Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...


Önerilen İletiler

Simdi aklima yazilara bir göz gezdirince ne aşklar.. zevkler aklima geldi.. mezarin basinda aşkını bekleyen, sigarasin´la aşkını söndüren... neler neler

 

HEPSI YALAN

 

izledigim izlenimler Ülkemde?

 

Herkes aşık ama ne aşık..

 

ya bey´e ya paşa´ya....

 

Kadına, çalışma´ya, işe aşık olan yok :)

 

Kadına, Aşık olan var mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sıgınacak bir yer yok

ortasında bir fırtınanın

çaresizlikler üstüne gelirken

korkunun faydası yok

bu sahadan yenik ayrılmak

bir rövanşı yok

kabullenmek efendilikse

isyankar bir kölelik daha iyi değil mi?

çok ağlarsan çok bağırırsan eğer

gerimi verilecek

çok istediklerin?

birlikte yaşanabilecek güzel günlerin hayali

ne zaman çıkıp gidecek aklımdan?

ne zaman eskisi gibi olup

alışabileceğim sıradan günlere

bir yolu yokmu bunun

hiç bilmeseydim mesela

yada unutabilseydim

her gece alkolle uyuşturup aklımı

sarhoş olmadan uyuyabilseydim

 

sığınacak bir yer yok

ölümcül bir hastalığın pençesinde

ötenazi hakkımı benden saklı tutuyorlar

atları bile vurmuyorlarmı

bir daha ayağa kalkamayacaksa eğer

bu sürüngenlik bana göre değil...

bitmedimi söyleyeceklerim?

kimlerin sofrasına meze oluyorum okundukça

kimlerin hislerini anlatıyorum

kaç insan tatmin ediyor kendini

paylaştıkça sözlerimi

katlanılır görüyor bu hayatı

 

sığınacak bir yer yok

kaybolmuş ruhların tesellisi bunlar

mutlu insanların aramızda yeri yok

sevda ucuz amerikan filmlerinde kaldı artık

türkçe dublajlı yalanlara karnımız tok

en sakinimiz umudunu hala koruyabilen

umutsuzlarımızın dilinde küfürler

inkar kime, inkar neyi?

en sorumsuzu dağ başında çoban,

biz çoktan geçtik

bile bile üstelik

geri dönüşü olmayan çizgileri...

 

sığınacak bir yer yok

bağımlılıklar uyduruyoruz kendimize

hayatta kalabilmek için

yaşamak diyoruz adına bunun

yaşamak

her sabah uyandığımızda biraz daha çirkin...

çok güveniyor kendimize

büyük oynuyoruz

oynamak elde avuçta ne varsa

inanmadan kazanacağımza

umutsuzluk bulaştırıyoruz en yakınımıza sokulana

karanlık büyüyor

farkı kalmıyor gözlerini yummakla

acıtırcasına gözbebeklerini açmak arasında

çok üzgünüz belkide

anlamasın diye başka hiçkimse

gülümserken tanıdık yüzlere

iyi oyuncular olup çıkıyoruz işin içinden

bu sahne

bu dekor

bu figüranlar arasında

gerektiği kadarını yaşayıp

çekildiğimizde kendi içimize

kendimize ağlıyoruz

imlası bozuk bir türkceyle

itirafa soyunurken çılgınca bir suskunluğu

soğuk bir yatakta uyumaya çalışmak gibi

ağustos sıcağında

bir yanım alev alev

diğer yanım buz tutmuş

dudaklarım titrerken öpmeye çalışmak

alışmak

çok mutluymuş gibi oturup bir nikah masasına

hayatını takas etmeye çalışmak

bir yabancıyla

çok mutluymuş gibi

fotoğraflarda yer tutmak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir sabahın oluşu gibi

bakışlarının düştüğü yerde olmak

özlenmeyi bilmek senin tarafından

istenmek

susmaya çalışırken tutamamak kendini

berbat etmek bir çuval inciri

yüzsüzlük edip

utanmadan istemek

vaat edilen sen değildin belki

feragat edip hakkımdan

sana hazırlanmak

boyun eğmek bu yıkıma

gönüllü bir esareti seçmek

snsuz bir özgürlük yerine

senin olmak

var olduğun için hangi tanrıya şükretmeli

var olduğun için bu yaşamak denen oyun

daha katlanılır

ne zaman bırakıp gitmek istesem

sesin düşer aklıma

kal dediğin her an yeniden bağlanır

unuturum tüm karamsarlıkları

yeniden başlarım türküme

sanki hiç susmamışım gibi

kal dediğin her an

yeni bir çiçek açar kurumuş çoraklığımda

solmasın diye her sabah ben ağlarım...

