Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ZAZADAN MEKTUP


kaplan-200

Önerilen İletiler

Yanlis bir yasakmi demissinizde öyle soruyorsunuz?

 

Bu yasaklar cag disi ve insanhaklarini cignemektedir.

 

Bize yasaklarin nedenlerini anlatacaginiza aciktan yüreginizle bu ayibin derhal kaldirilmasi gerektigini söylesenize.

 

Hakli bir yasaktir demismiyim gibi kelime oyunlarina hicte gerek yok. Madem hakli görmüyorsunuz neden kaldirilmasi icin yorum yapacaginiza bizlere yasagin sebebini anlatmaya calisiyorsunuz? Bu tür yorumlar tabikki karsindakinde yasagi hakli buluyorsun gibi bir itiba birakir.

 

Siz en iyisi yasaklar hakkindaki net görüslerinizi söyleyinki bizde yanlis anlamayalim sizi.

 

Haklı bir yasaktır demiş miyim ?

 

Eğer, sizce bir olayın, olgunun nedenlerini göstermek onu haklılaştırmak ise, PKK terörünün -kendinize göre- nedenlerini her fırsatta göstermeye çalışan sizler, ne yapmış oluyorsunuz acaba ? ;)

 

Buna cevap vermemişsiniz. O zaman ben de siz ne zaman;

 

O yuzden PKK olayi cikti ortaya zaten.

 

gibi PKK terörünün nedenlerini sıraladığınızda,

 

'' Bize PKK’nın varoluş nedenlerini anlatacaginiza aciktan yüreginizle bu vahşetin derhal kaldirilmasi gerektigini söylesenize.

 

PKK haklıdır demismiyim gibi kelime oyunlarina hicte gerek yok. Madem hakli görmüyorsunuz terörün bitirilmesi yönünde yorum yapacaginiza bizlere terörün sebebini anlatmaya calisiyorsunuz? Bu tür yorumlar tabikki karsindakinde PKK’yı hakli buluyorsun gibi bir itiba birakir. ''

 

diyeceğim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurtce dil yasagi. yer isimlerinin degistirilmesi, yayin yasagi, k imlik yasagi, faili mechuller, hepsi BIRLESTIRICI TURKCULUK oyle mi?

O yuzden PKK olayi cikti ortaya zaten. O kadar birlestiriciydiniz ondan!

 

Bu yorumun benim anlatımımla bir ilgisi olmuş mu tekrar bir bak bakalım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Buna cevap vermemişsiniz. O zaman ben de siz ne zaman;

 

 

 

gibi PKK terörünün nedenlerini sıraladığınızda,

 

'' Bize PKK’nın varoluş nedenlerini anlatacaginiza aciktan yüreginizle bu vahşetin derhal kaldirilmasi gerektigini söylesenize.

 

PKK haklıdır demismiyim gibi kelime oyunlarina hicte gerek yok. Madem hakli görmüyorsunuz terörün bitirilmesi yönünde yorum yapacaginiza bizlere terörün sebebini anlatmaya calisiyorsunuz? Bu tür yorumlar tabikki karsindakinde PKK’yı hakli buluyorsun gibi bir itiba birakir. ''

 

diyeceğim.

:)

Nasıl birşey anlamamızı bekliyorlaki ,bende anlamadım.Her fırsatta haklı göstermeye çalışıyorlar ,çanak tutuyorlar sonra ben böyle birşey yazdımmı,ben yanlış anlaşılıyorum vs. ucuz politikalar ! bizde anlamadık !

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bize PKK’nın varoluş nedenlerini anlatacaginiza aciktan yüreginizle bu vahşetin derhal kaldirilmasi gerektigini söylesenize.

Ben sizi yorumari iyi takip eden biri olarak biliyordum ama malesef yanilmisim. Defalarca PKK terörünün neden bitirelemedigini sorgulayanlardaniz. Sadece bitsin demekle olmuyor sayin Dogrucudavut. Bitmesin demeyinide tanimiyorum ben sahsen. Ama bitmemesi icin 30 yili askin yapilanlari da görüyorum, mesele burada.

80 li yillarda cok hafife alinmisti ve üc bes capulcudan bahsedilyiordu, ama üzerine koskoca ordu gitti ne hikmetse 3-5 capulcu bitecegi yerde 10-15 capulcu olarak karsimiza cikti. Sonralari aha bitti bitecek, cok az kaldi son nefeslerini aliyorlar gibi bizlere hikaye anlatildi, 30 yilda en az 30'u askin sinir ötesi hareketler yapildi ve her defasinda capulcularin sonu gelmisti güya.

 

Ama geldigimiz noktaya bakiyoruzki bizlere anlatilanlar hicte gercek degilmis, PKK bu savasi gene sözüm ona kendisine karsi savasanlarla ortak yürüttügü neredeyse ortada. bakiyorsunuz kimin eli kimin cebinde hic belli degil. Devlet icericinde bir cok birimler PKK'ya bilgi veriyor, silah veridgi bile iddaalar arasinda. Sonra bakiyorsunuz bu terörden kimler yararlanmis? Ceteler, mafya,asiretler, milliyetci akimlar, derin devletfalan filan. Ve siz kaliyorsunuz benim gercektende PKK'ya karsi olup olmadigimi sorguluyorsunuz. Gülerim ben bu sorulara. Biz yüregimizle her zaman her yerde söylüyoruz ve tekrarlamaktanda cekinmiyoruz. PKK bir terörö örgütüdür ve asla Kürt halkinin menfeati icin calismiyor. Ama terörü bitirmek istemeyen devlet birimlerini de aciktan lanetlyiorum, ya siz? Hadi buyurun görelim sizi. Neden bitiremiyorlar bu 3-5 capulcuyu dersiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ama geldigimiz noktaya bakiyoruzki bizlere anlatilanlar hicte gercek degilmis, PKK bu savasi gene sözüm ona kendisine karsi savasanlarla ortak yürüttügü neredeyse ortada. bakiyorsunuz kimin eli kimin cebinde hic belli degil. Devlet icericinde bir cok birimler PKK'ya bilgi veriyor, silah veridgi bile iddaalar arasinda. Sonra bakiyorsunuz bu terörden kimler yararlanmis? Ceteler, mafya,asiretler, milliyetci akimlar, derin devletfalan filan.

