Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Karanlık Şeyler Söylüyorum


ELiFLE

Önerilen İletiler

AYNALARDAN UZAKTA

 

Şimdi en açık renginde gözlerin

Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak

Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin

Şiir gibi bir şey seninle yaşamak

 

Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin

Yıldızların en parlak olduğu zamansın

Denizlerim senin kıyılarında sakin

Bırak ellerini avuçlarımda kalsın

 

Çirkin olan,fena olan ne varsa unut

Gözlerimin söylediği şarkıyı dinle

Ellerimizde sevgi içimizde umut

Bütün iyilikleri paylaşalım seninle

 

Aşkın büyülü sesini duyuyor musun

Şimdi onun gülleri açan güz bahçelerinde

Gitme ki günlerimiz gecelerimiz olsun

Çoban kulübelerinde balıkçı kahvelerinde

 

Varlığın dudaklarımda bir bal tadı

Yokluğun en korkuncu ölümlerin

Senden başka dindiren olmadı

Acısını içimde kanayan yerin

 

Benimle kal zaman bitinceye kadar

Benim ol yüzyıllar ve çağlar boyunca

Bir ömürdür seninle geçen dakikalar

Ölümden güçlüyüm sen yanımda olunca

 

Şimdi öyle büyük ki beraberliğimiz

Nabzın benim bileklerimde vurmakta

Artık bütün kaygıların ötesindeyiz

Benimle en güzelsin aynalardan uzakta

 

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Dostlar ;

Ve ,

Başlığın Ev Sahibesi Olan,

Sevgili Elifle ;

 

Öncelikle Merhabalar Efendim. Nasılsınız ?

 

Biz Bu Başlığı İlk Farkettiğimiz Dakikadan İtibaren, Çok Daha İyi Hissediyoruz,

Ve ,

Daha da Bir Seviyoruz Burada Olmayı.

İnanın Buna.

 

Nasıl Olmuşda Şimdiye Değin Farkına Varamamış Olabilirim, Böylesine Güzel Bir Başlığın.

Bazen Böyle Iskalayabiliyoruz Atışları.

Hani İnsan, Yanıbaşındakinin Kıymetinin, Farkına Geç Varıyor,

ya da ,

Aradığını, Mutlaka Çok Uzaklarda Bir Yerde Zannediyor, Gözünün Önündekini Göremiyor.

Sanıyorum, Biraz Böyle Birşey.

 

Gerçi EvSahibemiz Sevgili Elifle İle Henüz Tanışmadık,

Lakin Yinede, Bu Başlığın Referansları Öyle Sağlam ki ;

Bakın Kimler Varmış Burada ;

 

Sevgili RİNA

 

Sevgili AED

 

Sevgili ARİES

 

Sevgili GUN.DEM

 

Sevgili FUZULİ

 

Bu İsimlerin Katılımlarıyla Renk Kattığı Bir Başlığın, Aslında Başka Hiç Bir Yoruma da İhtiyacı Yoktur.

 

Malum dur ki, Yıldızlar Ateşböceği Sanılmaktan Asla Korkmazlar.

 

Bizde Bu Sebeble, Gereksiz Övgüler İle Vakit Kaybetmeyeceğiz.

 

Şimdilik İlk Paylaşımın Heyecan ı İle Daha Uzun Yazamıyorum,

Ve Bir Eser Mukabilinde Bu Merhaba Faslını Noktalıyorum ;

Esen Kalın.

 

DÖNEMEÇ

 

 

 

Bir gündü, hava ılık

 

Ve cadde kalabalık...

 

Bir kadın sapıverdi önümden dönemece;

 

Yalnız bir endam gördüm, arkasından, ipince.

 

Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim,

 

Çarpıldım sendeledim.

 

 

 

Bir gündü mevsim bayat

 

Ve esnemekte hayat....

 

Dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam;

 

Yalnız bir âhenk sezdim, çerçevede bir endam.

H

Ve tabutta, incecik, o kadın var, anladım;

 

Bir köşede ağladım...

 

Necip Fazıl Kısakürek.

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

*************************

Sevgili Birvarmışbiryokmuş, öncelikle hoşgeldiniz " Karanlık Şeyler Söylüyorum" sayfasına...

Ve neden bu kadar geç kaldınız...

Hemen hemen tüm sitede üyelere incelemeler yazarak rekor kırarken siz; acaba bu sayfayı ne zaman keşfedecek diye merak içindeydim doğrusu :)

İncelemenizde saydığınız değerli üye arkadaşlarım dışında bu sayfaya;açıldığı günden beri bir çok üyenin klavyesi ve gözü değdi.

Halada değmeye devam ediyor. Sırası gelmişken tüm şiir dostlarına buradan bir kez daha teşekkür ederim.

Umarım karanlıkların içindeki ufak bir nokta; yolunuzu aydınlatan ışık olur...

Sevgiler,elifce.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

içten bir dilekti gerçekten.. bunu hissettirdiğime sevindim sevgili Elif..

 

aslında şiire dikkat edersen çok yalın ve basit.. ama oldukça anlamlı..

 

karanlıklara salmamalıyız kendimizi.. güneş her yerde.. gökte.. kalbinde.. aklında.. ufkunda.. her yerde olmalı..

 

her anın kıymetini bilmeli..

 

sevgiler..

**********

Şiiri gerçekten çok sevdim...

İçtenliğinize ses olmuş bence :clover:

Ve evet yaşanan her anın kıymeti bilmeli ve bilebilmeliyiz.

