Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

DTP'li adayi diri diri yaktilar


Taner Bayram

Önerilen İletiler

Peki ceteler tarafuindan oldurulen binlerce masum Kurt vatandasa ne demeli?

 

Kinayalim, her iki tarafi da kinayalim. Bizler birbirmize yaklasirsak ne PKK teroru kalir ne de Devlet teroru! Ben bu ulke evlatlarini herhangi bir sekilde ve herhangi bri amacla olume iten her orgutu ve kurumu kiniyorum. PKK'yi da Devleti de, kendi mengfaatlari icin hareket eden herkesi de!

 

dediniz..

 

 

Ben Suheda olarak diyorum ki;

Bu ülkenin halklarının huzurunu,birliğini,güvenliğini tehdit edip bozmaya çalışan her kimse sağcı yada solcu,örgüt yada şahıs,hangi fikirden hangi görüşten olursa olsun..Kanlı yada kansız,sözlü yada sözsüz fikir özgürlüğü adı altında ama terörsit ama devlet içinden hiç birini ayırmadan tüm samimiyetimle lanetliyorum..

 

Buyurun söz sizin..

 

ve bende tüm samimiyetimle bu cevabı verdim şimdi aynısını sizden bekliyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Insan kemikleri, insan kemikleri bunlar ve hala anlayamiyoruz! Hayret! Hadi 17 bin faili mechulu cinayete inanmayin isterseniz!

Okemikler HAYVAN KEMİĞİ çıktı.Siz hala onların kürt kemiği olduğunu idda etmektesiniz.*****.Seçimde öldürülen ve yaralananlar nasıl açıklanacak onlarıda gömüp 6 ay sonra bakın Asker küertleri öldürmüş diye yaygara edersiniz.Bir şeyi belirteyim oralarda yüz bin ceset bile cıksa bunların çoğu kürtlerin kendi arralarındaki öldürüşme ayinlerinden kalmıştır.Zira faili mechüllerin çoğu aileler arası kavgalarda öldürülenler olup daha sonra failler tarafından ve bölücüler tarafından devletin üstüne atılmış cinayetlerdir.Bunu nasıl açıklayacaksınız.Bana insanlık edebiyatı yapmadan önce 10 kuruşluk muhtarlık seçimlerinde bile 6 ölü ve 130 üzerinde yaralıyı açıkla. :excl::angry::excl::angry:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki İran'da ya da Irak'ta,elinde Usame Bin Ladin bayraklarıyla hak ararsanız ne yapılır?

 

İran'da ya emniyet müdürlüğünün penceresinden düşersiniz , ya halk linç eder, ya da onlarca yıl hapis yatarsınız. Irak'ta ebu greybe girersiniz ya da bir şii polis görür görmez vurur.

 

 

 

Yakıp yıkmak,talan etmek...kimse,bu ölçüsüz tepkileri haklı bulamaz.Haklılığı yok çünkü.Ama bunun tek sorumlusu yakıp yıkanlar değil dostum,yakıp yıktıranlar,bunu haklılaştırmaya çalışanlar...

 

Evet kim başka ? Bu eylemler kendiliğinden gerçekleşen eylemler değil, belli bir partinin organize ettiği, üyelerinin öncülük ettiği eylemler. Haklılaştırmaya çalışanlar mı ? :

 

Hemen örneğini verelim :

 

Binlerce insanin sokaklara dokulup kendi haklarini aramasini kimse kinayamaz!

 

Gördüğün gibi haklı bulanlar varmış. "Hak aramak" olarak görenler varmış. Sadece bu arkadaşımız mı ? Hayır, DTP yöneticileri de öyle.

 

Yunanistan da biri öldürüldü diye,ülkenin asltı üstüne getirildi.Ya bizim ülkede...!Öldürülene bir de öldürülecek eklenir.İşte biz de insan!

 

Pardon DTP'nin temsilciliğini yaptığı örgüt, "insanları sevmek" için mi kuruldu ? Silahları bombaları sevgi dağıtmak için mi taşıyorlar ve kullanıyorlar ?

 

Bu insanların derdi "insanların ölmesi" olsaydı. Eli silahlı bir terör örgütünü savunmazlardı.

 

Sokak ortasında sırf Öcalan'la farklı görüşlere sahip diye infaz edilen Hikmet Fidan için ben ne sokaklara çıkan gördüm. Ne de kınayan, protesto eden bir DTP'li.

 

O'nun yerine cinayet hakkında ne düşündükleri ve nasıl yorumladıkları sorulan DTP'li yöneticilerin "kınıyoruz" demediğini ve dememek için elli takla attıklarını. Öldürülen teröristlerin cenazelerine mutlaka ambulans gönderen (ben bunu yanlış bulmuyorum kim olursa olsun, cenaze cenazedir anlattığım şey farklı) DTP'li belediyenin, Hikmet Fidan için yapılan ambulans talebine "deposu delik" diyerek ambulans göndermediğini gördüm.

 

Hikmet Fidan'da Kürt'tü, Hikmet Fidan'da infaz edildi. Ama ortada ne bir tepki, ne bir kınama vardı. Hatta cenazesine ambulans göndermeyecek kadar düşmanlık. Benim sık sık eleştirdiğim mantık işte. Öldürülen ve öldürenin kimliğine göre değerlendirmek. Öldüren PKK, öldürülen Öcalan'la fikirleri uyuşmayan bir kişi olunca. Yaklaşım nasılda 180 derece farklı oluyor değil mi ?

 

Bu mu insan hakları yandaşlığı ? Bu mu insandan yana olmak ?

 

DTP efendisi olan PKK'nın istediklerini yasal alanda yerine getirmekten ibaret olan. PKK'nın emrettikleri dışında herhangi bir iradesi dahi bulunmayan basit bir paravandır sadece. Ne bir siyasi irade, ne de bir odaktır.

 

Görüldüğü gibi kendilerinden olmayan ve kendi fikirlerine karşı olan birisi bu sebeple öldürülünce biz o "insancıllığın" zerresini göremiyoruz. O gidiyor yerine, gerçek yüzün sureti çıkıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bütün bu yazılanlara sırf PKKya evlatlarını kaptırmamak için , yapılan tehditlerden bunalıp,yerini yurdunu bırakıp batı illerine kaçan insanları da eklemek gerekiyor. Ama bunlar tabi asimile olmuş kürtler sınıfına giriyor. Bunların , hak ararken yaptıklarının , kınanan , baskı ve şiddetle sindirme hareketi yaptıklarını idda ettikleri insanlardan ne farkları kalıyor acaba?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Okemikler HAYVAN KEMİĞİ çıktı.Siz hala onların kürt kemiği olduğunu idda etmektesiniz.*****.Seçimde öldürülen ve yaralananlar nasıl açıklanacak onlarıda gömüp 6 ay sonra bakın Asker küertleri öldürmüş diye yaygara edersiniz.Bir şeyi belirteyim oralarda yüz bin ceset bile cıksa bunların çoğu kürtlerin kendi arralarındaki öldürüşme ayinlerinden kalmıştır.Zira faili mechüllerin çoğu aileler arası kavgalarda öldürülenler olup daha sonra failler tarafından ve bölücüler tarafından devletin üstüne atılmış cinayetlerdir.Bunu nasıl açıklayacaksınız.Bana insanlık edebiyatı yapmadan önce 10 kuruşluk muhtarlık seçimlerinde bile 6 ölü ve 130 üzerinde yaralıyı açıkla. :excl::angry::excl::angry:

 

Değerli forumdaşım,

 

Söz konusu insan oldu mu,insanlık edebiyatı insanı buluşturan ortak bir dildir.Ki insanı insan yapan bu edebiyattır.O kemikler hayvan kemiği çıktı.Bu vicdanları aklamaya yetecek mi?

 

O kadar basit değil.Kimse kusura bakmasın.Onca verilen bedeli kimse "hayvan kemiği" diye görmemezlikten gelemez,susmamızı bekleyemez.Bizler daha öncesin de Musa Anter'lerinin ölümüne şahit olduk.Katledenin kim olduğunu hepimiz çok iyi biliyorduk.Devlet mi bilmiyordu?Komik,hem de çok komik.Susmanız komik,bu şekilde yaşananları ezip geçmeniz komik.

