Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI


kaplan-200

Önerilen İletiler

 

Türkiye'de en etkin ve dış destekli ırkçılık Kürt ırkçılığı. Başka ciddi anlamda bir ırkçılık yoktur. Varsa da çok önemsiz düzeydedir.

 

Alintiladigim iddaanizi aydinlatici sekilde acarsaniz sevinirim.

 

Ayrica sizin "irkcilik" tarifinizide cok merak ediyorum. Irkcilik nasil tanimlanir ve belirlenir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu ülke 85 yıldır varolan sorunlarını yok sayarak bu hale geldi,sevsekte sevmesekte Akparti hükümeti bu yönde gerçekten büyük işler başardı,bakarsanız ermenistan ortaya bir soykırım lafı atıyordu biz burdan bağırıp çağıryoduk buda bizi uluslararası platformlarda zora sokuyordu,Kürt coğrafyası ve kürtler ile sürekli kavgalı bir devlet yapısı vardı şimdi bunun üzerine gidilerek bu sorun çözülmeye çalışılıyor,suriye ile daha 10 yıl önce savaşın eşiğine gelmişken Ak parti şimdi sınırları kaldırıyor,ırak ve kuzeyindeki Kürt yönetimi ile iyi ilişkiler kurularak G.Doğu halkının ve Türkiyedeki işadamlarımızın yeni yapılanmadan faydalanmalarının önü açılıyor,Türkiye artık bölgenin belirleyici gücü haline gelme yolunda ilerliyor ancak bunun içinde kendi içindeki sorunlarınıda çözmek zorunda,inkar etmek hiçbir sorunu çözmez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye Türklerindir sözünü bir zamanlar Alman Komünistleri de irkcilik olarak yorumluyordular.Ama onlara Almanya kimindir diye soruldugunda "kimin olacak tabii ki Almanlarin"cevabini vermektende gurur duyuyordular,sonra ne oldu Almanya'da komünistler tarih oldu,yesile boyandilar ve simdide siyahlarla ortak siyaset yapiyorlar.Linken denilen parti ise eski Dogu Almanya kirintilarinin biraraya geldigi bir partidir ki Türkiye'ye karsi en cok savas verenlerin basinda da onlar gelir.Yani demek istedigim,birileri hep bu Türk olmaktan rahatsizlik duymustur tarih boyunca,ve tarih boyunca Türklere karsi verilen bir savas vardir.Bu savas ne ezilme savasidir ne de demokratik haklar savasidir,bu savas baslibasina Türk düsmanligindan kaynaklanan bir savastir.Yani hazimsizliktir.Bu savasi Osmanli bile verdi Türklere karsi,Kürtler'in verdigi savas yeni degildir.Onlar tarih boyunca olmayan haklar iddiasiyla ortaya cikmis,Ingilizlerin,Amerikalilarin Almanlarin taseronluk görevini üslenmisler ve onlarin adina Türkiye'yi bölme görevini yerine getirmeye calismislardir.Bugün olanlardaki fark ülkeyi yöneten iktidarinda onlara ortak olmasidir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

85 yildir denerek tarihi saptirmanin ne anlama geldigini bilmiyorum ama bu tamamen carpitilmis bir iddiadir.Gercek ise 1950 itibariyle yasadigimiz sürectir.1950 öncesini hesaplarina katanlarin o dönemlerdeki dünya sartlarindan bihaber olduklarini sanmiyorum,onlar sadece odaklandiklari hedeflere kara calabilmek amacindadirlar.1950 yili itibariyle baslayan Amerikanlasma tutkusu,dis borclanmalarla ipoteklerle geliserek bugüne kadar gelmistir.Ülkeyi yöneten,mezhepci-dinci-batici hükümetler ülkede hicbir demokratik gelismeye katki saglamamis tam tersine 1923'le baslayan demokratiklesme cabalarinida yok etmislerdir.Demokratik haklarin olmadigi veya tam olmadigi ülkelerde rahatsizliklarin olmasida kacinilmazdir.Bu anlamda insan haklari demokratik haklar cercevesinde ele alinirsa görülür ki ülkemizde insan haklarina asla riayet edilmemis aksine insan haklari hep ayaklar altina alinmistir.

Kürtlerin daha dogrusu,Sevr ile baslayan ayrilikci nüvelerin Lozan'la susturulmasi,Kürtcü yani bölücü calismalari,yer altina götürmüs,bu cercevede,yapilan isyanlar,Devlet karsiti eylemler ya 'dinci'bir kisveye sokulmus,ya da asiretlerin topraklarini saglamlastirma amaciyla halki ayaklandirmalari tarzina dönüsmüstür.Kürt isyanlarinin hemen hepsi Kürt Teali Cemiyeti ve Ingilizlerin isbirligi ile gerceklestirilmis bu isyanlarda Ingiliz cesme gibi Ingiliz parasi akitilmistir.Amac bellidir.Türk ulusunun yurdunu bölmek parcalamak ve kan dökmek,bunun adina "KÜRT ACILIMI,DEMOKRATIK ACILIM,MILLI BIRLIK ACILIMI"gibi adlarin verilmesi gercekleri degistirmiyor.Bugün yasananlar Türkiye'nin Irak'a,Yugoslavya'ya benzetilme cabalaridir.Kuzey Irak bölgesel Kürt yönetimi yakin gelecekte Güney Kürdistan olarak ilan edilecektir.AKP-AB-ABD-YANDAS MEDYA'nin yapmis oldugu isbirliginin amaci Güney Kürdistan Devletini Türkiye'ye tanitmaktir.Taiwan modeli denilen model budur.Bilimsel calismalarini Milliyet,militan calismalarini TARAF'in üslendigi bir süreci yasiyoruz.Siz Güney Kürdistani devlet olarak tanimayin,sadece onunla ticari alisverisler ekonomik calismalar yapin,bu pasif tanimadir ki bugün Türkiye zaten bu pasif tanimayi gerceklestirmistir.Tayvan'in taninmiyor olmasi onun devlet olmadigini göstermiyor,Sürec icersinde fiilen var olan devletleri baska ülkeler hukuken tanidiklarinda -ki buna DE JURE-deniyor,devletlesme süreci tamamlanmis oluyor.Irak'in Kuzeyinde fiilen var olan bölgesel yönetimi bu anlamda degerlendirmek ve Türkiye'nin bölgesel Kürt yönetimiyle neden bu kadar ilgilendiginide bu vesile ile anlamak gerekir.Türkiye Güney Kürdistan'i devlet olarak kabul etmektedir,cünkü ABD-AB, AKP VE GÜL'DEN bunu istemektedir.