 

Dincilerle Kürtçüler bir olmuş, kalkmış, kendi suçlarını temize çıkarmak ve o suçları siyasi rakiplerinin üzerine atmak için bir takım senaryolar uydurmuşlar.

 

Siz de sıkıştınız mı, onların dediklerini kabul edip, o senaryolara sarılıyorsunuz ve '' PKK'yı asla meşrulaştırmıyorum '' diyorsunuz öyle mi ? :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dincilerle Kürtçüler bir olmuş, kalkmış, kendi suçlarını temize çıkarmak ve o suçları siyasi rakiplerinin üzerine atmak için bir takım senaryolar uydurmuşlar.

 

Siz de sıkıştınız mı, onların dediklerini kabul edip, o senaryolara sarılıyorsunuz ve '' PKK'yı asla meşrulaştırmıyorum '' diyorsunuz öyle mi ? :)

Kaliplasmis söyzler yapacagimiza, söylediklerimi cürütecek tezler getirseniz keske.

 

Buyurun sizin gözünüzden geldigimiz noktaya bir bakalim, ama yazmiyorsunuzki.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dincilerle Kürtçüler bir olmuş, kalkmış, kendi suçlarını temize çıkarmak ve o suçları siyasi rakiplerinin üzerine atmak için bir takım senaryolar uydurmuşlar.

 

Siz de sıkıştınız mı, onların dediklerini kabul edip, o senaryolara sarılıyorsunuz ve '' PKK'yı asla meşrulaştırmıyorum '' diyorsunuz öyle mi ? :)

 

Bakiyoruz da su son zamanlarda ortaya atilan KURTLERLE DIYALOG cagrilari hic hosunuza gitmiyor! Nedeni de asikar!

Kurtlerin ESITLIK mucadelelerinde yol almalari!

Bakiyorum Turkculerin hepsi forumda yok efendim "Kurtlerle Islamcilar ayni cephede", yok efendim "AKP PKK beraber hareket ediyor!"... Daha neler?

Zaten sizin gibi hareket etmeyen herkes vatan haini oluyor!

Ama kim ne derse desin olacak iste... Eninde sonunda olacak!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaliplasmis söyzler yapacagimiza, söylediklerimi cürütecek tezler getirseniz keske.

 

Buyurun sizin gözünüzden geldigimiz noktaya bir bakalim, ama yazmiyorsunuzki.

 

Sayın Dünyahepimizin, bu konuları daha önce '' Ergenekon '' başlığı altında defalarca tartışmış ve bu tezinizi de o zaman çürütmüştüm.

 

Madem yeni bir şey istiyorsunuz, o zaman şunu sorayım size :

 

Ergenekon'cuların hepsi içeride iken, PKK neden bitirilemiyor hala ? Madem PKK'yı bunlar manipüle etti yıllarca, o zaman PKK'nın eylemleri hala neden devam ediyor ? Yoksa, Ergenekon'cuların hepsi yakalanmadı mı ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakiyoruz da su son zamanlarda ortaya atilan KURTLERLE DIYALOG cagrilari hic hosunuza gitmiyor! Nedeni de asikar!

Kurtlerin ESITLIK mucadelelerinde yol almalari!

 

Bunun nedeni, son zamanlarda ortaya atilan şeyin, aslında '' Kürtler'le Diyalog '' değil, '' PKK İLE DİYALOG '' olması olmasın sakın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Dünyahepimizin, bu konuları daha önce '' Ergenekon '' başlığı altında defalarca tartışmış ve bu tezinizi de o zaman çürütmüştüm.

 

Hangi "cürüttügünüz tezlerden" bahsediyorsunuz sayin Dogrucudavut? Hayal gücünüze hayranim dogrusu. Biz burada "tez" degil sadece görüs bildiriyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hangi "cürüttügünüz tezlerden" bahsediyorsunuz sayin Dogrucudavut? Hayal gücünüze hayranim dogrusu.

 

PKK'ın Ergenekon tarafından manipüle edildiği '' tezinizden '' bahsediyorum.

 

Biz burada "tez" degil sadece görüs bildiriyoruz.

 

Tez tabirini ilk kullanan sizsiniz ve ben de ona cevap verdim :

 

Kaliplasmis söyzler yapacagimiza, söylediklerimi cürütecek tezler getirseniz keske.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunun nedeni, son zamanlarda ortaya atilan şeyin, aslında '' Kürtler'le Diyalog '' değil, '' PKK İLE DİYALOG '' olması olmasın sakın.

 

O zaman forumdaşım buyrun hep beraber çözümler üretmeye...yazın çözümünüzü;merakla bekliyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O zaman forumdaşım buyrun hep beraber çözümler üretmeye...yazın çözümünüzü;merakla bekliyorum.

 

İlahi Mavi, şimdiye kadar hiç yazmamışım gibi konuşmuşsun, bu konularda ne çözümler önerdiğimi biliyorsun sen :)

 

Benim uygun bulmadığım, '' Apo'nun çözüm önerisi '','' İmralı dikkate alınmalı '' gibi sözler... Bir de, Terör sorunu ile demokratikleşme sorunumuzun birbirine karıştırılması. Terörün sebebinin demokratikleşme olmamaması gibi akıl dışı ve terörü meşrulaştırıcı bir zemine olayın çekilmeye çalışılması.

 

Ve en önemlisi, kardeşliğe kesinlikle hizmet etmeyecek biçimde yapılan ve bugünün '' demokatik devlet '' kavramı ile geçmişteki yaşananları değerlendirip, nefret tohumları ekmek. Bunları yapmadan bu konu tartışılsa elbetteki haklar konusundaki çözümler art niyetsiz kendiliğinden gelecektir. Ama bu çözümler, kesinlikle terörün durması için pazarlık konusu yapılmamalı. Karşı olduğum tamamen bu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O zaman forumdaşım buyrun hep beraber çözümler üretmeye...yazın çözümünüzü;merakla bekliyorum.

Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'daki feodal yapı ve Aşiret sistemi çözülmedikçe hiçbir sorun ortadan kalkmaz.

 

Bakın daha bugün, Sason'da araştırma yapmış bir akademisyen ile konuştuk.

Sason'da büyük oranda Arapça konuşulduğunu tespit etmiş.

Oysa ki Sason, Kürt ayaklanmalarının da çıktığı bir bölgeydi ve Kürtler, Ermeniler, Zazalar birlikte yaşardı.

Ama şimdi büyük oradan Arapça konuşuluyormuş.

Nedeni ise zamanında Türkiye'ye sığınan arapların, bölgeye yerleşmeleriymiş ve bölge Araplaşmış.

Ama buna karşın Aşiret ve Şeyhlik yapısı hala devam ediyor.

Hala şeyhinin abdes suyunu içen tarikatler, reisinin ayağını öpen aşiretler var.

Siz o Ortaçağ feodal ve teokratik yapıyı çözmedikçe, istediğiniz kadar Devlete ya da başka bir unsura suç atın;

Sorunun zerresini çözemezsiniz.

 

Feodal ve Teokratik yapının değişmesini, çözülmesini istediğimizde, alıngan arkadaşlar

"Siz Kürtlerin kültürlerini yok etmeye çalışıyorsunuz, asimile etmek istiyorsunuz" diye yaygara yapıyorlar.

Nedir peki?

Feodal ve Teokratik yapı bugün işler ve medeni bir yapı mıdır?

İnsanların bir şeyhin kulu ve kölesi olması bu çağa yakışır mı?

Bir reisin buyruğunda çalışması yakışır mı?

Bu mudur kültür?

Bu mudur Kürtlük?

 

İster kabul edin, ister etmeyin...

Kürtler, Ortaçağ Feodal ve Teokratik yapının kısıtladığı bir kültürde sıkışıp kalmışlardır.

Bu yapı kırılmadıkça da hiç bir sorun düzelmeyecektir.

Çünkü devlet ile sorunları olan aşiretlerin bu sorunlarının kaynağı, her zaman dediğim gibi, bu yapılarının Osmanlılar tarafından kayırılması ve korunmasına karşın, yeni Türk Devletinin bu yapıya uygun olmayan ve daha çağdaş bir yapılanmaya öykünmüş olmasıdır.

Olay açık ve net bir biçimde Tarihsel olarak budur.

Bugün hedef şaşırtmaca ile olay etnisiteye atanıyor olabilir; sorun o değildir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'daki feodal yapı ve Aşiret sistemi çözülmedikçe hiçbir sorun ortadan kalkmaz.

 

Daha önceki başka başlıklar altında bundan bolca bahsetmiştim. Bugün PKK'nın militan kazanmasında aşiret ve feodal yapının etkisi yadsınamaz. Aşiret baskısından bıkıp dağa çıkan kızlar bunun tipik örneğidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha önceki başka başlıklar altında bundan bolca bahsetmiştim. Bugün PKK'nın militan kazanmasında aşiret ve feodal yapının etkisi yadsınamaz. Aşiret baskısından bıkıp dağa çıkan kızlar bunun tipik örneğidir.

 

Olay, kesinlikle bir "direniş"tir.

Feodal ve Teokratik yapıyı korumaya çalışan ve bunu, olayı etnik-milliyetçiliği bile kullanarak sağlayan kesimin medeniyete karşı direnişidir.

Bugün "Kürtlerin kültürü yok ediliyor" çığırışında bulunanlara aslında sormak isterim;

Aşiret ve Tarikat yapısını beğeniyor musunuz?

Bu çağa ve Kürt insanlarımızın sömürülmelerine yakıştırabiliyor musunuz?

Beğeniyor ve yakıştırabiliyorlar ise ne ala; konuşacak bir şey yok.

Ancak bu yerel egemen güçlerin korunmasını "Kültürün korunması" olarak algılayıp,

Birde "İnsanlarımız sömürülmesin" diyebiliyorlarsa, bu büyük bir çelişkidir.

 

Hem zaten hangi kültürün korunmasından söz ediyoruz?

Ya da hangi kültür değişime direnebilmiş;

Direnen hangi kültür yok olmaktan kurtulabilmiş?

 

Bugün yapılan şey, Etnik-Milliyetçiliğin, Hümanizm ve Demokrasi kullanılarak meşru bir hale getirilmesi

Ve bu kisve altında, aslında bölgenin Aşiret ve Tarikat yapısının korunmasıdır.

Garibim bazı ilkeli etnik-milliyetçi arkadaşlar da bunu farkedemiyorlar, ben ona hayıflanıyorum.

Onların sırtından amacını sağlayan da sağlıyor...

 

Nasıl ki Demokrasi, şeriatçılar tarafından, daha ilkel bir ilke için araç olarak kullanılıyorsa;

Kürt Etnik-Milliyetçileri de aynı ilkel ve çağdışı amaçları için demokrasi ve hümanizm yaftasını araç olarak kullanıyorlar.

Hiç Etnik-Milliyetçilik, daha medeni bir düşünceden daha ileri olabilir mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...

 

Benim uygun bulmadığım, '' Apo'nun çözüm önerisi '','' İmralı dikkate alınmalı '' gibi sözler... Bir de, Terör sorunu ile demokratikleşme sorunumuzun birbirine karıştırılması. Terörün sebebinin demokratikleşme olmamaması gibi akıl dışı ve terörü meşrulaştırıcı bir zemine olayın çekilmeye çalışılması.

 

Ve en önemlisi, kardeşliğe kesinlikle hizmet etmeyecek biçimde yapılan ve bugünün '' demokatik devlet '' kavramı ile geçmişteki yaşananları değerlendirip, nefret tohumları ekmek. Bunları yapmadan bu konu tartışılsa elbetteki haklar konusundaki çözümler art niyetsiz kendiliğinden gelecektir. Ama bu çözümler, kesinlikle terörün durması için pazarlık konusu yapılmamalı. Karşı olduğum tamamen bu.

