Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...


mavi olmayan gökyüzü

Önerilen İletiler

Bu ülkede KÜRT SORUNU yoktur olmamistirda,Kürtlestirilmis sorunlar vardir sadece,bunlardan en önemliside PKK dir,digerleri ise Imrali,DTP,TARAF ve Mustafa'cilardir.

 

************

 

Mecliste PKK cilik oynayanlar ile onlarla gizli anlasmalar arayanlarin aralarindaki tek fark,birilerinin acikca ülkenin bölünmesini istemelerine karsin digerlerinin bunu gizli kapilar ardinda bicimine getirme calismalaridir.

 

Özellikle Cumhurbaskaninin PKK ile diyalog ve pazarlik yürüttügü su günlerde bu fark daha cok ortaya cikmaktadir.Ne diyor Cumhurbaskani Hakkari'den gelen heyete;

..*Ben burada söyleyemeyecegim seyleride düsünüyorum.Hatta sizin de bana söylemek isteyip söyleyemediginiz seyleri biliyorum ve size katiliyorum.*

Acaba neydi söylemek istenip söylenemeyenler...diye soruyor Melih Asik ve devam ediyor;

..Federasyona yesil isik mi?Apo'ya af mi?

 

Terörün dozu yükseldikce,vaatlerini arttiranlar birgin gelecek bz vaatlerinin altinda ezilmeye mahkum olacaklardir,cünkü karsi taraf bu vaatlere doymayacak ve daha fazla daha fazla diyecektir.

Terör acaba neden son 5 yilda aniden zirve yapmaya basladi dersiniz.

 

A.G. sirketinin gecenlerde yaptigi ankette en cok güvenilen kurumlar söyle siralaniyordu:

Yüzde 81,6 Türk Silahli Kuvvetleri.

Yüzde 56,4 Yargi.

Yüzde 47,3 Polis

Yüzde 44,5 Cumhurbaskani.

Yüzde 29,7 Basbakan.

 

Cumhurbaskani A.Necdet Sezer herzaman TSK ile birlikte bu listenin basinda yer alirdi.Abdullah Gül,Sezer'in yarisi kadar bile güven saglayamamis bir durumdadir.Üstelik bu güven bunalimi giderek artacak gibi görünüyor.

 

Yüzde 47 oy aldik demekle olmuyor,millet neler oldugunu sahin gözüyle takip etmektedir.ve zamani geldiginde sahin gagasini vuracagindan herkes emin olabilir.

 

 

saygilarla

 

Az önce akşam haberlerinde İskenderun meydanlarını dolduran ''ya sev ya terk et'' imzalı tepkileri gördüm.Sadece güldüm.

 

Belediye başkanı ''efendim bu vatan...'' şeklinde başlayacak iken nutuğa,dinleme zahmetine girmeden,ama sayın başkana da acı*********** başka kanala geçtim.

 

Ne kadar basit düşünebiliyor insanlar.

 

Neyse tam ''Politika'' arkadaşımızın Sayın Gül ile ilgili yorumuna birşeyler katacaktım ki;bunları yazıvermişim.

 

Başlığa dikkat ettiniz mi?

 

''ya sev ya terk et'le taçlanan Korku Cumhuriyeti'' demiştim.

 

Çoğu arkadaşımız,dikkatinizi çekerim desem de bu konuya pek değinmemişti.

 

Neden bu başlık,yazayım size...

 

Çünkü biz hala korkuyoruz,korkularımızla kendimizi bile yok sayıyoruz.Korku Cumhuriyeti ve en değerli meyvesi;''ya sev ya terk et!''

 

Çok merak ediyorum;AKP yerinde başka bir parti olsaydı ne olurdu?

 

Kendimde gülünçleşmeye başladım;doğru ya şimdiye kadar sahnede olanlardı bu başka partiler!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu, vatan demenin neden rahatsizlik yarattigini hep arastirmisimdir,aslinda vatan üzerinde yasayan herkes icin kutsal bir kavramdir.Kim bundan rahatsiz olur ki.Yani Türbani kutsal sayanlar nedense vatan'dan rahatsizlik duyarlar.Türbana özgürlük isteyenler,vatan diyene özgürlügü cok görürler.Hatta öyleki daglarda *Kürt vatani* kurmak icin askerlere pusular kuranlari bile vatanim diyenlerden üstün tutarlar.Bir zamanlarin IHD nin baskani simdiki PKK partisinin temsilcisi bile vatanini koruyan ve korurken sehit düsen askerin polisin evine taziyeye gitmez ama askeri sehit edenlerden ölen vardiysa onun evine taziyeye giderdi.Demek ki vatandan rahatsiz olanlar bunlarmis yani Kürtlere vatan kurmaya calisanlar.

 

Ne kadar tersine bir dünyada yasiyoruz,Kürtlere özerklik verin diyerek bölücülük yapmak özgürlük ve demokrasi olarak kabul görürken,*ya sev ya terket*demek özgürlükten ve demokrasiden nasibini alamiyor.

Korkudan bahsedilmis,kim korkuyor ki,yani vatani savunmakla korkunun ne ilgisi var ki,savunulmadigi zaman korkusuzmu olunuyor,anlayamadim.

Adamlar daglara cikmislar,ellerinde bilmem kimlerden aldiklari, paralarini bilmem ne sekilde ödedikleri silahlarla burasi Kürdistan topraklari yani Kürt vatani diyerek isgalci Türk askerlerini pusuya düsürüp sehit ediyorlar,sehirlerde ellerinde bombalar masum insanlara korku saciyor ve onlari haince öldürüyorlar,kahrolsun PKK diyenler Irkci,Ya sev ya terket diyenler ise korkak oluyorlar.Peki ne yapmali diye sordugunuzda *efendim Kürtlerin demokratik haklarini verin yani Kürtistan kurulmasina yol acin,terör hemen sona erer*cevabini almaktayiz.Bu bölücülük degilmi diye sordugumuzda ise*hayir efendim bu Kürtlerin demokratik hakki.*diyorlar.Sonrada niye *ya sev ya terket* dedin diye felsefe yapmaya basliyorlar.

Isin özü,Türkiyenin sinirlarini korumak korkaklikmis.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu, vatan demenin neden rahatsizlik yarattigini hep arastirmisimdir,aslinda vatan üzerinde yasayan herkes icin kutsal bir kavramdir.Kim bundan rahatsiz olur ki.Yani Türbani kutsal sayanlar nedense vatan'dan rahatsizlik duyarlar.Türbana özgürlük isteyenler,vatan diyene özgürlügü cok görürler.Hatta öyleki daglarda *Kürt vatani* kurmak icin askerlere pusular kuranlari bile vatanim diyenlerden üstün tutarlar.Bir zamanlarin IHD nin baskani simdiki PKK partisinin temsilcisi bile vatanini koruyan ve korurken sehit düsen askerin polisin evine taziyeye gitmez ama askeri sehit edenlerden ölen vardiysa onun evine taziyeye giderdi.Demek ki vatandan rahatsiz olanlar bunlarmis yani Kürtlere vatan kurmaya calisanlar.

