Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

6 mayıs 1972


sardunyam

Önerilen İletiler

en uzun kosuysa elbet

turkiye'de de devrim

o, onun en guzel yuz metresini kostu

en sekmez luverin namlusundan firlayarak ...

en hizlisiydi hepimizin,

en once gogusledi ipi...

aciyorsam sana ********** olsun

ama ask olsun sana cocuk,

ask olsun

 

can yucel

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 148
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

36 Yıl aradan sonra ona çok yakışan gocuğuyla onurlu ve korkusuz hala...

 

darağacında 3 fidan, emperyalizmin, faşizmin karşısında ölümsüzler artık...

 

ruhları şad olsun, devrim şehitleri vatan sizi unutmayacak, onurlu mücadeleniz mücadelemizdir...

 

en uzun kosuysa elbet

turkiye'de de devrim

o, onun en guzel yuz metresini kostu

en sekmez luverin namlusundan firlayarak ...

en hizlisiydi hepimizin,

en once gogusledi ipi...

aciyorsam sana ******** olsun

ama ask olsun sana cocuk,

ask olsun

 

can yucel

 

Deniz Gezmiş için yazmıştı bu şiiri Can Yücel 36 yıl geçti aradan onlar artık ölümsüzler...

 

Emperyalizm ölümsüz bir ruh ile savaşamaz,

İnsanlığını kaybetmemiş bir ruh ile savaşamaz,

Vatansever şehitlerle savaşamaz,

 

Adları anılmaz sanmışlardı, yanıldıklarını bugün kendi gözleri ile görüyorlar, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan,

3 cesur yürek, 3 yiğit, 3 kahraman, ölüme gittiler bağımsızlık için, onlar öldüler peki biz şimdi bağımsız mıyız?

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HAYATI

1965'ten sonra, Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO)'nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 27 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğdu. Gezmiş, henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu. 1965'de Türkiye İşçi Partisi (TİP)'nin Üsküdar ilçe başkanlığına üye oldu. İlk kez 31 Ağustos 1966'da Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçilerinin Taksim Anıtı'na çelenk koymaları sırasında işçileri destekleyen ve Türk-İş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı. 7 Kasım 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. Ardından 19 Ocak 1967'de Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968'de Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968'de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 Mayıs'a kadar tutuklu kalan Gezmiş, 30 Mayıs'ta 6. Filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. Öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adına İÜ Senatosu ile Baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. İşgalden kısa bir süre sonra İstanbul'a gelen 6. Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı.

TİP içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim (MDD) görüşünü benimseyen Deniz Gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu. Ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Cevat Ercişli, M. Mehdi Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan'la birlikte Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB)'ni kurdu. 1 Kasım 1968'de TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı) , AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB'ün başlattığı Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü'nü düzenledi. Ardından 28 Kasım 1968'de ABD büyükelçisi Kommer'in gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı.

İstanbul Üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 Mart 1969'da girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan Gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yattı. Ardından 31 Mayıs 1969'da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran'ın sonunda Filistin'e gitti. Filistin'e gitmeden önce 23 Haziran 1969'da TMGT'nin topladığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı'na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. Eylül'e kadar Filistin'de gerilla kamplarında kalan Deniz Gezmiş,1 Eylül 1969'da, 10 Haziran'da "üniversiteyi işgal" ettiği gerekçesiyle Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi. Hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım'da serbest bırakıldı. Ancak Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi'nde Battal Mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 Aralık 1969'da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürdü. Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte THKO'yu kurdu. 11 Ocak 1971'de THKO adına Ankara İş Bankası Emek Şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulundu. Kaçırılan erler daha sonra serbest bırakıldı.

 

x1piykpqhc35kb8lcdslfyxfy1.jpg

 

YAKALANIŞI VE İDAM EDİLİŞİ

 

deniz3.jpg

 

12 Mart darbesinin ilk günlerinde Yusuf Aslan ile birlikte Sivas'a gitmekte iken motosikletleri bozuldu. Bir ihbar sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada Aslan ile birbirlerini kaybettiler. Aslan o esnada, Gezmiş ise 16 Mart 1971 salı günü Sivas'ın Gemerek ilçesinde yakalandı ve Kayseri'ye getirildi. Buradan Ankara'ya zamanın İçişleri Bakanı Haldun Menteşoğlu'nun makamına götürüldü.

Mahkemesi 16 Temmuz 1971 günü Altındağ Veteriner Okulu binası'nda Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığında Baki Tuğ savcılığında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 no'lu Mahkemesi'nde başladı ve 9 Ekim 1971 günü bitti. Deniz ve arkadaşları 16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de idam cezasına çarptırıldı.

İdam cezaları o zamanlar senato tarafından onaylanmak zorundaydı. İsmet İnönü "siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır" diyerek Bülent Ecevit ile birlikte red oyu kullanır. AP genel başkanı Süleyman Demirel ise infazdan yana oy kullanır. Olaydan 15 yıl sonra, Süleyman Demirel bir gazeteciye verdiği demeçte idamlar için:soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri yorumu yapar. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ise idamları onaylayarak özür dilemeyi reddeder.

Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde, gece 1:00-3:00 arası, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde idam edildi. İdama giderken imam istemedikleri bilinmektedir, fakat definlerinde bir imam bulunmuştur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İdam Edilişleriyle İlgili İddialar: "İdam edilirken işkence gördüler"

 

 

68 kuşağının önderleri, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan?ın, 6 Mayıs 1972 sabahı Ankara Ulucanlar Cezaevi?nin avlusunda darağacına gidişlerine avukat Mükerrem Erdoğan?la birlikte tanıklık eden Çelenk, ?İdam Gecesi Anıları? adlı kitabında dahi söz etmediği önemli bir olayı anlattı. Çelenk?in ?Bir türlü gözümün önünden gitmiyor? dediği saatler şöyle:

 

YUSUF PENCEREDEN İZLEDİ

 

Ulucanlar Cezaevi?nin avlusunda kurulan darağacı, başgardiyanın odasının penceresinden net bir şekilde görülüyordu. Biz cezaevine geldiğimizde Deniz bu odaya alınmıştı ve pencerenin tam karşısındaki koltukta oturuyordu. Deniz?in biraz sonra can vereceği darağacı, tam karşısında duruyordu. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra Deniz?i darağacına çıkardılar. İnfaz sürerken, odaya Yusuf?u getirdikler. Yusuf, pencereden Deniz?in son nefesini verişini izledi. Yusuf infaz edilirken de, Hüseyin?i odaya getirdiler ve o da, Yusuf?un infazını saniye saniye gördü. Bunu kitabımda bile yazmadım, sadece Yusuf Aslan?ın, ?Duydum Deniz?in sesini? sözlerine yer verdim. Biraz sonra aynı darağacında ölecek birine, arkadaşının infazını seyrettirmekten daha ağır bir işkence olabilir mi?

