Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ZAZADAN MEKTUP


kaplan-200

Önerilen İletiler

Önemli bir belirleme. Ben gözden kaçırmıştım. Evet, önce Halkı bir kaç kısıma böl ondan sonra da '' Halkların Kardeşliği '' diye sloganlar at. Bu çok anlamsız...

 

Anlamsız değil aslında: Kasıtlı...

Demokrasinin anlamını yitirtmek isteniliyor...

 

Sen insanları ayrı ayrı kimliklerle nitele;

Birisini, diğerinin sorununa ilgisiz kıl...

Hatta tepkili kıl...

Sonra da "Halkların kardeşliği" de...

 

Oldu...

Bizde yedik...

 

Açıkçası bu sorunu "Kürt Sorunu" olarak tanımlayan tek bir kimsenin bile

Aslında sorunun çözümünden yana olduğuna zerre kadar inanmadığım gibi;

Onları sorunun asıl tehlikeli ve hizmetkar olarak görüyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PKK'ın Ergenekon tarafından manipüle edildiği '' tezinizden '' bahsediyorum.

ben size "tez" den degil Yalcin Kücük gibilerinin yillardan beri yaptiklarindan bahsediyorum. Bakin size bir alinti daha Yalcin Kücük ile ilgili.

 

"Yalçın Küçük'ü 'devrim notları' yaktı

 

07/08/2009 08:38

 

Prof. Dr. Yalçın Küçük, üçüncü Ergenekon iddianamesinde örgüt lideri olmakla suçlanırken yöneltilen iddialar arasında PKK ve diğer örgütlerle irtibatları sağlamak ve darbe çalışmaları sırasında yapılacak dezenformasyona gerekli ortamı hazırlamak' da var.

 

 

 

Birçok örgütsel konuda Yalçın Küçük’ün geliştirdiği stratejilerin uygulandığı ileri sürülen iddianamede Küçük’ün PKK’nın yayın organı MED TV’de 1997 yılında Suriye’de bulunan PKK kamplarında çekilmiş görüntüsü anlatılıyor. Tuncay Güney, PKK terör örgütü üyesi Şahin Araş ve Deniz isimli gizli tanığın Küçük’ün, Öcalan’ın beyni olduğunu, onu silahlı eylem yapması konusunda yönlendirdiğini söylediği ileri sürülüyor.

 

İhtilalin kod adı ‘devrim’

İddianamede Küçük’ün ajandasından bulunan notlardan alıntılar yer almış. 26 Mayıs tarihli “Artık daha hızlı daha hızlı çalışmalıyım. Devirmeliyiz” notuna yer veriliyor. 27 Mayıs tarihli alıntı ise şöyle:

“1960 bir hükümeti devirmiştik 2005 bir düzeni devirmeliyiz. Daha büyük rolüm olmalı.”

Küçük’ün 25 Şubat 2008 tarihli “Çaresiz kaldım. Devrim yaparız. Heyecan veriyor, devrim tek çaredir” notuyla da devrim diye kodladığı konunun aslında darbe ve ihtilal anlamında kullanıldığı iddia ediliyor.

İddianameye Küçük’ün Dursun Karataş’la ilgili notları da girmiş: “25 Temmuz, üçüncü haftanın başı. Dün Dursun Karataş, DS Lideri, kırmızı karanfil göndermiş, çok hoş.”, “Sevk başladı. Dev-Solcular Sağmalcılara gidiyor. Dursun’u sarılarak yolcu ettim...” "

 

Alinti: -http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=948658&Date=07.08.2009&CategoryID=77-

 

Ama tabiiki sizin icin en önemlisi Yalcin Kücük'ün bugün en keskin Türkcülük ve Ulusalcilik yapmasi ve sözüm ona gene en büyük Atatürkcülük oynamasi.

 

Daha ne zaman anlayacagiz görevi tamamlamislarin tasviye edilmek istendiklerini? Türkiye artik inkar politikasiyla bir yerlere varamayacagini anladi ve cözüm üretmek zorunda. Cözüme karsi gelenlerde gene develtin diger birimleri tarafindan tasviye ediliyorlar. Uyanalim artik!!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:) Öğrenmenin yaşı yok... Sizin anlayışınıza göre, her mezhebin, her etnik grubun bir partisi mi olması gerekiyor ? Demokrasinin araçlarından biri olan STK( Sivil Tolum Kurluşları )ların işlevi farklıdır. Sizin örneğiniz olan Alevi hakları için mücadele eden STK'ların mücadelesi, Laikliğin içinin boşaltıldığı, İslam'ın Sünni mezhebinin dayatıldığı bir ortamda tabii ki demokratik bir haktır. Bu STK'ya üye olanların tümünün blok olarak bir partiye oy vermeleri beklenemeyeceği gibi, eğer sosyal demokrasiye inanıyorsanız, hiçbir partinin de bu blok oyları talep edemeyeceğini de anlarsınız. Çünkü, Aleviler içinde hem burjuva sınıfına hem de işçi sınıfına ait olanların olması doğaldır. Biraz daha açarsam, diyelim ki bu STK'dan blok oy alan parti serbest piyasacı ve sosyal hakları hiçe sayıyor. Bu durumda İşçi sınıfından bir Alevi'nin bu partiye oy vermesi saçma olmaz mı ? Zaten katılımcı demokrasinin olduğu bir ülkede, yani; her parti üyesinin parti politikalarını belirleyebildiği ve dolayısıyla yönetimde söz sahibi olabildiği bir ortamda, Alevilerin haklarının ciddiye alınmaması gibi bir durum zaten söz konusu olamaz. Alevilerin iktidara gelip herkesi Alevileştirmek gibi bir ortak görüşleri de yoktur, bu da ayrı konu.

Kendi yorumlarinizla cok celisiyorsunuz, yukarida yazdiklarinizla size cevap olarak yazdigim yorumuz arasinda hic bir baglanti yok.

Ben nerede ve ne zaman her etnik grubun bir partisi olmasi gerekli diye bir sey söylemisim? nereden cikartiyorsunuz bu tip gercek disi iddaalari? sonrada efendim sorularima cevap vermiyorsunuz diyorsunuz. Beni alakadar etmeyen iddaalarda bulunursaniz ve soru sorarsaniz cevap alamazsiniz dogal olarak.

Siz önce kendi yorumunuzu tekrar gözden gecirin, yani öceki yorumunuzu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben size "tez" den degil Yalcin Kücük gibilerinin yillardan beri yaptiklarindan bahsediyorum. Bakin size bir alinti daha Yalcin Kücük ile ilgili.

 

"Yalçın Küçük'ü 'devrim notları' yaktı

 

07/08/2009 08:38

 

Prof. Dr. Yalçın Küçük, üçüncü Ergenekon iddianamesinde örgüt lideri olmakla suçlanırken yöneltilen iddialar arasında PKK ve diğer örgütlerle irtibatları sağlamak ve darbe çalışmaları sırasında yapılacak dezenformasyona gerekli ortamı hazırlamak' da var.

.

.

 

 

''Yalçın küçük'' bu şahısı sanırım bu forumda herkes tanır.

Daha önce bunun konusunu işlemiştik. o nedenle uzatmadan, çok iyi biliriz Yalçın küçüğün Türkçülüğünü-Ulusalcılığını ve katil ile olan diyalaoğunu !

 

Türkçülük-Atatürkçülük ve Ulusalcılık Yalçın küçük ve onun gibilerle örtüştürülemez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''Yalçın küçük'' bu şahısı sanırım bu forumda herkes tanır.

Daha önce bunun konusunu işlemiştik. o nedenle uzatmadan, çok iyi biliriz Yalçın küçüğün Türkçülüğünü-Ulusalcılığını ve katil ile olan diyalaoğunu !

 

Türkçülük-Atatürkçülük ve Ulusalcılık Yalçın küçük ve onun gibilerle örtüştürülemez.