 

Ahmet İnsel bugün Neşe Tüzel ile yaptığı röportajda temel soruna bir Türk sorunu demiş,şunları ifade etmişti;"Türkiye'de çoğunlukta ki Sünni Türk nüfus,kendini d,iğerleri ile eşit görmüyor;Kürtlerle,Alevilerle,gayrımüslimlerle eşitliği kabul etmiyor.Temel sorun bu."

 

İnsel'in bu düşüncesine katılır yada katılmazsınız;bu konuda düşüncelerinizi belirtmekte özgürsünüz.

 

Kendi adıma;İnsel tarafından belirtilen sorunun varlığını yadsımasamda temel sorun bir tahammülsüzlükten ibaret olduğunu düşünmüyorum.Bu ülkede ki en büyük sorun;statükonun bilinçli7bilinçsiz dayattığı düşünce ve yaşam şeklidir.

 

Sevgili forumdaşım,

 

Geçmişi sorgulamak sizi korkutmasın.Geçmişde yaşananlar konuşulmadan bugün kurulamaz.Geçmişte yaşananlar yaşandı da hadi gelin bugünü yazıp çizelim demenin de bir anlamı yok.Yanan ateşi söndürmek yetmeyebilir çoğu zaman...

 

Bakınız geçmişte neler var...

 

Haddi hesabı olmayan faili meçhuller,işkenceler,gözaltlar,köy yakmaları vs...

 

Bunları konuşmadan,o acılara yanıt vermeden nasıl bugünün aydınlığından dem vurabiliriz!

 

Aynı şekilde bir şehit annesinin sorularına cevap vermeden nasıl da "gelin,hiçbirşey olmamış gibi" naraları atılabilir ki.

 

Bu ülke de Kürt Sorunun tek muhatabı Kürtler değil...Çünkü Kürt Sorunu;maddi ve manevi yıkımları ile bu ülkenin kendisine mal olmuştur.

 

Öcalana gelince;kendisi avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada..."Sorun ben değilim,sorun çözüm atılacak samimi adımlardır" demiş,DTP ve PKK'yı sert bir dilde eleştirmiştir.

 

Ben,çözüm için herkes derim...herkes kendisiyle bu çözümde yer alsın;ama herkesin dediği ile çözülmesim bu sorun...

 

Demokrasi için yazdıklarınızı tam olarak anlayamadım;daha doğrusu demokratik açılımlarda ki ölçütünüzü anlayamadım....biraz daha açık olabilir miyiz?

 

 

 

 

Daha önceki başka başlıklar altında bundan bolca bahsetmiştim. Bugün PKK'nın militan kazanmasında aşiret ve feodal yapının etkisi yadsınamaz. Aşiret baskısından bıkıp dağa çıkan kızlar bunun tipik örneğidir.

 

Mutlaka...belki bir örnek;belki binlerce örnek...ama SADECE BU DEĞİL DAĞA ÇIKMANIN NEDENİ!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'daki feodal yapı ve Aşiret sistemi çözülmedikçe hiçbir sorun ortadan kalkmaz.

 

.......

 

Feodal ve Teokratik yapının değişmesini, çözülmesini istediğimizde, alıngan arkadaşlar

"Siz Kürtlerin kültürlerini yok etmeye çalışıyorsunuz, asimile etmek istiyorsunuz" diye yaygara yapıyorlar.

Nedir peki?

Feodal ve Teokratik yapı bugün işler ve medeni bir yapı mıdır?

İnsanların bir şeyhin kulu ve kölesi olması bu çağa yakışır mı?

Bir reisin buyruğunda çalışması yakışır mı?

Bu mudur kültür?

Bu mudur Kürtlük?

 

çünkü devlet ile sorunları olan aşiretlerin bu sorunlarının kaynağı, her zaman dediğim gibi, bu yapılarının Osmanlılar tarafından kayırılması ve korunmasına karşın, yeni Türk Devletinin bu yapıya uygun olmayan ve daha çağdaş bir yapılanmaya öykünmüş olmasıdır.

Olay açık ve net bir biçimde Tarihsel olarak budur.

Bugün hedef şaşırtmaca ile olay etnisiteye atanıyor olabilir; sorun o değildir...

 

Diyorsunuz Sevgili Forumdaşım...

 

Yaptığınız tespit sorunun diğer bir boyutu olsa da sorunun kendisi değil.

 

Yakın zamanda Mardin'de yaşanan 44 kişinin ölümüne neden olan katliamı hatırlıyorsunuzdur.Bugün(özür dilerim araştırma yapan kurumun adını hatırlayamadım) konu ile ilgili yapılan çok geniş kapsamlı araştırma sonuçlarını okudum.Töre cinayeti olarak lanse edilen bu katliam;bir töre katliamı değil diye başlıyor,

olayın yaşandığı coğrafya ve savaş ortamına dikkat çekiliyordu.Doğru ya...devletin verdiği silah ile bu katliam gerçekleşmişti.

 

Aşret yapısı dün için bir sorun olarak çözülmesi gereken olarak görülübelinir;ancak bugün hayır.Dünya değişiyor;Türkiye değişiyor...bu bölgede bu değişimden nasibini aldı;almaya devam edecek.

 

İngiliz bir araştırmacının bölge ile ilgtili bir tespiti vardı,Sevgili Doğrucudavut hatırlayacaksınızdır,sizinle daha önce paylaşmıştım....İngiliz araştırmacı;"aşiretlerin gücünü belirleyen devlet otoriteseydi" diyordu.

 

Ve Sevgili Boşig...

 

Tarih,yazılanlardan ibaret değil.Nasıl ki yaşananlar belgelerden ibaret değilse...

 

Bir Anayasa vardır önünüzde,bir de yaşananlar ve şartlar!

 

Lütfen aradaki farkı iyi okuyalım.