seninle sevişmek böyle birşey

bitti dediğim her anda

küllerimden doğar

daha güçlü ayağa kalkarım

sana soyunur bu beden

senden başka hicbir kadına

böylesine büyük bi ateşle yanamam

senden sonra hiçbir kadına

bu kadar kolay teslim olamam..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

zamanla

geçiyormu?

az önce öpülmüş dudaklarının ıslaklığı?

kalbin deli gibi çarparken

unutuluyormu kulaklarındaki o uğuldama

öğreniyormu insan yaşamayı

herşeye rağmen

yenilmiş bir kalple

arkasına bakmadan yürümeyi?

 

zamanla

inkar edilebiliyormu

inandığımız?

dimdik ayakta yaşarken bir ömrü

saygıdan değil

zavallılıktan karşısında diz çöküp

uysal bir kölelikle

inkarlarımız en büyük sözlerimizi

kelime oyunlarına sığınıp

saklandığımız...

görünmez olunabiliyormu?

zamanla...

unutabiliyormu insan

bütün yol boyunca elinde tuttuğu eli terleyen

bir otobüs yolculuğunda

omzu uyuşşsada başının altında

o saçlarının kokusu yokmu

işte o koku

sabah uyandığında

yanındaki yastığa sinen

o koku

uçup gidiyor mu?

zamanla...

 

bir kadeh rakı

bir kaç satır mısra

belki de unutulacak ayıldıktan sonra

bir hayale kapılmak

olmayacak belki

insan kanmayacak

ama yaşanmışlık içinde

o eskimiş an'lar için

yenilerine surat asıp

nankör bir köpek gibi

hep mutsuz

hep hırlayarak bakmak hayata

geçer mi bu öfke?

sakinleşir mi insan

zamanla....

o tutkusu dokunuşların

etin ete değmesi

ışık bile utanır

giremez araya

soğuk tutuşur

alevleri sararken bedeni

o kadar yoksul

bir o kadar zengin bir sevişme anı

düştüğünde aklına

aylar geçsede aradan

tahrik olmaz mı artık insan

etkisi geçermi bunun

zamanla...

düşünmekten yorgun düşer

duası yetmez kaderine

uyanası gelmez

bir zamanlar sığamadığın

şimdi ise bir türlü dolduramadığın

o yatakta

yapayalnız ve kederli

kaybolan yıllardan arta kalan

şerefli bir yenilgi

ne zaman kazandık ki biz?

şimdi bırakıp kendimizi zamanın nadasına

herşey düzelecek diye

umut sarıyoruz kırıklarımıza...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

esaslı bir orgazmın ardından

bir sigara daha yakmak

karanlığa inat

kızıl bir kıvılcım dudaklarının ucunda

sessizliğe inat

derin bir iççekişle başlamak konuşmaya

yorgunluk nasılda tatlı

bırakmak kendini

terden sırılsıklam olmuş

az önce sevişmiş

hala sakinleşmemiş

bir kadın bedeni üzerinde

incecik parmaklarının izler hala sırtında

sızısı geçecek

sımsıcak soluğu altında

nasılda diri kalmış

öpülmekten yorulmamış

güzel göğüsleri

dudaklarının ucunda

doymuşta yeniden acıkmış gibi

kurumadan şehveti

susamış gibi

bir dokunmayla yeniden başlayacak

fırtınaya...

nasıl gönüllü bir kırılganlıktır bu

parçaları bulunmayacak dağıldığında

nasıl bir teslimiyettir bu

gözleri sımsıkı kapalı

dudakları dişlerinin arasında

öperken en mahrem yerlerini

yüzü kızarmış utancından

bir yanı dur diye yalvarırken

diğer yanı

bu uysallığı bastırmakta

bir kadın olmak için bastırırken bir yanı

diğer yanı korkup kacmakta

bir eli sımsıkı sarılmış çarsafa

diğer eli kaybolmamak için bu karmaşada

sımsıkı tutup içine bastırmakta

kısa saçlarıyla başımı...

elinde olsa kesip alacak boynumun en ince yerinden

korkmuş titriyor belkide

heyecandan

kapılıp aktığı bu anların toplamından

hala içinde şüpheleri

çok istiyor belkide

günah denmiş böyle büyütülmüş eskiden beri

bedeninin istediği yasaklanmış

ruhu başkaldırmış

yeni bir ateş tutuşturulmuş

ilk orgazmın ardından

ilk defa değmiş tenine

bir yabancının eli

aşk bunun neresinde?

