Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

'Çorap kokulu adamlar Anıtkabir'e girmesin'


Efendi Türkler

Önerilen İletiler

Bu ulkede bir sehir ultra laik diye dinci komplonun kurbani edilip onlarca vatandasi islemedikleri suclardan muebbet hapse mahkum edildi mi? Tersi oldugu icin Sivas'ta toplu cezalandirma ve kiyim gerceklestirildi.

 

Sivas katliamını da kendinize yonttunuz ya helal olsun sizlere.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Geleneksel kıyafetler öyle mi ?

Gelin birlikte geleneksel kıyafetlere bir bakalım :

 

Geleneksel olmayan aşırı dindar muhafazakar kesime de bakalım buyrun :

 

Ne büyük benzerlik !!!

 

 

[b]İhl'den mezun olan bir kişi zaten seçimini yapmıştır. O okula gitmeden bilmiyor muydu puanının kıralacağını ? Biliyordu! O zaman mezun olduğunda ya ilahiyat fak.'ne gider ya da aöf'den istediği bölümü seçebilirler.

 

Girmesinler bizde o insanları görmek istemeyiz anıtkabirde. [/b]

 

Hakli degilsin. Cunku, bu yasa gecmise dogru da uygulandi. Yani, yasanin ciktigi tarihte IHL 11. sinifta olanlar ve (o sirada duz liseye gecise de izin verilmedi/AOL'ye gecise de izin verilmedi) okul degitiremeyenler de ayni katliama tabi tutuldular.

 

Yasadan sonra insanlar zaten uyandilar. Yasa daha cok tam da o sirada 9, 10, 11, ve 12. sinifta olanlari etkiledi. Sonradan kopan gurultu de bu magdurlarin girtlaklarindan cikiyordu.

 

Simdi bu haksizliga ne diyeceksiniz?

 

Dunyanin hangi ulkesinde bir yasa 'geriye dogru' isletilmistir?

 

Tamam, katsayisi meselesi meclisin ortak kanaatiydi. IHL'ye yeni kayit yaptiracaklara uygulanabilirdi. Uygulandi da. Buna itirazimiz olmaz diyelim. Neden yasa ayni zamanda geriye dogru isletildi ve zamani geriye ceviremeyecekleri nereyse kesin olan IHL'lileri de kapsadi?

 

Bu soruya vereceginiz cevap cok seyi aciklayacak.

 

Ne oldu o carsaftan sana? Birileri bunun tersini yaparken sorun olmuyor da, kapaninca mi kiyamet kopuyor? Gelenek tore ya da anane degildir. Gelenek, Din'dir. Turk gelenegi bazen yanlis uygulamalardan, paganizm'den de etkilenmistir. O insanin kiyafeti de Islami olculer icinde degerlendirilebilir. Ama digerinin kiyafeti gelenek disidir anlamina gelmez bu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Problem daha öncesinde, mesela Menemen'de, mesela Genç isyanında başladı arkadaşım.

 

Problem Menemen'den once, Din, devlet ve sosyal yasamdan kovuldugunda ve ve laikci rejimin bir baski araci olarak kullanildiginda basladi. Seyh Said ayaklanmasi, Peygamber toplumunun duzene karsi ayaklanmasi gibi, bir Cihat deneyimi idi. Ulusalci ya da toprakci degildi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn.Politika, Volkan Konak'ı ünlü olmadan öncesinden tanırım ve sanatını da severim. 80'lerin sonuna doğru bağlama dersi almıştım bir müddet kendisinden.

 

Onun yaptığı koku bazında mecazı anlıyorum tabii de, '' topuklarının arkasına basanlar '' ifadesini, ben biraz lümpen tavırlı cumhuriyet ve Atatürk karşıtlarına gönderme diye düşündüm. Mesela, Kasımpaşalı birisini mi kastediyor dersiniz ?

 

Evet,bence de ayni seyi düsünüyoruz sayin sayin.Dogrucudavut.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Laiklige karsi baslatilmis olan savas,Menemen'den baslar.Seriat istemek masum bir istek degildir.

