Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

'Resmi raporlarda Dersim katliamı: 13 bin kişi öldürüldü'


Taner Bayram

Önerilen İletiler

Dediğinize karşı olmak elbette ki gerekli;

.

.

.

Bir toplumu Ulus yapan kaygı da budur bugün...

 

Yani Kurtlerin hicbir sorunu yoktu... Dillerini ogrenme istekleri, kimlik istemleri hep yalan... Sadece ASIRETleri ayakta tutmak icin isyan ettiler oylemi?

 

Asiretleri ayakta tutan da o DYP, ANAP, CHP gibi partiler degil mi oylari icin?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani Kurtlerin hicbir sorunu yoktu... Dillerini ogrenme istekleri, kimlik istemleri hep yalan... Sadece ASIRETleri ayakta tutmak icin isyan ettiler oylemi?

 

Asiretleri ayakta tutan da o DYP, ANAP, CHP gibi partiler degil mi oylari icin?

Dillerini öğrenmek istemeleri sorun değil, bir hak...

 

Kimliklerini, Kürtlük üzerine yani bir Irk'a dayandırmaları; Aşiret yapısının benimsettiği bağa indirgemeleri, çağdaş toplumsallaşmaları gerçekleştirememeleri ve uyum sağlayamamaları sorundur...

 

Evet;

Aşiret yapısını kimlik olarak algıladıkları,

Aşiret yapısının onlara dayattıkları kültürü kimlik olarak algıladıkları

Ve gelişime, değişime ayak uyduramadıkları için isyan ettiler...

 

Tabi bir de bunların yanında, aşiret ağalarının çıkarları var...

 

O değil de, "kimlik istemleri" derken, öyle bir söz ediyorsunuz ki,

Gören de sanacak;

Kürtlerin hepsi, şehirlisinden köylüsüne J. J. Rousseau, Voltaire, Montesqu okuyorlar ve her türlü hakkın hukukun kimliğin ve kavramın bilincindeler!

 

Kusura bakmayın ama hiçbir toplum, topyekün böyle bir bilinçlenme durumunda değildir...

Kaldı ki Aşiret kültürünü yaşatma azminde olan bir toplum, zaten bunların hiç mi hiç farkında değildir bile...

 

Biraz da İçten Denetimli olun...

Hep başkalarını suçlayıp durmayın lütfen...

Hep partilere atıyorsunuz suçu;

Ancak bir düşünün ve sorgulayın kendi kültürünüzü...

Eğer siyasi partiler, o yapıyı yaşatabiliyorlar ise çağdaşlığa karşın,

Bu demektir ki, o partilerin yaşattıkları o yapı

Kullanılmaya, güdülmeye ve sömürülmeye müsaittir ve buna açıktır...

Bu açıdan bakıldığında da o yapıyı ve kültürünü değiştirmeniz gerekli zaten...

 

Hiç bir insan ve kitle sömürülmemeli;

Sömürülmesine izin veren yasalar, kurumlar, yapılar, örgütlenmeler, kültürler ve kitleler ortadan kaldırılmalıdır...

Top yekün Devrim mi?

Evet, öyle...

Bu yapıların ayakta durmasını sağlayan ve o yönde çabalayanlar;

Halkı sömürüye açık hale getirenler yapılar da ortadan kaldırılmalı...

Devrim'in özü budur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dillerini öğrenmek istemeleri sorun değil, bir hak...

 

Kimliklerini, Kürtlük üzerine yani bir Irk'a dayandırmaları; Aşiret yapısının benimsettiği bağa indirgemeleri, çağdaş toplumsallaşmaları gerçekleştirememeleri ve uyum sağlayamamaları sorundur...

 

Evet;

Aşiret yapısını kimlik olarak algıladıkları,

Aşiret yapısının onlara dayattıkları kültürü kimlik olarak algıladıkları

Ve gelişime, değişime ayak uyduramadıkları için isyan ettiler...

Resmi ideoloji dahi inkarciliktan ve ezberinden vazgecmesine ve artik yavas yavas hatasini kabul görüp cözüm aramasina ragmen ülkede hala inkarcilik yapanlarin var olmasi hic bir gercegi degistirmeyecegi gibi halklarin kardesligini saglayacak cözümleride engelleyemeyecek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yani Kurtlerin hicbir sorunu yoktu... Dillerini ogrenme istekleri, kimlik istemleri hep yalan... Sadece ASIRETleri ayakta tutmak icin isyan ettiler oylemi?

 

Asiretleri ayakta tutan da o DYP, ANAP, CHP gibi partiler degil mi oylari icin?

 

Yalnız söylediklerinizin bu noktasında dönüp tarihe bir bakmak lazım. Cumhuriyetin kuruluşundan Demokrat Parti zamanına kadar iktidar partisinin aşiret ve aşiret ağalarına desteği yoktur. Ta ki 1945 yılında yapılan Çiftçiye Topraklandırma Kanununa kadar. Kanuna göre toprak sahiplerinin ellerinde en fazla 5000 dönüm en az da 50 dönüm toprak kalacak ve böylelikle kamulaştırma yapılarak , toprak sahibi olmayan köylü kalmayacaktı ülkede. Atatürk'ün de en büyük hayallerinden biriydi bu. Fakat bu kanuna destek verenler olduğu kadar elbetteki karşı gelenler de vardı. Kimdi bunlar. Tabi ki de toprak sahibi ağalar. Çıkarlarına ters düştüğü için kanuna karşı gelen toprak ağaları Demokrat Partiyi kurdular (hatta dönemde işlevi çok büyük olan, halkın eğitilmesinde ve aydınlanmasında büyük rol oynayacak olan köy enstitüleri de bu topluluk sayesinde kapatılmıştır) Demokrat Partiyle birlikte ( ve sonrasında sizin de isimlerini verdiğiniz partilerle devam eden) başlayan ağa milletvekilleri tiplerin aşiret yapısını desteklemeleri çok doğaldır. Sonuçta para ve toprak herşeyden önce gelir onlar için. Orada yaşayan halkmış, onların eğitimsizliği imiş, onların fakirliği ve açlığı imiş kesinlikle umurlarında değildir. Bugün bile bu ağaların toprakları ile ilgili çıkarlarına ters düşen bir kanun çıkarılmaya çalışılsa ( misal :) ) eminim ki yine o yıllarda dersim de yaşanan olaylardan farklı gelişmeler olmaz o bölgede.Yani sonuçta olay dönüp dolaşıp yine aşirete ve aşiret ağaların da takılıp kalıyor. Keşke o dönemlerde o bölgenin milletvekilleri "hayır efendim biz toprağımızı burada ki halk ile paylaşacağız ve burada köy enstitülerinin yaygılaşmasını sağlayacağız" diyebilselerdi. Eminim ki herşey çok daha farklı olabilirdi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yalnız söylediklerinizin bu noktasında dönüp tarihe bir bakmak lazım. Cumhuriyetin kuruluşundan Demokrat Parti zamanına kadar iktidar partisinin aşiret ve aşiret ağalarına desteği yoktur. Ta ki 1945 yılında yapılan Çiftçiye Topraklandırma Kanununa kadar. Kanuna göre toprak sahiplerinin ellerinde en fazla 5000 dönüm en az da 50 dönüm toprak kalacak ve böylelikle kamulaştırma yapılarak , toprak sahibi olmayan köylü kalmayacaktı ülkede. Atatürk'ün de en büyük hayallerinden biriydi bu. Fakat bu kanuna destek verenler olduğu kadar elbetteki karşı gelenler de vardı. Kimdi bunlar. Tabi ki de toprak sahibi ağalar. Çıkarlarına ters düştüğü için kanuna karşı gelen toprak ağaları Demokrat Partiyi kurdular (hatta dönemde işlevi çok büyük olan, halkın eğitilmesinde ve aydınlanmasında büyük rol oynayacak olan köy enstitüleri de bu topluluk sayesinde kapatılmıştır) Demokrat Partiyle birlikte ( ve sonrasında sizin de isimlerini verdiğiniz partilerle devam eden) başlayan ağa milletvekilleri tiplerin aşiret yapısını desteklemeleri çok doğaldır. Sonuçta para ve toprak herşeyden önce gelir onlar için. Orada yaşayan halkmış, onların eğitimsizliği imiş, onların fakirliği ve açlığı imiş kesinlikle umurlarında değildir. Bugün bile bu ağaların toprakları ile ilgili çıkarlarına ters düşen bir kanun çıkarılmaya çalışılsa ( misal :) ) eminim ki yine o yıllarda dersim de yaşanan olaylardan farklı gelişmeler olmaz o bölgede.Yani sonuçta olay dönüp dolaşıp yine aşirete ve aşiret ağaların da takılıp kalıyor. Keşke o dönemlerde o bölgenin milletvekilleri "hayır efendim biz toprağımızı burada ki halk ile paylaşacağız ve burada köy enstitülerinin yaygılaşmasını sağlayacağız" diyebilselerdi. Eminim ki herşey çok daha farklı olabilirdi.

 

Ama Devletimizin sirf oy icin bir suredir Asiretlere servet ve destek yagdirdiklarini kabul ediyorsunuz anladigim kadariyla. Bucak asireti en buyuk ornegi bunun!

 

Bir ikinci nokta ise, kuruculuk sisteminin ayakta tuttugu asiretler olayi! O da bir gercek...

 

Burada Kurt Sorunu'nu samimiyetsiz bir sekilde feodal yapinin neden oldugu bir sorunmus gibi gostermek yanlis! Demek istedigim buydu! Hele hele bur sorunu cozmek istiyorsak boyle yalanlarla ne zamana kadar hareket edecegiz?

