Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Gazze'de katliam


Efendi Türkler

Önerilen İletiler

ABD'nin Küba'nın fiber optik kablolardan faydalanmasını istememek için hiç bir nedeni ve gerekçesi yoktur. Bundan bir menfaati de olamaz. Bu tamamen Küba yönetiminin uydurması...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ABD'nin Küba'nın fiber optik kablolardan faydalanmasını istememek için hiç bir nedeni ve gerekçesi yoktur. Bundan bir menfaati de olamaz. Bu tamamen Küba yönetiminin uydurması...

 

ABD'li bakan konuştu :)

 

ABD Küba'ya ticaret ambargosu uygulamaktadır. Küba'ya hiçbirşey satmamakta, Küba'dan hiçbirşey almamaktadır.

 

İnternet kablolarından faydalandırma, hizmet satışıdır.

 

Kalkmış bu arkadaşımız hiçbir nedeni ve gerekçesi yoktur diyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Her şeyin bazı istisnaları vardır. İsteseler hemen yarın interneti ambargonun dışında saymak için anlaşabilirler. Bu anlık bir iş... Küba ABD için bir öneme sahip değildir. İnterneti ister alsın, ister almasın. Kendi bilir. Ne al diye zorlar, ne alma vermem der. Küba'nın ABD'ye, ABD'nin Küba'ya ihtiyacı yoktur. Adını ambargo koymuşlar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sanırızki ABD devlet başkanı konuşuyor :)

 

ABD Küba'ya hiçbir mal, hiçbir hizmet satmamaktadır. ABD, Küba'ya finans, ekonomi ve ticaret ambargosu uygulamaktadır. Küba'nın fiber optik internet çıkışı yapabilmesi için. Türkiye'ninde fiber optik internet çıkışı yapmak için kullandığı ABD'ye ait deniz altından geçen Fiber optik kablolardan yararlanmaya ihtiyacı vardır. Türkiye, ABD'ye para ödemekte, karşılığında deniz altındaki fiber optik kabloları kullanmaktadır internet bağlantısı için. Yani ABD Türkiye'ye bu hizmeti satmaktadır. Küba'ya ise, ister ilaç olsun, ister insani malzeme, hiçbir ürünü ve hizmeti satmadığı. Küba'ya herhangi bir ürün ve hizmet satan şirketlere ait araçları limanlarına , havalanlarına dahi sokmadığı gibi. Bu hizmetide Küba'ya satmamakta, Fiber optik kabloların kullanımına izin vermemektedir.

 

ABD Küba'ya uyguladığı ambargoda bırakalım internet hizmetini, savaşan ülkelerin bile birbirine uygulamadığı ilaç ambargosunu dahi istisna tutmamaktadır. Küba ve Birleşmiş milletler her sene, ambargonun kaldırılması en azından ilaç ve tıbbı malzemelere uygulanan ambargonun istisna tutulmasını talep etmekte. Ancak ABD bu kalemlerde dahi ambargoyu kaldırmamaktadır.

Bilmeyen ısrar edeceğine, eline bir sözlük alıp ambargo kelimesinin karşılığına bakmalıdır.

 

Küba'da internet sadece devlet kurumlarında ve üniversitelerde kullanılabilmektedir. Çünkü sadece devlet kurumları Uydu İnternet'in masrafını karşılayabilmektedir.

 

Küba, ABD'nin denizaltındaki kablolarına alternatif olarak, Kanada ve Venezuella'nın kablolarını kullanmak için anlaşma görüşmeleri yapmaktadır. Mesafe sebebiyle yüzlerce kat pahalı olan maliyeti hanelerde kullanılabilir bir fiyata çekmek için pazarlık yapmaktadır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
... Cunku, Lubnan ic savaslarinda, Sadam Huseyinin katliamlarinda, Suriyenin Asad'in yaptigi katliamda, Kiral Huseyinin Filistinli Araplara yaptigi katliamda, Cezairde 100,000 insanlarin olmesinde, veya Darfur Sudanda yuz binlerce insanlarin katil olunmasinda, kimse insanligini bulup protesto etmediler.

