Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ALBERT EINSTEIN'IN İSRAİL YORUMU


Misafir CYRANO

Önerilen İletiler

""NEW YORK TİMES EDİTÖRÜNE MEKTUP

4 Aralık 1948

 

Günümüzün en rahatsız edici olaylarından biri, örgütlenmesi, yöntemi, siyasi felsefesi ve sosyal cazibesi ile Nazi ve faşist partilere çok yakın olan “Özgürlük Partisi”nin (Tnuat Haherut) son zamanlarda kurulmuş olan İsrail devletindeki doğumudur. Bu parti daha önce Filistin’de kurulan terörist, sağcı ve şoven bir örgüt olan Irgun Zvai Leumi’nin takipçisi olup, üyelerinin çoğunu bu örgütten devşirmiştir.

 

Bu partinin lideri Menachem Begin’in ABD ziyareti, açıkça İsrail seçimlerine katılacak partisi için Amerika’nın desteğini almak ve ABD’deki muhafazakâr Siyonist gruplarla siyasi bağ kurmak için ayarlanmıştır.

 

Amerikalı birkaç ünlü bu ziyareti memnunlukla karşılamıştı. Eğer sayın Begin’in siyasi sicili ve perspektifi konusunda doğru bir şekilde haberdarlarsa, dünyadaki faşizme karşı olan bu insanların onun temsil ettiği harekete destek vermeleri, anlaşılmaz bir tutumdur.

 

Begin adına yapılan finansal yardımların, kamusal desteğin ve İsrail’deki faşist grupları destekleyen Amerika’nın büyük bir kısmının oluşturduğu baskının, Filistin’de oluşturduğu yapı, daha önce onarılamaz hasara neden olmuştu. Amerikan halkı sayın Begin’in ve hareketinin geçmişinden ve hedeflerinden haberdar olmalıdır.

 

Begin’in partisinin halka söyledikleri onun gerçek karakteri hakkında bize rehber olamaz. Bugün onlar özgürlükten, demokrasiden ve anti emperyalizmden bahsediyorlar; oysa son zamanlara kadar açıktan açığa faşist devlet doktrinini savundular. Terörist parti gerçek yüzünü eylemleriyle ele vermişti. Bu partinin geçmişte yapmış olduğu eylemlerden gelecekte neleri yapabileceğini tahmin edebiliriz.

 

Arap köyüne saldırı

 

İnsanı şoke eden bir örnek Deir Yasin adlı Arap köyündeki davranışlarıydı. Bu köy, Yahudi topraklarının çevresinde ve ana yolların dışında olup, savaşın bir parçası olarak kabul edilmemişti. Hatta köy halkı kendi topraklarını mevzi olarak kullanmak isteyen Arap birliklerine karşı mücadele bile etmişti. Terörist birlikler 9 Nisan’da savaşta askeri bir hedef olmayan bu barışçı köye saldırdı ve köy sakinlerinin çoğunu öldürdü. Bu saldırıda hayatta kalan kadın, erkek ve çocuk olmak üzere 240 kişi Kudüs caddelerinde esir olarak övünülerek sergilendi. Yahudi toplumunun çoğu bu eylemle korkutuldu ve Yahudi Ajansı Ürdün kralı Abdullaha bir özür telgrafı gönderdi. Ancak bu eylemlerinden utanç duymaktan çok uzak olan teröristler, yaptıkları katliamdan gurur duydular. Ve bunu herkese ilan edip, Deir Yasin köyündeki genel tahribatı ve yığılmış ceset manzaralarını görmeleri için tüm yabancı muhabirleri köye davet ettiler. Deir Yasin olayı Özgürlük Partisi’nin eylemlerini ve karakterini örnekle gözler önüne seriyor.

 

Bu teröristler Yahudi topluluğu içinde aşırı-milliyetçilik, dini mistisizm ve üstün ırkçılık karışımı bir vaaz veriyorlardı. Diğer Faşist partiler gibi, özgür sendikaları yıkmak için yayınlar çıkarıyor ve grev kırıcılık yapıyorlardı. Özgür sendikaların yerine İtalyan Faşist modelindeki birleşik (corporate) sendikaları öneriyorlardı. IZL ve Stern grupları geçmiş yıllarda ara sıra meydana gelen İngiliz karşıtı şiddet eylemleriyle Filistin Yahudi topluluğundaki terör dönemini resmen başlattı. Onlara karşı konuşan öğretmenler tekme tokat dövüldü; çocuklarının onlara katılmasına izin vermeyen ebeveynler vuruldu. Teröristler geniş çaplı hırsızlık yapmak, cam pencere kırmak ve insanları dövmek gibi gangster metotları kullanarak insanları sindirdiler ve zorla yüklü haraçlar aldılar.

 

Özgürlük Partisi’ndeki insanların Filistin’deki olumlu hiçbir olayda payı olmamıştır. Onlar toprağı kullanılabilir hale getirmediler, yerleşim yeri inşa etmediler, sadece Yahudilerin savunma etkinliklerine gölge düşürdüler. Onların daha çok ilan ettikleri göç etme çabaları anlık bir şeydi ve bu, esasen Faşist yurttaşların getirilmesini hedefleyen bir çabaydı.

 

Görünen çelişkiler

 

Begin’in ve partisinin geçmiş dönemde Filistin’de yaptıklarıyla bugün ileri sürdüğü cesur talepler arasındaki çelişkiler, bu partinin sıradan bir siyasi parti olmadığı izlenimini veriyor. Bu çelişkiler, “Lider bir Devlet” olma amacının, bile bile yanlış bir şekilde tanıtılan araçların ve açıkça Faşist bir partinin (birbirine benzeyen Yahudi, Arap ve İngilizlere karşı uygulanan) terörizminin damgasını taşıyor.

 

Yukarıda söylediklerimiz, sayın Begin’in ve hareketinin bu ülkede yaptıkları hakkındaki hakikati gözler önüne sermektedir. Hepsinden daha trajik olan ise Amerikan Siyonizm liderliğinin tepesi Begin’in çabalarına karşı yürütülecek kampanyayı ve Begin’e verilecek destekten dolayı İsrail’in başına gelebilecek tehlikeleri kendi seçmenlerine duyurmayı bile reddetti.

Aşağıda imzası olanlar, Begin ve partisi hakkındaki göze çarpan birkaç gerçeği kamuoyuna açıklamak ve bundan kaygı duyan herkese, faşizmin bu yeni veçhesini desteklememelerini tavsiye etmek amacıyla, bu metni imza altına aldılar.""

Görüldüğü gibi Albert Einstein'in İsrail yorumu, "faşizmin yeni vehçesi" dir. İsrail'in nasıl kurulduğu, İsrail'i kuran hareketlerin ve kadroların kimler olduğu, neler yaptıkları, ne düşündükleri.

