Φ İstanbul Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Bu makale, teknolojinin her şeyi çözeceğine inanan teknoloji budalalarına ithaf edilmiştir) Aç ve perişan halkın dişinden tırnağından artırarak devletine kazandırmak istediği ve parası peşin ödenmiş iki savaş gemimize İngilizlerin göz göre el koyduğunu, tüm ültimatomlarımıza rağmen paramızı geri ödemediklerini ve bu gemilere daha sonra askerlerini doldurarak Çanakkale'ye yolladıklarını ________________________________ Enver Paşa'nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu, Almanlarla yapılan gizli anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini, aradan yüz yıl geçmesine rağmen yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini, sadece hayran olunanların değiştiğini ________________________________ Sultan Abdülhamid'in olayları kırk yıl önceden görerek Çanakkale'deki tabyaları güçlendirdiğini ve elden geçirdiğini, Bazı yeni tabyaları inşa ettirdiğini, O'nun yaptığı çalışmaların belki de savaşın seyrini değiştirdiğini ________________________________ İngilizlerin daha savaş ilan edilmeden Seddülbahir'i bombaladıklarını ve 86 şehit verdiğimizi ________________________________ Avustralya'nın ve Yeni Zelanda'nın gençlerinin "Avrupa'yı Almanlardan kurtarmak ve Avrupa'nın özgür kalmasını sağlamak" propagandasıyla toplandığını, Bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile duymadıklarını ________________________________ İkinci çıkarma için savaşa giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini soran bir yaşlı adama "Türkler buraya gelip yerleşecekler, onları öldürmeye gidiyoruz" dediğini, bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce kilometrekarelik çöle doğru baktığını ve "Eee gelsinler ne olacak ki burada yer çok" dediğini ________________________________ Padişahın "Cihad" ilanını duyan ve Avustralya'da yaşayan iki zenci müslümanın, Türklerle savaşa giden birliğe ateş açtığını ve orada şehit edildiklerini, Orada bulunan ve olayı yaşayan Avustralyalıların bu olayın nedenini uzun süre anlayamadıklarını ________________________________ İngiliz-Fransız donanmasının Gelibolu öncesi 200 yıldır hiç yenilmediğini, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilindiğini, bu donanmanın bayraklarını gören Türklerin topukları yağlayıp kaçacaklarını düşündüklerini, daha da trajik olanı bu düşünceye saplantı derecesinde inandıklarını ________________________________ İngiliz-Fransız donanmasının seksen parça gemiyle boğaza saldırdığını, gemilerden birinin adının "Agamemnon" olduğunu, Agamemnon'un binlerce yıl önce Truva'ya saldıran Yunan ordusunun kalleşçe yöntemler kullanan komutanının adı olduğunu ________________________________ Agamemnon'un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına kadar Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL'in Çanakkale zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını "Hektor'un İntikamını Aldık" diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlama geldiğini en güzel şekilde ifade ettiğini ________________________________ İngilizlerin sabah saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini zannettiklerini, Akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi planladıklarını, İstanbul üzerine bahisler kurduklarını ________________________________ Şair deyince insanların aklına terbiye, iman ve insanlık sahibi yüce kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi), İngiliz şairlerin de –hem de yüksek ideallerle- savaşa katıldığını, bu ideallerini günlüklerinde "Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya'nın çinilerini sökmek, İstanbul'un en güzel lokantalarında balık yemek" olarak yazdıklarını ________________________________ Yüzlerce yıl Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı ve hoşgörü görmüş olan gayr-i müslimlerin, İngiliz-Fransız donanmasının gelmekte olduğunu haber alınca İstanbul'da sevinç gösterileri yaptığını ________________________________ Bu tehlikeli gelişmeler karşısında devleti yönetenlerin başkenti Eskişehir'e taşımayı düşündüğünü, hatta gerekli binaların ayarlandığını, gitmesi için teklif götürülen devrik Sultan Abdülhamid'in bu teklife şiddetle karşı çıktığını, "Biz İstanbul'u alırken Bizans İmparatoru kanının son damlasına kadar savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim! Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz" dediğini, bu sözler üzerine payitahtın utandığını ve İstanbul'da kalmaya karar verdiğini, Direkten dönen bu düşüncesizliğin belki de askerimiz üzerinde korkunç bir moral çöküntü yaratmış olabileceğini ________________________________ Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Yardım) gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne zaman bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi tarafından kendisine bildirildiğini, Bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, İngilizlerin boğazı defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit edemediklerini çünkü Nusret'in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra sabaha karşı bıraktığını ________________________________ Donanma boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemilerinin taktik gereği tabyalarımızı şaşırtmak için öncü atışlar yaptıklarını daha sonra arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine yol açmak için kenara kaydıkları Bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen mayınlara çarptıklarını, büyük bir panik yaşandığını, ortalığın karıştığını, gemilerin birbirine girdiğini, 200 yıldır yenilmeyen dünyanın en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını Türklerin batan düşman gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi bıraktıklarını ve diğer gemilere ateş ettiklerini Bunu gören İngiliz komutanlarının –muhtemelen kendileri tersini yapmış olacakları için- olaya bir anlam veremediklerini Her fırsatta bize insan hakları, medeniyet, modernite tokatları patlatanların o gün aldıkları bu insanlık dersi karşısında şok geçirdiklerini ________________________________ Edremitli Seyit Onbaşının, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı bombardımanda kullanılamaz hale gelince "Ya Allah Bismillah" diyerek üç tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdüğünü ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal bir merdivenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin "Ocean" zırhlısının dümenini parçaladığını, dümeni kırılan "Ocean"ın sarhoş bir serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtuğunu ve yirmi dakika içinde battığını ________________________________ Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı mermiyi kaldırmasını istediğini ancak Seyit Onbaşının bunu başaramadığını Bunun üzerine Komutanın "Bu merminin tahtadan bir maketini getirsinler, Bu yiğidin fotoğrafını çeksinler" diye emir verdiğini, Bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu ________________________________ Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL'in Edremit'i ziyareti sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı'yı Mustafa KEMAL'in huzuruna çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takım elbise giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL'i derinden yaraladığını Kaymakam dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak sefalet içinde perişan yaşadığını ________________________________ Nusret Mayın gemisinin yakın zamana kadar Mersin'de demirli olduğunu ve ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını, birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu ____________________________________ İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın taramacıları sorumlu tuttuğunu, Hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş bittikten yıllar sonra her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iade-i itibar yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini ilan ettiklerini ________________________________ İngiliz-Fransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek temizlemek için çıkarma harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için Mısır'da piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp "Nasıl olsa orada Türklerle işimiz çok kolay olacak" diyerek bu askerlere baştan savma bir eğitim verdiklerini, Burada toplanan askerlerin 16 farklı ülkeden geldiğini, Aralarında Müslümanların bile olduğunu, daha sonra bu