Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Karanlık Şeyler Söylüyorum


ELiFLE

Önerilen İletiler

kar altında kuğu ...

 

 

sonra,

son bakışın süresi de doldu

son öpüşün sıcaklığı desen,

çoktan, kar altında kuğu

ve fonda uzaklaşan ayak seslerine uyaksız nefeslerden bir mendille

uğurladım seni

aklımda, ağaçlar arasında kaybolup giden yoldu gözlerin

saklımda, seninle hiç tanışmamış bir yağmurun üşüten serinliği

dizlerimde, kara gün dermanı

ayrılık yağdı

ben,

dindim …

 

sonra,

son bakışın süresi de doldu

son öpüşün sıcaklığı desen,

çoktan

kar altında kuğu

ve bir türlü gönderilmeyen bir mektubun, buruşukluğuyla yüreğimde

bir balığın

karada yaşama gayretiydi yaşadığım

yada çırpına çırpına ölmüştüm

bütün sonraları …

 

sonra,

son bakışın süresi de doldu

son öpüşün sıcaklığı desen,

çoktan, kar altında kuğu

ve aynalarda suretim

saçıldı, sırsız yalnızlığıma

topladım

toplandım

ve yürüdüm

ben ki her sevdaya muhacir

ve her filmin sonunda yalnız yürüyen gün batımı kahramanı

koyup yine yüreğimi çıkınıma

düştüm yeniden yollara

önümde hayat, bir karaltı gibi hazin

gövdemde yaşlı bir kavak ağacı,

çatlaklarında yıllarım

ve üzerimden, senin gözlerine kayıp giden yıldızlar

geldiler

geçtiler

günler

geceler boyunca

ki ne fark eder ?

ne fark eder …

nasılsa bir damla su kadar bile değil

hiçbir şiirin

her hangi bir kağıtla kucaklaşmak mahareti

ne fark eder susmak yada konuşmak

düşürdüysen kalbinin sevda cümlesindeki öznesini

ve ne fark eder ? ne ?

üst üste gelen bin tane bahar

arka arkaya bir sürü yaz mevsimi

ve bitmeyen güneşli günler iklimin

neyi değiştirir ? neleri ?

kelebeği ölmüş bir çiçek için …

 

sonra

son bakışın süresi de doldu

ki son öpüşün sıcaklığı,

çoktan kar altında kuğu

ve ilkin fotoğraf karelerinden silindi bir ikili geçmiş

sonrada

özlemek dindi

biz

“unutmak” dedik

ve bitti ...

 

dün

bomboş

bir zaman parçası şimdi …

 

 

____ ^^

 

SAFAK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SOLGUN BİR GÜL DOKUNUNCA

 

 

 

Çoklarından düşüyor da bunca

Görmüyor gelip geçenler

Eğilip alıyorum

Solgun bir gül oluyor dokununca.

 

Ya büyük şehirlerin birinde

Geziniyor kalabalık duraklarda

Ya yurdun uzak bir yerinde

Kahve, otel köşesinde

Nereye gitse bu akşam vakti

Ellerini ceplerine sokuyor

Sigaralar, kâğıtlar

Arasından kayıyor usulca

Eğilip alıyorum, kimse olmuyor

Solgun bir gül oluyor dokununca.

 

Ya da yalnız bir kızın

Sildiği dudak boyasında

Eşiğinde yine yorgun gecenin

Başını yastıklara koyunca.

 

Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor

En çok güz ayları ve yağmur yağınca

Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.

Uzanıp alıyorum kimse olmuyor

Solgun bir gül oluyor dokununca.

 

Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda

Akşamlara gerili ağlara takılıyor

Yaralı hayvanlar gibi soluyor

Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor

Yollar, ya da anılar boyunca.

 

Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece

Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam

Solgun bir gül oluyor dokununca.

 

 

 

 

 

 

Behçet NECATİGİL

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SOLGUN BİR GÜL DOKUNUNCA

 

 

 

Çoklarından düşüyor da bunca

Görmüyor gelip geçenler

Eğilip alıyorum

Solgun bir gül oluyor dokununca.

 

Ya büyük şehirlerin birinde

Geziniyor kalabalık duraklarda

Ya yurdun uzak bir yerinde

Kahve, otel köşesinde

Nereye gitse bu akşam vakti

Ellerini ceplerine sokuyor

Sigaralar, kâğıtlar

Arasından kayıyor usulca

Eğilip alıyorum, kimse olmuyor

Solgun bir gül oluyor dokununca.

