Φ öylesi Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2012 Bu sayfalarda kaybolunur...Yavaş yavaş ilerlemeli... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Üşüme (Kime Ne?) Seni Sevmek için Ne Kadar Sebep Varsa içimde İşte Seni Sevmemek için De Öyle Seni Sevmek için Ne Kadar Söz Varsa Dilimde Seni Yermek için, Sana Ermek için Yok işte Bir Yalan Uyduruyorum Ben Kendimce Kendime Umutsuzluk, Sana Umudum Yollarına Çaresizlik Düşmüş Eşkiya Ben Sana Zehir Zemberek Suskunluğum Ben Sana Gözlerinden Vurulmuşum Sana Açılan Kapıların Üzerime Kapanan Sesinde Ben Seni Değil Kendimi Unutmuşum Yaralarımın Kanayan Damarlarına Uykusuz Gecelerimden Kör Sokaklar Sürmüşüm Ne Mutlu Bana, Ne Mutlu En Çok Bir Yıldız Kayıyor Biliyormusunuz Bir Dilek Tutuyorum işte, Ellerin Oluyor Tutunuyorum Sana Soluksuz Bir Sokak Lambası Altında Şubata Müebbet Gözlerini Sunuyorum Sana Anlasana Seni Sevmek için Ne Kadar Sebep Varsa içimde İşte O Kadar Yalan Uyduruyorum Kendme O Kadar Yalan Kime Ne Kendime Yalanlarla Tutunuyorsam Kime Ne Kendimi Sende Unutuyorsam Kime Ne Sende Susuyor, Sende Konuşuyorsam Sende Uyuyup, Sende Uyanıyorsam Vuruyorsam Talan Olan Umudun Mahzeninde Kendimi Kime Ne, Kime Ne Kendimi Kanatıyorsam Senin Düşüncende Yalan Yada Gerçek, Sen Sakın Gecesiz Uykularda Üşüme Ben Üşüyorum Kime Ne (Bedirhan Gökçe) 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Pollyanna’ya Mektuplar I. Sevgili Pollyanna, Sen bu mektubu okurken Soğuk bir doğu sokağında, Acılarla yüklü bir faytonla dolaşıyor olacağım Atların boynunda ziller ve pembe orlondan püsküller Şaklayan kırbaç ve gıcırdayan tekerlekler. Kömürümüz bitti tam kışın ortasında Toz hatıra ve talaş bastık sobaya Üşüse böyle yapardı mutlaka hazreti İsa da. Aşkın yüzünden düşen bin parçayı Toplamaktan yoruldum ben artık Pollyanna Yolda bavulumu çaldılar Bana hediye ettiğin o kırmızı elbise de içindeydi Ne güzeldi Ben kendime çilek derdim onun giydiğimde Bakar bakar anne derdim memelerime İnsanın memesi olması büyük bir çilektir Pollyanna Güzeldi yine de o yıllar Küçük sarı pütürleriyle Ne çabuk geçti. Ama zaten onu burada giymeme izin vermezlerdi Belki artık hiç olmaması daha iyi Çalınmış bir güzellik, Yasaklanmış bir güzellikten daha iyidir. Ama onu asla unutmayacağımı bilmelisin. Dilerim sen pötikareli gömlekler gibi neşeli, İri dişli bir mısır koçanı kadar Mutlu ve yan yanasındır. Belki bir gün beni ziyarete gelirsin Sana krem fıstıklı ekmek ikram ederim Artık çok mutlu olacağızlı ekmekler Süte ekmek doğrar ve Papara papara diye şarkı söyleriz. Sen ruhumun misafir odasında uyursun, Süt ve gözyaşı lekeli yumuşak yer yatağında. II. Sevgili Pollyanna, Senin romanlarında her şey o pazartesi başlardı Kot pantolonlu, uzun bacaklı pazartesilerdi onlar Ben mutfakta Edith Piaf dinler, Bir lağım faresiyle göz göze bulaşık yıkardım. Şehrimizin aşkı ve şehrimizin şarkısı Öfkeyle pis su borularında dolaşırdı. Sana patates kızartırdım. Patatesler pazartesi kadar kırmızı oluncaya kadar... Ölüm bizi ayırıncaya kadar... Aşkımız şehrin en güzel aşkıydı Kolay değildi, kolay olmamıştı Yıllarca şehrin en güzel aşkının benekleriyle yaşamak. Kirli muşamba perdeli meyhanelerde ağlardım Masaaltı kedileriydi benim için ağlamak, Bazen