Sayin kaplan-200, siz onu iyi tanidiginizi söylüyorsunuz ve Türkcülük, Atatürkcülük ve ulusalcilikla örtüsmedigini söylüyorsunuz, ama benim sözüm size degil bilakis o sahsi sizin gibi görmeyenlere. Ben de zaten o sahsin üstlenmis oldugu görevlere dikkat cektim devamli. O ve Perincek devamli kendilerine verilen görevi cok iyi yapmaya calismislardir, bosuna ikisi de Ergenekoncu degiller herhalde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben size "tez" den degil Yalcin Kücük gibilerinin yillardan beri yaptiklarindan bahsediyorum.

 

Kafayı sıyırmışlara bakıp ulusalcılık/Atatürk'çülüğü yargılamak için kafayı sıyırmış olmak gerekir.Ben de PKK'ya destek verenlerin ABD ve AB ve onların kurduğu NATO'nun Türkiyede kurdurduğu DERİNDEVLET/GLADYO/KONTRGERİLLA olduğunu söylüyorum.

 

Ama siz ısrarla, üstelik sizin de '' Ergenekon =? Ulusalcılık...'' ( ERGENEKON =? ULUSALCILIK ... ) başlığında kendi ellerinizle yapıştırdığınız alıntıdaki bölümde yazılanlara rağmen, hakkındaki iddianın '' AKP hükümetine karşı darbe yapmak falan filan '' olan ve olduğu iddia edilen bir örgütün üzerine, artık kullanma tarihi geçmiş, Veli Küçük gibileri ön plana çıkartılarak ya da Susurluk işin içine katılarak İbrahim Şahin gibi Gladyo eskilerinin ya da Yalçın Küçük gibi kafayı sıyırmışların bu davaya yamanması suretiyle Gladyo'nun şimdiye kadar Türkiye'de yaptırdığı bir çok karışıklık ve katliamların yıkılmak istendiğini farkedemiyorsunuz.

 

 

 

Atatürk'le Hitler'i; Chavez'le Bush'u Karıştıranlar...

Prof.Erol Manisalı-( Hakimiyet-i Milliye )

Ulusalcılık üzerine yazılanlar ve söyledikleri hâlâ anlamak istemeyenler var. Ulusalcılık konusunda karmaşa özellikle yaratılıyor. Ogün Samast, Ağca gibi kullanılan tetikçiler, "ulusalcılığın sembolleri" olarak sahneye çıkartılıyor. Kimi yazarlar, oligarşi adına karartma uyguluyorlar.

 

Hitler şablonu içine giren sapık ırkçılar, "ulusalcılar gibi gösteriliyor" . Neden? Atatürk 'ü, Gandi 'yi, Nâsır 'ı, Tito 'yu, Chavez 'i, Morales 'i ve yeni gelmekte olan gerçek ulusalcıları gözden kaçırmak için yapıyorlar; çünkü korkuyorlar; halkın emperyalizmi "Teşhis etmeye başlaması" oligarşiyi ürkütüyor.

 

- Ulusalcılığın özü olan anti-emperyalist kimliği örtmek için kimi zavallıları; bürokraside ve tarikatlarda post kavgası yapanların kullandıkları, tetikçi çocukları sahneye sürüyorlar; "İşte ulusalcılar bunlardır" diyorlar.

Bütün bu radikal çevreler şu özelliklere sahip:

 

1) Demokrasiye karşılar.

 

2) Hukuk dışı, saldırganlığa dayalı eylemde bulundular.

 

3) Onların bu eylemleri Türkiye'ye değil, Türkiye üzerinde hesaplar yapan odaklara yaradı.

 

Gerçekte, "ulusalcı karşıtı" olan bu çevreler, şimdi ulusalcılar olarak sunuluyor. Sahte ulusalcıları bugün sahneye çıkaranlar, "gerçek ulusalcılığın önünü kesmeye çalışıyorlar"

 

Türkiye'de ulusalcılık nedir? Ne olması gerekir?

 

Görmek istemeyenlerin, anlamak istemeyenlerin gözünün içine soka soka sıralıyorum:

 

1) Türkiye'de ulusalcı olmak sorunlara Türk ulusunun penceresinden bakmak demektir...

 

2) Köylünün refahını arttıracak ulusal tarım politikası izlemek demektir.

 

3) Türk endüstrisine sahip çıkmak; yabancı tekellerin onu ele geçirmesine engel olmak demektir.

 

4) Makro ulusal politikalarla petrolüne, madenlerine, banklarına, limanlarına her türlü desteği vermek demektir.

 

5) İşçiye, memura, esnafa arka çıkmak; onların milli gelirden aldıkları payı yükseltmek demektir.

 

6) Devleti küçültmemek; sosyal devleti güçlendirmek demektir.

 

7) Ulusalcılık konut, eğitim ve sağlık olanaklarının sosyal devlet çatısı altında halka sunulması demektir.

 

8) Kimilerinin sandığı gibi, "ulusalcılık dışa kapanmak değildir". Dışarıya , "karşılıklı çıkarlar doğrultusunda" , dengeli olarak açılmaktır. Hâlâ anlamadıysanız günah benim değil...

 

9) Ulusalcılık, ulusal dış politika izlemek demektir; aynen Batı demokrasilerinin yaptığı gibi.

 

10) Ulusalcılık, "sosyal sınıfların örgütlenerek Meclis'te temsil edilmeleri" ve gerçek demokrasinin kurulması demektir.

 

11) Ulusalcılık uluslararası alanda siyasi, iktisadi, askeri ve kültürel olarak ezilmeden ve ezmeden yer almak demektir.

 

12) Ulusalcılık, anti-emperyalist bir duruşa sahip olmak demektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet, Barış için anlamsız ama Savaş için gayet anlamlı...

 

Öncelikle, Ulus( Millet )la, ırk, kavim, boy vs. farklı kavramlardır. Ulus, modern bir kavramdır.Fransız devriminden önce tarihsel olaylarda millet kavramı kullanılmaz. Ya ümmet vardı, ya da etnisite ile tanımlanan feodal beylikler, krallıklar, şahlıklar...

 

"Ne Mutlu türküm Diyene"

 

Vatandaşlık aidiyeti anlamında Kürtler, Türktür diyorum. Daha doğrusu Anayasamız öyle diyor. Basklarda Fransızdır gibi.

 

Bunu herkes böyle anlamalıdır artık!

 

Bu topraklarda yaşayan herkesi tarihçiler yüzyıllardır 'Türk' diye nitelemişlerdir, bu coğrafyanın adınada Turkia demişler. Yani, bu tanım, sosyolojik değil, coğrafi ve tarihsel bir adlandırma. Ayrıca, dünyanın en etnikten bağımsız, en ırkçı olmayan ve kapsayıcı, birleştirici tanımıdır. Bunu anlamamak gerçekten 'komik'. Şimdi rahat edelim diye tarihi mi değiştirelim ne dersiniz ?

 

Türk sözcüğünü bir üst kimlik olarak ele alırsak, bunun, Batılıların, Avrupalıların Selçuklulara ve Osmanlılara 1000 yıldır verdiği ad olduğunu görürüz. Avrupalılar, Anadoluya da Türkiye diye gelmişlerdir. Hatta, eski Yugoslavyada Boşnaklara saldıran Sırplar da Türk diye nitelerler onları. Sanırım bunun en belirleyici özelliği müslüman olmaktır. Malum Osmanlı din eksenli bir imparatorluktu. Cumhuriyetle birlikte, bu ismin alınmasında bu durumunda etkisi olmakla beraber çoğunluğu oluşturan Türk etnik kimliğine sahip insanların etkisi de vardır.

 

Bu durumda bu Türk etnik adı nedir diye sormak lazım tabii yani bir alt kimlik anlamında. Türk kelimesi-etnik olarak söylüyorum- Anadoluya gelen Türkmenlerin yüzyıllar boyu yerli halkla karışmasıyla kendiliğinden oluşmuş bir etnisite adı olarak kabul edilmiştir. İşte bu yüzden Atatürk, Hititleri de, Lidyalıları de, Frigleri de atalarımız kabul etmiştir. İlginç bir şey söyleyeyim o dönemlerde Avrupadan, Anadoluya gelen Galatlar, İskoçların, İrlandalıların atası olan Keltlerin bir koluydu ve Çankırı yöresine yerleşmişlerdi.

