Φ AED Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2009 ortam iyice gerildi..forum topicleri bile bunu gösteriyor. 7000 yıllık birçok uygarlığın yurdu olmuş bu anadolu nun insanlarının birbirini boğazlayacağına inananların sayısı bile azımsanmayacak ölçüde.. demeye dilimiz varmıyor ama böyle bir içsavaşı isteyen çevreler maalesef var.. biraz yakın tarihimize bakalım ve süreci çok iyi okuyalım..özellikle kürt açılımı projesinin sahibi kimdir analiz edelim.. ++++ 1920 sevr anlaşmasında batı emperyalizmi osmanlıyı teslim almış anadolu halkının kendi meclisi bu anlaşmayı tanımamış ve emperyalizme karşı başkaldıran bu yoksul halk dünyada eşi görülmemiş bir kurtuluş savaşı vererek zafer kazanmıştır..sevr anlaşmasının haritasını ve maddelerini hatırlayalım.. ANTLAŞMA ŞARTLARI 1.Osmanlı ülkesi, İstanbul ile Anadolu'nun küçük bir bölümünden ibaret olarak kalacaktı. osmanlı evleti, eğer azınlıkların haklarını gözetmezse İstanbul da elinden alınacaktı. 2.Boğazlar tüm devletlere açık bulundurulacak ve uluslararası bir komisyon tarafından idare edilecekti. 3.Doğu Anadolu'da iki yeni devlet kurulacaktı (Ermenistan ve Kürdistan). 4.İzmir ve çevresi ile Batı Trakya; Yunanistan'a, 5.Antalya ve Konya yöreleri ile İç Batı Anadolu; İtalya'ya, 6.Suriye,Adana,Malatya ve Sivas çevreleri; Fransa'ya, 7.Irak ve Arabistan İngiltere'ye verilecekti. 8.Askerlik zorunlu olmayacak,asker sayısı azaltılacak ve orduda ağır silahlar bulundurulmayacaktı. 9.Azınlıklara geniş haklar verilecek ve kapitülasyonlardan bütün devletler yararlanacaklardı. Görüldüğü gibi daha 3. madde de emperyalist batı daha o tarihte anadolu da kürdistan ve ermenistan devleti kurulmasını istemektedir.emperyalizm neden kürdistan ve ermenistan devleti istemiştir.?galip gelen itilaf devletleri acaba kürtlerin ve ermenilerin isteklerine boyun mu eğmiştir?…hayır.. bölünmüş bir osmanlı nın kontrolü daha kolaydır da ondan.. ++++ cumhuriyet kurulduktan sonra osmanlı’ya büyük sadakat gösteren, milli mücadele’ye canla başla destek veren, sevr’i protesto edip Lozan’da ‘türklerden ayrılmak istemeyiz’ diyen kürtler arasından nasıl oldu da bir ‘kürt sorunu’ doğdu? bu sorunun cevabı, bir yönüyle kürt milliyetçiliği ile ilgili. osmanlı devletinin son döneminde ortaya çıkan kürt milliyetçiliği her ne kadar geniş kitleleri etkilemese de varlığını sürdürdü; cumhuriyet döneminde, özellikle de tek parti döneminde büyüdü. atatürk’ün milliyetçilik anlayışı, hiç kimsenin etnik kökenine önem vermeksizin, ‘türküm’ diyen herkesi eşit vatandaş kabul etme esasına dayalıydı. ancak uygulama her zaman böyle olmadı. tek parti döneminde kimi bürokratlar, etnik temelli bir türk milliyetçiliği geliştirdi. kürt sorununun kırılma noktası ise, 1925 baharında patlak veren şeyh said isyanı oldu. İsyan, kürtler arasında çok sınırlı bir destek buldu; bediüzzaman said nursi gibi önde gelen kürt din adamları isyana karşı çıktı. ama isyanı bastırmak ve “kökünden halletmek’ için başlatılan takrir-i sükun döneminde sert yöntemlere başvuruldu. (13 Şubat 1925), kısa sürede genişleyerek yaygın bir ayaklanmanın kıvılcımını oluşturdu. genç vilayetinin merkez kazası darahini'yi basarak (16 Şubat) valiyi ve öteki görevlileri esir alan Şeyh Said, halkı islam dini adına ayaklanmaya çağıran bir bildiriyle hareketi tek bir merkez altında toplamaya çalıştı. bu bildiride 'din uğruna savaşanların lideri' anlamına gelen mührünü kullandı ve herkesi din uğruna savaşa çağırdı. mistan ve botan aşiretlerinin desteğini aldıktan sonra genç ve çapakçur (bugün bingöl) üzerinden diyarbakır'a yöneldi. maden, siverek ve ergani'yi ele geçirdi. şeyh abdullah'ın yönettiği başka bir ayaklanma kolu da varto