Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...


Önerilen İletiler

sanki kılıçlarımızı çekmişiz

diğerimiz hamle yapsın diye bekliyoruz

oysa ben

senin ilk hamlende

bırakacağım elimdekini

öylesine teslim olacağım

 

bu sevdanın yazarı bendim

okuyanı sen

her zaman öyleydi zaten

bırak bundan sonrada

öyle kalsın...

 

son kadeh,
son sigara,
son orgazm,
son düşüşün aklıma
son kırılış
son öfke nöbeti
son vazgeçiş
son gecenin koynunda
son direnmek uykuya
son.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

zaman durdu sanki...

hicbir gece,

sevişirken yeterince uzun değildir!

ve hicbir gece,

seninleyse eger,

yeterince karanlık değildir...

 

şu zaman ne tuhaf...

bazen geçsin istersin,

bazen dursun...

o hep kendi bildigini okur!

 

sevda

mesafe aşımına uğrar mı?

kaç kilometre gerekir mesela

kokusunu unutmak için?

 

özlemek

zamanla aşınır mı?

ne kadar süre gerekir mesela?

tenimdeki izlerin silinmesi için....

 

sensizlik böyle birşey mi?

uyumaya çalışmak

diğer yarısı boş bir yatakta..

 

uyuyorum ben bebeğim...

sen bir el daha oyna...

 

sanki çok önceden geçmişim bu yollardan

anımsıyorum

kaybetmek kaçınılmaz

kazanmak

yazmıyor bu senaryoda

 

sonrasını düşünme dedin bana

ne olacaksa olsun

tutma kendini

tutmuyorum

öyle güzelki aldanmak

sanki

uyanmayacakmışım gibi...

 

sonrasını düşünme dedin

sonra üzülme dedin

sonra

üzülmedim

yarım bıraktım ne varsa

seni bensiz

beni nefessiz...

 

sen onu anlatırken
ben kendimi sorguya çektim
sen onu özlerken
ben
biraz daha yoruldum
olmayacakları isterken

 

bir rüyaya inandım
kızma bana
hayalperestim diye
zayıfım diye kızma bana
sensiz beceremedim
ayakta durmayı

 

acemisiyim diye kızma bana
sevilmenin
kimse öpmedi beni senin gibi
kimse istemedi öpmek
yara izleri kalmış bedenimi

 

kızma nolur
bazen
erkek gibi
hissetmek istedğim için

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kırılmışlıklarım
öpsen geçmez
sarılsan bana
kollarında kalırım
öyle güçsüzüm
kurtaramazsın
beni bu karanlıktankendimi tutamıyorum
yaklaştıkça sana
yıkılıyorum
merhamet gösterme bana
beni al
sonra
elveda bile deme
sadece git
duymıyayım kırıldğımı...

 

kadınım olmak istedikçe sen
kollarımın arasına gelip
bana teslim olmak istedikçe
adam sandım kendimi

 

yoruldum
kendimi tutmaktan
seni bu kadar çok isterken
susmaktan
söylemek istediklerimi...

 

telefonun bir ucunda yanarken sen
bir ucunda ben
dudaklarımı ısırmaktan...
bilirken yandığını
elimden birşey gelmezken...

 

bağışla beni
olmamışım hala
bir kadının erkeği
bir sevdanın
seveni...

 

bağışla beni
olmamışım
ne hayalinin kafiyesi
ne de beklediğin
o sana yazmasını çok istediğin...

 

sustum
bazen konuşamazsın ya
içinde birikir kal demelerin
diyemezsin
gider
kalmasını istediğin

 

sustum...
soğudu hava
üşümek bir ödül gibi
girdi koynuma
neleri istemiştim
istediklerim kaldı
satırlarımın arasında...

 

benimle seviştiğin her an
bana dokunduğun
beni öptüğün
istediğin
sustum...
konuşsam
bozulurdu büyüsü
ağlardın...

 

sen bile inanmazdın
sevebileceğime...
sustum...

 

anlatamadım
sana dokunmayı
içindeyken
nasılda mutluydum
kimse duymasın diye
sustum...

 

sustum
sen
konuşsana!
dedikçe
sana tutuluyordum
sen uyurken şimdi
yazıldığım gibi
aklıma alıp seni
sevdiğim gibi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

çok masallar bitirdik biz
mutlu sonların görülmediği
çok yalnızlıklara katlandık
çaresizce uyumaya çalışırken

çalışmadığımız yerlerden soruldu
aşk soruları
sustuk diye
yanlış sayıldı
doğru bildiklerimiz...

imgelerimdeki kısırlık
anlatım bozukluklarım
duygusundan yoksun bir şiir gibi
yaşadıklarım

kafiyesi tutuyor belki ama
ölçüsü yok yazdıklarımın...
sustuklarımla kabul et beni
söyleyeceklerim
sığmayacak sesime...

affetme beni!
herkes gibi olduğum için....
farkım yoktu
seni anlıyor olmam yetmiyordu
mutlu olmana...
bunu farkettiğim anda
o anda

sustum...
çünkü henüz o anlamı taşıyacak kelime
söylenmemişti
yetmişiki dilde...

sustum...
çünkü kendime bile söyleyemiyordum
sadece yazdım...
okursan
affet diye beni...