körpe bedeninin dehlizlerinde kaybolurken ben

o kendini bulacak ama hangi kelimelerimde...

ben kayalıklarında parcalarımı bırakırken

o yeni bir ben yaratacak

aklının her yanında

şehvet dolu inlemeleriyle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

benimle konustugun zaman eğlenmiyormusun?

gülümsemiyormusun beni gördügün zaman baktıgında ekrana

benim için sen yeni bir kac mısradan baska ne olabilrsin?

bir şairim ben yazdıklarına tutkun

daha önce olmamış birşey gibi girip hayatıma

yada çok önceden olmuş ama unutmusumdur

anımsatırsın bana

yazılası en güzel satırlara

seni kazanmak kadar kaybetmekte olacak

başlayacak bu ilk kıvılcımda

ve sönmeye bırakılacak zamanla

çok mutlu olup çok eğleneceğiz belki

hepsini yazacağım

hepsini kaybedip ayrıldıktan sonra

bunuda yazacağım...

bir gün anımsayıp küçük sevgilimi

derin iç çekişlerimi

rakı kadehlerinde saklayacağım..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

eğer sana sevdiğimi söyleseydim

birşeylerin ters gittiğini düşünebilrdin

ben çok yüzü olan bir adam değilim

takdığım maske tekdir...

 

esirgediğim hep biraz

kırılganlık payı bırakmaktı aramızda

hep biraz mesafeli durmak

korumaya çalıştıkca seni içimdeki hayvandan

sen bana yaklaştıkça

ben uzak durdum

tahmin edememiştim

seni kaybetmenin acısının büyüklüğünü.

sandım ki

bensiz mutlu olursan eğer

sensiz mutsuzluğuma değer..

senin yerine karar verdim

bir seçim yaptım

sandım ki

bensiz daha mutlu olacaksan eğer

sensiz bir hayata katlanılabilir...

öyle zormuş ki

uyandığım herhangi bir sabah

görememek telefonumda

özlem dolu mesajlarını

cevapsız çağrılarını

seninleyken yaptığım tüm hataların

senden sonra böylesine

büyüyüp içimde

ağır geleceğini

teslim olmazmıydım

kaderin oyunlarına...

düşüp kalsamda dizlerimin üzerinde

düştüğüm yer

senin yakınında diye

eyvallah demezmiydim...

tutup kaldıran sen olacaksan

bu bir kayıp değil

dokunan sen olacaksan eğer

bu bir ayıp değil...

bir şansım daha olsaydı

seni ilk gördüğüm ana geri dönmek isterdim

daha çok sevebilmek için seni

yalan değil...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

söylenemeyecek sözün ne anlamı var

yaşanamayacak anın güzelliği

bilinse neye yarar

sonrası olmayan birlikteliğin

yalnızlıktan ne farkı var

bir fahişe gibi kadının koynunda

erkek olsan neye yarar

söndürüp ateşini teninde

ertesi sabahında yalnız uyanmışsın

hayatına ne kadar mutluluk katar?

çok içip sarhoş olmakla

sensiz br ayıklık arasında ne fark var?

isteyipte söyleyemedikten sonra

sevgi sözcükleri neye yarar

çok başarlı olmak

sensiz bir başarılıksızlık karsısında

hayatıma ne kadar anlam katar...

koynunda yasanacak bir kac gece

senden uzakta bir ömrü yaşamayı

ne kadar katlalınır kılar

gölgende soluklanmaktansa

ateşinde yanmak düşünceleri arasında

hangisi daha karamsar..

istediğim sensin

yaşadığım bir baskası

bir akıl

nasıl boyle bir inkara kanar...

elimin tersiyle dokunsam

ne kadar düzelir bu kırışıklıklar

hepsini inkar etsem

bu inanç hangi cehaleti boğar...

seni seviyorum

sana karşı işlediğim

kaç günahı boğar?

seni özlüyorum

bu özlemek

sensiz kaç sabahta daha

uyanmayı mümkün kılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sersefil bir sensizligin ortasında

beklemek

gelebilme ihtimlallerin hesaplayıp

gelmeme ihtimallerinden cıkarmak

umut böyle birsey

eksilsede hayatından her yeni gün

buna degerdi diyebilmek...

silip yeni bastan

yazabilrmisin bunza yıldan sonra

gördüklerini

ardında bir iz bırkabilrmisin

yoksa

önemi yokmu bunların

sensiz bir hayata

yinede beni baglayabilrmisin..

yalnız kaldıgın icinmi öpmek istyorsun beni

caresiz kaldıgın icinmi

teninin atesini tenimde sogutuyorsun

bende baska

bir erkek daha girseydi hayatına

yine özlermiydin beni?

bende sonra bir adam daha

tatmin etseydi benim kadar seni

simdi benim icin yanarmıydın?

sevda bunun neresinde?