 

Kürt sorunu aşiretin varlığını kabul ettitmekten ibaret olsaydı;bugün emin olun ki böyle bir sorunun varlığını konuşmazdık;nitekim aşiret ağaları otortite ile aynı masaya çok iyi oturur.

 

 

Olay, kesinlikle bir "direniş"tir.

Feodal ve Teokratik yapıyı korumaya çalışan ve bunu, olayı etnik-milliyetçiliği bile kullanarak sağlayan kesimin medeniyete karşı direnişidir.

Bugün "Kürtlerin kültürü yok ediliyor" çığırışında bulunanlara aslında sormak isterim;

Aşiret ve Tarikat yapısını beğeniyor musunuz?

Bu çağa ve Kürt insanlarımızın sömürülmelerine yakıştırabiliyor musunuz?

Beğeniyor ve yakıştırabiliyorlar ise ne ala; konuşacak bir şey yok.

Ancak bu yerel egemen güçlerin korunmasını "Kültürün korunması" olarak algılayıp,

Birde "İnsanlarımız sömürülmesin" diyebiliyorlarsa, bu büyük bir çelişkidir.

 

 

Kesinlikle beğenmiyorum;üstelik hala bu yapıyı yenemmeiş otoriteyi de suçluyorum.

 

Ayrıca biz bir değişimi değil;uygulamaları yazıyoruz...Değişim deyip olayı farklı bir yere çekmeyelim...sevgiler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dogudaki feodal yapilanma cok daha oncede tartisildi konusuldu yani hep madolyonun tek bir tarafindan bakmamak gerek olaylara tamam belki dogu kendi icerisinde bir feodal ve demokratiklesme kavgasi vermekte ve batiya gore oldukca geride kalmis durumda peki bizler doguyu kazanmak icin ve o feodal duzeni bozmak icin neler yaptik bugun ulkenin bir bolumu demokrasiyle yonetilirken diger bolumu feodal duzende yasamakta ve yillardir ne yapildir ?! Devlet ne yapti agalar bolge halkini diledigi gibi yonetirken devlet seyretmekle kaldi ... Ve ulkede "Türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler"

mantigiyla yasayan insanlar varken soruna cozum bulmak bana gore kolay degil imkansizin imkansizidir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dogudaki feodal yapilanma cok daha oncede tartisildi konusuldu yani hep madolyonun tek bir tarafindan bakmamak gerek olaylara tamam belki dogu kendi icerisinde bir feodal ve demokratiklesme kavgasi vermekte ve batiya gore oldukca geride kalmis durumda peki bizler doguyu kazanmak icin ve o feodal duzeni bozmak icin neler yaptik bugun ulkenin bir bolumu demokrasiyle yonetilirken diger bolumu feodal duzende yasamakta ve yillardir ne yapildir ?! Devlet ne yapti agalar bolge halkini diledigi gibi yonetirken devlet seyretmekle kaldi ...

 

Devlet politikalarını seçilmiş hükümetler oluşturur. 1950’ye kadar Toprak reformu, Köy enstitüleri yoluyla bir şeyler yapılmaya çalışıldı. 50’de daha önce tek parti CHP içerisinde yer almış olan ve feodal ağalardan oluşan grubun Demokrat parti ile seçimleri kazanması bu süreçte bir kırılma noktası oldu. Bu tarihten sonra, doğal olarak sağ partiler eliyle feodal yapı güçlendirilmeye başlandı. 70’lerde yükselen sol bilinç ile bir ara iktidara gelen Ecevit’in Köy-Kent projeleri ile yani '' toprak işleyenindir '' sloganı ile Toprak reformu tekrar gündeme gelse de 80 sonrasında sağ partilerin ağırlık kazanmasıyla( Çünkü 80 darbesi sola karşı yapılmıştır ) ve PKK terörü yüzünden koruculuk sisteminin getirilmesi ile bu sorun bugüne taşınmıştır.

 

Ve ulkede "Türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler"

mantigiyla yasayan insanlar varken soruna cozum bulmak bana gore kolay degil imkansizin imkansizidir...

 

Tabii bunlar çoğunlukta ise imkansızlıktan söz edilebilir. Mesela, bu şekilde düşünen ırkçılar Almanya’da çoğalmaktadır. En son Hristiyan Demokratların verdiği yasa tasarısı da bu zihniyetin bir tezahürüdür. Ama Türkiye’de bu şekilde düşünenlerin çoğunlukta olmadığını biliyoruz. Olsa, zaten bunları hiç konuşamazdık. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Diyorsunuz Sevgili Forumdaşım...

 

Yaptığınız tespit sorunun diğer bir boyutu olsa da sorunun kendisi değil.

 

Yakın zamanda Mardin'de yaşanan 44 kişinin ölümüne neden olan katliamı hatırlıyorsunuzdur.Bugün(özür dilerim araştırma yapan kurumun adını hatırlayamadım) konu ile ilgili yapılan çok geniş kapsamlı araştırma sonuçlarını okudum.Töre cinayeti olarak lanse edilen bu katliam;bir töre katliamı değil diye başlıyor,

olayın yaşandığı coğrafya ve savaş ortamına dikkat çekiliyordu.Doğru ya...devletin verdiği silah ile bu katliam gerçekleşmişti.

 

Dostum, bu konuyu da konuştuk ve bak aynen yapılan tespiti aktarıyorum:

O 44 kişinin öldürülmesindeki olay elbette ki devletin verdiği silahlar ile oldu ancak korucuların içinden geldikleri yapı onları kendi içlerinde sınıflaşmaya da itmiş.

Yani o Aşiret yapısı içersinde 1nci Sınıf, 2nci Sınıf, 3ncü Sınıf biçiminde kendi aralarında kurgulanmışlar korucular.

Ve o katliam çıkar çatışmasından dolayı meydana geldi.

Zaten bu çok açık bir biçimde haberlere de yansıdı; kimse kadın-kız davası ya da töre ile sınırlamadı olayı.

Yani bunu devletin eğitim götürememesine de yükleyebilirsiniz;

Devlet o yapıyı yıkacak yönde bir eğitim de götüremedi diyebilirsiniz...

