Misafir isimsizuye Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2008 gözler kelepçeli, diller cezâlı; fikrimin üzerinde bir kurşun yarası.. merhem diye sürdüklerim bir kırbaç, tuz buz eder deli perçem.. ve bir mahpusluk türküsü cigaram, gece sislerine karışarak eteklenir.. sen de kim oluyorsun ey felek; dumanımla boğarım ben seni!.. eşkıya dünyâya hükümdâr değil ama, vezir olmuş gayrı; ne bilir, ne ararsın kadrini; gübreyi gülden değil, solucandan sor!.. kaç solucan ziftlenir ayaklarımın dibinde, hepsini ezer geçerim.. sen de kim oluyorsun ey felek; şiirlerimle boğarım ben seni!.. yemyeşil ellerim var, gelecekte; ceylan sürülerine katılır, çoğalırım.. ak gerdanlı ak kuzuları bağrımda besler, devrim marşlarından ninnilerle büyütürüm.. ve bahârı birlikte getiririz; Sinan çiçek açar, Kadir güneşi içenlerin türküsünü çığırır, varıp Deniz’lere karışırız ve bir okyanus olur, dağlara akarız.. rüzgâr bizim kokumuzu taşır; çakala kurda, arsıza insafsıza, hâyına eşkıyâya.. gül kokularıyla gizlesen ne fayda!.. sen de kim oluyorsun ey felek; marşlarımla boğarım ben seni!.. 15.04.08 http://www.youtube.com/watch?v=gZagIhM80bE Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.