 

Mamafih bir Yahudi bir Arabi vurunca, insanligini kesfediyorlar!

 

...

 

Bugünkü gazetelerde şöyle bir haber var, aşağı yukarı hepsi aynı şeyi söylüyor. Herhangi birini alıntılıyorum;

 

Davos’ta Başbakan Erdoğan’ın ‘Gazze’ çıkışıyla dikkat çeken AKP hükümeti söz konusu Sudan olunca farklı bir tutum almayı tercih etti. Dışişleri Bakanı Ali Babacan Darfur’da “soykırım” ile suçlanan Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir’in tutuklanmasına karşı olduklarını açıkladı.

 

 

Bizim hükümet böyle işte. Orada katliam yapanın, katilin koluna girip destek verir, burada terör örgütü olarak tanımlanmış grubun sözcüsü gibi davranır. Darfur'dakilerin suçu ne şimdi? Başbakan çıkıp da birilerini daha azarlasa olmaz mı? Yeni yardım kampanyaları düzenlense?

 

Neden olmuyor?

 

İnsan değiller mi?

 

Veya siz insan değil misiniz?

 

Gazze için bize ders verenler, kendinize gelin, buna da cevap verin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katliama karsi olmak bir insanlik örnegi ve görevidir.Savaslarda bile insanlarin ölmesi aci birseydir ama ne yazik ki savaslarin önü alinamiyor,cünkü savaslarda farkli bir zihniyet vardir.Savaslar sonucta saldiri veya savunma sonucu cikar.

 

Gazze ve Sudan veya Afrika'nin baska bir kösesi,farketmiyor,eger masum insanlar öldürülüyorsa buna her insan olanin karsi cikmasi gerekir.Soykirim liderinin Türkiye'ye gelisi ve büyük bir sevgi ile karsilanisi onun katlettirdigi insanlara verilen degeri anlatir.Terör örgütleri ile dostluk, dost olan devletide terör devleti yapar.Asala'yi koruyan Fransa nasil tepkimizi cekmisse,PKK'yi barindiran ülkelerle nasil siyasi mücadele etmissek,kendimizinde ayni hassasiyete sahip olmamiz gerekir.

 

Bir tarafta Gazze icin esip gürleyeceksiniz ama diger tarafta onbinlerce insanin ölümüne neden olan bir lideri savunacaksiniz,buna cifte standart denir.

 

Davos'ta ortaya konulan senaryo sonradan söylendigi gibi moderatöre karsi degildi.Bu sadece zevahiri kurtarmak icindi.O senaryoda Erdogan'in hem secim yatirimi hem de dinci kesime verdigi bir mesaj vardi.Secim yatirimi Türk kamuoyuna dönük;" bakin bu Basbakan Türk ulusunun haysiyetini koruyor görüntüsü,Dincilere bir mesaj ise;"Bakin yillardir kimse Israil'e böyle kafa tutamadi,bunu Erdogan yapti,helal olsun tam müslüman"mesajidir.Öyle veya böyle bu senaryonun Türkiye'ye hic bir yarari olmadi.Bunu zaman icersinde anlayacagiz.

 

Özetle,Davos'ta DINCI KESIMIN ISRAIL NEFRETINE TUZ BIBER EKILDI.DINCILERIN KEYFI YERINE GETIRILDI.Zaten alkislayanlarin genelinde de onlar var.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yeni Osmanlıcılık rüyasına karşı denge siyaseti

5 Şubat 2009

Davos krizinin ardından İstanbul ve Gazze’deki kalabalıklar, Türk ve Filistin bayraklarını yanyana dalgalandırdı. Acaba bu kalabalıklar içinde kaç kişi, Filistin bayrağının, Osmanlı’ya karşı başlatılan ayaklanmayı organize etmek üzere 93 yıl önce İstanbul’da toplanan Arap entelektüelleri tarafından tasarlandığını biliyordu? Bunun cevabını bilmiyorum, ama bir şeyden eminim: Milli çıkarlarımız dışındaki faktörleri esas alıp geleneksel “denge siyasetimizi” bırakır ve dış politikada “ümmetçi romantizme” dalarsak, uluslararası arenada bu kadar güçlendiğimiz bir dönemde dünya başımıza yıkılabilir.