 

Kurt Sorunu bir hak ve adalet sorunudur! 2009 yilinda bu sorun boyle acik sekilde tartisiliyorken birilerinin kalkip "yok neymis, asiretlerin neden oldugu sorunmus" giblerinden yorumlar atmasini dogru bulmuyorum! Zira o sahislarin atesle karsi olduklari PKK bile feodal yapiyi yikmaya calismistir kurulusundan beri. Yani artik karar versin o sahislar, olay PKK'nin yarattigi bir sorun mu, yoksa PKK'nin da ortadan kaldirmaya calistigi FEODALITE sorunu mu?

 

Burada Kurt Sorunu'nu oldugu bgibi idrak edemeyenleri ne kadar ciddiye alabiliriz Kurt Sorunu tartisilirken?

 

Bizler Kurtcenin ve Kurt kimliginin yillarca yasaklanmasinin dogurdugu sorundan bahsediyoruz.

Bizler Iskenceye, surgune maruz kalmis milyonlarca Kurt'un neden oldugu sorundan bahsediyoruz.

Bizler devlet icinde kurulan yasadisi cetelerin oldurdugu 17600 faili mechul(?) cinayetin sebep oldugu Kurt Sorunu'ndan bahsediyoruz.

Bizler Diyarbakir cezaevelrindeki iskencelerin ve Dersim'de katledilen 13bin kisinin sebep oldugu Kurt Sorunu'ndan bahsediyoruz!

 

Bu sahislar ise ha bire ortaya alakasiz gerekceler atip asil sorunu ve nedenlerini saklamaya calisiyorlar.

 

Anlatabildim mi sayin Mouchette? Eminim siz benim yerimde olsaydiniz biraz dahi olsun siz de gucenirdiniz ortaya atilan ve milliyetcilikten kaynaklanan bu uydurmaca sebeplere!

 

Diyarbakirli...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama Devletimizin sirf oy icin bir suredir Asiretlere servet ve destek yagdirdiklarini kabul ediyorsunuz anladigim kadariyla. Bucak asireti en buyuk ornegi bunun!

Devlet veya devlet politikası demiyorum bakın, o zaman çok daha farklı bir boyuta girer iş. Siyasi partiler ve bu partilerin milletvekillerinin nasılda kendi çıkarları için parayı, toprağı, aşiret sistemini kullandığından bahsetmek istedim.Benim kızdığım nokta, kendilerinden bir çok insanın milletvekili olup onları temsil ettiği bir mecliste, nasıl olurda o bölgenin kalkınması için hiç bir şey yapmayan milletvekillerine ses çıkarmayıp, ağızda sadece "devlet, devlet" diyip duruyor o bölgenin halkı. Hem sen onları parasına para, toprağına toprak katsın diye

milletvekili yapacaksın, sonrada gelip devlet bana bakmıyor diyeceksin.Eeee o zaman gidip suçu kendinde arayacaksın. Kendinden olmayanlarda aramayacaksın suçu. Sende demekki o sistemden memnunsun, o sistemin işleyişi seni rahatsız etmiyor. Aslında çok uzakta değil sorunları, kendilerinde, kendilerinden olanlarda.

 

Burada Kurt Sorunu'nu samimiyetsiz bir sekilde feodal yapinin neden oldugu bir sorunmus gibi gostermek yanlis! Demek istedigim buydu! Hele hele bur sorunu cozmek istiyorsak boyle yalanlarla ne zamana kadar hareket edecegiz?

Feodal yapı tabiiki de en büyük etkenlerden . Kimsenin de samimiyetsiz bir şekilde de bunu söylediğini zannetmiyorum. Çünkü aşiret sisteminin o bölgede nasıl etkili olduğu belgeleriyle, tarihten notlarla ortaya koyuluyor. "Aşiret sistemi etkendir" diye tek bir cümle ile de geçiştirilmiyor. Aşiret sisteminin ortaya çıkardığı bozukluklarda takiben anlatılıyor. Yani sonuçta ortak bir paydada buluşulabiliyor. Nedir o Feodalite. Bunu sizde kabul ediyorsunuz, bende, o da, bu da, şu da.

 

Kurt Sorunu bir hak ve adalet sorunudur! 2009 yilinda bu sorun boyle acik sekilde tartisiliyorken birilerinin kalkip "yok neymis, asiretlerin neden oldugu sorunmus" giblerinden yorumlar atmasini dogru bulmuyorum! Zira o sahislarin atesle karsi olduklari PKK bile feodal yapiyi yikmaya calismistir kurulusundan beri. Yani artik karar versin o sahislar, olay PKK'nin yarattigi bir sorun mu, yoksa PKK'nin da ortadan kaldirmaya calistigi FEODALITE sorunu mu?

 

Ne güzel ki bakın burda bir çok kişi o bölgenin sorununu tartışıyor. Sorunların nerden geldiğinin kaynaklarını sunuyor, bulmaya çalışıyor. Kendimiz gibi düşünmeyen kişilerin düşüncelerini sırf bize uymuyor diyerek yok saymak yerine onun neden böyle düşündüğünü de kendimizce sorgulamamız gerekiyor. Konu başlığına bakınca da zaten yıl itibari ile 2009 değil burda, onlarca yıl önce olmuş bir olay. Pat diye 2009 veya 80 sonrası çıkmadı bu sorun. Zincirleme olayları, tarihte yaşananları gözardı etmemek lazım.

 

Burada Kurt Sorunu'nu oldugu bgibi idrak edemeyenleri ne kadar ciddiye alabiliriz Kurt Sorunu tartisilirken?

 

Muhakkak ciddiye almalısınız. Karşınız da yer alan her türlü düşünceye açık olmalı ve anlamaya çalışmalısınız. Sabırlı olmalısınız ki o kişiler de sizi ciddiye alsın.

 

Bizler Kurtcenin ve Kurt kimliginin yillarca yasaklanmasinin dogurdugu sorundan bahsediyoruz.

Bizler Iskenceye, surgune maruz kalmis milyonlarca Kurt'un neden oldugu sorundan bahsediyoruz.

Bizler devlet icinde kurulan yasadisi cetelerin oldurdugu 17600 faili mechul(?) cinayetin sebep oldugu Kurt Sorunu'ndan bahsediyoruz.

Bizler Diyarbakir cezaevelrindeki iskencelerin ve Dersim'de katledilen 13bin kisinin sebep oldugu Kurt Sorunu'ndan bahsediyoruz!

 

Her kim tarafından ve kime karşı yapılıyorsa yapılsın işkence bir insanlık suçudur. İşkence yapılan insanlara, o işkenceler haklı olarak yapılmıştır diye de kimsenin dediği yok. Bu ülke neler gördü 80 de. Sadece Diyarbakır cezaevi değil, metris ve mamak'ta da olanları unutmamak lazım. Sadece kürtler değil di o cezaevlerinde olanlar ve işkence görenler. Bakın benim atalarımda kafkaslardan önce balkanlara, balkanlardan da Türkiye'ye sürülmüşler. Yani iki kere sürgün. Yani bir devletten başka bir devlete. Asıl sürgün budur işte.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama Devletimizin sirf oy icin bir suredir Asiretlere servet ve destek yagdirdiklarini kabul ediyorsunuz anladigim kadariyla. Bucak asireti en buyuk ornegi bunun!

 

Bir ikinci nokta ise, kuruculuk sisteminin ayakta tuttugu asiretler olayi! O da bir gercek...

 

Burada Kurt Sorunu'nu samimiyetsiz bir sekilde feodal yapinin neden oldugu bir sorunmus gibi gostermek yanlis! Demek istedigim buydu! Hele hele bur sorunu cozmek istiyorsak boyle yalanlarla ne zamana kadar hareket edecegiz?

 

Kurt Sorunu bir hak ve adalet sorunudur!

Diyarbakırlı, lütfen saptırma yapmayalım olur mu?

Bakın benim Kürt kökenli, Alevi kökenleri dostlarım ve arkadaşlarım olduğu kadar,

Bu konuları aktif bir biçimde tartıştığım, paylaştığım ve bilgi edindiğim öğrenci-arkadaşlarım da var...

Bilgiyi irdeleme konusunda EN AZ sizin kadar yetenekliler...

 

Kürt Sorunu, tam anlamı ile bir Mülkiyet Sorunu ve Egemenliğin Halka Teslimi sorunudur.

Bunun en açık örneği, Kürtleri temsil ettiğini söyleyenlerin, yine Aşiret Reisleri olmasıdır.

Güya Demokrasi talebinde bulunanların da onlar olmasıdır.

 

Aşiret yapısının, bu konuda en az etkili olduğu ya da Aşriet yapısının o bölgelerde artık kalkmaya yüz tutmuş olduğu ise tamamen boş bir iddiadır.

Sırf benim çevremde, sadece Aşiretler ile ilgili sorunlardan dolayı memleketlerinden göç etmek zorunda kalmış bir sürü Kürt var ve daha çok genç yaştalar.

Çok yakın tarihlerde ve bugün bu sorunları yaşamışlar...

 

Kürt Sorunu dediğiniz sorun, güya partisinin adını "Demokrat" koyarak ve Irkçı talepleri Şark Kurnazlığına bürüyerek sözde Demokratlık yapan Aşiret ağalarının

Aşiretlerini kendilerinin dağıtıp, ellerindeki kültürel ve ekonomik/mülki ayrıcalıkları-üstünlükleri halkına devretmesi ile hallolacaktır...

Kaldı ki o sözde demokratların, bu konuya nedense hiç değinmiyor olmaları,

Zaten ne kadar demokrat ve samimi olduklarının göstergesidir...

 

Kürt Sorunu, tam anlamı ile bir Feodalizm ve Çağdaş Olana Uyum Sağlayamama sorunudur...

