Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Trafik karmaşasına hepimiz dahiliz


Misafir RA_dya

Önerilen İletiler

'Bu ülkede Bir yılda trafiğe verdiğimiz ölü sayısı, harp kayıpları gibi bir toplam. Bu toplam rakkamın telaffuzu bile ürkütücü.' Haydar Volkan, trafik karmaşasını ve alkollü araç kullanarak polislerden kaçan sanatçı Halil Ergün olayını yazdı.

Ülkelerin trafiği bütün seyyahları ilgilendirir. Ve kötü trafik herkesi tedirgin eder.

 

Biz bu gerçeği anlayabilmiş bir millet sayılmayız. Bu gerçeği bizim gibi anlayamamış ikinci ve üçüncü sınıf başka milletler de vardır. Ancak bizim bu gerçeği artık anlamamız şart. Çünkü birinci lige oynayan bir millet, bu trafikle ve bu sürücüler ile hiçbir lige çıkamaz. Varsa varsa sadece dibe varır.

 

Dikkat ederseniz başlıkta turist demiyorum. Seyyah diyorum. Yani bütün seyahat eden insanları kasıt ediyorum. Bırakın uzun yolu. Ben evimin önündeki kaldırımda bile çok korkuyorum. Hayır abartmıyorum. Burası Bağdat caddesi. Her gece birkaç trafik kazası, parçalanmış araçlar, yıkılmış elektrik direkleri, darmaduman olmuş otobüs durakları, sakatlar ölüler, ambulans sirenleri, sanki bu caddenin değişmez kaderi bu. Bu ülkede Bir yılda trafiğe verdiğimiz ölü sayısı, harp kayıpları gibi bir toplam. Bu toplam rakkamın telaffuzu bile ürkütücü. Sebep genellikle magandalık. Sebep kural tanımazlık. Sebep iktidar ispatı. Sebep cehaletin daniskası. Sebep dayılık ya da ayılık. Kısaca sebep çok. Ama çare yok. Yüksek cezalar ne yazık ki, fazla önleyici bir çare değil. Temel bozuk. Yani eğitim yok. Her aracın tabancadan toptan tüfekten çok daha tehlikeli bir ölüm veya cinayet aracı olduğunun kimse farkında değil. Basınca giden o araçların, basınca duramayacağını bilen, her sınıftan, nerdeyse kimse yok.

 

Bu arada inanılmaz yol ve işaret hataları var. Çok önceden başlatılması gereken sinyalizasyonlar, trafik içinde hareket kabiliyetinin bitmek üzere olduğu yerlere çok yakın konuyor. İşareti son anda gören kişi de yaptığı refleksle, tabii bir kazaya sebep teşkil ediyor. Özellikle çıkışlarda bariyerlere kafadan girerek ölümlü neticelere sebep teşkil eden kazalar, sürat kadar bu geç ve yanlış işaretlemelerden de oluyor. Büyük şehirlerde insan '- Kudretim olsa da; bir anda şu minibüsleri otobüs edebilsem.' diye düşünmekten kendini alamıyor. Şehre gelen yerli ve yabancılar açısından en beteri, hem şehri, hem de gideceği adresi bilmeyen şoförler. Londra'da şoför olabilmek için yapılan adres bulma imtihanında, verilen adreslere kursiyerin en kısa ve doğru yoldan ulaşması gerekiyor. Aksi taktirde ehliyet alması mümkün değil.

 

Almanya'da verdiğim adresi çıkartamayan bir şoför, önce polise adresi sordu. Polis de bilemedi. Her ikisi de beni unutup, telsizleri ile adresi bilen birini araştırmaya başladılar. Çünkü Onlar için bu durum bir onur ve gurur meselesi. Gerçi adresi bilememekte haklı çıktılar ama, beni de oyaladıkları için polis eskortluğunda vardığımız adrese, ücret almadan bıraktılar. Burada ise, şoför bilmediği adresi aramanın bedelini dahi, sanki suçlu müşteriymiş gibi, müşterisinden alıyor. Bu arada şoförün yol boyunca birkaç sigara içmesine mi, ter kokmasına mı, hırpani olmasına mı, doğru düzgün Türkçe bile konuşamamasına mı, üstüne vazife olmayan konulara karışmasına mı, sırnaşık bir tavırla sohbet açmaya çalışmasına mı, asla şehir haritasını okumasını bilmemesine mi, yani insan neye kızacağını bilemiyor?!.

