Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bunun Bir AnLamI oLmasI GerekMiyor...


Önerilen İletiler

şimdi napıyorsun?

o kitabımı okuyorsun hala...

kenarlarına sayfaların kücük notlar aldıgın

yoksa yatagındamısın yorgunluktan

belkide cok konusmaktan sızıp kaldıgın

dısardamısın yoksa

arkdaslarla bir barda türkü söyluyorsun

üzerinde ne var?

incecik tül gibi bir elbise ve omuzlarında

şalınla üşümeyesin diye değil

iyi gorunuyorsun diye

burdan cıkınca ne yapıcaksın?

balık ekmekmi yiyeceksin limandaki o eski teknede

belki sahilde yürüyüp yanındakiyle dertleşiceksin

 

şimdi napıyorsun?

aklından neler geciyor?

coktan uyudun mu?

üzerin acık kalmıs yine

ellerin dizlerinin arasında

üşüyormusun?

yoklugumu hissediyormusun sırtında?

ya boynunda dudaklarımı?

ya içinde sıcaklıgını

kelimelerimin?

 

simdi napıyorsun?

aklında cevapsız soruların?

yoksa

coktan gectinmi bunları?

ya beni neresinde bıraktın

unuttun sanırım

ama ne kadarımı?

ne kadar uzagız simdi?

her sabah nasıl uyanıyorsun?

her sabah kim öper dudaklarını

kim sımsıkı sarılır sana

uyanmak istemedigin zaman

kim cekip durur saclarını

ya uyanmazsan?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

günahkarlıgım üstüne ekleniyor yalnızlıgımın

ne cok hatalar yapıyorum

hesabı nerde tutuluyor?

simdi yazıp yazıp sana boşalacağım

senin haberin bile olmadan

sana yeni bir cocuk doguracagım

aklım fikrim yorgunlugumda

damarlarım catlıyor susuzluktan

sokaklarında kayboldugum şehrim

gel desen gelirdim

sen baska sevdaları koynundaydın

sesin cıkmadı

çagıramadın beni

sus desen yazmazdım

kapanırdı bu parmaklar dudaklarıma

yazık sevgilim

dokunma desen yatmazdım yanında

silinirdi şehvet dolu satırlarım yazılmadan

yutkunamadıklarım bogazımdan geri geliyor

ömür dediğim yarısında noktalanmış

bir türlü kafiye tutmayanlarım

susamadım diye yorma beni

ben hala sen yoksa her sabah uyanmakta zorlananlardanım

tutuldugum histeri krizlerim

onlarıda cıkartırsan kanımda hiçligim

bir baska sabah baska bir kız cocugunun ellerindeyken ellerim

ertelenmiş bir mutluluğu calıyor saatlerim

zamansız uyandırılmıs oysaki

nolurdu bir on dakika daha uyuyabilseydim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sürekli yoruyorsun beni

söyleceklerimi unutuyorum yanında

nefesim daralıyor içmek istiyorum

geberene kadar icmek

başıma agrılar giriyor tövbe ediyorum..

pazarlıklara oturdugumu kim sanıyorum?

kimle oynuyorum

ben coktan vezir ve kalelerimi verdim..

elimde 3 piyon bir şah ve bir at...

ne kacabiliyorum nede ayakta durup savunuyorum kendimi

bitsin artık

şahımı devirip kalkmak istiyorum

yanımda ilerleyen saatin dugmesine basıp

zamanı durdumark ve dısarı cıkmak

biraz temiz hava almak

atıma atlayıp uzaklasmak...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

kıyısında durup izliyorum batmakta olan koca bir şehri

sislerin ardından kirli gri ışıklar

gölge boyları uzadıkca karanlıga karısıyor fısıltıları insanların

beni nereye götürecegini bilmeden baslıyorum yurumeye

yol secmiyorum uzun zamandır

kısa cümle boylerında soluk alıp verirken yorgun düşmüş

derin bir iç çekip yeniden baslamıs gibi konusmaya

kurulmamış bir sofranın basında hazır beklemek gibi

aç gözlülüğüm için beni bağışla

sevginin arsızı yetiştirilmiş ruhum

öpsen dudaklarımdan fazlasını istiyorum

bir girdabın calkantısına bırakıyorum kendimi

köpüren suların arasına

tutup kolumdan ceksen yukarı

yada görmezden gelip yürümeye devam etsen

karnı burnunda bir birliktelikti bizimkisi

ayrılıga gebe

sancılı bir dogumda masada kaldık ikimizde...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