 

Ya da yalnız bir kızın

Sildiği dudak boyasında

Eşiğinde yine yorgun gecenin

Başını yastıklara koyunca.

 

Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor

En çok güz ayları ve yağmur yağınca

Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.

Uzanıp alıyorum kimse olmuyor

Solgun bir gül oluyor dokununca.

 

Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda

Akşamlara gerili ağlara takılıyor

Yaralı hayvanlar gibi soluyor

Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor

Yollar, ya da anılar boyunca.

 

Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece

Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam

Solgun bir gül oluyor dokununca.

 

 

 

 

 

 

Behçet NECATİGİL

 

Muhabbetle...

 

***************************

Değerli şair Behçet Necatigilin tüm şiirleri birbirinden güzel ve değerlidir; ama "Solgun Bir Gül Dokununca" şiirini çok severim. Teşekkürler burada paylaştığınız için... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İYİ YOLCULUKLAR

 

 

Ölüler diyarindan geliyorum

ve ustünde durduğum nicelerin harcanmış sevda sözleri

şlimdi

burada

gitmekle

akmak arasında cağlarken tutsaklığım

ciğneye ciğneye geçiyorum ölmüş ruhları

 

*acımadan

acıtarak

acıttıkca ağlayarak

ağladıkca dolarak yeniden

 

*yeni sevdalara

yalanlara gebe kalmis ruhumdan size sesleniyorum

dogru yalanlar söyleyinki bana

coğatlsın

yükseltsin beni arşa acılarınız

susmayın

 

*hani sevda sunmak icin gelmiştiniz

hani bitmeyen sözler cağlardı beni görünce yureğiniz

hani yazamazdı kaleminiz gözlerimin tutsaklığında

hani en çok siz anlamıştınız bendeki beni

hani beklemeden vermiştiniz sevginizi

 

*Işte en doğru yalanları söylemiş oldunuz bana

şimdi

 

*ben miyim acı veren

yoksa bu yalanlari doğuran o bencil ruhlarınız mı

Insanı bilmeyen ruhlarda her seferinde işte böyle asılı kalır yalanlarınız

 

*Şimdi

yeni bir yalana yelken açma vaktidir sizin için

İyi yolculuklar

 

 

03/10/09,Sevgi Öncel Çiçek

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BEN SANA MECBURUM

 

Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum.

 

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor

Bu şehir o eski İstanbul mudur

Karanlıkta bulutlar parçalanıyor

Sokak lambaları birden yanıyor

Kaldırımlarda yağmur kokusu

Ben sana mecburum sen yoksun.

 

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur

İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur

Tutsak ustura ağzında yaşamaktan

Kimi zaman ellerini kırar tutkusu

Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından

Hangi kapıyı çalsa kimi zaman

Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

 

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor

Eski zamanlardan bir cuma çalıyor

Durup köşe başında deliksiz dinlesem

Sana kullanılmamış bir gök getirsem

Haftalar ellerimde ufalanıyor

Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

Ben sana mecburum sen yoksun.

 

Belki haziran da mavi benekli çocuksun

Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden

Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun

Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor

Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin

Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

 

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Bu kurtlar sofrasında belki zor

Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

Ne vakit bir yaşamak düşünsem

Sus deyip adınla başlıyorum

İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

Hayır başka türlü olmayacak

Ben sana mecburum bilemezsin.

 

 

 

 

Attila İLHAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İÇE KAPANIŞ

 

Derdim yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;

Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,

Siyah örtülere sardı şehri karanlık;

Kimine huzur iner gökten, kimine gam.

 

Bırak şehrin ********* kalabalığı gitsin.

Yesin kamçısını sefil cümbüşte

Toplasın acı meyvesini nedametin

Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.

 

Bak göğün balkonlarından geçmiş seneler

Esk zaman giysileriyle eğilmişler;

Hüzün yükseliyor, güler yüzle, sulardan...

 

Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi

Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran

Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi...

 

Charles BAUDELAİRE

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

MEKTUP

 

Yarım kalmış acılar denizi pencereme konardı geceyle, savrulurdum. Gözyaşı kokusuyla dolu bir kuğu, zamanın sonuna kalkan, sürgünümdü; göz mavisi duman, sessizliğim. Aktım ölü deniz kızıyla gökkuşağı saklı mektubun içine, pulumuz rüzgar oldu, postacımız güvercin. Civa gibi eridik kabımızda. Kırmızıya gittik. Hemen yokladım yüzümü yağmurun yuva yaptığı ellerimle. İyice şaşırmıştı alıcısı vapur ıslığımızın. Saplandı gözlerimin ışığı yeni güne.

