Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Felsefenin Tarihçesi


İstanbul

Önerilen İletiler

Bilginin ve insan eyleminin kaynağını ve ilkelerini inceleyen düşünceler bütünü. Yunanca «philosophia» («philos», dost, «sophia», bilgelik) sözcüğünden Arapça'ya, oradan da Türkçe'ye «felsefe» olarak geçmiştir.

 

Felsefeciler (filozoflar), genellikle saygın, ağırbaşlı, kolay kolay heyecanlanmayan, hiç bir şeye kızmayan kimseler olarak düşünülür. Oysa Eflatun, filozofun başlıca özelliğinin hayret etmek olduğunu söylerdi. Böyle olunca, ister bilgin, ister cahil, ister çocuk, ister büyük olsun, herkes filozof demektir, çünkü herkes, hayat üzerine, ölüm üzerine, düşünmek etkinliği, ya da duyduğu sevgi veya başka herhangi bir etkinlik konusunda kendi kendine sorular sorar. Ama, sözcüğün dar anlamıyla filozof, düşünce yoluyla dünyayı yorumlamağa, yani dünyaya bir anlam vermeğe çalışan kimsedir.

 

Yunanistan Doğumlu

 

Batı felsefesi, Yunanistan'da, tarihin hem zengin, hem karışık bir döneminde doğdu. Felsefenin gerçek kurucusu, Eflatun'dur (428348). Ustası Sokrates gibi o da, insanların gerektiği gibi yaşamadıklarına inanmıştı: ama haksızlığın, bilgisizliğin, ahlâksızlığın çaresi nerede bulunacaktı?

 

Eflatun'a göre herkes, yapılması gerekeni bildiğini sanıyordu: «Bizler, tıpkı bir mağaranın ta dibinde zincire vurulmuş tutsaklar gibiyiz; içimizden biri kendini kurtarıp da başını aydınlığa çevirmeyi başarabilirse, o zaman, doğru bildiği her şeyin yanlış olduğunu anlayacak, böylelikle, bilgiye ulaşmak için, aklın kendi üzerinde çaba harcamasının gerekli olduğunu görecektir». Aristoteles ise, Eflatun'un bu düşüncelerini fazlasıyla idealist buldu ve daha çok, bir sistem halinde örgütlemeğe çalıştığı özel bilgiler (doğal bilimler, fizik, politika) üzerinde durdu.

 

M.Ö. III. yy.dan itibaren, Yunan sitelerinin gerilemesiyle, felsefe okullarının sayısı da çoğaldı ve her biri öncelikle şu soruya karşılık aramağa çabalar oldu: insan mutluluğa nasıl erişebilir? Stoacılar düşmanlığa son vermek için, ruh sağlamlığına güvendiler, Epikürcüler dostluk ve düşünce zevklerine öncelik tanıdılar, septikler (kuşkucular) ise her şeyden kuşkulanma duygusuna sığındılar.

 

Din Bilginleri

 

Kilise, yüzyıllar boyu düşünce tarihini egemenliğine aldı. Özellikle, Thomas d'Aquin (1225-1274) gibi Ortaçağ filozoflarının hemen hepsi tanrı ve insan sorunuyla uğraşan din adamları ve din bilginleriydi.

 

Sonra, hümanist (insancı) uğraşıların merkezi, insan oldu. Fransa'da Montaigne, İtalya'da Giordano Bruno (1548-1600), İngiltere'de Francis Bacon (1561-1626), düşüncenin gelişimine katkıda bulundular.

 

Klasik Dönem

 

Kopernik ile Galilei'nin dünyanın dönüşü üzerine kuramları, geleneksel düşünceleri altüst etmiştir. Ondan sonra bilimsel ilerleme, felsefi düşünceyle birlikte gidecektir. XVII. yy.ın bütün büyük filozofları, aynı zamanda bilgindiler. Onları ilgilendiren, bilim üzerine düşünmek, bilimin nasıl mümkün olacağını göstermekti. Bu anlayış, özellikle Descartes'da, Spinoza'da (1632-1677) ve Leibniz'de (1646-1716) belirgindir.

 

XVIII. yy.da bir yandan doğal bilimler gelişirken (doğa bilgini Lamarck'ın çalışmaları), bir yandan da Montesquieu (1689-1755) ve J.J. Rousseau gibi filozoflar da toplumsal ve siyasal fenomenlere (insan bilimlerinin doğuşu) yönelmişlerdi. İngiltere'de David Hume (1711-1776), deneyin bilginin kökeni olduğunu öne sürerken (ampirist [görgücü] kuram), XVIII. yy. sonunda Emmanuel Kant (1724-1804) eleştirisel idealizm kuramıyla «aydınlık çağ felsefesinin» doruğunu belirtiyordu.