içimi kemirip duran ucuz düşünceler

kimleydin ne zamandın nerdeydinleri sıralıyorum

bir acıklaması olsun diye değil belkide

sırf soru olsun diye aklıma takılıp duran

huzursuzluk olsun

rahata alışmasın diye

içimdeki cocuk yorulsun usansın diye belkide

hani hersey yolundayken

nazar boncugu olsun diye

bir ucunu kıvırmak kösesine bir cizik atmak

içindeki cocuk alışmasın diye

hor kullanılıp bir köşeye atıldıgında

cok kırılmasın hazır olsun diye

baştan böyle ağır abi havalarım

fiyakam kimeydi aslında

ucuz bir komedinin boyaları yüzünden akmış palyacosu

şimdi bitti derken sen nasılda alıp hafife

hayır bitemez ben istersem ancak derkenki zavallılığım...

 

şimdi bu gögsümü sıkıstıran zaman mı?

yüzümdeki boyaları silip cizgilerini bırakan

bir aynanın karsısında apoletlerini sökmeye calısan

hangi meydandan kaçırılmış bir kumandan

kaybettiği bir savastan arda kalan

yırtık üniforması ve bakışları yorgunlugundan

kapanırken gözleri

sökerken apoletlerini

gercek rütbeleri gibi işlenmiş bedenindeki yara izlerini

elleriyle kapamaya calışan

artık bitti diyen yaveriyle gözgöze gelemeyecek kadar yenilmiş

kağıt üstündeki bir teslimiyettende acısı

kalbini kaçarken agır gelmesin diye

ardında bırakmış bir kumandan

tek perdelik bir komedinin oyuncusu şimdi

yara izleri kapanmış

bir sonraki sahneye hazırlanırken calıştıgı replikleri

bir muzaffer edasıyla verdiği emirleri yerine gecerken

ne cok kaybetmişti aslında bu savaşı

her defasında biraz daha yabancı ayrılmıştı sahneden...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ne boyalarım kaldı elimde nede kelimelerim

duvarlarını boyayamayacak kadarda yorgunum artık bu kendi mahzenimin

insan neden kabullenemez yenilgiyi

neden hep bir inattır dik durmaya calısır dizlerinin üzerine düştükce..

artık kazanabilir olmak bile cekici gelmez insana

iş işten gecmiştir

sıradan mukafatlar için fazla doyumsuz

mucizeler içinse hanüz o kadar olmadım ben...

altını cizerek yazıyorsun diye bu satırı

dahamı önemli digerlerinden?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

biri bir pencere acabilirmi....

yada bu kanalların bir kapısı varmı?

sağ ust kosedeki carpı dısında

yada simge durumunda ufaltılabiliyormu su anda yasadıgım hayat

ve yeni bir pencere acıp oraya ne kadar yazabilrim

biri bir pencere acsın yada camı kırsın

kac saattir damarlarımdaki pis kanı akıtıyorum

iltihap yuklu asklarımın hesabını veriyorum tanrıya

ve özur diliyorum tum gunahlarım icin

ihtiyar bir rahip buldum simdi beni kutsadı

en son sevgilimin saclarıyla yusumu kuruladı

simdi sadece acık bir pencere istiyorum camı kırsanısda olur

ve ben hala yangından en son kurtarılacak bir cekmecede sıkısıp kalmıs bir yarının hesabını yapıyorum

simdiki zaman yohk gecmiş zaman yohk gelecek zamanların canı cehenneme

hangi alkol ikindisinde yasıldıki bu satırlar

simdi yakamoz misali aklıma carpıyor

yoruldum biri benim icin bir pencere acsın yada

neyse ben atarım kendimi

kendimi bosluga bırakıp ucabildigim kadar ucmak istiyorum

kanatlarımın beni tasımaması umrumda degil...