Sevgiler benden size.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AYNALARDAN UZAKTA

 

Şimdi en açık renginde gözlerin

Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak

Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin

Şiir gibi bir şey seninle yaşamak

 

Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin

Yıldızların en parlak olduğu zamansın

Denizlerim senin kıyılarında sakin

Bırak ellerini avuçlarımda kalsın

 

Çirkin olan,fena olan ne varsa unut

Gözlerimin söylediği şarkıyı dinle

Ellerimizde sevgi içimizde umut

Bütün iyilikleri paylaşalım seninle

 

Aşkın büyülü sesini duyuyor musun

Şimdi onun gülleri açan güz bahçelerinde

Gitme ki günlerimiz gecelerimiz olsun

Çoban kulübelerinde balıkçı kahvelerinde

 

Varlığın dudaklarımda bir bal tadı

Yokluğun en korkuncu ölümlerin

Senden başka dindiren olmadı

Acısını içimde kanayan yerin

 

Benimle kal zaman bitinceye kadar

Benim ol yüzyıllar ve çağlar boyunca

Bir ömürdür seninle geçen dakikalar

Ölümden güçlüyüm sen yanımda olunca

 

Şimdi öyle büyük ki beraberliğimiz

Nabzın benim bileklerimde vurmakta

Artık bütün kaygıların ötesindeyiz

Benimle en güzelsin aynalardan uzakta

 

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

*********

Tek kelime ile Süper :)

Ama yine biz vazgeçmeyelim değerlerimizden vazgeçmediğimiz gibi; aynalardanda...

Sevgiler size :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*************************

Sevgili Birvarmışbiryokmuş, öncelikle hoşgeldiniz " Karanlık Şeyler Söylüyorum" sayfasına...

Ve neden bu kadar geç kaldınız...

Hemen hemen tüm sitede üyelere incelemeler yazarak rekor kırarken siz; acaba bu sayfayı ne zaman keşfedecek diye merak içindeydim doğrusu :)

İncelemenizde saydığınız değerli üye arkadaşlarım dışında bu sayfaya;açıldığı günden beri bir çok üyenin klavyesi ve gözü değdi.

Halada değmeye devam ediyor. Sırası gelmişken tüm şiir dostlarına buradan bir kez daha teşekkür ederim.

Umarım karanlıkların içindeki ufak bir nokta; yolunuzu aydınlatan ışık olur...

Sevgiler,elifce.

 

 

Sevgili ELİFLE ;

 

Biliyormusunuz,

 

Burada

Kurulmuş ve Kurulacak Olan Tüm Dostluklar ,

Yaşanılmış ve Yaşanılacak Olan Tüm Güzellikler ,

Sevgi Yüklü Satırlarda, Karşılıklı Armağan Edilmiş Tüm Şiirler ,

İlk Filizlenme de ki Masum Heveslerin Yerini Tutkulu Sevmelere Bırakan Tüm Birliktelikler ,,,

 

Hepsini Ama Hepsini, El Sürmeye Kıyamadan ve Üzerinde Titreyen Bakışlarıma Rağmen, Bir Köşeye Bırakıyorum.

Evet. Bu Muhteşem Tablo da ki Fırça Darbeleri Hükmünde Olan Tüm Bu Renk ler ve Ahenk ler Hepsi Bir Yana ,

 

Yalnızca ve Sadece ,

 

Sizin ,

Dudağınızdaki Pınar dan Kopup, Bizim Yüreğimizin Körfezlerine Dökülmüş Bu Nağme ler i,

Dinleyebilmek ,

 

Ve Belkide,

 

Sine niz de Yoğrulmuş Toz Pembe Bulutlardan Süzülüp, Yanağımıza Damlayan Bir Tek Kelam Katre si ni,

Gözbebeğimizde Taşımak, ve Nefesinizi İşitebilmek ,

Adına, Burada Olmaya Değerdi.

 

,,,,

 

Nazarınızı Üzerimizden Esirgemeden, Kıymet Vermek ve Hoşgeldiniz Demek Suretiyle, Bizim İçin Derlediğiniz,

Karşılama Mesajınıza Mukabelede Bulunabilmek Adına, Bizde, Size (Layık Olmasada)

Bu İfadeler İle Hoşbulduk Diyebilmek Arzusunu Hissediyoruz Kalbimizde.

 

Safa lar Bulduk Efendim.

 

Ne Mutlu ki Siz i Bulduk.

 

Bir Papatya ya Razı İdik, Siz de, Bir Gülistan Bulduk.

 

 

Saygılarımızla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili ELİFLE ,

Ve,

Sevgili Dostlar ,

 

 

Sez (ler) e, Şimdiden İyi Geceler Dilemek İstiyorum Efendim.

 

Ümit Ediyorum ki,

 

Sizinle Güneş in Nurunu Kaybetmediği Saatlerde de Karşılaşabiliriz.

 

 

Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

AYRILIKLARIN ŞAİRİ

 

Ben ayrılıkların şairi,

Yalnızların ozanıyım.

Sen, sen masallar okurken daha,

Ben acıların yazarıyım.

Haklısın, aramızda dağlar, denizler var,

Haklısın, aramızda uçurumlar.

Senin sevdaların, üç günlük masal,

Benim sevdalarım, Allah'ına kadar.

Elma şekeri mi sandın aşkı,

Ne şiirin şiir, ne şarkın şarkı.

Hele bir kırılsın, hele bir kırılsın feleğin çarkı,

İşte ben o zaman görürüm seni.

Halâ tahta masalara yazıyorsam adını,

Aşk kitaplarında arıyorsam tarifini aşkın,

Kahır mektuplarında yeniden buluyorsam seni,

Islak mendillere siliyorsam göz yaşlarımı,

Eyvahlar çekiyorsam her biten aşkın ardından,

Bana sor yalnızlığı,

Ayrılığı bana sor diye haykırıyorsam,

Ve sabahçı kahvelerinde

bir çay gibi demliyorsam hasretini,

Ve inadına özlüyorsam, o çay karası gözlerini,

Bil ki, bu seni erkekçe sevdiğimdendir.