askerlerin savaş esnasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini, Burada toplanan askerlerin büyük çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını, kahire sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını ________________________________ Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin sürekli "Australia and New Zealand Army Company/ Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birliği" yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş harflerini alarak ANZAC kısaltmasını bulduğunu, bu kısaltmanın dünya tarihine geçtiğini ________________________________ İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını, akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını, aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil, dar bir koya ve kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını, karşılarında ise Ezineli Yahya Çavuş ve 62 kişilik takımı dışında hiçbir birliğimizin olmadığını ________________________________ Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa'nın çıkarma beklenen bölgeleri kasıtlı olarak yanlış hesapladığı, İngilizleri ve Türkleri olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu bölgeye çekmeyi, bu sayede Avrupa'da savaşan Alman askerlerinin karşısında daha zayıf bir askeri güç olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı amaçladığını, bu gizli hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal olduğunu, bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu, Tüm savaş boyunca Liman Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını, aradan yüz yıl geçmesine rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini ________________________________ Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat Paşa olduğunu, düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini, yaptıkları kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini değiştirdiklerini, gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını, bir işaretleriyle emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız Kurmaylarının bu kadar zor şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar akıllıca sevk ve idare edilebilmesine anlayamadıklarını, Zaten onların tüm savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını ________________________________ Çıkarma beklenmediği için küçük bir takımdan başka hiçbir askeri birliğin bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve arkadaşlarının eski tip piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca karşı koyduğunu, mermi israfı yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmediğini, neredeyse hiçbir mermi israfının yapılmadığını, adamların orada çakılı kaldığını, bir santimetre ilerleyemediklerini, takım komutanlarının üstlerine telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında kalabalık bir makineli tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini, dışarıdaki kıyımı gören İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun üzerine komutanlarının onlara arkalarında ateş ederek zorla savaşmaya gönderdiklerini Havadan savaşın seyrini takip etmekle görevli bir İngiliz pırpır uçağının pilotunun kıyıdan 50 m kadar açığa kadar denizin kıpkırmızı kan ile dolduğunu gördüğünü, bunun hayatında gördüğü en korkunç şey olduğunu söylediğini ve muhtemelen aklını oynattığını ________________________________ Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının hepsinin orada şehit olduğunu Bu çarpışma ve şehadetin belki de savaşı kurtardığını, bu bölgeye çıkarma yapıldığını haber alan diğer birliklerin bölgeye yetişmesi için gereken zamanın kanla kazanıldığını ________________________________ Bir bölgeye çıkarma yapan 2000 kişilik İngiliz ve Fransız bölüğünün o bölgede bulunan selvi ağaçlarını Türk birliği sandıklarını, hepsinin kaçarak bölgeyi terk ettiklerini, bu olayın yıllar sonra kendi raporlarından ve yazılı kaynaklarından öğrendiğimizi, kimsenin nasıl olup ta 2000 kişinin aynı anda hayaller gördüğünü açıklayamadığını ________________________________ Tüm çıkarma harekatı boyunca İngilizlerin yılan gibi sinsice davranmaya çalıştıklarını, Başta Anzak birlikleri olmak üzere diğer tüm sömürge askerlerini hep