simdi o eskiden tanıdıgım kucuk kızın beni gelip almasını bekliyorum...

gelmiyecek olmasının hicbir önemi yohk..

biri su pencereye uzanabilirmi..acmasına gerek yohk....

sadece

artık nefes alamıyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

gözlerimi açabiliyor olmak uyanmakmıdır?

ne zamandır insanlar onlara yüklenen rolleri

layığıyla oynayabiliyorlar...

senin yanımda olmadıgın sabahlar

bir göz yanılgısımıdır?

hadi bir sabah daha uyandım diyelim

sensiz bir gece daha

nasıl sabaha bağlanır?

ne gerek vardı ki sana?

senden önce de yeterince zordu kabullenmek

senden sonra, bir hayatı yaşıyormuş gibi

sonraki günlere paylaştırabilmek...

sanki bana hiç dokunmamışsın gibi

öpmemişsin gibi çatlayan dudaklarımı

isteklerimi gömmek bir ulu çınar dibine...

sanki bir gün gelip

unutabilecekmişim gibi....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir anlamı olması gerekmiyordu aslında

altalta yazınca kafiye olsun diye değil

sıkıldıgım icin uzun cumle kurmaktan

olur olmaz yerde kısa kesmelerim

aklım başımda değilki

ansızın alıp gitmelerim tuhaf olsun

şimdi burda olsun ve okusun diye yazdıklarım

hic burda olmadıgı icin benim ısrarla

yazmadan duramayısım..

elimde olsa simdi yanına gelip

sana sarılıp yatmazmıydım?

ben gönüllü olmadımki bu hezimete

bir kurban gerekiyordu ve önde duran bendim

ses cıkarmadımmı sanıyorsun

isyan etmedimmi bu kayba?

ben seni beklerken en ön sırada

sen başka bir adamın koynunda

başka bir hayatın kafiyesinde

nede mutluydun

uyanırken her sabah

benden uzak bir şehrin gürültüsünde

benim öldügümü duyamayacak kadar meshguldun...

hazırlayacak yemeklerin ve agırlayacak misafirlerin vardı

akşam o adam evine dönünce onu karsılaması gereken bir kadın vardı

ve sabahında onu işine ugurlayacak bir kadın...

gecesinde yanında yatacak, dokunma mesafesinde...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-söylesene beni kaç harfle sevdin?

 

hangi kelimeye yükliyeyim

seni sevmenin anlamını yada kac tanesine?

anlatmaya başlasam

çalışsam hangi anlamını tasıyabilir?

yapışsan zamanın yakasına tutabilsen

ne kadarını değiştirir yeteneksizliğimin?

söylesene hangi kelimeye güveneyim

bu ilişkinin tuzak sorusu bumuydu?

hangimizi deniyordun bunu sorarken...

benim sadakatimi mi ölcüyordun?

yoksa duymak istediklerini söylediğim icinmi

bu kadar öfkelisin....

seni seviyorum...

her harfinde bir özlem, iliklerime kadar çektigim bu nefes

tarif edilemeyen ütopyası bu sevdanın

düğümlenen bogazım, terleyen avuclarım

gozlerinden kacırırken gözlerimi

saçmalarken izah etmeye calısırken

başaramazken susmak yerine

bir seni seviyorum'a sıgınırken ben

belkide gereğinden fazla iyiydim açıklarken...

anlamlandırırken bu aşkı sen

sokaktaki sıradan sevdalara karıştırdın bizi...

ellerinden tutabildiğim bir aşk benim ki..

o elleri ilk gördüğüm zaman

birgün tutup öpebilecekmiyim diye hayal ederken

sabah uyandığımda ilk görmek istedigim

ve gece uyumadan önce öpmek istedigim tek kadındın sen

diye özetlemeye calışırken

altında kalıyorken kelimelerim birer birer

tasıyamadıkları anlamların

bir seni seviyorum'a sığındım..