şehvetini dindirecek bir heyecan olsaydı elinde

yıllar sonra hatırlarmıydın beni?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

beklemek...

01:23

bir şarkı seçmek listeden

sonra beklemek

durup durup telefonu kontrol etmek

hatta sesini iyice açmak

olurya duymam diye...

 

01:25

bir sigara daha yakmak

açıp bir sayfa yeniden

yazmaya çalışmak

yüzüne bakarken söylemek

bu kadar kolay olmazdı biliyorum

 

01:26

kalkıp kitaplarımı düzelttim...

yerdeki cdleri kaldırıp

masanın üzerindekileri topladım

yine ekranın karşısına oturdum

ama gözümün ucu hep telefonda...

 

01:28

telefon hatlarında sorun olmalı

sana attığım mesaj için

iletildi raporu gelmedi

yeniden gönderdim

uyuyormusun?

çokmu yoruldun bugün...

 

01:30

dayanamadım aradım

kapalı telefonun...

yoksa çekmiyormu

neredesin ki?

 

01:32

yaparken

elime yüzüme bulaştırdığım plan gibisin

herşey hazır kaybetmek için gereken

buluşmak için günleri sayarken

hiçmi umut taşıyamaz insan

işler yolunda gidecek diye

hep bir huzursuzluk

ha bozuldu ha bozulacak

tek bir yanlış kelime söylesem

tek bir yanlış düşünceye kapılsam

yıkılacak dünyamın ayakta duran surları

altından kalkamayıp

dizlerimin üzerine düşücem...

 

01:35

başka bir şarkı daha çalmasın diye

listemdeki diğer bütün şarkıları sildim

içimdeki yangına yağan yağmur gibi

duyduğum bu müzik, bu sözler...

 

01:36

doğum öncesi

kasıklarındaki ağrıya dayanamayıp ağlayan

kadın gibiyim

ne azalıyor nede geçiyor

nefes alıp vermek bir halta yaramıyor

zaman inadına yavaşlamış

karnım burnumda

ölü bir bebek doğurmaktan korkuyorum

ölesiye...

 

01:38

pan'ın labirentinde kayboldum

kendi aklımın dehlizlerinde

tuhaf yaratıklar geziyor odamın içinde

mavi televizyon ışığında

hayaller görüyorum

görmezden gelip yoklarmış gibi

seni bekliyorum...

 

01:39

bir sigara daha

bir şişe daha alkol

resimlerine bakıyorum durup durup

teninin kıvrımlarını hatırlamaya çalışıyorum

ve kızıyorum aklıma

hatırlayacak kadar genç kalamadığı için...

 

01:41

beklemek

sönmek üzere bir ateşin başında

sıcak küllere ellerimi uzatıp

ısınmaya çalışmak

alışmak

yaşamaya

başka dilek hakkı yok

bu masal beklenildiği üzere

mutlulukla sonlanmayacak...

 

01:42

ayılmak

kimin buna ihtiyacı varki

bu saatten sonra?

beklentilerimle bıraksın beni hayat

umut vaat etmesin

ben kendi umutlarımı bulurum

mutlu etmesin beni

ben kendi hüznümle mutluyum...

seni sarmasın başıma

sensizde yeterince

bomboşum...

 

01:44

iplerinden kurtulmuş

ama bağlanmadan bir yere

ayakta durmayı unutmuş

bir kukla gibiyim...

hapsolduğu kafesten kaçma hayalleri kurmuş

ama kafesinden çıktığı gün gelene kadar

çoktan uçmayı unutmuş

çelimsiz kanatlarıyla bir kuş

yem olacak düştüğü yerde

ama ne mutlu esaretten kurtulmuş...