Bu benim ilk aldanışım değil,

Bu benim son yıkılışım değil,

Bırak bu sahte gözyaşlarını,

Bırak bu masum bakışlarını.

Üzülme, benim için üzülme,

Üzülme bu son için üzülme,

Ben, ben, ben yeterim kendime

Varsın da bir dağ gibi büyüsün hasretin içimde,

Varsın da her gece

Bir kemanın tellerinde ezilsin kalbim,

Varsın da bir daha değmesin ellerim ellerine,

Asla pişman değilim. Hatırla, bir adam diyordun hatırla,

Ömür boyu sevsin beni ömür boyu,

İşte o deli, işte o çılgın, işte o adam benim.

Çünkü ben,

Çünkü ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim.

53527724.jpg

 

Ahmet Selçuk İlkan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

****

“Kim var orada, kim var orada”

diye sorarım sanki gecenin

Geç saatlerinde... birisi kapımı çalmış gibi

Bir de baktım ki boşluğun ortasında rüzgardan başka bir şey yok

Sulardan, ağaçlardan, gündüzleyin yaktığımız

Ateşlerden sönmeye yüz tutmuş

Sanki hiçbir şey yokmuş da

Var olan herşey oradaymış gibi...

Sanki yeryüzünün bütün toprakları kapımı tıklatıyormuş gibi

Adsız, yaşam gibi belirsiz

Filizlenen bitkiler ve çamur gibi bulanık

Gözlerimi kapar kapamaz uyanırsın canevimde

Ben toprağa uzanınca doğarsın uçuşan tozlar gibi

Yatağını aşındıran nehir

Birbirine dolanmış çıplak ağaç köklerini koruyarak büyürse

Sen de onlar gibi büyürsün bende

O nasıl karanlığıyla birlikteyse, sen de benimle birliktesin

İşte kan ya da buğday

toprak ya da ateş

yaşarız burada bir tek bitki gibi

Yapraklarının anlamını bilmeyen.

 

Pablo NERUDA

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ask .

Bunca gün, ah, bunca gün

görmeyi seni böyle kirilgan, böyle yakin,

nasil öderim, neyle öderim?

 

Uyandi kana susamis

ilkbahari korularin,

çikiyor tilkiler inlerinden

çiylerini içiyor yilanlar,

ve ben gidiyorum seninle yapraklarda

çamlar ve sessizlik arasinda,

sorarak kendime nasil, ne zaman

ödeyecegim diye su bahtimi

 

Bütün gördüklerim içinde

yalniz sensin hep görmek istedigim

dokundugum her sey içinde

senin tenindir hep dokunmak istedigim:

seviyorum senin portakal kahkahani

hoslaniyorum uykudaki görüntünden

 

Ne yapmaliyim, sevgilim, sevdicegim

bilmiyorum nasil sever baskalari

eskiden nasil severlerdi,

yasiyorum, bakarak, severek seni,

ask tabiatimdir benim

 

Her ikindi daha da hosuma gidiyorsun.

 

Nerde o? Hep bunu soruyorum

kayboldugunda gözlerin

Ne kadar geç kaldi! Düsünüp inciniyorum,

yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi

geliyorsun sen, bir esintisin

seftali agaçlarindan uçan.

 

Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden degil

o kadar neden var ki, o kadar az,

böyle olmali ask

kusatan, genel

üzgün, müthis,

bayraklarda donanmis, yasli,

yildizlar gibi çiçek açan,

bir öpüs kadar ölçüsüz. .

 

Pablo Neruda

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

9132tutsana.jpg

 

SEVDA UÇUŞAN BİR EŞARPTI RÜZGARDA...

 

 

 

işte geldim kış !

gürültüsünde uzandığım kalabalıklardan

ve yarısında uyanılan rüyalardan

kalktım,

uyandım …

uyandırıldım …

umut, cebimde bomboş bir kağıt parçası

diyecek hiçbir şeyi

kalmayan …

 

*

işte geldim kış

açtım bütün pencerelerini

ve havalandırdım içimin gecesini

sokak lambaları tastamamdı dışarıda, saydım

bakışlarım çiçeksiz vazoydu aynada, sustum

kuytu parklarda aşktım,

yaprak

yaprak

döküldüm

ve sızı sürekti ülkemde

yaraysa seyyah bedenimde

ona bile alıştım

ve geldim,

hiçbir parçamı gömmedim hiçbir yere

yalanım yok

ne isem, bu kadarım

ve ne kadarsam

senin …

 

*

işte geldim kış,

buz halindeyim, içime çarpa çarpa geçen günlerin

ve hiçbir şey koydum adını, avucumda kalan bütün şeylerin

dünden bir gün önce

ve yarından yüz yıllar kadar uzak

taradım en sevgilimin saçlarını, bir fotoğrafta gizlice severek

özlem tüldü ellerimde, ürkek

buğu sırdı nefesimde, tutsak

sevda, rüzgarda uçuşan eşarptı, yolcu

öptüm,

kokladım,

uğurladım ...

ve ömrü bir kaya kadar eski bu ruhu

sürükledim

sonsuzdu, fikrimin kum tanesi yalnızlığı

geldim, karşındayım

yorgunsam da unutmadım

neşesiz ellerle örülmüş taş bir duvarın oyuğunda

hala altı yaşında, kırık oyuncağım

lütfen, lütfen

onu kimse bulmasın …

 