 

Filistin topraklarında yahudilere karşı hiçbir şiddet uygulanmazken, ellerine silah alıp, arap köylerini basıp katliamlar yapan. Dünyanın çeşitli ülkelerinden faşist yahudileri göç ettirerek etkinlik sağlayan, hırsızlık gasp haraç gibi yöntemlerle finansman sağlayan. Terörist bir organizasyon tarafından 1918'lerde İngilizler tarafından çizilen Filistin'de bir yahudi devleti projesini hayata geçirmesinden ibarettir.

 

Nazi zulmunden Amerika'ya kaçarak kurtulan bir yahudi olan Albert Einstein, siyonizmide, demokrasiyide, faşizmide çok iyi bilen bir insandır. Ve onun İsrail'in kuruluş yıllarında İsrail hakkındaki yorumları ve gelecek öngörüleri. Bugün ortadoğudaki şiddetin cevaplarıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nazi zulmunden Amerika'ya kaçarak kurtulan bir yahudi olan Albert Einstein, siyonizmide, demokrasiyide, faşizmide çok iyi bilen bir insandır. Ve onun İsrail'in kuruluş yıllarında İsrail hakkındaki yorumları ve gelecek öngörüleri. Bugün ortadoğudaki şiddetin cevaplarıdır.

 

Britanya’da yayımlanan New Statesman dergisinde yer alan bir ilandan...

 

 

İsrail’in bu ayki 60. yıldönümü vesilesiyle, İngilizce için vakti çoktan gelmiş olan bir ifade yarattık;

Nekba inkârı: Filistin’de, İsrail devletini kurabilme amacıyla süregiden sistematik etnik temizliği, yasal ve ahlaki sorumluluğuyla birlikte inkâr etme eylemi.

Duvarın arkasını görün.

 

İsrail: 60 yıldır Filistin’e el konulmasını kutluyor.

Parti bitti.

 

"Nazi zulmunden Amerika'ya kaçarak kurtulan bir yahudi olan Albert Einstein", düşünceleri ile daha anlaşılır hale gelen,İsrail,siyonizm ve faşizmin yukarda verilen ilanla,dünya için ne ifade ettiğini de net çıkarımlarla görmekteyiz.

 

İsrail,İngiliz mandasında olan Filistin'de ki "yahudi göçleri" ile kendine vaad edilmiş topraklarda,kendi yerini sağlamlaştırmaya çalışırken,işgalci olan İsrail'in haklılığı hala dünya kamoyunda tartışmalı.

 

Siyonist Yahudiler,bölgede ki en büyük desteği ABD'den almaktadır.Filistine uyguladığı abluka da ise;Mısır kapattığı sınırlarla,İsrail'e ve çıkarlarına çok iyi hizmet etmektedir.İran dışında ki diğer Arap devletleri;olaya istenilen yaklaşımlarda bulunurken,İran olayı olması gereken yönleriyle;Nazi faşizmden sonra ortaya çıkan oluşum ve dengelerle açıklamaktadır.

 

Kimbilir belki de;ABD için tehlike olan İran...bu yönüyle de ezberlerine baltayı vurmaktadır.

 

Cyrano tarafından verilen bu mektubu ilk defa okudum;oldukça güzel tespitlerde bulunmuş bir Yahudi'den duyulması gereken ifadeler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kim ne derse desin şuan dünyayı yöneten en büyük güç yahudilerdir,dolayısıyla İsrail..

Öyle kiminlerine göre İsrail arkasına aldığı Amerikan desteğiyle bugün herkese kafa tutuyor söylemi bence hava oysaki tam aksine Amerika İsrail yada diğer tabirle yahudilerin desteği ile güçlü konumdadır.

Ve kurulduğu günden beri dünya üzerinde İsrail ülkesi kadar faşist bir devlet daha olmamıştır.Şimdi herkesin aklına Nazi Almanya'sı gelebilir oysaki Nazi Almanya'sı Hitlerle başlayıp Hitlerin ölümü ile son bulan bir yönetimdi,oysaki İsrail'de hangi hükümet başa gelirse gelsin hiç bir zaman değişmeyen ve değişmeyecek olan Siyonizme hizmet etme mecburiyetindedir.

Son zamanlarda gerek kitablardan gerekse internet üzerinden okuduğum yahudiliğin felsefesi üzerine olan yazılardan tarihi çok eskilere dayanan ve bir dönem Osmanlı'yıda çevreleyen siyonizm hiç küçümsenemeyecek köklü geçmişi ile günümüze kadar gelmiş olması bir tesadüf değildir.

 

Bknz:bazı alıntılar yaptım sizin için,okuduğum sitelerden yazılar çok uzun olduğu için kısa kısa notlar halinde yazmayı tercih ettim.

 

KABALA

 

Kabala, eski Mısır’da, Firavun ve putperest inancına dayalı, büyü, sihir ve gizli güçler ile dünyaya hakim olma çabası güden bir ezoterik öğretiler sistemidir.

 

Ünlü Yahudi araştırmacı Shimon Halevi, “Kabala, Gizli İlmin Geleneği” adlı kitabında Kabala'yı şöyle tanımlar:

 

"Pratikte Kabala, kötülüklerle ilgilenmenin yolu ve semboller yoluyla psikolojik dünya üzerinde güç kazanmanın tehlikeli bir sanatı ve büyüye dayalı bir formudur." Bu Firavun’nun metodudur. Oysa Tevrat bunu yasaklamıştır.

 

Masonik felsefenin yaşam için gerekli gördüğü anahtar kabaladır. Amerikan masonluğunun yayın organı New Age dergisi, Kabala ile masonluk arasındaki bağlantıyı şöyle dile getiriyor:

 

"Kabala, bilinçaltının kapılarını açan ve ruhu saran manevi değerlerinin dışarı çıkmasını sağlayan anahtardır ve insanın yaşamı anlaması için gereklidir "

Kabala Yahudilerin Mısır’dan aldıkları bir mirastır ve kesinlikle Tevrat’a muhalif bir inanç sistemidir.

 

MASONLUK

 

Duvarcı ustası anlamına gelen masonluk Hiram ustanın kurduğu bir meslek teşekkülüdür.

Tüm dünyadaki Masonlar köklerini M.Ö 10. yüzyılda yapılmış olan Süleyman Mabedi işçilerine dayandırırlar.

Başka paralel bir rivayet olan,Tahrif edilmiş Tevrat’a göre, Salomon (Süleyman peygamber) tek tanrılı dini simgelemek için bir mabet yapmak istemiş (Süleyman mabedi) ve bunun için babası Sur ülkesinden olan, dul kadının oğlu Hiram’ı getirmiştir. Dul kadının çocukları buradan gelmektedir.

