Φ rina Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 AYNALARDAN UZAKTA Şimdi en açık renginde gözlerin Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin Şiir gibi bir şey seninle yaşamak Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin Yıldızların en parlak olduğu zamansın Denizlerim senin kıyılarında sakin Bırak ellerini avuçlarımda kalsın Çirkin olan,fena olan ne varsa unut Gözlerimin söylediği şarkıyı dinle Ellerimizde sevgi içimizde umut Bütün iyilikleri paylaşalım seninle Aşkın büyülü sesini duyuyor musun Şimdi onun gülleri açan güz bahçelerinde Gitme ki günlerimiz gecelerimiz olsun Çoban kulübelerinde balıkçı kahvelerinde Varlığın dudaklarımda bir bal tadı Yokluğun en korkuncu ölümlerin Senden başka dindiren olmadı Acısını içimde kanayan yerin Benimle kal zaman bitinceye kadar Benim ol yüzyıllar ve çağlar boyunca Bir ömürdür seninle geçen dakikalar Ölümden güçlüyüm sen yanımda olunca Şimdi öyle büyük ki beraberliğimiz Nabzın benim bileklerimde vurmakta Artık bütün kaygıların ötesindeyiz Benimle en güzelsin aynalardan uzakta Ümit Yaşar OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 Sevgili Dostlar ; Ve , Başlığın Ev Sahibesi Olan, Sevgili Elifle ; Öncelikle Merhabalar Efendim. Nasılsınız ? Biz Bu Başlığı İlk Farkettiğimiz Dakikadan İtibaren, Çok Daha İyi Hissediyoruz, Ve , Daha da Bir Seviyoruz Burada Olmayı. İnanın Buna. Nasıl Olmuşda Şimdiye Değin Farkına Varamamış Olabilirim, Böylesine Güzel Bir Başlığın. Bazen Böyle Iskalayabiliyoruz Atışları. Hani İnsan, Yanıbaşındakinin Kıymetinin, Farkına Geç Varıyor, ya da , Aradığını, Mutlaka Çok Uzaklarda Bir Yerde Zannediyor, Gözünün Önündekini Göremiyor. Sanıyorum, Biraz Böyle Birşey. Gerçi EvSahibemiz Sevgili Elifle İle Henüz Tanışmadık, Lakin Yinede, Bu Başlığın Referansları Öyle Sağlam ki ; Bakın Kimler Varmış Burada ; Sevgili RİNA Sevgili AED Sevgili ARİES Sevgili GUN.DEM Sevgili FUZULİ Bu İsimlerin Katılımlarıyla Renk Kattığı Bir Başlığın, Aslında Başka Hiç Bir Yoruma da İhtiyacı Yoktur. Malum dur ki, Yıldızlar Ateşböceği Sanılmaktan Asla Korkmazlar. Bizde Bu Sebeble, Gereksiz Övgüler İle Vakit Kaybetmeyeceğiz. Şimdilik İlk Paylaşımın Heyecan ı İle Daha Uzun Yazamıyorum, Ve Bir Eser Mukabilinde Bu Merhaba Faslını Noktalıyorum ; Esen Kalın. DÖNEMEÇ Bir gündü, hava ılık Ve cadde kalabalık... Bir kadın sapıverdi önümden dönemece; Yalnız bir endam gördüm, arkasından, ipince. Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim, Çarpıldım sendeledim. Bir gündü mevsim bayat Ve esnemekte hayat.... Dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam; Yalnız bir âhenk sezdim, çerçevede bir endam. H Ve tabutta, incecik, o kadın var, anladım; Bir köşede ağladım... Necip Fazıl Kısakürek. Saygılarımla. Doğan Gülbudak ************************* Sevgili Birvarmışbiryokmuş, öncelikle hoşgeldiniz " Karanlık Şeyler Söylüyorum" sayfasına... Ve neden bu kadar geç kaldınız... Hemen hemen tüm sitede üyelere incelemeler yazarak rekor kırarken siz; acaba bu sayfayı ne zaman keşfedecek diye merak içindeydim doğrusu İncelemenizde saydığınız değerli üye arkadaşlarım dışında bu sayfaya;açıldığı günden beri bir çok üyenin klavyesi ve gözü değdi. Halada değmeye devam ediyor. Sırası gelmişken tüm şiir dostlarına buradan bir kez daha teşekkür ederim. Umarım karanlıkların içindeki ufak bir nokta; yolunuzu aydınlatan ışık olur... Sevgiler,elifce. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 içten bir dilekti gerçekten.. bunu hissettirdiğime sevindim sevgili Elif.. aslında şiire dikkat edersen çok yalın ve basit.. ama oldukça anlamlı.. karanlıklara salmamalıyız kendimizi.. güneş her yerde.. gökte.. kalbinde.. aklında.. ufkunda.. her yerde olmalı.. her anın kıymetini bilmeli.. sevgiler.. ********** Şiiri gerçekten çok sevdim... İçtenliğinize ses olmuş bence Ve evet yaşanan her anın kıymeti bilmeli ve bilebilmeliyiz. Sevgiler benden size. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2009 AYNALARDAN UZAKTA Şimdi en açık renginde gözlerin Şimdi benimlesin tüm kaygılardan uzak Anlatılmaz bir şey var aramızda hazin Şiir gibi bir şey seninle yaşamak Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin Yıldızların en parlak olduğu zamansın Denizlerim senin kıyılarında sakin Bırak ellerini avuçlarımda kalsın Çirkin olan,fena olan ne varsa unut Gözlerimin söylediği şarkıyı dinle Ellerimizde sevgi içimizde umut Bütün iyilikleri paylaşalım seninle Aşkın büyülü sesini duyuyor musun Şimdi onun gülleri açan güz bahçelerinde Gitme ki günlerimiz gecelerimiz olsun Çoban kulübelerinde balıkçı kahvelerinde Varlığın dudaklarımda bir bal tadı Yokluğun en korkuncu ölümlerin Senden başka dindiren olmadı Acısını içimde kanayan yerin Benimle kal zaman bitinceye kadar Benim ol yüzyıllar ve çağlar boyunca Bir ömürdür seninle geçen dakikalar Ölümden güçlüyüm sen yanımda olunca Şimdi öyle büyük ki beraberliğimiz Nabzın benim bileklerimde vurmakta Artık bütün kaygıların ötesindeyiz Benimle en güzelsin aynalardan uzakta Ümit Yaşar OĞUZCAN ********* Tek kelime ile Süper Ama yine biz vazgeçmeyelim değerlerimizden vazgeçmediğimiz gibi; aynalardanda... Sevgiler size Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birvarmışhiçyokmuş Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2009 ************************* Sevgili Birvarmışbiryokmuş, öncelikle hoşgeldiniz " Karanlık Şeyler Söylüyorum" sayfasına... Ve neden bu kadar geç kaldınız... Hemen hemen tüm sitede üyelere incelemeler yazarak rekor kırarken siz; acaba bu sayfayı ne zaman keşfedecek diye merak içindeydim doğrusu İncelemenizde saydığınız değerli üye arkadaşlarım dışında bu sayfaya;açıldığı günden beri bir çok üyenin klavyesi ve gözü değdi. Halada değmeye devam ediyor. Sırası gelmişken tüm şiir dostlarına buradan bir kez daha teşekkür ederim. Umarım karanlıkların içindeki ufak bir nokta; yolunuzu aydınlatan ışık olur... Sevgiler,elifce. Sevgili ELİFLE ; Biliyormusunuz, Burada Kurulmuş ve Kurulacak Olan Tüm Dostluklar , Yaşanılmış ve Yaşanılacak Olan Tüm Güzellikler , Sevgi Yüklü Satırlarda, Karşılıklı Armağan Edilmiş Tüm Şiirler , İlk Filizlenme de ki Masum Heveslerin Yerini Tutkulu Sevmelere Bırakan Tüm Birliktelikler ,,, Hepsini Ama Hepsini, El Sürmeye Kıyamadan ve Üzerinde Titreyen Bakışlarıma Rağmen, Bir Köşeye Bırakıyorum. Evet. Bu Muhteşem Tablo da ki Fırça Darbeleri Hükmünde Olan Tüm Bu Renk ler ve Ahenk ler Hepsi Bir Yana , Yalnızca ve Sadece , Sizin , Dudağınızdaki Pınar dan Kopup, Bizim Yüreğimizin Körfezlerine Dökülmüş Bu Nağme ler i, Dinleyebilmek , Ve Belkide, Sine niz de Yoğrulmuş Toz Pembe Bulutlardan Süzülüp, Yanağımıza Damlayan Bir Tek Kelam Katre si ni, Gözbebeğimizde Taşımak, ve Nefesinizi İşitebilmek , Adına, Burada Olmaya Değerdi. ,,,, Nazarınızı Üzerimizden Esirgemeden, Kıymet Vermek ve Hoşgeldiniz Demek Suretiyle, Bizim İçin Derlediğiniz, Karşılama Mesajınıza Mukabelede Bulunabilmek Adına, Bizde, Size (Layık Olmasada) Bu İfadeler İle Hoşbulduk Diyebilmek Arzusunu Hissediyoruz Kalbimizde. Safa lar Bulduk Efendim. Ne Mutlu ki Siz i Bulduk. Bir Papatya ya Razı İdik, Siz de, Bir Gülistan Bulduk. Saygılarımızla. Doğan Gülbudak Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ birvarmışhiçyokmuş Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2009 Sevgili ELİFLE , Ve, Sevgili Dostlar , Sez (ler) e, Şimdiden İyi Geceler Dilemek İstiyorum Efendim. Ümit Ediyorum ki, Sizinle Güneş in Nurunu Kaybetmediği Saatlerde de Karşılaşabiliriz. Saygılarımla. Doğan Gülbudak Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ rina Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2009 AYRILIKLARIN ŞAİRİ Ben ayrılıkların şairi, Yalnızların ozanıyım. Sen, sen masallar okurken daha, Ben acıların yazarıyım. Haklısın, aramızda dağlar, denizler var, Haklısın, aramızda uçurumlar. Senin sevdaların, üç günlük masal, Benim sevdalarım, Allah'ına kadar. Elma şekeri mi sandın aşkı, Ne şiirin şiir, ne şarkın şarkı. Hele bir kırılsın, hele bir kırılsın feleğin çarkı, İşte ben o zaman görürüm seni. Halâ tahta masalara yazıyorsam adını, Aşk kitaplarında arıyorsam tarifini aşkın, Kahır mektuplarında yeniden buluyorsam seni, Islak mendillere siliyorsam göz yaşlarımı, Eyvahlar çekiyorsam her biten aşkın ardından, Bana sor yalnızlığı, Ayrılığı bana sor diye haykırıyorsam, Ve sabahçı kahvelerinde bir çay gibi demliyorsam hasretini, Ve inadına özlüyorsam, o çay karası gözlerini, Bil ki, bu seni erkekçe sevdiğimdendir. Bu benim ilk aldanışım değil, Bu benim son yıkılışım değil, Bırak bu sahte gözyaşlarını, Bırak bu masum bakışlarını. Üzülme, benim için üzülme, Üzülme bu son için üzülme, Ben, ben, ben yeterim kendime Varsın da bir dağ gibi büyüsün hasretin içimde, Varsın da her gece Bir kemanın tellerinde ezilsin kalbim, Varsın da bir daha değmesin ellerim ellerine, Asla pişman değilim. Hatırla, bir adam diyordun hatırla, Ömür boyu sevsin beni ömür boyu, İşte o deli, işte o çılgın, işte o adam benim. Çünkü ben, Çünkü ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim. Ahmet