 

Tarihin Anlamı

 

Fransız Devrimi, felsefenin evriminde bir dönüm noktası olmuştur: artık, tarih üzerine düşünceler, özellikle Alman filozoflarında ön plana geçecektir. Friedrich Hegel (1770-1831), tarihin ne saçma, ne de rastlantılara bağlı olduğu düşüncesindedir: ona göre tarihin bir anlamı var dır, bu da insan bilincinin ve insan aklının gelişmesidir. Hegel'in eseri, Kari Marx'ı çok etkilemiştir; Marx için tarihin, iktisat yasalarına bağlı yasaları vardır. Şair ve filozof Friedrich Nietzsche (1844-1900) için ise, dünyanın değişimi, bireyin değişiminden geçer.

 

Çağdaş Düşünce

 

XX. yy. başlangıcı felsefesine gelince, burada da iki büyük akım ayırt edilebilir: özellikle bilimde görülen büyük değişimleri (Einstein kuramları) inceleyen birincisinin ilerigelen temsilcileri Edmund Husserl (1859-1938) ve Gaston Bachelard'dır (1884-1962); daha çok insanla ve insan yaşamının anlamıyla ilgilenen ikinci akımın öncüsü ise Henri Bergson'dur (1859-1941).

 

İki dünya savaşıyla sarsılan XX. yy., psikanaliz .(Freud'un çalışmaları) araştırmalarına paralel olarak, insan üzerinde yeni bir düşünce biçiminin doğuşuna sahne olmuştur. Danimarkalı Kierkegaard'ın (1863-1855) öncülüğünü yaptığı varoluşçuluk (egzistansiyalizm), Martin Heidegger (doğ. 1889) ile Almanya'da ve Jean-Paul Sartre (doğ. 1905) ile Fransa'da gelişmiştir ve «her insan, kendini kendi seçer, öz seçimleriyle, öz davranışlarıyla kendini yaratır» kuramıyla belirlenmiştir.

 

Bugün filozoflar artık, sistemler kurmağa çalışmıyorlar; Sartre bile siyasal eyleme yönelmiştir. Bugün düşüncelerin gelişiminde en çok etkisi olan kişiler, birer insan bilimleri disiplini olan psikanaliz (Lacan) ve etnoloji (Levi-Strauss) üzerinde çalışan insan bilimleri uzmanlarıdır.

 

p><p>Raffaello

 

' alt='>'>

 

(Solda) Alman filozofu ve matematikçisi Leibniz (1646-1716). Parlak zekâsı ve üstün bilgisiyle Leibniz, hukuk, siyaset, din, tarih, dilbilimi, jeoloji ve mekanik alanlarında da önemli çalışmalar yaptı. «Dünyamızın olması mümkün dünyaların en iyisi olduğu»nu savundu.

 

(Sağda) Alman filozofu Emmanuel Kant (1724-1804). Hayatını inceleme, ders verme ve düşünmeğe adadı. Günlük programını bir kere, o da Fransız Devrimi'nin başladığını öğrendiği gün aksattı. Kant'a göre akıl, deneme sınırlarını aşınca hezeyana düşer; bilgimizin temeli insanın zihnidir; akıl, bilimsel ve deneye dayalı olarak kullanılmalıdır; insan yaşamına yön veren ahlâk yasası, özgürlüğü, ruhun ölümsüzlüğünü ve Tanrı'nın varlığını gerektirir. Portre, Hans Kurth'un eseri.

 

Doğu Felsefesi

 

Hindistan düşünürlerine göre, felsefe ile din birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Brahmanizm geleneği evrenin ruhu olan birliği öğrenmeğe çalışır. Bu ruh, her insanın ta derinliğindedir. ölümün bile söndüremediği hayat ilkesidir. Buna karşılık 'Buda için her şey görünüşten ibarettir; sağduyu, her şeyin gerçek dişiliği üzerine düşünmek ve kendinden vazgeçip özünü dünyadan da kurtarmak demektir.

 

Geleneksel Bölümler

 

Felsefe birkaç bölümü içerir: mantık, akıl yürütme, düşünme bilimidir; epistemoloji, bilimler üzerinde düşünmektir; etik {veya ahlak), ahlâk bilimi, iyilik ve kötülük kuramıdır; estetik, güzellik bilimidir. Metafizik ile teoloji (dinbilim) ise, doğrunun ilkelerini arar ve dine ilişkin sorunları inceler.

 

Diogenes

 

İlkçağ filozoflarının çoğunluğu, çok ince mantıkçıklardı. Ama bazıları da sadece aydınları küçümsüyor ve toplumsal kuramlardan uzak, sade ve doğal bir yaşantıyı arıyorlardı. Böylece her mevsim yalınayak gezen Diogenes'in tek bir pelerini vardı ve genellikle bir fıçıda yaşıyordu. Büyük İskender ona bir arzusu olup olmadığını sorunca da: «Evet, gölge etme, başka ihsan istemem» karşılığını vermişti.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 yıl sonra...