kendilerine kalkan olarak kullandıklarını Ölümün kesin olduğu taarruzlarda öncü siper birlikleri olarak hep bu askerlerin kullanıldığını Mel GIBSON'un gençlik yıllarında başrol oynadığı "Gallipoli" adlı sinema filminde bu konuya inceden göndermeler yapıldığını ________________________________ İngilizlerin tüm savaş boyunca hata üstüne hata yaptıklarını, *****ca kararlar aldıklarını, emir-komuta zincirlerinde sürekli kopukluklar olduğunu, verilen önemli emirlerin asla yerine ulaşmadığını, kimden geldiği belli olmayan emirlerle önemli stratejik hatalar yaptıklarını, mevzi ve can kaybının bu nedenle çok artığını, İngiliz savaş kaynaklarında, askerlerin anılarında ve araştırma eserlerinde bunun gibi yüzlerce olay yaşandığını ________________________________ Gelibolu siper savaşlarının tarihin gördüğü en acıklı savaş olduğunu, on binlerce askerin savaştığı düşman askerini bir kere bile göremeden can verdiğini, İngilizlerin tokat üstüne tokat yedikçe Türk siperlerine kurşun yağdırır gibi bombalar yağdırdıklarını, kolların bacakların havalarda uçtuğunu, yerin altının ve üstünün sürekli yer değiştirdiğini, her defasına "Tamam bu sefer canlı Türk bırakmadık" diyerek saldırıya geçtiklerini, her defasında Allah'tan başka sığınacak hiçbir şeyleri kalmamış Mehmetlerin kabus gibi tekrar tekrar karşılarına çıktığını ________________________________ Savaş istatistiklerine göre bir m2'ye 6000 mermi düştüğünü, bu oranın dünya savaş tarihinin en yüksek oranı olduğunu Havada iki merminin çarpışma ihtimalinin 600 milyonda bir olduğunu, bu çarpışan mermilerden Çanakkale'de onlarca bulunduğunu Savaş Gazilerinin "Cehennem diye bir yer vardır Biz orayı gördük" dediklerini ________________________________ Galatasaray Sultanisi (Lisesi) öğrencilerinin okul sıralarını bırakarak cepheye koştuklarını, 15-16 yaşlarındaki bu fidanların hepsinin tek bir saldırıda İngiliz makinelisi ile biçildiğini, Olayı gören bir Türk askerinin yıllarca ağzını bıçak açmadığını ve ne zaman Çanakkale'den bahsedilse hüngür hüngür ağladığını ________________________________ Darü'l Fünun'un tüm son sınıf öğrencileri şehit olduğu için o sene hiç mezun vermediğini ________________________________ Gömülemeyen ölülerin on binleri bulduğunu, ortalığın kokundan ve sineklerden geçilmediği, domuzun bile yaşamayacağı şartlarda askerlerin savaştığını, ilk ateşkesin dostluk gösterisi değil, şartların her iki taraf için de artık kaldırılamayacak kadar ağırlaştığı için zorunlu olarak alındığını İki tarafın askerlerinin o gün arkadaşlık yaptıklarını, birbirlerine cigara, yiyecek ve tespih, yüzük, rütbe gibi ufak tefek hediyeler verdiklerini, bu manzarayı gören bir Türk Subayının "gören insanın zalimleşeceğini, bir zaliminde insanlaşacağını" ifade ettiğini ________________________________ Ortalığı basan sinekler yüzünden hiçbir yiyecek maddesinin birkaç tane sinek yutmadan yenilemeyeceğini, Salgın hastalıkların da savaş kadar can aldığını, bir İngiliz askerinin hasta arkadaşını büyük abdestini yapmak için tuvalet çukuruna girerken gördüğünü, oradan çıkmayınca çukura koştuğunu, hasta askerin bayılarak pisliklere batmış olduğunu, arkadaşlarının ise onu yukarı çekemeyecek kadar güçsüz kalmış olduklarını, bu hasta askerin kendi pisliğinde boğularak can verdiğini Çanakkale savaşlarına daha önce hiç bilinmeyen zeka ürünü hileler ve aldatmacalara başvurulduğunu, Türklerin soba borularından top bataryaları yaptığını ve bu şaşırtmacanın işimize çok yaradığını, askerlerin Tahta düzenekler yaparak siperden hiç çıkmadan tüfek atışı yapabildiklerini, bomba fırlatan düzenekler yapıldığını, İngilizlerin Türk topçusunu yanıltmak ve zaten az olan mühimmatı boşa harcatmak için tahtadan kocaman gemiler inşa edip yüzdürdüklerini Toprağın altında bile savaş olduğunu, her iki tarafın tüneller açarak düşman siperlerinin altına kadar gelip patlayıcı yerleştirdiklerini, bu şekilde iki tarafın da çok kayıp verdiğini ________________________________ İkinci çıkarmadan önce İngilizlerin komutanlarını değiştirdiğini, yeni gelen Sopford'un emekli bir asker olduğunu, çıkarma yapıldıktan sonra uzun zamandır Gelibolu'da bulunan tüm subay kadrosunun şiddetli itirazlarına ve "Hemen şimdi saldırırsak Türkleri arkadan