Selçuk İlkan Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2009 **** “Kim var orada, kim var orada” diye sorarım sanki gecenin Geç saatlerinde... birisi kapımı çalmış gibi Bir de baktım ki boşluğun ortasında rüzgardan başka bir şey yok Sulardan, ağaçlardan, gündüzleyin yaktığımız Ateşlerden sönmeye yüz tutmuş Sanki hiçbir şey yokmuş da Var olan herşey oradaymış gibi... Sanki yeryüzünün bütün toprakları kapımı tıklatıyormuş gibi Adsız, yaşam gibi belirsiz Filizlenen bitkiler ve çamur gibi bulanık Gözlerimi kapar kapamaz uyanırsın canevimde Ben toprağa uzanınca doğarsın uçuşan tozlar gibi Yatağını aşındıran nehir Birbirine dolanmış çıplak ağaç köklerini koruyarak büyürse Sen de onlar gibi büyürsün bende O nasıl karanlığıyla birlikteyse, sen de benimle birliktesin İşte kan ya da buğday toprak ya da ateş yaşarız burada bir tek bitki gibi Yapraklarının anlamını bilmeyen. Pablo NERUDA Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir gun.dem Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2009 Ask . Bunca gün, ah, bunca gün görmeyi seni böyle kirilgan, böyle yakin, nasil öderim, neyle öderim? Uyandi kana susamis ilkbahari korularin, çikiyor tilkiler inlerinden çiylerini içiyor yilanlar, ve ben gidiyorum seninle yapraklarda çamlar ve sessizlik arasinda, sorarak kendime nasil, ne zaman ödeyecegim diye su bahtimi Bütün gördüklerim içinde yalniz sensin hep görmek istedigim dokundugum her sey içinde senin tenindir hep dokunmak istedigim: seviyorum senin portakal kahkahani hoslaniyorum uykudaki görüntünden Ne yapmaliyim, sevgilim, sevdicegim bilmiyorum nasil sever baskalari eskiden nasil severlerdi, yasiyorum, bakarak, severek seni, ask tabiatimdir benim Her ikindi daha da hosuma gidiyorsun. Nerde o? Hep bunu soruyorum kayboldugunda gözlerin Ne kadar geç kaldi! Düsünüp inciniyorum, yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi geliyorsun sen, bir esintisin seftali agaçlarindan uçan. Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden degil o kadar neden var ki, o kadar az, böyle olmali ask kusatan, genel üzgün, müthis, bayraklarda donanmis, yasli, yildizlar gibi çiçek açan, bir öpüs kadar ölçüsüz. . Pablo Neruda Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2009 SEVDA UÇUŞAN BİR EŞARPTI RÜZGARDA... işte geldim kış ! gürültüsünde uzandığım kalabalıklardan ve yarısında uyanılan rüyalardan kalktım, uyandım … uyandırıldım … umut, cebimde bomboş bir kağıt parçası diyecek hiçbir şeyi kalmayan … * işte geldim kış açtım bütün pencerelerini ve havalandırdım içimin gecesini sokak lambaları tastamamdı dışarıda, saydım bakışlarım çiçeksiz vazoydu aynada, sustum kuytu parklarda aşktım, yaprak yaprak döküldüm ve sızı sürekti ülkemde yaraysa seyyah bedenimde ona bile alıştım ve geldim, hiçbir parçamı gömmedim hiçbir yere yalanım yok ne isem, bu kadarım ve ne kadarsam senin … * işte geldim kış, buz halindeyim, içime çarpa çarpa geçen günlerin ve hiçbir şey koydum adını, avucumda kalan bütün şeylerin dünden bir gün önce ve yarından yüz yıllar kadar uzak taradım en sevgilimin saçlarını, bir fotoğrafta gizlice severek özlem tüldü ellerimde, ürkek buğu sırdı nefesimde, tutsak sevda, rüzgarda uçuşan eşarptı, yolcu öptüm, kokladım, uğurladım ... ve ömrü bir kaya kadar eski bu ruhu sürükledim sonsuzdu, fikrimin kum tanesi yalnızlığı geldim, karşındayım yorgunsam da unutmadım neşesiz ellerle örülmüş taş bir duvarın oyuğunda hala altı yaşında, kırık oyuncağım lütfen, lütfen onu kimse bulmasın … * işte geldim kış kirpiklerim dalga kıran ve saksıda kalan son armağan sevdasıyla birlikte, kurumuş, manolya hanım ağladım meğer, beni bir kere daha terk eylemiş aşk, o gün son parçasını da benden alarak anladım ama anlatmadım kimseye anlatamam da sanırım nasıl yırtıldığını kalbimin söylediğim, sustuğum, her bir kelimeyle ve yazdığım ... oysa sır mı ? sır mı ! değil değil, hiç değil ! içinde kimsen olmasa bile giderken, her tren düdüğü ve kapanan bir kapının ardından adım adım yiten, ayak sesleri bir de büküle büküle uzaklara tüten sigara dumanı hüzün, hüzün, hep hüzün … * işte geldim kış … bak körpe karanlığım senin için yeşeriyor soğumuş külümde zaten çoktandır on ikiyi bile beklemiyor kül kedisi hayallerim, hepten erkenci gecelerimde üstelik sis çökmüş, sevgilerde görüş, sıfırın altına düşmüş ve küçücük içimden, kocaman yazlar baharlar geçmiş gitmiş şimdi bu yüzden işte bu yüzden ve yürek, dökülecek yer bile bulamayıp kendi içine kıvrılmış bir damla