 

25 DAKİKA CAN ÇEKİŞTİ

 

İnfaz kesinleşince darağacında can vermenin ne kadar süreceğini düşündüm. Hukuk Fakültesi?nde okuduğumuz ?Adli Tıp? kitabında, asılarak ölümün birkaç dakika içinde gerçekleşeceği yazıyordu. Deniz?in infazını unutamıyorum. Deniz?in can vermesi tam 25 dakika sürdü. 87 yıllık yaşamda geçirdiğim en kötü zaman dilimi olan o dakikalardaki çaresizliğimi anlatamam. Avukat arkadaşım Mükerrem Erdoğan?la birlikte cezaevi doktoru ile tartışmaya başladık. Bunu fark eden cellat yanımıza yaklaştı ve ?Deniz çok ağır olduğu için ip kopmasın diye çift ilmik kullandım. İnfaz çift ilmik kullandığım için uzadı? dedi. Birkaç dakika içinde sona erecek olan infazın, çift ilmik atılarak 25 dakika sürmesinin adı da, ?işkencedir?. Cellatın açıklamasından sonra duruma itiraz edince, Yusuf ve Hüseyin?in infazlarında tek ilmik kullanıldı.

 

87 YILIMIN EN ZOR ANI

 

Halit Çelenk idam gecesini ?87 yıllık yaşamda geçirdiğim en kötü zaman dilimi olan o dakikalardaki çaresizliğimi sizlere anlatamam? sözleriyle ifade etti. Çelenk idamın üzerinden 35 yıl geçmesine karşın o geceyi dair her şeyi çok net hatırlıyor.

 

MAHKEME BAŞKANI SİGARA İÇTİ

 

Denizlerin idamı sırasında gözümün önünden gitmeyen bir başka sahne ise, idam cezasını veren mahkemenin başkanı Ali Elverdi?nin, bir ağaca dayanarak sigara içmesidir. Deniz, Yusuf ve Hüseyin darağacına doğru yürürlerken Elverdi, sigarasını tüttürüp havaya üflüyordu. Ben bu davranışı da, bir işkence olarak tanımlıyorum. Çünkü o sigara acı değil, bir keyif sigarasıydı.

 

DENİZ?İN AYAKLARI MASAYA DEĞDİ

 

Deniz, sehpaya çıkarıldıktan sonra ayaklarının altındaki tabureyi kendisi tekmeledi. Tabure masanın üzerinde bir süre döndükten sonra düştü. Ancak Deniz boşlukta asılı kalmadı. Çünkü boyu uzun olduğu için ayakları masaya değiyordu. Bu durumu gören Savcı Yardımcısı Veysi Sami, cellatı uyararak, ?masayı çek, masayı çek? diye bağırdı. Bu süre içinde Deniz?in bilinci büyük bir ihtimalle yerindeydi. Darağacındaki kişinin o saniyelerde neler yaşadığını düşünebiliyor musunuz? Deniz?in boyunun uzun olduğunu bile bile, ayaklarının değeceği bir masa konulması, ?işkence?den başka hangi sözle açıklanabilir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Son İstekleri Hakkındaki İddialar

 

Deniz Gezmiş ve diğerlerinin idam edilmeden önce son istekleri üzerine farklı iddialar vardır:

 

Örneğin; Deniz Gezmiş'in Joaquín Rodrigo'nun Aranjuez konçertosunu (muhtemelen Adagio'sunu) dinlemek ve bir bardak demli çay içmek istediği söylenir. Yazar Erdal Öz'ün Gezmiş'le yaptığı görüşmelerde tuttuğu ve Gülünün Solduğu Akşam eserinde bulunan notlara göre Gezmiş idamını bu şekilde düşünmüştür. Fakat yine aynı eserde bulunan notlara göre avukatının anlattığı idam anında bu istek geçmemektedir.

 

Bir başka iddiada ise son isteği sorulduğunda idamını kendi gerçekleştirmek istemiş ve tam idam edileceği sırada altındaki tabureyi kendi itmiştir. Öz'ün eserindeki avukat notlarında bu da geçmemektedir. Aksine son sözleri olan "Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği!! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun Emperyalizm!" şeklinde bağırırken taburesine vurulmuş ve "emperyalizm" kelimesinin 'izm'ini söyleyemediği kaydedilmiştir. Yalnız Hüseyin İnan'ın kendi taburesini tekmelediği belirtilmektedir.

 

Bir başka iddiada ise idam edilecek olan diğer iki arkadaşıyla vedalaşmak istediği söylenir. Fakat bu istek aslında Gezmiş'in değil Yusuf Aslan'ındır.

 

İdam kementi boynundan geçirilirken, hücresinden alınıp apar topar darağacına götürülürken giymesine izin verilmeyen botlarının askerlere bırakılmamasını, ailesinden birinin almasını istediği doğru değildir. İdama giderken postalları ayaklarındadır, sadece bağcıklarını bağlamaya fırsatı olmamış, ve idamdan önce asıldığında ayaklarından düşmesin diye görevlilerden birine bağlatmıştır. Yalnız parkasını giyememiş ve onun babasına verilmesini istemiştir.