 

söylesene!

konuşsana! diyen bir kadına,

duymak istemediklerini nasıl söylersin?

onu üzmeden...

 

söylesene!
sana alıştım diyen bir kız çocuğuna,
nasıl söylersin,
geçer zamanla!

 

geçmeyecek işte,
nasıl bizim ağzımıza sıçıldıysa,
onunda sıçılacak...
o'da mutsuz uyuyamayacak
her gece
yerini bırakırken sabaha...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kısalan günlermidir,

yoksa ömür mü?

ertelediklerin birikir aklında

sonra

öyle çoğalır ki,

sadece vazgeçersin...

 

sadece uyumak istersin.

bir düş boyu yol almak

kırılganlıklarını tazelersin

demli bir bardak çay kıvamında

şekeri azaltırsın hatta

gençliğinin ateşinde yakmak istediklerin

daha değerli gelir

takvimdeki rakkamlar değiştiğinde...

 

sonra

tüm o öfkelerin,

hırsın

o başaramam kaygın

sıradanlaşıyor

sadece gülümsüyorsun hatırlarken

yıllar o derin izleri

sadece yüzüne bırakmıyor

anlıyorsun...

 

farklılık yaratmak konusunda

hicbirzaman başarılı olamadım belki

ama sıradanlıkta da o kadar iyi değildim...

aynı insanlara bakıyoruz herkes gibi

aynı görmüyoruz

ben sadece

görmezden geliyorum

aklıma düşenleri

geçer diyorum bir süre sonra

geçiyor

yada ben

geçmiş gibi yapmayı öğreniyorum

 

bazen susuyorum ya

yıkılmasına izin veriyorum

hani bazen

bir kavgaya karışmak istemezsin ya

yanından geçip gitmek istiyorum sadece...

öyle yoruldum ki

dokunsam

başka bir dünya olacak

dokunmazsam

içimde kalacak

yeni bir keşke ekeceğim geçmişime

yeni bir zehir karışacak kanıma

yeni bir yılda daha

ben

çok susup çok yazacağım

sen konuşsana dedikçe

derin bir nefes alıp

kafamın içinde uçuşan kelebeklerden başım döner

üzülürüm

kısalığına değil ömrümün

bilmek yakar canımı

seninle geçecek anların

tadını...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

beni yokluğunlamı terbiye ediyorsun?

yoksun'lara kelimeler sarıyorum
geçmiyor
keşkeler büyütüyorum durmadan içimde
hangi bahane
geçerliliğini yitirmeyecek
gelirsen bir gün

 

gün boyu içimizde hissettiğimiz o boşluk,
o yarım bırakılmışlık duygusu,
bu hayata ait değiliz biz!
3. sınıf dublörler gibi

repliklerimiz bile öyle kısa
öyle sıradan ki...

 

neyse siktiret işte...

nasıl olsa geçip gidecek hepsi

bugün çok üzüldüğümüz

yarın,

yarın geçecek mi cidden?

 

ayrılırken bile gülümsetebildim lan seni!
beni sevmemekle suçlayamazsın!

 

ayrılacağımız mahkeme salonuna girerken,
kapıyı açıp,
sana yol veren adamım lan ben!
aradığın adamlık bu olmasada!

 

sırf sen üzülme diye,
kendi içimde yıkılıp
gıkımı bile çıkarmadım,
sen beni susmakla suçlarken!

 

sırf sen üzülme diye,
bana git dediğinde gittim.
yüzümde bir gülümsemeyle...

ağlasaydım
suçluluğun uyutmazdı seni
sen uyanma diye geceleri
kolunu attıgın yerde oldum ben
üzerini açtığında
üşüme diye
uyumadım ben...

senin istediğin adam
değildim ben
sadece
benden sonra bile
mutlu ol istedim...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hep birirlerine geç kalıyoruz durmadan
hep bir koşuşturmaca
hep ıskalamak hayatı

hep istediklerimizi bekletiyoruz,
bekletmemek için bizi isteyenleri
nelerden fedakarlık ediyoruz
neleri sığdıramıyoruz şu hayatımıza

doldurdukça heybemize hayalleri
gerçeklerden kopuyoruz
sonra düş yorgunu kızıl ışıklar altında
yorulduk
diyoruz...

ölümsüz değiliz biz
keşke bunu
ölmeden önce anlayıp
kayıp gitmesine izin vermeseydik
dokunuşlarıyla içimizi titreten parmakların
sahibini...