 

..Mermer bir kayıkla geri döndük

...diğer yarısına acının,

... usulca çekildi deniz,

......son bulduk, yenildik.

 

Artık yataksız bir liman yüreğim, soğuk ve loş. Kırık

düşlerim. Serçelerde gözlerimin buğusu. Buruk içim.

 

..Böylesi bir yenilgiyi beklemediğim için

...sabahın en serin ucunda bağıran ben

... intihar edecekmiş gibi sıkılıyorum

......düşük boynuma asılı sonbaharı.

 

Çekildi yaşanan hıçkırıklara, yaşanmayan düş kırıntılarımızla boğulduğumuz odaya. Düştü saat duvardan, telefon diye çevirdim yelkovanı: İmdat. Akrep soktu kendini. Çan sesleri, ezan sesleri, mart sesi, çatılarda kaldı gecenin gizi. Unuttum mektubun içinde boğulduğumu. Elveda.

 

Kaan İnce

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kar Yağsın Karanlığıma

 

kanatlarını açtım bu defa

tüm pencerelerin

yok olduğum kentin uçurumlarına

yok olsun

genzime düğümlenen o ağır koku

yoksulluğun başıboşluğu

 

ve kestim tırnaklarımla

şah damarını karanlığın

ışık sızsın geceme

çarpsın günün taze nefesi

yerin ve göğün kudretine

 

hadi kar yağsın karanlığıma

bembeyaz ve soğuk

apak ellerimde bir damla umut olsun

sarsın kentimi soğuk aydınlık

üşüyeyim bu gece

bir avuç karın beyazında

yeter ki aksın bedenime

duvar dibinde titreyen dilberim

o vakit ısınır

tüm sokak köpeklerim.

 

Suzan Şan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

****

 

Şimdilik güvensiz denizlerde dolaşıyorum; raslantı okşuyor, kaypak dilli raslantı...

Öne ve arkaya bakıyorum da sonumu göremiyorum.

Geçmişim mezarlarını parçaladı diri diri gömülmüş ne ağrılar uyandı.

Kefenler içine saklı uyuyorlardı sadece...

Ey üstümdeki gök!

Ey ışık uçurumu!

Yüksekliğine salmak kendimi!

Budur benim derinliğim...

 

Friedrich Nietzsche

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KALDIRIMLAR

 

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında,

Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

Yolumun karanlığa karışan noktasında

Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

 

Kara gökler külrengi bulutlarla kapanık;

Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

Bu geceyarısında iki kişi uyanık:

Biri benim, biri de uzayan kaldırımlar.

 

İçimde damla damla bir korku birikiyor;

Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler.

Simsiyah camlarını üzerime dikiyor

Gözleri çıkarılmış bir ama gibi evler.

 

Kaldırımlar, ıstırap çekenlerin annesi,

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,

Kaldırımlar, içimde uzayan bir lisandır.

 

Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta,

Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum.

Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta,

Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.

 

Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin;

İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler.

Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;

Yolumda bir tak olsun zulmetten taş kemerler.

 

Ne ışıkta gezeyim, ne göze görüneyim;

Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları.

Islak bir yorgan gibi iyice bürüneyim,

Örtün, üstüme örtün serin karanlıkları.

 

Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya;

Alsa bu soğuk taşlar alnımdaki ateşi.

Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,

Ölse kaldırımların karasevdalı eşi. ..

 

Necip Fazıl Kısakürek

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GİZDÜŞÜM

 

Boşlukta kemiklerin kanattığı karanlık: Sürekli,

geceye bölünen saatlerin asıldığı yer. Kıyı boyunca

çalınan sabah: Esrik tin. Sehpada unuttum başımı, us yitik.

Divansızların bembeyaz ayetleri gibi peşin hüküm giydik.

Gözlerim deniziğnesi.

Kırıl benliğimin benli gözenekleri

İçinde, sürgünlerin gizli sessizliği.

Alnıma dayarım güz görümlük ömrümü, seherin cılız eliyle.

Uzaktaki vahşi güle hüzün kokarım. Ve ölüm ardıma leke

düşer, gözlerimden çekilen sıcaklık korkuluk yüzümde

soğur soğur, iki kaş arasında yenilir kendine uzun yol.