 

Öz'ün eserindeki avukat notlarına göre, Gezmiş'in son istekleri, avukatlarının idamı gözlemleyip sonraki kuşaklara "doğru" anlatmaları, cezaevindeki devrimci arkadaşlarını onun adına "tek tek öpmeleri", 1969'da öldürülen devrimci arkadaşları Mustafa Taylan Özgür'ün yanına gömülmeleri ve cezaevindeki parkasının ailesine verilmesi olmuştur. Ama ne yazık ki onun bu son isteği de kabul edilmemiştir...

 

 

 

-------------------

 

uc-asilmis.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÖLMEDEN ÖNCE AİLESİNE YAZDIĞI SON MEKTUPLAR

 

Baba, Mektup elinize geçtiğinde ben aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok fazla yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halkının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a götürmeye kalkma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak pişmanlık duymadığımı belirtir, seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım. Oğlun Deniz Gezmiş. Merkez Cezaevi

 

Sana ben her zaman için müteşekkirim. Çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni...Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtu­luş Savaşı anılarıyla büyüdüm. Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim. Baba, biz Türkiye'nin ikinci Kurtuluş savaşçıla­rıyız. Elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlana­cağız da... Tıpkı Birinci Kurtuluş Savaşı'nda ol­duğu gibi... Ama bu toprakları yabancılara bırak­mayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onla­rı... Düşün baba; Bugün hükümet işini, gücünü bı­rakmış bizimle uğraşıyor. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumda. Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmışlar. Ve tarih önünde hüküm giymiş durumdadırlar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız. Size sesleniyorum ki bu Türkiye'de ben ve benim gibilerin olacağına ve bizim izimizde tam bağımsız Türkiye için çalışacaklarına var gönlümle inanıyorum...

Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun Emperyalizm!

 

28 Ocak 1971 Deniz Gezmiş

 

rgtlenmels3.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HÜSEYİN İNAN

 

1949'da Sivas'ın Gürün ilçesine ait Bozhüyük köyünde doğdu. 1966'da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü'ne kayıt oldu. Sosyalist Fikir Klubü(SFK) ve bu derneğin bağlı olduğu Dev-Genç'e üye oldu. Bu arada TIP'e de katılarak, bu partinin etkinliklerinde yer aldı. Ayni dönemde, gerek İstanbul ve Ankara, gerek İzmir ve diğer yörelerde anti-emperyalist eylemlere katildi; ABD 6.Filo'suna yönelik eylem ve mitinglerin içinde bulundu. Toprak işgalleri, kırsal yörelerdeki etkinlikler vb. etkinliklere katildi. 1966-1967 öğretim yılında, gerçeklesen ODTÜ Hazırlık boykotunun örgütlenmesine önderlik etti.

 

Hüseyin İnan, 1968'de, TIP ve daha sonra MDD içindeki ayrılıklarda, giderek belirginleşen gizli ve dar örgüt fikri doğrultusunda çekirdek bir grup oluşturup, kir gerillası yoluyla anti-emperyalist mücadele verme düşüncesini geliştirmeye çalıştı. Ankara, özellikle ODTÜ kökenli olan ve temelini İnan’ın attığı grup, daha sonra THKO'nun çekirdek kadrosunu oluşturacaktı. Aynı yıl İdari Bilimler Fakültesi'nden çıkarılan Hüseyin İnan, ODTÜ yurtlarında kalmaya devam etti. 14 Ekim 1969'da, grubun önemli bir kesimiyle birlikte Suriye üzerinden Ürdün'e, Filistin Kurtuluş Örgütü(FKÖ)'nün asil gücünü oluşturan El Fetih kamplarına gitti. Burada FKÖ'nün yanında İsrail'e karsı savaştı. İsrail içlerindeki karakol baskınlarında bizzat yer aldı. Şubat 1970'de Türkiye'ye geri döndüğünde, Diyarbakır-Antep yolunda bir otobüste yakalandı. Diyarbakır’da devam eden yargılama sonunda, Ekim 1970'de tahliye oldu. Hüseyin İnan Ankara'ya döndüğünde kafasındaki kir gerillası fikri iyice berraklaşmıştı. Benzeri düşünceler taşıyan ve ayni eylem çizgisini benimseyen, başlarında Deniz Gezmiş’in yer aldığı İstanbul grubuyla bir araya gelerek THKO'yu kurdu. İnan, kitle hareketleri içinde hemen hiç tanınmayan biri olmakla birlikte, örgütleyici niteliği, insanlarla ilişki kurma becerisi ve kararlılığıyla grup içinde sivrilmişti. Deniz Gezmiş, Sinan Cemgil ve Cihan Alptekin'in de yer aldığı THKO'nun tartışmasız lideri haline geldi. Daha sonra, yaygınlaşan silahlı eylemlere önderlik etmekle kalmadı, bütün eylemlerin bizzat içerisinde oldu. 29 Aralık 1970'de, Dev-Genç üyelerinden İlker Mansuroğlu'nun öldürülmesi üzerine, THKO'nun örgüt olarak kendini ortaya koyduğu Kavaklıdere Polis Karakolu'nun kurşunlanması, 1 Ocak 1971'de Türkiye Is Bankası Emek Şubesi soygunu, Amerikan askeri tesislerinin basılarak bir Amerikalının kaçırılması ve daha sonra dört Amerikalının kaçırılması eylemlerinde gösterdiği gözü pek tavrı ve kararlılığıyla THKO'nun varlığında büyük etken oldu.

23 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde THKO'lu militanlardan Mehmet Nakipoğlu'yla beraber yakalandı. Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan'la Ankara 1. No’lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi tarafından 9 Kasım 1971'de idam'a mahkûm oldu. İdamlarin önlenmesi için gerek Meclis'te, gerek kamuoyunda ve gerekse örgüt arkadaşları tarafından çeşitli girişimlerde bulunulmasına rağmen Yusuf Aslan ve Deniz Gezmiş'le birlikte 6 Mayıs 1972'de idam edildi.