 

Değerli forumdaşım,

 

siz diyorsunuz ki;"Bana insanlık edebiyatı yapmadan önce 10 kuruşluk muhtarlık seçimlerinde bile 6 ölü ve 130 üzerinde yaralıyı açıkla"ben de diyorum ki,siz de bana elimden aldığınız yarını açıklayın.Beni yok sayan hukuku açıklayın.

 

Şimdi lütfen bu yazıyı beraber okuyalım...saygılar!

 

"JİTEM Diyarbakır Grup Komutanı Emekli Albay Abdülkerim Kırca’nın intiharı ile ona sebep olduğu söylenen eski PKK itirafçısı-JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın JİTEM itirafları ve Tuncay Güney’in beyanları Doğu ve Güneydoğu’daki faili meçhullerin gündeme gelmesini sağladı nihayet. 23 Ocak gecesi 32. Gün programına katılan bölgede görev yapmış emekli komutan Aziz Ergen, Güney ve Aygan’ın tarif ettikleri ve doğru çıkan asit kuyularını yalanladı. Ergen, BOTAŞ kuyularının özel şirkete ait olduklarını yalanlamasına kanıt göstermekle yetindi. Ergen’in yalanlamasıyla koca bir gerçek yalan olacak değil elbet. Çünkü “binlerce ölümün sorumluları kim ve neden yargılanmıyorlar” sorusunun cevabı, kuyuların BOTAŞ’a ait olmasında değil. Kırca’nın ölümü üzerine Genelkurmay’ın cenaze törenine tam kadro katılmasıyla veya yayınladıkları bildiriyle de bu soru cevaplanıyor değil...

 

Faili meçhullerin tarihine baktığımız zaman Cumhuriyetin kuruluşuna ve öncesine gidiyoruz. Birçok aydının, gazetecinin yanı sıra 90’lardaki PKK’yla mücadelede 2000 kadar Kürt siyasetçinin ve sivilin katledilmesinin sorumluları yargılanmış değil. Yani bu cinayetler hukuk çerçevesinde ‘suç’ niteliği kazanmış değiller. O halde bu cinayetlerin iktidarın kendi sistematiğinde bir anlamı olduğu sonucuna varmak durumundayız. Dolayısıyla da bu sistematiği kavramak gibi bir zorunluluğumuz var. Bunun için cevaplamamız gereken ilk soru, “failler neden meçhul?” sorusudur...

 

Öncelikle Schmitt’in şu tespitiyle başlamalıyız: “Hukuk kuralla değil, istisnayla kurulur. Egemen, olağanüstüne- istisnaya karar verendir, istisna olandır.” Yani egemen sanıldığı gibi kurallarıyla değil, kendisinin kendi kurallarına uymamasıyla iktidarını kurar, pekiştirir, kanıtlar... Böylece yönetilenlerin tabi olma durumları derinleşir. Nitekim egemenin yönetilenler gibi kurallara riayeti yönetilenlerle eşitlenmesi demektir. Yönetmek eşitsizliği ima ettiğinden ve gerektirdiğinden yönetenler yönetilenleri o kanunlara uymaya zorlarken; hiyerarşik üstünlüklerini gösterecek şekilde kendi kanunlarını çiğnerler, istisna olurlar. Böylece yönetilenlere kendi güçsüzlükleri ve egemenin gücü hatırlatılır, kafalarına kazılır... Kırca’nın yıllarca yargılanmaması/yargılatılmaması, hatta “Devlet Övünç Madalyası” ile onurlandırılmasının anlamı budur. Bu, yönetilen bölge halkına açık bir mesajdır. Yani aslında ‘fail’ prosedürde meçhul bırakılarak ve yargılanmayarak, fail kendisini göstermektedir ve egemenliğini kanıtlayarak pekiştirmektedir. (Burada parantez içinde belirtelim: Bu paragraf, adaleti devletten bekleyen- Osmanlı efsanesine kapılmışların boş bir beklenti içerisinde olduklarını da söylüyor. Adalet toplum üyelerinin eşit ve özgür ilişkileriyle sağlanan bir durumdur. Egemenler adalet dağıtmaz ve adaletle yönetip ayakta durmazlar. Aksine kendi yarattıkları adaletsizlikleriyle egemenliklerini kurarlar.)

 

Sistematiği anlamak için ‘failler neden meçhul’ sorusunun cevabını vermeye çalıştık. Bu uğurda cevap bekleyen ikinci soru şudur: Bu cinayetler neden işleniyor?

 

Bu cinayetlerin sistematikliği ve stratejik olması, bu cinayetlerden beslenen bir canavarı, bir makineyi işaret ediyor. Bu, edebi değil, analitik bir benzetmedir. Çünkü bu cinayetler bu makinenin ‘teknolojisidir’. Bu teknolojiyle makine, kendisinin toplumsal ilişkilerini üretir. İşte faili meçhule kurban gidenleri de bu toplumsal ilişkinin üretilmesine ket vuran, ilişkilerin üretildiği ‘sembolik iktidarı’ parçalayanlar ve yeniden üretilmesi için seçilenler olmak üzere ikiye ayırmak lazım... Hrant Dink, Musa Anter gibi siyasi duruşları ve kimlikleri muhalif olanlar birinci grupta iken; Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, Hablemitoğlu gibi isimler ikinci grupta değerlendirilebilir. Bu ikinci grup cinayetler şu strateji üzerine işlemektedir: Kendi yandaşını öldürerek karşı-tarafın üzerine gitmenin ve kendisiyle duygusal bağ kurulmasının üzerinden hareket alanını genişletmek, güçlenmek, sembolik iktidarını perçinlemek-yeniden üretmek hedeflenmektedir. Birinci grup cinayetler ise ‘direnişi’ kırmak ve diğer muhaliflere korkuyla boyun eğdirmek amaçlıdır. Hrant Dink’in ‘idamının’ sebebi olan Sabiha Gökçen haberi, içinde var olunan toplumsal ilişkilerin Ermeni algısı boyutunu ve Dink’in kendisinin de Ermenilerin devlet-toplum algısını sarsmakta, değiştirmekteydi: Genelkurmay’ın haberin ardından Pazartesiyi beklemeden Pazar günü yayınladığı bildirinin alt metninde ifade edildiği gibi, Ermenilik bir ‘küfürdü’ ve bu ‘yüce Türk kadını’ imgesinin Ermeni kökenli olduğu ifşa edilmemeliydi... Dink de Ermenilere cesur olmaları, kamusal alana çıkıp taleplerini ifade etmeleri gerektiği mesajını vermemeliydi. Onunla aynı mücadeleyi verenler de o kadar rahat olmamalıydı. Musa Anter ve diğer direnen binlerce Kürt de makinenin kendisi için ölmeleri gerekiyordu. Çünkü “en iyi Kürt ölü Kürt’tür”. Kürtlüğünü kendisi öldüren asimile Kürtler yaşayabilirlerdi ama Kürt olarak yaşayanlar ölmeliydi. Onlar ölünce kalan Kürtler de Kürtlüklerini öldürerek makineyi yaşatacaklardı...

 

Şimdi tarihin bu dönemecinde faili meçhul cinayetleri aydınlatmak, failleri gerçek bir yargılamaya tabi tutmak, mağdurlardan özür dilemek, acılarını dindirmek; bizzat bu makineyi öldürmek olacaktır... İşte Abdülkerim Kırca da -yargılanması bu makineyi öldüreceğinden- makine ölmesin diye kendini öldürdü... Bu tür ‘fedakarlıklar’, İttihatçıların dünyasına uzak değildir... Mustafa Kemal Dersim katliamında hava harekatını yöneten Sabiha Gökçen’e kendi tabancasını verirken şunu söyler: “Esir düştüğünde bununla kendini vur.” Geçtiğimiz yıl Dağlıca’da 8 er esir düştüğünde onların kurtulmalarına bu yüzden sevinilmemişti..."*

 

*İlhan Döğüş

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...........

 

Evet kim başka ? Bu eylemler kendiliğinden gerçekleşen eylemler değil, belli bir partinin organize ettiği, üyelerinin öncülük ettiği eylemler. Haklılaştırmaya çalışanlar mı ? :

 

............