Kürtleri temsil ettiğini söyleyen kesimin, aslında Kürtleri değil kendi çıkarlarını umursamaları sorunudur...

İlkel bir toplumsal yapının, modern dünyada varlığını sürdürme çabasıdır bu sorunun temeli...

 

Ve bunu sürdüren bir halkın, komplekslerinin abartılması, sürdürülmesi, kullanılması ve toplumun geri kalanında da bir ön yargı ve bir korku yaratacak biçimde dikte edilmesi sorunudur...

 

Kürtlerin sahip oldukları Feodal Yapı yok edildiğinde, bu sorun çok rahat bir biçimde ortadan kalkacaktır.

 

Buraya gelip de;

Ekonomik değerlerin, toplumsal yapıların, mülkiyet ve egemenlik hakkının kullanımının bu türlü toplumsal bir olguda önemsiz olduğu ve hatta bir etken olmadığını söylemek ve söyleyebilmek, ne Toplum Bilimlerin gerçekliklerine uyar, ne toplumun kendi gerçekliklerine uyar, ne de düşünebilen bir zihniyetin değer yargılarına uyar...

 

Bir kere şu var:

Hem, Ulus-Toplum Yapısının başarısız olmasından söz ediyorsunuz ve bunu hedef almış durumdasınız.

Hem de Feodal Toplum Yapısı'nın bir sorun olmadığından söz ediyorsunuz.

Bu, başlı başına çelişkidir.

Çünkü Ulus-Toplum Feodalitenin yıkılması ile ortaya çıkmıştır.

Dolayısı ile Feodalitedeki mülkiyet sorunu Ulus-Toplum ile giderilmiştir.

Kürt Aşiret yapısının da çağdışılığı son derece açık ve nettir zaten;

Öznitelikleri de bellidir...

Peki öyleyse, sorun Feodali Yapı yani Mülkiyet ve Egemenlik Hakkı Sorunu değilse;

Ulus-Devlet ile alıp veremediğiniz nedir?

 

Bir kere hiçbir toplumdaki toplumsal sorunlar,

Ekonomik ve Mülkiyet Paylaşımından bağımsız olarak ele alınamaz...

İnternetteki en iddialı kürtçü sitelere bile bakın, bu soruna en az düzeyde değinirler

Ve sürekli olarak karşılarında bir "Tiran" ya da "Mücadele Edilmesi Gereken Bir Güç" yaratmak peşindedirler.

Bu, bir "Ulus Yaratma Çabası"dır...

Bakın, "Ulus Olma Çabası" demiyorum, "Ulus Yaratma/İnşa Etme Çabası"dır...

Çünkü her Ulus, karşılarındaki bulunan ortak bir güce karşı koyarak kendilerini gerçekleştirmişlerdir;

Amerikalı koloniler, İngiltere ile mücadele etmiştir...

Fransız devrimciler, Feodalizm ile mücade etmiştir...

Rus işçiler, Çar ile mücadele etmiştir...

Çinli köylüler, Hanedanlar ile mücadele etmiştir...

Türk Ulusu; sömürgecilerle, padişahlıkla ve feodalizm ile mücadele etmiştir...

 

Bunların hepsi, Devrimcilerin, gerçekten de var olan Statükocular ile gerçekten de mücadele etmeleri ile gerçekleşmiştir...

 

Kürtlerin akıl hocalarını yapan Feodal/Statükocu/İlkel/Karşı-Devrimci kesim ise

Kendilerini sözde "Devrimci / Demokrat" bir kimliğe bürüyerek,

Karşılarında bir "Statükocu Tiran" kurgusu yaratmak peşindedirler...

Çünkü Kürtlerin hepsini bir amaçta toplamanın başka yolunu da bilmemektedirler;

Kaldı ki bu, zaten toplumsal bir gerçekliği bulunmayan kurgunun da başarılı olmayacağı bellidir...

Yine de bu çerçevede Alevileri, Zazaları, Süryanileri, Ermenileri, Asurileri de bu bayrak yani Kürtçülük altında toplama

Ve onları da sindirme peşindedirler...

Ceylan'ın hakkını sormaktan tutun,

Yüzlerce yıl Osmanlının desteği ile kendilerinin bizzat kıydıkları (Şafii/Sünni Kürtler'in), özellikle Alevileri bir anda sahiplenivermelerinin nedeni de budur...

Bugün, Dersimliler neden geçmişteki acı olaylara rağmen CHP'yi destekler?

Çünkü Şafii/Sünni ve Irkçı Kürt Kesimin, yüzlerce yıl Osmanlının da desteğini alarak onları katlettiklerini bilmiyor değiller...

Zamanında yaşanan o acılara rağmen, Şafii/Sünni Kürtlere hala güvenemeyeceklerini biliyorlar da ondan...

 

Dolayısı ile kendinizi kandırmayın;

Bugün Türkiye'de "Kürtçü" talepler, tam anlamı ile Irkçı taleplerdir...

Çünkü Demokratik talepler, herhangi bir ırkın güdümüne ve adı altına sokularak yapılmaz...

Demokrasinin ruhuna aykırıdır bu...

 

Ayrıca;

Oysa ki Uluslar yaratılmaz;

Uluslar, kendilerince ortaya çıkar...

Mülkiyet Sorununu halledememiş ve hala Feodal Yapıyı yaşatan bir toplum da

Ne çağa ayak uydurabilir, ne çağa ayak uydurabilmiş toplumlar ile uyum sağlayabilir;

Ne sorunlarını aşabilir, ne demokratlaşabilir ve ne de çağdaşlaşabilir...

 

Ulus-Yapısı da iç dinamikleri tükendiğinde ya da işlemez hale geldiğinde;

Veya daha üst bir düzeyde ve aşamada toplumsallaşma biçimleri gerektiğinde

Elbette ki son bulacaktır.

Ve o yapı, Uluslar-Üstü bir yapı olacaktır.

Benim düşüncemde bu yapı;

Sosyalizm'dir...

Olacak olan da budur diye düşünüyorum...

 

Uluslar-Üstü bir yapı, Ulus-Toplumunun daha gelişmişi olacağından;

Aşiret yapısı ve kültürü zaten doğal olarak ideal bir yapı olmaktan oldukça uzak olacaktır ve bugün bile öyledir zaten...

 

Fakat Ulus Toplumları, bugünün-günümüzün salt gerçekliğidir ve henüz iç dinamikleri tükenmemiştir...

Neden Tükenmemiştir peki?

Çünkü hala Ulus bilincine ulaşamamış, o egemenlik hakkını tadamamış bir kesim bulundurmaktayız.

Kürtler, Feodalizmi yıkıp, mülkiyet sorununu bu yönde halletmedikçe de, bu yapı belki ağır-aksak ama sürecektir.

Tıkanacağı yani iç dinamiklerinin tükeneceği seviyeye ulaşamayacaktır;

Çünkü Kürtlerin bu toplumsal yapısı, o düzeye gelişimi de engellemektedir.

 

Sorun tabii ki sizin ellerinizde polemikten ve siyasetten daha farklı bir boyuta taşınamadığı için

Derinlemesine de tartışamıyoruz Ulus-Devlet'i...

Ve anlatamıyoruz...

 

Fakat şu var ki;

Kürt Sorunu, kesinlikle ve kesinlikle bir Mülkiyet Sorunu'dur...

Kesinlikle bir "Ulus Devlet" ile "Feodalizm" çatışması ve sorunudur...

Egemenliği elinde bulunduran ağaların, halka bunu teslim edip etmeme sorunudur.

Siz belki, yaşadığınız şehirlerde, aşiretinizden ya da o kültürden belli-belirsiz kopuk bir halde yaşıyor olabilirsiniz.

Fakat Kürtlerin, bu süreci oluşturan asıl kesimi o yapının tahakkümünde yaşıyorlar.

Ve ne yazık ki sürecin akıl hocalığını yapanlar, o asıl ezilen halkın bunu görmesini engelliyorlar ve onları kandırıyorlar...

 

Bu türlü süreçlerde her iki kesimden birisi tek başına suçlu ya da sorumlu değildir.

Devlet'in de suçlu ve sorumlu olduğu noktalar vardır;

Ancak Kürtler'in de en az bir o kadar suçlu ve sorumlu olduğu noktalar vardır...

 

Devlet'te Ulus-Devlet algısını hala 80 yıl önceki dinamikler ile idame etmeye ve sürdürmeye çalışıyor.

80 yıl önce Atatürk'ün, o koşullar çerçevesinde yaptıkları, bugünkü koşullara uyarlamaya çalışmak,

Bugün için 80 yıl önceki algılar ile hareket etmek demektir...

Ulus-Devlet algısındaki mülkiyet sorunu da artık çağa uydurulmalı ve gereksinimler, hak ve ödevler de o şekilde yeniden biçimlendirilmelidir...

 

Fakat toplumun o belirli kesimi de düşünmelidir:

"Ulus-Devlet bile, henüz 80 yıllık deneyimini yeniden biçimlendirme gereksinimi duyuyorsa; ki her yapı mutlaka buna ihtiyaç halinde ise

Demek ki bizim bu aşiret yapısı oldukça ilkel kalmış, oldukça çağ dışı kalmış..."

demek zorundalar...

 

Fakat demokrasi naraları atan en baba yiğit kürtçü bile bu öz eleştiriyi yapmaktan fersah fersah uzaktır...

 

Bu, sizin ve bizim gerçekliğimiz...

Feodal yapı ve onun size benimsettiği kültür, bu sorunun baş öznesidir...

 

Bakın, sizde;

Sorunun, dış güçlerce yaratıldığını ya da bu hale getirildiğini söyleyenlere karşı "al işte, hemen de dış güçler paranoyası" demogojisi yapmak gibi bir takıntı var...