 

 

İnan'ın Yakalanması:

 

El-Fetih kamplarında yaptıkları yirmi günlük bir eğitimden sonra Hüseyin ve 15 arkadaşı, 1 Şubat 1970 Pazar günü, Suriye sınırından gizlice Türkiye'ye girer. Grubun bir kısmı Diyarbakır'a gelir. Hüseyin İnan, Alpaslan Özdoğan ve Mustafa Yalçıner, yanlarında getirdikleri silahları Diyarbakır surlarında bir yere gömer. Daha sonra Diyarbakır Tıp Fakültesi önünde buluşmak için anlaşılır. Fakat Tip Fakültesi önüne geldiklerinde fakültenin polis tarafından basilmiş olduğunu gören Hüseyin, Alp ve Yalçıner, Adana'ya gitmek için Diyarbakır dışından bir benzin istasyonunda otobüse biner. Hüseyin ile Alp, yan yana koltuklara, Yalçıner tek başına oturur. Otobüs, Gaziantep yakınlarında bir yerde jandarmalar tarafından durdurularak aranır. Hüseyin ile Alp, yan yana koltuklarda oturduğu için gözaltına alınır. Yalçıner, şans eseri kurtulur ve Adana'ya gelir. Yalçıner, daha sonra Ankara'ya gider. Müfit Özdeş, Teoman Ermete ve Atilla Keskin ise Malatya'da tren garında yakalanır. Sonuçta, yakalananlardan Hüseyin İnan, Atilla Keskin, Teoman Ermete, Müfit Özdeş, Ercan Enç, Alpaslan Özüdoğru, Hamit Yakup, Ahmet Tuncer Sümer, Kadir Manga, Ali Tenk, Bahtiyar Emanet tutuklanır ve Diyarbakır Tutukevi'ne konur. Filistin'den dönenlerden Mustafa Yalçıner, Ahmet Erdoğan ve diger 3 kişi, yakalanamaz. Fakat yakalananların Emniyet'te verdiği ifade nedeniyle Mustafa Yalçıner ile Ahmet Erdoğan, gıyabi tevkif kararı ile aranmaya başlanır.

 

El-Fetih dönüşü Hüseyin İnan, Diyarbakır'dan Adana'ya giderken bindiği otobüs Gaziantep yakınlarında jandarma'lar tarafından durdurulur. Yan yana oturan Hüseyin İnan ile Alpaslan Özdoğan yakalanır, ön koltuktaki Mustafa Yalçıner ise kaçmayı başarır. Sinan Cemgil, Hüseyin İnan ve diğer gençler devrimci mücadelelerini dağlarda sürdürme kararı alır, gerekli malzeme 1970 Kasım ayında ODTÜ'den yola çıkar.

 

 

hinan.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YUSUF ASLAN

 

Yozgat'ın bir köyünde doğdu. Daha önce Çekerek'e sonradan Aydıncık ilçesine bağlanan Kuşsaray köyünde doğmuştur. Bu köy Çerkes köyüdür. Orta öğrenimini tutucu eğilimlerle, gelenekçi önyargıların güçlü olduğu bir çevrede tamamladı. 1966'da ODTÜ'ye girdi. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü'nün üyesi oldu, Dev-Genç içinde çalışmaya başladı. Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde patlak veren boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütçülerinden oldu. İlk yargılanması CIA ajanı olduğunu iddiası ile Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi Commer'in arabasının yakılması eylemi nedeni ile gerçekleşti.

 

1969 yılında arkadaşlarıyla birlikte Filistin'e gitti. Burada helikopter ve uçak pilotluğunu öğrendi. Traktörden helikoptere kadar her türlü aracı büyük bir ustalıkla kullanıyordu.

 

Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş'le birlikte Nurhak'a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla'da yaralı olarak yakalandı. Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde yargılandı. 6 Mayıs 1972'de Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan'la birlikte idam edildi.

 

Son Sözleri:

 

Bizler asılarak bir defa şerefimizle öleceğiz. Fakat,sizler bizleri asanlar şerefsizliklerinizle her gün öleceksiniz. ******** ABD emperyalizmi. ****** faşizm. Yaşasın tam bağımsız Türkiye!

 

 

yusuf.jpg

 

yusufhseyngn8.png

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

onların tek suçu Atatürk'ün Bursa nutkunu dikkate alarak hareket etmeleri ve ülkeyi bulunduğu durumdan kurtarmaktı. devlet eliyle kendilerine engel olmak isteyen ----- silahlaarına karşılık onlar da aynını yaptılar. evet, banka soygunu yaptılar, adam kaçırdılar ama kimseyi öldürmediler. masumlara asla zarar vermediler. işledikleri suçun cezası da asla idam değildi. ne o günkü tckya ne de bugünkü tckya göre...

denizler, yusuflar, hüseyinler yeniden yargılanmalı. suçlarının gerçek cezası gerekli görülürse hem o günkü tckya hem de bugünkü tckya göre yeniden infaz edilmeli.

ayrıca bu onurlu devrimciler içinn yapılan anma törenleri de suçu ve suçluyu övme eyleminden çıkarılmalı.

eğer onlar suçluysa ben de suçluyum. yüzbinlerce, milyonlarca insan suçlu. bizi de idam edin o zaman....

mezarlarınızda rahat uyuyun devrimciler, çünkü biz sizin bıraktığınız yoldan sonuna kadar devam edeceğiz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.

 

Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.

 

Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

 

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir.

 

Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

 

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.

 

Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek; ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır.

Mahkeme onu yargılayacaktır.