 

Ne kadar tersine bir dünyada yasiyoruz,Kürtlere özerklik verin diyerek bölücülük yapmak özgürlük ve demokrasi olarak kabul görürken,*ya sev ya terket*demek özgürlükten ve demokrasiden nasibini alamiyor.

Korkudan bahsedilmis,kim korkuyor ki,yani vatani savunmakla korkunun ne ilgisi var ki,savunulmadigi zaman korkusuzmu olunuyor,anlayamadim.

Adamlar daglara cikmislar,ellerinde bilmem kimlerden aldiklari, paralarini bilmem ne sekilde ödedikleri silahlarla burasi Kürdistan topraklari yani Kürt vatani diyerek isgalci Türk askerlerini pusuya düsürüp sehit ediyorlar,sehirlerde ellerinde bombalar masum insanlara korku saciyor ve onlari haince öldürüyorlar,kahrolsun PKK diyenler Irkci,Ya sev ya terket diyenler ise korkak oluyorlar.Peki ne yapmali diye sordugunuzda *efendim Kürtlerin demokratik haklarini verin yani Kürtistan kurulmasina yol acin,terör hemen sona erer*cevabini almaktayiz.Bu bölücülük degilmi diye sordugumuzda ise*hayir efendim bu Kürtlerin demokratik hakki.*diyorlar.Sonrada niye *ya sev ya terket* dedin diye felsefe yapmaya basliyorlar.

Isin özü,Türkiyenin sinirlarini korumak korkaklikmis.

 

 

saygilarla

 

Kürtlere özerklik mi?Ya ben ne demek istediğimi anlatamamışım ya da siz beni görmek istediğiniz gibi görmüşşsünüz,yazdıklarımaçok farklı bir pencereden bakmışsınız.

 

Demokrasiden ne anlıyorsunuz Politika,inanın demokrasi anlayışınızı çok merak ettim.

 

Demokrasi=Kürt devleti dediğiniz sürece,korkularınız da haklılaşacaksınız.Dikkatli olalım;gün gelir devran döner!

 

Ve şimdi sizin kapıyı gösterdikleriniz size kapıyı gösterebilir.

 

Türkiye'nin sınırlarını korumak değil,kendi sınırlarını düşünmek korkaklıktır bu ülke de!

 

Bu ülke de korku yok mu,sindire sindire korkuya yenilmiş beyinler yok mu?

 

Bakın Cumhurbaşkanı bile korkmuş! :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu, vatan demenin neden rahatsizlik yarattigini hep arastirmisimdir,aslinda vatan üzerinde yasayan herkes icin kutsal bir kavramdir.Kim bundan rahatsiz olur ki.Yani Türbani kutsal sayanlar nedense vatan'dan rahatsizlik duyarlar.Türbana özgürlük isteyenler,vatan diyene özgürlügü cok görürler.Hatta öyleki daglarda *Kürt vatani* kurmak icin askerlere pusular kuranlari bile vatanim diyenlerden üstün tutarlar.Bir zamanlarin IHD nin baskani simdiki PKK partisinin temsilcisi bile vatanini koruyan ve korurken sehit düsen askerin polisin evine taziyeye gitmez ama askeri sehit edenlerden ölen vardiysa onun evine taziyeye giderdi.Demek ki vatandan rahatsiz olanlar bunlarmis yani Kürtlere vatan kurmaya calisanlar.

 

Ne kadar tersine bir dünyada yasiyoruz,Kürtlere özerklik verin diyerek bölücülük yapmak özgürlük ve demokrasi olarak kabul görürken,*ya sev ya terket*demek özgürlükten ve demokrasiden nasibini alamiyor.

Korkudan bahsedilmis,kim korkuyor ki,yani vatani savunmakla korkunun ne ilgisi var ki,savunulmadigi zaman korkusuzmu olunuyor,anlayamadim.

Adamlar daglara cikmislar,ellerinde bilmem kimlerden aldiklari, paralarini bilmem ne sekilde ödedikleri silahlarla burasi Kürdistan topraklari yani Kürt vatani diyerek isgalci Türk askerlerini pusuya düsürüp sehit ediyorlar,sehirlerde ellerinde bombalar masum insanlara korku saciyor ve onlari haince öldürüyorlar,kahrolsun PKK diyenler Irkci,Ya sev ya terket diyenler ise korkak oluyorlar.Peki ne yapmali diye sordugunuzda *efendim Kürtlerin demokratik haklarini verin yani Kürtistan kurulmasina yol acin,terör hemen sona erer*cevabini almaktayiz.Bu bölücülük degilmi diye sordugumuzda ise*hayir efendim bu Kürtlerin demokratik hakki.*diyorlar.Sonrada niye *ya sev ya terket* dedin diye felsefe yapmaya basliyorlar.

Isin özü,Türkiyenin sinirlarini korumak korkaklikmis.

 

 

saygilarla

Daha ne kadar tekrarlamak gerekki anlayasiniz. Teröre karsi mücadeleyi neden elestirelimki? Elestirilen mücadele adi altinda bazi kesimlerin irkcilik yapmalaridir. Istediginiz kadar vatanimi seviyorum deyin, ama hic bir zaman irkcilik yapmaya hakkiniz yok. benimde yok, seninde yok. Bu kadar basit. Teröre karsi mücadelemizi hakli zeminlerde vermek zorundayiz. Benim icin terörüst ile irkci arasinda hic bir fark yok, cünki her ikiside insanlik düsmanligi yapiyorlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Teröre karsi mücadelemizi hakli zeminlerde vermek zorundayiz. Benim icin terörüst ile irkci arasinda hic bir fark yok, cünki her ikiside insanlik düsmanligi yapiyorlar.

 

Can feda böyle dürüst böyle haklı düşüncelere...Sevgili Dünyahepimizin çok teşekkür ederim.Yürekten selamlar :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazdigimi tam olarak anlarsaniz Ergenekon'u neden araya soktugumuda anlarsiniz.Bu arada Ergenekonla yatip kalkanlarin kimler oldugunuda herkes biliyor zaten.AIHM nin vermis oldugu her karar ayet olmadigi icin illede dogru bir karardir deme lüksünede sahip degiliz.Siyasi kararlar asla objektif ve adil olamazlar.Ayni mahkeme daha dün Kuzey Kibristaki Rumlarin biraktigi evler hakkinda Türkiyeye karsi tazminat karari almistir,bizden bunun dogru ve adil oldugunu bekleyemezsiniz.Türkiyenin basina gelenlerin cogusuda her yemege maydanoz olma hevesinden kaynaklanir.Basiretsiz yöneticiler sayesinde Türkiye samar oglanina döndürüldü.