 

Iran,yobazligin insan hayatina ve hakkina nasil saldirdiginin ibret dersini vermektedir bizlere.Seriatla yönetilen ülkelere bir bir bakip incelersek o ülkelerde hayatin ne kadar ucuz,ne kadar anlamsiz ve ne kadar din tacirlerinin ellerinde enstürüman oldugunu anlariz.Iran'da ki mollalarla bizde ki Türban savascilari ayni zihniyetin ürünleridir.TSK'ya yapilan saldirilar bir kizginligin ifadesidir,cünkü TSK bu ülkede mollalara gecit vermemektedir.En büyük molla ise Amerika'dan yönlendirme yapmaktadir.

 

Iran'da olanlar eger aynen bizde olsaydi,Ergenekon savcilari bayram ederdi.Cumhuriyet mitingleri,bagimsizligimiz icin ve Laikligin vurgulandigi mitinglerdir,ama onlar din tacirlerinin nazarinda Ergenekoncudur.Iran da özgürlük icin sokaklara tasanlar kursunlanmakta,öldürülmektedir.Cünkü dinle yönetilmek böyledir,baska olamaz.Osmanli döneminde Subasilar vardi,namaz vakitleri sokakta olanlari dayakla camiye sokarlardi.Iran veya Pakistan veya Afganistan eger dinci irtica hortlamissa insan onuru ve özgürlükler yok edilir.Türkiye de istenen budur,AKP bunun icin vardir,cemaatler bunun icin calisir.Böyle adamlarin takiye yaparak Anitkabire gitmeleri Anitkabirde yatan ulu önderi sevenler icin bir hakarettir.Onlarin yeri orasi degildir onlarin yeri seyhlerinin dizlerinin dibidir örnegin Talibanin dizinin dibi!....

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hakli degilsin. Cunku, bu yasa gecmise dogru da uygulandi. Yani, yasanin ciktigi tarihte IHL 11. sinifta olanlar ve (o sirada duz liseye gecise de izin verilmedi/AOL'ye gecise de izin verilmedi) okul degitiremeyenler de ayni katliama tabi tutuldular.

 

Yasadan sonra insanlar zaten uyandilar. Yasa daha cok tam da o sirada 9, 10, 11, ve 12. sinifta olanlari etkiledi. Sonradan kopan gurultu de bu magdurlarin girtlaklarindan cikiyordu.

 

Simdi bu haksizliga ne diyeceksiniz?

 

Dunyanin hangi ulkesinde bir yasa 'geriye dogru' isletilmistir?

 

Tamam, katsayisi meselesi meclisin ortak kanaatiydi. IHL'ye yeni kayit yaptiracaklara uygulanabilirdi. Uygulandi da. Buna itirazimiz olmaz diyelim. Neden yasa ayni zamanda geriye dogru isletildi ve zamani geriye ceviremeyecekleri nereyse kesin olan IHL'lileri de kapsadi?

 

Bu soruya vereceginiz cevap cok seyi aciklayacak.

 

Ne oldu o carsaftan sana? Birileri bunun tersini yaparken sorun olmuyor da, kapaninca mi kiyamet kopuyor? Gelenek tore ya da anane degildir. Gelenek, Din'dir. Turk gelenegi bazen yanlis uygulamalardan, paganizm'den de etkilenmistir. O insanin kiyafeti de Islami olculer icinde degerlendirilebilir. Ama digerinin kiyafeti gelenek disidir anlamina gelmez bu.

 

O soruya hemen cevap verelim.

 

Öncelikle, çarpıtmaya gerek yok.

 

Yeni yürürlüğe giren yasalar, eğer, yasanın ilgilendirdiği şahısın lehine ise, geriye doğru işletilir. Bu genel bir hukuk kuralıdır.

 

Ama, bir yasanın geriye doğru işletilmesi demek, senin anladığın gibi 9, 10, 11, gibi alt sınıflara uygulanması demek değildir. Tam tersi, o zaman ki mezunlara uygulanması demektir. Doğal olarak, mezunların lehine bir karar olmadığı için bu yasa mezunlara uygulanmamıştır.

 

Yani, yasa geriye doğru işletilmemiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Problem Menemen'den once, Din, devlet ve sosyal yasamdan kovuldugunda ve ve laikci rejimin bir baski araci olarak kullanildiginda basladi. Seyh Said ayaklanmasi, Peygamber toplumunun duzene karsi ayaklanmasi gibi, bir Cihat deneyimi idi. Ulusalci ya da toprakci degildi.

 

Hani Derviş Mehmet meczuptu ? Laiklik dinsizlik değildir. Kafalarındaki örümcek ağları ve çıkarlarına uymadığı için yeniliklere karşı çıkanların isyanını '' Cihat '' diye lanse etmeye çalışamazsın !