Felsefeye giriş için eski Yunan'da doğdu söylemi yaygın ama felsefenin ne olduğu ve ne zaman doğduğu tartışma konusu.... Sümer rahipleri de ilk felsefeciler olarak kabul edilebilir, ilk felsefi söylemler Sümerler döneminde yapılmıştır. Düşünce tarihi ne zaman başlamıştır, ilk insan düşünmeye başladığında..... düşünce tarihi ile felsefe tarihini ayıran fark nedir..... düşünce üzerine düşünmekse felsefe, o zaman, yazılı Sümer metinleri ilk felsefi söylemlerdir..... ki eski Yunan'dan önce Hint ve Çin felsefeleri vardır yani eski Yunan'da başladı söylemi hava da asılı duran bir söylemdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefeye giriş için eski Yunan'da doğdu söylemi yaygın ama felsefenin ne olduğu ve ne zaman doğduğu tartışma konusu.... Sümer rahipleri de ilk felsefeciler olarak kabul edilebilir, ilk felsefi söylemler Sümerler döneminde yapılmıştır. Düşünce tarihi ne zaman başlamıştır, ilk insan düşünmeye başladığında..... düşünce tarihi ile felsefe tarihini ayıran fark nedir..... düşünce üzerine düşünmekse felsefe, o zaman, yazılı Sümer metinleri ilk felsefi söylemlerdir..... ki eski Yunan'dan önce Hint ve Çin felsefeleri vardır yani eski Yunan'da başladı söylemi hava da asılı duran bir söylemdir.

Felsefe bati algisinda genelde Yunanlilar ile baslar. Mesela Thales. Insanoglunun tarihi ortaya koyma yani yazinin tarihi de 6000 yildir.

 

Felsefenin bati eliyle bilinen tarihi ise; M.O. 8. asir ile 2. asir arasinda, yunanistan olarak ta M.O. 6. asirdir. 

 

Daha onceki soylemler felsefeden ziyade tarihi bilgi temelindedir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefenin Yunanlilarda basladigi tezi artik ragbet görmüyor,felsefe, düsünce biliminin  baslangic cografyasi Ortaasyadir ve eski Türklerdir.Sümer felsefesi Yunan felsefesinden daha öncedir.Uzak Dogu Cin felsefesi Konfücyüz felsefe tarihinin km taslaridir.O nedenle üzerinde cok görüs belirtilmesi gereken bir konudur Felsefe,sadece Yunanlilara mal ederek felsefe anlatilmaz.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefe bati algisinda genelde Yunanlilar ile baslar. Mesela Thales. Insanoglunun tarihi ortaya koyma yani yazinin tarihi de 6000 yildir.

 

Felsefenin bati eliyle bilinen tarihi ise; M.O. 8. asir ile 2. asir arasinda, yunanistan olarak ta M.O. 6. asirdir. 

 

Daha onceki soylemler felsefeden ziyade tarihi bilgi temelindedir.

felsefeden ziyade tarihi bilgi yani insanlar geldim-gittim diyemi yazmışlar, bu Amerikan kıtasının keşfine benziyor. Kızıldereliler oradalar zaten sen gidince keşif oluyor. Kızılderelilerinde kültürü var, Kızıldereliler Avrupa kıtasına gelseydi, Avrupa kıtasını kızıldereliler mi keşfetmiş olacaktı.

Felsefe'den önce tarihi bilgi diye bir şey yoktur. Düşünce tarihi vardır. Düşünce tarihi ilk insanın düşünmeye başladığı tarihte yani bundan 2-3 milyon yıl önce başlamıştır. Düşünce üzerine düşünmek olan felsefe tarihinin ise ne zaman başladığı tartışma konusudur. Önce düşünce tarihi nedir, felsefe tarihi nedir onu açıklamak lazım...... Felsefe tarihinin başlangıcını neyi kıstas alarak başlatabiliriz. Felsefe için dinden bağımsız düşünme deniyor ama felsefe kelimesinin türemesinde bile Tanrılar vardır. Bilge olan Tanrılardır, insan olsa olsa bilgi-sever olur denmiştir. Hani dinden bağımsızdı. Felsefe tarihinin başlangıcı muhlaktır ama uyanık batı nasıl Amerika'yı keşfettiyse, Yunan mucizesiyle felsefeyi'de keşfetti.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

felsefeden ziyade tarihi bilgi yani insanlar geldim-gittim diyemi yazmışlar, bu Amerikan kıtasının keşfine benziyor. Kızıldereliler oradalar zaten sen gidince keşif oluyor. Kızılderelilerinde kültürü var, Kızıldereliler Avrupa kıtasına gelseydi, Avrupa kıtasını kızıldereliler mi keşfetmiş olacaktı.