çevirip bu işi bitiririz, bu tepeler bomboş" önerilerine karşın büyük bir *****lık yaparak "Yoldan geldik yorgunuz Bugün dinlenelim, yarın rahat rahat savaşırız" diyerek askerlerine dinlenme emrini verdiğini, çıkarma yapan askerlerin bomboş tepeler önünde gün boyu denize girerek eğlendiğini, mangal yaparak keyif yaptığını ________________________________ Bu sırada çıkarmayı haber alan Esat Paşa'nın Yarımadanın öbür ucunda bulunan birliğe düşmanı karşılama emrini verdiğini, bu komutanın ise "Askerlerim günlerdir uykusuz ve yorgun Bu şartlar altında yarımadayı yürüyerek geçemeyiz" itirazını anında o subayı görevden alarak cevaplandırdığını, yerine Anafartalar Grup komutanı olarak Mustafa KEMAL'i görevlendirdiğini, aç, yorgun ve sefil Mehmetlerin Mustafa KEMAL'in arkasından 20 saat yürüdüğünü, bu sırada İngiliz askerlerinin kıyıda mangal ve piknik yaparak dinlendiklerini, bu iki zıt ve mantıksız şartları yaşan birliklerin sabah güneşinde karşılaştıklarını, Türk askerinin mermiyle, mermi bitince süngüyle ve daha sonra kendini uçurumdan aşağı atarak vatan toprağına yapılan son saldırıyı da durdurduğunu, Conkbayırı'nın 24 saat içinde 7 kere el değiştirdiğini, bunun bir savaş değil, boğuşma olduğunu, sonunda İngilizlerin ne yaparlarsa yapsınlar bu işi başaramayacaklarını anladıklarını, İngilizlerin ve tüm işbirlikçilerinin bu işten vazgeçme kararı aldıklarını, Çanakkale seferinin son direnişinin ileride vatanı bir kere daha kurtaracak ve Cumhuriyeti kuracak olan genç liderimizi tüm dünyaya tanıttığını Müslüman ülkelerde Mustafa KEMAL'in kahraman ilan edildiğini, kartpostallarının ve posterlerinin kapış kapış satıldığını ________________________________ Mustafa Kemal'in Anafartalar'da yaralandığını, kalbinin üstünde bulunan cep saatinin parçalandığını ve şarapnel parçasının derine girmesini engellediğini, bu yaranın aylarca kapanmadığını, Mustafa KEMAL'in askerin morali bozulmasın diye bu olayın tek şahidine sus emri verdiğini, daha sonra Liman Paşa'ya parçalanan saatini hatıra olarak verdiğini ve Liman Paşa'nın çok şaşırıp heyecanlandığını ve kendi altın köstekli cep saatini Mustafa KEMAL'e hediye ettiğini ________________________________ Çanakkale'de doktorların askerlerden daha çok yorulduğunu, binlerce yaralıyla ilgilenmek zorunda kaldıklarını, Ümitsiz vakalarla hiç ilgilenilmediğini ve kurtulma şansı olanlara öncelik verildiğini, Bir Türk doktorun önüne kendi oğlunun getirildiğini, "Kurtulma şansı yok" diye oğlunu tedavi etmediğini, hemen bir sonraki yaralıyı istediğini, yaralılardan ancak ertesi gün başını alabildiğini ve o zaman oğlunun mezarına gidebildiğini ________________________________ İngilizlerin kendi ifadelerine göre mükemmel bir geri çekilme planı yaptıklarını, hiçbir kayıp vermeden çekip gittiklerini, onların ifadesine göre Türklerin hiçbir şeyden haberinin olmadığını ama yine kendi yalanlarını kendi kaynaklarından suratlarına tükürürcesine, ger çekilme esnasında bizim siperlerden onların siperlerine üzerine kağıt sarılmış bir taş fırlatıldığını, bu kağıtta düzgün bir İngilizceyle "Gittiğinize üzülüyoruz, Süveyş Kanalında Görüşürüz" yazdığını Bu olayın, geri çekilmeden Türklerin haberleri olduğunu ama artık savaşamayacak kadar yıpranmış olduklarını ispatladığını Okuma yazma oranının yüzde beşlerde olduğu bir dönemde bizim Çanakkale'ye hangi yetişmiş evlatlarımızı yolladığımızı ve memleketin en az 100 yılını bozuk para harcar gibi harcadığımızı ________________________________ Gelibolu topraklarına çıkıp, Marmara denizini görebilen sadece tek bir İngiliz askeri olduğunu, bu askerin aslen İrlandalı olduğunu, Türk askerini şaşırtmak için gece kumsala tek başına çıkıp bir sürü meşale yakarak çıkarma sanki oraya yapılıyormuş gibi bir kandırmaca yapmaya çalıştığını, bu askerin daha sonra yolunu kaybederek yarımadanın çok içerisine kadar girdiğini, daha sonra bir şekilde dönerek kurtulduğunu, bu olayın yıllar sonra askeri günlükler okununca öğrenildiğini ________________________________ Savaşta Türk ordusunun tek bir pırpır uçağı olduğunu, bu uçağın arada sırada askere moral vermek için uçtuğunu, bu uçağın tüm birliklerimizin sevgilisi olduğunu ve ona "Tek Kuyruk" adını taktıklarını ________________________________ Savaşın özellikle sonlarına doğru ordunun istihkakları azalttığını, askere günde sadece yarım ekmek verilebildiğini, bu ekmeğin de taş gibi kuru olduğunu Açlık içinde siperlerde yaşayan Mehmetlerin ayakkabı köselelerini kaynatıp çorba niyetine içmeye çalıştıklarını Eğer fedakarlık buysa bizim bildiğimiz hiçbir fedakarlığın fedakarlık olmadığını ________________________________ Medeniyetin öncüsü İngilizlerin beyaz bayrak sallayan Türk askerlerini kurşuna dizdiğini, esir askerlerimizi tahta barakalara doldurarak diri diri yaktıklarını Esir alınan aç Türk esirlere maymunlara fıstık atar gibi yiyecek kırıntıları atarak eğlendiklerini Türk askerinin savaşta silahsız düşman askerini öldürmediklerini hayretle gördüklerini, bu sayede çok sayıda İngiliz ve Anzak'ın ölümden döndüğünü, bunlardan birinin sonraki yıllarda İngiltere Genel Kurmay Başkanı olduğunu, bu adamların insanlık adına ne varsa Çanakkale'de bizden öğrendiğini, savaşın sonlarına doğru az da olsa evcilleştiklerini, Çanakkale ile yapılan her belgeselde bu temanın abartıyla işlendiğini, bu savaşın kendilerine de büyük pay çıkararak ve yaşadıkları ağır yenilgiyi psikolojik olarak örtbas etmek için yapılan son centilmen (!) savaş olduğunu utanmadan söylediklerini, Türk kökenli yapılan belgesellerde inanılmaz bir İngiliz yalakalığı yapıldığını, Hiçbir belgeselde Çanakkale'de yaşanan olayların sansürsüz ve adam gibi anlatılmadığını ________________________________ İngiltere ve Avustralya'nın aradan bu kadar yıl geçtikten sonra Gelibolu'nun küresel miras olduğunu ve uluslar arası toprak sayılmasını istediklerini, kendi şehitliklerinin olduğu bölgelerin ise kendi toprakları olarak kabul edilmesini istediklerini ________________________________ Anzak günü olarak kutlanan 25 Nisan'da TV'lerde Anzak törenlerinin en ince ayrıntısına kadar anlatıldığını, aynı gün yapılan bu memleketin gerçek sahibi her görüşten Türk gençlerin 20 bin kişilik yürüyüşünün ise Türk TV'leri tarafından sansürlendiğini, gösterilmediğini, Atatürk'ün Çanakkale'de emperyalizme attığı tokat cezalandırılırcasına kendisinden kerhen (zoraki) bahsedildiğini ________________________________ Çanakkale deniz zaferinin 91 Anma yıldönümü olan 18 Mart Gecesi, Biri hariç hiçbir ulusal kanalın adam gibi bir yayın yapmadığını, bu kanalın yayınladığı belgeselin ise prime Time bitiminden sonra (24:00) yayınlandığını Diğer TV'lerin belgesel ya da tartışma programı yapmak yerine magazin, eğlence, yarışma ve dizi film gösterimi yaptıklarını Bu konuyla ilgili yayın yapan diğer TV'lerin ise marjinal çizgiye sahip ulusal ölçekli kanallar olduğunu Gazetelerin ise konuya lütfen değindiklerini ________________________________ Çanakkale savaşının sonuçları itibariyle hiçbir savaşla kıyaslanamayacak kadar Dünya'yı etkilediğini, Bir çok ülkede politik gidişi etkilediğini, özellikle Rusya'da Bolşevik devrimine yol açtığını Yarım milyon cesedin ise Gelibolu'da toprağın kimyasını değiştirdiğini ve yeşillendirdiğini Hâlâ toprağın altında kemikler, boş mermi kovanları ve patlamamış top mermileri çıktığını ________________________________ Tarihin en büyük teknolojisine ulaşan ve teknolojiyle her şeyi halledeceklerini zannedenlerin tarihin en büyük yenilgisini aldıklarını Göğüs göğüse hiçbir çarpışmayı kazanamadıklarını Torunlarının güya bundan ders çıkarıp şimdi uzun menzilli silahlar yaptıklarını, uzaktan kumanda ile savaştıklarını, hiçbir uçaksavarın vuramayacağı yükseklikten uçan ve bombalar atan uçaklar yaptıklarını, Irak'ta bu silahlarını denediklerini Ne var ki göğüs göğüse çarpışmaya giriştiklerinde gene çuvalladıklarını, teknolojinin bir kere daha mağlup olduğunu ________________________________ Ayrılırken hırsını alamayan İngiliz ve Avustralyalı askerlerin ölü Türk askerlerinin kafataslarını keserek ülkelerine götürdüklerini Bu yenilgiyi asla unutamayacaklarını, Bir gün mutlaka buraya yeniden geleceklerini Biliyor muydunuz?Bilmiyorduk tabi Nereden bileceğiz ki? Ders kitaplarında yazmıyordu Öğretmenlerimiz bahsetmediler Gazeteler yazmadı ----------------- Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 17 Mart , 2009 Bu vatanın evladıyım diyen herkesin ama herkesin gidip görmesi gereken bir yer Gelibolu.. Eğer şuurlu bir şekilde gezerseniz attınığınız her adımda tüylerinizi diken diken eden o manevi havayı zihninizden silemeyeceksiniz.. Maneviyatın gücünü ve yok olup giden bir neslin hangi şartlarla vatan müdafası yaptığını dehşetle tahayyül edeceksiniz.. Çanakkale şehitlerinin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor ruhlarını Fatihalarla selamlıyorum. Ruhunuz şad olsun. http://www.canakkalesehitleri.org/ siteye girin ve introyu seyredin.