 

 

saygilarla

Mahkeme delillere göre karar verir. Altina imzani attigin makamin kararina sa?gi göstereceksin. Türkiye kendi acisindan delilleri muhakkak gönderdi mahkemeye ve Avukati araciligiyla savunuldu. Yanlis karar temyiz edilir. Siz kendinizde AIHM elestirme hakkini buluyorsunuz, ama Türkiye'deki mahkemeleri vermis olduklari yanlis ve siyasi karardan dolayi elestirenleri nedense dogal karsilamiyorsunuz, aksine hemen vataniyla sorunlu ilan ediyorsunuz. Insanlarin AIHM basvurmasida zaten ülkemizin mahkemelerinin sadece siyasi kara vermelerinden dolayi oluyor.

Bana göre Türkiye'nin en büyük hatasi AIHM imza atarak yetkili olarak tanimasi, cünki Türkiye devamli sorun üreten bir ülke oldugu icin devamli orada yargilanacagi bastan belliydi. Türkiye yöneticilerinin basiretsizligi demokrasi ve özgürlük anlayislarinin kit olmasi ve inadina sorun cikartmalari.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi??nedir demokrasi??Bir düzen panayiri,Demokrasi olan yerde her düzen vardir,görünüste düzenlerin en güzelidir demokrasi düzeni.

 

Türlü renklere boyanmis bir kaftan gibi,alaca bulaca seylerden hoslanan cocuklarla kadinlar gibi,bircoklarida en güzel düzen budur derler.Bu kadar degisik düzen olan bir devlette aslinda bir düzen bulana askolsun.Cesit bollugu vardir demokraside,canin istemezse kimsenin emrini dinlemezsin,baskalari savasa giderken sen gitmeyebilirsin.Herkes barisi korumak isterken sen bozmak isteyebilirsin.Ayrica bir cesit esitlikte sagliyor demokrasi esit olunmasa bile.

Demokrasiyi yok eden ÖZGÜRLÜKTÜR.Neden özgürlük:Bu doymak bilmeyen,baska degerleri kücümseyen,özgürlük istegi,demokrasinin degismesine ve zorbalik yolunu tutmasina sebep olur.Devletin basindakiler icki sunmasini bilmeyen sakilere döndülermi,demokrasi alabildigine özgürlük icerek sarhos olur.

Oligarsiyi yikan nasil asiri zenginlikse Demokrasiyi yikacak olanda asiri özgürlüktür.

 

Iste benim demokrasi anlayisim budur.

 

Korku,insanlarin yaptiklari yanlislarin günün birinde hesap verme kaygisini yasamakla baslar.Cumhurbaskani eger korkuyorsa nedenini kendinde aramalidir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Size köylerin yakıldığını ispat mı edeyim.Buyrun;

 

''Göç konusunda Devletin yaptığı ve kamuoyu ile sınırlı da olsa paylaştığı en kapsamlı çalışma, “TBMM Doğu Ve Güneydoğu Anadolu’da Boşaltılan Yerleşim Birimleri Nedeniyle Göç Eden Yurttaşlarımızın Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Tespit Edilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu”na aittir. Bu komisyonun 1998 yılında hazırladığı rapora göre; 3428 köy ve mezranın boşaltılmış olduğu ve yaklaşık 500 bin insanın zorla yerinden edilmiştir. Bazı siyasi parti ve Sivil toplum örgütüne göre ise; 4 bin yerleşim yeri boşaltılmış, yaklaşık 3,5 milyon yurttaş iç göçe zorlanmış-göç ettirilmiştir. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) ulaştığı verilere göre ise; 3688 yerleşim yeri boşaltılmış, yaklaşık 2,3 milyon yurttaş yerinden göç ettirilmiştir.(İHD)

 

 

:)

Maviciğim sen benimle eğleniyorsun galiba hani bu yazının neresinde köy yakmadan bahsediliyor?

Neyse bugün keyifli günümdeyim bu konulardan konuşup ne kendi canımı nede sizinkini sıkmak istemiyorum.Başka zaman devam ederiz..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:)

Maviciğim sen benimle eğleniyorsun galiba hani bu yazının neresinde köy yakmadan bahsediliyor?

Neyse bugün keyifli günümdeyim bu konulardan konuşup ne kendi canımı nede sizinkini sıkmak istemiyorum.Başka zaman devam ederiz..

 

Suheda,estağfurullah diyeyim,ne eğlenmesi,haddime düşmez. :) Ben o zaman daha açık yazayım.Bu köy boşaltmaları genel anlamda,daha sonrasında evlerin yakılması olmuştur.

 

Bu konuyla canını sıkmadan,birkaç örnek vereyim.İlk örneğim AİHM den;2 Şubat 2006 da Kumru Yılmaz'ın başvurusu...bakınız olayın anlatılış şekli:

 

''4 Ekim 1994 tarihinde, güvenlik güçleri Elgazi köyünü çevrelemiş ve köyde yaşayanları köy meydanında toplamıştır. Küfürler kullanarak, köylülere köyün hemen boşaltılacağını ve geri dönüşün mümkün olmayacağını söylemişlerdir. Başvuranlar taşıyabilecekleri kadar eşya alıp köyü terk etmişlerdir. Köyün boşaltılmasından hemen sonra, askerler evleri ve ürünleri ateşe vermişlerdir.''

 

bu mahkeme de başvuranların olayı anlatış biçimi...bir de yetkililerden dinleyelim mi :)

 

''1994 yılında, PKK üyeleri, Ovacık ilçesi köylerinde örgüt adına propaganda kampanyası başlatmıştır. Bu köylerden gençleri kaçırmış ve onları örgüte katılmaya zorlamıştır. PKK militanları köylülere tehditlerde bulunmuş ve onları taciz etmiştir. Köylüler, PKK tarafından uygulanan baskı sonucu evlerini terk etmişlerdir. Yetkililer tarafından yürütülen soruşturma, başvuranların evlerinin güvenlik güçleri tarafından değil, askeri üniforma giyen teröristler tarafından yakıldığını ortaya koymuştur. Soruşturma makamlarına verdikleri ifadelerde, başvuranlar, iddia edilen suçun faillerinin kimliklerini belirtememişlerdir.''