 

Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

 

Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

 

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

 

Mustafa Kemal Atatürk

 

Bursa/05 Şubat 1933

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Devrim Gazetesi?nin

Deniz Gezmiş?le Yaptığı Röportaj

 

Atatürk?ün, ?Tam bağımsızlık? ülküsünü kendilerine şiar edinen devrimci gençleri sindirmek için cinayet tedbirlerine kadar varan planlar yapılıyor şu günlerde. Tertipçilerin baş hedeflerinden biri de gençliğin önde gelen liderlerinden Deniz Gezmiş, son olayları şöyle yorumladı:

 

- Türkiye ekonomisi tam bir çıkmaz içindedir. Zamlara rağmen, bütçenin açığı 2,5 milyardır. Bu, tutucular koalisyonunun iflasını açıkça ortaya koymuştur. Tutucu güçler, egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindedir. Devrimci gençlik eylemini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır. Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli ve daha güçlü eylemlere hazırlamıştır. Tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal?ci zinde güçler saflarını biribirlerine kenetlemiştir. Mustafa Kemal adı, geniş öğrenci kitlelerinde daha fazla ağızdan ağıza dolaşır olmuş, forumlarda Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe tekrarlanmış ve bunlar uygulanmıştır. Emperyalistler ve işbirlikçileri, Gazi Mustafa Kemal?in çizgisinin geniş kitlelerde ve bütün zinde güçlerde yankılanmasından korkmuşlardır bugün.

 

- Gençlik eylemleri içinde önemli bir yerin var ve tutucu güçler senin okuldan atılmış olmanı sürekli istismar konusu ediyorlar. Bu durumda senin söyleyeceklerin neler?

 

- Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa?nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal?in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır.

 

- Mustafa Kemal?in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?

 

- Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı?ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrim ci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.

 

- Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?

 

- Bugün Türkiye?de Kemalist Devrim?in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs?ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardır.

 

- Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?

 

- Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal?in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız.

 

- Bazı çevreler bu görüşleri, ?devrim yobazlığı? sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?

 

- Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, ?halk kızar? diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye?nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir.?

 

(Doğan Avcıoğlu?nun çıkardığı Devrim Gazetesi - 23 Aralık. 1969 -sayı: 10 - sayfa: 2-7)

denizler ölmez...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"- Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa?nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal?in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır." :clover:

 

Dünyanın kaynakları hızla tükeniyor, sömürgeciler yeni sömürgeler arıyorlar kendilerine aç kurtlar gibi... Bu yolda önlerine gelen herkesi ve herşeyi kullanmak isteyecekler kullanamadıklarını ortadan kaldıracaklar...

 

İlkeli ve devrimci insanlar çıkacak karşılarına halkçı, eşitlikçi satın alamayacaklar onları, kullanamayacaklar, öldürecekler... Sonra onlar bin doğacaklar, bütün dünyanın halkları (insanlığını satmamış olanları) gün gelecek emperyalizmden hesap soracak...

 

Vatansız, ilkesiz, milliyetsiz, devletsiz küresel bir sermaye bir tarafta açlık diğer tarafta bağırsakları yağ bağlamış yaratıklar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ASILDIK EY HALKIM UNUTMA BİZİ.....!

 

DENİZ GEZMİŞ'İN KALEMİNDEN BABASINA;

 

Sana ben her zaman için müteşekkirim. Çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni...Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtu­luş Savaşı anılarıyla büyüdüm. Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim. Baba, biz Türkiye'nin ikinci Kurtuluş savaşçıla­rıyız. Elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlana­cağız da... Tıpkı Birinci Kurtuluş Savaşı'nda ol­duğu gibi... Ama bu toprakları yabancılara bırak­mayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onla­rı... Düşün baba; Bugün hükümet işini, gücünü bı­rakmış bizimle uğraşıyor. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumda. Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmışlar. Ve tarih önünde hüküm giymiş durumdadırlar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız. Size sesleniyorum ki bu Türkiye'de ben ve benim gibilerin olacağına ve bizim izimizde tam bağımsız Türkiye için çalışacaklarına var gönlümle inanıyorum...

 

Deniz Gezmiş

28 Ocak 1971

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayatta en çok acığım insanlar tüm hayatını ******* ideolojiler için harcayanlardır :)

 

Bu arada bugün 6 mayıs hıdrellez Türk'lerin mevsimlik bayramlarından biri çıkın kırlara içinize güneş girsin mutlu olun bırakın bu boş işleri geçmişin hatalarını yaralarını kaşıyıp kanatmayı :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evet suheda haklı bu konuda.. hepimiz kafamızı kum yıgınlarına gömüp mutluymus gibi yapalım... boyle abuk subuk seyleride yazmayın bu sayfalara... cok dusnuyorsunuz, cok sorguluyorsunuz sizin ne haddinize.. bayanlar evlerinde otursun cocuk yapsın erkeklerde gidip calıssın karılarına baksın... sizin baska gorevinz yok... bir **** olmaktan öteye gidemezsiniz artık yeni cag duzeninde... unutun gecmisinizi, kayıplarınızı unutun... unutun insan gibi hür ve bagımsız bir hayat sürmeyi... unutun artık butun bunları...

suheda haklı haddinizi bilin bırakın sorgulamayı.. oturun oturdugnuz yerde... kadın olarak evde oturup cocuklarınızı buyutun, erkek olarak sabah işe gidin aksam evinize dönun... sizden istenen bu... size soyledigi zaman gidin soylenen partiye oy verin, gerektiginde verginizi verin, cok para gerekiyorsa daha cok vergi verin... şeyhiniz sizden memnun kalsın... buyuklerinise saygıda kusur etmeyin ve asla onların yaptıklarını sorgulamayın...

suheda haklı....

 

cıkın günese mutlu olun.. bırakın bu boş işlerle ugrasmayı... size soylendigi zaman soylenen işlerle ugrasın yeterli...

 

 

Durmak Yok Yola Devam...!!!!!!

 

 

merak ettigim birsey var aslında.. arabistandaki kadınlar boyle forum sitelerine girip dusuncelerini baskalarıyla paylasabiliyorlar mı? yada herhangi bir emirlikte yasayıp şeriatla yonetilen ulkerde kadınlar eşlerinin izleri olmadan bilgisayarın dugmelerine dokunabiliyorlar mı? neyse suheda haklı buda bos bi dusunce... siz bakın dalganıza.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hayatta en çok kurtuluş savaşında şehit olanlara ve terörle mücadele eden şehitlerede acıması lazım arkadaşların :)

 

evet acımalı onlara ideolojileri için ölüyorlar, ne kadar yazık ideali olmayanlar ne bilirler ölmeyi bir ideal uğrunda, oysa hayatta önemli şeyler vardır, ona buna laf atmak gibi, cımbızlamak gibi, sırf muhalif olup eksantirik duruş sergilemek gibi, bişey biliyormuş gibi yapıp aslında hiç bişey bilmediğini saklamak gibi...