 

Daha sonra Hiram, loca kurup öğnreciler almaya başladı. Öğrencilerini, çırak, kalfa ve usta olarak ayırmıştı. En üst derece olan ustalığa çıkarttığı en güvendiği öğrencilerine, tüm gizli bilgi ve sırları öğretiyordu. Bunlar, hem mesleğe hem hayata dair gizli ilimlerdi.

 

Hikâyeye göre 3 kalfası ustalık bilgilerini kendilerine öğretmediği için ellerindeki 3 faklı aletle (gönye, çekiç ve pergel ) Hiram’ı öldürürler. Olaydan sonra Hiram’ın yetiştirdiği 9 ustası toplanır ve aralarında anlaşma yaparlar; Bundan sonra, her konuda birlik içinde olacak, birbirlerini her haluklarda koruyup destekleyeceklerdi; sadece kendilerine öğretilmiş bu bilgileri de, ancak beli bir sınav ve yetiştirme aşamasından sonra, güvenlerini kazanan ve amaçlarına uygun davranacak kişilerle paylaşacaklardı; kendilerine mason ve dul kadının çocukları isimlerini taktılar; masonluk böyle başladı.

 

ALTIN ŞAFAK TARİKATI

Masonların kabalayı araştıran tarikatı. İngiltere'de üç yüksek dereceli mason tarafından 1888'de kuruldu. Tarikat Kabala öğretilerini, araştırmakla uğraşırdı.

 

TAPINAK ŞÖVALYELERİ

 

Tapınak Şövalyeleri, 1118 yılında Clairvauxlu St. Bernard adlı rahibin önderliğinde, 10 Fransız şövalye tarafından kurulan, şövalye-rahip birliğidir. Tapınak Şövalyeleri amaçlarının kutsal toprakları ve Hıristiyan hacıların güvenliğini sağlamak olduğu iddia etmişlerdir.

 

Birlik, zamanla güç ve iktidar hırsıyla karanlık güçler peşine düşünce gerçek amacından sapar ve 1312’de Papa 5. Clement tarafından kapatılır. Bir çok üyesi kabala öğretilerinin kabül gördüğü mekanlar olan mason localarına katılır. Tapınakçılar masonluğu benimserler.

 

Masonluğun en tanınmış isimlerinden biri olan 33. dereceden büyük üstad Albert Pike (1809-1891), masonluğun temel eserlerinden biri kabul edilen Morals and Dogma (Ahlak ve Dogma) adlı kitabında, Tapınakçıların gerçek amacını şöyle açıklamıştır:

 

Tapınakçıların gizli amaçları, Ezekiel’in (eski ahitte peygamber olarak geçer ) haber verdiği modele uygun olarak Süleyman Mabedi’ni yeniden inşa etmektir. Tapınakçılar, en baştan beri Papa’ya ve onun krallarının egemenliğine karşıydı. Amaçları, zenginlik ve güç elde etmek ve gerekirse savaşarak Kabalistlik dogmayı yerleştirmekti."

 

Masonların bazı törenlerinde kullandıkları şekil ve kılıçlar şövalye simgeleridir. Ayrıca Masonların en yüksek derecelerinin bazılarının adları “Tapınak Şövalyesidir”

 

İLLUMİNATİ

 

1776 yılında Almanya'nın Münih kentinde, Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir Hukuk Profesörü ve Baron von Knigge tarafından kurulan gizli topluluktur.

 

KAFATASI VE KEMİKLER CEMİYETİ

 

Bir rivayete göre, 1832'de ABD'ye İlluminati'nin bir uzantısı olarak William Russell ve Alphonso Taft tarafından getirilmiştir. Fakat bu örgütün 1882 öncesindeki çalışmaları çok fazla bilinmemektedir. SBS üyelerinin tamamına yakını aynı zamanda Illuminati'nin Yuvarlak Masa teorisine göre oluşturulan Bilderberg ve Dış İlişkiler Komisyonu (CFR) gibi organlara üyedirler.

 

B'NAİ B'RİTH

 

 

B'nai B'rith (Ahit'in Çocukları'nın Bağımsız Tarikatı), dünyadaki en eski Yahudi hizmet organzasyonu. New York City şehrinde Henry Jones ve diğer 11 kişi tarafından 13 Ekim, 1843 tarihinde kurulmuştur. Dünya çapında Yahudi örgütlerini koordine eden, Yahudi sorunları ve menfaatleri ile ilgili uluslar arası ilişkiler kuran organizasyondur. B'nai B'rith genel merkezi ABD, Washington'dadır. BM'de temsil edilmektedir

 

YUVARLAK MASA

 

Yuvarlak Masa teorisi ilk olarak 1877'de John D. Rockefeller, Cecil Rhodes, John P. Morgan, Andrew Carnegie ve Mayer A. Rothschild'dan oluşan beşli tarafından ortaya atılmıştır. Bunların hepsi de Illuminati şebekesinin üyeleriydi ve üçü yani Rockefeller*, Morgan ve Rothshild yahudi kökenliydi.

 

SİYONİZM

 

Yahudi Theodor Herzl, 1896'da yazdığı “Yahudi Devleti” isimli bir kitapta Siyonizm'in kuruluşunu anlatmış. 1897'de I. Siyonist Kongre ile Dünya Siyonist Teşkilâtı kurulmuştur

 

 

Siyonizm’in kurusucu Theodor Herzl, dönemin sultanı II.Abdülhamid'e Kont Nevlinski (Leh bir soylu,II.Abdülhamit'in şahsi dostu) aracılığa 5 milyon altın karşılığında Filistin'e bir İsrail devleti kurmayı teklif eden yahudidir.

 

Siyonizm, Filistin’de İsrail devletini kurmak amacını güden bir Yahudi Milliyetçiliği akımıdır. Yahudiler’in kendilerine tanrı tarafından vadedilmiş torakları geri almak heveslerine hizmet eder.

 

Siyonistler amaçlarına ulaşmak için, gerçek Yahudilikle bağdaşmayan yollara başvurdular. Bir çok katliamlar ve savaşlar yaptılar. Birçok yerden masum yahudilerin sürülmesine vesile oldular. Siyonizm kaşımıza, hem yahudilere hem de tüm diğer toplumlara büyük acılar yaşatan, karanlık bir feslefe ve sapkın bir inanca sahip bir ideoloji olarak çıkmaktadır.

 

Gerçekte siyonizm, masonluğun kurduğu bir akımdan başka bir akım değildir. Masonlar farklı devletlerde, milliyetçilik, fanatik vatanperverlik ve ulusalcılık tabanlı akımları kurup onlar üzerinden çalışırlar. Bu hep yaptıkları bir iştir.