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet. Olen insanlardan cikarilan kursunlarin bir kismi bizzat Arif Sag'in tabancasindan ateslenmisti. Bolgenin Alevi/Sunni denklemini iyi okuyanlar, yasli ama kurt bir Ateist'i devreye sokarak gercekten iyi is cikardilar.

 

Çarpıtmanın bu kadarına da pes doğrusu! Okuyan da doğru sanacak. Sivasta insanlar diri diri yakıldı. Tabanca ile öldürülmedi.

 

Sivas Madımak Olayı, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin kuşatılıp yakılması ve dolayısıyla şehirde bulunan 33 Alevi yazar, ozan ve aydının ve iki otel çalışanının yakılarak öldürülmesi, oteli ateşe verenlerden de ikisinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar zinciridir.

 

Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında etkinliklerin bir bölümünün de Pir Sultan Abdal’ın sazının çalındığı Sivas şehir merkezinde yapılması öngörülmüştü. Bu kapsamda pek çok aydının yanı sıra Aziz Nesin bu etkinlik nedeniyle dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'in özel davetlisi olarak bu kente gelmişti.

 

2 Temmuz 1993 günü organize biçimde öğle saatlerinde Paşa ve Meydan camilerinde çıkan gruplar önce etkinliklerin yapıldığı Kültür Merkezi’ne ulaşarak, bir gün önce dikilen anıtı kısmen tahrip etti. Kültür Merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı çatışma, polis tarafından fazla büyümeden, zor kullanılarak önlendi.

 

Hızını alamayan ve sayısı yaklaşık 10.000'e ulaşan grup, Kültür Merkezi’nden yeniden Hükümet Meydanı’na geldi. Hükümet Konağı’nı taşlamaya ve slogan atmaya başlayan grup ardından Madımak Oteli civarına ulaşarak, slogan atmaya devam etti. Grubun sayısı akşam saatlerinde 20.000'e yaklaştı. Grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı bunun sonucunda taşlanarak camları kırılan Madımak oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakıldı.

Otele sığınmış olan aydınlardan, aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen,Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 37 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi. Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin,merdiven trabzasındaki görevli tarafından darp edilip,merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan azgın kalabalığa doğru itildiği dönemin özel televizyonları tarafından belgelendi.Başından yaralanan Aziz Nesin'i linç edilmekten araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi`ne götürüldü.

 

Olaylar sonucunda 33 konuk, 2 otel görevlisi ile 2 saldırgan yaşamını yitirdi. Yine olaylar sırasında Atatürk - Kongre ve Etnografya Müzesi önünde bulunan Atatürk büstü tahrip edildi. Akşam saatlerinde valilikçe ilan edilen ”2 günlük sokağa çıkma yasağı” ile birlikte, güvenlik güçleri şehirde tam bir hakimiyet sağlayabildi.

 

Yargılama

 

Olaydan bir gün sonra 35 kişi gözaltına alındı. Daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190'a çıktı. Gözaltına alınan 190 kişiden 124'ü hakkında "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçlamasıyla dava açıldı,[1] geri kalanlar serbest bırakıldı. Kamuoyunda Sivas Davası olarak bilinen davanın ilk duruşması, Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde 21 Ekim 1993 günü yapıldı. 26 Aralık 1994'te karara bağlanan dava sonucunda, 22 sanık hakkında 15'er yıl, 3 sanık hakkında 10'ar yıl, 54 sanık hakkında 3'er yıl, 6 sanık hakkında 2'şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi.

 

Müdahil avukatlar, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararını "taraflı, hukuka ve adalete aykırı" olarak niteleyerek, ayrıntılı bir savunmayla temyize gittiler. Yargıtay 9. Ceza Dairesi katliamın "Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu" belirterek Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararını esastan bozdu. Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, Yargıtay'ın bozma kararına uyarak yargılamayı yeniden başlattı.