 

Gördüğün gibi haklı bulanlar varmış. "Hak aramak" olarak görenler varmış. Sadece bu arkadaşımız mı ? Hayır, DTP yöneticileri de öyle.

 

 

 

.......

 

Dostum,

 

Lütfen cümlelerimi bir daha okuyunuz.Ben ne yazmışım.

 

Yakıp yıkmak,talan etmek...kimse,bu ölçüsüz tepkileri haklı bulamaz.Haklılığı yok çünkü.Ama bunun tek sorumlusu yakıp yıkanlar değil dostum,yakıp yıktıranlar,bunu haklılaştırmaya çalışanlar...

 

siz o haklılığı Diyarbakırlı forumdaşımızın yazdıklarıyla bana açıklama yoluna gitmişsiniz.Benim demek istediğimi değil kendi demek istediklerinizle bana yanıt vermişsiniz.

 

Dostum,

 

Ben o alanlarda olanlar haklı demedim,o alanda hak aranıyor demedim.Sadece orada ölenler var dedim.Kimin hakkı bu,öldürmek bu kadar basit mi?

 

Baştan belirttim,onaylar yada onaylamazsınız o alanı.Orada ki insanlar sizin için birer suçlu da olabilir.Ama hiçbir gerekçe orada ki ölümü meşrulaştıramaz.

 

Hak sadece bizim değildir.

 

Ve gelelim sorumlulara....

 

Evet,tek sorumlusu o alan değil dedim.DTP yada PKK da değil.

 

Bakınız,bunu dün başka bir arkadaşımla uzun uzun konuştuk.Kendisi,o alan herşeyi hakediyor diyenlerden.Hatta ben orada olursam,hepsini kurşuna dizerim diyen zihniyetlerden.

 

O konuşurken önce ama dedim,sonra hemen vazgeçtim.O zaten kendi gözlüğünde ki sınırlara takılı kalmıştı...

 

Diriliş'i okudunuz mu?

 

Suçluluğu,suçluluk ile farkına varılanları.Prens,günahının ardından vicdanıyla gider.Farkında olmadığı tepe taslak olmuş sistemdir.Farkında olacağı o sistemde heba edilmiş "suçlulardır."

 

Bu romanı yıılar önce okumuştum.Onca yıla rağmen,aklımda edinenlerle,çok ince bir ayrıntıyı sizinle iznizi alarak paylaşacağım.

 

Romanımızın kahramanlarından Prens,Maslowa için giriştiği zorlu yolculukta bir siyasi suçlu ile konuşur.Orada ki bu cümle benim için hayatın ta kendisi.İnsan gerçeği de benim için bu cümlelerden ibarettir.

 

"Ben solcu değildim,yanlış anlamadan dolayı burdayım.Ne zaman solcu oldum biliyor musunuz;arkadaşım daracaağında bunun için öldüğünde."

 

Sadece bir kitap bile yaşananlar adına bana çok şey düşündürüyor.

 

Ülkemizde maalesef sistem yanlış.Bu ülke de insan hayatı çok basit.Hele ki düşünüyorsanız.Düşünen insanı öldürmek,vatanı kurtarmaktır.Yine bu ülkede insanlar yılarca işkenceden geçirildi.Keyfiyetten gelen ölümlerin hesabı sorulmadı.Hukuk daima egemenlere işledi.

 

Çarklar her daim zulmü haklı gösterirse,zulüm haklılık olur.

 

Sevgili forumdaşım.

 

Bana halkılığı işte elinde Apo posterleri olan kişilerin yaptığı taşkınlıkla açıkalamaya çalışmayın.

 

Ben bir Kürt olarak,o alanlarda olan insanlar gibi düşünmüyorum.Ama biliyorum ki,olaylar sadece sonuçlardan ibaret değildir.Bir de nedenleri vardır.

 

Sonuç;o alanda ki insan "..........." öldürüldü.

 

peki ya neden....sadece bir kurşun mu;hayır değil.Kurşunun yanında öncesinde olanlar,insanlarrı hala o alanlara mecbur bırakanlar...başımıza koruyucu diye yobazları dikenler,PKK'dan çektiği adamla bizi öldürenler,Hizbullahı başımıza örenler...Newrozu bize yasaklayanlar,dilimizi bize ayıp sayanlar,elimizden toprakları alıp bizi açlığa bırakanlar.

 

o alanlarda kaybeden insanlar vardı,siyasette kendini yalnız gören,kendini PKK ile ifade edenler vardı.

 

Siistemde heba edilenler,ölümleri görüpte taraf olanlar vardı.

 

Bunu tüm samimiyetimle yazıyorum.O alan değil beni ilgilendiren,DTP değil,PKK değil,işleyen sistem değil.Sadece ama sadece öldürülenler.

 

O öldürülenlerden biri de düşüncelerini çok iyi bildiğim bir insandı.Düşüncesi ne olursa olsun,insan diyendi.Hiçbir hak bir insanın yaşama hakkından öte değildir.

 

Yazdığım hak,sadece bu...Ve lütfen bana DTP ile değil,yaşama hakkına olan yaklaşımınızla cevap veriniz.

 

saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...............

 

Pardon DTP'nin temsilciliğini yaptığı örgüt, "insanları sevmek" için mi kuruldu ? Silahları bombaları sevgi dağıtmak için mi taşıyorlar ve kullanıyorlar ?

 

Bu insanların derdi "insanların ölmesi" olsaydı. Eli silahlı bir terör örgütünü savunmazlardı.

 

Sokak ortasında sırf Öcalan'la farklı görüşlere sahip diye infaz edilen Hikmet Fidan için ben ne sokaklara çıkan gördüm. Ne de kınayan, protesto eden bir DTP'li.

 

O'nun yerine cinayet hakkında ne düşündükleri ve nasıl yorumladıkları sorulan DTP'li yöneticilerin "kınıyoruz" demediğini ve dememek için elli takla attıklarını. Öldürülen teröristlerin cenazelerine mutlaka ambulans gönderen (ben bunu yanlış bulmuyorum kim olursa olsun, cenaze cenazedir anlattığım şey farklı) DTP'li belediyenin, Hikmet Fidan için yapılan ambulans talebine "deposu delik" diyerek ambulans göndermediğini gördüm.

 

Hikmet Fidan'da Kürt'tü, Hikmet Fidan'da infaz edildi. Ama ortada ne bir tepki, ne bir kınama vardı. Hatta cenazesine ambulans göndermeyecek kadar düşmanlık. Benim sık sık eleştirdiğim mantık işte. Öldürülen ve öldürenin kimliğine göre değerlendirmek. Öldüren PKK, öldürülen Öcalan'la fikirleri uyuşmayan bir kişi olunca. Yaklaşım nasılda 180 derece farklı oluyor değil mi ?

 

Bu mu insan hakları yandaşlığı ? Bu mu insandan yana olmak ?

 

DTP efendisi olan PKK'nın istediklerini yasal alanda yerine getirmekten ibaret olan. PKK'nın emrettikleri dışında herhangi bir iradesi dahi bulunmayan basit bir paravandır sadece. Ne bir siyasi irade, ne de bir odaktır.

 

Görüldüğü gibi kendilerinden olmayan ve kendi fikirlerine karşı olan birisi bu sebeple öldürülünce biz o "insancıllığın" zerresini göremiyoruz. O gidiyor yerine, gerçek yüzün sureti çıkıyor.

 

Pardon,ben DTP'yi ne zaman "bizim mahallenin çocuğu,bilirim iyidir" şeklinde yaklaşımlarla savundum ki?

 

DTP dahil olmak üzere,hiçbir siyasi parti benim için "olması gereken yerde" değil.DTP diyoruz ya,eklerim ben hemen...AKP,MHP,CHP...

 

Hikmet Fidan sadece verdiğiniz bir örnekti...Fidan gibi öldürülen onca aydınımız var ki.

 

Öncelikle şunu belireteyim,ben hiçbir şekilde ölümlere verilen tepkileri karşılaştırma tarafı değilim.Ama madem Fidan dediniz,o zaman şunu size söyleyeyim,Fidan gibi aydınlar söz konusu olunca canı en çok yananlardan biri de benim;çünkü...