 

Empoze edildiğinin aksine, Kürtler de Anadoluya sonradan gelmiştir ve yerli halkla karışmıştır. Günümüzde zaten etnik anlamda arı bir ırk yoktur. Bu genetik araştırmaların gelişmesiyle ispatlanmış bir gerçektir. Bu tür bir bakış en son Nazi Almanyasında kalmıştır.

 

Nazımın şiirindeki gibi Uzak Asyadan gelenler, bir kavim ismi olan Türkmenlerdi.

 

Bilim adamları ve araştırmacılar Türkiye sözcüğünün İtalyanca'dan geldiğini kabul ederler. Tarihçi İlber Ortaylı bir makalesinde Cenevizli ve Venedikli tüccar ve diplomatların, 12. yüzyılda, Türkiye'yi Turchia ve Turmenia olarak tanımladıklarını belirtir.Ayrıca, Türkiye adı ilk defa 1190'da bir yazılı kaynakta, Haçlı Seferi vak'ayinamesinde geçmektedir. Abdulhaluk Çay ise Turchia tanımını çok daha gerilere götürür ve Turchia tabirine ilk defa 6. yüzyılda Bizans kaynaklarında rastlandığını belirtir ve şöyle der "Bu tabir 9. ve 10. yüzyıllarda İdil/Volga Nehri'nden Orta Avrupa'ya kadar uzanan saha için kullanılmıştır. Bu kullanımın Kafkasya bölgesinde Hazar Kağanlığı için Doğu Türkiye’si, Arpad Hanedanı'nın kurduğu Macar Devleti için Batı Türkiyesi şeklinde olduğunu ve aynı tabirin 12. yüzyıldan itibaren Anadolu için kullanıldığını belirtir. Tarihte 13-14. yüzyıllarda Mısır Memlukları de Türkiye adını kullanmışlardı: ed-devlet üt Türkiya (1250-1387). Batılılar, Turchia halkına hiçbir zaman Türkiyeli demeyip, Türk (Turc) demişlerdir( Wikipedi)

 

 

Tekrar edeyim. Türk Milleti tarifi, kana, ırka dayalı bir millet tarif değildir. Bu dünyanın en modern tanımıdır. Kürtler yoktur diyen de yoktur, ne bu forumda ne de başka bir yerde. Irka dayalı millet tanımı Almanlar gibi milletler için geçerlidir. Avrupalılar, 1000 senedir, bu coğrafyaya Turkia demiştir. Cumhuriyetle birlikte, bu isme atfen bu topraklarda yaşayan tüm insanlara Türk denmiştir.

 

Türkiyede saf Türk ırkından ( Türkmen, Tatar vs. ) olan kişilerin sayısı azdır. Biz bu Anadolu topraklarındaki antik halklarla, sonradan gelen Türkmenlerin harman olmasından mütevellit bir milletiz. Bu yüzden, Atatürk, Hititleri de, Urartuları da, Frigleri de, Sümerleri de atalarımız saymıştır. Türkçe bu topraklarda kullanılan ortak dil olmuştur, tarih boyunca.

 

Kürtler de bu topraklara Türkmenler ile birlikte sonradan gelmiştir. Aslen İrani bi halktır. Ancak, onlar da Anadoluda karşılaştıkları halklar ile karışmıştır. Zazalar, Harezmşah Türkmenleri ile gelen başka bir İrani grup olan Gurlar ile Türkmenler ve Anadolu halklarının karışması ile oluşmuş, Alevi bir gruptur. Şehirlerde yaşayan insanlar Türkçeyi öğrenmiş ve benimsemiş, dağlık, kırsal alanlarda merkezi yönetimden uzak, dağlık alanlarda yaşayanlar ise ortak dil olan Türkçeyi öğrenmemişlerdir. Kürtlerin bir kısmı, Anadoluya, Çaldıran savaşından sonra Yavuz Selim tarafından, Alevi Kızılbaş Türkmenleri bölgeden uzaklaştırmak için getirilmiştir.

 

Lazlar bu topraklara Kürtlerden çok önce gelmiş, bugün Türk Milletine bağlı ama kendi kültürlerini de yaşayan bir gruptur. Yanlış olarak bilinen tüm Karadenizin Lazlardan oluştuğu zannıdır. Benim gerçek laz arkadaş arkadaşlarım da oldu. Onların hiçbir zaman bu topraklarda yönetimden şikayeti olmamış, yurdu herkes gibi müdaafa eden,vatansever insanlardır ve Türk Milletindendir.

 

Çerkezlere, Çeçenlere, Abhazlara gelince, kitle olarak bu vatana yaklaşık 200 yıl önce gelmiş ve bu vatanı herkesten fazla benimseyip savunumuşlardır. Ayrıca, 1000 sene öncesinde de bu topraklarda yaşayan Çerkezler olmuştur. Tıpkı, Mısırdaki Memlükler gibi... İzmirde Yunanlılara ilk kurşunu atan ve şehit olan Hasan Tahsin de bir Çerkezdir. Çerkezler de Türk Milletindendir. Kültürlerini de hiçbir zaman unutmamaışlardır. Köylerine gittiğiniz zaman bunu çok net anlayabilirsiniz.

 

Kürtler, bu ülkede Kürt oldukları için hiçbir zaman rahatsız edilmemişlerdir. Devletin cezalandırıdğı Kürtler, emperyalistlerin oyununa gelen, emperyalistlerle işbirliği yapıp ülkeyi ve milleti bölmeye kalkan Kürtçülerdir. Kürtler de kendi kültürlerini serbestçe yaşamaktadırlar. Terör bölgelerinde kültürel hakların arkasına sığınıp siyasi isteklerini gerçekleştirmeye çalışanlar, elbette ki tepki görecektir. Devletin televizyonda Kürtçe yayına geçmesi, bu konunun Terör örgütü tarafından istismar edilmesini önleme amacıyla olmalıdır. Roj Tv gibi TVlerden yapılan propogandaya halkın maruz kalmasını önleme açısından doğru bir harekettir. ancak, bögede Türkçe bilmeyip sadece Kürtçe bile vatandaşlarımızın olması nedeniyle, bu yayın, neticede bir yabancılaşmaya da yol açabilir. İşte bu nedenle, bu yayınlarda Türkçe öğretilemesinin de gündeme gelmesi gerekir.

 

Maalesef, ülkemizde, bazı insanlar, bu akitsel tanımı yanlış anlıyorlar ve Türksünüz denmesini etnik kimlikleri inkar etmek olarak algılıyorlar yada onlara böyle algılattırılıyor, empoze ediliyor.

 

Bir de, Türkiyelik diye bir garabet tanım çıkardılar. Onlara göre Millet inşası teritoryal ise, kimlik coğrafi atıflı olmalıymış. Öne sürdükleri örnek ise Fransa.... Oysa, Fransız yada Fransalı kelimesi coğrafi bir gönderme değil, o coğrafyada, o dönemin birçok derebeylerinden biri olan Fransa dükalığının ismiydi.

 

Oysa, 'Türkiyelilik' kelimesinde de de 'Türk' var, bu sefer Türkiyenin etnik olarak Türk olanlara ait olduğunu sananlar çıkar mı dersiniz ?

 

Bu da olmadı en iyisi 'Türkiye' adını da kaldıralım. Benim önerim 'Kütürkiye' ve 'Kütürk', yani bu topraklarda yaşayan herkese 'Kütürk' densin, ülkenin ismi de 'Kütürkiye' olsun, mesele kalmaz. :)

 

Türk sözcüğünü sadece bir alt kimlik olarak lanse etmeye çalışırsanız, Türkiye insanlarının toplamından ibaret olan Türk milletini bölme yönünde davranmış olursunuz. Bu durumda da Türk milleti içerisinde yer alan çeşitli etnik gruplar dışındaki alt kimlik olarak Türkmen, Tatar gibi Türk etniğine sahip insanları da zorla ırkçılık yapmaya yönlendirmiş olursunuz.