Çiçek tüter düşler karanlığı kısıp pencerede

gök uçurtma çeker yıldız çölüne

Bir ışık örtüsü açılacak göğe, acılaşan gecede; suya ateş

düşüp kirpiklerime gömülecek, yüzüme sıkışmış erguvan

ölüleri. Dilenci kızlara serpinti yağmurun kırık sesi.

Ay batışı gözlere iki ezgi gibi hüzün çökerim, tetikte

yalnız kalan gölgemle. Sıkıntımın yıldız sefası, n'olur

kapatma kollarını, sakalıma basma sabah. Denk cepheli

çalışmalar ederi kadar başlık paramız, asmayın bizi.

Güvencin uçuşu, alabildiğine rüzgâr;

gez arpacık göz tetikte.

Ölüm açmazda bekleyen kuş seslerine sağanak: Bakire

umutlar. Görünmez viranlığım. Çiğ damlacıkları...

Soluğunda sevişen fesleğenlerin, üç kulaç kurşuni sudan

gözlerini saran kokusu; sendeleyen hoş bir yaşam,

inanç yüklü gülüşlerde. Gecenin sararmış mühründe billurlaşan

sessizliğe dolunay doğarım.

Düş artık yakamdan

güneş kırıklarına dadanan sevda.

 

Kaan İnce

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O KANATAN RÜYA

 

Hatırladım seni

bu büyük boşluğun içinde

neden böyle çok sevildiğini...

 

Sen hayatın önce içinde olduğun halde

her şeyden ince bir tülle ayrılıyorsun,

her şeyden çocuksu bir kanla

eksik yaşanmış bir baharla ayrılıyorsun...

 

Kim sevse seni, yitirdiğini seviyor

o büyük eksik neyse onu...

Kim sevse seni, yanlış yüzünü görüyor...

Uzaklaşan bir tutkusun sen

seni seven yitirmeyi öğrenmeli,

Hayatsın...O kanatan rüya...

Bölünmüş hayatları

son kez aydınlatıyor adın...

 

CEZMİ ERSÖZ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ARAYIŞ . . .

Bir tas zehir verin bana içeyim

Tek unutmak için acılarımı

Baksana; kırdılar kapılarımı

Yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim

Kurşuna dizdiler anılarımı

Yenik düştüm bu savaşta neyleyim

Bir mezar nasılsa işte öyleyim

Unuttum en güzel şarkılarımı

Gündüzü yok upuzun bir geceyim

Yitirdim umut kırıntılarımı

Sevgimi, neşemi, bütün varımı

Çaresiz bir yokluğun içindeyim

Gömdüm içime yıkıntılarımı

Arıyor bir yarım öbür yarımı

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

 

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

 

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

 

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

 

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

 

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

 

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.

Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

 

Yahya Kemal Beyatlı

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YÜZÜSTÜ KALAKALMIŞLAR

 

 

Değil yalnız deniz, değil yalnız kıyı, köpük,

güçleri boyuneğme nedir bilmeyen kuşlar,

değil yalnız şurada buradaki kocaman gözler,

değil yalnız yaslı gece ve gezegenleri,

değil yalnız orman ve yüksek kalabalığı,

acı da, evet, acı da ekmeğidir insanın.

 

Ama neden? Ben o zamanlar

ip gibi inceydim ve daha kara

bir gece suları balığından,ve elimde değildi,

elimde değildi dayanmak, dünyayı değiştirmek

isterdim bir yumrukta.

lsırdığımı sandım birden en acı otu,

böldüğümü cinayetle kirlenmiş bir sessizliği.

Ama yalnızlık içinde doğar ve ölür her şey,

akıl durmadan büyür taşkınlığa dönmek için,

güle ulaşamadan genişler taçyaprağı,

yalnızlık işe yaramaz tozudur dünyanın,

dönen tekerlektir insansız, topraksız, susuz.

Ve böylece haykırdım da ben yitik

ne oldu bu dizginsiz çığlık çocuklukta?

 

Kim işitti? Hangi ağız karşılık verdi? Hangi yolu tuttum?

Ne karşılık verdi

duvarlar, başımı vurduğumda kendilerine?

Yükselip geri gelir zayıf yalnızın sesi,

döner, döner durmadan acımasız tekerleği felaketlerin.

O çığlık yükselip geri geldi. Bilmedi kimse.

Yüzüstü kalakalmışlar bile.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

gülüşüne ...