Felsefe'den önce tarihi bilgi diye bir şey yoktur. Düşünce tarihi vardır. Düşünce tarihi ilk insanın düşünmeye başladığı tarihte yani bundan 2-3 milyon yıl önce başlamıştır. Düşünce üzerine düşünmek olan felsefe tarihinin ise ne zaman başladığı tartışma konusudur. Önce düşünce tarihi nedir, felsefe tarihi nedir onu açıklamak lazım...... Felsefe tarihinin başlangıcını neyi kıstas alarak başlatabiliriz. Felsefe için dinden bağımsız düşünme deniyor ama felsefe kelimesinin türemesinde bile Tanrılar vardır. Bilge olan Tanrılardır, insan olsa olsa bilgi-sever olur denmiştir. Hani dinden bağımsızdı. Felsefe tarihinin başlangıcı muhlaktır ama uyanık batı nasıl Amerika'yı keşfettiyse, Yunan mucizesiyle felsefeyi'de keşfetti.....

Farkindaysan 6. yuzyil ile 8. yuzyil arasinda bir ikiyuzyil fark var.  Bu da zaten conficyus'u Lao-tse cin, upasnishads ve budha hindistan, Zarathustra iran, eski ahit peygamberleri filistin, homer v.s. olarak ta farklilasir.

 

Felsefe her seye olan bir bakis acisinin insanoglu eliyle yine insanogluna tanistirilmasidir. Genelde tarih oncesi bulgular ise, felsefi olarak degil; bilimsel olarak zamansal olcum ile degerlendirilmektedir. Mesela tarih oncesi olan toplumlarini yasamlarini bilimsel olarak ortaya koymak perk de mumkun degildir. Cunku kullandiklari diller yok olmustur ve elde edilen yazitlar bugun hala gecerli olan yazitlara gore degerlendiiklmektedir.

 

Felsefe ilk ortaya ciktiginda hem gozleme hem de "herseyi tek bir temelde butunlemeye" yoneliyordu. Metafizigin ve gercegin ne oldugunun akilci temelde ortaya cikisi, felsefeyi hem bilim otesine hem de tanriya tasidi. Zaten karanlik cag ve ronesansa kadar olan donem de bunun kanitidir.

 

Felsefenin dinden bagimsizligi, sokrates ile birlikte sona erdi ve ronesansa kadar ve ordan da aydinlanma cagina kadar da surdu.

 

Cunku metafizigin kendi temelinde dallanmasi varlik olarak tanriyi teoloji olarak farklilastirdi. Din ise su an din felsefesi ya da dini felsefe temelinde isleniyor.

 

Yalniz ilginc olan bu kavramlarin felsefenin bile ne oldugunun ortak bir tanimi algisi yok.

 

Nedeni de akilci algi ile algilanan soyut olmalari. Dolayisi ile felsefe, etik, estetik, her yonu ile bilimsel icerik tasimaz. Cunku ortada gozlem veren bir fenomen (insanoglu sadece dusunce ve davranis fenomen tabani olarak gozlem verir) tabani yoktur. Insanoglunun somutlastirdigi tabanlar ise sadece yasam ve iliski dozen ve system kurum ve kurumlasma olarak ortaya cikar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Felsefenin dinden bagimsizligi, sokrates ile birlikte sona erdi ve ronesansa kadar ve ordan da aydinlanma cagina kadar da surdu."

Bu hangi felsefeye göre düşündüğünüze bağlı, materyalist felsefeye göre düşünüyorsanız eğer felsefenin dinden ya da metafizikden bağımsızlığını savunabilirsiniz ve ona göre bir felsefe tarihi yazarsınız. Ama idealist felsefeye göre düşünüyorsanız felsefe dindenya da metafizikten bağımsız değildir.İdealist felsefeye göre felsefe tarihinin sümer'den başlaması gerekiyor. Metafiziksel bir çıkış var. Fiziksel çıkışda ise felsefe sadece akla indirgeniyor. Fiziksel akıl yürütme ile felsefe ve bilim tarihi beraber yürüyor ki bunu metafizikten hangi dönemde ayırabiliriz ve nasıl felsefe tarihi yazarız.....

 

Sokrates demiş ki; “Ben bir şey biliyorsam, o da hiç bir şey bilmediğimdir.” ... Hangisinin daha iyi olduğunu ancak Tanrı bilir”  sokrates bir ateist değil ki, metafizikle fiziği birbirinden ayırın.

 

Thales, Her şeyin Tanrılarla (daimonlarla) dolu olduğuna inanmış.... hiç birisi dinden Tanrılardan bağımsız bir söylem geliştirmemiş.... Sümer rahipleri de Tanrılardan bağımsız bir söylem geliştirmemiş.... bu gün bile felsefe tarihini hangi kıstaslara göre yazacağımız  belli değildir.  Zaten felsefenin doğasında eleştirellik vardır. Derler ki; iki kişi birbiriyle aynı fikirdeyse onlardan birisi felsefeci değildir." Felsefi söylem de,  üstünde hocan dahi olsa senin özgün felsefen olmalıdır..... Sokrates, Platon ve Aristo bunlar birbirlerinin öğrencileridir ama hepsinin özgün felsefi söylemi vardır. Felsefe tarihini ya da Bilim tarihini bir yerden başlatamayız ve birbirlerinden de ayıramayız...... Her şey insanoğlunun ortak atalarının mirasıdır, şahıslar sadece biligi birikimlerini bir adım ileri götürmüştür. Bir şahsı ya da dönemi temel alarak mantıklı bir sonuca varamayız..... Öncelikle düşünce tarihi ile felsefe tarihi ne zaman ayrışmıştır onu anlamalıyız ama elimizdeki yazılı belgeler Sümer öncesinde yok, yazıyı bile nasıl bir düşünsel evrim geçirerek bulduğu belli değil, çeşitli teoremler var..... sonuç olarak Düşünce ve felsefe tarihi ilk insana kadar götürülebilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Felsefenin dinden bagimsizligi, sokrates ile birlikte sona erdi ve ronesansa kadar ve ordan da aydinlanma cagina kadar da surdu."

