Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BİLGİ


wherthus

Önerilen İletiler

B İ L G İ

 

İnsanlığın sahip olduğu ve olacağı

tüm yüce değerlerin temelindeki tek gerçek, bilgidir.

 

 

Tanımlama.

Türk Dil Kurumu sözlüğünden dört ayrı tanım : (1): İnsan aklının erişebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, (2): Öğrenme, araştırma veya gözlem yoluyla elde edilen gerçek, (3): İnsan zekasının çalışması sonucuortaya çıkan düşünce ürünü, (4): Zihnin kavradığı temel düşünceler. Kendimiz de basitce düşünecek olursak, bilginin, sonradan kazanılan bir olgu olduğunu görürüz. Bilgi; doğuştan gelebilecek ya da genlerimizde var olabilecek bir şey değildir. Ancak bireyin kendi çaba ve girişimleri sonucunda elde edebileceği bir olgudur. Bilgilerinizin boyutu, bilgi edinmedeki çabalarınızın boyutunu gösterir. Bu boyut, tamamen, bir bireyin bilgi isteme ve bilgiye yönelmesinin gerçek göstergesidir.

 

Bilgiye yönelme.

İnsanın bir şeyi istemesi durumunda, içgüdüsel olarak ilk yapacağı şey istediğine yönelmesi olacaktır. İstediği şeye yalnızca yönelmek; bir karar, hele bir sonuç hiç değildir. Yönelmek, istemeyi düşünmektir. Düşünmek ise süresi belli olmayan bir sürecin henüz başlangıcıdır. Kişiye göre değişir. Bu düşünme süreci içerisinde kişinin içsel grafiğindeki değişimlerin boyutu, süreci belirleyecek etken olacaktır. Yöneldiği bilgiyi ne denli istiyor, isteğinin boyutları gerçekten kendisini hedefine vardırabilecek denli mi, yoksa güvensizce bir girişimden mi ibaret?! Bu süreç içerisinde bireyin kendisini bilgiye yönlendirmesi bir düşüncenin ürünüdür ve bilinçli bir eylemdir. İç sistematiğimize zor gelen konular bizi biraz buracak, grafiğimiz inişe geçebilecek, bu süreç çok kısa bir zamanda bitiş eğilimi gösterebilecektir. İnsan, gerksinim duyduğu bir olguya yönelir ancak. Bir şeyi öğrenme isteği, o şeydeki bilgi eksikliğimizin itirafıdır. Bu bilinçli itiraflar insanı bilgi açlığına yönlendirir. Bilgiye yönelme, öğrenme isteğinin ilk adımıdır. Bu ilk adımdaki kararlılığımız bizi bilgiye götürecek ve bilgili kılacak en önemli aşamadır. Bilinçli ve istekli bir kararla yapılan bu yönelişler bizi sonuca ulaştırır ancak. Bilgiye bilinçli bir yöneliş, sonsuzluğa ve sonsuzluğu elde etmeye yöneliştir.

 

Bilgilenme ve bilgi kazanımı.

Bireyin kendi benliğine karşı yaptığı en büyük savaşımlardan birisi de var olan durumunu, statükosunu değiştirebilmek için girişeceği mücadelenin daha ilk aşamasında karşısında kendi kişiliğini bulması ve kendi kişiliğine karşı kuralcı yaklaşımı olacaktır.Var olan bir olguyu kendi konumundan başka bir konuma geçirme çabası bir tepkiyle karşılaşacaktır. Bu tepkimenin boyutlarını önceden hesaplayacak ve ona göre önlemler alacaktır.Plan, program ve projeler üretmesi gerekebilecektir. Tüm bu çaba ve girişimlerin sonucunda bilgi kazanımı ancak olasıdır. Mevcut bilgi öncesi durumundan bilgi kazanımı sonrasına geçebilmek, bireyin ortalama bellek durumunu da değiştireceğinden, bu değişim, çok da kolay olmayabilecektir. Bunu kolaylaştırmak, yani bilgilenmeye kolay bir geçişin yapılabilmesi, oluşacak yeni bilgi düzeyimizi içsel enstrümanlarımızın da kabullenmesi, ilgi duyması ve gerçek anlamda bireysel istencimize bağlıdır.

 

Bilginin bireyselleşmesi.