 

01:47

hala yoksun

çokmu meşgulsun?

yoksa çoktan uyudunmu

çıkarıp aklından beni

ne zaman alacaksın geri?

kaç 47 dakika?

kac saat?

kaç gün...

her saniye aklımda

beklemek

yorgun düşüp

avuçlarının arasında bir telefonla

uyuya kalmak

olurda ararsın

olurda duymam diye

sesini açmak...

beklemek

sensiz bir hayata katlanmak yerine

ararsın umutlarını ekmek aklıma

ve beklemek

geri gelsen bile

gideceğini bilerek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

açılınca pandoranın kutusu

bir bilinmezlik yayıldı yeryüzüne

herkes suskun ürkek bekledi

payına düşeni

en çok korkan çaresiz kaldı

en cesur olan

ışığı gördü

inanan mutlu olurken

en korkağı kendi içine kapattı

arkasını dönüp kaçarken...

insan inkar etti önce

sonra kabullendi

hayat akışına devam ederken

bize sadece yaşamak kaldı

yaşanılan her gün

biraz daha bizi bizden elırken...

ölmek sıradan günlere paylastırılırken

erteledik aklımızdakileri

bir gün karar verdik yaşamaya

ama o gün yaşamak icin öyle geçtiki..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

karanlık suda taş sektirmeye çalışan

çocuk gibiyim

çarpma seslerini hesaplıyorum

durup bir trafik lambası dibinde

ikaz sesini bekleyen kör gibi

-şimdi karşıya geçebiliriniz'i...

önümden geçip giden motor seslerinin azalmasını beklerken

koluma giren bir yabancı

-şimdi güvendesiniz...

 

yenimi uyanıyordum uykumdan

bu mahmurluk

bu kafa karışması

hangi zaman diliminden alıntılanmıştım

lise ikinci sınıf tarih kitabında

iki buçuk sayfa toplamında anlatılan

hani şu okul bitince unutulacak derslerden olur ya

kimisi sınav ertesinde unutulanlardan

 

tehlike anında camı kırınızlarla büyütülmüş

ve hep bir tehlikenin eşiğindeymiş gibi

tetikte geçmiş

sıyrılıp bu eziklikten

ağzını açıp konuşamamış

belkide bu yüzden hep fırsatlar kaçtıktan sonra

farkedip

yeni kayıplar karşısında ürkmüş

sebat etmiş

ne zaman başını kaldıracak olsa

daha sert bir tokatla yanakları kızarmış bir çocuklukla

geçti çağlarımız

bu yüzdendir şimdi

sivrilmesin diye dillerimiz

olur olmaz herşeye susmalarımız...

 

kasıtlı yapmıyordum oysa

hayat zorluyordu beni durmadan

kimleri yormadıki şimdi

beni yoruyor diye yakınmalarım

kırılan kadeh seslerini meze yaparken çaresizliğime

bir insan hayatına kaç mucize sığdırılabilrdiki?

ve bu insanın ben olabilme ihtimali

binde kaçtı ki?

nasılda tozlanıyor rafları

üzerinde anıların saklandığı

geri dönmemek ayıpmıydı? hatırlamamak?

bir insan hayatında kaç geçmişi gömerek saklayabilrdi?

yüzü boyalı bir palyaço edasıyla gülümserken

yüzündeki boyaları akmaya başlamadan

ne kadar ağlayabilrdi insan?

kısmende olsa haklıydım aslında

baktığım yerden doğruydu

kafamı çevirmek aklıma bile gelmemişti

soğuk esprilerine maruz bırakılmış kaderin

olur olmaz herşeye gülümserken

bu oyunculuksa eğer

kim verecek başarı ödüllerimizi

ve neye göre değerlendirelecek?

ne kadarını oldurabiliyoruz hayal ettiklerimizin?

ya olduramadıklarımız?

kaç satıra saklayabilrsin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir cıkar yolu yok

yeni bir yıla girerken

ne cabuk eskidi yasadıklarımız

yeni umut temennilerimiz

umutlarımız ne kadar cabuk tükendi

beyoğlu tramwayı yanımızdan gecerken

kalabalıgın bir parcası olmak

ara sokaklardan bir bar secip

teras katından sehri istanbula seyredalmak

ne çok hayata ortak olmak varken

biz birbirimizi sectik

ne cok sevda varken

biz olmazı istedik

bahtı kara kadere yenik

hayata küskün tanrısıyla kavgalı

edebiyat terimleninden en asileriyle

biz en olmazı istedik

sıyrılıp tüm sıfatlarımızdan

anne olmak ogul olmak

baba olmak abi olmaktan vazgecip

biz kendi hayatımızı istedik

dibini gordukce alkol yüklü şişelerin

biz sarhoş olmamayı sectik

inceldi her gun biz kopmadan yasamayı istedik

dimağımızda bir mayhosluk

uyku çöktü gözlerimize biz ayık kalmayı istedik

sen uzaklastıgını düşündükce benden

ben sensiz bir rüyayla

canım sıkılıyor

hepsi bir illlüzyondan ibaret

gözüm kanıyor

kalbim inanmıyor

konuşmak hala

delil olarak kabul edilmiyor

sarsılıyor temelleri eski bir dunyanın

felakeketler üstüne ekleniyor

sevgilim sen

sevdiğim değilmisin?