.

.

.

düşünsel evrim geçirerek bulduğu belli değil, çeşitli teoremler var..... sonuç olarak Düşünce ve felsefe tarihi ilk insana kadar götürülebilir.

Ben bilgi felsefesi yani epistemolojik felsefeye gore dusunuyor ve bilgi paylasiyorum.

 

Cunku varlik uzerine insanoglunun ortaya koydugu her bir kuram ve onlarin her bir tozu, ister toz temelli ister gercek temelli olsun, hem bilimsel bir icerik tasimaz; hem de insanoglu kendini bildi bileli bu konuda "kedi/kopek gibi didisir, durur."

 

Sonucta insanogluna gore zaten insanoglu metafizigin varliksal olan uc tozunu de bunyesinde barindirir (madde, dusunce ve kavram) oyuzden ontolojik olarak ve monist/dualist toz temelinde ustelik "ilk, tek, mutlak" gibi gozlemi olmayan akilci one surumlar (materyalizm, idealism ve pozitivizm) o yuzden zaten insanoglu bu uclu teke indirgeme tartismasini ortaya atmistir.

 

Iste o yuzden hem tarihi temelde hem de felsefe temelinde bilgi felsefesi ile degerlendirildiginde, varliksal bir tarafin degerlendirmesini icermez. Cunku buradfa sadece temel bilgi degil, ayni zamanda bilimsel temelde bilgidir.

 

Benim sokrates'in farkini ortaya koymam da bu nedendendir. Yani sokratesin bilgi ve bilim temelinden uzaklasan ilk filozof olmasi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"ilk, tek, mutlak" söylemleri ilk defa Sümer rahipleri tarafından ortaya atılmıştır. Sümer zihniyeti insanoğlunu bir kanserli virüs gibi teslim almıştır ve hala insanoğlu bu zihniyetten çıkamamıştır......

 

Ancak Sümer rahipleri, kendilerinden önceki mitosları dönüşüme uğratarak günümüz insanının yada uygarlık tarihi boyunca insanın zihniyet yapısını ve mantık ölçülerini belirlerler. Statik-değişmeyen her şeyi dışta gören dogmatik zihniyet yapısı Sümer rahiplerinin icatlarıdır. Sümer rahipleri insanları doğa tanrılarından uzaklaştırarak, onları önce doğadan soyutluyorlar. Tanrısallık adı altında toplumu mutlak olarak egemen kılıyorlar. Buna göre, yerde gökyüzü düzeni gibidir. Her şeyin yeri ve hareket durumu bellidir. Tanrısallığın hükmü altında bir yaprak dahi kendiliğinden kımıldayamaz. Her şey bizim dışımızdaki Tanrı’dan gelir. Buda beraberinde kadercilik ve mutlakçılık bir zihniyet yapısını doğurur. Sümer rahiplerin yaratmış olduğu dogmatik zihniyet öylesine güçlüdür ki; günümüzde dahi aşılmış değildir. Sonrasında doğan felsefe ve bilimsel düşünce kendisini bundan dahi kurtaramamıştır..................

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefe tarihi cok eskilere dayanir bunu sadece Yunanlilara mal etmek Yunanlidan önceki filosoflara haksizlik olur.

 

Felsefeyi incelemek gerekiyorsa bunu birkac dönem olarak incelemek gerekir.

 

Ilkcag Felsefesi;Genis anlamda Ilkcag felsefesi :UZAK DOGU-HINT-MISIR-SÜMER-AKAT-ASUR-FENIKE-BABIL-ISRAIL-HITIT-PERS-KARTACA-YUNAN VE ROMA kültürlerini kapsar.

 

Ortacag Felsefesi:Metafizik Hiristiyan Felsefesidir.Isa'dan sonra 3.Yüzyildan 15.Yüzyila kadar uzun bir süreyi kapsar.

Hiristiyan Felsefesi Origemes'in (185-254) Platonculugu Hiristiyanliga sokmasiyla baslar ve 1000 yil gibi bir süre hiristiyanlik Platonculukla yorumlanmistir.Bu akim Doguyada egemen olmus ve Islam Felsefesinide temellendirmistir.Denilebilir ki günümüzde  insanligin büyük bir bölümünü  hala etkisi altinda bulunduran metafizik düsünce sistemi Aristotoles'in iki büyük idealist ögretisi olan "lise"ve "akademi"nin ortak ürünüdür.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"ilk, tek, mutlak" söylemleri ilk defa Sümer rahipleri tarafından ortaya atılmıştır. Sümer zihniyeti insanoğlunu bir kanserli virüs gibi teslim almıştır ve hala insanoğlu bu zihniyetten çıkamamıştır......