 

"Fidan'lar öldürülmeseydi,insanlar o alanlarda değil,olması gereken yerde ve verilmesi gereken tepkilerde olurdu."

 

Fidanlar,o alanlara çıkanlara farkında olunmayanları aşılanlayanların en büyük düşmanı...

 

Fidan'nın ölümüne duyulan tepkisizliği,gösterdiğiniz DTP örneklerini...savunmadıklarımda taraf değilim.

 

Ne diyelim işte...Bir tarafta PKK diğer taraftan bizi PKK'dan sayanlar;işte Kürt Sorunu!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bizler bedelin en büyüğünü ödedik,bize ısrarla ajitasyon yapanlar değil.Vicdan meselesi...

 

.

.

.

saygılar herkese...

 

Benim yazdiklarimda sasilacak bir taraf yok ama siz sasirmak istiyorsaniz ona karismam.

 

Derin devleti mesru gördügümü ifade ediyorsunuz.Bu sizin derin devletten ne anladiginiza göre degisir.Benim icin derin devlet denen kavram devletin gayri nizami savunma gücleridir ki bu gücler her mesru devlette vardir.Siz bu gücleri farkli bir derin devlet statüsüne koymakla hem devlete hemde devletin kendini koruma mekanizmasina karsi oldugunuzu vurgulamis oluyorsunuz.Sizin zaten devlet kavramina karsi oldugunuzu biliyoruz,bu nedenle derin devlet diye kategorize ettiginiz gücler konusunda da zaten uyum saglamamiz dogal olmaz.Birtakim odaklari baz alip bunlari devletin ceteleri diye empoze etmeye calisirsaniz gercekci olmadiginizi söylemek durumunda kalirim.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İran'da ya emniyet müdürlüğünün penceresinden düşersiniz , ya halk linç eder, ya da onlarca yıl hapis yatarsınız. Irak'ta ebu greybe girersiniz ya da bir şii polis görür görmez vurur.

.

.

 

Hamas nasıl Filistin için terör örgütü değil ise,Bin Ladin de baştan sona emperyalistlerin çıkarlarına bulanmış Arap ülkeleri için terörist değildir.

 

Sistemin taşıyıcıları,ortakları değil,halkın kendsinde aranacak bir bakış...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli forumdaşım,

 

“Esir düştüğünde bununla kendini vur.” Geçtiğimiz yıl Dağlıca’da 8 er esir düştüğünde onların kurtulmalarına bu yüzden sevinilmemişti..."*[/size]

 

*İlhan Döğüş

yaptığın bu alıntının size göre yorumu nedir?

 

kaynağını nerden okudunuz bilmiyorum fakat bu onurlu sözü çok güzel söylemiş “Esir düştüğünde bununla kendini vur.”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hamas nasıl Filistin için terör örgütü değil ise,Bin Ladin de baştan sona emperyalistlerin çıkarlarına bulanmış Arap ülkeleri için terörist değildir.

 

Sistemin taşıyıcıları,ortakları değil,halkın kendsinde aranacak bir bakış...

Arplar Huzuru bozduğu gerekçesi ile ladin aleyhinde gösteriler yapmışlardı.Arapların adına siz nasıl karar veriyorsunuz anlamış değilim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Pardon,ben DTP'yi ne zaman "bizim mahallenin çocuğu,bilirim iyidir" şeklinde yaklaşımlarla savundum ki?

.

.

.

Fidan'nın ölümüne duyulan tepkisizliği,gösterdiğiniz DTP örneklerini...savunmadıklarımda taraf değilim.

 

Ne diyelim işte...Bir tarafta PKK diğer taraftan bizi PKK'dan sayanlar;işte Kürt Sorunu!

 

........savunmadiklarimda taraf degilim!

 

******

 

Kürt sorunu,yapay bir sorundur.Yani sizin iste Kürt sorunu diye yaptiginiz tanimlama gibi.Kürt sorunu yoktur.Kürt sorunu Kürtcülük sorunudur ki bu hep vardi.Yani Kürtcülügü önlemek icin birlik ve bütünlükten vazgecmemiz mi gerekiyor?Beni yok sayanlar diyorsunuz ama bence sizi kimse degil siz kendiniz yok saymaktasiniz ve karsi olduklarinizinda öyle yaptigini zannetmektesiniz.Bence bu bagnazliktir.Türkiye'nin sorunlari vardir bu dogrudur ama baslibasina bir Kürt sorunu yoktur,sizin Kürt sorunu dediginiz olay SARK SORUNUDUR.Isterseniz bu benim defalarca vurguladigim SARK SORUNUnu bir arastirin ve ne oldugunu anlamaya calisin eminim ki yararli olacaktir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hamas nasıl Filistin için terör örgütü değil ise,Bin Ladin de baştan sona emperyalistlerin çıkarlarına bulanmış Arap ülkeleri için terörist değildir.

 

Sistemin taşıyıcıları,ortakları değil,halkın kendsinde aranacak bir bakış...

 

Birincisi , İran arap ülkesi değildir. İran aynı zamanda Şii bir ülkedir, Şiiler, El Kaide'nin baş hedeflerindendir. İran-Afganistan sınırında hergün el kaide ve talban militanları ile, İran ordusu arasında çatışmalar yaşanır. El Kaide iran'lı hedeflere karşı tüm müslüman ülkelerde eylemler düzenler. söylediğim gibi, İran sokaklarında Usame Bin Ladin resmiyle yürürseniz, ya linç edilirsiniz, ya emniyet müdürlüğü penceresinden kazayla düşersiniz, ya da yıllarca hapis yatarsınız. İran'ın halkı da devleti de, El Kaide ve Bin Ladin'den nefret eder. Zira El Kaide'nin ideolojisine göre Şiiler "kafir" lerden daha tehlikeli ve daha büyük düşmandır.

 

Irak, savaştan önce Saddam döneminde, Irak'taki Baas Partisi ve Baas Rejimi, El Kaide'ye göre şeytanın ortağıdır (Baas laik arap hareketidir) İşgalden sonra, el kaide Irak'a sızmış, hem şiiler, hem de baasçı örgütlerle el kaide arasında Irak sokaklarını kana bulayacak bir savaş başlamıştır.

 

Dolayısıyla bilgi yorumdan önce gelmelidir.

 

İkincisi, biz Türkiye'de o ülkeye karşı savaşan terör örgütünün liderinin resmini taşı***********, ona destek sloganları atarak yürüyüş yapmaya gösterilen müsmahanın, ABD ya da başka bir Batı ülkesinde olsa Türkiye'de gösterilen müsamahanın onda birinin gösterilmeyeceğini anlatmak için örnekledik.

 

Buna peki şu ülkelerde Bin Ladin resmiyle yürüsen ne olur şeklinde bir cevabın mantığınıda anlamadım. Ki söylem de bilgiye dayanmadan gelişigüzel bir örnekleme olmuş. Yani bize göreceliliği anlatmak için yanlış örnek seçmişsin. Özellikle, Sunni ve koyu şii düşmanı olan El Kaide'nin lideri için İran örneğini vererek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dostum,

 

Lütfen cümlelerimi bir daha okuyunuz.Ben ne yazmışım.

 

 

 

siz o haklılığı Diyarbakırlı forumdaşımızın yazdıklarıyla bana açıklama yoluna gitmişsiniz.Benim demek istediğimi değil kendi demek istediklerinizle bana yanıt vermişsiniz.

 

Ben sizin yazım ve tartışma tarzınızdan birşey anlamadım. Hem forumda başkalarına yazılmış iletilere "ben cevap vereyim" diyerek cevap veriyorsunuz. Ondan sonra niye başkasının yazdıklarını örnek veriyorsunuz diyorsunuz.

 

Gerçekten biraz açık yüreklilikle tartışmayı deneyin. Ben sizin alıntı yazıp cevap verdiğiniz iletimi kime yazmışım Diyarbakırlı arkadaşımıza, onun yazdığından alıntı yaparak. Siz benim o iletime cevap vermişsiniz.

 

Arkadaşımız, terör örgütü yandaşlarının sokakları savaş alanına çevirerek, dükkanların camlarını kırarak, arabaları ateşe vererek gerçekleştirdikleri gösterileri "hak aramak" olarak tanımlamış. Bende bu tanıma eleştiri getirmişim.