 

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos’taki çıkışı, İngiliz basınında yer alan ifadeyle bir “öfke nöbetinin” sonucu da olabilir, İsrail’e yönelik “hesaplı ve zamanlamalı bir tepki” de...

 

Bunu ancak Erdoğan bilir, ama bir gerçek tartışılmaz: Ahmet Davutoğlu’nun başarıyla teorize ettiği yeni “pro-aktif” dış politikamız, Erdoğan gibi -kendi ifadesiyle- “gönlündekini söyleyen” bir liderle yürütülemez. Bunu sanırım Başbakan’ın kendisi de artık görmüştür.

 

Çünkü tüm bölgesel meselelerde, bütün taraflara eşit mesafedeki güçlü ve dengeli bir aktör olarak, adeta bir “deus ex machina” gibi müdahale etme iddiamız, ancak “diplomasiyi de politika kadar iyi bilen” liderlerle sürdürülebilir.

 

Yâni Erdoğan’ın “monşer” diyerek küçümsediği “kordiplomatiğe” burun kıvırmak bir yana, onun maharetlerine de hâkim olan “dengeli” bir siyasetçiyle...

 

* * *

 

Zirâ bir Arap atasözü şöyle diyor: “En iyi cevabı, kızgın olmayan bir adam verebilir.”

 

* * *

 

AKP dönemi dış politikamızın “Yeni Osmanlıcılık” akımı diye yaftalandığı çok oldu, fakat Erdoğan’ın Davos çıkışı, bu yakıştırmaya yeni bir boyut kazandırdı.

 

Bir Arap gazeteci çıkıp Erdoğan halife olsun´diye saçmalarken, Türk internet forumlarında da Osmanlı´nın geri dönüşü müjdeleniyor.

 

Diğer yanda çok daha ciddi bir gelişme olarak, Arap dışişleri bakanları “bizim meselelerimize Arap olmayanlar karışmasın” diye Türkiye’yi üstü kapalı bir biçimde eleştiriyorlar.

 

Çünkü Filistin sorunu konusunda söz haklarını kaybetmekten, hatta geçen yüzyılda petrol peşindeki “emperyalist” devletler eliyle aşiretlerine bahşedilen “anti-demokratik” iktidarı, bu gidişatın sonunda yitirmekten korkuyorlar belki...

 

Elbette Hamas’ın, dolayısıyla İran ve Suriye’nin bölgede etkisini artırmasından da haklı olarak çekiniyorlar.

 

Yeni Osmanlıcılık tartışmalarının farklı bir boyut kazandığını gösteren en çarpıcı gelişme ise, İstanbul ve Gazze’de yaşanıyor.

 

Başbakan Erdoğan’ı, Davos dönüşü havalimanında karşılayan kalabalığın içinde, Türk ve Filistin bayraklarının bir kolajı görülüyor. Gazze’de Hamas’ın düzenlediği Erdoğan’a destek mitinginde de bu iki bayrak birlikte sallanıyor.

 

Heyhat! Acaba orada bulunanlardan kaç kişi biliyor?

 

Bugünkü Filistin bayrağı, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı başlatılan “Arap ayaklanması” için, 1916’da tasarlanmıştı. ‘Arap Aydınlar Konseyi’ne bağlı “ayrılıkçılar” İstanbul’da yaptıkları bir toplantının ardından bu bayrağı yaratmışlardı. Muhtemelen bu simgeselleştirmeye en çok, Osmanlı’yı bölmek isteyen ‘Arap Lawrence’ın İngilteresi sevinmişti.

 

Üzerinden daha 100 yıl geçmemişken, aynı bayrak, tuhaf bir ironiyle, “Türk-Filistin dayanışmasının” simgesi olarak kullanılıyor. İngiltere’nin tarihsel bir uzantısı olan ABD, bu kez bu gelişmeye hiç de sevinmiyor herhalde...