 

Suheda bak hem şikayet edenlerin hem de şikayet edilenlerin savunmaları.Dava AİHS'nin 13. madde ihlaline bağlı olarak yetkililer tarafından ödenecek tazminat ile karara bağlanmıştır.Bakın AİHS ve 13. MADDE:

 

''

“Bu Sözleşme’de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, ihlal fiili resmi görev yapan kimseler tarafından bu sıfatlarına dayanılarak yapılmış da olsa, ulusal bir makama etkili bir başvuru yapabilme hakkına sahiptir.”

 

Lütfen herkes bu maddenin her satırını anlayarak okusun.O zaman ne demek istediğim anlaşılır.Sizinle birkaç raporda paylaşayım izninizle....

 

''

İnsan Hakları Vakfı (“TİHV”) Yıllık Raporları

 

İnsan Hakları Vakfı, merkezi Türkiye, Ankara’da bulunan bir sivil toplum örgütüdür. 1993 yılı Raporu’na göre, 1990’dan 1993’e kadar, 913’ten fazla köy ve mezra boşaltılmıştır. 1993 Raporu, köy boşaltmaların 1993’te hızlandığını ve sıklıkla sakinleri köy korucusu olarak görev yapmayı reddeden köyleri hedef aldığını öne sürmüştür.

 

TİHV’nin 1994 raporu, Hükümet politikasının, boşaltmaların ve sonrasındaki tahribatların PKK terörü, fakirlik ve doğal güçlerden kaynaklandığını iddia etmek olduğunu ileri sürmüştür. Aynı rapora göre, olağanüstü hale tabi her ilde yaklaşık 50 ila 60 köy yakılmıştır.

 

1995 Raporunda, 1995’te 400’den fazla köyün boşaltıldığı belirtilmiştir. 1996 Raporuna göre, Olağanüstü Hal Bölge Valisi, bir defasında, toplam 918 köy ve 1767 mezranın çeşitli sebeplerden dolayı boşaltıldığına değinmiş, ancak boşaltmaların güvenlik güçlerince yapıldığını hiç belirtmemiştir.

 

1997 ve 1998 Raporları, Hükümet’in köy boşaltma politikasını, 1990’lar boyunca uygulanan sistematik bir “iç güvenlik operasyonu” olarak tanımlamıştır.''

 

ve yine;

 

''Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da boşaltılan yerleşim birimleri nedeniyle göç eden yurttaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonu’nun 14 Ocak 1998 tarihli raporu

 

Bu rapor, on milletvekilinden oluşan bir Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanmıştır. Rapora göre, 1993 ve 1994 yıllarında, 905 köy ve 2.923 mezrada yer alan nüfus tahliye edilmiş ve ülkenin diğer bölgelerine taşınmaya zorlanmıştır (s.13).

 

Rapor, eski Diyarbakır Valisi Doğan Hatipoğlu’nun bir beyanını içermiştir. Hatipoğlu, görev yaptığı dönemde, askeri makamlar tarafından zaman zaman gerçekleştirilen köy boşaltmalarının dikkatini çektiğini açıklamıştır. Çok nadiren de olsa köy yakılmaları hakkında şikayetler almış olduğunu ifade etmiştir. Hatipoğlu’na göre, tüm köylerin PKK tehdidi dolayısıyla boşaltıldığını iddia etmek imkansızdır. Hükümet’in, yerinden olmuş kişilerin iyi şekilde yeniden yerleştirilmesi için gerekli önlemleri almamış olduğunu iddia etmiştir (s.13).

 

Rapor, ayrıca, İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önen tarafından hazırlanan ve 1995 yılında Araştırma Komisyonu’na sunulan “Türkiye – İnsan Hakları Raporu”na atıfta bulunmuştur. Bu son belirtilen rapor, bir bölümünü göçmenlere ve boşaltılmış köylere ayırmıştır. Rapor, 1995 yılında, köylerin ve mezraların boşaltılması uygulamasının yaygın olduğunu ileri sürmüştür. Köylerdeki birçok ev ya yıkılmış ya da oturulamaz hale getirilmiştir. İnsanlar bölgeden göç etmeye zorlanmış ve orada yaşayanlara köylerini terk edene kadar baskı yapılmıştır. 1995 yılı başlarında, yaşayanlarının köy korucuları olmayı kabul ettiği köylerin ve mezraların dışında içinde yaşanan hemen hemen hiçbir köy veya mezra yoktu (s.19).

 

Araştırma Komisyonu’nun raporu, ayrıca, boşaltılmış köyler mevzusu hakkında 3 Haziran 1997 tarihinde Şırnak milletvekili Salih Yıldırım tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan konuşmaya atıfta bulunmuştur. Yıldırım, diğer hususlar meyanında, köylerin, karşı koyanları tehdit etmek amacıyla ya PKK tarafından, ya da köyleri koruyamadıkları veya o köylerde yaşayanlar köy korucuları olmayı reddettikleri veya onların PKK’ya yardım ettiklerinden şüphelenildiği için yetkililer tarafından boşaltıldığını ifade etmiştir (s.20).

 

Sonuç olarak, raporda, yerleşim birimlerinde oturanların mezralar yerine daha önce yaşadıkları alana yakın iller, ilçeler veya merkez köylere yeniden yerleştirilmesi gerektiği ve öncelik göçmenlere verilerek bölge sakinlerine iş temin etmek amacıyla gerekli ekonomik tedbirler alınması gerektiği tavsiye edilmiştir.''

 

 

Suheda bakınız,ateşin olmadığı yerde dumanı görmek imkansızdır.Bunlar yaşandı,onaylamak onaylamamk değil artık yapılması gereken;izin vermemek,hesap sormaktır bugün yapılacak.

 

Ateşin külleri hala bizi yakıyor.Size birçok örnek daha verebilirim.Küllerde boğulmamak için birbirimizi anlamalıyız,kendi ülkemiz için kendi doğrularımızla mücadele etmeliyiz.

 

Ayrıca size de düşüncelerinize de saygım var;sonuçta burada paylaşılan düşünceler;düşünce bireyin önünde yer almaz.Onun için ben ne kırarım ne de kırılırım.

 

Politika,demokrasi'ye ayrıca değineceğim.Yalnız şimdi zamanım yok.Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi??nedir demokrasi??Bir düzen panayiri,Demokrasi olan yerde her düzen vardir,görünüste düzenlerin en güzelidir demokrasi düzeni.

 

Türlü renklere boyanmis bir kaftan gibi,alaca bulaca seylerden hoslanan cocuklarla kadinlar gibi,bircoklarida en güzel düzen budur derler.Bu kadar degisik düzen olan bir devlette aslinda bir düzen bulana askolsun.Cesit bollugu vardir demokraside,canin istemezse kimsenin emrini dinlemezsin,baskalari savasa giderken sen gitmeyebilirsin.Herkes barisi korumak isterken sen bozmak isteyebilirsin.Ayrica bir cesit esitlikte sagliyor demokrasi esit olunmasa bile.