sevgilim sen

benim istedigimmisin

biterken ömrüm

kollarında son nefesimi

vereceğimmisin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

meyhane sarkıları dinliyorum

sulu arabesk tarzından

kasıt aramıyorum tanrının oyununda

hala o kadar önemli bir kulu değilim

kırmızı bir kalemle ismim cizilmemiş

doğmamış aşklara isimsiz metuplarda yazmıyorum artık

yada bilindik numaralara cevapsız çağrılar

bir gün daha gececek ardından

cevapsız kalan çağrılar eskiyecek

can atilla çalacak ezgilerini

boğazdan başka bir yolcu gemisi geçip

başka hayallere demir atacak

başka sevgililer el ele tutusup baska hayallere yol alacak

belki o günkü kadar güzel olmayacak ama

yinede güzel bir gün daha yaşanacak

istanbul sahilinde

büyülü bir günün ardından

başka sevgililerde öpüşecek bizim gibi

belki o kadar özel olmayacak ama

yeni bir aşka daha gebe kalacak bu şehir

zamansız sancılar arasında

erken dogumlarla sarsılıp

başka hayatlara düşecek yıldırım gibi

tutulacak bir kız cocugu baska bir erkek cocuguna

masalmı gercekmi

yazılacakmı boyle bir ask

tarih bunuda kayıt edecekmi

izi kalacakmı yeni sözlerin

başka şair tarafından yazılınca

yoksa karışıp tozlu sayfalar aasına

yaşanmıslıkla yetinecekmi insan

sececekmi adam o zaman

huzurlu bir aşkı

huzursuz bir yalnızlığa tercih edip

elinde sımsıkı tuttugu o küçük kız çocugu elini

öpüp koklayıp

şükredecekmi tanrısına

yoksa satıp ruhunu şeytana

acılı bir ölüm karşılıgında

sıgınacakmı

sonu belirsiz yarınların koynuna?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

14 Şubat/ INVULNERABLE

 

 

 

 

Açılırdı yaprakları gonca gülllerin

kış güneşlerine aldanmış erik ağaçları gibi zamansız

çiçekleri bembeyaz bir örtü bedenine örtülmüş

kefen desen değil yeni doğar ya insan yavrusu

sarılır kan içinde bembeyaz bir çarşafa insan doğarken

gel desen

sığmazdı yüregim bu zayıf bedene

nefes nefese

kalmış yetişememiş verdiği randevu saatlerine

bu yüzden hep biraz mahçup

gel desen plansız bir hayata

çıkarsız toplamasız

ertesi güne ayılmaya çalışan bir alkolik gibi

masada son kuruşuna kadar kaybetmiş bir kumarbaz gibi

gel desen

anla öyle bırakırdım herşeyi gelirdim ...

Mo Cion Daonnan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 11 ay sonra...
  • 3 yıl sonra...

yılları biriktirip geldim sana

umutsuzluklarım azalmadı hiç

kırgınlıklarım geçmedi

görmezden geldiğim yaralar

kangrene dönerken üstelik

inkar etmedim

hala inanmıyorum

çünkü inanmak

acıdan fazlasını yüklemedi ruhuma...

ben hala anlamı olması gerektiğine inanmıyorum

hala

çokta zorlamıyorum olasılıkları

uzun zamandır yazmıyorum ya

uzun zaman olmuş...

dört yılın ardından

sokaklara çıkmışım

direnmişim

kendime rağmen

ne çok kadınla sevişmişim

tamamlayamadım yine de

hep bir yanı eksik kaldı ruhumun

ben sudan sebeplerle

ertelenmişim...