Dikkat edersek son dönemlerde gerek DTP gerek icimizdeki birtakim odaklar ve gerekse AKP'de hummali bir calisma var.Yibasindan önce herseyin olup bitmesi icin yogun bir tempo yasaniyor sanki yangindan mal kacirir gibi bir telas var.Önümüzdeki günler cok degisik versiyonlari yasatabilir bize.Özellikle bölücü cevrelerin inatla ve tahrik edercesine iktidara yaptiklari baski yaptiklari konusmalar gösteriyor ki amac kültürel haklar filan degildir.Amac,Türkiye'nin su anda icinde bulundugu aciz ortamdan faydalanmak yani durumdan vazife cikarmaktir,bu nedenle simardikca simarmaktalar,bu nedenle cüretkar olmaktadirlar.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ULUSALCILIGI ne oldugunu aciklayan ve bu anlamda etnik kökenlilere yapilan haksizligi ve irkciligi anlatan bir aciklamayi sizlerla paylasmak adina alintilayip yayinliyorum.

 

 

"“Türkiye Türklerindir”cilerin yarası

 

Özdemir İnce haklı mı?

 

11/10/2009

 

Ulusalcılık, ulusal ezber dışında bir şeye izin vermeyen laik bir dindir. Nasıl 'din'in verileri tartışılamazsa, ulusalcılık da aynen öyledir

 

BASKIN ORAN (Arşivi)

 

“Türk” teriminin bir etnik grubun değil, bütün TC vatandaşlarının (“ulus’un”) adı olduğunu iddia edenlerin çok haklı oldukları bir husus var aslında: Türkiye’de etnik olarak Türk olmayan bazı gruplar “Türk’üm” diyor.

Tek kelimeyle, mükemmel. Fakat “Türk’üm” demeyen milyonları ne yapacağız? “Türk” terimini ulus’un adı sayanlar için gocunulacak yara işte tam burası. Bu insanları askerdeki “Tüfek çatılacaaaaak! Çat!” der gibi Türk yapmanın mümkün olmadığı her geçen saniye daha da kesinleşiyor. Kesinleşince de, bu yaradan kan sızıyor. Son haftalarda iki “durum” oldu, yine fena halde sızdı. Birinciden başlayalım.

Yarayı deşen rapor

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri T. Hammarberg’in 1 Ekim’de yayınlanan “Azınlıkların İnsan Hakları” adlı raporu farklılık gösteren gruplara bu ülkede nasıl muamele ettiğimizi bir MR filmi kesinliğiyle gösterdi. ( www.commissioner.coe.int) 197 paragraflık (uluslararası belgelerde paragraflar numaralıdır) bu upuzun Türkiye raporu bir büyük gazetenin çok ilgisini çekti. Ama, tek paragrafıyla. Cımbızladığı paragraf şöyle: “29) Komiser, Lozan Antlaşması’nda geçen azınlık okulları da dahil olmak üzere, bütün kamusal ve özel ilkokullarda öğrencilere zorunlu olarak her gün “Ben Türk’üm” diye başlayan ve “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” diye biten bir yemin okutulmasından kaygı duymuştur. Alınan raporlar, 2007’de kimi öğretmenlerin bu uygulamanın kaldırılması yönünde yaptığı girişimin, “halkı kanuna karşı gelmeye teşvik”ten yargıya intikal ettirildiğini bildirmektedir. Komiser, bu yargı sürecinin sonucu hakkında bilgi edinmeyi arzulamaktadır.”

Adının yanında “Türkiye Türklerindir” şiarı bulunan gazetenin koca belgede tek bir paragraf için, üstelik “etnik ayrımcılıktır” falan demeyen bir paragraf için “Ne Mutlu Türk’üm Diyene etnik ayrımcılık” tepkisiyle manşet atması bu yaranın tipik göstergesi. Böylece kimileri yine burnundan soluyacak, bütün gözler buraya dönecek. Geri kalan 196 paragrafta Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, Süryanilerin, Alevilerin, Romanların (Rapor’un altıncı bölümü tamamen Romanlara/Sulukule’ye ayrılmış) gördüğü muameleye Rapor’un getirdiği fevkalade ayrıntılı eleştiriler dikkatlerden kaçırılacak.

Ülkemizde yasalarda, mahkeme kararlarında ve idari uygulamalarda görülen etnik ve dinsel ayrımcılığı bu sütunlarda daha önce ibadullah yazdım; “Türkiye’de Azınlıklar” kitabım da bunlarla dolu. Tekrar etmeyeyim ve ırkçılık konusundan tek örnek verip geçeyim: 1934 tarihli İskan Kanunu’nda altı kez “Türk Irkı” terimi geçiyordu. 2006 tarihli yeni İskan Kanunu’nun 4. maddesi şöyle diyor: “Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olmayan[lar] göçmen olarak kabul edilmezler.” “Irk” ile “soy” terimlerinin “ne” değil “ne” olduğunu yazamam, aile terbiyem müsaade etmez.

 

“Ne Mutlu Yunan’ım Diyene!”