 

BOHEMİAN KULÜBÜ

 

Gizli Dünya Devleti'nin Amerika'daki karanlık şebekelerinden biri de Bohemian Grove (Bohemian Kulübü-BG)'dır. BG, 1880'lerde California'da kurulmuş bir cemiyettir. Sembolleri Baykuş'tur. ABD'deki yahudi lobisinin en önemli isimlerinden olan ve ABD'nin eski Dışişleri bakanı Kissinger bu cemiyetin üyesidir.

 

CFR

 

Derin dünyanın Gizli politik bürosu; Küresel sermayenin sahibi; Kendini devletler üstü gören şeytani kuruluş; Yeni dünya düzenini uygulamak için bütün dünya devletleri üzerinde ekonomik ve siyasi baskılar yapar ve hedeflerine ulaşmaya çalışır.

 

CFR, 21 Temmuz 1921'de New York'ta kuruldu. Kuruluşunda yahudi kökenli Walter Lippmann'ın önemli rolü olmuştur. Fakat bu oluşumun kurulmasıyla ilgili ilk karar Birinci Dünya Savaşı sonrasında toplanan Versailles Barış Konferansı'nda alındı.

 

1919’da imzalanan Versailles Barış Konferansı'nda alınan kararların arasında, Filistin'de bir yahudi devleti kurulması vardı.

 

OPUS DEİ

 

Opus Dei, 2 Ekim 1928 de Madrid’te sıradan bir papaz olan Jose Maria Escriva de Balaguery Albas tarafından kurulmuştur. Bunun da, günümüz Hiristiyanlığının ve Papa’nın kontrol altında tutulması için öngörülmüş gizli bir mason kuruluşudur.

 

NATO

 

9 Nisan 1949'da Washington Antlaşması ile kuruldu. Jean Monnet adlı araştırmacının Memoires adlı eserinde şöyle denir:

"NATO, Amerika'daki en güçlü yahudi lobilerinden biri olan CFR tarafından kurulmuştur.

Kurucuları arasında Bilderberg, Trilateral ve CFR üyesi Joseph Luns, CFR ve Bilderberg üyesi George Marshall, yine CFR ve Bilderberg üyesi Dean Acheson bulunmaktadır.

A.E. Roberts'in Brother Truman adlı eserinde de şöyle denir: NATO'nun öncülüğünü yahudi ve mason ABD başkanı Truman yapmıştır."

İlk NATO başkumandanı da CFR üyesi ve yahudi lobilerine önemli katkıları olan General Eisenhower'di

 

BİLDERBERG

 

CFR ve öteki örgütlerin Avrupa ayağını ve etkinliğini teşkil etmek için Hollanda'da Oosterbeek şehrinde Bilderberg Oteli'nde 1954'te kurulmuştur. CFR'de alınan kararların tebliğ edildiği toplantılar düzenleyen kuruluştur.

 

Bilderberg Grubu'nun kurucuları arasında Hollanda prensi Bernhard ve Polonyalı sosyolog Dr. Joseph Hieronim Retinger de vardır. Retinger, Bilderberg'in fikir babası olarak bilinir. Aynı zamanda CFR üyesidir

 

TRİLATERAL KOMİSYON

 

Yuvarlak Masa teorisine göre şekillenen örgütlerden biri de Trilateral Komisyon (TR)'dur. Bu komisyon 1973'te her ikisi de yahudi olan David Rockefeller ve Zbigniew Brzezinski tarafından kurulmuş gizli bir örgüttür. Bu iki kişinin aynı zamanda CFR üyesi olduklarını hatırlatalım.

 

Trilateral komisyon CFR'nin ekonomi işlerine bakan kuruluşudur.

 

DAVOS

 

Davos toplantıları 1971 yılında Alman asıllı ekonomi profesörü Klaus Schwab tarafından İsviçrede Davos kasabasında kuruldu. Davos toplantıları CFR, Bilderberg ve Trillateral komisyonun düşünce yapısını katılımcılara empoze ettiği yerlerdir.

CFR bir şeyleri öngörür ve bunu masum bir maske altında dünyaya davos toplantılarıyla yayar. Katılımcılar genelde ülkelerinde siyasi veya ekonomik gücü olan, etkili kişilerdir. Bu toplantılarda ileriye yönelik nasıl bir politika izlemeleri gerektiği, dünyanın gidişatı, yükselen ve düşen değerleri kendilerine üstü kapalı aşılanır, böylece yeni dünya düzeni amacına hizmet edilmiş olur.

 

SATANİZM

 

Dünyanın En Kötü Adamı ilan edilen ve satanizmin babası sayılan Aleister Crowley (1875-1947), masonluğun en büyük derecesi olan 33. dereceden Büyük Üstad idi.

 

Bu derecedekiler masonluğun en büyük müfettişi ve hakimidir. Crowley, Altın Şafak Tarikatı üyesiydi.

 

Yeni Dünya Düzeni

 

Yeni Dünya Düzeni dünya kamuoyunun gündemine daha çok Doğu blokunun çökmesinden sonra girdi. Oysa Illuminati şebekesinin ve onun ortaya çıkardığı global gizli örgütlerin gündeminde yüzyıllardan beri vardır. Hatta Fransız devrimi öncesinde yürüttükleri çalışmalarında hedeflerini "Yeni Dünya Düzeni" olarak açıklamışlardı

 

SONUÇ:

 

Anlaşılıyor ki, günümüz Bilderberg, Trilateral Komisyon, NATO, CFR, Bohemian kulübü gibi aktif toplulukları adeta bir aile kuruluşlarıdır. Bunların tarih içerisindeki değişimlerini ve bu güne kadar gelişlerini inceledik. Çalışma şekilleri ve kişiler değişse de gerçek amaç ve genel yapı değişmemiştir.alıntı

 

*Rockefeller ve Rothschild ailesi bilğiniz üzere dünya siyasetine yön verenlerdir.

Bir rivayete göre Türkiye'de hükümet olmak isteyen partilerin kapısını aşındırdığı ve hatta Tayyip Erdoğan'ın bizzat gidip icazet aldığı kişiler bunlardır. ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kim ne derse desin şuan dünyayı yöneten en büyük güç yahudilerdir,dolayısıyla İsrail..

Öyle kiminlerine göre İsrail arkasına aldığı Amerikan desteğiyle bugün herkese kafa tutuyor söylemi bence hava oysaki tam aksine Amerika İsrail yada diğer tabirle yahudilerin desteği ile güçlü konumdadır.

Ve kurulduğu günden beri dünya üzerinde İsrail ülkesi kadar faşist bir devlet daha olmamıştır.Şimdi herkesin aklına Nazi Almanya'sı gelebilir oysaki Nazi Almanya'sı Hitlerle başlayıp Hitlerin ölümü ile son bulan bir yönetimdi,oysaki İsrail'de hangi hükümet başa gelirse gelsin hiç bir zaman değişmeyen ve değişmeyecek olan Siyonizme hizmet etme mecburiyetindedir.