unut şimdi bunları

yıllar sonra evine dönen

ama eskisi gibi kalamayan

daha küfürbaz

daha asi

ve yorgun

ve sözleri eski bir şairim artık

hala susuyorum söylemek istediklerimi

ve hala içime gömüyorum

gördüklerimi

oysa farklı olabilirdi

seçimler bana ait

bunun için suçlamıyorum kimseyi

gördüğün gibi

yaralarımın kabukleri sertleşti

ama hala içim kanıyor

bir türlü öğrenemedim yıllar geçsede

susturmayı

içimdeki serseriyi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

aldatılmayı da öğrendim ben,

ve yanılmayı

sevilmek gibi bir beklentim yoktu

ama yine de

insan bekliyor işte

başını koyduğu yastığı paylaştığı kadının

yalan söylememesini

ne zaman beklediğimiz oldu ki bizim

hayallerimiz mutlu sonla bitsin

ne zaman çok sevdiysek

çok canımız yandı

oysa bize öyle söylenmemişti

ço kmu saftık

çabuk inandık

şimdi hangi kadına dokunsam

bir geri sayım başlıyor

terkedilişe kuruluyor saatler

önlenemeyen bir yıkım bu

bana düşen en ön sıradan seyretmek

tuhaf

bazen normal insanlar gibi olmak istiyorum

enkazımın altından cıktıktan sonra

mutlu kalabilmek gibi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

gidiyorsun ya şimdi

aklına alıp beni

uyuyacaksın

söylediklerimi ezberleyip

yarın geceyi beklerken sen

ben tüm gün

seni düşünürken

bir hayale tutunurken

üstelik görmediğim bilmediğim

bir kadına aşık olurken

sen

aklında sorular

cvaplarını merak ederken

farkında bile olmadan

özleyeceksin beni

aklımda senin oldugunu bilerek

unutmaya çalışacaksın

bir yanın bu kadar isterken beni....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yaşaması pahalı
ölümü ucuz, ülkelerin vatandaşı olmaktan yoruldum...
yıllarca biriktirdiklerimin,
bir rüzgarın esmesiyle elimden gitmesinden yoruldum...
çok gündemi olan,
ama gündeme alınacak kadar değeri olmayan,
fikirlerle zehirlenmekten yoruldum...
bazılarının arabasında yaktıkların benzinin değerinin,
yarısını bile kazanamıyor olmaktan,
ve her gün daha azı için,
daha fazla çaba harcamaktan yoruldum...
yarım kalmışlıklarımı,
başkalarını yarım bırakarak,
tamamlamaya çalışmaktan yoruldum...
isimsiz mektuplar yazıp,
yanlış adreslere gönderip,
cevaplar beklemekten yoruldum...
kimseyle bir derdim yoktu,
durup durup kendime sorunlar çıkarmaktan yoruldum...
hayatım boyunca tek bir kadını bile mutlu edemeyip,
sanki hayatıma giren her kadını mutlu edebilecekmişim gibi,
iddialı sözler yazmaktan yoruldum...
kendimden başka kimsenin anlamayacağını bildiğim halde,
inadına bir dikkat çekme çabasıyla,
devrik cümleler kurmaktan,
devrilen her cümlemin,
altında kalmaktan yoruldum...
herkesin hayatına girip,
sanki hiç girmemişim gibi
istediğim zaman gidebileceğimi düşünüp,
her defasında daha çok yanılmaktan yoruldum...
taşıyamayacağımı bildiğim halde,
ağır sıfatlar üstlenmekten,
ve her yeni güne
dizlerimin üzerinde başlamaktan,
yoruldum...

her gece dibine kadar alkol alıp,
tanımadığım yabancılara içimi açıp,
sabahında pişman olmuş bir fahişe gibi
yaptığımdan utanmaktan yoruldum...

bitti işte...
kimsenin hakkı yok üzerimde,
kimsenin suçu yok...
ben seçtim tüm bunları,
biliyordum,
inceldiği yerden kopacaktı bir gün,
kalbimden inceldim...
bazen üzerini kapatsan da durmaz ya kanaması yaralarının,
içine kanarsın.
sen içine attıkça,
akıttıkça zehrini,
kendini aldanmışlığın hazıyla tazelerken,
hazırlarken daha büyük bir kayba,
yorulursan ya,
yoruldum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

her gece,
uzun yıllardır karşılaşmamışta,
sanki o an birbirini yeniden görmüş
iki dost gibi konuşmaya başlıyoruz...
özenle saklıyoruz geçmişimizden gelen yaralarımızı,
konuyu geçiştiriyoruz çokça,
bazen sadece susuyoruz.
yıllar önce yaşadığı aşkı
unutmamış
ama kabullenmiş böyle yaşamayı
kadar olgun iki insan gibi başlayıp,
ayrılık saati yaklaştıkça
iki yaramaz çocuk oluyoruz.
çünkü ikimizde,
bunca yılın ardından
unutmamışız,
dallarına tırmandğımız o ağaçların,
bize nasıl güzellikler yaşattığını...