üzerinden muş'a doğru harekete geçti. varto'yu ele geçiren isyancılar, muş'a ilerledilerse de halktan toplanan yardımcı kuvvetlerle murat köprüsü civarında mağlup edilip, varto'ya geri çekilme¬leri sağlandı. gelişmeler üzerine hükümet doğu vilayetlerinde sıkıyönetim ilan etti (21 Şubat). ayaklanmacıların üzerine gönderilen ordu birlikleri kış ovası'nda Şeyh Said kuvvetleri karşısında tutunamayarak dyarbakır'a çekilmek zorunda kaldı (23 Şubat). ertesi gün elazığ'a giren gökdereli şeyh şerif yönetimindeki başka bir ayaklanma kolu kenti kısa süre de olsa denetim altına aldı. 7 Mart'ta Şeyh Said'in emrindeki 5000 kişilik bir kuvvet diyarbakır'a saldırdı.. TBMM hemen Takrir-i Sükun Kanunu'nu kabul ederek hükümete olağanüstü hal yetkileri tanıdı. ayaklanmayla ilgili yayınlara konan yasak daha sonra başka önlemleri de kapsayacak biçimde genişletildi. ayrıca ankara ve diyarbakır'da istiklal mahkemeleri kurulması kararlaştırıldı. bu sırada diyarbakır'ı kuşatma altına alan şeyh said kuvvetleri, hükümet kuvvetleri tarafından püskürtülerek geri çekilmeye başladı. geniş çaplı bir sevkıyatın ardından toplu saldırıya geçen (26 Mart) ve bir bastırma harekatıyla ayaklananların çoğunu teslime zorlayan askeri birlikler, İran'a geçmeye hazırlanan ayaklanma önderlerini boğlan'da (bugün Solhan) sıkıştırdı. şeyh şerif ve yanındaki bazı aşiret reisleri palu'da yakalanırken, Şeyh Said de Varto yakınlarında yakın bir akrabasının ihbarıyla carpuh köprüsü'nde ele geçirildi (15 Nisan 1925).ayaklanmayı destekleyen eski şuray-ı devlet reislerinden kürt teali cemiyeti reisi seyit abdülkadir ve 12 arkadaşı İstanbul'da tutuklanarak yargılanmak üzere Diyarbakır'a getirildiler. yargılanma sonucunda seyit abdülkadir ve 5 arkadaşı ölüme mahkûm olarak, idam edildiler (27 Mayıs 1925).diyarbakır'daki şark istiklal mahkemesi önceden verilen emre itaaten Şeyh Said ve 47 ayaklanma yöneticisi hakkında da ölüm cezası verdi (28 Haziran). Cezalar, başta şeyh said olmak üzere, ertesi gün infaz edildi. bu tarihten itibaren 1930’ların sonuna kadar ‘bölge’de hemen her yıl ayaklanma yaşandı. türkler ve kürtler arasındaki birliği sağlayan müslüman kimliğine yapılan vurgunun azalması sorunun çözümünün en etkin yolunu da ortadan kaldırmış oldu. 1935 de vergi vermeyen ve kontrol edilmekte zorlanan kürt aşiretleri (ki bu aşiretler daha osmanlı döneminde 1847-1877-1885-1907-1911 yıllarında isyanları görülmektedir.) üzerinde genç merkezi hükümet kontrolu elinde tutmak için dersim yöresinin adını tunceli olarak değiştirdi ve yöre halkını istediği yere nakledebilecek yetkileri elinde tutan bir yasa çıkardı. bunun üzerine 1937 de 6000 kişiye ulaşan ocakzade (Ehlibeyt soyu) kökenli ve Şeyh Hasan aşiretine mensup olan Abasan aşireti reisi Seyit Rıza önderliğinde, asker ve vergi vermek istemeyen diğer aşiretlerce de desteklenen yeni bir ayaklanma patlak verdi. tarihte dersim isyanı olarak anılan ayaklanmayı Kureyşan aşireti başlattı. ayaklanmaya kureyşan aşireti dışında Haydaran, Yusufan ve Demenan aşiretlerinden de katılım oldu.sabiha gökçenin komuta ettiği 3 hava filosu uçağın katıldığı harekatla eylül 1937 de isyan bastırıldı. Abasan aşireti reisi Seyit Rıza ve 6 aşiret lideri idam edildiyse de 1938 de tekrar ayaklanma çıktı.ikinci bir harekatla bu ayaklanmada bastırıldı. .resmi rakamlar bilinmemekle birlikte avrupalı kaynaklar her iki dersim harekatında toplam 50.000 insanın öldüğünü kürt kökenli kaynaklar da 90.000 kişinin öldüğünü, uçaklara katliam emrini atatürkün değil İnönü nün verdiğini söylemektedirler.. yöre halkı 1938 de anadolunun birçok yerine sürülmüştür..bu konuda ihtilaf yoktur.. bugün.karadenizde,içanadoluda kürt kökenli insanların yaşaması bu nakillerin sonucu olmuştur.. türkiye cumhuriyeti döneminde tarihsel olarak kürt isyanları ve ve bu isyanlarını bastırılasını vermemizin nedeni orta yaş kuşakları bilgilendirmek.. 