suyken ben, bir yaşama bir masal bir masala, bir aşk ve bir aşkın kalbinde, bir hayat ve anmak, unutuşlar dağ kadarken, hatırlamak istemiyorum, yazmıyorum artık eskisi kadar bir yaranın en az sızladığı mevsimin, bir yaranın en az sancıdığı iklimin, adını söylesin biri adını, söylesin biri ! bu bana yeter … * işte geldim, kış gürültüsünde uzandığım kalabalıklardan ve yarısında uyanılan rüyalardan kalktım, uyandım … uyandırıldım … umut, cebimde bomboş bir kağıt parçası ve aynalarda yüzümün altında beliren bir alt yazı; üşüdüm … üşüdüm … çok, üşüdüm … 01.12.2009,ŞAFAK Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ yasark Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2009 Bir avuç maviyle. Alışırmıyım buna Bukadar yokluğa dayanırmıyım. Sensizlikse bu dayanamadığım. Dayanabilicem ne kalmışki. Alışılırmı Olmadığın kadar yanımda varolabilirmisin. Isıtabilirmisin tutamadığın elleri. Bakabilirmisin gözyaşlarını silemediğin gözlere. Savaşabilirmisin olmadığın yerde? Sevebilirmisin Hiç bırakmamacasına sarılabilirmisin? Kesebilirmisin nefesimi? Yanlışlara katlanabilirmisin benim doğrumda? Yapabilirmisin! ! Çaresizliklerimi versem sana,taşıyabilirmisin? Benim için bana katlanabilirmisin? Yokoluşlarımda varedebilirmisin beni? Yada sus söyleme Duymaya cesaretim yok. Hayal bile olsan bir yürek ısınması varsın içimde. Bir tebessümlük yaşarken seni,kal benimle. Bir umut. Azıcık hayal. Ve bir avuç maviyle.[/font] Bahar Atalay 1 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2009 CAN SOĞUK ... - birkaç kuru söz, hiçbir şeye engel olamayan güçsüzlüğümle birlikte- gecenin siyah örtüsünde saklı yaralar gibiydi kurşuni bulutlar can soğuk … pencerenin pervazında birkaç erkenci damla kirpiklerim üşür mü bakarken ? içimdeyse bir gitmek duygusu, kış günü yemyeşil oysa hüzün, ruhumda geçmeyen bir uçuk gibi hani kaç kere dokunsam, o kadar kanamaya hazır ve kırgınım hepinize, şimdi, ömrümün ilk sigarasını yakabilir miyim izninizle ? gece siyah, bütün renkler uykuda can soğuk … nereye konsun yıldızlar yorulunca gitmeleri, bu yüzden ve zaman, bir çirkin gerçeğe yenilmiş hayaller senesi artık, bitsin üstelik aşktan yana tek bir dikili taşım yok fırlatsam kalbimi boşluğuna gecenin birinizin önüne düşer miydi yarına ? tamam anladım, sessizliğinizi işittim ve keşke ilişmeseydiniz ben belki de sadece sigaradan ölmek isterdim ? ruhum, hırpalanmış bir nesne gibi, çarpa çarpa gövdemin içinde can soğuk … galiba bu şehrin duvarlarına benzeyecek bedenim benim de öğrenilen bir şey mi acaba katılık ? oysa kalmalarım hep pek iyiydi susmalarımsa, muntazam gitmelere çalışmalıyım galiba biraz, belki de artık çok geç olmadan ve söylemeliyim hiç değilse bir kere, hayat ya bu, bakarsın biri gelip alır elinden; “beni öyle sakla, öyle sakla ki yaşamın en güçlü dalgası bile tek bir şey dahi, eksiltemesin benden …” uyku, uyaksız şu son geceme can soğuk … ki yumsam, gözlerimi kapayıp akıp geçen ağaçlar çarpıyor yüzüme, bir otobüs camından ve açsam, dayanamayıp ufuk çizgisinde kırılmış bir dal ve bir renk, yaralı bir de, bir kadın çığlığı uzaklardan kıvrılıyorum, saçlarım bir gece ırmağı ve körpe umutlarım, tedirgin ki canlarınıza yakın akıtırken en kir tutmayan sularımı sırf kurumasındı isteğim, ekinleri yüreklerinizin ama, bitti ve çok erkendi … çok erken … şimdi siz, ve sizin gözlerimdeki korkuyu göremeyen gözleriniz bazı sabahlara eğer, yastığınızda bir ıslaklıkla uyanıyorsanız bu yüzden bu yüzden bu yüzden öldü çünkü gözlerimin bütün ateş böcekleri bir akşam vakti eve dönerken … ____ ^^ 08.12.2009,SAFAK Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Hüzzam Sözcükler nasıl da yağmıyor yağmur gözlerim sırılsıklam sahile vuran dalgalar kadar maviyim belki mavinin her tonu ellerimde maviler sırılsıklam köhne bir mekanda mı söylemiştik, tamburlu şarkıları..? kimin eli vurmuştu yüreğin hüzzamına..? sen arkadaş..! Nasıl da yıkılmıştın son notada uzak değil yakındı ama yorgundu yaşananlar bu kadeh de med-cezirlere deyip, masaya yığılan ve sürüklenerek bir köşeye yatırılan, sakallı sarhoş gibi yorgundu yaşananlar biz değil miydik, sen değil miydin isimsiz sabahlara sevdalar kazıyan..? tozlu fotoğraflardaki gülüşünü arama kayıp gençliğin değil şişelerde gördüğün günahı bile yeter dediğin o fahişe uğruna delirdiğin o kaltak dudaklarının hangi kıyısına demir atıyor şimdi..? biz değil miydik, sen değil miydin sevgiyi yürekte arayan..? çal ustam konuştur şu tamburun tellerini köhne de olsa mekan, sağlamdır bedenlerimiz körpe yalnızlıklara, körleşmiş bakışlara, bir şişe de ben devireceğim pardon..? bir şarkı mı istediniz..? hay hay, lafı mı olur yalnız hiç susmam başlarsam yüzsüzüm biraz beceremem naz yapmayı hadi çal ustam çal hadi sen değil miydin şarkılarla sevişmeyi, mısralarla oynaşmayı öğreten..? tüm şarkılar kadın tüm şarkılar erkek artık bakire bir mısra bile kalmadı avuçlarımızda nasıl da yağmıyor yağmur nasıl da dönmüyor başım gözlerim sırılsıklam.. Pelin Onay Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Ufuk_efe Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2009 Acaba Uyuyan göllere ay ışığında Sevginin resmini çizsem kim anlar? Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında Yağmurun saçını çözsem kim anlar? ** Bir mekan kaplamış ne varsa nerde Kendi ötesini saklar her perde Sonsuzluğun sona erdiği yerde Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar? ** Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası Eklenir yarama her dost yarası Et oldum bıçakla kemik arası Cellatla ahdimi bozsam kim anlar? ** Doğumda yalan var, ölümde gerçek Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek Kırık gönülleri toplayıp tek tek Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar? ** Gün geldi zamanı gömdüm kabire Dağ oldu aklımın verdiği fire Bağlasam telaşı çelik zincire Sabrın derisini yüzsem kim anlar? ** İçte deprem olur dışın düğümü İhlâssız çözülmez işin düğümü Aklımdan geçeni, düşündüğümü Okusam kim dinler, yazsam kim anlar? Abdurrahim Karakoç Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2009 Acaba Uyuyan göllere ay ışığında Sevginin resmini çizsem kim anlar? Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında Yağmurun saçını çözsem kim anlar? ** Bir mekan kaplamış ne varsa nerde Kendi ötesini saklar her perde Sonsuzluğun sona erdiği yerde Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar? ** Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası Eklenir yarama her dost yarası Et oldum bıçakla kemik arası Cellatla ahdimi bozsam kim anlar? ** Doğumda yalan var, ölümde gerçek Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek Kırık gönülleri toplayıp tek tek Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar? ** Gün geldi zamanı gömdüm kabire Dağ oldu aklımın verdiği fire Bağlasam telaşı çelik zincire Sabrın derisini yüzsem kim anlar? ** İçte deprem olur dışın düğümü İhlâssız çözülmez işin düğümü Aklımdan geçeni, düşündüğümü Okusam kim dinler, yazsam kim anlar? Abdurrahim Karakoç Güzel bir Abdurrahim Karakoç şiiriyle hoşgeldiniz... Bu şiir bana hayat felsefesine hayran olduğum filazof Khalil Cibran'a ait iki sevdiğim sözü hatırlattı: Güzelliğin şarkısını söylersen eğer, çölün ortasında tek başına olsan bile bir dinleyicin olacaktır. ve Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2009 Uyanışlar../..Aşk uyandı uyandı beden ismini aradı yitirilmiş suretlerde ucuz şarap şişelerinden kalan bir tat vardı dudaklarında yıkadı ve arındı öpüşlerindeki leke maskesiz sevişmeler için mum yaktı uyandı şehvet lavları döküldü birikmiş düşlerin üzerine düşler tutuştu ve alev aldı kara kutularda saklanan sohbetler kanıt değildir artık bütün sırlar çözüldü, tutku sılaya vardı uyandı yürek gözü seğiren bakışları geçmişe attı dekoltesi derin bir şarkı giydi üzerine teninde kar beyazı bir isyan çıplak ayakları denizi yaktı sansürden geçti bütün dokunuşlar, başı dik kahkahalar dalgalarla yarıştı uyandı kadın acının saçlarını kesti ve dağıttı büyüdü göğsünde emzirdiği özlemler ayrılıkların dil yarası parmaklarından kaydı dudaklarında sarkıt bütün aldanışlar, gülümsedi ve ateşe sarıldı beden, şehvet, yürek ve kadın uykusunu almış bir sarhoşlukla kalktılar yataktan gözlerindeki yaşama arzusu, sancılarla geldi dünyaya aşk uyandı uyandı aşk! Giyindi ve sokağa çıktı Pelin Onay Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2009 Gökkuşağından Darağacı Şimdi'nin bedeni yok, Yontuyor geçmiş bilgisiyle gelecek belki olur diye taşı, taşını kokluyor yontu dağılıyor... Şimdi'si yitik bundan boyuyor boyuyor evine aldığı ağacın üzerine tüneyip duvarını, tavanını, geçmişi ve geleceği ve her yanını; dal kırılıyor... Şimdi'si yitik diziyor diziyor notalarını, göğe ışık üzerine boncuklarını, ucuza getiriyor varlığını sonsuzun sessizliğiyle sonlunun gürültüsü arasında, O bitirince kıyısında gezindiği yol çöküyor... Şimdi'si yitik bundan yazıyor yazıyor enine boyuna içini ve dışını ve yeri ve göğü ve suyu, bindiği kadırga o inince batıyor Ağustos 1987 Nilgün Marmara Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ yasark Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2009 Yalnızca Kanatlarına Güven aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim sırt çantalı bir duman gibi bir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi istemediğimiz yerlere giderse aşkımız sevgilim yalnızca kanatlarına güven kendi yarattığımız boşluğun ucunda sıkı sık...