Ancak götürdüğünde de, o yapıyı yıkmak istemeyenler bu sefer devleti Asimilasyon ile suçluyorlar!

Götürmediğinde de devletin oraya sahip çıkmayışından yakınıyorsunuz...

İyi de bu yapı nasıl çözülecek?

"Gel gel gel" deyip, geleni döveceksiniz.

Geri gittiğinde de "Hiç bize gelmiyorsun" deyip yakaracaksınız...

Var mı böyle birşey.

Bakın benim kaç yıllık arkadaşım, Van'da ilkokul öğretmenliği yapıyor.

"Askerin giremediği köy" diye adlandırdığı köyde teröristler, eğitim vermesin diye tehdit ediyorlar.

Göndere Türk bayrağı çektiği an teröristler basıyor okulu; tehdit...

Ve buna köylüler de destek veriyorlar...

Kaldı ki orada o öğretmen bir devlet propagandası da yapmıyor...

 

Her deyişinizde: "bunlar küçük bir parçası" deyip geçiyorsunuz ama ya hu hırsızın hiç mi suçu yok?

Ağasına kul köle olan, şeyhinin ayaklarına kapanan o halkın,

Bilinçlenmeye direnen o halkın hiç mi suçu yok?

 

Ya hu her dönem bir sürü araştırmacı gidiyor o bölgelere

Ve emin olun takip ediyoruz...

Her suçu devlete yüklüyorsunuz ancak ortada eğer bir Kürt sorunu varsa (ki ben etnisiteye atamıyorum),

Bu sorunun baş aktörlerinden birisi devlet ise diğeri de o soruna ad olanların şeyhleri ve reisleri, çağdışı Aşiret ve Tarikat toplumsal yapılarıdır...

 

Aşret yapısı dün için bir sorun olarak çözülmesi gereken olarak görülübelinir;ancak bugün hayır.Dünya değişiyor;Türkiye değişiyor...bu bölgede bu değişimden nasibini aldı;almaya devam edecek.

 

İngiliz bir araştırmacının bölge ile ilgtili bir tespiti vardı,Sevgili Doğrucudavut hatırlayacaksınızdır,sizinle daha önce paylaşmıştım....İngiliz araştırmacı;"aşiretlerin gücünü belirleyen devlet otoriteseydi" diyordu.

 

Ve Sevgili Boşig...

 

Tarih,yazılanlardan ibaret değil.Nasıl ki yaşananlar belgelerden ibaret değilse...

 

Bir Anayasa vardır önünüzde,bir de yaşananlar ve şartlar!

 

Lütfen aradaki farkı iyi okuyalım.

 

Kürt sorunu aşiretin varlığını kabul ettitmekten ibaret olsaydı;bugün emin olun ki böyle bir sorunun varlığını konuşmazdık;nitekim aşiret ağaları otortite ile aynı masaya çok iyi oturur.

 

Kürt Sorunu dediğiniz olgu Aşiretlerin varlığının kabul edilmesi durumu değildir.

Aşiretlerin ve Tarikatların hala varlıklarını korumaları ve hala çıkar çatışmasını sürdürmeleri sorunudur asıl sorun.

Olguları "devlet şunu yaptı, şurada şu işkenceyi yaptı, burada şu adamı helaya tıktı" diyerek çözümleyemezsiniz.

Celali İsyanları, Kuyucu Paşa'nın küçücük çocuğun başını kesmesiyle bastırılmamıştır...

Ama o çocuğun başını kesen Kuyucu Paşa asılsaydı da çözülemezdi;

O çocuğun kafasını kesmeseydi de çözülemezdi.

Osmanlının çıkıp farklı bir uygulama koyması ile de çözülemezdi.

İsyancıların isteklerini yerine getirmesi ile de çözülemezdi.

Çünkü asıl sorun başkaydı, tespit edilen sorun başkaydı;

Asıl çözüm başkaydı ve çözüm olarak ortaya konulan şey bambaşkaydı.

 

Kürt sorunu olarak tanımladığınız olguda da böyledir.

Olay, Türkiye Cumhuriyetinin uyguladığı yasalarda bitmiyor.

Dahada öncesinden geliyor ve daha da derine iniyor.

 

Kürtler bugün bir "Vatandaş" olarak hak istemiyorlar.

Ve gerek siz, gerek diğer arkadaşlar bunu hep hasır altı ediyorsunuz.

Kürtler bugün kendilerini "Etnik Azınlık" olarak tanıyrak, mozaik olarak tanımlayarak hak yani ayrıcalık istiyorlar.

Yani Lazların, Çerkezlerin, Rumların, Gürcülerin, Boşnakların ya da bilmem nelerin benzer sorunları

Ne onların ve ne de sizlerin zerre kadar umrunuzda değil...

İşte bu yüzden Etnik-Milliyetçi olarak tanımlanıyorsunuz ve Etnik-Milliyetçilik yapıyorsunuz diyoruz; ister istemez...

Türkler ve Kürtler kadar bu devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes asli unsurdur.

Türk ya da Kürt değildir sadece...

Ama hangi Kürt, çıkıpta "Demorkasi" ve "Hümanizm" ayakları ile yaptığı çağrıları (ki özde etnik-millyetçi tavırlardır),

Diğer bir unsur için de talep etmiştir?

 

Bu ülke de Yahudilerin Türkleştirilmesi gazete kampanyaları ile reklamlarla yapıldı biliyor musunuz?

1930larda İspanyolca konuşan Yahudileri Türkleştirmek için kampanyalar yapıldı.

Gazetelere reklamlar verildi.

Türkçe konuşan Yahudiler ödüllendirildi.

Ve işin ilginci bunu talep edenler Yahudi Birliklerinin kendisiydi...

Peki Yahudi halk bunu gerçekten istiyor muydu?

Bilmiyoruz; gerçekten bilmiyoruz...

Bir referandum yapılmadı ama biliyorum ki kimse kendi benimsediği dilini değiştirmek istemez.