Bendeniz 28 yıldır azınlık konularıyla uğraştığım için talimliyim, ama bir tek şunun cevabını veremiyorum: Batı Trakya Türk azınlığının yine Lozan’ca kurulmuş okullarında “Yunan’ım, doğruyum, çalışkanım. Varlığım Yunan varlığına armağan olsun. Ne Mutlu Yunan’ım Diyene”biçiminde bir “dua” her sabah mecburi okutulsa, acaba birtakım insanlarımız ne yapardı? Bulgaristan’da okutulsa: “(...) Ne Mutlu Bulgar’ım Diyene.” Şimdi kurulmakta olan Kürdistan’da Türkmen çocuklarına okutulsa: “(...) Ne Mutlu Kürt’üm Diyene!”

Şimdi bir de Batı Trakya’da bunun şöyle okutulduğunu düşünün: “Yunanistanlıyım, doğruyum, çalışkanım. Varlığım Yunanistan’a armağan olsun. Ne Mutlu Yunanistanlıyım Diyene.” Ne kadar farklı değil mi? Bilmem “Türkiyeli”nin hikmetini anlatabildim mi? Hiç sanmam. Ulusalcılık, ulusal ezber dışında bir şeye izin vermeyen laik bir dindir. Nasıl din’in verileri tartışılamazsa, onlara ancak inanılırsa, ulusalcılık da aynen öyle.

 

Google profesörlüğü

Kanayan yaranın ikinci belirtisine gelelim şimdi. Bir haftadır, “Türkiye Türklerindir” gazetesinin bir yazarı, Radikal’de 06-11 Eylül arası çıkan dizimin “yalan” olduğunu, okurları “aldattığımı” pek sinirli bir üslupla yazıyor. Günlerce. O kadar ki, arkadaşlar telefon etmeye başladı: “Yahu, bu adama bir şey mi yaptın?” Kesinlikle yapmadım. 1980’lerde Ankara’da kız arkadaşımın kapı komşusu olarak tanıdığımdan beri tartışmamız bile olmadı. Hatta, Allah razı olsun, bana Herkül’ü (Millas) tanıştırdıydı. Her sofrada; 1977 Lenin Uluslararası Barış Ödülü sahibi, bir kitabı cunta tarafından törenle yakılmış ünlü Komünist şair Ritsos’tan “Babam” diye bahsetmesini, onun da kendisine “Manevi oğlum” dediğini aktarmasını hatırlıyorum. Sonradan böyle oldu herhalde. Hayat.

Fransızca öğretmeni şairin genel kültür ve google yordamıyla Fransa ve azınlıklar konusunu bir uluslararası ilişkiler profesörüne öğretmesine karışmak doğru değil; herkesin bir joy yapma(“kafa bulma”) biçimi var. Üstelik ben kendi denklerimle bile polemiğe girmem. Dahası, bilimsel tedbirimi almışım: Yazımın sonunda, meraklısı internetten baksın diye kaynak göstermişim. Hatta, temel Fransız resmî kaynağı internette de var: http://www.dglflf.culture.gouv.fr/lgfrance/legislationLDF.pdf

Böyle ama, gelen telefonların yanı sıra bu sabah bir de sevgili okurum Serdar “Hocam bugünkü yazısında sanırım Özdemir İnce haklı, bir bakın isterseniz” diye yazınca artık direnemedim. Baktım, çok ilginç! Metropol Fransa’yı anlatmaya girişirken “Fransız denizaşırı topraklarında bakın ne özerklikler var!” anlamında yazdığım (Radikal, 09.09.09) şu cümleyi cımbızlıyor: “Fransa sınırları içinde olan Yeni Kaledonya bölgesinde Fransızca dili birinci değil, yerel dillerin yanında ikinci dildir; bu kadarını söylesem kâfi.”

Meğer bir okuyucusu google’dan bakmış, kendisine ihbar etmiş “Y. Kaledonya’da resmî dil Fransızca!” diye. O da, niye burayı atladım diye hayıflanıyor: “[Aslında,] benim Yeni Kaledonya’da resmi dilin Fransızca olduğunu anımsamam gerekirdi” diyor. (Hürriyet, 06.10.09)

Türkiye’de bir insan tipi zuhur etti, farkında mısınız bilmem: Yazma bilen, okuma bilmeyen. Bu, bunun fantastik bir yeni versiyonu: Yazılmamışı okuyan. Benim yazımda bulunmayan “resmî” kelimesini “okuyor” cümlede. Bu arkadaşın daha önce Fransız Anayasası vs. konusunda yazdıklarımı da nasıl “okuduğunu” net göresiniz diye, o resmî kaynaktan ilgili ayrıntıyı buraya aktarayım da, bu hazin olaydan artık kurtulayım; uğraşamayacağım:

 

“Fransızca savunulmalı”

*19 Mart 1999 tarih ve 99-209 sayılı, Yeni Kaledonya’ya İlişkin Kanun, Md. 215 fıkra 2: “Kanak dilleri eğitim ve kültür dilleri olarak kabul edilmiştir.”

* 26 Nisan 2002 tarih ve 70-2002/APN sayılı, Okullarda Dil ve Kültürlere İlişkin Karar, Md. 15: “Kuzey Eyaleti Meclisi, ikinci dil olan Fransızcanın öğretilmesini her seviyede savunmaya özen gösterecektir.” Orijinali: “... s’appliquera à défendre, à tout niveau, l’enseignement du français,langue seconde”. K. Eyaleti, yüzde 91’i okur-yazar olan Y. Kaledonya’nın yarısından çoğunu kaplayan eyalet. Kanaklar yüzde 77,9, Beyazlar yüzde 16,9. Fransızcanın “ikincil dil” olarak resmen “savunulmaya” muhtaç oluşu bundan.

Daha anlatayım mı? “Fransa dilleri” hakkındaki resmî kaynağın adını da vereyim: “Délégation Générale à la langue française et aux langues de France, Le Corpus juridique deslangues de France, Etude réalisée par Violaine Eysséric, Paris, Avril 2005”.