 

Bizim milletimiz popilizm sever, övülmeyi sever, sırtına binilmesini sever, kadının birini döver kocası kadın araya girenlere çıkışır, "kocamdır döverde severde" zaten dinde böyle söylememiş mi, laf dinlemeyen kadını döveceksin diye...

 

Ne haddine Deniz Gezmiş'lerin eşitlik istemek, işçi, çifçi, halk için can vermek sonra kalkar böyle birileri der ki hayatta en çok bunlara acırım, vah vah sanki bir şey anlamış gibi...

 

Can Yücel acımazdı ama bir şiir daha yazsak ********** bunada itiraz etmesin sonra :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayatta en çok acığım insanlar tüm hayatını ******* ideolojiler için harcayanlardır :)

 

Bu arada bugün 6 mayıs hıdrellez Türk'lerin mevsimlik bayramlarından biri çıkın kırlara içinize güneş girsin mutlu olun bırakın bu boş işleri geçmişin hatalarını yaralarını kaşıyıp kanatmayı :)

 

sizin ideolojiniz *********? bu durumda benim de sizin ideolojinize acıma hakkım söz konusu olsa gerek!

 

başlıkla hıdrellez kutlaması arasında nasıl bir bağlantı kurduğunuzu anlamadım ayrıca. bu başlık kutlama değil anma amacıyla düzenlenmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayatta en çok acığım insanlar tüm hayatını ********** ideolojiler için harcayanlardır :)

 

Bu arada bugün 6 mayıs hıdrellez Türk'lerin mevsimlik bayramlarından biri çıkın kırlara içinize güneş girsin mutlu olun bırakın bu boş işleri geçmişin hatalarını yaralarını kaşıyıp kanatmayı :)

 

siz bunu, bu tutkuyu anlayamazsınız. sizin kendinizi düşünmekten başka hiçbir amacınız yok. ülkedeki ve dünyadaki problemler sizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor. dünyanın her tarafında insanlar demokrasi adı altında soykırıma uğramakta, açlık, yoksulluk, ve dünyanın sayısız sorunu hiçbir zaman sizin üzerine düşünülüp çözüm aranacak bir konu olamaz. varsa yoksa kendi egonuz..

buraya kdar sizi hiçbir şey için yargılamıyorum ancak siz gelip de sizin gibi hayatta hiçbir amacı olmayan, hatta ne için yaşadığını bile bilmeyen, sadece fotosentez yaparak yaşamını sürdüren süs bitkileri gibi olmayan, ülkesini seven ve ülkesini sevdiğinin bir göstergesi olarak elini taşın altına sokanlara ve yaptıklarına "boş işlerr" derseniz orada size tepki gösteririm. tab.i ki canım. ne olacak yani. bana ne. ben çok para kazanıyorum, hayatım garanti, ülke işgale uğramış, dünya yaşanılacak bir yer olmaktan çıkmış..

ben ancak magazinle, kimin kimle yattığıyla ilgilenirsiniz.

veya karı-kız muhabbetinden öteye gidemeyecek seviyesiz konuşmalarınızı bozuk plak gibi tekrar edersiniz.

ama burda suç sizde değil. sizi ve sizin gibileri apolize eden, insanları siyasetten ve ülke sorunlarından soğutan, meydanı da boş bulup her türlü dolandırıcılığı yapan, istediği biçimde ülkeyi yöneten zamanın siyasetçilerindedir.

sizin hiçbir suçunuz yok.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

TÜRKİYE HALK KURTULUŞ ORDUSU KURUCUSU VE ÖNDERLERİ

DENİZ GEZMİŞ - YUSUF ASLAN - HÜSEYİN İNAN

6 MAYIS 1972

deniz2.jpg

 

 

 

 

 

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu?nun Sesidir:

1. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu halkımızın bağımsızlığının silahlı mücadele ile kazanılacağına ve bu yolun tek yol olduğuna inanır.

2. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu bütün yurtseverleri bu kutsal mücadele saflarına çağırır ve hainlere karşı giriştiği kavgada son savaşçısına kadar devam edeceğini bildirir.

3. Amacımız Amerika?yı ve tüm yabancı düşmanları temizleyerek, hainleri yok etmek ve düşmandan temizlenmiş tam bağımsız Türkiye?yi kurmaktır.

4. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu ezilen halkımızın öncü gücüdür, halkımızın kurtuluşu dışında hiçbir harekete girişmez.

5. Halkımıza şunu duyuruyoruz. Düşmanın zenginliğine, sayısına, imkanlarına ve dehşetine aldanmayınız. Düşmana boyun eğmeyiniz, haklarımızı zorla alacağız, çünkü onlar her şeyi bizden zorla alıyorlar.

Bütün Yurtseverler:

****** yaşamaktansa şerefle ölmek, yalvarmak yerine zora başvurmak, başkasına değil kendine ve kendin gibi olanlara güvenmek, nerede ve nasıl olursa olsun hainlere boyun eğmemek parolamızdır.

Devrimciler:

Barışçıl şartlar içinde mücadele metodlarını bırakınız. Halk kitlelerini kurtuluşa götürecek olacak olan şiddet politikasını temel alan silahlı mücadeleye THK Ordusu?nun saflarında katılınız. Ulusal kurtuluş savaşının haklı bayrağını emperyalizmin saldırgan politikasına karşı hep beraber dalgalandıralım.

İşçiler, Köylüler:

Hainler sürüsünün jandarması ve polisi her gün yeni katliamlar hazırlamaya devam ediyor. Doğu?da Komando saldırılarında, 16 Haziran?da, Bossa?da ve daha birçok yerlerde, kurşunlanan ve işkence edilen kardeşlerimizin intikamını henüz alamadık. Alınterimize el koyan hainler sürüsüne karşı isyan bayrağını hep birlikte açalım.