Demokrasiyi yok eden ÖZGÜRLÜKTÜR.Neden özgürlük:Bu doymak bilmeyen,baska degerleri kücümseyen,özgürlük istegi,demokrasinin degismesine ve zorbalik yolunu tutmasina sebep olur.Devletin basindakiler icki sunmasini bilmeyen sakilere döndülermi,demokrasi alabildigine özgürlük icerek sarhos olur.

Oligarsiyi yikan nasil asiri zenginlikse Demokrasiyi yikacak olanda asiri özgürlüktür.

 

Iste benim demokrasi anlayisim budur.

 

Korku,insanlarin yaptiklari yanlislarin günün birinde hesap verme kaygisini yasamakla baslar.Cumhurbaskani eger korkuyorsa nedenini kendinde aramalidir.

 

 

saygilarla

Bir cok konuda yapmis oldugunuz yorumlar gercekten de demokrasi ve özgürlük anlayizinizin bir aynasi. Sizin demokrasi ve özgürlük anlayisiniz zaten yillardan beri ülkemizde uygulanan bir sistem. Sistem ile neden bu kadar barisik olusunuz dahada iyi anlasiliyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi yeni bir düzen degil ki ben kendi demokrasimi cizeyim,Demokrasi denilen ici bos düzen taa Eflatun'dan beri var.Benim Demokrasi anlayisim herkesin isine yaramaz cünkü dogrudur,benim tarifim.Ben demokrasinin gercek tarifini yaptim.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi yeni bir düzen degil ki ben kendi demokrasimi cizeyim,Demokrasi denilen ici bos düzen taa Eflatun'dan beri var.Benim Demokrasi anlayisim herkesin isine yaramaz cünkü dogrudur,benim tarifim.Ben demokrasinin gercek tarifini yaptim.

 

 

saygilarla

Demokrasiyi ici bos düzen olarak niteliyorsunuz. Demokrasinin karsiti totaliter rejimdir ve sizin demokrasi anlayisiniz malesef o yönü gösteriyor. Basarilar derim sadece.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şemdinli bir PKK provokasyonu diyorsunuz(neye dayanarak söylediğinizi de yazarsanız ayrıca sevinirim),Orada astsubaylar vardı,orada bir itirafçı vardı.Diyelim ki;olay provokasyon.Peki orada olan ve o bombayı atan sonuç itibari ile devletin yetkilendirdiği kişiler değil mi?

 

siz hiç bomba koymaya eşinin otomobiliyle giden ajan gördünüz mü?

ben ilk defa görüyorum...

 

şemdinli olayları malum.

iki tane çavuş yakalandı.

deniyor ki, "derin devletin ajanları..."

türk basını canhıraş şekilde manşet yapıyor hadiseyi...

"suçüstü" ipuçları yayınlanıyor.

 

ortada iki şüpheli araç var.

biri içişleri bakanı bölgeye geldiğinde eskortluk hizmeti veren jandarma aracı.

sarı damalı eşek gibi... tanımayan yok.

öbürü, çavuşun eşinin otomobili...

demek, derin devletin "gizli" araçları tamirdeydi o gün.

yoksa insan mecbur kalmasa, şemdinli gibi yeri bombalamaya eşinin otomobiliyle gitmez herhalde...

ya da yenge de "derin..."

 

başka?

jandarma aracının bagajından bomba atılan kitapevinin krokisi çıkmış...

şemdinli dediğin yer, bir tane cadde... 300 metre falan.

ajan o kadar salak ki, bagajına kroki koymuşlar, kolay bulsun diye.

ama ajan gibi, krokiyi koyan da salak.

çünkü krokiye bakabilmen için, durup, inip, bagajı açman lazım.

bari torpidoya koy...

 

bombanın atıldığı kitapevi bir pasajda.

ele geçen krokide bununla ilgili "kritik" bir detay var...

pasaj okla işaret edilmiş, yanına da şöyle bir not düşülmüş:

"pasaj girişinde levha takılı değil..."

e şimdi ajan nasıl bulsun pasajı?

 

pasaj da akmerkez falan değil ha... züccaciye, ayakkabıcı, iddaa bayii ve kitapevinden oluşuyor. 4 dükkanlık...

ajan bu 4 dükkanı aklında tutamadığı için, kitapevinin üzerine "çarpı işareti" konmuş.

allah'tan kitapevi yerine züccaciyeciye atmamış bombayı... maazallah hasar daha büyük olurdu.

 

başka?

çavuşun bagajından kalaşnikof çıkmış.

işte bu kötü...

çünkü benim bildiğim, hakkari'de görev yapan askerlerin bagajından bowling topu çıkar.

kalaşnikof'un orada işi ne?

 

yanlış anlaşılmasın, amacım şemdinli'de olan biteni küçümsemek değil.

aksine.

bizim basında bu zeka varken, derin devletin yakalanmaması mümkün mü?

 

 

Yılmaz Özdil

sabah 13-11-2005

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazilanlarin hepsini okumadim sadece Ya sev ya terk et cumlesine zaten birsey diyecegim sadece :)

 

Aslinda bu lafi hemen hemen her gittigim Ulkede duydum ya sev ya terk et

hersey terk etmeyle bitse seve seve terk ederim derdim bazen bazi Ulkelerde ama her Ulkede slogan gibi terk et terk et deselerde onlar icin daha kolay olur diye yapicagiz demek degildir. Bazen sever bazen nefret ederiz nefret aski diye birseyde var sonucta....

 

yazdiklarim konu ile fazla alakasi olmaya bilir pardon...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi??nedir demokrasi??Bir düzen panayiri,Demokrasi olan yerde her düzen vardir,görünüste düzenlerin en güzelidir demokrasi düzeni.

 

Türlü renklere boyanmis bir kaftan gibi,alaca bulaca seylerden hoslanan cocuklarla kadinlar gibi,bircoklarida en güzel düzen budur derler.Bu kadar degisik düzen olan bir devlette aslinda bir düzen bulana askolsun.Cesit bollugu vardir demokraside,canin istemezse kimsenin emrini dinlemezsin,baskalari savasa giderken sen gitmeyebilirsin.Herkes barisi korumak isterken sen bozmak isteyebilirsin.Ayrica bir cesit esitlikte sagliyor demokrasi esit olunmasa bile.