Son zamanlarda gerek kitablardan gerekse internet üzerinden okuduğum yahudiliğin felsefesi üzerine olan yazılardan tarihi çok eskilere dayanan ve bir dönem Osmanlı'yıda çevreleyen siyonizm hiç küçümsenemeyecek köklü geçmişi ile günümüze kadar gelmiş olması bir tesadüf değildir.

 

Aslında "dünyayı yönetmek" sürekli saldırmak ve sürekli savaşmak değildir. Bu yönetememektir.

 

İstanbul'da yahudi, ermeni ve rum nüfusunun en yoğun olduğu semtlerden birisinde doğdum, büyüdüm ve yaşıyorum. Yedikule. Bir kaç yıl önce yahudi komşularımız İsrail'e hac için gitmişlerdi. Döndüklerinde evlerinin kapısını öpüyorlardı. Kadın, annem ve ziyarete giden diğer komşulara anlatmış ; " şöyle çocuklarımıda alayım bir çarşı pazar dolaşayım diyemezsin. çarşıda millet belinde silahla dolaşıyor. Caddelerde 3-5 kişi bir araya toplanmaktan çekiniyor. her caddenin köşesinde ambulans bekliyor. İki adım başı polis ve asker nöbet tutuyor. Bir dükkana on kişiden fazla müşteri kabul etmiyorlar. Cuma günleri insanlar önemli bir işleri yoksa kalabalık meydanlar ve caddelere gitmiyorlar" kadın böyle bir sürü şey anlatmış. Diken üstünde yaşayan bir toplum. Başka bir başlıkta arkadaş bahsetmiş yahudiler İsrail'den kaçıyor. Böyle bir toplum yaşamına sahip olmak yönetmek değildir. Bu yönetememenin getirisidir.

 

İsrail'in faşist dış politikası kendi halına huzur ve mutluluk getirmiyor.

 

Yahudilerin dünyayı yönetmesiyle ilgili anlatılanlar genelde komplo teorileridir. Ve çeşitli allegorilere dayanır. Bu teoriler biraz nostradamusun kehanetleri gibidir. aslında birşey yoktur ama her tarafa çekilebilir zorlarsak. Şimdi o listeyi okudum. Açıkçası o zaman şunu merak etmezmi insan.

Madem yahudiler tarih boyunca bu kadar güçlüydüler neden batıda hep sürgün, katliama maruz kaldılar ?

 

Madem dünyayı yönetiyorlar neden hiçbir vatanda kalıcı olamadılar ? Neden İsrail'e kadar bağımsız bir devlet kuramadılar ?

 

Dimi ama.

 

Şu tezi anlarım ve desteklerim. Dünyayı Anglosaksonlar yönetmektedir. Bu gerçekçidir. Zira Roma İmparatorluğunun çöküşünden beri beyaz anglosaksonlar dünyaya hakim olmuşlardır. İngiltere güneş batmayan imparatorluk olarak yaşamış, Amerika'nın keşfiyle orada kurduğu devlet mekanizması kendisinden bağımsızlaşmış, ve ikinci dünya savaşından sonra onun yerini almıştır. Bugün Amerika'da Beyaz anglosakson merkez yapı hakimdir.

 

Ancak yahudiler, İsrail'in kuruluşuna kadar hep , sürgünlerle, katliamlarla yaşmışlardır. Peki sencede hem dünyayı idare ediyor olmak. hemde böyle yaşamak mantıklı mı ?

 

Listeye baktım. Yani Allegori bu. Nasıl bir allegori herşeyle yahudilik arasında bağ kurulmuş. Allegorik olarak bağ kurmaya kalksak bütün islam tarikatları ile yahudilik arasında bağ kuramayacak mıyız ? Yahudilik tüm semavi dinlere etki etmiştir. Zira tüm semavi dinler için ilk semavi din olarak kabul edilir. İslam inancına görede.

 

Dünyada Kudus'ü kutsal kabul etmeyen , İbrahim'e inanmayan, müslüman var mı ?

 

Ya da şöyle söyliyeyim. O listedeki tanımlarda kurulan bağdaki mantıkla aynı mantığı kullanalım şöyle bir şey söyliyebiliriz.

 

Nakşibendiler, sünnet olurlardı, ve domuz yemezlerdi. Nakşibendi tarikatının yahudilikle alakası vardı çünkü yahudilerde domuz yemezler ve sünnet olurlar

 

İşte genelde yapılan komplo teorilerinde mantık bununla aynıdır. Bir hristiyan tarikatının yahudilikle örtüşen yanları illaki olacaktır. Zira Hristiyanlar, hristiyanlığın yahudiliğin devamı olduğuna inanır. Eski ahitede inanırlar, yeni ahitede.

 

Bir müslüman tarikatsa söz konusu illaki onunda yahudilik ve yahudi gelenekleriyle örtüşen yanları olacaktır. Zira müslümanlar, yahudilerin peygamberlerini ve yahudilerin kitaplarını kutsal olarak kabul ederler. Kimi müslümanlar islamın Hz Muhammed'den de önce , İbrahim'in hanif diniyle başladığına inanırlar.

 

E böyle örtüşen yanların olması arada kati bir bağ olduğu anlamına mı gelir ?

 

Masonlar ? , Masonlar tanrı inancına sahiptirler. Ama bütün dinlere karşıdırlar. Yani bir yaratıcının olduğuna inanır ve kabul ederler. Ama hiçbir dinin yaratıcı tasvirine ve hiçbir dinin bütünlüğüne inanmazlar.

 

İllumianti ? Allah aşkına İlluminati gibi koyu din düşmanı bir tarikat ilk semavi dine mi yakın olacak ?

 

Tapınak Şovalyeleri ? Bu şovalyeler Kudus'te hem müslümanları, hem yahudileri kılıçtan geçiren adamlardır. Kudus hristiyanlar tarafından ele geçirildiğinde, Tapınak Şovalyeleri yahudi ve müslüman olan 70.000 kişiyi kılıçtan geçirdi. Tapınakçıların ayinlerinde ve kitaplarında, bütün semavi ve pagan dinlerden izler bulabilirsin. Müslümanlıktan bile, zira tapınakçıların kutal kabul ettikleri ve önünde ayin yaptıkları kafataslarından birisinin adıda "muhammed'di yanılmıyorsam.

 

Yani dediğim gibi bu komplo teorilerinin hemen hemen tamamı allegoridir. Zira insanlar bunları sever, romanlar, sinema filmleri için ideal bir malzemedir.