 

Ancak Sümer rahipleri, kendilerinden önceki mitosları dönüşüme uğratarak günümüz insanının yada uygarlık tarihi boyunca insanın zihniyet yapısını ve mantık ölçülerini belirlerler. Statik-değişmeyen her şeyi dışta gören dogmatik zihniyet yapısı Sümer rahiplerinin icatlarıdır. Sümer rahipleri insanları doğa tanrılarından uzaklaştırarak, onları önce doğadan soyutluyorlar. Tanrısallık adı altında toplumu mutlak olarak egemen kılıyorlar. Buna göre, yerde gökyüzü düzeni gibidir. Her şeyin yeri ve hareket durumu bellidir. Tanrısallığın hükmü altında bir yaprak dahi kendiliğinden kımıldayamaz. Her şey bizim dışımızdaki Tanrı’dan gelir. Buda beraberinde kadercilik ve mutlakçılık bir zihniyet yapısını doğurur. Sümer rahiplerin yaratmış olduğu dogmatik zihniyet öylesine güçlüdür ki; günümüzde dahi aşılmış değildir. Sonrasında doğan felsefe ve bilimsel düşünce kendisini bundan dahi kurtaramamıştır..................

Kurtarmistir. Bilissel bilim ve numenal degerlerin ve soyutlamanin insanogluna geri verilmesi ve 20. yuzyil ile birlikte gelen bilimsel felsefe ve modern bilim, artik felsefe uzerine bilim yapmaktan kendini kurtarmistir.

 

Modern bilimde, ne o metafizik temel, ne ontolojik bakis acisi, ne sadece ispata dayanan bilim, ne gozlem vermeyen akilci degerler artik kalmamistir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Felsefe tarihi cok eskilere dayanir bunu sadece Yunanlilara mal etmek Yunanlidan önceki filosoflara haksizlik olur.

.

.

.

saygilarla

İlk çağ felsefesinde nasıl bir hiyerarşi ouşmuş bilinemiyor, ondan düzgün bir felsefe tarihi ortaya çıkmıyor ama batı fırsatı ganimet bilip felsefeyi Yunan mucizesi olarak lanse ediyor. İnsanlığın binlerce yıllık birikimlerini kendine mal ediyor..... saygı bizden....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte Sokrates, Thales ve bütün filozoflar bu zihniyetin savunucularıdır.....

Istge o yuzden bilgiden varliga ve olgudan gercege yonelis, insanoglunun en buyuk yaptigi hatadir. Bu hata en basta insanoglunun birsel ve tursel varligini es gecmis, insanoglunu illa baska bir ture ya da maddeye kula meta mal ya da kole olarak peskes cekmistir.

 

Sadece hakim nitelik guc ve otorite ile insanoglunu nicelik olarak algilayarak, zorla baski ile yonetmis ve yonlendirmistir.

 

Yunancanin ilk filozoflari en azindan gozlemci idiler, yani ates, hava su v.s. tekelinde herseyi toplmalarinin altinda, en azindan bir fenomen yatiyordu. Zaten atom temelli fizik ve felsefe de boyle dogdu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kurtarmistir. Bilissel bilim ve numenal degerlerin ve soyutlamanin insanogluna geri verilmesi ve 20. yuzyil ile birlikte gelen bilimsel felsefe ve modern bilim, artik felsefe uzerine bilim yapmaktan kendini kurtarmistir.

 

Modern bilimde, ne o metafizik temel, ne ontolojik bakis acisi, ne sadece ispata dayanan bilim, ne gozlem vermeyen akilci degerler artik kalmamistir

Evet, Özellikle Einstein’ın izafiyet teorisi ve kuantum fiziği insanın zihniyet yapısını köklü değişikliklere uğratmıştır... ama kitlelerin yani sokaktaki insanın zihniyet yapısına tam olarak sinmemiştir.....

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet, Özellikle Einstein’ın izafiyet teorisi ve kuantum fiziği insanın zihniyet yapısını köklü değişikliklere uğratmıştır... ama kitlelerin yani sokaktaki insanın zihniyet yapısına tam olarak sinmemiştir.....

 

Birak kitleyi daha aydinlara ontolojik takintililara ve bilime bile tam olarak sinmemistir.

 

Yalniz burda onemli olan zihnin ufuku ve artik insanoglunun faktorel oneminin ve ortaya koyucusu oldugunun algilanmasi ve bosa giden onca disisme ve savaslarin anlamsiz ve gereksizliginin ortaya konmasidir.