ölümsüz değildik biz
mavi pelerinli kahramanları da olamadık sefil hayatımızın
hep bir mucize bekledik
sıradan mutlulukları biriktirip

kendi hayatlarımızın başrolüne soyunamadık...
gittik
en değmeyenine sunduk bedenlerimizi
ruhumuzu şeytana....

orgazm kokusuyla sarhoş oldukça
daha iyi yalanlar söylerken bulduk kendimizi
alkış sesi bekledik durduk
kapanmadan önce gözlerimiz

sahi kim daha iyi oynadı rolünü,
kim daha mutlu ayrıldı sahneden?
kim diğerinin içinden sökerken
umursamazlık oscarına aday gösterilecekti?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bazen bir kadın gelir

ve bildiğin herşeyi

tekrar etmek istersin...

 

bazen bir kadın gelir

ve sen anımsarsın yeniden

yaşamayı...

 

bazen bir kadın gelir

ve sen silip eskiden yazdıklarını,

sanki hiç yazmamış bir şair gibi

acemice

kafiye oyunları düşlersin

 

bazen bir kadın gelir
ve sen arınırsın günahlarından,
kutsar seni
kollarının arasına aldığında...

 

bazen bir kadın gelir
ve sen sadece susarsın
ihanet olmasın diye söyleyeceklerin,
onun saflığına...

 

bazen bir kadın gelir
kırıldığın yerden öper
ve sen yeniden başlarsın
hayaller kurmaya...

 

bazen bir kadın
alır seni koynuna
büyük planlar yaparsın artık
büyür adam olursun bir anda
kadınım dersin,
kadının sımsıkı sarlırken sana

 

bazen bir kadın
bağlar seni hayata,
başka bir kadının,
kopardığı yerden...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

'sende uyu' diyorsun ya,
bilmiyormuş gibi,
sensiz burada olmak,
cami avlusunda bırakılmış,
öksüz bir çocukluk gibi...

uçuşup duran güvercinlere imrenmek gibi
kanat vermedi diye tanrıma kızıyorsam
senin yüzünden
aklıma uçmayı soktuğundan beri...

dilenirken utanıp yüzünü gizleyen bir ihtiyarım ben,
çaresizlik,
yetişemeyeceğini bilmek,
en güzel çağında bir kız çocuğuna tutulup,

olduramamak kurduğun hayalleri,
tutup yakalarımdan sarsıyorun ya bazen
sevsene beni diyorsun
hatırla,
dokunmayı

bir kadın teninde kavrulup,
küllerinden doğmayı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

adını koyamadığımız birliktelikti bizim yaşadığımız,

sen ne yaşadın bilmiyorum,

benim canım çok yandı...

 

hırsımı teninden çıkartamadıkça,
sönmüyor bu ateş,
yakıp yıkmak istiyorum
susuyorsun
köpek gibi yalvarıyorum sana
gözlerini kapatıyorsun!

 

birşey söyle!
küfür et!
lanet oku!
canımı yak!
kanımı akıt!
ama birşey söyle...
susuyorsun...

 

seni istemekten başka
yaptığım her hata için affet beni!

 

seni özlemekten başka,
yazdığım her kelime için
affet beni!

 

susma...
yeterince yalnızım
bir de sen
bırakma...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

okuyamayacağım mektuplar yazıyorsun bana inatla,
inanıyorsun çünkü,
yeterince ayakta kalabilirsen,
benden sonra
seni seveceğime...

 

bütün gün bekliyorsun
bana söyleyeceklerini biriktiriyorsun içinde
yalnızlığını giydiriyorsun bedenime
dokunmayı hayal ettikçe,
yanıyorsun...

 

seviyorum dersem,
sıyrılıp tüm yorgunluğundan
bağlanacakasın hayata biliyorum
seviyorum dersem,
benide bağlayacaksın
koptuğum yerden...

 

sessizliğimden anlıyorsun,
nasıl savaşıyorum kendimle.
teninde fırtınalar koparmak varken,
ölü bir deniz sakinliğinde
kıyılarına vuruyorum..

 

sen
yoruldum artık gel dedikçe,
ben yakıyorum gemileri
gelmek kolay,
söndürdükten sonra şehvetimi,
kaldırabilirmisin?
yeni bir çaresizliği..

 

senin olduktan sonra,
okuyup şiirlerimi
özgür bırakabilirmisin beni?
sanki hiç öpmemişsin gibi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

içinde bir yerleri acıyan insanlara,

kelimelerden ağrı kesiciler sunuyoruz durmadan...

sanki kendi canımız yanmıyormuş gibi...

 

çok planlar yapıp,

hayata geçirme aşamasına geldiğimizde,

erteleme hastalığına kapılıyoruz durmadan...

bir ********* olmaz bizden anlayacağın...

 

gecelik sevişmelerin ardından,

unutulmak istememiz bundan...

bağlanma engelliyiz biz.

kime aşık olacak kadar yaklaşsak,

arıza çıkarıyoruz durmadan...

 

kısa vadede çok istemek,
uzun vadede çok mutlu etmiyordu bizi.

bu yüzden ne zaman bir kadın
seni seviyorum dese,
susup,
iççekişlerimize gömüyorduk
ayrılığın ardından
yazacaklarımızı...