 

Yani, önce milleti bölüp ondan sonra da halklar kardeştir deyip birleştirmeye çalıışmak anlamsızdır. Siz, eğer, bu ülkede bir çok millet var diyorsanız, her millet için de ayrı ayrı devletçikler kurulmasını teşvik ediyorsunuz demektir.

 

Anlaşılması gereken konu, Türklüğün etnik anlamdan bağımsız bir üst şemsiye anlamında olduğu ve Türk milletini oluşturan çeşitli unsurların da kendi kültürlerini serbestçe geliştirmesinin yanında ortak dilimiz olan Türkçeyi de öğrenmeleri, ortak tarihimizi öğrenmeleri, ortak kadere sahip olduğumuzu kabul etmeleridir. Aksi halde, düşünsenize her grubun kendi çıkarları gereği ayrı ayrı hareket ettiğini, ortak bir ülkümüz olmadığını. Bu aynı gemide yol alırken her gemi çarkını farklı yönlere çevirmeye çalışmaya benzer, neticesi de geminin parçalanması olur. Başka bir amaca hizmet etmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendi yorumlarinizla cok celisiyorsunuz, yukarida yazdiklarinizla size cevap olarak yazdigim yorumuz arasinda hic bir baglanti yok.

Ben nerede ve ne zaman her etnik grubun bir partisi olmasi gerekli diye bir sey söylemisim? nereden cikartiyorsunuz bu tip gercek disi iddaalari? sonrada efendim sorularima cevap vermiyorsunuz diyorsunuz. Beni alakadar etmeyen iddaalarda bulunursaniz ve soru sorarsaniz cevap alamazsiniz dogal olarak.

Siz önce kendi yorumunuzu tekrar gözden gecirin, yani öceki yorumunuzu.

 

Demek DTP gibi Kürt etnik milliyetçisi bir partinin demokratik bir ülkede olamayacağını kabul ediyorsunuz. Tebrik ederim.

 

Bakın, AB üyesi demokratik bir ülke olan İspanya da neler olmuş ve AİHM ne karar vermiş :

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Birliği`nin `terör örgütleri listesi`nde yer alan ETA`nın `siyasi kanadı` olarak bilinen Batasuna`nın, İspanya Anayasa Mahkemesi tarafından yasaklanmasına ilişkin kararını onayladı.

 

Batasuna, ETA`nın `terör` eylemlerini kınamayı reddediyordu.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin kararında şiddete arka çıkan, teşvik eden ifadelerin, demokrasilerde `özgürlük` olamayacağı, dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin ifade ve düşünce özgürlüğünü güvence altına alan 10`uncu maddesi kapsamına alınamayacağı belirtildi.

 

Batasuna`nın, 2003`te İspanya Anayasa Mahkemesi tarafından yasaklanmasına karar verilmiş ve bu karar 2004`te Strasbourg`daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`ne götürülmüştü.

 

Batasuna 2003 yılında yasaklandığında halkın yüzde 10`unun oyunu alan bir parti konumundaydı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demek DTP gibi Kürt etnik milliyetçisi bir partinin demokratik bir ülkede olamayacağını kabul ediyorsunuz. Tebrik ederim.

 

Arkadasim siz konuyu bayagi cigrindan cikarttiniz. Benim söylemediklerimi bana söylemis gibi göstermeyin lütfen. Cimbizla bir cümle cikartip bütün yorumu hice sayiyorsunuz.

Soruyorum size nasil baslamistik bu konuya? Önce bir bakin sizin yorumunuza ve sonra bizim karsi yorumumuzu okuyun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokratik mücadele sınıfsal( işçiler-köylüler-burjuva vs.) temelli olur. Etnik veya dini temelli yapılan mücadeleye demokrasi denmez.

 

Vallahi bir yasima daha girdim. Yani sizin anlayisiniza, daha dogrusu "tez"inize göre mesela Alevi vatandaslarin mücadeleleri "demokratik" bir mücadele olmuyor ha.

 

:) Öğrenmenin yaşı yok... Sizin anlayışınıza göre, her mezhebin, her etnik grubun bir partisi mi olması gerekiyor ? Demokrasinin araçlarından biri olan STK( Sivil Tolum Kuruluşları )ların işlevi farklıdır. Sizin örneğiniz olan Alevi hakları için mücadele eden STK'ların mücadelesi, Laikliğin içinin boşaltıldığı, İslam'ın Sünni mezhebinin dayatıldığı bir ortamda tabii ki demokratik bir haktır.

 

Bu STK'ya üye olanların tümünün blok olarak bir partiye oy vermeleri beklenemeyeceği gibi, eğer sosyal demokrasiye inanıyorsanız, hiçbir partinin de bu blok oyları talep edemeyeceğini de anlarsınız. Çünkü, Aleviler içinde hem burjuva sınıfına hem de işçi sınıfına ait olanların olması doğaldır. Biraz daha açarsam, diyelim ki bu STK'dan blok oy alan parti serbest piyasacı ve sosyal hakları hiçe sayıyor. Bu durumda İşçi sınıfından bir Alevi'nin bu partiye oy vermesi saçma olmaz mı ?

 

Zaten katılımcı demokrasinin olduğu bir ülkede, yani; her parti üyesinin parti politikalarını belirleyebildiği ve dolayısıyla yönetimde söz sahibi olabildiği bir ortamda, Alevilerin haklarının ciddiye alınmaması gibi bir durum zaten söz konusu olamaz. Alevilerin iktidara gelip herkesi Alevileştirmek gibi bir ortak görüşleri de yoktur, bu da ayrı konu.

 

Kendi yorumlarinizla cok celisiyorsunuz, yukarida yazdiklarinizla size cevap olarak yazdigim yorumuz arasinda hic bir baglanti yok.

Ben nerede ve ne zaman her etnik grubun bir partisi olmasi gerekli diye bir sey söylemisim? nereden cikartiyorsunuz bu tip gercek disi iddaalari? sonrada efendim sorularima cevap vermiyorsunuz diyorsunuz. Beni alakadar etmeyen iddaalarda bulunursaniz ve soru sorarsaniz cevap alamazsiniz dogal olarak.

Siz önce kendi yorumunuzu tekrar gözden gecirin, yani öceki yorumunuzu.

 

Demek DTP gibi Kürt etnik milliyetçisi bir partinin demokratik bir ülkede olamayacağını kabul ediyorsunuz. Tebrik ederim.

 

'' Etnik veya dini temelli yapılan mücadele '' demiştim. Bu ne demek ? Sadece etnik veya dini unsurlar üzerinden demokratik mücadele demek. Yani, dinci yada etnik partilerle demokrasi olmaz demek istemişim. Siz buna itiraz etmişsiniz. Ben de cevabı vermişim. O cevabıma da cevap veremediğinize göre yazdıklarımı kabul ettinizi varsayıp sizin bu durumda DTP gibi bir partinin varlığına karşı olduğunuzu söylemem gayet normal değil mi?

 

Üstelik, '' Ben nerede ve ne zaman her etnik grubun bir partisi olmasi gerekli diye bir sey söylemisim? '' diyerek zaten, buna karşı olduğunuzu ifade etmiş oluyorsunuz.

 

Şimdi, lafı kurtarmak için tek yapabileceğiniz şey DTP'nin etnik milliyetçi parti olmadığını iddia etmek. Yok, '' DTP etnik milliyetçi partidir '' diyorsanız ve her etnik grubun bir partisi olmasi gerekli diye bir sey söylememişseniz, o zaman sadece Kürtlere özel etnik milliyetçi bir parti olabilir demek istiyorsunuz, diğerlerine aynı hakkı vermiyorsunuz demektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

'' Etnik veya dini temelli yapılan mücadele '' demiştim. Bu ne demek ? Sadece etnik veya dini unsurlar üzerinden demokratik mücadele demek. Yani, dinci yada etnik partilerle demokrasi olmaz demek istemişim. Siz buna itiraz etmişsiniz. Ben de cevabı vermişim. O cevabıma da cevap veremediğinize göre yazdıklarımı kabul ettinizi varsayıp sizin bu durumda DTP gibi bir partinin varlığına karşı olduğunuzu söylemem gayet normal değil mi?