 

Tabi ki bundan her turlu cikari olan basta emperyalist zihniyet ve iktidar guc ve otorite pesinde kosanlar ve sadece kendi dogrularini dogru zannedip topluma dayatanlar, memnun degildir ve ellerinden geleni bu konuda yapmakta, bilime dini ve felsefeyi bir dogma, dogalllikkisvesi ve de zihni ya da fiziki kadercilik olarak dayatmaktadirlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Istge o yuzden bilgiden varliga ve olgudan gercege yonelis, insanoglunun en buyuk yaptigi hatadir. Bu hata en basta insanoglunun birsel ve tursel varligini es gecmis, insanoglunu illa baska bir ture ya da maddeye kula meta mal ya da kole olarak peskes cekmistir.

 

Sadece hakim nitelik guc ve otorite ile insanoglunu nicelik olarak algilayarak, zorla baski ile yonetmis ve yonlendirmistir.

 

Yunancanin ilk filozoflari en azindan gozlemci idiler, yani ates, hava su v.s. tekelinde herseyi toplmalarinin altinda, en azindan bir fenomen yatiyordu. Zaten atom temelli fizik ve felsefe de boyle dogdu.

Tabi ki katkıları göz ardı edilemez ama Yunan mucizesi diyerekte her şeyi kendilerine mal etme mantığı yanlıştır. Batılıların genel zihniyeti böyle her şeyde batılılar ve diğerleri ama onları yıkan Sümer buluntuları olmuştur. Her şey Sümer'de başlamıştır. Noter'inden ilk gökyüzü gözlemine, işte bu batılıların her şeyin onlarla başladığı söyleminin iflasıdır..... Tarih bile Sümer'le başlamıştır. İnsanın yazıyı icadı milad kabul edilmiş ve yazı icadı öncesi tarih öncesi olarak kabul edilmiştir. İsa'nın doğumundan öncesi tarih öncesi gibi algılatılıyor ki bu da bir batı dayatması. Gerçek tarih'in bir noktası Sümer devletinin kurulmasıdır. Tarih öncesi +5000 yıldan çıkarak yapılmalıdır yani biz 2014 yılında değil 5014 yılında olmamız gerekiyor..... bu da düzeltilip 5014'den öncesi (-) tarih olarak yazılması gerekiyor.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tabi ki katkıları göz ardı edilemez ama Yunan mucizesi diyerekte her şeyi kendilerine mal etme mantığı yanlıştır. Batılıların genel zihniyeti böyle her şeyde batılılar ve diğerleri ama onları yıkan Sümer buluntuları olmuştur. Her şey Sümer'de başlamıştır. Noter'inden ilk gökyüzü gözlemine, işte bu batılıların her şeyin onlarla başladığı söyleminin iflasıdır..... Tarih bile Sümer'le başlamıştır. İnsanın yazıyı icadı milad kabul edilmiş ve yazı icadı öncesi tarih öncesi olarak kabul edilmiştir. İsa'nın doğumundan öncesi tarih öncesi gibi algılatılıyor ki bu da bir batı dayatması. Gerçek tarih'in bir noktası Sümer devletinin kurulmasıdır. Tarih öncesi +5000 yıldan çıkarak yapılmalıdır yani biz 2014 yılında değil 5014 yılında olmamız gerekiyor..... bu da düzeltilip 5014'den öncesi (-) tarih olarak yazılması gerekiyor.....

Sumerler diyorsun da, mesela Anadoludaki truvalilar Sumerlerden oncedir ve Anatolia yunanca bir kelimedir.

 