 

şiir kadınlar yaratıyorduk durmadan
tenlerine dokunmaya kıyamadıklarımızı
kafiyeye vuruyorduk
normal değildik sanırım
asla tatmin olamıyorduk

 

bu doymak bilmez şehvet,
bu kahrolası açlık
yıkılmak son noktaydı,
dizlerimizin üzerindeki her an,
orgazmın uzatılmış haliydi...

 

gece yarısı salaş bir meyhanede
sigara içmenin yasak olduğu meskende
duman altı
her yudum
biraz daha sallamakta dünyayı

her yudum
yeni bir kırılganlığı ıslatır,
canın yanmasın diye
farkına vardığında...

 

iki kadını bile kaldıramıyorken
ezilmiş ruhum,
üçüncüsü olma,
uzak dur benden!

 

üç film birden!
sinema salonları yok artık,
ve okulu asan liseli çocukta değilim ben,
bakırköy sahilinde
kayalıkların üzerinde içecek...

 

sana dokunmayacağıma öyle güveniyorsunki,
çırılçıplak giriyorken koynuma
ben bile korkuyorken kendimden
masumiyetinin zırhı
o kadar kalınmı?

 

koparılıp kanatları,
tanrısı tarafından terkedilmiş yeryüzüne,
bir melek değilim ben!
yanlış zamanda,
buldun beni...

yalnızlığına denk gelmiş olmam,
bir işaret değildi,
ilahi bir yanı yok bunun!
beni anlamlandıran sensin,
tutup ellerimden,
'erkeğim' diyen..

 

tutulduğun bu adam,
özgürlüğünden belki de
sarılıp sararsan,
değişir,
ruh halleri,
kararır hayaller,
sen sevdiğin renk
mavi değil miydi?

 

söyle sevgili!
en çok bunu sevmedin mi?
sana sahip olabilecekken,
öpüp güzel dudaklarından,
arkamı dönüp gitmelerimi...

 

söyle sevgili...
her gece bana uyurken,
ben nerede yazıyorum diye,
merak etmedin mi?

 

söyle,
ben sana yanmamak için
içiyorken her gece,
sen nasıl gönlünü,
ulaşamayacağını bile bile,
avutuyorsun?

 

her sevişmenin ardından,
beni özlediğini söylerken,
daha derine saplarken pişmanlığımı,
sen nasıl  bağlayabiliyorsun?
ikimizi birden
hayata

 

ne yapsam affedecekmişsin gibi hissediyorum.

 

bazen tutma diyorsun kendini...
bırak, sadece an'ı yaşa...
yaşadığım fırtınalardan,
koruyamamki seni...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

olur böyle şeyler...

geçer zamanla...

sen hayalini kurarsın,

hayal kurulmak istemez,

alışırsın zamanla...

 

sen yanıp küle dönersin,

yangın umursamaz...

çok istersin,

olmaz,

sonra geçer gider,

kabullenirsin,

zamanla...

 

sonra onsuz geceleri anımsayıp

buna da şükür dersin...

arasına beni de sıkıştırdı,

sevişti ya,

senin oldu

kısa bir zamanda...

 

ne kadar yırtsamda br yerlerimi,
senin için hala,
geçici bir heves gibi,
benim tükendiğim yer,
senin
neyse dediğin...

 

nasıl zor biliyormusun,
seni beklemek,
sustugun her an
kalem kırmak
sana hissetiğim
her duygu için....

 

doğurduğum her cocuğu
kurban etmek
aşkın tanrısına...
bile bile hemde,
gercekten
gelmeyeceğini....

 

yine mi uyuya kaldın?
sorularımı cevapsız,
beni yalnız bıraktın....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

mülkiyet sorunum var benim...
aidiyet ve sahiplenme duygum yok...
bu yüzden en tutulduğun anda bana
kırar giderim seni...

 

susuyorsam değerini bil,
konuşursam acısı içinde kalır
kelimelerimin
seni aldığı gibi,
vermesini de bilir
hiçbirşey olmamış gibi...

 

sonra
fırtına diner
sakinlik martıların kanatlarında
uzanıp güvertesine bir mavnanın
gökyüzünü izlersin

azalır kanındaki alkol oranları
oysa ayılmak için erken
sığınıp şefkatine bir kadının
af dilemek için geç

şirinlik yaparsın tanrına
isyanını görmezden gelsin diye
hırsın dinerken
çok acele etmişsinde
nefes nefese kalmış gibi
oysa daha erken

ölmek için...
geç,
yaşamak için,
fazla ıslak dudakların,
öpmek için
kalemin körelmiş
yazmak için,
yaşasana derken bir ihtiyar,

sanki kendi
çok yaşamış gibi
unutma bunları der
sanki kendi
hatırlamış gibi...

an'ı yaşa!
sanki kendi
sevişecekmiş gibi
heyecanlı
rüzgar
nasırlı teninde
hissetmeyecek belki
ama özlemiş
gözlerinden belli...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nerdeyse 20 sene önce dinlediğim şarkılara rastlayınca, ne kadar ihtiyarladığımı daha iyi anlıyorum... gençliğimde özel radyolar yeni açılmıştı, ve eski kasetlerin üzerine radyodan şarkı ceker kendi albümlerimizi yapardık. youtube diye bişi bırak internet yoktu o dönemde :) dört kişi bir araya gelip kaset alırdık, sonra onu kopyalardık, telifçiler duymasın. o dönemde istanbulda iki tane avm vardı: Profilo ve Galleria... şimdi ikisinde de in cin top oynuyor. vayy be.. Bakırköy'de regatta vardı... bir dönem popçuların hepsinin staj yaptığı yer...