 

Üstelik, '' Ben nerede ve ne zaman her etnik grubun bir partisi olmasi gerekli diye bir sey söylemisim? '' diyerek zaten, buna karşı olduğunuzu ifade etmiş oluyorsunuz.

 

Şimdi, lafı kurtarmak için tek yapabileceğiniz şey DTP'nin etnik milliyetçi parti olmadığını iddia etmek. Yok, '' DTP etnik milliyetçi partidir '' diyorsanız ve her etnik grubun bir partisi olmasi gerekli diye bir sey söylememişseniz, o zaman sadece Kürtlere özel etnik milliyetçi bir parti olabilir demek istiyorsunuz, diğerlerine aynı hakkı vermiyorsunuz demektir.

Sayin Dogrucu davut, siz gercekten konuyu istediginiz yöne cekmekte bayagi basarilisiniz.

Bakin siz ne demissiniz; "Demokratik mücadele sınıfsal( işçiler-köylüler-burjuva vs.) temelli olur. Etnik veya dini temelli yapılan mücadeleye demokrasi denmez." Burada nerede herhangi bir partiden bahsediyorsunuz? Yoksa parti kelimesi geciyorda ben inadina görmekmi istemiyorum?

Ben sizin bu söyleminize karsilik Türkiye'deki Alevi vatandaslarin vermis oldugu demokratik mücadelelerini örnek vererek, sizin söyleminize göre demokratik olamasi gerekli demisim. Ben sizin gibi demokratik bir mücadeleyi sinirlandirmamisim ve "Ben nerede ve ne zaman her etnik grubun bir partisi olmasi gerekli diye bir sey söylemisim?" cümlem sadece sizin bana yapmis oldugunuz ithama karsi nerde ve ne zaman yazdim diye sormusum.

Siz malesef yazilmayanlari dahi yazilmis gibi söylediginiz icin kavram kargasaligi oluyor tabiiki.

 

Arkadasim ben sizin demokratik mücadele anlayisiniza kaltilmiyorum ve cok yanlis buluyorum. Eger bir ülkede cok ulus yasiyorsa ve bu uluslarin tümü veya bazilari esit sartlarda yasamiyorlarsa tabiiki etnik bakimdan kültürel haklarini almak icin vermis olduklari mücadeleye demokratik yoldan ise demokratik bir eylemdir. Aynisi bir inanc grubu icinde gecerlidir. Herhangi bir dine mensup grup kendi inanclarini özgürce yasayamiyorlarsa veya baskalarinin baskisi altinda ise haklarini almak icin vermis olduklari mücadele dogal olarak demokratik bir mücadeledir.

Demokratik olmayan, hangi mücadele olursa olsun vermis olduklari mücadelenin baskalarini baski altinda tutmak icin yapiliyorsa.

 

Ben ne DTP nin ne de baska bir partinin ve bir kurulusun taraftariyim veya destekcisiyim. Bana burada ne kadarda haksiz olarak bu tür ithamlarda bulunulsada gercek olan benim söylemlerimdir.

 

Celsikidesiniz derken sizin demokratik mücadeleyi tanimlarken dini ve etnik bazdaki mücadeleleri demokrasi disi birakirken diger taraftan Alevi vatandaslarin mücadelesini demokratik bir ortam olarak niteliyorsunuz. Ama diger eylemleri demokratik mücadele bulmuyorsunuz. DTP Kürt partiside olabilir ve bu bana göre anti demokratik bir durus degildir. Anti demokratik olani eger bu partinin Kürt'leri digerlerinden östün ve önemli gördügü andir. Nasilki demokratik ülkelerde cok partiler varsa ve bu partiler kendi siyasi görüslerine göre ya isci ve emekciden yanadir veya isveren tarafindandir veya ülkenin yapisina göre köylü ve ciftciden yanadir. Bu tür agirlik politikasi yapmak hic bir zaman demokratik mücadeleye ters düsmez.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Dogrucu davut, siz gercekten konuyu istediginiz yöne cekmekte bayagi basarilisiniz.

Bakin siz ne demissiniz; "Demokratik mücadele sınıfsal( işçiler-köylüler-burjuva vs.) temelli olur. Etnik veya dini temelli yapılan mücadeleye demokrasi denmez." Burada nerede herhangi bir partiden bahsediyorsunuz? Yoksa parti kelimesi geciyorda ben inadina görmekmi istemiyorum?

Ben sizin bu söyleminize karsilik Türkiye'deki Alevi vatandaslarin vermis oldugu demokratik mücadelelerini örnek vererek, sizin söyleminize göre demokratik olamasi gerekli demisim. Ben sizin gibi demokratik bir mücadeleyi sinirlandirmamisim ve "Ben nerede ve ne zaman her etnik grubun bir partisi olmasi gerekli diye bir sey söylemisim?" cümlem sadece sizin bana yapmis oldugunuz ithama karsi nerde ve ne zaman yazdim diye sormusum.

Siz malesef yazilmayanlari dahi yazilmis gibi söylediginiz icin kavram kargasaligi oluyor tabiiki.

 

Arkadaşım yukarıda anlattım anlamadıysan yapacak bir şey yok, beni yormayın. ( Hadi yine bir ipucu vereyim; '' temelli '' kelimesini boşuna kalınlaştırmadım o yazımda. )

 

Arkadasim ben sizin demokratik mücadele anlayisiniza kaltilmiyorum ve cok yanlis buluyorum. Eger bir ülkede cok ulus yasiyorsa ve bu uluslarin tümü veya bazilari esit sartlarda yasamiyorlarsa tabiiki etnik bakimdan kültürel haklarini almak icin vermis olduklari mücadeleye demokratik yoldan ise demokratik bir eylemdir. Aynisi bir inanc grubu icinde gecerlidir. Herhangi bir dine mensup grup kendi inanclarini özgürce yasayamiyorlarsa veya baskalarinin baskisi altinda ise haklarini almak icin vermis olduklari mücadele dogal olarak demokratik bir mücadeledir.

Demokratik olmayan, hangi mücadele olursa olsun vermis olduklari mücadelenin baskalarini baski altinda tutmak icin yapiliyorsa.

 

Öncelikle, bir ülkede çok ulus ''olmaz''. Ulus'un ne demek olduğunu da daha önce bir çok defalar olduğu gibi yukarıdaki iletimde de anlattım. Etnik gruplarla Ulus'u karıştırmayın.

 

Benim demokrasi anlayışıma katılmıyorsanız, o zaman siz sosyal demokrat değilsiniz ya da sosyal demokrasiyi bilmiyorsunuz.

 

Ben ne DTP nin ne de baska bir partinin ve bir kurulusun taraftariyim veya destekcisiyim. Bana burada ne kadarda haksiz olarak bu tür ithamlarda bulunulsada gercek olan benim söylemlerimdir.

 

DTP gibi bir partiyi, demokrasi içinde normal buluyor musunuz, bulmuyor musunuz ? Normal buluyorsanız bu desteklemekle aynı anlama gelir. Hiç kıvıracak bir tarafı yok bunun.

 

Celsikidesiniz derken sizin demokratik mücadeleyi tanimlarken dini ve etnik bazdaki mücadeleleri demokrasi disi birakirken diger taraftan Alevi vatandaslarin mücadelesini demokratik bir ortam olarak niteliyorsunuz. Ama diger eylemleri demokratik mücadele bulmuyorsunuz. DTP Kürt partiside olabilir ve bu bana göre anti demokratik bir durus degildir. Anti demokratik olani eger bu partinin Kürt'leri digerlerinden östün ve önemli gördügü andir. Nasilki demokratik ülkelerde cok partiler varsa ve bu partiler kendi siyasi görüslerine göre ya isci ve emekciden yanadir veya isveren tarafindandir veya ülkenin yapisina göre köylü ve ciftciden yanadir. Bu tür agirlik politikasi yapmak hic bir zaman demokratik mücadeleye ters düsmez.