*

işte geldim kış

kirpiklerim dalga kıran

ve saksıda kalan son armağan

sevdasıyla birlikte, kurumuş, manolya hanım

ağladım

meğer, beni bir kere daha terk eylemiş aşk,

o gün son parçasını da benden alarak

anladım

ama anlatmadım kimseye

anlatamam da sanırım

nasıl yırtıldığını kalbimin

söylediğim,

sustuğum, her bir kelimeyle

ve yazdığım ...

oysa sır mı ? sır mı !

değil

değil,

hiç değil !

içinde kimsen olmasa bile

giderken, her tren düdüğü

ve kapanan bir kapının ardından

adım adım yiten, ayak sesleri

bir de büküle büküle uzaklara tüten sigara dumanı

hüzün,

hüzün,

hep

hüzün …

 

*

işte geldim kış …

bak körpe karanlığım

senin için yeşeriyor soğumuş külümde

zaten çoktandır on ikiyi bile beklemiyor

kül kedisi hayallerim, hepten erkenci gecelerimde

üstelik sis çökmüş, sevgilerde görüş, sıfırın altına düşmüş

ve küçücük içimden, kocaman yazlar baharlar geçmiş

gitmiş

şimdi bu yüzden

işte bu yüzden

ve yürek,

dökülecek yer bile bulamayıp

kendi içine kıvrılmış bir damla suyken

ben,

bir yaşama bir masal

bir masala, bir aşk

ve bir aşkın kalbinde, bir hayat

ve anmak, unutuşlar dağ kadarken, hatırlamak

istemiyorum,

yazmıyorum artık eskisi kadar

bir yaranın en az sızladığı mevsimin,

bir yaranın

en az sancıdığı iklimin,

adını söylesin biri

adını,

söylesin biri !

bu

bana

yeter …

 

*

işte geldim, kış

gürültüsünde uzandığım kalabalıklardan

ve yarısında uyanılan rüyalardan

kalktım,

uyandım …

uyandırıldım …

umut,

cebimde bomboş bir kağıt parçası

ve aynalarda yüzümün altında beliren bir alt yazı;

üşüdüm …

üşüdüm …

çok, üşüdüm …

 

01.12.2009,ŞAFAK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir avuç maviyle.

 

Alışırmıyım buna

Bukadar yokluğa dayanırmıyım.

Sensizlikse bu dayanamadığım.

Dayanabilicem ne kalmışki.

 

Alışılırmı

Olmadığın kadar yanımda varolabilirmisin.

Isıtabilirmisin tutamadığın elleri.

Bakabilirmisin gözyaşlarını silemediğin gözlere.

Savaşabilirmisin olmadığın yerde?

 

Sevebilirmisin

Hiç bırakmamacasına sarılabilirmisin?

Kesebilirmisin nefesimi?

Yanlışlara katlanabilirmisin benim doğrumda?

 

Yapabilirmisin! !

Çaresizliklerimi versem sana,taşıyabilirmisin?

Benim için bana katlanabilirmisin?

Yokoluşlarımda varedebilirmisin beni?

 

Yada sus söyleme

Duymaya cesaretim yok.

Hayal bile olsan bir yürek ısınması varsın içimde.

Bir tebessümlük yaşarken seni,kal benimle.

 

Bir umut.

Azıcık hayal.

Ve bir avuç maviyle.[/font]

 

Bahar Atalay

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

664620080806095925.jpg

 

CAN SOĞUK ...

 

- birkaç kuru söz, hiçbir şeye engel olamayan güçsüzlüğümle birlikte-

 

gecenin siyah örtüsünde

saklı yaralar gibiydi kurşuni bulutlar

can soğuk …

pencerenin pervazında birkaç erkenci damla

kirpiklerim üşür mü bakarken ?

içimdeyse bir gitmek duygusu, kış günü yemyeşil

oysa hüzün,

ruhumda geçmeyen bir uçuk gibi

hani kaç kere dokunsam, o kadar kanamaya hazır

ve kırgınım hepinize,

şimdi, ömrümün ilk sigarasını yakabilir miyim izninizle ?

 

gece siyah,

bütün renkler uykuda

can soğuk …

nereye konsun yıldızlar yorulunca

gitmeleri, bu yüzden

ve zaman,

bir çirkin gerçeğe yenilmiş hayaller senesi

artık, bitsin

üstelik aşktan yana tek bir dikili taşım yok

fırlatsam kalbimi

boşluğuna gecenin

birinizin önüne düşer miydi yarına ?

tamam anladım, sessizliğinizi işittim

ve keşke ilişmeseydiniz

ben belki de sadece sigaradan ölmek isterdim ?

 

ruhum, hırpalanmış bir nesne gibi,

çarpa çarpa gövdemin içinde

can soğuk …

galiba bu şehrin duvarlarına benzeyecek bedenim benim de

öğrenilen bir şey mi acaba katılık ?

oysa kalmalarım hep pek iyiydi

susmalarımsa, muntazam

gitmelere çalışmalıyım galiba biraz, belki de artık çok geç olmadan

ve söylemeliyim hiç değilse bir kere,

hayat ya bu, bakarsın biri gelip alır elinden;

“beni öyle sakla, öyle sakla ki

yaşamın en güçlü dalgası bile

tek bir şey dahi, eksiltemesin benden …”

 

uyku,

uyaksız şu son geceme

can soğuk …

ki yumsam, gözlerimi kapayıp

akıp geçen ağaçlar çarpıyor yüzüme, bir otobüs camından

ve açsam, dayanamayıp

ufuk çizgisinde kırılmış bir dal

ve bir renk, yaralı

bir de, bir kadın çığlığı uzaklardan

kıvrılıyorum,

saçlarım bir gece ırmağı

ve körpe umutlarım, tedirgin

ki canlarınıza yakın akıtırken en kir tutmayan sularımı

sırf kurumasındı isteğim, ekinleri yüreklerinizin

ama, bitti

ve çok erkendi … çok erken …

şimdi siz,

ve sizin gözlerimdeki korkuyu göremeyen gözleriniz

bazı sabahlara eğer, yastığınızda bir ıslaklıkla uyanıyorsanız

bu yüzden

bu yüzden

bu yüzden

öldü çünkü gözlerimin bütün ateş böcekleri

bir akşam vakti

eve dönerken …

 