 

Yine;

Sorunun, Kürtler'in kendi toplumsal ve kültürel yapılarından kaynaklandığını söyleyenlere karşı "al işte, hemen de Kürtler'e suç bulursunuz" demogojisi yapmak gibi bir takıntı var...

 

Bu örnekler uzatılabilir...

 

Yani;

Sorunu, sizin kafanızda canlandırdığınız sanrılar çerçevesinde anlatmaya herkesi ve her düşünceyi bu biçimde yargılama ve ön yargılarla hareket etmek gibi bir eğiliminiz var...

 

Alın, bakın yeri geldiğinde, bugün için belki de canımız pahasına savunacağım Ulus-Devlet yapısını da eleştiriyoruz biz...

Eksiklerini, gediklerini, hatalarını da söylüyoruz...

Hatta günü geldiğinde, ortadan kalkması gerektiğini de söylüyoruz...

 

Fakat ben hiç görmedim ki;

Herhangi bir tartışmacının, Kürtlerin bu toplumsal kusurlarını hakkı ile eleştirebildiğini...

 

Aşiret yapısının kalkmasını istediğini söyleyenleri bile yeri geldiğinde, kaskatı bir Aşiret Savunucusu haline gelebiliyor ve bunu burada da, gerçek hayatta da şüphelenemeyecek kadar çok sıklıkla gördüm...

 

Bildiği tüm şeyleri internet başında, oradan buradan okudukları ile edinen güya-Bilen! insanları kandırabilirsiniz...

Kahvehane Solcusu, Kantin Devrimcisi ya da Tatlı Su Demokratı olan kesimi de çok rahat kandırabilirsiniz...

Fakat gerçekten okuyan ve bilen insanları bunlara inandıracağınızı düşünmeniz

Gerçekten de iğretidir...

 

Yazımın rahatsızlık verici uzunluğundan dolayı özür dilerim...

Okuma zahmeti gösterenlere de teşekkür ederim...

 

Saygılarımla...

 

 

Ek olarak, şu ifadeyi de eleştirmeden geçemedim:

Burada Kurt Sorunu'nu oldugu bgibi idrak edemeyenleri ne kadar ciddiye alabiliriz Kurt Sorunu tartisilirken?

 

"Kim, Kürt Sorununu İdrak Edebilen Kişidir?" sorusuna örnek,

Siz misiniz acaba Sayın Diyarbakırlı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Kürt Sorunu, tam anlamı ile bir Mülkiyet Sorunu ve Egemenliğin Halka Teslimi sorunudur.

Bunun en açık örneği, Kürtleri temsil ettiğini söyleyenlerin, yine Aşiret Reisleri olmasıdır.

Güya Demokrasi talebinde bulunanların da onlar olmasıdır.

 

Dostum siz hala kullanma tarihi gecmis syölemlerde kalmissiniz. Birakin bunlari artik ve ileiye bakinderim.

 

Asiret reislerine ragmen Kürt halkinin demokrasi taleplerine göz yumanlar kim?

 

Bucak asiretiyle ortaklasa calisip ve onlara prim veren kim?

 

Devlet ile ortaklasa calisipta asiretliklerini garanti altina alan ve güclerini genisletenleri burada saymakla bitiremeyiz.

 

Yanlis kapiyi caliyorsunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dostum siz hala kullanma tarihi gecmis syölemlerde kalmissiniz. Birakin bunlari artik ve ileiye bakinderim.

Asiret reislerine ragmen Kürt halkinin demokrasi taleplerine göz yumanlar kim?

Bucak asiretiyle ortaklasa calisip ve onlara prim veren kim?

Devlet ile ortaklasa calisipta asiretliklerini garanti altina alan ve güclerini genisletenleri burada saymakla bitiremeyiz.

Yanlis kapiyi caliyorsunuz.

Hiiiç boşuna yorulmayın...

 

Bucak dediğiniz de bir aşirettir ve siyasete katılmıştır...

Karşı-Devrim'in köşe taşlarındandır ve o aşiretin olgusu beni yanlışlamaz, aksine; doğrular...

 

"Kürt Halkının demokrasi talebi" diyorsunuz hala...

Demokrasi, tek bir halka mal edilemez...

Ve ben, Kürtlerin hergün külliyen oturup J. J. Rousseau ya da Montaigne falan okuyup, siyafet felsefesi ile uğraştıklarını ve bir demokrasi bilincinde olduklarını hiiiiç sanmıyorum...

Demokrasi bilincinde olan bir halk, Aşiret yapısını beslemez, kollamaz, yaşatmaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hiiiç boşuna yorulmayın...

 

Bucak dediğiniz de bir aşirettir ve siyasete katılmıştır...

Karşı-Devrim'in köşe taşlarındandır ve o aşiretin olgusu beni yanlışlamaz, aksine; doğrular...

 

"Kürt Halkının demokrasi talebi" diyorsunuz hala...

Demokrasi, tek bir halka mal edilemez...

Ve ben, Kürtlerin hergün külliyen oturup J. J. Rousseau ya da Montaigne falan okuyup, siyafet felsefesi ile uğraştıklarını ve bir demokrasi bilincinde olduklarını hiiiiç sanmıyorum...

Demokrasi bilincinde olan bir halk, Aşiret yapısını beslemez, kollamaz, yaşatmaz...

Bosuna kendinizi hakli göstermeye calismayin. Benim Bucak asiretini örnek göstermeminnedeni Asiterligin devamliliginda Kürt vatandaslarin degil bilhassa devletin büyük rolü olmustur. Demekki devletin asiterleri yok etme ve onlari "cagdaslastirma" gibi bir niyetide olmamistir girisimide.

 

Bir ülkede ezilen ve haklari yok sayilan etnik kökenliler veya baska insanlar toplulugu varsa her kes kendi capinda demokrasi talebi ve mücadelesinde bulunur. Bunlar yer yer beraberde ortak calisma yapabilecekleri gibi tek baslarina birbirlerinde bagimsizda hareket edebilirler. Illada herkesle beraber olacaksin diye bir sart yok. Diger taraftan size genelde demokrasi icin mücadele edeblere karsi devamli kendilerini asimile yaptirmislardan örnek vererek digerlerininde onlar gibi her seye amen demesini öneriyorsunuz.

Madem demokrasi sadece bir halka mal edilemezse buyurun hep beraber demokrasi mücadelesi yapalim, ama herkese saygi göstererek. Kimseyi yönlendirmeden ve kendi kimligimize zorlamadan.

 

ben burada genede tekrarlayayim, kullanma tarihi gecmis sloganlari kimse dinlemiyor artik. Etnik kökenlilerimize gereken demokratik haklari verilecek , verilecek , verilecek. Hosumuza gitsede gitmesede verilecek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kimseyi yönlendirmeden ve kendi kimligimize zorlamadan.

Kimliğe zorlama filan yoktur. Dersim orduya asker vermeyi, vergi vermeyi, jandarma karakolu kurulmasını reddetmiş. İnşa halindeki karakollara saldırmış, askeri birlikleri pusuya düşürmüş, eşkiyalıkta ısrar etmişlerdir. Bunu dünyada kabul edecek bir tane devlet gösterin, ben de o halde haklıymışsınız diyeyim! Böyle bir başkaldırıyı Dersim de yapsa aynı şey olurdu, Mersin de yapsa... Kimlik diye bir sorun yoktur. Dersim'in ne Kürt, ne Alevi oluşuyla isyanın bastırılması gereğinin zerre kadar alakası yoktur.

 

Üstelik de yepyeni bir devlet kurmuşsunuz, kapınızda bir dünya savaşı çıkmak için fırsat kolluyor. Beyninin içinde zerre kadar fikir ve atom kadar vicdanı olan, böyle bir durumda henüz çiçeği burnunda Cumhuriyetin başkaldırının her şekilde bastırmasından başka yol olmadığını görür.

 

İsyan çıkmayacak yoksa, çıktıktan sonra neler olacağını kestirmek zordur. Oraya bir sürü asker sevkedersiniz. Bu askerler içinde kraldan çok kralcı olan da, acımasız olan da, hatta psikopat olan da bulunur. Yetmiş yerden asker topluyorsunuz. O hengamede neler olacağını kestiremezsiniz, olumsuzlukları çok da önlemeye uğraşmazsınız. Çünkü elinizde fazla imkan yok. Ordunuz zayıf, yöre çetin. Tek umudunuz eşkiyanın korkup sinmesi. Bunun olması için askerin elini tutmaz, tersine serbest bırakırsınız. Önceliğiniz bu isyanın bastırılması olur. Bastırılması için elinizden geleni yaparsınız. Askere tam yetki verirsiniz. O şartlarda bu işin başka yolu yoktur.

 

Bu gerçekleri gözardı edip geçmişin acıları üzerinden rant çıkarmaya uğraşmak "ayıptır, zulümdür, cinayettir!" Eşkiyaya ve elebaşılarına yapılanlar bu suçlamalardan beridir, eşkiyanın layığıdır, son derece yerindedir.

 

Seyit Rıza denen eşkiya elebaşısına acındırma gayretleri, yok şöyle asılmış yok böyle idam edilmiş yaveleri gevelenmesi, şimdiki eşkiya elebaşına acındırma çabalarından başka bir şey değildir. Amaç affedilmesini sağlamak. Tüm çaba budur. Tabii affedilmesinin neden istendiği çok açık. Türkiye'nin ulusal benliğini yitirmesi, Çekoslavakyalılaşması, böl ve yönet stratejisi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soylesenize o zaman peki neden demokrasi sadece Turklere isledi senelerdir Turkiye'de?