Öğretmenler, Küçük Memurlar:

Bir kuru ekmek parasını zorla veren, hesabına gelmeyince diyar diyar sürgün çocuğu yapan ve sizleri elinin altında bir uşak gibi kullanmak isteyen bu satılmışlardan aman dilemeyiniz.

Ezilenlerin tek kurtuluş yolu ezenlere karşı giriştikleri kutsal isyandır.

Daha şimdiden polisinden, Devlet Başkanına kadar hiç birisi evinde rahat uyuyamaz, çoğu ise evine rahat gidemez olmuştur. Onlar yarın ne olacağını çok iyi biliyorlar ve bugün bir avuç savaşçısı olan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu?nun, yarın binler ve milyonlar olduğu zaman ne yapacaklarını düşünüyorlar.

Tekrar ediyoruz: Düşmanın sayısına, zenginliğine, dehşetine ve imkanlarına aldırmayınız. Onun elindeki silah ve imkanlarına aldırmayınız. Onun elindeki silah ve imkanları aldığımız zaman, bizi durduracak hiç bir güç kalmayacaktır. Kendimize ve kendimiz gibilere olan güvensizliği yok edelim. Şunu iyi bilelim ki, halkın, yani bizlerin gücü karşısında hiç bir kuvvet dayanmaya muktedir değildir.

Bu şerefli kavgada, kutsal görevimizi alalım. Yarının Türkiye?si bize cennet, düşmana zindan olacaktır. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu, bu mücadeleye en son neferine kadar ve kanının son damlasına kadar devam edeceğini bildirir.

 

TÜRKİYE HALK KURTULUŞ ORDUSU

Ocak 1971

 

 

dewrim şehitlerimizi saygıyla anıyorum....... :clover::wub::clover::wub::clover:

 

 

 

 

 

suheda........

 

"Hayatta en çok acığım insanlar tüm hayatını *********** ideolojiler için harcayanlardır

 

Bu arada bugün 6 mayıs hıdrellez Türk'lerin mevsimlik bayramlarından biri çıkın kırlara içinize güneş girsin mutlu olun bırakın bu boş işleri geçmişin hatalarını yaralarını kaşıyıp kanatmayı"

 

 

ideolojisi için canını ortaya koyamayan ve özgürlüğü-bağımsızlığı üç kuruşluk ideoloji olarak gören insanada ben güler geçerim......

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayatta en çok acığım insanlar tüm hayatını ********* ideolojiler için harcayanlardır :)

 

Bu arada bugün 6 mayıs hıdrellez Türk'lerin mevsimlik bayramlarından biri çıkın kırlara içinize güneş girsin mutlu olun bırakın bu boş işleri geçmişin hatalarını yaralarını kaşıyıp kanatmayı :)

ideoloji kölesi olmak!Askerlerimizin şehit haberleri gelirlerken ,buralarda bu kadar hararetle yorum yapılmadı,Şehit askerlerimizin ideolojisi yok,onlar kimler için canlarını verdiler!

cumhuriyeti kurtarmak adına Mitingler düzenleyenler, Sözde Atatürkçüler,Deniz gezmişleri bugün ananlar, Şehit Mitingine neden katılmadılar..cumhuriyet mitingini kordine edenler ;Onlar bizim mitinge destek vermedi bizde şehit ailelerinin düzenlediği mitinge destek vermeyeceğiz diyen zihniyetin samimiyeti **********

Sanırım mesj alındı.Sygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz kime ne anlatıyorsunuz?

Ne zamandan beridir bu topraklarda piyonlar,kuklalar kahraman ilan edilmeye başladı?

"6. filo defol demişler"miş vay be bu söz tüm suçlarını örtmeye yetiyor öylemi?Bizden önceki kuşak yaşadıklarını anlatırken masalmı anlatıyorlar sırf bu ucuz ideolojiler için binlerce genç ölmedimi bu ülkede?

Siz Ankara Karşıyaka mezarını gördünüzmü hiç?farklı ideolojiler yüzünden ölmüş öldürülmüş o insanlar kimler?Yaşları kaç haberiniz yokmu?Orada yan yana yatıyorlar..

Görüyorum ki aynı günleri büyük bir açlıkla bekleyen vampirler gene aynı yaraları kaşımaya başlamış,geçmişten ders almaktansa hala intikam diye çığlık atanlar var..

DHP-C nin şimdiki uzantısı kimlerdir?Kimler bu büyük ideolojinize sahip çıkmış?Belliki bundanda bi habersiniz..

Anarşizmin kol gezdiği insanların sokaklara çıkmaya korktuğu günlerimi özlediniz?

Sözüm ona Atatürk'çü geçinip Atatürk devrimlerine karşı olanları sahiplenmek nasıl bir *********?

Deniz Gezmiş'in ve arkadaşlarının devrim anlayışı nereden ithal edilmiştir?

Siz hiç baskın yapılan bir evin duvarında Atatürk resmine şahit oldunuzmu?Ama Marx'ları Leninleri,Maoları görürdünüz değilmi?

Peki ya onların illegal mitinglerinde hiç ay yıldızlı bayrak görmüşlüğünüz olmuşmudur?Hayır orak çekiçlerle süslüdür onların bayrakları..

 

 

Siz kime ne anlatıyorsunuz?

 

Bugün size hidrellezi hatırlatma sebebim ****** ******* biraz güneş girmesi içindir..

 

Silahları döşenip devrim yapacaksın?Vay bee,Türk ordusu ile düşman safları gibi çarpışmaya girişeceksin ondan sonrada kendiniz bilmezler bunları Kurtuluş savaşı Çanakkale savaşı şehitleri ile bir tutacak..