 

özünde ise tarihsel gerçeklikten yoksun. iddia ettikleri ile , varolan arasında mantıklı bir bağ kuramamış, ki bizzat net bir sonuca ulaşmaktan öte komlo teorisi olarak kalmaları için yazılmış şeylerdir. Bunların arasında en başarılılarını yazan Dan Brown'un tarihsel gerçeklere aykırı şeyler yazıyor tarzındaki eleştirilere gülerek verdiği bir yanıt vardı ;" benim romanlarımın kapağında roman yazıyor" Yani adam ben bunların hepsi gerçek diye birşey iddia etmiyorumki, ben adı üstünde roman yazıyorum siz bunu gerçekmiş gibi tartışıyorsunuz birde bana kızıyorsunuz demek istiyor.

 

En başında söylediğim gibi. Madem binlerce yıldır dünyayı yahudiler yönetiyor. E neden aynı zamanda binlerce yıl boyunca, sürgünlerle , katliamlarla yaşadılar. Ve 50 yıl öncesine kadar bir devlete sahip olamadılar ?

 

Evet dünyayı anglosaksonlar yönetiyor demenin mantığı olabilir. Zira Roma çöktüğünden beri dünyanın gördüğü en güçlü iki devleti (Büyük Britanya İmparatorluğu, ABD) bu adamlar kurmuşlardır. Ve bu devletler altında yaşamışlardır. Peki Yahudiler ?

 

Daha milliyetçiliğin hayalinin bile olmadığı yüzyıllarda bugünkü en radikal milliyetçilik anlayışlarından bile aşırı milliyetçi bir inanca sahip olan yahudilerin, dev imparatorluklar ve devlet kurmuş olmaları gerekmez miydi ? Oysa tam tersine hep sürgün,hep katliam yaşamışlar.

 

Hadi bıraktım geçmiş bin yılları , yüz yılları, şurada 60 yıl önce Hitler 6 milyon Yahudi'yi katlederken o dünyayı yöneten Yahudi gücü bir Hitler'e mi yetemedi ? Hadi bıraktım Hitler'i durdurmayı onun elinden kaçan yahudilere dünya devletlerinin kapısını açmasını sağlayacak gücü de mi bulamadı ?

 

Mantıklı mı ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

En başında söylediğim gibi. Madem binlerce yıldır dünyayı yahudiler yönetiyor. E neden aynı zamanda binlerce yıl boyunca, sürgünlerle , katliamlarla yaşadılar. Ve 50 yıl öncesine kadar bir devlete sahip olamadılar ?

 

böylemi düşünüyorsunuz..

 

Soner Yalçın Efendi 2 (beyaz müslümanların büyük sırrı) kitabında şöyle bir not düşmüş bu arada kitabın şiddetle okunulmasını tavsiye ediyorum.

 

1492 İspanyanın birliğini sağlayan ve son islam kalesi Gırnatayı alan Kral II.Fernand hıristiyanlığın amansız savunucusuydu sadece yahudilerin değil müslümanlarında din değiştirmesini istedi.Camileri yaktı doğan çocukları zorla vaftiz ettirdi.

Soru 1.İnsanlık tarihinin en büyük trajedisinin bize neden sadece yahudi tarafı anlatılmaktadır?

Soru 2:Endülüsteki zulumden kaçan yahudilere kapılarını açan Osmanlı 1492 de bu duyarlılığı neden Endülüslü müslümanlara göstermedi?

sanıyorum neden yahudilerin hekim zanaatçı vb olması değildir çünkü islam dünyasında ki en nitelikli iş gücü o yıllarda endülüslü müslümanlardaydı.

Üstelik Osmanlıyla ilişkileri çok iyi olduğu için İspanyollar tarafından "beşinci kol" olarak görülüyorlardı.Asıl trajedi sanıyorum bu,kaçabilen Afrikaya gitti,din değiştiren müslümanlara "maricos-marikos"dendi.Soner Yalçın

 

 

 

Dünyayı yönetmek elbette silah olmaz onlar zaten bunun farkında,mesele kendilerini kabul ettirmede kendilerine itaat edilmesinde bunu yapamadıkları zaman gözlerini vahşet bürüyor..

Birde müslümanlıkta ve hıristiyanlıkta cennet ölümden sonra yaşanılacak bir yerdir,yahudilerdeyse cennette cehennemde bu dünyaydır.

akşam haberleri izlediysen dikkat etmişsindir kara harekatına gönderdiği askerlerin bazıları kendilerinden geçmiş bir şekilde daha doğrusu cezbe gelmiş bir halde ellerinde tevrat okuyarak yürüyorlar.Ve tahrip edilmiş tevratta neler yazılı olduğunu biliyorsun.

 

İllumianti aydınlanmak demektir ve 1492 İspanyadan kovulan yahudilere denilirdi.Dönemin ABD başkanı Roosevelt'te bu cemiyetin üyesiydi ayrıca onlardaki en yüksek basamak adını şimdi hatıralayamadığım bir şövalyelik ünvanına sahipti.Oldukça derin bir konu bu...

 

demem odur ki

 

Eğer yahudilik bir millet yani tek millet olarak ele alınıyorsa bende derim ki dünyada Müslümanlar kadar zulum gören bir millet daha yoktur,fakat yahudiler kendilerine yapılan her zulmu tarih boyunca gündemde tutmayı başarmış beynimize işlemiştir.oysaki ben zaman zaman acaba gerçekten bu katliamlara maruz kaldılarmı diye düşünmüyorum değil,sonuçta onların öldüğü yerde başka insanlarda başka milletlerde ölüyordu Hitler bir tek yahudilerimi katletti?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

böylemi düşünüyorsunuz..

 

Soner Yalçın Efendi 2 (beyaz müslümanların büyük sırrı) kitabında şöyle bir not düşmüş bu arada kitabın şiddetle okunulmasını tavsiye ediyorum.

 

1492 İspanyanın birliğini sağlayan ve son islam kalesi Gırnatayı alan Kral II.Fernand hıristiyanlığın amansız savunucusuydu sadece yahudilerin değil müslümanlarında din değiştirmesini istedi.Camileri yaktı doğan çocukları zorla vaftiz ettirdi.

Soru 1.İnsanlık tarihinin en büyük trajedisinin bize neden sadece yahudi tarafı anlatılmaktadır?

Soru 2:Endülüsteki zulumden kaçan yahudilere kapılarını açan Osmanlı 1492 de bu duyarlılığı neden Endülüslü müslümanlara göstermedi?

sanıyorum neden yahudilerin hekim zanaatçı vb olması değildir çünkü islam dünyasında ki en nitelikli iş gücü o yıllarda endülüslü müslümanlardaydı.