Peki, şair neden bu kadar hırçın? Diğer “Türkiye Türklerindir”ciler gibi onun da aşırı sinirliliği, tamamen, bu işin artık tarihe geçmeden tarih olmaya başladığını fark etmesinden geliyor. Geçmiş olsun.

Not 1: Baktım, “Babam” dediği Ritsos 19 yıl olmuş vefat edeli. Bu açıdan çok talihli insanmış Ritsos.

Not 2: Feyhan yazıyı görünce, ki hiç yapmaz, dudak büktü: “Cevap mı verdin?” Aydın Engin yazıyor “... cevap verme tenezzülünde bulunmayacaksın değil mi?” İkisini de ayrı ayrı teskin ettim: “Bir seferlik kusura bakma, ne olur”."

 

-http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=958856&Date=14.10.2009&CategoryID=42-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ULUSALCILIGI ne oldugunu aciklayan ve bu anlamda etnik kökenlilere yapilan haksizligi ve irkciligi anlatan bir aciklamayi sizlerla paylasmak adina alintilayip yayinliyorum.

 

Yazıyı okumuyorum bile!

Zira, kendinizin olmayan düşüncelere biz zaten ulaşabiliyoruz ve muhtemelen, yazıda yazılmış olanların aksini de kanıtlayan onlarca da yazı bulabiliriz...

Siz, algıladığını biçimiyle tanımlayın:

"Ulusalcılık Nedir?"

Böyle yapın ki, paylaşımlarınızda samimi olduğunuzu düşünelim ve sizin de fikir yürütebildiğinizi bilelim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazıyı okumuyorum bile!

Zira, kendinizin olmayan düşüncelere biz zaten ulaşabiliyoruz ve muhtemelen, yazıda yazılmış olanların aksini de kanıtlayan onlarca da yazı bulabiliriz...

Siz, algıladığını biçimiyle tanımlayın:

"Ulusalcılık Nedir?"

Böyle yapın ki, paylaşımlarınızda samimi olduğunuzu düşünelim ve sizin de fikir yürütebildiğinizi bilelim...

Türkiyede sizin dediğiniz gibi bir ulusal anlayış var işe bu Ulusal ortaklığın adı bir ırk adı olmamalıdır,eğer bir ırk adı olursa bu ülkedeki diğer bir ırk çıkıp buna itiraz edebilme hakkına sahip olur.Dil konusunda defalarca yazdık,kimsenin Türkçenin ortak dil olmasına bir itirazı yoktur,okullarda Kürtçe eğitim verilmesini istemek demek Türkçenin Kürt asıllı vatandaşlarımızın hayatından çıkarılması demek değildir,zira Türkçe bizim ortak dilimiz,paylaşım ve iletişim noktamızdır ancak şunu kabullenmek zorundasınız ki;Kürtlerin kendi dillerine yaşama ve yaşatma hakları vardır ve bu haktan asla vazgeçmeleri sözkonusu değildir,bazı arkadaşlarımız bu hakkın farkında olduklarını ve bu hakkın verilmesini istediklerini söylemektedirler ama iş pratiğe geldiğinde anadilde eğitime,anadilde yayına,anadilde devlet kurumlarından faydalanmaya hayır diyorlar,buda o arkadaşlarımızın nasıl bir çelişki içinde olduklarının apaçık bir göstergesidir,onların dediği gibi Kürdüm demek,Kürtçe konuşmak,Kürtçe yayın yapmak,Kürtçeyi öğrenmek ve öğretmek vs. sayabileceğim yüzlerce şey serbest olsaydı bugün bu ülkede kürt sorunu olmazdı...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hicbir ülkede Türkiye'de oldugu gibi 'aydin'kendi kök ve gerceklerinden kopuk degildir.Tarihine,Cografyasina,halkina ve degerler sistemine ilgisizligin öteside düsman bir 'aydin'herhalde yalniz Türkiye'ye özgüdür.Aslinda bu tür davranis ve eylem icinde okuyup yazmis ama halk tabiriyle'adam olamamis'üst sinif mensuplarina 'aydin 'demenin ne kadar dogru oldugunu iyi düsünmek gerekir.

Türkiye'de AYDIN sayilan insanlarin sagciligi,solculugu,liberalligi,sosyalistligi ve hatta inanclari bile tepeden tirnaga ithaldir.

Türkiye'nin birinci sinif markasi olmadigi gibi birinci sinif liberali,sagcisi ve solcusuda yoktur.Ceviri eserler,taklit tavirlar,kompleksli yaklasimlar özgür aydin olmaya özgün eser üretmeye yetmemektedir.Dün Osmanlida devsirme askerler vardi,bugün Türkiye'de devsirme aydinlar vardir.Yani disi Türk ici Türkten kopuk.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hicbir ülkede Türkiye'de oldugu gibi 'aydin'kendi kök ve gerceklerinden kopuk degildir.Tarihine,Cografyasina,halkina ve degerler sistemine ilgisizligin öteside düsman bir 'aydin'herhalde yalniz Türkiye'ye özgüdür.Aslinda bu tür davranis ve eylem icinde okuyup yazmis ama halk tabiriyle'adam olamamis'üst sinif mensuplarina 'aydin 'demenin ne kadar dogru oldugunu iyi düsünmek gerekir.

Türkiye'de AYDIN sayilan insanlarin sagciligi,solculugu,liberalligi,sosyalistligi ve hatta inanclari bile tepeden tirnaga ithaldir.

Türkiye'nin birinci sinif markasi olmadigi gibi birinci sinif liberali,sagcisi ve solcusuda yoktur.Ceviri eserler,taklit tavirlar,kompleksli yaklasimlar özgür aydin olmaya özgün eser üretmeye yetmemektedir.Dün Osmanlida devsirme askerler vardi,bugün Türkiye'de devsirme aydinlar vardir.Yani disi Türk ici Türkten kopuk.