tekirdi, bazen sarman Kim önce fırlarsa parsayı toplardı. Öfkem içimde emekleyen kırmızı patikli Bir bebekti sanki Pollyanna Her köşede nergisler satıyorlardı sokaklarda Baygın kokulu güneşler gibi... Onları satın almak, Sonra bir gün yüzü çatlak intiharlarımı boyatıp Otuzaltı numara bir hayata başlamak... Uzun bir nekahet döneminden sonra Nihayet ayağa kalkmak... Öfkem Üstü kalsın derdi ve bırakırdı hayatımı Bayat bisküvi kokan o mahalle bakkalına Öfkem İşi bitmiş bir çalı süpürgesi gibi Dayamaktır kendini duvara... Öfkem Pollyanna Neden güzeldi? Bütün güzeller gibi elinde bir bardak sıcak çayla Her şey o pazartesi başlardı Şehrimizin aşkı ve şehrimizin şarkısı Öfkeyle pis su borularından taşardı. III. Sevgili Pollyanna, Radyo tiyatrosu dinlenirdi bir zaman içimde, İçimde dünyanın en eski kedisi Eski bir sobanın yanında uyuyordu. Çocuklar bir köşede Yenidünya çekirdekleriyle beştaş oynardı Frenk elması da derler Sarılı kahverengili bir meyve. Annem işte öyle bir kadındı Çocuklar gökyüzüne bakar sorardı: Ay dede orada ne yapıyor anne? Annem öldüğünde ay dede içimde Yüzlük bir ampul gibi parçalandı. Annem işte öyle bir kadındı Aşure getiren çocuklara, Teşekkür eder gibi yaşardı Öldüğünde gül resimli bir takvim yaprağıydı. Pollyanna, Sana göre insan profiterol yer gibi yaşamalı Bir çamur deryasının içinde Küçük mutluluk topları yakalamalı. Bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan Sen de bilirsin ya Allah Dayanabileceği kadar acı verirmiş insana. Geçen yazı Bir dut ağacının altında roman okuyarak geçirdim Dut taneleri düşerdi sayfalara Tıpkı tatlı bir yaz yağmuru gibi Büyük taneli tıpırtılarıyla Kendimi dut ağacının gölgesini yiyen Bir ipek böceğine benzetirdim. Ucuz teşbihler beyaz atlı prenslerdir Pollyanna Bir şiire gelir Ve onu bu hayattan kurtarırlar. Ah Pollyanna, İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laterna: Cancağızım basma perdeme bir çiçek de sen olsaydın Kaçarken yangın merdivenlerine Keşke grapon kağıtları assaydın. Didem Madak 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Şiirin başında Didem Madak'ın kalemini hissettim ve sonunda ismini gördüm, hakikaten paylaştığınız iki şiirinin şiir lezzeti çok güzel... Pollyanna'ya ben de mektup yazmak isterdim ve sormak isterdim nasıl Pollyanna olunur diye, Polyanna olamayan bir gönülle? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Sahipsiz Bir Uçuruma Düştü Gözlerim Sahipsiz bir uçuruma düştü gözlerim Aşkın yalnızlığına vurdum gecemi Yine havada kan kokusu var. Yine hüzün firarında yüreğim... Uçurumlar özgürü bir failin günlüğünden düşüyorum. Ve sayfa sayfa ölüyorum Sana yazılmış tozlu bir romanda Beni ihbar ediyorsun ayrılığa Ayrılıksa kan kusturuyorkelepçeli yalnızlığıma... Kinim yeşeriyor sarı sayfalarda Sisli bir kabus oluyorum. Çatlayan bileklerim seni arıyor dilim susuyor yine. Olumsuz bir kent düşüyor yastığıma Sen ölüm oluyorsun beynimin labirentlerinde. Alnımda bir kavga duruyor Ben seni tüketiyorum ateş çemberi yaşamalarımda. Ve tükenmişlik oluyorum ömrümün geri kalanında. İçimde ölüyor bu şehrin insanları Ben yalın ayak kor taşıyorum kara kışlara. Soğuğum sen yangınım sen ... Bir avuç kül savruluyor uzaklara Gözlerimde kan sonbahar kokularında. Her