Bundan başka Varlık Vergisi yaptırımı da çok tartışıldı; Yahudilere yönelik...

Rumlara yönelik 6-7 Eylül olayları da var...

Bir Hırant Dink'e yönelik öldürme eylemi bile var...

Hepsi de acı ve eğer hesabı sorulacaksa Ulusça sorulması gereken olaylardır...

Ama hiç birisinin hesabını sormada tek bir Kürt Aydını!!! ya da tek bir Kürt Hümanisti!!! veya tek bir Kürt Demokratı!!! yok...

Bu nasıl Aydınlıktır, bu nasıl Demokratlıktır, bu nasıl Hümanizmadır?

 

O yüzden bana gelip de "Olaylar başkadır, nedenleri şöyledir böyledir; hümanizm, demokrasi bla bla bla" demeyiniz...

Demeyiniz, çünkü inandırıcı değil...

Çünkü hala bu ülkenin vatandaşı olan insanlar, bu ülkeye hesap sorabilme öz hakkını kullanmak yerine;

Kendilerini ayrı bir Etnik Azınlık olarak tanımlayı tercih ediyorlar ve söylemleriniz de; onların söylemleri...

İşte o anda da benim hangi hakkı savunmam gerektiği karmaşası doğuyor ve hizmet etmemiz gereken erdemler allak bullak oluyor.

 

İşkencelere, haksız yaptırımlara karşı çıktığım zaman; Etnik-Kürt Milliyetçiliğine hizmet etmiş oluyorum...

Bunun karşısında devletin bütünlüğünü savunduğum zaman; İşkenceleri ve haksız yaptırımları hoş görmüş sayılıyorum...

 

Öyle olmayabileceğini savlamayın; forumdaki onlarca iletide bunu ispatlayabilirim...

 

Oysa ki derdim ne herhangi bir Etnik Millyetçiliği savunmaktır,

Ne de devletin haksız uygulamalarını hoş görmektir.

Ancak siz ve savunduğunuz akım, karşımıza yalnızca bu iki tercihi bırakıyor...

Bu iki tercihi bırakıyor ki, daha kolay parçalanabilelim...

 

Çok merak ediyorum; gerçekten de Kürtler sütten çıkmış ak kaşık mıdırlar?

Toplumsal ve bireysel olarak hiç bir sorumlulukları ve yükümlülükleri yoktur yerine getirmedikleri?

 

Neyse, kısaca Kürtlerin iki sorunu vardır;

- Hala Aşiret ve Tarikat toplum yapısını ve o toplum yapısının onlara kazandırdığı Ortaçağ toplumsallaşma kültürünü bırakamamış olmaları...

- Hala Vatandaşlık bağının ne demek olduğunu algılayamamış ve o bilinci kazanamamış olmaları...

Kesinlikle beğenmiyorum;üstelik hala bu yapıyı yenemmeiş otoriteyi de suçluyorum.

 

Ayrıca biz bir değişimi değil;uygulamaları yazıyoruz...Değişim deyip olayı farklı bir yere çekmeyelim...sevgiler.

Uygulamalar zaten o değişmesi gerekenler üzerine kurulu sevgili Mavi...

O değişimler sağlanmadıkça, o uygulamalar pek değişecek değildir.

Değişse bile işe yarayacak değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahmet İnsel bugün Neşe Tüzel ile yaptığı röportajda temel soruna bir Türk sorunu demiş,şunları ifade etmişti;"Türkiye'de çoğunlukta ki Sünni Türk nüfus,kendini d,iğerleri ile eşit görmüyor;Kürtlerle,Alevilerle,gayrımüslimlerle eşitliği kabul etmiyor.Temel sorun bu."

 

İnsel'in bu düşüncesine katılır yada katılmazsınız;bu konuda düşüncelerinizi belirtmekte özgürsünüz.

 

Kendi adıma;İnsel tarafından belirtilen sorunun varlığını yadsımasamda temel sorun bir tahammülsüzlükten ibaret olduğunu düşünmüyorum.Bu ülkede ki en büyük sorun;statükonun bilinçli7bilinçsiz dayattığı düşünce ve yaşam şeklidir.

 

 

Yani, sorun '' Kürt sorunu '' değil diyorsunuz ve Ulus-Devlet sürecinde yaratılmaya çalışılan modern Türk kimliğini, etnik Türk ve Sünni Müslüman kesişmesi olarak görüyor ve sorunun kendisinin sorunlu ‘’Türk ‘’lerden kaynaklandığını söylüyorsunuz.

 

Sevgili forumdaşım,

 

Geçmişi sorgulamak sizi korkutmasın.Geçmişde yaşananlar konuşulmadan bugün kurulamaz.Geçmişte yaşananlar yaşandı da hadi gelin bugünü yazıp çizelim demenin de bir anlamı yok.Yanan ateşi söndürmek yetmeyebilir çoğu zaman...

 

Bakınız geçmişte neler var...

 

Haddi hesabı olmayan faili meçhuller,işkenceler,gözaltlar,köy yakmaları vs...

 

Bunları konuşmadan,o acılara yanıt vermeden nasıl bugünün aydınlığından dem vurabiliriz!

 

Aynı şekilde bir şehit annesinin sorularına cevap vermeden nasıl da "gelin,hiçbirşey olmamış gibi" naraları atılabilir ki.

 

 

Bu bahsettikleriniz terör sorunu yüzünden yaşananlar. Siz bu yazdıklarınızla Terör sorunu ile Kürt sorununu aynılaştırmıyor musunuz ?

 

Bu ülke de Kürt Sorunun tek muhatabı Kürtler değil...Çünkü Kürt Sorunu;maddi ve manevi yıkımları ile bu ülkenin kendisine mal olmuştur.

 

 

O zaman buna Kürt sorunu değil, Türkiye sorunu, terör sorunu diyelim.

 

Öcalana gelince;kendisi avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada..."Sorun ben değilim,sorun çözüm atılacak samimi adımlardır" demiş,DTP ve PKK'yı sert bir dilde eleştirmiştir.