Demokrasiyi yok eden ÖZGÜRLÜKTÜR.Neden özgürlük:Bu doymak bilmeyen,baska degerleri kücümseyen,özgürlük istegi,demokrasinin degismesine ve zorbalik yolunu tutmasina sebep olur.Devletin basindakiler icki sunmasini bilmeyen sakilere döndülermi,demokrasi alabildigine özgürlük icerek sarhos olur.

Oligarsiyi yikan nasil asiri zenginlikse Demokrasiyi yikacak olanda asiri özgürlüktür.

 

Iste benim demokrasi anlayisim budur.

 

Korku,insanlarin yaptiklari yanlislarin günün birinde hesap verme kaygisini yasamakla baslar.Cumhurbaskani eger korkuyorsa nedenini kendinde aramalidir.

 

 

saygilarla

 

Politika,Atina'da halkın egemenliği ile ifade edilirken bile,şehir devletlerinde kadınlara seçme hakkını vermeyen bir demokrasiden bahsediyoruz.

 

Roma İmparatrorluğu'n da sadece elitlerle kazanıma dönüşen bir demokrasiden bahsediyoruz.

 

Magna Carta ile İngiltere'den küçük de olsa kıvılcımları ile zincirleri kıran bir demokrasiden bahsediyoruz.

 

Demokrasi halkın iktidarlığı söylemlerini bir tarafa bırakalım;bu söylemlerde yok olan bir demokrasi'den bahsediyoruz.

 

Öyle bir demokrasi ki;''devlet mi insanı için vardır,yoksa insan mı devlet için ?'' sorusunda takılı kalan,"Avrupa" da devleti insan için bir güce dönüştüren demokrasiden bahsediyoruz.

 

İçi boş bir kavram olarak nitelemişsiniz;demokrasi içi boş bir kavram değil,içi boşaltılmaya çalışılan bir kavramdır.İçini boşalıtın,sonra kendinizle doldurun.Ki sizin için Laiklik oldukça önemli;Laiklik geçirdiği değişim ve dönşümle kesinlikle demokrasiden farklı değildir.

 

Özgürlük demişsiniz,özgürlükler sizi neden rahatsız ediyor ki, seçme ve seçilme de ki özgürlük sizi neden korkutuyor ki?

 

Özgürlük demokrasiyi bitirmez,hatta demokrasi özgürlükle daha da özelleşir.

 

Özgürlük benim için köleliğin bittiği yerdir,benim için bireyin ben de buradayım dediği andır.

 

Sınırlılıklarını tartışabiliriz;ama birkaç önyargı ile demokrasi,demokrasi de özgürlüğü kafamızda bitiremeyiz.

 

Kaldı ki;birey farklı düşünür,farklı yaşar.Bireylerin olduğu bir dünyada bana demokrasiden çok daha iyi bir düzen gösterin.

 

Bu ülke bir imparatorluktan arda kalan öğeleri kendi içinde barındırıyor.

 

Türk,Kürt,Alevi,Sünni,Ermeni,Laz....limi farklı devlet ister kimi farklı düzen.

 

Sorarım arkadaşım,sen onlara kapıyı gösterme yerine ulusal çıkarlarda buluşturmayı,demokrasinin araçlarıyla onu kendinde buluşturmayı neden denemiyorsun?

 

Çoğunluğun olduğu bir demokrasi,temsiliyetin olduğu bir demokrasi,partileri aynı parlemanto da buluşturan bir demokrasi....

 

Araç ve amaclarıyla,insan olan bir düzen neden siz de soru işaretleri bırakıyor?

 

Özgürlük,başkasının konuşmasıdır,seçme ve seçilmesidir.Demokrasi bunu görülür kılandır.Demokrasi özgürlüğü yok eden değil özgürlüğü olması gereken sınırlarla ifade edendir.

 

Ben köle değilsem,toplumun tüm kesimleri ile bu ülke de söz sahibiysem;demokrasiye canım feda.Benim için demokrasi özeldir;Anayasal da deseniz,farklı ideolojilerle onu kendinize dönüştürseniz de;demokrasi halktır;halkım özeldir.

 

Demokrasi bir panayır şeklinde ki yaklaşımınız,anlatmak istediğinizi anlamış olsam da;doğrudur.Öyle bir panayır ki;her rengin olduğu,herkesin kendisini bulduğu.

 

Demokrasi ve özgürlük için yazdıklarım var,Politika Biliminde okuyabilirsiniz.

 

Ne demek istediğimi çok daha iyi anlayabilirsiniz.

 

Korkulara gelince;herkesin herşeyin farkında olduğu,farkında olduklarını belirli bir zaman sonra vicdanıyla açıkladığı bir ülke...Cumhurbaşkanı neden korkar?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

siz hiç bomba koymaya eşinin otomobiliyle giden ajan gördünüz mü?

ben ilk defa görüyorum...

 

şemdinli olayları malum.

iki tane çavuş yakalandı.

deniyor ki, "derin devletin ajanları..."

türk basını canhıraş şekilde manşet yapıyor hadiseyi...

"suçüstü" ipuçları yayınlanıyor.

 

ortada iki şüpheli araç var.

biri içişleri bakanı bölgeye geldiğinde eskortluk hizmeti veren jandarma aracı.

sarı damalı eşek gibi... tanımayan yok.

öbürü, çavuşun eşinin otomobili...

demek, derin devletin "gizli" araçları tamirdeydi o gün.

yoksa insan mecbur kalmasa, şemdinli gibi yeri bombalamaya eşinin otomobiliyle gitmez herhalde...

ya da yenge de "derin..."

 

başka?

jandarma aracının bagajından bomba atılan kitapevinin krokisi çıkmış...

şemdinli dediğin yer, bir tane cadde... 300 metre falan.

ajan o kadar salak ki, bagajına kroki koymuşlar, kolay bulsun diye.

ama ajan gibi, krokiyi koyan da salak.

çünkü krokiye bakabilmen için, durup, inip, bagajı açman lazım.

bari torpidoya koy...

 

bombanın atıldığı kitapevi bir pasajda.

ele geçen krokide bununla ilgili "kritik" bir detay var...

pasaj okla işaret edilmiş, yanına da şöyle bir not düşülmüş:

"pasaj girişinde levha takılı değil..."

e şimdi ajan nasıl bulsun pasajı?

 

pasaj da akmerkez falan değil ha... züccaciye, ayakkabıcı, iddaa bayii ve kitapevinden oluşuyor. 4 dükkanlık...

ajan bu 4 dükkanı aklında tutamadığı için, kitapevinin üzerine "çarpı işareti" konmuş.

allah'tan kitapevi yerine züccaciyeciye atmamış bombayı... maazallah hasar daha büyük olurdu.

 

başka?

çavuşun bagajından kalaşnikof çıkmış.

işte bu kötü...