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 25 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 25 Mart , 2009 Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Yardım) gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne zaman bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi tarafından kendisine bildirildiğini, Bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, İngilizlerin boğazı defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit edemediklerini çünkü Nusret'in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra sabaha karşı bıraktığını Tophaneli Hakkı Yüzbaşı'in bu hikayeden haberi olmadığı, kendisi öldükten uzun yıllar sonra uyduruluğu. Mayınların ne zaman nereye döşeneceği rüyada değil uyanıkken, Cevat Bey tarafından Mayın Grup Komutanı Nazmi Bey'e bildirildiği. Nazmi Bey tarafından Tophaneli Hakkı Yüzbaşı'ya emir verildiği. Mayınların düşman gemilerinin olağan seyir rotaları üzerine değilde, manevra yaparken kullanacakları bölgeye dökülmesinin o günkü denizcilik formasyonlarına göre yeni ve dahiyane bir taktik olduğu. Alman subayların muharebelerden sonra bu usta taktiği kendilerine mal etmeye çalıştığı. Bu uydurma hikaye yüzünden. Cevat Bey'in büyük dehası ve usta manevrasının üstü örtülerek hatırasına büyük bir saygısızlık yapıldığını biliyor musun ? Arıburnu'na çıkarma yapmadan önce, Türk'lerin asıl çıkarma noktasını anlamamaları için otuza yakın sahte çıkarma düzenlediklerini. Atatürk'ün asıl çıkarmanın Arıburnu'na yapılacağını tespit ettiğini. Emrinde ki askerleri Arıburnu'na kaydırdığını. ingiliz gözcü birliğini yok edecek, ancak İngiliz ve Fransız'ların, Türk'lerin çıkarmanın nereye yapılacağını anladıklarını sezmemeleri için , olağan gözleme mevzii görünümü vermesi amacıyla, sadece bir manga askerin gönderildiğini. Bu bir manga askerin çavuşlarının ustalığı ve eşsiz cesaretleriyle, yetmiş kişilik ingiliz gözcü birliğinde bir tane bile sağ bırakmadığını. Mangadaki askerlerimizin tümünün ingiliz gambotundan açılan ateşle şehit edildiğini. Çıkarma öncesi karaya çıkan yetmiş gözcünün birden öldürülmesinin, çıkarmaya katılacak itilaf askerleri ve ülke kamuoyunda moral bozukluğu yaratmamak için. İngiliz'lerin "askerlerimizi bulut yuttu" yalanını uydurdukları. Çıkarmadan sonra İngiliz komutanlar tarafından olayın aslı rapor edilip kamuoyuna açıklandığı halde, doksan küsür yıldır, masalın sahipleri bile unuttuğu halde inanan kimselerin ülkemizde çok olduğunu. Çanakkale savaşları hakkında uydurulan bunlar ve benzerleri hurafelerin. Askerlerimizin gösterdiği büyük kahramanlık ve özverinin, komutanlarımızın gösterdiği büyük stratejik ve taktiksel başarının. Alman askeri dehasının, ürettikleri muhteşem toplar, silahlar ve taktiklerle sağladıkları katkının önüne geçtiğini. Ve Çanakkale zaferinde emeği geçen herkesin anısına büyük bir saygısızlık olduğunu biliyor musun ? Emin ol Çanakkale'de ne yüzbaşılara mayınları nereye döşeyeceğini söyleyen evliyalar, ne düşman askerini yutan bulutlar. Ne de düşman toplarını hava da yakalayıp geri fırlatan kimseler vardı. Orada, ülkesini savunmak için toplanmış yüzbinlerce asker, ingilizlerin ve fransızların ne adım atacağını, önceden tahmin edebilmek için geceleri uyku uyumayan komutanlar. Ürettikleri muhteşem toplar ve silahlarla saflarımızı güçlendiren Alman dehası. İrade, dayanma, inat , fedakarlık sınırlarının katbe kat aşıldığı bir savaş. Kurşun, şarapnel, barut, kan, toprak, kül vardı. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 25 Mart , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 25 Mart , 2009 Liman Paşa'ya da büyük bir haksızlık yapılıyor. Liman Paşa çıkarmanın başka bir noktaya yapılacağını bekliyordu. Onun tahminleri bu yöndeydi. Atatürk ve Esat Paşa ise, Arıburnu ile Seddülbahir'e çıkarma yapılacağını tespit ettiler. Liman Paşa'nın tahmini boş çıktı. Fakat bu Liman Von Sanders'in genel olarak Osmanlı Ordusu'na ve Çanakkale Zaferi'ne olan büyük katkısını yok etmez. Komplo teorisini ilk duyduğumda bende itibar etmiştim bir parça. Ancak hiçbir komutan savaş kaybetmeyi istemez. Hiçbir komutan adının askerlik tarihine yenilgiyle yazılmasını istemez. Artı, Osmanlı Ordusu bilmediği, ve bilmemenin balkan savaşlarında büyük dezavantaj yarattığı modern savaş taktiklerini, Liman Paşa'nın başında olduğu Alman danışman komutanlardan öğrenmiştir. Çanakkale'de tabyalarımızda hangi topların kullanılacağını, hangi ateş esasıyla çalışacakları gibi bir çok teknik taktiğin mimarıda Liman Paşa'dır. Üstelik, çok önemli ve çok cesur bir karar vermiştir. O gün itibariyle sadece Yarbay rütbesin de olan, ülkenin başında bulunan Enver Paşa ile aralarında çekişme bulunan Mustafa Kemal'i, Anafartalar grup komutanlığı gibi rütbesini kat kat aşan bir göreve atamıştır savaşın ortasında. Mustafa Kemal'in askeri dehasını savaşın ortasında farketmiş. Ve O'nu rütbesinin değil ancak askeri dehasının hakettiği bir görevet atayıp. Savaşın gidişatını değiştirecek bir karar vermiştir. Bu da başlı başına büyük bir komutanlık yeteneğidir. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2009 Bu tehlikeli gelişmeler karşısında devleti yönetenlerin başkenti Eskişehir'e taşımayı düşündüğünü, hatta gerekli binaların ayarlandığını, gitmesi için teklif götürülen devrik Sultan Abdülhamid'in bu teklife şiddetle karşı çıktığını, "Biz İstanbul'u alırken Bizans İmparatoru kanının son damlasına kadar savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim! Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz" dediğini, bu sözler üzerine payitahtın utandığını ve İstanbul'da kalmaya karar verdiğini, Direkten dönen bu düşüncesizliğin belki de askerimiz üzerinde korkunç bir moral çöküntü yaratmış olabileceğini Bu işte bir yanlışlık var! Çanakkale savaşı sırasında, padişah 2.Abdülhamit değil Sultan Reşat( 5.Mehmet )tı. Abdülhamit dönemindeki savaş, 93 harbi ( 1878 Osmanlı-Rus ) savaşı! Hani, Rus ordularının,Yeşilköye kadar geldikleri, imzalanan Ayastefenos antlaşması ile Balkanları, Kars, Ardahan ve Batumu, Giriti kaybettiğimiz anlaşma... Yukardaki rivayet o zamana ait olabilir. Tabii uydurma da olabilir. Arkadaş kaynak da vermemiş... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2009 Enver Paşa'nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu, Osmanlı İmparatorluğu, savaşa girilse de girilmese de parçalanacaktı. Enver Paşa ve İttihat ve Terakki de bunun bilincindeydi. Öncesinde, Müttefiklerle yani, İngiliz, Fransız ve Ruslarla işbirliği yapılmak istenilmiş ancak, müttefiklerin buna yanaşmaması üzerine mecburen, İtilaf devletleriyle yani Alman ve Avusturya İmp. ile işbirliği yapılmıştır. Savaş sonunda, Osmanlı gibi Alman ve Avusturya imparatorlukları da dağılmıştır. Enver Paşa ve İttihat ve Terakki, zaten parçalanacağı belli olan bir imparatorluğun çöküşünü ertelemiştir. Enver paşanın bazı hataları olmuştur. Ama Enver paşa, tartışmasız bir vatanseverdir. Tarihi gerçekler ideojojiye göre çarpıtılamaz. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2009 Enver Paşa'ya karşı öne sürülen haksız ithamları tek tek cevaplamak yerine. Enver Paşa, aldığı kararlar, ve o dönemin konjonktürünü bir dosya konusu olarak işleyip bu çizgide bir tartışmayı daha uygun bulduğum için ayrı bir başlık olarak açmayı uygun gördüm. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir ferro Gönderi tarihi: 16 Mart , 2016 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Mart , 2016 Bu işte bir yanlışlık var! Çanakkale savaşı sırasında, padişah 2.Abdülhamit değil Sultan Reşat( 5.Mehmet )tı. Abdülhamit dönemindeki savaş, 93 harbi ( 1878 Osmanlı-Rus ) savaşı! Hani, Rus ordularının,Yeşilköye kadar geldikleri, imzalanan Ayastefenos antlaşması ile Balkanları, Kars, Ardahan ve Batumu, Giriti kaybettiğimiz anlaşma... Yukardaki rivayet o zamana ait olabilir. Tabii uydurma da olabilir. Arkadaş kaynak da vermemiş... devrik sultan demiş ya be arkadaş Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.