hücremde bin intihar büyüyor. Ve sen can çekişiyorsun kuytularımda. Bense kayboluyorum... Yine havada kan kokusu var. Seni çekilmiş bir yürekte senden geriye Kocaman bir ayrılık var... Şimdi her adımda düşüyorum Tuzağına takılıyor yüreğimin kenarıuzaklara göçüyorum. Yollara vuruyor zaman uzadıkça uzuyor. Mevsim tükeniyor içimdeyağmurlar ıslatıyor gözlerimi. Hayır hayır ağlamıyorum Ayrılık kaçtı gözüme belki ondan bu yaşlar... (Kahraman Tazeoğlu) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Şiirin başında Didem Madak'ın kalemini hissettim ve sonunda ismini gördüm, hakikaten paylaştığınız iki şiirinin şiir lezzeti çok güzel... Pollyanna'ya ben de mektup yazmak isterdim ve sormak isterdim nasıl Pollyanna olunur diye, Polyanna olamayan bir gönülle? "Karanlik Seyler Söylüyorum" basligini actigimda, iceriginde karanligin islendigi siirleri yazmaya baslamistim buraya. Sonra eklediklerimi gözden gecirince cogunun intihar etmis sairler oldugunu farkina vardim. Ve intihar eden sairleri de bu sayfada toplamaya karar verdim. Tabiki sükürler olsun ki hala yasayan sairlerin siirleride aralara serpistirildi. Didem Madaga gelince su an hayatta degil bir yil oldu vefat edeli, günümüzün illet hastaligi yüzünden... Kendince cok güzel bir yazim dili vardi; düsündüren,hüzünlendiren ve gülümseten.. "Pollyanna´ya Mektuplar" siiride iyi buna güzel bir örnektir. Pollyanna olma ya da olamamaya gelince; bence her insanin icinde birazcik Pollyannacilik var Yoksa günümüzde dünyadaki olanlar, ülkemizde yasananlara ragmen gülümseyebilmek kolay olmazdi diye düsünüyorum... 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 "Karanlik Seyler Söylüyorum" basligini actigimda, iceriginde karanligin islendigi siirleri yazmaya baslamistim buraya. Sonra eklediklerimi gözden gecirince cogunun intihar etmis sairler oldugunu farkina vardim. Ve intihar eden sairleri de bu sayfada toplamaya karar verdim. Tabiki sükürler olsun ki hala yasayan sairlerin siirleride aralara serpistirildi. Didem Madaga gelince su an hayatta degil bir yil oldu vefat edeli, günümüzün illet hastaligi yüzünden... Kendince cok güzel bir yazim dili vardi; düsündüren,hüzünlendiren ve gülümseten.. "Pollyanna´ya Mektuplar" siiride iyi buna güzel bir örnektir. Pollyanna olma ya da olamamaya gelince; bence her insanin icinde birazcik Pollyannacilik var Yoksa günümüzde dünyadaki olanlar, ülkemizde yasananlara ragmen gülümseyebilmek kolay olmazdi diye düsünüyorum... Hayat... Aşık Veysel'in de dediği gibi: ''...Dünyaya geldiğim anda Yürüdüm aynı zamanda İki kapılı bir handa Gidiyorum gündüz gece...'' Kızıyorum bazen Pollyanna'ya belki de çoğu zaman, iyimser olmayı başaramıyor oluşumdan kıskanıyorumdur belki Pollyanna'yı, başarabiliyor görmeyi diye karanlıklar içindeki ışığı. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Hayat... Aşık Veysel'in de dediği gibi: ''...Dünyaya geldiğim anda Yürüdüm aynı zamanda İki kapılı bir handa Gidiyorum gündüz gece...'' Kızıyorum bazen Pollyanna'ya belki de çoğu zaman, iyimser olmayı başaramıyor oluşumdan kıskanıyorumdur belki Pollyanna'yı, başarabiliyor görmeyi diye karanlıklar içindeki ışığı. Bence icinde cocukluk ruhunu yasatmayan ve cocuklugundaki masallari hala hayaranlikla hatirlamayan insanlar pozitif bakamaz yasama Ki bu zamanda hala gülümsemeyi becerebiliyorsaniz ki; siz farkina varmadan icinize kacmis bir Pollyanna olabilir, bence kontrol edin Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Bence icinde cocukluk ruhunu yasatmayan ve cocuklugundaki masallari hala hayaranlikla hatirlamayan insanlar pozitif bakamaz yasama Ki bu zamanda hala gülümsemeyi becerebiliyorsaniz ki; siz farkina varmadan icinize kacmis bir Pollyanna olabilir, bence kontrol edin ... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Olric ve Efendisi Dervişler sonunda muradına eriyor mu sanıyorsun? Kandırıyorlar Olric. Hani sabrın sonu selametti, yeterince beklemedik mi? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Olric ve Efendisi Yağmur yağıyor Olric. Islanıyor etraf ağlasak kimse anlamaz değil mi? -Anlamaz efendimiz... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Ve benim şiirim... 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 ][ Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım! 'Zenciler prensesi olacağım. Hayat işte asıl o zaman başlayacak.' Pippi Uzunçorap Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum. Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum. Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu. Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum. Bir yağsam pahalıya malolacağım. Ben bir bodrum kat kızıyım bayım Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum Fakat korkuyorum. Birazdan da Kırküç numara ayakkabılarınızla Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız Bu iyi olmaz bayım! 'Gün akşam oldu' diyorum Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara Cam kırıkları yiyorlar Rüyamda; bir kase dolusu suyun içinde Rengarenk yap-boz parçacıkları Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz. Hayır,sanırım sabahı bekleyemem Bilmiyorum. İnsanlar rüyalarım acilen anlatmalı. Ondört yaşındaydı ruhum bayım Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı. Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar O ara içimde çiçeklerden oluşmuş bir silahsız kuvvet ablukaya alındı Sinemalarda da 'organzm gıcırtıları' oynuyordu. Kaçmaya çalıştım. Olmadı. Bu nedenle, çiçekli şiiler yazmayı Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım. Neyse işte Ben her filmi hatırlarım Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu. 'Sofı'nin tercihini' seyrederken çok ağlamıştım. Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar Onu da mutlaka hatırlardım. İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu? Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım Bir 'eşya toplayıcısıyım' bayım. Büyük gemiler de yok artık bayım Büyük yelkenler de Büyük kağıtlar yakmak istiyor şimdi canım. İşte az önce bir karabatak daldı suya Bir süredir de kayıp Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım. Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum. Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz? Bir gül, bir güle derdi ki görse Yalan söylüyorum Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım. Didem Madak 3 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Pasifik Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2012 ][ Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım! ... Anlayamadığım bir şekilde beğen tuşuna bastıktan sonra cevap atma gereği duyacak kadar beğendim Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2012 Anlayamadığım bir şekilde beğen tuşuna bastıktan sonra cevap atma gereği duyacak kadar beğendim Begeniniz icin tesekkürler Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2012 BAĞLANMAYACAKSIN Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları… Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. “O benim.” diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin… Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak… (Can Yücel) http://www.izlesene.com/video/can-yucel-baglanmayacaksin/731626 2 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2012 Arayış Bir tas zehir verin bana içeyim Tek unutmak için acılarımı Baksana; kırdılar kapılarımı Yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim Kurşuna dizdiler anılarımı Yenik düştüm bu savaşta neyleyim Bir mezar nasılsa işte öyleyim Unuttum en güzel şarkılarımı Gündüzü yok upuzun bir geceyim Yitirdim umut kırıntılarımı Sevgimi, neşemi, bütün varımı Çaresiz bir yokluğun içindeyim Gömdüm içime yıkıntılarımı Arıyor bir yarım öbür yarımı Ümit Yaşar Oğuzcan 2 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2012 Kalabalık “ipekböceği attım eşarp düştü içime...” uyandım rüyamda kanamış dilim belki kıtlama jiletle bağrılan yaşam öyküleri anlatmışımdır çocuklara. çocuklar dedim de onlar da kanadılar kanınca bana. kalktım bir eşkıya rica etti yüklerimi güzel de bir kadın çocuğunu öleceği yaşa büyütemeden giden bir anneyi uğurlamış olsa da on yedi kalp kriziyle yürüdüm adımlarım nasıl da uyarılıyor kapıyı çalan biri olduğunda isterse bir hırsız olsun kapıyı çalmaya yeltenen öldüm ve yarın üşüştüler başıma; yaşlar, ayaklar, gözler ve yarı yaşam yakınmaları sürdü adıma ve yar uzun saçlı bir adamla geldi mezarlığa ve ya bir kadınla... ve gömdüler beni, öldürdükleri gibi özenle. ÖZGE DIRIK Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2012 Nefesimi Süreyim "Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi. Cehennem yangınlarından Ölmeden çıktıysa bedenim; artık Benim olmalıyım, benim. Yeter yüreğimi bir çift gözün Ateşine rehin verdiğim. Ateş artıyı Değildir karşılığımız. Pusatını dağ Sisinden alan, firarını mermisine Emanet eden bir namludur bu Eşkıya sevda ki; zulasında asılı Durur kefenlediği ölümü. Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta Adem`den beri. Bilir ve intihar Cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini. Güneşin kızılca kıyametine çatar Kuruyan umut dallarını. Yanacaksa Cehennemden beter yanmalı! Kim anlar ki eşkıyanın sağlamlığını; Özleminin çiseyle yıkanmış şafak Değerini kim? Hani ellerine kuşlar İnerdi, kardan üşüyen kuşlar... Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi ay Şahrud. Eşkıya yüreğime çığ düştü Üşüyorum ha... Aç ellerini. " Geldim mutsuzluğumla Yürek susuzluğumla Koynuna al demiyom Şikte koyma beni Koynunda yatır demem Yeter bağışla beni Aç ellerin gireyim Sana ömrüm vereyim Kuruyan dudaklarına Nefesimi süreyim Kuruyan dudaklarıma Nefesini süreyim Dağlara küs olur mu Bahara yas olur mu İki can bir bedenken Ayrı yatmak olur mu İki yürek bir canken Ayrı düşmek olur mu Biliyorum suçluyum Kentin kirli suyuyum Sevmesini bilmiyorsam Geçmişin sonucuyum Aç kapıyı gireyim Sana ömrüm vereyim Kuruyan dudaklarına Nefesimi süreyim Kuruyan dudaklarıma Nefesimi süreyim Söz - Müzik: Tuncay Bozyiğit http://www.dailymotion.com/video/xceika_nefesimi-sureyim-seyduna-turkuleri_music Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2012 UNUTAMIYORUM Unut demek kolay gel bana sor bir de Unutamıyorum iste unutamıyorum Bir sey var şuramda beni kahreden Şuramda tam yüreğimin üstünde Çakılı duran bir sey var Elimde değil sokup atamıyorum Dalıp dalıp gidiyor gözlerim derinlere Kimi görsem biraz sana benziyor Seni hatırlatıyor su bulut su gökyüzü Su kayaları döven deniz Su hüzünlü melodi su napoliten şarki Bir zamanlar beraber dinlediğimiz Boyuna seni düşünüyorum durmadan usanmadan Simdi diyorum o ne yapıyor acaba O güzelim gözleri kime bakıyor O canim elleri nerde Oysa günler o günler değil Aksamlar o aksamlar değil Ve kalan simdi sadece özlemin gecelerde Durup durup seni büyütüyorum içimde Seninle acılar büyütüyorum Yeni yeni kederler büyütüyorum dayanılmaz Kirli sular yürüyor iliklerime Bir zehir karışıyor kanıma anlıyor musun Bir daha görsem seni diyorum bir daha görsem Bir gün olsun bir dakika olsun Unut demek kolay, gel bana sor bir de Hatırladıkça gözyaslarımı tutamıyorum Dilimin ucunda sen Basımın içinde sen Kader misin, ecel misin nesin sen Unutamıyorum iste unutamıyorum ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2012 ANNEMLE İLGİLİ ŞEYLER Sevgili Anneciğim Binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda Kocaman bir dağ lalesi gibi Ve kapkara göbeğini dünyaya fırlatacakmış gibi duran. Şimdi mucizevi bir yerdeyim Muc'un ucuz evinde Sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem Duvarlara hep senin resmini çiziyor Dili geçmiş zamanda birçok resim, Hep gülümsüyorsun Aklının ortasında mavi bir yıldız varmış gibi Ve o yıldız karanlık bir şubat akşamında Durmadan soluyormuş gibi. Hatırlar mısın? Mavi saçlı bir Tanrı gibi severdim Burdur gölünü O göl şimdi içimde kocaman bir anne ölüsü Vişne bahçeleriyle dolu, Neşeli bir şehre benzerdi senin sesin. Bazen ölmek istiyorum. Beni yeniden doğurman için İri, ekşi bir vişne tanesi gibi Kışbaşında bir ton kömür yığarlardı kapıya Bazen görülen rüyalar gibi kapkara Bir ton rüya çıtırdarken Sen kar yağmadan önce başkaydın, Kar yağdıktan sonra bambaşka. Sanki hep buluğ çağındaydın. Kuşlar zaptederdi sonra her yeri, sabahları Binlerce kez söylerlerdi, söyleyeceklerini. Bizim hiç anlamayacağımız bir şeyi. Senin şarkıların aç kuşlara buğday saçardı. Kediler yusyuvarlak dururdu karın ortasında Kar manzaralı bir resmin ortasında durur gibi Gri kediler sarmıştı etrafımızı, gri dağlar... Bir tek senin çocuklar üşüyecek rengi saçların vardı. Ben bu eve Muc'un ucuz evi diyorum. Yokluğunda böyle oldum. Mucize öldükten sonra, buraya taşındım. Ve inan Muc bu evi bana ucuza verdi. Yaşasaydın, hayatının ortasına Güller yığan bir adam olsun isterdim babam. Sen bir çocuk romanı annesi ol isterdim. Ölü mısır tarlaları hışırdıyordu Ve kalbimde çıngıraklı yılan sürüleri diye başlayan bir çocuk romanında... Şalına sarınırdın, toprağa sarınır