 

Kısacası 2010 Yılında Kültür Başkenti olacak İstanbul, birçok yanı gibi trafik düzeni ve taksi şoförleriyle de dökülüyor. Tabii ben bir trafik mühendisi, yol mühendisi veya şehir mimarı değilim. Ancak, yurt dışında gördüklerim ve şahit olduklarımla, burada görüp şahit olduklarımı anlayıp akla ve kitaba uygun bir çözüme kesin ihtiyaç bulunduğunu da anlamayacak kadar kültürsüz de değilim. Bu trafiğin içinde bir an bulunan herhangi bir ecnebi, bize her konuda hiç düşünmeden kırık not verir. Biz içinde olduğumuz için vahametin farkında değiliz ama, bu karmaşaya, en tepeden en dibe, topyekûn hepimiz dahiliz. Ve hepimiz her an hiç beklenilmedik kazalara da sebep teşkil edebiliriz. Lütfen yetkililer bu konuda süratli ve çok ciddi davransınlar. Gerekli iyileştirmeleri yapsınlar.

 

Dün gece haberleri izlemek için televizyonu açtığımda, karşıma çıkan ilk kanalda, her ?nının benim için inanılmaz bir kabus olduğu, yukarıdaki bazı sözlerimi ?.000 kanıtlayan ve dakikalar süren bir olaya şahit oldum. Yaprak Dökümü dizisinde baba rolü ile halkın tanıdığı, sinema oyuncusu Halil Ergün, bir cipin direksiyonunda. Aynı dizide oynayan gelini Deniz Çakır ve kızı da cipteler. Polis cipi kovalıyor. Halil Ergün kaçıyor. Polis yolunu kesip durduruyor. Ama beyimiz camı bile açmıyor. Sadece telefonda konuşmaya devam ediyor. Cipin kapıları kilitli tabii. Hanımlar da bir şey yapamıyor. Derken, beyimiz yine bir pundunu bulup polisten kaçıyor. Yine kovalayıp yakalayan polisler yalvar yakar oluyorlar, Halil Beyimize. Beyimiz ne ehliyet veriyor, ne ruhsat, ne de alkol muayyensi yaptırıyor. Zaten camı da açmıyor. Kiminle yapıldığı belli olmayan telefon konuşmasına umursamazca devam ediyor. Hanımlar şaşkın mı, üzgün mü, fazla reaksiyon vermeden, cipin içinde sessiz sedasız oturuyorlar. Paşamız illaki karakola gideceğini herhalde ifade ediyor ki; uzun zaman süren uğraşlardan sonra, önde oturan hatun arkaya geçiyor. Ön tarafa bir memur yerleşiyor. Ve karakola gidiliyor. Karakoldaki alkol muayenesi sonucu, beyimiz herhalde alkollü çıkıyor. Ehliyetine el konulup konulmadığı belli değil. Ama karakol çıkışı, otomobili alkollü olmayan bayanlardan biri kullanıyor. Neresinden bakarsanız bakın, böyle bir fiilin hayali dahî akla zarar. Ben önce diziden bir sekans zannettim ve RTÜK'e ne yazacağımı düşünmeye başladım. Ancak, gerçek olduğunu kavradığımda

tarif edemeyeceğim kadar kötü oldum.