 

o dönemde bir özel radyodan şarkı istemek modaydı. hele ki canlı yayına baglanınca sanki tv'ye cıkmış gibi heyecan yapardık. bahsettiğim yıllarda daha dünyada olmayan insanlar, bugün twitterda fenomen olmuşlar.

 

sanırım 'gençlik' denen şeyi biz dibine kadar tükettik... bizden sonraki nesiller, çocukluktan direk erişkinliğe geçiyor...

 

o yıllarda bandana takarken bile çekiniyorduk biz... şimdilerde 18'ine gelipte dövme yaptırmayanı ayıplıyorlar nerdeyse. küpe takmak direk ipnelik göstergesi sayılırdı. şimdilerde bırak küpeyi burun, dudak ve göbek deldiriyorlar... enteresan olan toplum bu kadar değişmişken, iktidarda olanların bu toplumu 100 yıl geriye götürmek istemesi ve oy alması. ve en çokta oy veren kadınlara şaşırıyorum... gönüllü olarak ikinci sınıf insan muamelesi görmek istiyorlar... neyse..o yıllarda hayatımızda daha az siyaset vardı belki ama, en azından hayallerimiz vardı bizim... şimdi insanlarımız bırak hayal kurmayı, düşünmüyorlar bile... makina gibi yaşıyorlar...

 

şimdiki cocuklara bakıyorum, evlenip çocuk sahibi oluyorlar... daha kendileri büyümeden, o çocuklara ne verebilirler ki? yani bir nesil sonra, bu ülke için hiç umut kalmayacak... çok yazık... sanırım son güzel günleri de biz yaşadık, kendi adıma...

 

o yıllarda tv'de 3-5 kanal vardı ve filmlerde mozaikleme diye bişi yoktu... ve hiçbirimiz ayyaş yada uyuşturucu bagımlısı da olmadık... rtük mozaiklemeye basladıgından beri uyuşturucu kullanma yaşı kaça düştü? belki baglantısı yok ama, hiç düşündünüz mü? rtük yoktu belki ama tv'lerde, baldız-yeğen-amca-dayı ilişkileri canlı yayınlanmazdı... ailenin bir saygınlığı vardı... belki de bugünlere gelmemizin nedeni 'meraba televole!' sözüydü... bizi ilk yoldan çıkaran buydu kimbilir...

 

ama bizim Barış Manço'muz vardı, Adile Teyze'miz vardı... Her pazar sabahı uçan kaz norton'unmuz vardı...şimdi pepe bi halta yaramıyor! O dönemde Trt altıda açılır, onikide kapanırdı. Mesela Satranç oynamayı öğretirdi. Saat sekizde çocukları uyuturdu... Şİmdi 24 saat 15 kanalla yayında ama çocuklara dua öğretmek dışında ne veriyor?

 

Voltran ve Clementine izlemenin keyfini şimdiki çocuklar hicbirzaman bilemeyecekler... Öyle üzülüyorum ki onlar için...

 

O dönemlerde nüfus sayımı yapılırken evlere kapatılırdık, ama cadde ve sokaklar cocukların olurdu bir günlüğüne.... Şimdi teknolojik olduk, ve çocukları hapsettik evlere....

 

vay be... çocukluğumdan bu yana çeyrek asır geçmiş....

 

o yıllarda sigara içmenin bile bir adabı vardı. hava kararınca bir dal yakar 3 kişi gizlice içerdik... şimdi cocuklar ilkokulun bahcesinden cıkar cıkmaz sigarayı eline alıp ogretmenlerinden ateş ister hale geldi... sen mozaiklemeye devam et!

 

dini dayatmaları arttırıp, mümin genclik yapmaya çalıştıkça, ters tepmesi birilerinin işine geliyor olmalı...yoksa diretmezlerdi... ilkokula giden kızların başını örterek onları daha iyi müslümanlar yapmıyorsun amacın buysa gercekten onlara kadın gözüyle bakanları engelle! benim cocuklugumda ilkokula giden kızlar basını ortmuyordu belki ama koca adamlarda onlarla evlenilebilir gözüyle de bakmıyordu...

yazık... daha dindar bir ülke değil aslında amaç... daha itaatkar bir halk...