 

kandırdın beni sevgili...

ilişkinin tuzak sorusuna yakalandım

bir kitaba konu olabilecek kadar basit olsaydı bu sevda

ilk satırım sen olurdun..

ya sen sevgili?

anlamlandıramadıgın bu sevdanın

kaç satırına sığdırabildin beni?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

palmiyelerle süslü yolun kenarında

elinden tutup yürümek varken

ve hayalini kurmek

kışın ortasında bir yazlıkta

sevişirken

sahile inmek isteyip başaramazken

dikenli tellerin üzerinden atlamayı

gecenin bir yarısı bakıp gökyüzüne

yıldız yıldız olmuş apaydın

sarılmak sana bir binanın yedinci katındaki balkonunda

bomboş bir havuzun mavisine bakıp hayal kurmak

yanında uyanmanın güzelligi tariflere sıgmıyor

ya seni öpmek karartma gecelerinde

istila altındaki bir sehirde özgür kalmak için

mülteci kurguları itiraf edip yalan bir itirafa sıgınıp

ele vermek en yakın dostlarını

sırf biz birlikte olabilelim diye ihanet etmek

ve sıgdırabilmek küçük kırılgan bir vicdana bunu

ne cok sevmiştim seni

inandıgmı savundugumu ruhumu pazarlıklarda kaybettiğim

utancımı gururumu örtbas ettigim

senin koynunda bir sabahın karsısına bütün iyiniyetlerimi koydugum

bir kumarsa bu tamam kaybettim ben

kalkarken masadan son bir kez öp beni dudaklarımdan

kışın ortasındaki bir yazlıkta öptüğün gibi

sevgilinmişim gibi öp beni

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SENİ YİNE TERKEDECEĞİM...

 

 

seni yine terkedeceğim...

ve bilmediğim dillerde ağlayacağım

kirpiğime tuz düşecek

sevgim kadar büyük değilmişsin diyeceğim

ve seni yine terkedeceğim...

 

bir kapı aralığında bırakacağım ellerini

isimsizlikler doğurmaya yatacağım bu yosun kentinde

ne ilk gelensin, ne son giden

seni bana terk etmelerine izin vermeyeceğim

seni her gece terk edeceğim...

 

aşk-ı cinayetim olacaksın

ve yalnızlıkların en çoğulu bana kalacak

düşle çoğalttığım bu yaşamın adı düşmek olacak...

 

uzak bir şehirde, hiç görmediğim bir kızı seveceğim

o bana sarıldığında

göğsümde bıraktığın darp izlerin kanayacak

ve bir çocuk annesini kaybedecek çarşılarda...

 

ağlamayacak kadar vazgeçeceğim senden

öfkeme bile değmezmişsin diyeceğim

ve seni yine terk edeceğim...

 

günler devrildikçe ağıt tutacak sonbahar

rüzgarlara karanfiller ekeceğim

yollarda kaybedeceğim aşkımın ilk harfini

seni, kirli kent bakışlı, bozkır saçlı bir kıza ekleyeceğim...

 

aşk; iki kişilik bir yalandır sevdiğim...

ve iç kanamalı bir aşkın mürekkep fırtınasıdır bu şiir...

 

istersen yalnızlık duvarlara yakışır de

ve başkalrını sev

ben sende herkesi terkedeceğim...

 

 

 

KAHRAMAN TAZEOGLU

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ölmek üzereyken susuzluktan

son anda yetşmişler de sanki

iki damla su vermişler dudakları arasına

silinecekse bu satırlar neden yazılır

ya bu hayatlar bir gun

kazma kürekle kazınacaksa topraklara

nerede saklanır sevdalar?

tesellisi nerde bu kayıpların

batan bir iskele gibi çaresizim ama

yakısıklı görünüyorum öyle değil mi?

aklım fikrim muzurlukta

biri bana gelsin alkış tutsun diye

aklıma geleni yazıyorum

komik duruyorum ama gülmüyormusun?