 

* * *

 

Bir de şöyle bir Yahudi atasözü var: “Dost kazanırken bir bedel ödemezsiniz. Fakat düşman edinmeniz için para vermeniz şarttır.”

 

* * *

 

“Pro-aktif” dış politikanın, “hamasi” bir liderlikten uzak durabildiği ölçüde başarılı olabileceğini kabul ediyorum.

 

Fakat bu politikayı yürütürken, Türk dış politikasının “tarihi evrimini” göz ardı etmeden, diplomatik geleneklerimizle aykırı düşmeden, “devletin devamlılığı” ilkesine de bağlı kalmalıyız.

 

Öyle ki, İkinci Abdülhamid’den beri, diplomaside bir “denge politikası” yürütüyoruz. Sultan Abdülhamid, çöken bir imparatorluğu devralmış ve büyük bir diplomat olmasına karşın ancak yıkılışı geciktirmeyi başarabilmişti.

 

Dış siyasi meselelerde, “diğer ülkelerin çatışan çıkarlarını kullanarak milli çıkar elde etmeyi” amaçlayan denge stratejisini mükemmelleştiren ise Atatürk olmuştu. Onun, Kurtuluş Savaşı boyunca İtalya ve Rusya’ya yönelik yaklaşımını ve son yıllarında da Hatay taktiğini hatırlayalım.

 

Ardından İsmet İnönü, Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’ndan uzak tutmayı başararak, geleneksel denge siyasetimizin en önemli başarılarından birine imza attı. Soğuk Savaş boyunca da, NATO saflarında yer almamıza karşın, SSCB ile dengeyi korumayı sürdürdük.

 

Değişen küresel koşullarla birlikte hızla artan siyasi, askeri, ekonomik ve diplomatik gücümüzle bugün önemli bir “bölgesel aktör” haline gelsek de (üstelik zamanla bu gücümüz daha da artacak gibi), dengemizi altüst edebilecek “Yeni Osmanlıcı dolduruşlara” gelmemeliyiz.

 

Denge siyasetini, dış politikada “milli çıkarlardan” başka hiçbir faktörü (evet, ‘din kardeşliğini’de) umursamayan “basiretli” temsilcilerle sürdürmemiz şart.

 

Bu yüzden ya Başbakan Erdoğan biraz “monşerlik” öğrenecek veya Türkiye’nin milli çıkarları uğruna, gerektiğinde uluslararası platforma kendisi yerine “monşerlikten” biraz anlayan birini çıkaracak.

 

Yoksa ne mi olur?

 

Dış politika geleneklerimizi bir kenara itip risk alarak “dengeyi” bozduğumuz son seferde ne olmuştu?

 

İttihat ve Terakki’nin “romantik” maceraperestliğiyle, Arapların ve Orta Asya’ya dek tüm İslam aleminin arkamızda birleşeceğini umarak “yanlış tarafta” bir dünya savaşına girmiş ve Dimyat’a pirince giderken, İstanbul’dan bile olmuştuk.

 

Sırtımızda bir hançerle...

 

Emre K/Hürriyet

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

iki gündür formu inceliyorum ve gözden kaçan bir noktaya dokunmak istiyorum.bu günkü hizbullahın el-fetihin hamasın militanları bundan 20 yıl öncenin çocukları değillermi.çocuklar öldürülüyor deniliyor savaş döneminde sokakta çocuğun ne işi var,savaş dönemimde okula çucuklarını gönderen anne ve babalarının hiçmi suçu yok,insanlık suçu deniliyor bir arkadaşımız adını hatırlayamadım şimdi darfur örneği verdi orda ölenle insan değilmiydi orda çocuklar ölmedimi,neden olay filistin ve müslümanlar olunca halk galeyana geliyorda diğer katliamlar olunca sesi çıkmıyor bunda acaba duygusal ve aynı dinden olduğumuzun bir katkısı yokmudur.rusya gürcüstana girdiğinde sokağa dökülüpte rusyayı protesto eden kaç kişi var.orda insanlık öldürülmüyormuydu yoksa.bizim ülkemizde israile saldırmak her zaman siyaset için prim kaynağı olmuştur olmayada devam edecektir.ister oarantılı ister orantısız karşınızdaki ister devlet olsun ister terör örgütü olsun her kes ülkesini bir şekilde korumakla mükelleftir.bu her devlet için aynıdır .bizim içind eisrail içinde filistin içinde diğer devletler içinde .bir savaşın bu ülkede kınanması veya protesto edilmesi için illaki bir tarfın müslüman olmasımı gerekiyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben de şunu anlamıyorum Gazze'de olanlara tepki gösterenleri tek yanlı, din bağlı hissiyatla davranmakla ,Darfur'da, Gürcistan'da olanlara aynı tepkiyi göstermemekle eleştirenler Filistin'i geçtik kendi bahsettikleri yerlerde olan katliamlar karşısında kendileri ne tepki göstermişler, ne hissetmişler?Darfur'u ve Gürcistan'ı örnek verenler Filistin'i bunun dışında mı tutuyorlar?