ı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman yürüdüğümüz yollar daralırken çökerken altımızdaki merdivenler sevgilim yalnızca kanatlarına güven sevdalılar bilir bir kuş yağmurudur ilkbahar sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın ve ağzımızın içinde dağılır aşk sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar bitmeyen bir kıştan söz açılırsa sevgilim sevgilim yalnızca kanatlarına güven elimi uzattığımda sana gemileri göstermek için dümende kan kokusuyla bayılmış bir kaptan ateşin yüreğine sürüklenen bir ülke ufukta ve çekirge sürüleri yolcu bavullarından çıkan sevgilim dökülürken tüyleri savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını ve yalnızca kanatlarına güven götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bağlı şiirlerimin bilmediği yerlere ve hiç kimsenin alnımdan fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur dünyanın paslanmış sırtında ve bensizliğe havalanırken korkma sevgilim sevgilim yalnızca kanatlarına güven Akgün Akova Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2009 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2009 “yalnız kalabalıklara” adanmıştır - I bir gün daha yummuştu gözlerini kendi tükenmişliğine bir gün daha söndürmüştü ışıklarını hüzün, lambalarını yakmıştı akşamsa hemen baş ucunda efkarın, akmayan gözyaşıydı ve biliyordum bu şehirde biliyordum, bu kaldırımları çiçeksiz şehirde kör bir martı bile uçsa kör bir martı bile, taş duvarlardan çok daha fazla, yalnızlıklara çarpardı … bir gün daha düşmüştü camdan umutlarımın üzerine bir gün daha sunmuştu riyakar gösterisini, özensiz bense seyreylemiştim mecbur sonrada her gece gibi yine onunla sessiz sığınmıştık bu küçük odaya sitemsiz, figansız ve suskun … o ise durmuş, öylece bakıyordu yüzü bir aynanın yanlışlığı gibiydi, uzak gözleri yurdumdu sanki her sürgünlüğümde, sıla nefesi, rüzgarıydı denizlerimin esmiş, savurmuş, ve dinmişti, yorgun benimse yüreğimde uğultusu kalabalıkların kendime bağışlanmış kucağımdaysa, hiç sevilmemiş bir hiçlik hissetmiş gibiydim az sonrayı ve bu yüzden ruhundan yaralı bir çocuk gibi peş peşe iç ezberimden, tekrarlıyordum ismimi ki bencillikten değil, değil, kimsesizlikten … ve işte tam burasında tutsam adımı söylesem, biterdi şiir … bitmesin … bitmesin … II iki matemli kara ağaç gibiydik şimdi, karşılıklı ve durgun ve iki yana düşmüş kollar gibiydi çaresizliğim, kurak o ise hala durmuş öylece bakıyordu yüzü bir aynanın yanlışlığı gibiydi, soğuk kalbiyse diyetiydi hayatın sökmüş, çıkarmış, vermişti, “al işte, seninle ödeştik ! ” sonrada kalbi yerine kalan boşluğu hatıralarla eskitilmiş bir deniz kabuğuyla gizlemişti gözlerine baktım baktı gözlerime ve tam bir şey diyecekken çekti bakışlarını hızla kaçırıp çekme ! çekme ! çekme ah ! bırak, koymazdı bana karanlık … duymadı … duymadı … duymadı … III üç hıçkırık üç derin sancı ve üç damla zehir gibi acıyordu boğazımda bir şeyler o ise hala durmuş öylece bakıyordu yüzü bir aynanın yanlışlığı gibiydi, yorgun sükutu paslanmıştı kınında, yine de bütün cümlelerden keskin ve bakışları hani yargılanmış hani tutuklanmış sonra da infazı gelmiş gibi dağınık, dalgın, karmakarışık aniden uzattı ellerini “bağla” dedi, istemedim … bir elim, kanatırcasına sıkmıştı avuçlarımdan birini /böyle daha mı kolay oluyordu acıya sabretmek bilmem ki / diğer elimse felçli gibi hissiz parmaklarımsa, aralık hani başka bir elin parmaklarıyla sanki çoktandır iç içeymiş güçlükle çıkardım annem yadigarı mendilimi kokladım, öptüm sonrada “bu gözlerin için, bağla istersen” dedim, istemedi … “yalnız olmaz, birlikte” diye yalvardım kabul etmedi ve bir gecenin, bir yerinde bir oda dört duvar ve tüten bir mum alevi şahitliğinde çıktı, kırılacağı günü bekleyen eski tahta sandalyeye ve son bir bakış ve gözbebeklerime kısacık bir sarılış vurdu ardından, kendi taburesine tekmeyi kendi dimdik gururlu ve yine her şeyden güzeldi … ve nefes ve ışık ve yine canımın bütün harfleriydi … belli belirsiz bir ah duyuldu, o kadar sessiz sedasız bir vedaydı, hepsi bu