 

28 Kasım 1997'de açıklanan kararda, 33 sanık Türk Ceza Yasası'nın 146/1 maddesine göre idama[2] ve 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezasına[1] mahkûm edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 24 Aralık 1998'de hapis cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usül noksanlıkları nedeniyle bozdu. Şubat 1999 tarihinde usül eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000'de 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrildi.[1]

Sanıkların avukatlığını Refahyol iktidarının Adalet Bakanı Şevket Kazan üstlendi ve bakanlığı sırasında onları hapishanede ziyaret etti.[3]

 

Geçen bu zaman zarfı içerisinde sanık sayısı tahliyelerle 33'e düştü.[3] Olayın kilit ismi olarak nitelendirilen, dönemin Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak[1] ve Yargıtay'ın 1997'deki bozma kararından sonra firar eden 8 sanık ise halen yakalanamamıştır.[3]

 

Sivas Davası İstiklal Mahkemeleri sonrasında, tek bir davada, bu kadar çok idam cezasının verildiği ilk davadır.

 

Kaynakça

 

1. ^ a b c d "Sivas'ta 14 yıl sonra Madımak sıcağı", Radikal, 03 Temmuz 2007

2. ^ "Sivas'ta idam kesinleşiyor", Radikal, 18 Ekim 1998

3. ^ a b c "Madımak!", Yıldırım Türker, Radikal, 3 Temmuz 2006

4. ^ "Sivas '93'e polis korumalı gala", Abdullah Malkoç, 13 Ocak 2008, Milliyet URL son erişim tarihi: 21 Ocak 2007

5. ^ "Geç de olsa Sivas'la hesaplaşılmalı", Efnan Atmaca, 17 Ocak 2008, Radikal URL son erişim tarihi: 21 Ocak 2007

 

( Vikipedi )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Hakan Bohemian

Ayağı kokanlar aslında hiçbir yere girmesinler.. :)

Hatta bir iki tanesini iran modeli asalım.Bakbakalım bir daha ayaklarını kokutuyorlarmı. :)

Bu ülkenin sanatçılarıda kafayı yeme noktasına gelmişlerse,bizler iyi dayanıyoruz demektir. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne oldu o carsaftan sana? Birileri bunun tersini yaparken sorun olmuyor da, kapaninca mi kiyamet kopuyor? Gelenek tore ya da anane degildir. Gelenek, Din'dir. Turk gelenegi bazen yanlis uygulamalardan, paganizm'den de etkilenmistir. O insanin kiyafeti de Islami olculer icinde degerlendirilebilir. Ama digerinin kiyafeti gelenek disidir anlamina gelmez bu.

 

Çarşaf da, Suriyedeki manastır rahibelerinden etkilenilerek İslama dahil edilmiştir. Osmanlı’da 19.yy’ın ikinci yarısına kadar çarşaf giyen yoktu. Çarşaf Suriye’den gelmiştir.O zamanlar İstanbul’da, Ferace, Yaşmak gibi giysiler varmış.

 

a127.gif10.gifg244gs.jpg

 

 

Ferace 19. yüzyılın ikinci yarısındaki yenilikler çerçevesinde kısmen model ve şekil değiştirmiş, yaşmak giderek incelmiş, kadınların yüzlerini örtmekten ziyade bir zarafete dönüşmüştür. Giysilerde model açısından Batı etkisi özellikle saray ve konaklarda kendini göstermeye başlamıştır.

 

19.yüzyılın ilk yarısında Osmanlı kadınları, Avrupa’da moda olan bir tür mantoyu ferace haline getirerek giyiyorlardı. Bele oturan bu mantoları şık eldivenler tamamlıyordu. 19. yüzyılın ikinci yarısında ise Avrupa’da bu mantoların modası kalkmıştı. Yeni moda kıyafetin yapısına uymayan ferace bir süre sonra İstanbul modasından kalkmaya başladı ve yerini, bu yeni kıyafete daha uygun bir yapıya sahip olan çarşaflara bıraktı. İstanbul’da ilk çarşaf giyen kadının 1850’lerde Suriye Valiliğinden dönen Suphi Paşa’nın karısı olduğu iddia edilir.

 

Çarşaf yaygınlaşmaya başladıkça diğer kadın kıyafetlerinden farklı olan bu giysi toplum içerisinde dikkat çekmeye başlamıştır. Osmanlı yönetimi bu nedenle kadın kıyafeti üzerine denetlemesini arttırmıştır. Bazı fermanlar ve duyurularla kadınların, dikkat çekici bir şekilde kalabalık yerlerde dolaşmamaları öğütlenmiştir. II. Abdülhamid döneminin başlarında, İstanbul’da ve kentleşmiş diğer Osmanlı şehirlerinde, Müslüman kadının giyimi batılı olana doğru evirilmeye başlamış ve dikkat çekme merkezli moda etkisi altına girmiştir.