 

Şu eleştiriyi anlarım samimi bir şekilde dillendirilirse:''Yahu kardeşim Darfur'da, Gürcistan'da ölenler içimi acıttı bugün de Filistin'de olanlar içimi yakıyor hepimizin içi yanmalı ama insanımızda, hükümetimiz de bir yandaşlık var bu bağlamda aynı tepkiyi dünyanın neresinde olursa olsun göstermeliyiz, aynı duyguları taşımalıyız.'' denirse inandırıcı olur.

 

Vakalara tepkide ister istemez uzaklık, menfaat, inanç bağları rol oynuyor bunu kimse yadırgayamaz.Bugün Avusturalya'da yangın var 170'den fazla insan öldü ekranlarda ara sıra karşımıza geliyor.İzlediğinizde kendi ülkemizde böyle bir yangın sonrasında aynı durum karşısında hissettiğiniz duyguların şiddetiyle bu olay sonrasında hissettiğiniz duyguların şiddeti aynı mı?Küçük bir örnek anlaşılmıştır umarım.

 

Yunus Emre gibi düşünmek nasip olmuyor herkese neylersiniz''Yaratılanı severim yaratandan ötürü.''Haydi evrensel insan sevgisi diyelim bir başka tabirle...

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

iki gündür formu inceliyorum ve gözden kaçan bir noktaya dokunmak istiyorum.bu günkü hizbullahın el-fetihin hamasın militanları bundan 20 yıl öncenin çocukları değillermi.çocuklar öldürülüyor deniliyor savaş döneminde sokakta çocuğun ne işi var,savaş dönemimde okula çucuklarını gönderen anne ve babalarının hiçmi suçu yok

 

Savaş döneminde dediğin, Gazze operasyonu sırasında okullar açık değildi ki aileler çocuklarını okula göndersin. O çocuklar evlerinde öldürüldü. sığındıkları birleşmiş milletler binalarında öldürüldü. Mülteci kamplarındaki barakalarında öldürüldü.

 

Bir ikincisi ne anlatmaya çalışıyorsun sen arkadaşım ? Bugünün hizbullah, el fetih, hamas militanları dünün çocuklarıydı diyerek İsrail'in çocukları öldürmesini mi meşrulaştırmaya çalışıyorsun ? Bunu söyleyen İsrail'li siyasetçiler vardı. Oldu, bütün çocukları katletsin İsrail böylece o çocuklar büyümesin Fetih'e hamas'a asker olmasın.

 

 

,insanlık suçu deniliyor bir arkadaşımız adını hatırlayamadım şimdi darfur örneği verdi orda ölenle insan değilmiydi orda çocuklar ölmedimi,neden olay filistin ve müslümanlar olunca halk galeyana geliyorda diğer katliamlar olunca sesi çıkmıyor bunda acaba duygusal ve aynı dinden olduğumuzun bir katkısı yokmudur.rusya gürcüstana girdiğinde sokağa dökülüpte rusyayı protesto eden kaç kişi var.orda insanlık öldürülmüyormuydu yoksa.bizim ülkemizde israile saldırmak her zaman siyaset için prim kaynağı olmuştur olmayada devam edecektir.ister oarantılı ister orantısız karşınızdaki ister devlet olsun ister terör örgütü olsun her kes ülkesini bir şekilde korumakla mükelleftir.bu her devlet için aynıdır .bizim içind eisrail içinde filistin içinde diğer devletler içinde .bir savaşın bu ülkede kınanması veya protesto edilmesi için illaki bir tarfın müslüman olmasımı gerekiyor.