 

Zira Kurtce yasagini, katliamlari, baskilari siz de artik itiraf ediyorsunuz!

 

Diyarbakırlı...

Bakın, bunu yapmayın işte...

Benim bir şeyi itiraf ettiğim falan yok!

Sakladığım, gizlediğim birşey yok ki itiraf edeyim!

 

Devletin hatalarını dile getirmemi de kendi ırkçılığınıza referans olarak göstermekten vazgeçin.

Bu, etik bir davranış değildir...

 

Bu anlayışın nasıl bir olumsuz tavır olduğu ile ilgili şu yazımı okursanız;

Sizi niçin samimi bulmadığım ile ilgili bir bilgiye sahip olabilirsiniz...

Siz de çok farklı değilisiniz, anlamlandıramıyoruz ve tanımıyoruz sanmayın...

 

Devletin kusurları mı var?

O kusurlar, Kürtlerin de kusuru ve bizim de kusurumuz...

O kusuru birlikte sormanın önüne engel koymasınlar diyoruz...

Kürtleri temsil ettiklerini söyleyenlerde şu mantık var:

"Biz Kürt'üz, bu haksızlıklar Kürtlere yapıldı; hesabını da Kürtler sorar!"

 

Biz de diyoruz ki;

"Biz, aynı toprağın insalarıyız; o haksızlıklar sadece Kürtlere değil, bize de yapılmıştır; hesabını birlikte soralım!"

 

Ama sonra diyorlar ki;

"Ee ama siz Kürt değilsiniz!, o haksızlıklar bize yapıldı!"

 

Bu mantık var mı?

Evet, gerçekten de bu mantık var Kürtlerde...

 

Peki bu, "Kendini ötekileştirmek" değil midir?

Evet, ister kabul edin ister etmeyin; öyledir...

 

Bu mantık var, kesinlikler bu mantık var...

Ve kimisinde de bu mantığın daha kırıcısı ve güce gideni de "Şark Kurnazlığı" ile yapılıyor...

Gerçekten var bu Şark Kurnazlığı...

Siz, onlara yapılan haksızlıkları, Demokrasi ve Hümanizm adına dile getiriyorsunuz;

Ama onlardan bir kısmı çıkıp, Demokrasi ve Hümanizm adına dile getirdiğiniz doğruları

Kendi ırkçılığı için kullanarak;

"Bakın, Türkler bile böyle düşünüyor!" demeye getiriyorlar...

Ben bunu kendi hayatımda onlarca kere yaşadım...

 

"Kürtçenin yasaklanması, yapılabilecek en ilkel hataydı" dediğimde,

Onlarca kere bunu, bana karşı kullananını gördüm:

"Bak, adam Ulusalcı ama kendisi bile bize hak veriyor!" denilerek, güya Şark Kurnazlığı yapılıyor...

 

Dersim'de olanlar için "Devrim amacıyla yapılmıştır fakat hem o insanları güdenlerin, o insanları kendileri uğruna ölmeye koşullamalarından ve hem de devletin uygulamada katı davranmasından dolayı masum insanlar katledilmiştir." dediğimde;

"Ahanda bak, adam Ulusalcı ama kendisi bile kabul ediyor bizim haklı olduğumuzu!" diyerek Şark Kurnazlığına yatanları gördüm...

Kendi ırkçılığını doğruluyormuş gibi lanse edenini gördüm...

Hem de çoğunluğunda bunu gördüm...

 

Ya hu ben kimseye hak vermiyorum...

Orada ölen insanların haklarını, onlara teslim ediyorum...

Hayatımda onlarca kere yaşadığım şeyi, bugün de onlarca kere ve istisnasız bir biçimde yaşadım ve yaşıyorum...

Her zaman söylediğim gibi, alıntımda sözünü ettiğim türlü bir kişiliği ya da toplum psikolojisini oluşturan şey,

elbette ki içinden gelinmiş olan o ilkel kültürdür...

Kendini ve kendinden gelmiş olanı kayırmacılıktan başka bir şeye odaklanamamış

ve bu sayede körleşmiş,

bir adım öteye çağdaşlaşamamış,

sağduyusunu ve nesnelliğini yitirmiş,

başkalarının düşüncelerini 'doğru olan' uğruna değil de - kendi çıkarları uğruna kullanma ve sömürme kişilini büründürmüş olan o ilkel kültürdür...

 

Görünen köy, kılavuz istemez...

 

Bu söylediklerim dolayısı ile beni "Irkçı" olarak niteleyenlerin olacaklarını çok iyi biliyorum;

Fakat bu, benim değil, onların kendi kişisel sorunudur...

 

Geçen sene;

Helikopter gördüklerinde, onu uçan bir canlı sanarak, taş atıp - korkutup kaçırmaya çalışan afrikalı yerliler ile ilgili bir haber izlemiştim.

O Afrika Yerlisi'nin, medeniyetten uzak bir yaşam sürdüğünü dile getirmek ne kadar gerçekçi ve ne kadar doğru bir tespit ise

Ne kadar onları aşağılamak anlamına gelmiyor ve ne kadar onların gerçekliklerini dile getirmekse;

Bu da öyledir...

 

Sonuçta, o yerlilere "hakaret etmeyeceğiz" diye,

gün boyu smokin ile dolaştıklarını ve her akşam oturup siyaset felsefesi tartıştıklarını da iddia edecek değiliz!

Adamlar daha önce helikopter görmemişler ise görmemişlerdir...

Teknoloji ve medeniyetle tanışmamışlarsa, tanışmamışlardır...

Bunu dile getirmek ve tespit etmek, onları aşağılamak ya da ırkçılık demek değildir...

Onların kendi gerçeklikleridir...

 

O belli bir kesimin kültürünün de onlara yüklediği o kişiliği ve toplum psikolojisini tespit etmek ve dile getirmek de

ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve hakaret demek değildir...

O yüzden hiç boşuna sıfat yakıştırmaya ya da kötülemeye çalışmasın bazı arkadaşlar;

Dediğim gibi:

Görünen köy, kılavuz istemez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diyarbakırlı...

.

.

.

Görünen köy, kılavuz istemez...

 

Laf oyunu oynuyorsunuz Tenqeriin bey!

Sordunuz "Demokrasinin sadece bir halka islemesi dogrumudur?" diye..

Ben de cevap verdim bir soruyla:

 

Soylesenize o zaman peki neden demokrasi sadece Turklere isledi senelerdir Turkiye'de?

 

Bu sordugum soru sizin de yandasi oldugunuz milliyetci devletin ispatidir aslinda iyi bakarsaniz!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ha, tabii... Milliyetçi devleti bırakalım, aşiretçi, ağacı-şeyhçi sömürücü, etnik bölücü devlete geçelim...

 

Elli kereyi geçti, altmış yetmiş kere filan söyledik. Türkiye Cumhuriyeti hiç bir zaman ırkçı bir devlet olmamıştır, ırkçılığı, Turancılığı ne işkencelerle bastırdığını bu işkencelere uğrayanlar çok çıkıp anlattılar. Nihal Atsız ve bağlılarının hatıralarını okursanız görürsünüz bu işkenceleri. Yani tabii demokrasi hop diye gelivermedi, karanlık dönemlerden herkes geçti.

 

"Türk" adlandırması sadece tarihsel bir atamadır. Irk söylemi asla değildir. Ben bıkmayacağım, sekseninci kere de olsa söyleyeceğim bu gerçeği. Türkün bu topraklarda adından başka bir şeyi kalmadı, aksi halde her yerde çıkık elmacık kemikli, yuvarlak yüzlü, çekik gözlü insanlar görürdünüz. Tarihe, bu toprakları yurt yapanlara bir atamayı çok görüyorsanız ne diyeyim...

 

Bakın, bize dayatılan, Çekoslavakya modeli. Çekler ve Slovakların birlikte kurduğu Çekoslavakya gibi, Türkler ve Kürtlerin birlikte kurduğu Kürdotürkiye cumhuriyeti dayatılıyor bize. Bu dayatma ise, ülkeyi atomizasyona götütür. Hani Çerkezlerin, Lazların, Boşnakların, Arnavutların, Zazaların, Azerilerin, Gürcülerin hakları? Amaç, sonumuzun Çekoslavakya'dan da beter olmasıdır. Onlar hiç olmazsa Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'ya ayrışıp kurtuldular. Bizim akibetimiz aslında Yugoslavya gibi olur, eğer dayatılan sürece boyun eğersek... Çekoslavakyalaştırma sadece ilk adım...

 

Dayatma bu, gerçek ise çok açık: Etniğine bakılmaksızın her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı eşittir, kimsenin hakkı ayrı değildir. Şemsiyesi altında toplandığımız anayasanın Türk ataması ise, sadece tarihsel bir atama. Etnik değil, ırkçı değil, kimsenin ırkı filan sorulup araştırılmıyor. Budur yani, bu kadar...

 

Anadolu'yu Bizans'ın elinden bileğinin hakkıyla atıyorum Hurtlar alıp vatan yapsa, Hurdiye Cumhuriyeti olurdu, hepimiz de Hurtuz derdik, hiç sakıncası da yoktu yani...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Laf oyunu oynuyorsunuz Tenqeriin bey!

Sordunuz "Demokrasinin sadece bir halka islemesi dogrumudur?" diye..

Ben de cevap verdim bir soruyla:

 

Soylesenize o zaman peki neden demokrasi sadece Turklere isledi senelerdir Turkiye'de?

 

Bu sordugum soru sizin de yandasi oldugunuz milliyetci devletin ispatidir aslinda iyi bakarsaniz!

 

Senin "Türkler" dediğini sayayım ben...