yoruldum

her gün sahneye cıkıp

ünlü olamamaktan

sıkıldım

bir sürü satır yazıp

tek birini okuyamamaktan

bıktım

planlar yapıp

ilahi denen gücün karsısında diz çökmekten

baştan kaybe meyilli bir savaşa girerken yenildim

ya sen kazandın diye nede mağrursun?

ben ölüp hapsolurken iki metre karelik bir cukura

sen bu zaferden nasılda tatmin olursun?

ağlıyorum işte sen mutlumusun?

cehenneminde yak beni

kazandıgın bu zaferle

tanrımı olursun?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ipe sapa gelmez

bir firar tutkusu

yollar

dönüp dolaşmaz ki

duvarlarıma

anla işte;

hayat avuntusu

.

.

.

gitmek var diyorum

gitmek

ses´i serzenişten

ötede tüketmek

gitmek var diyorum

bavullarımda yangın

külli ziyan

öpüp kokladığım

terk-i diyar sözlerin

dudaklarını kavuran

.

.

.

gece

uykuları örtmüş

öyle bir vakit d´üşüyorum

ben

hep çok

daha da çok

üşümek

ve

eski(l)miş bir inancın

kollarında

ölmek istiyorum

.

..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ve yazmak kalıyor geriye

tene dökülemeyen her söz

içinde hissedemedigin her his

kelime oluyor akıyor icinden

tasıyamıyorsun cunku agır geliyor

uzanıp dokunamıyorsun

öpemiyorsun o düş yorgunu kızıl dudaklardan

avucların terlerken

ve yazmak kalıyor geriye

tortusu birikirken icinde bir sevdanın

tene dökülemeyenlerinin

akıldan süzülüp

özgür bırakılamayan dusuncelerin

neden yazıyorum su anda

paylasmak varken yatagını...

neden soğuk bir kalem avuclarımda

güzel ellerini öpmek varken...

neden yanımda değilsin şimdi

bir sabahı daha sensiz karsılarken

direnirken sensiz bir uykunun karsısında

kadermiydi bu, böyle acıklanabilrmi?

birbiri icin yanıp tutusan iki beden

hangi kitaba sığardı bu

utanmazmıydı aşkın tanrısı bu çaresizlikten?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben Beni Vurayım Sen Seni......................

 

 

İki sen iki ben,

Yeşil çuha kare bir masada boy ölçüşelim

Soyunalım sandalyelerin omuzlarına

Tedirgin elbiselerimizi.

Sen beni al karşına ben seni

Mekanizmaları işliyor zamanın

Organizmalarımız sancılı.

İktidarını kaybetmiş dünya

Katli vaciptir törpü pasına karışmış geçmişimizin

İki şarjör sürelim ortaya önce

Ben beni vurayım sen seni.

Gerçekleşmiş düşlerimizde olmasın kirli bedenlerimiz

Parmak damgası vurulmuş alınyazımızla

Yüz yüze kalalım.

Gri bir gökdelende olsun kaldığımız oda

Pis bir kükürdü üflesin şehir ciğerlerinden

Mendilini sersin gökyüzüne bulutlar

Tertemiz bir akordeon sesi yükselsin yanımıza

Çatılar düşsün ağır ağır ıslak kaldırımlara.

Gece geçsin geniş camları

Gezinsin duvarlarımızda şehrin ayna yansımaları

Adresini arasın köşe başlarında yalnızlıklar

Taksimetre tutarları hesabımıza yazılsın

Bir eğreti bitki eğsin başını gölgesini seyretsin

Komidinin cilalı maun uçurumunda

Beyaz; tütünün sarı solgunluğunda yorgan.

Kibrit tutuşmayı beklesin tablanın yanıbaşında.

Ola ki postacı gelirse gıcırdatmayalım kapıları

Yoksul çocukluğumuzun üzüncü göndermiştir o mektupları

Bizim burada olduğumuzu onlardan başka kim bilebilir ki

Yanlış telefonlara bakmasın ellerimiz

Çalacak gibi durursa da açık bırakalım ahizeyi

Sessizliğim seni dinlesin sen sesimi.