çünkü benim bildiğim, hakkari'de görev yapan askerlerin bagajından bowling topu çıkar.

kalaşnikof'un orada işi ne?

 

yanlış anlaşılmasın, amacım şemdinli'de olan biteni küçümsemek değil.

aksine.

bizim basında bu zeka varken, derin devletin yakalanmaması mümkün mü?

 

 

Yılmaz Özdil

sabah 13-11-2005

 

Sayın Doğrucudavut,verdiğiniz yazıda ki her cümle o kadar çok tanıdık ki;soracağım sorulara yanıt almadan tanıdık cevaplar aldım.Lütfen bu sorularıma cevap verin;nitekim bu patlamanın provokasyon olup olmadığından çok daha önemli alacağım yanıtlar.

 

-Şemdinli'de patlayan bu bomba ilk değildi ama son oldu.Bunu bana açıklayabilir misiniz?

 

-Savcı Sarıkaya,neden ihraç edildi?

 

-Provokasyon olsa da patlayan bombalar devletin yeki alanında ki kişilerin eliyle patlamadı mı?

 

-Şemdinli'de halkın üstüne gelişigüzel silah sıkan araba kime aitdi?

 

- Şemdinli davasına dair gelinen noktayı özetler misiniz?

 

-Kontgerilla ya da devlet dışında ki yapılanmalar;evet bunlar Şemdinli de yaşananlardan ne kadar pay sahibiydiler?

 

-Susurluk'ta ki kazayı unutmamışsınızdır;bir daha hatırlayın isterseniz.

 

Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nedir demokrasi?

Ben politika'nın sözlerini çok iyi anlıyorum. Demokrasiyi en çok tehdit eden şey, demokrasidir. Demokrasinin en büyük sakıncası, onu suçlu ve güçlülerin kendi çıkarlarına kullanma olasılıklarının fazla oluşudur. Zaten bu yüzden demokrasi başarılabilen, başarılamazsa yaşanamayan, çaba isteyen, bilinç isteyen bir olgudur. Yaşatılamadığı anda hemen solan nadide bir çiçeğe benzer. Her ortamda açmaz, açsa da uzun süre tam açılmadan, tomurcuk halinde bekler. Açtığında çok ihtimam ister.

 

Demokrasi sürekli kendini sorgulayan, kendi kusurlarını arayan ve eleştiren bir düzendir. Hiç bir zaman mükemmelleşmez. Daima kendinde bir kusur bulur.

 

Dünyada kusursuz, mükemmel olduğunu iddia eden bir şey varsa, bir an önce tası tarağı toplayıp ondan uzaklaşın. Özeleştiri olmayan yerde fazla oyalanmayın, samimi tavsiyemdir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir zamanlar bir parti tüm bilboardları "biz bu ülkeyi karşılıksız sevdik" diye duygusal içe dokunaklı afişlerle donatmıştı. Sonra iktidar ortağı olan bu parti mensupları, Emlakbank'ın içini boşaltıp koskoca banka gümbür gümbür batınca ve deprem yardımları iç olup katlara, villalara dönüşünce, ülkenin nesini ne karşılığı, çok ama çok sevdikleri ortaya çıkmıştı.

 

Bu halk ezberden, keyfi bu sefer de böyle istedi diye bu iktidarı getirdi sananlar, çok unutkan değillerse özeleştiri yapmayı hiç bilmiyorlar.

 

Evet, kötü bir tercihti ama, denize düşen ne yapar bilirsiniz. Şimdi etrafta başka sarılacak yılan var mı diye denizin yüzeyini gözlerimizle tarayacağız... Yılan kıtlığında ilk yaklaşan yılana sarılacağımız kesin. Bari bu kez yılan değil de, bari bu kez can simidi çıksa... Kutsalları alet etmeyen, dogmalara yapışmayan, doğrusu dosdoğru bir insan gibi insanın atacağı bir can simidi gerekiyor. Çıkmayan canda ümit vardır... Fakat bu halk ikili oynayan ikiyüzlülere prim veriyor. E, malum, program da reytinge tabidir! Bu halk "bana dönük yüzü bana fayda, bana çıkar sağlar" diye düşünüyor. "Öbür yüzünü şeytan görsün!"

 

Daha çoook yaklaşan yılanlara sarılır bu kafayla, bu denizde...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bugün Türkiye bölünmeye calisiliyorsa,bugün teröristler sehirlerde otobüslere molotof atiyorlarsa,bugün daglarda asker avlaniyorsa,DTP denilen terör uzantisi parti federasyondan bahsediyorsa bu sizlerin yere göge sigdiramadiginiz DEMOKRASI dediginiz düzen sonucudur.Siz anlamak istemiyorsunuz ki,aslinda biraz makul düsünebilseniz,ideolojinizi bir kenara birakipta gercegin gözüyle bakmis olsaniz,sizde demokrasinin ici bos bir düzen oldugunu,bir avuc insanin milyonlari yönettigini ve bunun aslinda hicbir zaman halkin iktidari milli irade olmadiginida kabul edeceksiniz.Ama olmuyor,gercek gözle bakamiyorsunuz,siz sizin kösenizden bakmaktasiniz olaylara.

 

Surasi bir gercek ki özgürlüklerin önü alinamazsa sonu zorbaliga dönüsür,cünkü her önüne gelen özgürlük adina kendi yasasini uygulamaya kalkacaktir.Özgürlükleri kim denetleyecek dersiniz,denetleyecek olanlara ben özgürüm diyenleri kim önleyecek acaba.Demokrasinin düsmani demokrasidir,bunu sizde biliyorsunuz ama yanlis bir özgürlük anlayisinda israr etmektesiniz hala.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben politika'nın sözlerini çok iyi anlıyorum. Demokrasiyi en çok tehdit eden şey, demokrasidir. Demokrasinin en büyük sakıncası, onu suçlu ve güçlülerin kendi çıkarlarına kullanma olasılıklarının fazla oluşudur. Zaten bu yüzden demokrasi başarılabilen, başarılamazsa yaşanamayan, çaba isteyen, bilinç isteyen bir olgudur. Yaşatılamadığı anda hemen solan nadide bir çiçeğe benzer. Her ortamda açmaz, açsa da uzun süre tam açılmadan, tomurcuk halinde bekler. Açtığında çok ihtimam ister.

 

Demokrasi sürekli kendini sorgulayan, kendi kusurlarını arayan ve eleştiren bir düzendir. Hiç bir zaman mükemmelleşmez. Daima kendinde bir kusur bulur.

 

Dünyada kusursuz, mükemmel olduğunu iddia eden bir şey varsa, bir an önce tası tarağı toplayıp ondan uzaklaşın. Özeleştiri olmayan yerde fazla oyalanmayın, samimi tavsiyemdir...