 

Türkler yani, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları:

 

Orta Asya Kökenli Türk Irkından Olan Etnisiteler: Avşar, Yörük, Manav, Türkmen, Tahtacı, Kıpçak, Tatar, Nogay, Cerit, Kırgız, Karapapak, Terekeme, Gacal, Azeri, Özbek, Harzem, Çepni, Oğuz, Kırımçak, Karaçay, Balkar, Kazak, Kumuk, Karakalpak, Uygur, Ahıska, Muhacir, Gagavuz, Salurlu, Yerli, Pallık, Dadaş, Gakkoş, Efe, Aydınlı, Abdal, Aşiret, Sıraç, Nalcı, Çaylak, Teber, Beydili, Barak, Şirvan, Karabağlı, Şaman, Şamlı, Torbeş, Patriot, Ortakçı, Amuca, Bedrettinli, Karamanlı, Kırım Tatarı, Kazan Tatarı, Başkırt, Yakut, Hazar, Karakeçili, Sarıkeçili, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Torlak, Kasap, Kıvırcık, Kızılbaş, Peçenek, Göçmen, Çıtak, Eybek, Zeybek, Sancaklı, Dobrucalı, Afgan Türkü, Kıbrıslı.

 

Boşnak Kökenli Olanlar: Bosnalı, Sancaklı, Müslüman Sırp (Sırplar Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Patriyot Makedonyalı Müslüman Rum ve bunların Alevi olanları (Bunlar da Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Arnavutlar: Şiptar, Toska ve Gega (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Makedonlar (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

Zazalar: Zaza, Dımili (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir ve Kürt de değildirler) .

 

Gürcüler: Acar, Kartveli, Kart, Melaşvili, Gurian, İngilo (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Çerkezler: Abhazlar (Aşuwua, Aşkarıwua, Apsuwa), Adigeler (K'emguy,Yegerukay, Abadzeh, Şapsığ,Hak'uç, Hatukay, Natuhay, Kabardey, Besleney, Mahoş,Mamhığ, Bejduğ, Jane), Ubıh, Dağıstanlı (Kavimleri Avar, Lezgi, Dargi, Lak), Çeçen, İnguş, Oset. (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

Süyaniler: Türoyo, Qıltu, Mlahsö (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Roman: Rom, Çingene, Poşa (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Yezidi: Ezidi, İzdi, Azidi, İzid, İzdi, Darsın, Rasni (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Kürt: Kurmanc, Sorani, Gorani (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir ve Zaza da değildirler).

 

Arap (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Pomak (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Laz (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Hemşinler (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Ermeniler (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Yahudler: Sefarar, Aşkenaz (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Rum (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Nasturi (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Keldani (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Bahai (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Sudanlı (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Leh (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Malakan (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Farsi (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Hakani (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Halitat (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Dürzi (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Zerduşi (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

Mansuri (Orta Asya Kökenli Türk Irkından Değildir).

 

 

 

Bu bilgiler Wikipedia'dan alınmıştır ve bu adrese gittiğinizde/tıkladığınızda, orada etnik-grupların kendilerini nasıl adlandırdıklarını da görürsünüz.

 

Size göre Türkiye'de sadece Orta Asta Kökenli Türk Irkından olanlar ile Kürtler var öyle değil mi?

"Türkler ve Kürtler" dediğinize

ve "Kürt Olmak" ile "Türk Olmak"ı birbirinin eşiti olarak kabul ettiğinize göre

Sanrınız bu yönde...

ve bu açıdan hak ve eşitlikler hep bu Orta Asya Kökenli Türk Irkı'ndan olanlara uygulandı ama Kürtlere uygulanmadı yine size göre...

Peki, Orta Asya Kökenli Türk Irkı'ndan ve Kürtlerden olmayanlar bunca zamandır bu ülkede hukuksuz mu yaşadılar?

Onlara ne uygulandı ya da uygulanmadı?

 

Yukarıda sayılan tüm etnik-unsurları toplayın ve içlerinden Kürtler'in hepsini değil, sadece en fazla yarısını alın...

İşte o tüm etnik-unsurlar kendilerine birden "Türk" demekteler ve kendilerini bir Ulus/Çağdaş adlandırması ile tanımlamaktalar.

Kürtlerin ise o ayrıcağınız az kısmındaki kafa yapısı ise şu:

"Türkler ve Kürtler"

 

Matematikte hani vardır ya, denklemi çözümlersiniz...

Bunda da eşitliğin iki yanındakileri çözümleyelim bakalım Türk ile Kürt aynı ve benzer nitelikteki şeyler miymiş:

 

Türk: Yukarıda saydığımız tüm etnik-unsurları kapsar. Bir Ulus-Kimliği'dir, vatandaşlık bağını temsil eder.

Kürt: Kurmanc, Gorani, Sorani'den ibarettir ve başlı başına bir etnik-köken olmaktan öteye gidemez.

 

Dolayı ile "Türkler ve Kürtler" diye bir eşleştirme yoktur Türkiye'de...

"Kürt Kökenli Türkler" vardır sadece...

 

"Kürtler ve Türkler" tanımı,

Kendisini ayrıştırmayı, bölmeyi heves edinmiş kültür yapısının, kafa yapısının düşüncesidir.

 

"Türk-Kürt Kardeştir" diyen kafa yapısı da aynıdır.

Ha ama eğer kaygınız, Orta Asya'daki Türk Irkı ile Kürtlerin kardeşliği ise,

Evet, onlar aralarında etnik etniğe kardeş kardeş yaşabilirler;

Bu sorun değil...

Fakat Türkiye'de Kürtler, zaten Türk'türler vatandaş olarak...

Söylem şöyle olmalıdır en fazla:

Yukarıdaki tüm etnik-unsurların adlarını saymalı ve sonunda da "ve Kürtler kardeştir" demelisiniz, bir kardeşlikten söz edeceksiniz.

Türkiye'de Türklük, kardeşlik ya da abilik, ablalık, babalık ya da annelik bağını tanımlamayı gerektirecek bir adlandırma değildir.

 

"Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği" sözü de bu açıdan son derece çürük ve bilgisizce bir söylemdir.

 

Türk Halkları Kim?

Yukarıda saydığımız tüm etnik-unsurlar, Türk Halkıdır...

 

Kürt Halkları Kim?

Goraniler, Soraniler, Kurmanclar'dan bir tane bile fazlası değil...

 

 

Şimdi "Demokrasinin bir halka işlemesi " sorununa gelelim:

Demokrasi bu ülkede Türkler'in hepsine uygulanmak istenmiştir, evet.

Yukarıda adı geçen her etnik-unsur, vatandaşlık bağı ile aynı zamanda Türk'türler ve şimdiye kadar (Kürtler'in bir kısmı hariç) hiç birisi "Bize Demokrasi Uygulanmıyor" biçiminde bir söylem ile terörizme kaymamıştır.

Ulus-Kimliğinden de şikayetçi olmamışlardır.

Etnik-Kültürlerini de korumuşlardır; çünkü başlıbaşına dernekleri vardır:

Aynen demokrasilerde olması gerektiği gibi,

Kültürlerine, kendileri sahip çıkmaktadır...

Devletten ayrıcalık beklememektedirler...

Türkiye'de yukarıdaki tüm etnik-unsurlara ait adlandırmalar ile kurulmuş dernekler bulabilirsiniz.

 

Ve bu "Türk" dediğimiz kimseler, Kürtler'i de kapsamak üzere tüm etnik-unsurları kapsar.

 

"Demokrasi'nin/Eşitliğin uygulanmadığı Kürtler'e" bakalım...

Eğer siz, tüm diğer etnik-unsurları "Türk" olarak tanımlayıp,

Kendinizi sanki "Türk Olmak"ın karşısında ona eşit bir yapıymış gibi "Kürt" olarak tanımlar, ayırştırır ve ayrıcalk isterseniz

Ve bunu da "Demokrasi" olarak adlandırırsanız, elbette ki size, o kafanızdaki demokrasi uygulanmaz.

 

Bunun dışında, Kürtler, tüm diğer etnik-unsurların sahip oldukları haklara birebir sahiptirler...

 

Tekrarlıyorum:

"Türk Olmak" demek, tüm etnik-adlandırmaların üzerinde bir vatandaşlık/ulus bağını temsil eder.

Tarihsel ve Toplumsal olarak da bu böyledir.

Bunu, Kürtler'in aşiret/ilkel kafa yapısındaki bölücü nitelikli kesiminden başkacası da aynen kabul eder.

Kürtler'nin önemli bir kısmı bile kabul eder.

Kabul etmeyen kesimin Türkiye Cuymhuriyeti'nden talepleri, onların "Demokrasi"den ne anladıklarını zaten ortaya koyar.

 

Dolayısı ile "Bize demokrasi ve eşitlik uygulanmadı, Türklere uygulandı" lafında bile bir bölücülük hissedilmektedir.

Siz, "Türk Olmak"ın karşısında ayrı bir Ulus musunuz ki, Türklük gibi bir eşitlik tanınsın size?

Türklüğün karşısında eşit nasıl olunur?

Ayrı bir bayrağınız, ayrı bir devletiniz, ayrı bir anayasanız, ayrı bir örgütlenmeniz olduğunda;

Yani etnik-unsur olmaktan kurtulup, etnik-adlandırmaların üzerinde bir Ulus Kimlik geliştirdiğinizde,

"Kürt" denildiğinde, Kürt Irkından olmayanları da kapsayan bir Ulus Kimlik geliştirdiğinizde,

"Türk Olmak"ın karşısında eşit bir durumda olursunuz.

Zaten Kürtç Irkçıları da bunu gördükleri için, kendilerini Kürtlükten ayrı tutan Zazaları bile "Kürtlük" içine sokma çabasındadırlar.