gibi Erken öleceğini biliyordum bana bırakmak için, bu acımasız ölü anne sesini. Şimdi mucizevi bir yerdeyim Zaman bir salyangozun vücudunda yaşıyor burda Ve çok ağır ilerliyor. Yüzümdeki çillerden başka İsyan eden biri yok hayatımda. NOT: Ölen her kadın için bir şiir yazdım. Onları Muc'a evin karşılığında verdim Çok ucuza. Artık bütün üzgün oluşlarımın adı: Anne. Didem Madak Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2012 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2012 DİRENÇ DOĞURAN BİR KADINA Tırnaklarını etine geçir bağırma Isır kanat dudaklarını parçala Bırakma yaşamayı bırakma umudu Daha çok yok sabaha Yorulur gövdene inen sancılar Acılar bakır Beklemeyi bil Başkaldırır gövden başkaldırır Susar Önce öleceğim sanacaksın Direnmen bitsin diye uğraşacak sancın Gitgide sıklaşacak kamçılar Sessiz ağlayacaksın Unutacaksın başın nerde nerde ayakların Bin kollu bir boşluk beyninde Dünyadan uzaksın Kim duyar sesini haykırsan Gücünü tüketme Dayan bir sınav bu G ü l ü m s e Sennur Sezer Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2012 Bir Hâl-i Aşk Aşk üstüne,içimdeki yangın üstüne Ağlayan, feryad eden cümlelerle Çaresizliğimi, kadersizliğimi Haykırmak istiyorum haykırmak tek sebebi Beklentisiz öylesine Gecenin koyu sessizliğinde Gök gürültüsü derecesinde, şimşekler çakarcasına Bağıran biri var içimde Aşktan yana, yangınlar içinde Deli gömleğini giydirmiş gibi kader Kalbime, ruhuma, hisseden her yanıma,aklıma Aşka da takıldım, yüzüstü düştüm Bulandım toprağa, Taşa değdi yüreğim,kanadı, kan içinde Hangi cümle, nasıl anlatır ki bu hâli Yetmiyor işte, yetmiyor Aklım almıyor, bu nasıl bir işkence Bir delinin delice hisleriyle Dağınık cümleleriyle Bir aşk hâli işte,öylesine 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2014 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2014 Benim Yine Karanlık Fısıldat kulak zarlarıma titrek tizlerini hadi, çıldırt bu bedenin en işlek hecesini gözlerini yatırma karanlık yollarıma sersefil bir serseri yapışmış ayaklarının altına. Bir düş oluyorum bazen.. yelkovanı delinmiş bir zamanın ucunda duraklıyorum susuyorum bütün sensizlikler hipotek edilirken bensizliğime ve bir kara kaplı defter kalıyor odamın köşesinde bir yerde. ölümü anımsatıyor bakışların, kara kucaklarıma.. Sızlamış gökyüzünün avlusu.. ve terasa ekilmiş bütün çiçekler, umutlar düşün yolcusu. bir güvercinin barışa kanat çırpması gibi bu nezaretin soğuk duvarları inledi ve bu nasıl bir saplantıdır beynimi tam ortasında, demir gibi. kurcalama oyuncaklarını.. intiharın soğuk bencilliği ince parmaklarında sallanmasın günaydın bütün sözcüklerimi uğruna heba ettiğim kadın ve sen akşamdan kalma bir yusufcuk edasıyla sallana dur yarılsın bütün fay hatları kalbimin kırık hücrelerinde. depremler doğurup dur. Bak yine şafak sallanıyor.. bir ölüm kusuyorum sıfır üç kırkbeş suları ve bırak, ağlaya dursun, sallama yüreğimin kıkırdaklarını boğdum bütün ivmeleri, şairlerin satırlarından arakladım. en güzel ölümsüz dizeleri saçlarında tarakladım. Günaydın Üşümüş İstanbul Sabahı.. günaydın Ihlamur ağaçları günaydın kadın.. görüyorum..günün aydın benim yine karanlık.. Serhat TUNCER 19 Mayıs 2008 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.