 

Devrimin şehitleri imiş Hadi hep birlikte bir fatiha okuyalım ruhlarına :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dağda Deniz'leri bekliyorlardı. En karanlık günleriydi 12 Mart'ın; baskınlar, tutuklamalar, öldürmeler... Kötü haber tez ulaştı Nurhaklara. Deniz, Yusuf ve Hüseyin yakalanmıştı. 'Yoldaşların tekrar gerillaya dahil edilmesi gerekiyordu.' Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun 'kır grubu' yoldaşlarını kurtarmak için bir eylem planladı. Kürecik'teki Amerikan Üssü'nü basacaklar, aldıkları rehineleri arkadaşlarıyla değiştirecekler, üssü de havaya uçuracaklardı. Ancak daha önce Gölbaşı-Antep arasında bir bankadan para taşıyan araç durdurulacak, ondaki para alınacaktı.

Sinan, Kadir, Alpaslan, Hacı, Metin, Ahmet ve Mustafa eylemi gerçekleştirmek için yola çıktı. Yedi kişi, üç gün üç gece, gündüzleri saklanarak, çok hızlı bir tempoyla yürüdü. Güçlerinin sınırına gelmişlerdi.

"İnekli Köyü'nün arkasında bulunan sırtta, tepenin yamacında konaklandı. Sinan, Hacı ile birlikte tepeye doğru yola çıktı. Geriye kalanlarımız da, orada uykuya yattık. Hacı, önceden üsse girecekti, son keşfi yapacaktı. Sonra da onunla buluşup üsse saldıracaktık. Yanımızda yeterli patlayıcı stoku vardı. TNT, dinamit... Üsse girdiğimizde, bunları üssün çeşitli yerlerine döşeyecektik. İçeride kalacaktık ve içeridekilere karşı Deniz'leri isteyecektik." (Bukadar patlayıcıyı ve mühimmatı nerden kimden aldı acaba-ruslardan silah mühimmat aldığını sanırım biliyorsunuzdur ABD 'ye düşman Ama rusyaya köle.)Ama sabah silah sesleriyle uyanır Mustafa: "İnekli Köyü'nün arkasındaki yamaçta Sinan tepeden aşağıya koşuyordu, ara sıra dönüp ateş ediyordu ve ona ateş ediliyordu.(Düşman askerine karşımı savaşıyorlardı?) Sinan yanımıza geldiğinde gözlüğünü düşürmüştü, belinde asılı duran kütüklüğünün üstünden yaralanmıştı."

 

 

12 Eylül sonrası bu kez Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) sanığıdır Mustafa Yalçıner. Toplam 15 yıl hapis yatar.

1995'te kurulan Emek Partisi'nin merkez yöneticisidir. Ancak parti, programındaki Kürt sorununun çözümüne ilişkin madde nedeniyle kapatılır.

1996'da kurulan Emeğin Partisi'nin genel başkan yardımcılığı görevini üstlenir. Yalçıner bugün DEHAP'ın çatısı altında )Bugünkü DTP )kurulan Emek, Barış, Özgürlük Bloku'nun Malatya birinci sıra milletvekili adayı olarak çıkıyor.

 

30 yıllık dostu, eski CHP milletvekili Salman Kaya, yanına topladığı arkadaşlarıyla birlikte Yalçıner'in seçim kampanyasına katılmak üzere Malatya'ya gidiyor.

'Deniz'in itibarı iade ediliyor'

Yalçıner'e göre '68'in rüzgârı yeniden esmeye başlayacak.' Bunun için 'Ben nasıl milletvekili adayı oldum? Mihri Belli'nin TBMM'yi açacak olmasını çok değil, bir sene önce kim hayal edebilirdi? Şimdiden on binler, hatta yüz binler, çektikleri halay ve zılgıtlarla Türkiye'nin en içtenlikli ve özgür alanlarına dönüştürdükleri DEHAP miting, seçim bürosu açılışları ve konvoylarında birleşmiyorlar mı?

Radikal..

 

Deniz GEZMİŞ, Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirip cumhuriyeti yıkarak yerine komünizmi getirmeyi amaçlayan ve bunun için bir çok insanı öldüren, bankaları soyan, fabrikaları yakan rus aşığı birisidir ve Filistin'de çok zaman durmuş ve orada eğitim almıştır,Amacı cumhuriyeti yıkıp kominizmi getirmekti

 

pekçok masum insanı kaçırmış,Türk insanına,Türk polisine,Türk askerine,Türk devletine silah sıkmış;

bankalar soymuş ve Pekçok insan onun 6.filoyu taşlayarak,vatansever biri olduğunu savunuyor ama bunların kaç Türk evladını öldürdüklerini hiç söylemiyorlar.

 

ölmeden önceki son 2 cümlesinden belli zaten -YAŞASIN MARKSİZMİN VE LENİNİZMİN YÜCE İDEOLOJİSİ,

-YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ BAĞIMSIZLIĞI!!!

 

Şimdi göörüyoruzki Deniz gezmişlerin yoldaşlarını DEHAP yani bugünkü DTP ye çalışanlardır.

 

Görüyoruzki Vatan çok şey borçlu bu dtpli yoldaşlara, devrimicilere.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*******************

*****************

************

**********

********

*****

**

 

 

Devrimin şehitleri imiş Hadi hep birlikte bir fatiha okuyalım ruhlarına :D

çok doğal bunlarda senin fikirlerin senin anmana gerek yok istenmiyor da zaten

ama fikirlerini bu kadar rahatça yazman daha bir güzel

 

amaaa

 

******

Onlarla bir tutman çook üzücü çookk

 

Bu ülkede sağlam ve güzel olan o kadar az şey var ki böyle olunca da birileri bir yerlerinden tutup çekiştirmeye çalışıyor.Ama onlar ve fikirleri o kadar sağlam duruyorlarki kimse bozamıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Denizin üstünde ala bulut

Yüzünde gümüş gemi

İçinde sarı balık

Dibinde mavi yosun

 

Kıyıda bir çıplak adam

Durmuş düşünür

 

Bulut mu olsam?

Gemi mi yoksa?

Balık mı olsam?

Yosun mu yoksa?

 

Ne o, ne o, ne o,

Deniz olunmalı, oğlum!

Bulutuyla, gemisiyle,

Balığıyla, yosunuyla ...

 

Nazım HİKMET

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.