Yeni kazanılmış bir bilginin kendimize aidiyeti, bu olguya sahip olma biçim ve aşamalarının zorluk derecesine göre değişkendir. İsteksiz ve zorunlu öğrenilen bilgilerin bireyselleşmesi olası değildir. Çünkü o bilgi, bir başkası veya bir başka neden için öğrenilmiştir. Bir öğrencinin sevmediği , ilgi duymadığı bir dersteki bilgileri zorunlu olarak not için öğrenmesi gibi! İsteyerek öğrendiğimiz bir bilgiyi ise, farkında bile olmadan bireyselleşmeye yöneliriz. Bireyselleşme, başkalaşım değil, kendi iç dünyamızda belirli bir yere oturtma eylemidir bilgiyi. İnanarak ve isteyerek kazanılmış bir bilgi, uygulama ve deneyimler kazanma sürecimizde kişiliğimize olumlu katkılarda bulunur. Bu katkılar zamanla kendi öz uygulama biçimlerimizle kazanmış olduğumuz yeni bilgiyi bireyselleştirir ve kendimize özel, bireyselleştirilmiş, kapsamı daha da genişletilmiş bir boyuta ulaştırır.

 

Bilginin içselleşmesi.

İç dünyamızın bir parçası haline gelmesidir yeni öğrenilmiş bir bilginin. Kendi kişiliğimize yedirilmesi aşamasının başlangıcıdır. İç dünyamıza yansıyan bir yeni bilgi, önce belirli bir yer edinmeye çalışacak, kabullenilmek için de beklemeye girecektir. Bu bekleme döneminde bireyin bu yeni bilgiyi taze ve sıcak tutmave kullanmaya hazırlanması, bilginin içselleşme konumunda olduğunu gösterir.

 

Bilginin benimsenmesi.

İşte, yeni kazanılmış bir bilginin birey üzerindeki en önemli aşaması! Bilgiye yöneldik, öğrendik, bireyselleştirdik, içselleştirdik. Peki ya benimseme?! İlk bakışta biraz karmaşık gibi duran bu görünümü biraz açalım: Belleğimizde yeni bir bilgiye gereksinim duyduğumuzu hissettik ve bu bilgiyi araştırmaya başladık. Yani öğrenme süreci.. Ve öğrendik. Öğrendiğimizi iç dünyamızda belirli bir yere oturtma programı yaptık ve iç dünyamızın bir parçası haline getirdik. Öğrenmenin aşamaları tamamlanmış oldu. Yeni bir bilgiyi öğrenmek, yaşama geçirmenin başlangıcıdır. Bilginin benimsenmesi; inanılması, yaşama geçirilmesi ve hatta başkalarında da görme isteğinin başlamasıdır. İnsan, öğrendiği bir bilgiyi yaşamına geçirmediği, yaşamadığı sürece tam olarak öğrenmiş sayılmaz. Örneğin, zararını veya yararını öğrendiğimiz, bildiğimiz bir davranış biçimini uygulamanın zorluğu gibi.. Sigaranın zararlarını biliyorum, inanıyorum ama bırakamıyorum gibi.. Bilgiyi yaşamına geçirmedikçe senin olamaz. Yeni şeyler öğrenmek, bilgilenmek yetmez. Öğrendiğimiz bilgiler yaşama geçirilmelidir kendimizin olabilmesi için. Bir bilgiyi yaşama geçirebilmek de ancak o bilgiyi benimsemekle olasıdır.

 

Bilginin açıklanması ve duyurulması.

Yeni öğrenilmiş, benimsenilmiş, yaşama geçirilebilmiş bir bilginin herhangi bir amaçla gizlenmemesi, tüm olabilecek tepkilerin göze alınarak çevreye duyurulması etik bir anlayış ve insanlık adına bir ödevdir. Bir insanın, sahip olduğu hiçbir artı değeri kendi içinde saklı tutmaya hakkı olamaz. Bildiğini kendisine saklayamaz. Eğer herhangi bir bilgi, bir insan için artı değer konumuna gelebiliyorsa, bu bilgiyi diğer insanlarla paylaşması tüm insanlığın yararına olacaktır. Bilginin açıklanma veya duyurusu ile alabileceğimiz tepkileri düşünerek açıklamaktan kaçınmak, bilgimize ihanettir. Ayrıca bu, bilgimizi yeterince benimsemediğimizin bir işaretidir. Bildiği bilgiyi saklı tutmak, insanlığa düşmanlıktır.

 

Bilginin kavranması.

Bilginin kavranabilirliği, diğer insanlar ve toplum tarafından kolay anlaşılmasını ve kabul görmesini kolaylaştırır. Her bireyin aynı oranda kavrama yetisine sahip olması beklenemez. Ancak genelleme yapılarak kavranma özelliği ile değerlendirilmelidir bilgi. Kavranabilir olmayan bilgi, bilgi olarak kabul edilemez. Bu tür bilgilerin yararı da tartışmaya açıktır. Bir bilginin ancak kavranır olması bireyden topluma geçmesini kolaylaşyırır. İçinde kavrama bulunmayan bilgi yararsızdır. Kavranması zor bir bilgiyi çevrenize duyurmanız durumunda bilgi olarak algılanması olanaksızdır.