 

Alıntı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir solukta okumak istemiyorum seni, sayfalarını çevirme-

 

uyku tutmadı, sen tut beni

en son koynunda unuttum günaydın dilimi

gözlerinde büyüdüm, yüreğim sende çocuk kaldı

hadi kalk gidelim, bizi görüp yazacaklar, az kaldı

 

en keyifli sabah kahvaltım ! Sen,

göğsünde yürüdüğüm balıkçı kasabası

akşamdan kalsın öpüşlerin, yalpalasın dudaklarımda

susuyorum, özlemin gelincik tarlası

susatma

 

gözüm tutmadı sensizliği, bir daha yollama

 

efkar dağıttım, herkese biraz düştü

dalgalara gözlerimle yazdım şiirimi, ıslandı ama yırtılmadı

kalbim, içli şarkılar kuşağı. İçinden geçiyor

parmaklarım karanlıkta mum gibi,

sana yazıldıkça eriyor

 

ateşli çingene dansım! Sen,

uzağında kaldığım deniz ülkesi

tutamayacağın sözler ver bana, ben tutarım

nefes alsın yorgunluğun dağınık yatak akşamlarında

biliyorum, gözlerin bir İstanbul hatırası

kapatma

 

ellerim tutmadı vedada, yaşlandım

beni kendinde bağışla

 

 

pelin onay..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

üşümek

en kötüsüdür sevgilinin kollarında

yalnız kalmak gibi oysa

başkasına ihtiyacın olmadıgında

nasıl bir his yokluğunu hissetmek

hic sahip olmadıklarının

ya ait olamadıgın

o yerleri özlemek?

üşümek

en güzelidir kayboluşların

sarılırken kendine

hayallerini yakıp içinde

ısınırken

derin bir iç çekip

sönmesin diye nefesini

usulca dudaklarının arasından bırakırken...

uyanmasın diye sevgilini

öpmeye bile kıyamazken

üşümek

o gecenin sabahında

diğer yarısı boş bir yatakta uyanmak gibi

bu bir rüya deyip

uyanmamaya çalışırken....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

böylemi geçecek bundan sonra...

birlikte olduğumuz zaman paylaştığımız özel günlerimiz

ayrıyken ağır geldikçe

alkolemi bastırıcaz düşlerimizi

yada görmezden gelip o geceleri

erkenden uyumayamı çalışıcaz

kalın kitaplar alıp ellerimize

belki de siyah-beyaz, türkçe dublajlı bir film seçip

arkamızı dönüp ekrana

sadece dinleyecekmiyiz konuşmaları...

artık ayrıyız diye

günler öncesinden hazrılıklarımız olmayacakmı?

bilinen sürprizler planlayıp birbirimize

şaşırmış gibi yapmayacakmıyız?

böyle mi olacak bundan sonra

biz birlikteyiz diye mi o kadar özeldi o geceler?

bir anlamı kalmadımı artık

bugünün doğum günün olmasının

şimdi kapatıp butun pencereleri üzerime

hiç olmamışsın gibi mi yapmalıyım

hiç öpmemişim gibi güzel dudaklarını

bir pazarlığı yok mu bunun

ne kadarını cıkarmalıyım hayatımdan?

ne kadar, boşlukta düşmeden durabilirim..

kendimi bıraktığım zaman tutacak biri olmadığını bilerek arkamda

hangi ara bu kadar önemli olmuştu 4 aralık günü?

şimdi bir anlam nasıl geri alınabilirdi üzerinden

olduğu gibi mi bırakmalı?

her ayrılıktan sonra bir insan

ne kadar eskisi kadar kalabilir ki?

 

böyle mi geçecek bundan sonra?

birlikteyken önemli olan gün ve geceler

biz ayrıyız diye

görmezden gelinip

yoklarmış gibimi yapıcaz?

dönüp sırtımızı soluk ekranlara

uyumuş gibimi yapıcaz

yatarken

yeni sevgililerimizin yanında...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.