Üstelik Osmanlıyla ilişkileri çok iyi olduğu için İspanyollar tarafından "beşinci kol" olarak görülüyorlardı.Asıl trajedi sanıyorum bu,kaçabilen Afrikaya gitti,din değiştiren müslümanlara "maricos-marikos"dendi.Soner Yalçın

 

Eğer yahudilik bir millet yani tek millet olarak ele alınıyorsa bende derim ki dünyada Müslümanlar kadar zulum gören bir millet daha yoktur,fakat yahudiler kendilerine yapılan her zulmu tarih boyunca gündemde tutmayı başarmış beynimize işlemiştir.oysaki ben zaman zaman acaba gerçekten bu katliamlara maruz kaldılarmı diye düşünmüyorum değil,sonuçta onların öldüğü yerde başka insanlarda başka milletlerde ölüyordu Hitler bir tek yahudilerimi katletti?

 

 

Şimdi konumuz ve benim yazdımlarımla bu pasajların alakasını anlayamadım ? Ben en çok acıyı yahudiler çekmiştir gibi bir şeyde söylemedim. Böyle bir tartışmayada gerek yok. Zira en çok acıyı zenciler ve Amerika yerlileri çekmiştir tarihte.

 

Benim bahsettiğim, sürekli üstüne komplo teorileri yazılan "binlerce yıldır dünyayı yahudiler yönetiyor" mottosuyla yahudilerin binlerce yıllık tarihi arasındaki çelişki. Yani binlerce yıldır dünyayı yöneten bir ulusun binlerce yıllık tarihi sürgünler ve kıyımlarla dolu olmaz. Anglosaksonlar ve cermenler gibi olur.

 

Birde müslümanlıkta ve hıristiyanlıkta cennet ölümden sonra yaşanılacak bir yerdir,yahudilerdeyse cennette cehennemde bu dünyaydır.

 

Ben farklar yokturda demedim. Komplo teorilerine yetecek kadar benzerlik işin doğasında vardır dedim.

 

 

 

İllumianti aydınlanmak demektir ve 1492 İspanyadan kovulan yahudilere denilirdi.Dönemin ABD başkanı Roosevelt'te bu cemiyetin üyesiydi ayrıca onlardaki en yüksek basamak adını şimdi hatıralayamadığım bir şövalyelik ünvanına sahipti.Oldukça derin bir konu bu...

 

ilk yazdığımdada tereddüt ettim , bir imla hatası mı yoksa "illumianti" diye farklı bir tarikattan mı bahsediyorsun ? Benim bildiğim İlluminati adlı tarikat 18. yyda Alman bilimadamları tarafından özelde Katolik kilisesi genelde tüm din ve dini kurumlarla mücadele amacıyla kurulan bir tarikat. En önemli özelliklerinden birisi sadece cermenlerin tarikata üye olabilmeleri. İlluminati türkçede "aydın" ya da "entellektüel" ingilizcede "intellectual" kelimelerinin Güney batı latin dilindeki çoğul hali . Yani aydınlanmış kimseler yada kısaca aydınlar.Tarihte kavram daha önce kullanılmış mıdır ? Kullanılmamış mıdır bilmiyorum ama söz konusu tarikatın kuruluşu bu tarihtedir. yahudilikle ilgili bir özelliğini duymadım bu tarikatın. Roosevelt ve bazı amerikalıların illuminatiyle ilişkisi aslında abartı bir ilişki. Zira İlluminati'nin Hegel'den sonra varlığına ilişkin bir bulgu yok. Fakat Roosevelt'in üye olduğu tarikat gibi. Kendilerini İlluminati'nin devamı olarak gösteren tarikatlar var. Ki eğer Roosevelt'in zamanında İlluminati olsaydı ve Roosevelt bu tarikata üye olsaydı, daha Roosevelt başkanken herkesin bildiği birşey olmazdı bu.

 

Yahudilerle ilgili yanlış bilinenlerin en başında yahudilerin hep çok zengin oldukları gelir. Oysa Yahudiler 19, yy ın sonlarına kadar toplumların orta sınıf tüccar ve zanaatkar kesimini oluşturmuşlardır. Yahudilerin finans ve üst düzey ticarette varlıkları 19 yy ın sonlarında başlamıştır. Türkiye tarihindede Islahat Fermanı'ndan sonra. Avrupa'da ise toplumlarda zanaatkarlık ve ticaretle uğraşan bu kesim, kapitalizmle birlikte güçlenmiştir. Feodal toplumların orta sınıf zanaatkarlar ve tüccarlarına dayanarak doğan kapitalist sistem yahudiler için bir fırsat olmuştur. Evvelinde ise zengin ve güçlü kesim toprak sahipleri ve savaş beylerinden (warlords) oluşmaktadır. Ve bu iki meslekte yahudiler hiç olmamışlardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

 

İllumianti aydınlanmak demektir ve 1492 İspanyadan kovulan yahudilere denilirdi.Dönemin ABD başkanı Roosevelt'te bu cemiyetin üyesiydi ayrıca onlardaki en yüksek basamak adını şimdi hatıralayamadığım bir şövalyelik ünvanına sahipti.Oldukça derin bir konu bu...

 

 

 

ilk yazdığımdada tereddüt ettim , bir imla hatası mı yoksa "illumianti" diye farklı bir tarikattan mı bahsediyorsun ? Benim bildiğim İlluminati adlı tarikat 18. yyda Alman bilimadamları tarafından özelde Katolik kilisesi genelde tüm din ve dini kurumlarla mücadele amacıyla kurulan bir tarikat. En önemli özelliklerinden birisi sadece cermenlerin tarikata üye olabilmeleri. İlluminati türkçede "aydın" ya da "entellektüel" ingilizcede "intellectual" kelimelerinin Güney batı latin dilindeki çoğul hali . Yani aydınlanmış kimseler yada kısaca aydınlar.Tarihte kavram daha önce kullanılmış mıdır ? Kullanılmamış mıdır bilmiyorum ama söz konusu tarikatın kuruluşu bu tarihtedir. yahudilikle ilgili bir özelliğini duymadım bu tarikatın. Roosevelt ve bazı amerikalıların illuminatiyle ilişkisi aslında abartı bir ilişki. Zira İlluminati'nin Hegel'den sonra varlığına ilişkin bir bulgu yok. Fakat Roosevelt'in üye olduğu tarikat gibi. Kendilerini İlluminati'nin devamı olarak gösteren tarikatlar var. Ki eğer Roosevelt'in zamanında İlluminati olsaydı ve Roosevelt bu tarikata üye olsaydı, daha Roosevelt başkanken herkesin bildiği birşey olmazdı bu.

 

 

 

Bu iddiayı ben kendi kafamdan uyduruyor olsam haklı olabilirdin ama ha Soner Yalçın uyduruyorsa günahı vebali onun boynuna fakat gel gör ki adam kitabında yüzlerce kaynaktan yararlanmış beni zaten onun kitablarında en çok etkileyen şeylerden birde bu çok yönlü bir şekilde araştıma yapıp gerçekten kayda değer bilgiler toplaması :)

 

Ayırca yazımda sen öyle dedin gibi bir ifade kullandığımıda görmedim sadece kendi bilgi ve fikirlerimi aktarmaya çalıştım..