 

Siz önce benim arkadaşımıza verilmiş cevabıma yorum getiriyorsunuz. Sonra "o arkadaşın yazdığından banane" anlamına gelen şeyler söylüyorsunuz.

 

Diriliş'i okudunuz mu?

 

Suçluluğu,suçluluk ile farkına varılanları.Prens,günahının ardından vicdanıyla gider.Farkında olmadığı tepe taslak olmuş sistemdir.Farkında olacağı o sistemde heba edilmiş "suçlulardır."

 

Bu romanı yıılar önce okumuştum.Onca yıla rağmen,aklımda edinenlerle,çok ince bir ayrıntıyı sizinle iznizi alarak paylaşacağım.

 

Romanımızın kahramanlarından Prens,Maslowa için giriştiği zorlu yolculukta bir siyasi suçlu ile konuşur.Orada ki bu cümle benim için hayatın ta kendisi.İnsan gerçeği de benim için bu cümlelerden ibarettir.

 

"Ben solcu değildim,yanlış anlamadan dolayı burdayım.Ne zaman solcu oldum biliyor musunuz;arkadaşım daracaağında bunun için öldüğünde."

 

Sadece bir kitap bile yaşananlar adına bana çok şey düşündürüyor.

 

Ülkemizde maalesef sistem yanlış.Bu ülke de insan hayatı çok basit.Hele ki düşünüyorsanız.Düşünen insanı öldürmek,vatanı kurtarmaktır.Yine bu ülkede insanlar yılarca işkenceden geçirildi.Keyfiyetten gelen ölümlerin hesabı sorulmadı.Hukuk daima egemenlere işledi.

 

Çarklar her daim zulmü haklı gösterirse,zulüm haklılık olur.

 

Sevgili forumdaşım.

 

Bana halkılığı işte elinde Apo posterleri olan kişilerin yaptığı taşkınlıkla açıkalamaya çalışmayın.

 

Ben bir Kürt olarak,o alanlarda olan insanlar gibi düşünmüyorum.Ama biliyorum ki,olaylar sadece sonuçlardan ibaret değildir.Bir de nedenleri vardır.

 

Sonuç;o alanda ki insan "..........." öldürüldü.

 

peki ya neden....sadece bir kurşun mu;hayır değil.Kurşunun yanında öncesinde olanlar,insanlarrı hala o alanlara mecbur bırakanlar...başımıza koruyucu diye yobazları dikenler,PKK'dan çektiği adamla bizi öldürenler,Hizbullahı başımıza örenler...Newrozu bize yasaklayanlar,dilimizi bize ayıp sayanlar,elimizden toprakları alıp bizi açlığa bırakanlar.

 

o alanlarda kaybeden insanlar vardı,siyasette kendini yalnız gören,kendini PKK ile ifade edenler vardı.

 

Siistemde heba edilenler,ölümleri görüpte taraf olanlar vardı.

 

Bunu tüm samimiyetimle yazıyorum.O alan değil beni ilgilendiren,DTP değil,PKK değil,işleyen sistem değil.Sadece ama sadece öldürülenler.

 

O öldürülenlerden biri de düşüncelerini çok iyi bildiğim bir insandı.Düşüncesi ne olursa olsun,insan diyendi.Hiçbir hak bir insanın yaşama hakkından öte değildir.

 

Yazdığım hak,sadece bu...Ve lütfen bana DTP ile değil,yaşama hakkına olan yaklaşımınızla cevap veriniz.

 

saygılar...

 

Kısaca, anlatmak ve söylemek istediğinizi yazsanız. Daha basit sorayım "ne demek istiyorsunuz"

 

Bu forumda ben sizin kadar benzer eleştiriyi alsam bu kadar tekrar etmezdim. Yani tartışma da işime gelmeyince, konuyu dağıtmak için işi edebiyata vurmak. Artık bunu açık açık söylüyorum. hoş bir tartışma tarzı değil.

 

Forumun "edebiyat" bölümünde değil, "politika" bölümünde tartışıyoruz.

 

Belki bilmiyor olabilirsiniz ama bu tarz tartışmak karşınızdakini küçük görmektir. Yerli ve yabancı bir çok polemiği takip ederim. Polemik yapan yazarlar muhatabına bu şekilde bir tarzla cevap verdiğinde "makale gibi yanıt vermiş" denir. Anlamı ise, küçük görmüş demektir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yaptığın bu alıntının size göre yorumu nedir?

 

kaynağını nerden okudunuz bilmiyorum fakat bu onurlu sözü çok güzel söylemiş “Esir düştüğünde bununla kendini vur.”

 

Yoruma gerek yok,gayet açık cümleler.

 

Arplar Huzuru bozduğu gerekçesi ile ladin aleyhinde gösteriler yapmışlardı.Arapların adına siz nasıl karar veriyorsunuz anlamış değilim.

 

Afganistan'da Amerika demokrasisi(!!)işlemeden önce Tv'lerde ki Ladin şeytanlığına rağmen,Afgan Halkı Ladin'i kendine bir çıkış olarak görmemişmiydi?

 

Sizler gerçekten Ladin'in Arap halkı için bir terörist olduğunu düşünüyor musunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

........savunmadiklarimda taraf degilim!

 

******

 

Kürt sorunu,yapay bir sorundur.Yani sizin iste Kürt sorunu diye yaptiginiz tanimlama gibi.Kürt sorunu yoktur.Kürt sorunu Kürtcülük sorunudur ki bu hep vardi.Yani Kürtcülügü önlemek icin birlik ve bütünlükten vazgecmemiz mi gerekiyor?Beni yok sayanlar diyorsunuz ama bence sizi kimse degil siz kendiniz yok saymaktasiniz ve karsi olduklarinizinda öyle yaptigini zannetmektesiniz.Bence bu bagnazliktir.Türkiye'nin sorunlari vardir bu dogrudur ama baslibasina bir Kürt sorunu yoktur,sizin Kürt sorunu dediginiz olay SARK SORUNUDUR.Isterseniz bu benim defalarca vurguladigim SARK SORUNUnu bir arastirin ve ne oldugunu anlamaya calisin eminim ki yararli olacaktir.

 

 

saygilarla

 

Ben Kürt Sorunu vardır diyorum.PKK'da Kürt Sorununun bir sonucudur diye ekliyorum.Ama siz ısrarla böyle bir sorun yok diyorsunuz.Hay hay...

 

O zaman adına sizin için Şark Sorunu diyelim.

 

Politika,

 

Şark sorunu nedir ve çözüm nerdedir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birincisi , İran arap ülkesi değildir. İran aynı zamanda Şii bir ülkedir, Şiiler, El Kaide'nin baş hedeflerindendir. İran-Afganistan sınırında hergün el kaide ve talban militanları ile, İran ordusu arasında çatışmalar yaşanır. El Kaide iran'lı hedeflere karşı tüm müslüman ülkelerde eylemler düzenler. söylediğim gibi, İran sokaklarında Usame Bin Ladin resmiyle yürürseniz, ya linç edilirsiniz, ya emniyet müdürlüğü penceresinden kazayla düşersiniz, ya da yıllarca hapis yatarsınız. İran'ın halkı da devleti de, El Kaide ve Bin Ladin'den nefret eder. Zira El Kaide'nin ideolojisine göre Şiiler "kafir" lerden daha tehlikeli ve daha büyük düşmandır.

 

...........

 

Amerikan yorumcu Michael Barnty 'Bulgu mu yoksa uydurma mı?' isimli kitabında şöyle der;

 

"Bir kişinin terör olup olmadığını belirlemek için ancak medya karar verir. Medya; bir ülkede yaşayan halkın geniş tabanına yayılan ulusal bir isyana veya ayaklanmaya teröristler demektedir. Misal olarak Özbekistan'da cereyan etmiş olaya batı medyası hürriyet yanlıları demeyip terör eylemi olarak vasıflamıştır...Amerikan medyası; Angola, Nijerya ve Mozambik gibi ülkelerde bulunan ve CIA hesabına çalışan kontur gerillaya devrimciler ifadesini kullanırken, E-lkaide'ye terörist olarak demektedir.' Her iki grup aynı eylem yapmalarına rağmen vasıflamada farklı değerlendirilmektedir"

 

Darfur'da yaşanan insanlık ayıbı söz konusu oldu mu,Uluslararası Ceza mahkemesinin Beşir hakkında ki kararını çifte standart olarak niteyen Arap Dünyası,Beşir'i sadece mücahit olarak ilan ettiği Ladin ve taraflarına olan yaklaşımıyla eleştirir ve ekler;Beşir ektiğini biçmektedir.