Tam olarak bu yüzden Ermenilere, Süryanilere, Asurilere sahip çıkma, onları Kürtlük altında eritmek çabası altındadırlar.

Zazaların bir kısmı da ne yazık ki bu yemi çok güzel yemektedirler.

Yani merak etmeyin, sizin kendi savunduğunuz kesim de benim söylediklerimden farklı bir şey düşünmüyorlar.

Sadece bu bölücü taleplerini "Demokrasi ve Eşitlik" kavramlarına bürümüş durumdadırlar...

O kadar...

 

Şimdi Kürtçülerin "Demokrasi" anlayışlarına baktığımızda şu olduğunu görüyoruz:

"Etnik-Unsurların tümünden yani Türklerden ayrı bir şekilde ayrıcalıkların ve hukukun uygulanması onlara göre; Demokrasi'dir."

 

Kürtçülerin "Eşitlik" anlayışlarına baktığımızda şu olduğunu görüyoruz:

"Etnik-Unsurların tümünün benimsediği etnik-adlandırmalar üstü bir kimlik olan 'Türk Ulus Kimliği' karşısında başlı başına bir etnik-unsur olmaktan öteye gidememelerine rağmen bir 'Ulus' muamalesi görmek onlara göre; Eşitlik'tir."

 

Siz kafanıza göre Demokrasi, kafanıza göre Eşitlik kavramları üretirseniz ve bunu talep ederseniz;

Size, o kavramların gerçek anlamlarından daha fazlası uygulanmayacaktır elbette...

 

Umarım yeterince açık ve nettir...

 

Ve bana lütfen demogoji ile yanıt vermeyin.

Bakın, onca uzun yazı yazıyorum;

Ben sizin kısacık yazınızda bu kadar büyük bir tutarsızlık bulabiliyor ve bunu kanıtlarken "Bilgi" ile kanıtlıyorsam eğer,

Benim söylediklerimde bir çelişki varsa, bu kadar uzun yazı içerisinde bunu bulup çıkaramamanız imkansız...

Gerçi şimdiye kadar görmedim ama umarım bundan sonra söylemlerinizi gerçekçi ve tutarlı bir temele oturtup,

Bu şekilde bir yanıt verirsiniz;

Ki bende o sayede eksik ve hatalı düşündüğüm nokta var ise onu görebilirim...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senin "Türkler" dediğini sayayım ben...

 

Türkler yani, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları:

.

.

.

Türk Halkları Kim?

Yukarıda saydığımız tüm etnik-unsurlar, Türk Halkıdır...

 

Kürt Halkları Kim?

Goraniler, Soraniler, Kurmanclar'dan bir tane bile fazlası değil...

.

.

.

Tekrarlıyorum:

"Türk Olmak" demek, tüm etnik-adlandırmaların üzerinde bir vatandaşlık/ulus bağını temsil eder.

Tarihsel ve Toplumsal olarak da bu böyledir.

 

Türk olmakla vatandaslik bazinda Tük olmak arasinda dagla kadar fark var bunu önce bilmek gerekli. Hala günümüzde dhi bir cok yabanci uyruklu insanlar Türk vatandasligina gecebliyorlar. O tip insanlar Türk irkindan degil TC vatandasi bazinda Türk oluyorlar, aynen 100 binlerce Türk vatandasininda günüzde Ab ülkelerideki yasadiklari ülkelerin vatandasligina gectikleri gibi.

Türk vatandaslarini sayerken yanlis saymissiniz,

Dogrusu söyle olacak;

Laz kökenli Türk vatandasi,

Cerkez kökenli Türk vatandasi,

Ermeni kökenli Türk vatandasi,

Kürt kökenli Türk vatandasi.

.

.

.

Kelime oyunlariyla gercekleri degistiremeyiz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Senin "Türkler" dediğini sayayım ben...

Bunu saymanıza gerek yok.. Yine kendinizi bu kadar yormaya gerek yok.. Bunları herkeşler biliyor..

 

 

Bunun dışında, Kürtler, tüm diğer etnik-unsurların sahip oldukları haklara birebir sahiptirler...

Evet Kürtlerin Türk ulusu değil Türk ırkı dışında diğer etnik haklarla tek bir ortak hakları vardır..:

 

Türk Ulus değil Türk Irk devletinin düzenine hizmet etme hakkı..

 

Kendi dillerinde dahi hulyalar görme yerine zorla ''mutlu Türk'' olduğunu her sabah haykırma hakkı..(Çoğunlukla Kürtler için)

 

Kendilerine dışkı yedirenlere askerlik yapma hakkı..(Çoğunlukla Kürtler için)

 

86 yıldır ekmeklerini, hayallerini çalan düzene vergi verme hakkı..(Çoğunlukla Kürtler için)

 

 

Tekrarlıyorum:

"Türk Olmak" demek, tüm etnik-adlandırmaların üzerinde bir vatandaşlık/ulus bağını temsil eder.

Bakın sizin anlamadığınız şu..

 

''Ulus'' kavramı gönüllü birlikteliği oluşturur zıorunlu birlikteliği değil..

 

Bakın Lenin' in ''boşanma'' kuramı vardır.. Siz sizden ayrı yaşamayı isteyeni zorla hangi hakla tutabilirsiniz?

 

Lazlar, çerkezler, araplar, gürcüler, boşnaklar, rumlar hatta dünyanın tüm etnik kimlikleri, hatta tanzanyalılar bile Türk olarak yaşamayı isteyebilirler ancak tek bir halk dahi sizinle beraber yaşamak istemesse sizin bunlara Türk-Ulus yaönelimini dayatmanıza, kendi ulus sisteminiz içinde zorla tutmaya hakkınız, hukukunuz yok..

 

Kürtlerin istediği şu, ''biz Türk ulus kimliği altında yaşamaya varız, ancak kendi rengimizle, kendi irademizle..''

 

Bakın bu beğenilmeyen IRAK KÜRDİSTAN FEDERE YÖNETİMİNİN ANAYASASIDIR:

 

Buyrun:

 

Madde 6: Irak Federal Cumhuriyeti'nin bayrağına ek olarak, Kürdistan Bölgesi için özel bir bayrak olacak ve bu yasa ile düzenlenecektir.

 

i) Kürtçe, Kürdistan Bölgesi’nin resmi dili olacaktır.

ii) Federal ve bölgesel yetkililerle resmi yazışmalar hem Arapça hem de Kürtçe olacaktır.

iii) Kürdistan Bölgesi’nde Arapça öğretimi zorunlu olacaktır.

iv) Türkmen dili, Kürtçe'ye ek olarak, Türkmenlerin eğitim ve kültür dili olarak sayılacaktır. Süryanice, Kürtçe'ye ek olarak, o dili konuşanların eğitim ve kültür dili olacaktır.

 

Dikkatli bakın Kürtçeyi, Kürt bayrağını inkar eden var mı?

 

Türkmenlerin dili yasak mı?

 

Kürtçe dışında bir dil (Arapça) zorunlu mu değil mi?

 

Sizden istenilen, daha doğrusu almaya çalışılan haklar bunlardır..

 

Lütfen bunları yalnız Kürtlerden değil tüm halklardan esirgemeyiniz sayın boşig..!!

 

Hürmetler..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakın sizin anlamadığınız şu..

 

''Ulus'' kavramı gönüllü birlikteliği oluşturur zıorunlu birlikteliği değil..

 

Bakın Lenin' in ''boşanma'' kuramı vardır.. Siz sizden ayrı yaşamayı isteyeni zorla hangi hakla tutabilirsiniz?

Bakın, konuyu bir kere Feodalizm ile Ulus Olma çatışmasından bağımsız ele almak imkansızdır.

Bir taraf Uluslaşabilmiş, diğeri hala Feodalizm ile yaşıyorsa, bunda gönüllülük ya da gönülsüzlük gibi koşullar devre dışıdır.

 

Aşiret Kültürü'nde, Kürtlüğü bir Ulus-Kimlikten ayrı ve ayrıştırıcı tutmanın, bilinçi bir eylem olduğunu iddia edemezsiniz.

Orada bir güdülmüşlük, koşullanmışlık vardır.

 

Birlikteliği zorunlu olarak istememekten söz edebilirsiniz.

Birlikteliği istememeye koşullanmaktan söz edebilirsiniz.

 

O birlikteliği oluşturan unsurların toplumsal yapılarına baktığınızda bunu kavrayabilirsiniz.

Siyasi söylemler ile çözülmüyor ne yazık ki bu sorunlar;

Toplumsal tanımlar ve örnekler ile çözülebiliyor.

Siyaset, sadece bu toplumsal gereksinimleri sadece biçimlendirir ya da benimser veya o sürece katılır.

 

Şizin yaptığınız, sadece siyasi temelde anlamlandırmaktır.

Süreci, o kültürlerin algısından ayrı olarak ele alamazsınız...

Lazlar, çerkezler, araplar, gürcüler, boşnaklar, rumlar hatta dünyanın tüm etnik kimlikleri, hatta tanzanyalılar bile Türk olarak yaşamayı isteyebilirler ancak tek bir halk dahi sizinle beraber yaşamak istemesse sizin bunlara Türk-Ulus yaönelimini dayatmanıza, kendi ulus sisteminiz içinde zorla tutmaya hakkınız, hukukunuz yok..

 

Kürtlerin istediği şu, ''biz Türk ulus kimliği altında yaşamaya varız, ancak kendi rengimizle, kendi irademizle..''

 

Bakın bu beğenilmeyen IRAK KÜRDİSTAN FEDERE YÖNETİMİNİN ANAYASASIDIR:

 

Buyrun:

 

Madde 6: Irak Federal Cumhuriyeti'nin bayrağına ek olarak, Kürdistan Bölgesi için özel bir bayrak olacak ve bu yasa ile düzenlenecektir.