Ne diyorduk yahudiler zulum çekmişmidir evet her halk kadar hatta bazı kesimlerden dahada az ama onlar kendilerine yapılanları öyle iyi kullanıp öyle iyi empoze ettiler ki biz tarih boyunca yahudilere yapılan zulumleri okuduk.

Bak yukarıdaki iletimde alıntı yaptığım kısımda ne denilmek isteniyor Ispanya'da yahudilerden çok aslında müslümanlar zülme maruz kalmıştır,ama ne hikmetse yahudilere kapılarını ardına kadar açan Osmanlı onlar için kılını bile kıpırdatmadı..

Siyonizmin nasıl bir faşizan felsefeye dayalı olduğunu az buçuk masonluk hakkında bilgisi olan herkes bilir..

Hadi onuda geçtim bizim ülkemizde bile siyasete sanata ekonomiye yön verenlerin neredeyse hepsi onlardan ya onlardan yada onlara bir şekilde yakın olanlardan..

Mavi arkadaşımızın söylediği gibi önce Efendi'yi sonra Efendi 2'yi okuduktan sonra iyice paronayaklaştım..

Kim onlardan sorusu yerine onlardan kim değil acaba sorusu kurcalayıp durdu beynimi..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İsrail'in varlığına karşı olan çok radikal bir grup vardır. Bunlar kimdir dersiniz? Hizbullah? Hayır. Hamas? Hayır. Başka müslüman bir örgüt? Hayır. Bunlar çok radikal Yahudilerdir. İleri gelenleri su katılmamış koyu hahamlardır. Her yerde dini giysileri ile gezerler.

 

Peki madem Yahudiler, niye İsrail'in varlığına karşılar? Basit bir gerekçe öne sürerler: Mehdi gelip Yahudileri dünyaya efendi kılmadan devlet kurmak, Tevrat'a aykırı imiş. İsrail devleti Tevrat'a karşı gelerek Mehdi zuhur etmeden kurulduğu için günahkar ve asi imiş.

 

Bunların liderleri Ahmedinecad ile de görüşüp hararetle kucaklaşmıştı, hatırlayan var mı bilmiyorum. Hatırlatayım, İran'ın resmi söylemi İsrail'in ortadan kalkması gerektiğidir. "Peki halkı nereye gitsin?" sorusuna Ankara büyükelçisi, yani resmi ağız şu yanıtı vermiştir: "Madem Amerika Yahudileri çok seviyor, Alaska'ya yerleştirsin!!!"

 

Yoruma gerek var mı? Bence yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 yıl sonra...
  • 4 ay sonra...

Yani,tartisilan konuya bakin;

Yahudiler güclü degillermis veya "madem o kadar güclüydüler neden hep zulüm yasadilar?"

Gercekleri inkar ederken hangi kriterlere göre inkar ediliyor bunu ancak inkar edenler aciklayabilir.

Bugün Amerikan Sinemasi dedigimiz ve gercekten de cok büyük sermayelerle calisan FILM ENDÜSTRISI TAMAMEN YAHUDILERIN elindedir yani Hollywood.

Ve dünyanin tanidigi ve cok begendigi filimlerdeki oyuncularin cogusuda Yahudi asillidir..

Güclü dedigimiz ABD'nin bugüne kadar basina gelmis olan Baskanlarin büyük cogunlugu Yahudidir.

Bilim Dalinda büyük buluslara imza atan Bilim Adamlarinin ezici cogunlugu Yahudidir.

 

VE BUNLAR IDDIA  DEGIL GERCEKLERDIR.

Dünyanin en güzel ve en pahali filimlerinin cevrildigi Holywood'un Yahudilerin elinde olmasi onlarin güclü oldugunu anlatir bize.

Bilim dalinda insanliga hizmet yolunda en önemli buluslari yapanlarin ödüller alanlarin cogusunun Yahudi olmasi onlarin bilim dalinda da basarili olduklarini gösterir.Yani belki birileri "yasadiklari ülkelerin okullarinda daha iyi egitim veriliyor olmasi"olarak bir gerekce gösterebilirler ancak,o okullarda sadece Yahudi ögrenciler okumuyor.

Devlet Baskanlarinin Yahudilerden olmasida bize Yahudilerin güclü olduklarini anlatiyor.

Öyle veya böyle,Yahudi calisir,tasarrufu sever,dinine baglidir,Yahudiler arasinda bölünme yoktur birbirlerine kenetlenmislerdir.Siyasi tartismalar bölünme degildir.Türkiyede son 16 yilda millet bölünmüstür cünkü birlik yoktur birlik olmayinca gücte olmaz.

 

Yahudiler ayni zamanda vatan dedikleri topraklarida severler.Hani belki birileri onlari araplarin topraklarina yerlestiler diye elestirebilir ancak bugün Yahudilerin vatan dedikleri topraklarda asirlar önce bugünkü Yahudilerin urdedeleri yasiyordu.O topraklardan sürülerek cikarilmislardir.O topraklara topyekün Filistin denir.Filistin bir cografi isimdir ve Filistinde degisik toplumlar yasiyordu bunlardan biride Yahudiler yani Israilogullariydi.Yani bugün arap topraklari denilen  o topraklar ayni zamanda Yahudilerinde topraklariydi.Tarihi ya tarih gibi tartisalim ya da hic tarihe bulasmayalim.

Kudüs ta asirlar öncesinden YAHUDI DEVLETI'nin bassehriydi ozaman henüz Islamiyet yoktu.Bugün Kudus'ün Yahudi Baskenti olmasina karsi cikanlar ya Yahudi düsmanidir ya   tarihten bihaberdir ya da insanlarin duygularini oy almak icin sömüren yani siyaset yapanlardir.

Uzun sözün kisasi;Araplarin elindeyken bugünkü Israil topraklari cöldü.Israille birlikte imar edilerek bugünkü konumuna getirildi.Bugün eger Israil tüm dünyaya limon portakal vs satiyorsa bu onlarin calisiyor oldugunu gösterir.

Ve eger  araplar israille bas cikamayip  baris yapiyorlarsa bu da  Yahudilerin güclü oldugunu gösterir

Eger bizi yönetenler ISRAILE IHTIYACIMIZ var diyorlarsa Israil güclü demektir.

Eger Israil Tevrat'ta bu topraklar bize verilmis diyerek Güneydogu Türkiye'yi de Yahudi Devleti'nin topraklari olarak görüyorsa PKK'yi destekliyorsa.Iran'i tehdit ediyorsa ve eger Türkiye topraklarinda Israili olasi bir Iran saldirisina karsi korumak icin radarlar yerlestiriliyorsa bu da Yahudilerin cok güclü oldugunu gösterir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.