 

Bu nedenle II. Abdülhamid, 1892 yılının bir Cuma selamlığı sonrası rastladığı çarşaflı kadınları örnek göstererek bir ferman yayınlamıştır: bu fermana göre Abdulhamid Cuma selamlığı sonrasında gördüğü çarşaflı kadınları kastederek, bu kadınların örtünmemiş kadar açık ve süslü olduklarını ve adeta matem elbisesi giyen Hıristiyan kadınlara benzediklerini belirtmiş ve giyim tarzından dolayı öncelikle Müslüman olup olmadıklarını anlayamadığını ifade etmiştir. Sonuçta, Müslüman kadınlara bu kıyafetin uygun olmaması nedeniyle çarşafın giyilmesini yasaklamıştır[4]. Fakat bu yasaklama çok etkili olmamış ve kadınlar çarşaf giymeye devam etmişlerdir. Hatta çarşafta öyle değişiklikler olmuştur ve çarşafların etekleri öyle daralmıştır ki, kadınlar bu kıyafetle faytonlara binemez hale gelmişler ve daha sonra da ihtiyaca binaen yırtmaç modası başlamıştır.

 

Kaynak : Osmanlının Son Döneminde Kadın Kılık Kıyafetinin Değişimi-Sibel Cantemir

 

Ayrıca, Türk geleneği, Paganizmden değil Şamanizmden etkilenmiştir. Türbelere çaput bağlamak, üfürükçülük, kurşun dökme gibi geleneklerin kaynağı Şamanizmdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Araplara ne kadar cok benzersek o kadar cok müslüman oluruzla baslayan,Türk düsmanligi iste böyle,"carsaftan sana ne"ye dönüsür.Carsaf,türban ve daha birtakim giysiler müslümanlarin degil Araplar'in,Yunanlilar'in,Italyanlar'in ve Persler'in,Romali'larin kiyafetleridir.Atatürk'e sapka devrimi icin hakaret ederek Yahudi'nin sapkasini getirdi diyenler Yunan'in Fesini müslümanlik saymaktadirlar.

 

Özümüzden koptuk koparildik,Ne Batili olabildik ne müslüman olabildik. ****

 

 

Corap kokulu adamlar evet girmesinler Anitkabre;Orasini kirletmeye haklari yoktur.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu ulkede bir sehir ultra laik diye dinci komplonun kurbani edilip onlarca vatandasi islemedikleri suclardan muebbet hapse mahkum edildi mi? Tersi oldugu icin Sivas'ta toplu cezalandirma ve kiyim gerceklestirildi.

Bukadarina pes derim. Demekki bizler o kadar acimasiz ve sartlanmisizki, gözlerimiz artik sadece görmesi gerektigi gibi görüyor olaylari. Demek Sivas olaylarindan dolayi yargilanip ceza alanlara "kiyim" yapildi, cünki onlarin tümü sucsuzdu. Demek "seriat isterüüüzzz" diye haykiranlar, itvaiyeyi engelleyenler, Aziz Nesin'i itvaiye merdiveninden inmesini engelleyen sahis hepsi birer hayalmis.

 

Tarihiyle ve gecmisiyle hesaplasamayan bir ülkenin fertlerindende zaten baska bir yaklasim beklemek hicte dogru olmaz. Birileri seriatcilarin katliamlarini inkar eder birileride ülkemizin sorunlarini inkar eder. Devlet baba bize nasil olsa devamli inkar etmeyi ögretti. Her konusan masum, sucsuz, insanlik adina toz kondurmaz ama sadece kendi söylemleri kabul gördügü sürece.

 

Biz biraz zor toparlaniriz bu gidisle.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1-Atatürk ben ölünce bana söyle Yunan Kollesyumuna benzer bir mezar yapin demedi.O günün mimarlari düsünüp öyle bir anitta karar kildilar.

 

2-Anit kabir koca bir devlet adaminin mezarinin oldugu yerdir,oraya gidenler koca devlet adaminin mezarini ziyaret icin giderler,aniti incelemek icin degil.