 

Size STK'lardan ve STK'larda yapılan demokratik mücadeleden ve katılımcı demokrasiden bahsettim. Yeterince açık da anlatmıştım ne demek istediğimi. Çok da zor değil anlattığımı anlamak. Ama anlamak için anlamak istemek yani iyi niyet gerekiyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

DTP gibi bir partiyi, demokrasi içinde normal buluyor musunuz, bulmuyor musunuz ? Normal buluyorsanız bu desteklemekle aynı anlama gelir. Hiç kıvıracak bir tarafı yok bunun.

 

Anayasaya uygun sekilde calisan her parti demokrasi icerisinde yasayabilir ve bunu ben aciktan normal degilgerekli buluyorum. Anayasaya uygun degilse zaten gereken merciler o partiyi yasaklarlar.

Dolayisiyla kiviracak hic bir sey yok ortada. Normal bulmakta asla destekleme anlamina gelmez, o sadece sizijn sahsi görüsünüz.

Ben mesela MHP, BBP, SP ve AKP gibi partileri asla desteklememe karsilik onlarinda demokrasinin geregi olan partiler olarak görüyorum ve anayasaya uygun hareket ettikleri sürecede hic bir sorun görmüyorum. Önemli olan begenmedigin parti ve politikalari siyasi alanda demekratik cercevede elestirerek yanlislarina dikkat cekersin.

zamaninda Alevi vatandaslarinda partileri vardi ve anayasa icerisinde basardiklari ölcüde yasayabildi ve sonunda kendisini fes etti ve bildigim kadariyla kadrosunun büyük bir kesmi, naskani da dahil olmak üzere CHP'ye gecti. Etnik ve dinsel bazda parti kurmak ve siyaset yapmak demokrasiye aykiri degildir, aykiri olan kendi etnik kökenlerini veya dini görüsünü digerlerine zorlamasidir. öyle bir durumda da zaten anaya geregi partiler hakkinda soorusturma acilir. En son AKP örneginde yasadigimiz gibi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Anayasaya uygun sekilde calisan her parti demokrasi icerisinde yasayabilir ve bunu ben aciktan normal degilgerekli buluyorum. Anayasaya uygun degilse zaten gereken merciler o partiyi yasaklarlar.

Dolayisiyla kiviracak hic bir sey yok ortada. Normal bulmakta asla destekleme anlamina gelmez, o sadece sizijn sahsi görüsünüz.

Ben mesela MHP, BBP, SP ve AKP gibi partileri asla desteklememe karsilik onlarinda demokrasinin geregi olan partiler olarak görüyorum ve anayasaya uygun hareket ettikleri sürecede hic bir sorun görmüyorum. Önemli olan begenmedigin parti ve politikalari siyasi alanda demekratik cercevede elestirerek yanlislarina dikkat cekersin.

zamaninda Alevi vatandaslarinda partileri vardi ve anayasa icerisinde basardiklari ölcüde yasayabildi ve sonunda kendisini fes etti ve bildigim kadariyla kadrosunun büyük bir kesmi, naskani da dahil olmak üzere CHP'ye gecti. Etnik ve dinsel bazda parti kurmak ve siyaset yapmak demokrasiye aykiri degildir, aykiri olan kendi etnik kökenlerini veya dini görüsünü digerlerine zorlamasidir. öyle bir durumda da zaten anaya geregi partiler hakkinda soorusturma acilir. En son AKP örneginde yasadigimiz gibi.

 

Demokrasi, demokratik olmayan ve demokratik anlayışlara düşman kesilen veya demokrasiyi yalnızca bir araç olarak kullanan; demokrasiyi yerleştirmekten ve demorasiyi özümsemekten daha başka bir amaç güden oluşumları barındırmaz; barındırmaması da lazımdır.

Bugün Türkiye'de demokrasi yoktur; eğer olsaydı Etnik-Milliyetçiliği "Demokrasi" olarak nitelendirebilen DTP ve MHP gibi partiler ya da İslamcılığı "Demokrasi" olarak nitelendirebilen AKP gibi partiler prim yapıyor olmazlardı.

Ayrıca, elbette ki demokrasi de farklı düşüncelere yaşam hakkı vardır; ancak bu öyle önünüze gelen düşünce için geçerli değildir.

 

Örneğin Etnik-Milliyetçilik hangi açıdan demokratik bir duruştur?

Etnik-Milliyetçiliğin hangi talebi Demokratik bir çerçevede olabilir?

Demokratik olmayan bir akımın, bünyesinde güçlenmesine izin verir mi demokrasi?

Demokrasi bir siyasi görüş değildir, ancak yine de var kalabilmesi için kendisine karşıt akımlara da izin vermez.

Dolayısı ile Demokrasinin bile kendisini koruyucu unsurları olmak zorundadır.

 

Başka bir açıdan "Demokrasi bir araçtır" diyerek asıl amaçlarının eninde sonunda demokrasinin de olmadığı bir şeriat düzenini getirmek olduğunu söyleyenlerin

Kendi bünyesinde yaşamasına izin verir mi demokrasi?

Ya da hangi demokrat Din ayrımı yapan bir düşünce sistemine "Aman yaf biz demokratız; varsın din ayrımı yapsın" diyerek Polyyannacılık oynayabilir?

 

Hangi demokrat Etnisite ayrımı yapabilir?

Ve hangi demokrat Etnik ayrımcıllık yapan bir düşünce sistemi için "aman canım olsun varsın, ne de olsa demokratız" diyebilir?

 

Ne Dini, ne Irki, ne Dil bakımından ayrımcılık yapan ve bir amaç güden ya da demokrasiyi o amaçta bir araç olarak kullanabilen kimse için Demokrasi zaten bir ilke olmadığı gibi;

Aklı başında hiçbir Demokrat ve demokratik sistem de bu türlü düşüncelerin yaygınlaşmasına izin vermez...

 

Şöyle bir karikatür vardı:

Türbanlı ve sakallı-cübbeli insanlar, kapısında "demokrasi" yazan bir eve girerler...

Girerler...

Girerler...

Sonunda kapıdan takım elbiseli ve şık giyimli birisi dışarı atılır.

Bu kişiye tekmeyi vuran takunyalı ve şalvarlı bir ayak; elinde de tesbih vardır.

Artık o kapının üzerinde de "Şeriat" yazmaktadır.

 

Bazı insanlar sırf kin gütmüş olmak için kin güderler;

Bazı şeylerin anlam ve gereklerini gerçekten bilmeden...

 

Zamanında dincilerin yaptıklarına bakın;

Demokrasi adına şeriat yaptılar ve devletin en başından en sonuna kadar her kademesinde kadrolaştılar; cirit atıyorlar...

Ülkenin hali bellidir...

 

Şimdi en baba Etnik-Milliyetçilere bakın;

Ağızlarından Demokrasi kelimesi düşmüyor ama "Kendi kültürümüzü savunuyoruz" söylemi ile demokrasi karşıtlığının en alasını yapıyorlar...

 

Hiçbir Demokrat, hiç bir savunusuna "Benim kültürüm" diyerek başlamaz...

Hiçbir Demokrat, hiç bir savunusunu herhangi bir "Etnik" ya da "Dini" kökene ya da bağa dayandırmaz...

Bir Demokrat, savunusunu "İnsan Onuru" için ve insana yakışır bir biçimde yapar...

Hangi kültüre ait olursa olsun, herhangir bir kültürün değerleri için aynı kaygıları taşır...

 

Kısaca ne siz, ne de bu forumda "Ben, ben, ben..." diyerek yırtınan hiç kimse zerre kadar Demokratik değilsiniz ve Demokrasinin ne olduğunu zerre kadar bilmiyorsunuz...