kadar ve boynu tükenmişlikten örülü bir halatın ucunda astı kendini aşktı … aşktı … aşktı … . . . durmuşum şimdi her şey gelip geçerken, ben geçmelere alışkın durmuşum, bedenim sürüklenirken toprağın kalbine saplı bir dağ gibi, çakılı kalmış ruhum ve öylece, öylece, bakıyorum yüzüm bir aynanın yanlışlığı gibi, yabancı umudum kırgın bir çocuk gibi, inançsız ve her gün ölmek, huyum ve doğmak her gece ağlamadan, adetim ki dönmüyorsam yüzümü yüzlerinize ve çevirmiyorsam başımı seslenişinize suç sizin ! adımla çağırdığınız ben değilim adımla çağırdığınız ben değil ! benim adım üç kere, üç kere, üç kere, hüzün … ____ ^^ 26.12.2009,ŞAFAK Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ figgaro Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 demek karanlık şeyler söylüyorsun.. valla bi karanlık patlatırım şimdi aylarca güneşi göremezsiniz.. dua edin şu sıralar işlerle yoğun ve de neşeliyim.. KAPLUMBAĞA GÜNLÜKLERİ.. ürpertirdi .. bir çalı çıtırtısı bile.. öyle narin ve ürkek.. görüşüm kayboluşu olurdu.. pürdikkattı.. en ufak seste bile.. öyle asildi ki gözleri.. bakışı kayboluşum olurdu... fgr bi şiir attım sana..eskilerden..beslediğim bi singapur kaplumbaasına yazmıştım.. hala arada onu özlerim.. byee Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ANASTASİSS Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Bavulları hep toplu durmalı insanın... Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı... Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli... İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı... Yalnızlığa alışmalı... * * * Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık... Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı. Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır. * * * İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa... Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı... Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına... "Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşmılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne... Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kimse yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmayacak..." Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı... * * * Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır. Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür. O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan... Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle hesaplaşmaya çalışmalı... Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı... Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli... Sessizliği, sese dönüştürebilmeli... * * * Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan... Yollarla barışmalı... Yalnızlığa alışmalı... Can Dündar Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ yasark Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Kararlıydım... Sırt çantam bir hayli ağırlaşmıştı.. Geçmişin yükü olsa gerek... Kararlıydım... Kaç kırık kalp sığdırmıştım acaba çantama.. Kaç göz koymuştum üzeri yaşlı.. Hangi isimler üst üste gelmişti bilmiyorum... Kararlıydım... El yordamı ile doldurdum hepsini,bir kez daha görmek istemiyordum.. Karşı karşıya gelmek, geçmişe dair ne varsa hayatımda... Kararlıydım... Arkama bakıp,gözlerim nemli acı çekmekten bıkmıştım artık.. Hele birde ayaklarımın önüne bembeyaz bir sayfa serilmişken... Kararlıydım... Koşar adım uzun bir mesafe katettim.. Kaç bina,kaç cadde, kaç yürek geçtim.. Kaç dem bıraktım kim bilir... Kararlıydım... Geçmişimi dalga dalga başka bir kıyıya vuracak olan denizin kokusu çoktan nefesime karışmıştı... Kararlıydım... Eskiye dönüp ona zincirlenmektense sil baştan yazacaktım geçmişimi,yeni bir sayfaya... Kararlıydım... Liman,iskele siz ne derseniz deyin,hayat çizgimin üstünde yürüyordum.. Sona doğru olan her adım,kalbimde ayak izleri bırakıyordu... Kararlıydım... Onları da bir kerede söktüm aldım yüreğimden.. Artık onlar da elimde son yolculuklarına uğurlanacaklardı... Kararlıydım... Ufuk çizgisi ilk kez bu kadar anlam yüklü geldi bana... Kararlıydım... Artık geçmişimin ufuk çizgisi ben,benim ufuk çizgim de o olacaktı.. Hep uzaklardan "merhaba" diyecektik.. O da anlaşılırsa... Kararlıydım... Düşünmeme dahi fırsat vermeden,adımlarımın son bulduğu yerde savurdum sırt çantamı ,ayak izlerimi dalgaların içine... Kararlıydım... Dalgalardan biri usulca fısıldadı kulağıma.. "Nereye kadar sürükleyelim" diye... Kararlıydım... Dalga dedim ;"Ufuk çizgim