 

bizim misketlerimiz ve gazos kapaklarımız vardı, şimdiki çocuklar online oyunlarda char kasıp satıyorlar. bizim telli arabalarımız vardı şimdiki çocuklar uzaktan kumandalı arabaları beğenmiyorlar.... bizim zamanımızda da Kuran kursları vardı, ve çocuklar gitsin diye bisiklet vermezlerdi, ama yinede bir çogumuz giderdi... bizim zamanımızda minarelerde kandil yanmasının bir önemi vardı, şimdi her gece yanıyor o kandiller...bir önemi yok yani...

 

belki de bu ülkedeki son çocuklardık biz...son gençler... şimdi yaşayan insanların elinden bu lüksleri alınmış... hepsi birer robot gibi. tüketip, onlardan beklenileni yapar hale gelmişler...

son hayalperestler bizimle birlikte yok olacaklar....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hickimsenin herseyi olmayın....

sonra herşeyinizi istiyorlar sizden...

 

alkolu bırakmamı isteme benden,

bırakırsam eğer,

seni de bırakırım....

ölümden vazgcmemi isteme benden,

yaşarsam,

senden de vazgecerim...

 

bu kadar açken kadın bedenine,

seni çağıran ve bekleyen bir kadını nasıl bekletebilirsin?

 

gelecegin ve getireceklerinin amk! deyip,

bırakabilirmisin kendini

şehvetin kollarına?

 

bu bir yangın...tam ortasında kaldım....

 

şimdi bir kadının koynuna gidiyorum...

günahsa bu beni suçlasınlar,

en sıcağında cehennemin

beni yaksınlar!

 

tanrı,

görmemiz için göz verdiyse,

konuşmamız için dil verdiyse,

neden sevişmek günah olsun?

sevişecek güç verdiyse....

 

yazabilme yeteneğini verdiysen,

aşık olduğum için

nasıl suçlayabilirsin beni?

 

sarhoşum,

alkol kokarken nefesim,

yine de istermisin?

tenimi teninde...

 

sabahında inkar edeceğim,

gecenin koyusunda,

alırmısın beni?

içine....

 

sevmek büyük adamların işi

sevilmek,

büyütür mü beni?

 

bekliyorsun

sana gelmediğim için kızıyorsun belki

gelirsem affedermisin beni?

 

susuyorsun

razı olduğun nefesim

değmemiş ellerim göğüslerine

yine de

iç çekişlerimden hissedebilirmisin?

 

istiyorum ulan

yakıp teninde mecusi ateşlerini

şeytanın istediği

benim bağlandığım

bekliyorsun

direniyorum yokluğuna

 

dizlerimin üzerinde

zırhım darmadağın

kan içinde

sesim yorgun

kelimelerim isyankar

bu gece senin olmak istiyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir histeri sonrası
korkup karanlıktan
sığınmak yorganın altına
saklanmak neye yarar
nereye kaçar insan
uyanınca gelecek canavarlardan...

 

saf bir bebek gibi doğduk belki
ama günahkar öleceğiz
çok istedik diye
affedermi tanrım bizi?

 

duymak istemediklerini sustum diye
daha mı beyaz gece?
sevişmek istediğim için seninle,
kızıyormusun bana?
gideceğimi bile bile...

 

bir şairi sevdin sen,
şiirlerin oldu belki
sözlerin,
ben yazdım!
ben kurdum kafiyesini
sen
direnemediğim...

 

tüm zaaflarımla,
ve zayıflığımla,
ve çılgınlığım,
yangınıma ortak ettim seni,
suçuma mazeret,
keşke,
bu kadar güzel olmasaydın!

 

keşke bu kadar,
hayalimdeki gibi olmasaydın,
terkedip gitseydin beni
vazgecip...
herkes gibi
işin bitince benimle
ardına bakmasaydın...

 

çalışmadığım yerden geliyorsun üzerime
boş bırakıp kağıdı
çıkmak istiyorum
kırılıyorsun
'herkes gibisin!'
diyorsun,
herkes gibi,
gidiyorsun

herkez gibi
olmak
umrumda değil...
herkez gibiysem
neden simdi
gecenin bir yarısı
sana yanıyorum...

 

sanki gidersem
bırakıp kendimi
vazgeçersem
geçer sandım
tutamadım
kırıldığım yerde aradım seni
bencilliğim için affet

belki de düşündüğün kadar
güçlü değildim...
maskelerim korumuyordu beni
duvarlarımın ardına saklasam kendimi
bulunmam sanıyordum...

 

olmuyormuş,
ne kadar uzağa atarsan at,
içinden çıkaramadığın,
seninle kalıyormuş......

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

aralanır kapısı sustuklarımın

okursun diye yazıyorum

anlarsın diye değil

bil diye söylüyorum

affet diye değil!

 

gidenin amk!

kalırsan mutlu olmayacaksın,

yine de sen bilirsin..

 

sevme beni!

iyi değilim ben...

karanlığım üstelik,

yalnızlık kokar kelimelerim...

 

bağlanma bana,
mavi pelerinim yok!
uzatınca ellerimi gökyüzüne,
seni alıp kollarıma
uçamam...
daha derine çekerim seni...