 

 

____________ cebimde,

yine aynı cevapsız soruları hayatın

bir de

bir paket sigara …

 

aynalarda suretim

toparlanmaya hazır

hiç kimseye miras kalmayacak nasılsa …

 

direncimde umut

kirli beyaz bir sayfada yalnızca iki satır …

 

gözlerimdeyse hüzün her daim

o mutluluk gibi değil

çaba istemeden

hep beklentisizce

benim …

 

ve bir kaç parça eşya

ki ağırlığı ne olacak,

küçücük bir çanta kadar en fazla …

 

bir de hep aynı inançsız çocuk yüreğimde

benimle

doğduğum günden beri

neredeyse …

 

şimdi,

gözlerinde kirlenmeyen

bir ışıkla

bir kere daha bak

ve söyle;

 

gülüşüne

kaç durak var bu şehirden ?

____ ^^

 

 

ŞAFAK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SEVGİ ÜSTÜNE

Bütün kitapları yakmalı

Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır

Kitaplara göre insan

Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş

Gözleri, yüreği kamaşmış insandır

Aptaldır, hastadır, kahramandır

Bütün kitapları yakmalı

Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.

İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler

Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar

Bir tek meyve veren dalı keserler

İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı

Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli

Bir tek meyve veren dalı kesmeli

İnsan dediğin derya misali

Üstünde milyonlarca dalga

İçinde kıyametler kopmalı

İnsan dediğin derya misali

Uçsuz bucaksız olmalı.

 

Gel çıkalım sevgilim gel

Gel kurtaralım birler hanesinden

Çekelim gidelim bir uçtan uca

Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar

Sevelim sevelim sevelim

Sevebileceğimiz kadar

 

 

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU

 

 

Muhabbetle...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayat

 

Hayat bir nefestir aldığın kadar

Hayat bir kafestir kaldığın kadar

Hayat bir hevestir daldığın kadar

Önün mezar sonun mezar, unutma!

 

Hayat bir muamma çözdüğün kadar

Hayat bir seyahat gezdiğin kadar

Hayat bir duygudur sezdiğin kadar

Yönün mezar, sonun mezar, unutma!

 

Hayat bir yaygıdır yaydığın kadar

Hayat bir saygıdır saydıgın kadar

Hayat bir kaygıdır, duyduğun kadar

Yönün mezar, sonun mezar, unutma!

 

Hayat bir çıkıştır, çıktığın kadar

Hayat bir bakıştır, baktığın kadar

Hayat bir bıkıştır, bıktığın kadar

Önün mezar, sonun mezar, unutma!

 

Hayat bir rüyadır, yorduğun kadar

Hayat bir cevaptır, sorduğun kadar

Hayat bir seraptır, gördüğün kadar

Yönün mezar, sonun mezar, unutma!

 

Hayat bir olgudur olduğun kadar

Hayat bir dolgudur,dolduğun kadar

Hayat bir bulgudur, bulduğun kadar

Önün mezar, sonun mezar, unutma!

 

Bal der hayat böyle, yokuş iniş var

Geldiğimiz gibi, bir de dönüş var

Sonunda tahtadan at'a biniş var

Önün mezar, sonun mezar unutma!

Mikdat Bal

Muhabbetle...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

 

Düşünmeden, acımadan, utanmadan

kocaman yüksek duvarlar ördüler dört yanıma.

 

Ve şimdi oturuyorum böyle yoksun her umuttan.

Beynimi kemiriyor bu yazgı, hep bu var aklımda;

 

oysa yapacak bunca şey vardı dışarıda.

Ah, önceden farketmedim örülürken duvarlar.

 

Ama ne duvarcıların gürültüsü, ne başka ses.

Sezdirmeden, beni dünyanın dışında bıraktılar.

 

Konstantinos Kavafis

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

 

Bugün iki kez yağdı yağmur;

iki kez eskidim sanki.

 

İki ömrü kol kola yaşadım ben;

biri nergis bahçesi, diğeri mahşer yeri.

 

Hep iki şömine yandı yüreğimde;

birinde ateşti, diğerinde kül.

 

Ve iki kez âşık oldum;

bundandır iki kez ölmüşlüğüm.

 

Sonra bir serüvende ikiye böldüm ömrümü;

şimdi sömestrdeyim.

 

İlk iki kitabımdan sonra sıtmaya tutuldu coşkum;

daha depremlerleyim.