 

i) Kürtçe, Kürdistan Bölgesi’nin resmi dili olacaktır.

ii) Federal ve bölgesel yetkililerle resmi yazışmalar hem Arapça hem de Kürtçe olacaktır.

iii) Kürdistan Bölgesi’nde Arapça öğretimi zorunlu olacaktır.

iv) Türkmen dili, Kürtçe'ye ek olarak, Türkmenlerin eğitim ve kültür dili olarak sayılacaktır. Süryanice, Kürtçe'ye ek olarak, o dili konuşanların eğitim ve kültür dili olacaktır.

 

Dikkatli bakın Kürtçeyi, Kürt bayrağını inkar eden var mı?

 

Türkmenlerin dili yasak mı?

 

Kürtçe dışında bir dil (Arapça) zorunlu mu değil mi?

 

Sizden istenilen, daha doğrusu almaya çalışılan haklar bunlardır..

 

Lütfen bunları yalnız Kürtlerden değil tüm halklardan esirgemeyiniz sayın boşig..!!

 

Hürmetler..

 

Jan, etnik-devletler kurmak demokraside var mıdır?

Yoksa demokrasi etnik ve dini değerler üzerinde İnsan Olma değerinde ortak değerler üzerinde yükselen bir kaygı mıdır?

 

İnsanları etnik farklılıkları ile örgütlemek ve ona göre tanımlamak niyetindeyseniz,

Daha doğrusu ırkçı bir yapılanma peşindeyseniz, bu söylediklerinizde elbette ki tutarlısınız...

 

İnsanları dini farklılıkları ile örgütleme ve ona göre tanımlamak niyetindetseniz,

Daha doğrusu dinci bir yapılanma peşindeyseniz, bu söylediklerinizde elbette ki tutarlısınız...

 

Modernitede, insanlar kendi kültür ve dillerini geliştirmek ve öğrenmek hakkına sahiptirler.

Fakat ortak değerlere sahip çıkmakla yükümlüdürler.

Toplum olmanın koşulu budur.

Ortak iradenin de koşulu budur.

 

Ayrıca Türkiye'de 30 kadar etnik farklılık var.

Her etnik farklılığın tek tek tanınmasını bekleyemezsiniz.

Taleplerinizi "Etnik unsurlar" temelinde talep edersiniz, "Kürtlük" adına değil...

Var mı Dtp'de böyle bir eğilim?

Yok!

 

"Türkler ve Kürtler" denildiğinde kapsamlarına bakmak lazım diyorum hala...

Kürtlerin hala hepsi Türk Kimliği'ne karşı değildirler.

Dtp ve Pkk'da Kürtlerin tümünü temsil etmemektedir.

 

Bu bir yana, Kürtler'in söz konusu olan kesiminin:

''biz Türk ulus kimliği altında yaşamaya varız, ancak kendi rengimizle, kendi irademizle..'' tümcesindeki "Türk Ulus Kimliği altında yaşamaya varız" tanımını benimsemiş olduklarını hiç sanmıyorum...

 

Bunun en güzel örneği, kendilerince bir "Türk-Kürt" ayrılığının ve eşdeğerliliği düşüncesinin benimsenmiş olmasıdır.

"Türk Olmayı" bir Ulus Ortak Değeri olarak algılamamaktadırlar ki "Türk Ulus Kimliği altında yaşamaya varız..." diyor olsunlar!

Aksine, kendi Etnik-varlıklarını bir "Ulus" olarak algılamaktadırlar ve ayrıştırmakdırlar...

Zaten sorun da bundan çıkmaktadır ve tartıştığımız şey de budur.

 

Eğer dediğiniz gibi bir düşünceleri varsa,

Zaten benim de düşündüğüm şey, bu söylemden farklı birşey değildir...

 

Öyle olsaydı, bu konuyu tartışıyor olmazdık, öyle değil mi?

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önce Lenin'in bosanma hakkiyla ilgili iki kelime yazayim:Bosanmak isteyen varsa bosansin ve nereye giderse gitsin kimseyi zorla tutan yok.Ama ben illede Türkiye sinirlari icersinde kalacagim diyorsalar o zaman Türkiye Cumhuriyetinin Vatandaslik yasalarina uymakla yükümlü olurlar.Istiklal marsi hep söylenecektir.Ne MUTLU TÜRK'ÜM DIYENE hep denecektir.Ant hep icilecektir.Isine gelen kabul eder gelmeyen basinin caresine baksin,ama bizi birseylere zorlamasin.

Dersim bir isyandi ve bastirildi.Yine bir isyan olsun yine bastirilir.Burasi dingonun ahiri olmadigi icin birilerinin keyfi icin kimseye bu devleti yikma hakki verilmemistir.Insan olan herkese bu ülkede yer vardir.Insan olmayanlarin ise nereye ait oldugunu herkes bilir.Bu ülkede eziliyor denilen bir toplumun üyeleri,o ülkede hersey olabiliyorsa ezilme yoktur.Nankörlükle biryerlere varilmaz.Hayir efendim o hersey olanlar bizden degildir diyorsaniz onu da siz bilirsiniz.Onlar sizden degilse demek ki sizden olanlar daglarda gezenlerdir.Dilinizimi konusamiyorsunuz,buyurun ona artik imkan verildi,konusun yazin cizin.Ama cocuguna Kürdistan adini verdigi icin hakkinda dava acilan Kürtcüyüde savunmaya kalkmayin.Düsünün ki 60 milyon insanda cocuklarina Türkiye adini koyabilir.Türkiye'de irkciliga gecit yoktur.Bunu böyle bilesiniz.Türk milletini de öyle olur olmaz carpitmalarla irkci yapamazsiniz hic yorulmayin bosu bosuna.

Türkiye eger varsa DEMOKRASI bu da herkes icin vardir.Kürtcüler disinda bu ülkeyi bölmeye kimse kalkismadi.tam 40 defa denendi bu.

Devlet asiretleri kullanmis,kullanabilir,ama bugün mangalda kül birakmayip su kadar milyonuz diyenler eger hala asiretlerin emrindeyse evet bunda bir yanlis olan nokta vardir.Bu yanlislik ise Kürtcülerin Kürt toplumunu birilerinin hesabina kullaniyor olmalaridir.

Hep ayni sablon saldirilarla Kürtcülük yapilmaktadir.Bu sablon saldirilarda gösteriyor ki burada TÜRKLERE saldiranlarin hemen hepside ayni kaynaktan nemalaniyor.Beyin yikama ameliyesinden gecirilmislerdir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi burada ibretlik bir duruma tanık oluyoruz. Düşmanı oldukları bir ülkenin anayasasını askeri dönem anayasası diye beğenmeyenler, YABANCI ASKER İŞGALİ ALTINDA, emperyalist çizmeleri altında çiğnenen, milyonlarca vatandaşı yabancı askerlerce öldürülen, kentleri kuşatılıp keskin nişancıların hareket eden her şeye ateş ettikleri, can güvenliği diye bir şeyin adından söz edilemeyen, her şeyi, her değeri yağmalanmış, müzeleri bile soyulup soğana çevrilmiş bir ülkede yapılmış bir anayasayı övebiliyorlar!

 

Diyecek bir şey bulmak gerçekten zor. Denecek şeyi vicdanlara havale ediyorum.

 

Yalnız şunu belirteyim, emperyalistlerin taktiği hep bu olmuştur. Sorunlu, etnik - mezhep çatışmalarının hiç bitmeyeceği bölgeler oluşturacak biçimde sınırlar çizmişlerdir hep. Bunu Avrupa sömürgecileri de, Sovyet sömürgecileri de hep yapmışlardır. Amaçları etnisiteyi, parçalanmayı, çatışmayı körüklemektir zaten. Roma senatosunun en yüksek yerinde yazardı: "DİVİDE EN İMPERUM" BÖL VE YÖNET...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk olmakla vatandaslik bazinda Tük olmak arasinda dagla kadar fark var bunu önce bilmek gerekli. Hala günümüzde dhi bir cok yabanci uyruklu insanlar Türk vatandasligina gecebliyorlar. O tip insanlar Türk irkindan degil TC vatandasi bazinda Türk oluyorlar, aynen 100 binlerce Türk vatandasininda günüzde Ab ülkelerideki yasadiklari ülkelerin vatandasligina gectikleri gibi.

Türk vatandaslarini sayerken yanlis saymissiniz,

Dogrusu söyle olacak;

Laz kökenli Türk vatandasi,

Cerkez kökenli Türk vatandasi,

Ermeni kökenli Türk vatandasi,

Kürt kökenli Türk vatandasi.

.

.

.

Kelime oyunlariyla gercekleri degistiremeyiz.

Biz ne diyoruz en baştan beri?

 

"Orta Asya Kökenli Türk Irkı" başkadır, "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olmakla Gerçekleşen Türklük" başkadır demiyor muyuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biz ne diyoruz en baştan beri?

 

"Orta Asya Kökenli Türk Irkı" başkadır, "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olmakla Gerçekleşen Türklük" başkadır demiyor muyuz?

 

Siz diyorsunuz ama bu ülkeyi yönetenler sizin gibi düşünmüyorlar ne yazık ki..

 

''Türk olmayanların tek bir hakkı var Türke köle olma hakkı'' politikası 86 yıldır hayatımızın her anında, her alanında..

 

Hatta rüyalarımızda bile..

 

Aklıma bir an Musa Anterin rüyasında Kürtçe şarkı söylediği için kan ter içinde bağırarak uyanması geldi..

 

Şaka gibi di mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.