 

 

saygilarla

Desene artık aydın olmak içinde Türk olmak şart oldu :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiyede sizin dediğiniz gibi bir ulusal anlayış var işe bu Ulusal ortaklığın adı bir ırk adı olmamalıdır,eğer bir ırk adı olursa bu ülkedeki diğer bir ırk çıkıp buna itiraz edebilme hakkına sahip olur.Dil konusunda defalarca yazdık,kimsenin Türkçenin ortak dil olmasına bir itirazı yoktur,okullarda Kürtçe eğitim verilmesini istemek demek Türkçenin Kürt asıllı vatandaşlarımızın hayatından çıkarılması demek değildir,zira Türkçe bizim ortak dilimiz,paylaşım ve iletişim noktamızdır ancak şunu kabullenmek zorundasınız ki;Kürtlerin kendi dillerine yaşama ve yaşatma hakları vardır ve bu haktan asla vazgeçmeleri sözkonusu değildir,bazı arkadaşlarımız bu hakkın farkında olduklarını ve bu hakkın verilmesini istediklerini söylemektedirler ama iş pratiğe geldiğinde anadilde eğitime,anadilde yayına,anadilde devlet kurumlarından faydalanmaya hayır diyorlar,buda o arkadaşlarımızın nasıl bir çelişki içinde olduklarının apaçık bir göstergesidir,onların dediği gibi Kürdüm demek,Kürtçe konuşmak,Kürtçe yayın yapmak,Kürtçeyi öğrenmek ve öğretmek vs. sayabileceğim yüzlerce şey serbest olsaydı bugün bu ülkede kürt sorunu olmazdı...

Türkiye'de "Türk" ırkına dayalı olarak bir arada bulunan bir ırk kitlesi gösterir misiniz bana?

Antropolojik olarak Türk adı bir ırk adı olabilir...

Toplumsal bir olgudan söz ediyoruz...

Toplumsal olarak Türkiye'de Türk adı, bir Ulus adıdır;

Irk adı değil...

Bana, söylemlerle gelmeyin;

Savınızın ispatlarını ortaya koyarak gelin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Desene artık aydın olmak içinde Türk olmak şart oldu :D

 

Aydin olmak icin Türk olma sartini kimse aramiyor.Yazilanlari anlamamak veya anlamak istememek ayri seylerdir.Aydinlar tarihleri saptirmaz,onun bunun hesabina is görmez,dogru bildiklerini yazar cizer söyler.Devsirme aydinlar yani bizdeki bir takim aydinlar sadece tarihi yandas olduklari kesimler lehine carpitmakla kalmiyor ayni zamanda ait olduklari ulusa hakaret ediyorlar ki bu dünyanin hicbir ülkesine özgü bir durum degildir.Rus aydini sistemi elestirirken halkin yanidadir halka karsi degildir.Alman aydinida aynidir,sistemi elestirir ama halkin yanindadir.Zaten aydin olmanin sartlarindan biride budur.Yoksa sirasi geldiginde hepimiz halka karis birseyler yaziyoruz ama biz aydin degiliz en azindan kendimizi aydin olarak kabul etmiyoruz.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye'de "Türk" ırkına dayalı olarak bir arada bulunan bir ırk kitlesi gösterir misiniz bana?

Antropolojik olarak Türk adı bir ırk adı olabilir...

Toplumsal bir olgudan söz ediyoruz...

Toplumsal olarak Türkiye'de Türk adı, bir Ulus adıdır;

Irk adı değil...

Bana, söylemlerle gelmeyin;

Savınızın ispatlarını ortaya koyarak gelin...

Ozaman rica etsem bana örneğin ermenistanla yapılan protokol yada anlaşmalarda neden azerbaycanın hassasiyetini ön plana çıkarma gereği duyulduğunu mantıklı bir şekilde açıklarmısınız?

 

Sayın Politika Sizin mantığınıza göre Orduya ve Türk Milliyetçiliğine aykırı bir görüş savunan herkes vatan hainidir zaten neden lafı dolandırıyorsunuzki...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Irkçılığın tanımı, "hemşericilik, aşiretçilik, kabilecilik" kavramlarının tanımları nasılsa, öyledir. Bunda çetrefil, tanımı zor bir durum yok. Bunların hepsi ulusal bilinç ile aşılır. İlkel, banal ve bağnaz bir "biz ve ötekiler" algısı, aşama aşama köylülükten ("bizim köylü, toprağım" anlamında) başlar, hemşericilikle devam eder, kabilecilikle artarak aşiretçilikle yaygınlık kazanır ve ırkçılık biçiminde çapını genişletir. İşte ırkçılık budur.

 

Ulusal bilince, ulus bilincine karşı yapılmış bir suikast ve yozlaştırma girişimidir.

 

Burada yapılmış en tutarsız benzetme de Yunanistan'daki Türklere "ne mutlu Yunanım diyene" diye and okutulsa ne olacağı sorusu. Bu soru son derece yersizdir. Bir kere Yunanistan'da yaşayan Türkler azınlıktır. Onlar bir zamanlar orada işgalci iken, sonra o toprakların sahipleri bağımsızlıklarını kazandıkları için azınlık durumuna düşmüşlerdir. İnsanları durduk yerde, bir sorun yokken sırf zamanında işgalci olarak gelmişlerdi diye atalarının suçunu sırtlarına yükleyerek doğdukları topraklardan sürgün etmek veya soykırıma uğratmak insanlık dışı olduğu için mecburen bu statüde azınlık hakları veriliyor.

 

Açılımcıların neyin peşinde olduklarını bu savlama açıkça ortaya koyuyor. Eşit oldukları anayasal güvence altında olan vatandaşlarımızın bir kısmını azınlık görme ve gösterme çabası içindeler. Sıklıkla da İngilizceyi filan örnek gösteriyorlar. İngilizce bir dünya dilidir. Bundan daha bilgi eksikliği gösteren bir gösterge daha olamaz.