 

Dediğiniz gibi Kaide için asıl hedef Şiilerdir.Şiii bir ülke olan İran'ın Kaide için ne ifade ettiğini yazmaya bile gerek yok.Ancak kendine "direniş" diyen Kaide bugün çok farklı bir yol izlemektedir.Dün olduğu yerde değil bu örgüt.İsrail Gazze'de soykırım yaptığında Ladin yayınladığı ses kayıtlarında "Arap ülkelerini asıl sorumlular" olarak suçlar ve hemen ekler;Mısır,işbirlikçilerle gelen sömürünün en büyük temsilcisidir,Hüsnü Mübarek devrilemeli.

 

Irak'ta yaşananlar bu değişimi çok iyi açıklamaz mı?Sahva Meclislerini mutlaka duymuşsunuzdur.Orada ki Sünnilere olan saldırıların kim tarafından yapıldığı,Sahva Meclisleri ile Kaide arasında ki çatışmaları hepimiz çok iyi biliyoruz.

 

Bugün El-Kaide tüm dünyada saldırılar düzenlemekte,bunu da İslamı anlayışa bağlamaktadır.Irak bugün Ortadoğu'da ki anarşizmin merkezidir.Kaide de bu anarşizmden en çok çıkar sağlayandır ki;Irak güvenlik kuvvetlerinde artan İran ve Şii etkisi Sünnileri saf dışı ediyor.El Kaide de bunu lehine kulllanıyor.

 

11 Eylül saldırılarında ben lise yıllarındaydım.Öncesin de El-Kaide örgütü adına duyduğum tek birşey yoktu.Ne zaman ki ikiz kulelere saldırıldı,o zaman Bin Ladin terörizmin bir numaralı adamı oldu.O zamandan beri aklıma takılan bir ayrıntı vardı.Neden sadece isim 11 Eylül?Daha açık yazayım,hedef ticaret merkezleri iken neden sadece zihinlere 11 Eylül işleniyor.

 

Bugün Ortadoğu,emperyalizmin gölgesinde.İpler sömürgecilerin.Yıllardır başta Irak-İran olmak üzere bu ülkelerin kendi içinde ki çatışmalarını,yine bu ülkelerin kendi içinde ki çıkmazlarına hepimiz şahidiz.

 

Sünni ve Şiiler arasında ki amansız kavgalar,bunun sonuçları içersisinde değerlendirilecek Kaide'yi sağır sultan bile duydu.

 

Ama ben inanıyorum ki,bugün Kaide tüm İslam dünyasına malolmaya çalışan kısmen de bunu başaran bir örgüt.Katılımlar ve korkular bunu çok net gösteriyor.

 

Çıkar ve dengeler de Amerikaya rağmen Kaide der;nasılsa Kaide kendi için Sünnileri saf dışı bırakıyorsa.

 

Geçenlerde konuştuğum İran'lı bir Şii bayan,Ladin derken mücahit dedi.

 

...............

 

Müsamaha diyorsunuz,hangi müsamahan bahsediyorsunuz.Tahammülün olduğu yerde olur bu tür kavramlar.Bizi rahatsız etse de etmese de(ben bundan en çok rahatsız olanlardan biriyim)insanlar hala gözü kapalı PKK'nın ardından gitmektedir.Bakınız,ben şiddet kimden gelirse gelsin yanlış dedim,ama ne yapalım.Herkes bizm gibi düşünmüyor.İnsanların düşüncelerine,bakışlarına ipotek de koyamayız.

 

Biz,sadece nedenlerle çözümler üretebiliriz.Çözüm sadece siyaset değil,halkın kendisi de çözümde etkili unsurlardan biri.

 

Ve şu benim dediğim;

 

O alanda ki hakkı değil,o alanda öldürülenlerin yaşama hakkıdır beni ilgilendiren.Devlet insan için vardır,orada da insanı var.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu konu itibariyle son sözlerimi söyleyip bu konudaki tartışmayı kendi açımdan bitirmek istiyorum.

 

Konunun başından beri adi bir cinayet olayını çekiştire çekiştire , belli bir siyasi tabana oturtmayı başardılar. İş adi bir cinayet olayından çıkıp , politik noktaya çekmek için uğraşan arkadaşlar tarafından ,çok şükür Türk-Kürt eksenine oturdu. Faili meçhullerden tutun da , insan kemikleri, insan hakları, insani değerler, yaşama hakkı konusunda bir çok şey yazıldı çizildi.

 

Yukarıda söylediğim gibi bu konuda son diyeceklerimi yazıp , benim açımdan bu konudaki tartışmaya son noktayı koymak istiyorum

 

Öncelikle bu ülke de yapılan hatalı politikaları ve asırlardır bu ülke de et tırnak olmuş insanların , etnik köken , din vs şeyler bahane edilerek birbirine kırdırılmasını kimsenin onaylaması mümkün değildir.. Bu konu itibariyle ve diğer konularda sürekli ezildiğini haklarının verilmediğini, yarınlarının olmadığını, ,yaşama hakkı tanınmadığını idda ederek klavya başında ajitasyon edebiyatı yapanlara şunları söylemek istiyorum.

 

Ben İstanbul da yaşayan bir vatandaşım ,

 

İstanbul yada diğer batı illerinde yaşayanların ( ya da Türklere diyelim ) önüne herşeyin altın tabakla mı sunulduğunu sanıyorsunuz?

 

İstanbul ve diğer batı illerinde yaşayan insanların hastane kapılarında beklerken , devlet kurumlarında iş yaparken krallar, kraliçeler gibi hizmet gördüğünü mü sanıyorsunuz?

 

Sizler , İstanbul yada diğer batı illerindeki insanların vur patlasın, çal oynasın bir eli yağda bir eli bal da mı olduğunu sanıyorsunuz ? Gelin burada yoksulluk ve hastalıkla gelen dramları görün. Bunların hepsi Kürt mü sizce ya da Kürt oldukları için mi bu durumdalar?

 

Yaşam hakkı, yarınlarını çalmak; bu ülke de kürt ya da Türk , çerkez ya da laz kimin geleceği ve yarını çalınmamış ki?

 

Siz ezilediğini idda edenlerin , yaptığı ya da destekledikleri gibi elimize silah alıp dağa mı çıkmalıyız , hepimiz geldiğimiz yerlere , dişimizle , canımızla mücadele ederek geldik. Hiç bir şey bizlere altın tabakta sunulmadı.

 

Bu ülke de herkese sunulduğu gibi , okuma imkanı sunuldu, bizler , bu imkanları zorladık okuduk, maddi durumlarımız yeterli değildi , hem çalıştık hem okuduk. Ben üniversite mezunuyum .Okuduğum dönemlerde , okulu bitirince bir şeyler olabileceğimi düşünebilirken , üniversite okuyan oğlumun , okulu bitirince yarınının ne olacağı konusunda kara kara düşünmekteyim.

 

Ülkenin kötü dönemlerinde sadece kürtler değil birçok kesimden insan işkence gördü . Ailemde bunun izlerini taşıyan insanlar mevcut. Daha 1 ay önce gördüğü işkencelerin , vücudunda yarattığı tahribat yüzünden yakın bir aile dostumuzu kaybettik.

 

Bu ülke de uygulanan hatalı politikalar ve işkenceler, yasaklar yüzünden bir çok insan mağdur oldu. Bunlar demokrasi ve eğitimle aşılır. Demıokrasiyi yerleştirmenin yolu da eline silah alıp dağa çıkmaktan geçmez. Masum insanları , öğretmenleri, doktorları vurarak, toplu insanların bulunduğu yerlere pusu kurarak, hastanelere , ambulanslara saldırarak yapılmaz. Bunları kınamadan, bizi bu hale getirenlere bakın demek ise tam bir gaflet ve aymazlıktır.