____ ^^

 

08.12.2009,SAFAK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Hüzzam Sözcükler

 

nasıl da yağmıyor yağmur

gözlerim sırılsıklam

sahile vuran dalgalar kadar maviyim belki

mavinin her tonu ellerimde

maviler sırılsıklam

 

köhne bir mekanda mı söylemiştik,

tamburlu şarkıları..?

kimin eli vurmuştu yüreğin hüzzamına..?

sen arkadaş..! Nasıl da yıkılmıştın son notada

uzak değil yakındı ama

yorgundu yaşananlar

bu kadeh de med-cezirlere deyip,

masaya yığılan

ve sürüklenerek bir köşeye yatırılan,

sakallı sarhoş gibi yorgundu yaşananlar

 

biz değil miydik,

sen değil miydin isimsiz sabahlara sevdalar kazıyan..?

tozlu fotoğraflardaki gülüşünü arama

kayıp gençliğin değil şişelerde gördüğün

günahı bile yeter dediğin o fahişe

uğruna delirdiğin o kaltak

dudaklarının hangi kıyısına demir atıyor şimdi..?

 

biz değil miydik,

sen değil miydin sevgiyi yürekte arayan..?

 

çal ustam

konuştur şu tamburun tellerini

köhne de olsa mekan,

sağlamdır bedenlerimiz

körpe yalnızlıklara,

körleşmiş bakışlara,

bir şişe de ben devireceğim

 

pardon..?

bir şarkı mı istediniz..?

hay hay, lafı mı olur

yalnız hiç susmam başlarsam

yüzsüzüm biraz

beceremem naz yapmayı

 

hadi çal ustam

çal hadi

sen değil miydin şarkılarla sevişmeyi,

mısralarla oynaşmayı öğreten..?

tüm şarkılar kadın

tüm şarkılar erkek artık

bakire bir mısra bile kalmadı avuçlarımızda

 

nasıl da yağmıyor yağmur

nasıl da dönmüyor başım

gözlerim sırılsıklam..

 

Pelin Onay

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Acaba

 

 

Uyuyan göllere ay ışığında

Sevginin resmini çizsem kim anlar?

Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında

Yağmurun saçını çözsem kim anlar?

 

**

 

Bir mekan kaplamış ne varsa nerde

Kendi ötesini saklar her perde

Sonsuzluğun sona erdiği yerde

Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?

 

**

 

Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası

Eklenir yarama her dost yarası

Et oldum bıçakla kemik arası

Cellatla ahdimi bozsam kim anlar?

 

**

 

Doğumda yalan var, ölümde gerçek

Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek

Kırık gönülleri toplayıp tek tek

Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar?

 

**

 

Gün geldi zamanı gömdüm kabire

Dağ oldu aklımın verdiği fire

Bağlasam telaşı çelik zincire

Sabrın derisini yüzsem kim anlar?

 

**

 

İçte deprem olur dışın düğümü

İhlâssız çözülmez işin düğümü

Aklımdan geçeni, düşündüğümü

Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?

 

 

Abdurrahim Karakoç

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Acaba

 

 

Uyuyan göllere ay ışığında

Sevginin resmini çizsem kim anlar?

Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında

Yağmurun saçını çözsem kim anlar?

 

**

 

Bir mekan kaplamış ne varsa nerde

Kendi ötesini saklar her perde

Sonsuzluğun sona erdiği yerde

Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?

 

**

 

Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası

Eklenir yarama her dost yarası

Et oldum bıçakla kemik arası

Cellatla ahdimi bozsam kim anlar?

 

**

 

Doğumda yalan var, ölümde gerçek

Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek

Kırık gönülleri toplayıp tek tek

Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar?

 

**

 

Gün geldi zamanı gömdüm kabire

Dağ oldu aklımın verdiği fire

Bağlasam telaşı çelik zincire

Sabrın derisini yüzsem kim anlar?

 

**

 

İçte deprem olur dışın düğümü

İhlâssız çözülmez işin düğümü

Aklımdan geçeni, düşündüğümü

Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?

 

 

Abdurrahim Karakoç

 

Güzel bir Abdurrahim Karakoç şiiriyle hoşgeldiniz... :clover:

Bu şiir bana hayat felsefesine hayran olduğum filazof Khalil Cibran'a ait iki sevdiğim sözü hatırlattı:

 

Güzelliğin şarkısını söylersen eğer,

çölün ortasında tek başına olsan bile

bir dinleyicin olacaktır.

ve

Bana kulak ver ki,

sana ses verebileyim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Uyanışlar../..Aşk uyandı

 

uyandı beden

ismini aradı yitirilmiş suretlerde

ucuz şarap şişelerinden kalan bir tat vardı dudaklarında

yıkadı

ve arındı öpüşlerindeki leke

maskesiz sevişmeler için mum yaktı

 

uyandı şehvet

lavları döküldü birikmiş düşlerin üzerine

düşler tutuştu ve alev aldı

kara kutularda saklanan sohbetler kanıt değildir artık

bütün sırlar çözüldü, tutku sılaya vardı

 

uyandı yürek

gözü seğiren bakışları geçmişe attı

dekoltesi derin bir şarkı giydi üzerine

teninde kar beyazı bir isyan

çıplak ayakları denizi yaktı

sansürden geçti bütün dokunuşlar,

başı dik kahkahalar dalgalarla yarıştı

 

uyandı kadın

acının saçlarını kesti ve dağıttı

büyüdü göğsünde emzirdiği özlemler

ayrılıkların dil yarası parmaklarından kaydı

dudaklarında sarkıt bütün aldanışlar,

gülümsedi ve ateşe sarıldı

 

beden, şehvet, yürek ve kadın

uykusunu almış bir sarhoşlukla kalktılar yataktan

gözlerindeki yaşama arzusu,

sancılarla geldi dünyaya

 

aşk uyandı

uyandı aşk! Giyindi ve sokağa çıktı

 