 

Çok basit bir kural var:

Demokrasi, demokrasiyi bir araç olarak gören ve demokratik olmayan hiçbir akıma gerçekten öyle sınırsız bir yaşam hakkı tanımaz, tanıyamaz, tanıdığı takdirde ilkeli bir demokratik yapı oluşturulamaz; kalıcı olmaz; aciz, acınılası, komik ve basit olur...

Aynen Etnik-Milliyetçilik ve Şeriatçılık yapı hala Demokratik olduğunu söyleyebilen,

Aynen "Türk" adına kompleksli ve koşullanmış bir karşıtlık besleyen ama yine de Demokratik olduklarını söyleyebilenler gibi...

 

Umarım yeterince açık ve nettir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi, demokratik olmayan ve demokratik anlayışlara düşman kesilen veya demokrasiyi yalnızca bir araç olarak kullanan; demokrasiyi yerleştirmekten ve demorasiyi özümsemekten daha başka bir amaç güden oluşumları barındırmaz; barındırmaması da lazımdır.

Bugün Türkiye'de demokrasi yoktur; eğer olsaydı Etnik-Milliyetçiliği "Demokrasi" olarak nitelendirebilen DTP ve MHP gibi partiler ya da İslamcılığı "Demokrasi" olarak nitelendirebilen AKP gibi partiler prim yapıyor olmazlardı.

Ayrıca, elbette ki demokrasi de farklı düşüncelere yaşam hakkı vardır; ancak bu öyle önünüze gelen düşünce için geçerli değildir.

 

Demokrasi olmayan bir ülkede de A veya B partisi demokrasi karsitidir deyipte varolusuna karsi gelmemiz abest olmazmi?

 

O halde önce ülkemize demokrasinin gelmesi icin mücadele etmemiz gerekmezmi?

 

Demokrasi olamyan bir ülkeden demokratik tutum ve davranis beklenebilirmi?

 

Demokratik olmayan devletler her dönem ve her alanda cogunluga, esitlikge ve özgürlüklere karsidir. Sizin ülkemizde demokrasi yok demeniz ve ayni zamanda da demokratik devletin tutumunu sonuna kadar savunmaniz ne kadar celiskili oldugunuzun bir göstergesidir.

 

Yukaridaki 3 sorumun cevabinda zaten ülkemizin gercekleri tüm ciplakligiyla ortada.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi olmayan bir ülkede de A veya B partisi demokrasi karsitidir deyipte varolusuna karsi gelmemiz abest olmazmi?

 

O halde önce ülkemize demokrasinin gelmesi icin mücadele etmemiz gerekmezmi?

 

Demokrasi olamyan bir ülkeden demokratik tutum ve davranis beklenebilirmi?

 

Demokratik olmayan devletler her dönem ve her alanda cogunluga, esitlikge ve özgürlüklere karsidir. Sizin ülkemizde demokrasi yok demeniz ve ayni zamanda da demokratik devletin tutumunu sonuna kadar savunmaniz ne kadar celiskili oldugunuzun bir göstergesidir.

 

Yukaridaki 3 sorumun cevabinda zaten ülkemizin gercekleri tüm ciplakligiyla ortada.

Dünyahepimizin, yazdığımı iyi oku lütfen:

"Demorkasi, kendisini araç olarak kullanmayı ve onun yerine kendi düzenini kurmayı ilke edinmiş hiçbir demokratik akıma izin veremez."

 

Biz İsa Peygamber değiliz, sağımızdan vurana solumuzu çevirelim...

 

Demokrasi, demokrasiyi yıkmak isteyenlere prim vermek demek değildir...

Örneğin insanlar SoyKırımı, Dinsel Ayrımcılığı da ilke edinmiş olabilirler; bunlar hiç demokratik sistemde barınabilecek düşünceler midir?

Demokratik bir sistemde, birisini diğerine ötekileştiren hangi akım o demokrasiye yarar getirebilir söyler misin?

 

Demokratik olmak demek, çoğunluğun ve her düşüncenin lafı geçsin demek değildir.

Örneğin Demokrasi Irkçı ve Etnik-Milliyetçi/Ayrımcı düşüncelere ve akımlara izin veremez...

Örneğin Dinsel ve Mezhepsel ayrımı amaç edinmiş akımlara da izin veremez...

Örneğin Asimilasyon gibi bir toplumu diğerine politik ve siyasi amaçla benzeştirmeyi, aynılaştırmayı amaç edinmiş akımları da desteklemez...

 

Yani siz demokratik olduğunuzda ve sizi yönetenler de yeterince demokratik olduğunda;

Asimile edilmek gibi bir kaygınız olmayacağı gibi,

Asimile etmek amacında olanlara da prim verilemeyecektir...

Böylelikle zaten doğal olarak kendi varlığınız korunacak, değişim ve benzeşme olacaksa eğer, bu tarihsel süreçte ve gereksinmeler çerçevesinde; doğal olarak, olması gerektiği gibi olacaktır...

 

Kısacası:

Öncelikle gidip, demokrasinin Antik-Yunan anlamını değilde, bugünkü anlamını öğrenmeniz gerekmektedir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dünyahepimizin, yazdığımı iyi oku lütfen:

"Demorkasi, kendisini araç olarak kullanmayı ve onun yerine kendi düzenini kurmayı ilke edinmiş hiçbir demokratik akıma izin veremez."

 

 

Nasil yani? Ben simdi "Bugün Türkiye'de demokrasi yoktur; eğer olsaydı Etnik-Milliyetçiliği "Demokrasi" olarak nitelendirebilen DTP ve MHP gibi partiler ya da İslamcılığı "Demokrasi" olarak nitelendirebilen AKP gibi partiler prim yapıyor olmazlardı." yazinizdan ne anlamam gerekli? Acikca Türkiye'de demokrasinin olamdigindan bahsediyorsunuz. ben de size bu söyleminiz doogrultusunda sorular sormusum ve siz gene her zamanki tavrinizi göstererek biz yanlis anlamakla sucluyorsunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir taraftan yasalar diğer taraftan şartlar...bir taraftan varlığı her daim hatırlatılan bir hukuk,diğer taraftan başını almış gasplar.

 

PKK neden var derken,PKK'yı haklı çıkaran olduk.Yapılan yanlışları sayınca da "ajitasyon" damgası ile tasdiklendik.Sayı dedik,faili yazdık...

 

Sonuç...kocaman bir sıfır!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PKK neden var derken,PKK'yı haklı çıkaran olduk.

Sonuç...kocaman bir sıfır!

 

Yanlız ''pkk neden var'' demediniz anlamzdan,bilmezden gelmeyin lütfen.

 

pkk neden var derken, terörü haklı çıkaracak sebepleride ardından sıraladın(faili meçhuller,işsizlik,işkenceler,baskılar,dilini kültürünü kullanamdı diyerek vs)örnek göstererk haklı çıkarmaya çaışan siz değilmiydiniz.

Bu kadarına pes vallahi.

Sanki bunları söyleyen başka maviolmayangökyüzü...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanlız ''pkk neden var'' demediniz anlamzdan,bilmezden gelmeyin lütfen.

 

pkk neden var derken, terörü haklı çıkaracak sebepleride ardından sıraladın(faili meçhuller,işsizlik,işkenceler,baskılar,dilini kültürünü kullanamdı diyerek vs)örnek göstererk haklı çıkarmaya çaışan siz değilmiydiniz.

Bu kadarına pes vallahi.

Sanki bunları söyleyen başka maviolmayangökyüzü...