Din ile birlikte, Demokrasiye gecis yasayan Ülkemiz ancak buraya kadar yasayabilme basarisi gösterebilmis AKP ile birlikte bunu net olarak görmeme olmaz.. ufak ufak Demokrasiyi yasatabilme cabalari o cabalari gösteren kitlelerde görülen yilginlik Demokrasi yi bu kadar hafife almadan da anlasiliyor.. nedir bu demokrasi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi,öyle özgürlük söylemleri arkasina gecerek anlatilamaz,Demokrasinin ne oldugu,cesitleri,ve amaclari önemlidir.Siyasal Demokrasi neden gerilemistir,hangi siyasi akimlarla bu gerceklesmistir.Siyasal Demokrasiye alternatif düzen hangisidir ve amacina ulasabilmismidir.

 

Özgür denilen uluslar acaba ne kadar özgürdür.Bugün ekonomik krizin yaktigi yiktigi ülkeler özgür degillermiydi,krizden kim karli cikmistir.

Bugün halklarin yönettigi hükümetler varmidir,yoksa hükümetlerin yönettigi halklarmi vardir,sizce bu nasil bir özgürlüktür.

Kapitalizmin demokrasisi ne kadar demokrattir ve ne kadar özgürlük verebilir insanlara.

Bunlarin hepsi cevaplanmak ister,demokrasi halktir demek yanlisliga daha büyük bir yanlislikla katkida bulunmaktan öte birsey degildir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Durun o zaman şimdi, belki de politika'nın sözlerini kendim anlamak istediğim gibi anladım. Anlaşılıyor ki pek de benim anladığım gibi demiyormuş.

 

O halde demokrasiyi içi boş bir düzen olarak tanımlıyorsunuz madem Sayın politika, sizden öneri almamız gerekiyor. Siz nasıl bir yönetim şekli öneriyorsunuz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Durun o zaman şimdi, belki de politika'nın sözlerini kendim anlamak istediğim gibi anladım. Anlaşılıyor ki pek de benim anladığım gibi demiyormuş.

 

O halde demokrasiyi içi boş bir düzen olarak tanımlıyorsunuz madem Sayın politika, sizden öneri almamız gerekiyor. Siz nasıl bir yönetim şekli öneriyorsunuz?

Sayin Demirefe,aslinda siz beni iyi anladiniz belki nüans farklarimiz var.

Dogrudan dogruya Demokrasi durumu disinda hicbir düzen halkin müsterek iyiligi icin calisamaz.Demokrasiler,acikca demokrat olmayan nitelikte kisileri bünyesinde barindiran genis bir politik düzen icinde erirler.

Demokrasilerde üc sinif incelenir;Soylular,Zenginler,ve Halk.

Demokrasilerde devlet hemen hemen soylularin elindedir,zenginler sirf para kazanma amacini güttükleri icin ancak gerektiginde devletin islerine karisirlar.ücüncü yani asil kalabalik olan sinif Halk sinifidir.Isciler ve devlet islerine karismayan kücük gelirli insanlar.Demokrasilerde en kalabalik ve birlik olabilirse en güclü sinif Halktir.ama kolay kolay birlik olamaz,baldan tattirildigi sürece sesi cikmaz.Balin paylasilmasi,bastakilerin zenginlerden topladiklarinin n büyük kesimini kendilerine ayirip halkada iyi kötü birseyler vererek onlarin susmalarini saglarlar.Halk hep aldatilan siniftir.Iktisadi ve mali gücler egemen oldugu sürece demokrasiler bicimsel olmaktan öte gecemezler.Bir ülkede demokrasinin olup olmadigini en basit sekilde basin düzenine bakarak anlayabiliriz.Okurun gercek özgürlügü basindaki cesitlilikle gerceklesir,basin birilerinin eline gecmisse ve bu birileri basin yoluyla halki yönlendiriyorsa o ülkede demokrasi yoktur.Demokrasinin ici bos bir kavram olmasida burada kendini gösteriyor.Demokrasi halkin hükümranligi olarak gösterilmekte fakat halk hicbirzaman hükümran olamamaktadir,cünkü düzen egemen sinifin elindedir,düzeni egemen sinifin elinden alip halka verdigimiz zaman halkin hükümranligindan bahsetmemiz mümkün olur.

Yunanca Demos,latince Populus (HALK)ile Kratein(hükümranlik etmek)tanimlamalari arasinda bir sürü kombinezon vardir.Molotov söyle demistir;Amerikada ki bir issizin özgür olmasindan ne cikar?

Sonuc olarak,siniflar arasindaki cikar uyusum ve kaynasimini saglayan,sermayeye düsman olmayan fakat ayni zamanda ekonomik iktidar olma gücünü ve sömürme olanagini sermayeye vermeyen bir sistem idealdir.Bu sistem ayni zamanda dünya tarihinin en büyük özgürlük hareketidir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin Demirefe,aslinda siz beni iyi anladiniz belki nüans farklarimiz var.

Dogrudan dogruya Demokrasi durumu disinda hicbir düzen halkin müsterek iyiligi icin calisamaz.

Tamam o zaman, yine de doğru anlamışım. Açıklama ve bilgilendirme için teşekkür...

 

Yalnız iletini okuyunca aklıma bir fıkra geldi, anlatmadan geçemeyeceğim:

 

Çocuk eve gelmiş, babasına:

-"Baba öğretmen ödev verdi, demokrasilerde sınıfsal farklar olur mu araştırmamızı istedi" demiş. Baba:

-"Olmaz olur mu çocuğum, evimize baksana! Ben kapitalistim, parayı ben kazanıyorum. Annen hükümet, o da harcıyor. Hizmetçi kız proleter, ücretle çalışıyor. Sen aydınsın, okula gidiyorsun. Kardeşin de halk..." demiş.

 

Çocuk bu kompozisyonu yazmayı ertesi gün okula gitmeden önceye bırakmış. Gece bir ara su içmek için kalkmış. Bakmış annesi uyurken kardeşi altını batırmış, hizmetçi kız ortalarda yok. Mutfağa gidince babasını hizmetçi kızla birlikte görmüş. Hiç sesini çıkarmadan suyunu içip yatmış. Sabah kahvaltıya oturduklarında babasına:

 

-"Ben demokrasiyi çözdüm baba!" demiş. Babası biraz tedirgin:

-"Nasılmış?" demiş.

-"Nasıl olacak, kapitalistler proleterleri kullanıyor, halk b.. içinde, hükümet parayı yeyip horul horul uyuyor! Aydınlar da işin farkında ama, seslerini çıkarmıyorlar!" :lol: :lol:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.