1984 eruh baskını ile başlayan PKK hareketi ve bugün konuştuğumuz kürt açılımı sürecine kadar olanlara(1984-2009) burada girmeyelim.. orta yaş kuşak bu süreci yaşadı.ancak PKK hareketine lojistik destek olarak ABD nin çekiç gücünü ve avrupanın PKK hareketine medyatik,lojistik birçok destek verdiğini yani sahneye bu dönemde çıktığını görüyoruz. ++++ yukarda ana hatlarını verdiğimiz kürt isyanlarından sonra , genç cumhuriyet mustafa kemalin de ölümüyle birlikte özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerine yatırımların yapılmadığı, kürtçenin yasaklandığı, o bölgenin kamu hizmetlerinin ihmal edildiği doğrudur ve birçok araştırmacı bu konuda birleşmektedir..artık bu konuyu devlet bile resmi söyleminde kullanmaktadır. 1980 li yıllarda <kürt yoktur karda yürürken kart kurt ses çıkaran dağ türkleri vardır> diyen profesörler türemiştir. daha sonra başbakan ve cumhurbaşkanı düzeyinde kürt realitesi tanınmış doğu sorunu kürt sorunu olarak dillendirilmiş kürtçe tv kanalı kurulmuş ve açılım aşamasına gelinmiştir.bölgedeki sıkıyönetimler,olağünstü hallerle birlikte ortaya çıkan jandarma baskısı ve devletin gizli örgütü olarak ileri sürülen JİTEM in bölge halkına çok sert davrandığı genel kabul görmektedir. araştırmacı prof.doğu ergil in 22 10.2009 da söylediğine göre yakılan köylerden yurtsuz kalan kürtlerin avrupa insan hakları mahkemesine açtığı davalar sonucu türkiye devletinin ödemek zorunluluğu ile karşı karşıya bulunduğu miktar 3 milyar dolardır.. hatalı yazım yoktur : 3 milyar dolar…. ++++ II.dünya savaşından sonra başını sovyetlerin çektiği sosyalist blok tüm dünyada ağırlığını ortaya koyduğundan ülkemiz işçi ve gençlik hareketi bu akımlardan çok etkilenerek <sınıfsız toplum>mücadelesine giriştiler..tüm dünyada sosyalist sistem ile kapitalist sistem arasında bölgesel,siyasal,bir mücadele yaşanırken sporda,uzayda da amansız bir rekabet vardı. ABD, yarı kapitalist, doğusunda da yarı feodal üretim ilişkilerinin sürdüğü ülkemizde 1970 yıllarda gelişen sol ve işçi muhalefetini bastırmak için o dönem görevlendirdiği MHP nin tek başına yetmeyeceğini anlayınca 12 eylül askeri cunta projesini hayata geçirdi.. O dönem amerikan yönetiminin askeri darbeyi öğrenince <bizim çocuklar başardılar> cümlesiyle hatırlanıyor..sendikalar ve siyasi partiler kapatılıp binlerce insan tutuklandı işkencelerden geçirildi.birçok idamlar infaz edildi..aynı işkencelerle tanışan MHP lilerin kafası o dönemde hangi safta yer aldıklarına ilişkin <dank> edecekti... ABD projesi askeri cunta, bir dönemi kapatmakla kalmamış aynı zamanda yeni dönemin yol haritasını ve temel parametrelerini oluşturmuştur. .en önemli iki parametre, temel hak ve özgürlüklerin çok kısıtlandığı yeni bir anayasa yapılması ve ılımlı islam modeli çerçevesinde tüm sosyal yaşamın ve kültürel alanların dincileştirilmesidir.. tarih sosyal yaşam anlamında geriye götürülmüş din referanslı AKP oluşturularak iktidara getirilmiştir.. ++++ bugün BOP (büyük Ortadoğu projesi)nin eşbaşkanı olan AKP hükümeti, siyasi geleceğini riske ederek <kürt açılımı> yaptığını söylemektedir.. proje tamamen ABD ye aittir.. afganistan ve ırak ta direnişi kıramayan ABD ırak batağında 5000 askerini yitirmiş çekilme aşamasındadır.bölgede oluşan yeni durum ABD bu projeyi oluşturma ihtiyacını doğurmuştur.proje ABD ye kuzey ırak kürt yönetiminin güvenliğini türkiye ye vermektedir. varılan "mutabakat", kuzey ırak’ta konuşlanan PKK’nin tasfiye edilmesi karşılığında kuzey