Sayin kaplan-200, PKK'nin varligini anlamamak icin kain olmamiza gerek yok. Türkiye'nin Kürt'lera karsi uyguladigi yanlis politikalar sayesinde dün baska birisi bugün de PKK var ve bu tip terörö örgütlerine firsat verildiginde her türlü firsati kendi cikarlari icin kullanirlar ve gelisirler. Terör örgütlerinin önünü kesmenin en kolay yolu onlarin beslenme malzemelerini ellerinden almaktir. Türkiye ise malesef PKK'ye devamli varligini sürdürebilmesi icin nedenler yaratti. Konu bu kadar acik ve net. Bunu da görmemezlikten gelemeyelim derim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin kaplan-200, PKK'nin varligini anlamamak icin kain olmamiza gerek yok. Türkiye'nin Kürt'lera karsi uyguladigi yanlis politikalar sayesinde dün baska birisi bugün de PKK var ve bu tip terörö örgütlerine firsat verildiginde her türlü firsati kendi cikarlari icin kullanirlar ve gelisirler. Terör örgütlerinin önünü kesmenin en kolay yolu onlarin beslenme malzemelerini ellerinden almaktir. Türkiye ise malesef PKK'ye devamli varligini sürdürebilmesi icin nedenler yaratti. Konu bu kadar acik ve net. Bunu da görmemezlikten gelemeyelim derim.

PKK gibi bir örgütün neden var olduğunun yanıtı yalnızca devletin uygulamaları ile karşılık bulamaz...

"Peki devlet o yaptırımlarda niçin bulunmuştur?" diye sorarlar adama!

Ha ama ütopik olarak nasıl ki Hitler ve adamları "HellBoy" gibi filmlerde "Doğuştan Kötü" ve tek suçlu/sorumlu olarak gösteriliyorsa hep;

Sizde Türkiye'yi "Ee çünkü Türkiye kötü kalpli bir ülke!" gibi absürt bir yanıt vereceksinizdir...

Ancak o türlü doğuştan/temelden Şeytani amaçlar güden örgütlenmeler falan fantastik filmlerde oluyor sadece;

Hiçbir devlet "Ya hu bizim doğamız kötü, gelin önümüze gelene kötülük yapalım: önümüze gelen yüz tekme" diyerek var olmuyor...

Türkiye bir takım yanlış uygulamalar yaptıysa, o uygulamaların nedenlerini Kürtlerin yanlış Aşiret yapısında, yanlış Dini yapısında ve kültürlerinde de aramak lazımdır...

Tarihsel kökenine ve devletle olan ilişkilerine de bakmak lazımdır...

Değilse "HellBoy" gibi Fantastik filmleri izleyerek bir sürü fantastik teori de üretebilirsiniz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanlız ''pkk neden var'' demediniz anlamzdan,bilmezden gelmeyin lütfen.

 

pkk neden var derken, terörü haklı çıkaracak sebepleride ardından sıraladın(faili meçhuller,işsizlik,işkenceler,baskılar,dilini kültürünü kullanamdı diyerek vs)örnek göstererk haklı çıkarmaya çaışan siz değilmiydiniz.

Bu kadarına pes vallahi.

Sanki bunları söyleyen başka maviolmayangökyüzü...

 

Sevgili Kaplan,

 

Dün mavi olmayan gökyüzüydü bunları yazan,bugünde kendisi."PKK NEDEN VAR?"...Verin bana cevabı,bakın kendiniz yazmışsınız o haklılaştıran gerekçeleri.Faili meçhuller,işsizlik,işkence,baskı...ne kadar da basit sıraladık değil mi,ama yaşananlarıyla bu kadar basit değil.Siz gelin bir de yaşayana sorun; nedir faili meçhul?

 

Siz PKK'ya terör dediniz,ama başkaları gerilla diyor.PKK haklı değil,ama gerilla haklı.Çünkü hak gasbı vardır,çünkü hukuksuzluk vardır.Sakın benim anlayışımı sorgulama zahmetinde bulunmayın;benim için şiddet kesinllikle onaylanamaz,ama yanlış politikalara kurban verenler için ş,iddet gereklidir çoğu zaman.Acı olan ise,vuranda vurulan da "bizden" dediklerimiz.Bu ülkenin insanları.Bu hiç mi vicdanları sorgulamıyor...Sorgulamıyor,sorgulasaydı birbirimize küçümseyerek bakmazdık.

 

Bakın gereğinden fazla iyi niyetli yaklaşıyorum,kimseyi kırmamak için kendimden ödün veriyorum.Tamam diyorum,yakın yıkın.Dağlara çıkana kendi hukukunuzu uygulayın,asın...ama lütfen kalkıp da "basit gerekçelerle,kalıplara sığınarak" yaşananları sıfırlamayın.Sıfırladığınız sadece yaşananlar olmuyor arkadaşlar,siz yarınızı da sıfırlıyorsunuz.Mavi olmayan gökyüzü Kürt olmasaydı eminim bakış çok farklı olacaktı.

 

Bakın size kendimden bir örnek....

 

İşyerinde kalabalık bir grupla çalışıyorum.Ben Ahmet Kaya'yı severim,dinlerim.Arkadaşlarımdan biri bundan rahatsız oldu,Ahmet Kaya çalmasanız sevinirim dedi.Kendimden ödün verdim,açmadım.Şimdi de aynı zihniyet benim okuduğum köşe yazarlarından,kitaplara,gazetelere,konuştuğum konulara kendi dar kalıplarını sığdırıyorlar.Nedir bunun adı,hangi tahammül?

 

Kimse çocuk değil Kaplan,kimse...ben geçmişi kendi adıma,ülkem adıma geçtim.Sadece akan kanı durdurun diyorum,aydınlara,basit düşünmeyenlere...hepimiz günahkarız.,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin kaplan-200, PKK'nin varligini anlamamak icin kain olmamiza gerek yok. Türkiye'nin Kürt'lera karsi uyguladigi yanlis politikalar sayesinde dün baska birisi bugün de PKK var ve bu tip terörö örgütlerine firsat verildiginde her türlü firsati kendi cikarlari icin kullanirlar ve gelisirler. Terör örgütlerinin önünü kesmenin en kolay yolu onlarin beslenme malzemelerini ellerinden almaktir. Türkiye ise malesef PKK'ye devamli varligini sürdürebilmesi icin nedenler yaratti. Konu bu kadar acik ve net. Bunu da görmemezlikten gelemeyelim derim.

 

Sevgili Dostum,

 

Bunları söylemek çok da zor değil aslında.Sadece biraz tarafsız düşünmek...Arkadaşlarımız yanlışları kabul etmiyorlar,devlet baba yanlış yapar mı(yahu hiç mi hırsızlığa itenin suçu yok?)....kabul edenlerimiz ise "Kürt" adına karşı temkinli...ne diyelim korkunun gücüne!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PKK gibi bir örgütün neden var olduğunun yanıtı yalnızca devletin uygulamaları ile karşılık bulamaz...

"Peki devlet o yaptırımlarda niçin bulunmuştur?" diye sorarlar adama!

Ha ama ütopik olarak nasıl ki Hitler ve adamları "HellBoy" gibi filmlerde "Doğuştan Kötü" ve tek suçlu/sorumlu olarak gösteriliyorsa hep;

Sizde Türkiye'yi "Ee çünkü Türkiye kötü kalpli bir ülke!" gibi absürt bir yanıt vereceksinizdir...

Ancak o türlü doğuştan/temelden Şeytani amaçlar güden örgütlenmeler falan fantastik filmlerde oluyor sadece;

Hiçbir devlet "Ya hu bizim doğamız kötü, gelin önümüze gelene kötülük yapalım: önümüze gelen yüz tekme" diyerek var olmuyor...

Türkiye bir takım yanlış uygulamalar yaptıysa, o uygulamaların nedenlerini Kürtlerin yanlış Aşiret yapısında, yanlış Dini yapısında ve kültürlerinde de aramak lazımdır...

Tarihsel kökenine ve devletle olan ilişkilerine de bakmak lazımdır...

Değilse "HellBoy" gibi Fantastik filmleri izleyerek bir sürü fantastik teori de üretebilirsiniz...

 

Kimse Kürtler masum edebiyatına girmiyor ki...

 

Aslında ben de soruyorum nicelerdir demokratik olan devletimin hikmetini!

 

Ne hikmet ki,veraseti tökezlediği demokrasinin kanatlarında yarına taşır.Anlamak mümkün mü!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.