 

3-Namazda gözü olmayanin ezanda kulagi olmaz!...Atatürk'e sempati duymayanlarin onun anit mezarini bahane etmesi ise komiktir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hakli degilsin. Cunku, bu yasa gecmise dogru da uygulandi. Yani, yasanin ciktigi tarihte IHL 11. sinifta olanlar ve (o sirada duz liseye gecise de izin verilmedi/AOL'ye gecise de izin verilmedi) okul degitiremeyenler de ayni katliama tabi tutuldular.

 

Yasadan sonra insanlar zaten uyandilar. Yasa daha cok tam da o sirada 9, 10, 11, ve 12. sinifta olanlari etkiledi. Sonradan kopan gurultu de bu magdurlarin girtlaklarindan cikiyordu.

 

Simdi bu haksizliga ne diyeceksiniz?

 

Dunyanin hangi ulkesinde bir yasa 'geriye dogru' isletilmistir?

 

Tamam, katsayisi meselesi meclisin ortak kanaatiydi. IHL'ye yeni kayit yaptiracaklara uygulanabilirdi. Uygulandi da. Buna itirazimiz olmaz diyelim. Neden yasa ayni zamanda geriye dogru isletildi ve zamani geriye ceviremeyecekleri nereyse kesin olan IHL'lileri de kapsadi?

 

Bu soruya vereceginiz cevap cok seyi aciklayacak.

 

Ne oldu o carsaftan sana? Birileri bunun tersini yaparken sorun olmuyor da, kapaninca mi kiyamet kopuyor? Gelenek tore ya da anane degildir. Gelenek, Din'dir. Turk gelenegi bazen yanlis uygulamalardan, paganizm'den de etkilenmistir. O insanin kiyafeti de Islami olculer icinde degerlendirilebilir. Ama digerinin kiyafeti gelenek disidir anlamina gelmez bu.

Hiçbir yasa bu şekilde geriye doğru işlemez.Bakın sınavlarla ilgili en gündemdeki örnek öss sınavı, bu sınavla ilgili yasa üç yıl önce gündeme gelmişti.Ama önceki dönem liseye başlayanlar düşünüldüğünde bir haksızlık olmaması sebebiyle o yıl başlayanlar bitirsin sonra öss sınavı kalksin diye düşünüldüğü için sınav bu yıl son kez yapıldı. İmamhatipliler içinde bu kural geçerli.Yazdıklarınız kaynakça göstermeden yazdığınız için zaten inandırıcı bulmuyorum açıkcası. Doğrudavut da zaten benimle aynı açıklamayı yapmış size.

 

Ben kendi adıma çarşafı, geleneksel anadolu kadının masum örtünmesiyle bağdaştramıyorum. Dışarda gözlerine kadar kapanan,elleri çarşaflı kadınları görmek mutlu etmiyor beni ama; bu onların yaşama biçimi ben onlara birşey söylemez onları umursamazken onların bana olan bakışları bazen sözleri rahatsız ediyor beni. Bu da benim insanlara herşeye rağmen saygımdan ileri geliyor sanırım !

 

Gelenek nedir ? Toplumlarda geçmiş kuşaktan gelecek kuşaklara aktarılan, kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, töreler, örf ve adetlerdir.Gelenekler saygıyla yerine getirilir. Zaman değiştikçe bir takım modern değişiklikler olsa da aktarılmaya devam eder. Kız isteme, düğün,çeyiz,cenaze törenleri her yörenin geleneklerine göre değişir.

Din ise, genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler taşıyan, çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar ve ibadetler bütünüdür.

Din bir gelenek değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gelenek din degildir,din yokken de gelenekler vardi,Arap geleneklerini din diye kabul edenler önce dini ögrenmelidirler.

 

Din tacirlerinin yönlerdigi birtakim uyusuk zihniyetler,her dönemde devlete karsi isyanlar düzenlemislerdir.Cihad Allah icin savasa verilen addir.Eger dine karsi bir saldiri varsa cihad ilan edilir.Tarihimizin hicbir döneminde ülkemizde dine karsi bir saldiri olmamistir tam aksine,inanmiyorum diyenlere karsi hep savas verilmistir ülkemizde,cünkü inandiklarini söyleyenler cabuk gaza gelen ve körükörüne her söylenene inananlardir.Ne kadar ilginc;Aziz Nesin;"Türk milletinin yüzde 60'i ......."dedi diye adami tefe koydular,ama bir din simsari "okullar fuhus yuvasi "dediginde bu büyük müslümanlarin bir tekinden bile ses cikmadi.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.