olana kadar sürükle gitsin"... Ve beyaz sayfam.. Geçmişimi tek yönlü bir yola ittim.. Sadece gidiş olan... Dönüşü olmayan ALINTI Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 demek karanlık şeyler söylüyorsun.. valla bi karanlık patlatırım şimdi aylarca güneşi göremezsiniz.. dua edin şu sıralar işlerle yoğun ve de neşeliyim.. KAPLUMBAĞA GÜNLÜKLERİ.. ürpertirdi .. bir çalı çıtırtısı bile.. öyle narin ve ürkek.. görüşüm kayboluşu olurdu.. pürdikkattı.. en ufak seste bile.. öyle asildi ki gözleri.. bakışı kayboluşum olurdu... fgr bi şiir attım sana..eskilerden..beslediğim bi singapur kaplumbaasına yazmıştım.. hala arada onu özlerim.. byee Evet ben karanlık şeyler söylüyorum ama güneşe arkamı dönüyorum hiç,bilgin olsun Ve evet sen neşeli ol hep bence.Ve daha sık gel ki bu sayfaya yazık yalnız kalmasın Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Bavulları hep toplu durmalı insanın... Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı... Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli... İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı... Yalnızlığa alışmalı... * * * Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık... Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı. Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır. * * * İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa... Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı... Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına... "Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşmılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne... Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kimse yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmayacak..." Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı... * * * Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır. Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür. O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan... Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle hesaplaşmaya çalışmalı... Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı... Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli... Sessizliği, sese dönüştürebilmeli... * * * Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan... Yollarla barışmalı... Yalnızlığa alışmalı... Can Dündar Yine sevdiğim bir arkadaşim ve yine sevdiğim Can Dündar klasiği... Hoşgeldin sen ve herşeye rağmen yine yeniden iyi ki burdasın sen Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Kararlıydım... Sırt çantam bir hayli ağırlaşmıştı.. Geçmişin yükü olsa gerek... Kararlıydım... Kaç kırık kalp sığdırmıştım acaba çantama.. Kaç göz koymuştum üzeri yaşlı.. Hangi isimler üst üste gelmişti bilmiyorum... Kararlıydım... El yordamı ile doldurdum hepsini,bir kez daha görmek istemiyordum.. Karşı karşıya gelmek, geçmişe dair ne varsa hayatımda... Kararlıydım... Arkama bakıp,gözlerim nemli acı çekmekten bıkmıştım artık.. Hele birde ayaklarımın önüne bembeyaz bir sayfa serilmişken... Kararlıydım... Koşar adım uzun bir mesafe katettim.. Kaç bina,kaç cadde, kaç yürek geçtim.. Kaç dem bıraktım kim bilir... Kararlıydım... Geçmişimi dalga dalga başka bir kıyıya vuracak olan denizin kokusu çoktan nefesime karışmıştı... Kararlıydım... Eskiye dönüp ona zincirlenmektense sil baştan yazacaktım geçmişimi,yeni bir sayfaya... Kararlıydım... Liman,iskele siz ne derseniz deyin,hayat çizgimin üstünde yürüyordum.. Sona doğru olan her adım,kalbimde ayak izleri bırakıyordu... Kararlıydım... Onları da bir kerede söktüm aldım yüreğimden.. Artık onlar da elimde son yolculuklarına uğurlanacaklardı... Kararlıydım... Ufuk çizgisi ilk kez bu kadar anlam yüklü geldi bana... Kararlıydım... Artık geçmişimin ufuk çizgisi ben,benim ufuk çizgim de o olacaktı.. Hep uzaklardan "merhaba" diyecektik.. O da anlaşılırsa... Kararlıydım... Düşünmeme dahi fırsat vermeden,adımlarımın son bulduğu yerde savurdum sırt çantamı ,ayak izlerimi dalgaların içine... Kararlıydım... Dalgalardan biri usulca fısıldadı kulağıma.. "Nereye kadar sürükleyelim" diye... Kararlıydım... Dalga dedim ;"Ufuk çizgim olana kadar sürükle gitsin"... Ve beyaz sayfam.. Geçmişimi tek yönlü bir yola ittim.. Sadece gidiş olan... Dönüşü olmayan ALINTI Sevgili Yaşar,senin seçkilerin her zaman farklı güzelliktedir. Ve sanki hissedersin, sen bu arkadaşını; bazen konuşmasakta uzun süre, anlarsın sen ruh halini... Teşekkürler sana güzel,anlamlı şiir katkın için... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.