Pelin Onay

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gökkuşağından Darağacı

 

 

Şimdi'nin bedeni yok,

Yontuyor geçmiş bilgisiyle

gelecek belki olur diye taşı,

taşını kokluyor

yontu dağılıyor...

 

 

Şimdi'si yitik

bundan boyuyor

boyuyor evine aldığı

ağacın üzerine tüneyip

duvarını, tavanını, geçmişi

ve geleceği ve her yanını;

dal kırılıyor...

 

 

Şimdi'si yitik

diziyor diziyor notalarını,

göğe ışık üzerine boncuklarını,

ucuza getiriyor varlığını

sonsuzun sessizliğiyle

sonlunun gürültüsü arasında,

O bitirince kıyısında gezindiği

yol çöküyor...

 

Şimdi'si yitik

bundan yazıyor

yazıyor enine boyuna

içini ve dışını ve yeri

ve göğü ve suyu,

bindiği kadırga

o inince batıyor

 

Ağustos 1987

 

Nilgün Marmara

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yalnızca Kanatlarına Güven

aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim

sırt çantalı bir duman gibi

bir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz

bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi

istemediğimiz yerlere giderse aşkımız

sevgilim

yalnızca kanatlarına güven

 

kendi yarattığımız boşluğun ucunda

sıkı sık...ı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam

ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman

yürüdüğümüz yollar daralırken

çökerken altımızdaki merdivenler

sevgilim

yalnızca kanatlarına güven

 

sevdalılar bilir

bir kuş yağmurudur ilkbahar

sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar

çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın

ve ağzımızın içinde dağılır aşk

sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar

bitmeyen bir kıştan söz açılırsa sevgilim

sevgilim

yalnızca kanatlarına güven

 

elimi uzattığımda sana gemileri göstermek için

dümende kan kokusuyla bayılmış bir kaptan

ateşin yüreğine sürüklenen bir ülke ufukta

ve çekirge sürüleri yolcu bavullarından çıkan

sevgilim

dökülürken tüyleri

savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin

her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını

ve yalnızca kanatlarına güven

 

götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bağlı

şiirlerimin bilmediği yerlere ve hiç kimsenin

alnımdan fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur

dünyanın paslanmış sırtında

ve bensizliğe havalanırken

korkma sevgilim

sevgilim

yalnızca kanatlarına güven

 

Akgün Akova

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

5307SAFAK_1.jpg

“yalnız kalabalıklara” adanmıştır -

 

I

 

bir gün daha yummuştu gözlerini kendi tükenmişliğine

bir gün daha söndürmüştü ışıklarını

hüzün, lambalarını yakmıştı

akşamsa hemen baş ucunda efkarın, akmayan gözyaşıydı

ve biliyordum bu şehirde

biliyordum, bu kaldırımları çiçeksiz şehirde

kör bir martı bile uçsa

kör bir

martı bile,

taş duvarlardan çok daha fazla, yalnızlıklara çarpardı …

bir gün daha düşmüştü camdan umutlarımın üzerine

bir gün daha sunmuştu riyakar gösterisini, özensiz

bense seyreylemiştim mecbur

sonrada her gece gibi yine onunla sessiz

sığınmıştık bu küçük odaya

sitemsiz,

figansız

ve suskun …

o ise durmuş, öylece bakıyordu

yüzü bir aynanın yanlışlığı gibiydi, uzak

gözleri yurdumdu sanki her sürgünlüğümde, sıla

nefesi, rüzgarıydı denizlerimin

esmiş,

savurmuş,

ve dinmişti, yorgun

benimse yüreğimde uğultusu kalabalıkların

kendime bağışlanmış kucağımdaysa, hiç sevilmemiş bir hiçlik

hissetmiş gibiydim az sonrayı

ve bu yüzden

ruhundan yaralı bir çocuk gibi

peş peşe iç ezberimden, tekrarlıyordum ismimi

ki bencillikten değil,

değil,

kimsesizlikten …

ve işte tam burasında

tutsam

adımı söylesem,

biterdi şiir …

 

bitmesin …

bitmesin …

 

II

 

iki matemli kara ağaç gibiydik şimdi, karşılıklı ve durgun

ve iki yana düşmüş kollar gibiydi çaresizliğim, kurak

o ise hala durmuş

öylece bakıyordu

yüzü bir aynanın yanlışlığı gibiydi, soğuk

kalbiyse

diyetiydi hayatın

sökmüş,

çıkarmış,

vermişti,

“al işte, seninle ödeştik ! ”

sonrada kalbi yerine kalan boşluğu

hatıralarla eskitilmiş bir deniz kabuğuyla gizlemişti

gözlerine baktım

baktı gözlerime

ve tam bir şey diyecekken

çekti bakışlarını hızla kaçırıp

çekme !

çekme !