 

Buda bizim yurdumuzda en klişe söylemlerden birisidir. Diyelim ki bir yerde bir grup, hayvan hakları için gösteri çıkıyor illa orada bir "siz hayvanların haklarını savunuyorsunuzda insanların haklarını niye savunmuyorsunuz" adamı belirir. Sanırsınki bunu söyleyen adam kendini insan haklarına adamıştır. Oysa aksine, o adamın bu konulardaki tek işlevi budur. Yani birinin hakkını savunanlara gidip, şununda hakkını niye savunmuyorsunuz demek. Olayı odur o adamın.

 

En klişesöylemlerden birisi budur. İşte efendim İsrail protesto ediliyorda şu niye edilmiyor. O'nun da protesto edilmemesi İsrail'i protesto etmeyi haksız mı çıkarıyor ? Onuda sen et, sen çık sokağa. İsrail'i protesto edenler seni kolundan mı tutuyor ? Sanırızki bu arkadaşda ömrünü, darfur katliamını protesto ederek geçirmiş.

 

Bir ikincisi, İsrail'in Gazze'de yaptığı katliam. Sadece müslüman ülkelerde mi protesto edildi ? Dünyada her dinden, her mezhepten, her inanıştan, her milletten milyonlarca insan sokağa çıktı İsrail'i protesto etmek için. Buna yahudilerde dahil.

 

Türkiye'de İsrail sadece dinciler, veyahutta siyasi görüş olarak islami çizgideki insanlar tarafından mı protesto edildi ? Her siyasi görüşten, her mezhepten, sağcısı, solcusu, liberali, muhafazakarı yüzbinlerce insan sokağa döküldü.

 

Ortada birleşmiş milletler raporlarıyla belgelenmiş bir katliam var. Buna gösterilen tepkiyi karalamak ve kulp takmak için yapılmayan kalmadı. Ha birde buna yok efendim şuradaki katliamlarda niye protesto edilmiyor vs diyenlerin ben ömründe sokağa çıkıp bir şeyi protesto ettiğinide sanmıyorum. Anca işte, hayvan hakları için gösteri yapanların olduğu her yerde illa ki ortaya çıkan "siz hayvanların haklarını savunuyorsunuzda, insanların haklarını niye savunmuyorsunuz" adamı kadardır işlevleri ve olayları.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Fuzuli,düsüncelerinizde haklisiniz ama,ben bir yerde itiraz edecegim;Uzaklik yakinlik tabiiki verilecek tepkide rol oynar,buna katiliyorum,ama Cecenistanda olan katliamda ne yapildi,hükümetler ne yaptilar veya organizasyonlar ne yapti.Miting tertip edilebilirdi neden yapilmadi.Darfur uzak olabilir ama sonucta ölenler insan degilmiydi,neden insanlarin ölümüne karsi haykirilmadi.Kim engelledi onlari.Irak uzaktamidir?Onbinlerce insan öldürüldü,nasil bir eylem yapildi bu katliamlara karsi,neden organize edilmedi,neden Basbakan Bush veya Blair'e sert cikmadi.Kim engelledi basbakani?Yani Filistin hadi diyelim ki bizim icin özel,peki bizim Kuzey Irak'ta kirmizi cizgilerimiz vardi,onlar cignenmekle kalmadi ayni zamanda Türkmen katliami yapildi,nerdeydi bizim gürleyen basbakan,nerdeydi Gazze mitingcileri?

 

Katliamlara karsi cikalim, cikalim ama sadece bizden olanlara degil hepsine karsi cikalim.Masum insanlarin öldürülmesine karsi olmak icin onlarin ayni irk veya dinden olmasi gerekmez.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.