 

Bu ülke hepimizin ve gidecek başka yerimiz yok. Bu ülkede bir şeyleri savunurken ve ileri sürerken, tarih bileceksiniz, emperyal politikaları bileceksiniz , ülkelerin dış politikalarını izleyeceksiniz , kim bu durumdan ne kazanır , kim ne kaybeder ona göre tahlil yapacaksınız ve öyle yorum yapacaksınız. Bunlar korku değildir. Her aklı başında ülkenin ve insanının yapması gereken şeylerdir . Bu işler klavye başına oturup edebiyat parçalamayla olmuyor. Bunların aksi yorumlar, derinliği olmayan bilgilerden başka birşey değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ve Sevgili Cyrano,

 

eleştirilerinizi dikkate alıyorum,tüm samimiyetimle teşekkür ediyorum.Yalnız "küçük görmek" mevzusunda bana haksızlık yapıyorsunuz.Ben kimseye saygısızlık yapmadım,bunun için lütfen beni anlamadan saygımı sorgulamayın.

 

"ne diyorum ben...?"

 

1-Diyorum ki,orada iki insan öldürüldü.Hak dersem,yaşama derim.Yaşama hakkı elinden alınan bu insanların düşünceleri değil,gasp edilen haklarıdır beni ilgilendiren,önce yaşam...

 

2-Diyorum ki,bazı şeyleri anlamak için yaşamaya hiç gerek yok.Bir kez olsun Kürt olun,ne demek istediğimi anlamaya çalışın...empati.

 

3-Diyorum ki,ben işleyen sistemin,yanlış olan zihniyetin farkındayım.En büyük hazinem bu.Yanlış olan sistem,ayrıntılarda saklı.Ayrıntılara taraf gözüyle yaklaşmak o zihniyeti yarına taşımaktır ki,yarın bizden hesap sorar.

 

4-Diyorum ki,suçlu da olsa insan değerli bir varlık,Suçlu da olsa insan diyelim...

 

5-Aç olan insan,canı acıyan insan,bedel ödeyen...lütfen bunları gözardı etmeyelim...

 

Ayrıca ben insan hakkı derken bana Diyarbakırlı arkadaşımızla yanıt vermenizdi ilginç gelen...ben o alanın haklılığını yazmadım burada...

 

DTP'nin iradesini güncel konularda irdelemişsiniz,bir daha oraya dönmem gerekecek...

 

yalnız sadece bir soru;

 

siz orda ki ölümlere ne diyorsunuz;yani bu konuda ki düşünceleriniz....sadece bu.

 

teşekkürler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben Kürt Sorunu vardır diyorum.PKK'da Kürt Sorununun bir sonucudur diye ekliyorum.Ama siz ısrarla böyle bir sorun yok diyorsunuz.Hay hay...

 

O zaman adına sizin için Şark Sorunu diyelim.

 

Politika,

 

Şark sorunu nedir ve çözüm nerdedir?

 

Sark sorununu madem ki siz kendiniz merak edip veya enterese gösterip arastirmadiniz veya arastirip sadece kelime oyunlari yapabilmek amaciyla bana yönelttiginiz soruya verecegim en dogru fakat en kestirme cevap SARK SORUNU'nun Türkiye'nin Misak-i Milli sinirlarinin reddi oldugudur,sizin Kürt sorunu dediginiz ve aslinda Kürtcüler tarafindan Türkiye tarihinde belirli tarihlerde ve bugün ortaya atilan yapay sorun bu SARK SORUNU kapsamindadir.SARK SORUNU benim bir icadim degildir,bu önceden beri var olan siyasi bir gercektir.Siz bilmiyor olabilirsiniz,ama sizin bilmiyor olmaniz SARK SORUNU gercegini yok etmez.******

 

Cözüm sormussunuz,bu bile bir kelime oyunudur ama yine cevap vereyim;Kürtce ile,Kürtce egitim ile,Nevruz ile cözüm olmayacagini siz zaten biliyorsunuz,sizin bana söyletmeye calistiginiz cözüm bir federasyon yani siyasi bir cözüm mümkün olamaz.Özetle Kürtler ve Türkler birlik icinde yasamak zorundadirlar.Eger Kürtcüler bu birligi bozmaya calismaya devam ederlerse onlara karsi mücadele de devam edecektir.Yani terörle bir yere varilmaz mantigi sadece bir siyasi oyundur.Terörle bir yere varilmayacagini terör icin daglara cikanlarin düsünmesi gerekir,Güvenlik güclerinin veya devletin sorunu degildir bu.Devletin sorunu terörü yok etmektir,teröre boyun egmek degil.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sark sorununu madem ki siz kendiniz merak edip veya enterese gösterip arastirmadiniz veya arastirip sadece kelime oyunlari yapabilmek amaciyla bana yönelttiginiz soruya verecegim en dogru fakat en kestirme cevap

.

.

.

saygilarla

 

Bence Kurtlerin kendi kaderlerini tayininde Afyon'lu, Yozgat'li ya da Denizli'lerden cok Kurtlerin sozu olur! Isteseniz de istmeseniz de. bakin nasil atildi ilerici adimlar, TRT6 filan? Sizin orada yasayan insanlarin kaderlerini tayin etme hakkiniz nereden geldi onu soruyorum size? Nasil adamin teki kalkip Turkiye'nin en ucra bati ya da ic Anadolu yoresinden kalkip bagirabiliyor "Kurtlere dil ve kimlik ozgurlugu olmasin" diye? Yanlis gelmiyor mu size bu biraz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Politika,

 

Bir problemin çözümünde en önemli adım,probleme ad vermektir.Adı konulan,doğru tanımlanan problem çözümün kendisidir.

Biz burada yıllardır adı konusunda bile hemfikir olamadığımız bir sorunu yazıp çiziyoruz.

 

Ben Kürt Sorunu diyorum siz Şark Sorunu.

 

Sizi anlamam için,öncelikle ad verdiğiniz probleme olan yaklaşımını bilmem gerekir.Beni ilgilendiren sizin tanımınız olan Şark Sorunudur,yoksa ansiklopedilerde ki Şark Sorunu değil.

 

Bunun için size "Şark Sorunu nedir" dedim,siz kelime oyunu dediniz.Canınız sağolsun.

 

Değerli forumdaşım,

 

Lütfen bana karşı olan önyargılarınızı bir tarafa bırakın.Bunu sizden istiyorum;çünkü...

 

Sanal alemde düşüncelerini paylaşan,tartışan bireyler mutlaka belirli bir eğitim-öğretim sürecinden geçmiş kişilerdir.Siz de eminim ki söz konusu kişilerdensiniz.

 

Eğitim-öğretim sürecinin bireye kazandırdığı en büyük hazine,ayırtetmedir.Anlama ve yorumlamadır.Lütfen,bu süreçten geçen biri olarak önce yazdıklarıma dönün,yazmadıklarımı bırakın.Ayırt edin,anlayın ve sonrasında yorumlayın.Bunu burada yazarak,kendim için de bir daha tekrarladım...anlayışınıza sığınarak.

 

Ayırt edilemesi gerekenlere dönelim...

 

Ben Kürt Sorunu derken,sistematikleşen yanlışlardan bahsettim;bana verilen ülkeyi yıkma örnekleri...Ayırtedelim;ben ülkem yıkılsın demiyorum,yıkılmaması için sorun neyse çözülsün diyorum.

 

Ben çözüm derken,empati dedim,tarafsızlık ve zihniyet dedim;bana dayatılan üniter devlet yaklaşımı...Ayıredelim;ben devleti bölelim demiyorum,çözüm için çabalayalım diyorum.

 

Bunun için Şark Sorunu ve bana dayattığınız,ben kabul etmem dediğiniz çözüm için susuyorum...saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli forumdaşım,

.

.

.

Geçtiğimiz yıl Dağlıca’da 8 er esir düştüğünde onların kurtulmalarına bu yüzden sevinilmemişti..."*[/size]

 

*İlhan Döğüş

Hayır böyle bir vahşet devlet elilye yapılsada KINAYACAĞIZ tabi.Yoksa bizim adamlığımız insanlığımız kalırmı?