 

sevme beni!
bulaştırma kendini yalnızlığıma,
hala büyümedim ben,
bir kadının sevgilisi olacak kadar...
büyümedim ben
ellerini
tutacak kadar.

 

nasılda yirmidört yaşında
hayat doluydun
benim boşalttığım yoksullukla
kirlenmeyecek kadar
saftın
istedim diye seni
affet...

 

özür dilerim
bir hayale ortak ettiğim için seni
özür dilerim
düştüğüm boşlukta
sana sarıldığım için
özür dilerim
bu kadar
istedim diye seni

 

özür dilerim
ama affetme beni...
bakma yüzümdeki masumluğa
iyi halime inanma
kullan ve at beni
şefkatine sarma
isteyip durma tenimi...

 

haketmiyorum seni...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

içinde geçmişinden kalma yara izleri olmayan bir kadın,

neden ihtiyaç duysun ki bana...

 

hala sıradan bir insan olma özlemim sürüyor...
her ne kadar ukalalığımı,
suratıma çarpıp ezsede beni hayat
farkındalığım için...

gördüklerimi inkar edersem,
hafifletici olurmuydu?
uysallığım,
tanrının sofrasında
bir yer bulurmuydu?

bilmiyorum...

 

yalnızlıktan,
çekyatı açmadan uyuyan insanlarız biz,
gece yarısı hissetmeyelim diye
sırtımızdaki boşluğu...

 

mülkiyet sorunumuz var bizim,
sahiplenmek ve sahip olmak istemiyoruz.
bu yüzden
sığmıyoruz,
hiçbir sağlıklı akla ve mantığa...

 

sanıyorum ki bazen,
diğer insanların kararlarını etkileyebiliyorum...
gülümsüyor tanrım,
sanki onun rolünü,
ondan iyi oynuyorum...

 

aşkı dibine kadar bilip,
kimden saklıyoruz?
kime saklıyoruz?
sadece yazıyoruz...

 

şimdi sevgili,
ya artık seviş benimle,
yada yorma artık beni,
bırak uyuyayım...

 

bu saatten sonra
sevsem bile seni,
içindeki 'acaba'ları,
hangi şiirime yoracaksın?
açtığım yaraları
dokunuşlarımla mı
saracaksın?

 

bu kadar alkol kafi
uyutmaya yetmiyorsa
düşlerine alıp yeşil gözlerimi
iç çekişlerinin acısını
ısırdığın dudaklarından mı
çıkaracaksın?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

zamanlaması tutmuyorsa belki zorlamamak gerek...
ben erteledikçe sen sabırsızlandın...
senin telaşın,
beni yordu.
sonuç
iki yalnız uyuduk...

 

iki ayrı sevdanın yanlış taraflarındaydık ikimizde.
neleri beklerken bulmuştuk birbirimizi
hala bekliyoruz
bulduğumuz ikimizede yetmemişti..

 

bazen
sadece varlığı yeter...
sen sadece adını yazarsın,
en güzel şiirin olur...

 

bazen
yorulup vazgecersin,
kokusunu hayal edersin,
sonra özlersin
sığmaz kelimelerine
bir sigara daha içersin...

 

ne ben senindim
ne de sen benim...
sadece bir boşluğu paylasıyorduk
hepsi bu...

 

çok üstüne gelirsem
sıkılıyordun,
siktirediyordun beni...
beni mi cekecektin?
cekilecek onca adam varken...

 

sen ona yazıyodun
ben sana
o geldiği anda
beni silecektin
gittiğinde
sıkılınca yalnızlıktan
yine beni isteyecektin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Unutmuyoruz aslında!

alttan alttan, dayatılırken bize ait olmayan yaşamlar,

kırılıyoruz belki dizlerimizin üzerine çöküyoruz,

ama eğilmiyoruz,

eyvallah diyoruz

ama unutmuyoruz

biriktiriyoruz içimizde.

öfke nöbetlerine kapılmadan,

içten içe büyüyor bir yangın,

korlanıyor ateşimiz,

üzerimize gelindikçe

derin bir iç çekip,

nefesimizle canlandırıyoruz hafızalarımızı

birimiz diğerine hatırlatıyor,

diğerimiz başkasına,

farkında değiller,

böldüklerini sandıkça bizleri,

birleştiriyorlar.

din,dil,ırk,örf,adet ayrıştırmalarından sıyrılıyoruz her gün biraz daha

her gün,

aldığımız her darbede gözlerimiz biraz daha açılıyor.

'insan' olmanın birleştiriciliğini farkediyor,

tanımadığımız belkide bir daha asla görmeyeceklerimize

karşılıksız yardımlar sunuyoruz...

 

bölünmüyoruz aslında,

bizi ayırdıklarını sanıyorlar,

inandıklarımızla sorguluyorlar bizi,

ihanetle suçluyorlar,

geçmişimizi inkar ettiğimizi söyluyorlar,

aşağılıyorlar

gözlerimizin içine baka baka dalga geçiyorlar bizimle,

sustukça

sindik sanıyorlar...

unuttuk sanıyorlar,

belki de ilk defa ve en büyük hatayı yaptıklarını

yeni yeni anlıyorlar...