 

Bilginin toplumsal nitelik kazanması.

Bilgi, toplumsal nitelik kazanabilmesi durumunda insanlığın yararına olabilecek ve gelecek kuşaklara bir miras olarak kalabilecektir. Toplumun yararına olmayan bir bilgiyi toplum benimsemez. Bu nedenle de, her bilginin toplumsalaştırılması, gelecek kuşaklara aktarılması olası değildir. Toplum, bir bilginin kimin tarafından üretildiğine bakmaz; akıla uygun,kavranabilir ve yararlı olmasına bakar. Bir süreç gerektirir bilginin toplumsallaşması, topluma mal edilmesi. Bu süreç, toplumun potansiyel güç ve değerlerine göre bilginin değerlendirilmesi ve algılanmasıyla oluşur. İnsanlığın temel yararlarını ve iyiliğini hedefleyen bilgi topluma mal olabilir ancak. Konuşulduğu günün insanları tarafından kavranamayan bilgiler, yani geleceğin bilgileri, toplum tarafından kavranamayabilir. Bu tür bilgiler topluma açıklanırken daha dikkatli, daha bilinçli ve daha programlı olunmalıdır. Bir topluma kavrayamayacağı bilgiyi vermek, kargaşaya yol açmaktır. Böylesi durumlarda bilgi zararlı bile olabilmektedir o gün için de olsa! Bir bilgi, ancak insanlığın yararına olursa toplumsal nitelik taşır.

 

Bilgide yarar-zarar girdabı.

Pek çok konuda pek çok bilgiler ortaya konulurken, her zaman temel hedef insanlığın yararı olmaktadır. Ancak bazen, insanlığın yararı ve iyiliği düşünülerek ortaya konulan bir bilgi, önceden düşünülemeyecek oranda zarar ve kötülüklere de yol açabilmektedir. Barut, aşı, atom bombası gibi.. Bir yeni bilginin neden olabileceği yanlışlıklar, zararlar, kötülükler ancak yanlış insanların elinde bu özelliklerini kazanırlar. Yoksa bilginin kötüsü olmaz. Çünkü her bilgi, ancak iyi özelliklerinden dolayı toplumda kabul görür ve toplumsallaşır. Bir bilgi, üretilirken, aynı zamanda hem iyi, hem de kötü olduğunun kavranması mümkün olmayabilir. Böylesi yarar - zarar girdabında en önemli sorumluluk ve ödev, yine insanlığın kendisinindir. Layık olmayana verilen bilgi, kötülük doğurur. Yanlış insanlara, yanlış zamanlarda verilen bilginin yarardan çok zararlar doğuracağı, önceden tahmin edilmesi hiç de zor olmayan bir durum, bir gerçektir.

 

Ölçüt ve sonuç.

İnsanlığın yararına olacak her türlü bilgi gereklidir, geliştirilmelidir. Geliştirilirken bazen sınırlandırılması, bazen de sorgulanması gerekebilir. Bilgi bir temel değerdir ve doğal olarak tüm temel değerlerin bir boyutunun olması gerekir. Bu boyutlara göre de kutuplar ve kümelerin oluşması da çok doğaldır. Oluşacak tüm bu değer kümeleri, bilginin temeli olarak, atom halindeki bir bilgiyi molekül haline getirebilme çabası içinde olmalı ve bu süreç, gerçek bilgilerin tek ölçütlülüğünü ortaya koyabilmelidir.

 

D Ü Ş Ü N E N L E R D E N. . .

 

Bilgi, güçtür.

(Thomas Hobbes)

Soru da, yanıt da bilgiden doğar.

(Mevlana)

İnsanın bilgisi arttıkça huzursuzluğu da artar.

(Goethe)

Dünyada herkes bilgisine göre başarılı olmaz.

(Henry Fielding)

İnsan ne kadar az bilirse, o kadar çok bildiğini sanır.

(J.J. Rousseau)

Doğa bize bilginin tohumlarını vermiştir, bilginin kendisini değil.

(Seneca)

Bilgisizlikten kurtulmak isteyenin onu açığa vurması gerekir.

(Montaigne)

Bilgi bir denizdir, ucu dibi olmayan; ne kadar su alır, bir serçe bundan.

(Yusuf Has Hacip)

Her kişi yaşamında bir kez tüm bilgilerini kuşkuya koymak zorundadır.

(Descartes)

Birşey bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış.

Birşey bilmiyorsan onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir.

(Goethe)

 

 

DÜŞÜNCE SİSTEMLERİNİN TEMELİ, SORGULANAN BİLGİLERDİR

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.