ırak’taki "kürdistan özerk bölgesi"nin himaye edilmesi konusunda TSK’nın "ikna" edilmiş olmasıdır. "mutabakat"ın temel koşulu, PKK’nin kuzeyı Irak’tan çıkartılmasıdır. burada ABD "planı" bir kez daha devreye girer. "plan"a göre, PKK’nin tasfiye süreci ile ABD’nin askeri birliklerinin Irak’tan çekilmesi süreci eşzamanlı olarak yürütülecektir. turkiyede 18 ,ıranda 10, ırakta 5, suriyede 2 milyon olmak üzere toplam 35 milyon civarında nufusa sahip olan kürtler, yüzyılların verdiği acılar,uluslaşamama, feodal ekonomik düzen nedeniyle bu projeyi desteklerken, projenin ABD çıkarlarına daha çok hizmet ettiğinin farkındamıdırlar? evet farkındadırlar fakat bunu kabullenir görünmektedirler. ancak şu bilinmelidir ki bölgede güçler dengesindeki bir değişiklik, ABD’nin bir kez daha kürtleri yüzüstü bırakmasıyla sonuçlanacaktır. bu ABD "planı"nın bugün için konuşulmayan ikinci bölümü ise, ırak’tan çekilecek ABD askeri güçlerinin bir bölümünün güney doğuda konuşlandırılmasıdır. bu açıdan da, PKK’nin kuzey ırak’taki varlığı ABD’nin "askeri çıkarlarına" aykırıdır, dolayısıyla da tasfiye edilmesi gereken bir varlıktır. mevcut durum ve olay böyledir. tarihin bir cilvesi olarak projenin ABD patentli olduğunun farkına varan MHP, bunu açıkça deklere etmiş, ABD ankara büyükelçliği bunu yalanlamak zorunda kalmıştır. ++++ sonsöz şudur ki ABD nin kürt açılımı projesi türk ve kürt milliyetçiliğini de körüklemiş, siyasal partiler arenası toz duman olmuş,heran patlamaya hazır bir siyasal ortam oluşturulmuştur.. bu toprakların etnik kökeni farklı olan insanları ABD proje ve çıkarları ile değil kendi çıkarları ile projeler yapmalıdırlar..zaten burada verdiğimiz tarihsel kronoloji de göstermektedir ki sevr den sonra araya 2.dünya savaşı ve dünya sosyalist kampı girmiş,1980 lere gelindiğinde emperyalist ABD ve destekçisi AB <nerde kalmıştık > demiştir. notlar : 1- <şeyh sait isyanı >ve <dersim isyanı> tarihsel bilgileri ile sevr haritası vikipedia dan derlenmiştir. bu veriler dışında alıntı yoktur. 2-çalışma için 40 yakın site ve blog araştırılmış olup objektif kalınabilmesi için taraflı olduğu rakamların tutarsızlığından anlaşılan siteler yerine vikipedia verilerine bağlı kalınmıştır. 2 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Mouchette Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2009 son 80 küsür yılı ana hatlarıyla kronolojik olarak buraya yazarak bilgilerimi tazelediğiniz için teşekkürler AED... hem konuda ana sayfada en üste çıksın ki bu güzel çalışmayı gözden kaçıranlar okuma şansını elde etsin 2 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Dayı Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2009 AED.. teşekkür.. Bu Emeğin karşılığı okunma sayısındaki çokluktur..Mouchette,ye katılıyorum.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ kgurleyen Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2009 Terimleri... ''beynimizin algılamalarına tuzak kuranların tam da istediği gibi'' yanlış kullanmaktan kaçınmamız gerekir öncelikle... Başı ''Kürt'' sözcüğüyle başlayan...özellikle siyasal tüm tanımlamalar Türkiye bağlamında kasıtlıdır... Doğrusu ''Kürtçülük'' dür... Osmanlı döneminden beri emperyalizmin kışkırttığı ve yönlendirdiği...işbirlikçi Kürtlerin ve Türklerin de karşılığını alarak sürdürmeye çalıştıkları bir bölünme projesinin adıdır bu kavram... Tek devlet...tek millet...tek bayrak...diyen ve bunu içselleştiren Kürt vatandaşlarına...haksızlık ve yanlışlık yapmaya kimsenin hakkı olmamalı... ''Kürtçü''olanla ''Kürt'' olanı birbirine karıştıramayız.... Bu anlamda benim açımdan ''Kürt Türktür...Türk'de Kürttür...'' 3 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.