 

artık herşey için çok geç...

satın aldıkları sevgi,

kazandıkları nefreti örtmeye yetmiyor...

kalemleri, sözcüleri, sanatçıları yetmiyor,

korkularını ört bas etmeye...

hergün biad eden birileri çıkıp bağlılıklarını gösterirken

sadece komik oluyorlar...

zafer nidaları atarken,

çöküşlerinin sesini duyamıyorlar...

ayak seslermizi duymaya çalışıyorlar,

binlerce odalık saraylarının duvarları arasında,

binlerce korumalarının ardında

ayak seslerimize dikkat kesilip,

ne kadar yaklaştığımızı merak ediyorlar...

 

unutmuyoruz aslında,

aklımızda, ruhumuzda, bedenimizde birikiyor

dayatılan her zorbalık, her haksızlık,

unutmadığımız her an bizi biraz daha yaklaştırıyor birbirimize,

açlıkla korkutuyorlar bizi,

yoksullukla, yalnız kalmakla,

çare onlarmış gibi görmemizi istiyorlar,

görüyoruz sanıyorlar,

bildikleri her yolla bölmeye çalışıyorlar bizi,

inanclarımızın,

fikirlerimizin

yaşam tarzlarımızın farklılığını kullanıp

bizi bölmek istiyorlar, yetmiyor,

cinsiyetlerimizin arasına fark koyup,

biri diğerinden üstün deyip,

insan olmamızı unutmamızı istiyorlar,

cunku biliyorlar,

biz ne kadar birlikte olursak

o kadar kaybedecekler...

biliyorlar,

'insan' kalırsak,

bizi birbirimize kırdıramayacaklar...

 

unutmuyoruz aslında,

farkındayız ve biliyoruz

sonuna geldik bu kanlı oyunun,

canlarımızı kaybettik,

kanlarımızı akıttık adı konmamış bir savaşta,

ama sonuna geldik

her birimizin içinde bir yara açtılar,

durmadan yolup, kanatmaya çalıştılar,

onlar kanattıkça diğerimiz gelip tuttu ellerimizden,

ve hatırlattık birbirimize

'insan' olmak, 'insan' kalmak ne güzeldi...

 

unutmuyoruz aslında,

işçi cinayetlerini,

ezilen, ayrıştırılan halkları,

ailesi aç kalmasın diye,

bir kaç işte çalışan emekçileri,

sırf onların istediği gibi düşünmüyor diye,

hayatlarının baharlarında öldürülen çocuklarımızı,

nerdeyse saldırılmasının normal karşıladıkları

kadınlarımızı...

 

unutmuyoruz....

biz hatırladıkça,

öyle korkuyorlar ki,

nasıl geldiklerini bir gün hatırlamayacağız belki,

ama nasıl gittikleri,

tarih boyunca hatırlanacak,

bir halkın hafızasının,

diktatörlere verdiği dersi....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir şişe şarapla sarhoş olmazdım ben,

yanında yokluğun meze olmasaydı kalbime...

gelsen bir dert,

gelmesen...

o konuyu hiç açmayalım istersen!

 

bende bu gece başka bişi arama,
sen yoksun işte,
yetmez mi?

 

sonra
aşağıya doğru bükülür dudaklarının kenarları...
gözlerindeki ışıltılar,
kaşlarının gölgesinde soluverir...
sadece susarsın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

boşluk dolduran olmaktan yoruldum...
tehlike anında kırılması gereken
bir cam parçası olmaktan...

 

kırılmış, hor kullanılmış her kadının,
sığındığı liman olmaktan,
kendini aydınlatmaktan aciz
bir fener gibi
dönüp durmaktan yoruldum...

 

o geri dönünceye dek
sever gibi yapma bana
sevme yeter
en azından bileyim
nerede duracağımı

 

bırak yatağını ısıtayım,
teninde fırtınaların
aklında kaçamakların faili
duymak istediklerinin
şairi olayım...

 

ama sevmiş gibi davranma bana...
aşık olduğun adama sakla
en güzel sözlerini
kulaklarımda harcama....

 

bir fahişe gibi her istediğinde
koynuna al beni
bedenimi kullan
işin bittiğinde
tanıma!
sevmiş gibi,
kollarımın arasında uyuma...

 

uyu şimdi
hicbirsey olmamış gibi,
her gece koynuma girmemiş gibi
uyu şimdi
yarın gece
unuttuğun yerde olacağım

gelip almazsan
yeniden isteyene kadar,
dokunuşlarını saklayacağım tenimde
tek başına yalnız kaldığında
içindeki boşluğa
sarılacağım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

acının bir sonraki evresindeyim artık...
yokluğun bedenimin bir parçası,
gelsen bu saatten sonra,
bünyem kabul etmez,
sen etsende...

 

benim gibilere birşey olmayacak,
ömrümüzü sonuna kadar yaşayacak ve bileceğiz
lanetimiz bu bizim
değiştirememek gelecekleri...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.