 

Kim bu kendini, haddini, kanunu, nizamı, kuralları, memuru, milleti ve saygıyı bilmez kişi? Efendim bu kişi, yukarıda da açıkladığımız üzre: sözüm ona millete mal olmuş ve millete her hareketi ile emsal teşkil etmesi gereken, saygın olması gereken, yaptıklarının tam tersi bir konumda bulunması gereken bir kişi. Yanındakiler kimler? Maalesef Onlar da benzeri konumdaki kişiler. Ve bu olay bir milletin, bu kişilere hayran çoluk çocuğun gözleri önünde cereyan ediyor.

Suç türlerine lütfen bir bakalım.

01) Hızlı araç kullanma.

02) Tehlikeli araç kullanma.

03) İçkili araç kullanma

04) Polisin dur ihtarına uymama.

05) Araç kullanırken telefon ile konuşma.

06. İstenilen evrakı polise vermeme.

07. Polisi muhatap kabul etmeme.

08.Polise ısrarla isteğini dikte etme.

09.Yakalandığı halde mütekerriren polisten kaçma girişiminde bulunma.

10. Devlet memurlarını görevleri başında işgal. 11.Cemiyet düzenine karşı gelme ve cemiyete kötü namzet teşkil etme.

12.Beraberindekileri suça iştirak ettirme.

 

Abarttık gibi görünebilir. Ama hayır abartmadık. Pekiyi böyle bir olayın benzeri Amerika'nın bir eyaletinde olmuş olsaydı ne olurdu? Halil efendi ?nında hayalet olurdu. Yanındakiler de bu kişi ile aynı arabaya binmiş olmaktan ve sonrasından çok ciddi şekilde suçlu bulunurlardı. Hapis de yatarlardı. Para cezası da öderlerdi. Ayrıca yol süpürmek gibi teşhir cezalarına da çarptırılabilirlerdi. Kısacası belli bir müddet dizi falan kalmaz. Ama bu kişiler sicim gibi bir tahtaya dizilip, cemiyet düzeni ve kanunları hakkında çok fazla şey öğrenirlerdi. Onların durumu da bütün bir millete ibret teşkil ederdi. Pardon, bir husus yanlış anlaşılmasın. Halil efendi kaçmasa da, polisin her dediğine uysa da, yukarıda sayılan suçlardan sadece içkili otomobil kullanmak suçu ile fena yanar, yanında bulunan hanımlar da, içkili kişi ile arabaya binmekten tutuklanırlardı. Ancak, ben bir Türk savcısı olsam, bunca suçun ve delilin olduğu bir yerde, bu kişinin yakasını bırakmam. Çünkü yarın gece aynı suçla polisin önüne gelen başka biri, polise karşı daha da mütecaviz davranmak hakkını kendinde görecektir. Ancak, bu olaydaki suçlunun telefon ile sürekli aradığı, belki de bir savcıydı. Bu ülkede bunu da bilmek zordur.

 

Başka ülkelerde uygulanan en ciddi ceza teşhir cezasıdır: Parayı al ama teşhir de et. Tabii bu olaydaki kendi kendini ve arkadaşlarını teşhir, aklı başındaki insanlar için çok ağır ve acı bir teşhirdi. Ben kanalın yöneticisi olsam, bu kişinin ve arkadaşlarının dizideki rollerine bile son verdiririm. Keza, bizde protokol listeleri sanatkarlarla dolu olmayıp, bu tür kişiler o listelerde yer aldığından; sorumluların bu kişi/kişilerin ismini de o listelerden çıkartması gereği vardır. Cemiyet bu kıvama bu kültüre geldiği zaman, Türkiye 1.Lige çıkabilecektir, ancak. Keza, bu meselede çok sabırlı davranan polisin de bunca suça rağmen, kanunları tatbik etmede bir eksiği var ise; Onların da gerekli ikazları alması lazımdır. Kısaca resmîsi de sivili de bu ibret-i ?lem olay ile aklını başına toplamalı, herkes çareyi kendi tarafında bulmalı ve/veya yaratmalıdır. Millet olmanın şuuru da, buna amirdir.

 

Haydar Volkan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.