 

Evet söylemimi yineliyorum: Bu ülkede yaratılmak istenen, aslında olmayan, varmış, çok azınlık olduğu halde yaygınmış gibi propaganda edilen tek ırkçılık, Kürt ırkçılığıdır. Kürt vatandaşlarımızın çoğunluğunun böyle bir ırkçılık kaygısı, söylemi, varsayımı aslında yoktur. Bunu propaganda eden dış güdümlü bir oluşum, onların söylemlerini desteklemek için parayla tutulmuş, beslenen bir sözde aydın ve yazarlar grubu ile bu iş götürülmeye çalışılıyor.

 

Sevr'in yeniden hayata geçebilmesi için son şanslarını denemeye çalışıyorlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ozaman rica etsem bana örneğin ermenistanla yapılan protokol yada anlaşmalarda neden azerbaycanın hassasiyetini ön plana çıkarma gereği duyulduğunu mantıklı bir şekilde açıklarmısınız?

 

Sayın Politika Sizin mantığınıza göre Orduya ve Türk Milliyetçiliğine aykırı bir görüş savunan herkes vatan hainidir zaten neden lafı dolandırıyorsunuzki...

 

Bu ülke, Afganistan içinde hassasiyet gösterdi; Bosna'da Sırp kıyımı içinde...

Hep olaya güdümlü bir taraftan bakıyorsunuz...

Azerbaycan, Türkiye'nin, kafkaslardaki kapısıdır.

Devletlerin, diğer coğrafyalarda stratejik açıdan dostları bulunur her zaman.

Azerbaycan'ın korunması ve kollanması, Türkiye'nin çıkarları doğrultusundadır;

Gerçek olan budur...

 

Ermenistan'ın, Türkiye ile o bölgedeki Türk kökenli devletler arasında kurulmasının nedeni, sizce, orada Ermenilerin çoğunlukta olması mıydı gerçekten?

Yoksa Rusya'nın, Türkiye ile o ülkeler arasındaki bağı kopartmak istemesinden mi kuruldu orada Ermenistan.

Tarihsel bir gerçekliktir ki;

Azerbaycan ile Türkiye'nin çıkarları onları dost yapmaktadır...

Kara kaşımız ya da kara gözümüz değil...

 

Aynı şekilde Türkiye; Irak'taki, Musul ve Kerkük'teki Kürtlere de sahip çıkmakla yükümlüdür.

Çünkü orada yaşayandan belki de daha çok Kürt vardır Türkiye'de...

Kaldı ki Özal zamanında, Halepçe Katliamı sürecinde de sahip çıkılmıştır Kürtlere;

Binlerce Peşmerge ve Kürt yerleşimci, Türkiye'ye kabul edilmiştir...

Yapmasa mıydık!?

 

Ve nasıl ki Kafkasyadaki Çerkezlere, Bosnadaki Boşnaklara, Kıbrıstaki Kıbrıslı Türklere sahip çıkıyorsak;

O bölgedeki Kürtlere ve Türkmenlere de sahip çıkılması gerekmektedir...

Ha bunu ister çıkarlarınıza uydurarak yaparsınız, isterseniz romantik bir insan sevgisi ile...

Sonuçta, Türkiye'nin her açıdan o bölgedeki insanların haklarını savunması gibi bir gerçeklik vardır.

 

Siz, Kıbrıs'ın, gerçekten orada Türkler yaşıyor diye mi önemsendiğini sanıyorsunuz?

Ya da PKK'nın, DTP'nin ya da Kürtçülerin, gerçekten Kürtleri ve etnik haklarını önemsediklerini mi sanıyorsunuz?

Siyasetler, politikalar ne yazık ki insan sevgisi ile birlikte ay ışığında, bir çift mumun yandığı akşam yemeğinde, romantizm dolu duygular ile işletilmiyor...

Elbette ki Ermenistan'ın çıkarlarının karşısında olunacak...

Çünkü Ermenistan'ın çıkarları, Türkiye'nin çıkarları ile zıttır...

 

Ha siz şimdi bana gelir, siyasette insafsızlıktan falan söz edersiniz...

Sizin o habire övdüğünüz ya da sözünü ettiğiniz, Kurtuluş Savaşı sırasındaki Kürtçü-Ayrılıkçı kesim var ya hani?

Aynı dönemdeki en büyük düşmanları ve anlaşamadıkları kesim; Ermenilerdi...

Çünkü, o Kürtçü-Ayrılıkçı kesimin "Kürdistan" sınırları içinde hayal ettikleri toprakları,

Sevr sürecinde ve Lozan sürecinde Ermeniler çoktan istemişti!

Öyle Ermeni-Severlik yapmayın...

Kürtlerin, onca zaman İngiliz İşgaline başkaldırmayıp,

İşgal yönetimi Fransızlara geçince işgal etmelerinin nedeni de bununla paraleldir:

Fransızlar, aktif olarak Ermenileri desteklemişlerdir bölgede...

Boghos Nubar Paşa ile Kürtçü Osmanlı Paşası Şerif Paşa'nın çekişmelerini bir bulup okuyun isterseniz, Paris Barış Konferansı sürecinde...

Hem, Kürt Aşiretlerinin, "Şerif Paşa Bizi Temsil Edemez, Bizi BMM Temsil Eder" biçimindeki ifadelere de rastlarsınız belgelerde...

 

Dolayısı ile çıkarları zedelenince, Kürtler de Ermeni Düşmanı kesilebiliyor...