çekme ah !

bırak, koymazdı bana karanlık …

 

duymadı …

duymadı …

duymadı …

 

III

 

üç hıçkırık

üç derin sancı

ve üç damla zehir gibi

acıyordu boğazımda bir şeyler

o ise hala durmuş

öylece bakıyordu

yüzü bir aynanın yanlışlığı gibiydi, yorgun

sükutu paslanmıştı kınında, yine de bütün cümlelerden keskin

ve bakışları

hani yargılanmış

hani tutuklanmış

sonra da infazı gelmiş gibi

dağınık,

dalgın,

karmakarışık

aniden uzattı ellerini

“bağla” dedi,

istemedim …

bir elim, kanatırcasına sıkmıştı avuçlarımdan birini

/böyle daha mı kolay oluyordu acıya sabretmek bilmem ki /

diğer elimse felçli gibi hissiz

parmaklarımsa, aralık

hani başka bir elin parmaklarıyla sanki çoktandır iç içeymiş

güçlükle çıkardım annem yadigarı mendilimi

kokladım, öptüm

sonrada “bu gözlerin için, bağla istersen” dedim,

istemedi …

“yalnız olmaz, birlikte” diye yalvardım

kabul etmedi

ve bir gecenin, bir yerinde

bir oda

dört duvar

ve tüten bir mum alevi şahitliğinde

çıktı, kırılacağı günü bekleyen eski tahta sandalyeye

ve son bir bakış

ve gözbebeklerime kısacık bir sarılış

vurdu ardından, kendi taburesine tekmeyi kendi

dimdik

gururlu

ve yine her şeyden güzeldi …

ve nefes

ve ışık

ve yine canımın bütün harfleriydi …

belli belirsiz bir ah duyuldu, o kadar

sessiz sedasız bir vedaydı, hepsi bu kadar

ve boynu tükenmişlikten örülü bir halatın ucunda

astı kendini

 

aşktı …

aşktı …

aşktı …

.

.

.

 

durmuşum şimdi

her şey gelip geçerken, ben geçmelere alışkın

durmuşum, bedenim sürüklenirken

toprağın kalbine saplı bir dağ gibi, çakılı kalmış ruhum

ve öylece,

öylece,

bakıyorum

yüzüm bir aynanın yanlışlığı gibi, yabancı

umudum kırgın bir çocuk gibi, inançsız

ve her gün ölmek, huyum

ve doğmak her gece ağlamadan, adetim

ki dönmüyorsam yüzümü yüzlerinize

ve çevirmiyorsam başımı seslenişinize

suç

sizin !

adımla çağırdığınız ben değilim

adımla çağırdığınız

ben

değil !

benim adım

üç kere,

üç kere,

üç

kere,

hüzün …

____ ^^

 

26.12.2009,ŞAFAK

 

5931SAFAK2.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

demek karanlık şeyler söylüyorsun.. valla bi karanlık patlatırım şimdi aylarca güneşi göremezsiniz.. dua edin şu sıralar işlerle yoğun ve de neşeliyim.. :)

 

KAPLUMBAĞA GÜNLÜKLERİ..

 

ürpertirdi ..

bir çalı çıtırtısı bile..

öyle narin ve ürkek..

görüşüm kayboluşu olurdu..

 

pürdikkattı..

en ufak seste bile..

öyle asildi ki gözleri..

bakışı kayboluşum olurdu...

 

fgr

 

bi şiir attım sana..eskilerden..beslediğim bi singapur kaplumbaasına yazmıştım.. hala arada onu özlerim.. byee

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bavulları hep toplu durmalı insanın...

 

Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...

 

Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vaz­geçmeli...

 

İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...

 

Yalnızlığa alışmalı...

 

 

 

* * *

 

 

 

Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senet­lerinden biri artık...

 

Bireyin keşif çağı, geride kı­rık dökük yalnızlıklar bıraktı.

 

Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.

 

 

 

* * *

 

 

 

İşte o yüzden alışmalı yalnız­lığa...

 

Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşı­lan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...

 

Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...

 

"Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşmılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne...

 

Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kim­se yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmaya­cak..."

 

Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

 

 

 

* * *

 

 

 

Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.

 

Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür.

 

O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan...

 

Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle he­saplaşmaya çalışmalı...

 

Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır ol­malı...

 

Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli...

 

Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

 

 

 

* * *

 

 

 

Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...

 

Yollarla barışmalı...

 

Yalnızlığa alışmalı...

Can Dündar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kararlıydım...

Sırt çantam bir hayli ağırlaşmıştı..

Geçmişin yükü olsa gerek...

Kararlıydım...

Kaç kırık kalp sığdırmıştım acaba çantama..

Kaç göz koymuştum üzeri yaşlı..

Hangi isimler üst üste gelmişti bilmiyorum...

Kararlıydım...

El yordamı ile doldurdum hepsini,bir kez daha görmek istemiyordum..

Karşı karşıya gelmek, geçmişe dair ne varsa hayatımda...

Kararlıydım...

Arkama bakıp,gözlerim nemli acı çekmekten bıkmıştım artık..

Hele birde ayaklarımın önüne bembeyaz bir sayfa serilmişken...

Kararlıydım...

Koşar adım uzun bir mesafe katettim..

Kaç bina,kaç cadde, kaç yürek geçtim..

Kaç dem bıraktım kim bilir...

Kararlıydım...

Geçmişimi dalga dalga başka bir kıyıya vuracak olan denizin kokusu çoktan nefesime karışmıştı...

Kararlıydım...

Eskiye dönüp ona zincirlenmektense sil baştan yazacaktım geçmişimi,yeni bir sayfaya...

Kararlıydım...

Liman,iskele siz ne derseniz deyin,hayat çizgimin üstünde yürüyordum..

Sona doğru olan her adım,kalbimde ayak izleri bırakıyordu...

Kararlıydım...

Onları da bir kerede söktüm aldım yüreğimden..

Artık onlar da elimde son yolculuklarına uğurlanacaklardı...

Kararlıydım...