Sevgili kardeşim bakın o cevap verdiğim şahıs adi (siyasi değil) bir suçu dahi siyasi oalrak bir kürtün ölümü olarak bize yedirmeye kalktı.

******

Merak ediyorum kaç sayfadır kınayın kınayın diye yırtınıyor.Ama desteklediği dtp nedense terör cinayetlerini kınamıyor.

Son merhalede ben yörede geçekten insanlık çelişkisi gözlemliyorum bunu ancak bu şekilde izah edebiliriz.Ya bir insanı muhtar secilmek uğruna öldürmek insan tasnifini zorlamıyormu bırakın 6 insan ölmüş 130 kişi yaralanmış ben bunu insana saygısızlık olarak görürüm.Ya bunlar İNSAN diyemedilermi ?

Sayın forumdaşım burda ölçü şudur kendime kabul etmediğimi topluma yöneltmemeliyim.

Bence öldürenlerin bile kürt olduğu bu vahşi cinayeti gözümüze baka baka devletin yada ne bileyim birilerinin üstüne yıkmaya çalışanlari kınayın.

 

Tekrar ediyorum sıra sizde bakın ben her türlüsünü ve devlet yapmış ise özellikle KINADIM.

Peki siz bu muhtar seçilmek uğruna 136 insanın canına kastedip 6 kişiyi öldüren 130 kusurunu yaralayan bu coğrafyada hiç problem yokmu diyorsunuz.

Bunlar kınanmayacakmı. Hadi bu dtp li kınamıyor siz kınamayacakmısınız.Bu vahşettir bunlar insan değildir diyebilecekmisiniz.

Son tahlilde Sevgi doluyum ama aptal değilimdir.

:excl:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır böyle bir vahşet devlet elilye yapılsada KINAYACAĞIZ tabi.Yoksa bizim adamlığımız insanlığımız kalırmı?

Sevgili kardeşim bakın o cevap verdiğim şahıs adi (siyasi değil) bir suçu dahi siyasi oalrak bir kürtün ölümü olarak bize yedirmeye kalktı.

******

Merak ediyorum kaç sayfadır kınayın kınayın diye yırtınıyor.Ama desteklediği dtp nedense terör cinayetlerini kınamıyor.

Son merhalede ben yörede geçekten insanlık çelişkisi gözlemliyorum bunu ancak bu şekilde izah edebiliriz.Ya bir insanı muhtar secilmek uğruna öldürmek insan tasnifini zorlamıyormu bırakın 6 insan ölmüş 130 kişi yaralanmış ben bunu insana saygısızlık olarak görürüm.Ya bunlar İNSAN diyemedilermi ?

Sayın forumdaşım burda ölçü şudur kendime kabul etmediğimi topluma yöneltmemeliyim.

Bence öldürenlerin bile kürt olduğu bu vahşi cinayeti gözümüze baka baka devletin yada ne bileyim birilerinin üstüne yıkmaya çalışanlari kınayın.

 

Tekrar ediyorum sıra sizde bakın ben her türlüsünü ve devlet yapmış ise özellikle KINADIM.

Peki siz bu muhtar seçilmek uğruna 136 insanın canına kastedip 6 kişiyi öldüren 130 kusurunu yaralayan bu coğrafyada hiç problem yokmu diyorsunuz.

Bunlar kınanmayacakmı. Hadi bu dtp li kınamıyor siz kınamayacakmısınız.Bu vahşettir bunlar insan değildir diyebilecekmisiniz.

Son tahlilde Sevgi doluyum ama aptal değilimdir.

:excl:

 

Ciddimisiniz?

 

Ilk katildiginiz da forum da "Kanka Kanka" diye diye nasil Diyarbakir'da filan askerlik yaptiginiz yazmistiniz. O zaman devlet eliyle yapilan kirliliklerden haberdarsinizdir! Onu kinayin! Fali-i mechulleri kinayin!

 

Milliyet, Zaman, Sabah bu haberi Kurt oldugu icin diye oldurulen DTP'li olarak gectiler! Eh iste sizlerin en buyuk 3 gazeteniz! Onlari kinasaniza! Milleti geriyorlar! Bir daha izah etmemi istiyormusunuz durumu?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Amerikan yorumcu Michael Barnty 'Bulgu mu yoksa uydurma mı?' isimli kitabında şöyle der;

.

.

.

Geçenlerde konuştuğum İran'lı bir Şii bayan,Ladin derken mücahit dedi.

 

Öncelikle yine bu alıntıyla cevap verdiğiniz iletim arasında bir bağ göremedim. Artı kendi yazdıklarınız yazınızın sonu arasında bir bağ göremedim.

 

Sizin konuştuğun İranlı' şii bayanın Ladin'e nasıl hitap ettiği değil, İran devletinin, İran halkının El Kaide ve Ladin'e nasıl baktığıdır bizi ilgilendiren.

 

El Kaide'ye gören İran halkı olan şiiler görüldükleri yerde öldürülmesi farz olan kafirlerdir. İran halkına göre El Kaide, ABD'nin İran ve Rusya'nın üstüne saldığı bir şer odağıdır.

 

Hiçbir İran'lı şiinin herşeyden önce, en kutsal mekanlarını bombalarla içindekilerle beraber yerle bir eden. İran Afganistan sınırından kaçırdığı İran'lı askerlerin kafasını kesen El Kaide ve Ladin için "mücahit" tanımlaması yapacağını sanmıyorum.

 

 

Müsamaha diyorsunuz,hangi müsamahan bahsediyorsunuz.Tahammülün olduğu yerde olur bu tür kavramlar.Bizi rahatsız etse de etmese de(ben bundan en çok rahatsız olanlardan biriyim)insanlar hala gözü kapalı PKK'nın ardından gitmektedir.Bakınız,ben şiddet kimden gelirse gelsin yanlış dedim,ama ne yapalım.Herkes bizm gibi düşünmüyor.İnsanların düşüncelerine,bakışlarına ipotek de koyamayız.

 

Biz,sadece nedenlerle çözümler üretebiliriz.Çözüm sadece siyaset değil,halkın kendisi de çözümde etkili unsurlardan biri.

 

Ve şu benim dediğim;

 

O alanda ki hakkı değil,o alanda öldürülenlerin yaşama hakkıdır beni ilgilendiren.Devlet insan için vardır,orada da insanı var.

 

Yine yuvarlak ifadelerle tartışmak. Arkadaşım yine samimi olarak söylüyorum fikirlerinizi ifade etmek için bizden mi çekiniyorsunuz ?

 

Ben açık örnek veriyorum, hiçbir dünya ülkesinde, terör örgütlerine destek için düzenlenen eylemlere müsamaha edilmez.

 

Hiçbir Avrupa ülkesinde DTP gibi bir partiye müsamaha edilmez.

 

AİHM Batasuna'nun kapatılmasını, üyelerinin tutuklanmasını, seçimlere sokulmamalarını, sınırdışı edilmelerini insan haklarına aykırı bulmamıştır. Başvuru talep dahi edilmemiştir.

 

 

Sizin "ben cevap vereyim" diyerek cevap verdiğiniz tartışma da, ne tartışılıyordu ? DTP'nin çeşitli bahanelerle organize ettiği, terör örgütü yandaşı gösteriler.

 

ve bunun "hak arama" olup olmadığı .

 

cevap verdiğinzi iletilerim de ne yazıyordu "araçların ateşe verildiği, dükkanların camlarının kırıldığı, terör örgütü yandaşı sloganlar atıldığı, terör örgütü liderinin resimlerinin taşındığı gösteriler bir hak arama değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu hak arama olarak kabul edilmez ve müsamaha gösterilmez

 

Sizin yaptığınız tam olarak şu; tartışmayı konudan uzaklaştırmaya çalışmak.

Siz bu eylemleri "hak arama" olarak görüyorsanız ifade edersiniz. Ama o yok. Hayır hak böyle aranmaz diyorsanız onu ifade edersiniz. Ama o da yok. Ne var peki ?

 

"Yaşam hakkı" "devlet insan için vardır" "çözüm sadece siyaset değil" "beni ilgilendiren insan yaşamı"

 

Tam olarak yaptığınız genel geçer ifadelerle konuyu dağıtmaya çalışmak.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.