Siz hiç merak etmeyin...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir Türk olarak her insanın kendi dilinde yaşaması gerektiğine inanıyorum.. Tıpkı biz Türkler gibi Kürtlerin, Lazları, Çerkezlerinde kendi dillerinde eğitim görmeleri, okumalarını, yazmalarını diliyorum.. Bu tür açılımlar ülkeyi bölmez aksine daha da bütünleştirir.. 80 yıldır birlik ve beraberliği ancak bu şekilde gerçekleştirebiliriz..

 

Saygı ve sevgiyle............

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir Türk olarak her insanın kendi dilinde yaşaması gerektiğine inanıyorum.. Tıpkı biz Türkler gibi Kürtlerin, Lazları, Çerkezlerinde kendi dillerinde eğitim görmeleri, okumalarını, yazmalarını diliyorum.. Bu tür açılımlar ülkeyi bölmez aksine daha da bütünleştirir.. 80 yıldır birlik ve beraberliği ancak bu şekilde gerçekleştirebiliriz..

 

Saygı ve sevgiyle............

Aynende öyle... :clover: :clover: :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ozaman rica etsem bana örneğin ermenistanla yapılan protokol yada anlaşmalarda neden azerbaycanın hassasiyetini ön plana çıkarma gereği duyulduğunu mantıklı bir şekilde açıklarmısınız?

 

Sayın Politika Sizin mantığınıza göre Orduya ve Türk Milliyetçiliğine aykırı bir görüş savunan herkes vatan hainidir zaten neden lafı dolandırıyorsunuzki...

Cok yanlis,hem benim asla iddia etmedigim bir kavrami bana atfetmissiniz bu yetmemis gibi birde benim mantigimi yanlis yönde sorgulama yanilgisina düsmüssünüz.

Bana önce kimlerin Orduya ve Türk milliyetciligine aykiri görüsler belirttiklerini söyleyin sonrada ithama gecin.Ben bunlari yazarak size yardimci olmak gibi bir yolu secmeyecegim cünkü siz bunu gayet iyi ve net olarak biliyorsunuz,sizinki sadece kelime oyunu ki bunu hemen her iletinizde yapiyorsunuz.Daha bugüne kadar hicbir iletinizde Türkiye'nin birlik ve bütünlügünü savunucu,bagimsizligindan yana tavriniza sahit olmadim,belki vardir varsa lütfen gösterin.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazıyı okumuyorum bile!

Zira, kendinizin olmayan düşüncelere biz zaten ulaşabiliyoruz ve muhtemelen, yazıda yazılmış olanların aksini de kanıtlayan onlarca da yazı bulabiliriz...

Siz, algıladığını biçimiyle tanımlayın:

"Ulusalcılık Nedir?"

Böyle yapın ki, paylaşımlarınızda samimi olduğunuzu düşünelim ve sizin de fikir yürütebildiğinizi bilelim...

Icerigini kabul etmesem herhalde yayinlamazdim. Okuyup okumamanizda beni hic mi hic ilgilendirmiyor. Herkes kendisi bilir neyi okuyacagini. Sizin tarih bilgilerinizde aynen baskalarindan alinti, yani "bizim hocalarin" vermis oldugu seminerlerden ve yayinladiklari kitaplardan ögrendikleriniz ve duyduklariniz. Siz istediginiz konuda alinti yapabiliyorsunuz ama haricinizdekilerin böyle bir haklari yok. Ne güzel bir anlayis dogrusu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hicbir ülkede Türkiye'de oldugu gibi 'aydin'kendi kök ve gerceklerinden kopuk degildir.Tarihine,Cografyasina,halkina ve degerler sistemine ilgisizligin öteside düsman bir 'aydin'herhalde yalniz Türkiye'ye özgüdür.Aslinda bu tür davranis ve eylem icinde okuyup yazmis ama halk tabiriyle'adam olamamis'üst sinif mensuplarina 'aydin 'demenin ne kadar dogru oldugunu iyi düsünmek gerekir.

Türkiye'de AYDIN sayilan insanlarin sagciligi,solculugu,liberalligi,sosyalistligi ve hatta inanclari bile tepeden tirnaga ithaldir.

Türkiye'nin birinci sinif markasi olmadigi gibi birinci sinif liberali,sagcisi ve solcusuda yoktur.Ceviri eserler,taklit tavirlar,kompleksli yaklasimlar özgür aydin olmaya özgün eser üretmeye yetmemektedir.Dün Osmanlida devsirme askerler vardi,bugün Türkiye'de devsirme aydinlar vardir.Yani disi Türk ici Türkten kopuk.

 

 

saygilarla

Söyledikleriniz dogru degil ama dogru bile kabul etsek bu Türkiye'nin ayibidir. Kendi öz aydinini dahi yetistiremiyen ülkenin en büyük ayibi olur.

 

Her alanda oldugu gibi aydinlar konusunda dahi sorunu disarida aramisiz ve hemencikte bulmusuz. Ithal aydinlar!!!

 

Peki sormazlarmi neden Türkiye kendi aydinini yetistiremiyorda ithal ediyor?????

 

Yazari cizeri, agzini acani iceri atip sesini kesen bir ülke aydinim ithal demeye hakki yok. Olanlarin degerini bileydi. Nazim Hikmet'in dahi degerini kac yil sonra anladi Türkiye. ne yazikki Nazim Hikmet'i de ihrac ettik. Ne de olsa Türkiye ithalat ve ihracatta bayagi ilerleyen bölgesinin en büyük demokratik ülkesi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye'de "Türk" ırkına dayalı olarak bir arada bulunan bir ırk kitlesi gösterir misiniz bana?

Antropolojik olarak Türk adı bir ırk adı olabilir...

Toplumsal bir olgudan söz ediyoruz...

Toplumsal olarak Türkiye'de Türk adı, bir Ulus adıdır;

Irk adı değil...

Bana, söylemlerle gelmeyin;

Savınızın ispatlarını ortaya koyarak gelin...

