" mantığıyla gelişen bir öldürme biçimidir.

 

Osmanlı döneminde, suçlular kelleleri uçurularak, suçlu olmadığı halde ölmesi gerekenler ise boğdurularak öldürülürdü. Yani boğdurulduğu zaman kanı akmadığı için, masum birinin kanını akıtmamış olduklarını varsayarlardı. Ölen kişinin ölüm biçimine bakarak tebaa onun, hakkında bir yargıya varabilirdi. yani devlet geleneğinde ki şu ayrım.

 

Suçlu olduğunu için canıyla suçunun bedelini ödemek

 

ölümüyle devlete hizmet etmek.

 

birincisinde kelle uçurulur. ikincisinde iple boğdurulurdu. Ölüm biçimine bakarak onun ne için öldüğünün anlaşılacağını bilirlerdi.

 

Kanuni'nin hem İbrahim Paşa'nın boğdurulmasını emredip. hemde üzüntüden ağlaması gibi. İbrahim Paşa suçlu değildir. Ancak ölmesi gerekmektedir.

 

Ama istanbulun işgal planlarını oka sarıp bizans tarafına fırlatan Candarlı Halil Paşa'nın ise kellesi uçurulmuştur.

 

yani dediğim gibi, ölmesi icap edenler boğdurulur, suçlu olanlar ise idam edilirdi.. (o mizansenleşen urun kellesini fermanıyla)

 

Daha sonra idam yöntemi olarak sadece asılarak idam etmenin de, devletin kan akıtarak intikam almadığına atfendir.

 

(bu arada Çandarlı Halil Paşa'dan bahsettik. Onun son türk soylu Vezir olması, yani ondan sonraki bütün vezir ve sadrazmların devşirme olması, ve Fatih'i zehirleyeninde devşirme doktoru Yakub Ağa olması. Çandarlı Halil'in akıbetini düşündürücüdür. )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim değerlendirmem tarihi bir genele bakıştır. Sadece Osmanlı da Öldürme vardı, ecdadımız cani bir kitle idi gibi bazı görüşler özellikle belgesel vs. kaynaklarda sıkça işleniyor. Bu hatalıdır. Ölüm fermanları veya faliyetleri her yerde o dönemde vardır. Olayları günün genel dünya görüşü içerisinde değerlendirmekte fayda vardır. Ecdadımız Musikiden hoşlanan Padişahlar ile de yönetilmiştir. Dolayısıyla bunları da dile getirip yazmalıyız. Yazmalıyız ki bir İngiliz bir Amerikan ecdadını nası göklere çıkarıyorsa bizde kendi ecdadımıza üvey evlat muamelesi yapmaktan kurtulalım.

 

Saygı ile....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

selam aleyküm arkadaşlar,

forumda yeniyim ve en çok ilgimi çeken tarih kısmına baktım ve yanlış bilinen çok fazla konu olduğunu gördüm,,

 

öncelikle kardeş katli konusunda birşeyler yazmak istiyorum;

 

kardeş katlinin ortaya çıkış sebebi 1402-1413 yılları arasında ki ankara savaşının neticesi olan ''fetret devri''dir.

Osmanlılar Timurlara karşı savaşı kaybettikten sonra devlet başsız kalmış ve 4 erkek kardeş arasında taht kavgaları ve savaşları başlamıştır.Bu savaşlarda tam sayısı belli olmamakla birlikte 80 000 civarında müslüman-türk birbirini öldürmüştür ve Osmanlı ülkesi ekonomik,siyasi açıdan tam bir çöküş devrine girmiştir.Sonunda kardeşi Musa Çelebininde yardımıyla tahtı ele geçiren Mehmed Çelebi diğer kardeşlerini öldürmek zorunda kalmıştır.Ancak öldürmezden evvel kendilerine rahat durup taht sevdasından vazgeçmeleri koşuluyla son bir af daha çıkarılmış ancak kısa zaman sonunda diğer beyliklerin(özellikle Karaman oğulları) ve Avrupa devletlerinin(özellikle Bizans ve Venedik) kışkırtmalarıyla tekrar taht sevdasına düşmüşlerdir ve sonunda katl edilmişlerdir.

Sonraları bu Fatih Mehmed zamanında fermanlaştırılmıştır,bu fermana cevaz veren konu ise ''Bağy'' yani devlete isyan suçudur.

 

İlk balışta çok zalimce gözüken bu kanunla hem onbinlerce insanın birbirini öldürmesi önlenmiş hemde her yönden en güçlü şehzadelerin başa geçerek devletin bir cihan imparatorluğu haline gelmesi sağlanmıştır.

 

Osmanlı en güçlü dönemlerini bu zamanlarda yaşamıştır.

Kanun I.Ahmed tarafından değiştirilmiş ve en yaşlı şehzadenin başa geçmesi kabul edilmiştir.Ancak bundan sonra özellikle ordu içerisinde Sultana karşı ayaklanmalar başlamış ve devlet geriye gitmiştir.

Diğer kardeşlerde sağ olduklarından sultanı beğenmeyen askerler onu tahttan indirme ve istedikleri şehzadeyi tahta çıkarma yolunu seçmişlerdir.

 

Bu konuda ilk örnek yeniçeriler tarafından katl edilen ilk sultan olan Genç Osman'dır.

 

Bu zamanda bizim anlayamadığımız konu, onların bu zor işi taht sevdası için değil,devletin bekası ve halkın huzuru için yaptıklarıdır.Yoksa kendi öz kardeşlerini öldürmek kimse için kolay değildir.Birçok padişah bu ölümlerden sonra aylarca yas tutmuştur.

 

Bu konuyla ilgili yazacaklarım bukadar ,diğer meseleler ile ilgili olarakta

yazıcam yakında inşaAllah, bu arada herkese merhaba,adım abdil,24 yaşında ve tarihçiyim.

 

saygılar selamlar herkese

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 yıl sonra...

Tarih sahnesinde ilk çağlardan beri işlenen siyasi cinayetleri , taht ve iktidar kavgalarını incelerseniz bu gaddarlığın sadece Osmanlıya mahsus olmadığını görürsünüz.Ben entrikalar olmadan yönetilmiş bir imparatorluk bilmiyorum.Arkadaşların da değindiği gibi olaylar zamanının şart ve ahvaline göre değerlendirilmelidir.Bir Avusteryalı olan yazar Zweig bile Bizans'ın Türkler tarafından alınışını anlattığı yazısında Fatih Sultan Mehmed'e saygı ve anlayışla yaklaşıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.