 

Ve iki kere iki,

kitabımda benim,

 

ya çok eder

ya sıfır…

 

Yılmaz Odabaşı

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nihayet PAVESE okuyan bir forumdaş buldum çok mutluyum.. :clover:

 

yaşam uğraşı(güncesi) başucu kitabım..

 

cesare%20pavese.jpg

 

HAYAT, YAŞANTI ARAMAK DEĞİL KENDİMİZİ ARAMAKTIR..

************************

Okuduğum şiirleri beni hep etkilemiştir.Keşke ölümü seçmeseydi bu kadar erken...

Ve bende sevindim,ortak şiirlerde,şairlerde,yazılarda buluştuğum bir forumdaşım olduğuna. :clover:

Hoşgeldiniz ve şiirlerle "Karanlık Şeyler Söylüyorum" sayfasına katılımınız bekliyorum.

Sevgiler,elifce.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

istanbul ve kayseride o kadar uğraştım ve çevreme okadar tanıttım ki pavese yi

sonunda can yayınları YAŞAMA UĞRAŞI nı bastı..

1982 de e yayınları basmıştı..

bu kitabı mutlaka edinmelisiniz sevgili @elifce,ama mutlaka..

defalarca okuduğum bir kitaptır,güncedir..

ben ölüm gelecek ve onda senin gözlerin olacak şirini bilirim..

 

şimdi size biraz ek bilgi vereyim:

pavese nin intiharı ilk bakışta yanıltır insanı,

edebi başarısızlık,kadınlarla sorunlu ilişkiler,intihar saplantısı vb.sanılır..

oysa pavesenin katili 2.dünya savaşı ortamı ,ve italyadaki faşist dubçek (mussolini) dönemidir..

birçok arkadaşı zindanlarda işkence görmüş ve öldürülmüşlerdir kara cübbeliler tarafından..

bu siyasi ortam bunaltmıştır pavese yi..biraz da gençlikten intihar saplantısı olmasını da eklemeliyiz..

 

topiğinize katkı da bulunacağım seve seve.. :clover:

 

 

 

 

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim

Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver

Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim

Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider .

 

Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir

Solarken albümlerde çocuklar ve askerler

Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner

Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir .

 

Yanyana uzanırdık ve ıslaktı çimenler

Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!

Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı

Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler

 

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim

Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver

Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim

Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

 

Ataol Behramoğlu

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

istanbul ve kayseride o kadar uğraştım ve çevreme okadar tanıttım ki pavese yi

sonunda can yayınları YAŞAMA UĞRAŞI nı bastı..

1982 de e yayınları basmıştı..

bu kitabı mutlaka edinmelisiniz sevgili @elifce,ama mutlaka..

defalarca okuduğum bir kitaptır,güncedir..

ben ölüm gelecek ve onda senin gözlerin olacak şirini bilirim..

 

şimdi size biraz ek bilgi vereyim:

pavese nin intiharı ilk bakışta yanıltır insanı,

edebi başarısızlık,kadınlarla sorunlu ilişkiler,intihar saplantısı vb.sanılır..

oysa pavesenin katili 2.dünya savaşı ortamı ,ve italyadaki faşist dubçek (mussolini) dönemidir..

birçok arkadaşı zindanlarda işkence görmüş ve öldürülmüşlerdir kara cübbeliler tarafından..

bu siyasi ortam bunaltmıştır pavese yi..biraz da gençlikten intihar saplantısı olmasını da eklemeliyiz..

 

topiğinize katkı da bulunacağım seve seve.. :clover:

 

 

 

 

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim

Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver

Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim

Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider .

 

Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir

Solarken albümlerde çocuklar ve askerler

Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner

Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir .

 

Yanyana uzanırdık ve ıslaktı çimenler

Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!

Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı

Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler

 

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim

Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver

Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim

Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

 

Ataol Behramoğlu

*************

Umarım Türkiye'ye geldiğimde "YAŞAMA UĞRAŞI" kitabını bulurum. Ve mutlaka edineceğim bu kitabı. Aslında nettten PAVESE'nin biyografisi, bulabildiğim herşeyi okurken kitabında ismini duymuştum. Ve şimdi kendime kızıyorum,nasıl kitabı şimdiye kadar edinmedim diye...

 

Ve değerli şair Ataol Behramoğlu ile "Karanlık Şeyler Söylüyorum" topiğine hoş ve iyi ki geldiniz. :clover:

Sevgiler,elifce.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.