korkuyoruz,
ikimizde diğerinin incinmesinden korkuyoruz.
tahminlerimiz var belki de bildiklerimiz,
diğerimizin bilmediklerinden korkuyoruz.
bazen elindeki o limonlu dondurma öyle tatlı gelirki,
bitirmemek için daha yavaş yersin,
erimeye başladığı anda geç olmuştur.
ikimizde aynı kalamayacağını biliyorduk
aramızdaki herneyse,
sen inadına tutuyordun beni,
ben  sana tutulmak için
kendi içimde savaşlara giriyordum.
ama biliyorduk işte,
yokmuşuz gibi davranmak için
geç kalmıştık...
beceremedik,
korkularımız büyüdükçe,
uzak durmak yerine
daha çok birbirimize sokulduk.

ne yapıyorduk biz?
kendi halinde sıradan bir hayatı yaşamaya alışmışken,
nereden girdik hayatlarımıza?
benim sende gördüğüm,
sende gördüğümü sana anlattığım anda,
belki de bir suç ortağı istemiştim,
seni istediğimi söylerken,
beni istediğini inkar etmedğin anda,
o an,
hangi hayatımdan kopup gelmiştin yanıma?
ya ben,
uzun zamandır beklemiyormuydun beni?
nasıl da şimdi
birbirimizin cümlelerini tamamlıyor,
cevapları sorulmadan veriyoruz...

her gece iki yetişkin insan gibi birbimize selam verip,
sevdalı iki çocuk gibi ayrılıyoruz...
tüm gün kendimizi toplayıp,
gecesinde diğerinin yanında şımarıp,
ortalığı dağıtıyoruz...
kimbilir,
iki mutsuz hayat bir araya geldiğinde,
bir mutluluk etmeyecek...
bunu bildiğimiz için,
kapılmamak için sarhoşluğumuza,
suskunluk duvarları örüyoruz aramıza,
sürekli hasar tespitlerinde bulunup,
ne zaman yıkılacaklarını görmeye çalışıyoruz,
öyle tuhaf ki
bu kadar çok isterken seni,
bana uzak durabilmen için
sana yardım etmeye çalışmak...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

biliyorsun
inceden tutuluyorum sana farkındasın
ve özenle saklıyorsun kendini benden
hosuma gidiyor bu
beklemek seni mesela
durup durup saate bakmak
ha geldi ha gelecek belki gelmeyecek derken
gelmen
o an durup
sanki seni beklemiyormuş gibi yapıp
bir kaç dakika sessiz kalmak
küçük oyunlar belki bunlar
belki farkındasın burada olduğumun
ama yine de bilmek hoşuma gidiyor
bana seslenmen
'ben buradayım sana bakıyorum' demen
saatlerce konuşabilmek seninle,
evet belki hiçbir şey olmayacak
ama o an'lık mutluluğu seninle paylaşabilmek,
hiçbir yerine koyamamak seni içimdeki boşluğun...
seninle konuşurken
kendimi çözmek istiyorum
bu yüzden belki de
sana yazdığım her kelime de
kendimi anlatıyorum,
hani sürekli tutup beni yakalarımdan sarsıyorsun ya
durmam için,
ne kadar iyi gizlenmiş olursan ol
beni okuduğun ilk andan beri biliyorsun
her gece kendimizi izlemek için geliyoruz buraya,
kendimizi
diğerimizin içinde buluyoruz...

söylesene!
bilmediğimi mi sanıyorsun korkularını!
biliyorum tam karşında dururken
aklındaki gibi hayalindeki gibi
herşeyiyle tamamken ve tam zamanıyken
tutulmamak için
kendini geriye çekmeyi
biliyorum
herşeye rağmen
o kadar çok istemene rağmen
avuçlarının arasındayken üstelik
avuçlarını açmak nasıl birşey
biliyorum ben
üzgünüm seni anlıyorum
çünkü hayaller kurabiliriz
masallar yazabiliriz
ama gerçek olamayız...
...
bir sigara yak şimdi
olduramayacaklarımız için...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

dizlerinin dibindeyim
ellerin saçlarımda
hala beni kendinden koruyorsun
belkide benden seni
seni seviyoum
görmediğim bilmediğim sözlerinden başka
beni sana bağlayan birşey yok
bedenlerden sıyrılıp
bir hayale tutunuyoruz belki
bir kadına bir erkeğe
olmayacak birşeyse
olmayacaksa neden?
sabah uyanınca aklıma ilk sen geliyorsun...
seni istiyorum ve bunu söylemek kesmiyor beni
korkuyorum yazdıklarımı okuyunca...
ben senin tadının hayaliyle
gerçeğimi inkar ediyorum...
aklımı başımdan alıyorsun
çünkü hala seni aklımın bir yerine koyamıyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.