Yani Sumerlerin, levanta bolgesi olarak Anadoludaki varliklari, orda daha onceki hatti toplumunu goz ardi edemez. Yalniz hattilerin tarihi dilleri yok olmustur. Truva doneminde lidyalilarin, frigyalilarin da oldugunu unutmayalim. Ki lidyalilar parayi ortaya atmistir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Troya I-VIII yak. İ.Ö. 3000 - İ.Ö. 700
Hattiler yak. İ.Ö. 2500 - İ.Ö. 2000/1700
Akadlar yak. İ.Ö. 2400 - İ.Ö. 2150
Luvi Krallığı / Luviler yak. İ.Ö. 2300 - İ.Ö. 1400
Asurlar ticari koloniler yak. İ.Ö. 1950 - İ.Ö. 1750
Akalar Krallığı (münakaşalı) yak. İ.Ö. 1700 - İ.Ö. 1300
Kizzuvatna Krallığı yak. İ.Ö. 1650 - İ.Ö. 1450
Hititler yak. İ.Ö. 1680 - İ.Ö. 1220
  Eski Krallık
  Orta Krallık
  Yeni Hitit Devleti
Likya / Likyalılar yak. İ.Ö. 1450 - İ.Ö. 350
İyonya Gizli Anlaşması yak. İ.Ö. 1300 - İ.Ö. 700
Neo-Hitit Kralları yak. İ.Ö. 1200 - İ.Ö. 800
Frigya / Frigler yak. İ.Ö. 1200 - İ.Ö. 700
Karya / Karyalılar yak. İ.Ö. 1150 - İ.Ö. 547
Urartu yak. İ.Ö. 859 - İ.Ö. 595 / 585
Demir Çağı' dan Klasik Antik dönem'e
Lidya / Lidyalılar yak. İ.Ö. 685 - İ.Ö. 547
Persler'in Ahameniş İmparatorluğu yak. İ.Ö. 559 - İ.Ö. 331
Büyük İskender İmparatorluğu İ.Ö. 334 - İ.Ö. 301
Selevkos İmparatorluğu İ.Ö. 305 - İ.Ö. 64
Pontus Hükümdarlığı İ.Ö. 302 - İ.Ö. 64
Pergamon Krallığı-Attalos Hanedanı İ.Ö. 283 - İ.Ö. 133
Ermeni Krallığı-Artaksiad Hanedanlığı İ.Ö. 190 - İ.S. 428
Roma Cumhuriyeti İ.Ö. 133 - İ.Ö. 27
Roma İmparatorluğu İ.Ö. 27 - İ.S. 330
Orta çağlar
Bizans İmparatorluğu 330 - 1453
Anadolu Selçuklu Devleti 1077 - 1307
Klikya Ermeni Krallığı 1078 - 1375
Artuklu Beyliği 1101 - 1409
Trabzon İmparatorluğu 1204 - 1461
İznik İmparatorluğu 1204 - 1261
İlhanlılar 1256 - 1355
Osmanlı Devleti ve Türkiye
Osmanlı İmparatorluğu'nun doğuşu 1299 - 1453
Osmanlı Devleti yükselme dönemi 1453 - 1683
Osmanlı Devleti duraklama dönemi 1683 - 1827
Osmanlı Devleti gerileme dönemi 1828 - 1908
Osmanlı Devleti dağılma dönemi 1908 - 1922
Türkiye 1922 - Günümüz

 

440px-Anatolia_Ancient_Regions_base.svg.

 

Sümerler, MÖ 4000 - MÖ 2000 yılları arasında Güney Irak'ta (Mezopotamya) yerleşik olan, medeniyetin beşiği olarak bilinen coğrafi bölge ve medeniyet.

Mezopotamya'da ortaya çıkan sayısız medeniyetin temelini Sümerler atmıştır. Ayrıca yazı ve astronomi de ilk kez Mezopotamya'da Sümerlerde ortaya çıkmıştır.[1] Genel kanı Sümerlerin çağdaşı olan halklarla yakın etkileşim ve benzerliklerinin olduğu yönündedir.

Sümer Devleti, Sami olmayan bir topluluk tarafından kurulmuştur.[2]

Mezopotamya'da yaşayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki medeni oluşumların temelini atan Sümerlerdir. Gerek yazı, dil, tıp, astronomi, matematik, gerekse din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum Sümerlerdir. "Yaratılış" ve "Tufan"a ilk kez Sümerlerde rastlanır. Sümer döneminde 21'i büyük olan yaklaşık 35 büyük şehir ve kasaba vardı. Bunlar arasında Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur sayılabilir.

 

Bilim:

 

Sümerler bölgeye yerleştiklerinde, çanak-çömlek yapmayı ve madenleri işlemeyi biliyorlardı. Aşağı Mezopotamya'da Dicle ve Fırat nehirleri kıyısında Uruk, Lagaş, Eridu, Ur, Kiş gibi kent devletleri kurdular. Gelişmiş bir yapı tekniği kullanıyorlardı. Yerleştikleri kesimlerde muazzam bir sulama sistemi kurup, kanallar, barajlar ve bentlerle hem seli önleyip bataklıkları kuruttular hem de düzenli sulamaya dayalı bir tarım geliştirdiler. Tekerleği de icat eden bu toplum tarlaları öküzlerin çektiği sabanlarla sürüyorlardı.

60 rakamına dayanan seksajismal sayı sistemini kullanan Sümerler'in "sos" dedikleri bu 60'lık birim bütün zaman ve mekân hesaplarında kullanılmaktaydı ve onları bir uyum içerisinde birbirine bağlıyordu. Ayı 30, yılı 360 gün olarak hesapladılar. Gece ve gündüzü 12'şer saate böldüler. Bir yılı 12 ay olarak hesapladılar. Ay ve Güneş tutulmasını hesapladılar. Aritmetik ve geometrinin temellerini attılar. Çarpma ve bölme cetvellerini buldular. Daireyi 360 dereceye böldüler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sümerler truva'lılardan 1000 yıl önce yerleşmiş yaşamış ve kendi yazılı metinleri vardır. Truvalıların kendi yazılı metinleri yoktur. Homeros M.Ö 8. yüzyılda yaşamış söylenceleri ise duydukları. Truva savaşlarını görmemiştir. Tarih sümer'de başlar...... şimdilik öyle, başka tez gelişir, bulgu olur o zaman başka.... biz mevcut gerçeklik üzerinden hareket edebiliriz, varsayımlar üzerinden hareket edemeyiz....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.