 

 

Ben,çözüm için herkes derim...herkes kendisiyle bu çözümde yer alsın;ama herkesin dediği ile çözülmesim bu sorun...

 

Öcalan’ın bu sözleri, kendisini yapılacakları değerlendiren bir bilirkişi makamına oturtmuş olması demektir. Yani, bir terör örgütünün başı bu konuda fikir danışılacak bir konuma getirtilmiş ise, samimiyeti o değerlendirip olayı yönlendirecekse ve PKK terörünün varlığı onun yönlendirmesine bağlıysa, bu devletin teröristle pazarlığı anlamına gelir ki, benzer sorunları yaşayan dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bu şekilde çözüm olmamıştır. Mesela, İspanya Batasuna ile böyle bir pazarlık yapmamıştır.Konu ile ilgili bir haber :

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Birliği`nin `terör örgütleri listesi`nde yer alan ETA`nın `siyasi kanadı` olarak bilinen Batasuna`nın, İspanya Anayasa Mahkemesi tarafından yasaklanmasına ilişkin kararını onayladı.

 

Batasuna, ETA`nın `terör` eylemlerini kınamayı reddediyordu.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin kararında şiddete arka çıkan, teşvik eden ifadelerin, demokrasilerde `özgürlük` olamayacağı, dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin ifade ve düşünce özgürlüğünü güvence altına alan 10`uncu maddesi kapsamına alınamayacağı belirtildi.

 

Batasuna`nın, 2003`te İspanya Anayasa Mahkemesi tarafından yasaklanmasına karar verilmiş ve bu karar 2004`te Strasbourg`daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`ne götürülmüştü.

 

Batasuna 2003 yılında yasaklandığında halkın yüzde 10`unun oyunu alan bir parti konumundaydı.

 

Demokrasi için yazdıklarınızı tam olarak anlayamadım;daha doğrusu demokratik açılımlarda ki ölçütünüzü anlayamadım....biraz daha açık olabilir miyiz?

 

 

Bunu bu başlık altında daha önceki sayfalarda açmıştım , şimdilik bunla idare edin :

 

Tabii, bir de, bizim Avrupa devletlerinden örneklerimizi, sanki, hakların kısıtlanması yönünde fikirlere sahip olduğumuz ya da bunları meşru gösterme amaçlı yaptığımız iddiası gibi abuk yorumlar var. Burada, ne Tengeerin, ne Yarasa ne de muhatabınız olan diğer arkadaşların böyle bir niyeti olmadığını anlamak, biraz okuma yazma bilen herkesin anlayabileceği kadar net çünkü kendi ifadelerinde bunu açık bir şekilde belirtiyorlar.

 

Peki, biz neden Avrupa ülkelerinin azınlıklar konusunda geçmiş ve şimdiki uygulamalarını inceliyoruz ? Öncelikle, ülkemizdeki azınlıklara verilecek haklar için, sürekli Avrupa ülkelerini örnek göstermeniz ve Türkiye Cumhuriyetinin 90 yıllık azınlık politikasının iflas etmiş olduğu iddianıza karşılık bu örnekleri verdik. Dünyada hiçbir devletin geçen 90 yılda azınlıklar konusunda hiç de demokrat olmadığını anlatabilmek ve bunun gayet doğal olduğunu, çünkü iç siyasetteki uygulamaların dünyada esen rüzgarlardan bağımsız olamadığını ve daima konjonktürel yansımaların olabileceğini anlatabilmek için verdik.

 

Verdiğimiz örneklerden anlaşılacağı üzere, Demokratik Ulus-Devlet fikrinin dünya siyaset tarihinde yaygınlaşması son 20-30 senede gelişmiştir. Ama daha önce de vurguladığım gibi AB’nin bile bu konuda net kriterleri olmadığı gibi, üye ve aday ülkelere, bu kriterleri kendilerinin belirlemesi gerektiğini söylemişlerdir. AB’nin kurucularından biri olan Fransa’nın bile azınlık hakları konusunda direndiği noktalar vardır. Bunun da sebebi her ülkenin kendine göre, kendine özgü kültürel, stratejik, tarihsel, jeopolitik koşulları olmasındandır. O nedenle, bizim kendi etnik kökeni farklı insanlarımızın hakları konusunda demokratik çözümlerimiz de bize has olacaktır. Umarım bir daha bize o ülkelerden örnek vermeye kalkmazsınız.

 

Kendi ülkemizin şimdiye kadar neden bu hakları vermediğini sorgulamadığımız konusuna gelirsek, birkaç sayfa öncesinde yazdığım yazıyı tekrardan buraya yapıştırmak istemiyorum, okumadıysanız, tekrar okuyunuz derim.

 

Mutlaka...belki bir örnek;belki binlerce örnek...ama SADECE BU DEĞİL DAĞA ÇIKMANIN NEDENİ!

 

 

Nedir peki sizce ? Kürtçe eğitimin olmaması mı ? Kürtçe TV olmaması mıydı ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

PKK'ın Ergenekon tarafından manipüle edildiği '' tezinizden '' bahsediyorum.

 

 

 

Tez tabirini ilk kullanan sizsiniz ve ben de ona cevap verdim :

Arkadasim gercekten hayal gücünüz oldukca büyük. PKK'nin kimler tarafindan manupüle edildigi gözler önündeyken ve bununda aksini kimse isbatlayamadigi halde siz "tez cürütmekten" bahsediyorsunuz. Hangi belgelerinize dayanarak PKK ve Ergenekoncular arasindaki iliskinin hic olamayacagini söylediniz? Siz önce bu konuda sayin Yalcin Kücük'ün Apo'nun akil hocasi oldugu dönemleri ve birde U dönüsü yapip en keskin Türkcü ve söyzde Atatürkcü olmasini degerlendirin. Ayni bazda Perincek'in durumunuda degerlendirin isterseniz. Mahkemeler dahi bu iliskiyi cürütememis,a ma siz cürütmüssünüz. Söyledimya bastan hayal gücünüz gercekten güclü.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.