Bosuna ugrasmayalim, ha Hasan demisim ha kel Hasan, her ikiside ayni kapiya cikiyor. Türk Türktür, Kürt Kürttür, Arnavut Arnavuttur, Türkmen Türkmendir, Cerkez Cerkezdir,...... ama tümü T.C. vatandasidir. Kimseye zorla kendi öz kimligini unutturmaya ve inkar etmeye ugrasmayalim. Bunu yapmanin adi resmen irkciliktir. Neden zorla Kürdü Türk yapmaya calisiyoruzki? Türkiye'deki Kürt Türkiye Cumhuriyeti vatandasi ama Iran'daki, Irak'taki, Suriye'deki, Rusya'dakilerde o ülkelerin vatandaslari, ama bu ülkelerin tümünde Kürt'ler yasiyorlar. Diger etnik kökenliler icinde benzeri örnekleri verebiliriz.

 

Vatandaslik ayridir irk ayridir. Herkes Türk vatandasi olabilir ama Türk olamaz, Rus vatandasi olabilir ama Rus olamaz,..........

 

Kelime oyunlariyla nereye kadar gidecegiz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Irkçılığın tanımı, "hemşericilik, aşiretçilik, kabilecilik" kavramlarının tanımları nasılsa, öyledir. Bunda çetrefil, tanımı zor bir durum yok. Bunların hepsi ulusal bilinç ile aşılır. İlkel, banal ve bağnaz bir "biz ve ötekiler" algısı, aşama aşama köylülükten ("bizim köylü, toprağım" anlamında) başlar, hemşericilikle devam eder, kabilecilikle artarak aşiretçilikle yaygınlık kazanır ve ırkçılık biçiminde çapını genişletir. İşte ırkçılık budur.

 

 

Vallahi bir yasima daha girdim yukaridaki "irkciligin" tarifini okuyunca. O anlamda malesef Türkiye'nin hemen hemen tümü irkci ilan edilmis oluyor. Türkiye'de sadece Kürt'ler arasinda hemsericilik ve benzerleri yok Türk'ler arasinda da var, Süryani'ler arasinda, Ermeni'ler arasinda, gayri müslümler arasinda dahi var.

Nedense bizler hala Amerikayi yeniden kesif etmeye ugrasiyoruz.

 

Irkciligi daha hicmi hic anlamamisiz!!!! Tahminime göre gercek bir irkci veya siyasi hareket veya gurup dahi tanimiyorsunuzdur.

 

Peki bir irki baska irklardan üstün görmeye ne denir dersiniz? Bunun cevabini bilirseniz gercek irkcilik nedir tam olarak ögreneceksiniz.

 

Sizin anlattiginizin irkcilik ile zerre kadar alakasi yok. Ha derseniz hemşericilik, aşiretçilik, kabilecilik gelismenin önünde bir engeldir, haklisiniz derim. Bunun olumunda en fazla rol oynayan unsurda egitimsizlik ve endüstrilesememektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bir yasima daha girdim yukaridaki "irkciligin" tarifini okuyunca.

Sene kaybınız için üzgünüm ama nedenini anlayamadım. Benim tanımımla sizin tanımınız arasındaki fark sadece benim kökeni, çıkış noktasını, nedenselliği ön planda tutmam, sizin sonucu ön planda tutmanız. Bence bu kadar şaşırıp boşu boşuna sene kaybetmenize gerek yoktu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Size soralım bakalım:

Irkçılık nedir?

Toplumsal temelleri nelerdir?

Benim bir arkadasa yorumundan dolayi soruma karsilik sizin de bana ayni soruyla cevap vermeniz gercekten cok ilginc. Amaciniz ney tabiiki anlamadim. Neden o arkadasin cevabini merak etmiyorsunuzda benim aciklamam sizin icin önemli bunu cok merak ediyorum dogrusu.

 

Gercekten ilginc olaylar yasiyorum burada inanilir gibi degil. Soruya karsilik ayni soruyla cevap. Amac ne acaba?????

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cok yanlis,hem benim asla iddia etmedigim bir kavrami bana atfetmissiniz bu yetmemis gibi birde benim mantigimi yanlis yönde sorgulama yanilgisina düsmüssünüz.

Bana önce kimlerin Orduya ve Türk milliyetciligine aykiri görüsler belirttiklerini söyleyin sonrada ithama gecin.Ben bunlari yazarak size yardimci olmak gibi bir yolu secmeyecegim cünkü siz bunu gayet iyi ve net olarak biliyorsunuz,sizinki sadece kelime oyunu ki bunu hemen her iletinizde yapiyorsunuz.Daha bugüne kadar hicbir iletinizde Türkiye'nin birlik ve bütünlügünü savunucu,bagimsizligindan yana tavriniza sahit olmadim,belki vardir varsa lütfen gösterin.

 

 

saygilarla

Türkiyede sizin dediğiniz gibi bir ulusal anlayış var işe bu Ulusal ortaklığın adı bir ırk adı olmamalıdır,eğer bir ırk adı olursa bu ülkedeki diğer bir ırk çıkıp buna itiraz edebilme hakkına sahip olur.Dil konusunda defalarca yazdık,kimsenin Türkçenin ortak dil olmasına bir itirazı yoktur,okullarda Kürtçe eğitim verilmesini istemek demek Türkçenin Kürt asıllı vatandaşlarımızın hayatından çıkarılması demek değildir,zira Türkçe bizim ortak dilimiz,paylaşım ve iletişim noktamızdır.

 

bu sözleri sadece sizden bir kaç ileti önce yazmıştım,bu bile benim ülkenin birlik ve bütünlüğünden yana olduğumu,ancak bunu sağlamak için devletin şimdiye kadar uyguladığı politikaların yanlış olduğunu,inkar etmenin hiçbir sonucu çözmeyeceğini anlattığımı gösterir.Asıl birlik ve bütünlükten bahsetmeyen,aksine hep kendi tarafına yontan anlayışlar size aittir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.