Ufuk çizgisi ilk kez bu kadar anlam yüklü geldi bana...

Kararlıydım...

Artık geçmişimin ufuk çizgisi ben,benim ufuk çizgim de o olacaktı..

Hep uzaklardan "merhaba" diyecektik..

O da anlaşılırsa...

Kararlıydım...

Düşünmeme dahi fırsat vermeden,adımlarımın son bulduğu yerde savurdum sırt çantamı ,ayak izlerimi dalgaların içine...

Kararlıydım...

Dalgalardan biri usulca fısıldadı kulağıma..

"Nereye kadar sürükleyelim" diye...

Kararlıydım...

Dalga dedim ;"Ufuk çizgim olana kadar sürükle gitsin"...

Ve beyaz sayfam..

Geçmişimi tek yönlü bir yola ittim..

Sadece gidiş olan...

Dönüşü olmayan

 

 

ALINTI

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

demek karanlık şeyler söylüyorsun.. valla bi karanlık patlatırım şimdi aylarca güneşi göremezsiniz.. dua edin şu sıralar işlerle yoğun ve de neşeliyim.. :)

 

KAPLUMBAĞA GÜNLÜKLERİ..

 

ürpertirdi ..

bir çalı çıtırtısı bile..

öyle narin ve ürkek..

görüşüm kayboluşu olurdu..

 

pürdikkattı..

en ufak seste bile..

öyle asildi ki gözleri..

bakışı kayboluşum olurdu...

 

fgr

 

bi şiir attım sana..eskilerden..beslediğim bi singapur kaplumbaasına yazmıştım.. hala arada onu özlerim.. byee

 

Evet ben karanlık şeyler söylüyorum ama güneşe arkamı dönüyorum hiç,bilgin olsun :P

Ve evet sen neşeli ol hep bence.Ve daha sık gel ki bu sayfaya yazık yalnız kalmasın :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bavulları hep toplu durmalı insanın...

 

Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...

 

Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vaz­geçmeli...

 

İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...

 

Yalnızlığa alışmalı...

 

 

 

* * *

 

 

 

Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senet­lerinden biri artık...

 

Bireyin keşif çağı, geride kı­rık dökük yalnızlıklar bıraktı.

 

Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.

 

 

 

* * *

 

 

 

İşte o yüzden alışmalı yalnız­lığa...

 

Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşı­lan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...

 

Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...

 

"Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşmılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne...

 

Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kim­se yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmaya­cak..."

 

Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

 

 

 

* * *

 

 

 

Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.

 

Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür.

 

O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan...

 

Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle he­saplaşmaya çalışmalı...

 

Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır ol­malı...

 

Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli...

 

Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

 

 

 

* * *

 

 

 

Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...

 

Yollarla barışmalı...

 

Yalnızlığa alışmalı...

Can Dündar

 

Yine sevdiğim bir arkadaşim ve yine sevdiğim Can Dündar klasiği...

Hoşgeldin sen ve herşeye rağmen yine yeniden iyi ki burdasın sen ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kararlıydım...

Sırt çantam bir hayli ağırlaşmıştı..

Geçmişin yükü olsa gerek...

Kararlıydım...

Kaç kırık kalp sığdırmıştım acaba çantama..

Kaç göz koymuştum üzeri yaşlı..

Hangi isimler üst üste gelmişti bilmiyorum...

Kararlıydım...

El yordamı ile doldurdum hepsini,bir kez daha görmek istemiyordum..

Karşı karşıya gelmek, geçmişe dair ne varsa hayatımda...

Kararlıydım...

Arkama bakıp,gözlerim nemli acı çekmekten bıkmıştım artık..

Hele birde ayaklarımın önüne bembeyaz bir sayfa serilmişken...

Kararlıydım...

Koşar adım uzun bir mesafe katettim..

Kaç bina,kaç cadde, kaç yürek geçtim..

Kaç dem bıraktım kim bilir...

Kararlıydım...

Geçmişimi dalga dalga başka bir kıyıya vuracak olan denizin kokusu çoktan nefesime karışmıştı...

Kararlıydım...

Eskiye dönüp ona zincirlenmektense sil baştan yazacaktım geçmişimi,yeni bir sayfaya...

Kararlıydım...

Liman,iskele siz ne derseniz deyin,hayat çizgimin üstünde yürüyordum..

Sona doğru olan her adım,kalbimde ayak izleri bırakıyordu...

Kararlıydım...

Onları da bir kerede söktüm aldım yüreğimden..

Artık onlar da elimde son yolculuklarına uğurlanacaklardı...

Kararlıydım...

Ufuk çizgisi ilk kez bu kadar anlam yüklü geldi bana...

Kararlıydım...

Artık geçmişimin ufuk çizgisi ben,benim ufuk çizgim de o olacaktı..

Hep uzaklardan "merhaba" diyecektik..

O da anlaşılırsa...

Kararlıydım...

Düşünmeme dahi fırsat vermeden,adımlarımın son bulduğu yerde savurdum sırt çantamı ,ayak izlerimi dalgaların içine...

Kararlıydım...

Dalgalardan biri usulca fısıldadı kulağıma..

"Nereye kadar sürükleyelim" diye...

Kararlıydım...

Dalga dedim ;"Ufuk çizgim olana kadar sürükle gitsin"...

Ve beyaz sayfam..

Geçmişimi tek yönlü bir yola ittim..

Sadece gidiş olan...

Dönüşü olmayan

 

 

ALINTI

 

Sevgili Yaşar,senin seçkilerin her zaman farklı güzelliktedir. Ve sanki hissedersin, sen bu arkadaşını; bazen konuşmasakta uzun süre, anlarsın sen ruh halini... :)

Teşekkürler sana güzel,anlamlı şiir katkın için... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.